[Madde
1-4] [Madde
5] [Madde
6 - 9] [Madde
10 - 12] [Madde
13 - 17] [Madde
18 - 22] [Madde
23 - 39 + Ekler]
23. Yabancı Ulaştırma
Kurumlarında Kurum Kazancının Tespiti
23.1. Yabancı ulaştırma kurumlarında hasılatın tespiti
Dar mükellefiyet
kapsamında vergilendirilen yabancı ulaştırma kurumlarının, ticari ve arızi
ticari kazançlarının belirlenmesinde, Türkiye’de elde edilmiş sayılan hasılat;
- Türkiye sınırları içinde gerçekleşen
kara taşımacılığında, bilet bedeli ile birlikte alınan gider karşılıkları dahil olmak üzere yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti olarak
her ne adla olursa olsun aldıkları tutarlardan,
- Türkiye’deki yükleme limanlarından
yabancı ülkelerdeki varış limanlarına veya diğer bir kurumun gemisine aktarma
yapılacak yabancı limana kadar gerçekleşen deniz ve hava taşımacılığında, bilet
bedeli ile birlikte alınan gider karşılıkları dahil
olmak üzere yolcu, yük ve bagaj taşıma ücreti olarak her ne adla olursa olsun
aldıkları tutarlardan,
- Türkiye dışındaki taşımacılık
faaliyeti için diğer kurumlar hesabına Türkiye’de sattıkları yolcu ve bagaj
biletleri ile Türkiye’de yaptıkları navlun sözleşmeleri dolayısıyla kendilerine
verilen komisyonlar ve ücretlerden
oluşmaktadır.
23.2. Yabancı ulaştırma kurumlarında kurum kazancının tespiti
Türkiye’de elde edilen hasılatın brüt tutarına Kanunda belirtilen
ortalama emsal oranlarının uygulanması suretiyle bulunacak tutar, yabancı
ulaştırma kurumları için vergiye tabi kurum kazancı olacaktır.
Kanunda belirtilen ortalama emsal
oranları, Türkiye’de daimi veya arızi olarak çalışan bütün kurumlar için;
- Kara
taşımacılığında ............................................. %12,
- Deniz
taşımacılığında ........................................... %15,
- Hava
taşımacılığında ............................................... %5
olarak belirlenmiştir.
Örneğin; (B) yabancı deniz
ulaştırma kurumu, İzmir limanından Romanya’nın Köstence limanına kuru üzüm
taşımacılığı yapmaktadır. Kurumun yük taşıma ücreti ile birlikte alınan gider
karşılıkları dahil olmak üzere yük taşımacılığı
karşılığında elde ettiği hasılat 150.000 YTL’dir.
Buna göre, ortalama emsal oranı, deniz
taşımacılığında %15 olacağından, (B) yabancı ulaştırma kurumunun 2006 yılı
içinde elde ettiği söz konusu kazanç için beyan etmesi gereken tutar ve ödemesi
gereken vergi aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
150.000 x %15 =
22.500 YTL Kurumlar vergisi matrahı
(safi kurum kazancı)
22.500 x %20 = 4.500
YTL Kurumlar vergisi
Dar mükellef
kurumun söz konusu kazancının ana merkeze aktarılan tutarı üzerinden de
Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin altıncı fıkrasına göre vergi
kesintisi yapılacaktır. Söz konusu vergi kesintisi bu örneğe göre,
22.500 –
4.500 = 18.000 x %15 = 2.700 YTL olarak hesaplanacaktır.
Kurumlar
vergisi, dar mükellef kurumun veya vergi sorumlusunun beyanı üzerine tarh
olunur.
Beyanname,
ilgili bulunduğu hesap döneminin sonuçlarını içerir. Her mükellef vergiye tabi
kazancının tamamı için bir beyanname verecektir.
Mükelleflerin
şubeleri, ajanlıkları, alım-satım büro ve mağazaları, imalathaneleri veyahut kendilerine bağlı diğer işyerleri için bağımsız
muhasebeleri ve ayrılmış sermayeleri olsa dahi ayrı beyanname verilmesi söz
konusu olmayacaktır.
25. Vergilendirme
Dönemi ve Beyan
25.1. Vergilendirme
dönemi
Yıllık beyan
esasında vergilendirilen dar mükellef kurumların vergilendirme dönemi, hesap
dönemidir. Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilenlerin vergilendirme dönemi
ise özel hesap dönemleridir.
Kesinti
suretiyle ödenen vergilerde, istihkak sahiplerince ayrıca yıllık veya özel
beyanname verilmeyen hallerde, vergi kesintisinin ilgili bulunduğu dönemler
vergilendirme dönemi sayılır.
Dar mükellef kurumlarca, özel
beyanname ile bildirilmesi gereken kazançların vergilendirilmesinde,
vergilendirme dönemi yerine kazancın elde edilme tarihi esas alınacaktır.
25.2. Beyannamenin verileceği yer
Dar
mükellefiyette yıllık kurumlar vergisi beyannamesi, dar mükellef kurumun;
- Türkiye’deki işyeri veya daimi
temsilcisinin bulunduğu yerin,
- Türkiye’de işyeri veya daimi
temsilci bulunmaması halinde, yabancı kuruma kazanç sağlayanların bağlı olduğu
yerin
vergi dairesine
verilecektir.
25.3.
Beyannamenin verilme zamanı
Kurumlar vergisi
beyannamesi, hesap döneminin kapandığı ayı takip eden dördüncü ayın birinci
gününden yirmibeşinci günü akşamına kadar mükellefin
bağlı olduğu vergi dairesine verilecektir.
Buna göre, kurumlar vergisi
beyannamesinin hesap döneminin takvim yılı olduğu hallerde 1-25 Nisan tarihleri
arasında, özel hesap dönemi uygulanıyorsa bu dönemin kapandığı ayı takip eden
dördüncü ayın birinci gününden yirmibeşinci günü
akşamına kadar verilmesi gerekmektedir.
Ayrıca, dar mükellef
kurumlarda tarhiyatın muhatabının Türkiye’yi terk etmesi halinde beyannamenin,
dar mükellefin ülkeyi terk etmesinden önceki onbeş
gün içinde verilmesi gerekmektedir.
25.4.
Beyannamenin şekil, içerik ve ekleri
Beyannamelerin
şekil, içerik ve ekleri Maliye Bakanlığınca belirlenir. Mükellefler beyanlarını
bu beyanname ile yapmak veya bu beyannamelerde yazılı bilgilere uygun olarak
bildirmek zorundadır.
26. Özel Beyan
Zamanı Tayin Olunan Gelirler
Dar mükellef
kurumların, vergiye tabi kazancının Gelir Vergisi Kanununda yazılı telif,
imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi
hakların satışı, devir ve temliki karşılığında alınan bedeller hariç olmak
üzere diğer kazanç ve iratlardan ibaret olması halinde bu kazançların; yabancı
kurum veya Türkiye’de bunlar adına hareket eden kimseler tarafından kazancın elde
edildiği tarihten itibaren onbeş gün içinde, Kurumlar
Vergisi Kanununun 27. maddesinde belirtilen vergi dairesine beyanname ile
bildirilmesi gerekmektedir.
Diğer kazanç ve iratların belirlenmesi
konusunda Gelir Vergisi Kanununun ilgili hükümlerinin uygulanması gerekmekte
olup diğer kazanç ve iratlara ilişkin hükümlerde yer alan vergilendirilmeme
konusunda getirilen kayıt, şart ve süreler ile istisnalar dar mükellef
kurumlarca elde edilen diğer kazanç ve iratların belirlenmesinde dikkate
alınmayacaktır. Bunun tek istisnası, Türkiye’ye bizzat getirilen nakdi ve ayni
sermaye karşılığında elde edilen menkul kıymetler ile iştirak hisselerinin
elden çıkarılması sırasında kur farkı kazancına dair hükümlerdir. Bu nedenle,
Gelir Vergisi Kanununda yer alan, diğer kazanç ve iratların tespitinde kur
farkı kazancı ile ilgili belirlemeler, dar mükellef kurumlar için de geçerli
olacaktır.
Kurumlar Vergisi
Kanununun 27. maddesinde özel beyan zamanı tayin olunan gelirlerle ilgili
olarak kurumlar vergisi beyannamesinin verileceği vergi daireleri hakkında
aşağıdaki düzenlemelere yer verilmiştir.
Dar mükellef kurumlar
tarafından elde edilen diğer kazanç ve iratların türüne göre kurumlar vergisi
beyannamesinin verileceği vergi daireleri;
- Taşınmazların elden çıkarılmasından
doğan diğer kazanç ve iratlarda taşınmazın bulunduğu,
- Taşınırların ve hakların elden
çıkarılmasından doğan diğer kazanç ve iratlarda mal ve hakların Türkiye’de
elden çıkarıldığı,
- Ticari veya zirai bir işletmenin
faaliyetinin durdurulması veya terk edilmesi karşılığında elde edilen diğer
kazanç ve iratlarda işletmenin bulunduğu,
- Arızi olarak ticari işlemlerin
yapılmasından veya bu nitelikteki işlemlere aracılıktan elde edilen kazançlar
ile arızi olarak yapılan serbest meslek faaliyetleri dolayısıyla elde edilen
kazançlarda faaliyetin yapıldığı,
- Arızi olarak Türkiye ile yabancı
ülkeler arasında yapılan taşımacılık faaliyetlerinden elde edilen kazançlarda
yolcu veya yükün taşıta alındığı,
- Zarar yazılan değersiz alacaklarla
karşılık ayrılan şüpheli alacakların tahsili dahil
olmak üzere terk edilen işlerle ilgili olarak sonradan elde edilen diğer kazanç
ve iratlar ile ticari, zirai veya mesleki bir faaliyete hiç girişilmemesi veya
ihale, artırma ve eksiltmelere iştirak edilmemesi karşılığında elde edilen
diğer kazanç ve iratlarda ödemenin Türkiye’de yapıldığı,
- Diğer hallerde Maliye Bakanlığınca
belirlenen
yerin vergi dairesidir.
28. Dar
Mükellefiyette Tarhiyatın Muhatabı, Tarh Zamanı ve Tarh Yeri
Kurumlar Vergisi Kanununun 28.
maddesinde dar mükellefiyette tarhiyatın muhatabı, tarh zamanı ve tarh yeri ile
ilgili düzenlemelere yer verilmiştir.
28.1.
Tarhiyatın muhatabı
Dar mükellefiyete tabi
yabancı kurumların vergisi, bu kurumların;
- Türkiye’deki müdür ve temsilcileri,
- Müdür ve temsilcileri mevcut
değilse, kazanç ve iratları yabancı kuruma sağlayanlar
adına
tarh olunur.
28.2 Tarhiyatın zamanı ve yeri
Kurumlar
vergisi,
- Vergi dairesine beyannamenin
verildiği günde,
- Beyanname posta ile gönderilmişse,
vergiyi tarh edecek daireye geldiği tarihi izleyen üç gün içinde
beyannamenin verildiği veya
gönderildiği vergi dairesince tarh olunacaktır.
Dar mükellefiyette kurumlar vergisi,
- Yıllık beyanname ile bildirilenlerde
beyannamenin verildiği ayın sonuna kadar,
- Muhtasar beyanname ile
bildirilenlerde beyannamenin verildiği ayın yirmialtıncı
günü akşamına kadar,
- Özel beyannameyle bildirilenlerde
beyanname verme süresi içinde,
- Tarhiyatın muhatabının Türkiye’yi
terk etmesi halinde beyanname verme süresi içinde,
- Tasfiye veya birleşme hallerinde
verilecek beyannamelerde ise beyanname verme süresi içinde
ödenecektir.
30. Dar Mükellefiyette Vergi Kesintisi
Kurumlar Vergisi Kanununun 30.
maddesinde, dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de elde ettikleri kazanç
ve iratlardan yapılacak vergi kesintisine ilişkin düzenlenmelere yer verilmiş
bulunmaktadır.
Bu maddeye göre,
kazanç ve iratların nakden veya hesaben ödenmesi veya
tahakkuk ettirilmesi aşamasında avanslar da dahil
olmak üzere gayri safi tutar üzerinden vergi kesintisi yapılacaktır.
30.1. Vergi kesintisi yapmakla sorumlu
olanlar
Kurumlar
Vergisi Kanununun 30. maddesine göre, dar mükellefiyete tabi kurumların bu
madde uyarınca vergi kesintisine tabi kazançlarına ilişkin kesinti, bu kazanç
ve iratları avanslar da dahil olmak üzere nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk ettirenler tarafından
yapılacaktır.
30.2. Vergi kesintisi uygulamasına
ilişkin Bakanlar Kuruluna verilen yetki
Kurumlar
Vergisi Kanununun 30. maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca, Bakanlar Kurulu,
bu maddede belirtilen vergi kesintisi oranlarını, gelir unsurları veya faaliyet
konuları itibarıyla ayrı ayrı belirlemeye, sıfıra kadar indirmeye veya maddenin
önceki fıkralarında belirtilen oranın bir katına kadar artırmaya yetkilidir.
Aynı Kanunun geçici 1. maddesinin dördüncü fıkrasında, bu
Kanunla tanınan yetkiler çerçevesinde Bakanlar Kurulu tarafından yeni kararlar
alınıncaya kadar, Gelir Vergisi Kanunu ile mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunu kapsamında vergi oranlarına ve diğer hususlara ilişkin olarak yayınlanan
Bakanlar Kurulu Kararlarında yer alan düzenlemelerin, bu Kanunda belirlenen
yasal sınırları aşmamak üzere geçerliliğini koruyacağı belirtilmiştir.
Buna
göre, Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinde vergi kesintisine tabi
kazançlar arasında sayılıp, anılan Kanun öncesinde herhangi bir Bakanlar Kurulu
Kararı ile kesinti oranı tayin edilmemiş kazançlar için yapılacak kesinti oranı
bu konuda bir Bakanlar Kurulu Kararı alınıncaya kadar %15 olarak dikkate
alınacaktır. (6 Seri No.lu KVK GT’nin 21. maddesiyle
5.5.2012 tarihinde eklenen cümle) 3.2.2009 tarihinden geçerli olmak
üzere 12.1.2009 tarih ve 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı [1]
ile söz konusu kesinti oranları belirlenmiştir.
30.3.
Dar mükellef kurumlar tarafından Türkiye’de bulunan işyeri veya daimi temsilci
vasıtasıyla elde edilen kazanç ve iratlarda vergi kesintisi
Kurumlar Vergisi Kanununun
30. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, dar mükellefiyete tabi kurumlara Gelir
Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla takvim yılına yaygın
inşaat ve onarım işleri ile ilgili olarak yapılan hakediş
ödemeleri ile anılan kurumların;
- Serbest meslek kazançları,
- Gayrimenkul sermaye iratları,
- Gelir Vergisi Kanununun 75.
maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde
sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratları
üzerinden vergi kesintisi
yapılacaktır.
Kanunun 22. maddesinin
birinci fıkrasında, dar mükellef kurumların işyeri veya daimi temsilci
vasıtasıyla elde ettikleri kazançlarının tespitinde, aksi belirtilmediği
takdirde tam mükellef kurumlar için geçerli olan hükümlerin uygulanacağı
belirtilmiştir.
Anılan
Kanunun 15. maddesine göre, tam mükellef kurumların, birden fazla takvim yılına
yaygın inşaat ve onarım işleri ile ilgili hakedişlerinden,
her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile Toplu Konut İdaresi ve Özelleştirme
İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden sağlanan gelirlerinden, mevduat
faizlerinden, katılım bankaları tarafından katılma hesabı karşılığında ödenen
kâr paylarından, kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr
paylarından, repo kazançlarından ve kooperatiflere ait taşınmazların
kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemelerinden vergi kesintisi
yapılmaktadır.
Bu nedenle, tam mükellef
kurumların vergi kesintisine tabi tutulan kazanç ve iratlarının, Türkiye’de bir
işyeri veya daimi temsilci bulundurmak suretiyle ticari faaliyette bulunan dar
mükellef kurumlar tarafından da elde edilmesi halinde, söz konusu kazanç ve
iratlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesine göre her halükârda
vergi kesintisi yapılacaktır.
Öte
yandan, dar mükellefiyete tabi kurumların, Türkiye’de bir işyeri veya daimi
temsilci bulundurmak suretiyle yaptıkları ticari ve zirai faaliyet kapsamında,
bu işyerleri veya daimi temsilcileri vasıtasıyla elde ettikleri serbest meslek
kazançları, gayrimenkul sermaye iratları (dar mükellef kooperatiflere ait
taşınmazların kiralanması karşılığında bunlara yapılan kira ödemeleri hariç) ve
menkul sermaye iratları (kâr payları ile Kanunun 15. maddesinin birinci
fıkrasında vergi kesintisine tabi tutulan menkul sermaye iratları hariç)
üzerinden anılan Kanunun 30. maddesine göre vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Ancak,
dar mükellefiyete tabi kurumların Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilcisi
bulunmadan veya Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci bulunsa da bu
işyerlerinde yürüttükleri ticari faaliyetle bağlantılı olmamak suretiyle elde
ettikleri, serbest meslek kazançlarından, gayrimenkul sermaye iratlarından ve
kâr payları hariç menkul sermaye iratlarından Kanunun 30. maddesine göre vergi
kesintisi yapılacağı tabiidir.
Örneğin; yabancı bankaların
Türkiye’de bulunan şubelerinin bizzat bankacılık faaliyeti çerçevesinde elde
ettikleri kazanç ve iratları üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30.
maddesinin birinci fıkrasına göre vergi kesintisi yapılmayacaktır. Ancak, bu
bankaların şube dışında elde ettikleri ve bankacılık faaliyetine dahil olmayan kazanç ve iratları üzerinden yine anılan madde
uyarınca vergi kesintisi yapılacaktır.
Vergi
kesintisi yapma sorumluluğu bulunanların dar mükelleflere nakden veya hesaben ödeme yapmaları sırasında, dar mükellefin
Türkiye’de işyerlerinin veya daimi temsilcilerinin bulunup bulunmadığının
bilinmemesi halinde anılan madde uyarınca vergi kesintisi yapılması gerekeceği
tabiidir.
Diğer
taraftan, telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi hakların satışı, devir ve temliki karşılığında
yapılan ödemeler üzerinden bu kazanç ve iratların ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın sorumlularca kurumlar
vergisi kesintisi yapılacaktır. Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin diğer
fıkralarına göre yapılacak vergi kesintilerinde ilgili fıkralardaki hükümlerin
dikkate alınacağı tabiidir.
30.4. Vergi kesintisine tabi kazanç ve
iratlar
Kurumlar
Vergisi Kanununun 30. maddesinde dar mükelleflerin elde ettikleri kazanç ve
iratlardan vergi kesintisine tabi tutulacak olanlar tek tek sayılmıştır. Buna
göre, dar mükellef kurumların elde edecekleri aşağıdaki kazanç ve iratlar,
anılan maddeye göre vergi kesintisine tabi olacaktır.
- Birden fazla takvim yılına yaygın
inşaat ve onarım işleri ile uğraşan kurumlara bu işleri ile ilgili olarak
yapılan hakediş ödemeleri,
- Serbest meslek kazançları,
- Gayrimenkul sermaye iratları,
- Gelir Vergisi Kanununun 75.
maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2), (3) ve (4) numaralı bentlerinde
sayılanlar hariç olmak üzere menkul sermaye iratları,
- Ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın telif, imtiyaz, ihtira,
işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi
hakların satış, devir ve temliki karşılığında nakden veya hesaben
ödenen veya tahakkuk ettirilen bedeller,
- Tam mükellef kurumlar tarafından,
dar mükellef kurumlara veya kurumlar vergisinden muaf olan dar mükelleflere
dağıtılan ve Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2)
ve (3) numaralı bentlerinde sayılan kâr payları (Türkiye’de bir işyeri veya
daimi temsilci aracılığıyla kâr payı elde edenler hariç),
- Kurumlar
Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde belirtilen
kurumlar vergisinden istisna edilen kazançlar ile (c) bendinde belirtilen
şirketlerin (b) bendindeki şartları taşıyan iştirak kazançlarından anonim veya limited şirket niteliğindeki dar mükellef kurumlara
dağıtılan kâr payları,
- Türkiye’de işyeri ve daimi
temsilcisi bulunmayan dar mükelleflerin, yetkili makamların izniyle açılan
sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri
kazançlar,
- Yıllık veya özel beyanname veren dar
mükellef kurumların, indirim ve istisnalar düşülmeden önceki kurum kazancından,
hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten sonra kalan kısımdan ana merkeze
aktardıkları tutarlar,
- Kazancın elde edildiği ülke vergi
sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı
düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp sağlamadığı ve bilgi değişimi
hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen
ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara (tam mükellef
kurumların bu nitelikteki ülkelerde bulunan iş yerleri dahil)
nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen
her türlü ödemeler.
30.4.1. Birden fazla takvim yılına
yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan dar mükellef kurumlara yapılan hakediş ödemeleri
Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde, Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre birden fazla
takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işleri ile uğraşan dar mükellef kurumlara
bu işleriyle ilgili olarak yapılan hakediş ödemeleri
üzerinden vergi kesintisi yapılması öngörülmüş olup aynı maddede bu madde
uyarınca yapılacak vergi kesintilerinde kesinti oranına ilişkin olarak Bakanlar
Kuruluna yetki tanınmıştır.
Buna göre, birden fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım
işlerine ilişkin olarak yapılan hakediş ödemeleri
üzerinden, (6 Seri No.lu KVK GT’nin 21. maddesiyle
5.5.2012 tarihinde değiştirilen sayı) 2009/14593 [2]
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca (6 Seri No.lu KVK GT’nin
21. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen tarih) 3.2.2009 [3]
tarihinden itibaren %3 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
30.4.2. Serbest meslek kazançları
Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin birinci fıkrasının
(b) bendinde, dar mükellef kurumların elde edecekleri serbest meslek kazançları
üzerinden vergi kesintisi yapılması öngörülmüş olup (6 Seri No.lu KVK GT’nin 21. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen sayı)
2009/14593 [2] sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca (6 Seri No.lu KVK GT’nin 21. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen
tarih) 3.2.2009 [3] tarihinden itibaren;
- Petrol arama faaliyetleri dolayısıyla
sağlanacak kazançlardan %5,
- Diğer serbest meslek kazançlarından
%20
oranında vergi kesintisi
yapılacaktır.
30.4.3. Gayrimenkul sermaye iratları
Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinde, dar mükellef kurumların elde edecekleri gayrimenkul sermaye
iratları üzerinden vergi kesintisi yapılması öngörülmüş olup (6
Seri No.lu KVK GT’nin 21. maddesiyle 5.5.2012
tarihinde değiştirilen sayı) 2009/14593 [2] sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı uyarınca (6 Seri No.lu KVK GT’nin 21. maddesiyle
5.5.2012 tarihinde değiştirilen tarih) 3.2.2009 [3] tarihinden
itibaren;
- Finansal Kiralama Kanunu
kapsamındaki faaliyetlerden sağlanacak gayrimenkul sermaye iratlarından %1,
- Diğer gayrimenkul sermaye
iratlarından %20
oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
30.4.4. Menkul sermaye iratları
Kurumlar
Vergisi Kanununun 30. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, dar mükellef
kurumların elde edecekleri kâr payları hariç diğer menkul sermaye iratları
üzerinden vergi kesintisi yapılması öngörülmüştür.
Anılan
Kanunun geçici 1. maddesinin ikinci fıkrasında da Gelir Vergisi Kanununun
geçici 67. maddesi uyarınca vergi kesintisine tabi tutulmuş kazanç ve iratlar
üzerinden, bu Kanun uyarınca ayrıca kesinti yapılmayacağı hüküm altına
alınmıştır.
(6 Seri No.lu KVK GT’nin 22.
maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen paragraf)
Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesinde ise aynı Kanunun 75. maddesinin
ikinci fıkrasının (5) numaralı bendinde yazılı menkul sermaye iratları ile
(1.1.2006 tarihinden önce ihraç edilen menkul kıymetlerden elde edilenler
hariç) (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yer alan menkul sermaye iratları
üzerinden %15 oranında kesinti yapılacağı hükme bağlanmıştır. [4]
Buna göre, her nevi tahvil ve Hazine bonosu faizleri ile
Toplu Konut İdaresi, Kamu Ortaklığı İdaresi ve (6 Seri No.lu KVK GT’nin 22. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen
ifade) Özelleştirme İdaresince çıkarılan menkul kıymetler ve varlık
kiralama şirketleri tarafından ihraç edilen kira sertifikalarından [5]
sağlanan gelirler, mevduat faizleri, faizsiz olarak kredi verenlere ödenen kâr
payları ile kâr ve zarar ortaklığı belgesi karşılığı ödenen kâr payları ve repo
gelirleri üzerinden Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesi hükmü uyarınca
vergi kesintisi yapılacaktır.
(Beşinci
paragraf; 6 Seri No.lu KVK GT’nin 22. maddesiyle
5.5.2012 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır) [6]
(6
Seri No.lu KVK GT’nin 22. maddesiyle 5.5.2012
tarihinde eklenen paragraf) Tam mükellef kurumlar
tarafından yurt dışında ihraç edilen tahvillerden elde edilen faizlerin
vergilendirilmesinde, 279 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde yapılan
açıklamaların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
(6 Seri No.lu KVK GT’nin
22. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde eklenen paragraf) Tam mükellef varlık
kiralama şirketleri tarafından yurt dışında ihraç edilen kira sertifikalarından
elde edilen gelirlerden 2011/1854 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile değişik
2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 29.6.2011 tarihinden itibaren
• Vadesi 1 yıla kadar olanlara sağlanan gelirlerden
%10,
• Vadesi 1 yıl ile 3 yıl arası olanlara sağlanan
gelirlerden %7,
• Vadesi 3 yıl ile 5 yıl arası olanlara sağlanan
gelirlerden %3,
• Vadesi 5 yıl ve daha uzun olanlara sağlanan
gelirlerden %0
oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
(6 Seri No.lu KVK GT’nin
22. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde eklenen paragraf) Öte yandan, her nevi alacak faizlerinden,
2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 3.2.2009 tarihinden itibaren
• Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya
yabancı bankalardan ya da bulunduğu ülkede mutad
olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara
değil tüm gerçek ve tüzel kişilere kredi veren kurumlardan alınan her türlü
krediler için ödenecek faizlerden (katılım bankalarının kendi usullerine göre
yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kâr
payları dahil) %0,
• Bankaların 5411 sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca
uygun görülen ikincil sermaye benzeri kredileri ile bankaların ve diğer
kurumların bir akım veya varlık portföyüne dayalı
olarak yurt dışında menkul kıymetleştirme yöntemiyle temin ettikleri kredileri
için ödenecek faizler üzerinden %1,
• Katılım bankaları tarafından ödenen kâr payları
hariç olmak üzere, mal tedarikinden kaynaklanan vade farkları üzerinden %5,
• Diğerlerinden %10
oranında vergi kesintisi
yapılacaktır.
(6
Seri No.lu KVK GT’nin 22. maddesiyle 5.5.2012
tarihinde eklenen paragraf) Ayrıca, bankaların 5411
sayılı Bankacılık Kanunu uyarınca uygun görülen ikincil sermaye benzeri
kredileri ile bankaların ve diğer kurumların bir akım veya varlık portföyüne dayalı olarak yurt dışında menkul kıymetleştirme
yöntemiyle temin ettikleri kredileri için ödenecek faizler üzerinden yapılacak
vergi kesintisi uygulamasında, bahse konu kredi temini işlemlerine yönelik
sözleşmelerin Kararnamenin yürürlük tarihi olan 3.2.2009 tarihinden önce
düzenlenmiş olması halinde ödenecek faiz tutarlarının, 2006/11447 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı dikkate alınmak üzere vergi kesintisine tabi tutulması
gerekmektedir.
Gelir
Vergisi Kanununun 75. maddesinin ikinci fıkrasının (10) numaralı bendinde
yazılı menkul sermaye iratlarından anılan Karar uyarınca %10 oranında vergi
kesintisi yapılacaktır.
30.4.5. Gayrimaddi
hakların satış, devir ve temliki
Kurumlar
Vergisi Kanununun 30. maddesinin ikinci fıkrasında, ticari veya zirai kazanca dahil olup olmadığına bakılmaksızın dar mükellef kurumların
telif, imtiyaz, ihtira, işletme, ticaret unvanı, marka ve benzeri gayrimaddi haklarının satışı, devir ve temliki karşılığında
nakden veya hesaben ödenen veya tahakkuk ettirilen
bedellerin, nakden veya hesaben ödeyen veya tahakkuk
ettirenler tarafından vergi kesintisine tabi tutulacağı hükme bağlanmıştır.
Söz
konusu bedeller üzerinden, (6 Seri No.lu KVK GT’nin
23. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen sayı) 2009//14593 [7]
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca (6 Seri No.lu KVK GT’nin
23. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen tarih) 3.2.2009 [8]
tarihinden itibaren %20 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
30.4.6. Dar mükellef kurumlara veya
kurumlar vergisinden muaf dar mükelleflere dağıtılan kâr payları
Tam mükellef kurumlar
tarafından, dar mükellef kurumlara veya kurum statüsünde olup bu Kanunla veya
özel kanunlarla kurumlar vergisinden muaf tutulmuş bulunan yabancı kurumlara
dağıtılan Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin ikinci fıkrasının (1), (2) ve
(3) numaralı bentlerinde sayılan kâr payları üzerinden Kanunun 30. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca
vergi kesintisi yapılacaktır. Türkiye’de bir işyeri veya daimi temsilci aracılığıyla faaliyet gösteren
dar mükellef kurumlara dağıtılan kâr payları üzerinden ise kesinti
yapılmayacaktır.
Öte yandan, kurumlarca kârın sermayeye eklenmesi kâr dağıtımı
sayılmayacaktır.
Bakanlar Kuruluna tanınan yetkiye
istinaden yayımlanan (6 Seri No.lu KVK GT’nin
23. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen ifade) 12.1.2009 tarih ve
2009/14593 sayılı [9]
Kararla
kâr dağıtımına ilişkin vergi kesintisi oranı
%15 olarak belirlenmiştir. Dolayısıyla, dar mükellef kurumlara veya kurum
statüsünde olup bu Kanunla veya özel kanunlarla kurumlar vergisinden muaf
tutulmuş bulunan yabancı kurumlara dağıtılan kâr payları üzerinden %15 oranında
vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 15. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca vergi kesintisine tabi tutulan Kanunun 5. maddesinin
birinci fıkrasının (d) bendinde yazılı kazançlardan 30. madde uyarınca ayrıca
bir vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Tebliğin (15.6)
bölümünde yer alan açıklamalar, dar mükellef kurumlara veya kurumlar
vergisinden muaf dar mükelleflere dağıtılan kâr payları hakkında da geçerlidir.
30.4.7. Yurt dışı iştirak kazançları
üzerinden dar mükellef kurumlara dağıtılan kâr payları
Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının
(c) bendinde, kazancın elde edildiği tarih itibarıyla aralıksız en az bir yıl
süreyle nakit varlıklar dışında kalan aktif toplamının %75 veya daha fazlası,
kanuni veya iş merkezi Türkiye’de bulunmayan anonim veya limited
şirket niteliğindeki şirketlerin her birinin sermayesine en az %10 oranında
iştirakten oluşan tam mükellefiyete tabi anonim şirketlerin, en az iki tam yıl
süreyle aktiflerinde yer alan yurt dışı iştirak hisselerinin elden
çıkarılmasından doğan kurum kazançları kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Ayrıca,
anılan bentte belirtilen tam mükellefiyete tabi anonim şirketlerin Kanunun 5.
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde yer alan şartları taşıyan iştirak
kazançları da kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
Kurumlar
Vergisi Kanununun 30. maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, yukarıda yer
verilen kurumlar vergisinden istisna edilmiş söz konusu kazançlardan, anonim
veya limited şirket niteliğindeki dar mükellef
kurumlara dağıtılan kâr paylarından vergi kesintisi yapılacak olup söz konusu
kesinti oranı anılan maddenin üçüncü fıkrası uyarınca uygulanacak olan oranın
yarısını aşmayacaktır.
Anılan
kâr paylarından yapılacak vergi kesintisi oranı, Kanunun 30. maddesinin
dördüncü fıkrasına göre, (6 Seri No.lu KVK GT’nin
23. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen sayı) 2009/14593 [10]
sayılı Bakanlar Kurulu Kararında belirlenen oranının yarısı (%7,5) olarak
uygulanacaktır.
30.4.8. Sergi ve panayır kazançları
Kurumlar
Vergisi Kanununun 30. maddesinin beşinci fıkrasında, Türkiye’de işyeri ve daimi
temsilcisi bulunmayan dar mükelleflerin, yetkili makamların izniyle açılan
sergi ve panayırlarda yaptıkları ticari faaliyetlerden elde ettikleri kazançlar
üzerinden, kurum bünyesinde vergi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Söz
konusu kazançlar üzerinden, (6 Seri No.lu KVK GT’nin
23. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen sayı) 2009//14593 [11]
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı gereğince (6 Seri No.lu KVK GT’nin
23. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen tarih) 3.2.2009 [12]
tarihinden itibaren %0 oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
30.4.9. Yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların menkul sermaye
iradı sayılan kazançlarından ana merkeze aktarılan tutarlar
Kurumlar Vergisi Kanununun 30.
maddesinin altıncı fıkrasında yıllık
veya özel beyanname veren dar mükellef kurumların, indirim ve istisnalar
düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten
sonra kalan kısımdan ana merkeze aktardıkları tutar üzerinden, kurum bünyesinde
kurumlar vergisi kesintisi yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre, Kurumlar
Vergisi Kanunu uyarınca yıllık veya özel beyanname veren dar mükellef
kurumların, indirim ve istisnalar
düşülmeden önceki kurum kazancından, hesaplanan kurumlar vergisi düşüldükten
sonra kalan kısmını, ana merkezlerine aktarmaları sırasında,
aktardıkları bu tutarlar üzerinden vergi
kesintisi yapmaları gerekmektedir. Kesinti oranı, (6 Seri No.lu KVK GT’nin 23. maddesiyle 5.5.2012 tarihinde değiştirilen sayı)
2009/14593 [13]
sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile %15 olarak belirlenmiştir.
Öte
yandan, dar mükellef kurumların Türkiye’de elde edilen kârı ana merkezlerine
aktarmamaları halinde ise vergi
kesintisi yapılmayacaktır.
30.4.10. (5 Seri
No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle 19.1.2012 tarihinde
eklenen alt bölüm) Dar
mükellef kurumlarca yapılan türev işlemlerde vergi kesintisi
30.4.10.1. Forward işlemleri
Türkiye’de
bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından forward işlemlerinden elde edilen kazancın niteliği ticari
kazanç olup bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesi
uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
30.4.10.2. Swap işlemleri
30.4.10.2.1. Para swapı
Türkiye’de
bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından para swap işlemlerinden elde edilen kazancın niteliği ticari
kazanç olup bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesi
uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
30.4.10.2.2. Faiz swapı
Türkiye’de
bir işyeri veya daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar açısından faiz swapı işlemlerinden elde edilen kazanç alacak faizi olarak
değerlendirilecek, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin
birinci fıkrasının (ç) bendi gereğince vergi kesintisi yoluyla Türkiye’de
vergilendirilecektir.
Anılan maddenin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden yayımlanan
2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı [14]
uyarınca bu kapsamda, yabancı
devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı bankalardan ya da bulunduğu
ülkede mutad olarak kredi vermeye yetkilendirilmiş
olup sadece ilişkili bulunduğu kurumlara değil tüm gerçek ve tüzel kişilere
kredi veren kurumlara yapılacak faiz
ödemeleri üzerinden %0, diğer kurumlara yapılacak faiz ödemeleri üzerinden %10
oranında vergi kesintisi yapılması gerekecektir.
Buna göre, Türkiye’de bir işyeri veya
daimi temsilci aracılığıyla faaliyette bulunmayan dar mükellefiyete tabi banka ve finans kurumlarının bu işlemlerden doğan kazançları üzerinden
Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendi ve
anılan Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Öte yandan,
Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesinin (14) numaralı fıkrası uyarınca,
yabancı banka ve finans kurumları dışında kalan ve Türkiye’de işyeri veya daimi
temsilcisi bulunmayan dar mükellef kurumlar tarafından faiz swapı
işlemlerinden elde edilen kazançların anılan madde uyarınca vergi kesintisine
tabi olması durumunda, bu işlemlere yönelik olarak ayrıca Kurumlar Vergisi
Kanununun 30. maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
30.4.10.3. Opsiyon sözleşmeleri ve opsiyon
primi
Tezgah üstü piyasalarda
gerçekleştirilen opsiyon sözleşmelerinde, dar mükellef
bir kurum tarafından, gerek opsiyon sözleşmesinden gerekse opsiyon priminden
elde edilen kazançlar ticari kazanç olarak değerlendirilecek ve bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi
Kanununun 30. maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Türkiye’de kurulu organize borsalarda
gerçekleştirilen opsiyon sözleşmelerine ilişkin olarak
izleyen bölümde yer alan açıklamaların dikkate alınması gerekecektir.
30.4.10.4. Vadeli işlem ve opsiyon
borsası işlemleri
Vadeli İşlem
ve Opsiyon Borsasında gerçekleştirilen vadeli işlem ve opsiyon
sözleşmelerinden elde edilen gelirler Gelir Vergisi Kanununun geçici 67.
maddesinin (1) numaralı fıkrası kapsamında vergi kesintisine tabi olup bu
gelirler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesi uyarınca ayrıca vergi
kesintisi yapılmayacağı gibi dar mükellef kurumlar tarafından bu işlemler
nedeniyle elde edilen gelirlerin özel beyanname ile beyan edilmesi söz konusu
olmayacaktır.
30.4.10.5. Aracı
kuruluş varantları
Türkiye’de
bir işyeri ve daimi temsilcisi olmayan dar mükellef kurumlar tarafından, aracı
kuruluş varantlarından elde edilen kazançlar ticari
kazanç olarak değerlendirilecek ve bu kazançlar üzerinden Kurumlar Vergisi
Kanununun 30. maddesi uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.”
30.4.11. Vergi Usul
Kanununun 11. maddesinin yedinci fıkrası kapsamındaki ödemelerde vergi
kesintisi [15]
Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin birinci
fıkrasının (d) bendi uyarınca, Vergi Usul Kanununun 11. maddesinin yedinci
fıkrası kapsamındaki ödemelerden vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
30.4.11.1. Kesinti
kapsamına alınan ödemeler
Tebliğin (15.3.11.) bölümünde
açıklandığı üzere, 476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile Gelir Vergisi Kanununun
94. maddesinin birinci fıkrasında ve Kurumlar Vergisi Kanununun 15. maddesinin
birinci fıkrasında sayılanlara internet ortamında verilen reklam hizmetleri
vergi kesintisi kapsamına alınmış olup bu hizmetlere ilişkin olarak hizmeti
verenlere veya internet ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere
yapılan ödemelerden, ödeme yapılan kişilerin mükellef olup olmamasına bakılmaksızın
vergi kesintisi yapılması gerektiği yönünde düzenleme yapılmıştır.
Mezkûr Kararın üçüncü maddesi ile,
Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinde yer alan dar mükellefiyete tabi
kurumların vergi kesintisine tabi kazanç ve iratlarından yapılacak vergi kesintisi
oranları hakkındaki 2009/14593 sayılı Bakanlar Kurulu Kararının 1. maddesinin
birinci fıkrasına (15) numaralı bent eklenmiş ve internet ortamında verilen
reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti verenlere veya internet
ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık edenlere yapılan ödemeler
üzerinden yapılacak vergi kesintisi oranı %15 olarak belirlenmiştir.
30.4.11.1.1. İnternet
ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin ödemeler üzerinden yapılacak
vergi kesintisi
476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı ile 2009/14593 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararında yapılan değişiklik uyarınca, internet ortamında
verilen reklam hizmetlerine ilişkin olarak, bu hizmeti veren veya internet
ortamında reklam hizmeti verilmesine aracılık eden dar mükellef kurumlara yapılan
ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapılması gerekmektedir.
Buna göre, Tebliğin (15.1.)
bölümünde sayılan vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanlar, dar mükellefiyete
tabi bir kurumun internet ortamında verdiği reklam hizmeti karşılığında bu
kuruma yapacakları ödemeler üzerinden %15 oranında vergi kesintisi yapmakla
yükümlüdürler. Tebliğin (15.1.) bölümünde sayılan
vergi kesintisi yapmakla sorumlu olanlar dışında kalanların ise dar mükellef
bir kurumdan aldığı internet ortamındaki reklam hizmetleri karşılığında bu
kuruma yapacakları ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapma yükümlülükleri
bulunmamaktadır.
Asıl hizmet sunucusu olan dar mükellef bir kurum
tarafından internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin ödemelerin,
bu hizmetlere aracılık eden tam mükellef bir kuruma yapılması durumunda,
Tebliğin (15.3.11.) bölümünde yapılan açıklamaların dikkate alınması
gerekmektedir.
Ancak, hizmete aracılık eden tam mükellef kurum
tarafından, internet ortamında verilen reklam hizmetlerine ilişkin tahsil
edilen bedellerin, internet ortamında reklam hizmeti veren asıl hizmet sunucusu
dar mükellef kuruma ödenmesinde, bu ödemeler üzerinden hizmete aracılık eden
tam mükellef kurum tarafından %15 oranında vergi kesintisi yapılması
gerekmektedir.
Ayrıca, internet ortamında reklam hizmeti veren veya bu
hizmetlerin verilmesine aracılık eden dar mükellef gerçek kişilere yapılan
ödemelerde vergi kesintisi oranı %15 olarak uygulanacaktır.
İnternet ortamında reklam hizmeti veren veya bu
hizmetlerin verilmesine aracılık edenlerin mükellef olup olmadığına
bakılmaksızın, bu hizmetlere ilişkin ödemelerden vergi kesintisi yapılması
gerekmektedir.
476 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı 1.1.2019 tarihinden
itibaren yapılacak ödemelere uygulanmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girmiş
olup hizmet bu tarihten önce verilmiş olsa dahi, anılan tarihten itibaren (bu
tarih dahil) yapılan ödemeler üzerinden vergi
kesintisi yapılacaktır.
Söz konusu vergi kesintisinin uygulanması açısından,
internet ortamında reklam hizmeti veren veya bu hizmetlerin verilmesine
aracılık edenlere anılan Kararın yürürlük tarihinden önce nakden veya hesaben ödeme yapılmış olması halinde, bu ödemelerin konusunu teşkil eden hizmetlere
ilişkin olarak 1.1.2019 tarihinden sonra yapılacak ödemelerden vergi kesintisi
yapılmayacaktır.
Örneğin, (C) A.Ş. reklam acenteliği faaliyetinde bulunan
Bay (E) aracılığıyla Kasım 2018 döneminde kanuni ve iş merkezi İrlanda’da
bulunan (L) Ltd.’den internet ortamında reklam
hizmeti almıştır. (C) A.Ş., 100.000 ABD Doları olan
hizmet bedelinin %25 lik kısmını anlaşma gereği Kasım
2018 döneminde avans olarak Bay (E)’ye ödemiştir. (L) Ltd. bu reklam hizmetine
ilişkin faturayı Bay (E) adına Aralık 2018 döneminde düzenlemiş ve Bay (E)
faturayı bu dönemde yasal defterlerine kaydetmiştir. Bay (E) de reklam hizmet
bedeline ilişkin olarak Aralık 2018 döneminde (C) A.Ş. adına fatura düzenlemiş
ve (C) A.Ş. söz konusu faturayı aynı dönemde yasal defterlerine kaydetmiştir.
(C) A.Ş. hizmet bedelinin kalan kısmını 20 Ocak 2019 tarihinde Bay (E)’ye
ödemiş, Bay (E) ise hizmet bedelinin
tamamını 31 Ocak 2019 tarihinde (L) Ltd.’nin hesabına transfer etmiştir.
Kasım 2018 döneminde yapılan avans ödemesiyle bir kısmı
nakden ve Aralık 2018 döneminde faturanın (C) A.Ş.’nin
defterlerine kaydedilmesiyle hesaben ödemesi
gerçekleşen hizmete ilişkin olarak, 20 Ocak 2019 tarihinde Bay (E)’ye yapılan
ödemeler üzerinden vergi kesintisi yapılmayacaktır.
Kanuni ve iş merkezi İrlanda’da
bulunan (L) Ltd. tarafından reklam hizmetine ilişkin düzenlenen faturanın Bay (E)’nin yasal defterlerine Aralık 2018 döneminde kaydedilmesi
ile hesaben ödeme gerçekleşmiş olduğundan Bay (E)’nin 31 Ocak 2019 tarihinde yaptığı nakden ödeme üzerinden
vergi kesintisi yapmasına gerek bulunmamaktadır.
30.5. Bakanlar Kurulunca belirlenecek
ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara yapılacak her türlü
ödemeler
30.5.1. Uygulama kapsamındaki ülkeler
Kurumlar
Vergisi Kanununun 30. maddesinin yedinci fıkrası uyarınca, kazancın elde
edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme
kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkanı sağlayıp sağlamadığı ve
bilgi değişimi hususunun göz önünde bulundurulması suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkelerde yerleşik olan veya
faaliyette bulunan kurumlara (tam mükellef kurumların bu nitelikteki ülkelerde
bulunan iş yerleri dahil) nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk ettirilen her türlü ödemeler
üzerinden, bu ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine veya ödeme yapılan
kurumun mükellef olup olmadığına bakılmaksızın %30 oranında vergi kesintisi
yapılacaktır.
Fıkranın (a) bendi uyarınca, emsaline uygun fiyatlarla satın
alınan mal ve iştirak hisseleri için yapılan ödemeler, emsaline uygun
fiyatlarla deniz ve hava ulaştırma araçlarının kiralanması için yapılan
ödemeler ile yapılan işin tamamlanabilmesi bakımından zorunluluk arz eden geçiş
ücreti, liman ücreti gibi ödemeler üzerinden yapılacak kesinti oranıyla ilgili
olarak Bakanlar Kuruluna bu oranı her bir ödeme türü, faaliyet konusu veya
sektör itibarıyla ayrı ayrı belirleme, sıfıra kadar indirme veya kanuni
seviyesine kadar çıkarma yetkisi verilmiştir.
Söz
konusu düzenleme kapsamına girecek ülkelerin belirlenmesine ilişkin yetki,
Bakanlar Kuruluna bırakılırken yapılacak seçime ilişkin iki temel kriter öngörülmüştür:
-
Kazancın elde edildiği ülke vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı
vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkanı
sağlayıp sağlamadığı,
-
Bilgi değişimi.
30.5.2. Vergi kesintisi kapsamındaki
ödemeler
Bakanlar
Kurulunca belirlenen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlar
ile tam mükellef kurumların söz konusu ülkelerde bulunan işyeri veya daimi
temsilcilerine nakden veya hesaben yapılan veya tahakkuk
ettirilen her türlü ödemeler, bu ödemelerin verginin konusuna girip girmediğine
veya ödeme yapılan kurumun mükellef olup olmadığına bakılmaksızın vergi
kesintisi kapsamındadır. Dolayısıyla, anılan ülkelerde yerleşik olan veya
buralarda faaliyette bulunan kurumlara ödenen kredi anaparası, tasfiye bakiyesi
gibi değerler de vergi kesintisi kapsamında bulunmaktadır.
Bakanlar
Kurulunca belirlenen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlara
yapılacak kâr payı ödemeleri Kanunun 30. maddesinin yedinci fıkrasına göre
değil, kâr dağıtımına bağlı vergi kesintisinin düzenlendiği genel hükümlere
göre yapılacaktır.
Bakanlar
Kurulunca belirlenen ülkelerde yerleşik olan veya faaliyette bulunan kurumlar
ile tam mükellef kurumların söz konusu ülkelerde bulunan işyeri veya daimi
temsilcilerine, kapsam dışında olan bir ülke üzerinden ödeme yapılması halinde
de vergi kesintisi uygulanacaktır.
Ödemeye
esas teşkil eden bir belgenin Bakanlar Kurulunca belirlenecek ülkelerde
düzenlenmesi, vergi kesintisi için yeterlidir.
Vergi
kesintisi kapsamında olup mükellef açısından gider niteliğinde olan ödemeler,
kurum kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir.
30.5.3. Vergi kesintisi kapsamında
olmayan ödemeler
Düzenleme,
sadece Bakanlar Kurulunca belirlenecek ülkelere yapılan ödemeleri
kapsamaktadır. Bu nedenle, Bakanlar Kurulunca belirlenen ülkeler dışındaki
ülkelere yapılan ödemeler yedinci fıkra kapsamına girmemektedir.
Bakanlar
Kurulunca belirlenecek ülkelerdeki finans kuruluşlarından temin edilen
borçlanmalara ilişkin ana para, faiz ve kâr payı ödemeleri ile sigorta ve reasürans ödemeleri üzerinden bu fıkra kapsamında vergi
kesintisi yapılmayacak, finans kuruluşları dışındakilere bu mahiyette yapılan
ödemeler ise vergi kesintisine tabi tutulacaktır.
Sözü
edilen finans kuruluşu, münhasıran finansman hizmeti veren, mukimi bulunduğu
ülkenin mevzuatına göre finansal kaynak sağlamaya yetkili olan kuruluşları
ifade etmektedir. Ancak, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden
kuruluşlar bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.
Öte yandan bankalar, nakit akışı
sağlayan varlıklara dayalı olarak yurt dışında ihraç edilen menkul kıymetler
karşılığında uzun vadeli fon temin edebilmekte ve bu işleme konu olan bir akım
veya varlık portföyü (ihracat alacakları, kredi kartı
alacakları, çeklere dayalı akımlar, yurt dışı havale akımları, ipoteğe dayalı
konut, taşıt ve tüketici kredileri gibi) yalnız bu amaçla kurulan “Özel Amaçlı
Kurumlara (SPV, SPC)” devredilebilmektedir. Söz konusu kurumlar ise bu akım
veya varlık portföyüne dayalı olarak yurt dışında menkul kıymet ihracı yoluyla
temin ettikleri fonları Türkiye’de kurulu bankalara
kullandırmaktadırlar. Bu amaçla kurulan “Özel Amaçlı Kurum”lar
da bu fıkra uygulamasında finans kuruluşu sayılacak olup bu kurumların sadece
varlıklarını devraldıkları bankalara finansman temin etmesi finans kuruluşu
olarak kabul edilmelerine engel teşkil etmeyecektir.
Bankaların, sekuritizasyon yöntemiyle finansman temin etmesi halinde, SPV’nin kuruluş sermayesi, ortaklık yapısı, yöneticileri,
çıkarılan menkul kıymetlerin sayısı, ihraç edilen menkul kıymetlerin kimler
tarafından hangi tutarda satın alındığı gibi bilgilerin, bankalar tarafından, SPV’nin menkul kıymet ihraç ettiği tarihten itibaren bir ay
içinde, bu menkul kıymetlerin geri dönüşlerinin kimlere yapıldığının geri
dönüşlerin tamamlandığı tarihten itibaren bir ay içinde birer yazı ile bağlı
oldukları vergi dairelerine bildirilmesi gerekmektedir.
30.6. Bu madde kapsamında yapılacak
vergi kesintisine ilişkin beyannameye dahil edilmesi
zorunlu kazançlar ile beyannameye dahil edilmesi ihtiyari olan kazançlar
Kurumlar
Vergisi Kanununun 24. maddesinde, dar mükellef kurumların yıllık beyanname
vermesine ilişkin hükümlere yer verilmiş olup Kanunun 26. maddesinde de dar
mükellef kurumların özel beyanname ile bildirecekleri gelirler gösterilmiştir.
(3
Seri No.lu KVK GT’nin 6. maddesiyle 20.11.2008
tarihinde değiştirilen paragraf) Kanunun 30. maddesinin
dokuzuncu fıkrası uyarınca, ticari ve zirai kazançlar hariç olmak üzere bu
maddeye göre vergisi kesinti yoluyla alınan kazanç ve iratlar için Kanunun 24
veya 26. maddelerine göre beyanname verilmesi veya bu madde kapsamına girmeyen
kazanç ve iratlar için verilecek beyannamelere söz konusu kazanç ve iratların dahil edilmesi ihtiyaridir. [16]
(3 Seri No.lu KVK GT’nin 6. maddesiyle 20.11.2008 tarihinde değiştirilen
paragraf) Ancak, Gelir Vergisi Kanununun 75.
maddesinin ikinci fıkrasının (5), (7) ve (14) numaralı bentlerinde yer alan
menkul sermaye iratları ile fonların katılma belgelerinden ve yatırım ortaklıklarının
hisse senetlerinden elde edilen kâr paylarının verilecek beyannamelere dahil edilmesi zorunludur. Aynı şekilde dar mükellefiyete
tabi kurumlar, hak ediş ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılan birden
fazla takvim yılına yaygın inşaat ve onarım işlerinden elde ettikleri
kazançlarını kurumlar vergisi beyannameleri ile beyan etmeleri gerekmektedir. [17]
30.7. Diğer hususlar
Yapılacak
vergi kesintisinde kazanç ve iratlar gayrisafi tutarları üzerinden dikkate
alınacaktır. Kesilmesi gereken verginin ödemeyi yapan tarafından üstlenilmesi
halinde vergi kesintisi, ödenen tutar ile ödemeyi yapanın yüklendiği verginin
toplamı üzerinden hesaplanacaktır.
Bu
maddede belirtilen ödemelerden yapılan vergi kesintisi, kesinti yapanların
kayıt ve hesaplarında ayrıca gösterilecektir.
Kanunun 30. maddesi uyarınca vergi
kesintisi yapmak zorunda olanlar, bu vergileri ödeme veya tahakkukun yapıldığı
yer itibarıyla bağlı oldukları vergi dairesine muhtasar beyanname ile bildirmek
zorundadırlar.
Muhtasar beyannameye ilişkin olarak
Gelir Vergisi Kanununda belirlenen usul ve esaslar geçerli olacaktır.
IV- ORTAK HÜKÜMLER VE GEÇİCİ MADDELER
32. (10
Seri No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle 5.8.2016
tarihinde değiştirilen başlık)
Kurumlar Vergisi Oranı, Geçici Vergi ve İndirimli Kurumlar Vergisi [18]
32.1.
(10 Seri No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle 5.8.2016 tarihinde eklenen bölüm
başlığı)
Kurumlar vergisi oranı ve geçici vergi
Kurumlar vergisi, kurum kazancı üzerinden %20 oranında
alınacaktır.
Kurumlar vergisi mükelleflerince,
câri vergilendirme döneminin kurumlar vergisine
mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen esaslara göre ve câri dönemin kurumlar vergisi oranında (%20) geçici vergi
ödenecektir.
Tam mükellef kurumlar için geçerli
olan esaslar, dar mükellef kurumlara da aynen uygulanacaktır. Türkiye’de bir
işyeri veya daimi temsilci suretiyle faaliyet gösteren dar mükellefiyete tabi
kurumların ticari ve zirai kazançları üzerinden aynı esaslarla geçici vergi
ödenecektir.
Ayrıca, Kurumlar Vergisi
Kanununun 32. maddesinin dördüncü fıkrasında yabancı ulaştırma kurumlarında
vergi oranını karşılıklı olmak şartıyla, ülkeler itibarıyla kara, deniz ve hava
ulaştırma kurumları için ayrı ayrı veya topluca sıfıra kadar indirme veya bu maddede
yazılı oranın bir katını geçmemek üzere yeni bir oran tespit etme hususunda
Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir.
Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 1.
maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca, yeni Bakanlar Kurulu Kararı alınıncaya
kadar, yabancı ulaştırma kurumlarının vergilendirilmesine ilişkin olarak daha
önceki tarihlerde alınan Bakanlar Kurulu Kararlarında belirlenmiş olan oranlar
yasal sınırı aşmamak üzere yürürlükte bulunmaktadır.
32.1.1. Borsa İstanbul Pay Piyasasında ilk defa işlem
görmek üzere en az %20 oranında halka arz edilen kurumlarda kurumlar vergisi
oranının 2 puan indirimli uygulanması [19]
7256 sayılı Kanunun 35. maddesiyle Kurumlar
Vergisi Kanununun 32. maddesine eklenen altıncı fıkrada yer alan
düzenlemeyle payları Borsa İstanbul Pay Piyasasında ilk defa işlem görmek üzere
en az %20 oranında halka arz edilen kurumların paylarının ilk defa halka arz
edildiği hesap döneminden başlamak üzere beş hesap dönemine ait kurum
kazançlarına kurumlar vergisi oranının 2 puan indirimli olarak uygulanacağı
hüküm altına alınmıştır.
Öte yandan bankalar, finansal kiralama şirketleri, faktoring şirketleri, finansman şirketleri, ödeme ve
elektronik para kuruluşları, yetkili döviz müesseseleri, varlık yönetim
şirketleri, sermaye piyasası kurumları ile sigorta ve reasürans şirketleri
ve emeklilik şirketleri indirimli oran uygulamasından yararlanamayacaklardır.
İndirimli oranlı kurumlar vergisi uygulamasından
yararlanılabilmesi için, payların Borsa İstanbul Pay Piyasasında maddenin
yürürlük (17.11.2020) tarihinden sonra ilk defa halka arz ediliyor olması ve en
az %20 oranında halka arzın gerçekleştirilmesi
gerekmektedir. %20’lik oranın hesabında halka arz edilen tutarla
birlikte ulaşılan toplam sermaye tutarı dikkate alınacaktır.
İndirimli oranlı kurumlar vergisi uygulaması süresiz
olmayıp, ilk defa halka arzın gerçekleştiği hesap döneminden başlamak üzere beş
hesap dönemi boyunca elde edilecek kurum kazançlarına uygulanacaktır. Halka arz
şartının Kanunda öngörülen şekilde sağlandığı geçici vergilendirme döneminden itibaren
kurumlar vergisi 2 puan indirimli olarak uygulanacak olup halka arzın
gerçekleştiği tarihe göre önceki geçici vergilendirme dönemlerinde kanuni oran
üzerinden hesaplanan geçici vergiler için düzeltme işlemi yapılmayacaktır.
İndirimli oranlı kurumlar vergisi uygulamasından
yararlanılabilmesi için en az %20 oranındaki halka açıklığın, ilk defa halka
arzın gerçekleştiği hesap döneminden itibaren beş hesap dönemi boyunca
korunması gerekmektedir. Bu şartın ihlal edilmesi halinde indirimli vergi oranı
uygulaması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faizi ile
birlikte tahsil edilecektir.
Ayrıca bu hüküm kapsamında, İndirimli oranlı
kurumlar vergisinden yararlanan kurumların ilk defa halka arzın gerçekleştiği
hesap döneminden itibaren beş hesap dönemi içerisinde tasfiyeye girmeleri veya
devir ya da tam bölünme yoluyla infisah etmeleri halinde ise indirimli vergi
oranı uygulaması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler,
vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme
faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
Örnek 1: İnşaat
sektöründe faaliyette bulunan (A) A.Ş.’nin payları
yetkili organının kararı doğrultusunda 9.3.2021 tarihinde Borsa
İstanbul Pay Piyasasında işlem görmek üzere ilk defa halka arz olunmuştur.
Söz konusu halka arz işlemiyle birlikte %35 oranında
halka açılan (A) A.Ş.’nin 2021-2025 hesap
dönemlerinde elde edeceği kurum kazancına kurumlar vergisi oranı 2 puan
indirimli olarak uygulanacaktır.
Örnek 2: Madencilik
sektöründe faaliyette bulunan (B) A.Ş.’nin payları
13.7.2020 tarihinde halka arz edilmiş olup, halka açıklık oranı %30’dur.
Hali hazırda sermayesi 5.000.000 TL olan (B) A.Ş. 2022 yılında 3.000.000 TL’lik
sermaye artırımıyla halka arz edilmiş ve halka açıklık oranı %56,25 olmuştur.
(B) A.Ş.’nin ilk defa
halka arz edildiği tarih, indirimli oranda kurumlar vergisi uygulamasının
yürürlük tarihi (17.11.2020) öncesine tekabül ettiğinden indirimli oranda
kurumlar vergisi uygulamasından yararlanması mümkün bulunmamaktadır.
Örnek 3: 1.000.000 TL
sermayesi bulunan ve 2021 yılında 250.000 TL sermaye artırımı suretiyle ilk
defa olmak üzere (250.000 TL / 1.250.000 TL) %20 oranında halka arz edilen (C)
A.Ş. bu hesap döneminden itibaren indirimli oranda kurumlar vergisi
uygulamasından yararlanabilecektir. (C) A.Ş.’nin indirimli
orandan yararlanabilmesi için 2021-2025 yılları arasında tasfiyeye girmemesi ve
yine bu dönemde devir ya da tam bölünme yoluyla infisah etmemesi gerekmektedir.
(C) A.Ş.’nin bu dönem içerisinde tasfiyeye
girmesi veya devir ya da tam bölünme yoluyla infisah etmesi halinde ise
indirimli oranda uygulanan kurumlar vergisi nedeniyle zamanında tahakkuk
ettirilmemiş vergiler, vergi ziyaı cezası
uygulanmaksızın gecikme faizi ile birlikte tahsil edilecektir.
Örnek 4: 14.2.2021 tarihinde
%10 oranında ilk defa halka arz edilen (D) A.Ş.’nin 14.2.2022
tarihinde %15 oranında ikinci halka arzı gerçekleştirilmiştir.
Her ne kadar (D) A.Ş.’nin toplam
halka arz oranı toplamda %20’nin üzerine çıkmış olsa da ilk defa halka arzda
%20’lik oranın sağlanamaması nedeniyle 2 puan indirimli oranda kurumlar vergisi
uygulamasından yararlanılamayacaktır.
Örnek 5: Finansal
kiralama sektöründe faaliyette bulunan (E) A.Ş.’nin
payları ilk defa 15.6.2021 tarihinde halka arz edilmiş olup, halka
arz oranı %45’tir.
Finansal kiralama şirketleri, söz konusu indirimli oranda
kurumlar vergisi uygulamasından yararlanamayacaklar arasında sayıldığından (E)
A.Ş.’nin kurum kazancına indirimli oranda
kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmamaktadır.
Ayrıca, söz konusu indirimli oranda kurumlar vergisi
uygulaması, normal hesap dönemi kullanan
mükelleflerin 1.1.2021 tarihinden itibaren elde edilen kazançlarına,
özel hesap dönemi kullanan mükelleflerin ise 2021 takvim yılından itibaren
başlayan özel hesap dönemlerinde elde edilen kazançlarına uygulanacaktır.
Örnek 6: Giyim
sektöründe faaliyette bulunan ve normal hesap dönemini kullanan (G) A.Ş.’nin payları 23.12.2020 tarihinde ilk defa
halka arz edilmiş olup, halka arz oranı % 25’tir.
Kanunun 32. maddesinin altıncı fıkrasının yürürlük
(17.11.2020) tarihinden sonra söz konusu halka arz işlemiyle birlikte %25
oranında halka açılan (G) A.Ş.’nin 2021-2025
hesap dönemlerinde elde edeceği kurum kazancına kurumlar vergisi oranı 2 puan
indirimli olarak uygulanacaktır.
Öte yandan, 2021-2025 hesap dönemlerine ilişkin geçici
vergilendirme dönemlerinde de (G) A.Ş. için kurumlar vergisi oranı 2 puan
indirimli olarak uygulanacaktır.
32.2.
(10
Seri No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle 5.8.2016
tarihinde eklenen bölüm) İndirimli
kurumlar vergisi
Kurumlar Vergisi Kanununa 18.2.2009
tarihli ve 5838 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunla
eklenen 32/A maddesinde, maddenin ikinci fıkrasında belirtilen ve Ekonomi
Bakanlığı tarafından teşvik belgesine bağlanan yatırımlardan elde edilen
kazançların, yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine başlanılan hesap
döneminden itibaren yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar indirimli oranlar
üzerinden kurumlar vergisine tabi tutulacağı hüküm altına alınmıştır.
32.2.1. Kapsam
Kurumlar vergisi mükelleflerinin, Ekonomi Bakanlığınca
yatırım teşvik belgesine bağlanan yatırımlarından, yatırımın kısmen veya
tamamen işletilmesine başlanılan hesap döneminden itibaren elde ettikleri
kazançları dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi uygulamasından faydalanmaları
mümkündür.
Ayrıca, 6322 sayılı Kanunla Kurumlar
Vergisi Kanununun 32/A maddesinin ikinci fıkrasına eklenen (c) bendinde,
yatırıma başlanılan tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma
katkı tutarına mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50’sini ve
gerçekleştirilen yatırını harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde
kurumun diğer faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli vergi oranı
uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, (11
Seri No.lu KVK GT’nin 19. maddesiyle 31.12.2016
tarihinde değiştirilen ibare) bu oranı her bir il grubu, bölgesel,
büyük ölçekli, stratejik ve öncelikli yatırımlar ile konusu, sektörü ve
niteliği itibarıyla proje bazında desteklenmesine karar verilen yatırımlar için
sıfıra kadar indirmeye veya %100’e kadar artırmaya [20] Bakanlar Kurulunun yetkili olduğu
hüküm altına alınmıştır.
Buna göre, mükelleflerin, yatırım teşvik belgesi
kapsamındaki yatırımlarından elde ettikleri kazançlarının yanı sıra toplam
yatırıma katkı tutarının Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen kısmına ilişkin
olarak yatırım döneminde diğer faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına da
indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün hale gelmiştir.
İndirimli vergi oranı uygulamasından gelir vergisi
mükellefleri de yararlanabilecektir.
32.2.2. İndirimli vergi oranından yararlanamayacaklar
Finans ve sigortacılık sektörlerinde
faaliyet gösteren kurumlar ile iş ortaklıklarının indirimli kurumlar vergisi
uygulamasından faydalanması mümkün değildir.
Ayrıca taahhüt işlerinden, 16.7.1997 tarihli ve 4283
sayılı Yap-İşlet Modeli ile Elektrik Enerjisi Üretim
Tesislerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışının Düzenlenmesi Hakkında
Kanun ve 8.6.1994 tarihli ve 3996 sayılı Bazı Yatırım ve Hizmetlerin
Yap-İşlet-Devret Modeli Çerçevesinde Yaptırılması Hakkında Kanun kapsamında
yapılan yatırımlar ile rödovans sözleşmelerine bağlı
olarak yapılan yatırımlardan elde edilen kazançlar dolayısıyla da mükelleflerin
indirimli vergi oranı uygulamasından yararlanması mümkün değildir.
32.2.3. İndirimli kurumlar vergisi uygulaması
Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde
edilen kazançlara, ilgili teşvik belgesinde yer alan yatırıma katkı ve vergi
indirim oranları dikkate alınarak yatırımın kısmen veya tamamen işletilmesine
başlanılan hesap döneminden itibaren, yatırıma katkı tutarına ulaşılıncaya
kadar indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
Yatırıma katkı tutarı, indirimli kurumlar vergisi
uygulanmak suretiyle tahsilinden vazgeçilen vergi yoluyla yatırımların Devletçe
karşılanacak tutanın, bu tutarın yapılan toplam yatırım tutarına bölünmesi
suretiyle bulunacak oran ise yatırıma katkı oranını ifade etmektedir,
Örnek 1: (A)
A.Ş.’nin yatırım teşvik belgesi kapsamındaki
yatırımının toplam tutan 5.000.000 TL ve yatırıma katkı oranı %25’tir. Bu
durumda toplam yatırıma katkı tutarı aşağıdaki şekilde hesaplanacaktır.
Toplam yatırıma katkı tutarı |
= |
Toplam yatırım harcaması x Yatırıma
katkı oranı |
|
= |
5.000.000 TL x
%25 |
|
= |
1.250.000 TL |
Söz konusu toplam yatırıma katkı tutarı, yatırımdan elde
edilen kazanca indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle Devletin
tahsilinden vazgeçeceği kurumlar vergisi tutarını ifade etmektedir.
Öte yandan Bakanlar Kurulu, yatırım harcamaları içindeki
arsa, bina, kullanılmış makine, yedek parça, yazılım, patent, lisans ve know-how bedeli gibi harcamaların oranlarını ayrı ayrı veya
topluca sınırlandırmaya yetkili olup bu yetki çerçevesinde çıkarılan 14.7.2009
tarihli ve 2009/15199 sayılı ve 15.6.2012 tarihli ve 2012/3305 sayılı
Yatırımlarda Devlet Yardımları Hakkında Bakanlar Kumlu Karar (Karar)’ları uyarınca arazi, arsa, royalti,
yedek parça ve amortismana tâbi olmayan diğer
harcamalar indirimli kurumlar vergisi uygulamasına konu edilemeyecektir.
Dolayısıyla yatırıma katkı tutarının hesaplanmasında arazi, arsa, royalti ve yedek parça harcamaları ile amortismana
tâbi olmayan diğer harcamalar dikkate alınmayacaktır.
Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan elde
edilen kazançlarla ilgili olarak indirimli kurumlar vergisi uygulamasına,
yatırımın kısmen veya tamamen işletilmeye başlandığı geçici vergi döneminden
itibaren başlanılır. Yatırımın işletilmeye başlandığı geçici vergi döneminden
itibaren yatırımdan elde edilen kazanca, teşvik belgesinde yer alan ve vergi
indirimi içeren yatırım tutarını aşmamak üzere, gerçekleştirilen yatırım
harcaması dolayısıyla hak kazanılan yatırıma katkı tutarına ulaşılıncaya kadar
indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanır.
Örnek 2: Yeni
kurulan (B) A.Ş.’nin 2014 hesap döneminde başlamış
olduğu ve yatının teşvik belgesi kapsamındaki komple yeni yatırımının toplam
tutarı 8.000.000 TL’dir. 2015 hesap döneminde kısmen işletilmeye başlanan bu
yatırımın 1.000.000 TL’lik kısmı gerçekleştirilmiş ve (B) A.Ş. söz konusu
yatırımdan bu hesap döneminde 300.000 TL kazanç elde etmiştir. (Yatırıma katkı
oranı: %40, vergi indirim oranı: %60)
Toplam yatırıma katkı tutarı |
= |
Toplam yatırım
harcaması x Yatırıma katkı oranı |
|
= |
8.000.000 TL x
%40 |
|
= |
3.200.000 TL |
2015 hesap döneminde hak kazanılan yatırıma katkı
tutarı |
= |
Gerçekleştirilen
yatırım harcaması x Yatırıma katkı
oranı |
|
= |
1.000.000 TL x
%40 |
|
= |
400.000 TL |
Buna göre, (B) A.Ş.’nin yatırım
teşvik belgesi kapsamındaki bu yatırımından 2015 hesap döneminde elde ettiği
kazanca uygulanacak indirimli kurumlar vergisi oranı ile yararlanılan yatırıma
katkı tutarı aşağıdaki gibi olacaktır.
İndirimli KV
oranı |
: |
[KV oranı - (KV
oranı x Vergi indirim oranı)] |
: |
[%20- (%20 x
%60)] = [%20- % 12] = %8 |
- Yatırımdan elde
edilen kazanç............................ : 300.000 TL
- İndirimli KV
olmasaydı ödenecek KV (300.000 TL x %20) : 60.000 TL
- İndirimli orana
göre hesaplanan KV (300.000 TL x %8) : 24.000 TL
- Yararlanılan
yatırıma katkı tutarı (60.000 TL - 24.000 TL) : 36.000 TL
(B) A.Ş.’nin yatırım teşvik
belgesi kapsamındaki yatırımının kısmen işletilmesinden 2015 hesap döneminde
elde ettiği 300.000 TL kazancına indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle
faydalandığı yatırıma katkı tutarı 36.000 TL’dir. Dolayısıyla, yapılan yatırım
harcaması nedeniyle 2015 hesap döneminde hak kazanılan 400.000 TL’lik yatırıma
“katkı tutarının bu dönemde faydalanılmayan (400.000 TL - 36.000 TL) 364.000
TL’lik kısmından izleyen hesap dönemlerinde bu yatırımdan elde edilen
kazançlara indirimli vergi oranı uygulanmak suretiyle yararlanılabilecektir.
32.2.4. İndirimli vergi uygulamasına ilişkin Bakanlar Kuruluna
verilen yetki
Bakanlar Kurulu, Kanunun 32/A maddesinin ikinci fıkrasının;
- (a) bendi ile istatistikî bölge
birimleri sınıflandırması ile kişi başına düşen milli gelir veya sosyoekonomik
gelişmişlik düzeylerini dikkate almak suretiyle illeri gruplandırmaya ve
gruplar itibarıyla teşvik edilecek sektörleri ve bu sektörler ile organize
sanayi bölgeleri, Gökçeada ve Bozcaada’da yapılan yatırımlara ve Bakanlar
Kurulunca belirlenen kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgelerinde yapılan
turizm yatırımlarına ilişkin yatırım ve istihdam büyüklüklerini belirlemeye,
- (b) bendi ile her bir il grubu, stratejik yatırımlar
veya (a) bendinde belirtilen yerler için yatırıma katkı oranını %55’i, yatırım
tutarı 50 milyon Türk Lirasını aşan büyük ölçekli yatırımlarda ise %65’i
geçmemek üzere belirlemeye, kurumlar vergisi oranını %90’a kadar indirimli
uygulatmaya,
- (c) bendi ile yatırıma başlanılan
tarihten itibaren bu maddeye göre hesaplanacak yatırıma katkı tutarına
mahsuben, toplam yatırıma katkı tutarının %50’sini ve gerçekleştirilen yatırım
harcaması tutarını geçmemek üzere; yatırım döneminde kurumun diğer
faaliyetlerinden elde edilen kazançlarına indirimli kurumlar vergisi oranı
uygulatmak suretiyle yatırıma katkı tutarını kısmen kullandırmaya, (11
Seri No.lu KVK GT’nin 20. maddesiyle 31.12.2016
tarihinde değiştirilen ibare) bu oranı her bir il grubu, bölgesel,
büyük ölçekli, stratejik ve öncelikli yatırımlar ile konusu, sektörü ve
niteliği itibarıyla proje bazında desteklenmesine karar verilen yatırımlar için
sıfıra kadar indirmeye veya %100’e kadar artırmaya, [21]
- (ç) bendi ile yatırım harcamaları içindeki arsa, bina,
kullanılmış makine, yedek parça, yazılım, patent, lisans ve know-how
bedeli gibi harcamaların oranlarını ayrı ayrı veya topluca sınırlandırmaya,
yetkilidir.
Bu yetki çerçevesinde Bakanlar Kurulunca 2009/15199 ve
2012/3305 sayılı Kararlar başta olmak üzere indirimli vergi oranı uygulamasına
ilişkin belirlemeler yapılmıştır.
32.2.5. Yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde
edilen kazançlarda indirimli kurumlar vergisi uygulaması
Yatırım teşvik belgesinde yer alan yatırıma katkı ve
vergi indirim oranları dikkate alınarak ilgili teşvik belgesi kapsamındaki
yatırımlardan elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanması
esastır.
Kanunun 32/A maddesinin ikinci fıkrasına 6322 sayılı
Kanunla eklenen (c) bendi hükmüyle, mükelleflerin yatırım teşvik belgesi
kapsamındaki yatırımlarının yatırım döneminde diğer faaliyetlerinden 1.1.2013
tarihinden itibaren elde ettikleri kazançlarına, indirimli kurumlar vergisi
uygulanması suretiyle yatırıma katkı tutarının kısmen kullandırılması mümkün
hale gelmiştir.
Mükelleflerin, 6322 sayılı Kanunla yapılan bu
değişiklikten sonra yayımlanan 2012/3305 sayılı Karar kapsamında düzenlenmiş
yatırım teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımlarına fiilen başladıkları
tarihten itibaren, hesaplanacak yatırıma katkı tutarına mahsuben;
a) Toplam yatırıma katkı tutarının Bakanlar Kurulu Kararı
ile belirlenen oranını geçmemek ve
b) Gerçekleştirilen yatırım harcaması tutarını aşmamak
üzere, yatırım döneminde diğer faaliyetlerinden 1.1.2013
tarihinden itibaren elde ettikleri kazançlarına indirimli kurumlar vergisi
uygulanabilecektir.
Buna göre, 2012/3305 sayılı Karar kapsamında düzenlenmiş
yatırım teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımların yatırım döneminde,
mükelleflerin diğer faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına indirimli
kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle kısmen yararlanılabilecek yatırıma katkı
tutarı, en fazla toplam yatırıma katkı tutarının Bakanlar Kurulu Kararı ile
belirlenen oranına tekabül eden kısmı kadar olabilecektir. Yatırım
döneminde, yatırım teşvik belgesi kapsamında gerçekleştirilen yatırım
harcamasının, bu dönemde yararlanılabilecek yatırıma katkı tutarından (toplam
yatırıma katkı tutarının Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen oranına tekabül
eden kısmı) daha düşük olması halinde diğer faaliyetlerden yatırım döneminde
elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle kısmen
yararlanılacak yatırıma katkı tutarı, gerçekleştirilen yatırım harcaması
tutarını aşamayacaktır.
Diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli
kurumlar vergisi uygulanması açısından “yatırım dönemi- ifadesinden, yatırım
teşvik belgesi kapsamındaki yatırıma fiilen başlanılan tarihi içeren geçici
vergilendirme döneminin başından tamamlama vizesi yapılması amacıyla Ekonomi
Bakanlığına müracaat tarihini içeren geçici vergilendirme döneminin son gününe
kadar olan sürenin anlaşılması gerekmektedir.
Öte yandan yatırımın fiilen tamamlandığı tarihin,
tamamlama vizesinin yapılmasına ilişkin olarak Ekonomi Bakanlığına müracaat
tarihinden önceki bir geçici vergilendirme dönemine isabet etmesi halinde ise
yatırımın fiilen tamamlandığı tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin son
gününün yatırım döneminin sona erdiği tarih olarak dikkate alınması
gerekmektedir.
Örnek 1: (D) A.Ş.
2012/3305 sayılı Karara göre düzenlenmiş yatırım teşvik belgesi kapsamındaki
toplanı 20.000.000 TL’lik yatırımına 2.3.2013 tarihinde başlamış olup bu
yatırıma ilişkin olarak 2013 hesap dönemi sonu itibarıyla 12.000.000 TL
tutarında yatırım harcaması yapmıştır. 2014 hesap döneminde de devam eden bu
yatırımını henüz işletmeye başlamamış olan (D) A.Ş.,
2013 hesap döneminde diğer faaliyetlerinden 28.000.000 TL kazanç elde etmiş
olup bu tutar aynı zamanda (D) A.Ş.’nin kurumlar
vergisi matrahıdır. (Yatırıma katkı oranı: %40, vergi indirim oranı: %80,
yatırıma katkı tutarının yatırım döneminde kullanılabilecek kısmı: %50)
(D) A.Ş., henüz işletilmeyen bu
yatırımından kazanç elde etmediği için 2013 hesap döneminde sadece diğer
faaliyetlerinden elde ettiği kazançlarına indirimli kurumlar vergisi
uygulayabilecektir.
Diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli
kurumlar vergisi uygulamasındaki üst sınır:
- 1.
sınır: |
|
|
Yatırım döneminde yararlanılabilecek yatırıma
katkı tutarı |
= |
[(Toplam yatırım
harcaması x Yatırıma katkı oranı) x Belirlenen oran] |
|
= |
[(20.000.000 TL
x %40) x %50] |
|
= |
4.000.000 TL |
|
|
|
-
2.sınır: |
|
|
Gerçekleştirilen yatırım harcaması |
= |
12.000.000 TL |
2012/3305 sayılı Karar kapsamında
düzenlenmiş yatırım teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımların yatırım
döneminde mükelleflerin diğer faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına
indirimli kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle kısmen yararlanılabilecek
yatırıma katkı tutarı, en fazla toplam yatırıma katkı tutarının Bakanlar Kurulu
Karan ile belirlenen oranına tekabül eden kısmı kadar olabileceğinden, (D)
A.Ş.’nin yatırım döneminde diğer faaliyetlerinden
elde ettiği kazançlara, yararlanılacak yatırıma katkı tutarı 4.000.000 TL’yi
geçmemek üzere, indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
(D) A.Ş.’nin 2013 hesap
döneminde diğer faaliyetlerden elde ettiği kazançlarına ilişkin indirimli
kurumlar vergisi uygulaması aşağıdaki gibi olacaktır.
İndirimli KV
oranı |
: |
[KV oranı - (KV oranı x Vergi
indirim oranı] |
: |
[%20- (%20 x
%80)] = [%20- % 16] = %4 |
- Diğer
faaliyetlerden elde edilen kazanç (KV matrahı) : 28.000.000 TL
- İndirimli KV
olmasaydı ödenecek KV............... : 5.600.000 TL
- Yatırım döneminde
yararlanılabilecek yatırıma katkı tutarı : 4.000.000 TL
- İndirimli KV
matrahı
[Yararlanılabilecek
yatırıma katkı tutarı / (KV oranı - İndirimli KV oranı)] [4.000.000 TL / (%20-
%4)] :...................................................................................... 25.000.000
TL
- İndirimli orana
tabi matrah üzerinden hesaplanan KV
(25.000.000 TL x %4).......................................... : 1.000.000 TL
- Genel orana tabi
matrah (28.000.000 TL - 25.000.000 TL) : 3.000.000 TL
- Genel orana tabi
matrah üzerinden hesaplanan KV
(3.000.000 TL x %20).......................................... : 600.000 TL
- Hesaplanan toplam
KV (1.000.000 TL + 600.000 TL) : 1.600.000 TL
(D) A.Ş.’nin yatırım döneminde
diğer faaliyetlerden elde ettiği kazancının 25.000.000 TL’lik kısmına indirimli
kurumlar vergisi oranı uygulanması nedeniyle tahsilinden vazgeçilen kurumlar
vergisi tutarı [(25.000.000 TL x %20)- (25.000.000 TL x %4)] 4.000.000 TL’dir.
Buna göre, (D) A.Ş. bu yatırımı dolayısıyla yatırım döneminde yararlanabileceği
yatırıma katkı tutarının (4.000.000 TL) tamamından, 2013 hesap döneminde diğer
faaliyetlerden elde edilen kazancına indirimli kurumlar vergisi uygulanmak
suretiyle faydalanmıştır. Dolayısıyla, (D) A.Ş.’nin
henüz tamamlanmamış bu yatırımı nedeniyle 2014 ve sonraki hesap dönemlerinde
diğer faaliyetlerinden elde ettiği kazançlarına indirimli kurumlar vergisi
uygulanmasına imkân bulunmamaktadır.
Öte yandan, toplam yatırıma katkı tutarının kalan
[(20.000.000 TL x %40)- 4.000.000 TL] 4.000.000 TL’lik kısmının, bu yatırımın
işletilmesinden elde edilecek kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanmak
suretiyle kullanılabileceği tabiidir,
Örnek 2: (E)
A.Ş. 2012/3305 sayılı Karara göre düzenlenmiş yatırım teşvik belgesi
kapsamındaki toplam 35.000.000 TL tutarındaki yatırımına 18.3.2013 tarihinde
başlamış olup 2013 hesap dönemi içinde bu yatırımına ilişkin olarak 2.800.000
TL yatırım harcaması yapmıştır. (Yatırıma katkı oranı: %30, vergi indirim
oranı: %70, yatırıma katkı tutarının yatırım döneminde kullanılabilecek kısmı:
%30)
(E) A.Ş. yatırımını 12.3.2014 tarihinde fiilen tamamlamış
olup 15.4.2014 tarihinde tamamlama vizesinin yapılması için Ekonomi Bakanlığına
müracaat etmiştir.
Hesap dönemi olarak takvim yılını kullanan (E) A.Ş. 2013
hesap döneminin 1. geçici vergi döneminden itibaren diğer faaliyetlerinden elde
ettiği kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulayabilecektir.
(E) A.Ş. 2013 hesap döneminde diğer faaliyetlerinden
25.000.000 TL kazanç elde etmiştir. Bu dönemde (E) A.Ş.’nin
söz konusu yeni yatırımından herhangi bir kazancı bulunmamaktadır.
Diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli
kurumlar vergisi uygulamasındaki üst sınır:
- 1. sınır: |
|
|
Yatırım döneminde yararlanılabilecek yatırıma
katkı tutarı |
= |
[(35.000.000 TL
x %30) x %30] |
|
= |
3.150.000 TL |
- 2. sınır: |
|
|
Gerçekleştirilen yatırım harcaması |
= |
2.800.000 TL |
Dolayısıyla, (E) A.Ş.’nin
yatırım dönemi içinde yer alan 2013 hesap döneminde diğer faaliyetlerinden elde
ettiği 25.000.000 TL kazancına, yararlanılacak yatırıma katkı tutarı 2.800.000
TL’yi geçmemek üzere, indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
İndirimli KV oranı
[%20 - (%20 x %70)] = [%20- %14] : %6
- Diğer
faaliyetlerden elde edilen kazanç (KV matrahı) : 25.000.000 TL
- İndirimli KV
olmasaydı ödenecek KV............... : 5.000.000 TL
- Yatırını döneminde
yararlanılabilecek yatırıma katkı tutarı
(2013 hesap döneminde
yapılan harcama nedeniyle) : 2.800.000 TL
- İndirimli KV
matrahı [2.800.000 / (%20- %6)]... : 20.000.000 TL
- İndirimli orana
tabi matrah üzerinden hesaplanan KV
(20.000.000 TL x %6).......................................... : 1.200.000 TL
- Genel orana tabi
matrah (25.000.000 TL - 20.000.000 TL) : 5.000.000 TL
- Genel orana tabi
matrah üzerinden hesaplanan KV
(5.000.000 TL x %20).......................................... : 1.000.000 TL
- Ödenecek toplam KV
(1.200.000 TL + 1.000.000 TL) : 2.200.000 TL
2013 hesap döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen
kazanca indirimli kurumlar vergisi oranı uygulanması nedeniyle tahsilinden
vazgeçilen kurumlar vergisi tutarı [(20.000.000 TL x %20) - (20.000.000 TL x
%6)] 2.000.000 TL’dir. Buna göre toplam yatırıma katkı
tutarının yatırım döneminde yararlanılabilecek 3.150.000 TL’lik kısmından kalan
(3.150.000 - 2.800.000 TL) 350.000 TL’lik tutar için, en az bu tutar kadar
ilave yatırım harcaması yapılmış olması kaydıyla yatırım dönemi içinde yer alan
izleyen hesap döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli
kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
Öte yandan, toplam yatırıma katkı tutarının yatırım
döneminde kullanılmayan kısmının, hak kazanılan yatırıma katkı tutarını aşmamak
üzere, bu yatırımın işletilmesinden elde edilecek kazançlara indirimli kurumlar
vergisi uygulanmak suretiyle kullanılabileceği tabiidir.
(E) A.Ş’nin yatırımının
12.3.2014 tarihinde fiilen tamamlanması nedeniyle 2014 hesap döneminin 1.
geçici vergilendirme döneminde yatırım dönemi sona erdiğinden, 2014 hesap
döneminin 2. geçici vergilendirme döneminden itibaren diğer faaliyetlerden elde
ettiği kazançları için söz konusu yatırım teşvik belgesi kapsamında indirimli
kurumlar vergisi uygulanması mümkün bulunmamaktadır. (E)
A.Ş.’nin, yatırım dönemi içerisinde yer alan 2014
hesap döneminin 1. geçici vergilendirme döneminde diğer faaliyetlerinden elde
ettiği kazançlarına, yararlanacağı yatırıma katkı tutarı (toplam yatırıma katkı
tutarının yatırım döneminde yararlanılabilecek kısmından kalan) 350.000 TL’yi
aşmamak üzere indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir, Ayrıca 2014 hesap
döneminin izleyen geçici vergilendirme dönemlerine ait geçici vergi
beyannameleri ile hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde,
1. geçici vergilendirme döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlarla
sınırlı olmak üzere indirimli kurumlar vergisinden faydalanabilecektir.
Öte yandan. (E) A.Ş.’nin
yatırım döneminden sonra diğer faaliyetlerinden elde ettiği kazançlar genel
oranda kurumlar vergisine tabi tutulacak olup bu dönemden itibaren, toplam
yatırıma katkı tutarının yatırım döneminde kullanılmayan kısmına ulaşılıncaya
kadar, sadece yatırım teşvik belgesi kapsamındaki bu yatırımdan elde edilen
kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
Örnek 3: (F)
A.Ş.’nin yatırım teşvik belgesi kapsamında 2014 hesap
döneminde başlamış olduğu yatırımının toplam tutarı 10.000.000 TL’dir. 2014
hesap döneminde kısmen işletilmeye başlanan bu yatırımın 6.000.000 TL’lik kısmı
gerçekleştirilmiş ve (F) A.Ş. 2014 hesap döneminde bu yatırımından 2.000.000
TL, diğer faaliyetlerinden de 20.000.000 TL kazanç elde etmiştir.
(Yatırıma katkı oranı: %40, vergi indirim aranı: %80,
yatırıma katkı tutarının yatırım döneminde kullanılabilecek kısmı: %30)
Bu durumda;
Yatırıma katkı
tutarı |
= |
Toplam yatırım
harcaması x Yatırıma katkı oranı |
|
= |
10.000.000 TL x
%40 |
|
= |
4.000.000 TL |
2014 hesap
döneminde gerçekleştirilen yatırım dolayısıyla hak kazanılan yatırıma katkı
tutarı |
= |
Gerçekleştirilen yatırım harcaması |
x |
Yatırıma katkı oranı |
|
= |
6.000.000 TL x
%40 |
||
|
= |
2.400.000 TL |
İndirimli KV oranı |
: |
[KV oranı - (KV
oranı x Vergi indirim oranı)] |
: |
[%20- (%20 x
%80)] = [%20- %16] = %4 |
- Yatırımdan elde
edilen kazanç.......................... : 2.000.000 TL
- İndirimli KV
olmasaydı ödenecek KV............... : 400.000 TL
- İndirimli KV oranı............................................... : %4
- İndirimli orana
göre hesaplanan KV (2.000.000 TL x %4) : 80.000 TL
- Yararlanılan
yatırıma katkı tutarı (400.000 TL- 80.000 TL) : 320.000 TL
(F) A.Ş. yatırım teşvik belgesi kapsamındaki henüz
tamamlanmamış yatırımından 2014 hesap döneminde elde ettiği 2.000.000 TL
kazancı üzerinden indirimli orana göre (%4 oranında) hesaplanan 80.000 TL
kurumlar vergisini ödeyecek ve 320.000 TL yatırıma katkı tutarından
faydalanabilecektir.
Öte yandan, 2015 hesap döneminde 10.000.000 TL’lik
yatırımını tamamlayan (F) A.Ş.’nin teşvik belgesi
kapsamındaki yatırımı henüz tamamlanmadığından yatırım döneminde diğer
faaliyetlerinden elde ettiği kazançlarına da indirimli kurumlar vergisi
uygulanması mümkün bulunmaktadır. Bu kapsamda yararlanılacak yatırıma katkı
tutarıyla ilgili hesaplama ise aşağıdaki şekilde olacaktır.
Diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli
kurumlar vergisi uygulamasındaki üst sınır:
- 1.
Sınır: |
|
|
Yatırım döneminde yararlanılabilecek yatırıma
katkı tutarı |
= |
[10.000.000 TL x
%40) x %30] 1.200.000 TL |
- 2.
Sınır: |
|
|
Gerçekleştirilen yatırım harcaması |
= |
6.000.000 TL |
- Kurumlar vergisi
matrahı................................... : 22.000.000 TL
- İndirimli KV
olmasaydı ödenecek KV (22.000.000 TLx%20) : 4.400.000 TL
- Yararlanılabilecek azami
yatırıma katkı tutan
(Diğer faaliyetlerden
elde edilen kazançlar dolayısıyla) : 1.200.000 TL
- İndirimli KV oranı
[%20- (%20 x %80)] = [%20- %16] : %4
- İndirimli KV
matrahı 1.200.000 / (%20- %4)]
(Diğer faaliyetlerden
elde edilen kazançlar dolayısıyla) : 7.500.000 TL
- İndirimli KV
matrahı toplamı (7.500.000 TL+2.000.000 TL) : 9.500.000 TL
- İndirimli orana
göre hesaplanan KV (9.500.000 TL x %4) : 380.000 TL
- Genel orana tabi
matrah (20.000.000 TL - 7.500.000 TL) : 12.500.000 TL
- Genel orana göre hesaplanan
KV (12.500.000 TL x %20) ; 2.500.000 TL
- Ödenecek toplam KV
(380.000 TL + 2.500.000 TL) : 2.880.000 TL
- Yararlanılan toplam
yatırıma katkı tutarı
(1.200.000 TL +
320.000 TL).............................. : 1.520.000 TL
Yatırım döneminde yararlanılabilecek yatırıma katkı tutarına
ilişkin olarak diğer faaliyetlerden elde edilen kazanca indirimli kurumlar
vergisi oranı uygulanması nedeniyle tahsilinden vazgeçilen kurumlar vergisi
tutarı [(7.500.000 TL x %20) - (7.500.000 TL x %4)] 1.200.000 TL’dir. Buna
göre, yatırım döneminde diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara indirimli
kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle yararlanılabilecek 1.200.000 TL’lik
toplam yatırıma katkı tutarının tamamından 2014 hesap döneminde
faydalanılmıştır. Dolayısıyla, (F) A.Ş.’nin izleyen
hesap dönemlerinde, yatırım dönemi devam etse dahi, diğer faaliyetlerinden elde
ettiği kazançlarına bu yatırım dolayısıyla indirimli kurumlar vergisi
uygulanması mümkün bulunmamakta olup diğer faaliyetlerinden elde ettiği
kazançlar genel oranda kurumlar vergisine tabi tutulacaktır.
Öte yandan, toplam yatırıma katkı tutarının kalan
(4.000.000 TL - 1.200.000 TL) 2.800.000 TL’lik kısmının, bu yatırımın
işletilmesinden elde edilecek kazançlara indirimli kurumlar vergisi uygulanmak
suretiyle kullanılabileceği tabiidir.
2014 hesap döneminde bu yatırımın kısmen işletilmesinden
elde edilen kazanca indirimli kurumlar vergisi uygulanması nedeniyle (F) A.Ş., [(2.000.000 TL x %20)-(2.000.000 TL x %4)] 320.000 TL
tutarında yatırıma katkı tutarından faydalanmıştır. Dolayısıyla kalan
(2.800.000 TL - 320.000 TL) 2.480.000 TL’lik yatırıma katkı tutarına
ulaşılıncaya kadar, gerçekleştirilen yatırım harcaması üzerinden hak kazanılan
yatırıma katkı tutarını aşmamak üzere, sadece yatırım teşvik belgesi
kapsamındaki bu yatırımdan elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi
uygulanabilecektir.
32.2.6. Diğer faaliyetlerden elde edilen kazancın kapsamı
ve indirimli vergi oranı uygulamasında öncelik sırası
İndirimli vergi oranı uygulamasında, mükelleflerin gerek
2009/15199 sayılı ve gerekse 2012/3305 sayılı Karara göre düzenlenmiş yatırım
teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımlarının işletilmesinden elde edilen
kazançları dışında kalan tüm kazançları diğer faaliyetlerden elde edilen kazanç
olarak kabul edilecektir.
Dolayısıyla, söz konusu Kararlara göre
düzenlenmiş yatırım teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımlardan elde edilen
kazançlara, ilgili teşvik belgesinde yer alan vergi indirim oranı dikkate
alınarak indirimli vergi uygulanması esas olup anılan Kararlar uyarınca
düzenlenmiş yatırım teşvik belgeleri kapsamındaki yatırımlardan elde edilen
kazançlar, indirimli vergi uygulamasında diğer faaliyetlerden elde edilen
kazanç olarak değerlendirilmeyecektir.
Ancak. 2009/15199 veya 2012/3305 sayılı
Karara göre düzenlenmiş yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımların
tamamlanmış ve indirimli vergi oranı uygulanmak suretiyle yatırıma katkı
tutarlarının tamamının kullanılmış olması halinde, bu yatırımlardan, hak
kazanılan yatırıma katkı tutarının tamamının kullanıldığı hesap döneminden
itibaren elde edilen kazançlar, indirimli vergi uygulamasında diğer
faaliyetlerden elde edilen kazanç olarak değerlendirilebilecektir.
Mükelleflerin 2012/3305 sayılı Karara göre düzenlenmiş
birden fazla yatırım teşvik belgesinin bulunması ve yatırım döneminde diğer faaliyetlerden
elde edilen kazancın yetersiz olması durumunda, hangi teşvik belgesine öncelik
verileceği mükellefler tarafından serbestçe belirlenebilecektir. Mükelleflerin
tercih ettikleri teşvik belgesinde yer alan vergi indirim oranına göre ve
anılan Kararın 15. maddesinin beşinci fıkrası ile 2015 ve 2016 yılları için
geçici 5. maddesinde belirlenen sınırlar dâhilinde, diğer faaliyetlerinden elde
ettikleri kazançlarına indirimli vergi oranı uygulanabilecektir.
32.2.7. Kurumlar vergisi matrahının birden fazla yatırım
teşvik belgesi kapsamında elde edilen kazançtan düşük olması
İlgili dönem kurumlar vergisi
matrahının, 2009/15199 sayılı veya 2012/3305 sayılı Karara göre düzenlenmiş
birden fazla yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan bu hesap dönemi
içinde elde edilen toplam kazançtan düşük olması halinde, her bir yatırım
teşvik belgesi kapsamında ayrı ayrı elde edilen kazancın bu yatırımlardan elde
edilen toplam kazanca oranının kurumlar vergisi matrahına uygulanması
suretiyle, bu teşvik belgelerinde yer alan vergi indirim oranlarına göre
indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
Örnek: (G) A.Ş. 2013 hesap
döneminde, 2009/15199 sayılı Karara göre düzenlenmiş yatırım teşvik belgesi
kapsamındaki 1. yatırımından 300.000 TL, 2012/3305 sayılı Karara göre
düzenlenmiş yatının teşvik belgesi kapsamındaki 2. yatırımından ise 200.000 TL
kazanç elde etmiştir. Ancak, (G) A.Ş.’nin 2013 hesap
dönemi sonundaki kurumlar vergisi matrahı 400.000 TL’dir.
Yatırımlardan elde edilen kazanca indirimli kurumlar
vergisi uygulanması:
İlgili teşvik belgesi kapsamında indirimli KV
uygulanacak matrah |
= |
KV matrahı |
x |
Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki ilgili
yatırımdan elde edilen kazanç |
|
|
|
|
Yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımlardan
elde edilen toplam kazanç |
|
|
|
||
Yatırım 1 (2009/15199) |
Ü |
300.000 /
(300.000 + 200.000) = %60 |
||
Yatırım 2 (2012/3305) |
Ü |
200.000 /
(300.000 + 200.000) = %40 |
||
|
|
|
||
İlgili teşvik belgesi
kapsamında indirimli KV uygulanacak matrah |
= |
KV matrahı x Tespit edilen oran |
||
Yatırım 1 (2009/15199) |
Ü |
400.000 x %60 =
240.000 TL |
||
Yatırım 2 (2012/3305) |
Ü |
400.000 x %40 =
160.000 TL |
Dolayısıyla, 400.000 TL’lik kurumlar vergisi matrahının 240.000
TL’lik kısmına 2009/15199 sayılı Karara göre düzenlenmiş yatırım teşvik
belgesindeki vergi indirim oranı; 160.000 TL’lik kısmına ise 2012/3305 sayılı
Karara göre düzenlenmiş yatırım teşvik belgesindeki vergi indirim oranı dikkate
alınarak indirimli kurumlar vergisi uygulanabilecektir.
32.2.8. Tevsi
yatırımlardan doğan kazançlarda indirimli kurumlar vergisi oranı
uygulaması
Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın işletme
bütünlüğü çerçevesinde ayrı hesaplarda izlenmek suretiyle tespit edilebilmesi halinde,
bu kazanca indirimli vergi oranı uygulanacaktır. Kazancın ayrı bir şekilde
tespit edilememesi halinde ise tevsi yatırım dolayısıyla indirimli vergi oranı
uygulanacak kazanç, yapılan tevsi yatırım tutarının, dönem sonunda kurumun
aktifine kayıtlı bulunan toplam sabit kıymet tutarına (devam eden yatırımlara
ait tutarlar da dahil) oranlanması suretiyle
belirlenecektir.
Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın bu şekilde
oranlama yapılmak suretiyle belirlenmesi seçimlik bir hak olmayıp, indirimli
kurumlar vergisi uygulanacak kazancın işletme bütünlüğü çerçevesinde ayrı
hesaplarda izlenmek suretiyle mükellefçe tespit edilmesi esastır.
“Dönem sonunda kurumun aktifine kayıtlı bulunan toplam
sabit kıymet” ifadesinden Vergi Usul Kanununun 313 maddesi uyarınca amortisman mevzuunu oluşturan iktisadi kıymetlerin
anlaşılması, dolayısıyla boş arazi-arsa ve amortismana tabi olmayan diğer
kıymetlerle ilgili tutarların bu hesaplamada dikkate alınmaması; sabit kıymet
tutarının hesabında ise bu kıymetlerin birikmiş amortismanları düşülmeden
önceki brüt tutarlarının dikkate alınması gerekmektedir.
Öte yandan bu hesaplama sırasında işletme aktifinde yer
alan sabit kıymetlerin kayıtlı değeri olarak, gerekli şartların oluşması
halinde yapılan enflasyon düzeltmesi sonucu oluşan değerleri dikkate
alınacaktır.
Birden fazla tevsi yatırımı bulunan kurumların oranlama
yaparken sadece tevsi yatırıma konu hizmet ve üretim işletmesiyle ilgili sabit
kıymetleri değil, kurumun aktifine kayıtlı olan ve amortisman
mevzuunu oluşturan tüm sabit kıymetlerin toplamını dikkate almaları
gerekmektedir.
Hak kazanılan yatırıma katkı tutarına birden fazla yılda
ulaşılması halinde her bir dönem itibarıyla indirimli oran uygulanacak kazanç,
tevsi yatırım tutarının her bir dönem sonu itibarıyla kurumun aktifine kayıtlı
bulunan toplam sabit kıymet tutarına oranlanması suretiyle belirlenecektir.
Ayrıca mevcut sabit kıymet tutarı, indirimli kurumlar
vergisi uygulanacak kazancın tespit edileceği geçici vergilendirme dönemleri
için ilgili geçici vergilendirme döneminin son günü; hesap dönemleri için ise
ilgili hesap döneminin son günü itibarıyla tespit edilecek ve indirimli oran
uygulanacak kazancın hesaplanmasında dikkate alınacaktır.
Tevsi yatırımlardan elde edilen kazancın ayrı hesaplarda
izlenmek suretiyle tespit edilememesi durumunda indirimli kurumlar vergisine
konu edilecek kazanç, tevsi yatırım tutarının toplam sabit kıymet tutarına
bölünmesi suretiyle bulunacak oranın kurumun ticari bilanço kârı ile çarpılması
sureliyle hesaplanacaktır. Ancak, indirimli kurumlar vergisi uygulanacak
kazancın, kurumlar vergisi matrahını aşamayacağı tabiidir.
Örnek: (H) A.Ş. 2013 hesap
döneminde yatırım teşvik belgesi kapsamında 1.000.000 TL tutarında tevsi
yatırım harcaması yapmış olup söz konusu yatırım 2013 yılında tamamlanmıştır.
Yatırım döneminde herhangi bir kazancı bulunmayan (H) A.Ş. bu dönemde indirimli
kurumlar vergisinden yararlanmamıştır.
Söz konusu şirketin 2014 hesap döneminde ticari bilanço
kârı 200.000 TL, kurumlar vergisi matrahı ise 100.000 TL’dir. Tevsi yatırımdan
doğan kazanç ayrı bir şekilde tespit edilememiştir. (Yatırıma katkı oranı: %40,
vergi indirim oranı: %70)
(H) A.Ş.’nin dönem sonunda
aktifine kayıtlı bulunan sabit kıymetlerin tutarları aşağıdaki gibidir:
Sabit kıymetler |
Amortisman düşülmeden önceki brüt tutar |
250- Arazi ve
Arsalar |
750.000 TL |
252-Binalar |
2.000.000 TL |
255-Demirbaşlar |
1.000.000 TL |
258-Yapılmakta
Olan Yatırımlar |
1.000.000 TL |
TOPLAM |
4.750.000
TL |
Tevsi yatırıma isabet eden kazanç tutarının
hesaplanmasında amortismana tabi olmayan boş arsa ve
araziler dikkate alınmayacağından, oranlamada dikkate alınacak tutar (4.750.000
TL- 750.000 TL) 4.000.000 TL’dir.
Tevsi yatırıma isabet eden kazanç tutarı
Tevsi yatırıma isabet eden kazanç tutarı |
= |
Gerçekleşen tevsi yatırım tutarı |
x |
Ticari bilanço kârı |
Dönem sonu toplam sabit kıymet tutarı |
||||
|
|
|
|
|
Tevsi yatırıma isabet eden kazanç tutarı |
= |
1.000.000 TL |
x |
200.000 TL |
4.00.000 TL |
||||
|
|
|
|
|
|
= |
%25 x 200.000 |
|
|
|
= |
TL 50.000 TL |
|
|
Buna göre, indirimli kurumlar vergisine tabi tutulacak
olan matrah 50.000 TL, (H) A.Ş.’nin kurumlar vergisi matrahından
düşük olduğundan, bu tutarın tamamı indirimli kurumlar vergisi uygulamasına
konu olacaktır,
Yatırıma katkı oranı %40 olduğundan, hak kazanılan
yatırıma katkı tutarı (1.000.000 TL x % 40) 400.000 TL’dir.
- Kurumlar vergisi
matrahı................................... : 100.000 TL
- İndirimli KV oranı
[%20- (%20 x %70)] = [%20 - %14] : %6
- İndirimli KV
matrahı........................................... : 50.000 TL
- İndirimli orana
göre hesaplanan KV (50.000 TL x %6) : 3.000 TL
- Genel orana tabi
matrah (100.000- 50.000 TL) : 50.000 TL
- Genel orana göre
hesaplanan KV (50.000 TL x %20) : 10.000 TL
- Ödenecek toplam KV
(3.000 TL + 10.000 TL). : 13.000 TL
Yapılan tevsi yatırım nedeniyle tahsilinden vazgeçilen
kurumlar vergisi, diğer bir ifadeyle yararlanılan yatırıma katkı tutarı
[(50.000 TL x %20)- (50.000 TL x %6)]
7.000 TL’dir. Buna göre, hak kazanılan 400.000 TL’lik yatırıma katkı tutarının
kalan (400.000 TL - 7.000 TL) 393.000 TL’lik kısmı için izleyen hesap
dönemlerinde sadece bu yatırımdan elde edilen kazanca indirimli kurumlar
vergisi uygulanması mümkün bulunmakladır.
Öte yandan, (H) A.Ş.’nin yatırım döneminde diğer faaliyetlerden kazanç elde
etmiş olması halinde diğer şartları da taşıması kaydıyla bu kazançlarına
indirimli kurumlar vergisi uygulanması mümkün olabilecektir.
32.2.9. Kanunda
belirtilen şartlara uyulmaması halinde yapılacak işlemler
Hesap dönemi itibarıyla 32/A
maddesinin ikinci fıkrasında belirtilen şartların sağlanamadığının tespit
edilmesi halinde, söz konusu vergilendirme döneminde indirimli vergi oranı
uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte
tahsil olunur.
Dolayısıyla, anılan maddenin ikinci fıkrasında verilen
yetki çerçevesinde Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenen hususlara uyulmaması
halinde indirimli vergi oram uygulanması
nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş vergiler, vergi zıyaı cezası
uygulanmaksızın gecikme faiziyle birlikte tahsil edilecektir. Ancak, mezkûr
ikinci fıkrada belirtilen şartların sağlanamaması dışında, haksız bir nedenle
indirimli kurumlar vergisi uygulamasından yararlanılması nedeniyle zamanında
tahakkuk ettirilmemiş vergilere ilişkin olarak vergi ziyaının
gerçekleşeceği tabiidir.
32.2.10. Teşvik belgeli yatırımların devri
32.2.10.1. Yatırımın faaliyete geçmeden önce devredilmesi
durumu
Kanunun 32/A maddesinin altıncı
fıkrasına göre, yatırımın faaliyete geçmesinden önce devri halinde, devralan
kurum, ilgili mevzuatta belirtilen koşulları aynen yerine getirmek kaydıyla
indirimli vergi uygulamasından yararlanabilecektir. Yatırımın faaliyete geçmesinden
önce devri halinde devreden kurumun bu yatırım dolayısıyla indirimli vergi
oranı uygulamasından yararlanamayacağı tabiidir.
Diğer taraftan, yatırımın kısmen veya tamamen
işletilmesine başlanılmadan önce indirimli kurumlar vergisi uygulanan hallerde,
yatırımın tamamlanıp işletilmeye geçilmemesi durumunda yatırım döneminde
indirimli vergi oranı uygulanması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş
vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmaksızın gecikme
faiziyle birlikte tahsil edilir.
32.2.10.2. Yatırımın kısmen veya tamamen faaliyete
geçmesinden sonra devredilmesi durumu
Kanunun 32/A maddesinin yedinci fıkrasına göre, yatırımın
kısmen veya tamamen faaliyete geçmesinden sonra devri halinde, indirimli vergi
uygulamasından devir tarihine kadar devreden, devir tarihinden sonra ise
devralan, ilgili mevzuatta belirtilen koşullan yerine getirmek kaydıyla
yararlanabilecektir.
Örnek: (K) A.Ş.’nin yatırım teşvik belgesi kapsamındaki yatırımının toplam
tutarı 8.000.000 TL’dir. (K) A.Ş. 2015 hesap döneminde başladığı yatırım
kapsamında bu dönemde 2.000.000 TL yatırım harcaması yapmış ve kısmen
işletilmeye başlanan bu yatırımdan anılan dönemde 250.000 TL kazanç elde
etmiştir. (K) A.Ş. bu yatırımını, kısmen işletilmeye başlandığı 2015 hesap
döneminin sonunda devretmiştir. (Yatırıma katkı oranı: %60, vergi indirim
oranı: %80).
Buna göre,
Yatırıma katkı
tutarı |
= |
Toplam yatırım
harcaması x Yatırıma katkı oranı |
||
|
= |
8.000.000 TL x %
60 |
||
|
= |
4.800.000 TL |
||
|
|
|
|
|
2015 hesap
döneminde hak kazanılan yatırıma katkı tutarı |
= |
Gerçekleştirilen
yatırım harcaması |
x |
Yatırıma katkı
oranı |
|
= |
2.000.000 TL x %
60 |
||
|
= |
1.200.000 TL |
Bu yatırımdan elde edilen kazanca kurumlar vergisi %80 oranında
indirimli uygulanacağı için, yatırıma katkı tutarına ulaşıncaya kadar
yatırımdan elde edilen kazanç [%20- (%20 x %80)] %4 oranında kurumlar vergisine
tabi olacaktır.
Yatırımdan (K) A.Ş. tarafından elde edilen 250.000 TL kazanç
üzerinden (250.000 TL x %4) 10.000 TL kurumlar vergisi ödenecek olup ilk yıl
yararlanılan yatırıma katkı tutarı:
[(250.000 TL x %20) - (250.000 TL x %4)] 40.000 TL
olacaktır.
Dolayısıyla, kısmen işletilmeye başlanılan bu yatırımı
devralan kurum, gereken koşulları yerine getirmek kaydıyla, 4.800.000 TL’lik
yatırıma katkı tutarının kalan (4.800.000 TL - 40.000 TL) 4.760.000 TL’lik
kısmı için indirimli kurumlar vergisinden yararlanabilecektir.
32.2.11. (11 Seri No.lu KVK GT’nin 21. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde eklenen bölüm) Yatırıma katkı
tutarında endeksleme
6745 sayılı Yatırımların Proje Bazında Desteklenmesi ile
Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun
66. maddesiyle 5520 sayılı Kanunun 32/A maddesinin ikinci fıkrasına, birinci
cümlesinden sonra gelmek üzere; “Yatırımın tamamlanması şartıyla, indirimli
kurumlar vergisi uygulanmak suretiyle yararlanılan kısmı hariç olmak üzere
kalan yatırıma katkı tutarı, yatırımın tamamlandığı hesap dönemini izleyen
yıllarda Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için belirlenen yeniden
değerleme oranında artırılarak dikkate alınır.” hükmü eklenmiştir.
Buna göre, ilgili teşvik belgesi kapsamındaki toplam
yatırıma katkı tutarının yatırımın tamamlandığı hesap döneminin sonuna kadar
yararlanılamayan kısmı (yatırımın tamamlandığı hesap döneminin sonuna kadar
gerek diğer faaliyetlerden elde edilen kazançlara ve gerekse yatırımın tamamen
veya kısmen işletilmesinden elde edilen kazançlara indirimli kurumlar vergisi
uygulanması suretiyle yararlanılan kısmından sonra kalan yatırıma katkı
tutarı), yatırımın tamamlandığı hesap dönemini izleyen yıllarda Vergi Usul
Kanunu hükümlerine göre bu yıllar için belirlenen yeniden değerleme oranında
artırılarak dikkate alınacaktır.
Örnek: (L) A.Ş. yatırım teşvik belgesi kapsamında 2013 hesap
döneminde başladığı yatırımını 15.10.2015 tarihinde tamamlamış ve 1.11.2015
tarihinde tamamen işletmeye başlamıştır.
(L)
A.Ş.’nin yatırım teşvik belgesi kapsamındaki
yatırımının yatırıma katkı oranı %50 ve vergi indirim oranı %80 olup toplam
yatırıma katkı tutarı 3.000.000.- TL’dir. (L) A.Ş. toplam yatırıma katkı
tutarının 800.000.- TL’lik kısmını 2013 ve 2014 hesap dönemlerinde diğer
faaliyetlerinden elde ettiği kazançlarına indirimli kurumlar vergisi uygulamak
suretiyle kullanmıştır. Yatırımın tamamlandığı 2015 hesap dönemine ilişkin
kurumlar vergisi beyannamesinde, diğer faaliyetlerinden elde ettiği
kazançlarına indirimli kurumlar vergisi uygulamak suretiyle 450.000.- TL, bu
yatırımından elde ettiği kazancına indirimli kurumlar vergisi uygulamak
suretiyle de 250.000.- TL olmak üzere yatırıma katkı tutarının toplam 700.000.-
TL’lik kısmından yararlanmıştır. 2016 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi
beyannamesinde, bu yatırımından elde ettiği kazancına indirimli kurumlar
vergisi uygulamak suretiyle yatırıma katkı tutarının 300.000.- TL’lik kısmından
faydalanmıştır.
Buna
göre, (L) A.Ş. bu yatırımına ilişkin toplam yatırıma katkı tutarının kalan
[3.000.000.- TL - (800.000.- TL + 700.000.- TL + 300.000.- TL)=] 1.200.000.-
TL’lik kısmını, 2017 yılı için Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen
yeniden değerleme oranında artırarak kullanabilecektir. 2017 yılı için
belirlenen yeniden değerleme oranının %5 olması halinde, (L) A.Ş.’nin yeniden değerleme sonrasında yararlanabileceği yatırıma
katkı tutarı [1.200.000.- TL x (1 + 0,05)=] 1.260.000.- TL olacaktır.
(L) A.Ş.’nin
2017 hesap döneminde bu yatırımından elde ettiği kazancının 2.500.000.- TL olması halinde yararlanılacak yatırıma
katkı tutarı [(2.500.000.- TL x %20) - (2.500.000.TL x %4)] 400.000.- TL ve bu
durumda 2018 hesap dönemine devreden yatırıma katkı tutarı da (1.260.000.- TL -
400.000.- TL=) 860.000.- TL olacaktır. (L) A.Ş. bu tutarı, 2018 yılı için
Vergi Usul Kanunu hükümlerine göre belirlenen yeniden değerleme oranında
artırarak kullanabilecektir.
32.3. (12 Seri No.lu KVK GT’nin 2. maddesiyle
11.2.2017 tarihinde eklenen bölüm) Küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ)
birleşmelerinde kurumlar vergisi oranının indirimli uygulanması
6770
sayılı Kanunun 29. maddesiyle Kurumlar Vergisi Kanununun 32. maddesine eklenen
beşinci fıkrada; “(5) 19. maddenin birinci fıkrası kapsamında birleşen sanayi
sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden küçük ve orta
büyüklükteki işletmelerin, birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde
münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançları ile bu kapsamda
birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil olmak üzere üç hesap döneminde münhasıran üretim
faaliyetinden elde ettiği kazançlarına uygulanmak üzere kurumlar vergisi
oranını %75’e kadar indirimli uygulatmaya, bu indirim oranını, sektörler, iş
kolları, üretim alanları, bölgeler, hesap dönemleri itibarıyla ya da orta ve
yüksek teknolojili ürün üreten veya imalatçı ihracatçı kurumlar için ayrı ayrı
veya birlikte farklılaştırmaya Bakanlar Kurulu; bu fıkranın uygulanmasına
ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkilidir.” hükümlerine
yer verilmiştir.
32.3.1. KOBİ tanımı
19.10.2005 tarihli ve 2005/9617 sayılı Bakanlar Kurulu
Kararı ile yürürlüğe konulan Küçük ve Orta Büyüklükteki İşletmelerin Tanımı,
Nitelikleri ve Sınıflandırılması Hakkında Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4.
maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, küçük ve orta büyüklükte işletme, ikiyüzelli kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve
yıllık net satış hasılatı veya mali bilançosundan herhangi biri kırk milyon
Türk Lirasını aşmayan ve anılan Yönetmelikte mikro işletme, küçük işletme ve
orta büyüklükteki işletme olarak sınıflandırılan ekonomik birimler veya
girişimler olarak tanımlanmıştır.
5520 sayılı Kanunun 32. maddesinin beşinci fıkrasının
uygulanması bakımından küçük ve orta büyüklükteki işletme (KOBİ); birleşmenin
gerçekleştiği tarihten önceki hesap döneminde ikiyüzelli
kişiden az yıllık çalışan istihdam eden ve aynı hesap dönemine ilişkin gelir
tablosunda yer alan yıllık net satış hasılatı veya bu dönemin sonunda çıkarılan
bilançonun aktif toplamından herhangi biri kırk milyon Türk Lirasını aşmayan
işletmeleri ifade etmektedir. Birleşmenin
gerçekleştiği tarihten önceki hesap döneminde ikiyüzelli
kişiden az yıllık çalışan istihdam etme kriterinin
tespitinde, sigorta bildirgeleri esas alınmak suretiyle hesaplanan yıllık
ortalama çalışan sayısı dikkate alınacaktır.
Örnek: (A) Ltd. Şti. 2016 hesap
döneminde vermiş olduğu sigorta bildirgelerine göre on iki aylık dönem boyunca
toplam 2.892 çalışan bildiriminde bulunmuştur. Ayrıca 31.12.2016 tarihli
bilançosunun aktif toplamı 45.000.000.- TL olup 2016 hesap dönemine ait gelir
tablosuna göre net satış hasılatı 34.000.000.-TL’dir.
(A) Ltd. Şti.’nin 2016 hesap
dönemine ilişkin yıllık ortalama çalışan sayısı (2.892 / 12 = 241) 250’nin
altında olduğundan ve bu dönemin sonunda çıkarılan bilançosunun aktif toplamı
her ne kadar kırk milyon Türk Lirasının üzerinde olsa da yıllık net satış
hasılatı kırk milyon Türk Lirasını aşmadığından, 2017 yılında
gerçekleştirilecek birleşmeler açısından (A) Ltd. Şti. Kanunun 32. maddesinin
beşinci fıkrasının uygulamasında KOBİ niteliğini haiz bulunmaktadır.
Bir
kurum, 250’den az işçi çalıştırmakla birlikte, bir önceki hesap döneminin sonu
itibarıyla yıllık net satışları ve net aktif toplamının her ikisi de kırk
milyon TL’den fazla ise KOBİ kapsamında değerlendirilmeyecektir.
32.3.2. KOBİ birleşmelerinde kurumlar
vergisi oranının indirimli uygulanmasının şartları
Kanunun
32. maddesinin beşinci fıkrası hükümleri kapsamında, KOBİ’lerin münhasıran
üretim faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına kurumlar vergisi oranının
indirimli olarak uygulanabilmesi için;
a)
Birleşmenin, Kanunun 19. maddesinin birinci fıkrasında yer alan devir
şartlarını taşıması,
b)
Birleşen kurumların KOBİ niteliğinde olması,
c)
Birleşen kurumların devir tarihi itibarıyla sanayi sicil belgesini haiz ve
fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden kurumlardan olması
şarttır.
32.3.2.1. Birleşmenin, Kanunun 19.
maddesinin birinci fıkrasında yer alan devir şartlarını taşıması
Kanunun
32. maddesinin beşinci fıkrasının uygulaması bakımından birleşme, KOBİ’lerin Kanunun
19. maddesinin birinci fıkrası kapsamında gerçekleştirdikleri devirleri ifade
etmektedir. Dolayısıyla, Kanunun 32. maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinden
yararlanılabilmesi için birleşmenin, bu Tebliğin (19.1)
bölümünde yapılan açıklamalara uygun olarak gerçekleştirilen devir niteliğinde
olması şarttır.
32.3.2.2. Birleşen kurumların KOBİ
niteliğinde olması
Kanunun
32. maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinin uygulanması bakımından birleşen
kurumların KOBİ niteliğini taşımaları şarttır.
Buna göre, KOBİ niteliğinde olmayan kurumlarla
gerçekleştirilen devirler dolayısıyla anılan fıkra hükümlerinden yararlanılması
mümkün bulunmamaktadır.
32.3.2.3. Birleşen kurumların devir
tarihi itibarıyla sanayi sicil belgesini haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle
iştigal eden kurumlardan olması
Kanunun
32. maddesinin beşinci fıkrası hükümlerinden sadece, sanayi sicil belgesini
haiz ve fiilen üretim faaliyetiyle iştigal eden KOBİ’lerin yararlanmaları
mümkündür. Bu kapsamda, birleşen kurumların devir tarihi itibarıyla sanayi
sicil belgesini haiz olmaları ve fiilen de üretim faaliyetiyle iştigal etmeleri
şarttır.
Dolayısıyla,
sanayi sicil belgesini haiz olmakla birlikte fiilen üretim faaliyetiyle iştigal
etmeyen veya fiilen üretim faaliyetiyle iştigal etmekle birlikte sanayi sicil
belgesini haiz olmayan KOBİ’ler, diğer şartları taşısalar dahi bu fıkra
hükümlerinden yararlanamazlar.
32.3.3. Kurumlar vergisi oranının
indirimli uygulanması
Kanunun
32. maddesinin beşinci fıkrası kapsamında, şartları sağlayan KOBİ’lerin,
birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde münhasıran üretim faaliyetinden
elde ettiği kazançları ile birleşilen kurumun birleşme işleminin gerçekleştiği
hesap dönemi dahil olmak üzere üç hesap döneminde
münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançlarına, Bakanlar Kurulunca
belirlenecek indirimli oranda kurumlar vergisi uygulanacaktır.
Örnek: 1.8.2017 tarihinde KOBİ niteliğindeki (A) Ltd. Şti., KOBİ niteliğindeki mevcut (B) A.Ş.’ye
Kurumlar Vergisi Kanununun 19. maddesinin birinci fıkrası kapsamında devrolunmuştur.
Buna
göre,
a)
(A) Ltd. Şti.’nin 1.1.2017-1.8.2017 kıst döneminde ve
b)
(B) A.Ş.’nin de;
-
1.1.2017-31.12.2017 hesap döneminde,
-
1.1.2018-31.12.2018 hesap döneminde,
-
1.1.2019-31.12.2019 hesap döneminde
münhasıran
üretim faaliyetlerinden elde ettikleri kazançlarına, Kanunun 32. maddesinin
beşinci fıkrası kapsamında kurumlar vergisi oranı indirimli olarak
uygulanacaktır.
Diğer
taraftan, üretim faaliyetleri dışında elde edilen kazançlar için kurumlar
vergisi oranı indirimli olarak uygulanmayacaktır.
Kanunun
32. maddesinin beşinci fıkrası kapsamında kurumlar vergisi oranı indirimli
olarak uygulanacak kazançlar münhasıran üretim faaliyetlerinden elde edilen
kazançlar olduğundan, birleşilen kurumun muhasebe kayıtlarını üretim
faaliyetlerine ilişkin kazançlarını diğer kazançlarından ayrı olarak tespitine imkan verecek şekilde tutması gerekmektedir.
Devir
tarihinden sonra, devir tarihi itibarıyla faaliyette bulunulan alanlardan
farklı alanlarda üretim faaliyetlerine başlanılması halinde, bu yeni üretim faaliyetlerinden
kalan süre içerisinde elde edilen kazançlara da söz konusu fıkra hükmü
kapsamında kurumlar vergisi oranı indirimli olarak uygulanabilecektir.
Ayrıca, birleşmeden sonra birleşilen kurumun KOBİ
niteliğini kaybetmesi münhasıran üretim faaliyetinden elde ettiği kazançlarına
kurumlar vergisi oranının indirimli olarak uygulanmasına engel teşkil
etmeyecektir.
33. Yurt Dışında Ödenen Vergilerin Mahsubu
33.1. Mahsup imkanı
Yurt dışında elde edilip de Türkiye’de
vergilendirilecek kazançlar için daha önce mahallinde ödenen vergiler,
Türkiye’de bu kazançlar nedeniyle hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup
edilecektir.
Yurt dışında yabancı para ile ödenen
vergilere, bunların ilgili bulunduğu kazançların genel sonuç hesaplarına
intikali esnasındaki kur uygulanacaktır.
33.2. Mahsup süresi
Aşağıda yer alan sınırlamalar asıl
olmak kaydıyla, zarar mahsubu veya istisnalar sonucu ilgili yılda Türkiye’de
vergiye tabi kurum kazancının oluşmaması nedeniyle, Türkiye’deki beyannamelere dahil edilen yurt dışı kazançlar üzerinden mahallinde ödenen
vergilerin kısmen veya tamamen mahsubuna imkan bulunmazsa, bu mahsup hakkı
izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar kullanılabilecektir.
33.3. Mahsup edilebilecek yurt dışı vergilerin sınırı
Yurt dışı kazançlar üzerinden ödenip
Türkiye’de tarh olunacak vergilerden mahsup edilebilecek yurt dışında ödenen
kurumlar vergisi ve benzeri vergiler, hiçbir surette yurt dışında elde edilen
kazançlara %20 kurumlar vergisi oranının uygulanmasıyla bulunacak tutardan
fazla olamayacaktır.
Yurt dışında ödenen vergilerin
Türkiye’de hesaplanacak kurumlar vergisinden mahsup edilmesi istendiğinde,
Türkiye’deki vergi matrahına dahil edilen yurt dışı
kazanç tutarının bu vergileri de içerecek şekilde brütleştirilmiş
olması gerekmektedir.
Örneğin; (A) Kurumu, (B) Ülkesindeki
işyerinde 100.000 YTL karşılığı kurum kazancı elde etmiştir. Bu kazanç
üzerinden yabancı ülkedeki vergi mevzuatı uyarınca %25 oranında kurumlar
vergisi ve benzeri vergi ödenmiştir. Bu durumda, (A) Kurumu, 100.000 YTL’yi
Türkiye’de kurum kazancına dahil edecek, ancak bu
kazanca ilişkin yurt dışında ödenen verginin, Türkiye’de bu kazanca ilişkin
olarak hesaplanan vergiyi aşan kısmını yani [25.000 - (100.000 x %20)=] 5.000
YTL’yi Türkiye’de hesaplanan vergiden mahsup edemeyecektir. Bu verginin, câri yılda olduğu gibi sonraki yıllarda da mahsup edilmesi
mümkün bulunmamaktadır.
Diğer yandan, yurt dışında elde edilen
kazançların kurumlar vergisinden istisna edilmiş olması halinde, bu kazançlar
üzerinden yurt dışında ödenen vergilerin yurt içinde hesaplanan kurumlar
vergisinden mahsup edilmesi mümkün değildir.
33.4. Kontrol edilen
yabancı kurumun ödediği vergiler
Kurumlar Vergisi Kanununun 7.
maddesinin uygulandığı hallerde, kontrol edilen yabancı kurumun ödemiş olduğu
gelir ve kurumlar vergisi benzeri vergiler, söz konusu kurumun Türkiye’de
vergilendirilecek kazancı üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup
edilebilecektir.
33.5. Yurt dışı iştiraklerden elde edilen kâr payları üzerinden ödenen
vergilerin mahsubu
Tam mükellef
kurumların doğrudan veya dolaylı olarak sermayesi veya oy hakkının en az
%25’ine sahip olduğu yurt dışı iştiraklerinden elde ettikleri kâr payları
üzerinden Türkiye’de ödenecek kurumlar vergisinden, iştiraklerin bulunduğu
ülkelerdeki kâr payı dağıtımına kaynak oluşturan kazançlar üzerinden ödenen gelir ve kurumlar vergisi
benzeri vergilerin kâr payı tutarına isabet eden kısmı mahsup edilebilecektir. Kazanca ilave edilen
kâr payı, bu kazançlar üzerinden yurt dışında ödenen gelir ve kurumlar vergisi
benzeri vergiler dahil edilmek suretiyle dikkate
alınacaktır.
Örnek: (A)
Kurumunun sermayesine %30 oranında iştirak ettiği yurt dışındaki (C) Kurumundan
elde ettiği iştirak kazancına ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir.
(Yurt dışından elde edilen yabancı
para karşılığı kâr payları ve ödenen vergiler YTL cinsinden hesaplanmıştır.)
İştirak oranı ...................................................................... %30
Yabancı ülkedeki
kurumlar vergisi oranı ......................... %10
Yabancı ülkede
dağıtılan kâr paylarına uygulanan vergi kesintisi oranı %20
(C) Kurumunun toplam
kurum kazancı......... 1.000.000,-
YTL
(C) Kurumunun yabancı ülkede ödediği kurumlar vergisi (%10) 100.000,- YTL
(A) Kurumunun elde
ettiği iştirak kazancı (brüt)
300.000,- YTL
Yabancı ülkede ödenen
kurumlar vergisinden (A) Kurumunun elde ettiği iştirak kazancına isabet eden
tutar (300.000 x %10)...........................................................
30.000,- YTL
(C) Kurumunun
dağıtılabilir kazancı..................
900.000,- YTL
(A) Kurumunun elde
ettiği vergi sonrası kâr payı 270.000,- YTL
(A) Kurumunun elde
ettiği kâr payından dağıtım aşamasında yurt dışında kesilen vergi (270.000 x %20)...................................................................................... .54.000,-
YTL
(A) Kurumunun elde
ettiği net kâr payı tutarı..... 216.000,-
YTL
Bu durumda, (A)
Kurumu, Türkiye’de kurumlar vergisinden istisna edilmemiş (C) Kurumundan elde
ettiği net 216.000 YTL’yi, brüt tutarıyla (300.000 YTL) kurum kazancına
ekleyecek, bu kazanç üzerinden yurt dışında ödenen [(100.000 x %30) + 54.000=]
84.000 YTL’nin (300.000 x %20=) 60.000 YTL’ye kadar olan kısmını, bu kazanç
üzerinden Türkiye’de hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edebilecektir. 60.000 YTL’nin
üzerinde kalan 24.000 YTL’lik yurt dışında ödenen
vergi tutarının mahsup imkanı bulunmamaktadır.
33.6. Yurt dışında
ödenen vergilerin geçici vergiden mahsubu
Yurt dışında ödenen vergilerin geçici
vergiden mahsubu mümkündür. Geçici vergilendirme dönemi içinde yurt dışından elde
edilen gelir bulunması halinde, bu gelirler üzerinden elde edildiği ülkelerde
kesinti veya diğer şekillerde ödenen vergiler, o dönem için hesaplanan geçici
vergi tutarından da mahsup edilebilecektir. Ancak, indirilecek tutar, yurt
dışında elde edilen kazançlara %20 geçici vergi oranının uygulanmasıyla
bulunacak tutardan fazla olamayacaktır.
33.7.
Yurt dışında ödenen vergilerin tevsiki
Yabancı
ülkelerde vergi ödendiği, yetkili makamlardan alınarak mahallindeki Türk
elçilik veya konsoloslukları, yoksa mahallinde Türk menfaatlerini koruyan
ülkenin aynı nitelikteki temsilcileri tarafından tasdik olunan belgelerle
tevsik olunmadıkça, yabancı ülkede ödenen vergiler Türkiye’de tarh olunan
vergiden indirilemeyecektir.
Kurumlar
vergisinden indirim konusu yapılan vergilerin yabancı ülkelerde ödendiğini
gösterir belgelerin, tarhiyat sırasında mükellef tarafından ibraz edilememesi
halinde, yabancı ülkede ödenen veya ödenecek olan vergi, %20 kurumlar vergisi
oranını aşmamak şartıyla o memlekette câri olduğu bilinen oran
üzerinden hesaplanacaktır. Tarhiyatın bu suretle hesaplanan miktara isabet eden
kısmının ertelenmesi, ibraz edilmesi gereken belgelerin, tarh tarihinden
itibaren en geç 1 yıl içinde ilgili vergi dairesine ibraz edilmesi
halinde, bu belgelerde yazılı kesin tutara göre tarhiyatın düzeltilmesi
gerekmektedir.
Mücbir
sebepler olmaksızın belgelerin anılan süre zarfında ibraz edilmemesi veya bu belgelerin ibrazından sonra ertelenen
vergi tutarından daha düşük bir mahsup hakkı olduğunun anlaşılması halinde, ertelenen
vergiler için 6183 sayılı Kanun hükümlerine uygun olarak gecikme zammı
hesaplanacaktır.
34.
Yurt İçinde Kesilen Vergilerin Mahsubu
34.1. Vergi mahsubu
Kurumlar Vergisi Kanununun 34.
maddesinin birinci fıkrası uyarınca, beyannamede gösterilen kazançlardan,
Kurumlar Vergisi Kanununun 15. maddesinin birinci fıkrasına ve 30. maddesinin
birinci ve ikinci fıkralarına göre, kaynağında kesilmiş olan vergiler beyanname
üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilecektir.
Kanunun 15. maddesinin birinci fıkrası
ile 30. maddesinin birinci ve ikinci fıkralarına göre yapılan vergi
kesintilerinin bir kısmı, Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesi kapsamında
vergi kesintisine tabi tutulduğundan, beyannameye dahil
kazançlar üzerinden bu hüküm uyarınca kesilen vergilerin de hesaplanan kurumlar
vergisinden mahsup edilmesi mümkündür.
Ancak, Gelir Vergisi Kanununun geçici
67. maddesinin (2) ve (3) numaralı fıkraları
kapsamında vergi kesintisi yapılması halinde, kesinti suretiyle ödenen
verginin, işlemden doğan kazancın tabi olduğu vergi kesintisiyle çarpımı sonucu
bulunacak tutarı aşan kısmı, yıllık kurumlar vergisinden mahsup
edilemeyecektir.
Sigorta ve reasürans
şirketlerinde, hayat sigorta branşında teminat sağlayan şirketlerin, hayat
matematik karşılıklarının yatırıma yönlendirilmesinden elde edilen kazanç ve
iratlar üzerinden yapılan vergi kesintileri de aynı şekilde söz konusu sigorta
şirketinin beyannamesi üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup
edilecektir.
Ayrıca, dar mükellefiyete tabi kurumların
vergi kesintisi yoluyla alınan ve kurumlar vergisi beyannamesine dahil edilmesi ihtiyari kılınan kazançları için beyanname
verilmesi halinde, bu kazançlar üzerinden hesaplanacak kurumlar vergisinden,
evvelce kesinti yoluyla alınan vergiler genel hükümler çerçevesinde mahsup
edilebilecektir.
Vergi Usul Kanununun 11. maddesinde,
kesinti yoluyla ödenen vergilerde müteselsil sorumluluk esası getirilmiştir.
Söz konusu maddede mal alım ve satımı dolayısıyla vergi kesintisi yapmak ve
vergi dairelerine yatırmak zorunda olanların, bu yükümlülüklerini yerine
getirmemeleri halinde bu kişilerle birlikte verginin ödenmemesinden, alım
satıma taraf olanların tümünün müteselsil sorumlu olacakları belirtilmiştir. Bu
esas çerçevesinde, 164 Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde [22]
kurumların, sattıkları zirai ürün bedelleri üzerinden müteselsil sorumlulukları
gereği vergi kesintisi yapılması esası benimsenmiş olup kesilen vergiler anılan
Tebliğde belirtilen esaslar dahilinde kurumların beyannameleri
üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir.
(Son paragraf; 7 Seri No.lu KVK GT’nin 11. maddesiyle 31.12.2012 tarihinde bölümden
çıkarılmıştır.) [23]
34.2. Fonlar ve yatırım ortaklıkları bünyesinde kesilen
verginin, söz konusu kurumlardan kâr payı alanlarca mahsubu
Kurumlar Vergisi
Kanununun 15. maddesinin üçüncü fıkrasına göre, fonların ve yatırım
ortaklıklarının Kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yazılı
istisna kazançları üzerinden fon bünyesinde kesilen vergiler, söz konusu fon ve
ortaklıkların katılma belgeleri ile hisse senetlerinden kâr payı alan kurumlar
tarafından, aldıkları kâr payının içerdiği vergi kesintisi miktarı ile sınırlı
olmak üzere hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup edilebilecektir.
Mahsup edilecek tutar, ele geçen net
kâr payının geçerli kesinti oranı kullanılarak brütleştirilmesi
suretiyle hesaplanacaktır. Kâr payının elde edildiği tarih ile vergi
kesintisinin yapıldığı tarih arasında dönem farkı olmasının önemi
bulunmamaktadır. Dolayısıyla, vergi mahsubunda geçerli vergi oranı, kâr payının
elde edildiği dönem için geçerli olan vergi oranı olacaktır.
34.3. Kontrol edilen yabancı kurum kazancı üzerinden kesilen vergilerin
mahsubu
Kontrol edilen yabancı kurumlara
yapılan ödemeler üzerinden Kurumlar Vergisi Kanununun 30. maddesinin yedinci
fıkrası uyarınca kesilen vergiler, bu şirketin Türkiye’deki beyannameye dahil edilen kurum kazancı üzerinden hesaplanacak kurumlar
vergisinden mahsup edilebilecektir.
Ancak, söz konusu mahsup edilecek verginin,
kontrol edilen yabancı kurumun bu ödemelerden kaynaklanan kazancına isabet eden
kurumlar vergisini aşmaması gerekmektedir.
34.4. Kesilen vergilerin geçici vergiden mahsubu
Geçici vergilendirme dönemi içinde
elde edilen gelir üzerinden kesinti yoluyla ödenmiş vergiler varsa bu
vergilerin, o dönem için hesaplanan geçici vergi tutarlarından mahsubu mümkün
bulunmaktadır.
Bununla birlikte, ilgili hesap
dönemine ilişkin tahakkuk ettirilen geçici verginin sadece ödenen kısmı, yıllık
kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden mahsup
edilecektir.
34.5. Kesilen
vergilerin beyanname üzerinden mahsubu
Kurumlar Vergisi Kanununun 34.
maddesinde yer alan esaslar çerçevesinde mahsup edilecek vergilerin beyanname
üzerinden hesaplanan kurumlar vergisinden fazla olması halinde, bu durum vergi
dairesince mükellefe yazı ile bildirilecektir. Fazla olan bu tutar, mükellefin
söz konusu yazıyı tebellüğ tarihinden itibaren bir yıl içinde başvurması
şartıyla kendisine iade edilecek olup; bu süre içinde başvurmayanların bu
farktan doğan alacakları düşecektir.
Kanunun 34. maddesiyle verilen yetki
doğrultusunda, Maliye Bakanlığı, iadeyi mahsuben veya nakden yaptırmaya,
inceleme raporuna, yeminli mali müşavir raporuna veya teminata bağlamaya ve
iade için aranılacak belgeleri belirlemeye yetkilidir. Bu yetki; kazanç
türlerine, iade şekillerine, geliri elde edenin veya ödemeyi yapanın hukuki
statüsüne göre ayrı ayrı kullanılabilmektedir. Bu konuda 252 Seri No.lu Gelir
Vergisi Genel Tebliğinde gerekli açıklamalar yapılmış bulunmaktadır.
Kesinti yoluyla ödenen vergilerin
mahsuben iade işlemi, aranan tüm belgelerin tamamlanması şartıyla, yıllık
kurumlar vergisi beyannamesinin verildiği tarih itibarıyla yapılacaktır. İkmalen veya re’sen yapılan tarhiyatlarda
mahsup işlemi, mahsup talebine ilişkin dilekçe ve eklerinin eksiksiz olarak
vergi dairesi kayıtlarına girdiği tarih esas alınarak yapılacaktır. Aranan
belgelerin tamamlanması aşamasında yapılan tahsilatlar yönünden ise düzeltme
yapılmayacaktır.
34.6. Fonların ve
yatırım ortaklıklarının gelirleri üzerinden ödenen vergilerin mahsubu
Kurumlar Vergisi Kanununun 5.
maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde sayılan fonların ve yatırım
ortaklıklarının kazançları, kurumlar vergisinden istisna edilmiş bulunmaktadır.
(2 Seri No.lu KVK GT’nin 7. maddesiyle değiştirilen paragraf) Söz
konusu fon ve yatırım ortaklıkları, aynı bentte yer alan kazançların elde
edilmesi sırasında, Kurumlar Vergisi Kanununun 15. maddesi veya Gelir Vergisi
Kanununun geçici 67. maddesi uyarınca, gelirleri üzerinden kesilen vergileri,
öncelikle kurumlar vergisi beyannamesi üzerinden hesaplanan kurumlar
vergisinden mahsup edeceklerdir. Fon ve ortaklıklar, bu
mahsup işleminden sonra (kurumlar vergisi beyannamesinde matrah oluşmaması
nedeniyle) mahsup edilemeyen kesinti tutarlarını, Kanunun 15. maddesinin üçüncü
fıkrasına göre kurum bünyesinde yapacakları vergi kesintisinin beyan edildiği
muhtasar beyanname üzerinden mahsup edebileceklerdir. Ancak, söz konusu vergi
mahsubunun yapılabilmesi için kesilen vergilerin vergi kesintisi yapanlarca
ilgili vergi dairesine ödenmiş olması şarttır. [24]
(2 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle değiştirilen paragraf) Muhtasar beyanname üzerinden vergi
mahsubunun yapılmasından sonra mahsup edilemeyen bir vergi tutarı kalması
halinde söz konusu vergi kesintisi, mükellefin başvurusu üzerine 252 seri no.lu
Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen esaslar çerçevesinde red ve iade edilecektir. [25]
34.7.
Yurt dışında ödenen vergilerin, yurt içinde ödenen vergilerin ve geçici
verginin mahsup sırası
Yurt dışında ödenen vergiler, Kurumlar
Vergisi Kanununa göre hesaplanan kurumlar vergisinden öncelikle mahsup
edilecek, artan tutarın bulunması halinde yurt içinde kesinti suretiyle ödenen
vergiler ve geçici vergi mahsup edilecektir. Ayrıca, Kanunun 33. maddesinde yer
alan sınırlamalar asıl olmak kaydıyla zarar mahsubu veya istisnalar sonucu
ilgili yılda Türkiye’de vergiye tabi kurum kazancının oluşmaması nedeniyle
Türkiye’deki beyannamelere dahil edilen yurt dışı
kazançlar üzerinden mahallinde ödenen vergilerin kısmen veya tamamen mahsubuna
imkan bulunmazsa, bu mahsup hakkı izleyen üçüncü hesap dönemi sonuna kadar
kullanılabilecektir.
Örnek: Tam mükellef (Z) A.Ş., 2006 yılında (D) ülkesinde bulunan şubesinden Kurumlar
Vergisi Kanunu kapsamında istisna olarak değerlendirilmeyen 150.000 YTL
karşılığı kurum kazancı elde etmiş ve bu kazanç üzerinden %30 oranında 45.000
YTL kurumlar vergisi ödemiştir. Kurumun yurt içindeki faaliyetlerinden elde
ettiği kazanç ise 750.000 YTL olup 60.000 YTL kesinti suretiyle ödenen vergi,
110.000 YTL de ödenen geçici vergisi bulunmaktadır. (Yurt dışından elde edilen
yabancı para karşılığı kâr payları ve ödenen vergiler YTL cinsinden
hesaplanmıştır.)
Kurum kazancı ................................................. 900.000,- YTL
Hesaplanan kurumlar
vergisi............................
180.000,- YTL
Mahsuplar (–)....................................................
200.000,- YTL
- Yurt dışında ödenen
verginin mahsup edilebilecek kısmı
30.000,- YTL
(150.0
%20
= 30.000)
- Kesinti suretiyle
yurt içinde ödenen vergi.........
60.000,- YTL
- Geçici vergi .................................................... 110.000,- YTL
Ödenecek kurumlar
vergisi.................................................
0,-
İadesi gereken geçici
vergi ................................ 20.000,- YTL
Örnekte görüldüğü üzere, yurt dışında
ödenen vergiler öncelikle mahsup edilecek, sırasıyla yurt içinde kesinti
suretiyle ödenen vergiler ve geçici vergi mahsup edilecek, mahsup edilemeyen
geçici vergi tutarı olan 20.000 YTL mükellefe iade edilebilecektir. Yurt
dışında ödenen verginin 15.000 YTL’lik kısmının ise
mahsup sınırını aştığı için câri yılda veya sonraki
yıllarda mahsup edilebilmesi mümkün değildir.
34.8.
Değerleme işlemlerinden doğan kazanca isabet eden vergi kesintilerinin mahsubu
Vadesi değerleme gününden sonra olan
repo ve ters repo işlemleri ile vadeli mevduat hesaplarına ilişkin olarak,
değerleme gününe kadar tahakkuk eden ve kurum kazancının tespitinde gelir
olarak dikkate alınan faiz tutarları üzerinden, ilgili dönem beyannamesinin
verilmesi gereken sürenin sonuna kadar kesinti suretiyle ödenmiş olan verginin,
beyannameye dahil edilen gelire isabet eden kısmı
hesaplanan vergiden mahsup edilebilecektir.
Aynı şekilde, beyanname tarihine kadar
satılan veya itfa edilen Devlet tahvili ve Hazine bonoları ile menkul kıymet
yatırım fonlarının katılma belgelerinden, değerleme gününe kadar tahakkuk eden
ve kurum kazancına dahil edilen gelirlere isabet eden
vergi kesintileri de beyanname üzerinden hesaplanan vergiden mahsup
edilebilecektir.
35. Diğer Kanunlardaki Muafiyet, İstisna ve
İndirimlerin Sınırı
Diğer kanunlardaki muafiyet, istisna
ve indirimlere ilişkin hükümler, kurumlar vergisi bakımından geçersizdir.
Kurumlar Vergisi Kanununun
geçici 1. maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre, Kanunun yürürlüğünden önce
kurumlar vergisine ilişkin olarak başka kanunlarda yer alan muafiyet, istisna
ve indirimler bakımından bu hükümler uygulanmayacaktır.
Ayrıca, 35. maddenin yürürlük tarihinin
1.1.2007 olduğu dikkate alındığında, bu tarihe
kadar yürürlüğe giren kanunlarda yer alan muafiyet, istisna ve indirim
hükümleri kurumlar vergisi bakımından geçerli olacak, ancak bu tarihten sonra
yürürlüğe giren kanunlarda yer alan hükümlerin uygulanması mümkün olmayacaktır.
Kurumlar vergisi
ile ilgili muafiyet, istisna ve indirimlere ilişkin hükümler, ancak Kurumlar
Vergisi Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu ve Vergi Usul Kanununa hüküm eklenmek veya
bu kanunlarda değişiklik yapılmak suretiyle düzenlenecektir.
Öte yandan, uluslararası anlaşma
hükümleri saklıdır.
36.1. Kurumlar Vergisi
Kanununun geçici 1. maddesinin sekizinci fıkrasında, muafiyetten yararlanan
yapı kooperatiflerinin 2006 yılının sonuna kadar Kanunun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (k) bendinde yazılı şartları sağlayamamaları halinde, 1.1.2006
tarihi itibarıyla muafiyetlerinin sona ereceği hükme bağlanmıştır. Anılan
kooperatiflerin kurumlar vergisi muafiyetlerinin devam edip etmeyeceği hususu,
2006 yılının sonu itibarıyla belli olacağından, bu şartları sağlayamamaları
nedeniyle mükellef olan yapı kooperatifleri, 2006 hesap dönemine ilişkin olarak
geçici vergi beyannamelerini vermeyeceklerdir. Ancak, söz konusu
kooperatiflerin, 2006 yılına ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerini kanuni
süresi içinde vermeleri gerekmektedir.
Kurumlar Vergisi Kanununun 4.
maddesinin birinci fıkrasının (k) bendi ile tüketim ve taşımacılık
kooperatifleri 1.1.2006 tarihi itibarıyla muafiyet kapsamından
çıkartıldığından, anılan kooperatifler, bu tarihten itibaren kurumlar vergisi
mükellefi haline gelmiştir. Ancak, Kanun 21.6.2006 tarihinde yayımlanmış
olduğundan, bu kooperatiflerin bu tarihten önce sona eren geçici vergi
dönemlerine ilişkin geçici vergi beyannamesi verme zorunlulukları bulunmamaktadır.
36.2. Kurumlar
Vergisi Kanununun geçici 1. maddesinin onuncu fıkrası ile Kanunun yürürlüğünden
önceki dönemler itibarıyla 5422 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına devam
olunacağı hususu açıklanmaktadır. Özellikle, Kanunun 13. maddesinin 1.1.2007 tarihinden
itibaren uygulanacak olması nedeniyle
muhtemel boşluğun giderilmesi sağlanmıştır.
36.3. Kurumlar Vergisi
Kanununun geçici 1. maddesinin onbirinci fıkrası ile
kurumlar vergisi oranının 1.1.2006 tarihinden itibaren başlayan vergilendirme dönemlerine uygulanmak üzere %20 olarak
belirlendiği dikkate alındığında, aynı tarihten başlayan geçici vergi
dönemlerinde de geçici verginin %20 oranına göre hesaplanıp ödenmesi
gerekmektedir. Fıkra ile Kanunun yayımı tarihine kadar olan
dönemler için fazla ödenen geçici verginin, mahsup ve iadesine ilişkin hususlar
düzenlenmiş olup 1.1.2006 tarihinden sonraki birinci geçici vergi döneminde %30
oranına göre hesaplanan ve tahsil edilen geçici vergilerin, birinci geçici
vergi dönemine ilişkin kazanca %20 oranının uygulanması sonucu hesaplanan
tutarı aşan kısmı müteakip dönemlerde hesaplanan geçici vergiden mahsup
edilecektir.
36.4. (3 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle 20.11.2008 tarihinde eklenen alt bölüm) Kurumlar Vergisi
Kanununa 5766 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddenin birinci fıkrasının (a)
bendiyle, 1.1.2008 - 31.12.2015 tarihleri arasında uygulanmak üzere, dernek
veya vakıflarca elde edilen Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin (5) numaralı
bendi ve geçici 67. maddesi kapsamında kesinti suretiyle vergilendirilmiş
kazanç ve iratlar dolayısıyla iktisadi işletme oluşmayacağı hüküm altına
alınmıştır.
Bu düzenleme ile dernek veya vakıflar
ile vergi uygulamalarında dernek veya vakıf olarak değerlendirilen kurum ve
kuruluşların elde ettikleri gelirlerin münhasıran Gelir Vergisi Kanununun 94.
maddesinin (5) numaralı bendi ve geçici 67. maddesi kapsamında kesinti
suretiyle vergilendirilmiş;
- Taşınmaz kira gelirlerinden,
- Menkul kıymet alım satım
gelirlerinden,
- Menkul kıymetlerin elde tutulması
ile itfasından elde edilen gelirlerden
ibaret olması halinde, elde
edilen bu gelirler dolayısıyla, 1.1.2008-31.12.2015 tarihleri arasında dernek
veya vakfa bağlı iktisadi işletme oluşmayacağından, bu süre zarfında anılan
gelirler nedeniyle dernek veya vakıf adına kurumlar vergisi mükellefiyeti tesis
edilmeyecektir. Söz konusu vergi kesintileri dernek veya vakıflar açısından
nihai vergileme niteliğinde olacaktır.
Diğer taraftan, dernek veya vakıf
bünyesinde yukarıda belirtilen gelirler dışında iktisadi işletme oluşması halinde,
bu iktisadi işletmenin aktifinde kayıtlı bulunan taşınmazların kiralanması
sonucu elde edilen taşınmaz kira gelirlerinin ya da bu iktisadi işletmenin
aktifinde kayıtlı bulunan menkul kıymetlerin alım satımından, elde
tutulmasından veya itfasından elde edilen gelirlerin (kesinti suretiyle
vergilenmiş olup olmadığına bakılmaksızın), bahse konu iktisadi işletmeye ait
kazanca dahil edilerek kurumlar vergisine tabi
tutulacağı tabiidir.
36.5. (3 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle 20.11.2008 tarihinde eklenen alt bölüm) Kurumlar Vergisi
Kanununa 5766 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddenin birinci fıkrasının (b)
bendiyle, 1.1.2008-31.12.2015 tarihleri arasında uygulanmak üzere, Milli Eğitim
Bakanlığına bağlı örgün ve yaygın eğitim yapan mesleki ve teknik eğitim
okullarındaki atölye ve uygulama birimleri ile anaokulu, kreş, çıraklık ve halk
eğitim merkezlerindeki uygulama birimlerine bağlı döner sermaye işletmelerinin
elde ettikleri gelirler dolayısıyla iktisadi işletme oluşmayacağı hüküm altına
alınmıştır.
Buna göre, Milli
Eğitim Bakanlığına bağlı olup örgün ve yaygın eğitim yapan mesleki ve teknik
eğitim okullarındaki atölyeler, otelcilik ve turizm meslek liselerindeki
uygulama otelleri gibi birimler, kız teknik okullarındaki atölyeler, anaokulu
ve kreş gibi uygulama birimleri, çıraklık ve halk eğitim merkezlerindeki
uygulama birimleri ve bu birimlere bağlı döner sermaye işletmelerinin elde
ettikleri gelirleri nedeniyle 1.1.2008 tarihinden itibaren 31.12.2015 tarihine
kadar iktisadi işletme oluşmayacak, bunlar adına kurumlar vergisi mükellefiyeti
tesis edilmeyecektir.
Bu Tebliğin (4.1.1) ve (4.1.2)
bölümlerinde yapılan açıklamalar çerçevesinde tesis edilmiş olan
mükellefiyetlerin, 1.1.2008 tarihinden itibaren muafiyet kapsamına alınması
nedeniyle terkin edilmesi gerekecektir.
36.6. (3 Seri No.lu KVK GT’nin
7. maddesiyle 20.11.2008 tarihinde eklenen alt bölüm) Kurumlar Vergisi
Kanununa 5766 sayılı Kanunla eklenen geçici 2. maddenin birinci fıkrasının (c)
bendiyle, 5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanunla
İstanbul'u 2010 yılına Avrupa kültür başkenti olarak hazırlamak, 2010 yılında
yapılacak etkinlikleri planlamak ve yönetmek, kamu ve sivil kurum ve
kuruluşların bu amaçla yapacakları çalışmalarda koordinasyonu sağlamak amacıyla
kurulan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansının görevleriyle ilgili
yaptığı faaliyetlerinden, 5706 sayılı Kanunun 12. maddesi kapsamında elde
ettiği gelirleri nedeniyle iktisadi işletme oluşmayacağı hüküm altına
alınmıştır. Bu
hüküm uyarınca, Ajansın anılan gelirleri nedeniyle kurumlar vergisi
mükellefiyeti tesis ettirilmeyecektir.
36.7. (3 Seri No.lu KVK GT’nin 7. maddesiyle 20.11.2008 tarihinde eklenen alt
bölüm) Gelir Vergisi Kanununa 5766 sayılı Kanunla eklenen geçici 74.
madde ile 5706 sayılı İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Hakkında Kanun
uyarınca kurulan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansına, kurumlar
vergisi mükelleflerince makbuz karşılığında yapılan her türlü ayni ve nakdi
bağış ve yardımlar ile sponsorluk harcamalarının
tamamı, kurumlar vergisi beyannamesi üzerinde ayrıca gösterilmek üzere kurum
kazancından indirilebilecektir.
36.8. (14 Seri No.lu KVK GT’nin 16. maddesiyle 23.12.2017 tarihinde eklenen alt
bölüm) 5520 sayılı Kanuna 7061 sayılı Kanunun 91. maddesiyle eklenen
geçici 10. madde hükmü aşağıdaki gibidir.
“Geçici Madde 10- (1) Bu Kanunun 32.
maddesinin birinci fıkrasında yer alan %20 oranı, kurumların 2018, 2019 ve 2020
yılı vergilendirme dönemlerine (özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar için ilgili
yıl içinde başlayan hesap dönemlerine) ait kurum kazançları için %22 olarak
uygulanır.
(2) Bakanlar Kurulu, birinci fıkrada
yazılı %22 oranını %20 oranına kadar indirmeye yetkilidir.”
Bu kapsamda, kurumlar vergisi
mükelleflerinin 2018, 2019 ve 2020 hesap dönemlerine ait kurum kazançları
üzerinden %22 oranında kurumlar vergisi alınacaktır. Ayrıca, söz konusu
dönemlerde kurumlar vergisi mükelleflerince, anılan vergilendirme dönemlerinin
kurumlar vergisine mahsup edilmek üzere Gelir Vergisi Kanununda belirtilen
esaslara göre %22 oranında geçici vergi ödenecektir.
36.9. (18 Seri No.lu KVK GT’nin 4. maddesiyle 25.5.2021 tarihinde eklenen alt bölüm)
5520 sayılı Kanuna 7316 sayılı Kanunun 11. maddesiyle eklenen
geçici 13. madde hükmü aşağıdaki gibidir.
“Geçici
Madde 13 – (1) Bu Kanunun 32. maddesinin birinci fıkrasında yer alan %20
oranı, kurumların 2021 yılı vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için
%25, 2022 yılı vergilendirme dönemine ait kurum kazançları için %23 olarak
uygulanır. Bu oranlar özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar için ilgili yıl
içinde başlayan hesap dönemlerine ait kazançlarına uygulanır.”
Ayrıca,
7316 sayılı Kanunun 14. maddesinin (c) bendiyle, söz konusu geçici 13.
maddenin,
-1.7.2021 tarihinden
itibaren verilmesi gereken beyannamelerden başlamak ve 1.1.2021 tarihinden
itibaren başlayan vergilendirme dönemine (özel hesap dönemi tayin edilen
kurumlar için 1.1.2021 tarihinden itibaren başlayan hesap dönemine) ait kurum
kazançları için geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği,
-Bu
oranların özel hesap dönemi tayin edilen kurumlar için ilgili yıl içinde
başlayan hesap dönemlerine ait kazançlara uygulanacağı
belirtilmiştir.
Bu
kapsamda, kurumlar vergisi mükelleflerinin 1.1.2021 tarihinden
itibaren başlayan vergilendirme dönemleri için 1.7.2021 tarihinden itibaren
verilmesi gereken yıllık/geçici kurumlar vergisi beyannamelerinde beyan edilen
matrahlarına %25 oranında kurumlar vergisi/geçici vergi uygulanacaktır. 2022
hesap dönemine ait kurum kazançları üzerinden ise %23 oranında kurumlar vergisi
alınacaktır.
Dolayısıyla, geçici vergi oranı, hesap dönemi olarak takvim yılını
kullanan mükelleflerde 1.1.2021 tarihinden
itibaren başlayan 2021 hesap döneminin ikinci geçici vergi döneminden itibaren
%25 oranında; kendilerine özel hesap dönemi tayin edilmiş olan mükelleflerde
ise 1.1.2021 tarihinden itibaren başlayan hesap dönemlerine ilişkin olarak
1.7.2021 tarihinden itibaren verilmesi gereken geçici vergi beyannamelerinde
%25 olarak uygulanacaktır.
37. Mülga 5422 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanunu Uygulamasına İlişkin Olarak Çıkarılan Genel Tebliğler
Mülga 5422 sayılı Kurumlar Vergisi
Kanunu uygulamasına ilişkin olarak çıkarılan genel tebliğler 5520 sayılı
Kurumlar Vergisi Kanununun yürürlük tarihinden önceki dönemler itibarıyla uygulanmaya
devam olunacaktır.
38. (4 Seri
No.lu KVK GT’nin 4. maddesiyle 13.8.2009 tarihinde
eklenen bölüm) 5300 sayılı Tarım
Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu Kapsamında Düzenlenen Ürün Senetlerinde
Kazanç İstisnası
38.1.
Kurumlar vergisi istisnası
5300 sayılı Tarım
Ürünleri Lisanslı Depoculuk Kanunu [26]
17.2.2005 tarihinde yürürlüğe girmiş olup Kanunla, depolanmaya uygun
nitelikteki hububat, bakliyat, pamuk, tütün, fındık, yağlı tohumlar, bitkisel
yağlar, şeker gibi standardize edilebilen temel ve işlenmiş tarım ürünlerinin
standartları belirlenerek emniyetli ve sağlıklı koşullarda depolanması ile ürün
senetleri vasıtasıyla ticaretinin kolaylaştırılması amaçlarıyla, lisanslı depo
işletmelerinin ve yetkili sınıflandırıcıların kuruluş, işleyiş ve denetimine
ilişkin usul ve esaslar ile lisanslı depoculuk sistemine ilişkin diğer hususlar
düzenlenmiştir.
5904 sayılı Kanunla
Gelir Vergisi Kanununa eklenen ve 3.7.2009 tarihinde yürürlüğe giren geçici 76.
maddeyle, tarım ürünleri ticaretini kolaylaştırmak ve geliştirmek üzere
oluşturulan tarım ürünleri lisanslı depoculuk sisteminin teşvik edilmesi
amacıyla, ürün senetlerinin elden çıkarılmasından doğan kazançlar 31.12.2014
tarihine kadar gelir ve kurumlar vergisinden istisna edilmiştir.
38.2.
Vergi kesintisi uygulaması
Ürün senetleri esas
itibarıyla, standardı, nitelik ve özellikleri belirli bir tarım ürününün
mülkiyetini ifade ettiğinden, ürün senedinin el değiştirmesine paralel olarak
senette tanımlanan ürünün mülkiyeti de el değiştirmektedir.
Gelir ve kurumlar
vergisinden istisna edilen bu kazançlar üzerinden, Gelir Vergisi Kanununun 94.
maddesinin (11) numaralı bendi ve 164 seri no.lu Gelir Vergisi Genel Tebliği
çerçevesinde vergi kesintisi yapılması da söz konusu olmayacaktır.
39. (4
Seri No.lu KVK GT’nin 4. maddesiyle 13.8.2009
tarihinde eklenen bölüm) Küçük ve Orta Büyüklükteki
İşletmelerde (KOBİ) Birleşme İşlemleri
5904 sayılı Kanunla
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununa eklenen geçici 5. maddede, Küçük ve Orta
Büyüklükteki İşletmelerin (KOBİ) 31.12.2009 tarihine kadar yapacakları birleşme
işlemlerine ilişkin hükümlere yer verilmiştir.
39.1.
Tanımlar
39.1.1.
KOBİ tanımı
Kanuna eklenen geçici
5. maddenin üçüncü fıkrasında, bu madde uygulamasına göre Küçük ve Orta
Büyüklükteki İşletme (KOBİ) tanımına yer verilmiştir.
Buna göre, Küçük ve
Orta Büyüklükteki İşletme (KOBİ);
- 6762 sayılı Türk
Ticaret Kanunu çerçevesinde kurulan,
- 2008 yılının Aralık
ayına ilişkin olarak verilen sigorta bildirgesine göre 10 ilâ 250 işçi
çalıştıran,
- 2008 hesap
döneminin sonu itibarıyla yıllık net satışlar toplamı 25 milyon TL’yi geçmeyen
veya aktif toplamı 25 milyon TL’den az olan
ticari işletmeleri ifade
etmektedir.
Bu tanım
çerçevesinde, 2008 yılının Aralık ayına ilişkin olarak verilen sigorta
bildirgesine göre 10’dan az veya 250’den fazla işçi çalıştıran işletmeler
anılan madde çerçevesinde KOBİ olarak değerlendirilmeyecektir.
Bir işletme, 250’den
az işçi çalıştırmakla birlikte, 2008 hesap döneminin sonu itibarıyla yıllık net
satışlar veya net aktif toplamı 25 milyon TL’den fazla ise yine KOBİ kapsamında
değerlendirilmeyecektir.
Aynı şekilde,
1.1.2009 tarihinden sonra kurulan işletmeler de geçici 5. madde kapsamında KOBİ
olarak değerlendirilmeyecektir.
39.1.2.
KOBİ’lerde birleşme tanımı
Kanuna eklenen geçici
5. maddenin üçüncü fıkrasında, bu madde uygulamasına göre “Birleşme” tanımına
yer verilmiştir.
Birleşme: Tam
mükellef iki veya daha fazla KOBİ’nin Kurumlar Vergisi Kanununun 18. maddesi
uyarınca birleşerek yeni bir sermaye şirketi [27]
oluşturmalarını ya da tam mükellef bir veya birkaç KOBİ’nin tam mükellef olan
ve sermaye şirketi [25] statüsündeki diğer bir KOBİ’ye devrolunmasını ifade
etmektedir.
Dolayısıyla,
- Birleşen
(devralınan ve devralanlar dahil) şirketlerin KOBİ
niteliğinde olması,
- Birleşme
neticesinde bir sermaye şirketinin kurulmuş olması veya devralan şirketin bir
sermaye şirketi olması
gerekmektedir. Ancak, birleşme
işlemi sonucunda kurulacak yeni sermaye şirketi ile devralan şirketin birleşme
işleminden sonra KOBİ şartlarını taşıyıp taşımadığının bir önemi
bulunmamaktadır.
Bu kapsamda yapılan
birleşmelerin Kanunun 19. maddesi çerçevesinde yapılan vergisiz birleşmelerle
ilgisi bulunmamaktadır.
39.2.
Geçici 5. maddede düzenlenen teşvikler
39.2.1.
KOBİ birleşmelerinde kurumlar vergisi istisnası uygulaması
Kanuna eklenen geçici
5. madde ile KOBİ’lerin 31.12.2009 tarihine kadar birleşmeleri halinde bu
birleşmeden doğan kazançların kurumlar vergisinden istisna edileceği hükme
bağlanmış, birleşme nedeniyle infisah eden kurumun birleşme tarihinin içinde
bulunduğu son hesap döneminde elde ettiği kazançları ile birleşilen kurumun
birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil
olmak üzere üç hesap döneminde elde edilen kazançları üzerinden alınacak
kurumlar vergisine ilişkin oranı %75’ine kadar indirme hususunda Bakanlar
Kuruluna, maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve
esasları belirleme hususunda da Maliye Bakanlığına yetki verilmiştir.
KOBİ tanımı
kapsamındaki işletmelerin geçici 5. maddeye göre 31.12.2009 tarihine kadar
yaptıkları birleşmelerde;
- Birleşilen kurum
tarafından münfesih kurumun birleşme tarihindeki sabit kıymetlerinin rayiç
bedelle, diğer kıymetlerinin ise 213 sayılı Vergi Usul Kanununun değerleme
hükümlerine göre değerlemek suretiyle bir bütün halinde devralınması ve
bilançosuna kaydedilmesi,
- Birleşmeden doğan
kazançların tamamının birleşme tarihi itibarıyla birleşilen şirketin
sermayesine eklenmesi,
- Birleşilen kurumun,
münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer
ödevlerini yerine getireceğini; münfesih kurumun, birleşmenin Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde birleşme nedeniyle
vereceği kurumlar vergisi beyannamesine ekli bir taahhütnameyle taahhüt
etmesi,
- Birleşme sonrasında
üç yıl süreyle aylık ortalama bazda birleşilen kurum
ile münfesih kurum tarafından 1.4.2009 tarihinden önce verilen son aya ilişkin
sigorta bildirgelerine göre istihdam edilenlerin toplamından az olmamak üzere
aylık istihdam sağlanması
şartlarıyla birleşme
işlemlerinden doğan kazançlar kurumlar vergisinden istisna edilecektir.
Söz konusu istisna
kazançlar, kurum kazancına dahil edildikten sonra
yıllık kurumlar vergisi beyannamesinin “Zarar Olsa Dahi İndirilecek İstisna ve
İndirimler” bölümünde ilgili satıra
yazılmak suretiyle beyan edilecektir.
Münfesih kurumun
birleşme tarihine kadar olan faaliyet kazançları ise bu istisna kapsamında
bulunmamaktadır.
39.2.2.
KOBİ birleşmelerinde indirimli kurumlar vergisi uygulaması
Kanunun geçici 5.
maddesinin ikinci fıkrasında, KOBİ birleşmelerinde indirimli kurumlar vergisi
uygulamasına yer verilmiştir.
Buna göre,
- Birleşme nedeniyle
infisah eden kurumun, birleşme tarihinde sona eren hesap döneminde elde ettiği
kazançlar,
- Birleşilen kurumun
birleşme işleminin gerçekleştiği hesap dönemi dahil
olmak üzere üç hesap döneminde elde ettiği kazançlar
anılan geçici maddenin onbirinci fıkrasına göre belirlenen indirimli kurumlar
vergisi oranı uygulanmak suretiyle vergilendirilecektir.
Maddenin onbirinci fıkrasında Bakanlar Kuruluna, KOBİ
birleşmelerinden yararlanan işletmeler için kurumlar vergisi oranını % 75’ine
kadar indirimli uygulatma hususunda yetki verilmiştir.
Örnek 1:
1.8.2009
tarihinde KOBİ niteliğindeki (A) Ltd. Şti., KOBİ
niteliğindeki mevcut (B) A.Ş.’ye geçici 5. madde
uyarınca devrolunmuştur.
- (A) Ltd. Şti.’nin birleşme işleminden doğan kazançları kurumlar vergisi
istisnasından,
- (A) Ltd. Şti.’nin 1.1.2009-1.8.2009 kıst
döneminde elde ettiği faaliyetlerinden doğan kazançları indirimli kurumlar
vergisinden,
- (B) A.Ş.’nin 1.1.2009-31.12.2009 dönemi kurum kazançları indirimli
kurumlar vergisinden,
- (B) A.Ş.’nin 1.1.2010-31.12.2010 dönemi kurum kazançları indirimli
kurumlar vergisinden,
- (B) A.Ş.’nin 1.1.2011-31.12.2011 dönemi kurum kazançları indirimli
kurumlar vergisinden
yararlanabilecektir.
39.3.
Teşviklerden yararlanılabilmesine ilişkin şartlar
39.3.1.
Birleşme kapsamında kıymetlerin devri
Kanunun geçici 5.
maddesi uyarınca yapılacak KOBİ birleşmelerinde, münfesih kurumun birleşme
tarihindeki sabit kıymetlerinin rayiç bedelle, diğer kıymetlerinin ise 213
sayılı Vergi Usul Kanununun değerleme hükümlerine göre değerlemek suretiyle bir
bütün halinde birleşilen kurum tarafından devralınması ve bilançosuna
kaydedilmesi gerekmektedir.
Sabit kıymet
ifadesinden, Vergi Usul Kanununun 313. maddesi uyarınca amortisman
mevzuunu oluşturan iktisadi kıymetlerin anlaşılması gerekmektedir. Dolayısıyla,
gayrimenkullerle anılan Kanunun 269. maddesi gereğince gayrimenkul gibi
değerlenen iktisadi kıymetler ile alet, edavat,
mefruşat, demirbaş ve sinema filmleri sabit kıymet olarak dikkate alınacaktır.
Buna göre, birleşen münfesih kurumun aktifinde görünen birleşme tarihindeki sabit
kıymetler, rayiç bedelle birleşilen kuruma devredilecektir.
Münfesih kurumun
sabit kıymetler dışındaki diğer kıymetleri ise Vergi Usul Kanununun değerleme
hükümlerine göre değerlemek suretiyle birleşilen kuruma devredilecektir.
39.3.2.
Birleşme işleminden doğan kazançların sermayeye eklenmesi
KOBİ birleşmelerinde
münfesih kurumda doğan birleşme kazançlarının birleşme tarihi itibarıyla
birleşilen kurumun sermayesine eklenmesi gerekmekte olup sermayeye eklenecek
kazanç tutarı, birleşme nedeniyle kurumlar vergisinden istisna edilen kazanç
tutarı ile aynı olacaktır.
39.3.3.
Birleşen ve birleşilen kurumlar arasındaki külli halefiyet
KOBİ birleşmelerinde,
birleşilen kurumun, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını
ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini, münfesih kurumun birleşme
nedeniyle vereceği kurumlar vergisi beyannamesine ekli bir taahhütnameyle
taahhüt etmesi gerekmektedir.
Buna göre, birleşilen
kurum birleşen kurumun külli halefi haline gelmektedir. İster tahakkuk etmiş olsun
isterse daha sonraki tarihlerde doğacak olsun birleşen kurumun bütün vergi
borçlarından birleşilen kurum sorumlu olacaktır.
39.3.4.
İstihdam şartı
KOBİ birleşmelerinde,
birleşme işlemi sonrasında birleşilen kurumda, üç yıl süreyle aylık ortalama bazda, birleşilen kurum ile münfesih kurum tarafından
1.4.2009 tarihinden önce verilen son aya ilişkin sigorta bildirgelerine göre
istihdam edilenlerin toplamından az olmamak üzere aylık istihdam sağlanması
gerekmektedir.
Örnek
2: (A)
Ltd. Şti. 2008 Aralık ayında vermiş olduğu sigorta bildirgesine göre 15 işçi
çalıştırmaktadır. Söz konusu şirket 1.4.2009 tarihinden önce verilen son aya
ilişkin sigorta bildirgesinde ise 8 işçi çalıştırmaktadır. Şirketin KOBİ
tanımına ilişkin diğer koşulları sağladığı varsayılmıştır. Şirket, KOBİ
niteliğindeki, 1.4.2009 tarihinden önce verilen son aya ilişkin sigorta
bildirgesine göre 30 işçi çalıştıran (B) A.Ş.’ye
1.8.2009 tarihinde geçici 5. madde çerçevesinde devrolunmuştur.
Buna göre, birleşilen
kurumun, bu tarihten itibaren üç hesap dönemi boyunca (31.12.2011 tarihine
kadar) her ay itibarıyla 38 işçi istihdam şartını yerine getirmesi
gerekecektir.
Bu süre zarfında
herhangi bir ayda bahse konu istihdam şartının sağlanamaması halinde,
birleşmeden dolayı istisna ve indirimli oran uygulamasından yararlanılabilmesi
mümkün olmayacaktır. İzleyen aylarda istihdam şartı yeniden sağlansa dahi
geçici 5. maddede yer alan teşviklerden yararlanılamayacaktır.
Dolayısıyla, istihdam
şartı ile birlikte geçici 5. maddenin birinci fıkrasında yer alan diğer
şartların da yerine getirilmesi halinde istisna ve indirimli oran
uygulamasından yararlanılabilmesi mümkün olup şartların ihlali halinde,
zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, genel hükümlere göre birleşilen kurumdan
tahsil edilecektir.
39.3.5.
Birleşilen kurumun daha sonraki tarihlerde birleşme, devir, bölünme ve hisse
değişimi işlemlerine tabi tutulmaması
Geçici 5. maddenin
dördüncü fıkrasına göre, birleşilen kurumun; birleşme tarihinden itibaren
indirimli kurumlar vergisi uygulamasının sona erdiği yılı izleyen üçüncü yılın
sonuna kadar;
- Kanunun 18. ve 19.
maddelerine göre birleşme, devir, bölünme ve hisse değişimi işlemlerine tabi
tutulmaması,
- Tasfiye edilmemesi,
- Sermaye azaltımında bulunmaması
gerekmektedir. 31.12.2009 tarihine
kadar KOBİ’lerin kendi aralarında yapacakları birleşme, devir, bölünme ve hisse
değişimi işlemleri bu şartların ihlali anlamına gelmemektedir.
Bu şartlara
uyulmaması durumunda, birleşmeden dolayı istisna uygulaması nedeniyle veya
indirimli kurumlar vergisi uygulaması nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen
vergiler, ceza uygulanmaksızın gecikme faizi ile birlikte birleşilen kurumdan
tahsil edilecektir.
39.4.
Birleşme tarihi
Kanunun geçici 5.
maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, birleşilen kurumun, münfesih
kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer
ödevlerini yerine getireceğini, münfesih kurumun, birleşmenin Ticaret Sicili
Gazetesinde ilan edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde birleşme nedeniyle
vereceği kurumlar vergisi beyannamesine ekli bir taahhütnameyle taahhüt etmesi
gerektiği belirtilmektedir.
Türk Ticaret Kanununa
göre aksine bir belirleme olmadıkça hukuki durum tescille birlikte hüküm ifade
etmektedir. Kurumlar Vergisi Kanununun 20. maddesinde ise şirket yetkili
kurulunun devre ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarih,
devir tarihi olarak kabul edilmiştir.
Dolayısıyla, KOBİ
birleşmesinin ticaret sicilinde tescil edildiği tarih, birleşme tarihi olarak
kabul edilecek ve KOBİ birleşmelerine yönelik olarak 31.12.2009 tarihine kadar
yapılan tesciller geçici 5. madde kapsamında değerlendirilecektir.
39.5.
Birleşme beyannamesinin verilme süresi
Münfesih kurumun
birleşme tarihine kadar olan faaliyet kazançları ile birleşme kazançlarının yer
aldığı beyannamenin, birleşmenin Ticaret Sicili Gazetesinde ilan edildiği
tarihten itibaren otuz gün içinde münfesih kurumun bağlı olduğu vergi dairesine
verilmesi gerekmektedir.
Birleşme nedeniyle
verilecek bu beyanname, münfesih kurum adına birleşilen kurum tarafından
verilecektir. Bu beyannamenin ekinde ayrıca, birleşilen kurumun münfesih
kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer
ödevlerini yerine getireceğini belirten taahhütnamenin yer alması gerekmektedir.
39.6.
Diğer hususlar
39.6.1.
KOBİ birleşmelerinde zarar mahsubu
Geçici 5. madde
uyarınca gerçekleştirilecek KOBİ birleşmelerinde, birleşen kurumların birleşme tarihi
itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen zararları, Kanunun 9. maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen şartlarla kurumlar vergisi matrahının tespitinde indirim
konusu yapılabilecektir.
Kanunun 9. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendiyle sadece faaliyetten doğan zararların mahsubuna
izin verilmektedir. Dolayısıyla, KOBİ birleşmelerinde münfesih kurumda, birleşme işlemi nedeniyle zarar ortaya çıkması
halinde, bu zararların birleşilen kurum tarafından mahsup edilmesine imkan bulunmamaktadır.
Buna göre, KOBİ
birleşmelerinde,
- Birleşen ve
birleşilen kurumların son beş yıla ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerini
kanunî süresinde vermiş olmaları,
- Birleşen kurumun
faaliyetine birleşmenin meydana geldiği hesap döneminden itibaren en az beş yıl
süreyle devam edilmesi
şartlarıyla, birleşme nedeniyle
infisah eden kurumların birleşme tarihi itibarıyla öz sermaye tutarını geçmeyen
faaliyet zararları, birleşilen kurum tarafından kurumlar vergisi matrahının
tespitinde indirim konusu yapılabilecektir.
Örnek
3: KOBİ niteliğindeki (K)
Ltd. Şti.’nin,
KOBİ niteliğindeki mevcut
(L) A.Ş.’ye Kanunun geçici 5. maddesi
çerçevesinde devrolunması halinde, münfesih limited
şirketin devreden faaliyet zararları, bu şirketin birleşme tarihi itibarıyla
tespit edilmiş öz sermayesini geçmemek şartıyla (L) A.Ş. tarafından Kanunun 9.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde belirtilen şartlarla mahsup
edilebilecektir.
Örnek
4: (A)
Ltd. Şti. ve (B) Ltd. Şti. unvanlı KOBİ niteliğindeki iki kurum, yeni kurulacak
(C) A.Ş. bünyesinde geçici 5. madde çerçevesinde birleşeceklerdir. (A) Ltd. Şti.
ve (B) Ltd. Şti.’nin birleşme tarihindeki öz sermaye
tutarları ile faaliyet kâr/zarar durumları aşağıdaki gibidir:
(A) Ltd. Şti. (B) Ltd. Şti.
Öz sermaye: 10.000.- TL Öz sermaye: 50.000.- TL
Faaliyet zararı: 15.000.- TL Faaliyet
zararı: 30.000.- TL
Birleşme zararı:
10.000.- TL Birleşme kârı: 20.000.- TL
- (A) Ltd. Şti.’nin faaliyet sonuçlarının konsolide
edilmesi sonucu birleşme nedeniyle vereceği kurumlar vergisi beyannamesi
aşağıdaki şekildedir:
Ticari Bilanço Zararı (25.000)
Birleşme Kazancı
İstisnası (0)
Cari Dönem Zararı (25.000)
Söz konusu şirketin
25.000.- TL’lik bu zararının 10.000.- TL’si birleşme nedeniyle ortaya
çıktığından, bu tutarın (C) A.Ş. tarafından mahsup edilebilmesi mümkün
olmayacaktır. Ayrıca, 15.000.- TL’lik faaliyet zararının ise sadece öz sermaye
tutarını aşmayan 10.000.- TL’si (C) A.Ş. tarafından mahsup edilebilecektir.
- (B) Ltd. Şti.’nin faaliyet sonuçlarının konsolide
edilmesi sonucu birleşme nedeniyle vereceği kurumlar vergisi beyannamesi
aşağıdaki şekildedir:
Ticari Bilanço Zararı (10.000)
Birleşme Kazancı
İstisnası (20.000)
Cari Dönem Zararı (30.000)
Bu durumda, 30.000.-
TL’lik zararın tamamı söz konusu şirketin öz sermaye tutarını aşmadığından (C)
A.Ş. tarafından mahsup edilebilecektir.
39.6.2.
Amortisman uygulamaları
KOBİ birleşmelerinde,
birleşme nedeniyle infisah eden kurumdan devralınan amortismana tabi iktisadi
kıymetler için faydalı ömürleri dikkate alınmak suretiyle münfesih kurumdaki
kayıtlı değerleri üzerinden kalan süre için amortisman
ayrılabilecektir.
Dolayısıyla,
amortismana tabi iktisadi kıymetler için birleşilen kurumda yapılacak amortisman uygulamalarında, bu kıymetlerin devir değerleri
değil, münfesih kurumdaki birikmiş amortismanlar dahil kayıtlı değerleri esas
alınacaktır. Aynı şekilde bu kıymetlerin faydalı ömürlerinden, infisah eden
kurumda amortismana tabi tutulan süreler düşülecek ve birleşilen kurumda kalan
süre itibarıyla amortisman uygulaması
yapılabilecektir.
Örnek
5:
Amortismana tabi bir iktisadi kıymetin birleşen kurumdaki kayıtlı değerinin
10.000.- TL, faydalı ömrünün 5 yıl, birikmiş amortisman
tutarının 4.000.- TL (Normal amortisman usulüne göre) ve birleşme işlemindeki
rayiç bedelinin 12.000.- TL olduğunun varsayılması halinde, bu kıymet
birleşilen şirkete 12.000.- TL üzerinden bir değerle devredilmiş olsa dahi
birleşilen kurumda kalan 3 yıllık faydalı ömrü dikkate alınmak suretiyle toplam
6.000.- TL üzerinden amortisman uygulamasına konu olabilecektir.
39.6.3.
Birleşilen kurumda devralınan varlıkların satışı nedeniyle doğan zararlar
Kanunun geçici 5.
maddesinin yedinci fıkrasına göre, KOBİ birleşmelerinde birleşilen kurum
tarafından birleşme işlemi nedeniyle devralınan varlıkların, devir bedelinden
düşük bir bedelle satılması durumunda oluşan zararlar, bu kurumun kurumlar
vergisi matrahının tespitinde indirim konusu yapılmayacaktır.
39.6.4.
Taşınmaz ve iştirak hissesi satış kazancı istisnası karşısındaki durumu
Kanunun geçici 5.
maddesinin sekizinci fıkrasına göre, KOBİ birleşmelerinde, birleşme suretiyle
devralınan taşınmazlar, iştirak hisseleri, kurucu senetleri ve intifa senetleri
ile rüçhan haklarının indirimli kurumlar vergisi uygulanan hesap dönemleri
içinde satışı halinde, ayrıca Kurumlar Vergisi Kanununun 5. maddesinin birinci
fıkrasının (e) bendi hükmünün uygulanması mümkün değildir.
39.6.5.
Sadece teşviklerden yararlanmak amacıyla yapılan işlemlerin durumu
5904 sayılı Kanunun
geçici 2. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi hükmünde, 31.12.2009 tarihine
kadar uygulanacak KOBİ birleşmelerinde, birleşen veya birleşilen şirketlere
anılan Kanunun 13. maddesine göre ilişkili kişi sayılanlar tarafından
istihdamın veya faaliyetin kaydırılması gibi sadece teşviklerden yararlanmak
amacıyla yapılan işlemlerin bulunması halinde, geçici 5. maddedeki teşviklerden
yararlanılamayacağı belirtilmiştir.
KOBİ
birleşmelerine tanınan teşvikin amacı, KOBİ'lerin mali yapılarının
güçlendirilmesi, ölçek verimliliğinin sağlanması, rekabet ortamına uyum
kapasitelerinin geliştirilmesi, istihdam düzeylerinin artırılmasıdır. Bu amaçlar dışında, kurumlarda Kurumlar Vergisi Kanununun 13.
maddesine göre; gelir vergisi mükelleflerinde Gelir Vergisi Kanununun 41.
maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendine göre ilişkili kişi kabul edilenler
tarafından birleşen ve birleşilen şirketlere, yüksek katma değeri ve kârlılığı
bulunan faaliyetlerin ya da istihdamın kaydırılarak sadece teşviklerden
yararlanmak amacıyla yapılan benzeri işlemlerin bulunması halinde, anılan madde
kapsamındaki teşviklerden yararlanılamayacaktır. Sayılan işlemler veya
benzerleri gibi sadece teşvikten yararlanmak amacıyla yapılan işlemlerin,
birleşen kurumlarda birleşme tarihinden önce veya sonra yapılması arasında fark
bulunmamaktadır. Ayrıca, bu tür kötüye kullanım hallerinde, hem birleşen hem de
birleşilen kurumların Kanunun geçici 5. maddesinde yer alan teşviklerden
yararlanmaları mümkün değildir.
40. Yabancı Paraların ve Altın Hesaplarının Türk Lirası
Mevduat ve Katılma Hesaplarına Dönüştürülmesinden Elde Edilen Kazançlara
İlişkin İstisna Uygulaması [28]
40.1. Yasal düzenleme
7352 sayılı Kanunun 2. maddesiyle Kurumlar Vergisi
Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
“Geçici Madde 14- (1) 14.1.1970 tarihli ve 1211
sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanununun 4. maddesinin üçüncü
fıkrasının (I) numaralı bendinin (g) alt bendi hükmüne istinaden Türk
lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında
dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına çevrilen hesaplar ile ilgili olarak;
kurumların 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını,
dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk
lirasına çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk lirası varlığı, bu kapsamda
açılan en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda
aşağıda belirtilen kazançlar kurumlar vergisinden müstesnadır:
a) Bu fıkra kapsamındaki yabancı paraların dönem sonu
değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının 1.10.2021 ila 31.12.2021
tarihleri arasındaki döneme isabet eden kısmı,
b) 2021 yılı dördüncü geçici vergi dönemine ilişkin
beyannamenin verilme tarihine kadar Türk lirasına çevrilen hesaplarla ilgili
oluşan kur farkı kazançları ile söz konusu hesaplardan dönem sonu
değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde edilen
faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar.
(2) Birinci fıkra kapsamına girmemekle
birlikte, kurumların 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı
paralarını 2022 yılı sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına
dönüşümün desteklenmesi kapsamında dönüşüm kuru üzerinden Türk lirasına
çevirmeleri ve bu suretle elde edilen Türk lirası varlığı en az üç ay vadeli
Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda oluşan
kur farkı kazançlarının, geçici vergi dönemi sonu değerlemesiyle Türk lirasına
çevrildiği tarih arasına isabet eden kısmı ile dönem sonu değerlemesinden
kaynaklananlar da dâhil olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kâr
payları ile diğer kazançlar kurumlar vergisinden müstesnadır.
(3) Kurumların
31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu tarihten sonra
açılacak işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022 yılı
sonuna kadar Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi
kapsamında dönüşüm fiyatı üzerinden Türk lirasına çevirmeleri ve bu suretle
elde edilen Türk lirası varlığı en az üç ay vadeli Türk lirası mevduat ve
katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda Türk lirasına çevrildiği
tarihte oluşan kazançlar ile dönem sonu değerlemesinden kaynaklananlar da dâhil
olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kâr payları ile diğer kazançlar
kurumlar vergisinden müstesnadır.
(4) Bu maddede öngörülen süre ve şekilde
dönüşüm kuru/fiyatı üzerinden Türk lirası mevduat ve katılma hesaplarına
çevrilen yabancı paralar ile altın hesaplarına ilişkin olarak bu istisnayla
sınırlı olmak üzere Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmaz.
(5) Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü
fıkralarında yer alan istisna hükümleri, aynı şartlarla geçerli olmak üzere
bilanço esasına göre defter tutan gelir vergisi mükelleflerinin kazançları
hakkında da uygulanır.
(6) Türk lirası mevduat veya katılma hesabından
vadeden önce çekim yapılması durumunda bu madde kapsamında istisna edilen
tutarlar nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası kesilmek suretiyle gecikme faiziyle birlikte
tahsil olunur.”
40.2. İstisnanın kapsamı ve yararlanabilecek olanlar
Mükelleflerin 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan
yabancı paralar ve altın hesapları ile 1.1.2022 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) açılacak işlenmiş ve hurda altın hesabı bakiyeleri
Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 14. maddesi kapsamındadır.
Dolayısıyla, söz konusu yabancı paralarını ve
altın hesaplarını 14.1.1970 tarihli ve 1211 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez
Bankası Kanununun 4. maddesinin üçüncü fıkrasının (I) numaralı bendinin (g) alt bendi hükmüne istinaden Türk
Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında
dönüşüm kuru/fiyatı üzerinden, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun geçici
14. maddesinde öngörülen süre ve şekilde Türk Lirasına çeviren kurumlar vergisi
mükellefleri bu istisnadan yararlanabileceklerdir.
Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilmiş olan kurumlar
vergisi mükellefleri de hangi özel hesap dönemine tabi olduklarına
bakılmaksızın, 31.12.2021 tarihi itibarıyla çıkaracakları bilançolarını dikkate
almak suretiyle bu bilançoda yer alan yabancı paralar ve altın hesaplan ile
1.1.2022 tarihinden itibaren (bu tarih dahil) açılacak
işlenmiş ve hurda altın hesabı bakiyeleri dolayısıyla bu istisnadan
yararlanabileceklerdir.
Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden gelir
vergisi mükelleflerinin de aynı şartlarla bu istisnadan yararlanabilmeleri
mümkündür.
Öte yandan, 31.12.2021 tarihi itibarıyla şirket aktifinde
mevcut olmakla birlikte, 1211 sayılı Kanunun ilgili hükmü kapsamında Türk
Lirasına dönüşümü yapılamayacak olan alacaklar ve verilen avanslar gibi
hesaplarda izlenen yabancı paraların bu kapsamda istisnaya konu edilemeyeceği
tabiidir.
40.3. İstisna uygulaması
403.1. Dördüncü geçici vergilendirme dönemine
ilişkin beyannamenin verilme tarihine kadar Türk Lirasına çevrilen yabancı
paralara ilişkin istisna uygulaması
Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 14. maddesi
kapsamında, 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını
dördüncü geçici vergilendirme dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihine
kadar Türk Lirasına çevirmek suretiyle elde ettikleri Türk Lirası varlığını
1211 sayılı Kanunun ilgili hükmü kapsamında açılan Türk Lirası mevduat ve
katılma hesaplarında değerlendiren mükellefler, aşağıdaki kazançları için
kurumlar vergisi istisnasından yararlanabileceklerdir.
40.3.1.1. Yabancı paraların dönem sonu değerlemesinden
kaynaklanan kur farkı kazançlarına ilişkin istisna
31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan
yabancı paralarım, bu Kanunun geçici 14. maddesi ve 1211 sayılı Kanunun ilgili
hükmünde öngörülen süre ve şekilde Türk Lirası mevduat veya katılma hesaplarına
dönüştüren kurumlar vergisi mükelleflerinin, söz konusu yabancı paralarının
dördüncü geçici vergilendirme (1.10.2021-31.12.2021) dönemine ilişkin dönem
sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançları kurumlar vergisinden
istisna tutulacaktır.
Mükellefler gerek dönem içi gerekse dönem sonu kur farkı
kazançlarını muhtelif usullere göre belirleyebilmektedirler. Ancak, istisnaya
konu edilecek kur farkı gelirinin tespitine münhasır olmak üzere, dönem içi
döviz çıkışlarında ve istisna tutarının hesaplanmasında ilgili hesaba giriş
sırasının esas alınması gerekmektedir.
Öte yandan, 31.12.2021 tarihli bilançonun "Bankalar
Hesabında" yer alan yabancı paraların birden fazla döviz tevdiat
hesabından oluşması halinde Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 14. maddesi ve
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasının ilgili mevzuatı çerçevesinde
dönüştürülebilen döviz cinslerine ilişkin döviz tevdiat hesapları istisna
tutarının belirlenmesinde birlikte dikkate alınacaktır. İstisna hesabında aynı
döviz cinsinden döviz tevdiat hesapları birlikte dikkate alınacağından, bu
hesaplar arasında yapılan aktarma işlemlerinin giriş çıkış olarak
değerlendirilemeyeceği tabiidir.
Örnek 1: (A) A.Ş.
31.12.2021 tarihli bilançosunda "Bankalar Hesabında" yer alan
1.000.000 ABD Dolarını 14.1.2022 tarihinde Kurumlar Vergisi Kanununun geçici
14. maddesi kapsamında 6 ay vadeli ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası mevduat
hesabına dönüştürmüştür.
(1 ABD Doları 30.9.2021 tarihinde 8,8433 TL, 31.12.2021
tarihinde 12,9775 TL)
Mükellef tarafından 2.2.2021 tarihinde satın alınan ve
31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan 1.000.000 ABD Dolarının dördüncü
geçici vergilendirme (1.10.2021-31.12.2021) dönemine ilişkin dönem sonu değerlemesinden
kaynaklanan kur farkı kazancı 4.134.200,00 TL'dir.
Mükellefin söz konusu 1.000.000 ABD Doları hesabı dışında
dönem içinde başkaca bir yabancı para hesabı bulunmamaktadır.
Buna göre, (A) A.Ş.'nin
1.10.2021-31.12.2021 dönemine ilişkin kur farkı değerlemesinden kaynaklanan
4.134.200,00 TL kur farkı kazancı, söz konusu döviz tutarının 17.2.2022
tarihine kadar Türk Lirasına dönüştürülerek Türk Lirası mevduat hesabında
değerlendirilmesi nedeniyle kurumlar vergisinden istisna edilecektir. Türk Lirası
mevduat hesabının 1211 sayılı Kanunun ilgili hükmü kapsamında açılması şartıyla
Türk Lirasına dönüşümün 7352 sayılı Kanunun Resmî Gazete'de
yayım tarihinden önce olması istisnadan yararlanmaya engel teşkil etmeyecektir.
Öte yandan, (A) A.Ş.’nin
31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan 1.000.000 ABD Dolarına ilişkin olarak
1.10.2021 tarihinden önceki dönemlere ilişkin dönem sonu değerlemesinden
kaynaklanan kur farkı kazançlarının bu istisna kapsamında değerlendirilmeyeceği
tabiidir.
Örnek 2: (B) A.Ş’nin aynı döviz tevdiat hesabının 2021 yılı hareketleri
aşağıdaki gibidir:
Alış Tarihi |
(ABD Doları) |
Döviz kuru |
TL Değeri |
Bakiye TL |
Bakiye ABD Doları |
|
Alış tutarı |
Satış tutarı |
|||||
30.9.2021 |
800.000 |
|
8,8433 |
7.074.640 |
7.074.640 |
800.000 |
28.10.2021 |
1.000.000 |
|
9,4813 |
9.481.300 |
16.555.940 |
1.800.000 |
30.11.2021 |
1.300.000 |
|
12,6595 |
16.457.350 |
33.013.290 |
3.100.000 |
21.12.2021 |
|
1.500.000 |
17,4731 |
-26.209.650 |
6.803.640 |
1.600.000 |
31.12.2021 |
Değerleme kuru: 12,9775 |
|
|
1.600.000 |
(B) A.Ş. 30.11.2021 tarihi itibarıyla bakiye döviz tutarı
olan 3.100.000 ABD Dolarının 1.500.000 ABD Dolarlık kısmını, 21.12.2021
tarihinde 17,4731 kuru üzerinden satmıştır.
(B) A.Ş. gerek dönem içi gerekse dönem sonu kur farkı
kazancının tespitinde hangi yöntemi kullanırsa kullansın dönem sonu kur farkı
geliri 13.960.360,00 TL olacaktır. Ancak, 1.600.000 ABD Dolarının Türk Lirası
mevduat hesabına dönüştürülmesi nedeniyle 31.12.2021 tarihi itibarıyla dönem
sonu kur farkı değerlemesi sonucunda istisnaya konu edilecek kur farkı geliri
bu bölümdeki açıklamalar dikkate alınarak hesaplanacaktır.
(B) A.Ş. 31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan
1.600.000 ABD Dolarını 14.1.2022 tarihinde Kurumlar Vergisi Kanununun geçici
14. maddesi kapsamında 6 ay vadeli ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası mevduat
hesabına dönüştürmüştür.
Buna göre, dönem sonunda bu Kanunun geçici
14. maddesi kapsamında kurumlar vergisinden istisna tutulacak kur farkı geliri
hesaplanırken, 1.10.2021-31.12.2021 dönemindeki 1.500.000 ABD Doları tutarlı
satış işleminin 800.000 ABD Dolarlık kısmının 30.9.2021 tarihli alıştan,
700.000 ABD Dolarlık kısmının da 28.10.2021 tarihli alıştan yapıldığı kabul
edilecek, 31.12.2021 tarihinde 1.600.000 ABD Doları olan bakiye döviz tutarının
dönem sonu değerlemesi nedeniyle;
- 300.000 ABD Doları x (12,9775-9,4813=3,4962) =
1.048.860,00 TL
- 1.300.000 ABD Doları x (12,9775-12,6595 =0,3180) =
413.400,00 TL
olmak
üzere hesaplanan toplam 1.462.260,00 TL kur farkı geliri bu madde kapsamında
kurumlar vergisinden istisna edilecektir.
Örnek 3: (C) A.Ş.’nin 31.12.2021 tarihli bilançosunda "Bankalar Hesabı"nda 1.000.000 ABD Doları ve 1.000.000 Avro
olmak üzere iki ayrı döviz tevdiat hesabı bulunmaktadır. Başkaca döviz tevdiat
hesabı olmayan (C) A.Ş.’nin söz konusu döviz tevdiat
hesaplarına ilişkin hesap hareketleri aşağıdaki gibidir.
(C) A.Ş., 31.12.2021 tarihli
bilançosunda yer alan 1.000.000 ABD Doları ve 1.000.000 Avro tutarındaki döviz
tevdiat hesaplarının tamamını 16.2.2022 tarihinde, Kurumlar Vergisi Kanununun
geçici 14. maddesinden yararlanmak amacıyla Türk Lirası mevduat hesabına
dönüştürmüştür.
(ABD Doları kuru 31.12.2021 tarihinde 12,9775 TL, 16.2.2022
tarihinde 13,2022 TL olup Avro 31.12.2021 tarihinde 14,6823 TL, 16.2.2022
tarihinde 15,3002 TL'dir.)
(A) Bankası ABD Doları
Hesabı |
|||||
İşlem tarihi |
İşlem türü |
Tutar |
Kur |
TL tutarı |
Döviz bakiyesi |
1.10.2021 |
Döviz alış |
2.000.000 |
8,8785 |
17.757.000 |
2.000.000 |
9.10.2021 |
Döviz satış |
-100.000 |
8,8982 |
-889.820 |
1.900.000 |
23.10.2021 |
Giden havale |
-1.500.000 |
9,5860 |
-14.379.000 |
400.000 |
15.12.2021 |
Gelen havale |
600.000 |
14,1745 |
8.504.700 |
1.000.000 |
31.12.2021 |
Değerleme kuru |
12,9775 |
10.992.880 |
1.000.000 |
(C) A.Ş.’nin 31.12.2021 tarihi
itibarıyla bu hesaba ilişkin döviz bakiyesi 1.000.000 ABD doları olup dönem
sonu kur farkı kazancının istisnaya konu edilecek kısmının tespitinde Tebliğin
bu bölümünde yer alan açıklamalar dikkate alınacaktır.
9.10.2021 tarihli 100.000 ABD Doları ve 23.10.2021
tarihli 1.500.000 ABD Doları satış işlemlerinin 1.10.2021 tarihli 2.000.000 ABD
Doları alışından yapıldığı kabul edilecektir.
Buna göre, bu Kanunun geçici 14. maddesi
kapsamında Türk Lirasına dönüştürülen 1.000.000 ABD Doları dolayısıyla istisna
uygulanacak (31.12.2021) dönem sonu kur farkı geliri, satış işlemleri sonucu
kaldığı kabul edilen 1.10.2021 alıştan 400.000 ABD Doları ve 15.12.2021 tarihli
alıştan 600.000 ABD Doları dikkate alınarak hesaplanacaktır.
Alış Tarihi |
Alış Kuru |
Alınan Tutar (ABD Doları) |
1.10.2021-31.12.2021 dönemi
değerlemeden doğan kur farkı geliri |
1.10.2021 |
8,8785 |
400.000 |
(12,9775-8,8785=4,0990) x Dolar tutarı = 1.639.600 TL |
15.12.2021 |
14,1745 |
600.000 |
(12,9775-14,1745= -1,1970) x Dolar tutarı = -718.200 TL |
Dönem sonu kur farkı kazancı |
[1.639.600 TL + (-718.200 TL)=] 921.400 TL |
Aynı
mükellefin (B) Bankasındaki Avro hesabının işleyişi ise şöyledir:
Avro Hesabı |
|||||
İşlem tarihi |
İşlem türü |
Tutar |
Kur |
TL tutarı |
Döviz bakiyesi |
1.10.2021 |
Döviz alış |
1.600.000 |
10,2933 |
16.469.280 |
1.600.000 |
15.11.2021 |
Giden havale |
-600.000 |
11,3448 |
-6.806.880 |
1.000.000 |
17.12.2021 |
Gelen havale |
700.000 |
17,1957 |
12.036.990 |
1.700.000 |
25.12.2021 |
Giden havale |
-700.000 |
13,2926 |
-9.304.820 |
1.000.000 |
31.12.2021 |
Değerleme kuru |
14,6823 |
12.394.570 |
1.000.000 |
(C) A.Ş.’nin 31.12.2021 tarihi
itibarıyla (B) Bankasındaki Avro hesabına ilişkin döviz bakiyesi 1.000.000 Avro
olup dönem sonu kur farkı kazancının istisnaya konu edilecek kısmının tespitinde
Tebliğin bu bölümünde yer alan açıklamalar dikkate alınacaktır.
15.11.2021 tarihli 600.000 Avro ve 25.12.2021 tarihli
700.000 Avro satış işlemlerinin 1.10.2021 tarihli 1.600.000 Avro alışından
yapıldığı kabul edilecektir.
Buna göre, bu Kanunun geçici 14. maddesi
kapsamında Türk Lirasına dönüştürülen 1.000.000 Avro dolayısıyla istisna
uygulanacak (31.12.2021) dönem sonu kur farkı geliri, satış işlemleri sonucu
kaldığı kabul edilen 1.10.2021 tarihli alıştan 300.000 Avro, 17.12.2021 tarihli
alıştan 700.000 Avro dikkate alınarak hesaplanacaktır.
Alış Tarihi |
Alış Kuru |
Alınan Tutar (Avro) |
1.10.2021-31.12.2021 dönemi
değerlemeden doğan kur farkı geliri |
01.10.2021 |
10,2933 |
300.000 |
(14,6823-10,2933) x Avro
tutarı = 1.316.700 TL |
17.12.2021 |
17,1957 |
700.000 |
(14,6823-17,1957) x Avro
tutarı = -1.759.380 TL |
Dönem sonu kur farkı zararı |
[1.316.700 TL +
(-1.759.380TL)=] -442.680 TL |
Dolayısıyla, 31.12.2021 tarihli bilançoda yer alan 1.000.000
Avro tutarındaki döviz tevdiat hesabının 1.10.2021-31.12.2021 dönemiyle sınırlı
olmak üzere değerlemesinden [1.316.700,00 TL + (-1.759.380,00TL)=] -442.680,00
TL kur farkı zararı doğacaktır.
(C) A.Ş.'nin
1.000.000 ABD Doları ve 1.000.000 Avro döviz tevdiat hesaplarının tamamını 16.2.2022 tarihinde bu Kanunun geçici 14.
maddesi kapsamında Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmesi halinde, dönem
sonu değerlemesinden kaynaklanan kur farkı kazançlarının istisna uygulanacak 1.10.2021
ila 31.12.2021 tarihleri arasındaki döneme isabet eden kısmı
[921.400,00 TL + (-442.680,00 TL)=] 478.720,00 TL
olacaktır.
40.3.1.1.1. 31.12.2021 tarihli bilançolarda yer alan
yabancı paraların bir kısmının Türk Lirasına dönüştürülmesi durumunda istisna
uygulanacak tutarın hesabı
Kurumlar vergisi mükelleflerinin, bu istisnanın
uygulamasında dikkate alacakları 31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan
yabancı para hesaplarına muhtelif tarihlerde yabancı para girişlerinin olması
mümkündür.
Mükellefler tarafından, 31.12.2021 tarihli
bilançolarında yer alan yabancı paralarının sadece bir kısmının bu düzenleme
kapsamında Türk Lirası mevduat veya katılma hesabına dönüştürülmesi halinde,
dönem sonu (31.12.2021) itibarıyla kur farkı değerlemesinden doğan kambiyo
karının istisna uygulanacak kısmı, Türk Lirasına dönüştürülen yabancı paraların
mükellefin 31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan yabancı para hesabına oranı
dikkate alınmak suretiyle tespit edilecektir.
Ancak, bu değerlemede sadece 31.12.2021 tarihli bilançoda
yer alan ve bu Kanun kapsamında dönüştürülebilir nitelikteki yabancı paraların
dikkate alınabileceği tabiidir.
Örnek 1: Tek bir
döviz tevdiat hesabı olan (Ç) A.Ş.'nin bu döviz
tevdiat hesabına muhtelif tarihlerde aktarmış olduğu yabancı para tutarlarına
ilişkin bilgiler aşağıdaki gibidir:
Alış Tarihi |
Alış Kuru |
Alınan Tutar (ABD Doları) |
TL Değeri |
2.3.2021 |
7,3029 |
100.000 |
730.290 |
1.7.2021 |
8,6803 |
100.000 |
868.030 |
12.10.2021 |
8,9367 |
100.000 |
893.670 |
20.10.2021 |
9,2845 |
100.000 |
928.450 |
20.1.2022 |
13,5703 |
100.000 |
1.357.030 |
(Ç) A.Ş. 31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan 400.000
ABD Doları tutarındaki döviz tevdiat hesabının 200.000 ABD Dolarlık kısmını
1.2.2022 tarihinde, Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 14. maddesinden
yararlanmak amacıyla Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmüştür. (ABD Doları
kuru 30.9.2021 tarihinde 8,8433 TL, 31.12.2021 tarihinde ise 12,9775 TL'dir.)
(Ç) A.Ş.’nin 31.12.2021 tarihi
itibarıyla dönem sonu kur farkı kazancının istisnaya konu edilecek kısmının
tespitinde bu Tebliğin (40.3.1.1.) bölümünde yer alan açıklamalar dikkate
alınacaktır.
Buna göre, bu Kanunun geçici 14. maddesi kapsamında Türk
Lirasına dönüştürülen 200.000 ABD Doları dolayısıyla istisna uygulanacak
(31.12.2021) dönem sonu kur farkı geliri 2.3.2021 ve 1.7.2021 alış tarihli
döviz tutarları dikkate alınarak hesaplanacaktır.
Alış Tarihi |
Alış Kuru |
Alınan Tutar (ABD Doları) |
1.10.2021-31.12.2021 dönemi
değerlemeden doğan kur farkı geliri |
2.3.2021 |
7,3029 |
100.000 |
(12,9775-8,8433=4,1342) x
Dolar tutarı = 413.420 TL |
1.7.2021 |
8,6803 |
100.000 |
(12,9775-8,8433=4,1342) x Dolar
tutarı = 413.420 TL |
12.10.2021 |
8,9367 |
100.000 |
(12,9775-8,9367=4,0408) x
Dolar tutarı = 404.080 TL |
20.10.2021 |
9,2845 |
100.000 |
(12,9775-9,2845=3,6930) x
Dolar tutarı = 369.300 TL |
20.1.2022 |
13,5703 |
100.000 |
31.12.2021 tarihli bilançoda
yer almadığı için istisnaya konu edilmeyecektir. |
Buna göre, 31.12.2021 tarihli bilançoda yer alan döviz
tevdiat hesabının 1.10.2021-31.12.2021 dönemiyle sınırlı olmak üzere
değerlemesinden doğan kur farkı geliri (413.420,00+413.420,00+404.080,00+369.300,00=)
1.600.220,00 TL'dir.
İstisna
uygulanacak tutar = |
1.10.2021-31.12.2021 dönemine ilişkin değerlemeden doğan kazanç |
x Dönüşüm oranı |
Dönüşüm oranı = Dönüştürülen yabancı para tutarı
(TL) / 31.12.2021 Yabancı para bakiyesi (TL)
(200.000 ABD Doları / 400.000 ABD Doları)
Dönüşüm oranı = 2.595.500,00TL / 5.191.000,00TL = 0,50
İstisna
uygulanacak tutar = 1.600.220,00 TL x 0,50 = 800.110,00 TL olacaktır.
Örnek 2: Tebliğin
(40.3.1.1.) bölümünde yer alan “Örnek 2”deki (B) A.Ş.’nin
31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan 1.600.000 ABD Doları tutarındaki döviz
tevdiat hesabının bakiyesinin 400.000 ABD Dolarlık kısmını bu Kanunun geçici
14. maddesi kapsamında Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmesi durumunda
istisna uygulanacak dönem sonu kur farkı kazancı aşağıdaki şekilde
hesaplanacaktır.
Dönüşüm oranı = Dönüştürülen yabancı para tutarı (TL) /
Yabancı para bakiyesi (TL) (31.12.2021)
= 5.191.000,00 TL / 20.764.000,00 TL = 0,25
(400.000 ABD Doları /1.600.000 ABD Doları)
İstisna
uygulanacak tutar = 1.462.260,00 TL x 0,25 = 365.565,00 TL
Örnek 3: Tebliğin
(40.3.1.1) bölümünde yer alan “Örnek 3”teki (C) A.Ş. 31.12.2021 tarihli
bilançosunda “Bankalar Hesabı”nda iki ayrı döviz
tevdiat hesabında yer alan 1.000.000 ABD Doları ve 1.000.000 Avrodan 500.000
ABD Doları ve 500.000 Avro tutarını 16.2.2022 tarihinde, Kurumlar Vergisi
Kanununun geçici 14. maddesinden yararlanmak amacıyla Türk Lirası mevduat
hesabına dönüştürmüştür.
Dönüşüm oranı = Dönüştürülen yabancı para tutarı (TL) /
Yabancı para bakiyesi (TL) (31.12.2021)
= [(6.488.750 TL +
7.341.150TL) / (12.977.500 TL + 14.682.300 TL)]
(500.000 ABD Doları + 500.000 Avro) / (1.000.000 Dolar +
1.000.000 Avro)
= 13.829.900,00 TL
/27.659.800,00 TL = 0,50
İstisna uygulanacak tutar = 478.720,00 TL x 0,50 =
239.360,00 TL olacaktır.
Dolayısıyla, 31.12.2021 tarihli bilançosunda
1.000.000 ABD Doları ve 1.000.000 Avro döviz tevdiat hesabı bulunan (C) A.Ş.’nin 500.000 ABD Doları ve 500.000 Avroluk döviz tevdiat
hesaplarını dönüştürmesi halinde 1.10.2021-31.12.2021 dönemine ilişkin
değerlemeden doğan 478.720,00 TL kazancın %50'lik kısmı (239.360,00 TL) söz
konusu kurumlar vergisi istisnasına konu edilebilecek, kalan 239.360,00 TL’lik
kısım ise genel hükümlere göre vergilendirilecektir.
Söz konusu (C) A.Ş.’nin
1.000.000 ABD Doları ve 1.000.000 Avrodan oluşan döviz tevdiat hesaplarından
sadece ABD doları hesabının tamamını 16.2.2022 tarihinde Türk lirası mevduat
hesabına dönüştürmesi durumunda ise istisna edilecek tutar aşağıdaki şekilde
hesaplanacaktır.
Dönüşüm oranı = Dönüştürülen yabancı para tutarı (TL) /
Yabancı para bakiyesi (TL)
= [(12.977.500 TL) /
(12.977.500 TL + 14.682.300 TL)]
(1.000.000 Dolar) /
(1.000.000 Dolar + 1.000.000 Avro)
= 12.977.500,00 TL /
27.659.800,00 TL = 0,4692
Dolayısıyla istisna uygulanacak tutarın tespitinde
dönüşüm oranı 0,4692 olarak dikkate alınacaktır. İstisna uygulanacak tutar =
478.720,00 TL x 0,4692 = 224.615,42 TL olacaktır.
40.3.1.2. Türk Lirasına dönüşüm tarihinde
oluşan kur farkı kazançlarına ilişkin istisna
31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı
paralarını dördüncü geçici vergilendirme dönemine ilişkin beyannamenin verilme
tarihine kadar 1211 sayılı Kanunun ilgili hükmü kapsamında açılan Türk Lirası
mevduat veya katılma hesaplarına aktaran mükelleflerin, Türk Lirasına
dönüşümden kaynaklanan kur farkı kazançları da kurumlar vergisinden istisna
tutulacaktır.
Dolayısıyla, 1.1.2022 tarihinden Türk Lirası mevduat veya
katılma hesabının açılış tarihine kadar olan döneme ilişkin kur farkı kazancı
istisna kapsamında değerlendirilecektir.
Örnek: (D) A.Ş.
31.12.2021 tarihli bilançosunda “Bankalar Hesabında” yer alan 1.000.000 ABD
Dolarını 14.1.2022 tarihinde Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmüş ve
1.1.2022-14.1.2022 dönemine ilişkin olarak 562.500,00 TL kur farkı kazancı elde
etmiştir.
(1 ABD Doları 31.12.2021 tarihinde 12,9775 TL, 14.1.2022
tarihinde 13,5400 TL)
Buna göre, (D) A.Ş.’nin
1.1.2022-14.1.2022 dönemine ilişkin kur farkı değerlemesinden kaynaklanan
562.500,00 TL kur farkı kazancı kurumlar vergisinden istisnadır.
40.3.1.3. Türk Lirası
mevduat ve katılma hesaplarının dönem sonu değerlemesinden kaynaklanan
kazançlarda istisna
31.12.2021 tarihli bilançolarında yer alan yabancı
paralarım dördüncü geçici vergilendirme dönemine ilişkin beyannamenin verilme
tarihine kadar Kanunda öngörülen süre ve şekilde Türk Lirası mevduat veya
katılma hesaplarına aktaran kurumlar vergisi mükelleflerinin, mevduat veya
katılma hesaplarının vadelerinden önceki bir tarihte sona eren geçici
vergilendirme dönemleri dahil olmak üzere dönem
sonları itibarıyla tahakkuk eden faiz ve kar payı gelirleri kurumlar
vergisinden istisna tutulacaktır.
Örnek: (E)
A.Ş.’nin 31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan
1.000.000 ABD Dolarını 14.1.2022 tarihinde Türk Lirası mevduat hesabına
dönüştürmesi sonucu açılan 6 ay vadeli ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası mevduat
hesabının geçici vergilendirme dönemi sonu değerlemesinden kaynaklanan faiz
tahakkuku aşağıdaki gibidir: (1 ABD Doları 14.1.2022 tarihinde 13,5400 TL)
(E) A.Ş.’nin vadesi 14.7.2022
olan (1.000.000 ABD Doları x 13,5400 TL=) 13.540.000,00 TL tutarlı mevduat
hesabı üzerinden 14.1.2022-31.3.2022 dönemi itibarıyla tahakkuk eden faiz
tutarı 422.893,15 TL'dir.
(E) A.Ş. birinci geçici vergilendirme dönemi sonu
itibarıyla hesaplanan 422.893,15 TL faiz tutarı nedeniyle Kurumlar Vergisi
Kanununun geçici 14. maddesi kapsamındaki istisnadan yararlanabilecektir.
Ayrıca, (E) A.Ş. ikinci geçici vergilendirme dönemi
(1.4.2022-30.6.2022) sonu itibarıyla hesaplanacak faiz tutarı nedeniyle de aynı
istisnadan yararlanabilecektir.
40.3.1.4. Türk Lirası mevduat ve katılma
hesaplarından vade tarihinde elde edilen kazançlarda istisna
Bu Kanunda öngörülen süre ve şekilde dönüştürülen yabancı
paraların aktarıldıkları Türk Lirası mevduat veya katılma hesaplarından vade
sonunda elde edilen faiz veya kar payı gelirleri ile diğer kazançlar kurumlar
vergisinden istisna tutulacaktır.
Örnek: Tebliğin
(40.3.1.3) bölümde yer alan “Örnek”teki (E) A.Ş.’nin 6 ay vadeli ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası mevduat
hesabından vade sonunda (14.7.2022) elde ettiği faiz geliri olan 1.007.153,42
TL, vade tarihinden önce sona eren geçici vergilendirme dönemlerinin sonunda
tahakkuk eden ve kurumlar vergisinden istisna tutulan faiz tutarları da dikkate
alınarak, kurumlar vergisinden istisna edilecektir.
Öte yandan, vade sonu (14.7.2022) itibarıyla döviz
kurunun 12,2000 TL olduğu varsayıldığında, vade sonu kuru dönüşüm kurundan
(13,5400 TL) küçük olduğu için banka tarafından ödenecek olan faiz gelirine
ilave bir ödeme yapılması söz konusu olmayacaktır.
40.3.1.5. Kendilerine özel hesap dönemi tayin
edilmiş olan mükelleflerin Kanunun geçici 14. maddesinin birinci fıkrası karşısındaki
durumu
Kendilerine özel hesap dönemi tayin edilmiş
olan mükellefler tabi oldukları özel hesap dönemine bakılmaksızın, 31.12.2021
tarihine ilişkin olarak düzenleyecekleri bilançolarında yer alan yabancı
paralarını öngörülen süre ve şekilde Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına
dönüştürmeleri halinde, Türk Lirasına dönüştürülen yabancı paraların 31.12.2021
tarihinin içinde bulunduğu geçici vergilendirme döneminin sonu itibarıyla
değerlemesinden doğan kazançları için kurumlar vergisi istisnasından
yararlanabileceklerdir.
Söz konusu mükellefler, 31.12.2021 tarihi itibarıyla
çıkaracakları bilançolarında yer alan yabancı paraları için bu tarihin içinde
bulunduğu geçici vergilendirme dönemini takip eden tarihten Türk Lirası mevduat
ve katılma hesabının açılış tarihine kadar olan dönem için aynı istisnadan
yararlanabileceklerdir. Özel hesap dönemi kullanan mükelleflerce, öngörülen
süre ve şekilde açılmış olan Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarının vade
tarihine kadar olan dönem sonlarında değerlemesinden kaynaklananlar da dahil olmak üzere vade sonunda elde edilen faiz ve kar payı
gelirleri ile diğer kazançlar için de istisna uygulanacaktır.
Örnek: 01 Kasım-31
Ekim özel hesap dönemini kullanan (H) A.Ş. geçici madde hükmünden yararlanmak
üzere düzenlediği 31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan 1.200.000 ABD
Dolarını 16.2.2022 tarihinde bu madde kapsamında 6 ay vadeli ve %15 faiz
ödemeli Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmüştür.
(1 ABD Doları 31.10.2021 tarihinde 9,4813 TL, 31.1.2022
tarihinde 13,6066 TL, 16.2.2022 tarihinde 13,2022 TL olarak dikkate
alınmıştır.)
- 31.12.2021 tarihinin içinde bulunduğu geçici
vergilendirme dönemine ilişkin kur farkı kazancının durumu:
(H) A.Ş.’nin 31.12.2021 tarihli
bilançosunda yer alan 1.200.000 ABD Dolarına 31.12.2021 tarihinin içinde
bulunduğu geçici vergilendirme dönemi (1.11.2021-31.1.2022)
itibarıyla 4.950.360,00 TL kambiyo karı tahakkuk etmiştir.
31.12.2021 tarihinin içinde bulunduğu 1.11.2021-31.1.2022
geçici vergilendirme dönemine ilişkin kur farkı değerlemesinden kaynaklanan
4.950.360,00 TL kambiyo karı kurumlar vergisinden istisna edilecektir.
- Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürme tarihinde doğan
kur farkı kazancının durumu:
(H) A.Ş’nin 1.200.000 ABD
Dolarını 16.2.2022 tarihinde Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmesi
nedeniyle 1.2.2022-16.2.2022 dönemine ilişkin kur farkı kazancı doğması halinde
bu kazanç kurumlar vergisinden istisna tutulacaktır.
- Türk Lirası mevduat hesabının vade tarihinden önce sona
eren geçici vergilendirme dönemlerine ilişkin faiz tahakkukunun durumu:
(H) A.Ş.’nin
1.200.000 ABD Dolarını 16.2.2022 tarihi itibarıyla Türk Lirası mevduat hesabına
dönüştürmesi sonucu oluşan 15.842.640,00 TL mevduat tutarı üzerinden, vade
tarihinden (16.8.2022) önce sona eren (1.2.2022-30.4.2022 ve
1.5.2022-31.7.2022) geçici vergilendirme dönemlerinin sonunda tahakkuk eden
faiz tutarları kurumlar vergisinden istisna edilecektir.
- Vade sonunda tahakkuk eden faiz geliri ile döviz kuruna
bağlı olarak doğabilecek kazancın durumu
(H) A.Ş.’nin 6 ay
vadeli ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası mevduat hesabından vade sonunda
(16.8.2022) elde ettiği faiz geliri olan 1.178.431,99 TL, vade tarihinden önce
sona eren geçici vergi dönemlerinin sonunda tahakkuk eden ve kurumlar
vergisinden istisna tutulan faiz tutarları da dikkate alınarak, kurumlar
vergisinden istisna edilecektir.
Öte yandan, vade sonu (16.8.2022) itibarıyla döviz
kurunun 11,9000 TL, mevduat hesabının açıldığı 16.2.2022 tarihindeki dönüşüm
kurunun ise 13,2022 TL olduğu varsayıldığında, bu döneme ilişkin olarak ilave
bir ödeme yapılması söz konusu olmayacaktır.
40.3.2. Dördüncü geçici vergilendirme dönemine ilişkin
beyannamenin verilmesi gereken tarihin
sonundan 31.12.2022 tarihine kadar Türk Lirasına çevrilen yabancı
paralara ilişkin istisna uygulaması
Kurumlar vergisi mükelleflerinin, 31.12.2021
tarihli bilançolarında yer alan yabancı paralarını, 1211 sayılı Kanunun ilgili
hükmüne istinaden Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün
desteklenmesi kapsamında dönüşüm kuru üzerinden, Kanunda öngörülen süre ve
şekilde dördüncü geçici vergilendirme dönemine ilişkin beyannamenin verilme
tarihinden 31.12.2022 tarihine kadar Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına
dönüştürmeleri halinde aşağıdaki kazançları bu istisnaya konu edilebilecektir.
- Yabancı paraların Türk Lirası mevduat ve katılma
hesaplarına aktarıldıkları tarihi içeren geçici vergilendirme döneminin
başından, Türk Lirası mevduat ve katılma hesabının açılış tarihine kadar olan
döneme ilişkin kur farkı kazançları,
- Söz konusu Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarının
(vadesinden önceki tarihte sona eren geçici vergilendirme dönemleri dahil olmak üzere) dönem sonları itibarıyla tahakkuk eden
faiz gelirleri ve kar payları ile
- Bu hesaplardan vade sonunda elde edilen faiz ve kar payı
gelirleri ile diğer kazançlar
kurumlar
vergisinden istisna tutulacaktır.
Öte yandan, 31.12.2021 tarihli bilançolarında
yer alan yabancı paralarını dördüncü geçici vergilendirme dönemine ilişkin
beyannamenin verilme tarihinden sonra Türk Lirası mevduat ve katılma
hesaplarına dönüştüren mükellefler, 31.12.2021 tarihinde biten geçici
vergilendirme dönemi sonu ile hesabın açıldığı tarihten önce sona ermiş olan
geçici vergilendirme dönemlerinin sonu itibarıyla, hesaplanan kur farkı
kazançları için bu istisnadan yararlanamayacaklardır.
Örnek 1: (I) A.Ş.’nin 12.8.2021 tarihinde satın almış olduğu ve 31.12.2021
tarihli bilançosunda yer alan döviz tevdiat hesabındaki 1.500.000 ABD Dolarını
bu düzenleme kapsamında 27.5.2022 tarihinde 12 ay vadeli ve %15 faiz ödemeli
Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmüştür.
- 1.10.2021-31.12.2021 ve 1.1.2022-31.3.2022 dönemlerinde
tahakkuk eden kambiyo karının durumu:
(I) A.Ş. 31.12.2021 tarihli bilançosunda yer
alan döviz tevdiat hesabının dönüştürme işlemini (dördüncü geçici vergilendirme
dönemine ilişkin beyannamenin verilme tarihinden sonra) 27.5.2022 tarihinde
yapmış olduğu için, 31.12.2021 tarihinde (1.10.2021-31.12.2021 dönemi için)
tahakkuk eden 6.201.300,00 TL kambiyo karı için bu Kanunun geçici 14.
maddesinin birinci fıkrasındaki istisnadan yararlanamayacağı gibi
1.1.2022-31.3.2022 dönemine ilişkin değerlemeden kambiyo karı doğması halinde
bu kar da söz konusu istisnaya konu edilemeyecektir.
- Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürme tarihinde doğan
kur farkı kar/zararının durumu:
(I) A.Ş.’nin söz konusu döviz
tevdiat hesabını Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürdüğü 27.5.2022 tarihini
içeren ikinci geçici vergilendirme döneminin başından bu hesabın açıldığı
tarihe kadar olan döneme (1.4.2022-27.5.2022) ilişkin [1.500.000 ABD Doları x
(12,6000-12,8000)=] -300.000,00 TL kur farkı zararı bu
Tebliğin “40.4. Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüştürülen yabancı
paralara ve altın hesaplarına ilişkin olarak istisna uygulanabilecek dönemlerde
doğan zararın durumu” başlıklı bölümünde yapılan açıklamalar kapsamında kurum
kazancının tespitinde dikkate alınabilecektir. (1 ABD Doları 31.3.2022
tarihinde 12,8000 TL, 27.5.2022 tarihinde 12,6000 TL olarak dikkate
alınmıştır.)
- Türk Lirası mevduat hesabının vade tarihi öncesinde
sona eren geçici vergilendirme dönemine ilişkin faiz tahakkukunun durumu:
(I) A.Ş.’nin 27.5.2023 vadeli
(1.500.000 ABD Doları x 12,6000 TL=) 18.900.000,00 TL
tutarındaki mevduat hesabının 2022 geçici vergilendirme dönemleri ve yıllık
dönem ile 1.1.2023-31.3.2023 geçici vergilendirme dönemleri sonu itibarıyla
değerlemesi neticesinde oluşan faiz tahakkukları da kurumlar vergisinden
istisna edilecektir.
- Vade sonunda tahakkuk eden faiz geliri ile döviz kuruna
bağlı olarak doğabilecek kazancın durumu:
(I) A.Ş.’nin Türk Lirası mevduat
hesabından vade sonunda (27.5.2023) elde ettiği toplam 2.835.000,00 TL faiz geliri, vade tarihinden önce sona eren gerek
2023/I geçici vergi döneminin sonunda gerekse 2022 yılı hesap döneminin sonunda
tahakkuk eden ve kurumlar vergisinden istisna tutulan faiz tutarları da dikkate
alınarak, kurumlar vergisinden istisna edilecektir.
Öte yandan, vade sonu (27.5.2023) itibarıyla döviz
kurunun 13,9000 TL, mevduat hesabının açıldığı 27.5.2022 tarihindeki dönüşüm
kurunun ise 12,6000 TL olduğu varsayıldığında, bu döneme ilişkin vade sonunda (I) A.Ş.’nin elde edeceği faiz
geliri ana paranın kur değişiminden kaynaklanan değer
kaybından yüksek olduğu için, bu döneme ilişkin olarak faiz dışında ilave bir
ödeme yapılması söz konusu olmayacaktır.
Örnek 2: 1 Ekim-30
Eylül özel hesap dönemini kullanan (İ) A.Ş., bu
Kanunun geçici 14. maddesinden yararlanmak üzere düzenlediği 31.12.2021 tarihli
bilançosunda yer alan 1.200.000 ABD Doları tutarlı yabancı parasını 21.3.2022
tarihinde bu madde kapsamında 6 ay vadeli ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası
mevduat hesabına dönüştürmüştür.
(1 ABD Doları 30.9.2021 tarihinde 8,8433 TL, 31.12.2021
tarihinde 12,9775 TL, 21.3.2022 tarihinde 13,1050 TL olarak dikkate
alınmıştır.)
- 31.12.2021 tarihinin içinde bulunduğu geçici
vergilendirme dönemine ilişkin kur farkı kazancının durumu:
(İ) A.Ş.’nin 31.12.2021 tarihli
bilançosunda yer alan 1.200.000 ABD Doları tutarlı yabancı para hesabına
31.12.2021 tarihinin içinde bulunduğu geçici vergilendirme döneminde
(1.10.2021-31.12.2021) 4.961.040,00 TL kambiyo karı tahakkuk etmiştir.
31.12.2021 tarihinin içinde bulunduğu
1.10.2021-31.12.2021 geçici vergilendirme dönemine ilişkin kur farkı
değerlemesinden kaynaklanan 4.961.040,00 TL kambiyo karı, Türk Lirasına dönüşüm
işlemi 2021 yılının hesap dönemi takvim yılı olan mükellefler için geçerli olan
dördüncü dönem geçici vergi beyannamesinin verilmesi gereken tarihten sonra
yapıldığı için, istisnaya konu edilemeyecektir.
- Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürme tarihinde doğan
kur farkı kazancının durumu:
(İ) A.Ş.’nin 1.200.000 ABD
Doları tutarlı yabancı parasını 21.3.2022 tarihinde Türk Lirası mevduat
hesabına dönüştürmesi nedeniyle 1.1.2022-21.3.2022 dönemine ilişkin kur farkı
kazancı doğması halinde bu kazanç kurumlar vergisinden istisna tutulacaktır.
- Vade sonunda tahakkuk eden faiz geliri ile döviz kuruna
bağlı olarak doğabilecek kazancın durumu:
(İ) A.Ş.’nin 6 ay
vadeli ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası mevduat hesabından vade sonunda
(21.9.2022) elde ettiği faiz geliri olan 1.189.144,11 TL, vade tarihinden önce
sona eren geçici vergilendirme dönemlerinin sonunda tahakkuk eden ve kurumlar
vergisinden istisna tutulan faiz tutarları da dikkate alınarak, kurumlar
vergisinden istisna edilecektir.
Öte yandan, vade sonu (21.9.2022) itibarıyla döviz
kurunun 11,9500 TL, mevduat hesabının açıldığı 21.3.2022 tarihindeki dönüşüm
kurunun ise 13,1050 TL olduğu varsayıldığında, bu döneme ilişkin olarak ilave
bir ödeme yapılması da söz konusu olmayacaktır.
40.3.3. Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına
dönüştürülen altın hesabı ile işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı
bakiyelerinden elde edilen kazançlarda istisna
Kurumlar vergisi mükelleflerinin 31.12.2021
tarihli bilançolarında yer alan altın hesabı ile bu tarihten sonra açılacak
işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı bakiyelerini 2022 yılı sonuna
kadar Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi
kapsamında dönüşüm fiyatı üzerinden Türk Lirasına çevirmeleri ve bu suretle
elde edilen Türk Lirası varlığı Kanunda öngörülen süre ve şekilde Türk Lirası
mevduat ve katılma hesaplarında değerlendirmeleri durumunda;
- Altın hesabı ile işlenmiş ve hurda altın karşılığı
altın hesabı bakiyelerinin Türk Lirası mevduat veya katılma hesabına dönüştüğü
tarihte doğan kazançlar,
- Söz konusu Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarının
vadelerinden önceki tarihte sona eren geçici vergilendirme dönemleri dahil olmak üzere dönem sonlan itibarıyla tahakkuk eden faiz
ve kar payı gelirleri ile
- Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarından vade
sonunda elde edilen faiz ve kar payı gelirleri ile diğer kazançlar
kurumlar
vergisinden istisna tutulacaktır.
Buna göre, mükelleflerin gerek 31.12.2021
tarihli bilançolarında yer alan altın hesapları gerekse bu tarihten sonra
açılacak olan işlenmiş ve hurda altın karşılığı altın hesabı bakiyeleri ile
ilgili olarak söz konusu istisna uygulamasından yararlanmaları mümkün
bulunmakta olup, istisnanın uygulanabilmesi için altın varlıklarının 2022 yılı
sonuna kadar Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi
kapsamında dönüşüm fiyatı üzerinden Türk Lirasına çevrilmesi ve bu suretle elde
edilen Türk Lirası varlıkların Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarında
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Örnek: (J) A.Ş.
31.12.2021 tarihli bilançosunda yer alan 250 gram altın hesabını 1.2.2022
tarihinde Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 14. maddesi kapsamında 6 ay vadeli
ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmüştür.
(250 gram altın hesabı; 18.11.2021 tarihinde gramı 658,00
TL’ye satın alınmış olan altın, 1.2.2022 tarihinde gramı 783,00 TL olarak
dönüştürülmüştür.)
- 31.12.2021 tarihli bilançoda yer alan ve Türk Lirası
mevduat hesabına dönüştürülen altın hesabı dolayısıyla bu tarihte hesaplanan
[(783-658) x 250 gram =] 31.250,00 TL kazanç,
- Söz konusu Türk Lirası mevduat hesabının vadesinden
önceki tarihte sona eren geçici vergilendirme dönemleri dahil
olmak üzere dönem sonları itibarıyla tahakkuk eden faizler ile
- Türk Lirası mevduat hesabından vade sonunda elde edilen
faiz geliri ile diğer kazançlar
kurumlar
vergisi istisnasına konu edilebilecektir.
40.4. Türk Lirası mevduat ve katılma
hesaplarına dönüştürülen yabancı paralara ve altın hesaplarına ilişkin olarak
istisna uygulanabilecek dönemlerde doğan zararın durumu
Kurumlar Vergisi Kanununun “İstisnalar” başlıklı 5.
maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca, kurumların kurumlar vergisinden istisna
edilen kazançlarına ilişkin giderlerinin veya istisna kapsamındaki
faaliyetlerinden doğan zararlarının, istisna dışı kurum kazancından indirilmesi
kabul edilmemektedir. Ancak, bu maddede öngörülen süre ve şekilde dönüşüm
kuru/fiyatı üzerinden Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına çevrilen
yabancı paralar ile altın hesaplarına ilişkin olarak bu istisnayla sınırlı
olmak üzere Kanunun 5. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü uygulanmayacaktır.
Örnek: (L) A.Ş.
16.12.2021 tarihinde 10.000.000 ABD Doları satın almış ve aynı gün yabancı para
hesabına kaydetmiştir. (L) A.Ş.’nin 31.12.2021
tarihli bilançosunda başkaca yabancı para hesabı bulunmamaktadır.
(L) A.Ş. söz konusu yabancı parasını 16.2.2022 tarihinde
Türk Lirası mevduat veya katılma hesaplarına dönüşümün desteklenmesi kapsamında
dönüşüm kuru olan 13,2022 TL üzerinden, Kanunda öngörülen süre ve şekilde, 6 ay
vadeli ve %15 faiz ödemeli Türk Lirası mevduat hesabına dönüştürmüştür.
(1 ABD Doları 16.12.2021 tarihinde 14,6350 TL, 31.12.2021
tarihinde 12,9775 TL, 16.2.2022 tarihinde 13,2022 TL, 19.8.2022 tarihinde
11,9091 TL olarak dikkate alınmıştır.)
(L) A.Ş.'nin
1.10.2021-31.12.2021 dönemine ilişkin kur farkı değerlemesi sonucu hesaplanan
16.575.000,00 TL kur farkı zararı bu Kanunun geçici 14. maddesinin dördüncü
fıkrası uyarınca kurum kazancının tespitinde gider olarak dikkate
alınabilecektir.
16.2.2022 tarihinde Türk Lirası mevduat hesabına
dönüştürülen 10.000.000 ABD Dolarının dönüşüm tarihi itibarıyla
1.1.2022-16.2.2022 döneminde hesaplanan 2.247.000,00 TL kur farkı geliri bu
madde kapsamında kurumlar vergisinden istisna tutulacaktır.
Ayrıca, 16.2.2022-19.8.2022 döneminde geçici
vergilendirme dönemleri sonu itibarıyla tahakkuk edilecek faiz tutarları
dikkate alınarak vade tarihi itibarıyla tahakkuk edecek faiz tutarları kurumlar
vergisinden istisna edilecektir.
40.5. Türk Lirası mevduat ve katılma hesabından vadeden
önce çekim yapılması durumu
Türk
Lirası mevduat ve katılma hesabından, vadeden önce çekim yapılması durumunda
Kurumlar Vergisi Kanununun geçici 14. maddesi kapsamında yararlanılan kurumlar
vergisi istisnası nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmeyen vergiler, vergi ziyaı cezası uygulanmak suretiyle gecikme faiziyle birlikte
tahsil olunacaktır.
Tebliğ
olunur.
(11 Seri No.lu KVK GT’nin
22. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde tebliğden çıkarılan Ek-1) [29]
(11 Seri No.lu KVK GT’nin 22. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde tebliğden
çıkarılan Ek-2) [30]
(11 Seri No.lu KVK GT’nin 22. maddesiyle 31.12.2016 tarihinde tebliğden
çıkarılan Ek-3) [31]
[Madde
1-4] [Madde
5] [Madde
6 - 9] [Madde
10 - 12] [Madde
13 - 17] [Madde
18 - 22] [Madde
23 - 39 + Ekler]
Değişiklik : 2022/16
[1] 03.02.2009 tarihli ve 27130 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[2] (Sayıların değişmeden önceki şekli) 2006/11447
[3] (Tarihlerin değişmeden önceki şekli) 1.1.2007
[4] (Üçüncü paragrafın değişmeden önceki şekli)
Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesinde ise aynı Kanunun 75. maddesinin
(5), (7), (12) ve (14) numaralı bentlerinde yer alan menkul sermaye iratları
üzerinden %15 oranında kesinti yapılacağı hükme bağlanmıştır.
[5] (İfadenin değişmeden önceki şekli) Özelleştirme
İdaresince çıkarılan menkul kıymetlerden
[6] (Beşinci paragrafın kaldırılmadan önceki şekli) Öte yandan, her nevi alacak faizlerinden, 2006/11447 sayılı
Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 1.1.2007 tarihinden itibaren
- Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı banka ve
kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden (katılım
bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri
kaynaklar için ödedikleri kâr payları dahil) %0,
-
Diğerlerinden %10
oranında vergi kesintisi yapılacaktır.
[7] (Sayının değişmeden önceki şekli) 2006/11447
[8] (Tarihin değişmeden önceki şekli) 1.1.2007
[9] (İfadenin değişmeden önceki şekli) 22.7.2006
tarih ve 2006/10731 sayılı
[10] (Sayının değişmeden önceki şekli) 2006/10731
[11] (Sayının değişmeden önceki şekli) 2006/11447
[12] (Tarihin değişmeden önceki şekli) 1.1.2007
[13] (Sayının değişmeden önceki şekli) 2006/10731
[14] 03.02.2009 tarihli ve 27130 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[15] (17 Seri No.lu KVK GT’nin 3. maddesiyle 15.2.2019 tarihinde eklenen bölüm)
[16] (Paragrafın
değişmeden önceki şekli) Kanunun 30. maddesinin dokuzuncu fıkrası uyarınca,
bu maddeye göre vergi kesintisi yoluyla alınan kazanç ve iratlar için Kanunun
24 veya 26. maddelerine göre beyanname verilmesi veya bu madde kapsamına
girmeyen kazanç ve iratlar için verilecek beyannamelere söz konusu kazanç ve iratların
dahil edilmesi ihtiyaridir.
[17] (Paragrafın
değişmeden önceki şekli) Ancak, Gelir Vergisi Kanununun 75. maddesinin
ikinci fıkrasının (5), (7) ve (14) numaralı bentlerinde yer alan menkul sermaye
iratları ile fonların katılma belgelerinden ve yatırım ortaklıklarının hisse
senetlerinden elde edilen kâr paylarının verilecek beyannamelere dahil edilmesi zorunludur.
[18] 32.
(Başlığın değişmeden önceki şekli)
Kurumlar Vergisi Oranı ve Geçici Vergi
[19] (18
Seri No.lu KVK GT’nin 3. maddesiyle 25.5.2021 tarihinde
eklenen bölüm)
[20] (İbarenin değişmeden önceki şekli) bu
oranı her bir il grubu için sıfıra kadar indirmeye veya %80’e kadar artırmaya
[21] (İbarenin değişmeden önceki şekli) bu oranı her bir il grubu için sıfıra kadar indirmeye veya %80’e kadar artırmaya,
[22] 15.9.1990 tarih ve 20636 sayılı Resmi
Gazete’de yayımlanmıştır.
[23] (Son
paragrafın, bölümden çıkarılmadan önceki şekli) Öte yandan, Gelir Vergisi
Kanununun 94. maddesinin birinci fıkrasının (10) numaralı bendinde, başbayiler hariç
olmak üzere Milli Piyango İdaresince çıkarılan biletleri satanlar ile diğer
kişilerce çıkarılan bu nitelikteki biletleri satanlara yapılan komisyon, prim
ve benzeri ödemelerden vergi kesintisi yapılacağı belirtilmiştir. Söz konusu
ödemelerin kurumlar vergisi mükelleflerine yapılması halinde, bu Tebliğin yayım
tarihinden itibaren anılan hüküm uyarınca vergi kesintisi yapılmayacaktır.
[24] (İkinci
paragrafın değişmeden önceki şekli) Söz konusu fon ve yatırım ortaklıkları,
aynı bentte yer alan kazançların elde edilmesi sırasında, Kurumlar Vergisi
Kanununun 15. maddesi veya Gelir Vergisi Kanununun geçici 67. maddesi uyarınca,
gelirleri üzerinden kesilen vergileri, Kanunun 15. maddesinin üçüncü fıkrasına
göre kurum bünyesinde yapacakları vergi kesintisinden mahsup edebileceklerdir.
Ancak, söz konusu vergi mahsubunun yapılabilmesi için kesilen vergilerin vergi
kesintisi yapanlarca ilgili vergi dairesine ödenmiş olması şarttır.
[25] (Üçüncü
paragrafın değişmeden önceki şekli) Beyanname üzerinden vergi mahsubunun yapılmasından
sonra, mahsup edilemeyen bir vergi tutarı kalması halinde, söz konusu vergi
kesintisi mükellefin başvurusu üzerine 252
Seri No.lu Gelir Vergisi Genel Tebliğinde belirtilen esaslar çerçevesinde red ve iade edilecektir.
[26] 17.02.2005 tarihli ve 25730 sayılı
Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.
[27] 5904 sayılı Kanunla, Kurumlar Vergisi
Kanununa eklenen geçici 7. madde hükmü gereği, “anonim şirket” ifadeleri,
“sermaye şirketi” olarak dikkate alınacaktır.
[28] (19
Seri No.lu KVK GT ile eklenen bölüm, Y: 11.2.2022
[29] Ek-1 (Çıkarılmadan önceki şekli)
Ar-Ge PROJESİ
I- GENEL BİLGİLER:
-
Mükellefin Adı, Unvanı
-
Bağlı olduğu vergi dairesi ve vergi kimlik numarası
-
Adresi
-
Faaliyet Kodu
-
Esas Faaliyet Konusu
-
Diğer Faaliyet Alanları
-
Daha önce müracaat edilen projelere ilişkin bilgiler (Ar-Ge ertelemesinden
ve/veya hibe ve/veya geri ödemeli finansman desteği biçimindeki Ar-Ge
yardımlarından yararlanan projeler, dönemler ve yararlanılan tutarlar bu
kısımda belirtilecektir)
II- PROJENİN GENEL TANITIMI:
-
Projelerin genel tanıtımı ve amaçları
-
Proje uygulama süreci ve aşamaları
-
Projenin süresi (başlama ve tahmini bitiş tarihi)
-
Projenin bütçesi (harcama grupları itibarıyla)
-
Projeye ilişkin çalışmaların yürütüleceği yer (Ar-Ge departmanının
bulunduğu yer, hacmi, personel kapasitesi ve özellikleri)
-
Sonuçta ortaya çıkacak fikri mülkiyet hakları ile ilgili beklentiler
III- DİĞER HUSUSLAR:
-
Proje ile ilgili olarak temin edilen bağış, yardım ve benzeri desteklere
ilişkin bilgiler.
-
Teknoloji geliştirme bölgelerinde yürütülen projelerle ilgili olarak, projenin
işletmenin faaliyetiyle mi, yoksa ticari amaçla (proje neticesinde elde edilen
ürünün satılması amacıyla) mı yürütüldüğü
-
Belirtilmesinde yarar görülen diğer hususlar.
IV- SONUÇ ve TALEP:
…………………… konusundaki projemiz, 1 Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel
Tebliğinin (10.2.2) bölümünde belirtilen faaliyetler niteliğinde olup
münhasıran yeni bilgi ve teknoloji arayışına yönelik Ar-Ge faaliyetidir. Bu
proje çerçevesinde yapacağımız harcamalarla ilgili olarak 5520 sayılı Kurumlar
Vergisi Kanununun 10. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca Ar-Ge
indiriminden yararlanabilmemiz amacıyla projemizin incelenerek tarafımıza ve
bağlı bulunduğumuz vergi dairesine bilgi verilmesini arz ederiz.
TARİH
Mükellefin/Kurum
Yetkililerinin
Adı,
Soyadı,
Unvanı
ve İmzası
KAŞESİ
[30] Ek-2 (Çıkarılmadan önceki şekli)
………………………………….. konusunda
Ar-Ge PROJESİ
DEĞERLENDİRME
RAPORU
I- GENEL BİLGİLER:
- Mükellefin
Adı, Unvanı
- Bağlı olduğu
vergi dairesi ve vergi kimlik numarası
- Adresi
- Faaliyet
konusu
- Ar-Ge departmanının bulunduğu yer, hacmi ve kapasitesi
II- PROJENİN GENEL TANITIMI:
- Projelerin
genel tanıtımı ve amaçları
- Proje
uygulama süreci ve aşamaları
-
Çalışan/çalışacak nitelikli personel listesi ve nitelikleri (henüz tespit
edilmemiş ise tahmini mühendis, tekniker v.b. sayısı
ve görev konuları)
- Dışarıdan
(yurtiçi veya yurt dışı) teknik destek veya danışmanlık alınıp alınmayacağı
- Varsa Ar-Ge departmanında konuyla ilgili olarak takip edilen bilimsel
yayınlar
- Projeye
ilişkin çalışmaların yürütüleceği yer (Ar-Ge departmanı
ve buna ilave olarak kullanılacak laboratuarlar)
III- PROJELERİN TEKNİK TANITIMI:
Bu bölümde,
proje teknik olarak ve öngörülen her bir aşama itibarıyla anlatılarak,
kullanılacak bilimsel yöntemlere ve süreç analizlerine yer verilecektir.
IV- DİĞER HUSUSLAR:
Belirtilmesinde
yarar görülen diğer hususlar (Projeyle hedeflenen faaliyetler ile öngörülen harcamalar
arasında uyum olup olmadığı hususu ile belirtilmesinde yarar görülen diğer
hususlar).
V- SONUÇ:
(olumlu olması halinde)
…………………… nin konusundaki Ar-Ge
projesinin incelenmesi neticesinde, yapılan/yapılacak olan Ar-Ge faaliyetinin 1
Seri No.lu Kurumlar Vergisi Genel Tebliğinin (10.2.2) bölümünde belirtilen …………………… amacını sağladığı ve
münhasıran yeni bilgi ve teknoloji arayışına yönelik bir Ar-Ge faaliyeti
mahiyetinde olduğu sonuç ve kanaatine varılmıştır.
(olumsuz olması halinde)
…………………… nin konusundaki Ar-Ge
projesinin incelenmesi neticesinde, yapılan/yapılacak olan Ar-Ge faaliyetinin
5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu 1 Seri No.lu Genel Tebliğinin (10.2.2)
bölümünde belirtilen amaçlardan herhangi birini sağlamadığı, veya kapsam
dışında ………… faaliyeti
olduğu, münhasıran yeni bilgi ve teknoloji arayışına yönelik bir Ar-Ge
faaliyeti mahiyetinde olmadığı sonuç ve kanaatine varılmıştır.
TARİH
Raporu
Düzenleyenin (Düzenleyenlerin)
Adı,
Soyadı,
Unvanı
ve İmzası
[31] Ek-3 (Çıkarılmadan önceki şekli) (8 Seri No.lu KVK GT ile 21.4.2015 tarihinde eklenen Ek)
KURUMLAR VERGİSİ KANUNU 5/B İSTİSNASI ÖN DEĞERLEME
RAPORU
I- GENEL BİLGİLER:
•
Başvuru sahibinin adı ve soyadı/unvanı
•
Başvuru sahibinin vergi kimlik numarası ve bağlı olduğu vergi dairesi
•
Başvuru sahibinin adresi
•
Patent/faydalı model belgesinin sicil numarası
•
Patent/faydalı model belgesi için TPE’ye başvuru tarihi ve tescil tarihi
II- PATENT/FAYDALI MODELİN GENEL
TANITIMI:
•
Patent/faydalı modelin genel tanıtımı ve amaçları
•
Patent/faydalı model belgesine konu buluşun mahiyeti ve kullanım alanları
•
Buluşa ilişkin araştırma, geliştirme ve yenilik faaliyetleri ile yazılım
faaliyetlerinin ne kadarlık kısmının yurt içinde/yurt dışında yapıldığı
(Buna
ilişkin bilgi ve belgeler ayrıca eklenecektir.)
•
Patentin/faydalı modelin koruma süresi
•
Değer tespitine ilişkin kullanılan yöntemler ve hesaplamalar
•
Patentin/faydalı modelin tahmini değerinin tespitine ilişkin değerlendirme
(Değer
tespitinde hangi yöntemin tercih edildiği ve tercih nedenleri)
•
Patente/faydalı modele ilişkin beklentiler
(Faaliyetlerde
kullanma, verimlilik, maliyet, gelir vb. açıdan)
III- DİĞER HUSUSLAR:
•
Patent veya faydalı model belgesinin sahibi tarafından başvuru tarihinin içinde
bulunduğu geçici vergilendirme döneminin ilk gününe kadar buluştan elde edilen
hasılat ve kazançlar
•
Patent veya faydalı model belgesinin tescil tarihinden önce buluştan elde
edilen hasılat ve kazançlar
•
Belirtilmesinde yarar görülen diğer hususlar
(Türkiye’de
üretime tabi tutulup tutulmadığı, kiralanıp kiralanmadığı vb.)
IV- SONUÇ ve TALEP:
Yukarıda
belirtilen patent/faydalı model belgesi, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun
5/B maddesi uyarınca gelir/kurumlar vergisi istisnasından yararlanabilecek
nitelikte olup sınai mülkiyet haklarına ilişkin değerleme raporunun
düzenlenerek tarafımıza ve bağlı bulunduğumuz vergi dairesine bilgi verilmesini
arz ederiz.
Tarih
Mükellefin/Kurum
Yetkililerinin
Patent/Faydalı
Model Belgesi Sahibinin
Adı,
Soyadı/Unvanı
İmzası
ve Kaşesi