[Madde 1-4] [Madde
5] [Madde
6 - 9] [Madde
10 - 12] [Madde
13 - 17] [Madde
18 - 22] [Madde
23 - 39 + Ekler]
5.
İstisnalar
Kurumlar vergisinden
istisna edilen kurum kazançları, Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin
birinci fıkrasında sayılmış olup istisna kazançlara ilişkin açıklamalar
aşağıda yer almaktadır.
5.1. İştirak
kazançları istisnası
Kurumlar
Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde, iştirak
kazançları istisnası düzenlenmiştir.
(7 Seri
No.lu KVK GT’nin 1. maddesiyle 31.12.2012 tarihinde
değiştirilen paragraf) Buna göre kurumların;
1)
Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılımlarından elde
ettikleri kazançlar,
2)
Tam mükellefiyete tabi başka bir kurumun kârına katılma imkanı
veren kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde ettikleri kâr
payları,
3)
Tam mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu katılma payları ile
girişim sermayesi yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde ettikleri
kâr payları
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Ancak,
diğer fon ve yatırım ortaklıklarının katılma payları ve hisse senetlerinden
elde edilen kâr payları bu istisnadan yararlanamaz.
Tam
mükellefiyete tabi girişim sermayesi yatırım fonu ve ortaklıklarının katılma
payları ile hisse senetlerinden elde edilen kâr payları, 6322 sayılı Kanunun
34. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinde yapılan değişikliğin
yürürlüğe girdiği 1.1.2013 tarihinden itibaren uygulanmak üzere kurumlar
vergisinden istisna edilmektedir. [1]
Bu
maddedeki düzenleme, yalnızca tam mükellefiyete tabi kurumların sermayelerine
iştirak edilmesi suretiyle kurumlarca elde edilen kâr paylarını kapsamaktadır. Kâr payını alan
kurumun tam veya dar mükellefiyete tabi olmasının istisnanın uygulanmasında bir
önemi bulunmamaktadır.
Dar mükellef bir
kurumdan, bir başka ifadeyle kanuni ve iş merkezi Türkiye dışında bulunan bir
kurumdan kâr payı alan kurumlar ise bu bent ile düzenlenen iştirak kazançları
istisnasından yararlanamayacaktır.
Bu istisna ile mükerrer
vergilemenin önlenmesi amaçlanmaktadır. İstisnaya konu kazanç, esas itibarıyla
kazancın elde edildiği ilk kurumda kurumlar vergisine tabi tutulduğundan,
kazancın kâr dağıtımı yoluyla intikali sağlanan diğer kurumlarda da kurumlar
vergisine tabi tutulmasının önüne geçilmek istenmiştir.
Tam mükellef bir kurumdan
elde edilen iştirak kazancının, bu kurumda genel vergi rejimi uyarınca
vergilenmiş veya kurumlar vergisinden istisna edilmiş kazançlardan oluşması
veya kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisinin kapsamı dışında bırakılmış veya
düşük oranda vergi kesintisi yapılmış olması, istisna uygulamasına engel teşkil
etmeyecektir.
Kurucu
senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kâr payları da kazancın
elde edildiği ilk kurumda vergilendirilmektedir. Bu şekilde kâr payı elde eden
kurumlarda da mükerrer vergilemenin önüne geçmek için öteden beri uygulandığı
üzere kurucu senetleri ile diğer intifa senetlerinden elde edilen kâr payları
Kanunda iştirak kazançları arasında sayılmıştır. Aksi uygulama, aynı kazanç
üzerinden mükerrer vergi alınma olasılığı ortaya çıkartır ki bu istisnaya
Kurumlar Vergisi Kanununun lafzında da yer verilmek suretiyle konuya açıklık
kazandırılmış olunmaktadır.
Aynı
şekilde, Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin ikinci fıkrasının (3) numaralı
bendinde, idare meclisi başkan ve üyelerine verilen kâr payları menkul sermaye
iradı sayılmıştır. Dolayısıyla, kurumların başka bir kuruma iştirak etmeleri
nedeniyle bu kurumun yönetim kurulunda bulunan temsilcileri vasıtasıyla elde
etmiş oldukları kâr payları da iştirak kazancı istisnasından yararlanabilecektir.
İştirak kazançları
istisnası uygulaması açısından, kurumlar vergisi mükelleflerinin iştirak
ettikleri tam mükellef kuruma hangi oranda iştirak ettiklerinin bir önemi
bulunmamaktadır. İştirak oranına bakılmaksızın tam mükellef kurumlardan elde
edilen kâr paylarının tamamı kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Ayrıca,
kâr payını elde eden kurumun tam mükellef kuruma belli bir süre iştirak etme
şartı da aranılmamaktadır.
(7 Seri No.lu KVK GT’nin 1.
maddesiyle 31.12.2012 tarihinde değiştirilen paragraf) Öte yandan, tam mükellefiyete tabi girişim
sermayesi yatırım fonu ve ortaklıklarının katılma payları ile hisse senetlerinden
elde edilen kâr payları hariç olmak üzere diğer fon ve yatırım ortaklıklarının
katılma payları ve hisse senetlerinden elde edilen kâr payları iştirak kazancı
istisnasından yararlanamayacaktır. [2]
5.2. Yurt dışı
iştirak kazançları istisnası
Kurumlar Vergisi
Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, kurumların yurt
dışından elde ettikleri iştirak kazançları, belli koşullar altında kurumlar
vergisinden istisna edilmiştir.
İstisnadan yararlanabilmek için;
- İştirak edilen
kurumun anonim veya limited şirket niteliğinde bir
kurum olması,
- İştirak edilen
kurumun kanuni ve iş merkezinin Türkiye’de bulunmaması,
- İştirak payını
elinde tutan kurumun, yurt dışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az %10’una
sahip olması,
- İştirak kazancının
elde edildiği tarih itibarıyla, iştirak payının kesintisiz olarak en az bir yıl
süre ile elde tutulması,
- İştirak kazancının
(kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler de dahil olmak üzere) iştirak edilen kurumun faaliyette
bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az %15 oranında; iştirak edilen
yabancı kurumun esas faaliyet konusunun finansman temini veya sigorta
hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet yatırımı olması durumunda, iştirak
edilen kurumun faaliyette bulunduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az
Türkiye’de uygulanan kurumlar vergisi oranında, gelir ve kurumlar vergisi
benzeri toplam vergi yükü taşıması,
- İştirak kazancının,
elde edildiği hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi
gereken tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi
gerekmektedir.
Yurt dışı iştirak
kazançları istisnasından yararlanılabilmesi için yukarıda yer alan şartların
topluca yerine getirilmesi şarttır. İştirak oranı %10’dan fazla olsa dahi süre
şartının gerçekleşmemesi halinde veya bütün şartlar gerçekleşmekle birlikte
vergi yükü şartının gerçekleşmediği durumlarda istisnadan yararlanılabilmesi
mümkün değildir.
5.2.1. Yurt dışı
iştirak kazancı istisnasından yararlanma şartları
5.2.1.1. İştirak
edilen kurumun anonim veya limited şirket niteliğinde
bir kurum olması
Yurt dışı iştirak
kazançları istisnasından yararlanabilmek için iştirak edilen yurt dışındaki kurumun
anonim veya limited şirket niteliğinde bir kurum
olması gerekmektedir. Kurumlar Vergisi Kanunu çerçevesinde kurum olarak
nitelendirilmekle beraber anonim veya limited şirket
niteliğinde olmayan kurumlardan elde edilecek iştirak kazançlarının bu istisnadan
yararlanması mümkün olmayacaktır.
5.2.1.2. İştirak
edilen kurumun kanuni ve iş merkezinin Türkiye’de bulunmaması
Yurt dışı iştirak
kazançları istisnasından yararlanabilmek için iştirak edilen kurumun kanuni ve
iş merkezinin her ikisinin de Türkiye’de olmaması gerekmektedir.
İştirak payını elinde
tutan kurumun, iştirak kazancını elde
ettiği tarih itibarıyla yurt dışı iştirakin ödenmiş sermayesinin en az
%10’una sahip olması gerekmektedir. %10 iştirak oranının, kazancın elde
edildiği tarihten geriye doğru kesintisiz olarak bir yıl süreyle devam
ettirilmiş olması da şarttır.
İştirak payını elinde
tutan kurumun yurt dışı iştirak paylarını, iştirak kazancının elde edildiği
tarih itibarıyla en az bir yıl süreyle ve kesintisiz olarak elde tutması
gerekmektedir.
Rüçhan hakkı
kullanılmak suretiyle veya yurt dışı iştirakin iç kaynaklarından yapılan
sermaye artırımları nedeniyle elde edilen iştirak payları için bir yıllık elde
tutulma süresinin tespitinde, sahip olunan eski iştirak paylarının elde edilme
tarihi esas alınacaktır.
İştirak
kazançlarının, kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen
vergiler dahil olmak üzere doğduğu ülke kanunları
uyarınca en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri bir vergi yükü
taşıması gerekmektedir.
Vergi yükü, yurt
dışındaki iştirakin bulunduğu ülkede ilgili dönemde tahakkuk eden ve kâr payı
dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergiler de dahil olmak üzere, toplam gelir ve kurumlar vergisi benzeri
verginin, bu dönemde elde edilen toplam dağıtılabilir kurum kazancı ile
tahakkuk eden gelir ve kurumlar vergisi toplamına oranlanması suretiyle tespit
edilecektir.
Dağıtılabilir kurum
kazancının tespitinde, dönem kârından ayrılan karşılıklar ile yedek akçeler,
dağıtılabilir kârın bir unsuru olarak kabul edilecektir. İlgili ülke mevzuatı
uyarınca ayrılması zorunlu olan yedek akçeler de dağıtılabilir kâr olarak
değerlendirilecektir. Diğer taraftan, bulunduğu ülke vergi mevzuatı uyarınca
vergiye tabi kazancın tespitinde gider olarak indirimi kabul edilmeyen
giderlerin, fiilen yapılmış olup dağıtılması mümkün olmadığından, dağıtılabilir
kurum kazancına ilave edilmemesi gerekmektedir.
Yurt dışı iştirak
kazançlarına ilişkin vergi yükünün hesabında, fiili yükün dikkate alınması
gerekmektedir. Kâr dağıtımı, geçmiş yıl kârlarından veya yedeklerden de
yapılabileceği için mükelleflerin, hangi yılın kazancını dağıttıklarına
kendilerinin karar vermeleri gerekmektedir. Dolayısıyla, vergi yükü geçmiş yıl
karlarının veya yedeklerin ilgili olduğu dönemler itibarıyla ayrı ayrı
hesaplanacaktır.
Yurt dışındaki
iştirakin kazancı içinde istisna kazanç unsuru bulunması halinde, kazanca
istisna uygulandıktan sonra bulunan matrah üzerinden hesaplanan vergi, vergi
yükünün tespitinde dikkate alınacaktır. Öte yandan, geçmiş yıl zararlarının
mahsubundan sonra hesaplanan bir verginin çıkmaması veya düşük çıkması
durumunda, zarar mahsubundan sonraki matraha isabet eden vergi tutarı bulunacak
ve bu tutara göre vergi yükünün tespiti yapılacaktır.
Örnek 1: (Y) A.Ş.’nin
bir yılı aşkın süreden beri sermayesine %20 oranında iştirak ettiği televizyon
üretimi ve satışı alanında faaliyet gösteren yurt dışındaki (Z) A.Ş.’nin ticari kazancının 270 birim, vergiye tabi kazancın
tespitinde gider olarak kabul edilmeyen gider tutarının 30 birim, dolayısıyla
vergiye tabi kazancının 300 birim olduğunu ve bu kazancın 200 biriminin
vergiden istisna olduğunu varsayalım. Aynı zamanda, bu ülkede vergi oranının
%25 olması durumunda, vergiye tabi kurum kazancı [(270+30)-200=] 100 birim
olacaktır. Hesaplanacak kurumlar vergisi benzeri vergi ise (100 x %25=) 25
birim olacak ve bu verginin, dağıtılabilir kazanç olan (270-25=) 245 birim ile
hesaplanan kurumlar vergisi olan 25’in toplamı olan 270’e oranlanması (25/270)
sonucu bulunacak vergi yükü %9,26 olacaktır. Dolayısıyla elde edilen yurt dışı
iştirak kazancı, en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergi
yükü taşımadığından, bu kurumdan elde edilen iştirak kazancının yurt dışı
iştirak kazancı istisnasından yararlanması mümkün olmayacaktır.
Buna
karşılık, yurt dışı iştirakin bulunduğu ülkede söz konusu istisnadan yararlanılmaması
halinde, yurt dışı iştirakin kurum kazancı üzerinden hesaplanan kurumlar
vergisi (300 x %25=) 75 birim olacak ve bu verginin, kurumlar vergisi
düşüldükten sonra kalan dağıtılabilir kazanç olan (270-75=) 195 birim ile
hesaplanan kurumlar vergisi olan 75’in toplamı olan (195+75=) 270 birime
oranlanması (75/270) sonucu ortaya çıkacak olan vergi yükü %27,78 birim
olacaktır. Bu
durumda, anılan iştirakten elde edilen iştirak kazançlarının istisnadan
yararlanması gerekmektedir.
Örnekte, yurt
dışındaki (Z) Kurumunun kâr payı dağıtması durumunda dağıtılan kâr payları
üzerinden ayrıca vergi kesintisi yapılması söz konusu ise yapılacak vergi
kesintisinin de vergi yükünün hesabında dikkate alınacağı tabiidir.
Ayrıca, ilgili ülkede
istisna kazançlar üzerinden kesinti suretiyle bir vergi ödenmiş olması halinde,
toplam vergi yükünün hesabında ödenen bu verginin de dikkate alınması
gerekmektedir.
Ancak maddede, vergi
yükünün hesabında yurt dışındaki iştirakin bulunduğu ülkede tahakkuk eden ve
kâr payı dağıtımına kaynak olan kazançlar üzerinden ödenen vergilerin dikkate
alınacağı belirtilmiştir. Madde gerekçesinde verilen örnekte de yurt dışı
iştirakin bulunduğu ülkede, kendi kazançları üzerinden tahakkuk eden vergiler,
vergi yükünün hesabında dikkate alınmıştır. Bu nedenle vergi yükü hesaplanırken
iştirak edilen yabancı kurumun bulunduğu ülkedeki tahakkuk eden gelir ve
kurumlar vergisi benzeri vergilerin dikkate alınması gerekmektedir. Söz konusu
kurumun başka ülkelerde ödediği veya kurum kazancının dolaylı olarak Türkiye’ye
transferinde ödenen vergilerin bu hesaplamaya dahil
edilmemesi gerekmektedir.
Örnek 2: Yurt dışı iştirakin ticari bilançosuna göre
oluşan kurum kazancının 90 birim, vergiye tabi kazancın tespitinde gider olarak
kabul edilmeyen tutarın 10 birim olması durumunda, vergiye tabi kazanç 100
birim olacaktır. Bu tutarın 50 birimlik bölümünün vergiden istisna edilmiş
olması ve ilgili ülkedeki kurumlar vergisi oranının da %15 olması halinde,
hesaplanacak kurumlar vergisi [(100–50) x %15=] 7,5 birim olacaktır. Bu kurumun
vergiden istisna edilmiş olan 50 birimlik kazancı üzerinden %5 oranında vergi
kesintisi yapılmıştır. Hesaplanan kurumlar vergisi ile kesilen verginin
(7,5+2,5=10) toplamının, dağıtılabilir kazanç (90–10= 80 birim) ile hesaplanan
toplam verginin (10 birim) toplamı olan 90 birime oranlanması sonucunda (10/90)
vergi yükü %11,1 olacaktır.
Bu durumda, her ne
kadar ilgili ülke mevzuatına göre uygulanan nominal
vergi oranı %15 olsa da gerçek vergi yükü %11,1 olacaktır.
Örnek 3: Yurt dışı iştirakin ilgili ülkedeki kurum
kazancı 150.000 birim, istisna kazancı 100.000 birim ise bu ülkedeki vergiye
tabi matrah 50.000 birim olacaktır. Bu matrah üzerinden %10 oranında 5.000
birim vergi tahakkuk ettiği varsayıldığında, bu kazanç üzerindeki vergi yükü (5.000/150.000)
%3,33 olacaktır.
150.000 birim kazancı
olan kurumun, ilgili yılda uygulanacak istisna kazancının bulunmaması ancak,
100.000 birim geçmiş yıl zararının bulunması durumunda tahakkuk eden vergi yine
50.000 birim matrah üzerinden 5.000 birim olacak, ancak bu durumda vergi yükü
(5.000/50.000) %10 olacaktır.
İştirak edilen
kurumun esas faaliyet konusunun, finansal kiralama dahil
finansman temini veya sigorta hizmetlerinin sunulması ya da menkul kıymet
yatırımı olması durumunda, bu kurumdan elde edilen iştirak kazançlarının
kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için kâr payı dağıtımına kaynak olan
kazançlar üzerinden ödenen vergiler dahil olmak üzere faaliyette bulunduğu ülke
kanunları uyarınca en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri bir
vergi yükü taşıması yeterli olmayıp en az Türkiye’de uygulanan kurumlar vergisi
oranında (%20) veya daha yüksek oranda gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam
vergi yükü taşıması gerekmektedir.
Elde
edilen iştirak kazançlarının elde edildiği dönemde kurum kazancına dahil edilmesi zorunlu olup bu kazançların kurumlar vergisi
beyannamesinin verilme süresinin sonuna kadar Türkiye’ye transfer edilmeyen
kısmı istisnadan yararlanamayacaktır. Türkiye’ye bu süre içinde transfer
edilmeyen yurt dışı iştirak kazançları, daha sonraki yıllarda Türkiye’ye
transfer edilse dahi anılan istisnadan yararlanamayacaktır.
Örneğin,
yabancı kurum tarafından 2006 yılı Şubat ayında kâr dağıtımı yapılması halinde,
bu iştirak kazancı Türkiye’de 2006 yılı kurum kazancına dahil
edilerek, bu hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi ile beyan
edilecek olup söz konusu kazancın beyanname verme süresinin sonuna kadar
Türkiye’ye transfer edilmiş olması şartıyla istisnadan yararlanılabilecektir.
Geçici
vergi dönemleri açısından, iştirak kazançlarının ilgili geçici vergi dönemine
ait beyannamenin verileceği tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmesi halinde,
bu geçici vergi döneminden itibaren istisnadan yararlanılabilmesi mümkün
olacaktır.
Türkiye’ye
transfer edilen yurt dışı iştirak kazançlarının, Türk Lirasına çevrilme
zorunluluğu bulunmamaktadır.
İştirak
kazancı, dağıtıldığı dönemde elde edilmiş sayılacağından, transfer tarihinde
ortaya çıkan olumlu veya olumsuz kur farkları istisna tutarının tespitinde
dikkate alınmayacaktır.
5.2.2. Yurt dışındaki
inşaat işlerinin yapılabilmesi için ilgili ülke mevzuatına göre ayrı bir şirket
kurulmasının zorunlu olduğu durumlarda istisna uygulaması
Yurt dışındaki
inşaat, onarım, montaj işleri ve teknik hizmetlerin yapılabilmesi için ilgili
ülke mevzuatına göre ayrı bir şirket kurulmasının zorunlu olduğu durumlarda,
söz konusu şirketlere iştirak edilmesinden elde edilen kazançlara, herhangi
bir şart aranmaksızın yurt dışı iştirak kazançları istisnası uygulanacaktır.
Ancak, yurt dışındaki inşaat, onarım,
montaj işleri ve teknik hizmetlerin yapılabilmesi için ilgili ülke mevzuatına
göre kurulan şirketin ana sözleşmesinde, inşaat, onarım, montaj işleri ve
teknik hizmetlerin yapılması için kurulduğunun belirtilmesi ve fiilen bu amaç
dışında faaliyetinin bulunmaması şarttır. Bu şartları taşımayan veya başka
faaliyet konularıyla da uğraşan şirketlerin bu kapsamda değerlendirilmesi
mümkün bulunmamaktadır.
Kurumlar
Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi ile kazancın elde
edildiği tarih itibarıyla aralıksız olarak en az bir yıl süreyle nakit
varlıklar dışında kalan aktif toplamının %75 veya daha fazlası, tam mükellef
olmayan anonim veya limited şirket niteliğindeki
şirketlerin her birinin sermayesine en az %10 oranında iştirakten oluşan tam
mükellefiyete tabi anonim şirketlerin, en az 2 tam yıl süreyle aktiflerinde yer
alan yurt dışı iştirak hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kurum
kazançları, kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Buna göre, bentte yer alan istisnadan sadece belli
şartları taşıyan tam mükellefiyete tabi anonim şirketler yararlanabilecek olup
anonim şirketin;
- Yurt dışı iştiraklerinin anonim veya limited şirket niteliğinde olması ve bu iştiraklerin
Türkiye’de tam mükellef olmaması,
- Yurt dışı iştirak kazancının elde edildiği tarih
itibarıyla; aralıksız olarak en az bir yıl süreyle nakit varlıklar dışında
kalan aktif toplamının %75 veya daha fazlasının yurt dışı iştirak hisselerinden
oluşması ve yurt dışı iştiraklerinin her birinin sermayesine en az %10 oranında
iştirak etmesi
- Satışa konu iştirak hisselerini, elden çıkarma tarihi
itibarıyla en az iki tam yıl (730 gün) süreyle aktifinde tutmuş olması
gerekmektedir.
Dolayısıyla, anonim şirketin nakit varlıklar dışındaki
aktif toplamının %75’i veya daha fazlasının, en az bir yıl süreyle yurt dışı
iştiraklerinden oluşması gerektiği gibi, anonim şirketin aktifinin %75’ini veya
daha fazlasını oluşturan yurt dışı iştiraklerin her birinin sermayesine, en az
bir yıl süreyle, en az %10 oranında iştirak edilmesi gerekecektir.
Örneğin; Türkiye’de tam mükellef olan (A) A.Ş.’nin 13/1/2006 tarihi itibarıyla üç
tam yıldır aktifinde bulunan ve aralıksız olarak en az bir yıl süreyle nakit
varlıklar dışındaki aktif toplamının %80’i tam mükellef olmayan (B), (C) ve (D)
anonim veya limited şirket mahiyetindeki şirketlere
iştirakten oluşmaktadır. Söz konusu yurt dışı iştiraklerinin bilançoda görülen
kayıtlı değeri 400.000 YTL, nakit varlıklar dışındaki aktif toplamı ise 500.000
YTL’dir. (A) A.Ş.’nin bu şirketlerin sermayesine
iştirak payları da aşağıdaki gibidir:
- (B) Şirketinin sermayesi 500.000 YTL, (A) A.Ş.’nin sermaye payı 250.000 YTL,
- (C) Şirketinin sermayesi 200.000 YTL, (A) A.Ş.’nin sermaye payı 100.000 YTL,
- (D) Şirketinin sermayesi 1.000.000 YTL, (A) A.Ş.’nin sermaye payı 50.000 YTL’dir.
Bu takdirde, (A) A.Ş.’nin (D)
Şirketindeki sermaye payı %5 olduğundan ve bu iştirak
payı dışındaki iştiraklerin (A) A.Ş.’nin nakit
varlıklar dışındaki aktif toplamına oranı [(250.000+100.000)/500.000=] %70
olacağından, bu kurum istisna uygulaması için gereken şartları taşımamaktadır.
Bu nedenle, yurt dışı iştirak hisselerinin satışından elde edilecek kazançlar
istisnadan yararlanamayacaktır.
Şayet, (A) A.Ş.’nin (D) Şirketi
dışında kalan diğer şirketlere iştirak etmesi nedeniyle, nakit varlıklar
dışındaki aktif toplamı %75 şartını taşıyor olsaydı, (D) şirketine ait iştirak
hisselerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar için de istisnadan
yararlanılabilecekti.
Nakit ve benzeri varlıklar olarak;
şirketin kasasında veya bankada bulunan nakit varlıklar, şirket tarafından
alınan çekler, altın, Devlet tahvili, Hazine bonosu, Toplu Konut İdaresince
çıkarılan veya İMKB’de işlem gören hisse senetleri, tahvil ve bonoların
anlaşılması gerekmektedir.
5.4. Emisyon
primi kazancı istisnası
Kurumlar Vergisi
Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ile anonim şirketlerin
gerek kuruluşlarında gerekse sermayelerini artırdıkları sırada çıkardıkları
payların, itibari değerin üzerinde bir bedelle elden çıkarılması halinde oluşan
kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.
İstisna, anonim şirketlerin portföylerinde
bulunan başka şirketlere ait hisse senetlerinin elden çıkarılmasından
sağlanan kazançları kapsamamaktadır.
5.5. Türkiye’de
kurulu fonlar ile yatırım ortaklıklarının kazançlarına
ilişkin istisna
Kurumlar Vergisi
Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde;
- Menkul kıymetler
yatırım fonları veya ortaklıklarının portföy
işletmeciliğinden doğan kazançları,
- Portföyü Türkiye’de
kurulu borsalarda işlem gören altın ve kıymetli madenlere dayalı yatırım
fonları veya ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden
doğan kazançları,
- Girişim sermayesi
yatırım fonları veya ortaklıklarının kazançları,
- Gayrimenkul yatırım
fonları veya ortaklıklarının kazançları,
- Emeklilik yatırım
fonlarının kazançları,
- Konut finansmanı
fonları ile varlık finansmanı fonlarının kazançları
anılan fon veya ortaklıkların Türkiye’de kurulmuş
olmaları şartıyla kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Bu
istisna, anılan fon ve ortaklıkların söz konusu kazançları üzerinden kesinti
yoluyla vergi alınmasına engel teşkil etmemektedir.
5.5.1.
Menkul kıymetler
yatırım fonları veya ortaklıklarının portföy
işletmeciliğinden doğan kazançları
Türkiye’de
kurulu menkul kıymetler yatırım fonları ile menkul kıymetler yatırım
ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan
kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Fon
veya ortaklık portföyünde, döviz veya dövize endeksli kıymetlerin bulunması,
istisnanın uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
5.5.2.
Portföyü Türkiye’de
kurulu borsalarda işlem gören altın ve kıymetli madenlere dayalı yatırım
fonları veya ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden
doğan kazançları
Kurumlar Vergisi
Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (2) numaralı alt bendi
ile Türkiye’de kurulan ve portföyü de Türkiye’de kurulu
borsalarda işlem gören altın ve kıymetli madenlere dayalı yatırım fonları veya
ortaklıklarının portföy işletmeciliğinden doğan
kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Dolayısıyla, bu alt bent kapsamına giren
kazançların belirlenmesinde, kazancı elde eden fon ve ortaklıkların portföy yapısına bakılacaktır. Fon portföyünün en az %51’ini devamlı olarak;
- Türkiye’de
kurulu borsalarda işlem gören altın ile altına dayalı sermaye piyasası
araçlarına yatırmış fon ve ortaklıklar “Altın fonu veya ortaklığı”,
- Türkiye’de
kurulu borsalarda işlem gören altın ve diğer kıymetli madenler ile bu
madenlere dayalı sermaye piyasası araçlarına yatırmış fon ve ortaklıklar ise
“Kıymetli madenler fonu veya ortaklığı”
olarak kabul edilecektir.
Görüleceği üzere, söz
konusu fonların veya ortaklıkların anılan alt bent kapsamında
değerlendirilebilmesi için portföyü oluşturan altın,
kıymetli madenler ile bu
madenlere dayalı sermaye piyasası araçlarının Türkiye’de kurulu borsalarda işlem görmesi şarttır.
5.5.3. Girişim sermayesi yatırım fonları veya
ortaklıklarının kazançları
Türkiye’de kurulu girişim sermayesi yatırım fonları
veya ortaklıklarının kazançları, kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
5.5.4. Gayrimenkul yatırım fonları veya
ortaklıklarının kazançları
Türkiye’de kurulu gayrimenkul yatırım fonları veya
ortaklıklarının kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
(13
Seri No.lu KVK GT ile 1.12.2017 tarihinde eklenen paragraflar) “29.4.1992 tarihli
ve 3794 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına, Bankalar
Kanununun Bir Maddesinin Değiştirilmesine ve 35 Sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Kanun ile mülga
28.7.1981 tarihli ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununda yapılan
değişikliklerle gayrimenkul yatırım ortaklıklarının kurulabilmesine imkan sağlanmıştır.
25.6.1992 tarihli ve 3824 sayılı Bazı Vergi
Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla mülga 5422 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 8. maddesinin birinci fıkrasının (12) numaralı bendinde
yapılan değişiklikle gayrimenkul yatırım fonları veya ortaklıklarının
kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun
3794 sayılı Kanunla değişik 32, 35 ve 36. maddeleri çerçevesinde 22.7.1995
tarihli ve 22351 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
“Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri: VI, No: 7)”nin “Tanım” başlıklı 3. maddesinde gayrimenkul yatırım
ortaklıkları, Tebliğin 16. maddesinde belirtilen gayrimenkuller ve gayrimenkule
dayalı sermaye piyasası araçlarından oluşan portföyü
işleten ve gayrimenkule dayalı projelere yatırım yapan sermaye piyasası
kurumları olarak tanımlanmıştır. Söz konusu Tebliğin “Faaliyet Esasları”
başlıklı 16. maddesine göre gayrimenkul yatırım ortaklıkları;
- Gayrimenkule dayalı sermaye
piyasası araçlarına (gayrimenkul sertifikası ve konut kredileri karşılığında
ihraç edilen varlığa dayalı menkul kıymetler gibi),
- Bina, arsa ve araziden oluşan
gayrimenkullere,
- İlgili mevzuat uyarınca gerekli izinleri
alınmış, projesi hazırlanmış, inşaata başlayabilmesi için gerekli belgelerin
tam ve doğru olduğu (anılan Tebliğin Ek 1 inci maddesinde belirtilen) ekspertiz şirketlerince onaylanmış gayrimenkule dayalı
projelere ve
- Kira geliri elde etmek amacıyla, bitmiş
veya asgari %50'si tamamlanmış gayrimenkullere
yatırım yapabilir,
gayrimenkuller üzerinde intifa hakkı kurabilir ve bu hakkı kullanabilirler.
8.11.1998 tarihli ve 23517 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına
İlişkin Esaslar Tebliği (Seri: VI, No: 11)” ile Gayrimenkul Yatırım
Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri: VI, No: 7) yürürlükten
kaldırılmıştır.
Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin
Esaslar Tebliği (Seri: VI, No: 11)’nin “Tanımlar”
başlıklı 4. maddesinde gayrimenkul yatırım ortaklığı; anılan Tebliğ ile
belirlenmiş usul ve esaslar dahilinde,
gayrimenkullere, gayrimenkule dayalı sermaye piyasası araçlarına, gayrimenkul
projelerine, gayrimenkule dayalı haklara ve sermaye piyasası araçlarına yatırım
yapabilen, belirli projeleri gerçekleştirmek üzere adi ortaklık kurabilen ve
Tebliğde izin verilen diğer faaliyetlerde bulunabilen sermaye piyasası
kurumları olarak tanımlanmıştır.
5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu, 5520
sayılı Kanun ile yürürlükten kaldırılmış, gayrimenkul yatırım fon veya
ortaklıklarının kazançlarına ilişkin istisna düzenlemesi, 5520 sayılı Kanunun
5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (4) numaralı alt bendinde aynen
korunmuştur.
Mülga 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu
çerçevesinde hazırlanarak 29.1.2009 tarihli ve 27125 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Altyapı Gayrimenkul Yatırım
Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri: VI, No: 24)” ile “Altyapı
Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı” özel bir tür yatırım ortaklığı olarak
düzenlenmiştir.
6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 48. ve 49. maddelerine dayanılarak hazırlanan III-48.1 sayılı “Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin
Esaslar Tebliği” 28.5.2013 tarihli ve 28660 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmış ve söz konusu Tebliğin 51. maddesiyle “Gayrimenkul Yatırım
Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri: VI, No: 11)” yürürlükten
kaldırılmıştır.
III-48.1 sayılı Gayrimenkul Yatırım
Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliğinin 4. maddesine göre gayrimenkul yatırım
ortaklığı, anılan Tebliğ ile belirlenmiş usul ve esaslar dahilinde,
gayrimenkuller, gayrimenkul projeleri, gayrimenkule dayalı haklar, sermaye
piyasası araçları ve Kurulca belirlenecek diğer varlık ve haklardan oluşan
portföyü işletmek amacıyla paylarını ihraç etmek üzere kurulan ve 6362 sayılı
Kanunun 48. maddesinde sınırı çizilen faaliyetler çerçevesinde olmak kaydı ile
bu Tebliğde izin verilen diğer faaliyetlerde bulunabilen sermaye piyasası
kurumudur.
23.1.2014 tarihli ve 28891 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren III-48.1.a sayılı “Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin
Esaslar Tebliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ” ile altyapı gayrimenkul
yatırım ortaklıklarına ilişkin düzenlemeler III-48.1 sayılı Gayrimenkul Yatırım
Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliğine ilave edilmiş; aynı Resmi Gazete’de yayımlanan III-48.4 sayılı “Altyapı Gayrimenkul
Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri: VI, No: 24)’nin Yürürlükten Kaldırılmasına Dair Tebliğ” ile Altyapı
Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin Esaslar Tebliği (Seri: VI, No: 24)
yürürlükten kaldırılmıştır.
Söz konusu değişiklikler sonrasında III-48.1 sayılı Gayrimenkul Yatırım Ortaklıklarına İlişkin
Esaslar Tebliğinde yer alan düzenlemelere göre altyapı gayrimenkul yatırım
ortaklıkları, münhasıran altyapı yatırım ve hizmetlerinden oluşan portföyü
işletmek amacıyla kurulan veya dönüşen şirketler olup, altyapı yatırım ve
hizmetleri ile ilişkili olmayan gayrimenkuller, gayrimenkul projeleri ve
gayrimenkule dayalı haklara yatırım yapamamaktadırlar. Diğer taraftan, anılan
Tebliğ kapsamındaki gayrimenkul yatırım ortaklıklarının da ana faaliyet
konularına ilişkin gayrimenkul veya gayrimenkul projelerine bağlı olarak
yürütülen ve arızi nitelik taşıyanlar hariç olmak üzere, altyapı yatırım ve
hizmetleri ile bunlar kapsamındaki varlık ve haklara yatırım yapamayacakları
düzenlenmiştir.
III-48.1 sayılı
Tebliğde münhasıran altyapı yatırım ve hizmetlerinden oluşan portföyü işletecek
gayrimenkul yatırım ortaklıkları için asgari çıkarılmış sermaye ve öz sermaye
şartına, kuruluş ve dönüşümü takip eden belli bir süre içinde payların halka
arz edilmesine veya nitelikli yatırımcılara satılma zorunluluğuna, yapılacak
yatırımlarla ilgili asgari şartlara ilişkin ayrıntılı ve gayrimenkul yatırım
ortaklıklarından ayrışan düzenlemeler yapılmıştır.
Bu kapsamda, gayrimenkul yatırım fon veya
ortaklıklarının kazançlarına yönelik olarak 1992 yılında 3824 sayılı Kanunla
yapılan değişiklikle ihdas edilen ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 5.
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin (4) numaralı alt bendinde de aynen
korunan istisna düzenlemesi, esas itibarıyla gayrimenkuller, gayrimenkul
projeleri ve gayrimenkule dayalı haklardan oluşan bir portföyü
işleten gayrimenkul yatırım fon veya ortaklıklarının kazançlarını kapsamaktadır.
Söz konusu gayrimenkul yatırım fon veya ortaklıklarının portföylerini
oluştururken, Sermaye Piyasası Kurulunun belirlediği gayrimenkullere,
gayrimenkul projelerine ve gayrimenkule dayalı haklara yatırım yapma zorunluluk
oranından kalan kısmını mevduat, katılma hesabı, repo, iştirak ve belirlenen
diğer varlık ve haklardan oluşturmaları istisna uygulanmasına engel teşkil
etmeyecektir.
Portföyü,
yukarıda belirtilen gayrimenkul yatırım fon veya ortaklıklarından farklı
olarak, altyapı yatırım ve hizmetleri gibi diğer varlık ve haklardan oluşan
yatırım fon veya ortaklıklarının kazançlarının Kanunun 5. maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendinin (4) numaralı alt bendi kapsamında istisnaya konu
edilmesi mümkün değildir. Bu fon veya ortaklıkların, sermaye piyasası mevzuatına
göre kurulmuş olmaları ya da unvanlarında “Gayrimenkul Yatırım Fonu” veya
“Gayrimenkul Yatırım Ortaklığı” ibarelerinin bulunması, bunların anılan
istisnadan faydalanmasını sağlamayacaktır.”
5.5.5. Emeklilik yatırım fonlarının
kazançları
Türkiye’de kurulu emeklilik yatırım fonlarının
kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
5.5.6. Konut finansmanı
fonları ile varlık finansmanı fonlarının kazançları
Türkiye’de kurulu konut finansmanı fonları ile varlık
finansmanı fonlarının kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Kurumlar
Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde, taşınmazlar ve
iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan kazançlara ilişkin
istisna düzenlenmektedir. İstisnanın amacı, kurumların bağlı değerlerinin
ekonomik faaliyetlerde daha etkin bir şekilde kullanılmasına olanak sağlanması
ve kurumların mali bünyelerinin güçlendirilmesidir. Bu bentte belirtilen
koşulların sağlanması halinde, kurumların en az iki tam yıl süreyle aktiflerinde
yer alan taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile aynı süreyle sahip oldukları
kurucu senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışından doğan
kazançların %75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna edilmektedir.
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 37.
maddesinde, Kanunun 5. maddesinin
birinci fıkrasının (e) bendinin yürürlük tarihi, Kanunun yayım tarihi
olan 21.6.2006 tarihi olarak belirlenmiş ve bu tarih itibarıyla da mülga 5422
sayılı Kanunun 8. maddesinin (5) ve (12) numaralı bentleri yürürlükten kalkmış
bulunmaktadır.
Dolayısıyla,
taşınmazlar ve iştirak hisseleri
(kurucu senetleri ve intifa senetleri dahil) ile rüçhan
haklarının 21.6.2006 tarihinden önce satışından elde edilen kazançlar için 5520
sayılı Kanunun geçici 1. maddesinin onuncu fıkrası uyarınca, mülga 5422 sayılı
Kanunun 8. maddesinin (5) ve (12)
numaralı bentlerinde yer alan hükümler uygulanacaktır.
Her ne kadar, 5520
sayılı Kanunun 36. maddesiyle, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu ile ek
ve değişiklikleri yürürlükten kaldırılmış olsa da 5520 sayılı Kanunun geçici 1.
maddesinin onuncu fıkrasında, “Bu Kanunun yürürlüğünden önceki dönemler
itibarıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.” hükmü
yer almaktadır.
Bu itibarla, söz
konusu istisna hükmünün yürürlüğünün Kanunun yayım tarihi olarak belirlenmiş
olması, 1.1.2006 tarihi ile 21.6.2006 tarihleri arasında mülga 5422 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun 8. maddesinin (5) ve (12) numaralı bentlerinin
uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir.
5520 sayılı Kanunun
37. maddesi ile Kanunun diğer bazı maddelerinin de yürürlük tarihleri farklı
belirlenmiştir. Örneğin, 13 ve 35. maddelerin yürürlük tarihi 1.1.2007 olarak
öngörülmüştür. Dolayısıyla Kanunun bütün maddeleri 1.1.2006 tarihinde yürürlüğe
girmediğinden, maddelerin yürürlük tarihine göre, mülga 5422 sayılı Kanun
hükümlerinin uygulanacağı dönemlerin belirlenmesi gerekmektedir. Yani;
- Taşınmazların ve
iştirak hisseleri (kurucu senetleri ve intifa senetleri dahil)
ile rüçhan haklarının satış kazancı istisnasında, 21.6.2006 tarihine kadar,
mülga 5422 sayılı Kanunun 8. maddesinin (5) ve (12) numaralı bentleri,
- “Transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı” başlıklı 13. maddenin
uygulanmasında, 1.1.2007 tarihine kadar, mülga 5422 sayılı Kanunun 17. maddesi,
- “Muafiyet, istisna
ve indirimlerin sınırı” başlıklı 35. maddenin uygulanmasında, 1.1.2007 tarihine
kadar, mülga 5422 sayılı Kanunun mükerrer 45. maddesi
uygulanacaktır.
Öte yandan, 21.6.2006
tarihinden önce gerçekleşen taşınmazlar ve iştirak hisseleri satışında, mülga
5422 sayılı Kanunun 8. maddesinin (12) numaralı bendi uygulanacağından,
satıştan elde edilen kazancın tamamı, anılan maddede yer alan şartlar dahilinde istisnadan yararlanacaktır. Dolayısıyla,
istisnanın uygulanabilmesi için kazancın sermayeye ilave edilmesine karar
verilmesi, sermayeye ilave edilme işleminin satışın yapıldığı yılı izleyen
ikinci takvim yılının sonuna kadar gerçekleştirilmesi ve diğer şartların yerine
getirilmesi gerekmektedir. Söz konusu tarihten önce gerçekleşen rüçhan
haklarının satışında da mülga 5422 sayılı Kanunun 8. maddesinin (5) numaralı
bendinin uygulanacağı tabiidir.
Kurumlar Vergisi
Kanununun yayım tarihi olan 21.6.2006 tarihinden sonra gerçekleşecek taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu
senetleri ve intifa senetlerinin satışlarında doğan kazançlara anılan
Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan hükümler
uygulanacaktır. Buna göre, bentte yer alan şartlar dahilinde
elde edilen kazançların %75’i istisna kazanç olarak dikkate alınacak olup kalan
kısım ise vergilendirilecektir.
(14 Seri No.lu KVK GT’nin 3.
maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen paragraf) 7061
sayılı Kanunun 89. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendiyle 5520 sayılı
Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinin birinci cümlesi
değiştirilmiş olup söz konusu değişikliğin yürürlüğe girdiği 5.12.2017
tarihinden itibaren (bu tarih dahil) yapılan taşınmaz
satışlarından elde edilen kazancın %50’lik kısmına istisna uygulanacak; bu
tarihten önce yapılan taşınmaz satışlarından elde edilen kazancın ise %75’lik
kısmı istisna uygulamasına konu edilebilecektir.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde tebliğ metninden
çıkarılan paragraf) [3]
İstisna uygulamasına
ilişkin açıklamalar aşağıda yapılmış bulunmaktadır.
5.6.2.1. İstisnadan yararlanacak olanlar
Söz konusu istisna hükmünden, dar
mükellef kurumlar da dahil olmak üzere, tüm kurumlar
vergisi mükellefleri yararlanabilecektir.
5.6.2.2.
İstisnanın uygulanmasına konu olacak iktisadi kıymetler
İstisnaya
konu olan taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve
esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan,
dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır.
Bunlar
Türk Medeni Kanununun 704. maddesinde;
-
Arazi,
-
Tapu siciline ayrı sayfaya kaydedilen bağımsız ve sürekli haklar,
-
Kat mülkiyeti kütüğüne kayıtlı bağımsız bölümler
olarak sayılmıştır.
Elden çıkarılacak taşınmazlardan doğacak kazancın, bu
istisna uygulamasına konu olabilmesi için taşınmazın Türk Medeni Kanununun 705.
maddesi gereğince kurum adına tapuya tescil edilmiş olması gerekmektedir. Bu
nedenle, ilgili kurum adına tapuya tescili yapılmamış bir binanın satışından
doğan kazanca bu istisna uygulanmayacaktır.
Fiiliyatta cins
tashihinin kurum adına tapuya tescilinin yapılmasında çeşitli nedenlerle
gecikmeler olabilmektedir. Bu gibi durumlarda, taşınmazın işletme aktifinde iki
yıl süreyle bulunup bulunmadığının, tespitinde, işletmede iki yıldan fazla
süreyle sahip olunarak fiilen kullanıldığının, yapı inşaatı ruhsatı, vergi
dairesi tespiti veya resmi kurum kayıtlarından birisi ile tevsik edilebilmesi
mümkün olabilecektir.
Örneğin;
organize sanayi bölgeleri tarafından verilen tahsis belgesine istinaden veya
çeşitli nedenlerle iki yıldan fazla süreyle fiilen kullanılan ancak, tapuda
kurum adına henüz tescil edilmemiş bir taşınmazın tahsis belgesine dayanılarak
veya zilyetliğin devri suretiyle satılması durumunda bir taşınmaz satışından
bahsedilemeyeceğinden istisna uygulanmayacak, ancak, iki tam yıl kullanıldığı
yukarıda yer alan açıklamalar çerçevesinde tevsik edilen taşınmazın tapuda
kurum adına tescil edildikten sonra satılması halinde, satıştan elde edilen
kazançlar bu istisna kapsamında değerlendirilecektir.
Taşınmaz
tanımına, taşınmazın bütünleyici parçası niteliğinde olan unsurları da
girecektir. Bütünleyici parça, Türk Medeni Kanununun 684. maddesinde, “Bir şeye
malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur. Bütünleyici
parça, yerel âdetlere göre asıl şeyin temel unsuru olan ve o şey yok
edilmedikçe, zarara uğratılmadıkça veya yapısı değiştirilmedikçe ondan
ayrılmasına olanak bulunmayan parçadır.” şeklinde tanımlanmıştır.
Taşınmaz
tanımına, taşınmazın eklentisi niteliğinde olan unsurlar girmeyecektir.
Eklenti, Türk Medeni Kanununun 686. maddesinde; “Bir şeye ilişkin tasarruflar,
aksi belirtilmedikçe onun eklentisini de kapsar. Eklenti, asıl şey malikinin anlaşılabilen
arzusuna veya yerel âdetlere göre, işletilmesi, korunması veya yarar sağlaması
için asıl şeye sürekli olarak özgülenen ve kullanılmasında birleştirme, takma
veya başka bir biçimde asıl şeye bağlı kılınan taşınır maldır. Eklenti, asıl
şeyden geçici olarak ayrılmakla bu niteliğini kaybetmez.” şeklinde
tanımlanmıştır.
Taşınmazlarla birlikte satışa konu olan
ve o taşınmazın bütünleyici parçası sayılan şeylerin satışından elde edilen
kazançlar da istisna kapsamında değerlendirilecektir. Ancak, taşınmazın
zeminine veya duvara sabitlenmiş olmakla birlikte münferiden veya toplu olarak
sökülüp satılması mümkün olan ve bu takdirde işletmenin sınai olma vasfını
değiştirmeyen ve üretimi de aksatmayan makine ve benzeri aletler bütünleyici
parça niteliğinde değerlendirilemeyeceğinden bunların satışından doğan kazanç,
istisnadan yararlanamayacaktır.
Öte yandan, makinelerin taşınmazdan
bağımsız olarak satılması halinde, mütemmim cüz olma vasıfları kalmayacağından,
bunların satışı menkul mal satışı olarak kabul edilecektir.
5.6.2.2.2.
İştirak hisseleri, kurucu senetleri ve
intifa senetleri
Maddede
yer alan “iştirak hisseleri” deyimi, menkul değerler portföyüne dahil hisse senetleri ile ortaklık paylarını ifade
etmektedir.
Bunlar,
-
Anonim şirketlerin ortaklık payları veya hisse senetleri (Sermaye Piyasası
Kanununa göre kurulan yatırım ortaklıkları hisse senetleri dahil),
-
Limited şirketlere ait iştirak payları,
-
Sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komanditer ortaklarına ait
ortaklık payları,
-
İş ortaklıkları ile adi ortaklıklara ait ortaklık payları,
-
Kooperatiflere ait ortaklık payları
olarak
sıralanabilir.
Sermaye Piyasası Kurulunun düzenleme ve denetimine
tabi fonların katılma belgeleri ise iştirak hissesi olarak
değerlendirilmeyecektir.
Mülga
5422 sayılı Kanunun uygulanmasında, kurucu senetleri ile diğer intifa
senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar anılan Kanunun 8. maddesinin
(12) numaralı bendine göre kurumlar vergisinden istisna edilmekteydi. 5520
sayılı Kanunda yapılan düzenlemeyle konuya Kanunun lafzında da yer verilmek
suretiyle uygulamaya açıklık kazandırılmıştır.
Anonim
şirketler ile eshamlı komandit şirketlerin sermaye artırımına gitmeleri durumunda, bu şirketlerin hisse senetlerini
aktifinde bulunduran kurumlar, bedelli veya bedelsiz olarak yapılan bu
sermaye artırımına katılabilecekleri gibi yeni hisse senedi rüçhan hakkı
kuponlarını (öncelikli alım hakkı) başkalarına da satabilmektedirler. Söz
konusu rüçhan haklarının satışından elde edilen kazançların %75’i istisnadan
yararlanabilecektir.
5.6.2.3.
İstisna uygulamasına ilişkin şartlar
5.6.2.3.1.
İki tam yıl süre ile aktifte bulundurulma
İstisna uygulamasına konu
olacak taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu senetleri, intifa senetleri ve
rüçhan haklarının en az iki tam yıl (730 gün) süreyle kurumun aktifinde yer
alması, diğer bir ifadeyle kurumun bu değerlere iki tam yıl süreyle bilfiil
sahip olması gerekmektedir.
Örneğin; 2 Şubat 2005
tarihinde iktisap edilmiş ve aktife alınmış bir taşınmazın, 2 Şubat 2007
tarihinden sonra (bu tarih dahil) satılması ve diğer
şartların da gerçekleşmesi halinde bu satıştan doğan kazanç kurumlar
vergisinden istisna edilecektir.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde tebliğ metninden
çıkarılan paragraf) [4]
5.6.2.3.1.1. Bedelsiz olarak veya rüçhan
hakkı kullanılmak suretiyle elde edilen hisse senetlerinde iktisap tarihi
Kurumların
mevcut hisse senetleri dolayısıyla ellerinde bulunan rüçhan hakkı kuponları karşılığında itibari değeriyle yeni
hisse senedi iktisap etmeleri halinde, yeni iktisap edilen söz konusu hisse
senetleri açısından iktisap tarihi olarak, eski hisse senetleri ya da iştirak
hissesinin iktisap tarihi esas alınacaktır. Aynı durum, iştirak edilen kurumun
nedeni ne olursa olsun yapmış olduğu sermaye artışı dolayısıyla bedelsiz olarak
iktisap edilen hisse senetleri açısından da geçerli olacaktır.
Bunun
dışında, rüçhan hakkı dolayısıyla itibari değerinden farklı bir değerle hisse
senedi iktisap edilmesi durumunda; bu hisse senetlerinin iktisap tarihi olarak,
eski hisse senetleriyle ilişkilendirilmeksizin, fiilen kurumun aktifine
girdikleri tarih esas alınacaktır.
5.6.2.3.1.2. Devir ve bölünme hallerinde
iktisap tarihi
Kurumlar Vergisi
Kanununun 19 ve 20. maddeleri kapsamında gerçekleştirilen devir, tam ve kısmi
bölünme hallerinde, devir veya bölünme
suretiyle devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa
senetleri ile rüçhan haklarının iktisap tarihi olarak, devir alınan veya
bölünen kurumdaki iktisap tarihi esas alınacaktır.
5.6.2.3.1.3. İnşa halindeki binalarda 2 yıllık sürenin
tespiti
Kurumlar
tarafından, inşaatı henüz tamamlanmayan, fiilen kullanma imkanı
da bulunmayan binaların satılması halinde; kurum aktifinde iki tam yıl kayıtlı
olması koşuluyla, sadece binanın arsasının satış kazancına tekabül eden kısmı
kurumlar vergisinden istisna olacaktır.
Ancak,
arsa üzerinde inşa edilen ve aktife kaydedilen binanın, kurum adına tapuya
tescil edilerek satılması halinde, satılan binanın iki yıllık aktifte bulundurulma
süresinin başlangıç tarihi olarak, inşaatın tamamlandığı ve bina olarak
kullanılmaya başlandığı tarih esas alınacaktır.
5.6.2.3.1.4.
Aynı kuruma ait iştirak hisselerinin iktisabında 2 yıllık sürenin tespiti
Kurumlar vergisi
mükelleflerinin, aynı kuruma ait değişik tarihler itibarıyla iktisap ettikleri
iştirak hisselerinin bir kısmını satmaları durumunda, söz konusu iştirak
hisselerinin iki tam yıl aktifte yer alma şartını sağlayıp sağlamadığının
tespitinde ilk giren ilk çıkar (FİFO) yönteminin kullanılması gerekmektedir.
5.6.2.3.1.5. (11
Seri No.lu KVK GT’nin 3. maddesiyle 31.12.2016
tarihinde eklenen bölüm) Sat-kirala-geri
al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilen taşınmazların üçüncü
kişilere satışında 2 yıllık sürenin tespiti
21.11.2012
tarihli ve 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring
ve Finansman Şirketleri Kanunu kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme
sonunda geri alınması şartıyla, kurumlar tarafından finansal kiralama
şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına devredilen
taşınmazların kiracı tarafından üçüncü kişilere satışında, aktifte bulundurma
süresinin hesabında, bu taşınmazların sat-kirala-geri al işlemi dolayısıyla
finansal kiralama şirketi, katılım bankaları, kalkınma ve yatırım bankalarının
aktifinde bulunduğu süreler de dikkate alınır.
Aynı şekilde,
6.12.2012 tarihli ve 6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu kapsamında kira
sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine devredilen
taşınmazların kaynak kuruluş tarafından üçüncü kişilere satışında, aktifte
bulundurma süresinin hesabında, bu taşınmazların kira sertifikası ihracı
amacıyla varlık kiralama şirketinin aktifinde bulunduğu süreler de dikkate
alınır.
Örnek: (A) A.Ş.’nin
6.6.2016 tarihinde iktisap ederek aktifine aldığı taşınmazı, şirketin finansman
ihtiyacı dolayısıyla 23.9.2016 tarihinde (B) Kalkınma Bankası A.Ş.’ye geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri
alınması şartıyla devredilmiştir. (B) Kalkınma Bankası A.Ş. bu taşınmazı 7
yıllığına (A) A.Ş.’ye geri kiralamıştır. (B) Kalkınma
Bankası A.Ş. sözleşme süresi sonunda bu taşınmazı 25.9.2023 tarihinde (A) A.Ş.’ye geri satmıştır.
(A) A.Ş. bu
taşınmazını 8.12.2023 tarihinde (C) Ltd. Şti.’ne
satmıştır.
(A) A.Ş.’nin 6.6.2016 tarihinde iktisap etmiş olduğu taşınmazın (C)
Ltd. Şti.’ne satışında istisna uygulanırken, 2 tam
yıl aktifte yer alma şartının sağlanıp sağlanamadığının tespitinde bu
taşınmazın (B) Kalkınma Bankası A.Ş.’nin aktifinde
bulunduğu süre de dikkate alınacaktır. Buna göre, (A) A.Ş.’nin finansman temini amacıyla sat-kirala-geri al işlemine
konu ettiği taşınmazını 8.12.2023 tarihinde (C) Ltd. Şti.’ne
satışında istisna uygulaması açısından iki tam yıllık aktifte yer alma şartının
sağlanıp sağlanamadığının tespitinde 6.6.2016 ile 8.12.2023 tarihleri
arasındaki süre dikkate alınacaktır.
5.6.2.3.2. Satış kazancının fon hesabında tutulması
Taşınmazlar ve iştirak hisseleri ile kurucu
senetleri, intifa senetleri ve rüçhan haklarının satışında kazanç, satış
işlemi ile birlikte doğacağından, satış işlemi ister peşin isterse vadeli
olarak yapılmış olsun istisna, satışın yapıldığı dönemde uygulanacaktır.
(3 Seri No.lu KVK GT’nin
1. maddesiyle 20.11.2008 tarihinde değiştirilen paragraf) “Bu değerlerin
satışından elde edilecek kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte özel
bir fon hesabına alınması ve satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın
sonuna kadar söz konusu fon hesabında tutulması gerekmektedir. Bu çerçevede,
fon hesabına alınma işleminin, satışın yapıldığı yılı izleyen hesap döneminin
başından itibaren kazancın beyan edildiği döneme ait kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla,
istisnadan yararlanacak olan kazanç tutarı, satışın yapıldığı dönemin genel
sonuç hesaplarına yansıyacak olup kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili
satırında gösterilmek suretiyle istisnadan yararlanılabilecektir. Anılan
istisnadan geçici vergi dönemleri itibarıyla da yararlanılması mümkün olup
belirtilen süre zarfında söz konusu kazancın fon hesabına alınmaması durumunda,
kurumlar vergisi beyannamesinde istisnadan yararlanılabilmesi mümkün olmadığı
gibi geçici vergi dönemleri itibarıyla yararlanılan istisna nedeniyle zamanında
tahakkuk etmeyen vergilerden kaynaklanan vergi ziyaı
cezası ve gecikme faizinin ayrıca aranacağı tabiidir.
Fon hesabına alınan
kazanç tutarının mükelleflerce sermayeye ilavesi mümkün bulunmaktadır. Ancak,
fon hesabına alınan kazanç tutarının sermayeye ilave dışında, beş yıl içinde
başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef
kurumlarca ana merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde, istisna
uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil
edilecektir.” [5]
İstisna,
satış kazancının %75’ine uygulandığından, kazancın tamamının fon hesabına
alınma şartı bulunmayıp, sadece istisnadan yararlanan kazanç kısmının söz
konusu fon hesabına alınması yeterlidir. (14
Seri No.lu KVK GT’nin 4. maddesiyle 23.12.2017
tarihinde eklenen cümle) “5.12.2017 tarihinden itibaren yapılan taşınmaz
satışlarından elde edilen kazancın ise %50’lik kısmına istisna
uygulanacağından, bu tarihten itibaren yapılan taşınmaz satışlarına ilişkin
olarak kazancın sadece istisnaya konu edilen %50’lik kısmı fon hesabına
alınacaktır.”
Öte yandan, istisna uygulamasında
mükelleflerin kazancın belli bir kısmı için istisnadan yararlanabilmeleri
mümkün bulunmaktadır. İstisnadan kısmen yararlanılması halinde, yararlanılmayan
bu kazanç tutarı için sonraki yıllarda istisnadan yararlanılabilmesi mümkün
değildir. İstisnadan yararlanması öngörülen kazanç kısmının fon hesabına alınan
kazanç kısmından büyük olamayacağı da tabiidir.
Örnek 1: 5 Mayıs 2007 tarihinde taşınmaz satışından
200.000 YTL kazanç elde edilmiş ve bu kazanç tutarının %75’i olan 150.000 YTL
için 2007 yılı geçici vergi dönemlerinde ve yıllık kurumlar vergisi
beyannamesinde istisnadan yararlanılmıştır. İstisnadan yararlanılan bu tutarın
pasifte özel bir fon hesabına alınması ve fon hesabında bulunan bu tutarın
31.12.2012 tarihine kadar da sermayeye ilave dışında başka bir hesaba
aktarılmaması veya işletmeden çekilmemesi gerekmektedir.
Peşin satışlarda
olduğu gibi vadeli satış halinde de satıştan doğan kazanç kısmının %75’i, beş
yıl süreyle özel bir fon hesabında tutulmak şartıyla satışın yapıldığı dönemde
istisnadan yaralanabilecektir. Ancak, satış bedelinin tamamının, satışın yapıldığı yılı izleyen
ikinci takvim yılının sonuna kadar tahsil edilmesi şarttır. Bu süre içinde
tahsil edilmeyen satış bedeline isabet eden istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil
edilecektir. Bu nedenle, mükelleflerin istisna uygulayabilecekleri
kazanç tutarını doğru olarak belirlemeleri gerekmektedir.
Örnek 2: Maliyet bedeli 200.000 YTL olan bir
taşınmaz, 2007 yılında 1.000.000 YTL’ye vadeli olarak satılmıştır. Satışa
ilişkin tahsilat 2007 yılında 300.000 YTL, 2008 yılında 300.000 YTL, 2009
yılında 300.000 YTL ve 2010 yılında 100.000 YTL olarak gerçekleştirilecektir.
Ancak kurum, kazancın %75’ini (800.000 x %75 = 600.000 YTL) 2007 yılı içinde
özel bir fon hesabına almış bulunmaktadır.
2010 yılında tahsil
edilen 100.000 YTL’ye isabet eden [(100.000 x %80) x %75=] 60.000 YTL kazanç
kısmı için istisnadan yararlanılabilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu kazanç tutarına istisna uygulanmış olması halinde,
istisnaya konu olan 60.000 YTL nedeniyle 2007 hesap dönemine ilişkin olarak
tahakkuk etmesi gereken kurumlar vergisi (geçici vergi dahil)
vergi ziyaına uğramış olacağından vergi aslı, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil
edilecektir.
2007 yılı
beyannamesinin verilmesi sırasında, mükellef kurum tarafından, satıştan elde
edilen kazanç 800.000 YTL olmasına rağmen, istisna kazanç tutarının [(900.000 x
%80) x %75=] 540.000 YTL olarak uygulanması halinde, vergi ziyaının
varlığından bahsedilemeyecektir.
Örnek 3: (14
Seri No.lu KVK GT’nin 4. maddesiyle 23.12.2017
tarihinde eklenen örnek) Maliyet
bedeli 300.000.-TL olan bir taşınmaz, 2018 yılında 1.000.000.-TL’ye vadeli
olarak satılmıştır. Satışa ilişkin tahsilat 2018 yılında 300.000.-TL, 2019
yılında 300.000.-TL, 2020 yılında 200.000.-TL ve 2021 yılında 200.000.-TL
olarak gerçekleştirilecektir. Ancak kurum, kazancın %50’sini (700.000 x %50 =
350.000.-TL) satışın yapıldığı yılı izleyen yılın başında özel bir fon hesabına
almış bulunmaktadır.
2021 yılında tahsil
edilen 200.000.-TL’ye isabet eden [(200.000 x %70) x %50=] 70.000.-TL kazanç
kısmı için istisnadan yararlanılabilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bu kazanç
tutarına istisna uygulanmış olması halinde, istisnaya konu olan 70.000.-TL
nedeniyle 2018 hesap dönemine ilişkin olarak tahakkuk etmesi gereken kurumlar
vergisi (geçici vergi dahil) vergi ziyaına
uğramış olacağından vergi aslı, vergi ziyaı cezası ve
gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
2018 yılı beyannamesinin
verilmesi sırasında, mükellef kurum tarafından, satıştan elde edilen kazanç
700.000.-TL olmasına rağmen, istisna kazanç tutarının [(800.000 x %70) x %50=]
280.000.-TL olarak uygulanması halinde, vergi ziyaının
varlığından bahsedilemeyecektir.
5.6.2.3.3. Fon hesabında tutulan kazançların
işletmeden çekilmemesi
İstisna
uygulamasında, satışın yapıldığı yılı
izleyen beşinci yılın sonuna kadar pasifte özel bir fon hesabında
tutulması gereken kazançların, beş yıl içinde fon hesabından başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç)
nakledilmesi, işletmeden çekilmesi, dar mükellef kurumlar tarafından yurt
dışına transfer edilmesi veya bu süre içinde işletmenin tasfiyeye girmesi
halinde, bu işlemlere tabi tutulan kazanç kısmı için uygulanan istisna
dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, Vergi Usul Kanunu
uyarınca vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile
birlikte alınacaktır.
Fon
hesabında tutulması gereken süreden, satışın
yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar olan sürenin anlaşılması gerekmektedir.
Kazancın sermayeye ilave edilmesi durumunda da aynı süre geçerli olacaktır.
Bu
istisnanın amacı kurumların sermaye
yapılarının güçlendirilmesi, finansman sıkıntılarının giderilmesi ve bağlı
değerlerinin ekonomik faaliyetlerinde daha etkin bir şekilde kullanılmasına imkan sağlamak
ve işletmelerin finansal bünyelerini güçlendirmektir. Tasfiyeye giren
şirketlerde ise böyle bir amacın olamayacağı açıktır. Bu nedenle, istisna
uygulamasında satışın yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar tasfiyeye
girilmiş olması halinde, fon hesabında tutulması gereken kazancın işletmeden
çekildiği kabul edilecektir.
Örnek 1: Kurum (A)’nın
iki yıldan uzun süre aktifinde bulunan taşınmazı 15.10.2006 tarihinde satılmış,
satış sonrası oluşan kazancın %75’i de bir fon hesabına alınmıştır. İstisnadan
yararlanılabilmesi için söz konusu hesapta bulunan tutarın 31.12.2011
tarihinden önce fon hesabından çekilmemesi ve aynı şekilde bu tarihten önce de
işletmenin tasfiyeye girmemiş olması gerekmektedir.
Kurumlar
Vergisi Kanunu uyarınca gerçekleşecek devir ve tam bölünme hallerinde, söz
konusu fon hesabının, devralan kurumların bilançolarına aynen aktarılması
gerekeceğinden, bu işlem işletmeden çekiş olarak değerlendirilmeyecektir.
Örnek
2:
Kurum (A) iki yıldan uzun süre aktifinde bulunan taşınmazı 5/10/2006
tarihinde satmış ve satıştan doğan kazancın %75’i istisna uygulamasına konu
edilmiştir. Kurum (A) tarafından özel bir fon hesabına alınan kazanç,
31.12.2011 tarihinden önce başka bir hesaba (sermayeye ilave hariç) nakledilemeyecek
veya işletmeden çekilemeyecek ya da dar mükellef kurumlar tarafından yurt
dışına transfer edilemeyecektir. Aynı şekilde bu süre içinde işletmenin
tasfiyeye girmemiş olması da gerekmektedir.
Kurum (A)’nın
20.6.2009 tarihinde Kurum (B) ile devir suretiyle birleşmesi halinde fon
hesabı, mukayyet değeri ile Kurum (B)’ye devredileceğinden, Kurum (A)
bünyesinde yapılacak herhangi bir işlem bulunmamaktadır. Kurum (B) tarafından
söz konusu fon hesabının 31.12.2011 tarihinden önce sermayeye ilave dışında
başka bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya kurumun tasfiyeye
girmesi halinde bu işlemlere tabi tutulan kazanç kısmı için zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergiler vergi ziyaı cezası ve gecikme
faizi ile birlikte alınacaktır.
Öte yandan, fon
hesabında tutulan kazancın beş yıl içinde veya beş yıl geçtikten sonra
işletmeden çekilmesinin kâr dağıtımı sayılacağı tabiidir.
5.6.2.3.4. Menkul kıymet veya taşınmaz
ticareti ile uğraşılmaması
Menkul kıymet veya taşınmaz ticareti ve
kiralanmasıyla uğraşan kurumların bu amaçla ellerinde bulundurdukları istisna
kapsamındaki değerlerin satışından elde ettikleri kazançlar istisna kapsamı
dışındadır.
İstisna uygulaması
esas itibarıyla bütün kurumlar için geçerlidir. Ancak, faaliyet konusu menkul
kıymet veya taşınmaz ticareti ve kiralanması olan kurumların bu amaçla iktisap
ettikleri ve ellerinde tuttukları kıymetlerin satışından elde ettikleri
kazançlar için istisnadan yararlanmaları mümkün değildir.
Satışa konu edilen
kıymetlerin iki tam yıl kurum aktifinde kayıtlı olması da durumu
değiştirmeyecektir. Aynı durum, satmak üzere taşınmaz inşaatı ile uğraşan
mükellefler açısından da geçerlidir. Ancak, taşınmaz ticareti ile uğraşan
mükelleflerin faaliyetlerinin yürütülmesine tahsis ettikleri taşınmazların satışından
elde ettikleri kazançlara istisna uygulanabilecek; taşınmaz ticaretine konu
edilen veya kiralama ya da başka surette değerlendirilen taşınmazların satış
kazancı ise istisnaya konu edilmeyecektir.
Örnek 1: Bir inşaat şirketinin şirket merkezi
olarak kullanılmak üzere inşa etmiş olduğu bir binayı, en az iki tam yıl süre
ile kullandıktan sonra satması halinde, bu satıştan doğan kazanç için istisna
uygulanabilecektir. Şirketin satmak amacıyla inşa etmiş olduğu veya satın
aldığı binaların satışından elde ettiği kazançlar için söz konusu istisna
uygulanmayacaktır.
Örnek 2: İnşaat faaliyetinde bulunan bir
şirketin satın aldığı arsayı iki tam yıl geçtikten sonra satması halinde ya da
faaliyet konusu alış veriş merkezleri inşaa etmek
veya kiraya vermek olan şirketin bu amaçla inşa ettiği taşınmazları iki tam yıl
geçtikten sonra satması halinde, şirketin bu istisnadan yararlanması söz konusu
olmayacaktır.
Örnek 3: Bir inşaat şirketinin inşa etmiş olduğu
binanın bir kısmını otopark olarak, diğer bir kısmını işyeri olarak kiraya
vermesi, kalan kısmını ise şirket faaliyetlerinde kullanması halinde, şirket
faaliyetinde kullandığı kısmın satılmasından elde edilen kazanç istisnaya konu
olabilecek, diğer kısımlar istisnadan yararlanamayacaktır.
Örnek 4: Esas faaliyeti taşınmaz ticareti ve
kiralaması olmayan bir şirketin, atıl olarak durmakta olan bir taşınmazını
kiraya verdikten iki tam yıl sonra söz konusu taşınmazı satması halinde
taşınmazın elden çıkarılmasından doğan kazancın istisnadan yararlanması mümkün
bulunmaktadır.
Aynı şekilde, menkul
kıymet ticareti ile uğraşan mükelleflerin, iştirak amaçlı olmayıp ticari amaçla
elde tuttukları iştirak hisselerinin satışından elde edilen kazançlar da elde
tutulma süresine bakılmaksızın istisna kapsamı dışında bulunmaktadır.
Öte
yandan, menkul kıymet ticareti ile uğraşan mükelleflerin doğrudan veya dolaylı
olarak diğer şirketlerin yönetimine ve ortaklık politikalarının belirlenmesine
katılmak üzere edindiği ortaklık payları istisna uygulamasına konu
olabilecektir.
5.6.2.3.4.1.
Kooperatiflerin durumu
Yapı
kooperatiflerinin de önceki bölümlerde yapılan açıklamalar çerçevesinde söz
konusu istisnadan yararlanabilmesi mümkündür. Ancak, istisna edilen kazancın
özel bir fon hesabında tutulması, hiç bir şekilde ortaklara dağıtılmayarak
kooperatif amaçları doğrultusunda kullanılması gerekmektedir.
Bu
açıklamalar çerçevesinde, diğer kooperatiflerin yapacakları işlemlerden doğan
kazançlar da kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir.
İstisna
uygulaması bakımından ortakların bir veya birden fazla konut veya işyeri sahibi
olmasının bir önemi bulunmamaktadır. Diğer taraftan, kooperatiflerin amaçlarını
gerçekleştirdikten sonra kalan fazla arsa veya konutu elden çıkarmaları halinde
de doğan kazanç istisnaya konu olabilecektir.
5.6.2.3.4.2. Holding şirketlerin durumu
Türk Ticaret Kanununa göre, gayesi
esas itibarıyla başka işletmelere iştirakten ibaret olan holding şirketlerin
(aktiflerinde iştirak amacıyla iktisap edildiği ve elde tutulduğu ispat ve
tevsik edilen iştirak hisseleri hariç olmak üzere) iştirak hisselerinin
satışından doğan kazançlar için istisna uygulanması söz konusu olmayacaktır.
Bu çerçevede, şirketlerin iktisap
ettikleri diğer şirketlere ait hisse senetlerini veya ortaklık paylarını,
Muhasebe Sistemi Uygulama Genel Tebliği uyarınca “11-Menkul Kıymetler” veya “24-Mali Duran Varlıklar” gruplarındaki hesaplarda izlemeleri
gerekmektedir. Kısa vadeli fiyat değişimlerinden yararlanarak kâr elde etmek
amacıyla, geçici bir süre elde tutulmak üzere alınan hisse senetleri veya ortaklık
payları “11-Menkul Kıymetler”
grubundaki hesaplarda izlenmektedir. Holding şirketlerin söz konusu hesapta
izlenmesi gereken hisse senetleri veya ortaklık paylarının bulunması halinde,
bunların satışından doğan kazançlar, istisnadan yararlandırılmayacaktır. Ancak,
holding şirketlerin “24-Mali Duran
Varlıklar” grubundaki hesaplarda izlemesi gereken iştirak hisselerinin
satışından doğan kazançların ise diğer şartların da sağlanmış olması halinde,
sözü edilen istisnadan yararlanabileceği tabiidir.
Ancak, holding şirketlerin esas
faaliyeti taşınmaz ticareti olmadığından bu şirketlerin aktifinde yer alan
taşınmazların satışından elde edilen kazançları dolayısıyla istisnadan
yararlandırılmaları gerekmektedir.
5.6.2.4. Diğer hususlar
5.6.2.4.1. Taşınmazlar ile iştirak hisselerinin para
karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası ve kamulaştırılması
İstisna uygulanabilmesi için taşınmazlar ile
iştirak hisselerinin satılması ve bu işlemden bir kazanç elde edilerek, satan
kurumun mali yapısında bir iyileşmenin olması gerekmektedir. Bu nedenle, söz
konusu aktif kalemlerin para karşılığı olmaksızın devir ve temliki, trampası
gibi işlemler istisna kapsamına girmemektedir.
Kat
karşılığında arsa devrinde olduğu gibi, bir mal veya hakkın başka bir mal veya
hak ile değiştirilmesini ifade eden trampa işlemlerinde de söz konusu istisna
hükmü uygulanmayacaktır.
Bu tür kıymetlerin mevcut borçlar karşılığında rızaen veya icra yoluyla devredilmesi işlemleri ile
kamulaştırma işlemleri ise kurumların finansman olanaklarını artıracağından
istisna uygulaması kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.
Düzenleme uyarınca, satış
bedelinin satışın yapıldığı yılı izleyen ikinci takvim yılının sonuna kadar
tahsil edilmesi gerektiğinden ve kamulaştırma işlemleri ile ilgili özel bir belirleme
yapılmadığından, kamulaştırma işlemlerinde satış bedeline ilişkin
uyuşmazlıkların maddede yer alan iki yıllık tahsil süresi içinde
sonuçlandırılarak, varsa ek olarak alınan bedelin %75’inin (14 Seri No.lu KVK GT’nin 5. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen ibare) “,
5.12.2017 tarihinden itibaren yapılan taşınmaz satışlarında ise %50’sinin” de (geç ödeme dolayısıyla alınan faiz
ve benzeri unsurlar hariç) bu süre içinde fon hesabına aktarılması şartıyla,
uyuşmazlığın son bulduğu dönemde istisnadan yararlanılabilmesi mümkün
bulunmaktadır.
İstisna
uygulamasında, her şeyden önce satış bedelinin nakit olarak tahsil edilmesi
gerekmektedir. Nakit olarak tahsil edilmese de her an nakde dönüştürülmesi
kolay altın, Devlet tahvili, Hazine bonosu, Toplu Konut İdaresince çıkarılan
veya İMKB’de işlem gören hisse senetleri, tahvil ve bonolar ile de tahsil
edilebilmesi mümkündür. Ancak, bu kıymetlerin en geç iki yıllık tahsil
süresinin sonuna kadar nakde dönüştürülmesi gerekir.
5.6.2.4.2. Satış vaadi sözleşmesi ile satışı öngörülen taşınmazların durumu
Bazen
taşınmazlar, satış vaadi sözleşmesi suretiyle ileride alım satıma konu
olabilmektedir. Taşınmazlarda, mülkiyetin devri tapuya tescil ile
gerçekleşeceğinden satış vaadi sözleşmeleri ile tahsil olunan bedeller dolayısıyla
istisnanın uygulanması mümkün değildir.
5.6.2.4.3. Bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin
satışından sağlanan kazançların durumu
Sermaye yedekleri kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması
neticesinde sermaye artırımı nedeniyle verilecek bedelsiz hisse senetlerinin,
bu şirkete iştirak edenler yönünden aktif ve pasiflerinde bir artışa neden
olmaması gerekir. Dolayısıyla, bedelsiz hisse senetleri nedeniyle aktifte
tutulan hisselerin sadece adedi değişecek, bedelinde değişme olmayacaktır.
Dönem kârından
ayrılan yedekler kullanılmak suretiyle sermaye artırımında bulunulması halinde
ise bu işlem sonucu ortaklara bedelsiz hisse senedi verilmesi ile fiilen kâr
payı dağıtılması arasında fark bulunmamaktadır. Her iki halde de ortaklar, kurum
bünyesinde oluşan kârlar üzerinde tasarrufta bulunma imkanına
sahip olmaktadır. Dolayısıyla, kâr yedeklerinden karşılanan sermaye artırımları
sonucunda ortaklarca bedelsiz iştirak hissesi iktisap edilmesi durumunda,
alınan bu iştirak hisseleri nominal bedelle iştirak
hesaplarında izlenecek ve iştirak kazançları istisnası nedeniyle kurumlar
vergisine tabi tutulmayacaktır.
İştirak
edenler yönünden bedelsiz olarak elde edilen hisse senetlerinin satışından
doğan kazançların %75’i de maddede yer alan şartlar dahilinde
kurumlar vergisinden istisna edilecektir.
5.6.2.4.4. Grup şirketleri arasındaki işlemlerin durumu
İstisnanın temel amacı, kurumların mali yapılarının güçlendirilmesinin
teşviki olduğundan, ekonomik açıdan şirketlere ilave imkân sağlamayan işlemler
istisna kapsamı dışında kalacaktır.
Grup şirketlerinin
her birinin ayrı tüzel kişilikleri bulunduğundan, her bir şirketin söz konusu
istisnadan yararlanabilmesi mümkündür.
Ancak, satış
işleminin istisnanın amacına aykırı olarak işletmeye nakit girişi olmaksızın
gerçekleştirilmesi halinde istisna uygulanmayacaktır.
Ayrıca, bağlı
ortaklığın yapacağı sermaye artırımı sonucu doğacak sermaye taahhüdüne karşılık
olmak üzere taşınmazların veya iştirak hisselerinin ayni sermaye olarak bağlı
ortaklığa devredilmesi halinde, bağlı değer başka bir bağlı değere (iştirak
hissesine) dönüşmüş olacağından söz konusu istisnadan yararlanılamayacaktır.
5.6.2.4.5. Kazancın hesaplanması, kur farkı ve vade
farklarının durumu
Vergi Usul Kanunu uyarınca
vergiyi doğuran olayın gerçek mahiyeti esas olduğundan, istisna kazancın
hesaplanmasında, muvazaa hali ve örtülü kazanç dağıtımı hükümleri saklı kalmak
kaydıyla, fiili satış bedeli esas alınacaktır. Bunun dışında çeşitli ölçüler
dikkate alınarak, fiilen gerçekleşen satış fiyatının altında veya üstünde bir
istisna tutarının hesaplanması söz konusu olmayacaktır.
Satış
kazancı, satış işlemi ile birlikte oluşacağından istisna, satışın yapıldığı
dönemde uygulanacaktır. İstisna kapsamındaki değerlerin satışından kaynaklanan
alacaklar için alınan faiz, komisyon ve benzeri gelirler, istisna kazancın
tespitinde dikkate alınmayacaktır. Aynı şekilde, satış bedelinin döviz
cinsinden belirlenmesi durumunda ortaya çıkan kur farklarının da istisna
kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Döviz üzerinden
veya vadeli olarak gerçekleşen satışlarda, yabancı paraların ya da alacakların
değerlemesinden kaynaklanan unsurlar vergi matrahının tespitinde gelir veya
gider unsuru olarak dikkate alınacaktır.
Örneğin;
işletme aktifinde 1.000.000 YTL maliyet bedelli taşınmaz, 10 Temmuz 2006
tarihinde 1.500.000 ABD Doları bedelle vadeli olarak satılmıştır.
Satış
bedelinin, 500.000 ABD Doları peşin olarak alınmış olup
-
500.000 ABD Doları 10 Temmuz 2007,
-
500.000 ABD Doları da 10 Temmuz 2008 tarihinde tahsil edilecektir.
(Satış
tarihindeki döviz kuru; 1 ABD Doları = 1,5 YTL olarak varsayılmıştır.)
Buna
göre,
Satış
bedeli .......... 1.500.000 x 1,5 = 2.250.000 YTL
Satış
kazancı ....... 2.250.000 – 1.000.000 = 1.250.000 YTL
İstisna
kazanç tutarı…. 1.250.000 x %75 = 937.500
YTL
Fona
alınacak kazanç tutarı, 937.500 YTL olacaktır.
Döviz
üzerinden yapılan bu satışta, yabancı paraların ya da alacakların
değerlemesinden kaynaklanan artış veya azalışlar istisna kazanç tutarını
etkilemeyeceği gibi fonda tutulan kazanç tutarını da değiştirmeyecektir.
5.7.
Bankalara (14
Seri No.lu KVK GT’nin 6. maddesiyle 23.12.2017
tarihinde eklenen ibare) “, finansal kiralama
ya da finansman şirketlerine” veya TMSF’ye borçlu durumda olan kurumlar ile bankalara tanınan
istisna
5.7.1. Bankalara (14 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen ibare) “, finansal kiralama ya da finansman
şirketlerine” borçları nedeniyle kanuni takibe alınmış veya TMSF’ye
borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kefillerine ve ipotek verenlere
tanınan istisna
Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin
birinci fıkrasının (f) bendi ile bankalara borçları nedeniyle kanuni takibe
alınmış veya Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna borçlu durumda olan kurumlar ile
bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları taşınmazlar, iştirak
hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının, bu
borçlara karşılık bankalara veya bu Fona devrinden sağlanan hasılatın bu
borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden kazançların tamamı
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Bu istisnadan yararlanacak olan kurumların, bankalara
borçları nedeniyle 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca kanuni
takibe alınmış olması veya TMSF’ye borçlu durumda
olmaları gerekmektedir.
İstisnadan, banka borçları nedeniyle kanuni takibe alınmış
veya TMSF’ye borçlu durumda olan kurumlar ile bu
kurumların, kurumlar vergisi mükellefiyeti bulunan kefilleri veya bu kurumlar
adına ipotek veren kurumlar vergisi mükellefleri yararlanabileceklerdir.
İstisnaya konu olan kıymetler ise taşınmazlar, iştirak
hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan haklarıdır.
Öte yandan, istisnadan yararlanabilecek kazanç, söz konusu
kıymetlerin borçlara karşılık olmak üzere, bankalara veya TMSF’ye
satışından veya diğer şekilde devrinden sağlanan hasılatın, bu borçların
tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet eden tutarla sınırlı olacaktır.
Örneğin; (A) A.Ş., (B) Bankasından 100.000 YTL tutarında kredi kullanmış
olup bu krediye karşılık iştiraki olan (C) Ltd. Şti.’nin
bir yıl süre ile aktifinde kayıtlı bulunan 200.000 YTL maliyet bedelli
taşınmazı ipotek olarak göstermiştir. Kredi vadesinde ödenmediğinden söz konusu
borç, (B) Bankası tarafından kanuni takibe alınarak ipotek konusu taşınmaz
300.000 YTL’ye icra yoluyla satılmış ve faiz dahil
150.000 YTL kredi alacağı tahsil edilmiş bulunmaktadır. Görüleceği üzere, (C)
Ltd. Şti.’nin işlemden elde ettiği kazanç tutarı
100.000 YTL olmakla beraber, banka borcunun tasfiyesinde kullanılan kısım satış
hasılatının %50’sidir. Dolayısıyla, taşınmaza ilişkin satış kazancının sadece
50.000 YTL’si (C) Ltd. Şti. tarafından istisna kazanç olarak
gösterilebilecektir.
İstisna uygulamasında, bankalara veya TMSF’ye
borçlu durumda olan kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin, bu
borçlara karşılık bankalara veya bu Fona devrettikleri söz konusu aktif
kıymetlerin en az iki yıl elde bulundurma şartı olmadığı gibi kazancın belli
bir süreyle özel bir fon hesabında tutulma şartı da bulunmamaktadır.
Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (e) ve (f)
bentlerinde yer alan istisnalardan birlikte yararlanılabilmesi mümkün
bulunmamaktadır. Kurumlar, söz konusu istisna hükümlerindeki şartları
taşımaları kaydıyla tercihlerini serbestçe belirleyebileceklerdir.
(14 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen paragraf)
7061 sayılı Kanunun 89. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle 5520 sayılı
Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yapılan değişiklikle
finansal kiralama veya finansman şirketlerine borçları nedeniyle kanuni takibe
alınmış kurumlar ile bunların kefillerinin ve ipotek verenlerin sahip oldukları
taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan
haklarının, bu borçlara karşılık finansal kiralama ya da finansman şirketlerine
devrinden sağlanan hasılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına
isabet eden kazançların tamamı istisna kapsamına alınmıştır.
(14 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen paragraf) Buna
göre, söz konusu değişikliğin yürürlüğe girdiği 1.1.2018 tarihinden itibaren
taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri ile rüçhan
haklarının bent kapsamında finansal kiralama ve finansman şirketlerine
devrinden doğan hasılatın bu borçların tasfiyesinde kullanılan kısmına isabet
eden kazançların tamamına kurumlar vergisi istisnası uygulanacaktır. Finansal
kiralama işlemlerinde, finansal kiralama konusu anılan varlıkların finansal
kiralama şirketince 6361 sayılı Kanunun 33. maddesi hükümleri çerçevesinde
üçüncü kişilere satışı veya kiracının temerrüdü sebebiyle kanuni takipteki
finansal kiralama alacakları karşılığında tarafların karşılıklı mutabakatıyla
finansal kiralama konusu anılan varlıklara ilişkin her türlü tasarruf hakkının
kiralayana devri dolayısıyla kiracı nezdinde doğan kazançlar istisna kapsamında
değerlendirilmeyecektir.
5.7.2. Bankalara (14 Seri No.lu KVK GT’nin
8. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen ibare) “, finansal kiralama ya da finansman
şirketlerine”
tanınan istisna uygulaması
Bentte yer alan “banka” kavramından, 5411 sayılı Bankacılık
Kanununa tabi bankaların (14 Seri No.lu KVK GT’nin
8. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen ibareler) “; “finansal
kiralama ve finansman şirketleri” kavramlarından ise 6361 sayılı Kanun
kapsamında faaliyette bulunan finansal kiralama şirketleri ile finansman
şirketlerinin”
anlaşılması gerekmektedir.
Bankaların, kanuni takibe alınmış alacakları nedeniyle
iktisap ettikleri taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa
senetleri ile rüçhan haklarının satışından doğan kazançların ise %75’lik kısmı
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir. (14 Seri No.lu KVK GT’nin
8. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen cümle) “7061 sayılı Kanunun
89. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendiyle 5520 sayılı Kanunun 5.
maddesinin birinci fıkrasının (f) bendinde yer alan %75 oranının taşınmazlar
için %50 olarak uygulanmasına ilişkin yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği
5.12.2017 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) yapılan
taşınmaz satışlarından elde edilen kazancın ise %50’lik kısmına istisna
uygulanacaktır. Bu tarihten önce bankalarca yapılan taşınmaz satışlarından elde
edilen kazancın %75’lik kısmı istisna uygulamasına konu edilebilecektir.”
(14 Seri No.lu KVK GT’nin 8. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen
paragraflar) “Finansal
kiralama veya finansman şirketlerinin kanuni takibe alınmış alacakları
nedeniyle 1.1.2018 tarihinden itibaren iktisap ettikleri; taşınmazların
satışından doğan kazançların %50’lik kısmı, iştirak hisseleri, kurucu senetleri
ve intifa senetleri ile rüçhan haklarının satışından doğan kazançların ise
%75’lik kısmı kurumlar vergisinden istisna olacaktır.
Öte yandan, finansal
kiralama şirketlerince 6361 sayılı Kanun kapsamında yapılan finansal kiralama
işlemlerinde, kiracının temerrüdü sebebiyle kanuni takipteki finansal kiralama
alacakları karşılığında tarafların mutabakatıyla, kiralayanın her türlü
tasarruf hakkını devir aldığı finansal kiralama konusu taşınmazların finansal
kiralama şirketlerince üçüncü kişilere satışından doğan kazançların %50’lik
kısmına da istisna uygulanacaktır.
Örnek 1: (A) Finansal Kiralama Şirketi (C) A.Ş.’ye ait olan taşınmazı (B) A.Ş.’ye
finansal kiralama suretiyle kiralamak üzere 3.1.2018 tarihinde 9.000.000.-TL
bedelle satın almış ve söz konusu taşınmazı 10 yıllığına (B) A.Ş.’ye 10.000.000.-TL kira ödemesi karşılığında
kiralamıştır.
2.000.000.-TL’si
anapara ve 400.000.-TL’si faiz olmak üzere toplam 2.400.000.-TL kira ödemesi
yapıldıktan sonra, kiralama süresinin üçüncü yılında mali zorluklar nedeniyle
finansal kiralama bedellerini ödeyemeyen (B) A.Ş. temerrüde düşmüştür. Daha
sonra söz konusu taşınmaz rayiç değeri olan 11.000.000.-TL bedel dikkate
alınmak suretiyle ve tarafların karşılıklı mutabakatıyla (A) Finansal Kiralama
Şirketinin tasarrufuna bırakılmıştır. Kiralama süresinin üçüncü yılında
tahakkuk ettiği halde ödenmeyen kira bedelleri 500.000.-TL anapara, 80.000.-TL
faiz olmak üzere toplam 580.000.-TL’dir. (A) Finansal Kiralama Şirketi bu
taşınmazı 3.3.2021 tarihinde (D) Ltd. Şti.’ne
12.000.000.-TL bedelle satmıştır.
Finansal kiralamaya
konu taşınmazın sözleşmeden kaynaklanan tüm tasarruf haklarının (B) A.Ş.
tarafından (A) Finansal Kiralama Şirketine devri işleminde taşınmaz devri söz konusu olmadığından, (B) A.Ş.
açısından bu işlemden elde edilen kazanca ilişkin olarak istisna
uygulanabilecek bir tutar da bulunmamaktadır.
Öte yandan,
tarafların karşılıklı mutabakatı sonucu 11.000.000.-TL bedel dikkate alınmak
suretiyle (A) Finansal Kiralama Şirketince tüm tasarruf hakları devralınan söz
konusu taşınmazın (D) Ltd. Şti.’ne satılması
nedeniyle doğan satış kazancının %50’lik kısmına kurumlar vergisi istisnası
uygulanabilecektir.”
Bankaların (14 Seri No.lu KVK GT’nin 8. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen ibareler)
“, finansal kiralama ya da finansman şirketlerinin” bu
şekilde iktisap ettikleri söz konusu kıymetlerin satışında da iki tam yıl
süreyle aktifte bulundurma şartı olmadığı gibi kazancın belli bir süreyle özel
bir fon hesabında tutulma şartı da bulunmamaktadır.
Bu tür iktisaplar dışında kalan ve çeşitli nedenlerle iktisap
edilmiş olan bu tür kıymetlerin satışından doğan kazançların istisnadan
yararlanıp yararlanmayacağı hususunda ise Kurumlar Vergisi Kanununun 5.
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi uyarınca yapılan açıklamaların dikkate
alınması gerekmektedir.
5.8. Yurt dışı şube
kazançları
Kurumlar Vergisi
Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile kurumların yurt
dışında bulunan iş yerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri
kurum kazançları, belli şartlar altında kurumlar vergisinden istisna
edilmiştir.
Yurt dışında bulunan iş yerleri veya daimi temsilciler
aracılığıyla elde edilen kurum kazançlarının;
- Doğduğu ülke vergi
kanunları uyarınca en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri toplam
vergi yükü taşıması,
- Elde edildiği hesap
dönemine ilişkin yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin verilmesi gereken
tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olması,
- İştirak edilen
şirketin ana faaliyet konusunun, finansal kiralama dahil
finansman temini, sigorta hizmetlerinin sunulması veya menkul kıymet yatırımı
olması durumunda, bu kazançların doğduğu ülke vergi kanunları uyarınca en az
Türkiye’de uygulanan kurumlar vergisi oranında (%20) gelir ve kurumlar vergisi
benzeri toplam vergi yükü taşıması
gerekmektedir.
Bu bent uyarınca toplam vergi yükü,
Tebliğin (5.2.1.5) bölümünde yer alan açıklamalara göre tespit edilecektir.
5.9. Yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj
işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançlarda istisna
Kurumlar Vergisi
Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi ile yurt dışında yapılan
inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanarak Türkiye’de
genel sonuç hesaplarına aktarılan kazançlar, herhangi bir koşula bağlanmaksızın
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Kurumlar Vergisi
Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde, kurumların yurt
dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri
kazançlar, maddede belirtilen tarihe kadar Türkiye’ye transfer edilmiş olmak ve
en az %15 oranında gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergi yükü taşımak
koşuluyla vergiden istisna edilmiştir.
Benzer şekilde,
anılan fıkranın (h) bendi ile de yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi
temsilcileri aracılığıyla yapılan ve yurt dışında vergilendirilen inşaat,
onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların (vergi yükü
oranına bakılmaksızın), ayrıca yurt içinde de vergilendirilmesinin önüne
geçilmesi amacıyla bu kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
(6 Seri
No.lu KVK GT’nin 6. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde
eklenen paragraf)
Teknik hizmetler esas itibariyle inşaat, onarım ve montaj işleriyle ilgili
olarak yürütülen planlama, projelendirme, mimarlık ve mühendislik, etüd, fizibilite, harita tasarım, metraj, keşif, idari ve
teknik şartname ile ihale dosyası hazırlama, ihale değerlendirme, mesleki
kontrollük, inşaat kontrollüğü, tasarım kontrollüğü, işletmeye alma
danışmanlığı, proje ve yatırım yönetimi ve benzeri hizmetleri kapsamaktadır.
Teknik hizmetlerden
elde edilen kazançların da anılan istisnadan yararlanabilmesi için bu işlerin
yurt dışında bulunan işyerleri veya daimi temsilciler aracılığıyla yapılması;
yurt dışında ayrıca bir işyeri veya daimi temsilci olmadan yapılan teknik
hizmetlerin, hizmet ihracatı olarak değerlendirilmesi gerekmektedir. Ayrıca,
teknik hizmetlerin yurt dışındaki inşaat, onarım ve montaj işlerine bağlı
olarak yapılma şartı bulunmamaktadır.
İnşaat, onarım ve montaj işlerinin yurt
dışında gerçekleştirilmesi için bir işyeri bulunması gerekirken, bu işlere
bağlı teknik hizmetlerin yurt dışında herhangi bir işyeri olmaksızın
Türkiye’den gerçekleştirilebilmesi de mümkün olabilmektedir. Proje
hazırlanması gibi teknik hizmetler, inşaat ve onarma işinin tamamlayıcı bir
unsuru olmasına karşın; kurumların yurt dışında devam eden bir inşaat ve onarma
işi olmadığı ya da ayrıca bir işyeri veya daimi temsilci bulundurulmadığı
durumlarda, bu faaliyetin ihracat olarak değerlendirilmesi gerekmekte olup yurt
dışındaki inşaat işine bağlı olarak Türkiye’de yapılan teknik hizmetlerden
sağlanan kazançların bu istisnadan yararlandırılması mümkün bulunmamaktadır. Dolayısıyla,
kurumların yurt dışında bir inşaat ve onarım işi varsa, buna bağlı teknik
hizmetler ister Türkiye’de isterse yurt dışında yapılsın, elde edilen kazançlar
istisnadan yararlanabilecektir. Kurumların yurt dışında yaptıkları bir inşaat
ve onarım işinin bulunmaması halinde ise ancak yurt dışında bir işyeri veya
daimi temsilci aracılığıyla yaptıkları teknik hizmetlerden elde edilen
kazançlar istisnadan yararlanılabilecektir.
Bu istisnanın uygulanması açısından, yurt dışında yapılan
inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazançların
Türkiye’ye getirilmesi zorunluluğu bulunmamaktadır. Söz konusu kazançların Türkiye’de
genel sonuç hesaplarına intikal ettirilmesi istisnadan yararlanılması için
yeterlidir.
Öte
yandan, yurt dışındaki şubelerden elde edilen kazançların genel sonuç
hesaplarına intikal ettirilmesinde, faaliyette bulunulan yabancı ülkenin
mevzuatına göre hesap döneminin kapandığı tarih itibarıyla ilgili ülke mevzuatına göre tespit edilen faaliyet sonucu,
Türkiye’de de aynı tarih itibarıyla genel sonuç hesaplarına
kaydedilecektir. Bu hususun Türkiye’de genel
sonuç hesaplarına intikal ettirilmesinde, kazancın kambiyo mevzuatına göre
fiilen Türkiye’ye getirilmesinin herhangi bir etkisi olmayacaktır.
Faaliyette bulunulan yabancı ülkede kazanca tasarruf edilebilmesi yeterlidir.
Türkiye’de
genel sonuç hesaplarına intikal ettirilen kazanç, hesaplara intikal ettirilmesi
gereken tarihte T.C. Merkez Bankasının o gün
için tespit ve ilan ettiği döviz alış kurlarıyla değerlendirilecektir. T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan olunmayan yabancı
paralarda ise Maliye Bakanlığının Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre tespit
ve ilan ettiği kurlar dikkate alınacaktır.
Yurt dışı faaliyet
sonucunda elde edilen kazançlar elde edildiği dönem itibarıyla, Türkiye’de
ilgili olduğu geçici vergi matrahının tespitinde de dikkate alınacaktır.
Örneğin; Türkiye’de 1 Temmuz - 30 Haziran özel hesap
dönemini kullanan bir kurumun, yurt dışında yaptığı inşaat işlerine ilişkin
olarak tabi olduğu hesap dönemi ilgili ülke mevzuatına göre takvim yılıdır.
Buna göre, bu şirketin yurt dışı şubesinin, 2006 takvim yılına ilişkin kazancı,
Türkiye’de 31.12.2006 tarihi itibarıyla elde edilmiş sayılacağından, 1.7.2006 -
30.6.2007 özel hesap döneminin ikinci geçici vergi dönemi matrahının tespitinde
dikkate alınması gerekmektedir.
5.9.1. Yurt dışında yapılan inşaat işleri nedeniyle, işin
tamamlanmasından sonra ödenen faiz ve kur farklarının durumu
Yurt
dışında yapılan inşaat işlerinde kullanılmak üzere alınmış krediler için,
inşaat işlerinin sona erdirilmesinden sonra ödenmesi gereken faiz ve kur
farkları, yabancı ülkede bunları ödeyecek bir işletmenin kalmaması ve bu işe
ilişkin olarak elde edilen hasılatın yurt dışındaki inşaata harcanan kredi
tutarı kadar kısmının Türkiye’ye getirilmesi halinde, söz konusu kredi
Türkiye'deki merkezin bir borcu haline gelmekte ve merkez tarafından ödenmesi
zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Bu kredilere ilişkin olarak yurt dışındaki
inşaat işlerinin sona ermesinden sonra doğan kur farkı ve faizler, merkezdeki
kurum için ticari kazancın elde edilmesi ve idamesi için yapılmış bir gider
niteliğinde olduğundan, genel esaslar çerçevesinde kurum kazancının tespitinde
dikkate alınabilecektir.
5.9.2. Yurt dışında
yapılan inşaat işleri nedeniyle, merkez ve şube arasındaki cari hesapların
değerlemesi
Yurt
dışında yapılan inşaat işleri ile ilgili olarak Türkiye’deki merkez ile yurt
dışındaki işyeri arasında ortaya çıkan ilişkilerde yurt dışındaki işyerine
Türkiye’den fatura kesilmek suretiyle yapılan ve o işyerinde maliyet veya gider
olarak kabul edilen mal ve hizmet hareketleri ile yurt dışındaki işyeri ile
Türkiye’deki merkez arasındaki para hareketlerinin ayrı ayrı hesaplarda
izlenmesi ve değerlemenin buna göre yapılması gerekmektedir.
Yurt
dışındaki işyerine merkez tarafından fatura düzenlenmek suretiyle ihraç olunan
emtia ile yurt dışına yönelik olarak fatura düzenlenmek suretiyle yapılan
hizmetlerden doğan dövize bağlı alacak ve borçların aynen mal veya hizmet
ihracından doğan alacak ve borçlarda olduğu gibi değerlemeye tabi tutulacağı ve
değerleme farklarının vergi matrahının tespitinde dikkate alınacağı tabiidir.
Türkiye’de bulunan merkez
ile yurt dışındaki işyeri arasında gerçekleşen diğer para hareketlerinden doğan
alacak ve borçların ise gerçek bir alacak ve borç niteliği taşımadığı açıktır.
Bu nedenle, söz konusu para hareketlerine dayalı cari hesap bakiyelerinin
değerlemesine gerek bulunmamaktadır.
5.9.3. Geçici olarak
ihraç edilen makine ve teçhizatın Türkiye’ye ithalinde değerleme
Tam mükellef
kurumların aktiflerinde yer alan makine ve teçhizatları, yurt dışında yapılan
inşaat işleri ile ilgili olarak yurt dışına geçici olarak ihraç etmeleri
halinde, geçici olarak ihraç edilen ve işin bitiminde Türkiye’ye getirilen
makine ve teçhizat ile ilgili olarak Türkiye’de amortisman
ayrılmasına son verilecek; işin bitiminde söz konusu makine ve teçhizatların Türkiye’ye ithalinde ise amortisman
uygulaması kaldığı yerden devam edecektir.
5.9.4. Türkiye’deki merkez genel giderlerinden yurt
dışında yapılan inşaat işlerine
pay verilmesi
Türkiye’deki merkez
genel giderlerinden, yurt dışında yapılan inşaat işlerine pay verilmesi
gerekiyor ise yurt dışında gider kaydedilen bu payların Türkiye’de gider
kaydedilmesi mümkün olmayacaktır.
5.9.5. (6 Seri No.lu KVK GT’nin 6. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde eklenen bölüm) Yurt dışında yapılan inşaat,
onarım, montaj işleri ile teknik hizmetlerden sağlanan kazanç veya hasılatın
Türkiye’ye döviz olarak getirilmesi halinde doğacak kur farklarının durumu
İstisna
uygulamasında, yurt dışında yapılan inşaat, onarım, montaj işleri ile teknik
hizmetlerden sağlanan kazançların Türkiye’ye getirilmesi şart değildir. Bu kazançlar,
Türkiye’ye getirilmese dahi istisna uygulamasına konu edilebilecektir. Öte
yandan, bu kazançların Türkiye’ye getirilmesi durumunda oluşacak kur
farklarının ne şekilde değerlendirileceği aşağıda açıklanmıştır.
5.9.5.1. Yurt dışında tamamlanmış işlere ilişkin
kazançların Türkiye’ye getirilmesi halinde kur farklarının durumu
İstisna uygulamasına
konu olan ve yurt dışında yapılıp tamamlanan işlerden doğan kazancın Türkiye’ye
getirilmesi halinde, söz konusu yabancı paraların değerlemesinden kaynaklanan
kur farklarının istisna kazançla ilişkilendirilmesi mümkün değildir.
5.9.5.2. Yurt dışında devam etmekte olan işlere ilişkin
hasılatın Türkiye’ye getirilmesi halinde kur farklarının durumu
Yurt dışında
yapılmakta olan işlerden elde edilen hasılatın Türkiye’ye döviz olarak
getirilmesi halinde, anılan işlerin tamamlandığı geçici vergilendirme dönemine
kadar söz konusu yabancı paraların değerlemesinden kaynaklanan kur farkları
istisna kapsamında değerlendirilebilecektir.
Bununla birlikte söz
konusu uygulamada yurt dışında gerçekleştirilen her bir işin bağımsız olarak
değerlendirileceği tabiidir.
5.10.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin
4. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde değiştirilen bölüm başlığı) Eğitim tesisleri, özel kreş ve gündüz bakımevleri ile rehabilitasyon merkezlerinin işletilmesinden elde edilen
kazançlara ilişkin istisna [6]
5.10.1. İstisnanın kapsamı
Kurumlar
Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendi ile eğitim ve
öğretim işletmelerine tanınan kazanç istisnası;
-
625 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında yer alan okul öncesi
eğitim, ilköğretim, özel eğitim ve orta öğretim özel okullarının
işletilmesinden elde edilen kazançlar ile
- (11 Seri No.lu KVK GT’nin
5/a maddesiyle 31.12.2016 tarihinde eklenen ibare) 633
sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname kapsamında yer alan özel kreş ve gündüz bakımevlerinin
işletilmesinden elde edilen kazançlar ve”
-
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara veya kamu yararına çalışan
derneklere bağlı rehabilitasyon merkezlerinin
işletilmesinden elde edilen kazançlara
uygulanacaktır.
İstisna
kapsamında yer alan;
Okul
Öncesi Eğitim Okulu, 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 19, 20 ve 21.
maddelerine göre kurulan ve mecburi ilköğretim çağına gelmemiş çocukların
eğitimini sağlayan okulları,
İlköğretim
Okulu, 1739 sayılı Kanunun 22-25. maddelerinde belirtilen ve 6-14
yaşlarındaki çocukların eğitim ve öğretimini sağlayan okulları,
Orta
Öğretim Okulları, 1739 sayılı Kanunun 26-30. maddelerinde belirtilen ve
ilköğretime dayalı, en az üç yıllık öğrenim veren genel, mesleki ve teknik
öğretim okullarını,
Özel
Eğitim Okulları, engelliler için açılan okul öncesi, ilköğretim ve
ortaöğretim okullarını,
Kreş, (11
Seri No.lu KVK GT’nin 5/b maddesiyle 31.12.2016
tarihinde eklenen ibare) 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
ve ilgili mevzuat çerçevesinde kurulan ve 0-24 aylık çocuklara hizmet veren kuruluşları,
Gündüz Bakımevi, (11
Seri No.lu KVK GT’nin 5/b maddesiyle 31.12.2016
tarihinde eklenen ibare) 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname
ve ilgili mevzuat çerçevesinde kurulan ve 25-66 aylık çocuklara hizmet veren
kuruluşları,
Rehabilitasyon
Merkezleri, 2828 sayılı Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ve ilgili mevzuat çerçevesinde
kurularak faaliyet gösteren ve bedensel, zihinsel ve ruhsal özürleri nedeniyle
normal yaşamın gereklerine uyamama durumunda olan kişilerin, fonksiyon
kayıplarını gidermek ve toplum içinde kendi kendilerine yeterli olmasını
sağlayan beceriler kazandırmak veya bu becerileri kazanamayanlara devamlı
bakmak üzere kurulan sosyal hizmet kuruluşlarını
ifade
etmektedir.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin 5/c maddesiyle 31.12.2016 tarihinde değiştirilen
paragraf)
İstisna, okulların eğitim-öğretim, merkezlerin rehabilitasyon
faaliyetlerinden, kreş ve gündüz bakımevlerinin ise bu hizmetlerinden elde
edilen kazançlarına uygulanacaktır. Dolayısıyla, eğitim tesisleri, kreş ve
gündüz bakımevleri ile rehabilitasyon merkezlerinde
yer alan büfe, kantin, kafeterya, kitap satış yeri gibi tesislerin gerek bizzat
işletilmesinden gerekse kiraya verilmesinden elde edilen kazançlara istisna
uygulanması söz konusu değildir. Yemek ve konaklama hizmetlerinin okul, kreş ve
gündüz bakımevi bünyesinde verildiği ve bu hizmetlere ilişkin bedelin okul,
kreş ve gündüz bakımevi ücretine dahil olduğu
durumlarda, elde edilen kazanç herhangi bir ayrıma tabi tutulmaksızın istisna
uygulamasına konu olacak olup yemek hizmetinin dışarıdan satın alınması istisna
uygulanmasına engel teşkil etmeyecektir. [7]
Yukarıda
belirtilenlerin dışında kalan, öğrencileri istedikleri derslerde yetiştirmek,
bilgi düzeylerini yükseltmek amacıyla faaliyet gösteren dershaneler ile
kişilerin sosyal, kültürel ve mesleki alanlarda bilgi, beceri, yetenek ve
deneyimlerini geliştirmek veya serbest zamanlarını değerlendirmek üzere
faaliyet gösteren özel öğretim kurumları (üniversiteye veya liselere hazırlık,
bilgisayar, sürücü, dans, bale, mankenlik ve spor kursları gibi) ile öğrenci
etüt eğitim merkezlerinin işletilmesinden elde edilen kazançlar hakkında
istisna uygulanmayacaktır.
Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflara veya
kamu yararına çalışan derneklere bağlı rehabilitasyon
merkezi dışındaki sağlık tesislerinin işletilmesinden elde edilen kazançlara
anılan istisnanın uygulanması söz konusu değildir.
5.10.2.
Yararlanma koşulları
5.10.2.1.
Eğitim-öğretim kazançlarına ilişkin istisna
Özel
eğitim ve öğretim kurumlarının söz konusu istisnadan yararlanabilmesi için bu
kurumların 1.1.2006 tarihinden itibaren faaliyete geçmiş olmaları
gerekmektedir. 1.1.2004 - 31.12.2005 tarihleri arasında faaliyete geçen özel
okullarla ilgili olarak, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu hükümlerinin
uygulanacağı tabiidir.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin
6. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde değiştirilen paragraf) Mükellefler,
Milli Eğitim Bakanlığınca kendilerine verilen kurum açma izin belgesiyle,
faaliyete geçtikleri hesap döneminden itibaren söz konusu istisnadan
yararlanabileceklerdir. Mükelleflerin, söz konusu istisnadan yararlanmak için
ayrıca Maliye Bakanlığına başvurmalarına gerek bulunmamaktadır. [8]
5.10.2.2.
Rehabilitasyon merkezlerine ilişkin istisna
Rehabilitasyon
merkezlerinin istisnadan yararlanabilmesi için bu merkezlerin 1.1.2006
tarihinden itibaren faaliyete geçmiş olmaları gerekmektedir. 1.1.2004 -
31.12.2005 tarihleri arasında faaliyete geçen rehabilitasyon
merkezleri ile ilgili olarak, mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu
hükümlerinin uygulanacağı tabiidir.
Rehabilitasyon
merkezlerinin kazançlarına istisna uygulanabilmesi için bu merkezlerin Bakanlar
Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu yararına çalışan derneklere
bağlı olması gerekmektedir.
Ayrıca,
söz konusu vakıf ve derneklerin senedinde veya tüzüğünde, vakıf veya derneğin
amaçları arasında genel insan sağlığına ilişkin kurumlar kurulması ve
işletilmesiyle ilgili hükümlerin bulunması gerekmektedir.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde değiştirilen paragraf) Bakanlar
Kurulunca vergi muafiyeti tanınan vakıflar ile kamu yararına çalışan dernekler
ilgili Bakanlıkça kendilerine verilen kurum açma izin belgesiyle, faaliyete
geçtikleri hesap döneminden itibaren söz konusu istisnadan
yararlanabileceklerdir. Mükelleflerin, söz konusu istisnadan yararlanmak için
ayrıca Maliye Bakanlığına başvurmalarına gerek bulunmamaktadır. [9]
5.10.2.3. (11 Seri No.lu KVK GT’nin 8. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde eklenen bölüm) Kreş ve gündüz bakımevlerine ilişkin istisna
Kreş ve gündüz
bakımevlerinin söz konusu istisnadan yararlanabilmesi için bu kurumların 1.1.2017
tarihinden itibaren faaliyete geçmiş olmaları gerekmektedir. Bu tarihten önce
faaliyete geçen kreş ve gündüz bakımevlerinin işletilmesinden doğan kazançlar
için anılan istisnadan yararlanılması mümkün bulunmamaktadır.
Mükellefler, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca
kendilerine verilen kurum açma izin belgesiyle, faaliyete geçtikleri hesap
döneminden itibaren söz konusu istisnadan yararlanabileceklerdir.
Mükelleflerin, söz konusu istisnadan yararlanmak için ayrıca Maliye Bakanlığına
başvurmalarına gerek bulunmamaktadır.
5.10.3.
İstisnanın süresi
Kurumlar
Vergisi Kanununda yapılan anılan düzenleme 1.1.2006 tarihinden geçerli olmak
üzere yürürlüğe girmiş olduğundan, 1.1.2006 tarihinden itibaren faaliyete geçen
okul ve rehabilitasyon merkezlerinin kazançları,
faaliyete geçilen dönemden itibaren beş hesap dönemi kurumlar vergisinden
istisna olacaktır.
Kurum
açma izin belgesinin daha önceki bir tarihi taşıması, istisna uygulamasının
süresini değiştirmez. Örneğin, kurum açma izin belgesini 2006 yılında alan bir
işletmenin Eylül 2007 tarihinde faaliyete geçmesi halinde, bu okulun
işletilmesinden elde edilen kazançlara 2007 - 2011 vergilendirme dönemlerinde
istisna uygulanacaktır.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin
9. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde eklenen paragraf) Kreş ve gündüz
bakımevlerine ilişkin düzenleme ise 1.1.2017 tarihinden itibaren faaliyete
geçen özel kreş ve gündüz bakımevleri açısından geçerli olmak üzere yürürlüğe
girmiş olduğundan, 1.1.2017 tarihinden itibaren faaliyete geçen kreş ve gündüz
bakımevlerinin kazançları, faaliyete geçilen dönemden itibaren beş hesap dönemi
boyunca kurumlar vergisinden istisna olacaktır.
5.10.4.
(11
Seri No.lu KVK GT’nin 10/a maddesiyle 31.12.2016
tarihinde değiştirilen bölüm başlığı) İstisna süresi
içinde yeni okul, kreş ve gündüz bakımevi veya merkez yapılması [10]
Eğitim
öğretim işletmeleri ile rehabilitasyon merkezleri
kazanç istisnasından yararlanan mükelleflerin, işletilen okul ve merkezlere
ilave olarak yeni okul veya merkez açmaları durumunda, yeni açılan okul veya
merkezden elde edilen kazanç, istisna uygulaması açısından ayrı bir birim
olarak değerlendirilecektir. (11 Seri No.lu KVK GT’nin 10/a maddesiyle
31.12.2016 tarihinde eklenen cümle) “Aynı şekilde, kreş ve gündüz bakımevlerine ilişkin olarak kazanç
istisnasından yararlanan mükelleflerin, işletilen kreş ve gündüz bakımevlerine
ilave olarak yeni kreş ve gündüz bakımevi açmaları durumunda, yeni açılan kreş
ve gündüz bakımevi, istisna uygulaması açısından ayrı bir birim olarak
değerlendirilecektir.”
(11 Seri No.lu KVK GT’nin
10/a maddesiyle 31.12.2016 tarihinde değiştirilen cümle) Diğer bir
ifadeyle, istisna uygulaması okul, kreş ve gündüz bakımevi veya merkez bazında
yapılacaktır. [11]
Örneğin;
Ankara’da 2006 yılında bir ilköğretim okulunu işletmeye başlayan Kurum (A)’nın, 2007 yılında İstanbul’da da bir ilköğretim okulu
açması halinde, bu iki okuldan elde edilen kazançlara ilişkin istisna ayrı ayrı
uygulanacaktır. Dolayısıyla, Ankara’daki okuldan elde ettiği kazanç, 2006 -
2010 yıllarında, İstanbul’da faaliyete geçen okuldan elde edilen kazanç ise
2007 - 2011 yıllarında istisnadan yararlanacaktır.
İstisna
uygulaması açısından, mükelleflerin kayıtlarını farklı yıllarda faaliyete geçen
işletmelerinden elde edilen kazançları ayrı ayrı tespit etmeye imkan verecek şekilde tutmaları gerekmektedir.
Diğer
taraftan, 625 sayılı Kanun ve ilgili mevzuat çerçevesinde yeni bir okul açılışı
olarak tanımlanmayan, mevcut okul kapasitesinin genişletilmesi veya başka bir
binaya taşınılması hallerinde istisna uygulaması söz konusu olmayacaktır. (11 Seri No.lu KVK GT’nin 10/b maddesiyle 31.12.2016 tarihinde eklenen cümle) “Aynı şekilde,
633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili mevzuat çerçevesinde yeni bir
kreş ve gündüz bakımevi olarak tanımlanmayan, mevcut kreş ve gündüz bakımevinin
kapasitesinin genişletilmesi veya başka bir binaya taşınılması hallerinde
istisna uygulaması söz konusu olmayacaktır.”
5.10.5.
İstisnadan yararlanan işletmenin satılması veya devredilmesi
Eğitim
ve öğretim istisnasından yararlanan mükelleflerin bu işletmeleri başka bir
kuruma devretmeleri halinde, devralan kurum istisnadan beş hesap dönemi değil,
faydalanılmayan dönem kadar yararlanacaktır. Örneğin; (A) Anonim Şirketi 2006
yılı içinde faaliyete geçen bir özel okulu, 2008 yılında (B) Limited Şirketine
devretmiştir. Bu durumda, (B) Limited Şirketince istisnaya ilişkin şartların
yerine getirilmesi halinde, bu özel okul işletmesinden 2008, 2009 ve 2010
yıllarında elde ettiği kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilecektir.
Devreden kurum ise söz konusu okuldan, devir tarihine kadar elde ettiği
kazançlar için istisnadan yararlanabilecektir.
5.11.
Risturn istisnası
(14
Seri No.lu KVK GT’nin 9. maddesiyle 23.12.2017
tarihinde değiştirilen bölüm) 7061 sayılı Kanunla 5520
sayılı Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde yapılan ve
1.1.2018 tarihinde yürürlüğe giren değişiklikle, kooperatif ortaklarının
yönetim gideri karşılığı olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak iade edilen
kısımlar ile tüketim kooperatiflerinin, ortaklarının kişisel ve ailevi gıda ve
giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için satın aldıkları malların değerine göre
hesapladıkları risturnlara ilişkin kurumlar vergisi
istisnası korunmuş; münhasıran üretim ve kredi kooperatiflerine tanınan risturn istisnası, Kanunun 4. maddesinde yer alan
kooperatif muafiyetine ilişkin olarak yapılan düzenleme çerçevesinde
yürürlükten kaldırılmıştır.
Buna
göre, ortaklarla 1.1.2018 tarihinden önceki dönemlerde yapılan işlemler
dolayısıyla üretim ve kredi kooperatiflerinin hesapladığı risturnlar
kurumlar vergisi istisnasından faydalanabilecektir. [12]
5.11.1. Yönetim gideri karşılığı olarak ödenen paralardan
harcanmayarak ortaklara dağıtılan kısımlar
Bütün kooperatifler için ortakların yönetim gideri karşılığı
olarak ödedikleri paralardan harcanmayarak ortaklara iade edilen kısımlar, risturn istisnasından yararlanacaktır. Yönetim gideri
olarak ödenen paraların risturn sayılabilmesi için
kooperatif tarafından üyelere iade edilmesi gerekmektedir. İade nakden
olabileceği gibi hesaben de olabilir.
5.11.2. Tüketim kooperatiflerinde risturn istisnası
Tüketim kooperatiflerinde,
ortakların kişisel ve ailevi gıda ve giyecek ihtiyaçlarını karşılamak için
satın aldıkları malların değerine göre hesaplanan risturnlar
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Buna
göre, tüketim kooperatiflerinde,
ortakların satın aldığı malların kıymetine göre hesaplanan risturnların
istisnadan yararlanabilmesi için satın alma fiilinin, “kişisel ve ailevi gıda ve
giyecek ihtiyaçlarını karşılama” amacına dayalı olması gerekmektedir. Kooperatiflerin
ortaklarına bu maddelerin dışında sattıkları mallardan (elektrikli ev aletleri,
halı, mobilya v.b.) sağladıkları kazançlar kurumlar
vergisine tabi tutulacaktır.
Ortaklarla
yapılan muamelelerden doğan kazancın, şahsi ve ailevi gıda ve giyecek türü
mallara ilişkin olan kısmının ayrımında, bu tür mallara ilişkin olarak
ortaklarla yapılan iş hacminin, kooperatifin bu kapsama girmeyen işlemlere ait
iş hacmi de dahil olmak üzere genel iş hacmine oranı
esas alınacaktır.
(14
Seri No.lu KVK GT’nin 10. maddesiyle 23.12.2017
tarihinde yürürlükten kaldırılan bölüm) [13]
(14 Seri No.lu KVK GT’nin
10. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde yürürlükten kaldırılan bölüm) [14]
5.11.3. (6 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde eklenen bölüm) Tarımsal üretici birliklerinde risturn
istinası (Bölüm
numarası 14 Seri No.lu KVK GT’nin 10. maddesi ile
teselsül ettirilmiştir)
6009 sayılı Kanunla Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin
birinci fıkrasının (i) bendi ile yapılan düzenlemeye göre, 29.6.2004 tarihli ve
5200 sayılı Tarımsal Üretici Birlikleri Kanununa [15]
göre kurulan birliklerin üyeleri ile yaptıkları muameleler hakkında da risturnlara ilişkin hükümler uygulanır.
5.11.4. Diğer
hususlar (Bölüm
numarası önce 6 Seri No.lu KVK GT’nin 7. maddesiyle, sonra 14 Seri No.lu KVK GT’nin 10. maddesiyle teselsül ettirilmiştir)
Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının
(i) bendinin ikinci paragrafında, “Bu risturnların
ortaklara dağıtımı, kâr dağıtımı sayılmaz. Risturnun
nakden veya aynı değerde mal ile ödenmesi istisnanın uygulanmasına engel
değildir.”, üçüncü paragrafında ise “Ortaklardan başka kimselerle yapılan
işlemlerden doğan kazançlar ile ortaklarla ortaklık statüsü dışında yapılan
işlemlerden doğan kazançlar hakkında risturnlara
ilişkin istisna hükmü uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.
Risturn istisnası, yalnızca
ortaklarla ortaklık statüsü kapsamında yapılan işlerden kaynaklanan kazançlarla
ilgilidir. Bundan dolayı, ortaklarla yapılan işlerden doğan kazançlarla,
ortaklardan başka kimselerle yapılan işlerden doğan kazançların ayrılması
gerekmektedir. Ayırma işleminde, ortaklarla yapılan iş hacminin genel iş
hacmine oranı esas alınacaktır. Burada öncelikle, ortaklarla ortaklık statüsüne
göre yapılan yıllık iş hacmi saptanacak, daha sonra bu tutar, ortaklık
dışındaki kişilerle yapılan iş hacmi de dahil olmak
üzere kooperatifin yıllık genel iş hacmine oranlanacaktır. Bu şekilde
hesaplanan risturnların ortaklara dağıtılması
halinde, dağıtılan bu kârlar ortaklar açısından kâr dağıtımı olarak
değerlendirilmeyeceğinden, kazanç ve kâr dağıtımı niteliğinde sayılmayan bu tutarların kâr
dağıtımına bağlı vergi kesintisine tabi tutulması veya ortaklarca gelir vergisi
beyannamesi ile beyanı da söz konusu olmayacaktır.
5.12. Diğer kanunlarda yer alan istisnalar
Kurumlar Vergisi Kanununun 35. maddesinde, diğer
kanunlardaki muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümlerin, kurumlar
vergisi bakımından geçersiz olduğu; kurumlar vergisi ile ilgili muafiyet,
istisna ve indirimlere ilişkin hükümlerin, ancak bu Kanuna, Gelir Vergisi
Kanununa ve Vergi Usul Kanununa hüküm eklenmek veya bu kanunlarda değişiklik
yapılmak suretiyle düzenleneceği ve uluslararası anlaşma hükümlerinin saklı
olduğu hüküm altına alınmış olup bu hüküm 1.1.2007 tarihinden itibaren
yürürlüğe girmiştir.
Diğer taraftan, Kanunun geçici 1. maddesinin dokuzuncu
fıkrasında, “Bu Kanunun yürürlüğünden önce kurumlar vergisine ilişkin olarak
başka kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirimler bakımından 35. madde
hükmü uygulanmaz.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, 31.12.2006 tarihi
itibarıyla yürürlükte olan özel kanunlardaki istisnalar 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun uygulanmasında da geçerli olacak, bu tarihten sonra yürürlüğe girecek
özel kanunlarda yer alacak kurumlar vergisine ilişkin istisnalar ise kurumlar
vergisi bakımından geçersiz sayılacaktır. 1.1.2007 tarihinden itibaren, kurumlar
vergisi ile ilgili istisnalara ilişkin hükümler, ancak Kurumlar Vergisi Kanununa, Gelir
Vergisi Kanununa veya Vergi Usul Kanununa hüküm eklenmek veya bu kanunlarda
değişiklik yapılmak suretiyle yapılacaktır.
Bu çerçevede, diğer kanunlarda
yer alan ve özellik arz eden bazı istisna uygulamalarına ilişkin açıklamalar
aşağıda yer almaktadır.
5.12.1. Türk uluslararası gemi
siciline kayıtlı gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilecek
kazançlara ilişkin istisna
5.12.1.1. Yasal düzenleme ve istisnanın kapsamı
4490 sayılı Türk Uluslararası Gemi
Sicili Kanunu ile 491 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanunun 5266 sayılı Kanunun 3. maddesiyle değişik
12. maddesinin birinci fıkrasında, “Bu Kanun uyarınca
oluşturulan Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların
işletilmesinden ve devrinden elde edilen kazançlar, gelir ve kurumlar
vergileriyle fonlardan istisnadır.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme göre, 4490 sayılı Kanunla oluşturulan Türk
Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden elde
edilen kazançlar, faaliyetin gelir vergisi mükelleflerince (dar mükellefler dahil) yapılması halinde gelir vergisinden, kurumlar vergisi
mükelleflerince (dar mükellefler dahil) yapılması halinde kurumlar vergisinden;
Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin devrinden elde edilecek
kazançlar da gelir ve kurumlar vergisinden istisna olacaktır.
Bu
istisna, gerçek ve tüzel kişilerin Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıt
ettirdikleri gemilerin ve yatların işletilmesinden ve devrinden elde ettikleri
kazançları ile sınırlıdır. Ancak, Türkiye’de inşa edilen gemi ve yatlardan
anılan Sicile kayıtlı olanların işletilip işletilmediğine bakılmaksızın
devrinden elde edilen kazançlar da istisna kapsamında değerlendirilecektir.
(12 Seri No.lu KVK GT’nin
1. maddesiyle 11.2.2017 tarihinde eklenen paragraf) Ayrıca,
18.1.2017 tarihli ve 6770 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla
4490 sayılı Kanunun 12. maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere;
“Birinci ve ikinci fıkra hükümleri, gemi ve yatların, Türk Uluslararası Gemi
Sicilinden terkin edilerek bir başka sicile kaydedilmek üzere veya sair
suretlerle devri aşamasında da uygulanır. Ancak, bu Kanunun 4. maddesinin
birinci fıkrasının (c) bendi uyarınca Türk Uluslararası Gemi Siciline
kaydedilen gemilerin, bu sicilden terkin edilerek başka bir sicile kaydedilmek
üzere veya sair suretlerle devri halinde, bunların en az altı ay süreyle Türk
Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı olarak işletilmiş olması şartı aranır.”
hükümlerini içeren üçüncü fıkra eklenmiştir.
(12 Seri No.lu KVK GT’nin
1. maddesiyle 11.2.2017 tarihinde eklenen paragraf) Bu
kapsamda, Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemi ve yatların 6770 sayılı
Kanunun yürürlüğe girdiği 27.1.2017 tarihinden itibaren bu sicilden terkin
edilerek başka bir sicile kaydedilmek üzere veya başka suretlerle devrinden
doğan kazançlar için de bu istisnadan yararlanılabilecektir. Öte yandan, yurt
dışından ithal edilerek 4490 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendi uyarınca Türk Uluslararası Gemi Siciline kaydedilen 3.000 DWT’nin (yolcu gemileri ile özel maksatlı, özel yapılı
gemilerde ise 300 grostonun) üzerindeki gemilerin, bu sicilden terkin edilerek
başka bir sicile kaydedilmek üzere veya sair suretlerle devrinden elde edilecek
kazançların gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için, en az altı
ay süreyle Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı olarak işletilmiş olmaları
şartı aranacaktır.
Türk Uluslararası
Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların otel veya restoran işletmeciliğinde
(yüzer otel veya restoran) kullanılması durumunda bu faaliyet gemi
işletmeciliği faaliyeti kapsamında değerlendirilemeyeceğinden, elde edilen
kazançların söz konusu istisnalardan yararlandırılması mümkün değildir.
5.12.1.2. İstisna kazanç tutarının tespiti
İstisnanın
uygulanabilmesi için gemilerin işletilmesinden ve devrinden elde edilen
hasılattan, bu faaliyetlere ilişkin giderlerin düşülmesi suretiyle istisna
kazancın tespiti gerekir.
Türk Uluslararası
Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi sonucunda zarar
doğması halinde, bu zararın diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlardan
indirilmesi mümkün değildir. Aynı şekilde, gemiye ait amortisman
ve itfa payları da dahil olmak üzere bu faaliyet için yapılan giderler, istisna
kapsamı dışında elde edilen kazançlardan indirilemeyecektir.
Münhasıran Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı
gemilerle yapılan deniz taşımacılığı faaliyetlerinden elde edilen kazançlar ile
bu gemilerin devrinden doğan kazançlar istisnaya konu olacağından, anılan faaliyetler nedeniyle doğan alacaklara ilişkin kur farkı
ve vade farkı gelirlerinin kurumlar vergisinden istisna edilmesi mümkün
bulunmaktadır.
Öte yandan, anılan sicile kayıtlı gemilerle yapılan deniz taşımacılığı ile
bu gemilerin devrine ilişkin faaliyetlerle ilişkili olmaksızın elde edilen kur
farkı, vade farkı gelirleri ile faiz, repo ve benzeri faaliyet dışı gelirler
için söz konusu istisna uygulanmayacaktır.
İstisnadan
yararlanılabilmesi için kayıtların, istisna kazanç ile diğer
faaliyetlerden elde edilen kazanç ayrımının yapılmasını sağlayacak şekilde tutulması
gerekmektedir.
5.12.1.3. Müşterek
genel giderlerin dağıtımı
Mükelleflerin, Türk
Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilerin işletilmesi faaliyetinin yanı sıra
başka faaliyetlerinin de bulunması halinde, varsa müşterek genel giderlerin bu
faaliyetlerden elde edilen hasılata orantılı olarak dağıtılması suretiyle
kazanç tespitinin yapılması gerekmektedir.
5.12.1.4. İstisna kapsamındaki kazançların dağıtılması
Kurumların, Türk Uluslararası
Gemi Siciline kayıtlı gemilerin ve yatların işletilmesinden ve bunların devrinden elde ettiği kazançların, kâr payı olarak
dağıtılması halinde, kurum kazancının tamamen veya kısmen gemi ve yatların işletmeciliğinden elde
edilip edilmediğine bakılmaksızın, gerçek
kişi ortaklara dağıtılan kâr payları üzerinden Gelir Vergisi Kanununun 94.
maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendine göre vergi
kesintisi yapılması gerekmektedir. Ancak, tam
mükellef kurumlar vergisi mükelleflerine dağıtılan kâr payları üzerinden vergi
kesintisi yapılmayacak, anılan kurumlarca elde edilen kâr payları iştirak
kazançları istisnasından yararlanacaktır. Kâr payı dağıtımına bağlı vergi
kesintisine ilişkin açıklamalar Tebliğin (15.6)
bölümünde yapılmış bulunmaktadır.
Vergi kesintisi, kâr
payı elde eden gerçek kişilerin gelir vergisine mahsuben yapıldığından, istisna
hükmünün yapılacak vergi kesintisine etkisi bulunmamaktadır.
5.12.1.5. İhtiyaç fazlası malzemenin satılması halinde
istisna uygulaması
Türk Uluslararası Gemi Siciline kayıtlı gemilere ait ihtiyaç fazlası malzeme ve
sabit kıymetlerin, deniz taşımacılığı faaliyetinin yürütülebilmesi için gemide
bulunması zorunlu olan malzeme ve sabit kıymetlerden olması halinde, bunların
devrinden elde edilen kazançlar istisnadan yararlanabilecektir.
5.12.1.6. Time-charter işletmeciliği
Deniz
taşımacılığında, zamana veya yüke bağlı olarak geminin tamamını veya bir
kısmını taşıtana tahsis etmek suretiyle yük ve eşya taşıma taahhüt sözleşmeleri
kapsamında yapılan “Time-Charter İşletmeciliği” gemi işletmeciliği faaliyeti
kapsamında değerlendirileceğinden, söz konusu faaliyetlerden elde edilen
kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmesi gerekmektedir.
Ancak, uluslararası
gemi siciline kayıtlı gemilerin zamana ve yüke bağlı olmaksızın doğrudan kiraya
verilmesi durumunda gemi işletmeciliği faaliyetinden söz edilemeyeceğinden elde
edilen kira gelirine istisna
uygulanmayacağı tabiidir.
5.12.2. Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanununda yer alan istisna
(16 Seri No.lu KVK GT’nin
1. maddesiyle 12.6.2018 tarihinde değiştirilen bölüm) 16.2.2016 tarihli ve
6676 sayılı Kanunun [16]
14. maddesi ve 18.6.2017 tarihli ve 7033 sayılı Kanunun [17]
64. maddesiyle yapılan değişiklikler sonrasında 4691 sayılı Kanunun geçici 2.
maddesi aşağıdaki gibidir.
“Yönetici şirketlerin
bu Kanun uygulaması kapsamında elde ettikleri kazançlar ile Bölgede faaliyet
gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu Bölgedeki
yazılım, tasarım ve AR-GE faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31.12.2023
tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
Bölgede faaliyet
gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu kazançlarının gayrimaddi hakların satılması, devri veya kiralanmasından
elde edilmesi halinde, istisnadan yararlanılmasını, bu hakların ilgili mevzuat
çerçevesinde tescil, kayıt veya bildirim şartına bağlamaya, mükellefin gayrimaddi hak geliri ve varsa bağlı olduğu grubun satış
hasılatına göre tescil şartına bağlı olmaksızın belgelendirme usulüne tabi
tutmaya, istisnadan yararlanacak kazancı; bu kazancın elde edilmesine yönelik
faaliyetler kapsamında gerçekleştirilen nitelikli harcamaların toplam
harcamalara oranına isabet eden kısmı ile sınırlandırmaya, bu oranı toplam
harcama tutarını aşmamak üzere yüzde 30’una kadar artırımlı uygulatmaya,
nitelikli ve toplam harcamaları tanımlamaya Bakanlar Kurulu, bu kapsamda
uygulamaya ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı ile Bilim,
Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı yetkilidir.
Bölgede çalışan;
AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri
31.12.2023 tarihine kadar her türlü vergiden müstesnadır. Gelir vergisi stopajı
ve sigorta primi işveren hissesine ilişkin teşviklerden yararlanacak olan
destek personeli sayısı, AR-GE ve tasarım personeli sayısının yüzde onunu aşamaz.
Hak kazanılmış hafta tatili ve yıllık ücretli izin süreleri ile 17.3.1981
tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda belirtilen
tatil günlerine isabet eden ücretler de bu istisna kapsamındadır. Haftalık kırk
beş saatin üzerindeki ve ek çalışma sürelerine ilişkin ücretler bu istisnadan
faydalanamaz. Yönetici şirket, ücreti gelir vergisi istisnasından yararlanan
kişilerin Bölgede fiilen çalışıp çalışmadığını denetler. Ancak,
Bölgede yer alan işletmelerde çalışan AR-GE ve tasarım personelinin bu
Bölgelerde yürüttüğü projelerle doğrudan ilgili olmak şartıyla, proje
kapsamındaki faaliyetlerin bir kısmının Bölge dışında yürütülmesinin zorunlu
olduğu durumlarda Bölge dışındaki bu faaliyetlere ilişkin ücretlerinin yüzde
yüzünü aşmamak şartıyla Bakanlar Kurulunca ayrı ayrı veya birlikte belirlenecek
kısmı ile Bölgede yer alan işletmelerde en az bir yıl süreyle çalışan AR-GE ve
tasarım personelinin yüksek lisans yapanlar için bir buçuk yılı, doktora
yapanlar için iki yılı geçmemek üzere Bölge dışında geçirdiği sürelere ilişkin
ücretlerin yüzde yüzünü aşmamak şartıyla Bakanlar Kurulunca ayrı ayrı veya
birlikte belirlenecek kısmı, gelir vergisi stopajı teşviki kapsamında
değerlendirilir. Bu kapsamda teşvikten yararlanılması için Bölge
yönetici şirketinin onayının alınması ve Bakanlığın bilgilendirilmesi zorunludur.
Yönetici şirketin onayı ile Bölge dışında geçirilen sürenin Bölgede yürütülen
görevle ilgili olmadığının tespit edilmesi halinde, ziyaa
uğratılan vergi ve buna ilişkin cezalardan ilgili işletme sorumludur.
Bu madde hükümleri
TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi yönetici şirketi,
bu bölgede faaliyet gösteren Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri ile bölgede
çalışan araştırmacı, yazılımcı, tasarımcı ve AR-GE personelinin bu görevleri
ile ilgili ücretleri bakımından da uygulanır.”
Ayrıca 21.3.2018
tarihli ve 7103 sayılı Kanunun [18]
51. maddesiyle 4691 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinin ikinci fıkrasında
yapılan değişiklik sonrasında anılan fıkra hükmü aşağıdaki gibidir.
“Bölgede
faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin bu kazançlarının gayrimaddi hakların satılması, devri veya kiralanmasından
elde edilmesi halinde, istisnadan yararlanılmasını, bu hakların, mahiyetlerine
göre, AR-GE faaliyetleri neticesinde elde edilmesi ve ilgili mevzuat
çerçevesinde tescil veya kayıt ettirilmesi ya da bildirilmesi şartına
bağlamaya, istisnadan kazancın elde edildiği vergilendirme dönemine ilişkin
beyannamelerin verilmesi gereken sürenin sonuna kadar tescil veya kayıt için
yetkili kuruma başvurulmuş olması kaydıyla bu kazançları doğuran işlemlerin
gerçekleştirildiği vergilendirme döneminden başlayarak faydalandırmaya,
mükellefin gayrimaddi hak geliri ve varsa bağlı
olduğu grubun satış hasılatına göre tescil şartına bağlı olmaksızın
belgelendirme usulüne tabi tutmaya, istisnadan yararlanacak kazancı; bu kazancın
elde edilmesine yönelik faaliyetler kapsamında gerçekleştirilen nitelikli harcamaların
toplam harcamalara oranına isabet eden kısmı ile sınırlandırmaya, bu oranı
toplam harcama tutarını aşmamak üzere yüzde 30’una kadar artırımlı uygulatmaya,
nitelikli ve toplam harcamaları tanımlamaya Bakanlar Kurulu, bu kapsamda
tescil, kayıt veya bildirim şartının yerine getirilmesine ve uygulamaya ilişkin
usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji
Bakanlığı yetkilidir. Belirlenen esaslar çerçevesinde tescil, kayıt veya bildirim
şartının yerine getirilmemesi durumunda, zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergi,
vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle
birlikte tahsil olunur.” [19]
5.12.2.2.
Yazılım, tasarım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde edilen kazançlarda kurumlar
vergisi istisnasının kapsamı [20]
Yapılan
düzenlemeyle teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren mükelleflerin,
münhasıran bu bölgedeki yazılım (16 Seri No.lu KVK GT’nin
2. maddesiyle 12.6.2018 tarihinde eklenen ibare) “, tasarım” ve Ar-Ge
faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlar, faaliyete başlanılan tarihten
bağımsız olmak üzere, (6 Seri No.lu KVK GT’nin
9. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen tarih) 31.12.2023 [21]
tarihine kadar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Bölgede faaliyette
bulunan mükelleflerin bölge dışında gerçekleştirdikleri faaliyetlerinden elde
ettiği kazançlar, yazılım (16 Seri No.lu KVK GT’nin
2. maddesiyle 12.6.2018 tarihinde eklenen ibare) “, tasarım” ve Ar-Ge
faaliyetlerinden elde edilmiş olsa dahi istisnadan yararlanamaz.
(16
Seri No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle 12.6.2018
tarihinde değiştirilen paragraf) Öte yandan, teknoloji geliştirme
bölgelerinde yazılım ve Ar-Ge faaliyetinde bulunan şirketlerin, bu faaliyetler
sonucu buldukları ürünleri kendilerinin seri üretime tabi tutarak pazarlamaları
halinde, bu ürünlerin pazarlanmasından elde edilen kazançların lisans, patent
gibi gayrimaddi haklara isabet eden kısmı, transfer
fiyatlandırması esaslarına göre ayrıştırılmak suretiyle istisnadan yararlanabilecektir.
Ancak,
lisans, patent gibi gayrimaddi haklara bağlanmamış
olmakla birlikte uyarlama, yerleştirme, geliştirme, revizyon,
ek yazılım gibi faaliyetlerden elde edilen kazançların istisna kapsamında değerlendirileceği
tabiidir. Ayrıca, teknoloji geliştirme bölgelerinde tasarım faaliyetleri sonucu
buldukları ürünleri kendileri seri üretime tabi tutarak pazarlayan mükellefler,
bu ürünlerin pazarlanmasından elde edilen kazançlarının tasarıma isabet eden
kısmını, transfer fiyatlandırması esaslarına göre ayrıştırmak suretiyle
istisnadan yararlanabilecektir. Üretim ve pazarlama organizasyonu nedeniyle
doğan kazancın diğer kısmı ise istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir. [22]
Örneğin; teknoloji geliştirme bölgesinde yazılım faaliyetinde bulunan
şirketin, ürettiği yazılımların lisans satışından veya kiralanmasından elde
edeceği kazançlar istisnadan yararlanacak, ancak söz konusu yazılımın disk, CD
veya elektronik ortamda pazarlanmasından elde edilen kazançların (lisansa
isabet eden kısmı hariç) istisnadan yararlanması mümkün olmayacaktır.
Aynı şekilde, bir ilaç şirketince bölgede gerçekleştirilen Ar-Ge
faaliyeti sonucu ortaya çıkan kanser ilacına ait gayrimaddi
hakkın kiralanması veya devrinden elde edilecek kazançlar istisnadan
yararlanacak, ilacın bizzat üretilerek satılması halinde bu faaliyetten elde
edilen kazancın gayrimaddi hakka isabet eden kısmı
hariç istisnadan yararlanması mümkün olmayacaktır.
İstisna uygulamasında,
mükellefin tam veya dar mükellefiyet esasında kurumlar vergisine tabi olmasının
bir önemi yoktur.
5.12.2.2.1.
İstisna kapsamına giren faaliyetler
(6 Seri No.lu KVK GT’nin 9. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen bölüm) 6170 sayılı Kanunun
1. maddesi ile 12.3.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 4691 sayılı Kanundaki
bazı tanımlar değiştirilmiş olup bu Kanunun uygulanmasında;
Araştırma ve
Geliştirme (Ar-Ge), araştırma ve geliştirme, kültür, insan ve toplumun
bilgisinden oluşan bilgi dağarcığının artırılması ve bunun yazılım dahil yeni süreç, sistem ve uygulamalar tasarlamak üzere
kullanılması için sistematik bir temelde yürütülen yaratıcı çalışmalar,
Yazılım,
bir bilgisayar, iletişim cihazı veya bilgi teknolojilerine dayalı bir diğer cihazın
çalışmasını ve kendisine verilen verilerle ilgili gereken işlemleri yapmasını
sağlayan komutlar dizisinin veya programların ve bunların kod listesini,
işletim ve kullanım kılavuzlarını da içeren belgelerin, belli bir sistematik
içinde, tasarlama, geliştirme şeklindeki ürün ve hizmetlerin tümü ile bu ürün
ya da mal ve hizmetlerin lisanslama, kiralama ve tüm hakları ile devretme gibi
teslim şekillerinin tümü
olarak tanımlanmıştır. [23]
(16
Seri No.lu KVK GT’nin 3. maddesiyle 12.6.2018
tarihinde eklenen paragraf) 6676 sayılı Kanunun 8. maddesiyle 1.3.2016
tarihinden itibaren geçerli olmak üzere, 4691 sayılı Kanuna “tasarım faaliyeti”
tanımı eklenmiş olup bu Kanunun uygulanmasında tasarım faaliyeti, sanayi
alanında ve Bakanlar Kurulunun uygun göreceği diğer alanlarda katma değer ve
rekabet avantajı yaratma potansiyelini haiz, ürün veya ürünlerin işlevselliğini
artırma, geliştirme, iyileştirme ve farklılaştırmaya yönelik yenilikçi
faaliyetlerin tümüdür.
5.12.2.2.2.
Bölgede faaliyete geçilmeden önce başlatılmış projelerden sağlanan kazançların
istisna kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği
Mükelleflerin bölgede
faaliyete geçtikleri tarih itibarıyla tamamlamış oldukları yazılım (16
Seri No.lu KVK GT’nin 4. maddesiyle 12.6.2018
tarihinde eklenen ibare) “, tasarım” ve Ar-Ge’ye dayalı projelerden
elde edecekleri kazançların istisna kapsamında değerlendirilmesi mümkün
değildir.
Diğer taraftan,
mükelleflerin bölgede faaliyete geçmeden önce başlayıp, bölgede devam
ettirdikleri yazılım (16 Seri No.lu KVK GT’nin
4. maddesiyle 12.6.2018 tarihinde eklenen ibare) “, tasarım” ve
Ar-Ge’ye dayalı projelerden sağladıkları kazancın, sadece projenin bölgede
gerçekleştirilen kısmına isabet eden tutarı istisnadan yararlanabilecektir.
Elde edilen kazancın
ne kadarının bölgede gerçekleştirilen çalışmalara ilişkin olduğu, bölgede
faaliyete başlanmasından sonra ortaya çıkan maliyetin projenin başlangıcından
tamamlanmasına kadar geçen dönemde oluşan maliyete oranı kullanılmak suretiyle
belirlenecektir. Daha sağlıklı bir sonuç verecekse, mükelleflerin başka bir
yöntem kullanmak suretiyle de (kullanılan doğrudan işgücü miktarı gibi) bu
ayrımı yapabilmeleri mümkün bulunmaktadır.
5.12.2.3.
Yönetici şirketlerin yararlanabilecekleri istisnanın kapsamı
4691 sayılı Kanunun
geçici 2. maddesi hükmüne göre, yönetici şirketlerin bu Kanun uygulaması
kapsamında elde ettikleri kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiş olup
yönetici şirketlerin istisna edilen kazançları, 4691 sayılı Kanun kapsamında
bölgenin kurulmasına, yönetilmesine ve işletilmesine ilişkin faaliyetlerden
kaynaklanan kazançlardır.
5.12.2.4.
İstisna kazanç tutarının tespiti
4691 sayılı Kanunun
geçici 2. maddesinde yer alan istisna, bir kazanç istisnası olup istisna
kapsamındaki faaliyetlerden elde edilen hasılattan bu faaliyetler nedeniyle
yüklenilen gider ve maliyet unsurlarının düşülmesi sonucu bulunacak kazancın
tamamı kurumlar vergisinden istisna olacaktır.
İstisna kazancın ve
bu bağlamda kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından, Kanun uygulaması
kapsamında bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı
ayrı izlenmesi ve istisna kapsamında olan faaliyetlere ait hasılat, maliyet ve
gider unsurlarının, diğer faaliyetlerle ilişkilendirilmemesi ve kayıtların da
bu ayrımı sağlayacak şekilde tutulması gerekmektedir.
Kanun uygulaması
kapsamında istisna olan faaliyetlerin zararla sonuçlanması halinde, bu
zararların istisna kapsamında olmayan diğer faaliyetlere ilişkin kazançlardan
indirilmesi mümkün değildir.
Bölgede faaliyet
gösteren mükelleflerin, 4691 sayılı Kanun kapsamı dışındaki ticari
işlemlerinden elde edecekleri gelirleri ile olağandışı gelirlerinin istisna
kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Bu kapsamda, nakitlerin değerlendirilmesi
sonucu oluşan faiz gelirleri, yabancı para cinsinden aktifler dolayısıyla
oluşan kur farkları ve iktisadi kıymetlerin elden çıkarılmasından doğan
gelirler istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Bölgede faaliyet
gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerine, diğer kurumlardan geri ödeme
koşuluyla sermaye desteği olarak sağlanan yardımlar, borç mahiyetinde
olduğundan bu yardımların ticari kazanca dahil
edilmesi söz konusu olmayacaktır.
Diğer taraftan,
teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyet gösteren mükelleflere, istisnadan
yararlanan Ar-Ge (16 Seri No.lu KVK GT’nin 5. maddesiyle
12.6.2018 tarihinde eklenen ibare) “ve tasarım” projelerine ilişkin
olarak, TÜBİTAK ve benzeri kurumlar tarafından ilgili mevzuat çerçevesinde hibe
şeklinde sağlanan destek tutarları ile diğer kurumların bu mahiyetteki her
türlü bağış ve yardımları, kurum kazancına dahil
edilecek ve istisnadan yararlandırılacaktır.
5.12.2.5. Müşterek
genel giderler ve amortismanların dağıtımı
İstisna kapsamına
giren faaliyetler ile bu kapsama girmeyen işlerin birlikte yapılması halinde müşterek
genel giderlerin, bu faaliyetler ile ilgili olarak cari yılda oluşan maliyetlerin
birbirine oranı esas alınarak dağıtılması gerekmektedir.
İstisna kapsamına
giren ve girmeyen faaliyetlerde müştereken kullanılan tesisat, makine ve
ulaştırma vasıtalarının amortismanlarının ise bunların
her bir işte kullanıldıkları gün sayısına göre dağıtımının yapılması
gerekmektedir. Hangi işlerde ne kadar süreyle kullanıldığı tespit edilemeyen
sabit kıymetlere ilişkin amortismanlar, müşterek genel
giderlerle birlikte dağıtıma tabi tutulacaktır.
5.12.2.6.
İstisna kapsamındaki kazançların dağıtılması
Yönetici şirketler dahil olmak üzere bölgede faaliyet gösteren kurumların, bu
bölgelerde elde ettikleri kazançları dağıtmaları halinde, dağıtılan kâr payları
üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin
birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile Kurumlar Vergisi
Kanununun 15. maddesinin ikinci fıkrası ve 30. maddesinin üçüncü ve altıncı
fıkraları uyarınca vergi kesintisi yapmaları gerekmektedir.
5.12.2.7.
İstisna uygulamasında süre
İstisna, (6
Seri No.lu KVK GT’nin 9. maddesiyle 5.5.2012
tarihinde değiştirilen tarih) 31.12.2023 [24]
tarihine kadar uygulanacak olup istisna süresinin başlangıç tarihi olarak,
yönetici şirketten izin alınarak bölgede fiilen faaliyete geçilen tarih esas
alınacaktır.
Yönetici şirketlerin
bu Kanun uygulaması kapsamında elde ettikleri kazançları da (6
Seri No.lu KVK GT’nin 9. maddesiyle 5.5.2012
tarihinde değiştirilen tarih) 31.12.2023 [24]
tarihine kadar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
5.12.2.8.
Bölgedeki işyeri kiralamalarında gelir vergisi kesintisi
Bölgede faaliyet
gösteren mükelleflerin vakıflardan taşınmaz kiralamaları halinde, vakfa
yapacakları kira ödemeleri üzerinden (bu vakıfların Bakanlar Kurulunca vergi
muafiyeti tanınmış olup olmadığına bakılmaksızın), Gelir Vergisi Kanununun 94.
maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinin (b) alt bendine göre vergi
kesintisi yapmaları gerekmektedir.
Yönetici şirketlerin
ilgili mevzuat uyarınca anonim şirket olarak kurulması zorunlu olduğundan, bu
şirketlerden yapılan kiralamalarda ödenen kira bedelleri üzerinden vergi
kesintisi yapılmayacaktır.
5.12.2.9.
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliği hükümlerine göre bildirim
ve beyanın yapılması gereken yer
(16 Seri No.lu KVK GT’nin 6. maddesiyle 12.6.2018 tarihinde değiştirilen
paragraf)
Yönetici şirketlerin, 4691 sayılı Kanunun uygulanması ile ilgili faaliyetleri
sonucunda elde ettikleri kazançlarına kurumlar vergisi istisnası uygulanabilmesi
için kurumlar vergisi yönünden bağlı bulunulan vergi dairesine başvuruda
bulunmaları gerekmektedir. [25]
(16
Seri No.lu KVK GT’nin 6. maddesiyle 12.6.2018
tarihinde değiştirilen paragraf) Bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar
vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu bölgedeki yazılım, tasarım veya Ar-Ge
faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları dolayısıyla istisnadan
yararlanabilmeleri için gelir veya kurumlar vergisi yönünden bağlı bulundukları
vergi dairesine başvuruda bulunmaları gerekmekte olup bu başvuruya, yönetici
şirketten alınacak olan vergi mükellefinin bölgede yer aldığını ve mükellefin
faaliyet alanlarını gösteren belgeler de eklenir. Bu belgelerin bir
örneğinin de muhtasar beyanname yönünden bağlı olunan vergi dairesine bildirilmesi
gerekmektedir. Vergi dairelerince mükelleflere istisna uygulamasına ilişkin
olarak herhangi bir belge verilmesi söz konusu değildir. [26]
Bölgede
faaliyete geçen mükellefler, işe başlama, işi bırakma ve diğer değişiklikler
konusunda Vergi Usul Kanununda yer alan hükümlere uymak zorundadır.
5.12.2.10.
(16 Seri No.lu KVK GT’nin
6. maddesiyle 12.6.2018 tarihinde eklenen bölüm) İstisna uygulamasına
ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki
4691 sayılı Kanunun
geçici 2. maddesine 7033 sayılı Kanunun 64. maddesiyle eklenen ikinci fıkra
çerçevesinde Bakanlar Kuruluna verilen yetki, 19.10.2017 tarihli ve 30215
sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 11.9.2017 tarihli
ve 2017/10821 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile kullanılmıştır.
5.12.2.10.1.
Bakanlar Kurulu Kararı kapsamındaki kazançlar
Bakanlar Kurulu
Kararının 3. maddesi gereğince, anılan Kararın Resmî Gazete’de
yayımlandığı 19.10.2017 tarihinden sonra bölgede başlatılacak projelerden elde
edilen kazançlar ile bu tarihten önce başlatılmış projelerden 30.6.2021 tarihinden
sonra elde edilen kazançlara ilişkin istisna uygulamasında söz konusu Bakanlar
Kurulu Kararı dikkate alınacaktır.
Buna göre, bölgede
faaliyette bulunan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerince, 19.10.2017
tarihinden önce (bu tarih dahil) başlatılmış
projelerden 30.6.2021 tarihine kadar elde edilen kazançlara ilişkin istisna
uygulamasında, istisna kazanç tutarının tespitinde Tebliğin “5.12.2.4.” ve
“5.12.2.5.” bölümlerindeki açıklamalar dikkate alınacaktır.
Öte yandan, bölgede
19.10.2017 tarihinden önce (bu tarih dahil)
başlatılmış projeler neticesinde elde edilen gayrimaddi
hakların 30.6.2021 tarihinden sonra satışı, devri veya kiralanmasından doğan
kazançlar ile 19.10.2017 tarihinden sonra başlatılmış projeler neticesinde elde
edilen gayrimaddi hakların satışı, devri veya
kiralanmasından doğan kazançlara ilişkin istisna uygulamasında aşağıdaki
açıklamalar dikkate alınacaktır.
Sipariş üzerine
yapılan ve doğabilecek tüm gayrimaddi hakların
sözleşme hükümleri çerçevesinde siparişi verene ait olacağı işlerde olduğu gibi
faaliyeti gerçekleştiren lehine gayrimaddi hak
doğmayan durumlarda, mükelleflerin bölgedeki bu faaliyetlerinden doğan
kazançları Bakanlar Kurulu Kararı hükümleri kapsamında değildir.
5.12.2.10.2.
Patent veya eşdeğer belge alma şartı
Anılan Bakanlar
Kurulu Kararının 1. maddesinin birinci fıkrasına göre, teknoloji geliştirme
bölgelerinde faaliyet gösteren ve 4691 sayılı Kanunun geçici 2. maddesinde yer
alan istisna hükmü kapsamına giren kazanç elde eden gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinin bu kazançlarının gayrimaddi hakların
satışı, devri veya kiralanmasından elde edilmesi halinde, söz konusu gayrimaddi haklardan kaynaklanan kazançlar dolayısıyla
istisnadan yararlanılabilmesi için bu hakların niteliğine göre ilgili mevzuat
çerçevesinde tescile veya kayda yetkili kuruma başvurularak patent veya
fonksiyonel olarak patente eşdeğer belgelere bağlanması gerekmektedir.
Dolayısıyla,
19.10.2017 tarihinden sonra bölgede başlatılacak projelerden elde edilen
kazançlar ile bu tarihten önce başlatılmış projelerden 30.6.2021 tarihinden
sonra elde edilen kazançlarla ilgili olarak istisnadan yararlanılabilmesi için gayrimaddi haklara yönelik olarak 551 sayılı KHK veya
12.12.2016 tarihli ve 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu kapsamında patent
alınması veya bu hakların, fonksiyonel olarak patente eşdeğer belge olduğu
kabul edilen faydalı model belgesi, tasarım tescil belgesi, telif hakkı tescil
belgesi, entegre devre topografyası tescil belgesi,
yeni bitki çeşitlerine ait ıslahçı hakkı tescil belgesi ve benzeri belgelere
bağlanması gerekmektedir.
Anılan Kararın 1.
maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, 5.12.1951 tarihli ve 5846 sayılı Fikir ve
Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde telif hakkı tescil belgesine bağlanan
yazılım faaliyetlerinden elde edilen kazançlar için başkaca bir belge
aranılmaksızın istisnadan yararlanılması mümkündür.
Son 5 hesap döneminin
ortalaması dikkate alınmak suretiyle, gayrimaddi
haklardan elde edilen yıllık brüt gelirleri 30 milyon Türk lirasını ve dahil olduğu şirketler grubunun (herhangi bir gruba dahil
değilse kendisinin) yıllık net satış hasılatı toplamı 200 milyon Türk lirasını
aşmayan mükelleflerin, Ar-Ge faaliyetlerine yönelik patentlenebilirlik
kriterlerini (yenilik, buluş basamağı, sanayiye uygulanabilirlik gibi) taşıyan gayrimaddi haklardan ve ilgili mevzuat kapsamında aranan
şartları haiz tasarım faaliyetlerinden doğan gayrimaddi
haklardan elde ettikleri kazançları, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından
alınan proje bitirme belgesine dayanılarak istisnadan yararlandırılır. Bu
durumda patent veya fonksiyonel olarak patente eşdeğer bir başka belge aranmaz.
Bu hesaplamada, Karar
kapsamında istisnaya konu olan kazancın elde edildiği hesap döneminden önceki 5
hesap döneminin ortalaması dikkate alınacaktır.
5 hesap döneminden
daha kısa süredir faaliyette bulunan mükelleflerde, faaliyette bulunulan hesap
dönemlerinin ortalaması dikkate alınacaktır.
Bakanlar Kurulu
Kararının 1. maddesinin beşinci fıkrasında yer alan tutarlar, Türkiye
Cumhuriyet Merkez Bankasınca belirlenen Avro cinsi döviz alış kurunda yıl
içinde gerçekleşen değişim oranı dikkate alınarak Maliye Bakanlığınca, en yakın
milyon Türk lirasına yuvarlanarak her yıl güncellenecektir. Buna göre, 2018
hesap dönemi için dikkate alınacak tutarlar; gayrimaddi
haklardan elde edilen yıllık brüt gelirler için 34 milyon Türk lirası, dahil olunan şirketler grubunun (herhangi bir gruba dahil
değilse kendisinin) yıllık net satış hasılatı toplamı için 226 milyon Türk
lirası olarak belirlenmiştir.
Bu uygulamadaki:
a) Gayrimaddi haklardan elde edilen yıllık brüt gelir; Ar-Ge
ve tasarım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan yeni ürünlerden elde edilen
hasılat tutarını (seri üretim ve üretim sürecinde kullanılma sonucu elde edilen
hasılat hariç),
b) Yıllık net satış
hasılatı; gelir tablosundaki “net satışlar” tutarını,
c) Şirketler grubu;
6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 195. maddesi çerçevesinde şirketler
topluluğu olarak değerlendirilen şirketleri
ifade eder.
5.12.2.10.3.
Kazancın istisnadan yararlanacak kısmının tespiti
Anılan Bakanlar
Kurulu Kararının 2. maddesine göre, Karar kapsamında patent veya fonksiyonel
olarak patente eşdeğer belgelere bağlanan gayrimaddi
haklardan kaynaklanan kazançların istisnadan yararlanacak kısmı, kazancı doğuran
faaliyet kapsamında gerçekleştirilen nitelikli harcamaların bu faaliyetle
ilgili toplam harcamalara oranı kullanılarak hesaplanacaktır. Gayrimaddi hakların satışı, devri veya kiralanmasından
kaynaklanan kazançların istisnadan yararlanacak kısmı, bölgede yürütülen her
bir projeden elde edilen kazanca, ilgili projeye ilişkin nitelikli harcamaların
toplam harcamaya oranı uygulanmak suretiyle hesaplanacaktır.
Her bir projeyle
ilgili yapılacak bu hesaplamada dikkate alınacak nitelikli harcamalar, gayrimaddi hakkın elde edilebilmesi için mükellefin kendisi
tarafından yapılan ve gayrimaddi hak ile doğrudan
bağlantılı harcamalar ile ilişkisiz kişilerden sağlanan ve aynı mahiyeti
taşıyan fayda ve hizmet bedellerinin toplamıdır. Bu harcamalardan aktifleştirilerek
amortismana tabi tutulması gerekenler de gerçekleştirildikleri dönemde amortisman öncesi tutarlarıyla bu hesaplamada dikkate
alınacaktır.
Mükellef tarafından
yapılsa dahi faiz giderleri ve bina maliyetleri gibi yürütülen yazılım, tasarım
ve Ar-Ge faaliyeti ile doğrudan ilişkili olmayan her türlü maliyet unsuru hem
toplam harcamalar hem de nitelikli harcamalar dışında tutulur. Dolayısıyla,
faiz gibi finansman giderleri ve binalara ilişkin amortismanlar,
kiralar, ısıtma, aydınlatma, su, temizlik, güvenlik, bakım, onarım, vergi,
resim ve harçlar ile genel yönetim giderlerinden verilen paylar gibi yürütülen
yazılım, tasarım ve Ar-Ge faaliyetleriyle doğrudan ilişkili olmayan harcamalar
hesaplamada dikkate alınmayacaktır.
İstisnanın
uygulanacağı kazanç kısmının tespitinde, gayrimaddi
hak satın alma bedelleri (lisans ve benzeri bedeller dahil)
ve ilişkili kişilerden sağlanan fayda ve hizmet bedelleri toplam harcama
tutarına dahil edilirken, nitelikli harcamalar tutarına dahil edilmez. Ancak,
Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren vergilendirme
döneminin sonuna kadar, yurt içinde yerleşik ilişkili kişilerden sağlanan fayda
ve hizmet bedelleri nitelikli harcamalar tutarına dahil
edilebilir.
Mükellefler nitelikli
harcama tutarını yüzde 30’una kadar artırabilir. Şu kadar ki, bu şekilde
artırılan nitelikli harcama tutarı toplam harcama tutarını aşamaz.
Örnek: (A) Ltd. Şti.
22.11.2017 tarihinde teknoloji geliştirme bölgesinde başlattığı Ar-Ge projesi
çerçevesinde, kendisi tarafından yapılan ve gayrimaddi
hak ile doğrudan bağlantılı 105.000. – TL harcama gerçekleştirmiştir. Ayrıca,
projeyle doğrudan bağlantılı olmayan, bina kirası ve kredi faizine yönelik
30.000. – TL gidere katlanmış, projede kullanacağı bir gayrimaddi
hakkı 35.000. – TL bedelle satın almış ve ayrıca yurt dışı ilişkili kişiden
10.000. – TL tutarında mühendislik hizmeti sağlamıştır.
Şirket bu projesini
tamamlayarak ilgili mevzuat çerçevesinde patent aldıktan sonra projeye ilişkin gayrimaddi hakkını satmış ve bu satıştan 1.000.000. – TL
kazanç elde etmiştir.
Bu durumda, projeyle
doğrudan bağlantılı olmayan 30.000. – TL harcama, gayrimaddi
hakkın satışından doğan kazancın istisna uygulanacak kısmına ilişkin
hesaplamada nitelikli harcamalar ile toplam harcamalara dahil
edilmeyecektir. Ayrıca bu hesaplamada, şirketin satın aldığı gayrimaddi hakkın maliyet bedeli ile yurt dışı ilişkili
kişiden sağlanan fayda ve hizmet tutarı toplam harcamaya dahil
edilecek; nitelikli harcama tutarına ise dahil edilmeyecektir.
Buna göre;
– Nitelikli harcama = 105.000. – TL
– Toplam harcama = 105.000. – TL + 35.000. – TL + 10.000. –
TL
=
150.000. – TL
– İstisna oranı = Nitelikli harcama / Toplam harcama
=
105.000. – TL / 150.000. – TL
=
%70
Bu durumda, bu
projeyle ilgili gayrimaddi hakkın satışından elde
edilen kazancın %70’lik kısmı olan (1.000.000. – TL x %70=) 700.000. – TL için
istisna uygulanacaktır.
Ayrıca, Bakanlar
Kurulu Kararında belirtilen %30 artırım oranının uygulanması durumunda, istisna
oranı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
– Nitelikli harcama = 105.000. – TL
– %30 artırımlı tutar
= 105.000. – TL + (105.000. – TL
x %30)
= 136.500. – TL
– Toplam harcama = 150.000. – TL
– İstisna oranı = Nitelikli harcama / Toplam
harcama
= 136.500. – TL / 150.000. – TL
= %91
Bu durumda, Bakanlar
Kurulu Kararı kapsamında nitelikli harcama tutarının %30 oranında artırılarak
dikkate alınması sonucunda, mükellefin bu projesiyle ilgili gayrimaddi
hakkının satışından elde ettiği kazancın %91’lik kısmı olan (1.000.000. – TL x
%91=) 910.000. – TL için istisnadan yararlanılabilecektir.
Satın alınan gayrimaddi hakların mükellefin birden fazla projesinde
kullanılması durumunda, her bir projeyle ilgili toplam harcama tutarının
tespitinde, bu gayrimaddi hakka ilişkin hesaplanan amortismanların her bir projeye dağıtım oranı nispetinde gayrimaddi hakkın maliyet bedelinden pay verilecektir.
Dışarıdan sağlanan
fayda ve hizmetlerin birden fazla projede kullanılması durumunda, her bir
projeyle ilgili toplam harcama tutarının tespitinde, bu fayda ve hizmet
tutarlarından her bir projeye verilen pay nispetinde bu fayda ve hizmetlerin
bedelinden pay verilecektir.
Avrupa Birliğine tam
üyeliğin gerçekleştiği tarihi içeren vergilendirme döneminin sonuna kadar,
teknoloji geliştirme bölgelerinde faaliyette bulunan bir başka kurumla devir,
birleşme veya bölünme işlemine girişilmesi halinde devralınan, birleşilen veya
bölünen kurum tarafından daha önce bu bölgelerde yapılmış olan nitelikli
harcamalar da, bu bölümdeki açıklamalar çerçevesinde muameleye tabi
tutulabilir.
5.12.3. Serbest bölgelerde uygulanan kurumlar vergisi
istisnası
5.12.3.1.Yasal
düzenleme
(6 Seri No.lu KVK GT’nin 10. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen
bölüm)
5084 sayılı Kanunun 8. ve 9. maddeleri ile 3218 sayılı Serbest Bölgeler
Kanununun 6. maddesinde değişiklik yapılmış ve anılan Kanuna geçici 3. madde
eklenmiştir.
5810 sayılı Kanunun [27]
4. ve 7. maddeleri ile de 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun 6. ve geçici
3. maddesi hükümlerinde değişiklik yapılmıştır. Anılan hükümler aşağıdaki
gibidir:
“Madde 6- Serbest
bölgeler, Türkiye Gümrük Bölgesinin parçaları olmakla beraber; serbest
dolaşımda olmayan eşyanın herhangi bir gümrük rejimine tabi tutulmaksızın ve
serbest dolaşıma sokulmaksızın, gümrük mevzuatında öngörülen haller dışında
kullanılmamak ya da tüketilmemek kaydıyla konulduğu, ithalat vergileri ile ticaret
politikası önlemlerinin ve kambiyo mevzuatının uygulanması bakımından Türkiye
Gümrük Bölgesi dışında olduğu kabul edilen ve serbest dolaşımdaki eşyanın bir
serbest bölgeye konulması nedeniyle normal olarak eşyanın ihracına bağlı
olanaklardan yararlandığı yerlerdir.
Bu bölgelerde gümrük ve kambiyo mükellefiyetine
dair mevzuat hükümleri uygulanmaz.
Kullanıcıların tutmak zorunda oldukları
defterler ile düzenleyecekleri belgelere ilişkin olarak, 4.1.1961 tarihli ve
213 sayılı Vergi Usul Kanununun hükümlerine bağımlı olmaksızın düzenleme
yapmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.
İşleticiler ve kullanıcılar yatırım ve üretim
safhalarında Bakanlar Kurulunca belirlenecek vergi dışı teşviklerden
yararlandırılabilir.”
“Geçici Madde 3- Bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarih itibarıyla bu Kanuna göre kurulan serbest bölgelerde faaliyette bulunmak
üzere ruhsat almış mükelleflerin;
a) Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri
faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı
olmak üzere gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın
31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin birinci
fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi kapsamında yapılacak tevkifata etkisi yoktur.
b) Bu bölgelerde istihdam ettikleri personele
ödedikleri ücretler 31.12.2008 tarihine kadar gelir vergisinden müstesnadır.
Ancak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ruhsatlarında belirtilen
süre 31.12.2008 tarihinden daha önceki bir tarihte sona eriyorsa, istisna
uygulamasında ruhsatta yer alan sürenin bitiş tarihi dikkate alınır.
c) Bu bölgelerde gerçekleştirdikleri
faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları işlemler 31.12.2008 tarihine kadar
her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.
Avrupa Birliğine tam üyeliğin gerçekleştiği
tarihi içeren yılın vergilendirme döneminin sonuna kadar;
a) Serbest bölgelerde üretim faaliyetinde
bulunan mükelleflerin bu bölgelerde imal ettikleri ürünlerin satışından elde
ettikleri kazançları gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın
193 sayılı Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin birinci fıkrasının (6)
numaralı bendinin (b) alt bendi ile 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 15.
ve 30. maddeleri uyarınca yapılacak tevkifata etkisi
yoktur.
b) Bu bölgelerde üretilen ürünlerin FOB
bedelinin en az % 85’ini yurt dışına ihraç eden mükelleflerin istihdam
ettikleri personele ödedikleri ücretler gelir vergisinden müstesnadır. Bu oranı
% 50’ye kadar indirmeye ve kanuni seviyesine kadar yükseltmeye Bakanlar Kurulu
yetkilidir. Yıllık satış tutarı bu oranın altında kalan mükelleflerden
zamanında tahsil edilmeyen vergiler cezasız olarak, gecikme zammıyla birlikte
tahsil edilir.
c) Bu bölgelerde gerçekleştirilen faaliyetlerle
ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar
damga vergisi ve harçlardan müstesnadır.
Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve
esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
5084 sayılı Kanunla Serbest Bölgeler Kanununda
yapılan değişiklikler 6.2.2004 tarih ve 25365 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak, yayımlandığı tarih itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
3218 sayılı Kanunda 5084 sayılı Kanunla yapılan
düzenleme ile bölgelerde vergi mevzuatına ilişkin hükümlerin uygulanmasına
başlanılmış, tam ve dar mükelleflerin bölgedeki gelir ve kurumlar vergisi
muafiyeti sona ermiştir. 3218 sayılı Kanuna 5084 sayılı Kanunun 9. maddesiyle
eklenen geçici 3. madde ile de geçiş dönemine ilişkin istisna uygulaması
düzenlenmiştir.
25.11.2008 tarih ve 27065 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 5810 sayılı Kanunla Serbest Bölgeler
Kanununun geçici 3. maddesinde yapılan değişiklikler 1.1.2009 tarihinden
geçerli olmak üzere yayımı tarihinde, 6. maddesinde yapılan değişiklik de
yayımlandığı tarih itibarıyla yürürlüğe girmiştir.
5810 sayılı Kanunla
yapılan değişiklikler, Tebliğin bu bölümünde yer alan kurumlar vergisi
istisnasının uygulanmasına ilişkin açıklamalar açısından bir farklılık
getirmemektedir. [28]
(16 Seri No.lu KVK GT’nin 7. maddesiyle 12.6.2018 tarihinde eklenen paragraf) Öte yandan, 9.2.2017
tarihli ve 6772 sayılı Serbest Bölgeler Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun[29]
7. maddesiyle Serbest Bölgeler Kanununun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrasının
(a) bendinde yapılan değişiklikle serbest bölgelerde, bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma,
ambalajlama, etiketleme, test etme, depolama hizmeti alanlarında faaliyette
bulunan ve hizmetin tamamını Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri,
kanuni ve iş merkezi yurt dışında bulunanlara veren hizmet işletmelerinin, söz
konusu hizmetlere konu malların serbest bölgelerden Türkiye’ye herhangi bir
şekilde girişi olmaksızın yabancı bir ülkeye gönderilmesi şartıyla bu hizmetlerden
elde ettikleri kazançları da istisna kapsamına alınmıştır. Dolayısıyla, serbest
bölgelerde, bakım, onarım, montaj, demontaj, elleçleme, ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test etme,
depolama hizmeti alanlarında faaliyette bulunan ve bu hizmetlerin tamamını
Türkiye’de yerleşmiş olmayan kişilerle, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt
dışında bulunanlara veren hizmet işletmelerinin, söz konusu değişikliğin
yürürlüğe girdiği 24.2.2017 tarihinden itibaren bu hizmetlerden elde ettikleri
kazançları, anılan hizmetlere konu malların serbest bölgelerden Türkiye’ye
herhangi bir şekilde girişi olmaksızın yabancı bir ülkeye gönderilmesi
şartıyla, kurumlar vergisinden istisnadır.
(16 Seri No.lu KVK GT’nin 7. maddesiyle 12.6.2018 tarihinde eklenen paragraf) Yapılan bu düzenleme
ile 24.2.2017 tarihinden önce yalnızca üretici kullanıcılara tanınan kurumlar
vergisi istisnasının, hizmet ihracatının geliştirilmesi amacıyla bakım, onarım,
montaj, demontaj, elleçleme,
ayrıştırma, ambalajlama, etiketleme, test etme ve depolama hizmetlerine de
sağlanması amaçlanmıştır. Bu hizmetler, fiziki olarak serbest bölgede
verilmekle birlikte, yararlanıcısının yurt dışında yerleşik olması ve
Türkiye’ye dönüşlerinin olmaması şartları aranacaktır. Söz konusu istisna, bu
yöndeki faaliyetlerin bütünüyle yurt dışına yönelik olması halinde
yararlanılabilecek bir vergi istisnası olduğundan, bu kapsamda ruhsat alacak
firmaların yalnızca yurt dışına yönelik olarak faaliyette bulunması gerekmektedir.
5.12.3.2. Geçiş
döneminde kurumlar vergisi istisnasının kapsamı
Serbest Bölgeler
Kanununun geçici 3. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca, 6.2.2004
tarihine kadar (bu tarih dahil) serbest bölgelerde
faaliyette bulunmak üzere faaliyet ruhsatı almış mükelleflerin, ruhsatlarında
belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere bölgelerde gerçekleştirdikleri
faaliyetler dolayısıyla elde ettikleri kazançlar kurumlar vergisinden
istisnadır.
Faaliyet ruhsatı
almak üzere ilgili mercilere başvurmuş olmakla birlikte, 6.2.2004 tarihine
kadar henüz faaliyet ruhsatı alamamış mükelleflerin bu istisna hükümlerinden
faydalanabilmeleri mümkün değildir.
İstisna, sadece
faaliyet ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere serbest
bölgelerde yürütülen faaliyetlerden elde edilen kazançlara ilişkindir. Dolayısıyla,
serbest bölgelerde şubesi bulunan kurumlar ile kanuni veya iş merkezi serbest
bölgelerde olan mükelleflerin, bu bölgeler dışında yürüttükleri faaliyetlerden
elde ettikleri kazançlar istisna kapsamında değildir.
5.12.3.3. İstisna
kazanç tutarının tespiti
Serbest Bölgeler
Kanununun geçici 3. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan
istisna, bir kazanç istisnasıdır. Dolayısıyla, mükelleflerin serbest
bölgelerdeki faaliyetlerinden elde ettikleri hasılattan bu faaliyetlere ilişkin
olarak yapılan giderlerin düşülmesi sonucu bulunacak kazanç, kurumlar
vergisinden istisnadır.
Serbest bölgelerde
yürütülen faaliyetlerden doğan alacaklara ilişkin kur farkı ve vade farkı
gelirleri istisna kapsamında değerlendirilecektir.
Aynı şekilde, serbest
bölgelerde yürütülen faaliyetler çerçevesinde elde edilen hasılatın, serbest
bölgelerde yürütülen faaliyetler çerçevesinde yapılacak ödemelerde
kullanılıncaya kadar geçici olarak serbest bölgelerde mevduat hesaplarında veya
repo işlemlerinde değerlendirilmesi sonucu elde edilen gelirler de söz konusu
istisnadan yararlanabilecektir. İstisnanın, bunun dışında, serbest bölgelerde
elde edilmiş olsa dahi faiz, repo ve benzeri faaliyet dışı gelirlere teşmil
edilebilmesi, 3218 sayılı Kanuna 5084 sayılı Kanunun 9. maddesiyle eklenen
geçici 3. maddenin, bu istisnayı sadece bu bölgelerde gerçekleştirilen
faaliyetler dolayısıyla elde edilen kazançlar ile sınırlaması nedeniyle mümkün
bulunmamaktadır.
Örneğin; merkezi
Ankara’da bulunan şirketin serbest bölgede konfeksiyon
imalatı ve satışı faaliyetiyle uğraşan şubesinin, bu faaliyet çerçevesinde 15
Nisan 2007 tarihinde elde ettiği hasılatının 4 Haziran 2007 tarihinde yapacağı
borç ödemesine kadar repoda değerlendirilmesi halinde, bahse konu repo
işleminden elde edilen gelirler istisnadan yararlanabilecektir. Ancak, şirketin
merkezi tarafından serbest bölgedeki şubeye transfer edilen paraların repo
işlemlerinde değerlendirilmesinden elde edilen gelirlerin istisnadan
yararlanabilmesi mümkün olamayacaktır.
İstisna kazancın ve
bu bağlamda kurumlar vergisi matrahının tespiti açısından, istisna kapsamında
bulunan ve bulunmayan hasılat, maliyet ve gider unsurlarının ayrı ayrı
izlenmesi ve istisna kapsamında olan faaliyetlere ait hasılat, maliyet ve gider
unsurlarının, diğer faaliyetlerle ilişkilendirilmemesi ve kayıtların da bu
ayrımı sağlayacak şekilde tutulması gerekmektedir.
Serbest bölgelerde
yürütülen ve istisna kapsamında olan faaliyetlerin zararla sonuçlanması
halinde, bu zararların istisna kapsamında olmayan diğer faaliyetlere ilişkin
kazançlardan indirilmesi mümkün olmadığı gibi ertesi yıla devredilmesi de
mümkün değildir.
Diğer
taraftan, teknoloji geliştirme bölgelerinde olduğu gibi serbest bölgelerde
faaliyet gösteren mükelleflere, TÜBİTAK ve benzeri kurumlar tarafından Ar-Ge
projelerine ilişkin olarak ilgili mevzuat çerçevesinde hibe şeklinde sağlanan
destek tutarları, kurum kazancına dahil edilecek ve
istisnadan yararlandırılacaktır.
5.12.3.4. Müşterek
genel giderler ve amortismanların dağıtımı
Merkezi
veya şubesi serbest bölgelerde bulunan mükelleflerin, hem serbest bölgedeki
faaliyetleri hem de serbest bölge dışındaki faaliyetlerine ilişkin müşterek
genel giderleri, merkezde ve şubede oluşan maliyetlerin toplam maliyetler
içindeki oranı dikkate alınarak dağıtılacaktır. Maliyetlerin hesabında,
merkezde ve şubede oluşan satılan malın maliyeti ile faaliyet giderlerinin
toplamı dikkate alınacaktır.
Aynı şekilde hem
serbest bölgelerde hem de serbest bölge dışındaki faaliyetlerde kullanılan amortismana tabi iktisadi kıymetlerin amortismanlarının,
esas itibarıyla her bir işte kullanıldıkları gün sayısı dikkate alınarak
dağıtılması gerekmektedir. Hangi işlerde ne kadar süreyle kullanıldığı tespit
edilemeyen sabit kıymetlere ilişkin amortismanlar,
müşterek genel giderlerle birlikte dağıtıma tabi tutulacaktır.
5.12.3.5. Vergi
kesenlerin sorumluluğu
Serbest bölgelerde
faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin, 6.2.2004 tarihinden
sonra Gelir Vergisi Kanunu ve Kurumlar Vergisi Kanunu uyarınca vergi
kesintisine tabi ödemeler üzerinden kestikleri vergileri, bağlı bulundukları
vergi dairesine mükellefiyet tesis ettirerek sorumlu sıfatıyla beyan edip
ödemeleri gerekmektedir.
Örneğin; serbest
bölgede faaliyet gösteren bir işletme, yurt dışında mukim yabancı bir şirketten
gayrimaddi hak kiralaması veya satın alması
dolayısıyla bu yabancı şirkete yapacağı ödemeler ile avukatlık hizmeti
dolayısıyla avukatına yapacağı serbest meslek ödemeleri üzerinden vergi
kesintisi yapmak zorundadır.
5.12.3.5.1. Kâr
paylarının dağıtılması halinde vergi kesintisi
Serbest Bölgeler
Kanununun geçici 3. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendindeki istisna
hükmünün, kâr dağıtımına bağlı olarak yapılacak vergi kesintisine etkisi
bulunmamaktadır.
Dolayısıyla,
serbest bölgelerde faaliyette bulunan kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu
bölgelerde elde ettikleri kazançları dağıtmaları halinde, dağıtılan kâr payları
üzerinden elde edenin hukuki niteliğine göre Gelir Vergisi Kanununun 94.
maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi ile Kurumlar Vergisi
Kanununun 15. maddesinin ikinci fıkrası ve 30. maddesinin üçüncü ve altıncı
fıkraları uyarınca vergi kesintisi yapmaları gerekmektedir.
5.12.3.5.2. Mevduat
faizi ve repo gelirinde vergi kesintisi
Serbest bölgelerde
faaliyet gösteren kurumlar vergisi mükelleflerinin serbest bölgelerdeki banka
veya diğer finans kurumlarında bulunan mevduat hesaplarına tahakkuk ettirilen
faizler ile repo kazançları üzerinden, Kurumlar Vergisi Kanununun 15 ve 30.
maddeleri uyarınca vergi kesintisi yapılması gerekmektedir. Öte yandan, mevduat
faizi ve repo kazançları Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesi kapsamında
vergi kesintisine tabi bulunduğundan, söz konusu kazançlar üzerinden yürürlükte
olduğu müddetçe bu maddeye göre vergi kesintisi yapılacaktır.
Serbest bölgelerdeki
banka şubeleri veya diğer finans kurumlarınca yapılacak olan söz konusu vergi
kesintileri, bu kurumlarca mahallin vergi dairesine mükellefiyet tesis
ettirilerek sorumlu sıfatıyla beyan edilip ödenecektir.
5.12.3.5.3. Muhtasar
beyanname verilmesi
Gelir Vergisi
Kanununun 94. maddesi ile Kurumlar Vergisi Kanununun 15 ve 30. maddeleri
uyarınca vergi kesintisi yapmaya mecbur olanların, bir ay içinde yaptıkları
ödemeler veya tahakkuk ettirdikleri kârlar ve iratlar ile bunlardan kestikleri
vergileri muhtasar beyanname ile beyan etmeleri gerekmektedir. Ancak, istisna
uygulaması veya diğer nedenlerle kesilen bir verginin olmaması durumunda
muhtasar beyanname verilmesine gerek bulunmamaktadır.
5.12.3.6. İstisna
uygulamasında süre
Serbest Bölgeler
Kanununun geçici 3. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan kazanç
istisnası, serbest bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin faaliyet
ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olduğundan, istisna uygulaması
mükelleflerin faaliyet ruhsatlarında belirtilen sürenin son günü (son gün dahil) bitecektir.
5.12.3.7. İmalat
faaliyetlerine uygulanacak istisna
5.12.3.7.1. Genel
olarak
Serbest bölgelerde
imalat faaliyetinde bulunan mükelleflerin bölgelerde imal ettikleri ürünlerin
satışından elde ettikleri kazançları, Türkiye’nin Avrupa Birliğine tam
üyeliğinin gerçekleştiği tarihi içeren yıllık vergileme döneminin sonuna kadar
kurumlar vergisinden istisnadır.
Bu istisnadan,
bölgede yeni faaliyete geçen mükellefler ile faaliyet ruhsatlarında yer alan
sürenin dolmasıyla normal vergileme rejimine tabi olacak mükellefler
yararlanacaktır.
Ancak,
- Üretim dışı
faaliyetlerden,
- Serbest bölge
dışında üretilen malların satışından,
- Faaliyet ruhsatında
belirtilen alan dışında üretilen malların satışından,
- Serbest bölgede
veya serbest bölge dışında fason olarak imal ettirilen ürünlerin satışından
elde edilen kazançlar
istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir.
İstisna
uygulamasında, imal edilen ürünün yurt dışına ya da yurt içine satılmasının bir
önemi bulunmamaktadır.
Serbest Bölgeler
Kanununun geçici 3. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca, serbest bölgelerde
faaliyet gösteren mükelleflerin imal ettikleri ürünlerin satışından elde
ettikleri kazançların gelir veya kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için;
- Bölgelerde “imalat”
faaliyetinde bulunmak üzere almış oldukları ruhsatın bir örneğini,
- Sanayi sicil
belgesi ve kapasite raporunun bir örneğini,
- İmalat faaliyetinde
kullanılacak araç parkını gösteren bir listeyi
yeni mükellefiyet tesis
ettirenler mükellefiyet tesisinde, durum değişikliklerinde ise (yeni bir alanda
imalata başlayacak mükelleflerin bu durumu ruhsatlarına işlettirdikten sonra)
değişikliği müteakiben verecekleri ilk geçici vergi beyannamesi ekinde, ilgili
vergi dairesine vermeleri gerekmektedir.
5.12.3.7.2 İstisna
kapsamındaki fason imalat
İstisna uygulaması
açısından, imalat faaliyetinin serbest bölgede yapılması gerekmekte olup
imalatın belli safhalarında dışarıdan fason hizmet satın alınması istisna
uygulamasına engel teşkil etmemektedir.
Ancak,
- Fason imalatın
sadece, sanayi sicil belgesi veya faaliyet ruhsatında yazılı üretim kapsamında
yaptırılması,
- Söz konusu istisna
serbest bölgelerde yapılan imalata tanınmış olduğundan imalatın fason imalattan
çok işletmenin kendi imalatından oluşması,
- İmalat
faaliyetleriyle ilgili olarak istisnadan yararlanacak kazanç tutarının fiili
kapasite kullanımı ile sınırlı olması,
- İş riskinin ve
organizasyonunun üstlenilmesi,
- Ham madde ve
yardımcı maddelerin temin edilmesi,
gerekmektedir.
Serbest bölgede
imalat faaliyetinde bulunan bir mükellefin emtia alım satımı ile de uğraşması
durumunda, imalat faaliyetlerinden elde edilen kazançlar istisna kapsamında
değerlendirilecek; faaliyet ruhsatının 6.2.2004 tarihinden önce alınmış olması
hali saklı kalmak kaydıyla, ticari faaliyetlerden elde edilen kazançlar ise
istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Örnek
1:
6.2.2004 tarihinden sonra imalat faaliyetinde bulunmak üzere ruhsat almış ve
serbest bölgedeki şubesinde ayakkabı imalatıyla uğraşan bir kurumun aynı
zamanda bölge dışında bulunan fabrikasında imal ettiği malları da serbest
bölgedeki şubesi üzerinden ihraç etmesi durumunda; serbest bölgede imal edilen
emtianın satışından elde edilen kazanç istisna kapsamında değerlendirilecek,
serbest bölge dışında imal edilen emtianın satışı dolayısıyla şubede oluşan
kazanç istisna kapsamında olmayacaktır.
Örnek 2: 6.2.2004 tarihinden
sonra ruhsat alan ve serbest bölgede oyuncak imalatıyla uğraşan bir kurumun,
aynı zamanda ham bez ithal edip yurt içine veya yurt dışına satış yapması
durumunda, oyuncak imalat faaliyetinden elde ettiği kazanç istisna kapsamında
değerlendirilecek, ham bez ticaretinden sağladığı kazanç ise istisna kapsamında
olmayacaktır.
Örnek 3: Serbest bölgede konfeksiyon imalatı ile uğraşan bir kurumun, imal ettiği
gömleklere ilişkin bitim işi olarak tabir edilen düğme dikimi, ütüleme v.b. işleri fason olarak yaptırması halinde; fason olarak
yaptırılan bu tür işlerin toplam işçilik maliyetindeki payı, işletmenin kendi
imalatları dolayısıyla yüklendiği işçilik maliyetinden daha az oranda
olacağından, söz konusu imalat faaliyetinden elde edilen kazancın tamamı
istisna kapsamında değerlendirilecektir.
5.12.3.8. Diğer
hususlar
5.12.3.8.1. Defter ve
belge düzeni
Serbest bölgelerde
faaliyet gösteren mükelleflerin Vergi Usul Kanununun defter tutma ve belge
düzenine ilişkin hükümlerine uyma zorunlulukları bulunmaktadır. Bununla
beraber, Serbest Bölgeler Kanununun 6. maddesi ile kullanıcıların tutmak
zorunda oldukları defterler ve düzenleyecekleri belgelere ilişkin olarak Vergi
Usul Kanunu hükümlerine bağlı olmaksızın düzenleme yapma konusunda Maliye
Bakanlığına yetki verilmiştir.
Buna göre, serbest
bölgelerde faaliyet gösteren mükelleflerin Vergi Usul Kanununu hükümleri
çerçevesinde defter tutmaları, belge ve kayıt düzenine uymaları gerekmektedir.
5.12.3.8.2. Serbest
bölgelerde gerçekleşen birleşme ve devir hallerinde istisna uygulaması
Serbest
bölgede faaliyet gösteren bir şirketin, Türk Ticaret Kanununun ilgili maddeleri
ile Kurumlar Vergisi Kanununun 18. maddesiyle 19. maddesinin birinci ve ikinci
fıkralarında düzenlenmiş bulunan birleşme ve devir hallerinde infisah eden
kurum adına düzenlenmiş bulunan faaliyet ruhsatının, Dış Ticaret Müsteşarlığı
tarafından devralan kurum adına yenilenmesi ve yenileme işlemi sonrası da
devralan şirketin bölgede faaliyet gösteriyor olması durumunda, devralan şirket
3218 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi hükmünden yararlanabilecektir.
Yalnızca faaliyet
ruhsatının devri veya satın alınması şeklinde gerçekleşen işlemler, 3218 sayılı
Kanunun geçici 3. maddesi ile öngörülen istisnalar kapsamında
değerlendirilmeyecektir.
5.12.3.8.3. Faaliyet
ruhsatlarında belirtilen sürenin uzatılması
Serbest Bölgeler
Kanununun geçici 3. maddesinde;
“Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanuna göre kurulan serbest bölgelerde
faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin;
a) Bu bölgelerde
gerçekleştirdikleri faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri kazançları, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla faaliyet ruhsatlarında belirtilen
süre ile sınırlı olmak üzere gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır…”
hükmü yer almaktadır.
Dolayısıyla, serbest
bölgelerde faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükellefler, maddenin
yürürlüğe girdiği 6.2.2004 tarihi itibarıyla faaliyet ruhsatlarında öngörülen
sürenin sonuna kadar kurumlar vergisi istisnasından yararlanabilecektir.
6.2.2004 tarihinden sonra, mükelleflerin faaliyet ruhsatlarının süresinin
çeşitli nedenlerle (inşaat süresi ile ilgili süre uzatımları hariç) uzatılması
durumunda, istisna süresinin uzaması söz konusu olmayacaktır.
5.13. (7 Seri
No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle 31.12.2012 tarihinde
eklenen bölüm) Yabancı
fon kazançlarının ve bu fonların portföy
yöneticiliğini yapan şirketlerin vergisel durumu
Kurumlar
Vergisi Kanununa 6322 sayılı Kanunun 35. maddesiyle “Yabancı fon kazançlarının vergilendirilmesi” başlıklı 5/A maddesi
eklenmiştir.
Bu
maddede, yabancı fonlar ile bu fonların aracılık işlemlerini yürüten portföy yöneticiliği yetki belgesine sahip tam
mükellef şirketlerin (portföy yöneticisi şirketler) vergisel durumları
düzenlenmiştir.
5.13.1.
Yabancı fonların kazançlarına ilişkin
düzenlemeler ve uygulama
Kurumlar
Vergisi Kanununun 2. maddesinin birinci fıkrasında belirtilen yabancı fonların, portföy yöneticisi
şirketler aracılığıyla organize bir borsada işlem görsün veya görmesin;
- Her
türlü menkul kıymet ve sermaye piyasası aracı,
- Vadeli
işlem ve opsiyon sözleşmesi,
- Varant,
- Döviz,
- Emtiaya
dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmesi,
- Kredi
ve benzeri finansal varlıklar,
- Kıymetli maden borsalarında yapılan emtia
işlemleri
ile ilgili elde ettikleri kazançları için aşağıda belirtilen şartların
sağlanması durumunda; portföy yöneticisi şirketler, bu fonların
daimi temsilcisi sayılmayacak ve bunların iş yerleri de bu fonların iş yeri
veya iş merkezi olarak kabul edilmeyecektir.
Dolayısıyla, yabancı fonların bu kapsamda elde
ettikleri kazançları için beyanname verilmeyecek ve diğer kazançlar nedeniyle
beyanname verilmesi halinde de bu kazançlar beyannameye dahil
edilmeyecektir.
Bu uygulamanın, yabancı
fonların Türkiye kaynaklı gelirleri üzerinden yapılacak vergi kesintisine
etkisi yoktur.
Türkiye’de
bulunan taşınmazlar, aktif büyüklüğünün %51’inden fazlası taşınmazlardan oluşan
şirketlere ait hisse senetleri veya ortaklık payları veya bunlara ilişkin
vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri, nakdi uzlaşmayla sonuçlananlar dışında
emtiaya dayalı vadeli işlem ve opsiyon sözleşmeleri, sigorta sözleşmeleri ve
bunlara ilişkin vadeli işlem ve opsiyon sözleşmelerinden elde edilen kazançlar bu uygulama kapsamında değerlendirilmeyecektir.
5.13.1.1.
Uygulamanın şartları
Portföy yöneticisi şirketlerin, bu fonların daimi temsilcisi, iş yerlerinin de
fonların iş yeri veya iş merkezi olarak kabul edilmemesi için aşağıda sayılan
şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Söz konusu şartların
gerçekleşmemesi halinde, yabancı fonların kazançları genel hükümlere göre
vergilendirilecek ve duruma göre portföy yöneticisi
şirketler yabancı fonun daimi temsilcisi, bunların iş yerleri de bu fonların iş yeri veya iş merkezi olarak
değerlendirilebilecektir.
5.13.1.1.1. Fon adına tesis edilen işlemlerin portföy yöneticisi şirketin mutat faaliyetleri arasında yer alması
Portföy yöneticisi şirketin
fon adına yaptığı işlemlerin, portföy yönetimi
kapsamında mutat olarak yürüttüğü faaliyetlerden olması gerekmektedir.
5.13.1.1.2. Yabancı fon ile portföy yöneticisi şirket arasındaki ilişkinin bağımsız olarak
faaliyet gösteren kişilerdeki gibi
olması
Portföy
yöneticisi şirketin, ticari, hukuki
ve finansal özellikleri dikkate alındığında, yabancı fon ile arasındaki
ilişkinin, emsallere uygun koşullarda birbirlerinden bağımsız olarak faaliyet
gösteren kişilerdeki gibi olması şarttır.
5.13.1.1.3. Portföy yöneticiliği hizmeti karşılığı alınacak bedelin emsale uygun
olması ve transfer fiyatlandırması raporu verilmesi
Portföy yöneticisi şirket tarafından, verilen
hizmet karşılığında emsallere uygun bedel alınması ve transfer fiyatlandırması
raporunun kurumlar vergisi beyannamesinin verilme süresi içerisinde Gelir
İdaresi Başkanlığına verilmesi gerekmektedir.
Transfer
fiyatlandırması raporunun süresinde verilmemesi durumunda, bu raporun ilgili
olduğu hesap dönemi için portföy yöneticisi şirket,
fonun Türkiye’deki daimi
temsilcisi sayılır ve bu dönemde fon tarafından elde edilen kazançlar genel
hükümlere göre vergilendirilir.
Transfer
fiyatlandırması raporu verilmiş olmasına rağmen emsaline nazaran daha düşük bir
bedel alınması durumunda ise sadece portföy yöneticisi şirket
adına transfer fiyatlandırmasına yönelik olarak gerekli tarhiyat yapılacak,
yabancı fona ilişkin ise herhangi bir işlem yapılmayacaktır.
5.13.1.1.4. Portföy yöneticisi şirketin yabancı fon üzerindeki hak sahipliği
oranının %20’yi aşmaması
Portföy yöneticisi şirket ve ilişkili olduğu
kişilerin yabancı fonun kazançları üzerinde, sağladığı hizmet mukabilinde her
ne ad altında olursa olsun hesaplanan bedeller düşüldükten sonra, doğrudan veya
dolaylı olarak %20’den fazla hak sahibi olmaması gerekmektedir.
5.13.2. Portföy yöneticisi şirketin yabancı fondan elde ettiği kazançlar
Yukarıda
belirtilen şartları birlikte sağlamak kaydıyla portföy yöneticisi şirketin yabancı fondaki pay sahipliğinden doğan
kazançları kurumlar vergisinden müstesnadır.
Yabancı
fon tarafından portföy yöneticisi şirkete yapılan yönetim
ücreti, teşvik, prim, performans ücreti gibi ödemeler ise her halükârda kurum
kazancına dahil edilerek vergilendirilecektir.
Portföy yöneticisi şirket ve ilişkili olduğu
kişilerin yabancı fonun kazançları üzerinde doğrudan veya dolaylı olarak
%20’den daha fazla hak sahibi olması halinde ise istisnadan faydalanılması
mümkün olmayıp, %20’lik hak sahipliğine isabet eden kazançlar da dahil ilgili fondan elde edilen kazançların tamamı genel
hükümlere göre vergilendirilir.
5.13.3. Fonun katılımcı ve kurucuları arasında
doğrudan veya dolaylı olarak bulunan tam mükellef gerçek kişi veya kurumlara
ilişkin bildirim
Portföy yöneticisi şirketin yabancı fondaki
pay sahipliğinden doğan kazançları hariç olmak üzere; fonun katılımcı ve kurucuları
arasında doğrudan veya dolaylı olarak tam mükellef gerçek kişi veya kurumların
kazanç payının %5’i geçmesi durumunda, tam mükellef gerçek kişi veya kurum
kurucu veya katılımcılarının tamamının portföy yöneticisi şirket tarafından Gelir İdaresi Başkanlığına
bildirilmesi gerekmektedir.
Bildirim
yükümlülüğünün yerine getirilmemesi ya da eksik yerine getirilmesi halinde, tam
mükellef gerçek kişi veya kurum kurucu ya da katılımcılarının fondan elde
ettikleri kazançları nedeniyle vergi ziyaına
sebebiyet verilmesi durumunda bunlar adına tarh edilecek vergi ve kesilecek
cezalardan portföy yöneticisi şirket de müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır.
5.14.
(8 Seri No.lu KVK GT ile 21.4.2015 tarihinde eklenen bölüm) Sınai
mülkiyet haklarında istisna
19.2.2014
tarihli ve 6518 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve
Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 82. maddesiyle bu Kanuna
eklenen “Sınai mülkiyet haklarında istisna” başlıklı 5/B maddesinde, Türkiye’de
gerçekleştirilen araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım
faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan buluşlardan 1.1.2015 tarihinden itibaren
elde edilen kazanç ve iratlara yönelik istisna uygulaması düzenlenmiştir.
5.14.1. Sınai mülkiyet haklarından elde edilen kazanç ve
iratların kapsamı
Kurumlar vergisi
mükellefleri tarafından Türkiye’de gerçekleştirilen araştırma, geliştirme ve
yenilik faaliyetleri ile yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan
buluşların;
- Kiralanması
neticesinde elde edilen kazanç ve iratların,
- Devri veya satışı
neticesinde elde edilen kazançların,
- Türkiye’de seri
üretime tabi tutularak pazarlanmaları halinde elde edilen kazançların,
- Türkiye’de
gerçekleştirilen üretim sürecinde kullanılması sonucu üretilen ürünlerin
satışından elde edilen kazançların patentli veya faydalı model belgeli buluşa
atfedilen kısmının
%50’si maddede
belirtilen şartların yerine getirilmesi halinde, 1.1.2015 tarihinden itibaren
kurumlar vergisinden müstesnadır.
Bu istisna
uygulamasında,
- Patent, Türk Patent
Enstitüsü (TPE) tarafından incelemeli sistemle verilmiş patenti,
- Faydalı model
belgesi, TPE tarafından olumlu araştırma raporu sonucunda verilmiş faydalı
model belgesini,
- Kiralama, patent
veya faydalı model belgesine konu buluşun yurt içi veya yurt dışındaki gerçek
veya tüzel kişilere inhisari veya inhisari
olmayan lisans sözleşmesiyle belirli bir süre için kiralanmasını,
- Devir veya satış,
patent veya faydalı model belgesine konu buluşun yurt içi veya yurt dışındaki
gerçek veya tüzel kişilere bedel karşılığı satılmasını,
- Seri üretime tabi
tutularak pazarlama, münhasıran patent veya faydalı model belgesine konu özgün
ürünün Türkiye’de üretilerek yurt içi veya yurt dışındaki gerçek veya tüzel
kişilere satışa sunulmasını,
- Üretim sürecinde
kullanma, patent veya faydalı model belgesine konu buluşun, üretimi Türkiye’de
gerçekleştirilen ürünlerin üretim sürecinde veya bu ürünlerin imalinde
kullanılmasını
ifade etmektedir.
Bu istisnanın
uygulanmasında temel şart, kazanç ve iradın elde edildiği buluşlara ilişkin
araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım faaliyetlerinin
Türkiye’de gerçekleştirilmiş olmasıdır.
Buluşa yönelik
hakların ihlal edilmesi neticesinde elde edilen gelirler ile buluş nedeniyle
alınan sigorta veya diğer tazminatlar da istisna kapsamındadır.
5.14.2. İstisnadan yararlanacak olanlar
Bu istisna
uygulamasından kurumlar vergisi mükellefleri ile gelir vergisi mükellefleri
yararlanabilecektir.
İstisna şartlarının
sağlanması kaydıyla, gerçek veya tüzel kişilerin tam veya dar mükellefiyete
tabi olmasının istisna uygulanmasında bir önemi yoktur. Dar mükellef
kurumların, Türkiye’de gerçekleştirdikleri araştırma, geliştirme ve yenilik
faaliyetleri ile yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan buluşları için
patent veya faydalı model belgesi almaları halinde, bu buluşlarından elde
edecekleri kazanç ve iratları için istisna hükümlerinden faydalanmaları mümkün
olacaktır.
5.14.3. İstisnadan yararlanma şartları
5.14.3.1.
Buluşlara ilişkin araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile
yazılım faaliyetlerinin Türkiye’de gerçekleştirilmesi
Patentli veya faydalı
model belgeli buluşlardan elde edilen kazanç ve iratların bu istisnaya konu
edilebilmesi için söz konusu buluşlara ilişkin araştırma, geliştirme ve yenilik
faaliyetleri ile yazılım faaliyetlerinin Türkiye’de gerçekleştirilmiş olması
esastır.
Dolayısıyla, yurt
dışında gerçekleştirilen araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile
yazılım faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan buluşlar için Türkiye’de TPE
tarafından tescil edilmiş patent veya faydalı model belgesi alınmış olsa dahi
istisna uygulamasından yararlanılamayacaktır.
5.14.3.2. İncelemeli sistemle patent veya olumlu
araştırma raporu sonucunda faydalı model belgesi alınması
İstisna uygulamasına
konu buluşun, 24.6.1995 tarihli ve 551 sayılı Patent Haklarının Korunması
Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (KHK) kapsamında patent veya faydalı model
belgesi verilerek koruma altına alınan buluşlar arasında olması ve buluşa
ilişkin incelemeli sistemle patent veya olumlu araştırma raporu sonucunda
faydalı model belgesi alınması şarttır.
Dolayısıyla, istisna
uygulamasına konu edilecek buluşlar için TPE tarafından tescil edilmiş
incelemeli sistemle patent veya olumlu araştırma raporu sonucunda faydalı model
belgesi alınması gerekmektedir.
5.14.3.3. İstisna uygulamasından yararlanacak kişilerden
olunması
İstisna
uygulamasından yararlanabilecek kişilerin, 551 sayılı KHK’nın 2. maddesinde
belirtilen nitelikleri taşıması ve bu kişilerin patentli veya faydalı model
belgeli buluşu geliştirme yetkisini haiz bulunması şartıyla, patent veya
faydalı model belgesinin sahibi ya da patent veya faydalı model belgesi
üzerinde tekel niteliğinde özel bir ruhsata sahip olması gerekmektedir.
5.14.3.3.1. İstisnadan yararlanacak kişilerin 551 sayılı
KHK’da belirtilen nitelikleri taşıması
551 sayılı KHK’nın 2.
maddesiyle sağlanan patent veya faydalı model belgesi korumasından;
- Türkiye Cumhuriyeti
sınırları içinde ikametgâhı olan ya da sınai veya ticari faaliyette bulunan
gerçek veya tüzel kişiler,
- Paris Anlaşması
hükümleri dahilinde başvuru hakkına sahip kişiler ile
- Bu kapsam dışında
kalmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti uyruğundaki kişilere kanunen veya fiilen
patent ve/veya faydalı model belgesi koruması tanıyan devletlerin uyruğundaki
gerçek veya tüzel kişiler karşılıklılık ilkesi uyarınca
yararlanabilecektir.
5.14.3.3.2. Patent veya faydalı model belgesi üzerinde
tekel niteliğinde özel bir ruhsata sahip olunması
551 sayılı KHK’nın
88. maddesi uyarınca, gerçek veya tüzel kişiler sahibi oldukları patent veya
faydalı model belgesinin kullanma hakkını, milli sınırların bütünü içinde veya
bir kısmında geçerli olacak şekilde lisans sözleşmesine konu edebilirler.
Patent veya faydalı
model belgesine ilişkin lisans ise inhisari lisans
veya inhisari olmayan lisans şeklinde
verilebilmektedir. Aksi sözleşmede kararlaştırılmamışsa lisansın inhisari olmadığı kabul edilmektedir. Lisans veren, patent
veya faydalı model belgeli buluşu kendisi kullanabileceği gibi üçüncü kişilere
aynı buluşa ilişkin başka lisanslar da verebilmektedir. İnhisari
lisans söz konusu olduğu zaman lisans veren başkasına lisans verememekte olup
hakkını açıkça saklı tutmadıkça kendisi de patent konusu buluşu kullanamamaktadır.
Patent veya faydalı
model belgesi üzerinde tekel niteliğinde özel bir ruhsata sahip olunması,
lisans verenin kendisinin patentli veya faydalı model belgeli buluşu
kullanamadığı inhisari lisans verilmesi halini ifade
etmektedir. Ayrıca, lisans sözleşmesinde inhisari
lisans sahibine patentli veya faydalı model belgeli buluşu geliştirme
yetkisinin de tanınmış olması şarttır.
İnhisari lisans sahibi kişi
ya da kurumların bu istisnadan yararlanabilmeleri için söz konusu lisans
sözleşmelerinin TPE tarafından tescil edilmiş olması gerekmektedir. Ancak, inhisari lisans
sözleşmesi dışındaki lisans sözleşmeleriyle patentli veya faydalı model belgeli
buluşun kullanım haklarını alanlar, bu sözleşmeler TPE tarafından tescil
edilmiş olsa dahi istisnadan faydalanamayacaklardır.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin 11. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde tebliğ metninden
çıkarılan bölüm) [30]
5.14.3.4. Patent veya faydalı model belgesi için sağlanan
koruma süresinin aşılmamış olması (11
Seri No.lu KVK GT’nin 11. maddesi ile bölüm numarası
teselsül ettirilmiştir)
İstisnadan, patent
veya faydalı model belgesi için sağlanan koruma süresi aşılmamak kaydıyla
yararlanılması mümkündür. 551 sayılı KHK uyarınca incelemeli sistemle verilen
patentlerde koruma süresi, TPE’ye başvuru tarihinden itibaren en fazla 20 yıl,
araştırma raporu sonucunda alınan faydalı model belgelerinde ise koruma süresi
TPE’ye başvuru tarihinden itibaren en fazla 10 yıldır. Bu kapsamda, patent veya
faydalı model belgelerine konu buluşlardan, patent veya faydalı model belgesinin
koruma süresinin sona ermesinden sonra elde edilen kazanç ve iratlar için bu
istisnadan yararlanılamayacaktır.
İncelemesiz sistem
ile verilen patentlerde koruma süresi 7 yıl olup bu süre sona ermeden patent
sahibinin talebi üzerine yapılan inceleme sonucunda, incelemeli sistemle patent
verilmesi halinde, incelemeli sistemle patent verildiği tarihten itibaren kalan
koruma süresinin sonuna kadar elde edilen kazanç ve iratlar için istisnadan
yararlanılabilecektir.
5.14.4. (11 Seri No.lu KVK GT’nin 12. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde değiştirilen
bölüm) İstisna uygulaması
Mükellefler, patentli
veya faydalı model belgeli buluşlarından 1.1.2015 tarihinden itibaren elde
ettikleri kazanç ve iratları için ilgili patent veya faydalı model belgesine
sağlanan koruma süresi aşılmamak kaydıyla istisnadan yararlanabileceklerdir.
Ancak, buluşun,
istisnadan yararlanılacak ilk yıl oluşturacağı katma değer dikkate alınarak
devri veya satışı halindeki değerinin tespitine yönelik Maliye Bakanlığı
tarafından değerleme raporu düzenlenmesi şartına ilişkin Kanunun 5/B maddesinin
ikinci fıkrasının (c) bendi hükmü, 6728 sayılı Kanunun 57. maddesi ile
yürürlükten kaldırılmıştır.
Dolayısıyla, 6728
sayılı Kanunun yürürlük tarihi olan 9.8.2016 tarihinden itibaren, Maliye
Bakanlığı tarafından değerleme raporu düzenlenmeksizin, şartları taşıyan
mükellefler istisnadan yararlanabileceklerdir.
5.14.4.1. 9.8.2016 tarihinden önce değerleme raporu
düzenlenmesi amacıyla başvuranların durumu
İstisna uygulamasında
Maliye Bakanlığı tarafından değerleme raporu düzenlenmesi şartına ilişkin
Kanunun 5/B maddesinin ikinci fıkrasının (c) bendi hükmü, 6728 sayılı Kanunun
57. maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır. Ayrıca 6728 sayılı Kanunun geçici
1. maddesinin üçüncü fıkrasında;
“(3)
5520 sayılı Kanunun 5/B maddesinde bu Kanunla yapılan değişikliklerin yürürlük
tarihinden önce, anılan madde kapsamında değerleme raporu düzenlenmesi amacıyla
Maliye Bakanlığına başvuran mükelleflerin bu başvurularına ilişkin patent veya
faydalı model belgelerine konu buluşlarından 1.1.2015 tarihinden itibaren elde
ettikleri kazançları hakkında, 5520 sayılı Kanunun 5/B maddesinin bu Kanunla
yapılan değişiklik sonrası hükümleri uygulanır.”
hükmü yer almaktadır.
Buna
göre, anılan her iki maddenin de yürürlüğe girdiği 9.8.2016 tarihinden önce,
Kanunun 5/B maddesi kapsamında istisnadan yararlanmak üzere değerleme raporu
düzenlenmesi amacıyla Gelir İdaresi Başkanlığına başvuruda bulunmuş olan
mükellefler, başvurularına konu bu buluşlarından 1.1.2015 tarihinden itibaren
elde ettikleri kazançları için değerleme raporu düzenlenmeksizin istisnadan
faydalanabileceklerdir.
5.14.4.2. İstisna kazancın tespiti
Patentli veya faydalı
model belgeli buluşlardan elde edilen kazançların %50’si kurumlar vergisinden
müstesnadır.
Örnek 1: (B) A.Ş.’nin
6.5.2013 tarihinde TPE’ye yapmış olduğu başvuruya istinaden, bu başvurusuna
konu buluşuna ilişkin patent 6.7.2015 tarihinde tescil edilmiştir. (B) A.Ş. söz
konusu patentten doğan tüm haklarını 20.9.2016 tarihinde 5.000.000.- TL’ye (C) A.Ş.’ye satmış ve bu satıştan 4.000.000.- TL kâr elde
etmiştir.
(C) A.Ş. bu patentin
kullanım haklarını, 2.1.2017 tarihinde iki yıl süre ile (E) Ltd. Şti.’ye inhisari lisans
sözleşmesiyle vererek 2017 hesap döneminde 1.000.000.- TL, 2018 hesap döneminde
ise 500.000.- TL kazanç elde etmiştir.
(E) A.Ş. de söz
konusu patente konu buluşu seri üretime tabi tutarak 2017 hesap döneminde
2.000.000.- TL, 2018 hesap döneminde ise 1.000.000.- TL kazanç elde etmiştir.
Buna göre;
- (B) A.Ş.’nin satış kazancının yarısı (4.000.000.- TL x %50)
2.000.000.- TL olup bu tutarın tamamı istisnaya konu edilebilecektir.
- (C) A.Ş. 2017 hesap
dönemi için (1.000.000.- TL x %50) 500.000.- TL,
2018 hesap dönemi
için (500.000.- TL x %50) 250.000.- TL tutarında istisnadan
faydalanabilecektir.
- (E) A.Ş. 2017 hesap
dönemi için (2.000.000.- TL x %50) 1.000.000.- TL,
2018 hesap dönemi
için (1.000.000.- TL x %50) 500.000.- TL tutarında istisnadan
faydalanabilecektir.
Örnek 2: (F) A.Ş. incelemesiz sistemle patent aldığı
ve 7 yıllık koruma süresi 1.4.2018 tarihinde sona erecek buluşu için incelemeli
sistemle patent verilmesi talebiyle 6.5.2015 tarihinde TPE’ye başvurmuştur.
Başvurusu uygun görülen (F) A.Ş.’nin bu buluşu için
2.2.2017 tarihinde, 1.4.2031 tarihinde koruma süresi sona ermek üzere
incelemeli sistemle patent verilmiştir.
- (F) A.Ş. sahibi
olduğu patenti 14.8.2015 tarihinde 1 yıllığına (G) A.Ş.’ye
1.000.000.- TL bedelle kiralamıştır.
- (F) A.Ş. 2018
yılında patente konu bu buluşunu seri üretime tabi tutarak 2.000.000.- TL
kazanç elde etmiştir.
- (F) A.Ş. söz konusu
patenti 5.5.2019 tarihinde (H) A.Ş.’ye satmış ve bu
satıştan 1.800.000.- TL kazanç elde etmiştir.
- (H) A.Ş. ise aynı
patenti iki ay sonra (5.7.2019) (K) A.Ş.’ye satmış ve
bu satıştan 400.000.- TL kazanç elde etmiştir.
- (K) A.Ş. söz konusu
buluşu seri üretime tabi tutarak 2020 yılında 3.000.000.- TL kazanç elde
etmiştir.
Buna göre;
-
(F) A.Ş.’nin sahip olduğu incelemesiz patenti (G) A.Ş.’ye kiralaması nedeniyle elde ettiği 1.000.000.- TL
tutarındaki kazancı istisnaya konu edilemeyecektir.
- (F) A.Ş.’nin incelemeli
sistemle patent aldığı buluşunu seri üretime tabi tutarak elde ettiği
2.000.000.- TL’lik kazancın %50’si (1.000.000.- TL) kurumlar vergisinden
istisna edilebilecektir. Bu patentin satışından elde edilen 1.800.000.- TL’lik
kazancın %50’si olan 900.000.- TL için de bu istisnadan faydalanılabilecektir.
- (H) A.Ş. ise satın
aldığı patentin (K) A.Ş.’ye satışından elde ettiği
400.000.- TL tutarındaki kazancının %50’sini (200.000.- TL) istisnaya konu
edebilecektir.
-
(K) A.Ş. buluşu seri üretime tabi tutarak elde ettiği 3.000.000.- TL
tutarındaki kazancının %50’si olan 1.500.000.- TL’lik tutarı istisnaya konu
edebilecektir.
5.14.4.2.1. Buluşun üretim sürecinde
kullanılması halinde kazancın tespiti
Maddenin üçüncü
fıkrası gereğince, buluşun üretim sürecinde kullanılması sonucu üretilen
ürünlerin satışından elde edilen kazançların, patentli veya faydalı model
belgeli buluşa atfedilen kısmı, ayrıştırılmak suretiyle transfer
fiyatlandırması esaslarına göre tespit edilecektir.
Öte yandan, maddenin
yedinci fıkrası hükmüyle, üçüncü fıkrada yer alan transfer fiyatlandırması
suretiyle ayrıştırma yöntemi yerine satış, hasılat, gider, harcama, maliyet
veya benzeri unsurları dikkate alarak kazancın ayrıştırılmasında
basitleştirilmiş yöntemler tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
Bu kapsamda, patentli veya faydalı model belgeli buluşunu üretim sürecinde
kullanan mükelleflerin tercih etmeleri halinde, ürettikleri ürünlerin
satışından elde ettikleri kazançlarının patentli veya faydalı model belgeli
buluşa atfedilen kısmını, maliyet unsurlarını dikkate alarak ayrıştırmaları
mümkündür.
Buluşun üretim
sürecinde kullanılması sonucu üretilen ürünlerin satışından elde edilen
kazançların, patentli veya faydalı model belgeli buluşa atfedilen kısmının maliyet
unsurları dikkate alınarak ayrıştırılmasında, buluşla ilgili maliyetlerin
buluşun üretim sürecinde kullanılması sonucu üretilen ürünlerin toplam maliyeti
içerisindeki payı dikkate alınacaktır.
Buluşla ilgili
maliyetlerin buluşun üretim sürecinde kullanılması sonucu üretilen ürünlerin
toplam maliyeti içerisindeki payının tespitinde, buluşun üretim sürecinde
kullanılmasıyla ilgili olarak katlanılan tüm giderler dikkate alınacaktır. Bu
kapsamda, buluşla ilgili olarak aktifleştirilen Ar-Ge harcamaları için ayrılan amortismanlar ile üretim sürecinde kullanılması nedeniyle
buluşa ilişkin olarak katlanılan;
- İlk madde ve
malzeme giderleri,
- İşçilik giderleri,
- Genel üretim
giderlerinden düşen pay,
- Genel yönetim
giderlerinden düşen pay
gibi giderler dikkate
alınmak suretiyle buluşla ilgili katlanılan maliyetler hesaplanacak ve buluşla
ilgili maliyetlerin üretilen ürünlerin toplam maliyeti içerisindeki payı tespit
edilecektir.
Örnek: (T) A.Ş.’nin
patentle korunan buluşunu üretim sürecinde kullanarak 2017 yılında ürettiği
çamaşır makinelerinin toplam üretim maliyeti 20.000.000.- TL’dir. Söz konusu
çamaşır makinelerinin toplam maliyetinin 2.000.000.- TL’lik kısmını patentle
korunan buluşun üretim sürecinde kullanılması nedeniyle katlanılan maliyetler
oluşturmaktadır.
(T) A.Ş. ürettiği bu
çamaşır makinelerinin satışından 2017 yılında 3.000.000.- TL kazanç elde
etmiştir.
Buna
göre, (T) A.Ş.’nin 2017 yılında bu çamaşır
makinelerinin satışından elde ettiği kazancının, üretimde kullanılan ve
patentle korunan buluşuna atfedilebilecek kısmı [3.000.000.- TL x (2.000.000.-
TL / 20.000.000.- TL)=] 300.000.- TL olup bu kazancının %50’lik kısmı olan
(300.000.- TL x %50) 150.000.- TL istisna uygulamasında dikkate
alınabilecektir.
5.14.4.3. Kesinti uygulaması
İstisna uygulaması,
patent veya faydalı model belgesi alınan buluş dolayısıyla elde edilen kazanç
ve iratlar üzerinden vergi kesintisi yapılmasına engel teşkil etmeyecektir.
Ancak, Kanunun 5/B
maddesi kapsamında istisnadan yararlanılabilecek serbest meslek kazançları ile
gayrimenkul sermaye iratları üzerinden yapılacak vergi kesintisi %50 indirimli
olarak uygulanacaktır. Kazanç ve iratları kesinti yoluyla vergilenen ve
beyanname vermesi gerekmeyen mükellefler için indirimli vergi kesintisi en
fazla 5 yıl süre ile uygulanacaktır.
Örnek 1: (BB) A.Ş. Türkiye’de gerçekleştirdiği
araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan buluşunu
TPE’ye tescil ettirerek incelemeli sistemle patent almış ve bu patenti 2016
yılında Türkiye’de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef (HS)
firmasına satmıştır. (HS) firması ise patente konu bu buluşun kullanım
haklarını, 16.8.2016 tarihinde buluşu Türkiye’deki üretim faaliyetlerinde
kullanacak olan (ÇB) Ltd. Şti.’ye üç yıllığına inhisari lisansla vermiştir.
Bu kiralama nedeniyle
dar mükellef (HS) firmasına yapılacak kira ödemeleri üzerinden Kanunun 30.
maddesinin birinci fıkrası uyarınca %20 oranında yapılacak kesinti, %50
indirimli olarak %10 oranında uygulanacaktır. Söz konusu indirimli oran en
fazla 5 yıl süreyle uygulanabilecektir.
Örnek 2: Serbest meslek erbabı (MF), Türkiye’de
gerçekleştirdiği faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan buluşunun patentini
1.6.2015 tarihinde tescil ettirmiş ve patent üzerindeki hakkını 25.10.2016
tarihinde (MT) A.Ş.’ye 100.000.- TL’ye satmıştır.
(MT) A.Ş. Gelir Vergisi Kanununun 18. maddesi kapsamında istisnadan faydalanan
serbest meslek erbabı (MF)’ye yapacağı ödemelerin tamamı (100.000.- TL)
üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca belirlenen kesinti
oranının %50’si nispetinde gelir vergisi kesintisi yapacaktır.
Örnek 3: Tam mükellef Bay (T), Türkiye’de
gerçekleştirdiği araştırma ve geliştirme faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan
buluşunun patentini tescil ettirerek beyana tabi bir kazancı olmayan (U) gerçek
kişisine satmış; (U) gerçek kişisi de bu patenti 23.11.2016 tarihinde (Z) A.Ş.’ye yıllık 10.000.- TL bedel üzerinden 8 yıllığına
kiralamıştır. (Z)
A.Ş. (U) gerçek kişisine yapacağı kira ödemelerinde, şartların sağlanmış olması
halinde, 5 yıl boyunca gelir vergisi kesintisi oranını %50 indirimli olarak
uygulayacaktır. İndirimli vergi kesintisi en fazla 5 yıl süre ile
uygulanacağından (Z) A.Ş. kira süresinin son 3 yılına ilişkin kira
ödemelerinden normal oranda kesinti yapacaktır. [31]
5.14.5. Diğer hususlar
5.14.5.1. 1.1.2015 tarihinden önce tescil edilmiş
patentli veya faydalı model belgeli buluşların durumu
1.1.2015 tarihinden
önce alınan ve koruma süresi henüz dolmamış olan patent veya faydalı model
belgelerine ilişkin buluşlardan 1.1.2015 tarihinden itibaren kalan koruma
süresince elde edilen kazanç ve iratlar için istisnadan yararlanılabilecektir.
Ancak, koruma süresi 1.1.2015 tarihinden önce dolmuş olan patentli veya faydalı
model belgeli buluşlardan elde edilen kazanç ve iratlar için istisnadan
yararlanılamayacaktır.
Örnek 1: (MK) A.Ş. incelemeli sistemle patent
başvurusunu TPE’ye 2.4.2012 tarihinde yapmış olup 2.2.2014 tarihinde patent
almıştır. (MK) A.Ş. patent başvurusuna konu olan buluştan koruma süresi içinde
kalan 1.1.2015-2.4.2032 döneminde elde ettiği kazançlar için, istisna
şartlarını sağlamak koşuluyla, istisnadan yararlanabilecektir. (MK) A.Ş.’nin sahip olduğu bu patent dolayısıyla 1.1.2015 tarihinden
önce elde ettiği kazanç ve iratlar ise bu istisnaya konu edilemeyecektir.
Örnek 2: (A) A.Ş. faydalı model belgesi başvurusunu
TPE’ye 5.1.2012 tarihinde yapmış olup 1.8.2012 tarihinde araştırma raporu
sonucunda faydalı model belgesini almıştır. (A) A.Ş.,
faydalı model belgesi başvurusuna konu olan buluştan koruma süresi içinde kalan
1.1.2015-5.1.2022 döneminde elde ettiği kazançlar için, istisna şartlarını
sağlamak koşuluyla, istisnadan yararlanabilecektir.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin 13. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde tebliğ metninden
çıkarılan paragraf) [32]
5.14.5.2. Sınai
mülkiyet hakkının devredilmesi, satılması veya kiralanması işlemlerinin
tescili
Patent veya faydalı
model belgesinin devredilmesi, satılması veya inhisari
lisans verilmesi dahil kiralanması durumlarında bu
istisnadan yararlanılabilmesi için devir, satış veya kiralama işlemlerinin TPE
tarafından tutulan Sicile tescil edilmesi gerekmektedir.
Patent veya faydalı
model belgesini devralanlar, satın alanlar veya inhisari
lisans sahipleri, şartların sağlanması kaydıyla, bu işlemlerin Sicile tescil
edildiği tarihten itibaren istisnadan yararlanabileceklerdir.
5.14.5.3. Araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri
ile yazılım faaliyetlerinin bir kısmının veya tamamının yurt dışında
gerçekleştirilmesi
Araştırma,
geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım faaliyetlerinin bir kısmının
yurt dışında yapılması veya yurt dışındaki gerçek kişiler ile kurum ve
kuruluşlardan mesleki veya teknik destek, danışmanlık hizmeti ve diğer
hizmetler alınması veya bunlara analiz yaptırılması gibi hallerde, araştırma,
geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım faaliyetlerinin sadece
Türkiye’de gerçekleştirilen kısmına isabet eden tutarla sınırlı olmak üzere
istisnadan yararlanılabilecektir.
Dolayısıyla, tamamı
yurt dışında gerçekleştirilmiş olan araştırma, geliştirme ve yenilik
faaliyetleri ile yazılım faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan buluşlar için 551
sayılı KHK kapsamında Türkiye’de patent veya faydalı model belgesi alınmış olsa
dahi bu istisnadan yararlanılması mümkün değildir.
5.14.5.4. Patent veya faydalı model belgesinin geriye
dönük olarak hükümsüz sayılması
Yetkili mahkemeler
tarafından patent veya faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne karar verilmesi
halinde, kararın sonuçları geçmişe etkili olacağından, bu patent veya faydalı
model belgelerine konu buluşlardan elde edilen kazanç ve iratlar için uygulanan
istisna dolayısıyla zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil
edilecektir.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin 14. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde tebliğ metninden
çıkarılan bölüm) [33]
5.14.5.5. İstisna uygulamalarında tercih (11 Seri No.lu KVK GT’nin 14.
maddesi ile bölüm numarası teselsül ettirilmiştir)
Mükellefler, hem 4691
sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanununun geçici 2. maddesinde hem de bu
maddede yer alan şartları sağlasalar dahi söz konusu buluştan elde edilen
kazançlarına bu istisnalardan sadece biri uygulanabilecektir. Dolayısıyla,
buluşlarından elde ettikleri kazançları için bu maddede yer alan istisnadan
yararlanan mükellefler bu kazançları için ayrıca 4691 sayılı Kanun kapsamında
kazanç istisnasından yararlanamayacaklardır.
Öte
yandan mükelleflerin, araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım
faaliyetlerine ilişkin harcamalarının bu Kanunun 10. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında veya 5746 sayılı Kanunun 3. maddesi kapsamında
Ar-Ge indirimine konu edilmiş olması, bu faaliyetleri sonucu ortaya çıkan
buluşlarından sağlanan kazançlar nedeniyle Kanunun 5/B maddesinde düzenlenen
istisna uygulamasından yararlanmalarına engel teşkil etmeyecektir.
Diğer taraftan, sınai
mülkiyet haklarında uygulanan bu istisnadan yararlanan mükellefler söz konusu
kazançlarına ilişkin olarak diğer istisna uygulamalarından
yararlanamayacaklardır.
5.15. (11 Seri No.lu KVK GT’nin 15. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde eklenen bölüm) Sat-kirala-geri
al işlemlerinden doğan kazançlarda istisna uygulaması
6728
sayılı Kanunun 56. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci
fıkrasına eklenen (j) bendiyle, her türlü taşınır ve taşınmaz malların 6361
sayılı Kanun kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri
alınması şartıyla, kurumlar tarafından finansal kiralama şirketleri, katılım
bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarına satışından doğan kazançlar ile bu
kurumlarca söz konusu varlıkların devralındığı kuruma kira süresi sonunda
devrinden doğan kazançlara yönelik istisna uygulaması düzenlenmiştir.
Bu istisna
uygulamasında;
- Kiracı; her türlü taşınır ve taşınmaz
mallarını 6361 sayılı Kanun kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme
sonunda geri alınması şartıyla, kiralayan kurumlara devreden kurumları,
- Kiralayan kurumlar; finansal kiralama
şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankalarını,
- Sat-kirala-geri al işlemi; her türlü
taşınır ve taşınmaz malların 6361 sayılı Kanun kapsamında geri kiralama amacıyla
ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla, kiracılar tarafından kiralayanlara
satışı, kiralayanlar tarafından kiracılara kiralanması ve kiralayanlarca söz
konusu varlıkların kiracılara kira süresi sonunda devrine ilişkin süreci
ifade etmektedir.
5.15.1. İstisnadan yararlanacak olanlar
Bu istisna
uygulamasından;
- 6361 sayılı Kanun
kapsamında geri kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla
taşınır ve taşınmaz mallarını finansal kiralama şirketleri, katılım bankaları
ile kalkınma ve yatırım bankalarına devreden kurumlar vergisi mükellefleri ile
- Bu varlıkları
devraldıkları kurumlara kira süresi sonunda devreden finansal kiralama
şirketleri, katılım bankaları ile kalkınma ve yatırım bankaları
yararlanabilecektir.
İstisna şartlarının sağlanması
kaydıyla, kurumların tam veya dar mükellefiyete tabi olmasının istisna
uygulamasında bir önemi bulunmamaktadır.
5.15.2. İstisna uygulamasına konu olacak iktisadi
kıymetler
İstisna uygulamasına
her türlü taşınır ve taşınmaz mallar konu olabilecektir.
5.15.2.1. Taşınmazlar
İstisnaya konu
olabilecek taşınmazlar, Türk Medeni Kanununda “Taşınmaz” olarak tanımlanan ve
esas niteliği bakımından bir yerden başka bir yere taşınması mümkün olmayan,
dolayısıyla yerinde sabit olan mallardır. Taşınmazlar ile ilgili olarak bu
Tebliğin (5.6.2.2.1) bölümünde yer alan açıklamalar esas alınacaktır.
5.15.2.2. Taşınırlar
6361 sayılı Kanun
kapsamında kiralamaya konu edilebilen ve kurumların aktifinde yer alan amortismana tabi tüm taşınırlardır.
5.15.3. İstisnadan yararlanma şartları
5.15.3.1. Taşınır veya taşınmazın kiralayanlara, geri
kiralama amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla satıldığı
hususunun sözleşmede yer alması
İstisna uygulaması
açısından, sat-kirala-geri al işlemine ilişkin olarak kiracı ile kiralayan
kurumlar arasında düzenlenecek sözleşmede, bu işleme konu edilen ve kiracı
tarafından kiralayanlara satılan taşınır veya taşınmazın;
- Kiralayan
kurumlarca kiracıya geri kiralanacağına ve
- Sözleşme süresinin
sonunda kiracı tarafından geri alınacağına
ilişkin hüküm bulunması ve
bu hükümlere fiilen uyulması şarttır.
Dolayısıyla,
sat-kirala-geri al işlemine ilişkin olarak kiracı ile kiralayan kurumlar
arasında düzenlenecek sözleşmede bu işleme konu edilen ve kiracı tarafından
kiralayanlara satılan taşınır veya taşınmazın; kiralayan kurumlarca kiracıya
geri kiralanacağına ve sözleşme süresinin sonunda kiracı tarafından geri
alınacağına ilişkin hüküm bulunmaması veya hüküm bulunmakla beraber bu
hükümlere fiilen uyulmaması halinde istisnadan yararlanılması mümkün değildir.
5.15.3.2. Satış kazancının özel fon hesabında tutulması
İstisnaya konu
edilecek satış kazancı, satış işlemi ile birlikte doğacağından, satış işlemi
ister peşin isterse vadeli olarak yapılmış olsun istisna, satışın yapıldığı
dönemde uygulanacaktır.
Bu varlıkların
satışından elde edilecek istisna kazancın, kiracı tarafından pasifte özel bir
fon hesabına alınması gerekmektedir. Bu çerçevede, fon hesabına alınma
işleminin, kiracılarca varlıkların kiralayanlara satışının yapıldığı yılı izleyen
hesap döneminin başından itibaren kazancın beyan edildiği döneme ait kurumlar
vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar yapılması gerekmektedir.
Dolayısıyla, istisna kazanç tutarı, satışın yapıldığı dönemin genel sonuç
hesaplarına yansıyacak olup kurumlar vergisi beyannamesinin ilgili satırında
gösterilmek suretiyle istisnadan yararlanılabilecektir. Anılan istisnadan
geçici vergi dönemleri itibarıyla da yararlanılması mümkün olup belirtilen süre
zarfında söz konusu kazancın fon hesabına alınmaması durumunda, kurumlar
vergisi beyannamesinde istisnadan yararlanılabilmesi mümkün olmadığı gibi
geçici vergi dönemleri itibarıyla yararlanılan istisna nedeniyle zamanında
tahakkuk ettirilmeyen vergilerden kaynaklanan vergi ziyaı
cezası ve gecikme faizi ayrıca aranacaktır.
İstisna, satış
kazancının %100’üne uygulandığından, kazancın tamamı fon hesabına alınacaktır.
5.15.3.3. Fon hesabında tutulan kazancın işletmeden
çekilmemesi
Fon hesabına alınan
kazanç tutarı kiracı tarafından sadece, gerek kira süresi boyunca gerekse kira
süresinin sonunda varlıkların geri alınmasından sonra bu varlıklar için
ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan
kurumlara devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden
amortismanlar hariç) itfasında kullanılabilecektir.
Ancak,
fon hesabına alınan kazanç tutarının bunun dışında, başka bir hesaba
nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze
aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde (bu Kanuna göre yapılan devir ve
bölünmeler hariç), istisna uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme
faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
Sat-kirala-geri al
işlemine konu edilen varlıklara ilişkin olarak gerek kira süresi boyunca
gerekse kira süresinin sonunda varlıkların geri alınmasından sonra kiracılar
tarafından hesaplanacak amortismanların, kiralayan
kurumlara devrinden önce (birden fazla kere sat-kirala-geri al işlemine konu
edilen varlıkların ilk kez devrinden önce) ilgili varlığın kiracıdaki net
bilanço aktif değerine isabet eden kısmı kurum kazancının tespitinde dikkate
alınabilecek, kalan kısmı ise sadece özel fon hesabından mahsup
edilebilecektir.
Örnek: (Ç) A.Ş. 13.5.2014 tarihinde 2.500.000.-
TL’ye iktisap ettiği ve aktifine aldığı taşınırını 8.9.2016 tarihinde
sat-kirala-geri al işlemine konu ederek (D) Katılım Bankası A.Ş.’ye
3.000.000.- TL bedelle devretmiştir. Bu sürede (Ç) A.Ş.’nin
söz konusu taşınırı için ayırdığı amortisman tutarı
500.000.- TL’dir.
(Ç) A.Ş. istisnaya
konu 1.000.000.- TL tutarındaki kazancını pasifte özel bir fon hesabında takip
edecektir. Özel fon hesabında takip edilecek olan bu tutar sadece,
sat-kirala-geri al işlemine konu edilen taşınıra ilişkin olarak gerek kira
süresi boyunca, gerekse kira süresinin sonunda taşınırın geri alınmasından
sonra 3.000.000.- TL üzerinden ayrılacak amortismanların,
bu tutar ile taşınırın (D) Katılım Bankası A.Ş.’ye
devredildiği tarihte kiracıdaki net bilanço aktif değeri arasındaki fark olan
(3.000.000.- TL- 2.000.000.- TL =) 1.000.000.- TL’ye isabet eden kısmına mahsup
edilmek suretiyle kullanılabilecektir. Dolayısıyla, gerek kira süresi boyunca,
gerekse kira süresinin sonunda taşınırın geri alınmasından sonra 3.000.000.- TL
üzerinden ayrılacak toplam amortismanların, en fazla
2.000.000.- TL’lik kısmı kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecek olup
kalan 1.000.000.- TL’lik kısmı ise özel fon hesabından mahsup edilecektir.
Söz konusu özel fon
hesabının bu taşınır için ayrılacak amortismanların
(bu varlıkların kiralayan kurumlara devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif
değerine isabet eden amortismanlar hariç) itfası dışında kullanılması mümkün
bulunmamaktadır. Özel fon hesabında yer alan tutarın herhangi bir şekilde başka
bir hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana
merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde istisna uygulanması
nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı
cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
5.15.4. İstisna uygulaması
Taşınır ve taşınmaz
malların, sat-kirala-geri al işlemine konu edilmesi dolayısıyla kiracı nezdinde
doğan ve istisna uygulamasına konu kazanç tutarı, satış tarihi itibarıyla
hesaplanacaktır. İstisna kapsamındaki değerlerin satışından kaynaklanan
alacaklar için alınan faiz, komisyon ve benzeri gelirler, istisna kazancın
tespitinde dikkate alınmayacaktır. Aynı şekilde, satış bedelinin döviz
cinsinden belirlenmesi durumunda ortaya çıkan kur farklarının da istisna
kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Döviz üzerinden
veya vadeli olarak gerçekleşen satışlarda, yabancı paraların ya da alacakların
değerlemesinden kaynaklanan unsurlar vergi matrahının tespitinde gelir veya
gider unsuru olarak dikkate alınacaktır.
İstisnaya konu edilen
satış kazancı, kiracı tarafından pasifte özel bir fon hesabında tutulacak ve
özel fon hesabında tutulan bu tutar sadece kiracı tarafından bu varlıklar için
ayrılacak amortismanların (bu varlıkların kiralayan
kurumlara devrinden önce kiracıdaki net bilanço aktif değerine isabet eden
amortismanlar hariç) itfasında kullanılabilecektir.
Örnek 1: (E) A.Ş. 1.000.000.- TL bedelle aktifine
kayıtlı taşınırı için toplam 680.000.- TL amortisman
ayırdıktan sonra bu taşınırı sat-kirala-geri al işlemine konu ederek 15.8.2016
tarihinde 800.000.- TL bedel üzerinden (F) Finansal Kiralama A.Ş.’ye devretmiştir.
(F) Finansal Kiralama
A.Ş., 800.000.- TL ana para ve 400.000.- TL faiz olmak
üzere toplam 1.200.000.- TL kira ödemesi karşılığında (E) A.Ş.’ye
5 yıllık süreyle kiraladığı bu taşınırı 16.8.2021 tarihinde (E) A.Ş.’ye 1.000.- TL bedelle geri satmıştır.
(E) A.Ş. 480.000.- TL
tutarındaki istisna kazancını pasifte özel bir fon hesabına alarak, bu tutarın
tamamı için istisnadan yararlanabilecektir.
(E) A.Ş. söz konusu
taşınıra ilişkin sat-kirala-geri al işleminden kaynaklanan kullanım hakkını
Vergi Usul Kanununun mükerrer 290. maddesi hükümleri çerçevesinde “260 Haklar”
hesabında 800.000.- TL bedelle takip edecektir. (E) A.Ş.’nin
bu taşınır için yıllık olarak hesaplayacağı amortismanın
(480.000.- TL / 800.000.- TL=) %60’lık kısmı özel fon hesabından karşılanacak;
sadece (320.000.- TL / 800.000.- TL=) %40’lık kısmı ise kurum kazancının
tespitinde dikkate alınabilecektir.
2. satış: (F)
Finansal Kiralama A.Ş.’nin taşınırı (E) A.Ş.’ye geri satışı:
(F) Finansal Kiralama
A.Ş.’nin (E) A.Ş.’den satın
aldığı ve aktifinde iz bedeliyle takip ettiği taşınırı kira süresi sonunda
1.000.- TL bedelle (E) A.Ş.’ye geri satışından doğan
kazancı istisna uygulamasına konu edilebilecektir.
Öte yandan, (F)
Finansal Kiralama A.Ş.’nin sat-kirala-geri al
işlemine ilişkin faiz gelirlerinin ise istisna kapsamında değerlendirilmeyeceği
tabiidir.
Örnek 2: (G) A.Ş. 8.000.000.- TL bedelle aktifine
kayıtlı olan taşınmazı için toplam 1.600.000.- TL amortisman
ayırdıktan sonra bu taşınmazı sat-kirala-geri al işlemine konu ederek 22.8.2016
tarihinde 10.000.000.- TL bedel üzerinden (H) Finansal Kiralama A.Ş.’ye devretmiştir.
(H) Finansal Kiralama
A.Ş., söz konusu taşınmazı (G) A.Ş.’ye
10.000.000.- TL ana para ve 6.000.000.- TL faiz olmak üzere toplam 16.000.000.-
TL kira ödemesi karşılığında 8 yıl süreyle kiralamıştır.
Kira süresinin
bitiminde taşınmazı (H) Finansal Kiralama A.Ş. 1.000.- TL bedelle (G) A.Ş.’ye geri satmıştır. (G) A.Ş. bu taşınmazını 25.11.2024
tarihinde (İ) Ltd. Şti.’ne 13.000.000.- TL bedelle
satmıştır.
(G) A.Ş. 3.600.000.-
TL istisna kazanç tutarını pasifte özel bir fon hesabına alarak, bu tutarın
tamamı için istisnadan yararlanabilecektir.
(G) A.Ş.’nin “260 Haklar” hesabında 10.000.000.- TL bedelle takip
edeceği söz konusu taşınmazla ilgili sat-kirala-geri al işleminden kaynaklanan
kullanım hakkına ilişkin olarak yıllık olarak hesaplayacağı amortismanın
(3.600.000.- TL / 10.000.000.- TL=) %36’lık kısmı özel fon hesabından
karşılanacak; en fazla (6.400.000.- TL / 10.000.000.- TL=) %64’lük kısmı ise
kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir.
2. satış: (H)
Finansal Kiralama A.Ş.’nin taşınmazı (G) A.Ş.’ye geri satışı:
(H) Finansal Kiralama
A.Ş.’nin (G) A.Ş.’den satın
aldığı ve aktifinde iz bedeliyle takip ettiği taşınmazı kira süresi sonunda
1.000.- TL bedelle (G) A.Ş.’ye geri satışından doğan
kazanç istisna uygulamasına konu edilebilecektir.
Öte yandan, (H)
Finansal Kiralama A.Ş.’nin sat-kirala-geri al
işlemine ilişkin faiz gelirlerinin ise istisna kapsamında değerlendirilmeyeceği
tabiidir.
3. satış: (G) A.Ş.’nin taşınmazı (İ) Ltd. Şti.’ne
satışı:
(G)
A.Ş. 22.8.2016 tarihinde sat-kirala-geri al işlemine konu ettiği ve (H)
Finansal Kiralama A.Ş.’den 1.000.- TL bedelle geri
aldıktan sonra 10.001.000.- TL bedelle aktifine kaydetmiş olduğu bu taşınmazı
25.11.2024 tarihinde (İ) Ltd. Şti.’ne 13.000.000.- TL
bedelle satmıştır. Satış bedelinin tamamı aynı tarihte (G) A.Ş.’nin banka hesabına aktarılmıştır.
(G) A.Ş. söz konusu
taşınmazın kullanım hakkı dolayısıyla kira süresi boyunca 1.152.000.- TL özel
fon hesabından mahsup edilmek ve 2.048.000.- TL de kurum kazancının tespitinde
dikkate alınmak suretiyle toplam 3.200.000.- TL amortisman
ayırmıştır.
(G) A.Ş.’nin sat-kirala-geri al işlemine konu etmiş olduğu taşınmazın,
(H) Finansal Kiralama A.Ş.’den geri alındıktan sonra
(İ) Ltd. Şti.’ne satışından elde edilen kazanç,
kiralayan kuruma devrinden önce bu taşınmazın (G) A.Ş.’deki
net bilanço aktif değeri ile sat-kirala-geri al işleminin başlangıcından
itibaren bu taşınmaza ilişkin olarak kazancın tespitinde dikkate alınan toplam amortisman tutarı dikkate alınarak hesaplanacaktır.
(G) A.Ş.’nin bu satış işlemi normal bir duran varlık satışı gibi
kayıtlara alınacak olup özel fon hesabında yer alan bakiye tutar birikmiş amortismanlar gibi değerlendirilecektir. Buna göre, (G)
A.Ş.’nin bu satış işlemi ile ilgili muhasebe kaydı
aşağıdaki gibi olacaktır.
Ayrıca, Kanunun 5.
maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde yer alan şartların sağlanması
halinde, taşınmazın (İ) Ltd. Şti.’ne satış işleminden
doğan kazancın %75’lik kısmı anılan bentte düzenlenen istisnaya konu
edilebilecektir.
Öte
yandan, taşınır veya taşınmazların bir kiracı kurum tarafından, sat-kirala-geri
al sürecinin tamamlanması kaydıyla, birden fazla defa sat-kirala-geri al
işlemine veya kira sertifikası ihracına konu edilmesinden sonra üçüncü kişilere
satılması halinde, üçüncü kişilere yapılan satıştan doğan kazancın tespitinde,
taşınır veya taşınmazın bu kiracı tarafından ilk defa bu işlemlere konu edildiği
tarihteki net bilanço aktif değeri dikkate alınacaktır.
5.15.4.1. Varlıkların
sat-kirala-geri al süreci tamamlanmadan üçüncü kişi ve kurumlara
satılması durumu
Taşınır ve taşınmaz
malların, sat-kirala-geri al süreci tamamlanmadan kiralayan kurumlar tarafından
finansal kiralama yöntemi dahil olmak üzere (6361
sayılı Kanunda yer alan sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerin yerine
getirilememesi halleri hariç), üçüncü kişi ve kurumlara satılması halinde,
kiralayanlar tarafından elde edilen kazanç dolayısıyla bu istisnadan
yararlanılması mümkün bulunmamaktadır. Sat-kirala-geri al işlemine konu taşınır
ve taşınmaz malların kiralayanlar tarafından üçüncü kişi ve kurumlara satılması
durumunda, kiralayan kurumlara devrinden önce bu varlıkların kiracıdaki net bilanço
aktif değeri ile bu varlıklar için anılan kurumların kazancının tespitinde
dikkate alınan toplam amortisman tutarı dikkate
alınarak, satışı gerçekleştiren kiralayan nezdinde vergilendirme yapılacaktır.
Bu kapsamda,
sat-kirala-geri al işlemine konu edilen taşınır ve taşınmaz malların ilk defa
bu işleme konu edildiği tarih itibarıyla kiracıdaki net bilanço aktif değeri,
kiracı tarafından kiralayan kuruma bir yazı ile bildirilecektir. Ayrıca, birden
fazla defa sat-kirala-geri al işlemine veya kira sertifikası ihracına konu
edilen taşınır ve taşınmaz mallar için, bunların ilk defa bu işlemlere konu
edildiği tarihten itibaren ayrılan ve kurum kazancının tespitinde dikkate
alınan toplam amortisman tutarı da aynı yazı ile
kiralayan kuruma bildirilecektir.
Sözleşmeden
kaynaklanan yükümlülüklerin yerine getirilememesi nedeniyle sat-kirala-geri al
işleminin tamamlanamaması halinde ise istisna nedeniyle kiracı adına zamanında
tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası
uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil olunacaktır. Kiracı tarafından
sat-kirala-geri al işlemine ilişkin sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerin,
üçüncü kişilere devredilmesi halinde de bu hüküm uygulanacaktır.
Örnek: (M) A.Ş. aktifinde 4.000.000.- TL bedelle
kayıtlı olan taşınmaz için 1.000.000.- TL amortisman
ayırdıktan sonra bu taşınmazı sat-kirala-geri al işlemine konu ederek 1.8.2017
tarihinde 7.500.000.- TL bedel üzerinden (N) Finansal Kiralama A.Ş.’ye devretmiştir.
(N) Finansal Kiralama
A.Ş., 7 yıllığına (M) A.Ş.’ye
7.500.000.- TL ana para ve 3.000.000.- TL faiz olmak üzere toplam 10.500.000.-
TL kira ödemesi karşılığında kiraladığı bu taşınmazı, (M) A.Ş.’nin sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine
getirememesi nedeniyle 4.9.2022 tarihinde (O) Ltd. Şti.’ne
10.000.000.- TL’ye satmıştır.
(M)
A.Ş.’nin sat-kirala-geri al işlemine konu ettiği söz
konusu taşınmazı (N) Finansal Kiralama A.Ş.’ye
satışından kaynaklanan [7.500.000.- TL- (4.000.000.- TL - 1.000.000.- TL)=]
4.500.000.- TL tutarındaki kazancı için istisnadan faydalanması dolayısıyla
zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı
cezası alınmaksızın gecikme faiziyle birlikte (M) A.Ş.’den
tahsil olunacaktır.
Öte
yandan, (M) A.Ş.’nin söz konusu taşınmazı
sat-kirala-geri al işlemine konu etmek suretiyle (N) Finansal Kiralama A.Ş.’ye devrettiği dönem itibarıyla Kanunun 5. maddesinin
birinci fıkrasının (e) bendindeki şartların sağlanmış olması ve bu şartların
sonradan ihlal edilmemesi kaydıyla, bu işlemden doğan 4.500.000.- TL
tutarındaki kazancın %75’lik kısmı için anılan bentte yer alan istisnadan
faydalanılması mümkündür. Bu durumda, bu kazancın kalan %25’lik kısmına
ilişkin olarak zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası alınmaksızın gecikme faiziyle birlikte (M) A.Ş.’den tahsil olunacaktır.
5.15.4.2. İstisna uygulamasında başlangıç tarihi
6728 sayılı Kanunun
56. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin birinci alt bendiyle Kurumlar
Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasına eklenen (j) bendinde
düzenlenen bu istisna, 2.8.2013 tarihinden itibaren yapılan işlemlere
uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Dolayısıyla,
2.8.2013 tarihinden itibaren istisna kapsamındaki taşınmazlarını
sat-kirala-geri al işlemine konu etmiş olan kurumlar vergisi mükelleflerinin,
bu işlemlerden doğan satış kazançlarını, satış işleminin gerçekleştiği tarihi
izleyen takvim yılının başından itibaren ilgili döneme ilişkin kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği tarihe kadar özel fon hesabına almış olmaları kaydıyla
anılan tarihten itibaren bu istisnadan yararlanabilmeleri mümkün bulunmaktadır.
Buna
göre, 2.8.2013 tarihinden sonra gerçekleştirdikleri sat-kirala-geri al
işlemlerinden doğan kazançlarını, satış işleminin gerçekleştiği tarihi izleyen
takvim yılının başından itibaren ilgili döneme ilişkin kurumlar vergisi
beyannamesinin verildiği tarihe kadar, özel fon hesabına almamış olan kurumlar
vergisi mükelleflerinin, ilgili dönem defter kayıtlarında geriye dönük olarak
bu kazançlarının özel fon hesabına alınmasına ilişkin düzeltme yapmaları mümkün
olmadığından, bu işlemleri dolayısıyla istisnadan yararlanamayacakları
tabiidir.
Diğer taraftan,
sat-kirala-geri al işlemine konu edilen taşınır malların satışından elde
edilecek kazançlarda istisna uygulaması 9.8.2016 tarihinden itibaren mümkün
olacaktır.
5.16. (11 Seri No.lu KVK GT’nin 15. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde eklenen bölüm) Kira sertifikası ihracı amacıyla her türlü varlık ve
hakların satışından doğan kazançlarda istisna uygulaması
6728
sayılı Kanunun 56. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci
fıkrasına eklenen (k) bendiyle, her türlü varlık ve hakların, kaynak
kuruluşlarca, kira sertifikası ihracı amacıyla ve sözleşme sonunda geri
alınması şartıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile varlık kiralama
şirketlerince bu varlıkların devralındığı kuruma satışından doğan kazançların
kurumlar vergisinden istisna olmasına yönelik düzenleme yapılmıştır.
Bu istisna
uygulamasında;
- Kaynak kuruluş; kira sertifikası
ihraçlarında varlık ve hakları sözleşme sonunda geri alınması şartıyla varlık
kiralama şirketine devreden kurumları,
- Varlık kiralama şirketi (VKŞ); 6362
sayılı Kanunun 61. maddesi çerçevesinde münhasıran kira sertifikası ihraç etmek
üzere anonim şirket şeklinde kurulmuş olan sermaye piyasası kurumunu
ifade etmektedir.
İstisnanın kapsamına,
kira sertifikası ihracına dayanak her türlü varlık ve haklar girmektedir.
5.16.1. İstisnadan yararlanacak olanlar
Bu istisna
uygulamasından;
- 6362 sayılı Kanun
kapsamında kira sertifikası ihracı amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla
varlık ve haklarını varlık kiralama şirketlerine devreden kurumlar vergisi
mükellefleri ile
- Bu varlık ve
hakları, devraldıkları kurumlara sözleşme süresi sonunda devreden varlık
kiralama şirketleri
yararlanabilecektir.
İstisna şartlarının
sağlanması kaydıyla kurumların tam veya dar mükellefiyete tabi olmalarının
istisna uygulamasında bir önemi bulunmamaktadır.
5.16.2. İstisna uygulamasına konu olacak iktisadi
kıymetler
5.16.2.1. Varlıklar
Varlıklar, kira
sertifikaları ihracına dayanak haklar dışındaki her türlü varlıkları ifade
etmektedir.
5.16.2.2. Haklar
Haklar, kira
sertifikaları ihracına dayanak her türlü hakları ifade etmektedir.
5.16.3. İstisnadan yararlanma şartları
5.16.3.1. Varlık veya hakkın varlık kiralama şirketine,
kira sertifikası ihracı amacıyla ve sözleşme sonunda geri alınması şartıyla
satıldığı hususunun sözleşmede yer alması
İstisna uygulaması
açısından, kira sertifikası ihracına ilişkin olarak kaynak kuruluş ile varlık
kiralama şirketi arasında düzenlenecek sözleşmede, kira sertifikası ihracına
dayanak varlık veya hakkın;
- Kaynak kuruluşça
varlık kiralama şirketine kira sertifikası ihracı amacıyla satıldığına ve
- Sözleşme süresinin
sonunda kaynak kuruluş tarafından geri alınacağına
ilişkin hüküm bulunması ve
bu hükümlere fiilen uyulması şarttır.
Dolayısıyla,
kira sertifikası ihracına ilişkin olarak kaynak kuruluş ile varlık kiralama
şirketi arasında düzenlenecek sözleşmede bu işleme dayanak teşkil eden varlık
veya hakkın; varlık kiralama şirketine kira sertifikası ihracı amacıyla
satıldığına ve sözleşme süresinin sonunda kaynak kuruluş tarafından geri
alınacağına ilişkin hüküm bulunmaması veya hüküm bulunmakla beraber bu
hükümlere fiilen uyulmaması halinde istisnadan yararlanılması mümkün değildir.
5.16.3.2. Satış kazancının özel fon hesabında tutulması
İstisnaya konu
edilecek satış kazancı, satış işlemi ile birlikte doğacağından, satış işlemi
ister peşin isterse vadeli olarak yapılmış olsun istisna, satışın yapıldığı
dönemde uygulanacaktır.
Kira sertifikası
ihracına dayanak teşkil eden varlık ve hakların satışından elde edilecek
istisna kazancın, kaynak kuruluş tarafından pasifte özel bir fon hesabına
alınması gerekmektedir. Bu çerçevede, fon hesabına alınma işleminin, kaynak
kuruluşlarca varlık ve hakların varlık kiralama şirketlerine satışının
yapıldığı yılı izleyen hesap döneminin başından itibaren kazancın beyan
edildiği döneme ait kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarihe kadar
yapılması gerekmektedir. Dolayısıyla, istisna kazanç tutarı, satışın yapıldığı
dönemin genel sonuç hesaplarına yansıyacak olup kurumlar vergisi beyannamesinin
ilgili satırında gösterilmek suretiyle istisnadan yararlanılabilecektir. Anılan
istisnadan geçici vergi dönemleri itibarıyla da yararlanılması mümkün olup
belirtilen süre zarfında söz konusu kazancın fon hesabına alınmaması durumunda,
kurumlar vergisi beyannamesinde istisnadan
yararlanılabilmesi mümkün olmadığı gibi geçici vergi dönemleri itibarıyla
yararlanılan istisna nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergilerden
kaynaklanan vergi ziyaı cezası ve gecikme faizi
ayrıca aranacaktır.
İstisna, satış
kazancının %100’üne uygulandığından, kazancın tamamı fon hesabına alınacaktır.
5.16.3.3. Fon hesabında tutulan kazancın işletmeden
çekilmemesi
Fon hesabına alınan
kazanç tutarı kaynak kuruluş tarafından sadece bu varlıklar için ayrılacak amortismanların (bu varlıkların varlık kiralama şirketine
devrinden önce kaynak kuruluştaki net bilanço aktif değerine isabet eden
amortismanlar hariç) itfasında kullanılabilecektir.
Ancak,
fon hesabına alınan kazanç tutarının bunun dışında, başka bir hesaba
nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana merkeze
aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde (bu Kanuna göre yapılan devir ve
bölünmeler hariç), istisna uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası ve gecikme
faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
Kira sertifikası
ihracına dayanak teşkil eden varlık veya haklara ilişkin olarak kaynak kuruluş
tarafından hesaplanacak amortismanların, varlık kiralama
şirketine ilk kez devrinden önce ilgili varlık veya hakkın kaynak kuruluştaki
net bilanço aktif değerine isabet eden kısmı kurum kazancının tespitinde
dikkate alınabilecek, kalan kısmı ise sadece özel fon hesabından mahsup
edilebilecektir.
5.16.4. İstisna uygulaması
Varlık ve hakların,
kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı
dolayısıyla kaynak kuruluş nezdinde doğan ve istisna uygulamasına konu kazanç
tutarı, satış tarihi itibarıyla hesaplanacaktır. İstisna kapsamındaki varlık ve
hakların satışından kaynaklanan alacaklar için alınan faiz, komisyon ve benzeri
gelirler, istisna kazancın tespitinde dikkate alınmayacaktır. Aynı şekilde,
satış bedelinin döviz cinsinden belirlenmesi durumunda ortaya çıkan kur
farklarının da istisna kazancın tespitinde dikkate alınması mümkün
bulunmamaktadır. Döviz üzerinden veya vadeli olarak gerçekleşen satışlarda,
yabancı paraların ya da alacakların değerlemesinden kaynaklanan unsurlar vergi
matrahının tespitinde gelir veya gider unsuru olarak dikkate alınacaktır.
İstisnaya konu edilen
satış kazancı, kaynak kuruluş tarafından pasifte özel bir fon hesabında
tutulacak ve özel fon hesabında tutulan bu tutar sadece kaynak kuruluş
tarafından bu varlıklar için ayrılacak amortismanların
(bu varlıkların varlık kiralama şirketlerine devrinden önce kaynak kuruluştaki
net bilanço aktif değerine isabet eden amortismanlar hariç) itfasında
kullanılabilecektir.
Kira
sertifikası ihracına dayanak teşkil eden varlık veya hakkın, düzenlenen
sözleşme kapsamında varlık kiralama şirketi tarafından kaynak kuruluşa
kiralanması durumunda söz konusu kiralama işlemi, Vergi Usul Kanununun mükerrer
290. maddesinde yer alan şartları taşıması kaydıyla, anılan madde hükümleri
çerçevesinde değerlendirilecek olup varlık kiralama şirketi ile kaynak kuruluş
tarafından buna göre değerlemeye tabi tutulacaktır. Dolayısıyla, anılan
madde kapsamında değerlendirilen sözleşmelerden kaynaklanan kullanma hakkı
kaynak kuruluş tarafından “260 Haklar” hesabında takip edilmek suretiyle
amortismana tabi tutulabilecek olup kazancın tespitine ve amortisman
uygulamasına ilişkin olarak Tebliğin (5.15.4) bölümünde yer alan açıklamalar
dikkate alınacaktır.
Örnek 1: (R) A.Ş. 5.000.000.- TL bedelle aktifine
kayıtlı olan taşınmaz için 3.400.000.- TL amortisman ayırdıktan
sonra 31.10.2016 tarihinde bu taşınmazı kira sertifikası ihracı amacıyla
8.000.000.- TL bedel üzerinden (Z) Varlık Kiralama A.Ş.’ye
devretmiştir.
(Z) Varlık Kiralama
A.Ş. söz konusu taşınmazı sözleşme süresi sonunda 8.000.000.- TL bedel üzerinden
geri alınmak kaydıyla (R) A.Ş.’ye 3 yıllığına toplam
2.700.000.- TL bedelle kiralamıştır. Kira süresinin sonunda söz konusu taşınmaz
8.000.000.- TL bedelle (R) A.Ş.’ye geri satılmıştır.
(R) A.Ş. 6.400.000.-
TL tutarındaki istisna kazancını pasifte özel bir fon hesabına alarak, bu
tutarın tamamı için istisnadan yararlanabilecektir.
(R) A.Ş. sözleşmeden
kaynaklanan kullanım hakkını Vergi Usul Kanununun mükerrer 290. maddesi
hükümleri çerçevesinde “260 Haklar” hesabında 8.000.000.- TL bedelle takip edecektir.
(R) A.Ş.’nin bu taşınmaz için yıllık olarak
hesaplayacağı amortismanın (6.400.000.- TL /
8.000.000.- TL=) %80’lik kısmı özel fon hesabından karşılanacak; sadece
(1.600.000.- TL / 8.000.000.- TL=) %20’lik kısmı ise kurum kazancının
tespitinde dikkate alınabilecektir.
(Z) Varlık Kiralama
A.Ş.’nin kira sertifikası ihracı dolayısıyla elde
edeceği kira gelirlerinin ise istisna kapsamında değerlendirilmeyeceği
tabiidir.
Öte
yandan, kira sertifikası ihracına dayanak teşkil eden varlık veya hakkın varlık
kiralama şirketi tarafından üçüncü bir kişiye kiralanması durumunda ise
sözleşmeye konu varlık veya hakkın kullanım hakkının kaynak kuruluşa devri söz
konusu olmadığından, bu kiralama işleminin varlık kiralama şirketi ile kaynak
kuruluş tarafından Vergi Usul Kanununun mükerrer 290. maddesi hükümleri
çerçevesinde değerlendirilmesi ve buna göre değerlemeye tabi tutulması söz
konusu olmayacaktır. Dolayısıyla, bu varlık veya hakka ilişkin olarak kira
süresi boyunca kaynak kuruluş tarafından amortisman
hesaplanmayacaktır.
Kira sertifikası
ihracı amacıyla varlık kiralama şirketine devredilen varlık ve hakların
sözleşme süresi sonunda varlık kiralama şirketinden geri alınmasından sonra
kaynak kuruluş tarafından üçüncü kişi ve kurumlara satılması durumunda, kira
sertifikası ihracı amacıyla ilk defa varlık kiralama şirketine devrinden önce
bu varlıkların kaynak kuruluştaki net bilanço aktif değeri ile ilk defa kira
sertifikası ihracı amacıyla devredildikleri hesap döneminden itibaren bu
varlıklarla ilgili olarak ayrılan ve anılan kurumların kazancının tespitinde
dikkate alınan toplam amortisman tutarı dikkate
alınarak kaynak kuruluş nezdinde vergilendirme yapılacaktır.
Örnek 2: (Ö) A.Ş. 7.000.000.- TL bedelle aktifine
kayıtlı olan taşınır için 5.600.000.- TL amortisman ayırdıktan
sonra 21.9.2016 tarihinde bu taşınırı kira sertifikası ihracı amacıyla ve
sözleşme süresi sonunda geri alınmak kaydıyla 5.000.000.- TL bedel üzerinden
(P) Varlık Kiralama A.Ş.’ye devretmiştir.
(P) Varlık Kiralama
A.Ş. söz konusu taşınırı (T) A.Ş.’ye 3 yıllığına
toplam 1.800.000.- TL bedelle kiralamıştır. Kira süresi boyunca bu taşınırla
ilgili olarak (P) Varlık Kiralama A.Ş. tarafından toplam 1.500.000.- TL amortisman ayrılmış ve kurum kazancının tespitinde dikkate
alınmış olup kira süresinin sonunda söz konusu taşınır 5.000.000.- TL bedelle
(Ö) A.Ş.’ye geri satılmıştır.
(Ö) A.Ş. 23.9.2019
tarihinde geri devraldığı bu taşınırı 19.10.2020 tarihinde 6.000.000.- TL
bedelle (R) Ltd. Şti.’ne satmıştır.
(Ö) A.Ş. 3.600.000.-
TL istisna kazanç tutarını pasifte özel bir fon hesabına alarak, bu tutarın
tamamı için istisnadan yararlanabilecektir.
Kira sertifikası
ihracına dayanak teşkil eden taşınırın varlık kiralama şirketi tarafından (T) A.Ş.’ye kiralanması nedeniyle, bu taşınıra ilişkin olarak
kira süresi boyunca kaynak kuruluş tarafından amortisman
hesaplanmayacaktır. (P) Varlık Kiralama A.Ş.’nin söz
konusu taşınırı 5.000.000.- TL bedelle aktifine kaydedeceği tabiidir.
(P) Varlık Kiralama
A.Ş.’nin söz konusu taşınırı (Ö) A.Ş.’ye
geri satışından doğan 1.500.000.- TL tutarındaki kazancının tamamı kurumlar
vergisinden istisna edilebilecektir.
Öte yandan, (P)
Varlık Kiralama A.Ş.’nin söz konusu kira sertifikası
ihracı işlemi dolayısıyla elde edeceği kira gelirlerinin istisna kapsamında
değerlendirilmeyeceği tabiidir.
(Ö) A.Ş. söz konusu
taşınırı geri aldıktan sonra 5.000.000.- TL üzerinden yıllık olarak
hesaplayacağı amortismanın (3.600.000.- TL /
5.000.000.- TL=) %72’lik kısmını özel fon hesabından mahsup edecek, kalan
(1.400.000.- TL / 5.000.000.- TL=) %28’lik kısmını ise gider veya maliyet
olarak dikkate alabilecektir.
Buna göre, (Ö) A.Ş.’nin bu taşınır için 2019 hesap döneminde ayıracağı amortismanın 500.000.- TL olması halinde bu tutarın
140.000.- TL’lik kısmı kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecek olup
360.000.- TL’lik kısmı ise özel fon hesabından mahsup edilecektir.
(Ö) A.Ş.’nin bu satış işleminden elde ettiği 6.240.000.- TL
tutarındaki kazanç genel hükümlere göre kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.
(Ö) A.Ş.’nin bu satış işlemi normal bir duran varlık satışı gibi
kayıtlara alınacak olup özel fon hesabında yer alan tutar birikmiş amortismanlar gibi değerlendirilecektir. Buna göre, (Ö)
A.Ş.’nin bu satış işlemi ile ilgili olarak muhasebe
kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.
Söz konusu taşınır
için (P) Varlık Kiralama A.Ş. tarafından hesaplanan ve kazancın tespitinde
dikkate alınan 1.500.000.- TL amortisman tutarı, (Ö)
A.Ş. tarafından taşınırın (R) Ltd. Şti.’ne satıldığı
hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesinde kanunen kabul edilmeyen
gider olarak kurum kazancına dahil edilecektir.
Bu kapsamda, kira
sertifikası ihracına dayanak teşkil eden varlık ve haklara ilişkin olarak
varlık kiralama şirketi tarafından ayrılan ve kurumun kazancının tespitinde
dikkate alınan toplam amortisman tutarı sözleşme
süresinin bitiminde bir yazı ile kaynak kuruluşa bildirilecektir.
Ayrıca,
kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketine devredilen varlık
veya hakkın, sözleşme sonunda geri alınmış olması kaydıyla, aynı kaynak kuruluş
tarafından birden fazla defa kira sertifikası ihracına veya sat-kirala-geri al
işlemine konu edilmesinden sonra üçüncü kişilere satılması halinde, bu satış
kazancının tespitinde varlık veya hakkın bu kaynak kuruluş tarafından ilk defa
bu işlemlere konu edildiği tarihteki net bilanço aktif değeri dikkate
alınacaktır.
5.16.4.1. Varlık ve hakların varlık kiralama şirketleri
tarafından üçüncü kişi ve kurumlara satılması durumu
Kira
sertifikası ihracı amacıyla ve sözleşme süresi sonunda geri alınması şartıyla varlık
kiralama şirketlerine satılan varlık ve hakların, varlık kiralama şirketleri
tarafından üçüncü kişi ve kurumlara satılması durumunda varlık kiralama
şirketlerinin bu satış işleminden doğan kazançları dolayısıyla bu istisnadan
yararlanmaları mümkün bulunmamakta olup söz konusu kazançlar varlık kiralama
şirketleri nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır. Varlık ve hakların
varlık kiralama şirketleri tarafından üçüncü kişi ve kurumlara satılması
durumunda ayrıca, istisna uygulaması dolayısıyla kaynak kuruluş adına zamanında
tahakkuk ettirilmeyen vergiler de vergi ziyaı cezası
uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte kaynak kuruluştan tahsil olunacaktır.
Kaynak kuruluş tarafından kira sertifikası ihracına ilişkin sözleşmeden doğan
hak ve yükümlülüklerin, üçüncü kişilere devredilmesi halinde de bu hüküm
uygulanacaktır.
Örnek: (G) A.Ş. 4.000.000.- TL bedelle aktifine
kayıtlı olan taşınmaz için 320.000.- TL amortisman
ayırmış olup bu taşınmazı kira sertifikası ihracı amacıyla 19.8.2016 tarihinde
5.000.000.- TL bedel üzerinden (Ş) Varlık Kiralama A.Ş.’ye
devretmiştir.
(Ş) Varlık Kiralama
A.Ş. söz konusu taşınmazı sözleşme süresi sonunda 5.000.000.- TL bedel
üzerinden geri alınmak kaydıyla aynı tarihte (G) A.Ş.’ye
2 yıllığına toplam 1.000.000.- TL bedelle kiralamıştır. (Ş) Varlık Kiralama
A.Ş. söz konusu taşınmazı, (G) A.Ş.’nin sözleşmeden
kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirememesi nedeniyle kira süresi devam
ederken 17.5.2017 tarihinde (V) A.Ş.’ye 6.000.000.-
TL bedelle satmıştır.
(Ş) Varlık Kiralama
A.Ş.’nin söz konusu taşınmazı (V) A.Ş.’ye
satışından doğan 1.000.000.- TL tutarındaki kazanç genel hükümlere göre (Ş)
Varlık Kiralama A.Ş. nezdinde kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.
(G)
A.Ş.’nin kira sertifikası ihracına konu ettiği
taşınmazı (Ş) Varlık Kiralama A.Ş.’ye devrinden
kaynaklanan [5.000.000.- TL- (4.000.000.- TL- 320.000.- TL)=] 1.320.000.- TL
tutarındaki kazancına istisna uygulanması dolayısıyla zamanında tahakkuk
ettirilmeyen vergiler vergi ziyaı cezası alınmaksızın
gecikme faizi ile birlikte (G) A.Ş.’den tahsil
olunacaktır.
Öte
yandan, (G) A.Ş.’nin söz konusu taşınmazı kira
sertifikası ihracı işlemine konu etmek suretiyle (Ş) Varlık Kiralama A.Ş.’ye devrettiği dönem itibarıyla Kanunun 5. maddesinin
birinci fıkrasının (e) bendindeki şartların sağlanmış olması ve bu şartların
sonradan ihlal edilmemesi kaydıyla, bu işlemden doğan 1.320.000.- TL
tutarındaki kazancın %75’lik kısmı için anılan bentte yer alan istisnadan
faydalanılması mümkündür. Bu durumda, bu kazancın kalan %25’lik kısmına
ilişkin olarak zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası alınmaksızın gecikme faiziyle birlikte (G) A.Ş.’den tahsil olunacaktır.
5.17.
Kurumlar
vergisinden istisna edilen kazançlara isabet eden giderlerin diğer kazançlardan
indirilememesi (Önce 7 Seri No.lu
KVK GT’nin 2. maddesiyle, sonra 8 Seri No.lu KVK GT ile, son olarak 11 Seri No.lu KVK GT’nin
15. maddesi ile bölüm numarası teselsül ettirilmiştir.)
Kurumlar Vergisi
Kanununun 5. maddesinin üçüncü fıkrasında, iştirak hissesi alımıyla ilgili
finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumların kurumlar vergisinden istisna
edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki
faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından
indirilmesinin kabul edilmeyeceği hükmü yer almaktadır.
Maddenin
üçüncü fıkrası hakkında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda kabul edilen
değişiklik önergesinin gerekçesinde, “…Kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançların elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararlar gider
fazlalığından kaynaklandığı için istisna kapsamındaki faaliyetlerden doğan
zararların da giderlerde olduğu gibi kurum kazancından indirilmemesi gerekir.
Dolayısıyla, kurumlar vergisinden istisna edilen kazancın elde edilmesi
sırasında giderlerin yanı sıra gider fazlalığından doğan zararlar da aynı
kapsamda değerlendirilerek konuya ilişkin düzenleme önerilmektedir.”
denilmiştir.
Dolayısıyla, söz konusu
hüküm Kurumlar
Vergisi Kanunu ile özel kanunlarda yer alan kurumlar vergisinden müstesna kazançları kapsamaktadır. İştirak hisseleri
alımıyla ilgili finansman giderleri hariç olmak üzere, kurumlar
vergisinden istisna edilen kazançlara ilişkin giderlerin kanunen kabul edilmeyen gider olarak değerlendirilmesi
gerekmektedir. Aynı şekilde, kurumlar vergisinden istisna edilen kazançların
elde edilmesi sırasında zarar doğması halinde bu zararların da istisna kapsamı
dışındaki gelirlerden indirilmemesi gerekmektedir.
Kanunun anılan hükmü, kurumlar vergisinden istisna edilen
kazançlara ilişkin olarak yapılan giderlerin, kurumun vergiye tabi diğer kazanç tutarının tespitinde kurum
kazancını azaltıcı veya kurum zararlı ise bu zararı artırıcı bir unsur
olarak indirim konusu yapılamayacağını ifade etmektedir. Bu nedenle, bu
gelirlerin elde edilmesi için yapılan
giderlerin sadece kurumlar vergisinden istisna edilen söz konusu kazançların tespitinde
indirim konusu yapılacağı tabiidir.
Örnek
1: (A) Limited Şirketinin 2006 yılı konfeksiyon
imalâtı ve satışı faaliyetinden sağladığı hasılat tutarı 20.000
YTL, buna ilişkin giderleri ise 12.000 YTL olarak gerçekleşmiştir.
Bu kurum, aynı yılda serbest bölgede bulunan şubeden
10.000 YTL hasılat elde etmiş olup bu faaliyetin elde edilmesi için 4.000 YTL gider
yapılmıştır.
Bu durumda, anılan kurumun ödeyeceği kurumlar vergisi
aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
Kurumun 2006 yılı hasılatının toplam tutarı............ 30.000 YTL
- Konfeksiyon imalât ve satış hasılatı..................... 20.000 YTL
- Serbest bölgeden elde edilen gelir....................... 10.000 YTL
Giderler (-)
16.000 YTL
- Konfeksiyon imalat ve satışı ile ilgili giderler ....... 12.000 YTL
- Serbest bölge gelirinin elde edilmesi için yapılan
gid.
4.000 YTL
Ticari bilanço kârı ................................................. 14.000 YTL
- Konfeksiyon imalat ve satış kârı (20.000-12.000=) 8.000 YTL
- Serbest bölge kârı (10.000-4.000=)...................... 6.000 YTL
İstisna kazanç indirimi (serbest bölge kazancı)... (-) 6.000 YTL
Kurumlar vergisi matrahı ........................................ 8.000 YTL
Kurumlar vergisi ..................................................... 1.600 YTL
(8.000 x %20 =)
Görüldüğü
gibi, kurumlar vergisinden istisna olan serbest bölgeden elde edilen gelirlerin
elde edilmesi için yapılan 4.000 YTL gider, bölge dışı faaliyetlerle
ilişkilendirilmemiş ve kurumlar vergisine tabi diğer kazançlardan indirim konusu
yapılmamıştır.
İstisna
kazançlar ile diğer faaliyetlerden doğan kazançların, işletme kayıtlarında
ayrımının yapılması ve istisna kazançlara ilişkin maliyet ve gider unsurlarının,
diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlarla ilişkilendirilmemesi
gerekmektedir.
Diğer taraftan,
istisna kapsamındaki faaliyetlerin zararla sonuçlanması halinde, zarar tutarı
“kanunen kabul edilmeyen gider” olarak dikkate alınacaktır.
Örnek 2: ODTÜ Teknoloji Geliştirme Bölgesinde
faaliyet gösteren (B) A.Ş.’nin 2006 yılında bu
bölgedeki istisna kapsamındaki faaliyeti 15.000 YTL zararla sonuçlanmıştır. Bu
kurumun aynı yılda bölge dışındaki faaliyetleri nedeniyle 20.000 YTL kazancı
bulunmaktadır.
Bu durumda, anılan
kurumun ödeyeceği kurumlar vergisi aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
Teknoloji geliştirme bölgesi dışındaki kazancı..... 20.000 YTL
Teknoloji geliştirme bölgesinde oluşan zarar .... (15.000) YTL
Ticari bilanço kârı................................................... 5.000
YTL
Kanunen kabul edilmeyen giderler...................... 15.000
YTL
- Teknoloji geliştirme bölgesinde oluşan zarar (15.000) YTL
Kurumlar vergisi matrahı..................................... 20.000
YTL
- Ticari bilanço kârı................................................ 5.000
YTL
- Kanunen kabul edilmeyen giderler.................... 15.000
YTL
Hesaplanan kurumlar vergisi................................. 4.000
YTL
(20.000 x %20)
Örnek 3: ODTÜ Teknoloji Geliştirme Bölgesinde
faaliyet gösteren (C) Limited Şirketi, 2006 yılında bu bölgedeki istisna
kapsamındaki faaliyeti dolayısıyla 15.000 YTL gider yapmış ancak henüz bir
hasılat gerçekleşmemiştir. Bu kurumun aynı yılda bölge dışındaki faaliyetleri
nedeniyle 25.000 YTL hasılatı ve bu hasılatın elde edilmesine yönelik 5.000 YTL
gideri bulunmaktadır.
Bu durumda, anılan
kurumun ödeyeceği kurumlar vergisi aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
Teknoloji
geliştirme bölgesi dışındaki hasılatı......... 25.000
YTL
Bu kazanca ilişkin
yapılan gider toplamı...............
(5.000) YTL
Teknoloji geliştirme
bölgesi dışındaki kazancı........ 20.000
YTL
Teknoloji geliştirme
bölgesi hasılatı................................. 0
YTL
Teknoloji geliştirme
bölgesinde oluşan zarar (gider)
(15.000) YTL
Ticari
bilanço kârı..................................................... 5.000
YTL
- Teknoloji geliştirme bölgesi dışındaki kazancı ..... 20.000 YTL
- Teknoloji geliştirme bölgesinde oluşan zarar .... (15.000) YTL
Kanunen
kabul edilmeyen giderler......................... 15.000
YTL
-Teknoloji geliştirme bölgesinde oluşan zarar ..... (15.000) YTL
Kurumlar vergisi matrahı........................................ 20.000
YTL
- Ticari bilanço kârı................................................... 5.000
YTL
- Kanunen kabul edilmeyen giderler.....................
15.000 YTL
Hesaplanan kurumlar
vergisi................................... 4.000
YTL
(20.000 x %20)
[Madde 1-4] [Madde
5] [Madde
6 - 9] [Madde
10 - 12] [Madde
13 - 17] [Madde
18 - 22] [Madde
23 - 39 + Ekler]
[1] (Paragrafın
değişmeden önceki şekli) Buna göre kurumların;
1) Tam
mükellefiyete tabi başka bir kurumun sermayesine katılmaları nedeniyle elde
ettikleri kazançlar (Fonların katılma belgeleri ile yatırım ortaklıklarının
hisse senetlerinden elde edilen kâr payları hariç),
2) Tam mükellefiyete tabi başka bir
kurumun kârına katılma imkânı veren kurucu senetleri ile diğer intifa
senetlerinden elde ettikleri kâr payları
kurumlar
vergisinden istisna edilmiştir.
[2] (Paragrafın
değişmeden önceki şekli) Öte yandan anılan bentte fonların katılma
belgeleri ile yatırım ortaklıklarının hisse senetlerinden elde edilen kâr
paylarının iştirak kazançları istisnası kapsamında olmadığı belirtilmiştir.
Buna göre, fonlar ile yatırım ortaklıklarının türü ve niteliğine bakılmaksızın,
katılma belgeleri ile hisse senetlerinden elde edilen kâr payları iştirak
kazancı istisnasından yararlanamayacaktır.
[3] (Paragrafın
çıkartılmadan önceki şekli) (6
Seri No.lu KVK GT’nin 4. maddesiyle 5.5.2012
tarihinde eklenen paragraf) 6111 sayılı Kanunla(1) 25.2.2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere mevcut maddeye
eklenen parantez içi hüküm gereği taşınmazların kaynak kuruluşlarca kira
sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu
varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma
satışından doğan kazançların tamamı vergiden istisna edilebilecektir.
(1) 25.02.2011
tarihli ve 27857 1. Mükerrer sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanmıştır.
[4] (Paragrafın çıkarılmadan önceki şekli) (6 Seri No.lu KVK GT’nin 5. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde eklenen paragraf)
6111 sayılı Kanunla 25.2.2011 tarihinden itibaren uygulanmak üzere mevcut
maddeye eklenen parantez içi hüküm gereği taşınmazların; kaynak kuruluşlarca
kira sertifikası ihracı amacıyla varlık kiralama şirketlerine satışı ile bu
varlıkların varlık kiralama şirketlerince taşınmazın devralındığı kuruma
satışında, en az iki tam yıl süreyle aktifte bulundurma şartı aranmayacaktır.
[5] (Paragrafın
değişmeden önceki şekli) Bu değerlerin satışından elde edilecek kazancın istisnadan yararlanan kısmının, pasifte
özel bir fon hesabına alınması ve satışın
yapıldığı yılı izleyen beşinci yılın sonuna kadar söz konusu fon hesabında
tutulması gerekmektedir. Fon hesabına alınan kazanç tutarının
mükelleflerce sermayeye ilavesi mümkün bulunmaktadır. Ancak, fon hesabına
alınan kazanç tutarının sermayeye ilave dışında, beş yıl içinde başka bir
hesaba nakledilmesi, işletmeden çekilmesi veya dar mükellef kurumlarca ana
merkeze aktarılması ya da kurumun tasfiyesi halinde, istisna uygulanması
nedeniyle zamanında tahakkuk etmeyen vergiler vergi ziyaı
cezası ve gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
[6] 5.10.
(Bölüm başlığının değişmeden önceki şekli) Eğitim tesisleri ile rehabilitasyon
merkezlerinin işletilmesinden elde edilen kazançlara ilişkin istisna
[7] (Paragrafın
değişmeden önceki
şekli) İstisna, okulların
eğitim-öğretim, merkezlerin ise rehabilitasyon
faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına uygulanacaktır. Dolayısıyla, eğitim
tesisleri ile rehabilitasyon merkezlerinde yer alan
büfe, kantin, kafeterya, kitap satış yeri gibi tesislerin gerek bizzat
işletilmesinden gerekse kiraya verilmesinden elde edilen kazançlara istisna
uygulanması söz konusu değildir. Yemek ve konaklama hizmetlerinin okul
bünyesinde verildiği ve bu hizmetlere ilişkin bedelin okul ücretine dahil olduğu durumlarda, elde edilen kazanç herhangi bir
ayrıma tabi tutulmaksızın istisna uygulamasına konu olacak olup yemek
hizmetinin dışarıdan satın alınması istisna uygulanmasına engel teşkil
etmeyecektir.
[8] (Paragrafın
değişmeden önceki şekli) İstisnadan yararlanmak isteyen mükelleflerin
faaliyete geçmelerini müteakiben Bakanlığımıza yazılı olarak başvurmaları
gerekmektedir. İstisna uygulaması ile ilgili olarak Milli Eğitim Bakanlığının
görüşü alınmak suretiyle mükelleflere sonuçtan bilgi verilecektir.
[9] (Paragrafın
değişmeden önceki şekli) Bakanlar Kurulunca vergi muafiyeti tanınan
vakıflar ile kamu yararına çalışan derneklerden rehabilitasyon
merkezi işletmeye başlayacak olanlar, istisnadan yararlanmak için Bakanlığımıza
başvuracaklardır. Bakanlığımızca ilgili Bakanlığın görüşü alınarak dernek veya
vakfa sonuçtan bilgi verilecektir.
[10] 5.10.4.
(Bölüm başlığının değişmeden önceki şekli) İstisna süresi içinde yeni okul veya
merkez yapılması
[11] (Cümlenin
değişmeden önceki şekli) Diğer bir ifadeyle, istisna uygulaması okul veya
merkez bazında yapılacaktır.
[12] 5.11.
(Bölümün değişmeden önceki şekli) Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin
birinci fıkrasının (i) bendinde, kooperatiflerde risturn
istisnası düzenlenmiş olup tüketim, üretim ve kredi kooperatiflerinin ortakları
için hesapladıkları risturnlar (ilgili alt bentlerde
belirtilen bazı koşullar altında) kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Kooperatiflerde, ortakların yönetim
gideri karşılığı olarak ödedikleri tutarlardan harcanmayarak iade edilen
kısımlar da kooperatifin türüne bakılmaksızın istisnadan yararlanacaktır.
[13] (Bölümün
kaldırılmadan önceki şekli) 5.11.3. Üretim kooperatiflerinde risturn istisnası
Üretim kooperatiflerinde,
ortakların üreterek kooperatife sattıkları veya kooperatiften üretim
faaliyetinde kullanmak üzere satın aldıkları malların değerine göre hesaplanan risturnlar kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Buna göre, ortakların ancak
kendileri tarafından üretilip kooperatife sattıkları mallar ile münhasıran
kendi üretim faaliyetlerinde kullanmak üzere satın aldıkları malların
kıymetlerine göre hesaplanan risturnlar istisnadan
yararlanacaktır.
[14] (Bölümün
kaldırılmadan önceki şekli) 5.11.4. Kredi kooperatiflerinde risturn
istisnası
Kredi kooperatiflerinde, ortakların
kullandıkları kredilere göre hesaplanan risturnlar
kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
[15] 06.07.2004 tarihli ve 25514 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanmıştır.
[16] 26.2.2016 tarihli ve 29636 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[17] 1.7.2017 tarihli ve 30111 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[18] 27.3.2018 tarihli ve 30373 (2.
Mükerrer) sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[19] 5.12.2.1.
(Bölümün değişmeden önceki şekli) (6 Seri
No.lu KVK GT’nin 8. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde
değiştirilen bölüm) 6170 sayılı
Kanunun 7. maddesi ile 12.3.2011 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 4691
sayılı Kanunun geçici 2. maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
“Yönetici
şirketlerin bu Kanun uygulaması kapsamında elde ettikleri kazançlar ile bölgede
faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin, münhasıran bu bölgedeki
yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri kazançları 31.12.2023 tarihine
kadar gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır.
Bölgede çalışan
Ar-Ge ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri, 31.12.2023
tarihine kadar her türlü vergiden müstesnadır. Muafiyet kapsamındaki destek
personeli sayısı Ar-Ge personeli sayısının yüzde onunu aşamaz. Yönetici şirket,
ücreti gelir vergisi istisnasından yararlanan kişilerin bölgede fiilen çalışıp
çalışmadığını denetler. Ancak, bölgelerde yer alan girişimcilerin yürüttükleri
Ar-Ge projesi kapsamında çalışan Ar-Ge personelinin, bölgede yürüttüğü görevle
ilgili olarak yönetici şirketin onayı ile bölge dışında geçirmesi gereken
süreye ait ücretlerinin bir kısmı gelir vergisi kapsamı dışında tutulur. Kapsam
dışında tutulacak ücret miktarı, Maliye Bakanlığının uygun görüşü alınarak
hazırlanacak yönetmelikle belirlenir. Yönetici şirketin onayı ile bölge dışında
geçirilen sürenin bölgede yürütülen görevle ilgili olmadığının tespit edilmesi
halinde, ziyaa uğratılan vergi ve buna ilişkin
cezalardan ilgili işletme sorumludur.
Bu
madde hükümleri TÜBİTAK-Marmara Araştırma Merkezi Teknoloji Serbest Bölgesi yönetici
şirketi, bu bölgede faaliyet gösteren gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri
ile bölgede çalışan araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge personelinin bu görevleri
ile ilgili ücretleri bakımından da uygulanır.”
[20] 16 Seri No.lu Tebliğin 2. maddesiyle
başlığa “Yazılım” ibaresinden sonra gelmek üzere “, tasarım”
ibaresi eklenmiştir.
[21] (Tarihin
değişmeden önceki şekli) 31.12.2013
[22] (Paragrafın değişmeden önceki şekli) Öte yandan, teknoloji geliştirme bölgelerinde yazılım ve Ar-Ge
faaliyetinde bulunan şirketlerin, bu faaliyetler sonucu buldukları ürünleri
kendilerinin seri üretime tabi tutarak pazarlamaları halinde, bu ürünlerin pazarlanmasından
elde edilen kazançların lisans, patent gibi gayrimaddi
haklara isabet eden kısmı, transfer fiyatlandırması esaslarına göre
ayrıştırılmak suretiyle istisnadan yararlanabilecektir. Üretim ve pazarlama organizasyonu nedeniyle
doğan kazancın diğer kısmı ise istisna kapsamında değerlendirilmeyecektir.
Ancak, lisans, patent gibi gayrimaddi haklara
bağlanmamış olmakla birlikte uyarlama, yerleştirme, geliştirme, revizyon, ek yazılım gibi faaliyetlerden elde edilen
kazançların istisna kapsamında değerlendirileceği tabiidir.
[23] 5.12.2.2.1.
(Bölümün değişmeden önceki şekli) İstisna, sadece yazılım ve Ar-Ge
faaliyetlerinden elde edilen kazançlara tanınmıştır.
4691
sayılı Kanunda;
Araştırma ve Geliştirme (Ar-Ge), bilim ve teknolojinin gelişmesini
sağlayacak yeni bilgileri elde etmek veya mevcut bilgilerle yeni malzeme, ürün
ve araçlar üretmek, yazılım üretimi dahil olmak üzere
yeni sistem, süreç ve hizmetler oluşturmak veya mevcut olanları geliştirmek amacı
ile yapılan düzenli çalışmalar,
Yazılım, bir bilgisayar, iletişim
cihazı veya bilgi teknolojilerine dayalı bir diğer cihazın çalışmasını ve
kendisine verilen verilerle ilgili gereken işlemleri yapmasını sağlayan komutlar
dizisinin veya programların ve bunların kod listesini, işletim ve kullanım kılavuzlarını
da içeren belgelerin ve hizmetlerin tümü,
olarak
tanımlanmıştır.
[24] (Tarihlerin
değişmeden önceki şekli) 31.12.2013
[25] (Paragrafın değişmeden önceki şekli)19.6.2002 tarih ve 24790 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanan Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin 37. maddesinde, yönetici şirketin kuruluşunun
Ticaret Sicili Gazetesinde ilanından sonra Maliye Bakanlığına başvuruda
bulunacağı; bölgede yer alan gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin,
münhasıran bu bölgedeki yazılım ve Ar-Ge faaliyetlerinden elde ettikleri
kazançlarının gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilebilmesi için Maliye
Bakanlığına müracaat edecekleri, bu müracaata bölgede faaliyette bulunulduğunu
gösteren yönetici şirketten alınan bir belgenin ekleneceği; girişimcilerin,
istihdam ettikleri tüm araştırmacı, yazılımcı ve Ar-Ge projelerindeki
personelin listesini, görev tanımlarını, nitelik ve çalışma sürelerini yönetici
şirkete onaylattıktan sonra aylık olarak Maliye Bakanlığına bildirecekleri
ifade edilmiştir.
[26] (Paragrafın
değişmeden önceki şekli) Söz konusu yönetmelikte başvuru, müracaat ve
bildirimlerin yapılacağı yer Maliye Bakanlığı olarak belirtilmekle birlikte, bu
bildirimler bölgede faaliyet gösteren mükelleflerin kurumlar vergisi yönünden
bağlı oldukları vergi dairesine yapılacak olup bunların bir örneğinin de
muhtasar beyanname yönünden bağlı olunan vergi dairesine bildirilmesi
gerekmektedir. Vergi dairelerince mükelleflere istisna uygulamasına ilişkin
olarak herhangi bir belge verilmesi söz konusu değildir.
[27] 25.11.2008 tarihli ve 27065 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanmıştır.
[28] 5.12.3.1.
(Bölümün değişmeden önceki şekli) 3218 sayılı Serbest Bölgeler Kanununun
5084 sayılı Kanunun 8. maddesiyle değişik 6. maddesi ve 9. maddesiyle eklenen
geçici 3. maddesi aşağıdaki gibidir:
“Madde 6 -
Serbest bölgeler gümrük bölgesi dışında sayılır.
Bu
bölgelerde gümrük ve kambiyo mükellefiyetine dair mevzuat hükümleri uygulanmaz.
Kullanıcıların tutmak zorunda
oldukları defterler ile düzenleyecekleri belgelere ilişkin olarak, 4.1.1961
tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun hükümlerine bağımlı olmaksızın
düzenleme yapmaya Maliye Bakanlığı yetkilidir.
İşleticiler ve kullanıcılar yatırım
ve üretim safhalarında Bakanlar Kurulunca belirlenecek vergi dışı teşviklerden
yararlandırılabilir.”
“Geçici Madde 3- Bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla bu Kanuna göre kurulan serbest bölgelerde
faaliyette bulunmak üzere ruhsat almış mükelleflerin;
a) Bu
bölgelerde gerçekleştirdikleri faaliyetleri dolayısıyla elde ettikleri
kazançları, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla faaliyet
ruhsatlarında belirtilen süre ile sınırlı olmak üzere gelir veya kurumlar
vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın 31.12.1960 tarihli ve 193 sayılı Gelir
Vergisi Kanununun 94. maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b)
alt bendi kapsamında yapılacak tevkifata etkisi
yoktur.
b) Bu
bölgelerde istihdam ettikleri personele ödedikleri ücretler 31.12.2008 tarihine
kadar gelir vergisinden müstesnadır. Ancak, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih
itibarıyla ruhsatlarında belirtilen süre 31.12.2008 tarihinden daha önceki bir
tarihte sona eriyorsa, istisna uygulamasında ruhsatta yer alan sürenin bitiş
tarihi dikkate alınır.
c) Bu bölgelerde
gerçekleştirdikleri faaliyetleri ile ilgili olarak yaptıkları işlemler
31.12.2008 tarihine kadar her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.
Serbest bölgelerde faaliyette
bulunan gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin bu bölgelerde imal ettikleri
ürünlerin satışından elde ettikleri kazançları, Avrupa Birliğine tam üyeliğin
gerçekleştiği tarihi içeren yıllık vergileme döneminin sonuna kadar gelir veya
kurumlar vergisinden müstesnadır. Bu istisnanın Gelir Vergisi Kanununun 94.
maddesinin birinci fıkrasının (6) numaralı bendinin (b) alt bendi kapsamında
yapılacak tevkifata etkisi yoktur.”
5084 sayılı Kanunla Serbest
Bölgeler Kanununda yapılan söz konusu değişiklikler 6.2.2004 tarih ve 25365
sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak, yayımlandığı tarih
itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
3218 sayılı Kanunda 5084 sayılı
Kanunla yapılan düzenleme ile bölgelerde vergi mevzuatına ilişkin hükümlerin
uygulanmasına başlanılmış, tam ve dar mükelleflerin bölgedeki gelir ve kurumlar
vergisi muafiyeti sona ermiştir. 3218 sayılı Kanuna 5084 sayılı Kanunun 9.
maddesiyle eklenen geçici 3. madde ile de geçiş dönemine ilişkin istisna uygulaması
düzenlenmiştir.
[29] 24.2.2017 tarihli ve 29989 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[30] 5.14.3.4.
(Bölümün çıkarılmadan önceki şekli) Değerleme raporu düzenlenmesi
İstisnadan
yararlanılacak ilk yıl, oluşturacağı katma değer dikkate alınarak buluşun devri
veya satışı halindeki değerinin tespitine yönelik olarak Maliye Bakanlığı
tarafından değerleme raporu düzenlenmesi şarttır.
[31] 5.14.4.
(Bölümün değişmeden önceki şekli) İstisna uygulaması
İstisna
uygulamasına ilk defa konu edilecek patentli veya faydalı model belgeli
buluşlarla ilgili olarak değerleme raporunun düzenlenmesi amacıyla, patent veya
faydalı model belgesi sahipleri tarafından, Ek-3'te yer alan formata göre
hazırlanacak ön değerleme raporuyla Gelir İdaresi Başkanlığına başvurulması
gerekmektedir.
Mükellefler, patentli veya faydalı
model belgeli buluşlarından 1.1.2015 tarihinden itibaren elde ettikleri kazanç
ve iratları için, değerleme raporunun düzenlenmesinden ve istisnadan
yararlanılacak azami tutarın kati olarak tespit edilmesinden sonra, istisnadan
yararlanmaya başlayabileceklerdir. Ancak, dileyen mükelleflerin, hazırladıkları
söz konusu ön değerleme raporunda yer verdikleri tahmini değeri dikkate almak
suretiyle Gelir İdaresi Başkanlığına başvuru yaptıkları tarihten itibaren
istisnadan yararlanabilmeleri mümkündür.
Ön değerleme
raporunda yer verilen tahmini değer dikkate alınarak yararlanılan toplam istisna
tutarının, düzenlenen değerleme raporunda patent veya faydalı model belgesine
ilişkin tespit edilen değere göre mükellef bazında yararlanılabilecek azami
istisna tutarından fazla olması halinde, haksız yere yararlanılan tutarlar
nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler vergi ziyaı
cezası ve gecikme faizi ile birlikte mükelleflerden aranacaktır.
5.14.4.1.
Değer tespiti ve değerleme raporunun düzenlenmesi
5.14.4.1.1.
Değer tespiti
Mükellefler, TPE tarafından tescil
edilmiş patentli veya faydalı model belgeli buluşlarına ilişkin olarak
düzenleyecekleri ön değerleme raporunda, bu buluşlarından, Gelir İdaresi
Başkanlığına başvuru yaptıkları tarihin içinde bulunduğu geçici vergilendirme
döneminin ilk gününe kadar elde etmiş oldukları tüm hasılatları ile
kazançlarının tutarına da yer vereceklerdir.
Ön değerleme raporunda, patentli
veya faydalı model belgeli buluşlar için aşağıdaki yöntemlere göre ayrı ayrı
tespit edilecek değerlere ve bu değerlerin tespitine ilişkin hesaplamalara yer
verilecektir. Mükellefler tarafından, bu değerlerden hangisinin tercih edildiği
ve tercih edilme nedenleri ön değerleme raporunda ayrıca belirtilecektir.
a)
Maliyet bazlı yöntemler
Değerlemesi
yapılacak patent veya faydalı modelin yeniden üretme yöntemi ile aynısının ya
da yerine koyma yöntemi ile benzerinin geliştirilmesi için yapılan harcamaların
esas alındığı maliyet bazlı yöntemlerde, aynı/benzer
teknolojiyi üretmek için bugünkü maliyetler hesaba katılmaktadır. Bu
maliyetler, gerekli malzemeler için yapılan harcamalar ile işçi maliyetleri
gibi doğrudan maliyetlerin yanında, yönetim maliyetleri gibi bazı genel gider
kalemlerini de içine alan dolaylı maliyetleri de kapsamaktadır.
Yerine koyma yöntemini, patent veya
faydalı model belgesine konu buluşu satın almış olan; yeniden üretme yöntemini
ise kendi buluşları için patent veya faydalı model belgesi alan mükellefler
kullanacaklardır.
b)
Pazar (piyasa) yöntemi
Patentli veya faydalı model belgeli
benzer buluşların yaklaşık değerlere sahip olduğu varsayımından hareketle,
değerlemesi yapılacak buluşların yakın geçmişte lisans, devir vb. işlemlere
konu olmuş benzer buluşlarla karşılaştırması yapılmak suretiyle değeri tespit
edilmektedir. Ancak, mevcut patentli veya faydalı model belgeli buluşa benzer
özellikli başka bir buluş olmaması durumunda bu yöntemin uygulanamayacağı
tabiidir.
c)
Gelir bazlı yöntemler
Gelir bazlı
yöntemlerde, bir patentin veya faydalı model belgesinin ticarileştirilmesi
sonucunda gelecekte işletmenin aktifine girecek olan nakit akımları bugünkü
değerlerine indirgenerek değerlenmektedir. Bugünkü değerin hesaplanmasında
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası resmi iskonto
oranları dikkate alınacaktır.
- Doğrudan nakit akımları yöntemi:
Doğrudan ilgili buluşun kullanımına atfedilen nakit akımlarının tek tek
belirlendiği ve söz konusu nakit akımlarının bugünkü değerlerine indirgendiği
bu yöntemde indirgenmiş değerlerin toplamı patentin değerini vermektedir.
-
Royalti ödemelerinden kurtuluş yöntemi: Patent
sahibinin farazi olarak patentin sahibi olmadığı; ancak, aynı patenti
başkasından kiraladığı kabul edilerek benzer niteliklerdeki royalti
oranları tespit edilmektedir. Söz konusu patent kullanılarak oluşması beklenen
hasılatın royalti oranıyla çarpımı sonucu royalti ödemesi hesaplanmakta ve royalti
ödemelerinin bugünkü değerlerine indirgenmiş toplamı patentin değerini
vermektedir.
-
Çoklu dönem fazladan kazanç yöntemi: İlgili patentin varlığı nedeniyle elde
edilen nakit akımlarının tamamen ilgili varlığa atfedildiği doğrudan nakit
akımları yöntemini baz alan bu yöntemde, söz konusu
patentin nakit akımlarını üretirken işletmenin aktifinde yer alan diğer
varlıkların da kullanıldığı kabul edilmektedir. Bu nedenle diğer varlıklara,
üretime katılmaları nedeniyle elde edilen nakit akımlarından pay verilmektedir.
- Nakit akımlarındaki artış
yöntemi: Doğrudan nakit akımları yönteminin tersinin izlendiği bu yöntemde,
patentin var olması veya olmaması durumunda elde edilecek olan nakit akımları
arasındaki fark dikkate alınmakta ve bugünkü değere indirgenmektedir.
Kullanılan kârlılık oranları belirlenirken, koruma süresi dolmuş olan benzer
ürünler ile koruma süresi halen devam eden benzer ürünler arasındaki kârlılık
farkı dikkate alınmaktadır.
d)
Diğer değerleme yöntemleri
Değer tespitinde mükellefler
yukarıda sayılan yöntemlere ilaveten hesaplamaya dayalı diğer yöntemleri de
kullanabilirler.
5.14.4.1.2.
Değerleme raporunun düzenlenmesi
Mükelleflerin başvuruları değerleme
raporunun düzenlenmesi amacıyla Vergi Denetim Kurulu Başkanlığına iletilecek
olup istisnadan yararlanılacak ilk yıl, buluşun oluşturacağı katma değer
dikkate alınarak devir veya satış halindeki değerinin tespitine yönelik
değerleme raporu vergi müfettişleri tarafından düzenlenecektir.
Araştırma,
geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım faaliyetlerinin bir kısmının
yurt dışında gerçekleştirilmiş olması halinde, buluşun değerleme raporunda
tespit edilen değerinin söz konusu faaliyetlerin Türkiye’de yapılan bölümüne
isabet eden kısmı, yurt içinde gerçekleştirilen bu faaliyetlere ilişkin harcamaların
toplam harcamalara oranı dikkate alınarak belirlenecek ve belirlenen bu tutar
istisna uygulamasında dikkate alınmak üzere raporda ayrıca belirtilecektir. Bu
tutarın tespitinde, yurt dışından alınan hizmetler dahil
yurt dışında gerçekleştirilen tüm harcamaların ilişkin olduğu faaliyetler, yurt
dışında gerçekleştirilen faaliyet kapsamında dikkate alınacaktır.
Düzenlenen değerleme raporu Vergi
Denetim Kurulu Başkanlığınca Gelir İdaresi Başkanlığına gönderilecektir. Gelir
İdaresi Başkanlığı tarafından değerleme raporunun bir örneği mükellefe
gönderilerek istisnadan yararlanılabilecek toplam tutar hakkında bilgi
verilecektir.
Her bir patentli veya faydalı model
belgeli buluş için bir defaya mahsus olmak üzere değerleme raporu düzenlenecek
ve bu raporda tespit edilen değer patent veya faydalı model belgesinin koruma
süresince bu istisnadan faydalanacak tüm mükellefler için güncellenmeksizin
geçerli olacaktır. Dolayısıyla, patent veya faydalı model belgesinin devri,
satışı veya inhisari lisansa konu edilmesi
durumlarında patent veya faydalı model belgesini devralan, satın alan veya inhisari lisans sahipleri adına ikinci bir değerleme raporu
düzenlenmesi söz konusu olmayacaktır.
5.14.4.2.
İstisna kazancın tespiti
Her bir mükellef tarafından
yararlanılabilecek istisna tutarı; değerleme raporunda belirtilen bedelin
%50’sini, bu madde kapsamında yararlanılabilecek toplam istisna tutarı ise
değerleme raporunda belirtilen bedelin %100’ünü aşamayacaktır.
Örnek
1:
(B) A.Ş. 6.5.2013 tarihinde TPE’ye yapmış olduğu başvuruya istinaden 6.7.2015
tarihinde aldığı patente ilişkin olarak hazırladığı ön değerleme raporunda
buluşun değerini 6.000.000 TL olarak öngörmüş ve 27.10.2015 tarihinde Gelir
İdaresi Başkanlığına başvurmuştur. (B) A.Ş. söz konusu patentten doğan tüm
haklarını 13.1.2016 tarihinde 5.000.000 TL’ye (C) A.Ş.’ye
satmış ve 4.000.000 TL kâr elde etmiştir. 4.4.2016 tarihinde vergi müfettişi
tarafından düzenlenen değerleme raporunda patentin tespit edilen değeri
5.000.000 TL’dir.
(C) A.Ş. bu patentin kullanım
haklarını, 2.1.2017 tarihinde iki yıl süre ile (E) Ltd. Şti.’ne
inhisari lisans sözleşmesiyle vererek 2017 hesap
döneminde 1.000.000 TL, 2018 hesap döneminde ise 500.000 TL kazanç elde
etmiştir.
(E) A.Ş. de söz konusu patente konu
buluşu seri üretime tabi tutarak 2017 hesap döneminde 2.000.000 TL, 2018 hesap
döneminde ise 1.000.000 TL kazanç elde etmiştir.
Buna göre;
Mükellef
bazında yararlanılabilecek azami istisna tutarı |
= |
Buluşun
değerleme raporunda tespit edilen değeri |
x |
%50 |
|
= = |
5.000.000 TL 2.500.000 TL |
x |
%50 |
- (B) A.Ş.’nin satış kazancının yarısı (4.000.000 TL x %50) 2.000.000
TL olup bu tutar mükellef bazında yararlanılabilecek azami istisna tutarı olan
2.500.000 TL’nin altında olduğundan 2.000.000 TL’nin tamamı istisnaya konu
edilebilecektir.
- (C) A.Ş. 2017
hesap dönemi için (1.000.000 TL x %50) 500.000 TL,
2018 hesap
dönemi için (500.000 TL x %50) 250.000 TL tutarında istisnadan
faydalanabilecektir.
- (E) A.Ş. 2017
hesap dönemi için (2.000.000 TL x %50) 1.000.000 TL,
2018 hesap
dönemi için (1.000.000 TL x %50) 500.000 TL tutarında istisnadan
faydalanabilecektir.
Gerek (C) A.Ş.
ve gerekse (E) A.Ş.’nin istisna kapsamındaki
kazançlarının tutarı, mükellef bazında yararlanılabilecek azami istisna
tutarını (2.500.000 TL) aşmadığından, söz konusu kazançları üzerinden
hesaplanan tutarın tamamını istisnaya konu edebilecektir.
Mükellef |
Buluştan elde edilen kazanç |
Kazanç dönemi |
Yararlanılacak istisna tutarı |
Kalan toplam istisna tutarı |
|
|
|
|
|
(B)
A.Ş. |
4.000.000
TL |
2016 |
2.000.000
TL |
3.000.000
TL |
(C)
A.Ş. |
1.000.000
TL |
2017 |
500.000
TL |
2.500.000
TL |
(E)
A.Ş. |
2.000.000
TL |
2017 |
1.000.000
TL |
1.500.000
TL |
(C)
A.Ş. |
500.000
TL |
2018 |
250.000
TL |
1.250.000
TL |
(E)
A.Ş. |
1.000.000
TL |
2018 |
500.000
TL |
750.000
TL |
Örnek 2: (F) A.Ş. incelemesiz sistemle patent
aldığı ve 7 yıllık koruma süresi 1.4.2018 tarihinde sona erecek buluşu için
incelemeli sistemle patent verilmesi talebiyle 6.5.2015 tarihinde TPE’ye
başvurmuştur. Başvurusu uygun görülen (F) A.Ş.’nin
buluşu için 2.2.2017 tarihinde, 1.4.2031 tarihinde koruma süresi sona ermek
üzere incelemeli sistemle patent verilmiştir. (F) A.Ş.’nin
2.3.2017 tarihinde yapmış olduğu başvuruya istinaden düzenlenen değerleme
raporunda buluşun tespit edilen değeri 3.000.000 TL’dir.
- (F) A.Ş.
sahibi olduğu patenti 2.1.2015 tarihinde 1 yıllığına (G) A.Ş.’ye
1.000.000 TL’ye kiralamıştır.
- (F) A.Ş. 2018 yılında bu buluşunu
seri üretime tabi tutarak 2.000.000 TL kazanç elde etmiştir.
- (F) A.Ş. söz konusu patenti
5.5.2019 tarihinde (H) A.Ş.’ye satarak 1.800.000 TL
kâr elde etmiştir.
- (H) A.Ş. ise aynı patenti iki ay
sonra (5.7.2019) (K) A.Ş.’ye satmış ve bu satıştan
400.000 TL kâr elde etmiştir.
- (K) A.Ş. buluşu seri üretime tabi
tutarak 2020 yılında 3.000.000 TL kazanç elde etmiştir.
Mükellef
bazında yararlanılabilecek azami istisna tutarı |
= |
Buluşun
değerleme raporunda tespit edilen değeri |
x |
%50 |
|
= = |
3.000.000 TL 1.500.000 TL |
x |
%50 |
Buna göre,
mükellef bazında en fazla 1.500.000 TL’lik istisnadan yararlanılması mümkün
olacaktır.
- (F) A.Ş.’nin
sahip olduğu incelemesiz patenti (G) A.Ş.’ye
kiralaması nedeniyle elde edilen 1.000.000 TL istisnaya konu edilemeyecektir.
- (F) A.Ş.’nin
buluşunu seri üretime tabi tutarak elde ettiği 2.000.000 TL’lik kazancın %50’si
(1.000.000 TL) kurumlar vergisinden istisna edilebilecektir. Patentin
satışından elde edilen 1.800.000 TL’lik kazancın %50’si 900.000 TL olmakla
birlikte (F) A.Ş.’nin yararlanabileceği azami istisna
tutarı 1.500.000 TL olduğundan bu satış kazancının sadece 500.000 TL’lik kısmı
için istisnadan faydalanabilecektir.
- (H) A.Ş. ise satın aldığı
patentin (K) A.Ş.’ye satışından elde ettiği 400.000
TL kazancının %50’sini (200.000 TL) istisnaya konu edebilecektir.
- (F) A.Ş. ve (H)
A.Ş. 3.000.000 TL’lik toplam istisna tutarının 1.700.000 TL’lik kısmını
kullanmış olduklarından, (K) A.Ş. buluşu seri üretime tabi tutarak elde ettiği
3.000.000 TL kazancının %50’si olan 1.500.000 TL’lik tutarı değil, en fazla
1.300.000 TL’lik tutarı istisnaya konu edebilecektir.
Mükellef |
Buluştan elde edilen kazanç |
Kazanç dönemi |
Yararlanılabilecek istisna tutarı |
Kalan toplam istisna tutarı |
|
|
|
|
|
(F) A.Ş. |
1.000.000 TL |
2015 |
İstisnaya
konu edilemeyecektir. |
|
(F) A.Ş. |
2.000.000 TL |
2018 |
1.000.000 TL |
2.000.000 TL |
(F) A.Ş. |
1.800.000 TL |
2019 |
500.000 TL |
1.500.000 TL |
(H) A.Ş. |
400.000 TL |
2019 |
200.000 TL |
1.300.000 TL |
(K) A.Ş. |
3.000.000 TL |
2020 |
1.300.000 TL |
0 |
5.14.4.2.1. Buluşun üretim sürecinde kullanılması
halinde kazancın tespiti
Maddenin üçüncü
fıkrası gereğince, buluşun üretim sürecinde kullanılması sonucu üretilen
ürünlerin satışından elde edilen kazançların, patentli veya faydalı model
belgeli buluşa atfedilen kısmı, ayrıştırılmak suretiyle transfer
fiyatlandırması esaslarına göre tespit edilecektir.
Öte yandan, maddenin yedinci fıkrası hükmüyle, üçüncü fıkrada yer alan
transfer fiyatlandırması suretiyle ayrıştırma yöntemi yerine satış, hasılat,
gider, harcama veya benzeri unsurları dikkate alarak kazancın ayrıştırılmasında
basitleştirilmiş yöntemler tespit etmeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır.
Bu kapsamda, patentli veya faydalı model belgeli buluşunu üretim sürecinde
kullanan mükelleflerin tercih etmeleri halinde, ürettikleri ürünlerin
satışından elde ettikleri kazançlarının patentli veya faydalı model belgeli
buluşa atfedilen kısmını, maliyet unsurlarını dikkate alarak da ayrıştırmaları
mümkündür.
Örnek 1: LED TV paneli üreten (A) A.Ş. üretim
maliyetlerinde %10 avantaj sağlayan ve patentle korunan buluşunu kullanarak
ürettiği panelleri, televizyon üreten (B) A.Ş.’ye
satmaktadır. (A) A.Ş.’nin bu buluşu öncesinde her bir
panelin üretim maliyeti 1.000 TL iken bu buluşun üretim sürecinde kullanılmaya
başlanmasıyla beraber her bir panelin üretim maliyeti 900 TL’ye düşmüştür. (A)
A.Ş. söz konusu panelleri (B) A.Ş.’ye 1.200 TL birim
fiyatla satmakta olup buluşun üretim sürecinde kullanılması sonrasında satış
fiyatı değişmemiştir.
(A) A.Ş. birim
üretim maliyetlerinde %10 azalma sağlayan bu buluşu sayesinde her bir panel
satışından elde ettiği kâr tutarını 200 TL’den 300 TL’ye çıkarmıştır. Dolayısıyla (A) A.Ş.’nin
patentli buluşunu Türkiye’de ürettiği LED TV panellerinin üretim sürecinde
kullanmasından elde ettiği ve istisna uygulamasına konu edebileceği kazanç
tutarı her bir panel itibarıyla (300 TL - 200 TL) 100 TL’dir. (A) A.Ş.’nin satışını yaptığı her bir panel itibarıyla kurumlar
vergisi beyannamesinde yararlanabileceği istisna kazanç tutarı (100 TL x %50)
50 TL olarak hesaplanmaktadır.
Örnek 2: Kompresör üreten (C) A.Ş. patentle
korunan buluşunu üretim sürecinde kullanarak üretim kapasitesini yıllık 200.000
birimden 250.000 birime çıkarmıştır. Bu buluşun üretim sürecinde kullanılmaya
başlanmasıyla birlikte birim başına kompresör üretim maliyeti %20 azalmıştır.
(C) A.Ş.’nin, patentle korunan buluşunu üretim sürecinde kullanarak
ürettiği kompresörlerin aynı fiyatla satışından doğan kazancının %20’lik kısmı,
istisnanın uygulanmasında dikkate alınacak tutar olacaktır.
5.14.4.3. Tevkifat
uygulaması
İstisna
uygulaması, patent veya faydalı model belgesi alınan buluş dolayısıyla elde
edilen kazanç ve iratlar üzerinden vergi kesintisi yapılmasına engel teşkil
etmeyecektir.
Ancak, Kanunun
5/B maddesi kapsamında istisnadan yararlanılabilecek serbest meslek kazançları
ile gayrimenkul sermaye iratları üzerinden yapılacak vergi kesintisi %50
indirimli olarak uygulanacaktır. Kazanç ve iratları kesinti yoluyla vergilenen
ve beyanname vermesi gerekmeyen mükellefler için indirimli vergi kesintisi en
fazla 5 yıl süre ile uygulanır.
Örnek 1: (BB) A.Ş. Türkiye’de gerçekleştirdiği
araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri sonucunda ortaya çıkan buluşunu
TPE’ye tescil ettirerek incelemeli sistemle patent almış ve bu patenti 2016
yılında Türkiye’de işyeri ve daimi temsilcisi bulunmayan dar mükellef (HS)
firmasına satmıştır. (HS) firması ise patente konu bu buluşun kullanım
haklarını, buluşu Türkiye’deki üretim faaliyetlerinde kullanacak olan (ÇB) Ltd.
Şti.’ne üç yıllığına inhisari
lisansla vermiştir.
Bu kiralama
nedeniyle dar mükellef (HS) firmasına yapılacak kira ödemeleri üzerinden
Kanunun 30. maddesinin birinci fıkrası uyarınca %20 oranında yapılacak tevkifat, %50 indirimli olarak %10 oranında
uygulanacaktır. Söz konusu indirimli
oran en fazla 5 yıl süreyle uygulanabilecektir.
Örnek 2: Serbest meslek erbabı (MF),
Türkiye’de gerçekleştirdiği faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan buluşunun
patentini 1.6.2015 tarihinde tescil ettirerek almıştır. Başvurusuna istinaden
21.1.2016 tarihinde değerleme raporu düzenlenmiş olup (MF) patent üzerindeki
hakkını 8.6.2016 tarihinde (MT) A.Ş.’ye 100.000 TL’ye
satmıştır. (MT) A.Ş. Gelir Vergisi Kanununun 18 inci maddesi kapsamında
istisnadan faydalanan serbest meslek erbabı (MF)’ye yapacağı ödemelerin tamamı
(100.000 TL) üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesi uyarınca belirlenen
tevkifat oranının %50’si nispetinde gelir vergisi tevkifatı yapacaktır.
Örnek 3: Tam mükellef Bay (T), Türkiye’de
gerçekleştirdiği araştırma ve geliştirme faaliyetleri neticesinde ortaya çıkan
buluşunun patentini tescil ettirerek beyana tabi bir kazancı olmayan (U) gerçek
kişisine satmış; (U) gerçek kişisi de bu patenti 2.1.2016 tarihinde (Z) A.Ş.’ye yıllık 10.000 TL bedel üzerinden 8 yıllığına
kiralamıştır. (Z)
A.Ş. (U) gerçek kişisine yapacağı kira ödemelerinde, şartların sağlanmış olması
halinde, 5 yıl boyunca gelir vergisi tevkifatı
oranını %50 indirimli olarak uygulayacaktır. İndirimli vergi kesintisi en fazla
5 yıl süre ile uygulanacağından (Z) A.Ş. kira süresinin son 3 yılına ilişkin
kira ödemelerinden normal oranda kesinti yapacaktır.
[32] (Paragrafın çıkarılmadan önceki şekli) Öte yandan, 1.1.2015
tarihinden önce tescil edilmiş patentler ile faydalı model belgelerine ilişkin
olarak düzenlenecek değerleme raporunda, bu patent ve faydalı model belgeleri
için tespit edilen değer ile başvuru sahibince tescil tarihinden 31.12.2014
tarihine kadar elde edilen kazançlar arasındaki fark, yararlanılabilecek azami
istisna tutarı olarak dikkate alınacaktır.
[33] 5.14.5.5.
(Bölümün çıkarılmadan önceki şekli) Yeminli mali müşavirlerin sorumluluğu
2.1.1990
tarihli ve 20390 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
“Yeminli Mali Müşavirlerin Tasdik Edecekleri Belgeler, Tasdik Konuları ve
Tasdike İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümleri uyarınca “Sınai
mülkiyet haklarında istisna” ile ilgili işlemler yeminli mali müşavirlerin
tasdik edeceği konular kapsamına alınmıştır.
Sınai mülkiyet
haklarından elde edilen kazanç ve iratlara ilişkin istisnadan yararlanan
kurumlar vergisi mükelleflerinin, kurumlar vergisi beyannamelerinde
yararlanılan istisna tutarının doğru hesaplandığına ve uygulandığına ilişkin
YMM tasdik raporunu ilgili mevzuatta belirtilen süre içinde kurumlar vergisi
yönünden bağlı bulundukları vergi dairesine vermeleri gerekmektedir. Vergi
müfettişlerince düzenlenecek değerleme raporlarının vergi dairesine, YMM tasdik
raporlarının verilmesi gereken ay içinde veya daha sonra gelmesi halinde de
mükellefler bu istisnadan yararlanabileceklerdir. Bu durumda, değerleme
raporunun ilgili vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarihten itibaren 30 gün
içerisinde YMM tasdik raporunun ibraz edilmesi gerekecektir. Söz konusu raporun
bu süreler içinde verilememesi halinde ise sınai mülkiyet haklarından elde
edilen kazanç ve iratlara ilişkin istisnadan yararlanılamayacağı tabiidir.
Sınai mülkiyet
haklarından elde edilen kazanç ve iratlara ilişkin hususlara tam tasdik
raporunda yer verilmiş olması durumunda, bu istisnadan yararlanılması nedeniyle
ayrıca tasdik raporu düzenlenmesine gerek bulunmamaktadır.
YMM tasdik
raporunda en az aşağıdaki bilgilerin bulunması gerekmektedir:
• Tasdik
raporuna eklenecek olan ve ön değerleme raporunda belirtilen patentli veya
faydalı model belgeli buluşun araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile
yazılım faaliyetleri, sonuçları ile uygulanma durumuna ilişkin mükelleften
alınan bilgiler,
• Buluşun
araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım faaliyetlerinin
sürecine ilişkin olarak mükelleften alınan bilgiler (bu faaliyetlerin nerede
yapıldığı, nitelikleri, hacmi, teknik donanımı ve varsa kullanılan diğer
laboratuvarlar vb.),
• İstisnaya
konu olan kazanç ve iratların dökümü,
• Buluşa ilişkin olarak patent veya
faydalı model belgesi alınmasına kadar geçen dönem içinde yapılan harcamalar,
• Dışarıdan alınan danışmanlık, ekspertiz ve benzeri hizmetlere ilişkin bilgiler (hizmet
alınan kişi/kurum adı, vergi kimlik numarası, fatura tarih ve numarası, tutarı
ve KDV’si),
• Maddenin birinci fıkrasının (ç)
bendi kapsamında istisnadan yararlanılıyor ise patentli buluşun üretim
sürecinde kullanıldığına dair TPE tarafından Sicile kaydedilen belgenin bir
örneği,
• Geçici vergi dönemleri itibarıyla
uygulanan istisna tutarları,
• İstisna tutarının hesaplanması ve
hesaplamaya ilişkin açıklamalar.