İÇİNDEKİLER
GENEL AÇIKLAMALAR
BİRİNCİ KISIM
Genel Esaslar
BİRİNCİ BÖLÜM
Kurum Alacaklarının Korunmasına
İlişkin Hükümler
1. Borçlunun ölümü
2. Tebliğ işlemleri
2.1. Tebliğ
yapılacaklar
2.1.1.
Borçlulara, kanuni temsilcilere ve umumi vekillere tebliğ
2.1.2. Veli,
vasi ve kayyımlara tebliğ
2.1.3. Vasıtalı
tebliğ
2.1.4. Kamu
kurum ve kuruluşlarına tebliğ
2.1.5. Yabancı
memlekette bulunanlara tebliğ
2.2. Tebliğ
usulleri
2.2.1. Posta ile
tebliğ
2.2.2. İlanen
tebliğ
2.2.2.1.
Tebliğin ilanla yapılacağı haller
2.2.2.2. İlanın içeriği ve kapsamı
2.2.2.3. İlanen
tebliğin şekil şartları
2.2.2.4. İlanın
sonuçları
2.2.3. Memur
vasıtasıyla tebliğ
2.2.4.
Elektronik ortamda tebliğ
2.3. Tebligatı
almaktan imtina edilmesi
3. Sürelerin
hesaplanması
4. Teminat
4.1. Teminat
olarak kabul edilebilecek kıymetler
4.2. Teminat
olarak gösterilenlerin değerlendirilmesi
5. Şahsî kefalet
5.1. Şahsî
kefalette aranılacak şartlar
6. İhtiyati
haciz
6.1. İhtiyati
haczin uygulama nedenleri
6.2. İhtiyati haczin
uygulanması ve dava konusu edilmesi
6.3. İhtiyati
haczin kaldırılması
7. Kurum
alacaklarında rüçhan hakkı
8. İptal davası
açılması gereken tasarruflar
8.1. Üçüncü
şahısların hakları ve mecburiyetleri
9. Tasfiyeye
ilişkin korunma hükümleri
9.1. Tasfiyede
görevliler
9.2. Tasfiyede
sorumluluk
10. Ortaklığın
feshini isteme
11. Limited
şirketlerde ortakların sorumluluğu
12. Üst düzey
yöneticilerin sorumluluğu
13. Alt
işverenlerin borçları
14. Gecikme
zammı oranı
15. İflasın
açılmasından sonra gecikme zammı
İKİNCİ BÖLÜM
Mahsup ve Tecil
1. Mahsup
işlemleri
1.1. Mahsup
sıralaması
1.2. Rızaen yapılan ödemelerde mahsup
1.3. Cebri
tahsilatta mahsup
1.4. Tecilde
mahsup
1.5. Tecil
bozulduğunda mahsup işlemleri
2. Tecil ve
taksitlendirme işlemleri
2.1. Tecil ve taksitlendirme
yetki tutarları
2.2. Borçluların
tecil ve taksitlendirme başvuruları
2.3. Borçlunun
çok zor durum halinin incelenmesi
2.3.1. Kamu
kurum ve kuruluşları, belediyeler ve 100.000 TL ve altında borçlu olanlar için
çok zor durum halinin tespiti
2.3.2. Tecile konu borç toplamı 100.000 TL’nin
üzerinde olan borçlular için çok zor durum halinin tespiti
2.3.2.1. Halka açık olan şirketlerin “çok zor durum”
halinin tespit edilmesi
2.3.2.2. Tecil
ve taksitlendirmeye konu borcu 100.000 TL’nin üzerinde olan diğer borçluların
“çok zor durum” halinin tespiti
2.4. İlk
taksitin ödenmesi, tecil ve taksitlendirmenin başlaması
2.5. Tecil ve
taksitlendirme süresi ve kademeli taksitlendirme
2.6. Tecil ve
taksitlendirmenin değerlendirilmesi, ödeme planının düzenlenmesi ve
taksitlendirme komisyonunun karar alması
2.7. Teminat ve
teminat aranılmayacak durumlar
2.8. Teminat
olarak gösterilen taşınır ve taşınmazların değer tespitlerinin yapılması
2.9. Teminat
dışındaki hacizlerin kaldırılması
2.10. Ödemeler
nispetinde hacizlerin kaldırılması, teminatın iadesi ve teminat değişikliği
2.11. Aylık
taksitlerin ve cari ay primlerinin aksatılması
2.12. Tecil ve
taksitlendirme şartlarına uyulmaması
2.13. Niyabeten takipte taksitlendirme işlemleri
2.14. Daha önce
yapılmış olan tecil ve taksitlendirmeler
2.15. Tecil ve
taksitlendirmelerde şahsi kefaletin kabul edilmesi
2.16. Tecil ve
taksitlendirme talepleri uygun görülmeyen borçlular
2.17. Alt
işvereni bulunan borçluların tecil ve taksitlendirme talepleri
2.18. Sosyal
Sigortalar Genel Müdürlüğüne gönderilecek tecil ve taksitlendirme talepleri
2.19. Tecil
faizi
İKİNCİ KISIM
Kurum Alacağının Cebren Tahsili
1. Cebren takip
ve tahsil şekilleri
1.1. Teminatlı
alacaklarda takip
1.2. Ödeme emri
1.3. Mal
bildirimi
1.4. Hapsen tazyik
1.5. Haciz yolu
ile takip
1.5.1. Kati
haciz
1.5.2. Haciz kağıdı
1.6. Menkul
malların haczi
1.7. Üçüncü
kişilerdeki menkul malların, alacak ve hakların haczi
1.7.1. Borçlunun
üçüncü şahıslardaki menkul malları ile alacak ve haklarının haczi
1.7.2. Üçüncü şahısların
haciz bildirilerine karşı Kuruma itirazları
1.7.3. Üçüncü
şahısların 7 günlük süre geçtikten sonra itirazda bulunmaları
1.7.4. Üçüncü
şahıslar hakkında yürütülecek takip işlemleri
1.7.5. Üçüncü
şahısların 7 günlük süre içinde itiraz etmeleri karşısında Kurumca yapılacak
işlemler
1.7.6.
Bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilecek haciz bildirileri
1.7.7. Üçüncü
kişiler nezdinde haczedilen hak ve alacakların Kurum hesaplarına aktarılması
1.8. Gayrimenkul
malların haczi
1.9.
Haczedilemeyecek mallar
1.10. Kısmen
haczedilebilenler
1.11. Kurumca
ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin haczi
1.12. Fazlaya
ilişkin hacizler
1.12.1. Fazlaya
ilişkin hacizlerin kaldırılması taleplerinin değerlendirilmesi
1.12.2. Fazlaya
ilişkin hacizlerin kaldırılması taleplerinin gayrimenkul satış komisyonlarınca
değerlendirilmesi ve dikkate alınacak hususlar
1.12.3. Diğer
hususlar
1.13. İstihkak
iddiaları
1.14. Alacaklı
amme idareleri arasında hacze iştirak
1.15. Bazı
hallerde haczin kaldırılması
1.15.1. Haczin
kaldırılmasının şartları
1.15.1.1. Yazılı
müracaat
1.15.1.2. Mahcuz
malın menkul ve gayrimenkul mallardan olması
1.15.1.3. Mahcuz
mala biçilen değer ile %10 fazlasının ödenmesi
1.15.1.4. Mahcuz
mala ilişkin takip masraflarının ödenmesi
1.15.1.5. Hacze
karşı dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi
1.15.2.
Haczedilen malın değer tespiti
1.15.3. Mahcuz
mal üzerinde birden fazla haciz olması
1.15.4. Haczin
kaldırılması ve sonuçları
ÜÇÜNCÜ KISIM
Satış İşlemleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Menkul Malların Satışı
1. Menkul
malların satış işlemleri
1.1. İlan
1.2. Teminat
1.3. Satış
mahalli
1.4. Artırım
1.5. Malın
birinci artırımda satılamaması
1.6. Satılamayan
mallar
1.7. Alıcının
malı almaktan vazgeçmesi
1.8. Tellaliye
bedeli
1.9. Borçluya
bilgi verilmesi
1.10. Satış
işleminin kesinleşmesi
İKİNCİ BÖLÜM
Gayrimenkul Satışı
1. Gayrimenkul
malların satış işlemleri
1.1. Gayrimenkul
satış komisyonu
1.2.
Gayrimenkullerde değer tespiti
1.3. Satış
şartnamesi
1.4. Gayrimenkul
satış ilanı
1.4.1. İlanda
yer alacak hususlar
1.4.2. İlanın
şekli
1.4.3. İlanın
tebliği
1.5. Artırım
1.6.
Gayrimenkulün birinci artırımda satılamaması
1.7. İhalenin
yapılamaması
1.8. Alıcının
malı almaktan vazgeçmesi
1.9. İhalenin
sonucu, fesih ve tescil
1.11. Borçluya
bilgi verilmesi
DÖRDÜNCÜ KISIM
İflas ve Zamanaşımı
1. İflas yolu
ile takip
2. İflasın
ertelenmesi
3. Zamanaşımı
3.1.
Zamanaşımının kesilmesi
3.2.
Zamanaşımını kesen haller
3.3.
Zamanaşımının işlememesi
YÜRÜRLÜKTEN
KALDIRILAN GENELGE VE GENEL YAZILAR
MALİ DURUM
BİLDİRİM FORMU
Tarih :
21.06.2011
Konu : İcra
takip haciz ve satış işlemleri
Başkanlık
Makamının 29.12.2010 tarihli ve 747 sayılı OLUR’ları ile
Kurumumuz tarafından çıkarılan ve halen uygulanan genelgelerin, yürürlükte
bulunan güncel mevzuata göre yeniden gözden geçirilmesi, güncellenmesi ve konu
bazında tekleştirilmesi talimatları çerçevesinde Sosyal Sigortalar Genel
Müdürlüğü görev alanına giren Kurumumuz alacaklarının 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre takip ve tahsilinde,
merkez ve taşra teşkilatında yürütülecek iş ve işlemlerin usul ve esasları ile
süreçleri yeniden belirlenmiştir.
GENEL AÇIKLAMALAR
Sosyal Güvenlik Kurumunun amacı ve işlevi, sosyal sigortacılık ilkelerine
dayalı, etkin, adil, kolay erişebilir, aktüeryal ve
mali açıdan sürdürebilir, çağdaş standartlarda sosyal güvenlik sistemini
yürütmektir. Sosyal güvenlik sisteminin yürütümü ise; her şeyden önce aktüeryal ve mali açıdan sürdürebilir bir gelir politikası
ile giderlerin karşılanabildiği finansal dengenin kurulmasına bağlıdır. Kurumun
en önemli finans kaynağı ise sigorta ve genel sağlık sigortası primleridir.
Bu amaçla, 5502
sayılı Sosyal Güvenlik Kurumu Kanunu ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu ile prim ve diğer alacakların tahsil edilmesinin
güvence altına alınması ve yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında
yaptırımların uygulanmasına ilişkin çeşitli kurallar getirilmiştir.
5502 sayılı
Sosyal Güvenlik Kurumu Kanununun 37. maddesinde süresi içinde ödenmeyen sosyal
sigorta ve genel sağlık sigortası primlerinin, işsizlik sigortası primlerinin,
idari para cezalarının, gecikme zamlarının ve katılım paylarının Kurum
alacağına dönüşeceği, bu alacakların tahsilinde 6183 sayılı Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diğer maddelerinin
uygulanacağı,
5510 sayılı
Kanunun 88. maddesinde ise Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer
alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanunun 51.,
102. ve 106. maddeleri hariç diğer maddelerinin uygulanacağı, Kurumun 6183
sayılı Kanunun uygulanmasında Maliye Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve
kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanacağı,
hükümleri yer almıştır.
Sosyal Güvenlik
Kurumunca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre
Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmelik, 27.09.2008 tarihli ve 27010 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Kurumumuz alacaklarının takip
ve tahsil işlemleri, 6183 sayılı Kanun ve anılan Yönetmelik hükümlerine göre
yürütülmektedir.
6183 sayılı
Kanun, icra takip hukukundan ayrı olarak kamu alacakları için kolay, hızlı ve
daha etkili yöntemleri içeren geniş kapsamlı bir usul kanunudur. Ayrıca bu
Kanun, kamu alacaklarının takip ve tahsil esaslarının düzenlendiği kamusal bir
icra hukuku olup, özel icra hukukundan farklı olarak kamu alacaklarının takip
ve tahsilinde kamu gücünün kullanabilmesine yönelik düzenlemeleri içermektedir.
6183 sayılı
Kanuna göre takip edilen Kurum alacakları sosyal sigorta primleri, genel sağlık
sigortası primleri, işsizlik sigortası primleri, idari para cezası, gecikme
cezası ve zamları ve katılım paylarından oluşmaktadır.
Ayrıca,
özel kanunları mülga olmakla birlikte henüz tahsil edilmemiş olması nedeniyle
6183 sayılı Kanuna göre takibine devam edilen alacaklar 3320 ve 3417 sayılı
kanunlar gereğince Kurumumuzca takip ve tahsili gereken konut edindirme yardımı
ve tasarrufu teşvik kesinti ve katkı tutarları, 4306 ve 4481 sayılı kanunlara
istinaden eğitime katkı payı ve özel işlem vergileri, 5035 sayılı Kanunla
getirilen düzenlemeye istinaden Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgesinden
alınacak damga vergilerinden oluşmaktadır.
BİRİNCİ KISIM
Genel Esaslar
BİRİNCİ BÖLÜM
Kurum Alacaklarının Korunmasına
İlişkin Hükümler
1. Borçlunun
ölümü
Borçlunun ölümü halinde, mirası reddetmemiş mirasçılar hakkında 6183
sayılı Kanun hükümleri tatbik edilir.
Borçlunun
ölümünden önce takibata başlanılmış ise, takibata kaldığı yerden devam
edilecektir. Örneğin, işverene sağ iken ödeme emri tebliğ edilmiş ve bu şahsın
malları haczedilmişse, bütün bu muameleler yok sayılmayacak, bundan sonraki
muameleler borçlu sıfatıyla mirasçıları hakkında uygulanacaktır. Dolayısıyla,
Kurum alacağının terekeden karşılanamaması halinde, mirası reddetmeyen
mirasçılar miras bırakanın borçlarından kişisel olarak sorumlu tutulacaklardır.
Mirasçı
tarafından mirasın istenmediğinin sulh hukuk mahkemesinden alınan mahkeme
kararıyla belgelenmesi ve reddi miras davasının borçlunun ölümünden itibaren üç
aylık süre içinde açılıp açılmadığına dikkat edilmesi gerekmektedir.
Öte yandan,
mirası reddetmeye hakkı olan her mirasçı, terekenin resmi defterinin
tutulmasını bir ay içinde sulh hukuk mahkemesinden isteyebilir. Resmi deftere
sulh hukuk mahkemesi tarafından terekeye ait aktif ve pasiflerin takdir edilen
değerleri yazılır.
Bu durumda, sulh
hukuk mahkemesince, miras bırakanın alacaklıları ile borçlularının tespit
edilerek belli bir süre içinde alacaklarını ve borçlarını bildirmeleri için bir
ay arayla iki defa ilan yoluyla çağrı yapılır. Dolayısıyla sulh hukuk
mahkemesinden defter tutulup tutulmadığının sorulması ve defter tutulmuş ise
Kurum alacaklarının da ilgili deftere kaydedilmesi istenilecektir.
Resmi defter
tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi
yapılamaz.
Bu süre içinde
zamanaşımı işlemez.
Yukarıdaki
açıklamalar çerçevesinde, ölen borçlunun borcundan dolayı mirasçılar ancak üç
aylık sürenin dolmasından sonra sorumlu tutulabileceğinden, bunlar hakkında bu
süre içerisinde herhangi bir haciz işlemi yapılamaz.
2. Tebliğ işlemleri
6183 sayılı
Kanunun 8. maddesinde, hilafına bir
hüküm bulunmadıkça bu Kanunda yazılı sürelerin hesaplanmasında ve tebliğlerin
yapılmasında Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir. Tebligatın
amacı, hukuki işlemlerin hukuki sonuçlarından etkilenmeleri amaçlananların
bilgilendirilmesi ve bu bilgilendirmenin belgelendirilmesidir.
Tebligat
esasları, Vergi Usul Kanununun 93 ila 109. maddelerinde düzenlenmiştir. Buna
göre, hüküm ifade eden belgeler ve yazılar adresleri bilinen gerçek ve tüzel
kişilere posta aracılığıyla ilmuhaberli taahhütlü,
memur eliyle veya adresleri bilinmeyenlere ilan yoluyla tebliğ edilir.
Kural olarak,
bir tebliğin hüküm ifade etmesi için usulüne uygun olarak yapılması
gerekmektedir.
2.1. Tebliğ
yapılacaklar
2.1.1. Borçlulara, kanuni temsilcilere ve umumi
vekillere tebliğ
Tebliğ
borçlulara, bunların kanuni temsilcilerine, umumi vekillerine yapılır. Tüzel
kişilere yapılacak tebliğ, bunların başkan, müdür veya kanuni temsilcilerine;
vakıflar ve cemaatler gibi tüzel kişiliği olmayan teşekküllerde ise bunları
idare edenlere veya temsilcilerine yapılır. Tüzel kişilerin birden fazla müdür
veya temsilcisi varsa tebliğin bunlardan birine yapılması yeterlidir.
Kendisine
tebligat yapılacak kimsenin bulunmaması halinde tebliğ, ikametgâh adresinde
bulunanlardan veya işyerlerinde memur ya da müstahdemlerinden birine yapılır.
Muhatap yerine bu şekilde kendisine tebliğ yapılacak kimsenin görünüşüne
nazaran 18 yaşından aşağı olmaması ve bariz bir suretle ehliyetsiz bulunmaması
gerekir.
Velayet veya
vesayet altındaki borçlulara borçları nedeniyle yapılacak tebligat bunların
veli, vasi ve kayyımlarına yapılır.
Borçlu yerine
geçen veli, vasi veya kayyım gibi birden fazla sorumlu olması halinde, tebligat
bunlardan yalnız birine yapılabilir. Şayet tebliğin konusu olan işe ayrı bir
vasi veya kayyım bakmakta ise tebligat bunlara yapılır.
Kara, deniz,
hava ve jandarma eratına yapılacak tebligat kıta komutanı ve müessese amiri
gibi en yakın üst vasıtası ile yapılır. Üst bu evrakı derhal tebliğ olunacak
kimseye vermediği takdirde tazminle mahkûm olur.
2.1.4. Kamu kurum ve
kuruluşlarına tebliğ
Kamu kurum ve
kuruluşlarına yapılacak tebliğ, bu kurum ve kuruluşların en büyük amirlerine
veya bunların yardımcılarına veya en büyük amirin yetkili kılacağı memurlara
yapılır.
2.1.5. Yabancı memlekette bulunanlara tebliğ
Yabancı
memlekette bulunanlara tebliğ o memleketin yetkili makamı vasıtası ile yapılır.
Bunun için anlaşma varsa veya o memleketin kanunları müsait ise o yerdeki Türk
siyasi memuru veya konsolosu tebliğin yapılmasını yetkili makamdan ister.
Yabancı ülkede
bulunan tebliğ yapılacak kimsenin Türk vatandaşı olması halinde tebliğ,
Tebligat Kanunu uyarınca o yerdeki Türkiye Büyükelçiliği veya Konsolosluğu
aracılığıyla yapılabilir.
2.2. Tebliğ usulleri
2.2.1. Posta ile tebliğ
Genel tebliğ
usulü, posta aracılığıyla yapılan tebliğdir.
Borçlunun bilinen
adreslerine gönderilen tebliğ evrak posta dairesince muhatabına teslim edildiği
tarihte tebliğ edilmiş sayılır.
Tebliğ alındısı,
tebliğin ne zaman, nerede ve kime yapıldığını ispatlayan tek belgedir. Tebliğin
usulüne göre yapıldığını ortaya koyan bir belge vasfına sahip olması tebliğ
alındısına ayrı bir önem yüklenmesine neden olmaktadır. Tebliğin usulüne uygun
yapıldığının ispatı, tebliği yapan ve yapıldığını iddia eden idareye
düşmektedir. Bu nedenle, idare herhangi bir tereddüde mahal vermemek için
tebliğin yapıldığını gösterir belgeleri titizlikle ve eksiksiz düzenlemek ve
ispat sırasında ibraz etmek zorundadır.
2.2.2. İlanen tebliğ
2.2.2.1. Tebliğin ilanla yapılacağı haller
1)
Muhatabın adresi hiç bilinmiyorsa,
2)
Muhatabın bilinen adresi yanlış ve değişmiş olur ve bu yüzden gönderilmiş olan
mektup geri gelirse,
3)
Başkaca sebeplerden dolayı posta ile tebliğ yapılmasına imkan
bulunmazsa,
4)
Yabancı memleketlerde bulunanlara tebliğ yapılmasına imkan
bulunmazsa,
5) Vergi Usul
Kanununun 102. maddesinin üçüncü ve dördüncü fıkralarında açıklanan geçici
ayrılmalarda bilinen adreslerin hepsine iki kez tebliğ edilemezse,
ilanla tebliğ yoluna
gidilir.
2.2.2.2. İlanın
içeriği ve kapsamı
İlanda;
1) Muhataba
yönelik bilgiler (borçlu gerçek kişi ise ad ve soyadının, tüzel kişi ise
unvanının eksiksiz ve doğru olarak yazılması gerekir.),
2) Tebliğ
edilecek borcun nev’i ve miktarına ilişkin bilgiler,
3) Usule yönelik
bilgiler,
bulunmalıdır. Yapılacak
ilanda, ilan tarihinden başlayarak bir ay içinde muhatapların ilanı yapan
makama bizzat veya bilvekale (vekil sıfatıyla)
müracaat etmeleri veyahut taahhütlü mektup veya telgrafla açık adreslerini
bildirmeleri halinde, kendilerine bu süre ile kayıtlı tebliğ yapılacağı ihtar
edilir.
2.2.2.3. İlanen
tebliğin şekil şartları
İlan yoluyla
yapılacak tebliğlerde ilanın şekil şartları ile esasları Vergi Usul Kanununun
104. maddesinde açıklanmıştır.
(2013/7
sayılı Genelge ile 28.1.2013 tarihinde değiştirilen paragraf) Buna göre, 6183 sayılı
Kanun uyarınca yürütülen işlemlerden dolayı tebliğe konu borç tutarının (borç
aslı ile gecikme cezası ve gecikme zammı) 1.800,00 TL'den az olması halinde,
gazete yoluyla ilanen tebliğ yapılmaksızın ilan yazısının (tebliğ evrakı)
sosyal güvenlik il/merkez müdürlüğünün ilan asmaya mahsus (ilan tahtası)
mahallinde asılması suretiyle ilanen tebliğ işlemi yapılacaktır.(*)
(2013/7 sayılı
Genelge ile 28.1.2013 tarihinde değiştirilen paragraf) İlan yoluyla
tebliğ edilecek borç tutarının (borç aslı ile gecikme cezası ve gecikme zammı)
1.800,00 TL (dahil) ile 180.000,00 TL arasında olması
halinde, ilanın sosyal güvenlik il/merkez müdürlüğünün bulunduğu yerin belediye
sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla gazetede yayınlanması, borç
tutarının (borç aslı ile gecikme cezası ve gecikme zammı) 180.000,00 TL ve
üzerinde olması durumunda ise mahalli gazetelerin yanı sıra Türkiye genelinde
yayın yapan günlük gazetelerden birinde de ayrıca yayınlanması gerekmektedir.(*)
İlan yazısının ünitenin ilan asmaya mahsus (ilan tahtası) mahalline
asılması suretiyle ilan edilmesinin geçersiz olmaması için, ilan yazısının
askıya çıkarıldığı tarihi izleyen 15. güne kadar asılı kalması sağlanacaktır.
İlan yazısının asıldığının tarih ve imzalar konulmak suretiyle bir tutanakla
mutlaka tespit edilmesi ve ilan yazısının bir örneğinin borçlunun bilinen son
adresinin bağlı bulunduğu muhtarlığa da gönderilmesi gerekmektedir.
Gazete yoluyla yapılacak tebliğler, ilan edilmesini teminen
Basın İlan Kurumuna gönderilecektir.
2.2.2.4. İlanın sonuçları
İlan suretiyle
yapılan çağrıya bir ay içinde bizzat sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal
güvenlik merkezine gelerek müracaat edenlere ödeme emrinin tebliği elden
yapılır. Bir aylık süre içinde bizzat veya vekil aracılığıyla başvurmayıp adres
bildirenler varsa, bunlara da posta ile tebliğ yapılır. Bildirilen adres yanlış
veya terkedilmiş olursa ve bu nedenle evrak tebliğ edilemezse, adres
bildirilmemiş sayılır. Bu durumda, ilan tarihinden başlayarak bir ay sonunda
tebliğ yapılmış kabul edilir.
İlan tarihinden
itibaren başlayan bir aylık süre içinde borçlu tarafından yukarıda nitelikleri
belirtilen türde bir başvuru yapılmamışsa, bir ayın sonunda tebligat
gerçekleşmiş olur.
İlanen yapılacak
tebliğlerde ilanın yapıldığı tarih itibarıyla zamanaşımı dolmadan tebligatın
yapılmış olması gerekmektedir. Ayrıca, ilanen tebliğde öngörülen bir aylık süre
ve ilan üzerine adres bildirilmesi hali de göz önünde bulundurulmalıdır.
2.2.3. Memur vasıtasıyla tebliğ
Vergi Usul
Kanununun 107. maddesine göre tahsil dairesi, tebliğleri posta yerine memur
vasıtasıyla yaptırmaya yetkilidir. Ancak, tebliği yapacak memurlar da 101. ve
106. maddelerde yazılı kurallara uymakla yükümlüdürler. Memur eli ile tebliğ
özellikle ve ivedi konularda ihtiyati haciz ve posta ile yapılan tebliğlerde,
muhatabın adresini değiştirmemesine veya geçici olarak bir yere gitmemesine
rağmen tebliğin yapılmaması gibi özel hallerde yapılacaktır.
2.2.4. Elektronik ortamda tebliğ
Vergi Usul
Kanununun 107/A maddesi gereği Kurum, elektronik ortamda yapılacak tebliğle
ilgili her türlü teknik altyapı kurmaya veya kurulmuş olanları kullanmaya,
tebliğe elverişli elektronik adres kullanma zorunluluğu getirmeye ve kendisine
elektronik olarak tebliğ yapılacakları ve elektronik tebliğe ilişkin diğer usul
ve esasları belirlemeye yetkilidir.
Buna göre,
elektronik ortamda tebligata ilişkin gerekli alt yapının kurulmasını müteakip
Kurumca belirlenecek usul ve esaslar çerçevesinde tebligatın elektronik ortamda
yapılmasına başlanılacaktır.
2.3. Tebligatı almaktan imtina edilmesi
6183 sayılı
Kanunun uygulanmasında tebliği gereken bir evrakın tebellüğünden imtina
edilmesi durumunda, söz konusu tebliğ evrakının Vergi Usul Kanununun 102.
maddesi gereğince borçlunun önüne bırakılmak suretiyle tebliği yoluna gidilmesi
gerekmektedir.
3. Sürelerin hesaplanması
6183 sayılı
Kanunun 8. maddesine göre, aksine bir hüküm bulunmadığı sürece Kanunda yazılı
müddetlerinin (sürelerin) hesaplanmasında ve tebliğlerin yapılmasında Vergi
Usul Kanunu hükümleri uygulanacaktır.
Süre gün olarak
belirlenmiş ise, başladığı gün hesaba katılmaz ve son günün mesai saati sonunda
biter.
Süre hafta ve ay
olarak belirlenmiş ise, başladığı güne son hafta veya ayda tekabül eden günün
mesai saati sonunda biter. Sürenin bittiği ayda, başladığı güne tekabül eden
bir gün yok ise süre o ayın son gününün mesai saati sonunda biter.
Sonu belli bir
gün ile tayin edilen sürelerde süre o günün mesai saati sonunda biter.
Resmi tatil
günleri süreye dahildir. Ancak Kurum alacaklarının
ödenmesi gereken yasal sürenin son gününün resmi tatile rastlaması halinde ne
şekilde işlem yapılacağı 5510 sayılı Kanunda belirtilmemiş olduğundan, genel
hükümlere göre tatili takip eden ilk iş gününün mesai saati bitiminde süre sona
erer.
Sözü edilen
ödeme sürelerinin son günü Kurum alacağının vadesinin dolduğu, bunu izleyen ilk
gün ise borcun muaccel olduğu gündür.
4. Teminat
4.1. Teminat
olarak kabul edilebilecek kıymetler
6183 sayılı
Kanunun 10. maddesine göre teminat olarak şunlar kabul edilir:
1) Para,
2) Bankalarca
verilen süresiz teminat mektupları,
3) Hazine
Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet İç Borçlanma Senetleri veya bu senetler
yerine düzenlenen belgeler,
4) Milli esham
ve tahvilat,
5) İlgili veya
ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme
idarelerince haciz varakasına dayanılarak haczedilen menkul ve gayrimenkul
mallar.
4.2. Teminat olarak gösterilenlerin
değerlendirilmesi
Türk parası
itibari değeri üzerinden, yabancı paralar ise resmi kur (T.C. Merkez Bankası
Döviz Satış Kuru) üzerinden değerlendirilecektir. Şayet yabancı paraların borsa
rayici yoksa değerlemeye esas alınacak kur Maliye Bakanlığınca belirlenecektir.
Teminat olarak
alınan para Kurum hesabında tutulacak, kıymetli maden, mücevher, ticari senet,
hisse senedi ve tahvil gibi menkul mallar ise tahsil dairesinin kıymetli evrak
kasasında saklanacaktır. Bunların değiştirilmesini ve kaybolmalarını önlemek
için her türlü tedbir alınacaktır.
Banka teminat
mektupları mutlaka süresiz ve kesin olmalı ve bunların doğrulukları ilgili
bankalardan teyit edilmelidir.
Hazine
Müsteşarlığınca ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetleri veya bu senetler
yerine düzenlenen belgeler, nominal bedele faiz dahil
edilerek ihraç edilmiş ise bu işlemlerde anaparaya tekabül eden satış değerleri
esas alınır.
Hükümet
tarafından belirlenecek milli esham ve tahvilat da en yakın borsa cetveli
üzerinden %15 eksiğiyle teminat olarak kabul edilir.
Milli esham ve
tahvilatın hangi şirket veya ortaklarına ait olduğu Maliye Bakanlığınca
belirlenir.
Menkul ve
gayrimenkul mallar, tahsil dairelerince haciz kağıtlarına
dayanılarak haczedilmek suretiyle teminat olarak kabul edilir. Menkul mallara,
Kanunun 81. maddesi gereğince, haczi yapan memur tarafından değer biçilir.
Borçlunun başvurusu üzerine veya ünitece gerek görüldüğü takdirde bilirkişiye
değer tespiti yaptırılması mümkündür. Gayrimenkullere ise, Kanunun 91.
maddesine göre bilirkişilerin görüşü alınarak rayiç değer tespiti yaptırılır.
Kurum alacağının
miktarının artması veya alınan teminatların değerinin düşmesi halinde, alınan
teminatın mevcut borç durumuna göre artırılması ya da yerine yeni bir teminat
gösterilmesi istenilir.
Borçlu verdiği
teminatı kısmen veya tamamen aynı değerde başkalarıyla değiştirebilir.
Ayrıca, üçüncü
şahsın kendisine ait malı başkasının borcuna karşılık teminat olarak vermek
istemesi halinde, bu iradesini açık
bir şekilde gösteren imzalı muvafakat yazısını üniteye bizzat getirmesi
gerekmektedir. Ancak, muvafakat
yazısının bizzat üçüncü şahıs tarafından getirilmemesi halinde üçüncü şahıs
tarafından imzalanmış ve noter tarafından onaylanmış bir örneğinin üniteye
gönderilmesi de yeterlidir.
Muvafakatnamenin tüzel kişiliğe
haiz şirketlerce verilmesi durumunda ise, şirket yönetim kurullarınca karar
alınması ve bu kararın alındığı karar defterinin ilgili sayfasının noter
tasdikli örneği ve şirketi temsile yetkili kişilerin imza sirküleri de eklenmek
suretiyle söz konusu muvafakatnamelerin düzenlenmiş
olması gerekmektedir.
Fabrikada bulunan
makineler ve sair malların haczi söz konusu olduğu hallerde, öncelikle bunların
mütemmim cüz mü yoksa teferruat mı olduğunun tespit edilmesi gerekmektedir.
Yapılacak tahkikat sırasında bina, makinelere uygun gelecek şekilde bizzat
yapılmış, bütün makineler betonla yere ve duvarlara zaptedilmişse
ve bunların çıkarılması ancak binayı tahrip ederek mümkün olacaksa ve binanın
kıymetini azaltacaksa, başka bir deyişle, bina ile makineler iktisadi bir
bütünlük teşkil ediyorsa, o makineler binanın mütemmim cüzüdür.
Şayet bu
makineler mahalli örfe ve malikin açık arzusuna göre fabrikanın işletilmesi
veya muhafazası için daimi bir tarzda tahsis edilmiş ve takılmışsa ve bunların
fabrikadan çıkarılması halinde binanın tahribi söz konusu değilse, bu
makinelerin teferruat olarak kabulü gerekir.
Buna göre,
öncelikle teferruatın tabi olduğu gayrimenkulün üçüncü bir şahsa ipotekli
bulunup bulunmadığı, ipotekli ise teferruatın ipoteğe dahil
olup olmadığı hakkında tapu kaydında bir açıklama bulunup bulunmadığı
hususlarının, tapu idarelerinden sorularak tespiti ve bu hususun mal sahibinden
de tahkiki ile yapılan bu araştırmadan sonra;
Gayrimenkul
ipotekli değilse,
Gayrimenkul
teferruat hariç tutulmak suretiyle ipotek edilmişse,
teferruatın menkul mal gibi
haczedilmesi ve teminat olarak kabul edilmesi, aksi halde bunların teminat
olarak kabul edilmemesi gerekmektedir. Bu şekilde teminat
olarak kabul edilen menkul mallar tapu kaydına teferruat olarak
kaydettirilmemişse, haczinden evvel bunların sahibinden teferruat olduğunun
tapu sicilinin beyanlar hanesine kaydettirilmesi istenecek ve gerekli tescil
yaptırıldıktan sonra bunların haciz tutanağı ile haczedilmesini müteakip, tapu
sicil müdürlüklerine bu menkul malların hacizli olduğu ve ileride gayrimenkulün
rehni halinde, teferruatın rehinden istisna edilmesi
gerektiğinin tapu siciline şerhi temin edilecektir.
Ticari faaliyet yapan borçlularca, Kurumumuza olan
borçlarına karşılık işletmesinde bulunan menkul malların (makine, tezgah vb.) teminat olarak gösterilmesi halinde, bu malların
ticari rehin sözleşmesi kapsamında rehinli olup olmadığı hususunda, işletmenin
bulunduğu Ticaret veya Esnaf Sanatkarlar Sicil Müdürlüğünden sorulması
gerekmektedir.
6183 sayılı
Kanunun 10. maddesinde teminat sağlayamayanlara, Kanunun 11. maddesiyle muteber
bir şahsı müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu olarak gösterilebilme imkanı tanınmıştır.
Bu durumda
borçlularca, borç ödemede hüsnüniyetli ve mali gücü yüksek olan muteber bir
şahsın müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu olarak gösterilmesi
halinde, şahsi kefaleti ve gösterilen şahsı kabul edip etmeme konusunda tahsil
dairesi yetkilidir.
5.1. Şahsî kefalette aranılacak şartlar
Kefalet resmî
şekilde noterden onaylı sözleşme ile tesis olunmalıdır.
Kefalet
senedinde borcun miktarı mutlaka yazılı olmalıdır.
Kefalet
senedinde kefilin, müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatı
belirtilmelidir.
Her şeyden önce
kefil; muteber, güvenilir ve ödeme gücü olan bir şahıs olmalıdır. Aynı zamanda
Kuruma borcunun bulunmaması da gerekmektedir.
Ünite birden
fazla kefil isteyebilir. Bu halde de müteselsil kefil ve müşterek müteselsil
borçluluk şarttır.
Şahsî kefil
olarak gösterilen kişiyi kabul edip etmemekte alacaklı ünite yetkilidir.
Alacaklı ünite,
asıl borçluyu takip etmeden, doğrudan doğruya kefili veya kefillerden herhangi
birini müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu sıfatıyla takip edebilir.
Kefalet edilen
alacağı ödeyen kefile buna dair bir belge verilir.
6. İhtiyati haciz
İhtiyati haciz, alacaklının
alacağının zamanında ödenmesini garanti altına almak için borçlunun mallarına
önceden geçici olarak el konulmasıdır.
Ödeme emrinin
tebliği ile cebri takip işlemi başlayacağından, ödeme emrinin tebliğinden sonra
ihtiyati haczin uygulanması mümkün olmadığından kat’i haciz yoluna gidilir.
6.1. İhtiyati
haczin uygulama nedenleri
1) Teminat gösterilmesine ilişkin
hallerin bulunması,
2) Borçlunun
yurt içinde veya yurt dışında belli bir ikametgâhının olmaması,
3) Borçlu
kaçmışsa veya kaçması, mallarını kaçırması ve hileli yollara sapması
ihtimalinin bulunması,
4) Borçlunun
teminat gösterilmesi istenildiği halde belli müddette teminat veya kefil
göstermemesi yahut şahsî kefalet teklifi veya gösterdiği kefilin kabul
edilmemesi,
5) Mal
bildirimine çağrılan borçlunun belli müddet içinde mal bildiriminde bulunmaması
veya noksan bildirimde bulunması,
6) Hüküm çıkmış
bulunsun veya bulunmasın para cezasını doğurucu olay nedeniyle amme davası
açılması,
7) İptali
istenen muamele ve tasarrufun mevzuunu teşkil eden mallar elden çıkarılmışsa,
elden çıkaranın diğer malları hakkında uygulanmak üzere 6183 sayılı Kanunun 27,
28, 29 ve 30. maddelerinin tatbik edilmesi,
durumlarında ihtiyati haciz
uygulanır.
İhtiyati haciz,
Kurum alacakları ile ilgili olarak 6183 sayılı Kanunun 13. maddesinde
belirtilen sebeplerin bulunması halinde, hiçbir süreye bağlı kalmaksızın ünite
müdürü (sosyal güvenlik il müdürü/sosyal güvenlik merkez müdürü) kararıyla
derhal uygulanır. Bu konuda yetki devri söz konusu değildir.
Haklarında
ihtiyati haciz uygulanan borçlular, haczin yapıldığı tarihten, gıyapta yapılan
hacizlerde ise haczin tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde yetkili iş
mahkemesinde dava açabilir. Borçlu tarafından ihtiyati hacze karşı 7 gün içinde
ihtiyati haczin iptali için dava açılmış olsa bile, hüküm kesinleşinceye kadar
ihtiyati haciz devam eder.
İhtiyati hacze
karşı;
1)
İhtiyati haciz uygulamasının usulüne uygun olmadan yapıldığı iddia edilerek
usul yönünden,
2) 6183 sayılı
Kanunun 13. maddesindeki ihtiyati haciz nedenlerinden hiçbirinin bulunmadığı
ileri sürülmek suretiyle esas yönünden
itiraz edilebilir.
İtiraz
edildiğinde kesin hüküm alınmadığı sürece kati hacze geçilmez. Teminat
gösterilirse ihtiyati haciz kaldırılır.
İhtiyati hacze
karşı 7 günlük dava açma süresinin geçmesinden sonra alacaklı ünitece ödeme
emrinin tebliği ile ihtiyati haciz kesin hacze çevrilir.
İhtiyati haciz,
6183 sayılı Kanunun kesin hacze ilişkin hükümlerine göre infaz olunur. Yapılan
işlemden mutlaka borçlu haberdar edilir.
İhtiyati haciz,
teminat gösterildiğinde kaldırılır. Ancak, 6183 sayılı Kanunun 10. maddesine
göre gösterilecek teminatlar arasında bulunan menkul mallar, ihtiyati haczin
kaldırılması için teminat olarak kabul edilmeyecektir. Ayrıca şahsî kefalet de
ihtiyati haczin kaldırılması için kabul edilemez.
Gösterilecek
teminatın ihtiyati haciz sebebi olan Kurum alacağına eş değerde olması gerekir.
Teminat gösterildiğinde ihtiyati haczin kaldırılması mecburidir.
Kanunda ihtiyati
haczin ne kadar devam edeceği belirtilmediğinden, kati hacze çevrilmesi veya
yargı mercilerince kaldırılmasına karar verilmesi hallerinde de ihtiyati haciz
kaldırılır.
İhtiyati haczin
kaldırıldığı tatbikinde olduğu gibi yine ilgililere duyurulacaktır.
7. Kurum alacaklarında rüçhan hakkı
Rüçhan hakkı,
bir hakkın aynı derecede ve nitelikteki diğer haklara üstün tutulmasıdır. 6183
sayılı Kanunun 21. madde hükmü ile Kurum alacağına, borçlunun diğer borçlarına
karşı öncelik tanınmıştır.
Madde hükmüne
göre, üçüncü şahıslar tarafından haczedilen mallar paraya çevrilmeden önce o
mal üzerine Kurum alacağı için de haciz konulduğunda, satış bedelinin
alacaklılar arasında garameten taksim edilmesi
gerekmektedir.
Sosyal güvenlik
il müdürlükleri/sosyal güvenlik merkezleri hacze katılmak ve garame esasları içinde alacağını tahsil edebilmek için
mahcuz malların paraya çevrilmesinden önce haciz kararını alarak haciz
bildirisini icra dairelerine, hacze Kurumumuz alacaklarının da iştirak etmesi
hususunun 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Burada ihtiyati haciz ile kesin haciz bakımından bir ayrım yoktur. Her iki
durumda da hacze katılım imkanı vardır. Ancak, rehinli
alacaklıların hakları saklıdır. Bununla beraber, malın aynından doğan kamu
alacakları rehinli alacaklara nazaran da rüçhan hakkına haizdir (gümrük
vergisi, emlak vergisi, motorlu taşıtlar vergisi gibi).
İcra ve İflas Kanununun 268. maddesinde; “261. maddeye
göre ihtiyaten haczedilen mallar, ihtiyati haciz kesin hacze dönüşmeden önce
diğer bir alacaklı tarafından bu Kanuna veya diğer kanunlara göre haczedilirse,
ihtiyati haciz sahibi alacaklı, bu hacze 100. maddedeki şartlar dairesinde
kendiliğinden ve muvafakaten iştirak eder. Rehinden
önce ihtiyati veya icrai haciz bulunması halinde amme
alacağı dahil hiçbir haciz rehinden önceki hacze
iştirak edemez. İhtiyati haciz masrafları satış tutarından alınır. İhtiyati
haciz diğer rüçhan hakkını vermez.”
6183 sayılı
Kanunun 21. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Üçüncü şahıslar tarafından
haczedilen mallar paraya çevrilmeden evvel o mal üzerine amme alacağı için de
haciz konulursa bu alacak da hacze iştirak eder ve aralarında satış bedeli garameten taksim olunur. Genel bütçeye gelir kaydedilen
vergi, resim, harç ile vergi cezaları ve bunlara bağlı zam ve faizler için
tatbik edilen hacizlerde 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 268. maddesinin
birinci fıkrasının son cümlesi hükmü uygulanmaz.”
hükümleri yer almaktadır.
Buna göre,
üçüncü şahıslar tarafından haczedilmiş mallar üzerinde amme alacağı için tatbik
edilmiş hacizden önce tesis edilmiş bir rehin bulunmadığı sürece nev’i
sınırlaması olmaksızın hacze konu tüm amme alacakları, ilk haciz alacaklısı
üçüncü şahsın haczine iştirak edecektir.
Diğer taraftan,
6183 sayılı Kanunun 21. maddesine göre, İcra ve İflas Kanununun 206. maddesi
dikkate alınarak, borçlunun iflası, mirasın reddi ve terekenin resmi tasfiyeye
tabi tutulması hallerinde amme alacakları imtiyazlı alacak olarak üçüncü sırada
yer alacaktır.
5502 sayılı
Kanunun 35. maddesi ile 5510 sayılı Kanunun 88. maddesine göre Kurumumuz
alacakları amme alacağı niteliğinde olup imtiyazlı alacaktır.
Buna göre,
üçüncü sırada, bu sıranın önceliğini alan bir alacağın bulunması halinde, Kurum
alacakları da öncelikli alacakla aynı sırada yer alacak ve bu alacaklar tamamen
tahsil edilinceye kadar diğer imtiyazlı alacaklara bir pay ayrılmayacaktır.
Öncelik hakkı bulunan alacak ile Kurum alacağı toplamının, bu sıraya tahsis
edilen tutardan fazla olması halinde ise tahsis edilen tutarın garameten taksimi yapılacaktır.
8. İptal davası
açılması gereken tasarruflar
6183 sayılı
Kanunun 24 ila 31. maddelerinde, alacağın tahsili için tüm girişimlerin
sonuçsuz kalması ve borçlunun malının bulunamaması nedeniyle, borçlunun takibe
konu olan malları üzerindeki bazı tasarruf ve işlemleri için iptal davası
açılacağı öngörülmüştür.
Buna göre,
süresinde veya hapis ile tazyik edilmesine karşın mal bildiriminde bulunmayan,
malının olmadığını beyan eden veya beyan ettiği malların borcunu karşılamayacağı
anlaşılan borçluların, borcun ödeme süresinin başladığı tarihten itibaren
geriye doğru iki yıl içinde veya ödeme süresinin başlamasından sonra;
1) Üçüncü
kişilerle yaptıkları bağışlamalar ve ivazsız tasarruflar,
2) Üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan
hısımlarıyla, eşler ve ikinci dereceye kadar (bu derece dahil) sıhri hısımlar
arasında yapılan ivazlı tasarruflar,
3) Kendi verdiği malın, aktin yapılması
sırasındaki değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul
ettiği akitler,
4) Kendisine yahut üçüncü kişi menfaatine kaydı hayat şartıyla irat ve
intifa hakkı tesis ettiği akitler,
5) Teminat göstermeyi evvelce taahhüt etmiş olduğu haller müstesna olmak
üzere mevcut bir borcu temin için yaptığı rehinler,
6) Borca karşılık para veya mutad ödeme
vasıtalarından gayri bir suretle yaptığı ödemeler,
7) Vadesi gelmemiş bir borç için yapılan ödemeler,
hükümsüzdür.
Ayrıca, borçlunun malı bulunmadığı veya borca yetmediği takdirde amme
alacağının bir kısmının veya tamamımın tahsiline imkan
bırakmamak maksadıyla borçlu tarafından yapılan tek taraflı muamelelerle
borçlunun maksadını bilen veya bilmesi lazım gelen kimselerle yapılan bütün
muameleler de tarihleri ne olursa olsun hükümsüzdür.
İptal
davalarının açılabilmesi için her şeyden önce kesinleşmiş ve ödenebilir hale
gelmiş bir Kurum alacağının bulunması şart olmakla birlikte, Kurumca yapılmış
olan takiplerin sonuçsuz kalmış olması gerekmektedir.
Diğer taraftan,
tasarruf tarihi ne olursa olsun iptal davası açma hakkı, tasarrufun yapıldığı tarihten
itibaren beş yıl geçmekle düştüğünden, iptal istemiyle ilgili olarak tasarrufun
yapıldığı tarihten itibaren 5 yıl içinde dava açılması gerekmektedir.
6183 sayılı
Kanunun 24. maddesinde iptal davalarının genel mahkemelerde açılacağı
belirtilmiştir. Genel mahkemelerde adli yargı içinde yer alan görevli sulh
hukuk ve asliye hukuk mahkemeleridir.
Sosyal güvenlik
il müdürlüklerince/sosyal güvenlik merkezlerince borçlu hakkında yapılan tüm
takiplerin sonuçsuz kaldığı durumlarda, borçlunun Kurum alacağının tahsilini imkansız bırakmak amacıyla 6183 sayılı Kanunun 27, 28, 29 ve
30. maddelerinde düzenlenen hükümlere göre tasarruf ve işlemde bulunup
bulunmadığına ilişkin delillerin tespit ettirilmesi için, ünite yetkililerince
gerek görülmesi halinde, tüm bilgi ve belgeleriyle birlikte Kurumun denetim ve
kontrolle görevli memurlarınca incelenmesini teminen
ilgili birimlere intikal ettirilmesi gerekmektedir.
Bu tasarrufların
hükümsüz hale gelmesini sağlamak için 6183 sayılı Kanunun 24. maddesinde
belirtildiği gibi iptal davası açılması, bu arada borçlunun borcunu ödememek
için yaptığı işlemlere konu olan bütün varlıkları üzerine ihtiyati haciz
uygulanması gerekmektedir.
6183 sayılı
Kanunun 31. maddesi “27, 28, 29 ve 30. maddelerde sözü edilen tasarruf ve
muamelelerden faydalananlar elde ettiklerini, elden çıkarmışlarsa takdir
edilecek bedelini vermeye bu Kanun hükümleri dairesinde mecburdurlar. Bunlar
karşılık olarak verdikleri şeyden dolayı alacaklı amme idaresinden bir talepte
bulunamazlar.” hükmüne amirdir.
Bu madde hükmüne
göre 6183 sayılı Kanunun 27 ila 30. maddeleri uyarınca hükümsüz sayılan
tasarruf ve muameleler alacaklı amme idareleri tarafından iptal ettirildikleri
takdirde, bunlardan faydalanan üçüncü şahıslar elde ettikleri şeyleri aynen
iade etmek zorundadırlar. Ancak, o malları ellerinden çıkarmış olanlar bu
malların takdir edilecek bedellerini 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre tahsil
dairesine ödemek mecburiyetindedirler.
Üçüncü şahıslar
karşılık olarak aynen verdikleri veya bedelini ödedikleri şeylerden dolayı
alacaklı Kurumdan herhangi bir talepte bulunamazlar. Bunların genel hükümler
dairesinde Kurum borçlularına müracaat hakları saklıdır.
Alacağın, borçlu
ile muamelede bulunan üçüncü şahıs tarafından ödenmesi mümkündür. Bu durumda,
iptal davası açılmasında ısrar edilmemesi gerekmektedir.
9.1. Tasfiyede görevliler
Ticaret
ortaklıkları herhangi bir nedenle tasfiyeye girdikleri takdirde, tasfiyenin kapanmasına
kadar tüzel kişilikleri devam eder. Tasfiyenin başlamış olması, Kurum
alacağının tahsili için başlatılan takibi durdurmaz.
Kural olarak
ortaklığın sona ermesi ile temsilcilerin ve idarecilerin görevleri de sona
ermektedir. Adi tasfiyede bunların yetkileri tasfiye memurlarına, iflasta ise
iflas dairesine geçer. Tasfiyeye girdiği halde ortaklık adına işlem yapan
temsilci ve idareciler bu işlemlerden dolayı şahsen sorumludurlar.
Tasfiyeye giren
ticaret ortaklığı, ancak tasfiye amacı ile sınırlı olmak koşuluyla haklar
kazanabilir ve borç altına girebilirler. Tasfiye işlerini yönetmek ve
tasfiyenin kapanmasına kadar dış ilişkilerde ortaklığı temsil etmek tasfiye
memurlarına aittir. Bunların görevleri, tasfiyenin gerçekleşmesini sağlamaktır.
9.2. Tasfiyede sorumluluk
Tasfiyede
görevli memurlar, tasfiyeye başlandığı tarihten itibaren üç gün içinde ilgili
tahsil dairelerini tespit ederek tasfiyenin başladığını bunlara bildirmek
zorundadır.
Tasfiyede
görevli memurlar tarafından, Kurum alacağının öncelik koşulları gözetilerek
ödemenin yapılması gerekir. Kurum alacakları ödenmeden veya ayrılmadan dağıtım
yapılamaz ve herhangi bir tasarrufta bulunulamaz. Aksi halde tasfiye memurları
borçlunun tahakkuk etmiş veya edecek borçlarından müteselsilen
sorumlu olurlar. Bu sorumluluk dağıtılan veya tasarrufta bulunulan miktarı
geçemez.
Kurumumuza borcu
olan gerçek veya tüzel kişilerin tasfiye işlemlerinin başladığının bildirilmesi
halinde, bu borçlulardan olan tüm alacaklarımızın en kısa zamanda ünitelerce
ilgili tasfiye masasına bildirilmesi gerekmektedir.
Borçlunun,
sermayesi paylara bölünmüş olmayan ortaklıklardaki hisselerinden Kuruma olan
şahsi borçlarından dolayı, Kurum alacağının tahsili için;
1) Borçluya ait
malın bulunmaması veya Kurum alacağını karşılamaya yetmemesi,
2) Borçlu ya da
ortaklık tarafından bu Kanuna göre teminat gösterilmemesi,
hallerinde genel hükümlere
göre ortaklığın feshi istenilebilir.
Bir ortağın
şahsî alacaklısı, borçlunun şahsî mallarından ve/veya ortaklıktaki kâr payından
alacağını alamazsa, tasfiye sonunda ortağa düşecek paya haciz koydurmaya ve
altı ay önce ihbar etmek ve hesap yılı için hüküm ifade etmek şartı ile
şirketin feshini isteyebilir.
Şirket ortağının
diğer alacaklıları daha önce şirketin feshini istemişler ise alacaklı amme
idaresi bu isteme iştirak edebilir. Bu takdirde 6183 sayılı Kanunun 21.
maddesindeki esaslar dahilinde işlem yapılır.
6183 sayılı
Kanunun 35. maddesinde, “Limited şirket ortakları şirketten tamamen veya kısmen
tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağından sermaye
hisseleri oranında
doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi
tutulurlar.
Ortağın
şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan
şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra
hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.
Amme alacağının
doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları
halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur.”
hükmü yer almaktadır.
Bu madde hükmüne
göre, limited şirket ortakları şirketten tamamen veya
kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan Kurum alacağından
dolayı sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu tutulmuş olup, 6183
sayılı Kanun hükümlerine göre takip edilirler.
6762
sayılı Türk Ticaret Kanununun 503 ve müteakip maddelerinde limited
şirketlerin kuruluşu düzenlenmiş, Kanunun 511. maddesinde tescil ve ilan
edilecek hususlar arasında; ortakların kimliği ve koymayı taahhüt ettikleri
sermaye miktarları yer almış, 515. maddesinde şirket esas mukavelesinde yapılan
her değişikliğin ilk mukavelede olduğu gibi tescil ve ilan edileceği hükme
bağlanmıştır.
Aynı Kanunun
520. maddesinde de; “Bir payın devri, şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek
ve pay defterine kaydedilmek şartıyla hüküm ifade eder.
Devir hususunun pay
defterine kaydedilebilmesi için, ortaklardan en az dörtte üçünün devre
muvafakat etmesi ve bunların esas sermayesinin en az dörtte üçüne sahip olması
şarttır.
Ortağın koymayı
taahhüt ettiği sermaye ayın ise, payını şirketin kuruluşunu takip eden üç yıl
içinde başkasına devredemez.
Şirket
mukavelesi payların devrini yasak edebileceği gibi yukarıki
fıkralarda derpiş edilenlerden daha ağır şartlara da bağlı tutabilir.
Payın devri veya
devir vadi hakkındaki mukavele yazılı şekilde yapılmış ve imzası noterce tasdik
ettirilmiş olmadıkça ilgililer arasında dahi hüküm ifade etmez.”
hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlere
göre payın devri için;
1) Payını
devreden ortak ile devralan ortak arasında noterde “devir sözleşmesi” nin yapılması,
2) Devrin
şirkete bildirilmesi,
3) Ortaklardan
en az dörtte üçünün devre izin vermesi ve izin veren ortakların esas sermayenin
dörtte üçüne sahip olması,
4) Devrin pay
defterine kaydedilmesi,
5) Tescil ve
ilan edilmesi,
gerekmektedir.
Payın devrine
muvafakat edip etmemek şirket genel kuruluna ait bir yetkidir. Bu itibarla
şirket müdürleri, devrin şirkete bildirilmesi üzerine en kısa sürede şirket
genel kurulunu toplantıya çağırarak toplantı sonucuna göre devri pay defterine
kaydetmek zorundadırlar. Genel Kurulda alınan karara rağmen devri pay defterine
kaydetmeyen müdür, doğacak zararlardan sorumlu olacaktır.
Buna göre, 520.
maddede açıkça payın devrinin şirket hakkında ancak şirkete bildirilmek ve pay
defterine kaydedilmek şartıyla hüküm ifade edeceği belirtildiğinden, ortaklık payının
devri, tescil ve ilan edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, ortakların
devir işlemine muvafakatı ve devrin pay defterine
işlenmesi ile hüküm ifade etmektedir.
6183 sayılı
Kanunun 35. maddesi uyarınca limited şirket ortakları
hakkında takibe geçilebilmesi için, Kanunun 54 ve müteakip maddelerine göre
şirket hakkında yapılan takip muameleleri sonucunda, Kurum alacağının şirketten
tamamen veya kısmen tahsil edilememesi veya tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması
gerekmektedir.
6183 sayılı
Kanunun 3. maddesinde;
Tahsil
edilemeyen amme alacağı terimi; “Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre
yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal
varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine
rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil
edilemeyen amme alacaklarını,”
Tahsil
edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi ise; “Amme borçlusunun haczedilen
mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını
karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan
aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması
gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir
aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme
alacakları,”
şeklinde tanımlanmıştır.
Bu düzenleme
çerçevesinde limited şirket ortaklarının
sorumluluğuna başvurulmadan önce alacaklı tahsil dairelerince Kanunun 3.
maddesinde yer alan tanımlardaki hususlar dikkate alınmak suretiyle yapılacak
işlemlere dayanılarak Kurum alacağının şirketten tahsil edilememesi veya tahsil
edilemeyeceğinin anlaşılması gerekmektedir.
Yine, 6183
sayılı Kanunun 35. maddesinin ikinci fıkrası gereğince, ortağın şirketteki
sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir
öncesine ait olan ve devir tarihi itibarıyla ödenmemiş bulunan amme
alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen
sorumludurlar.
Buna göre,
şirket ortağının payını devretmesi halinde, devreden ve devralan şahıslar,
şirketin devir tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş borçlarından,
6183 sayılı Kanunun 35. maddesinin birinci fıkrası uyarınca sermaye hisseleri
oranında sorumlu olacaklardır. Ancak bu sorumluluğa başvurulabilmesi için Kurum
alacağının şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilememiş veya tahsil
edilemeyeceğinin anlaşılmış olması gerekmektedir.
6183 sayılı
Kanunun 35. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince, Kurum alacağının doğduğu ve
ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde
bu şahıslar, Kurum alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumludurlar.
Bu bağlamda,
şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği
anlaşılan amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda farklı
kişilerin şirket ortağı olması halinde, söz konusu kişilerin bu amme
alacağından müteselsilen sorumlu tutularak 6183
sayılı Kanunun 35. maddesinin birinci fıkrası uyarınca sermaye hisseleri oranında
takip edilmesi gerekmektedir.
Bu hükümler
çerçevesinde limited şirket ortakları hakkında
yapılacak takipte aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gerekmektedir.
1) Öncelikle
şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan
Kurum alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda şirket ortaklarının
kimler olduğu ve bu ortakların sermaye hisseleri, şirket ana sözleşmesi, ana
sözleşme değişikliği veya pay defterindeki kayıtlardan tespit edilecektir.
2) Her bir
ortağın sermaye hissesine göre takip konusu olan Kurum alacağından sorumlu
olduğu tutarlar dönem bazında belirlenecektir.
3) Şirketten
tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan Kurum
alacağının ödenmesinden sermaye hissesi oranında sorumlu tutulması gereken
ortağın hissesini devredip devretmediği araştırılacak, hisse devrinin söz
konusu olduğu hallerde, devralan şahsın devir tarihi itibarıyla vadesi geldiği
halde ödenmemiş şirket borçlarından sorumlu tutulacağı tutar tespit
edilecektir.
4) Ortaklar
hakkında takip işlemlerine 6183 sayılı Kanunun 55. maddesine göre düzenlenecek
ödeme emrinin tebliği suretiyle başlanılacaktır.
Öte yandan, Türk
Ticaret Kanununun 540. maddesinde, “aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortakların
hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun
ve mecbur oldukları” hükme bağlanmıştır. Böyle bir durumda ortaklar hakkında
6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak takip, 35. madde hükümlerine göre sermaye
hisseleri oranında olmayacaktır. Söz konusu ortakların hepsi hakkındaki takip,
5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin yirminci fıkrasının “… tüzel
kişiliğe haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak
üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri Kuruma
karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen
sorumludur.” hükmüne istinaden tüzel kişilikle birlikte yürütülecektir.
6183 sayılı
Kanunun “Amme alacaklarının korunması” başlıklı ikinci bölümünde yer alan
teminat isteme, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer koruma hükümleri,
yeterli şartların varlığı halinde Kurum borçlusu sayılan ortaklar hakkında da
uygulanır.
12. Üst düzey yöneticilerin sorumluluğu
5510 sayılı
Kanunun 88. maddesinin yirminci fıkrasında, “Kurumun sigorta primleri ve diğer
alacakları haklı bir sebep olmaksızın bu Kanunda belirtilen sürelerde ödenmez
ise kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel
kişiliği haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzeydeki yönetici veya yetkilileri
ile kanuni temsilcileri Kuruma karşı işverenleri ile birlikte müştereken ve müteselsilen sorumludur.” hükümleri yer almaktadır.
Bu durumda; süresinde ödenmeyen sigorta primi, idari
para cezası, işsizlik sigortası primi, genel sağlık sigortası primi ve katılım
payı alacaklarından dolayı tüzel kişiliğin mal varlığı ile birlikte, kamu kurum
ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, mesul
muhasip ve saymanları ile diğer tüzel kişiliklerin yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzey yöneticileri şahsi
malvarlıklarıyla da müştereken ve müteselsilen
sorumludurlar.
5510 sayılı Kanunda, müteselsil sorumluluk yönünden
kamu kurum ve kuruluşlarının tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri,
mesul muhasip ve saymanları ayrı, tüzel kişiliğe sahip diğer işverenlerin üst
düzeydeki yönetici ve yetkilileri ayrı biçimde düzenlenmiştir.
5510 sayılı
Kanunun 88. maddesinin Kurum borçlusu saydığı kamu idarelerinin tahakkuk ve
tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği haiz diğer işverenlerin üst
düzey yönetici ve yetkililerinin kimler olduğu ve sorumluluklarının şekli Türk
Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu ile Medeni Kanun ve ilgili diğer mevzuatlarda belirlenmiştir.
Bu durumda, sigorta primi, idari para cezası, işsizlik sigortası primi, genel
sağlık sigortası primi ve katılım payı alacaklarının takip ve tahsil işlemleri,
şirket tüzel kişiliği ile aynı anda 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin yirminci
fıkrası hükümlerine göre üst düzey yönetici veya yetkilileri ile kanuni
temsilcileri hakkında da yürütülecektir.
Diğer taraftan,
Türk Ticaret Kanununun 317. maddesine göre, anonim şirketler idare meclisi
(yönetim kurulu) tarafından idare ve temsil olunur. Bu idare ve temsil yetkisi
müdüre veya üst düzey yönetici ortaklardan herhangi birine verilmiş olsa dahi,
5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin yirminci fıkrasına istinaden yönetim kurulu
üyeleri de dahil olmak üzere anonim şirket üst düzey
yöneticileri görevde bulundukları dönemde tahakkuk eden borcun tamamından
sorumludurlar. Söz konusu yöneticilerin bu görevleri sona ermiş olsa dahi
görevde bulundukları dönemde tahakkuk eden borçtan dolayı haklarında takip
yapılması gerekmektedir. Üst düzey yöneticilerin bu görevlerinin sona erdiği
tarihten sonra tahakkuk eden borçtan sorumlu tutulmaları ise mümkün
bulunmamaktadır.
Öte yandan, özel
kanunları ile Kuruma takip ve tahsil görevi verilen diğer alacakların (damga
vergisi vs.) takip ve tahsilinde, tüzel kişiliği haiz işverenlerin üst düzey
yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcileri hakkında 6183 sayılı Kanunun
mükerrer 35. maddesi hükmüne göre işlem yapılır.
Diğer
taraftan, Kurum alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda kamu
idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli kamu görevlileri, tüzel kişiliği
haiz diğer işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dâhil olmak üzere üst
düzeydeki yönetici veya yetkilileri ile kanuni temsilcilerinin farklı şahıslar
olmaları hâlinde, bu şahısların Kurum alacağının ödenmesinden sorumlulukları
bulunmaktadır.
13. Alt işverenlerin borçları
Kurum alacaklarının takip ve
tahsilinde etkililiğin artırılması ve prim ödeme yükümlüleri hakkındaki
işlemlerin tam olarak yerine getirilmesi açısından, asıl işveren ve alt
işverenlere yönelik olarak 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre yürütülecek icra
takip işlemleri aşağıda açıklandığı gibi yapılacaktır.
5510 sayılı Kanunun “İşveren, işveren
vekili, geçici iş ilişkisi kurulan işveren ve alt işveren” başlıklı 12.
maddesinin birinci fıkrasında; “4. maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c)
bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler
ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işverendir.”
Altıncı fıkrasında ise; “Bir
işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya
bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için görevlendirdiği
sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir. Sigortalılar, üçüncü
bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi,
asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren
ile birlikte sorumludur.”
Aynı Kanunun “Prim ödeme yükümlüsü”
başlıklı 87. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde; “4. maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (c) bentlerine ve 5. maddenin (a) bendine tabi olanlar için
bunların işverenleri, prim ödeme yükümlüsüdür.”
Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliğinin 31. maddesinin birinci fıkrasında ise; “Alt işveren, mevzuattan
doğan yükümlülüklerini asıl işverene ait işyeri sicil numarasına ilave olarak
verilecek üç haneli alt işveren numarası ile asıl işverenin işyeri dosyası
üzerinden yerine getirir. Alt işveren adına işyeri dosyası açılmaz.”
hükümleri yer almaktadır.
Buna göre, bir kişinin alt işveren
sayılabilmesi için üçüncü kişiye ait bir işyerinde yürütülen mal veya hizmet
üretimine ilişkin bir işte veya işin eklentilerinde iş alması ve bu iş için
sigortalı çalıştırması gerekmektedir. Sigortalılar alt işveren aracılığı ile
işe girmiş ve alt işveren ile karşılıklı sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl
işveren, Kanunla işverene yüklenilen yükümlülüklerden Kuruma karşı alt işveren
ile birlikte sorumlu olmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun
12.06.1991 tarihli ve 1991/10-277 Esas, 1991/359 Karar sayılı kararında;
“… idari
para cezalarının bu Kanunun işverene yüklediği ödevlere uyulmamasının sonucu ve
yaptırımı olduğu belirgindir.
506 sayılı Kanunun 87. maddesinde,
tali işverenin ödevine uymamasının sonuçlarından asıl işverenin de sorumlu
olacağı kuralını koymuştur. Zira, tali işverenler
hayat deneyimleriyle ortadadır ki ekonomik bakımdan asıl işverenlere göre
güçsüz kişilerdir. Bunların kişisel olarak sorumlu tutulmaları gerek
sigortalıların gerek sigortalılara verilecek sosyal güvenlik haklarını
uygulayan Sosyal Sigortalar Kurumu’nun hak ve alacaklarını güvenceye almakta
yetersiz olabilir. Bu nedenle, yasa koyucu ortak yükümlerde madde 86 ile tali
işverenlerin ödevlerine uymamalarının yaptırımlarından güçlü asıl işverenleri
de müteselsil sorumlu tutan, sosyal güvenlik hukukunun isteklerine uygun düşen
bir düzenleme yapmıştır.
Bu düzenleme gereğince, Kurumun
parasal hak ve alacaklarından, ihale makamından iş alan asıl işverenler de
sorumludur. İşte, asıl işveren bu müteselsil sorumluluk gereğince tali
işverenin idari para cezasından sorumludur. Bunu Kuruma ödemiş ise Kurumdan
geri isteyemez. Ödemekle yükümlü olduğu bir borcu ödemiştir. Fakat asıl yükümlü
tali işverenlere rücu edebilir.” şeklinde hüküm tesis edilmiştir.
Yargıtayın asıl işverenin sorumluluğu ile ilgili
muhtelif kararlarında da “birlikte sorumluluk” deyiminden tam teselsülün,
dolayısıyla müşterek ve müteselsil sorumluluğun anlaşılması gerektiği
belirtilmiştir.
Buna göre, alt işverenin Kanun ile işverene
yüklenen sorumlulukları yerine getirmemesi nedeniyle prim borçlarının yanı sıra
Kurum tarafından uygulanan idari para cezalarından da asıl işverenin sorumlu
olduğu, bu sorumluluğun da müşterek ve müteselsil sorumluluk olduğu Yargıtayın yerleşik içtihadıdır. Yargıtay Hukuk Genel Kurul
kararındaki asıl işverenin kanuni sorumluluğunu düzenleyen bu hüküm, 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununda olduğu gibi 5510 sayılı Kanunda da aynen
korunmuştur.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanunun 55.
maddesinin birinci fıkrasında; “Amme alacağını vadesinde ödemeyenlere, 7 gün
içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir “ödeme
emri” ile tebliğ olunur.”
Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilere
İlişkin Yönetmeliğin “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin birinci fıkrasının (ç)
bendinde de; “Borçlu: Kurum alacağını ödemek zorunda olan gerçek kişiler veya
bunların kanuni temsilcilerini, mirasçılarını, kefillerini, vakıflar ve cemaatler
gibi tüzel kişiliği olmayan teşekkülleri idare edenleri, tüzel kişiler ile
tüzel kişiliği haiz işverenlerin şirket yönetim kurulu üyeleri de dahil olmak üzere üst düzey yöneticileri ve yetkilileri ile
kanuni temsilcilerini ya da kamu idarelerinin tahakkuk ve tediye ile görevli
kamu görevlilerini, yabancı şahıs ve temsilcilerini, işveren vekillerini, alt
işvereni, geçici iş ilişkisi ile sigortalıyı devir alan işvereni, işyerinin
devralınması veya intikal etmesi ya da başka bir işyerine katılması veya birleşmesi
halinde yeni işvereni, ifade eder.”
hükümleri yer almaktadır.
Bu
hükümler muvacehesinde; Kurumca verilen alt işveren numarası ile asıl işverene
ait işyeri dosyası üzerinden yükümlülüklerini yerine getirmesi gereken alt
işverenin Kuruma olan borçlarından asıl işveren ile alt işveren birlikte
sorumlu olduğundan, alt işverenin Kurumumuza olan ve yasal süresi içinde
ödenmeyen borçlarının tahsilini teminen 6183 sayılı
Kanunun 55. maddesine göre düzenlenecek ödeme emirlerinin asıl işverene ve alt
işverene aynı anda (birlikte) gönderilerek icra takip işlemlerinin yapılması
gerekmektedir.
14. Gecikme zammı oranı
6183 sayılı Kanunun 51. maddesinin dördüncü fıkrasının
Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye istinaden 19.11.2009 tarihli ve 27411 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan 02.11.2009 tarihli ve 2009/15565 sayılı Bakanlar
Kurulu Kararı ile amme alacağının ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına
vadenin bitim tarihinden itibaren her ay için ayrı ayrı % 1,95 oranında gecikme
zammı uygulanmaktaydı.
Anılan maddenin Bakanlar Kuruluna verdiği yetkiye
istinaden 19.10.2010 tarihli ve 27734 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
05.10.2010 tarihli ve 88329 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile amme alacağının
ödeme müddeti içinde ödenmeyen kısmına vadenin bitim tarihinden itibaren her ay
için ayrı ayrı % 1,40 oranında gecikme zammı uygulanması kararlaştırılmış ve
belirtilen Karar 19.10.2010 tarihinden itibaren yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.
Ayrıca, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde, Kurumun süresi içinde
ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç, diğer maddelerinin
uygulanacağı hüküm altına alınmıştır.
Yine, 5510 sayılı Kanunun 89. maddesinde ise, Kurumun prim ve diğer
alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmının sürenin
bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için % 2 oranında
gecikme cezası uygulanarak artırılacağı ve ayrıca, her ay için bulunan
tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar
her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait
Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma senetlerinin
aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme
zammı hesaplanacağı belirtilmiştir.
Buna göre, yukarıda sözü edilen Kurumun prim ve diğer
alacakları dışında kalan, 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa göre tahakkuk
ettirilen damga vergileri ile uygulama süreleri 01.01.2004 tarihinden önce sona
ermiş olmakla beraber henüz tahsil edilmemiş eğitime katkı payı ve özel işlem
vergisi alacaklarına, 19.10.2010 tarihine kadar eski oranlar, 19.10.2010
tarihinden itibaren ise yeni oran üzerinden (% 1,40 oranında) gecikme zammı
uygulanacaktır.
Gecikme zammı aylık hesaplanmakla beraber, ödemenin yapıldığı ay
içindeki gecikme zammı günlük olarak hesaplanacaktır.
Gerek 6183 sayılı Kanun çerçevesinde Bakanlar Kurulu tarafından
belirlenen gecikme zammı oranları yürürlük tarihi itibariyle, gerekse 5510
sayılı Kanuna göre gecikme zammı olarak uygulanacak Devlet iç borçlanma senetlerinin
aylık ortalama faiz oranları Ek: 8 ve Ek: 9 da yer almaktadır.
15. İflasın açılmasından sonra gecikme zammı
Yargıtay İçtihatı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1990/5 Esas ve
1991/5 Kararına göre Kurum alacaklarının süresinde ödenmemesi nedeniyle
uygulanacak gecikme zammının borçlu işverenin iflasına karar verilmesi halinde,
iflasın açılmasından sonrada işlemeye devam edecektir.
Bu bağlamda,
Kurumumuz alacaklarının iflas masasına kaydının yapıldığı tarihten, ödemenin
Kurumumuz hesaplarına aktarıldığı tarihe kadar geçen süre için gecikme zammı
hesaplanarak tahsil edilir.
İKİNCİ BÖLÜM
Mahsup ve Tecil
1. Mahsup
işlemleri
6183 sayılı
Kanunun 47. maddesinde mahsup işlemlerinin esasları belirlendiğinden Kurum
üniteleri tarafından gerek rızaen, gerekse cebren
tahsil olunan paraların mahsup işlemleri aşağıda açıklandığı şekilde
yapılacaktır.
1.1. Mahsup sıralaması
1) Borçlunun
aynı ünitede işlem gören birden fazla dosyasının bulunması halinde borçlu
istediği dosyaya ödeme yapabileceğinden, bu dosyalardaki borç türleri üzerinde
durulmayacaktır.
2) Seçilen
dosyadan yatırılan para, borçlu tarafından borç türü de seçilmişse, öncelikle
seçilen borç türünün aslına ve fer’ilerine (gecikme cezası
ve zammına); borç türü seçilmemişse, 5502 sayılı Kanunun 37. maddesinin üçüncü
fıkrasında yer alan sıralama dikkate alınarak borç aslı ve fer’ilerine
mahsup edilecektir.
3) Sıralamada
borç türlerine ilişkin gecikme cezası ve zamları da ilgili oldukları borç
türleri gibi düşünülecektir. Aynı borçlunun birden çok işyeri dosyasındaki
öncelikli olan borçları aynı borç türlerinden oluşmuşsa, bu kez en eski borca
ilişkin işyeri dosyasından başlamak suretiyle mahsup yapılacaktır.
1.2. Rızaen yapılan ödemelerde mahsup
Ödeme emri
gönderilmeden önce borçlunun borcuna karşılık yaptığı ödemeler, rızaen ödemelerdir. Yukarıda açıklanan esaslar
doğrultusunda dosya ve borç türü, ister borçlu tarafından, ister Kurumumuz
tarafından seçilmiş olsun, seçilen dosyaya tahsil edilen paranın mahsubu
aşağıdaki şekilde olacaktır:
Tahsil edilen
para, ödeme süresi başlamış, vadesi geçmemiş, dolayısıyla henüz gecikme zammı
doğmamış olan borçlara mahsup edilecektir.
Artan para
olursa ya da ödeme zamanı gelen ve vadesi geçmeyen alacak yoksa,
bu para, en eski borçtan başlanarak borç aslı ve gecikme zammına orantılı
olarak dağıtılacaktır. Dağıtım
Mahsup edilecek borç aslı veya
ferileri tutarı X Mahsubu yapılacak tutar Toplam borç tutar |
formülüne göre
yapılacaktır.
1.3. Cebri
tahsilatta mahsup
Ödeme emri
gönderilen bir borca karşılık yapılan her türlü tahsilat, cebri tahsilattır.
Dolayısıyla ödeme emri gönderilerek icra dosyası açıldıktan sonra, ister borçlu
tarafından bir para yatırılsın, isterse haciz veya satış sonucu bir para tahsil
edilmiş olsun, bu tahsilatın mahsubu cebri tahsilattaki mahsup esaslarına göre
yapılacaktır.
Cebri tahsilatta
tahsil olunan paradan ilk önce tahsil tarihine kadar yapılmış olan tüm icra
giderleri (posta, ilan ve satış masrafları, zor kullanma, nakil, ekspertiz, muhafaza, yediemin ücreti, bilirkişi ücretleri
vb) mahsup edilecektir.
Kurumumuz
borçlusunun takip kartından açılan birden çok icra takip dosyası varsa, borçlu
istediği icra dosyasına para yatırabilecek, paranın mahsubu seçilen dosyadaki
asıl ve feri borçlara orantılı olarak yapılacaktır. Seçilen icra dosyasındaki
borç tümüyle bitirilmeden diğerine geçilmeyecektir. Burada zamanaşımına
uğrayacak icra dosyasına öncelik tanınmasında zorunluluk bulunduğu göz önünde
tutulacaktır.
Kurumumuz borçlusu
tarafından icra dosyası seçilmeden para yatırılırsa veya haciz yoluyla bir para
tahsil olunursa, bu kez, ilk açılan takip dosyasından başlanılarak bu icra
dosyalarındaki asıl ve fer'i borçlara orantılı olarak mahsup yapılacak ve bu
dosyadaki borç tümüyle bitirilmeden ikinci takip dosyasına geçilmeyecektir.
Mahsup İşlemi
Mahsup edilecek borç aslı veya
ferileri tutarı X Mahsubu yapılacak tutar Toplam borç |
formülüne göre
yapılacaktır.
1.4. Tecilde
mahsup
6183 sayılı
Kanunun 48. maddesine göre yapılan taksitlendirmelerde, peşinat olarak
yatırılan ilk taksitin tamamen ödendiği (ödendiği gün dahil)
tarihe kadar asıl borca gecikme zammı tahakkuk ettirilecektir. İkinci taksit
ödemesinden başlanılarak, her taksit tutarı için (taksitler ödenirken) ödeme tarihine
kadar hesaplanacak tecil faizinin de tahsil edilmesi gerekmektedir.
Tecil faizi,
(a.n.t./36000) formülü ile hesaplanacaktır.
Bu formülde
kullanılan;
a: Aylık taksit
tutarını, (tecil faizsiz ve masrafsız)
n: Tecilin
başlangıcından o ayki taksitin ödendiği güne kadar geçen gün sayısını, (ilk
taksitin yatırıldığı gün dahil edilmez ve tecil faizi alınan taksitin ödendiği
gün dahil edilir.)
t: Yıllık tecil
faiz oranını,
ifade eder.
İcra
dosyalarındaki takip masrafları, peşinatın mahsubu sırasında öncelikle alınacak
olup peşinatın yetmemesi durumunda ilk taksit tutarının tamamlanması
istenilecektir. Ayrıca, gerek ikinci taksitin gerekse bundan sonraki
taksitlerin mahsubu sırasında takip masraflarına ayrıca mahsup yapılmayacaktır.
Taksit tutarlarının
tahsilini müteakip ödenen tecil faizleri doğrudan tecil faizine mahsup edilerek
ilgili hesaba alınacak, kalan para da borç aslı ve gecikme zammına orantılı
olarak mahsup edilecektir.
Tecil ve taksitlendirme işlemi şartlarına uyularak tüm taksitlerin
ödenerek bitirilmesini müteakip icra dosyaları infaz edilecektir.
1.5. Tecil
bozulduğunda mahsup işlemleri
Tecil ve
taksitlendirme işleminin şartlarına uygun olarak ödenip ödenmediği kontrol
edilerek taksitlendirme işleminin şartlarına uyulmaması halinde zaman
geçirilmeden taksitlendirmenin bozulması gerekmektedir.
Buna göre öncelikle, taksitlendirme işleminin bozulduğu tarihe kadar
ödenen tüm taksitlerin mahsubuna ilişkin işlemler (tecil faizinin
mahsubuna ilişkin işlemler dahil), muhasebe yönünden
ters işlem yapılarak iptal edilecektir.
İlk taksit
(peşinat) olarak ödenen taksit tutarının mahsup işleminde bir değişiklik
yapılmayacaktır. Dolayısıyla, borç tutarına gecikme zammı hesaplanarak mahsup
yapılmış olduğundan ve icra takip masraflarının tamamı kapatıldığından yapılan
mahsup işlemi iptal edilmeyecektir.
Taksit
bozulduğunda, gecikme zammının durduğu tarih olan ilk taksitin ödendiği
tarihten sonraki ilk günden başlayarak gecikme zammı işleyecektir. Ancak,
ödenen aylık taksitler (tecil faizsiz) ödeme tarihleri itibarıyla borç aslı ve
gecikme zammına orantılı olarak mahsup edilecektir.
Tecil ve
taksitlendirmenin bozulduğu tarihe kadar tahsil olunan tecil faizleri, taksite
bağlanan borç içindeki gecikme zammına isabet eden bölümü aşağıdaki şekilde hesaplanarak
irat kaydedildikten sonra, kalan tutarın tamamı da gecikme zammına mahsup
edilecek, böylece, tecilin bozulmasından sonraki mahsup işlemleri tümüyle
bitirilmiş olacak ve borçlunun son borç durumu belirlenecektir.
İrat
kaydedilecek tutar : |
Tecil
olunan gecikme zammı tutarı x Tahsil olunan tecil faizi toplamı |
Tecil olunan
toplam borç |
Gecikme zammına
mahsup edilecek tutar : Tahsil edilen tecil faizi –
İrat kaydedilen tecil faizi tutarı
formüllerine göre
yapılacaktır.
Tecil ve taksitlendirme
işleminin bozulduğu tarihten sonra yapılacak tahsilatlar, cebri tahsilatta
mahsup başlığı altında açıklanan yöntemlere göre mahsup edilerek, cari işlemler
doğrultusunda takibe devam edilecektir.
2. Tecil ve taksitlendirme işlemleri
6183
sayılı Kanunun 48. maddesinde; “Amme borcunun vadesinde ödenmesi veya haczin
tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya
çevrilmesi amme borçlusunu çok zor duruma düşürecekse, borçlu tarafından yazı
ile istenmiş ve teminat gösterilmiş olmak şartıyla, alacaklı amme idaresince
veya yetkili kılacağı makamlarca; amme alacağı 36 ayı geçmemek üzere ve faiz
alınarak tecil olunabilir.
Şu kadar ki,
amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri itibarıyla tecil edilen borçlarının
toplamı ellibin Yeni Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın
üzerindeki amme alacaklarının tecilinde, gösterilmesi zorunlu teminat tutarı ellibin Yeni Türk Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Bakanlar
Kurulu; bu tutarı on katına kadar artırmaya, yarısına kadar indirmeye, yeniden
kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı amme idareleri itibarıyla bu hadler
arasında farklı tutar belirlemeye yetkilidir.
Borcunun
tecilini talep eden ancak talepleri uygun görülmeyerek reddedilen borçlular,
söz konusu borçlarını reddin tebliği tarihinden itibaren idarece 30 güne kadar
verilebilecek ödeme süresi içinde ödedikleri takdirde bu amme alacağı ödendiği
tarihe kadar faiz alınmak suretiyle tecil olunur.
Tecil
salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olanlar, Devlete ait amme
alacaklarında ilgili vekiller, vilayet hususi idarelerine ait amme
alacaklarında valiler, belediyelere ait amme alacaklarında belediye
reisleridir.
Haciz yapılmışsa
mahcuz mal, değeri tutarınca teminat yerine geçer. Tecil edilen amme alacakları
ile ilgili olarak daha önce tatbik edilen ve borcun tamamını karşılayacak
değerde olan hacizler, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır ve buna isabet
eden teminat iade edilir. Ancak, mahcuz malların değeri tecil edilen borç
tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla olması halinde, tatbik edilen
hacizler, tecil şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan
tecilli borç tutarı mahcuz mal değerinin altına inmediği müddetçe kaldırılmaz.
Tecilli borca karşılık alınan teminat ise, tecil şartlarına uygun olarak
yapılan ödemeler neticesinde kalan tecilli borç tutarının zorunlu teminat
tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde kaldırılır.
Tecil
salahiyetini kullanacak ve bu salahiyeti devredecek olan makamlar; tecil
edilecek amme alacaklarını tür ve tutar olarak belirlemeye, amme borçlusunun
faaliyetine devam edip etmediğini esas alarak tecil edilecek alacakları tespit
etmeye, tecilde taksit zamanlarını ve diğer şartları tayin etmeye yetkilidir.
Tecil şartlarına
riayet edilmemesi, değerini kaybeden teminatın veya mahcuz malların
tamamlanmaması veya yerlerine başkalarının gösterilmemesi hallerinde amme
alacağı muaccel olur. Tecil edilen amme alacağının gecikme zammı tatbik
edilmeyen alacaklardan olması halinde, ödenen tecil faizleri iade veya mahsup
edilmez.”
hükmü yer almaktadır.
Buna
göre, 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi ile 5502 ve 5510 sayılı Kanunlarda
öngörülen hükümler doğrultusunda, Yönetim Kurulumuzun 05.12.2008 tarihli ve 2008/481
sayılı kararı ile “Sosyal Güvenlik Kurumu 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanunun 48. Maddesine Göre Yapılacak Tecil ve
Taksitlendirmelerin Usul ve Esasları” belirlenmiş olup, yürütülecek işlemler
aşağıda açıklanmıştır.
(2013/25 sayılı
Genelge ile 20.06.2013 tarihinde değiştirilen bölüm) 2.1. Tecil ve taksitlendirme yetki tutarları
a) Sosyal güvenlik merkezlerince takip edilen ve
1.500.000 TL’ye kadar olan Kurum alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesinde
sosyal güvenlik merkezlerinin müdürü,
b) 1.500.001- 3.000.000 TL arası Kurum alacaklarının
tecil ve taksitlendirilmesinde sosyal güvenlik il müdürü,
c) Büyükşehir belediyesi bulunan illerdeki sosyal
güvenlik il müdürleri 1.500.001 – 4.000.000 TL arası, Kurum alacaklarının tecil
ve taksitlendirilmesinde,
yetkilidir.
Ayrıca, bünyesinde icra takip, haciz ve satış
işlemlerinin yürütüldüğü sosyal güvenlik merkezi kurulmayan sosyal güvenlik il
müdürlüklerinde; büyükşehir belediyesi olan iller için 4.000.000 TL’ye kadar,
diğer illerde ise 3.000.000 TL’ye kadar olan borçların tecil ve taksitlendirme
yetkisini il müdürleri kullanmaya devam edecektir.
Büyükşehir belediyesi olan iller için 4.000.000
TL’yi, diğer iller için ise 3.000.000 TL’yi aşan tutarların tecil ve
taksitlendirme talepleri İhtilaflı Primler Daire Başkanlığına gönderilmekle
beraber söz konusu borç tutarları,
3.000.001- 4.500.000 TL arasında ise İhtilaflı
Primler Daire Başkanı,
4.500.001- 6.000.000 TL arasında ise Sigorta
Primleri Genel Müdürü,
6.000.001- 7.500.000 TL arasında ise Kurum Başkanı,
7.500.001 TL ve üzerinde ise Yönetim Kurulu,
tarafından
değerlendirilecektir.
Öte
yandan, söz konusu yetkilerin kullanılmasında borçlunun tahsilatla görevli o
ünitede (sosyal güvenlik il müdürlüğü ya da sosyal güvenlik merkezi bazında)
işlem gören tüm işyerlerinden kaynaklanan borçlarının, borç türü (sigorta
primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası vb.) bazında ayrı ayrı
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Örnek: İstanbul Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğüne bağlı sosyal güvenlik merkezlerinde işlem gören işyerlerinden
dolayı BH Ltd. Şti’nce,
Beşiktaş
Sosyal Güvenlik Merkezindeki işyerlerinden dolayı gecikme cezası ve zammı dahil 1.600.000 TL sigorta primi, 500.000 TL işsizlik
sigortası primi olmak üzere toplam 2.100.000 TL ve Fatih Sosyal Güvenlik
Merkezindeki işyerlerinden dolayı gecikme cezası ve zammı dahil 4.150.000 TL
sigorta primi, 450.000 TL işsizlik sigortası primi olmak üzere toplam 4.600.000
TL tutarındaki borcunun tecil ve taksitlendirilmesi için anılan sosyal güvenlik
merkezlerine yazılı talepte bulunulması halinde, söz konusu bu talepler borç
türü bazında değerlendirilerek;
Beşiktaş
Sosyal Güvenlik Merkezine olan 1.600.000 TL tutarındaki prim borcu için
İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce, 500.000 TL işsizlik sigortası prim
borcu için ise Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezince,
Fatih
Sosyal Güvenlik Merkezindeki işyerlerinden dolayı olan 4.150.000 TL sigorta
prim borcu için Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü İhtilaflı Primler Daire
Başkanlığınca, 450.000 TL işsizlik sigortası prim borcu için ise Fatih Sosyal
Güvenlik Merkezince,
karar alınarak tecil
ve taksitlendirme işlemi sonuçlandırılacaktır.
Tecil ve taksitlendirme işlemi borç türü bazında
yapılacak olmakla birlikte, borçlunun sosyal güvenlik il müdürlüğünde/sosyal güvenlik
merkezinde işlem gören icraya intikal etmiş ya da etmemiş, tecil ve
taksitlendirme talebinde bulunduğu tarihe kadar muaccel olmuş borçların
tamamının dikkate alınması gerekmektedir.(*)
2.2. Borçluların tecil ve taksitlendirme başvuruları
6183 sayılı
Kanunun 48. maddesine istinaden borçluların tecil ve taksitlendirme
taleplerinin “Tecil ve Taksitlendirme Talep Formu” (Ek: 1) ile işyerlerinin
işlem gördüğü ünitelere (sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik
merkezine) yapılması gerekmektedir.
Talep
formu ile birlikte borçlularca, “çok zor durum” halinin tespitine ilişkin
aşağıda açıklanan esaslara göre durumuna uyan “Mali Durum Bildirim Formu” (Ek:
2) veya “Serbest Muhasebeci Mali Müşavir veya Yeminli Mali Müşavirlerce
Düzenlenen Çok Zor Durum Halinin Tespitine İlişkin Rapor” (Ek: 3) ya da halka
açık olan şirketlerin Sermaye Piyasası Kuruluna verdikleri en son bilançonun
verilmesi gerekmektedir.
Tecil ve
taksitlendirme talebinde bulunan borçlularca Tecil ve Taksitlendirme Talep
Formu ve eki belgelerin tam ve eksiksiz olarak doldurulması gerekmekte olup,
istenilen bilgi ve belgelerin eksik olması halinde bunların tamamlanması
istenilecek, söz konusu eksikliklerin giderilmemesi halinde borçluların tecil
ve taksitlendirme talepleri reddedilecektir.
2.3. Borçlunun
çok zor durum halinin incelenmesi
6183
sayılı Kanunun 48. maddesi uyarınca amme borcunun vadesinde ödenmesi veya
haczin tatbiki veyahut haczolunmuş malların paraya
çevrilmesi borçluyu çok zor duruma düşürecekse, tecil ve taksitlendirme işlemi yapılabilmektedir.
Bu
bakımdan, yapılacak tecil ve taksitlendirme işlemlerinde borçlunun “çok zor
durum” halinin tespitinde;
“Kasa+Banka+Kısa
Vadeli Alacaklar / Kısa Vadeli Borçlar”
formülü sonucu
bulunacak oranın “
Rasyonun;
a) “
b) “
eşit taksitler
halinde ödenmesini sağlayacak şekilde söz konusu borçlar idarece ödeme planına
bağlanabilecektir.
Yukarıda
belirtilen süreler azami tecil ve taksitlendirme süreleri olup, tecil ve
taksitlendirmeye yetkili makamlarca daha az süreli tecil ve taksitlendirme
yapılabilecektir.
Yine, yukarıdaki
formüle göre yapılacak hesaplama sonucu bulunacak rasyonun
“
Ancak,
belirtilen formüle göre yapılacak likidite oranı hesaplamalarında virgülden
sonraki iki rakam dikkate alınacak ve herhangi bir yuvarlama işlemi
yapılmayacaktır.
Borçlunun “çok
zor durum” halinin tespitinde;
a) Tecile konu
borç toplamı, borç türü bazında 100.000 TL ve altında olan borçlular ile borç
miktarı üzerinde durulmaksızın kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler
(şirketleri hariç) için “çok zor durum” halinin tespitinde, “Mali Durum
Bildirim Formu” ile beyan edecekleri bilgiler esas alınacaktır.
b) Tecil ve
taksitlendirme başvurusunda bulunan borçluların herhangi bir borç türü bazında
tecile konu borçları toplamının 100.000 TL üzerinde olması durumunda, “çok zor
durum” halinin tespitinde;
1) Halka açık
olan şirketlerin Sermaye Piyasası Kuruluna verdikleri en son bilanço esas alınarak
likidite oranı Kurumca hesaplanacaktır.
2)
Bu bendin (1) nolu alt bendi dışında kalan borçlular
yönünden ise, 01.06.1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre ruhsat almış ve faaliyet
belgesine sahip serbest muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerce
yukarıdaki formüle göre hesaplanacak likidite oranına göre işlem yapılacaktır.
Borçların tecil
ve taksitlendirilmesinde borcun eşit taksitlerle ödenmesi esastır. Ancak,
borçlularca kademeli ödeme planında ısrar edilmesi ve ünitece borçlunun
taksitlerini eşit olarak ödeyemeyecek durumda olduğuna kanaat getirilmesi
halinde, en fazla ilk altı taksit, eşit taksitlere bölünmüş ödeme planındaki
taksit tutarının % 50 sinden az olmamak kaydıyla kademeli olarak tecil ve
taksitlendirilebilecektir.
2.3.1. Kamu
kurum ve kuruluşları, belediyeler ve 100.000 TL ve altında borçlu olanlar için
çok zor durum halinin tespiti
Kurumumuza
olan borçlarının tecil ve taksitlendirilmesi talebinde bulunan ve tecile konu
borç toplamı borç türü bazında 100.000 TL ve altında olan borçlular ile borç
miktarı üzerinde durulmaksızın kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler
(şirketleri hariç) için “çok zor durum” halinin tespiti, başvuru tarihi
itibarıyla düzenleyecekleri “Mali Durum Bildirim Formu” esas alınarak
yapılacaktır.
Mali Durum
Bildirim Formunda beyan edilen bilgilere istinaden, “Kasa+Banka+Kısa Vadeli
Alacaklar / Kısa Vadeli Borçlar” formülüne göre Kurumca hesaplanacak rasyo değeri “
Örnek-1: AA Ltd. Şti.’nin 15.12.2008 tarihi itibarıyla muaccel olmuş (ödeme
vadesi geçmiş) 30.000 TL sigorta primi ve 50.000 TL gecikme cezası ve zammından
oluşan toplam 80.000 TL borcu için, 15.12.2008 tarihinde Kurumumuza başvurduğu
ve başvuru tarihi itibarıyla ibraz ettiği Mali Durum Bildirim Formundaki kasa,
banka, kısa vadeli alacaklar ve kısa vadeli borçlara ilişkin verilerin,
Kasa |
= |
20.250 |
TL |
Banka |
= |
0,00 |
TL |
Kısa Vadeli Alacaklar |
= |
10.390 |
TL |
Kısa Vadeli Borçlar |
= |
85.750 |
TL |
olduğu
varsayıldığında;
Kasa+Banka+Kısa Vadeli Alacaklar |
Kısa Vadeli Borçlar |
formülüne göre aşağıdaki
hesaplama yapılarak,
20.250 +
10.390 |
= |
30.640 |
= |
0,35731 |
85.750 |
85.750 |
likidite oranı 0,35
(virgülden sonraki iki rakam dikkate alınmıştır) bulunacak ve söz konusu oran
“2,00”in altında olduğu için borçlunun çok zor durumda olduğu kabul
edilecektir.
Örnek-2: ABC
Belediye Başkanlığı tarafından, 02.12.2008 tarihi itibarıyla gecikme cezası ve
zammı dahil 290.000 TL sigorta primi, 32.000 TL
işsizlik sigortası primi, 2.560 TL idari para cezası olmak üzere toplam 324.560
TL tutarındaki borcunun tecil ve taksitlendirilmesi talebinde bulunulmuştur.
Taksitlendirme başvuru tarihi itibarıyla ibraz ettiği Mali Durum Bildirim
Formundaki kasa, banka, kısa vadeli alacaklar ve kısa vadeli borçlara ilişkin
verilerinin,
Kasa |
= |
120.000 |
TL |
Banka |
= |
3.617 |
TL |
Kısa Vadeli Alacaklar |
= |
139.025 |
TL |
Kısa Vadeli Borçlar |
= |
405.500 |
TL |
olduğu
varsayıldığında;
Kasa+Banka+Kısa Vadeli Alacaklar |
Kısa Vadeli Borçlar |
formülüne göre ilgili
ünitece aşağıdaki hesaplama yapılarak,
20.000 +
3.617+ 139.025 |
= |
262.642 |
= |
0,64769 |
405.500 |
405.500 |
oranı bulunacaktır.
Yapılan
hesaplamada, 0,64 olarak bulunan değer “2,00”’den küçük olduğundan, anılan
belediyenin çok zor durum halinin bulunduğu kabul edilecektir.
Görüldüğü gibi,
tecil ve taksitlendirmeye konu borç miktarı 100.000 TL’nin üzerinde olmakla
birlikte borçlunun belediye tüzel kişiliği olması nedeniyle çok zor durum
halinin tespiti Mali Durum Bildirim Formundaki bilgilere göre Kurum tarafından
hesaplanmıştır.
Örnek-3: ŞS Yardımlaşma
Derneğinin 28.11.2008 tarihi itibarıyla ünitemize olan 22.200 TL işsizlik
sigortası primi ve 14.390 TL gecikme cezası ve zammından oluşan toplam 36.590
TL borcunun taksitlendirilmesi için başvuruda bulunduğu ve taksitlendirme
başvuru tarihi itibarıyla ibraz ettiği Mali Durum Bildirim Formundaki kasa,
banka, kısa vadeli alacaklar ve kısa vadeli borçlara ilişkin verilerin,
Kasa |
= |
56.250 |
TL |
Banka |
= |
40.617 |
TL |
Kısa Vadeli
Alacaklar |
= |
12.025
|
TL |
Kısa Vadeli
Borçlar |
= |
53.909 |
TL |
olduğu
varsayıldığında;
Kasa+Banka+Kısa Vadeli Alacaklar |
Kısa Vadeli Borçlar |
formülüne göre aşağıdaki
hesaplama yapıldığında,
56.250 + 40.617 + 12.025 |
= |
108.892 |
= |
2,01992 |
53.909 |
53.909 |
oranı bulunacaktır.
Yapılan
hesaplamada, 2,01 olarak bulunan değer “
Kamu
kurum ve kuruluşları ile belediyeler ifadesinden, 10.12.2003 tarihli ve 5018
sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde belirtilen kamu idareleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri ile
bunların bağlı idare, ortaklık, müessese ve işletmeleri ile bunların ödenmiş
sermayesinin %50’sinden fazlasına sahip oldukları ortaklık ve işletmelerden,
Türk Ticaret Kanununa tabi olmayanlarla özel kanunlarına göre personel
çalıştıran diğer kamu kurumları ile il özel idaresi, belediyeler ve bağlı
kuruluşlar anlaşılarak işlem yapılacaktır.
2.3.2. Tecile konu borç toplamı 100.000 TL’nin
üzerinde olan borçlular için çok zor durum halinin tespiti
2.3.2.1. Halka açık olan şirketlerin “çok zor durum”
halinin tespit edilmesi
Sermaye Piyasası
Kurulu mevzuatı gereği halka açık ve borsada işlem gören şirketler, üçer aylık
dönemler itibarıyla mali tablolarını oluşturmak ve yayınlamak zorunda
olduklarından, söz konusu şirketlerin Sermaye Piyasası Kuruluna verdikleri en
son mali tablodaki (bilançodaki) veriler esas alınmak suretiyle çok zor durum
halinin tespitine ilişkin hesaplama Kurumca yapılacaktır.
Diğer taraftan,
halka açık şirketlerden olmakla birlikte borç miktarı 100.000 TL’nin altında
olan şirketlerin çok zor durum hali yukarıda belirtildiği gibi Mali Durum
Bildirim Formu ile beyan edecekleri bilgilere istinaden Kurumca tespit
edilecektir.
2.3.2.2. Tecil ve taksitlendirmeye konu borcu
100.000 TL’nin üzerinde olan diğer borçluların “çok zor durum” halinin tespiti
Kurumumuza
olan borçlarının tecil ve taksitlendirilmesi talebinde bulunan ve tecile konu
borç toplamı, borç türü bazında 100.000 TL’nin üzerinde olan borçluların “çok
zor durum” hali; Kasa+Banka+Kısa Vadeli Alacaklar/Kısa Vadeli Borçlar”
formülüne göre 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununa göre ruhsat almış ve faaliyet belgesine sahip serbest
muhasebeci mali müşavir ve yeminli mali müşavirlerce tespit edilecektir.
3568
sayılı Kanuna göre ruhsat almış olan meslek mensuplarından serbest muhasebeci
mali müşavir ve yeminli mali müşavirler, “Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler
veya Yeminli Mali Müşavirler Tarafından Düzenlenen Çok Zor Durum Halinin
Tespitine İlişkin Rapor” örneğine uygun olarak düzenleyecekleri, talep
tarihinden en çok 3 ay öncesine ait rapora, ruhsat belgeleri ile bağlı
bulundukları meslek odalarından alınmış faaliyet belgesini ve yaptıkları
hesaplamalara esas olan belgelerin fotokopilerini de ekleyeceklerdir.
Örnek-4: SG
Ltd. Şti. tarafından gecikme cezası ve zammı dahil
109.000 TL sigorta primi, 22.000 TL işsizlik sigortası primi ve 1.560 TL idari
para cezasından oluşan toplam 132.560 TL tutarındaki borcun taksitlendirilmesi
talebinde bulunulması halinde, sigorta primi borcu 100.000 TL’nin üzerinde
olduğundan yetkili meslek mensubu tarafından düzenlenmiş raporda belirtilen rasyoya göre işlem yapılacaktır.
Borçluların “çok
zor durum” halinin belirlenmesine ilişkin oranlarının hesaplanması, Kurumumuza
ibraz edilen mali durum bildirim formlarında yer alan bilgilere veya meslek
mensuplarınca düzenlenen raporlara göre yapılacak olmakla birlikte, ihbar, şikayet veya bariz bir şüphe olması durumunda, Kurumun
denetim ve kontrolle görevli memurları vasıtasıyla formda/raporda yer alan
bilgilerin doğru olup olmadığı yönünde gerekli inceleme yaptırılacaktır.
Yapılacak olan bu inceleme sonucunda,
oranların hesaplanmasına esas olan bilgilerin doğru olmadığının anlaşılması
halinde, tecil ve taksitlendirme işlemi bozulacak, yanıltıcı rapor düzenlediği
tespit edilen meslek mensuplarının düzenleyeceği başkaca raporlara da itibar edilmeyerek
konu hakkında ayrıca ilgili meslek odasına ihbarda bulunulacaktır.
2.4. İlk taksitin ödenmesi, tecil ve
taksitlendirmenin başlaması
Tecil ve
taksitlendirme, talep edilen taksit sayısına göre hesaplanan ilk taksit
tutarının tamamının ödenildiği tarihte başlar.
Örnek-1: A
Ltd. Şti. tarafından, 15.12.2008 tarihinde ünitemize 55.000 TL sigorta primi,
20.000 TL gecikme cezası ve zammından oluşan toplam 75.000 TL tutarındaki
borcunun 10 ay süre ile tecil ve taksitlendirilmesi için başvuruda bulunularak,
ilk taksit tutarına mahsuben 15.12.2008 tarihinde 2.500 TL, 22.12.2008
tarihinde de 5.000 TL ödenmesi halinde ilk taksit tutarının tamamının ödendiği
(22.12.2008) tarih, tecil ve taksitlendirme tarihi olarak kabul edilecektir.
Örnek-2: KY
Ltd. Şti. tarafından ünitemize toplam 240.000 TL tutarındaki sigorta primi,
gecikme cezası ve zammından oluşan borcunun 17.12.2008 tarihinde 24 ay kademeli
olarak taksitlendirilmesi talebinde bulunulmuş, ancak ilk taksite mahsuben
17.12.2008 tarihinde 2.000 TL, 25.12.2008 tarihinde 3.000 TL olmak üzere
değişik tarihlerde toplam 5.000 TL ödenmiş ise; tecil tarihi, ilk taksitin
tamamlandığı 25.12.2008 tarihi olarak kabul edilecektir.
2.5. Tecil ve
taksitlendirme süresi ve kademeli taksitlendirme
Tecil ve
taksitlendirme talebinde bulunan borçlunun “çok zor durum” halinin incelemesi
sonucu bulunan rasyo değerine göre tecil ve
taksitlendirmeye konu borçlar azami 30 veya 36 aya kadar
taksitlendirilebilecektir. Borçluların, 36 ayı aşan ya da talepte bulunulan
borç türüne ilişkin borcun sadece icraya intikal eden kısmının tecil ve
taksitlendirilmesi talepleri kabul edilmeyecektir.
Yine, söz konusu
tecil ve taksitlendirme süreleri azami süreler olup, tecile yetkili makamlarca
borç tutarına bakılarak, borçlunun zor durumuna, borçlarının ödenmesi
hususundaki iyi niyetine ve daha önce yapılan tecil ve taksitlendirmelerde
borcun ödenip ödenmediği gibi hususlara bakılarak azami taksitlendirme süreleri
kadar borçların tecil ve taksitlendirilmesi yapılabilecektir. Ancak, tecile
yetkili makamlarca borcun azami taksitlendirme sürelerinden daha az bir sürede
ödenebileceğine kanaat getirilmesi halinde bu sürelerden daha az süreli
taksitlendirme işlemi yapılabilecektir.
Borçların tecil ve
taksitlendirilmesinde borcun eşit taksitlerle ödenmesi esastır. Ancak,
borçlularca kademeli ödeme planında ısrar edilmesi ve ünitece borçlunun
taksitlerini eşit olarak ödeyemeyecek durumda olduğuna kanaat getirilmesi
halinde, en fazla ilk altı taksit, eşit taksitlere bölünmüş ödeme planındaki
taksit tutarının %
Buna göre, borçlularca kademeli
taksit talebinde bulunulması durumunda, en fazla başlangıçtaki altı aya ait
taksit tutarları tecil ve taksitlendirmeye konu toplam borç tutarının, tecile
yetkili makamca uygun görülen taksit sayısına bölünmesi suretiyle bulunacak
tutarın %50’sinden az olmamak kaydıyla hesaplanacaktır. (Talep edilmesi halinde
düşük taksit tutarları %50’nin üzerinde de olabilecektir.) Daha sonraki aylara
ait taksit tutarları ise geriye kalan borç miktarının kalan taksit sayısına
bölünmesi suretiyle eşit olarak hesaplanacaktır.
Örnek-1: HS
Belediye Başkanlığının, 120.000 TL tutarındaki sigorta primi, gecikme cezası ve
zammından oluşan borçlarının, ilk 6 ayı için (%50’den az olmamak kaydıyla)
düşük olmak üzere, 12 ay kademeli tecil ve taksitlendirme talebinde bulunduğu
ve Mali Durum Bildirim Formu ile beyan edilen bilgilere istinaden rasyonun 1,85 olduğu varsayıldığında, ödeme planı aşağıda
gösterildiği şekilde düzenlenecek ve tecil faiziyle birlikte ödenecektir.
1. TAKSİT 5.000 TL 7. TAKSİT 15.000 TL
2. TAKSİT 5.000 TL 8. TAKSİT 15.000 TL
3. TAKSİT 5.000 TL 9. TAKSİT 15.000 TL
4. TAKSİT 5.000 TL 10.TAKSİT 15.000 TL
5. TAKSİT 5.000 TL 11.TAKSİT 15.000 TL
6. TAKSİT 5.000 TL 12.TAKSİT 15.000 TL
Örnek-2:
ZRH A.Ş.’nin 31.12.2008 tarihi itibarıyla 200.000 TL
sigorta primi ve 160.000 TL gecikme cezası ve zammından oluşan toplam 360.000
TL borcu için, 31.12.2008 tarihinde ilk 6 aya ilişkin taksit tutarı aylık 7.500
TL olmak üzere, toplam 24 ay kademeli tecil ve taksitlendirme talebinde
bulunduğu ve başvuru tarihi itibarıyla Serbest Muhasebeci Mali Müşavirce
düzenlenen raporda belirtilen rasyonun “
1.TAKSİT 7.500 TL 13. TAKSİT 17.500 TL
2.TAKSİT 7.500 TL 14. TAKSİT 17.500
TL
3.TAKSİT 7.500 TL 15. TAKSİT 17.500
TL
4.TAKSİT 7.500 TL 16. TAKSİT 17.500
TL
5.TAKSİT 7.500 TL 17. TAKSİT 17.500
TL
6.TAKSİT 7.500 TL 18. TAKSİT 17.500
TL
7.TAKSİT 17.500 TL 19. TAKSİT 17.500 TL
8.TAKSİT 17.500 TL 20. TAKSİT 17.500 TL
9.TAKSİT 17.500 TL 21. TAKSİT 17.500 TL
10.TAKSİT 17.500 TL 22. TAKSİT 17.500 TL
11.TAKSİT 17.500 TL 23. TAKSİT 17.500 TL
12.TAKSİT 17.500 TL 24. TAKSİT 17.500 TL
Örnek-3: AG Ltd. Şti’nce
30.12.2008 tarihi itibarıyla Muğla Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne 720.000 TL
sigorta primi, gecikme cezası ve zammından oluşan borcu için ilk 6 aylık taksit
tutarı kademeli olmak üzere 36 ay tecil ve taksitlendirme talebinde
bulunulmuştur. Başvuru tarihi itibarıyla yeminli mali müşavirce düzenlenen
raporda belirtilen rasyonun 1,50 olduğu
varsayıldığında, ödeme planı aşağıdaki şekilde düzenlenecek ve tecil faiziyle
birlikte ödenecektir.
1.TAKSİT 10.000 TL 13. TAKSİT 22.000 TL 25.TAKSİT 22.000 TL
2.TAKSİT 10.000 TL 14. TAKSİT 22.000 TL 26.TAKSİT 22.000 TL
3.TAKSİT 10.000 TL 15. TAKSİT 22.000 TL 27.TAKSİT 22.000 TL
4.TAKSİT 10.000 TL 16. TAKSİT 22.000 TL 28.TAKSİT 22.000 TL
5.TAKSİT 10.000 TL 17. TAKSİT 22.000 TL 29.TAKSİT 22.000 TL
6.TAKSİT 10.000 TL 18. TAKSİT 22.000 TL 30.TAKSİT 22.000 TL
7.TAKSİT 22.000 TL 19. TAKSİT 22.000 TL 31.TAKSİT 22.000 TL
8.TAKSİT 22.000 TL 20. TAKSİT 22.000 TL 32.TAKSİT 22.000 TL
9.TAKSİT 22.000 TL 21. TAKSİT 22.000 TL 33.TAKSİT 22.000 TL
10.TAKSİT 22.000 TL 22. TAKSİT 22.000 TL 34.TAKSİT 22.000 TL
11.TAKSİT 22.000 TL 23. TAKSİT 22.000 TL 35.TAKSİT 22.000 TL
12.TAKSİT 22.000 TL 24. TAKSİT 22.000 TL 36.TAKSİT 22.000 TL
2.6. Tecil ve
taksitlendirmenin değerlendirilmesi, ödeme planının düzenlenmesi ve
taksitlendirme komisyonunun karar alması
Tecil ve taksitlendirmenin yapılıp
yapılmaması hususunda tecile yetkili makamlar tam yetkiye sahiptir. Tecile
yetkili makamlarca tecil ve taksitlendirme talepleri değerlendirilirken, borçlunun
öteden beri borçlarını ödemede iyi niyetli olup olmadığına bakılacaktır.
Borçlunun tecil talep tarihi ile tecilin yapıldığı tarih arasında geçen sürede
ilk taksit ve devam eden taksitlerle cari ay borçlarını ödemesi iyi niyetinin
bir delili olarak algılanacaktır.
Tecil ve taksitlendirmeyi yapacak makamlar, usul ve esaslara göre tayin
ettikleri taksitlendirme şartlarını belirleyeceklerdir. Tayin edilen şartların
borçlu tarafından kabul edilmesi esastır. Borçlu tecil ve taksitlendirme
şartlarını kabul ettiğini yazılı olarak ilgili makama bildirebileceği gibi,
tecil ve taksitlendirmenin kabul edilmesine ilişkin yazının Ünitede kalan
nüshasını imzalamasıyla da yapabilecektir. Borçlu tarafından tecil ve
taksitlendirme şartları kabul edilmediği takdirde tecil ve taksitlendirme
yapılmayacaktır.
Buna
göre; sosyal güvenlik merkezlerince takip edilen 1.000.000 TL’na
kadar olan Kurum alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesinde yetkili olan
sosyal güvenlik merkezlerince tecil ve taksitlendirme işlemi icra memuru, şef/yetkili
memur, (varsa icra servisinin bağlı bulunduğu müdür yardımcısı) merkez
müdüründen oluşan komisyon tarafından (Ek:
4/a), sosyal güvenlik il müdürünün yetkili olduğu 1.000.001- 2.000.000
TL arası Kurum alacaklarının tecil ve taksitlendirme işleminde icra memuru,
şef/yetkili memur, merkez müdürü, il müdür yardımcısı ve il müdüründen oluşan
komisyon tarafından karara (Ek :4/b) bağlanır. Tecil ve taksitlendirme
komisyon kararları her yıl birden başlamak üzere numaralandırılır ve 3 nüsha düzenlenir.
Birinci nüshası icra takip dosyasına takılır, ikinci nüshası ilgili servise
gönderilir. Üçüncü nüshası ise ayrı dosyada sıra numarasına göre klase edilir. Karar numaraları karar kayıt defterinden
izlenir.
Yapılan
tecil ve taksitlendirme işlemi sonuçlandıktan sonra örneği (Ek: 5) de yer alan yazı
kullanılarak ödeme planı ile birlikte borçluya tebliğ edilir.
2.7. Teminat ve teminat aranılmayacak durumlar
Borçludan
teminat alınması 6183 sayılı Kanunun 48. maddesinde sayılan tecil şartları
arasındadır. Ancak, söz konusu maddeye 5766 sayılı Kanunla eklenen ikinci
fıkrada, "Şu kadar ki, amme borçlusunun alacaklı tahsil daireleri
itibarıyla tecil edilen borçlarının toplamı ellibin
Türk Lirasını (bu tutar dahil) aşmadığı takdirde
teminat şartı aranılmaz. Bu tutarın üzerindeki amme alacaklarının tecilinde,
gösterilmesi zorunlu teminat tutarı ellibin Türk
Lirasını aşan kısmın yarısıdır. Bakanlar Kurulu; bu tutarı on katına kadar
artırmaya, yarısına kadar indirmeye, yeniden kanuni tutarına getirmeye ve alacaklı
amme idareleri itibarıyla bu hadler arasında farklı tutar belirlemeye
yetkilidir." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre,
borçlunun tecil ve taksitlendirmeye konu borç toplamının 50.000 Türk Lirasını
(bu tutar dahil) aşmaması şartıyla tecil edilecek
borçlar için teminat aranılmayacaktır.
Teminat
aranılmaksızın yapılacak tecil ve taksitlendirmelerde 50.000 Türk Lirası
sınırı, işyeri ve borç türüne bakılmaksızın borçlunun veya işverenin alacaklı
Kurum ünitesine olan borç toplamı esas alınarak belirlenir.
Örnek-1: Eskişehir
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde işlem gören A.Y. Ltd. Şti.’nin
ünitede tescilli 2 ayrı işyerinden dolayı 15.12.2008 tarihi itibarıyla birinci
işyerinden Kurumumuza olan 25.000 TL sigorta primi, ikinci işyerinden dolayı
20.000 TL işsizlik sigortası primi ve bunlara ilişkin gecikme cezası ve
zammından oluşan toplam 45.000 TL tutarındaki borcunun 36 ay süre ile tecil ve
taksitlendirilmesi için başvuruda bulunması durumunda, işyeri ve borç türüne
bakılmaksızın borç toplamı 50.000 TL’nın altında olduğundan
herhangi bir teminat istenilmeksizin Kurum alacağı tecil ve
taksitlendirilebilecektir. Ancak, bu borçlunun üçüncü bir
işyerinden dolayı ayrıca 15.000 TL tutarında idari para cezası ve gecikme
cezası ve zammından oluşan borcunun bulunması durumunda toplam borç tutarı
50.000 TL’nı aştığı için aşan kısmın yarısı (10.000/2
) 5.000 TL kadar teminat istenilecektir.
Örnek- 2: S.S. Ltd.
Şti.’nin Eskişehir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde
tescilli işyerlerinin borcu 40.000 TL, Bursa Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde
tescilli işyerlerinin borcu 35.000 TL, Bilecik Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünde
tescilli işyerlerinin borcu 25.000 TL olmak üzere, Kuruma toplam 100.000 TL
borcu olmakla birlikte, her bir il müdürlüğüne olan borçların toplamı ayrı ayrı
50.000 TL’nin altında kaldığı için ilgili il müdürlüklerince herhangi bir
teminat aranılmaksızın tecil ve taksitlendirme işlemi yapılabilecektir.
Yine, 48.
maddeye eklenen ikinci fıkra hükmü uyarınca, tecil ve taksitlendirilecek Kurum
alacaklarının toplam tutarının 50.000 Türk Lirasını aşması durumunda
gösterilmesi zorunlu olan teminat tutarı 50.000 Türk Lirasını aşan kısmın
yarısı kadar olacaktır.
Örnek-3: KS AŞ.’nin, İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne bağlı Bakırköy
Sosyal Güvenlik Merkezinde tescilli işyerlerinin borcu 32.000 TL, Fatih Sosyal
Güvenlik Merkezinde tescilli işyerlerinin borcu 45.000 TL, Pendik Sosyal
Güvenlik Merkezinde tescilli işyerlerinin borcu 100.000 TL olmak üzere, anılan
il müdürlüğüne toplam 177.000 TL borcu olmakla birlikte, Bakırköy ve Fatih
Sosyal Güvenlik Merkezine olan borçların ünite bazında her biri 50.000 TL’nin
altında kaldığı için anılan Sosyal Güvenlik Merkezlerince herhangi bir teminat
aranılmaksızın tecil ve taksitlendirme işlemi yapılabilecektir. Ancak, Pendik
Sosyal Güvenlik Merkezine 100.000 TL borcu bulunması nedeniyle teminat
aranılmayacak tutar olan borcun 50.000 TL’nı aşan
kısmı için (50.000/2) 25.000 TL tutarında teminat alınacaktır.
Örnek-4: EC Ltd. Şti.’nin Rüzgarlı Sosyal Güvenlik Merkezine olan 35.000 TL sigorta
primi, 20.000 TL işsizlik sigortası primi, 5.000 TL idari para cezası ve
gecikme cezası zammından oluşan toplam 60.000 TL tutarındaki borcunun 18 ay
süre ile tecil ve taksitlendirilmesi için başvuruda bulunması halinde, tecil ve
taksitlendirme talebinin kabul edilebilmesi için toplam borcun 50.000 TL’yi
aşan kısmının (60.000-50.000 = 10.000 ) yarısı kadar (10.000/2 ) 5.000 TL
teminat göstermesi gerekmektedir.
Teminat aranılmaksızın
yapılacak tecil ve taksitlendirmelere ilişkin olarak belirlenen 50.000 Türk Lirası
tutarındaki sınır, tecil ve taksitlendirilen borçların toplamı esas alınarak
uygulanacağından, borçlunun tecil ve taksitlendirilen ve tecil şartlarına uygun
olarak ödeme yaptığı borçları için bu sınır dikkate alınmış ise yeni tecil ve
taksitlendirme taleplerinde daha önce tecil edilmiş borç tutarı ile talepte
bulunulan borç tutarının toplamı dikkate alınır.
Örnek-5: ŞK Ltd. Şti.’nin Denizli Sosyal
Güvenlik İl Müdürlüğüne olan toplam 60.000 TL tutarındaki borcu 5.000 TL
değerinde teminat alınarak 20 ay süre ile tecil ve taksitlendirilmiş iken daha
sonraki bir tarihte tahakkuk eden 12.000 TL tutarındaki idari para cezası
borcunun ayrıca tecil ve taksitlendirilebilmesi için toplam borcun 50.000 TL’yi
aşan kısmının (72.000 –50.000 = 22.000 ) yarısı kadar (22.000/2) 11.000 TL
teminat göstermesi gerekmektedir. (5.000 TL’lik teminat daha önce
alındığından 6.000 TL ek teminat istenilecektir.)
Örnek- 6: ŞP Ltd. Şti.’nin
Artvin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne olan toplam 49.990 TL tutarındaki sigorta
primi, gecikme cezası ve zammı borcu teminat alınmaksızın 15 ay süre ile tecil
ve taksitlendirilmiştir. Borçlu tarafından 16.010 TL cari ay sigorta
primlerinin de taksitlendirmeye dahil edilmesinin
talebi halinde bu defa toplam borcun 50.000 TL’yi aşan kısmının (66.000–50.000
= 16.000 ) yarısı kadar (16.000/2) 8.000 TL teminat göstermesi gerekmektedir.
Kurumumuz
alacakları teminat aranılmaksızın tecil ve taksitlendirilmiş olmakla birlikte,
tecil ve taksitlendirme şartlarına uygun ödeme yapılmaması nedeniyle tecil ve
taksitlendirme işlemi bozulmuş ise, borçlunun teminatsız tecil ve
taksitlendirme uygulamasından yararlanmadığı, başka bir tecil ve
taksitlendirilmiş borcu bulunmadığı takdirde, 50.000 Türk Lirası tutarındaki
teminatsız tecil ve taksitlendirme uygulamasından tekrar yararlandırılır.
Örnek-7:
PD Ltd. Şti.’nin Nevşehir Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğüne olan toplam 30.000 TL tutarındaki borcu teminat alınmaksızın 12 ay
süre ile tecil ve taksitlendirilmiş olmakla birlikte, taksitlerin ödenmemesi
nedeniyle tecil ve taksitlendirme işlemi bozulmuştur. Borçlu şirket tarafından
taksitlendirme işleminin bozulmasından sonra bu defa toplam 45.000 TL borç için
tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulması durumunda üniteye olan borcu
50.000 TL’den az olduğu için anılan şirketin borcu, diğer şartların da
sağlanması kaydıyla herhangi bir teminat istenilmeksizin yeniden tecil ve
taksitlendirilebilecektir.
Tecil ve taksitlendirilen
borç toplamının 50.000 TL’den fazla olması ve tecil şartlarına uygun taksit
ödemeleri devam ettiği sürece borçlu tarafından başkaca borçları için yeni
tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulduğunda, daha önce tecil edilmiş
borçların 50.000 TL’ye kadar olan kısmı için teminat aranılmamış olması
nedeniyle, tecil ve taksitlendirilmesi talep edilen borcun yarısı değerinde
teminat gösterilmesi istenilecektir.
Örnek-8: SÇ Ltd. Şti.’nin Tokat Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne olan 60.000 TL
tutarındaki işsizlik sigortası primi, gecikme cezası ve zammından oluşan
borcuna karşılık 5.000 TL değerinde teminat alınarak 16 ay süre ile tecil ve
taksitlendirilen borçlarından başka 100.000 TL tutarındaki sigorta primi,
gecikme cezası ve zammından oluşan borcunun da tecil ve taksitlendirilmesi
talebinde bulunması halinde, yeni tecile konu borç toplamı olan 100.000 TL’nin
yarısı kadar (100.000/2) 50.000 TL teminat gösterilmesi gerekmektedir.
2.8. Teminat
olarak gösterilen taşınır ve taşınmazların değer tespitlerinin yapılması
Tecil ve
taksitlendirme işlemlerinde teminat olarak taşınmaz gösterilmiş ise değer
tespitlerinde;
a) Ekspertiz
Raporu Yönergesi hükümleri çerçevesinde Kurum teknik elemanlarınca düzenlenen
raporlar,
b) Sermaye
piyasası mevzuatı çerçevesinde yetkilendirilmiş değerleme uzmanları veya
değerleme şirketleri tarafından düzenlenen raporlar,
c) Ticaret, Sanayi
ve Deniz Ticaret Odaları ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları veya bunların bağlı
olduğu Birlik yönetimlerince bilirkişilik, eksperlik
ve hakemlik yapma yetkisi verilenler tarafından düzenlenen raporlar,
ç) Bankalar ve
sigorta şirketleri tarafından yaptırılan değer tespitine ilişkin raporlar,
d) Hukuk
mahkemelerince tayin edilmiş bilirkişilerce düzenlenen raporlar,
esas alınır.
Yukarıdaki
fıkranın (a) ve (d) bentlerinde belirtilenler hariç olmak üzere diğer
bentlerinde sayılan şekilde değer tespitine ilişkin düzenlenen raporlarda,
rapor düzenleyen ekspertiz veya bilirkişilerin yetki
veya ruhsat belgelerinin rapora eklenmesi zorunludur.
Gösterilen
teminat taşınır ise, öncelikle icra memurunca değer tespiti yapılır. Taşınırın
niteliğine göre bu servislerce ya da ünite amirince gerek görülmesi halinde
bilirkişilere değer biçtirilir ya da ilgili meslek ve esnaf odalarından görüş
alınır veya emsal malların piyasa araştırması yaptırılır.
Kurum
alacaklarına karşılık öncelikle, üzerinde başka idareler ile gerçek veya tüzel
kişilerin haciz, ipotek, rehin gibi kısıtlayıcı takyidatları
bulunmayan ve satış kabiliyeti olan mallar teminat olarak alınır.
Borçlunun
yukarıda belirtilen nitelikte takyidatsız mallarının
bulunmaması ve borçlu tarafından teminat olarak gösterilen mallar üzerinde
ipotek, rehin, haciz gibi takyidatların bulunması
halinde, tecil ve taksitlendirmeye konu alacağın güncel değeri ile birlikte
diğer güncel takyidat değerleri toplamının, teminatın
tespit edilen değerini aşmaması halinde teminat olarak kabul edilebilir.
Buna
göre, tecil ve taksitlendirme işleminde Kurum alacağına karşılık teminat olarak
gösterilen malların değer tespiti için düzenlenen bilirkişi raporlarındaki
değer tespiti yapılan malın niteliği, özellikleri, satış kabiliyeti, birim değeri,
gayrimenkul ise konumu, kullanım alanı, tapu bilgileri, üzerinde işgal veya
tapuya şerh edilmemiş yapıların bulunup bulunmadığı gibi imar durumunu
belirleyici hususlar ile piyasa analizleri, inşaat özellikleri ve diğer
faktörlerin yer alıp almadığına dikkat edilecek, ayrıntılı olarak düzenlenmemiş
yalnızca değerini belirtir şekilde düzenlenen ve bilirkişinin uzmanlık alanına
girmeyen raporlara itibar edilmeyecektir.
Bu nedenle,
gayrimenkullerin değer tespitine ilişkin bilirkişi raporlarında önerilen hususlarda
tereddüt veya şüpheye düşülmesi halinde, yeniden başka bir bilirkişi raporu
düzenlenmesi istenebileceği gibi, gerek görüldüğü durumlarda değer tespiti
yapılmış olan gayrimenkulleri yerinde görüp incelenmek suretiyle Kurum
Ekspertiz Yönergesine göre Kurum teknik elemanlarına da değer tespiti
yaptırılmak suretiyle işlem yapılacaktır.
Öte yandan,
yapılacak tecil ve taksitlendirme işleminde borçlulardan teminat olarak
öncelikle 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde sayılan kıymetlerden paraya
çevrilmesi kolay olan nakit niteliğindeki kıymetler, banka teminat mektubu,
hazine bonosu ve devlet tahvili gibi teminatların alınmasına gayret
gösterilecektir.
Ancak,
borçlularca bu nitelikteki kıymetlerin teminat olarak gösterilmesi çoğu zaman
mümkün olamadığından, 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde öngörüldüğü şekilde
Kurumca haczedilmek suretiyle teminat olarak alınması mümkün olan menkul ve
gayrimenkul niteliğindeki malların teminat olarak gösterilmesi halinde, bu
nitelikteki malların durumu olayına münhasır olarak farklılık
gösterebileceğinden, değer tespitine ilişkin raporlar da dikkate alınarak
öncelikle satış kabiliyeti yüksek olan, Kurumca muhafazası kolay, zaman içinde
değer yitirmeyen ve Kurum alacağının tahsilini kolay kılan nitelikteki menkul
ve gayrimenkul malların teminat olarak alınmasına dikkat edilecektir.
Borçlularca yukarıda da açıklandığı üzere nakit
niteliğinde veya üzerinde ipotek, rehin, haciz ve diğer kısıtlayıcı nitelikteki
takyidatlar bulunmayan menkul veya gayrimenkul
niteliğindeki herhangi bir malının bulunmadığının bildirilmesi ve tecil ve
taksitlendirme talebinde bulunulduğu tarihe kadar yürütülmüş olan icra takip
işlemleri ile bu tarihe kadar ünitece yapılmış olan mal varlığı araştırması
neticesinde üzerinde ipotek, rehin, haciz gibi takyidat
bulunmayan menkul veya gayrimenkul mal bulunmadığının anlaşılması durumunda,
teminat olarak gösterilen mahcuz mallar üzerindeki Kurum haczinden önce takyidatların güncellenmiş tutarları ile tecil ve
taksitlendirmeye konu borç için gösterilmesi gereken teminat tutarının, söz
konusu mahcuz malın bilirkişi raporu ile tespit edilmiş değeri toplamından daha
az olması gerekmektedir.
Örnek-1: NŞ Anonim Şirketince Muğla Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne
toplam 200.000 TL tutarındaki sigorta primi, gecikme cezası ve zammından oluşan
borcu için tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulmuş, İl Müdürlüğünce
yapılan takipler sonucunda tapu kayıtları üzerine haciz konulan fabrika
niteliğindeki gayrimenkul dışında başkaca malının bulunmadığı anlaşılmış ve bu
gayrimenkulün değerinin de bilirkişi raporu ile 900.000 TL olduğu tespit
edilmiştir. Söz konusu gayrimenkul üzerinde Kurum alacağı için konulmuş
hacizlerden önce tesis edilmiş ipotek ve hacizlerin toplam güncel değerinin
500.000 TL olarak tespit edildiği varsayılır ise, takyidatların
değeri ile tecil ve taksitlendirmeye konu Kurum alacağı için gösterilmesi
gereken (150.000/2) 75.000 TL’nin toplam tutarı (575.000 TL) gayrimenkulün
değerinden az olduğu için fabrika niteliğindeki bu gayrimenkulün teminat olarak
alınması mümkündür.
Diğer taraftan,
borçluların teminat olarak üzerinde ipotek, rehin ve haciz gibi takyidat bulunmayan bir kısım menkul ve gayrimenkul malının
yanı sıra üzerinde ipotek, rehin ve haciz gibi takyidat
bulunan mallarının da teminat olarak gösterilmesi durumunda, öncelikle takyidatsız malların teminat olarak alınması gerektiğinden,
takyidatlı malın değerinin Kurum alacağını
karşıladığı gerekçesi ile takyidatsız mallar
üzerindeki Kurum hacizleri kaldırılmayacaktır.
2.9. Teminat dışındaki
hacizlerin kaldırılması
Tecil ve
taksitlendirme işlemi kesinleştikten sonra, teminat olarak gösterilen mallar
üzerine haciz konulmak kaydıyla, tecile yetkili makamlarca kendilerine tanınan
yetkilerle sınırlı kalmak suretiyle borçlunun talebi halinde fazlaya ilişkin
hacizler kaldırılır.
Üçüncü
kişilere 6183 sayılı Kanunun 79. maddesine istinaden haciz bildirileri
gönderilmiş olması ve borçlu tarafından da bu sürede borçlarının tecil ve
taksitlendirilmesi için talepte bulunulması halinde, öncelikle haciz
bildirilerinden dolayı üçüncü kişiler nezdinde tahakkuk eden hak ve alacakların
Kurum hesaplarına aktarılması ve cari esaslara göre borca mahsup edilmesini
müteakip bakiye borç tutarının tecil ve taksitlendirilmesi gerekmektedir.
Üçüncü
kişilerdeki hak ve alacaklar üzerine haciz konulmuş ya da üçüncü kişiye haciz
bildirisi gönderilmiş olunması ve bu sürede borçlunun da tecil ve
taksitlendirme talebinde bulunması halinde, üçüncü kişi tarafından, haczedilmiş
hak ve alacaklar Kurum hesaplarına aktarılmadığı veya borçlunun hak ve
alacağının bulunmadığı bildirilmediği sürece tecil ve taksitlendirme işlemleri
yapılmayacaktır.
Ancak,
üçüncü kişilerce kendilerine gönderilen haciz bildirilerine karşılık verilen
cevaplarda borçlunun hak ve alacağının bulunduğu ancak, ödemesinin ileriki bir
tarihte yapılmasının mümkün olduğu veya haczin işlendiği ve ilerde hak ve
alacağın bulunması halinde Kuruma ödeneceğinin bildirilmiş olunması ya da maaş,
kira, hakediş, istihkak, fatura bedeli vb. gibi her
ay tahakkuk eden bir alacağa haciz konulmuş ise mutlaka üçüncü kişi ile
irtibata geçilerek haczedilmiş hak ve alacağın Kurum hesaplarına aktarılmasını
müteakip tecil ve taksitlendirme talepleri değerlendirilecektir. Bu durumdaki
taksitlendirmeler ünite tecil ve taksitlendirme komisyonunda kabul edilmiş ise
haczedilen hak ve alacağın Kurum hesaplarına aktarılmış olması nedeniyle üçüncü
kişideki hak ve alacaklar üzerine konulmuş hacizler kaldırılacaktır.
Dolayısıyla,
haczedilen hak ve alacaklar taksitlendirmenin kabul edilmesinden önce Kurum
hesaplarına aktarıldığından, taksitlendirmenin tecil ve taksitlendirme
komisyonunca onaylanmasından sonra herhangi bir meblağın Kurum hesaplarına
aktarılması söz konusu olmayacaktır.
(02.12.2011
tarihli ve 2011/67 sayılı Genelge ile eklenen paragraf) Bununla
birlikte, borçlu tarafından ilk taksitin ödenmesinden sonra üçüncü kişiler
nezdinde yapılan hacze istinaden Kurum hesaplarına intikal eden paranın
bulunması halinde, bu paranın da tecil ve taksitlendirmeye konu borca
(taksitlere) mahsubunun yapılması mümkün bulunmaktadır.
Öte
yandan üçüncü kişilerce, kendilerine gönderilen haciz bildirilerine karşılık
verilen cevaplarda borçlunun hak ve alacağının bulunmadığı bildirilmiş ve hacze
de itiraz edilmiş ise, haciz bildirileri üçüncü kişilere tebliğ edildiğinde
hüküm ifade edeceğinden, bu aşamada borçlunun tecil ve taksitlendirme
taleplerinin değerlendirilmesinde üçüncü kişiler ile yazışma yapılarak hak ve
alacağının bulunup bulunmadığının sorulmasına gerek bulunmamaktadır.
Borç
miktarına göre tecil ve taksitlendirme yetkileri ünite tecil ve taksitlendirme
komisyonunda bulunmayan alacaklar için borçlunun üçüncü kişilerdeki hak ve
alacaklarına haciz konulmuş ise, tecil ve taksitlendirme taleplerinin Sosyal
Sigortalar Genel Müdürlüğü İhtilaflı Prim İşleri ve İcra Daire Başkanlığına
gönderilmeden önce yukarıdaki hususlar göz önüne alınarak üçüncü kişilerdeki
hak ve alacakların Kuruma ödenmiş olması gerekmektedir.
2.10. Ödemeler
nispetinde hacizlerin kaldırılması, teminatın iadesi ve teminat değişikliği
Borçlunun
malları üzerine haciz tatbik edildikten sonra söz konusu borcun tecil ve
taksitlendirilmesi halinde, daha önce haczedilmiş malları, tecil ve
taksitlendirilen borçları için değerleri tutarınca teminat yerine geçecektir.
Dolayısıyla, bu
durumdaki Kurum alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesinde, teminatsız veya
zorunlu teminat tutarı esas alınarak tecil ve taksitlendirme uygulaması söz
konusu olmayacaktır.
Örnek-1: AA Limited Şirketinin Kurumumuza olan
borçlarının tahsilini teminen 6183 sayılı Kanun
hükümlerine göre yürütülen icra takibi sonucu borçlu şirkete ait 160.000 TL
değerinde fabrika niteliğindeki gayrimenkul ile 75.000 TL değerindeki arsa
üzerine haciz konulmuştur. AA Limited Şirketince toplam 200.000 TL tutarındaki
borç için tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulması halinde, her iki
gayrimenkul değerleri tutarınca teminat yerine geçecektir.
Bu örneğe göre,
tecil ve taksitlendirmeden önce borcun tamamını karşılayacak değerde haciz
yapılmış olduğundan, zorunlu teminat tutarı belirlenmeyecektir. Dolayısıyla
zorunlu teminat tutarının fazlası üzerindeki hacizlerin kaldırılması şeklinde
bir uygulama da söz konusu olmayacaktır.
Tecil
ve taksitlendirme işleminden önce uygulanan ve tecil ve taksitlendirmeye konu
alacağın tamamını karşılayacak değerde olan hacizler ile alınmış olan
teminatlar üzerindeki hacizlerden bir kısmının borçlu tarafından daha sonraki
bir tarihte kaldırılmasının veya iadesinin istenilmesi durumunda, talep
tarihine kadar olan taksit tutarlarının ve cari ay borçlarının ödenmiş ve daha
önce alınmış olan teminatın bölünebilir nitelikte olması durumunda, ödenen
miktarı aşmamak kaydıyla tecil ve taksitlendirilen borçtan fazlaya ilişkin
teminatlar üzerindeki hacizler kaldırılır veya iade edilir.
Örnek-2: Yukarıdaki
örnek (1)’e göre borçlu AA Limited Şirketinin borçları 10 eşit taksitte ödenmek
üzere tecil ve taksitlendirilerek 3 taksitin ödendiği varsayıldığında, kalan
borç tutarı 140.000 TL olacağından, borçlunun gayrimenkulleri üzerine tecil ve
taksitlendirmeden önce konulan hacizler ödenen taksit tutarları nispetinde
kaldırılabileceğinden, kalan 140.000 TL ve hesaplanan tecil faizinden oluşan
borcu 160.000 TL tutarındaki fabrika niteliğindeki gayrimenkulün değeri
karşıladığından diğer gayrimenkul üzerindeki haciz kaldırılabilecektir.
Tecil ve
taksitlendirme işleminden önce haczedilen malların değeri tecil ve
taksitlendirmeye konu borç tutarından az, zorunlu teminat tutarından fazla ise,
Kurum hacizleri tecil ve taksitlendirme şartlarına uygun olarak ödenen
taksitler sonucunda kalan borç tutarı, hacizli mal değerinin altına inmediği
sürece kaldırılmaz.
Tecil ve
taksitlendirme şartlarına uygun olarak yapılan ödemeler neticesinde kalan
tecilli borç tutarının hacizli malın değerinin altına inmesi durumunda, mahcuz
malın bölünebilir nitelikte olması şartıyla yapılan ödemeler nispetinde
uygulanan hacizler kaldırılır.
Örnek-3: ŞK Kollektif
Şirketinin 600.000 TL tutarındaki sigorta primi, gecikme cezası ve zammından
oluşan borcundan dolayı Eskişehir Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğümüzce her biri
40.000 TL değerindeki 10 araç (toplam 400.000 TL) üzerine haciz tatbik
edilmiştir. Borçlu şirketçe tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulmuş ve söz
konusu borçlar 24 eşit taksitle ödenmek üzere taksitlendirilmiştir.
Haczedilen
araçların değeri tecil ve taksitlendirmeye konu borç tutarından az, ancak 48.
madde hükmüne göre gösterilmesi gereken zorunlu teminat tutarından
(600.000-50.000)/2=275.000 TL den fazladır. Bu durumda söz konusu borçların
tecil ve taksitlendirilmesinde borçlu şirketten ayrıca teminat
istenilmeyecektir.
Borçlu şirketçe,
10 taksit tutarı olan 250.000 TL ödendikten sonra tecil ve taksitlendirmeye
konu kalan borç tutarı (600.000-250.000) 350.000 TL olacaktır. Bu tutar hacizli
araçların değerinden az olduğundan sadece bir araç üzerindeki haciz
kaldırılabilecektir.
Borcun tecil ve
taksitlendirilmesinden önce haczedilmiş malların değeri, tecil ve
taksitlendirilen borç tutarından ve istenilmesi gereken zorunlu teminat
tutarından az ise, haczedilen malların değeri ile gösterilmesi gereken zorunlu
teminat tutarı arasındaki fark kadar teminat gösterilmesi istenilir. Bu durumda
yapılan tecil ve taksitlendirme işlemlerinde istenilecek zorunlu teminat tutarı
belirlenirken 50.000 TL sınırı dikkate alınır.
6183 sayılı
Kanun uyarınca herhangi bir haciz uygulaması olmadan tecil ve taksitlendirilen
borçlar için alınan teminatlar, tecil ve taksitlendirme şartlarına uygun olarak
yapılan ödemeler sonucunda kalan taksitli borç tutarının zorunlu teminat
tutarının altına inmesi durumunda, yapılan ödemeler nispetinde (bölünebilir
nitelikte olması şartıyla) iade edilir.
Diğer taraftan,
haciz tatbik edilmemiş Kurum alacaklarının tecil ve taksitlendirmesi sırasında
gösterilmesi gereken zorunlu teminat tutarının belirlenmesinde hesaplanacak
tecil faizleri dikkate alınmamakla birlikte, hacizlerin kaldırılmasında ve
teminatların iadesinde ödenmesi gereken tecil faizinin de dikkate alınması
gerekmektedir.
Tecil ve
taksitlendirme talebi kabul edildikten sonra borçlunun gösterdiği teminatlarda
değişiklik talep edilmesi halinde, değişiklik talep edilen tarihe kadar olan
taksitler ile cari ay primlerinin ödenmiş olması kaydıyla, borçlunun verdiği
teminat, kısmen veya tamamen aynı değerde ve aynı nitelikte veya paraya
çevrilmesi daha kolay başka teminatlarla değiştirilebilir.
Borçlunun tecil
ve taksitlendirme talebi üzerine yapılan ödemeler nispetinde hacizlerin
kaldırılması, teminatların iadesi ile teminat değişikliğine ilişkin talepleri
tecil ve taksitlendirme komisyonunca değerlendirilecektir.
(02.12.2011 tarihli ve 2011/67 sayılı Genelge ile
eklenen paragraf)
Diğer taraftan, Kurumumuza olan borç tutarı teminat aranılmayacak tutarın
altında olan borçluların malları üzerine haciz tatbik edildikten sonra yapılan
tecil ve taksitlendirme işlemlerinde mahcuz mallar değeri nispetinde teminat
olarak alınacağından; söz konusu mahcuz malların teminat olarak alınmasında,
gerekirse daha sonra yapılacak teminat değişikliği işlemlerinde teminat olarak
alınan gayrimenkullerin değer tespitlerinin Genelgenin “2.8
Teminat olarak gösterilen taşınır ve taşınmazların değer tespitlerinin
yapılması” bölümünde belirtilen bilirkişi raporları aranılmaksızın emlak
vergisine esas rayiç bedelin veya tapudaki alım satıma esas olan değerinin
ilgili belediyeden veya tapu sicil kayıtları ile belgelendirilmesi halinde, bu
belgelere istinaden de işlem yapılabilecektir. Gerekli görülmesi halinde ise
ünitece bu şekilde teminat olarak alınan gayrimenkullerin yerinde görülmek
suretiyle fiziki durumlarının tespiti yapılacaktır.
(02.12.2011 tarihli ve 2011/67 sayılı Genelge ile
eklenen paragraf)
Ancak, fazlaya ilişkin haciz kaldırma taleplerinin Ünite Satış Komisyonlarınca
değerlendirilmesi sırasında borç tutarına bakılmaksızın gayrimenkullerin değer
tespitlerinde 2.8 bölümünde açıklandığı şekilde
yapılmış olan bilirkişi raporlarının esas alınması gerekmektedir.
2.11. Aylık
taksitlerin ve cari ay primlerinin aksatılması
Tecil ve
taksitlendirmeye konu taksitlerden bir veya birbirini izleyen iki taksitin
ödenmemiş olması durumunda, bu taksit ya da taksitlerin ödenmeyen ilk taksiti
izleyen üçüncü taksitle birlikte tamamının ödenmiş olması ve ödeme planındaki
son taksit süresinin aşılmaması kaydıyla tecil ve taksitlendirme işlemi
bozulmaz.
Ayrıca, bu hak
tecil ve taksitlendirme süresi içerisinde birden fazla kullanılabilir. Ancak
ödenmeyen ya da eksik ödenen kısmın son takside ait olması halinde ise, 6183
sayılı Kanunda belirtilen azami taksitlendirme süresinin aşılmaması kaydıyla bu
tutarın son taksiti izleyen ayın sonuna kadar ödenmeyen kısmın tecil faizi ile
birlikte ödenmesi halinde de tecil ve taksitlendirme işlemi devam eder.
Örnek-1: NY Ltd. Şti.’nin
Erzurum Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne olan borçları 2009/Ocak ayında 18 ay
süre ile tecil ve taksitlendirilmiştir. Borçlu tarafından 2009/Ocak, Şubat ve
Mart aylarına ilişkin taksitler süresinde ödenmiştir. Ancak, 2009/Nisan ayı
içinde ödenmesi gereken taksit tutarı ödenmemiş, 2009/Mayıs ve Haziran aylarına
ait taksitler ise vadesinde ödenmiştir. Nisan ayına ilişkin taksitin en geç
2009/Temmuz ayında ödenmesi gereken taksitle birlikte ödenmesi durumunda tecil
ve taksitlendirme işlemi bozulmayacaktır.
Borçlu şirketçe
daha sonra 16 ve 17. taksitleri ödenmemiş iken son taksit olan 18. taksitin
ödenmesi gereken 2010 yılının Haziran ayı içinde 16 ve 17. taksitlerin ödenmesi
halinde, 28.06.2010 tarihinde ödenmesi gereken son taksitin 28.07.2010 tarihine
kadar ödenmesi durumunda tecil ve taksitlendirme işlemi bozulmayacaktır.
Örnek-2: NB Belediye Başkanlığının Bakırköy Sosyal
Güvenlik Merkezine olan borçları 2009/Ocak ayında 36 ay süre ile tecil ve
taksitlendirilmiştir. Borçlu tarafından 2009/Ocak ila 2011/Kasım aylarına
ilişkin taksitler süresinde ödenmiştir. Ancak, 2011/Aralık ayına ait son taksit
tutarının yasal süresi içinde ödenmemesi halinde (6183 sayılı Kanunda
belirtilen azami taksitlendirme süresi 36 ay olduğundan) tecil ve
taksitlendirme işlemi bozulacaktır. Diğer bir ifade ile 2011/Aralık taksit
miktarının 37. ayın sonunda ödenmesi mümkün bulunmadığından, tecil ve
taksitlendirme şartlarının ihlal edilmesi nedeniyle tecil ve taksitlendirme
işlemi bozulacaktır.
Borçluların tecil ve taksitlendirmeye konu borca ilişkin son ayı izleyen
ayların (carî ayların) ödeme yükümlülüklerini bir takvim yılında dört defadan
fazla yerine getirmemeleri halinde, tecil ve taksitlendirme işlemi bozulur.
Ancak, bir takvim yılında en fazla dört aya ait ödenmeyen ya da eksik ödenen
cari ay borçlarının taksitlendirme süresi aşılmamak kaydıyla en geç izleyen
takvim yılının sonuna kadar ödenmesi halinde borçlunun tecil ve taksitlendirme
işlemi bozulmaz.
Borç türü
bazında taksitlendirilmiş borçlarına ilişkin tecil ve taksitlendirme süresi
içinde tahakkuk eden cari ay borçlarının ödenmemesi durumunda, söz konusu cari
ay borçları, bir defaya mahsus olmak üzere ilk tecil ve taksitlendirme süresini
aşmaması kaydıyla aynı esaslar dahilinde mevcut tecil
ve taksitlendirme işlemine dahil edilebilir. Dolayısıyla tecil ve
taksitlendirme işlemi devam ederken, aynı borç türü için cari aylardan
kaynaklanan borçlardan dolayı ikinci bir tecil ve taksitlendirme
yapılmayacaktır. Cari ay, tecil ve taksitlendirmeye dahil
edilen son ayı izleyen aylardır.
Örnek-3: MG Ltd Şti.’nin Aydın Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne 2008/Ağustos,
Eylül, Ekim aylarına ait toplam 50.000 TL sigorta primi, gecikme cezası ve
zammı borcu bulunmaktadır. Borçlu, 15.12.2008 tarihinde borçlarının 35 ay
sürede ödemek üzere tecil ve taksitlendirilmesini talep etmiş ve ilk taksiti
aynı gün ödemiştir. 2008/Kasım ayı priminin son ödeme tarihi 31.12.2008
olduğundan taksitlendirilmeye dahil edilmemiştir. Bu
durumda, 2008/Kasım ayına ait aylık prim ve hizmet belgesinden kaynaklanan
borçlardan itibaren cari ay prim borç ödeme yükümlülüğü başlayacaktır.
Yukarıdaki
borçlunun tecil ve taksitlendirmesinin yapılmasını müteakip, 2009/Ocak, Şubat,
Haziran, Temmuz ve Kasım aylarına ait cari ay primlerini ödememesi halinde, bir
takvim yılında dört defadan fazla cari ay prim borçlarının ödenmemesi nedeni
ile tecil ve taksitlendirme şartları ihlal edilmiş sayılacağından, aylık taksit
tutarları süresinde ödenmiş olsa dahi tecil ve taksitlendirme işlemi
bozulacaktır.
Diğer
taraftan, aynı borçlunun sadece 2009/Ocak ayı cari ay primini takip eden takvim
yılı sonu olan (bu tarihin taksitlendirme süresini aşmaması kaydıyla)
31.12.2010 tarihine kadar ödememesi halinde, aylık taksitleri düzenli ödenmiş
iken, yalnızca bir aylık cari ay primi ödenmemiş olsa dahi tecil ve
taksitlendirme şartları ihlal edilmiş sayılacağından söz konusu tecil ve
taksitlendirme işleminin bozulması gerekmektedir.
Ancak,
aynı borçlunun 2009/Eylül, Ekim, Kasım, Aralık, 2010/Ocak, Şubat, Mart, Nisan
aylarının cari ay primlerini ödememesi halinde, bir takvim yılında ödenmeyen
cari ay sayısı dört defadan fazla olmadığından, 2009 yılına ait cari ayları
31.12.2010 tarihine kadar, 2010 yılına ait cari ayları ise 35. son taksitin
ödeme tarihi olan 15.10.2011 tarihinin cumartesi olması nedeniyle takip eden
ilk iş günü olan 17.10.2011 tarihinde ödemesi halinde tecil ve taksitlendirme
işlemi bozulmayacaktır.
Tecil ve taksitlendirme
işleminde cari ay borçlarının her ay düzenli ödenmesi şartının aranılmayacak
olması bu borçların zamanında takip edilmeyeceği anlamına gelmeyeceğinden, 5510
sayılı Kanunun 88. maddesinin amir hükmü gereğince, yeni borç birikimine neden
olunmamasını teminen, borç türü bazında
taksitlendirilmiş borçlarına ilişkin taksitlendirme süresi içinde tahakkuk
edecek aynı mahiyetteki cari ay borçları ile ilgili ödeme yükümlülüklerini
yerine getirmemeleri halinde, tecil ve taksitlendirme süresinin sona ermesi
beklenilmeden cari ay borçlarının tahsili için cari usul ve esaslar dairesinde
icra takip işlemlerine başlanılmasını teminen söz
konusu borçlar icraya intikal ettirilecektir.
2.12. Tecil ve taksitlendirme şartlarına uyulmaması
Aylık taksitlerin
ve cari ay borçlarına ilişkin ödeme yükümlülükleri ile diğer şartların
borçlularca yerine getirilmemesi durumunda tecil ve taksitlendirme işlemi
bozularak, muaccel olan alacağın tahsili için cebri icra işlemlerine derhal
başlanılacaktır.
6183 sayılı
Kanunun 56. maddesi, “Karşılığında teminat gösterilmiş bulunan amme alacağı
vadesinde ödenmediği takdirde, borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi halde
teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerle cebren tahsile devam
olunacağı borçluya bildirilir. 7 gün içinde borç ödenmediği takdirde teminat bu
kanun hükümlerine göre paraya çevrilerek amme alacağı tahsil edilir.” hükmünü
amirdir.
Buna
göre, tecil ve taksitlendirme koşullarına uyulmaması üzerine tecil ve
taksitlendirme işlemi bozulduğunda borçluya, “karşılığında teminat alınmış olan
borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi halde teminatın paraya çevrileceği ve diğer
şekillerle cebren tahsile devam edileceğinin” bildirilmesi, 6183 sayılı Kanunun
56. maddesi hükmü gereği yasal zorunluluk olduğundan, borçluya yükümlülüklerinin
mutlaka bir yazı ile bildirilmesi gerekmektedir.
2.13. Niyabeten takipte
taksitlendirme işlemleri
Borçlunun veya
mallarının başka mahallerde bulunması durumunda alacaklı sosyal güvenlik il
müdürlüğü veya sosyal güvenlik merkezleri, borçlu veya mallarının bulunduğu
mahalde yapılacak takipleri, o mahaldeki sosyal güvenlik il müdürlüğü veya
sosyal güvenlik merkezleri vasıtasıyla yaptırabilir.
Niyabeten takiplerde
borçlu tarafından talep edilmesi halinde, tecil ve taksitlendirme işlemleri,
borçlunun dosyasının işlem gördüğü sosyal güvenlik il müdürlüğü veya sosyal
güvenlik merkezi yerine niyabeten takibi yapan sosyal
güvenlik il müdürlüğü veya sosyal güvenlik merkezi tarafından yapılabilir.
2.14. Daha önce yapılmış olan tecil ve
taksitlendirmeler
Tecil
ve taksitlendirme talebinde bulunan borçluların tecil ve taksitlendirme
talebinde bulunduğu tarihten önceki iki takvim yılı içinde, özel kanunlardan yararlanmak amacıyla
bozulmuş olanlar hariç olmak üzere, 6183 sayılı Kanunun 48. maddesine göre
üç defa tecil ve taksitlendirme işleminin bozulmuş olması durumunda
taksitlendirmeye konu borç ödenmediği sürece tecil ve taksitlendirme talepleri
kabul edilmeyecektir.
Buna göre, yapılacak tecil ve
taksitlendirmelerin değerlendirilmesinde, borçlularca talepte bulunulan yıl ile
birlikte geriye doğru iki takvim yılı içinde bozulan tecil ve taksitlendirme
sayısı dikkate alınacaktır.
Örnek-1: 19.12.2008 tarihinde 40.000 TL tutarındaki işsizlik
sigortası primi borcunun 16 ay süre ile tecil ve taksitlendirilmesi talebinde
bulunan SŞ Ltd. Şti.’nin 01.01.2006 ila 19.12.2008
tarihleri arasında bozulan tecil ve taksitlendirme sayısına bakılmak suretiyle
değerlendirme yapılacak, yapılan değerlendirme sonucunda bu süre içerisinde üç
defa bozulmuş taksitlendirme işlemi var ise, bu durumda olan borçlunun
19.12.2008 tarihli tecil ve taksitlendirme talebi reddedilecektir.
Diğer taraftan,
tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulan tarihten önceki iki takvim yılı içinde
bozulmuş olan tecil ve taksitlendirme sayılarının belirlenmesine ilişkin
uygulama sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezi ve borçlu bazında
yapılacaktır.
2.15. Tecil ve taksitlendirmelerde şahsi kefaletin
kabul edilmesi
Kuruma borcu olmasına
ve bu borçlarını da tecil ve taksitlendirmek suretiyle ödemek istemelerine
rağmen, bazı borçluların 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde belirtilen
teminatları gösterememesinden dolayı hem Kurum alacağının tahsilinin güçleştiği
hem de borçluların ticari faaliyetlerini sürdürememe gibi sıkıntıyla karşı
karşıya kaldıkları gözlenmektedir.
6183 sayılı
Kanunun 11. maddesinde, 10. maddeye göre teminat sağlayamayanların muteber bir
şahsı müteselsil kefil ve müşterek müteselsil borçlu gösterebilecekleri, şahsi
kefaletin tespit edilebilecek şartlara uygun olarak noterden tasdikli mukavele
ile tesis olunacağı, şahsi kefalet ve gösterilen şahsi kefili kabul edip
etmemekte alacaklı tahsil dairesinin serbest olduğu belirtilmiştir.
Buna
göre, tecil ve taksitlendirme talebinde bulunan borçluların tecil ve
taksitlendirme talep tarihine kadar Kurumca yapılmış olan mal varlığı
araştırması sonucunda hacze kabil bir malının bulunmadığı veya yapılan takipler
sonucunda haczolunmuş mallarının Kurum alacağının
tamamını karşılar nitelikte olmadığının tespit edilmesi ve bu borçluların 6183
sayılı Kanunun 10. maddesindeki teminatları da sağlayamamaları durumunda Kurum
alacağını karşılayacak tutarda mal varlığının olduğu anlaşılan muteber bir
üçüncü şahıstan noterden tasdikli şahsi kefalet senedi alınmak suretiyle tecil
ve taksitlendirme işlemi yapılabilir.
2.16. Tecil ve taksitlendirme talepleri uygun
görülmeyen borçlular
Tecil ve taksitlendirme talepleri uygun görülmeyerek reddedilen
borçlular, söz konusu borçlarını anılan yazının kendilerine tebliğ edildiği
tarihinden itibaren Kurumca 30 güne kadar verilebilecek ödeme süresi içinde
ödedikleri takdirde, borcun ödendiği tarihe kadar tecil faizi alınmak suretiyle
borç tecil olunur.
Buna
göre, tecil ve taksitlendirme talepleri uygun görülmeyerek reddedilen
borçlulara “taleplerinin uygun görülmediği, ancak tecil talebine konu olan
borçlarını bu yazıyı tebellüğ ettikleri tarihten itibaren verilen süre içinde
ödedikleri takdirde, bu ödeme süresi içinde geçen zaman için kendilerinden (gecikme
cezası ve zammı değil) tecil faizi alınacağının, aksi takdirde bu süreye de
gecikme cezası ve zammının uygulanması gerektiğinin” tebliğ edilmesi, 6183
sayılı Kanunun 48. maddesinin üçüncü fıkrası hükmü gereğince yasal zorunluluk
olduğundan, tecil ve taksitlendirme taleplerinin zamanında değerlendirilmesi,
tecil talebinin uygun görülmediği durumlarda ise, yukarıda açıklandığı şekilde
borçlulara söz konusu tebliğin mutlaka yapılarak Kurumumuz ile borçlular
arasında ihtilafa meydan verilmemesi gerekmektedir.
Ünitelerimizce, gerek menkul gerekse gayrimenkul malların satış ilanına
kadar, borçlu tarafından yapılan tecil ve taksitlendirme talepleri
değerlendirilmeye tabi tutulacaktır.
2.17. Alt işvereni bulunan borçluların tecil ve
taksitlendirme talepleri
5510 sayılı
Kanunun 12. maddesinde, bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet
üretimine ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve
bu iş için görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren
denildiği, sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla
sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl işverenin bu Kanunun işverene yüklediği
yükümlülüklerden dolayı alt işveren ile birlikte sorumlu olduğu öngörülmüştür.
Buna göre, asıl işverenin tecil
ve taksitlendirme için başvuruda bulunması halinde, alt işverenin borçlarından
da sorumlu olduğundan alt işverenin borçları da dahil
edilmek suretiyle tecil ve taksitlendirme işlemi yapılacaktır.
Diğer taraftan, asıl işveren
tecil ve taksitlendirme talebinde bulunmamış ise, alt işverenin kendi borcu
için başvuruda bulunması halinde, bu borç asıl işverenden bağımsız olarak
taksitlendirilebilecektir.
2.18. Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğüne
gönderilecek tecil ve taksitlendirme talepleri
Sosyal güvenlik
il müdürlüklerince yetkilerini aşan tutarlardaki tecil ve taksitlendirme
talepleri, Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğüne gönderilmeden önce gerekli olan
bilgi ve belgelerle birlikte “Tecil ve Taksitlendirme Bilgi Formu”nun (Ek: 6)
tüm bölümleri eksiksiz olarak doldurulacak ve tanzim eden personel tarafından
imzalanıp kaşelenecektir.
2.19. Tecil faizi
Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilerin Usul ve
Esasları Hakkında Yönetmeliğin 13. maddesinin dördüncü fıkrasında, Kurumumuzca yapılan tecil ve taksitlendirme
işlemlerinde Maliye Bakanlığının belirlediği tecil faizi oranının, beşinci
fıkrasında ise tecil
faizi oranında değişiklik yapılması halinde bu değişikliğin Resmi Gazetede
yayımlandığı tarihten önce tecil edilen alacaklara değişikliğin yapıldığı
tarihe kadar eski oranlar, değişiklik tarihinden itibaren ise belirlenen yeni
oran üzerinden tecil faizi uygulanacağı öngörülmüştür.
6183 sayılı Kanunun 48. maddesi uyarınca yapılan tecil ve taksitlendirme
işlemlerinde 21.10.2010 tarihine kadar yıllık
% 19 olarak uygulanmakta olan tecil faizi oranı, 21.10.2010 tarihli ve
27736 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Maliye
Bakanlığının Seri: C Sıra No: 2 Tahsilat Genel Tebliği ile, bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren yıllık % 12’ye düşürülmüş
bulunmaktadır.
Bundan böyle, söz konusu Tebliğin yayım tarihi olan 21.10.2010
tarihinden itibaren 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi uyarınca yapılacak tecil ve
taksitlendirme işlemlerinde yıllık % 12 oranında tecil faizi uygulanacaktır.
Öte yandan, bu
Tebliğin yayımı tarihinden (21.10.2010) önce tecil ve taksitlendirilen ve tecil
şartlarına uygun olarak ödenmekte olan alacakların bu Tebliğin yayımı
tarihinden sonra ödenmesi gereken taksit tutarlarına, söz konusu Tebliğin
yayımı tarihine kadar (bu tarih hariç) geçen süre için geçerli olan oranlar, bu
Tebliğin yayımı tarihinden sonraki süre için ise yıllık % 12 oranında tecil
faizi uygulanacaktır.
Ayrıca, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Türkiye
Futbol Federasyonu ve özerk spor federasyonlarına tescil edilmiş ve Türkiye'de
sportif alanda faaliyet gösteren spor kulüplerinin 5766 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesinden yararlanmak üzere
yapmış oldukları müracaatlara istinaden
tecil edilen alacaklar için %3,167 oranında uygulanan yıllık tecil faizi oranı
bu defa, Maliye Bakanlığının 21.10.2010 tarihli ve 27736 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan Seri: C Sıra No: 2 Tahsilat Genel Tebliğinin yayımı tarihinden sonra
ödenmesi gereken taksit tutarlarına, bu Tebliğin yayımı tarihinden itibaren (bu
tarih dahil) yıllık tecil faizi oranının 1/6'sı olan
(12/6=) % 2 oranında yıllık tecil faizi uygulanacaktır.
Geçmiş dönemler
için tecil faiz oranları tablosunda (Ek: 7) yer alan oranlar esas alınacaktır.
İKİNCİ KISIM
Kurum Alacağının Cebren Tahsili
Cebren Takip Esasları
1. Cebren takip ve tahsil şekilleri
Kurum
alacaklarının yasal süresi içinde ödenmemesi halinde, 6183 sayılı Kanun
hükümlerine göre cebri icra işlemleri yapılarak takip ve tahsil edilmesi
gerekmektedir.
6183 sayılı Kanunda,
borçlular hakkındaki cebri icra işlemlerinin;
1) Alınan
teminatın paraya çevrilmesi ya da kefilin takibi,
2) Borçlunun,
borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi,
3) Gerekli
şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflasının istenmesi,
şekillerinden birinin
uygulanması suretiyle yapılması gerektiği açıklanmıştır.
1.1. Teminatlı alacaklarda takip
6183 sayılı
Kanunun 56. maddesi hükmüne göre, karşılığında teminat gösterilmiş bulunan
Kurum alacağı vadesinde ödenmediği takdirde, borcun 7 gün içinde ödenmesi, aksi
halde teminatın paraya çevrileceği veya diğer şekillerde cebren tahsiline devam
olunacağının borçluya bildirilmesi gerekmektedir. Bu bildirime rağmen 7 gün
içinde borç ödenmediği takdirde teminat 6183 sayılı Kanun hükümlerine göre
paraya çevrilir.
Alınan teminat
banka teminat mektubu ise, teminat mektubunun muhafaza edildiği muhasebe
servisinden teminat mektubunun nakde çevrilmesi istenilir. Teminat olarak
menkul ya da gayrimenkul mal alınmış ise bu malların satışı yapılarak Kurum
alacağının tahsili cihetine gidilir.
Ancak, borçlu
tarafından teminat olarak şahsi kefil gösterilmiş ise, kefil hakkında icra
takip işleminin yapılması için kendisine ödeme emri tebliğ edilir. Kefilin
sorumluluğu müştereken ve müteselsilen olduğundan
borçlu ile birlikte kefil hakkında da takip yapılır. Kurum alacağının borçludan
tahsil edilmiş olunması halinde kefilin sorumluluğu kalmayacağından, kefil
hakkında da takip işlemi yapılmayacağı gibi, yapılmış olan haciz işlemleri de
kaldırılır.
Alınan teminatın
Kurum alacağını karşılamaması halinde borçlunun teminat dışındaki malları
hakkında cebri icra işlemleri yapılarak Kurum alacağı tahsil edilir.
1.2. Ödeme emri
Kurum alacağını
vadesinde ödemeyenlere 7 gün içinde borçlarını ödemeleri veya mal bildiriminde
bulunmaları gerektiği ödeme emri ile bildirilir. Ödeme emri Vergi Usul Kanunu
hükümlerine göre tebliğ edilir. Ödeme emrinde, borcun türü, dönemi, aslı ve
gecikme zammı,
tahakkuk şekli, gecikme
zammının işleyişi ve borcun ödenmemesi halinde yapılacak işlemler ve ödemenin
nereye yapılacağı belirtilir.
Kendisine ödeme
emri tebliğ olunan şahıs, böyle bir borcunun olmadığı veya kısmen ödendiği veya
zamanaşımına uğradığını iddia ederek ödeme emrinin tebliğ tarihinden itibaren 7
gün içinde alacaklı ünitenin bulunduğu yetkili iş mahkemesine itirazda
bulunabilir.
Ödeme emrine
yapılan itirazda, borçlu tamamen veya kısmen haksız çıkarsa, borçludan,
hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki alacak % 10 zamla tahsil edilir. Bu
tutarın ödenmesi için önce borçluya yazılı tebligat gönderilir. Yazıda, borcun
ödenmesi için 15 günlük süre verilir. Borçlu verilen bu sürede borcunu ödemez
ise bu defa ödeme emri tebliğ edilerek hakkında 6183 sayılı Kanun hükümlerine
göre cebri icra takip işlemi yapılır. Ancak bu tutara gecikme cezası ve gecikme
zammı işletilmez.
5510 sayılı
Kanunun 88. maddesinin yirminci fıkrasına istinaden, tüzel kişiliğin
borçlarından dolayı tüzel kişiliğin üst düzey yönetici ve yetkililerinin borcun
ödenmesinde müşterek ve müteselsil sorumluluğu bulunduğundan, borcun icraen takibi için tüzel kişilikle birlikte üst düzey
yönetici ve yetkililerine aynı anda ödeme emri gönderilecektir. Ancak, aynı
anda takip yapılabilmesi hususunda; sorumluluğu bulunan tüm üst düzey yönetici
ile yetkililerin ve bunların sorumlu oldukları borç dönemleri ile tutarlarının
tespitinde azami özenin gösterilmesi gerekmektedir.
1.3. Mal bildirimi
Mal bildirimi
borçlunun borcunu karşılayacak miktarda, gerek kendi elindeki, gerekse üçüncü
şahıslar elindeki menkul ve gayrimenkul malları ile alacak haklarının; nev’ini,
mahiyetini ve miktarını veya malı olmadığını ve yaşayış tarzına göre geçim
kaynakları ile buna nazaran borcunu ne şekilde ödeyebileceğini tahsil dairesine
yazılı veya sözlü olarak beyan etmesidir.
Buna
göre, asıl olan borcu karşılayacak miktarda mal bildiriminde bulunmaktır. Mal
bildirimi servet beyanı olmadığından, borcuna yetecek miktarda mal bildiren
Kurum borçlusunun daha fazlasını bildirmeye zorlanmaması gerekmektedir.
Kendisine
ödeme emri tebliğ edilen borçlu 7 gün içinde borcunu ödemek veya mal
bildiriminde bulunmak mecburiyetindedir. Mal
bildirimi mutlaka bir malın bildirilmesini ifade etmez. Haczi kabil malı
olmayan borçluların malları olmadığını bildirmeleri de mal bildirimi
hükmündedir.
6183
sayılı Kanunun 62. maddesi hükmüne göre alacaklı Kurum ünitesi, mal bildirimi
dışında tespit ettiği borçluya ait diğer malları da, mal bildirimindeki
mallarla birlikte haczedebilir.
6183
sayılı Kanun borca yetecek miktarda mal bildirimini esas aldığından, 59.
maddede yer alan borçlunun “her türlü gelirlerini” ve “yaşayış tarzına göre
geçim kaynaklarını” ve “buna nazaran borcunu ne suretle ödeyebileceğini”
ibareleri ile istenen bildirim, borca yetecek kadar mal bildiriminde
bulunmayanları kapsamaktadır. Borcuna
yetecek kadar mal bildiriminde bulunan borçluların, Kanun maddesinin bu
hükümlerinden kaynaklı bildirimleri yapma mecburiyetleri bulunmamaktadır.
6183 sayılı Kanunun 111. maddesindeki
cezalar, kasten gerçeğe aykırı bildirimde bulunanlarla, bildirilen malları
borca yetmediği veya haciz ya da satışının çok güç olması nedeniyle ilave mal
bildiriminde bulunması uyarısına rağmen, başka malı olduğu halde eksik
bildirimde bulunanlara ve geçim kaynağı ve buna bağlı yaşayış tarzı
bildirimlerini gerçeğe aykırı bir şekilde yapmış olanlara yönelik olarak
düzenlenmiştir.
Borçlunun
başkasının mallarını kendi malı olarak bildirmesi veya bildirdiği mallar
üzerinde üçüncü şahısların haklarını da aynı zamanda bildirmemesi, borcuna
yetecek kadar malı olduğu halde beyan ettiğinden başka malları olmadığını
bildirmesi gibi haller, borçlunun gerçeğe aykırı bildirim yaptığı hususundaki
kastının karinesidir.
Mal
bildiriminde borcun belirli bir süre içinde veya taksitle ödeneceği yahut hiç
bir şekilde ödenmeyeceği yönündeki bildirimler alacaklı Kurum ünitesini
bağlamayacaktır.
Mal
bildiriminde bu şekilde cevap verenlerin durumları alacaklı Kurum ünitesince
araştırılarak bu beyanların aksine kanaat getirilmesi halinde borçlunun
beyanları ile bağlı kalınmayarak tespit edilecek mallarının haciz ve satışı
suretiyle Kurum alacağının tahsili sağlanacaktır.
Diğer
taraftan, mal bildirimlerinin doğru olmadığının tespiti halinde veya yaşayış
tarzları mal bildirimlerine uymayanlar hakkında 6183 sayılı Kanunun 111 ila
115. maddeleri gereğince işlem yapılacaktır.
6183
sayılı Kanunun 61. maddesine göre, malı olmadığını veya borcu karşılayacak
miktarda malı olmadığını beyan eden borçlunun, daha sonra edindiği mallar ile
gelirlerindeki artışları edinme ve artış tarihinden itibaren 15 gün içinde
alacaklı Kurum ünitesine bildirmediği takdirde, bu borçlular hakkında Kanunun
112. maddesine göre işlem yapılır.
1.4. Hapsen tazyik
Kendisine ödeme
emri tebliğ edilen borçlu borcunu ödemezse 7 gün içinde mal bildiriminde
bulunması gerekmektedir. Mal bildiriminde bulunmayan borçlu mal bildiriminde
bulununcaya kadar icra mahkemesince bir defaya mahsus olmak ve üç ayı geçmemek
üzere hapis ile tazyik olunur. Hapis ile tazyik hükmü borçluyu mal bildiriminde
bulunmaya zorlayan bir hükümdür. Bu şekilde alınan hapsen
tazyik kararları, infaz için derhal yetkili Cumhuriyet Savcılığına gönderilir.
Borçlu
hakkında hapsen tazyik kararı verilebilmesi için
tahsil dairesince icra mahkemesine yapılacak başvurular için anılan maddeye
göre öncelikle suçun işlendiği tarihin ve idarenin suçu öğrendiği tarihin
tespiti önem arz etmektedir.
2004
sayılı İcra ve İflas Kanununun 347. maddesinde “Bu Bapta yer alan fiillerden dolayı şikâyet hakkı, fiilin öğrenildiği
tarihten itibaren üç ay ve her halde fiilin işlendiği tarihten itibaren bir yıl
geçmekle düşer.” hükmü yer almaktadır.
Borçlu
hakkında hapsen tazyik kararı verilebilmesi ile
tahsil dairesince icra mahkemesine yapılacak başvurular için anılan maddeye
göre öncelikle suçun işlendiği tarihin ve idarenin suçu öğrendiği tarihin
tespiti önem arz etmektedir.
Buna göre, ödeme emrinin borçluya tebliğ
edildiğini gösteren tebliğ alındısının alacaklı Kurum ünitesine intikal ettiği
tarihin, tebliğ alındısının Kuruma intikal etmemesi halinde ise tebliğ
edildiğinin öğrenildiği tarihin suçu öğrenme tarihi olarak kabul edilerek en
geç 15 gün içinde borçlular hakkında hapsen tazyik
kararı alınmasını teminen icra mahkemesine yazılı
talepte bulunulması gerekmektedir. Her halükarda suçun işlendiği tarihten
itibaren bir yılı geçmemek kaydıyla suçu öğrenme tarihinden itibaren üç ay
içerisinde icra mahkemesine şikayet yoluna gidilmesi
gerekmektedir.
Amme borçlusunun
tüzel kişi olması halinde, mal bildiriminde bulunma yükümlülüğü üst düzey
yönetici ve yetkililerine ait olduğundan, bu yükümlülüğü yerine getirmeyen üst
düzey yönetici ve yetkililer hakkında hapsen tazyik
kararı alınarak uygulanması gerekmektedir.
1.5. Haciz yolu ile takip
6183 sayılı
Kanunun 62. maddesine göre haciz,
borçlunun mal bildiriminde gösterdiği ya da amme idaresince gerek borçlunun,
gerekse üçüncü kişinin elinde tespit edilen menkul ya da gayrimenkul malları
ile hak ve alacaklarından borca yetecek kadarına el konulması işlemidir. Borçlu
hakkında kati haciz yapabilmek için ödeme emrinin tebliğ edilmesi şarttır.
1.5.1. Kati
haciz
Kati haciz Kurum
alacaklarının vadesinde ödenmemesi üzerine borçlulara ödeme emri tebliğ
edilmesine müteakip, ödeme emrinin kesinleşmesinden sonra (ödeme emrinin tebliğ
tarihinden sonra 7 gün geçmesinden itibaren) yapılan kesin hacizdir.
İcra memurunca
haciz tutanağına kaydedilerek yapılan menkul mal hacizleri fiili, tescil
kayıtlarının tutulması zorunlu olan menkul, gayrimenkul ya da hakların tescil
kayıtlarına (gayrimenkuller, araçlar, marka, patent, eser, maden işletme
ruhsatı, vb.) haciz bildirisi gönderilmek suretiyle haciz konulması ise kaydi haciz işlemidir.
Haciz işlemi
yapılırken en kolay satılabilen, paraya çevrilmesinde kısıtlayıcı herhangi bir
engel bulunmayan mallara öncelik verilir. İstihkak iddiasında bulunulan
malların haczinin en sona bırakılması gerekmektedir. Borçlunun mal beyanında
gösterdiği mallar öncelikle haczedilebileceği gibi, bu mallara haciz konulmadan
ünitelerimizce tespit edilen mallara da haciz konulabilecektir. Ayrıca gerek
mal bildiriminde gösterilen, gerekse ünitece tespit edilen mallara, birlikte
haciz konulması da mümkündür. Haciz işleminde Kurum alacağının kısa sürede
tahsili ve borçlunun menfaatlerinin göz önüne alınması gerekmektedir.
1.5.2. Haciz kağıdı
Kurumumuzda
haciz işlemlerinin sosyal güvenlik il müdürünce veya yetki vereceği il müdür
yardımcısı ya da ilgili ünite müdürünce onaylanan haciz kâğıtlarına dayanılarak
yapılması gerekmektedir.
Menkul malların
haczi icra memurunca yapılır. Fiili haciz uygulamasında icra memuru kimliğini
gösterir ve borcun ödenmesini ister. Borç ödenmez veya kısmen ödenir ise icra
memuru borçluya haciz kağıdını okur ve haciz
yapacağını bildirerek borca yetecek kadar menkul malı haciz tutanağına
kaydetmek suretiyle haczeder.
Haciz
tutanağında, haczedilen malların markası, modeli, tipi, nitelikleri, varsa seri
ve sicil nosu, sayı ve miktarları, tahmin edilen
rayiç değeri ile ayırt edici diğer tüm özellikleri belirtilir. Ayrıca, Kurum
alacağına konu icra takip dosyalarının dosya numaraları haciz tutanağına
kaydedilir.
Borçlunun veya
üçüncü şahsın istihkak iddiası var ise, bu iddia mutlaka haciz tutanağına
kaydedilir. Haciz tutanağının, haczi yapan icra memuru, borçlu veya temsilcisi,
yediemin, varsa bilirkişi ve diğer ilgililerce imzalanması, ayrıca bir
örneğinin borçluya bırakılması gerekmektedir.
Haciz gıyapta
yapılmışsa kolluk kuvvetlerinden veya haciz mahallinde bulunan komşulardan iki
kişi bulundurulur. Gıyaben yapılan hacizler borçluya ayrıca tebliğ edilir. Borçlu
süre isterse, haciz yine yapılır ancak borcu ödemesi için üç gün süre
verilebilir.
Kıymetli maden,
mücevher, ticari senet, hisse senedi, tahvil gibi icra memurunun kendi imkanları ile taşıması mümkün olan menkul mallar,
kaybolmamaları ve değiştirilmemelerini sağlayacak önlemler alınarak üniteye
getirilerek ünite muhasebe servisine tutanakla teslim edilir.
Haciz güneş
battıktan doğuncaya kadar ve tatil günlerinde yapılmaz. Ancak, özellikle
tatilde ve geceleri açık olan yerlerde her türlü haciz yapılabilir. Malın
kaçırılma riski varsa haciz gece de yapılabilir. Haciz işlemi gündüz başlamış
ve bitmemiş ise bitinceye kadar (gece de olsa) devam edilir.
1.7. Üçüncü
kişilerdeki menkul malların, alacak ve hakların haczi
6183 sayılı Kanunun 79.
maddesinde “Hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil senede dayanmayan
alacaklar ile maaş, ücret, kira vesaire gibi her türlü hakların ve fiilen
tutanak düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü şahıslardaki menkul
malların haczi, borçlu veya zilyed olan veyahut alacak
ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurumlara haciz keyfiyetin
tebliği suretiyle yapılır. Tahsil dairesi tarafından tebliğ edilecek haciz
bildirisi ile; bundan böyle borcunu ancak tahsil
dairesine ödeyebileceği ve amme borçlusuna yapılacak ödemenin geçerli
olmayacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak tahsil dairesine teslim
edebileceği ve malın amme borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde amme
borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek zorunda
kalacağı ve bu maddenin üç, dört ve beşinci fıkra hükümleri üçüncü şahsa
bildirilir. Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri, alacaklı tahsil
dairelerince ya da alacaklı amme idaresi vasıtasıyla, posta yerine elektronik
ortamda tebliğ edilebilir ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap
verilebilir. Elektronik ortamda yapılacak tebliğe ve cevapların elektronik
ortamda verilebilmesine ilişkin usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı
yetkilidir.
Tahsil dairelerince düzenlenen haciz bildirileri;
amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların şubelerine
doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ edileceği gibi
Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için doğrudan
bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebilir. Haciz bildirisi bankanın
genel müdürlüğüne de tebliğ edilmiş ise tüm şubelerini kapsayacak şekilde
beyanda bulunma yükümlülüğü bankanın genel müdürlüğüne aittir.
Haciz bildirisi tebliğ edilen
üçüncü şahıs; borcu olmadığı veya malın yedinde bulunmadığı veya haczin
tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği ya da kusuru olmaksızın
telef olduğu veya alacak borçluya veya emrettiği yere verilmiş olduğu gibi bir
iddiada ise durumu, haciz bildirisinin kendisine tebliğinden itibaren yedi gün
içinde tahsil dairesine yazılı olarak bildirmek zorundadır. Üçüncü şahsın süresinde itiraz etmemesi halinde, mal
elinde ve borç zimmetinde sayılır ve hakkında bu Kanun hükümleri tatbik olunur.
Herhangi bir nedenle itiraz süresinin geçirilmesi
halinde üçüncü şahıs, haciz bildirisinin tebliğinden itibaren bir yıl içinde
genel mahkemelerde menfi tespit davası açmak ve haciz bildirisinin tebliğ
edildiği tarih itibarıyla amme borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde
bulunmadığını ispat etmek zorundadır. Menfi tespit davası açılması halinde
mahkemece bu Kanunun 10. maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip
işlemlerinin durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil
dairesine verilir ve haciz varakasına dayanılarak haczedilir. Taraflar arasında
teminata ilişkin olarak çıkan anlaşmazlıklar, takip işlemlerinin durdurulması
hakkında kararı veren mahkeme tarafından çözümlenir. Davasında haksız çıkan
üçüncü şahıs aleyhine, haksız çıktığı tutarın %10'u tutarında ayrıca inkar tazminatına hükmedilir.
Bu Kanun uyarınca kendisine tebliğ edilen ödeme
emrine karşı dava açıp itirazında kısmen veya tamamen haksız çıkan üçüncü şahıs
hakkında, menfi tespit davasının lehine sonuçlanması veya asıl amme borçlusunun
takip konusu amme alacağını tamamen ödemiş olması halinde, bu Kanunun 58.
maddesinin beşinci fıkrası hükmü uygulanmaz.
Üçüncü şahıs, haciz bildirisi
üzerine yedi gün içinde alacaklı tahsil dairesine itiraz ettiği takdirde,
alacaklı amme idaresi bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini
genel mahkemelerde açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın İcra ve İflas
Kanununun 338. maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu
bulunduğu tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilir.
Menkul malların aynen teslimi mümkün olmadığı
takdirde değeri ödenir. Üçüncü şahısların genel hükümler gereğince asıl
borçluya rücu hakları saklıdır.” hükmü yer almıştır.
6183 sayılı Kanunun bu hükmüne göre yürütülecek
işlemler aşağıda açıklanmıştır.
1.7.1. Borçlunun
üçüncü şahıslardaki menkul malları ile alacak ve haklarının haczi
6183 sayılı Kanunun 79.
maddesinin birinci fıkrasına göre, hamiline yazılı olmayan veya cirosu kabil
senede dayanmayan yani devir ve temlik edilmedikçe üçüncü şahıstan başkasına
intikali mümkün olmayan alacaklar ile maaş, ücret, kira, vesaire (intifa hakkı,
şirket hissesi, tereke hissesi gibi) her türlü haklar ve icra memurlarınca
fiilen haciz tutanağı düzenlemek suretiyle haczi kabil olmayan üçüncü
şahıslardaki menkul malların haczi, borçlu veya zilyed
olan veyahut alacak ve hakları ödemesi gereken gerçek ve tüzel kişilere, kurum
ve kuruluşlar ile diğer şahıslara haciz bildirisinin tebliği suretiyle
yapılması gerekmektedir.
Kurum üniteleri tarafından tebliğ
edilecek haciz bildirilerinde; üçüncü şahısların bundan böyle borcunu ancak
tahsil dairesine ödeyebileceği ve Kurum borçlusuna yapılacak ödemenin geçersiz
sayılacağı veya elinde bulundurduğu menkul malı ancak Kurumun ilgili ünitesine
teslim edeceği ve malın Kurum borçlusuna verilmemesi gerektiği, aksi takdirde
Kurum borçlusuna yapılan ödemeler ile malın bedelini tahsil dairesine ödemek
zorunda kalacağı hususları ile 79. maddenin üç, dört ve beşinci fıkra
hükümlerinin üçüncü şahıslara bildirilmesi gerekmektedir.
Haciz bildirilerinin tebliğ işlemleri, 6183 sayılı
Kanunun 8. maddesi uyarınca posta yoluyla, gerekli görülen hallerde memur
eliyle yapılacaktır.
Öte yandan, haciz bildirilerinin posta yerine
elektronik ortamda yapılması ve bu tebligatlara elektronik ortamda cevap
verilmesine ilişkin uygulamanın usul ve esasları daha sonra açıklanacaktır.
1.7.2. Üçüncü
şahısların haciz bildirilerine karşı Kuruma itirazları
6183 sayılı Kanunun 79. maddesine
göre gönderilen haciz bildirisini alan üçüncü şahısların (gerçek ve tüzel
kişiler ile kurumlar) Kurum borçlusuna borcu olmadığı veya malın yedinde
bulunmadığı veya haczin tebliğinden önce borcun ödendiği veya malın tüketildiği
ya da kusuru olmaksızın telef olduğu veya alacağın borçluya veya emrettiği yere
verilmiş olduğu gibi bir iddiaları var ise, haciz bildirisinin kendilerine
tebliğinden itibaren 7 gün içinde Kurumun ilgili ünitesine yazılı olarak itiraz
etmek zorunda olup, bu zorunluluğu yerine getirmemeleri halinde mal ellerinde
ve borç zimmetlerinde sayılarak haklarında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması
gerekmektedir.
Bununla birlikte, üçüncü şahısların kendilerine
tebliğ edilen haciz bildirilerine karşılık Kurumun ilgili ünitesine yazılı
olarak verecekleri cevapları (itirazları), elden teslim etmeleri ya da
taahhütlü posta yoluyla göndermeleri mümkün bulunmaktadır. Üçüncü şahıslara
tanınan 7 günlük cevap verme süresinin hesaplanmasında; cevapların elden teslim
edilmesi ya da adi posta ile gönderilmesi halinde Kurum kayıtlarına intikal
ettiği tarihin, taahhütlü postayla gönderilmesi halinde ise postaya verildiği
tarihin esas alınması gerekmektedir.
1.7.3. Üçüncü
şahısların 7 günlük süre geçtikten sonra itirazda bulunmaları
Kanunda belirtilen 7 günlük sürede alacaklı Kurum
ünitesine itirazda bulunmamaları nedeniyle “mal elinde ve borç zimmetinde” sayılarak
borçlu duruma düşen üçüncü şahıslara, Kurum borçlusuna borçlu olmadıklarının
tespiti için haciz bildirisinin kendilerine tebliğinden itibaren bir yıl içinde
yetkili mahkemelerde menfi tespit davası açma ve haciz bildirisinin tebliğ
edildiği tarih itibarıyla Kurum borçlusuna borçlu olmadığını veya malın elinde
bulunmadığını ispat etme imkanı da bulunmaktadır.
6183 sayılı Kanunun 79. maddesinin dördüncü
fıkrasında; “… Menfi tespit davası açılması halinde mahkemece bu Kanunun 10.
maddesinde sayılan türden teminat karşılığında takip işlemlerinin
durdurulmasına karar verilebilir. Teminat, alacaklı tahsil dairesine verilir ve
haciz varakasına dayanılarak haczedilir …” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, üçüncü şahıslarca Kurum borçlusuna borçlu
olmadığı veya malın elinde bulunmadığının ispatı amacıyla borçlu ve Kurum
aleyhine menfi tespit davası açılması, bu şahıslar hakkında sürdürülen takibin
durdurulması için yeterli olmayıp, bu konuda ayrıca mahkemenin takibin
durdurulmasına ilişkin karar vermiş olması gerekmektedir.
6183 sayılı Kanunun 79. madde hükmüne göre, itiraza
konu haciz bildirisinde yer alan takibe konu toplam borç miktarını karşılayacak
nitelikte 6183 sayılı Kanunun 10. maddesinde sayılan türde bir teminatın
Kurumun alacaklı ünitesine verilmesi ve haciz kağıtlarına
istinaden haczedilmesi gerekmektedir.
Üçüncü şahıslarca açılan menfi tespit davaları
üzerine mahkemece yeterli teminat gösterilmek kaydıyla takibin durdurulmasına
karar verildiği halde, teminat gösterilmemiş olması ya da gösterilen teminatın
takip konusu alacağı karşılamaması halinde üçüncü şahıslar hakkında icra takip
işlemlerine devam edilecektir. Dava konusu tutarı karşılayacak nitelikte
teminat gösterdiğini iddia eden üçüncü şahsın, bu iddiasını takip işlemini
durduran mahkemeye intikal ettirmesi ve gösterilen teminatların borcu
karşılayıp karşılamadığına ilgili mahkemece karar verilmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan mahkemelerce teminat aranmaksızın
veya yeterli teminat alınmaksızın takibin durdurulmasına karar verilmesi
halinde; teminat verilerek takibin durdurulması Kanun hükmü olduğundan,
mahkemenin bu yönde vermiş olduğu karara mahkeme nezdinde itiraz edilmesi ve
yapılan itiraz sonucunda mahkemece bu defa verilecek karar gereğince işlem
yapılması gerekmektedir.
Yine anılan maddede, açılan menfi tespit davası
sonucunda haksız çıkan üçüncü şahıs aleyhine, mahkemece haksız çıktığı tutarın
%10’u tutarında ayrıca inkar tazminatına hükmedileceği
belirtildiğinden, mahkeme kararlarında inkar tazminatına hükmedilmemiş olması
halinde, kararın temyizini teminen durum hukuk
servislerine intikal ettirilecektir.
1.7.4. Üçüncü
şahıslar hakkında yürütülecek takip işlemleri
6183 sayılı Kanunun 79. maddesine göre, Kurum
borçlusu sayılan üçüncü şahıslar hakkında takip işlemlerine aynı Kanun hükümlerine
göre tanzim edilecek ödeme emrinin tebliği ile başlanılacaktır.
Üçüncü şahıslarca; ödeme emrinin iptali veya menfi
tespit davası açılması halinde mahkemece takibin durdurulmasına karar
verilmediği sürece icra takip işlemine devam edilecektir.
Tebliğ edilen ödeme emirlerine karşı açılan
davaların aleyhlerine sonuçlanması durumunda, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine
göre hesaplanacak haksız çıkma zammının da üçüncü şahıslardan tahsil edilmesi
gerekmektedir.
Ancak, ödeme emrine karşı dava açmakla birlikte aynı
zamanda menfi tespit davası da açan üçüncü şahısların, menfi tespit davasının
lehine sonuçlanması ya da asıl Kurum borçlusunun takibe konu Kurum alacağını
tamamen ödemiş olması hallerinde 58. madde hükmüne göre ayrıca haksız çıkma
zammı alınmayacaktır.
Diğer taraftan, üçüncü şahıslar hakkında sürdürülen
icra takip işlemlerinin durdurulmasına ilişkin yargı kararları, asıl borçlu
hakkında sürdürülen icra takip işlemlerini durdurmayacaktır.
1.7.5. Üçüncü
şahısların 7 günlük süre içinde itiraz etmeleri karşısında Kurumca yapılacak
işlemler
Madde hükmüne göre, kendisine
haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü şahsın tebliğ tarihinden itibaren 7 gün
içinde alacaklı Kurum ünitesine itiraz etmesi halinde, alacaklı Kurum ünitesi
bir yıl içinde, üçüncü şahsın yaptığı itirazın aksini genel mahkemelerde
açacağı davada ispat ederek, üçüncü şahsın 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun
338. maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılmasını ve borçlu bulunduğu
tutarın ödenmesine hükmedilmesini isteyebilecektir.
Buna göre, gerek Kurum, gerekse diğer Kurumların
denetim ve kontrol memurlarınca üçüncü şahısların itirazının yerinde olmadığına
yönelik ispat edici bilgi ve belgelerin tespit edilmesi halinde, üçüncü
şahısların itirazının iptali için bir yıllık süre içinde dava açılmasını teminen konu hukuk servislerine intikal ettirilecektir.
Kurumca üçüncü şahısların yaptığı itirazın iptali
amacıyla açılan davanın kabul edilmesi halinde, üçüncü şahsın 2004 sayılı İcra
ve İflas Kanununun 338. maddesinin birinci fıkrasına göre cezalandırılması ve
hükmedilen tutarın üçüncü şahıstan takip ve tahsiline 6183 sayılı Kanunun 55.
maddesine göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği suretiyle başlanılacaktır.
İcra takibine konu Kurum alacağının asıl borçludan
tahsil edilmiş olması halinde, bu konuda hukuk servislerine bilgi verilecektir.
6183 sayılı Kanunun 79. maddesine göre, üçüncü
şahıslar nezdinde yapılan takip sırasında haczedilen menkul malların aynen
teslimi mümkün olmadığı takdirde hacze konu malın değerinin ödenmesi gerekmektedir.
Bu durumda, üçüncü şahıs hakkında yapılacak takibin mal bedeli ile sınırlı
tutulması gerekmektedir.
1.7.6.
Bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilecek haciz bildirileri
6183 sayılı Kanunun 79.
maddesinde, alacaklı amme idarelerince bu Kanun kapsamında düzenlenen haciz
bildirilerinin, amme borçlusunun hak ve alacaklarının bulunabileceği bankaların
şubelerine doğrudan veya mahallindeki tahsil dairesi aracılığı ile tebliğ
edileceği gibi, Maliye Bakanlığınca belirlenecek tutarın üzerindeki alacaklar için
doğrudan bankaların genel müdürlüklerine de tebliğ edilebileceği, haciz
bildirisinin bankanın genel müdürlüğüne tebliğ edilmiş olması halinde tüm
şubelerini kapsayacak şekilde beyanda bulunma yükümlülüğünün bankanın genel
müdürlüğüne ait olduğu hükme bağlanmıştır.
Buna göre, takip konusu alacağın fer’ileri
ile birlikte 50.000 TL ve üzerinde olması halinde, bankaları nezdindeki hak,
alacak ve mevduatlarının haczini teminen düzenlenen
haciz bildirilerinin doğrudan bankaların genel müdürlüklerine tebliğ edilmesi
uygun görülmüştür.
Bu kapsamda, borç aslı ve fer’ileri
toplamı 50.000 TL ve üzerinde olan alacaklarımız için, bankaların genel
müdürlüklerine gönderilecek haciz bildirilerinin borç türü ayrımına
gidilmeksizin, borçlunun o ünitede işlem gören tüm işyerlerinden kaynaklanan
borç aslı ve fer’ilerinin toplamı esas alınmak
suretiyle düzenlenmesi gerekmektedir.
Ayrıca, bankaların genel
müdürlüklerine gönderilecek haciz bildirisine konu alacağın borç aslı ve fer’ileri toplamının 50.000 TL ve üzerinde olup olmadığına
dikkat edilmesi, şayet birden fazla icra takip dosyası mevcut ise tevhit
tutanağı (Ek: 10) düzenlenerek ilk
açılan icra takip dosyasında birleştirilmesi ve icra takip dosyasının tevhitli
olduğunun belirtilmesi, haciz bildirilerinin banka genel müdürlüklerine 7
günlük süre içinde cevap verilmesini engelleyecek şekilde topluca
gönderilmemesi gerekmektedir.
Öte yandan, 6183 sayılı Kanunun
13 ve 62. maddelerine dayanılarak uygulanacak haciz ve ihtiyati hacizlere
yönelik düzenlenen haciz bildirilerine konu Kurum alacağı toplamı fer’ileriyle birlikte 50.000 TL’nin altında ise Kurum
borçlusunun hak ve alacaklarının bulunduğu banka şubelerine doğrudan veya niyabeten diğer sosyal güvenlik il müdürlükleri/sosyal
güvenlik merkezleri aracılığı ile tebliğ edilecektir.
1.7.7. Üçüncü
kişiler nezdinde haczedilen hak ve alacakların Kurum hesaplarına aktarılması
Kendilerine haciz bildirisi tebliğ edilen üçüncü
kişiler nezdinde borçlunun hak ve alacağının bulunması halinde, bu kişiler söz
konusu hak ve alacakları Kuruma derhal aktarmakla yükümlüdürler.
Bazı hallerde üçüncü kişiler tarafından, hak ve
alacak üzerine Kurum haczinin işlendiği, bloke edildiği ya da hak ve alacağın
tahakkuk etmesine karşın ödemesinin ileriki bir tarihte yapılacağı gibi
nedenler belirtilerek bu hak ve alacaklar Kuruma ödenmemektedir.
Bu durumda, üçüncü kişiler ile her türlü iletişim
araçları kullanılmak suretiyle irtibata geçilerek haczedilmiş olan hak ve
alacağın Kurum hesaplarına aktarılması, ayrıca haciz bildirisinde belirtilen
tutar kadar haczimizin devam ettiği, bundan böyle yazımız beklenilmeden hak ve
alacakların derhal Kurum hesaplarına aktarılması gerektiği hususu kendilerine
bildirilecektir.
1.8. Gayrimenkul
malların haczi
Her türlü
gayrimenkul haczinin tapu kayıtlarının tutulduğu ilgili tapu sicil
müdürlüklerine haciz bildirisi gönderilmek suretiyle yapılması gerekmektedir.
Sicil kayıtları tutulan gemi ve uçakların haczi de sicil kayıtlarının tutulduğu
ilgili idarelere haciz bildirileri gönderilmek suretiyle yapılacaktır.
1.9. Haczedilemeyecek mallar
1) 233 sayılı
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname hükümlerine tabi
iktisadi devlet teşekkülleri, kamu iktisadi kuruluşları, bunların müesseseleri,
bağlı ortaklıkları, iştirakleri ve mahalli idarelerin malları hariç olmak üzere
Devlet malları ile hususi kanunlarında haczi caiz olmadığı gösterilen mallar.
2) Borçlunun
şahsı ve mesleği için gerekli elbise ve eşyası ile,
borçlu ve ailesine gerekli olan yatak takımları ve ibadete mahsus kitap ve
eşyası,
3) Vazgeçilmesi
kabil olmayan mutfak takımı ve pek lüzumlu ev eşyası,
4) Borçlu çiftçi
ise kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri olan arazi ve çift hayvanları
ve taşıtları ve diğer teferruat ve tarım aletleri; çiftçi değilse sanat ve mesleği
için gerekli olan alet ve edevatı ve kitapları; arabacı, kayıkçı, hamal gibi
küçük taşıt sahiplerinin ancak geçimlerini sağlayan taşıt vasıtaları,
5) Borçlu veya
ailesinin geçimleri için gerekli ise, borçlunun tercih edeceği bir süt veren
mandası veya ineği veyahut üç keçi veya koyunu ve bunların üç aylık yem ve
yataklıkları,
6) Borçlu ve
ailesinin iki aylık yiyecek ve yakacakları ile;
a) Borçlu çiftçi
ise ayrıca gelecek mahsul için gerekli olan tohumluğu,
b) Borçlu bağ,
bahçe veya meyve ve sebze yetiştiricisi ise kendisinin ve ailesinin geçimleri
için zaruri olan bağ, bahçe ve bu işler için gerekli bulunan alet ve edevatı,
malzemesi ve fide ve tohumluğu,
c) Geçimi hayvan
yetiştirmeye münhasır olan borçlunun kendisinin ve ailesinin geçimleri için zaruri
olan miktarda hayvan ile bu hayvanların üç aylık yem ve yataklıkları,
7) Memleketin
ordu ve zabıta hizmetlerinde malul olanlara bağlanan emekli aylıkları ile, bu kabil kimselerin dul ve yetimlerine bağlanan
aylıklar ve ordunun hava ve denizaltı mensuplarına verilen uçuş ve dalış
ikramiyeleri,
8) Bir yardım
sandığı veya derneği tarafından hastalık, zaruret ve ölüm gibi hallerde
bağlanan aylıklar,
9) Vücut ve
sağlık üzerine ika edilen zararlar için tazminat olarak zarar görenin kendisi
veya ailesine toptan veya irat şeklinde verilen veya verilmesi gereken paralar,
10) Askerlik
malullerine, şehit yetimlerine verilen harb malullüğü
zammı ile, 1485 sayılı Kanun gereğince verilen tekel
beyiyeleri,
11) Borçlunun
haline münasip evi, ancak evin değeri fazla ise bedelinden haline münasip bir
yer alınabilecek miktarı borçluya bırakılmak üzere haczedilerek satılabilir,
12) Harcırah
Kanununa göre yapılan ödemeler,
13) 2022 sayılı
Kanun uyarınca bağlanan aylıklar.
1.10. Kısmen haczedilebilenler
Gelirler,
aylıklar, ödenekler, her çeşit ücretler, intifa hakları ve hasılatı, ilama
bağlı olmayan nafakalar, emeklilik aylıkları, sigorta ve emeklilik sandıkları
tarafından bağlanan gelirler kısmen haczedilebilir.
Haczolunacak miktar bunların
üçte birinden çok, dörtte birinden az olamaz. Asgari ücreti aşmayan aylık
gelirlerin onda birinden fazlası haczedilemez.
1.11. Kurumca ödenen gelir, aylık ve ödeneklerin
haczi
5510 sayılı
Kanunun 93. maddesinin birinci fıkrasında; “Bu Kanun gereğince sigortalılar ve
hak sahiplerinin gelir, aylık ve ödenekleri, sağlık hizmeti sunucularının genel
sağlık sigortası hükümlerinin uygulanması sonucu Kurum nezdinde doğan
alacakları, devir ve temlik edilemez. Gelir, aylık ve ödenekler; 88. maddeye
göre takip ve tahsili gereken alacaklar ile nafaka borçları dışında
haczedilemez. Bu fıkraya göre haczi yasaklanan gelir, aylık ve ödeneklerin
haczedilmesine ilişkin talepler, borçlunun muvafakati bulunmaması halinde, icra
müdürü tarafından reddedilir.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre, 5510
sayılı Kanunun 88. maddesine göre takip ve tahsili gereken Kurumun süresi
içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarından dolayı, Kurumca bağlanan gelir,
aylık ve ödeneklerin haczi mümkündür.
Diğer
taraftan, damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı borçları Kurumca
6183 sayılı Kanuna göre takip ve tahsil edilmekle birlikte bu borçlar Kurum
alacağı olmadığından ve özel kanunlarında tahsili hususunda 5510 sayılı Kanunun
88. maddesine de atıf yapılmadığından bu borçlardan dolayı Kurumca bağlanan
gelir, aylık ve ödeneklerin haczi mümkün bulunmamaktadır.
1.12. Fazlaya ilişkin hacizler
Kurumun
süresinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının takip ve tahsilinde 6183 sayılı
Kanunun 51., 102. ve 106. maddeleri hariç diğer
hükümleri uygulanmaktadır.
Bu doğrultuda
kanuni süresinde ödenmeyen Kurum alacağının tahsili için anılan Kanunun ilgili
maddeleri uyarınca borçlunun her türlü menkul ve gayrimenkul malları ile hak ve
alacakları üzerine haciz uygulanmaktadır.
6183 sayılı
Kanunun 62. maddesinin birinci fıkrasında; borçlunun, mal bildiriminde
gösterilen veya tahsil dairesince tespit edilen borçlu veya üçüncü şahıslar
elindeki menkul malları ile gayrimenkullerinden, alacak ve haklarından amme
alacağına yetecek miktarının tahsil dairesince haczolunacağı,
Dördüncü
fıkrasında; ancak, haczolunan gayrimenkul artırmaya
çıkarılmadan, borçlu borcun itfasına yetecek menkul veya vadesi gelmiş sağlam
alacak gösterirse gayrimenkul üzerindeki haciz baki kalmak üzere gösterilen
menkul veya alacağın da haczolunacağı,
Son fıkrasında
ise, tahsil dairesinin alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün
olduğu kadar telif etmeye mükellef olduğu,
Kanunun 73.
maddesinde; borçlunun alacaklı amme idaresinin muvafakatini almaksızın hacizli
mallarda tasarrufta bulunamayacağı, haczi koyan tahsil dairesinin buna aykırı
hareketin cezaya mucip olduğunu borçluya ihtar edeceği,
Kanunun 90.
maddesinde ise; gayrimenkullerin satış komisyonlarınca açık artırma ile
satılacağı,
91. maddesinde ise;
satışa çıkarılacak gayrimenkullere bilirkişinin mütalaası alınmak suretiyle
satış komisyonu tarafından rayiç değer biçileceği,
hükümleri yer almıştır.
6183
sayılı Kanunun ilgili maddelerine göre, borçlunun mal bildiriminde gösterilen
malların haciz bakımından bir önceliği veya ayrıcalığı bulunmadığı gibi, menkul
ve gayrimenkul mallarla, alacak ve haklardan hangilerinin haczedileceği
konusunda Kanunda bir hüküm bulunmadığından tahsil dairesi lüzumlu gördüğü
malları haczedebilecek olmakla birlikte, haczin
amacının kamu (Kurum) alacağının tahsilinin sağlanması olduğu göz önünde
bulundurularak, yapılacak haciz işlemlerinde borçlunun borçlarına yetecek
miktarda mallarına haciz uygulanması ile yetinilmesine dikkat edilmesi
gerekmektedir.
Bununla
birlikte; uygulamada, özellikle gayrimenkul hacizlerinde borçluların
(işverenlerin) hacze konu olabilecek gayrimenkullerinin değer tespitinin
önceden yapılabilmesi mümkün olmadığından,
ünitelerimizce tapu sicil müdürlüklerine gönderilen haciz bildirilerine
istinaden borçlu adına kayıtlı tüm gayrimenkuller üzerine haciz tatbik
edilmekte, bu durumda, bazen borçluların Kuruma olan borcuna yetecek miktardan
çok daha fazla mal varlığı üzerine haciz konulduğundan, borçlularca borcundan
fazla tutarda mal varlığı üzerine haciz konulduğu gerekçesiyle, fazlaya ilişkin
hacizlerin kaldırılması talep edilmektedir.
Yine
uygulamada, borçlularca 6183 sayılı Kanunun 48. maddesine göre taksit talebinde
bulunulması halinde, taksitlendirme işleminin yapılmasını müteakip teminat
olarak gösterilen başkaca bir mal varlığı üzerine yahut Kurum alacağının
tahsilini tehlikeye düşürmeyecek ve Kurum alacağını karşılayacak tutarda mahcuz
(üzerine haciz konulmuş) mal varlığı üzerindeki hacizler baki kalmak kaydıyla
fazlaya ilişkin diğer mallar üzerindeki hacizler anılan madde hükmüne istinaden
kaldırılmaktadır.
Yönetim
Kurulumuzun 22.04.2010 tarihli ve 2010/6 sayılı kararıyla fazlaya ilişkin
hacizlerle ilgili olarak; “Kurum alacaklarının tahsili amacıyla işverenlerin
gayrimenkul mal varlıkları üzerine borç tutarının çok üzerinde haciz işlemi
uygulanması ve borçlularca 6183 sayılı Kanunun 48. maddesine göre tecil ve
taksitlendirme talebinde bulunmadan fazlaya ilişkin haciz yapıldığı iddiası ile
fazlaya ilişkin gayrimenkul hacizlerinin kaldırılması talebinde bulunulması
halinde;
1)
İl özel idareleri, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler ile bu idarelere
bağlı kuruluşların Kurumumuza olan borçlarından dolayı daha fazla tutarda
gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğu durumlarda, söz konusu idarelerin
borçlarına karşılık genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı üzerinden ayrılan
paylarından kesinti yapıldığı hususu da nazara alınarak, Kurumumuza olan
(icraya intikal eden ve etmeyen tüm borçlar) toplam borçları tutarında,
2) Bunların
dışında kalan işverenlerin, Kurumumuza olan (icraya intikal eden etmeyen tüm
borçlar) toplam borç miktarının en fazla iki katına kadar olan tutarda,
gayrimenkul haczinin baki
tutularak, bu tutarlar üzerindeki fazlaya ilişkin gayrimenkul hacizlerinin,
ünitelerimizin “Gayrimenkul Satış Komisyonları” tarafından değerlendirilerek
kaldırılması,” uygun görülmüştür.
Bu bakımdan,
yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde Kurum alacaklarının tahsili amacıyla
borçluların gayrimenkul mal varlıkları üzerine borç tutarının çok üzerinde
faaliyetine engel olacak şekilde haciz işlemi uygulanmış ise, söz konusu
hacizlerin kaldırılması hususunda aşağıdaki usul ve esaslar çerçevesinde işlem
yapılması, gerekmektedir.
1.12.1. Fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması
taleplerinin değerlendirilmesi
a) İl özel
idareleri, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler ile bu idarelere bağlı
kuruluşların taleplerinin değerlendirilmesi;
Bilindiği
gibi, 5779 sayılı İl Özel İdarelerine ve Belediyelere Genel Bütçe Gelirlerinden
Pay Verilmesi Hakkında Kanunun değişik 7. maddesine istinaden çıkarılan ve
19.03.2010 tarihli ve 27526 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Büyükşehir
Belediyeleri, İl Özel İdareleri, Belediyeler ve Bunların Bağlı Kuruluşlarının
Borçlarına Karşılık Genel Bütçe Gelirleri Tahsilat Toplamı Üzerinden Ayrılacak
Paylardan Yapılacak Kesintilere İlişkin Esaslar”a
göre alınan 15.03.2010 tarihli ve 2010/238 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
uyarınca; büyükşehir belediyeleri, il özel idareleri, belediyeler ve bunların
bağlı kuruluşlarının Kurumumuza 01.03.2010 tarihine kadar tahakkuk eden
borçlarının genel bütçe gelirleri tahsilatı üzerinden ayrılan paylardan kesinti
yapılması suretiyle tahsili için ilgisine göre İller Bankası ya da Maliye
Bakanlığı Muhasebat Genel Müdürlüğüne bildirilmiştir. Yine 01.03.2010
tarihinden sonra tahakkuk edecek borçlar için de gerekli kesintilerin yapılarak
Kurumumuza aktarılması için ilgili Kurumlara her iki ayda bir bildirim
yapılacaktır.
Bu
bakımdan, il özel idareleri, büyükşehir belediyeleri ve belediyeler ile bu
idarelere bağlı kuruluşların Kurumumuza olan borçlarından dolayı fazla tutarda
gayrimenkulleri üzerine haciz konulduğu ve taksitlendirme talebinde bulunmadan
fazlaya ilişkin haciz kaldırma talebinde bulunulması halinde, söz konusu
idarelerin borçlarına karşılık genel bütçe vergi gelirleri tahsilatı üzerinden
ayrılan paylarından kesinti yapıldığı hususu da dikkate alınarak Kurumumuza
olan (borç türü ayrımı yapılmaksızın icraya intikal eden ve etmeyen tüm
borçlar) toplam borç tutarı kadar hacizleri baki tutularak diğer gayrimenkuller
üzerine konulan hacizler, ünitelerimizin gayrimenkul satış komisyonlarınca
kaldırılabilecektir.
Örnek-1: A Belediyesinin
Kurumumuza prim, işsizlik sigortası primi, gecikme cezası ve gecikme zammından
oluşan toplam 850.000 TL borcu olduğu varsayıldığında, söz konusu Belediyenin
1.000.000 TL değerindeki arsası ile 2.000.000 TL değerindeki iş hanı
haczedilmiş ve belediye taksitlendirme talebinde bulunmadan fazlaya ilişkin
hacizlerin kaldırılmasını talep etmiş ise, Belediyenin borcu kadar 1.000.000 TL
değerindeki arsa üzerindeki haciz baki tutularak 2.000.000 TL değerindeki iş
hanı üzerindeki haczin kaldırılması mümkün olabilecektir.
Ancak, 1.000.000
TL değerindeki arsa üzerinde vergi dairesinin 750.000 TL tutarında haczinin
bulunması halinde söz konusu arsa üzerinde alacağımızı tehlikeye düşürecek
başka idarelerin hacizleri olduğundan, iş hanı üzerindeki haciz baki tutularak
arsa üzerindeki haczin kaldırılması mümkün olabilecektir.
b) İl özel
idareleri, büyükşehir belediyeleri, belediyeler ile bunlara bağlı kuruluşların
dışında kalan borçluların taleplerinin değerlendirilmesi;
Söz konusu
borçluların Kurumumuza olan borçlarından dolayı tüm gayrimenkulleri haczedilmiş
ve taksitlendirme talebinde bulunmadan fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması
talep edilmiş ise borç tutarının en fazla iki katı tutarında gayrimenkul haczi
baki tutularak, bu tutar üzerinden fazlaya ilişkin gayrimenkul hacizleri
borçluların talebi üzerine gayrimenkul satış komisyonları tarafından
kaldırılabilecektir.
Örnek-2: DK Ltd. Şti’nin
Kurumumuza prim, idari para cezası, işsizlik sigortası primi, gecikme cezası ve
gecikme zamlarından oluşan toplam 1.250.000 TL borcu olduğunu varsayalım.
Anılan şirketin
500.000 TL değerinde 2 adet apartman dairesi, 1.000.000 TL tutarında bir
arsasının ve üzerinde yaklaşık 2.000.000 TL tutarında takyidatı
olan 5.000.000 TL değerinde fabrika binasının bulunduğunu varsayalım.
Bu
durumda, borçlu şirketçe fabrika üzerindeki haczin baki tutularak diğer arsa ve
daireler üzerindeki hacizlerimizin kaldırılması talep edilmiş olsa dahi,
şirketin talebi dikkate alınmaksızın üzerinde ipotek ve haciz bulunmayan nakde
çevrilmesi kolay gayrimenkullerin diğer nitelikleri de dikkate alınmak
suretiyle 2 adet apartman dairesi ve arsa üzerindeki haczimiz baki tutularak
fabrika binası bulunan gayrimenkul üzerindeki haczin kaldırılması mümkün
bulunmaktadır.
1.12.2. Fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılması
taleplerinin gayrimenkul satış komisyonlarınca değerlendirilmesi ve dikkate
alınacak hususlar
Sosyal Güvenlik
Kurumunca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna Göre
Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmeliğin “Satış Komisyonları” başlıklı 21.
maddesinin birinci fıkrasında; “Kurumca mahcuz menkul ve gayrimenkullerin satış
işlemlerini yapmak üzere satış komisyonları ve satış birimleri kurulur.
Dördüncü
fıkrasında ise, gayrimenkul satış komisyonu; sosyal güvenlik il müdürü veya
yetki vereceği il müdür yardımcısı ya da ilgili sosyal güvenlik merkez
müdürünün başkanlığında, varsa avukat ve satış işlemlerinden sorumlu servis
şefi veya yetkili memuru, icra memuru ve ünite amirinin görevlendireceği bir
memurdan oluşur.”
hükmü yer almaktadır.
Buna
göre, Kurum alacaklarının tahsili amacıyla borçluların gayrimenkul mal
varlıklarına borç tutarının çok üzerinde haciz işlemi uygulanması ve borçlularca
6183 sayılı Kanunun 48. maddesine göre tecil ve taksitlendirme talebinde
bulunmadan fazlaya ilişkin haciz yapıldığı iddiası ile fazlaya ilişkin
gayrimenkul hacizlerinin kaldırılması talebinde bulunulması halinde hacizlerin
kaldırılıp kaldırılmayacağı veya hangi hacizlerin kaldırılacağı hususu
gayrimenkul satış komisyonları tarafından değerlendirilip karara bağlanacaktır.
a) Borçlularca,
Kurumumuza olan mevcut borçlarından daha fazla tutarda gayrimenkulleri üzerine
haciz konulduğu iddiasıyla, fazlaya ilişkin hacizlerin kaldırılmasına ilişkin
bir talepte bulunulması halinde, gayrimenkul satış komisyonlarınca öncelikle
borçluların haczedilmiş olan gayrimenkullerinin değer tespitleri bu Genelgenin
üçüncü bölümünde belirtildiği şekilde tespit edilecektir.
b) Yine,
gayrimenkul satış komisyonu tarafından verilecek karara esas olması bakımından,
borçluların haczedilmiş gayrimenkullerinin güncel tapu takyidat
(ipotek, haciz, tedbir vb. kayıt ve sınırlamalar) bilgileri tapu sicil
müdürlüklerinden istenecektir.
c)
Kurum tarafından haczedilmiş olan gayrimenkullerin değerleri ve tapu takyidat bilgilerine göre, şayet haczedilmiş
gayrimenkullerin değeri, güncel (icraya intikal eden ve etmeyen tüm borçlar)
borç tutarının altında olması veya gayrimenkullerin değerinin güncel borç
tutarının üzerinde olmakla birlikte takyidatlardan
dolayı Kurum alacağının tahsilinin güç veya tehlikeye düşeceğine kanaat
getirilmesi halinde, başka bir incelemeye gerek kalmaksızın satış komisyonu
tarafından borçluların bu talebi reddedilecektir.
d)
Kurum tarafından haczedilen gayrimenkullerin değerleri ve tapu bilgilerine göre
gayrimenkul satış komisyonları borçluların haczin kaldırılmasını talep ettiği
gayrimenkullerle bağlı kalmaksızın öncelikle hacizli gayrimenkuller içerisinden
durumu ve konumu, satılma kabiliyeti, hukuki durumu gibi hususları da göz
önünde bulundurarak ve satılması en kolay olmasına dikkat edilerek Kurum
alacağının tahsilinin en kolay sağlanabileceği nitelikteki gayrimenkuller
üzerindeki hacizler baki tutularak, diğer gayrimenkuller üzerindeki hacizler
kaldırılabilecektir.
e)
Borçluların borcundan dolayı hem menkul mallarına, hem de gayrimenkul mallarına
haciz konulmuş ve borçlu tarafından menkul mallar üzerindeki hacizler baki
kalmak kaydıyla fazlaya ilişkin olduğu iddiası ile gayrimenkul mallar
üzerindeki hacizlerin kaldırılmasının talep edilmesi veya borçlular tarafından
gayrimenkul mallar üzerindeki hacizler baki kalmak kaydıyla fazlaya ilişkin
olduğu iddiası ile menkul mallar üzerindeki hacizlerin kaldırılmasının talep
edilmesi halinde, gayrimenkul satış komisyonları tarafından bu talepler kabul
edilmeyecektir.
1.12.3. Diğer hususlar
Haciz
işleminin amacı; Kurum alacağının teminat altına alınması ve kamu (Kurum) alacağının
tahsilinin sağlanması olduğundan, haciz işlemlerinin sonuçsuz kalmaması için bu
gibi durumlarda (borçlunun fazlaya ilişkin haciz yapıldığı iddiasına sebebiyet
verilmeden), bu Genelgede belirtilen sürelerde satış işlemlerine başlanılması
göz önünde bulundurularak, Kurum alacağının tahsilini teminen
öncelikle satışı en kolay olan menkul malların (gerekirse gayrimenkullerin)
satış işlemine başlanılacak ve satış işlemlerinin neticesinde Kurum alacağının
tahsil edilmesini müteakip, borçlunun varsa diğer menkul ve gayrimenkulleri
üzerindeki hacizler kaldırılacaktır.
Ayrıca,
borçluların yalnızca menkul malları haczedildiğinde, fazlaya ilişkin haciz
yapıldığı iddiası ile söz konusu hacizlerin kaldırılmasının talep edilmesi
halinde, yukarıda açıklanan esaslara göre işlem yapılmayacaktır.
1.13.
İstihkak iddiaları
Hacze
karşı istihkak iddiaları, 6183 sayılı Kanunun “Borçlu elinde haczedilen mallara
karşı istihkak iddiaları” başlıklı 66. ve “Üçüncü şahıs elinde haczedilen
mallara karşı istihkak iddiaları” başlıklı 67. maddesinde, diğer hükümler ise
68. maddesinde düzenlenmiştir.
Borçlu,
üçüncü şahıs ya da alacaklı Kurum ünitelerince anılan maddelere göre açılacak
istihkak davalarının 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi hükmüne göre Kurumun
alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesinde açılması gerekmektedir.
İstihkak
davalarının açılması icra takibini durdurmamaktadır. Davacı takibin
durdurulmasını veya ertelenmesini mahkemeden talep edebilir. Davaya bakan
mahkeme tarafından mevcut delillerin mahiyetine göre ve muhtemel zararlara
karşı yeterli teminat alınmak suretiyle takibin durdurulmasına veya
ertelenmesine karar verebilir.
İstihkak
davası üzerine, takibin durdurulmasına veya ertelenmesine karar verilir ve
neticede dava reddedilirse, davanın konusunu oluşturan hacizli malın değerinin
%10’u tutarında tazminata hükmolunur. Mahkeme kararlarında gerekli şartlar
olduğu halde, %10 tazminata hükmedilmemiş olması halinde temyiz yoluna
başvurulması gerekmektedir.
Mahkemece
hükmolunan tazminatın takip ve tahsiline, 6183 sayılı Kanunun 55. maddesine
göre düzenlenecek ödeme emrinin tebliği suretiyle başlanılacaktır. Bu
tazminata, süresinde ödenmemesi halinde gecikme zammı tatbik edilmeyecektir.
1.14.
Alacaklı amme idareleri arasında hacze iştirak
6183
sayılı Kanunun 69. maddesinde, her amme idaresinin diğer amme idareleri
tarafından yapılan hacizlere, alacağı bu haciz tarihinden önce tahakkuk etmiş
olmak şartıyla haczedilen mallardan herhangi biri paraya çevrilinceye kadar
iştirak edebileceği düzenlenmiştir.
Amme
idareleri arasında hacze iştirak edilmesi halinde hacizli malın bedelinden ilk
önce haczi yapan dairenin alacağı tahsil olunur. Artanı hacze iştirak tarihi
sırasıyla alacaklarına mahsup edilmek üzere hacze iştirak eden diğer dairelere
ödenir.
1.15. Bazı hallerde haczin kaldırılması
6183
sayılı Kanuna 7103 sayılı Kanun ile
eklenen 74/A maddesi doğrultusunda, prim ve prime ilişkin alacakların tahsili
için yürütülen icra takip ve haciz işlemleri sonucu ilgililer veya ilgililer
lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen menkul ve gayrimenkul mallar
üzerine Kurumca konulan hacizlerin belirli şartların yerine getirilmesi
kaydıyla kaldırılması mümkün olabilecektir.
6183 sayılı Kanunun "Bazı hallerde haczin kaldırılması"
başlıklı 74/A maddesinde; "Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince
haczedilen mal üzerindeki hacizler aşağıdaki şartların sağlanması halinde
kaldırılır.
1. Mahcuz malın bu Kanunun 10 uncu maddesinin birinci
fıkrasının (5) numaralı bendinde sayılan mallardan olması,
2. Mahcuz mala biçilen değer ile %10 fazlasının, ilk
sırada haciz tatbik eden tahsil dairesine ödenmesi (Şu kadar ki, madde
kapsamında ödenecek tutar, Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine olan
ödeme zamanı gelmiş, tecil edilmiş veya muacceliyet kesbetmiş borçların toplamından fazla olamaz.).
3. Mahcuz mala ilişkin takip masraflarının ayrıca
ödenmesi.
4. Hacze karşı dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi.
Haczedilen malın değer tespiti bu Kanun hükümlerine göre yapılır. Ancak,
menkul mallar için her halükarda tahsil dairesince bilirkişiye değer
biçtirilir.
Bu madde kapsamında haczin kaldırılması halinde aynı mala, haczin kaldırıldığı
tarihten itibaren
üç ay müddetle Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerince, bu Kanunun 13. maddesi hükümleri saklı kalmak kaydıyla, haciz
tatbik edilemez. Bu hüküm, haczi kaldırılan malın üçüncü şahıslar
tarafından amme borçlusu lehine teminat olarak gösterilen mal olması halinde,
üçüncü şahsın bu Kanun kapsamına giren borçları için uygulanmaz.
Bu madde hükmünden yararlanmak üzere başvuruda bulunarak hacze karşı
açtığı davalardan vazgeçen borçlunun, haczi kaldırılan mal ile ilgili açtığı
davalar mahkemelerce incelenmez; herhangi bir sebeple incelenir ve karara
bağlanırsa bu karar hükümsüz sayılır.
Tahsil
edilen paralar, söz konusu malın aynından doğan
motorlu taşıtlar vergisi ve bu vergiye bağlı fer'i
alacaklar ile vergi cezalarına, mahcuz mala haciz tatbik etmiş dairelerin
sırasıyla; takip konusu olan, muaccel hale gelmiş bulunan, ödeme zamanı gelmiş
henüz vadesi geçmemiş olan ve tecil edilmiş bulunan alacaklarına, haciz
sırasına göre mahsup edildikten sonra haciz tatbik etmemiş dairelerin bu
fıkrada belirtilen alacaklarına garameten taksim
edilir.
Bu maddenin uygulamasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığınca belirlenir."
Hükümleri yer almaktadır.
1.15.1. Haczin
kaldırılmasının
şartları
Söz konusu madde kapsamında ünitelerce (sosyal güvenlik il
müdürlükleri/sosyal güvenlik merkezleri) mahcuz mal üzerindeki haczin
kaldırılması için;
a) Haczi ilk tatbik eden üniteye yazılı olarak müracaatta
bulunulması,
b) Mahcuz malın menkul ve gayrimenkul mallardan olması,
c) Mahcuz mala biçilen değer ile %10 fazlasının ödenmesi,
ç) Mahcuz mala ilişkin takip masraflarının ayrıca ödenmesi,
d) Hacze karşı dava
açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi, gerekmektedir.
1.15.1.1. Yazılı müracaat
Mahcuz mal üzerindeki haczin kaldırılmasını isteyen borçluların ilk
sırada haciz tatbik eden üniteye yazılı olarak başvurmaları gerekir. Birden
fazla ünite tarafından haciz tatbiki söz konusuysa başvuru, ilk sırada haciz
tatbik eden üniteye yapılacaktır.
Örnek-1: (A)
Limited Şirketinin borcundan dolayı şirket müdürü (B)'nin
Ankara'da bulunan gayrimenkulüne sırasıyla Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezi
(SGM) ve Rüzgarlı SGM haciz işlemi uygulamıştır.
Gayrimenkulü üzerindeki haczin kaldırılmasını isteyen (B), yazılı başvurusunu
ilk sırada haciz tatbik eden Ulucanlar SGM'ye
yapacaktır.
Başvuruda bulunulması takip işlemlerini durdurmaz.
Mahcuz malın üçüncü şahsa ait olması halinde yazılı başvuru borçlu
tarafından yapılabileceği gibi üçüncü kişi tarafından da yapılabilir.
1.15.1.2. Mahcuz malın menkul ve gayrimenkul mallardan olması
Mahcuz malın, 6183 sayılı Kanunun "Teminat ve değerlenmesi"
başlıklı 10. maddesinin birinci fıkrasının (5) numaralı bendinde sayılan menkul
ve gayrimenkul mallardan olması gerekmektedir. Buna göre, ilgililer veya
ilgililer lehine üçüncü şahıslar tarafından gösterilen ve alacaklı amme
idaresince haciz varakasına müsteniden haczedilen menkul ve gayrimenkul mallar üzerindeki
hacizlerin kaldırılması söz konusu olabilecektir.
1.15.1.3. Mahcuz mala biçilen değer ile %10 fazlasının ödenmesi
Mahcuz mal üzerindeki haczin kaldırılması için mahcuz mala biçilen
değer ile %10 fazlasının ilk sırada haciz tatbik eden üniteye ödenmesi
gerekmektedir.
Örnek-2: Kurumumuza
borcu bulunan (B) Anonim Şirketinin 350.000 TL tutarındaki borcundan dolayı
Antalya'da bulunan 300.000 TL değerindeki gayrimenkulüne haciz konulmuştur.
(B)'nin 330.000 TL ile birlikte takip masraflarını da
ayrıca ödemesi halinde gayrimenkulü üzerindeki haciz kaldırılır.
İlk sırada haciz tatbik eden ünitenin, borçlunun bağlı bulunduğu
tüm ünitelerden madde kapsamındaki borç ve takip masraflarına ilişkin bilgileri
temin etmesi ve borçludan tahsil edilecek tutarı buna göre belirlemesi
gerekmektedir.
Örnek-3: Beşiktaş SGM'ye 100.000 TL,
Pendik SGM'ye 50.000 TL ve Ümraniye SGM'ye 50.000 TL tutarında borcu bulunan borçlu (D)'nin aracına sırasıyla Beşiktaş SGM, Pendik SGM ve Ümraniye
SGM tarafından haciz konulmuştur. Hacizli araca takdir edilen değer 200.000
TL'dir. Borçlu (D)'nin madde kapsamında ilk sırada
haciz tatbik eden Beşiktaş SGM'ye başvurması
durumunda Beşiktaş SGM'nin, Pendik SGM ve Ümraniye SGM'den borç ve takip masraflarına ilişkin bilgileri temin
etmesi ve borçludan tahsil edilecek tutarı buna göre belirlemesi gerekmektedir.
Ödenecek miktar, borçlunun Kurum ünitelerine olan ödeme
zamanı gelmiş, tecil edilmiş veya muacceliyet kesbetmiş borçların toplamından fazla olamayacaktır. Mahcuz
mala biçilen değer ile %10 fazlası borçlu tarafından ödenmesi gereken azami
tutarı (takip masrafları hariç) ifade ettiğinden borç miktarının bu tutardan az
olması halinde borçludan yalnızca borç miktarı ile varsa takip masrafı kadar
ödemede bulunması talep edilecektir.
Örnek-4: (C)
Limited Şirketinin 50.000 TL tutarındaki borcundan dolayı şirket müdürü (M)'nin gayrimenkulüne haciz konulmuştur. Hacizli gayrimenkule
takdir edilen değer 150.000 TL olup takip masrafı toplamı 2.000 TL'dir. Borç
miktarı, gayrimenkule biçilen değer ile %10 fazlası toplamının altında
olduğundan, borçlu, borç miktarı 50.000 TL ile takip masrafı 2.000 TL olmak üzere
toplam 52.000 TL'yi ödeyerek mahcuz gayrimenkul üzerindeki haczin
kaldırılmasını talep edebilecektir,
1.15.1.4. Mahcuz mala ilişkin takip masraflarının ödenmesi
Mahcuz mal üzerindeki haczin kaldırılmasının talep edilmesi halinde, mahcuz mala
ilişkin takip
masraflarının ayrıca ödenmiş olması gerekmektedir.
Mahcuz malın cebren satışının yapılması durumunda mahcuz mala ilişkin
masraflar satış bedelinden düşülmektedir. Oysa, 6183
sayılı Kanunun 74/A maddesinden yararlanılabilmesi için mahcuz mala ilişkin
takip masraflarını ayrıca ödemiş olması şart koşulmuştur.
Ayrıca, mahcuz mal üzerinde haczi bulunan diğer ünitelerin
yapmış olduğu takip masraflarının da tahsil edilmesi gerektiğinden, başvurunun
yapıldığı sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik merkezi mahcuz mal
üzerinde haczi bulunan diğer ünitelerden gerekli bilgiyi temin edecektir.
Örnek-5: Konya
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne (SGİM) 150.000 TL ve Aksaray SGİM'ye
100.000 TL tutarında borcu bulunan borçlu (M)'nin
gayrimenkulüne sırasıyla Konya SGİM ve Aksaray SGİM tarafından haciz
konulmuştur. Hacizli gayrimenkule 6183 sayılı Kanunun 91. maddesine göre takdir
edilen değer 100.000 TL'dir. Mahcuz mala ilişkin olarak Konya SGİM tarafından
1.000 TL, Aksaray SGİM tarafından 2.000 TL takip masrafı yapılmıştır. Borçlu
(M)'nin, gayrimenkulü üzerindeki haczi kaldırmak için
Konya SGİM'ye yaptığı başvuru sonrasında, Konya SGİM'nin Aksaray SGİM'den gerekli
bilgiyi temin etmesi ve borçlu (M)'den (Aksaray SGİM'nin
takip masrafları dahil) 113.000 TL'lik tutarı tahsil
etmesi gerekmektedir.
1.15.1.5. Hacze karşı dava açılmaması veya açılmış davalardan vazgeçilmesi
6183 sayılı Kanunun 74/A maddesi hükmünden yararlanılabilmesi için
hacze ilişkin olarak dava açılmaması, açılmış davalardan vazgeçilmesi, kanun
yollarına başvurulmaması, başvurulmuşsa vazgeçilmesi şarttır.
Bu sebeple, açılmış bir dava ve/veya başvurulmuş bir kanun yolu söz
konusu ise borçlu veya malı teminat olarak gösteren üçüncü şahsın, açmış
oldukları davalardan ve/veya kanun yollarından feragat ettiklerine ilişkin
dilekçeyi ilgili mahkemeye vermeleri ve feragatlerine ilişkin belgeyi başvuru
esnasında yetkili üniteye ibraz etmeleri gerekmektedir.
Yetkili ünitece, feragate konu olacak davaların tespiti için mahcuz
mala haciz tatbik etmiş olan diğer ünitelerden haciz işlemlerine karşı dava
açılıp açılmadığı araştırılacaktır. Açılmış davalardan feragate ilişkin belgeler
temin edildikten sonra belgelerin örneği ilgili ünitelere gönderilecektir.
Hacze ilişkin açılmış davalardan vazgeçilmemesi halinde madde hükmünden
yararlanılamayacaktır.
Ayrıca, maddenin uygulanması sırasında, maddeden yararlanmak
üzere başvuruda bulunarak hacze karşı açtığı davalardan vazgeçen borçlunun,
haczi kaldırılan mal ile ilgili açtığı davaların mahkemelerce incelenmeyeceği ve herhangi bir sebeple
incelenerek karara bağlanması halinde bu kararın hükümsüz sayılacağının dikkate
alınması gerekmektedir.
1.15.2.
Haczedilen malın değer
tespiti
Haczedilen mala
karşılık
ödenecek tutarın belirlenebilmesi için öncelikle değer tespitinin yapılması
gerekmektedir.
6183 sayılı Kanunun 74/A maddesinin ikinci fıkrasına göre, haczedilen malın
değer tespiti bu Kanun
hükümlerine göre yapılacaktır. Buna ilaveten, menkul mallar için her halükarda
bilirkişiye değer biçtirileceği hükme bağlanmıştır.
6183 sayılı Kanunda haczedilen malların değer tespiti, menkul ve gayrimenkul
mallar için ayrı ayrı
belirlenmiştir. 6183 sayılı Kanunun 81. maddesinde menkul
mallara haczi yapan memur tarafından değer biçileceği, borçlunun müracaatı
üzerine veya tahsil dairesince lüzum görüldüğü takdirde yeniden bilirkişiye
değer biçtirileceği, 82. maddesinde menkul malların satışının alacaklı tahsil
dairesince yapılacağı, 91. maddesinde ise gayrimenkullere bilirkişinin
mütalaası alınmak suretiyle satış komisyonu tarafından rayiç değer biçileceği
hükme bağlanmıştır.
27.10.2008
tarihli ve 27010 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak
yürürlüğe giren Sosyal Güvenlik Kurumunca 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanuna Göre Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmeliğin
"Kurum Alacaklarının Cebren Tahsiline İlişkin Yetkiler" başlıklı
dördüncü bölümünde yer verilen "Satış komisyonları" başlıklı 21.
maddesinde, Kurumca, mahcuz menkul ve gayrimenkullerin satış işlemlerini yapmak
üzere satış komisyonlarının kurulduğu, menkul mal satış komisyonu ve
gayrimenkul mal satış komisyonunun kimlerden oluştuğu hükme bağlanmıştır. Söz konusu yönetmeliğin "Gayrimenkullerde değer
tespiti" başlıklı 22. maddesinde, Kurum alacaklarına karşılık teminat
olarak gösterilen veya satışına karar verilen gayrimenkullerin değer
tespitinin, uzman gerçek veya tüzel kişilerin hazırlamış olduğu kıymet takdir
raporu dikkate alınarak gayrimenkul satış komisyonu tarafından belirleneceği
düzenlenmiştir.
6183 sayılı Kanunun 74/A maddesi kapsamında yapılacak talepler
doğrultusunda gayrimenkullerin değer
tespitlerinin Kurum tarafından bilirkişiye yaptırılması esas olmakla birlikte 2011/53
sayılı Genelgenin "Üçüncü Kısım, İkinci Bölüm, Gayrimenkul Satışı"
başlıklı bölümünün "1.2.Gayrimenkullerde değer
tespiti" başlıklı kısmında belirtilen kişilerce düzenlenmiş raporların da
komisyonca değerlendirilmesi mümkündür. Ancak, Kurumca değer tespiti
yaptırılacak mallara ilişkin bilirkişi rapor ücretinin borçlu tarafından talep
anında Kuruma ödenmesi gerekmektedir.
Buna
göre, 6183 sayılı Kanunun 74/A
maddesinde belirtilen şartları sağlayan borçlunun haciz kaldırma talebi
sonrasında mahcuz malın değer tespiti mahcuz mal gayrimenkul ise uzman gerçek
veya tüzel kişilerin hazırlamış olduğu kıymet takdir raporu dikkate alınarak
gayrimenkul satış komisyonu tarafından,
mahcuz mal menkul ise her halükarda bilirkişiye biçtirilen değerin esas alınması
suretiyle menkul satış komisyonunca yapılacaktır.
Gayrimenkul satış komisyonu ve menkul satış komisyonu, uzman gerçek veya
tüzel kişilerin hazırlamış olduğu kıymet takdir raporunu kabul edip etmemekte
serbesttir. Komisyon gerekli gördüğü hallerde yeniden kıymet takdir raporu isteyebileceği
gibi Kurum teknik elemanlarının bulunduğu illerde, bu elemanların da bulunduğu
bir komisyon marifetiyle mahcuz mala ilişkin değer tespiti yaptırabilir.
1.15.3. Mahcuz
mal üzerinde
birden fazla haciz olması
Mahcuz mal üzerinde Kurum tarafından tatbik edilen hacizler dışında
başkaca takyidat bulunması, borçlunun madde hükmünden
yararlanmasına engel teşkil etmemektedir.
Buna göre, Kurum tarafından mahcuz mala tatbik edilen tüm hacizler
madde kapsamında yapılacak tahsilatın akabinde kaldırılacak ancak, bulunması
halinde Kurum harici diğer takyidatlar hakkında bu maddenin bir etkisi olmayacaktır.
Dolayısıyla, madde kapsamında yapılan tahsilatların diğer kişi, kurum ve
kuruluş alacaklarına mahsubu söz konusu olmayacaktır.
Ancak,
6183 sayılı Kanunun 74/A maddesinin beşinci
fıkrasında; "Tahsil edilen paralar, söz konusu malın aynından doğan
motorlu taşıtlar vergisi ve bu vergiye bağlı fer'i
alacaklar ile vergi cezalarına, mahcuz mala haciz tatbik etmiş dairelerin
sırasıyla; takip konusu olan, muaccel hale gelmiş bulunan, ödeme zamanı gelmiş
henüz vadesi geçmemiş olan ve tecil edilmiş bulunan alacaklarına, haciz
sırasına göre mahsup edildikten sonra haciz tatbik etmemiş dairelerin bu
fıkrada belirtilen alacaklarına garameten taksim
edilir. " hükmüne yer verilmiştir.
Buna
göre, hacizli menkul veya gayrimenkul
mala karşılık tahsil edilen tutardan takip masrafları düşüldükten sonra kalan
tutardan ilk haczi tatbik eden ünitenin sırasıyla; takip konusu olan, muaccel
hale gelmiş bulunan, ödeme zamanı gelmiş henüz vadesi geçmemiş olan ve tecil
edilmiş bulunan alacaklarına pay ayrıldıktan sonra kalan tutardan aynı usullere
göre haciz tatbik etmiş bulunan diğer ünitelerin alacaklarına pay ayrılacaktır.
Bu şekilde mahsup edildikten sonra kalan tutar, haciz tatbik
etmemiş ünitelerin muaccel hale gelmiş bulunan, ödeme zamanı gelmiş henüz
vadesi geçmemiş olan ve tecil edilmiş bulunan alacaklarına garameten
taksim edilecektir.
Diğer taraftan, 6183 sayılı Kanunun 74/A maddesi kapsamında
haczin kaldırılması işleminde mahcuz malın mülkiyetinde el değiştirme söz
konusu olmadığından Kurumca bu madde kapsamında yapılacak işlemlerde mahcuz
malın taşıt olması durumunda motorlu taşıtlar vergisine mahcuz mal karşılığında
borçludan tahsil edilen bedelden pay ayrılmayacaktır.
Söz konusu dağıtım işlemleri, mahcuz mal üzerine sosyal
güvenlik il müdürlükleri/sosyal güvenlik merkezleri arasında ilk sırada haciz
tatbik eden ünite tarafından yapılacaktır.
Örnek-6: Borçlunun
Ulucanlar SGM'ye 150.000 TL, Rüzgarlı
SGM'ye 30.000 TL vadesi geçmiş borcu bulunmaktadır.
Hacizli gayrimenkule 6183 sayılı Kanunun 91. maddesine göre takdir edilen değer
100.000 TL'dir. Mahcuz mala ilişkin yapılan takip masrafı 2.000 TL'dir.
Borçlunun mahcuz mal üzerindeki haczi kaldırmak için ödediği 112.000 TL'lik
tutardan sırasıyla;
- Takip masraflarına karşılık 2.000 TL,
- Mahcuz mala ilk sırada haciz koyan Ulucanlar SGM'ye
kalan 100.000 TL,
mahsup edilecektir.
Rüzgarlı SGM'nin
alacağına karşılık herhangi bir tahsilat yapılmamış olmasına rağmen bu ünitece de haciz kaldırılacaktır. Ancak, bu alacakların
anılan ünitece takip ve tahsiline devam edileceği tabiidir.
Örnek-7: Borçlunun
Ulucanlar SGM'ye 150.000 TL, Yeğenbey
Vergi Dairesine 20.000 TL ve Rüzgarlı SGM'ye 30.000 TL vadesi geçmiş borcu bulunmaktadır. Söz
konusu borçlar sebebiyle borçlunun gayrimenkulüne sırasıyla Ulucanlar SGM, Yeğenbey Vergi Dairesi ve Rüzgarlı
SGM tarafından haciz konulmuş ve hacizli gayrimenkule 6183 sayılı Kanunun 91.
maddesine göre takdir edilen değer 160.000 TL'dir. Mahcuz mala ilişkin yapılan
takip masrafı 2.000 TL'dir. Borçlunun mahcuz mal üzerindeki haczi kaldırmak
için ödediği 178.000 TL'lik tutardan sırasıyla;
- Takip masraflarına karşılık 2.000
TL,
- Mahcuz mala ilk sırada haciz koyan
Ulucanlar SGM'ye 150.000 TL,
- Mahcuz mala haciz koyma sırasına
bakılmaksızın Rüzgarlı SGM'nin
30.000 TL tutarındaki alacağına
karşılık 26.000 TL,
mahsup edilecektir.
Rüzgarlı
SGM, alacağı tam olarak karşılanmamasına rağmen gayrimenkul üzerindeki haczi
kaldıracak ve kalan 4.000 TL tutarındaki alacağın takip ve tahsiline devam
edecektir.
1.15.4. Haczin kaldırılması ve sonuçları
6183 sayılı Kanunun 74/A maddesindeki şartları sağlayarak Kurumumuza
başvuruda bulunan borçlunun (veya üçüncü
şahsın) mahcuz malı üzerindeki Kurumumuz haczi ilgili üniteye gerekli
ödeme yapıldıktan sonra kaldırılacaktır. Mahcuz mala birden fazla ünite
tarafından haciz tatbik edilmiş olması durumunda, haczi ilk tatbik eden
ünitenin bildirimi üzerine diğer ünitelerce de
hacizler kaldırılacaktır. Ancak, borçlunun (veya üçüncü şahsın) diğer mallan
üzerindeki hacizler Kurum alacakları tamamen tahsil edilmedikçe
kaldıramayacaktır.
Örnek-8: Borçlunun
Ulucanlar SGM'ye 150.000 TL, Rüzgarlı
SGM'ye 30.000 TL vadesi geçmiş borcu bulunmaktadır.
Hacizli gayrimenkule 6183 sayılı Kanunun 91. maddesine göre takdir edilen değer
160.000 TL'dir. Mahcuz mala ilişkin yapılan takip masrafı 2.000 TL'dir.
Borçlunun madde kapsamında 160.000 TL ve %10 fazlası olan 16.000 TL ile 2.000
TL takip masrafı toplamı 178.000 TL'lik tutarı Ulucanlar SGM'ye
ödemesini müteakip Ulucanlar SGM ve bu ünitenin bildirimi üzerine Rüzgarlı SGM hacizleri kaldıracaktır.
Hacizli mal
tutarı, güncel
borç miktarını karşılamıyorsa, başka bir ifadeyle borçlunun haczi kaldırmak
için yaptığı ödeme miktarından fazla borcu mevcut ise, kalan miktar için icra
takibine devam edilecektir.
Gerekli şartların sağlanarak 6183 sayılı Kanunun 74/A maddesinden
yararlanılması ve mahcuz mal üzerindeki haczin kaldırılması halinde, aynı mala,
haczin kaldırıldığı tarihten itibaren üç ay
müddetle (ihtiyati haciz hükümleri saklı kalmak kaydıyla) haciz tatbik
edilemeyecektir. 6183 sayılı Kanunun 13. maddesi çerçevesinde ihtiyati
haciz tatbiki gerektiren hallerde, hiçbir süreye bağlı kalmaksızın bu mala
ihtiyati haciz tatbik edilmesi mümkündür.
Örnek-9: Kurumumuza borcu bulunan (X) Anonim
Şirketinin 200.000 TL'lik borcundan dolayı şirket tüzel kişiliğine ait 100.000
TL değerindeki taşıtma Kurumumuz tarafından haciz konulduğu ve şirketin 110.000
TL ödeyerek araç üzerindeki haczin kaldırılmasını sağladığı varsayıldığında borcu 110.000 TL eksilecek, kalan
90.000 TL'lik borç için takip işlemlerine devam edilecektir. Ancak, söz konusu araca, haczin kaldırıldığı tarihten
itibaren 3 ay süreyle haciz uygulanamayacaktır.
Şayet, haczi kaldırılan mal, üçüncü şahıslar tarafından
Kurum borçlusu lehine teminat olarak gösterilen bir mal ise, üçüncü şahsın 6183
sayılı Kanun kapsamına giren borçları için üç aylık süre dolmamış olsa da aynı
malın haczedilmesi mümkün olacaktır.
Örnek-10: Kurumumuza borcu bulunan (X) Limited Şirketinin 200.000 TL'lik borcundan dolayı B şahsının (X) Limited Şirketi lehine teminat olarak gösterdiği 100.000 TL'lik binek
aracına haciz
konulmuş, (X) Limited
Şirketi 110.000 TL ödeyerek aracın üzerindeki haczi 01.06.2018 tarihinde
kaldırmıştır. 01.07.2018 tarihinde (henüz 3 aylık süre dolmadan), (B)'nin kendi işyerinden kaynaklanan borcu için söz konusu
aracın haczi mümkündür.
ÜÇÜNCÜ KISIM
Satış İşlemleri
BİRİNCİ BÖLÜM
Menkul Malların
Satışı
1. Menkul
malların satış işlemleri
6183
sayılı Kanunun menkul malların satılmasına dair hükümlerine göre, menkul
malların satışının esas olarak alacaklı tahsil dairelerince yapılması
gerekmektedir.
6183
sayılı Kanunun 84. maddesi uyarınca, borçlu veya üçüncü şahıs elinde haczedilen
borçluya ait menkul malların haczedildikleri tarihin üçüncü gününden itibaren
üç ay içinde satış işlemlerine başlanılması gerektiğinden, menkul malların
muhafaza altına alındığı tarihten itibaren bir ay içinde satış işlemine başlanılacaktır. Ancak, hacizli
menkul malın bu sürede satışa çıkarılmamış olması, bu sürenin sonrasında satışa
çıkarılmayacağı anlamına gelmez.
Bozulma,
çürüme ve benzeri sebeplerle muhafazasına imkan
olmayan veya beklediği takdirde önemli bir değer değişikliğine uğraması
ihtimali bulunan malların derhal satılarak paraya çevrilmesi gerekmektedir.
Menkul malların satış işlemleri sırasında toplam borç tutarı yüksek olan
işyerleri ile mevsimlik olan işyerlerine öncelik verilecektir.
1.1. İlan
Menkul
mal satış komisyonu, satılacak menkul malın niteliğini, cinsini, türünü,
özelliklerini, satışa esas tutarını ve diğer satış şartlarını dikkate alarak
uygun göreceği araçlar ile açık artırma tarihinden en az 15 gün önceden
başlamak suretiyle ilan edebilir.
Ayrıca
satış ilanı Kurumun web sayfasında belirlenen şekilde yayınlanır.
1.2. Teminat
Her ne kadar 6183 sayılı Kanunda
haczedilen menkul malların satışı sırasında teminat alacağına ilişkin herhangi
bir hüküm bulunmamakta ise de, satış işleminin ciddiyetinin sağlanmasına ve
alıcının caymamasına yönelik olarak, satış komisyonunca artırmadan önce
gayrimenkul malların satışında olduğu gibi muhammen bedel üzerinden %7,5
oranında teminat alınacaktır.
Teminatın satış zamanından
önce teamül olarak Kurum veznesine ödenmiş olması gerekmekte ise de; satışa
iştirak etmek isteyenlerden satış zamanına kadar satış komisyonu tarafından da
teminat tahsilatı yapılabilir. Bu durumda tüm teminatların tutanak mukabili
teslim alınması ve artırım sonunda ihale üzerinde kalmayan katılımcılara yine
tutanak mukabili teslim edilmesi gerekir.
1.3.
Satış mahalli
Haczedilen menkul malların, tahsil dairelerinin satış
mahallinde artırma usulü ile satılması esastır. Bununla birlikte, haczedilen malın
satış mahalline naklinin çok zor olması, nakli sırasında önemli bir değer
kaybına uğramasının muhtemel olması gibi nedenlerle alacaklı tahsil dairesince
uygun görüldüğü hallerde, malın mahallinde satışının yapılması da mümkündür.
Bozulma,
çürüme ve benzeri sebeplerle korunması mümkün olmayan ya da beklediği zaman
önemli bir değer düşüklüğüne uğrayacağı anlaşılan mallar ise artırma usulüne
başvurulmadan pazarlıkla satılabilir. Ayrıca, altın, zirai ürün ve hisse senedi
gibi borsası bulunan malların satışı bunların borsalarında yapılabilir.
Haczedilen altın
veya kıymetli mücevherler ise günlük borsa değerleri üzerinden fatura karşılığı
paraya çevrilir.
Özellikle küçük
yerleşim yerlerinde birinci artırmada alıcı çıkmaması nedeniyle satışın
gerçekleşmemesi halinde, birinci artırmada satılamayan malların ikinci artırımı
bir başka il veya ilçede yapılabilir.
Malın mutad satış mahalline naklinin külfetli veya mahallinde
satışının daha uygun olduğu durumlarda, tahsil dairesi satışı mahallinde
(örneğin belediye mezat salonu veya icra dairelerinin satış yerleri) yapabilir.
Haczedilen malın
satış mahalline naklinin çok zor olması, nakil sırasında önemli bir değer
kaybına uğramasının muhtemel olması gibi nedenlerle alacaklı tahsil dairesince
uygun görüldüğü hallerde malın haczedilerek muhafaza altına alındığı yerde
(örneğin fabrika veya büro) satışının yapılması da mümkündür. Bu durumda,
borçlunun yazılı muvafakatinin alınması gerekmektedir.
Hacizli
mallar, ilgili tahsil dairesinin yetki çevresi (başka il) dışında ise, satış
kararı icra takibini yürüten ünitece alınır. Niyabeten
takibi yürüten ünitece de satış işlemi yapılır.
1.4. Artırım
Açık
artırma herkese açık ve geneldir. Artırmaya medeni hakları kullanma ehliyetine
haiz herkes katılabilir. İhaleye kanuni temsilciler de katılabilir. İhaleye
katılabilmek için iradi temsil de mümkündür.
Satış işlemi
satış ilanında belirtilen gün ve saatte başlar. Ancak, satış işlemine
başlanılmadan önce satış komisyonunca ön hazırlıkların tamamlanmış olması
gerekir.
Menkul
malların artırmasında üç defa yüksek sesle duyurma mecbur olup, ilk artırmada
teklif edilen en yüksek bedelin, menkulün tespit edilen değerinin %75’inden
aşağı olmaması şartının aranılması zorunludur. Bu bedele ulaşılamaması halinde
satış yapılmayacaktır.
Artırma esnasında
belediye tarafından görevlendirilmiş bir tellalın hazır bulunması zorunludur.
Belediye tarafından görevlendirilmiş tellalın hazır bulunmaması halinde bu
durum artırma tutanağına yazılır ve satış komisyonu başkanı tarafından, ünitede
görevli bir memur o artırma için tellal tayin edilir.
Açık artırma,
satış komisyonu başkanı tarafından satış ilanında belirtilen saat ve dakikada
herkesin duyabileceği şekilde tellala satış ilanını okutması ile başlar.
Artırıma iştirak
eden taliplilerin adı, soyadı, adresi, telefonu, teminatın türü ve tutarı, pey
tarihi ve imzaları “yapılan artırmalar” a ilişkin müzayede tutanağına eksiksiz
kaydedilir.
Artırım işlemi
herhangi bir süreye bağlı kalmaksızın taliplilerin pey sürümü sona erene kadar
devam eder.
Taliplilerin pey
sürümü sona erdiğinde, tellal tarafından üç defa son pey tutarı da söylenmek
suretiyle artırım işleminin sonucu yüksek sesle ilan edilerek en çok artırana
ihale edilir.
1.5.
Malın birinci artırımda satılamaması
Birinci artırmada teklif edilen en yüksek
bedelin, menkulün tespit edilen değerinin %75’inden aşağı olması veya hiç alıcı
çıkmaması halinde yapılacak işlem açıklanarak, satılamayan menkul mallar, ilk
artırma tarihinden başlayarak 15 gün içinde uygun görülen zamanlarda tekrar
satışa çıkarılır. Bu artırmada verilen bedel ne olursa olsun
satışın yapılması mümkün olmakla birlikte, tahsil dairesinin 6183 sayılı
Kanunun 62. maddesinde yer alan “Tahsil
dairesi alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar
telif etmekle mükelleftir.” hükmünün de satış bedeli açısından
dikkate alınarak, satışa konu malın tespit edilen değerinden çok az bir bedele
satılmaması gerekmektedir.
1.6. Satılamayan
mallar
Menkul
mallar yerinde veya başka bir mahalle götürüldüğü halde yine satılamaz veya
satış komisyonunca taşıma giderlerinin çokluğu nedeniyle başka yere götürülmesi
uygun görülmediği takdirde, ilk artırma tarihinden itibaren 15 günlük sürenin
bitiminden sonra 6 ay içinde pazarlık usulüyle satılır.
Pazarlık
usulü ile de satılamayan mallar borçluya geri verilebileceği gibi uzun bir süre
geçtiği halde satılamayan menkul malların yeniden değerleri tespit edilmek
suretiyle tekrar satışa çıkarılması da mümkündür.
1.7. Alıcının
malı almaktan vazgeçmesi
Menkul malı satın alan kişinin (alıcı) malı almaktan
vazgeçmesi veya verilen süre içinde bedelin tamamını ödememesi durumunda, malın
ikinci defa artırmaya çıkarılması gerekmektedir.
6183
sayılı Kanunda bu artırmanın hangi sürede yapılacağına ilişkin bir hüküm
bulunmamakla birlikte, hacizli malların bir an evvel paraya çevrilerek Kurum
alacağının tahsil edilebilmesi için mümkün olan en kısa sürede artırmaya
çıkarılması gerekmektedir.
İkinci
defa yapılan bu artırmada malın en çok artırana ihale olunması gerekmektedir.
Menkul
mal birinci defa kendisine ihale edilen kimseden, iki ihale bedeli arasındaki
fark ve diğer zararlar ile %5 faizin, ikinci ihalede alıcının çıkmaması halinde
ise ilk ihale bedeli ve diğer zararlar ile %5 faizin, derhal 6183 sayılı Kanun
hükümlerine göre tahsil edilmesi gerekmektedir.
Menkul
mal birinci defa kendisine ihale edilen kimse hakkında cebri takip işlemlerine
ödeme emri tebliği ile başlanılacaktır. Ayrıca, bu alacağa ihale bedelinin
ödenmesi gerektiği günden (bu tarih hariç) itibaren ödeme tarihine kadar (bu
tarih dahil) geçen süre için basit faiz usulüyle
yıllık %5 oranında faiz hesaplanması gerektiğinden, ayrıca gecikme zammı
hesaplanmayacaktır.
İkinci
ihalede alıcı çıkmaması nedeniyle satışın yapılamaması durumunda, sorumlu olan
ilk ihale alıcısından Kanunun aradığı tüm bedelin tahsil edilmesi halinde
satışa konu malın kendisine teslimi gerekmektedir.
1.8. Tellaliye bedeli
2464 sayılı
Belediye Gelirleri Kanununun;
67. maddesinde,
“Belediye sınırları ve mücavir alanlar içinde belediyelere ait hal, balıkhane,
mezat yerleri ve ilgilinin isteğine bağlı olarak belediye münadisi veya tellalı
bulundurulan sair yerlerde, gerçek veya tüzelkişiler tarafından her ne surette
olursa olsun her çeşit menkul ve gayrimenkul mal ve mahsullerin satışı, Tellallık
Harcına tabidir.”
68. maddesinde,
“Tellallık Harcını, mal ve mahsullerini satan gerçek veya tüzel kişiler
ödemekle mükelleftirler.
Gerçek veya
tüzel kişiler yapacakları satışları, satış yapmadan önce belediye veya
mahallindeki belediye ilgililerine haber vermekle ödevlidirler. Haber
verilmediği takdirde harç yüzde 50 fazlasıyla tahsil olunur.”
70. maddesinde
ise, “Tellallık Harcının nispeti, yüzde 2'dir. 100 Yeni Türk Lirasını aşan
satışlarda aşan kısım için nispet yüzde 1'dir.”
hükümleri yer almaktadır.
Yukarıda da
açıklandığı gibi, satış komisyonunca satış ilamının bir nüshasının belediye
ilan tahtasında satış tarihine kadar asılması ve satış günü tellalın
görevlendirilmesi belediye başkanlığından talep edilir.
Taşınır veya
taşınmaz malların satışında tellal hazır bulunsun veya bulunmasın satış bedeli
üzerinden Belediye Gelirleri Kanunu gereğince ödenmesi gereken tellallık resmi
belirlenir. Satış ilanı veya şartname gereğince tellallık resmi alıcı
tarafından ödeneceğinden, satış bedeli ile tellallık resminin tutarını ve
satışa ilişkin bilgileri içeren bir yazı alıcıya verilerek tellallık resminin
ilgili belediyeye yatırılması sağlanır.
1.9. Borçluya bilgi verilmesi
Borçluya, mahcuz
mallarının icraen satışının yapılarak satış bedelinin
tahsil edildiği ve masraflar düşüldükten sonra bakiye bedelin borcuna mahsup
edildiği, satış bedeli borç tutarından fazla ise emanet hesaplarda tutulan
miktarının, Kurum haczinden önce konulmuş diğer idarelerin alacaklarına
karşılık ne kadar aktarıldığı bildirilir. Söz konusu yazıya satış tahsilat
makbuzunun bir nüshası eklenir.
1.10. Satış işleminin kesinleşmesi
Satış işlemi,
menkul malın satışından itibaren 7 gün içinde yetkili iş mahkemesine başvuruda
bulunulmaz ise kesinleşir. 7 günlük süre satışın yapıldığı günü takip eden
günden itibaren başlar ve 7. günün mesai saati sonunda biter. Bu süre zarfında
borçlu veya satışa iştirak edenlerin yetkili iş mahkemesi nezdinde satışın
iptali için dava açmaları ve durumu satış komisyonuna bu süre zarfında
bildirmeleri gerekir.
İtirazın kabulü
ile duruşma günü verilmesi halinde satış işlemi duracağından, alıcıdan tahsil
edilen teminat ve satış bedeli alıcıya iade edilmez.
Ancak, mahkemece
satışın iptaline yönelik itirazın reddedilmesi halinde satış işlemi kesinleşir.
Mahkemece satış işleminin
iptal kararının kesinleşmesi durumunda ise bütün hazırlıklar ve artırım yeniden
yapılır.
İKİNCİ
BÖLÜM
Gayrimenkul
Satışı
1.
Gayrimenkul malların satış işlemleri
6183 sayılı Kanunun gayrimenkul satışına
ilişkin maddelerinde satış işlemlerinin hangi süre içinde başlanılacağına
ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamakla birlikte, Kurum alacağının bir an önce
tahsilinin sağlanması bakımından icra takibine konu borcun ödenmemesi halinde,
gayrimenkul malların haciz tatbikine ilişkin resmi yazının Kurum kayıtlarına
intikal ettiği tarihten itibaren 3 ay içinde satış işlemlerine başlanılacaktır.
Bu durumda, hacizli malların satış
işlemlerine haciz tarihinden itibaren her halükarda (tecil ve taksitlendirme
talebi, mahkemece tedbir kararı alınmış olması, istihkak iddiasında
bulunulması, vb nedenler hariç) 3 ay içinde başlanılmış olması gerekmekle
birlikte, mallarını kaçırması, devretmesi, değerini yitirecek tasarruflarda
bulunulması, öteden beri borcun ödenmesi hususunda hiçbir girişimde
bulunulmaması yada borç ödememeyi alışkanlık haline
getiren borçlular yönünden ise, yukarıda belirtilen süreye bağlı kalınmaksızın
haciz ve satış işlemlerine başlanılması gerekmektedir.
6183 sayılı Kanunda haczedilen gerek menkul gerekse
gayrimenkullerin hangi sürede satışının isteneceğine ilişkin bir düzenleme
yapılmadığından, mahcuz malların satışına karar vermek tümüyle alacaklı Kurum
ünitesinin yetkisinde bulunduğundan, bu Genelgede belirtilen süreler içinde
satışa çıkarılmayan veya satılamayan mallar üzerindeki Kurum haczi, satış
süreleri aşıldığı gerekçesiyle kaldırılmaz.
1.1. Gayrimenkul
satış komisyonu
Gayrimenkuller, satış komisyonlarınca açık artırma
ile satılır. Gayrimenkul
satış komisyonu; Sosyal Güvenlik İl Müdürü veya yetki vereceği il müdür
yardımcısı ya da ilgili sosyal güvenlik merkez müdürünün başkanlığında, varsa
avukat ve satış işlemlerinden sorumlu servis şefi veya yetkili memuru, icra
memuru ve ünite amirinin görevlendireceği bir memurdan oluşur.
1.2.
Gayrimenkullerde değer tespiti
Kurum
alacaklarına karşılık teminat olarak gösterilen veya satışına karar verilen
gayrimenkullerin değer tespiti, uzman gerçek veya tüzel kişilerin hazırlamış
olduğu kıymet takdir raporu dikkate alınarak gayrimenkul satış komisyonu
tarafından belirlenir.
Gayrimenkul
satış komisyonu, uzman gerçek veya tüzel kişilerin hazırlamış olduğu kıymet
takdir raporunu kabul edip etmemekte serbesttir. Komisyon gerekli gördüğü
hâllerde yeniden kıymet takdir raporu isteyebileceği gibi, Kurum teknik elemanlarının
bulunduğu illerde, bu elemanların da bulunduğu bir komisyon marifetiyle değer
tespiti yaptırabilir.
1.3. Satış
şartnamesi
6183 sayılı
Kanunun 92. maddesinde gayrimenkullerin satış şartnamesinde hangi kayıtların
yer alması gerektiği hükme bağlanmıştır. Madde hükmüne göre ünitelerimizce
satışa konu her bir gayrimenkul için ayrı şartname düzenlenmesi gerekmektedir.
Söz konusu
şartnamede;
1) Gayrimenkul
malikinin adı, soyadı ve adresi,
2) Gayrimenkulün
bulunduğu mahalle, sokak ve kapı numarası, durumu ve hususi vasıfları,
(gayrimenkulün tapu kaydı, varsa kadastro çapı, sair evsafı, durumu ve hususi
vasıfları tafsilatlı bir şekilde gösterilecek, müştemilatı ve eklentileri
açıkça belirtilecektir.)
3) Gayrimenkulün
artırmaya esas olarak biçilen rayiç değeri,
4) %7,5
nispetindeki teminat tutarı, (teminatın gayrimenkule biçilmiş değerinin %7,5’u
oranında olacağı ve teminat olarak 94. madde gereğince, 10. maddenin 1- 4.
bentlerinde yazılı bulunan teminatların kabul edileceği belirtilecektir.)
5) Gayrimenkul
üzerindeki henüz vadesi gelmemiş rehinler hakkında gerekli bilgilerle, satışın,
gayrimenkul üzerindeki irtifak hakları, gayrimenkul mükellefiyetleri,
ipotekler, ipotekli borç senetleri, irat senetleriyle birlikte yapılacağı,
(gayrimenkul üzerindeki irtifak hakları, gayrimenkul mükellefiyetleri,
ipotekler, ipotekli borç senetleri, irad senetleri
hakkında tapu kaydında mevcut bilgiler gösterilecektir.)
6) Gayrimenkulün
rehni suretiyle sağlanmış muaccel borçlar varsa
bunların müşteriye devredilmeyip satış bedelinden tercihan ödeneceği, (satışa
çıkarılan gayrimenkulün üzerinde mevcut olan irtifak hakkı, gayrimenkul
mükellefiyeti, ipotek, ipotekli borç senedi ve irad
senedinden hangileriyle birlikte satılacağı yazılacaktır.)
7) Ne gibi
giderlerin alıcıya ait olacağı,
8) Peyin
ipotekli borç dikkate alınmadan sürüleceği ancak, gayrimenkul rehni suretiyle sağlanmış muaccel borçların alıcıya
devredilmeyeceği, satış bedelinden tercihan ödeneceği, müeccel olup alıcıya
intikal eden rehinli borçların ihale bedelinden tenzil edilerek alıcı uhdesinde
bırakılacağı, bakiyesinin kendisinden tahsil olunacağı,
9) Gayrimenkulün
artırma sonunda üç defa bağırıldıktan sonra en çok artırana ihale olunacağı, şu
kadar ki, artırma bedelinin gayrimenkul için biçilmiş olan değerin %75’i olan ............................. lirayı bulması lazım geldiği,
bundan başka Kurum alacağına rüçhanı olan diğer alacaklar, mezkur gayrimenkul
ile temin edilmiş ise artırma bedelinin bu suretle rüçhanı olan alacakların
tutarı olan ........................... lirayı geçmesi ve yapılmış yapılacak masrafları da
karşılamasının icap ettiği,
10) Artırmada 9.
maddede yazılı tutar elde edilemediği takdirde, en çok artıranın taahhüdü baki
kalmak şartıyla, artırmanın 7 gün daha uzatılacağı, yedinci günü aynı saatte gayrimenkulün
en çok artırana ihale edileceği,
Ancak, ihale
bedelinin rüçhanlı ........................ lira alacakla birlikte masrafları da aşması gerektiği,
11) Gayrimenkul
kendisine ihale olunan kimsenin, ihale bedelini derhal veya mühlet verilirse
verilen mühlet içinde ödemekle mükellef olduğu, aksi takdirde ihale kararının
feshedileceği ve gayrimenkul satış komisyonunca hemen 7 gün müddetle artırmaya
çıkarılacağı, bu artırmada ilgililere herhangi bir tebliğ yapılmayacağı, yalnız
ilanla yetinileceği,
12)
Gayrimenkulün en çok artırana ihale edileceği, birinci defa kendisine ihale
yapılan kimsenin iki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlardan sorumlu olup
ihale farkı ve geçen günlerin faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın teminattan
mahsubu yapıldıktan sonra, bakiyesinin %5 faiziyle birlikte 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna göre tahsil edileceği,
gibi hususlara yer
verilmesi gerekmektedir.
Satış
şartnamesinin, isteyenlere verilmek veya gösterilmek üzere, yeterli sayıda
örneği hazırlanacaktır. Gayrimenkulün yukarıda sayılan hususlardan başka
özelliğinin ya da niteliğinin bulunması halinde bunlar da şartnameye madde
olarak ilave edilecektir.
1.4.
Gayrimenkul satış ilanı
6183 sayılı Kanunun 93. maddesi
uyarınca gayrimenkul satışı, artırma tarihinden en az 15 gün önce başlamak
şartıyla ilan edilir. İlanların yer, müddet ve şekilleri Kurumca tayin olunur.
1.4.1.
İlanda yer alacak hususlar
Gayrimenkul
satış ilanında:
1)
Satışa çıkarılan gayrimenkulün bulunduğu mahalle, cadde, sokak, kapı ve daire
numarası,
2)
Satışa çıkarılan gayrimenkulün durumu, tapu kaydı, varsa kadastro çapı, evsafı
ile hususi vasıfları, müştemilat ve eklentileri,
3)
Gayrimenkulün artırılmasına esas olmak üzere satış komisyonunca biçilen rayiç
değeri,
4)
Artırmaya iştirak için alınacak teminatın tutarı ve nelerin teminat olarak
alınacağı,
5)
Gayrimenkulün satışının yapılacağı yer, gün ve saat,
6)
Gayrimenkul satış şartnamesinin nereden alınabileceği veya nerede
görülebileceği,
7)
Teminatın yatırıldığına ilişkin makbuzun nereye ve hangi tarihe kadar ibraz
edileceği,
8) Gayrimenkul malın satışında verilen
bedel, gayrimenkule biçilen rayiç değerin %75’ini bulmadığı ve şayet artırılan
bedel Kurum alacağına rüçhanı olan alacakların tutarından fazlaya çıkmadığı ve yapılmış
ve/veya yapılacak masrafları karşılamadığı takdirde, en çok artıranın taahhüdü
baki kalmak şartıyla artırmanın 7 gün daha uzatılarak, 7 gün sonraki tarih de
belirtilmek suretiyle, gayrimenkulün aynı mahalde ve aynı saatte tekrar
artırmaya çıkarılacağı,
9-
İş bu ilanın tapu kaydında adresi bulunmayan ilgililer ile tapu kaydında ad ve
adresleri geçip de tebliğ edilemeyen ilgililere de tebliğ yerine geçeceği,
hususlarının yer alması
gerekmektedir.
1.4.2.
İlanın şekli
Sosyal
Güvenlik Kurumunca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanuna
Göre Kullanılacak Yetkilerin Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 23.
maddesinin altıncı fıkrasında; biçilen rayiç değeri Kurumca belirlenen limitin
üstünde olan gayrimenkullerin satış ilanlarının mahalli gazeteden başka ayrıca
Türkiye genelinde yayın yapan gazetelerin birinde yayınlanacağı hükme
bağlanmıştır.
Bu
hüküm uyarınca, 6183 sayılı Kanunun 93. maddesi ve ilgili Yönetmeliğin 23.
maddesinde yer alan yetkiye istinaden, Kurumumuzca biçilen rayiç değeri
500.000,00 TL ve üzerinde olan gayrimenkul mal satışlarının Türkiye genelinde
yayın yapan günlük gazetelerden birinde ayrıca ilan edilmesi gerekmektedir.
Gayrimenkul
satışı, satışı yapacak ünite tarafından, açık artırma tarihinden en az 15 gün
önce başlamak şartıyla o yerde çıkan günlük bir gazete ile aralıklarla iki defa
ilan edilecektir.
Günlük
gazete çıkmayan yerlerde yapılacak gayrimenkul satışları, o yerde 15 gün içinde
iki defadan az gazete çıkıyorsa çıkan gazetede ilan edilmekle birlikte, halkın
görebileceği yerlere ve satışı yapacak ünitenin ilan panosuna ilan örneği
yapıştırılacak ve belediye yayın araçları ile duyurulacaktır.
Gazete
ilanlarının Basın İlan Kurumu aracılığıyla yapılması gerekmektedir.
Ayrıca, satışlara daha fazla katılımın sağlanması
için satış ilanları Kurumun web sayfasında da duyurulacaktır.
1.4.3.
İlanın tebliği
6183
sayılı Kanunun 93. maddesine göre hazırlanan gayrimenkul satış ilanının birer
örneğinin borçluya veya vekil ya da mümessiline ve gayrimenkulün tapu sicilinde
hakkı kayıtlı bulunanlardan adresi belli olanlara tebliğ edilmesi
gerekmektedir.
Öte
yandan, bu madde hükmüne göre, borçluya veya vekil ya da mümessiline satış
ilanının tebliği zorunlu olduğundan, yapılacak tebliğlerde mutlaka 213 sayılı
Vergi Usul Kanunu hükümlerinin uygulanması gerekmektedir.
Gayrimenkul
satış ilanının, gayrimenkulün tapu sicilinde hakkı kayıtlı bulunanların tapu
sicilindeki adreslerine tebliğ edilmesi gerekmektedir. Ancak, bunlara tebligat
yapılamaması halinde, gayrimenkulün satış ilanı, tapu kaydında adresi
bulunmayan ilgililer ile tapu kaydında ad ve adresleri bulunmakla birlikte
tebliğ edilemeyen ilgililere de tebliğ yerine geçeceğinden bunlara ayrıca
ilanen tebligat yapılmayacaktır.
1.5. Artırım
6183
sayılı Kanunda gayrimenkullerin ihale yöntemiyle satışı ve bu satışlarda
artırma usulü benimsenmiştir.
Artırma
bedelinin (en son sürülen pey tutarı) gayrimenkul için biçilmiş olan değerin %
Kurum
alacağına önceliği olan diğer alacaklar satışa konu gayrimenkul ile teminat
altına alınmış ise, artırma bedelinin, bu suretle öncelik hakkı olan
alacakların tutarı ile yapılmış ve yapılacak masrafların toplamından fazla
olması gerekmektedir.
Alıcıların
pey sürümü sona erdiğinde, satış ilanında belirtilen artırım süresi de bitmiş
ise tellal tarafından üç defa son pey tutarı da söylenmek suretiyle artırım
işleminin sonucu yüksek sesle ilan edilerek en çok artırana ihale olunur. Bu
aşamadan sonra daha fazla pey sürülse dahi kabul edilmez.
İlk
artırmada teklif edilen en yüksek bedelin gayrimenkulün rayiç değerinin %
75’inden aşağı olmaması ve rüçhanlı alacaklar ile takip masraflarını aşması
şartı aranılmıştır. İlk artırmada Kanunun aradığı bedele ulaşılamaması halinde
satış yapılmayacaktır.
1.6.
Gayrimenkulün birinci artırımda
satılamaması
Mahcuz
gayrimenkulün ilk artırımda satılması için 6183 sayılı Kanunun 94. maddesi
gereği takdir edilen rayiç bedelinin %
Birinci
artırımda daha düşük bir pey sürülmüş ise ihale yapılmış olmaz. Bu durumda ilk
artırmada en çok artıranın taahhüdü baki kalmak kaydıyla, ilk artırım
tarihinden başlayarak satış ilanında belirtilen gün ve saatte (7 gün sonra)
aynı şartlarla yeniden açık artırmaya çıkılır. İkinci artırmada 6183 sayılı
Kanunda herhangi bir satış bedeli alt sınırı getirilmemiş ise de, satış
bedelinin en az rüçhanlı alacakları, malın aynından doğan vergileri ve
masraflarını karşılaması gerekir.
Bu
artırmada verilen bedel ne olursa olsun satışın yapılması mümkün olmakla
birlikte, herhangi bir rüçhanlı alacak olmasa dahi, 6183 sayılı Kanunun 62.
maddesinde yer alan “Tahsil dairesi
alacaklı amme idaresi ile borçlunun menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif
etmekle mükelleftir.” hükmünün satış bedeli açısından dikkate
alınarak, satışa konu gayrimenkulün tespit edilen değerinden çok az bir bedele
satılmaması gerekmektedir.
İlk artırmada
herhangi bir pey sürülmemiş olması veya hiçbir alıcının iştirak etmemiş olması
halinde, Kanunun 94. maddesinin aradığı bedele ulaşılamaması hali olarak kabul
edilecek ve 95. madde hükmüne göre ikinci artırmaya geçilecektir.
1.7. İhalenin yapılamaması
6183
sayılı Kanunun 96. maddesinde, 94 ve 95. maddelerine göre yapılan artırmalarda
istekli çıkmaması veya teklif edilen bedelin 95. maddede yazılı bedele
ulaşmaması halinde, amme idaresince teferruğ
edilinceye kadar gayrimenkul üzerindeki haczin devam edeceği hükme
bağlanmıştır. Ancak, bu hükümde yer alan teferruğ
edilinceye kadar haczin devam edeceğine ilişkin belirlemenin yapılabilmesi için
her hal ve takdirde Kurum alacağının tahsil edilememiş olması gerekmektedir.
Haciz
devam ettiği sürece satılamayan hacizli gayrimenkule yeni bir alıcı çıkması
halinde, satış komisyonu tarafından satış için bir gün belirlenerek ve
belirlenen günden 7 gün önce ilan edilerek, gayrimenkulün 6183 sayılı Kanunun
95. maddesine göre artırmaya çıkarılması ve artırmada en yüksek peyi sürene
satışın yapılması gerekmektedir.
Ayrıca,
ilk ihaleden sonra geçen zaman içerisinde gayrimenkulün vasıflarında değişiklik
olması veya değerinde önemli bir artış veya azalış olması halinde, yeniden
değer takdiri yapılması ve takdir edilen bedel üzerinden 6183 sayılı Kanunun 94
ve müteakip madde hükümlerine göre artırmanın yapılması mümkün bulunmaktadır.
1.8. Alıcının
malı almaktan vazgeçmesi
6183
sayılı Kanunun 97. maddesinde “Gayrimenkul
kendisine ihale olunan kimse derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermezse
ihale kararı feshedilir ve gayrimenkul, satış komisyonunca hemen 7 gün müddetle
artırmaya çıkarılır. Bu artırmayı alakadarlara tebliğe hacet olmayıp yalnız
ilanla iktifa olunur ve en çok artırana ihale edilir.
Birinci defa kendisine ihale yapılan kimse iki
ihale arasındaki farktan ve diğer zararlardan mesuldür. İhale farkı ve geçen
günlerin faizi ayrıca hükme hacet kalınmaksızın teminattan mahsubu yapıldıktan
sonra bakiyesi tahsil dairesince tahsil olunur. Faiz % 5 ten hesap olunur.
Aradaki farkın amme alacağını aşan miktarın bundan mesul olan şahıstan tahsil
edebilmek üzere malı satılan amme borçlusuna dairece bir vesika verilir.” hükmü yer
almaktadır.
Madde
ile belirlenen malın ihale edildiği kişinin sorumluluğu çerçevesinde takip
edilecek olan ve teminattan mahsubu yapıldıktan sonra kalan Kurum alacağının
takibine ödeme emri tebliği suretiyle başlanacaktır. Ayrıca, bu alacağa ihale
bedelinin ödenmesi gerektiği günden (bu tarih hariç) itibaren ödeme tarihine
kadar (bu tarih dahil) geçen süre için basit faiz
usulüyle yıllık %5 oranında faiz hesaplanması gerekmekte olup, ayrıca gecikme
zammı hesaplanmayacaktır.
1.9. İhalenin
sonucu, fesih ve tescil
6183
sayılı Kanunun 99. maddesinde açık artırma yoluyla satışı yapılan taşınmazın
geçişine ve yapılan ihale işlemine itiraza ilişkin hususlar düzenlenmiştir.
Satış
komisyonu tarafından kendisine gayrimenkul ihale edilen alıcı o gayrimenkulün
mülkiyetini iktisap etmiş olur.
İhalenin
feshinin hangi mahkemeden ve hangi sürede istenebileceği 99. maddede
belirlenmiş ise de, 5510 sayılı Kanunun 88. maddesi hükmü uyarınca, Kurumun 6183
sayılı Kanun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde alacaklı
birimin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkili olduğundan ihalenin feshi
davalarının da iş mahkemesinde görülmesi gerekmektedir.
İhalenin
ilgililere tebliğ tarihi, itiraz için belirlenmiş olan 7 günlük sürenin
başlangıcı sayıldığından, ihale (satış) kararının borçluya ve diğer ilgililere
tebliği gerekmektedir.
İhale
kararının bir örneği, borçluya veya vekil ya da mümessiline ve gayrimenkulün
tapu sicilinde hakkı kayıtlı bulunanlardan adresi belli olanlara tebliğ
edilecektir.
Diğer
ilgililere tapu kayıtlarındaki adresler esas alınarak tebliğ yapılması
gerektiğinden, tapu kaydında adreslerinin bulunmaması halinde ayrıca bir tebliğ
yapılmaması gerekmektedir.
Satış işlemi,
ihale (satış) kararının borçluya ve diğer ilgililere tebliğ edildiği tarihten
itibaren 7 gün içerisinde yetkili iş mahkemesine başvuruda bulunulmaz ise
kesinleşir. Bu süre zarfında borçlu veya diğer ilgililerin yetkili iş mahkemesi
nezdinde satışın iptali için dava açmaları ve durumu satış komisyonuna bu süre
zarfında bildirmeleri gerekir.
İtirazın kabulü
ile duruşma günü verilmesi halinde satış işlemi duracağından, alıcıdan tahsil
edilen teminat ve satış bedeli alıcıya iade edilmez. Ancak, mahkemece satışın
iptaline yönelik itirazın reddedilmesi halinde satış işlemi kesinleşir.
Mahkemece satış
işleminin iptal kararının kesinleşmesi durumunda ise bütün hazırlıklar ve
artırım yeniden yapılır.
Gayrimenkul
alıcıya ihale edilmiş ve ihale bedeli ödenmiş olmasına rağmen 7 günlük itiraz
süresi geçmedikçe veya itiraz edildiği takdirde buna ilişkin mahkeme kararı
kesinleşmedikçe, alıcı adına tescili için tapuya tescil keyfiyetinin
bildirilmemesi gerekir. Bu işlem herhangi bir zamanaşımına tabi değildir.
1.11. Borçluya bilgi verilmesi
Borçluya mahcuz
mallarının icraen satışının yapılarak satış bedelinin
tahsil edildiği ve masraflar düşüldükten sonra bakiye bedelin borcuna mahsup
edildiği, satış bedeli borç tutarından fazla ise emanet hesaplarda tutulan miktarının,
Kurum haczinden önce konulmuş diğer idarelerin alacaklarına karşılık ne kadar
aktarıldığı bildirilir. Söz konusu yazıya satış tahsilat makbuzunun bir nüshası
eklenir.
İflas ve
Zamanaşımı
1. İflas yolu ile takip
6183 sayılı
Kanun hükümlerine göre yürütülen icra takibine rağmen Kurum alacağı tahsil
edilemediği takdirde, bu Kanunun 100. maddesine göre Kurum alacağının tahsilini
temin için devreye İcra İflas Dairesi girmekte, İcra ve İflas Kanunu
hükümlerine göre Kurum borçlusunun mallarının tasfiyesi iflas masası
oluşturulmak suretiyle yürütülmektedir.
Sosyal Güvenlik
Kurumunca 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanununa Göre
Kullanılacak Yetkilere İlişkin Yönetmeliğin 24. maddesinde; “Kurum
alacaklarının tahsili için açılmış bulunan takibin, 09.06.1932 tarihli ve 2004
sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümleri dairesinde iflas yolu ile takibe
dönüştürülmesi alacaklı ünitece istenir.” hükümleri yer almaktadır.
Bu hükümlere
göre, cebren tahsil şekilleri arasında gerekli şartlar bulunduğu takdirde
borçlunun iflası ilgili ünitece istenilebilecektir.
2. İflasın ertelenmesi
İcra ve İflas
Kanununun ‘Erteleme Tedbirleri’ başlıklı 179/a maddesi ile;
iflasın ertelenmesine karar veren mahkemenin, şirketin veya kooperatifin
malvarlığının korunması için gerekli her türlü tedbiri, iyileştirme projesini
de göz önünde tutarak alacağı, mahkemenin erteleme kararı ile birlikte kayyım
atanmasına karar vereceği, mahkemenin yönetim organının yetkilerini tümüyle
elinden alıp kayyıma verebileceği gibi yönetim organının karar ve işlemlerinin
geçerliliğini kayyımın onayına bağlı kılmakla da yetinebileceği, iflasın
ertelenmesi kararında kayyımın görev ve yetkilerinin ayrıntılı olarak
gösterileceği, mahkemenin erteleme kararının hüküm fıkrasını 166. maddenin
ikinci fıkrasındaki usulle ilan edeceği ve gerekli bildirimleri yapacağı,
Aynı Kanunun
‘Erteleme Kararının Etkileri’ başlıklı 179/b maddesi ile de, erteleme kararı
üzerine borçlu aleyhine 6183 sayılı Kanuna göre yapılan takipler de dahil olmak üzere hiçbir takibin yapılamayacağı ve evvelce
başlamış takiplerin duracağı, bir takip muamelesi ile kesilebilen zamanaşımı ve
hak düşüren müddetlerin işlemeyeceği,
hükme bağlanmıştır.
Bu nedenle,
iflasın ertelenmesi kararı verilmesinden sonra, erteleme kararı verilen borçlu
ile sınırlı olmak üzere hiçbir icra takip işlemi yapılmayacaktır. Ancak iflasın
ertelenmesi kararı verilmeden önce yapılmış olan hacizler ile diğer takipler
kaldırılmayacaktır.
İflasın
ertelenmesi süresi bitiminde mahkemeden yeni bir erteleme kararının verilip
verilmediğinin sorulması gerekmektedir.
Öte yandan, 6183
sayılı Kanuna göre uygulanan ihtiyati haciz de takip yöntemlerinden biri
olduğundan, borçlu hakkında erteleme kararının bulunması halinde ihtiyati haciz
de dahil olmak üzere hiçbir takip yöntemi
uygulanmayacaktır.
Ancak, tüzel
kişilik hakkında verilen gerek iflas erteleme kararı gerekse iflas kararı,
tüzel kişiliğin kanuni temsilcileri, limited şirket
olması halinde kanuni temsilciler ve ortakları hakkında takip yapılmasına engel
teşkil etmemektedir. Dolayısıyla şirket hakkında iflasın ertelenmesi kararı
verilmiş, ya da iflas kararı verilmiş olunması halinde şirket müdürleri,
yönetim kurulu üyeleri, kanuni temsilcileri, üst düzey yöneticileri ile
ortakları hakkında cebri icra işlemlerine devam edilerek Kurum alacağı tahsil
edilecektir. Ancak, limited şirketin iflası halinde limited şirket ortakları hakkında icra takibi yapılabilmesi
için Kurum alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması
gerekmektedir.
Borçlunun iflas
etmesi halinde ise Kurum alacağını iflas masasına kaydedilmesi için,
alacağımıza ilişkin bilgiler iflas masasına gönderilir.
YÜRÜRLÜKTEN KALDIRILAN GENELGE VE GENEL YAZILAR
Genelge ekinde
yer alan (Ek: 11/a, 11/b ve 11/c) tabloda belirtilen genelgeler ve genel
yazılar bu Genelgenin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle yürürlükten
kaldırılmıştır. Söz konusu genelgeler ile genel yazılar yürürlük dönemlerindeki
iş ve işlemlerde kullanılabilecektir.
Bilgi
edinilmesini ve gereğini rica ederim.
EKLER DİZİNİ :
Ek: 1- Tecil ve taksitlendirme talep formu (İki
sayfa)
Ek: 2- Mali durum bildirim formu (İki sayfa)
Ek: 3- Çok zor durum halinin tespitine ilişkin
rapor (Bir sayfa)
Ek: 4/a- Tecil ve taksitlendirme komisyon kararı
- Merkez Müdürlüğü (Bir sayfa)
Ek: 4/b- Tecil ve taksitlendirme komisyon kararı
- İl Müdürlüğü (Bir sayfa)
Ek: 5- Tecil ve taksitlendirme kabul yazısı
(Bir sayfa)
Ek: 6- Tecil ve
taksitlendirme bilgi formu (Bir sayfa)
Ek: 7- Tecil faiz oranları (Bir sayfa)
Ek: 8- Gecikme zammı oranları (6183/51. mad. göre)
Ek: 9- Gecikme zammı oranları (5510/ 89. mad.göre)
Ek: 10- İcra takip dosyaları tevhit tutanağı
(Bir sayfa)
Ek: 11/a- Yürürlükten kaldırılan genelgeler (Dört
sayfa)
Ek: 11/b- Yürürlükten kısmi olarak kaldırılan
genelgeler
Ek: 11/c- Yürürlükten kaldırılan genel yazılar
Ek: 1
TECİL VE TAKSİTLENDİRME TALEP FORMU T.C. SOSYAL
GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI …………………………. Sosyal
Güvenlik İl Müdürlüğüne ………………………………. Sosyal
Güvenlik Merkezine …………….. Müdürlüğünüze/Merkezinize aşağıda türü,
miktarı ve dönemleri belirtilmiş olan …/…/……… tarihi
itibariyle toplam …………………….. TL borcum
bulunmaktadır. Mali durumumun söz konusu borcu def’aten ödemeye uygun olmaması nedeniyle bu borcumun …… ay süre ile ödeme planına
bağlanılarak 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi gereğince taksitler halinde
ödemek istiyorum. …/…/…. tarihinde
ilk taksit (peşinat) olarak …………………………. TL’nı Kurum veznesine / bankaya ödemiş bulunmaktayım. Tecil ve taksitlendirme şartlarının ihlal
edilmesi halinde verilen teminatımın nakde çevrilerek taksitlendirmeye konu
bakiye borcumun tahsilini kabul ediyorum. Mali Durum Bildirim Formu / Serbest
Muhasebeci Mali Müşavir, Yeminli Mali Müşavirce düzenlenen mali durum
raporu/bilanço ile teminatın değer tespitine ait rapor, form ekinde
sunulmuştur. Tecil ve
taksitlendirme talebimin değerlendirilerek gerekli işlemlerin yapılmasını arz
ederim. …./…./… Tarih-İmza-Kaşe Ekler:1-
Makbuz 2- Mali Durum Bildirim Formu / SMMM veya YMM
Raporu / Bilanço 3- Teminatın Değer Tespit Raporu |
Borçluya Ait
Bilgiler
T.C. Kimlik No |
|
Adı, Soyadı / Ünvanı |
|
İşyeri/
Sigorta Numarası |
|
Vergi Dairesi ve
Kimlik No |
|
Ticaret Sicil
No |
|
İşyeri Adresi |
|
İşyeri Telefon
No, Faks No e-posta Adresi |
|
İkametgah Adresi |
|
İkametgah Telefon No |
|
Takip
No |
Borç
Türü |
Ait
Olduğu Ay / Yıl |
Asıl
Tutar |
Gecikme
Zammı |
Toplamı
(TL) |
|
1 |
|
|
|
|
|
|
2 |
|
|
|
|
|
|
3 |
|
|
|
|
|
|
4 |
|
|
|
|
|
|
5 |
|
|
|
|
|
|
6 |
|
|
|
|
|
|
7 |
|
|
|
|
|
|
“Çok Zor Durum” Hali
6183 sayılı Kanunun
48. maddesine göre yapılacak tecil ve taksitlendirme işlemlerinde borçlunun
“çok zor durum” halinin tespitinde;
“Kasa+Banka+Kısa
Vadeli Alacaklar/Kısa Vadeli Borçlar”
formülü sonucu bulunacak
oranın “
Rasyonun “
Rasyonun “
Rasyosu “
eşit taksitler
halinde ödenmesini sağlayacak şekilde idarece ödeme planına bağlanır.
Bu süreler azami
tecil ve taksitlendirme süresi olup tecil ve taksitlendirmeye yetkili
makamlarca daha az sürede tecil ve taksitlendirme yapılabilir.
Borçların tecil
ve taksitlendirilmesinde borcun eşit taksitlerle ödenmesi esastır. Ancak
borçlularca kademeli ödeme planında ısrar edilmesi ve ünitece borçlunun
taksitlerini eşit olarak ödeyemeyecek durumda olduğuna kanaat getirilmesi
halinde, en fazla ilk altı taksit, eşit taksitlere bölünmüş ödeme planındaki
taksit tutarının % 50 sinden az olmamak kaydıyla kademeli olarak tecil ve
taksitlendirilebilir.
“Çok Zor Durum”
halinin tespitinde;
A) Tecile konu borç toplamı, borç türü
bazında 100.000 TL ve altında olan borçlular ile borç miktarı üzerinde
durulmaksızın kamu kurum ve kuruluşları ile belediyeler (şirketler hariç) için,
“çok zor durum” halinin tespitinin “Mali
Durum Bildirim Formu” ile beyan edecekleri bilgiler esastır.
B) Tecile konu borç toplamı, borç türü
bazında 100.000 Türk Lirası üzerinde olması durumunda “çok zor durum” halinin
tespitinde;
1- Halka açık
olan şirketlerin Sermaye Piyasası Kuruluna verdikleri en son bilanço esas
alınarak likidite oranı Kurumca hesaplanır.
2-
Bu bendin (1) nolu alt bendi dışında kalan borçlular
yönünden ise, 01.06.1989 tarihli ve 3568 sayılı Serbest Muhasebeci Mali
Müşavirlik ve Yeminli Mali Müşavirlik Kanununa göre ruhsat almış ve faaliyet
belgesine sahip Serbest Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirlerce
yukarıdaki formüle göre hesaplanacak likidite oranına göre işlem yapılır.
Teminatlar
6183 sayılı
Kanunun 48. maddesine göre yapılacak tecil ve taksitlendirmelerde
(1) Borçlunun tecil ve taksitlendirmeye konu
borç toplamının 50.000 Türk Lirasını (bu tutar dahil)
aşmaması şartıyla tecil edilecek borçlar için teminat aranılmaz.
(2) Teminat aranılmaksızın yapılacak tecil
ve taksitlendirmelerde, 50.000 Türk Lirası sınırı, işyeri ve borç türüne
bakılmaksızın borçlunun veya işverenin alacaklı Kurum ünitesine olan borç
toplamı esas alınarak belirlenir.
(3) Tecil ve taksitlendirilecek Kurum
alacaklarının toplam tutarının 50.000 Türk Lirasını aşması durumunda,
gösterilmesi zorunlu olan teminat tutarı 50.000 Türk Lirasını aşan kısmın
yarısı kadardır.
(4) Teminat aranılmaksızın yapılacak
tecil ve taksitlendirmelere ilişkin olarak belirlenen 50.000 Türk Lirası
tutarındaki sınır tecil ve taksitlendirilen borçların toplamı esas alınarak
uygulanacağından, borçlunun tecil ve taksitlendirilen ve tecil şartlarına uygun
olarak ödeme yaptığı borçları için bu sınır dikkate alınmış ise yeni tecil ve
taksitlendirme taleplerinde daha önce tecil edilmiş borç tutarı ile talepte
bulunulan borç tutarının toplamı dikkate alınır.
(5) Kurumumuz alacakları teminat
aranılmaksızın tecil ve taksitlendirilmiş olmakla birlikte tecil ve
taksitlendirme şartlarına uygun ödeme yapılmaması nedeniyle tecil ve
taksitlendirme işlemi bozulmuş ise, borçlunun teminatsız tecil ve
taksitlendirme uygulamasından yararlanmadığı başka bir tecil ve
taksitlendirilmiş borcu bulunmadığı takdirde, 50.000 Türk Lirası tutarındaki
teminatsız tecil ve taksitlendirme uygulamasından tekrar yararlandırılır.
(6) Tecil ve taksitlendirilen borç
toplamının 50.000 Türk Lirasından fazla olması ve tecil şartlarına uygun taksit
ödemeleri devam ettiği sürece borçlu tarafından başkaca borçları için yeni
tecil ve taksitlendirme talebinde bulunulduğunda, daha önce tecil edilmiş
borçların 50.000 Türk Lirasına kadar olan kısmı için teminat aranılmamış olması
nedeniyle, tecil ve taksitlendirilmesi talep edilen borcun yarısı değerinde
teminat gösterilmesi istenilir.
Teminat olarak
gösterilen taşınır ve taşınmazların değer tespitlerinin
yapılması
A) Tecil ve taksitlendirme işlemlerinde
teminat olarak taşınmaz gösterilmiş ise değer tespitlerinde;
a) Ekspertiz
Raporu Yönergesi hükümleri çerçevesinde Kurum teknik elemanlarınca düzenlenen
raporlar,
b) Sermaye
piyasası mevzuatı çerçevesinde yetkilendirilmiş değerleme uzmanları veya
değerleme şirketleri tarafından düzenlenen raporlar,
c) Ticaret,
Sanayi ve Deniz Ticaret Odaları ile Türk Mühendis ve Mimar Odaları veya
bunların bağlı olduğu Birlik yönetimlerince bilirkişilik, eksperlik
ve hakemlik yapma yetkisi verilenler tarafından düzenlenen raporlar,
ç) Bankalar ve
sigorta şirketleri tarafından yaptırılan değer tespitine ilişkin raporlar,
d) Hukuk
mahkemelerince tayin edilmiş bilirkişilerce düzenlenen raporlar,
esas alınır.
B) (A) Fıkrasının (a) ve (d) bendlerinde
belirtilenler hariç olmak üzere diğer bendlerinde
sayılan şekilde değer tespitine ilişkin düzenlenen raporlarda, rapor düzenleyen
ekspertiz veya bilirkişilerin yetki veya ruhsat
belgelerinin rapora eklenmesi zorunludur.
C) Gösterilen teminat taşınır ise,
öncelikle sosyal güvenlik il müdürlüğünde/sosyal güvenlik merkezinde görev
yapan icra memurunca değer tespiti yapılır. Taşınırın niteliğine göre bu
servislerce ya da Ünite amirince gerek görülmesi halinde bilirkişilere değer
biçtirilir ya da ilgili meslek ve esnaf odalarından görüş alınır veya emsal
malların piyasa araştırması yaptırılır.
D) Kurum alacaklarına karşılık öncelikle,
üzerinde başka idareler ile gerçek veya tüzel kişilerin haciz, ipotek, rehin
gibi kısıtlayıcı takyidatları bulunmayan ve satış
kabiliyeti olan mallar teminat olarak alınır.
Ek:2
MALİ DURUM BİLDİRİM FORMU T.C. SOSYAL
GÜVENLİK KURUMU BAŞKANLIĞI …………………………. Sosyal
Güvenlik İl Müdürlüğüne ………………………………. Sosyal
Güvenlik Merkezine …………….. Müdürlüğünüzde / Merkezinizde işlem gören ……..…………… nolu işyerimden
/sigortalılığımdan kaynaklanan ve .../…/……… tarihi
itibariyle gecikme cezası ve zammı dahil toplam ….……………
TL tutarındaki borcumun 6183 sayılı Kanunun 48. maddesi gereği tecil ve
taksitlendirilmesi için …./…./…. tarihi
itibariyle mali durumumun tespitine ilişkin bilgiler aşağıda belirtilmiştir. Beyan
ettiğim bilgilerin işyeri defter ve belgelerine uygun ve doğru olduğunu kabul
ve taahhüt ederim. …./…./…. Adı Soyadı Ünvanı İmza, Kaşe |
T.C. Kimlik No |
|
Adı, Soyadı
ve Ünvanı |
|
İşyeri
sicil no (*) |
|
İşyeri
sicil no (*) |
|
Vergi
dairesi ve no |
|
Ticaret
sicil no |
|
İşyeri
adresi |
|
İşyeri
telefon no |
|
İkametgah adresi |
|
…./…./…. Tarihi İtibari İle Mali Durumu Gösterir
Değerler (Toplam)** |
|||
Kasa |
Banka |
Kısa Vadeli
Alacaklar |
Kısa Vadeli
Borçlar |
|
|
|
|
1- Bu formun
arka sayfasındaki açıklamalar eksiksiz olarak doldurulacaktır.
2- Mali durum tespitine esas olmak üzere,
formda belirtilen bilgilerin işyeri kayıt ve belgeleri ile uyumlu olup olmadığı
konusunda Kurum denetim elemanları inceleme yapmaya yetkili olup, beyan edilen
bilgilerin doğru olmadığının anlaşılması halinde, borçlular bu tecil ve
taksitlendirme işleminden yararlanma hakkını kaybedeceklerdir.
Not:
(*) Bu bölüm
birden fazla işyeri olanlar tarafından doldurulacaktır.
(**) Bu bölümde
yer alan değerler toplam olarak belirtilecektir. Ayrıca, ayrıntılı bilgilere
arka sayfadaki bölümlerde yer verilecektir.
Kısa Vadeli Alacaklar Hakkında Bilgi
Borçlunun adı |
Alacağın
türü |
Ödeme
vadesi |
Toplam
tutarı (TL) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Kısa Vadeli Borçlar Hakkında Bilgi
Alacaklının
adı |
Borcun
türü |
Ödeme
vadesi |
Toplam
tutar (TL) |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
Banka Bilgileri
|
Banka
Şubesi |
Hesap
Numarası |
Bakiye
Tutarı (TL) |
1 |
|
|
|
2 |
|
|
|
3 |
|
|
|
Açıklamalar
KASA:
Borçlunun Vergi
Usul Kanunu gereği tutmak zorunda olduğu ticari defterlerine göre mevcut kasa
yekunu veya deftere tabi değil ise …/…/……… tarihi itibariyle beyan edeceği kasa yekununu ifade etmektedir.
Deftere tabi olan borçlularda bu hesap, borçlunun elinde bulunan ulusal ve
yabancı paraların TL karşılığının izlenmesi için kullanılır. Tahsil olunan para
tutarları borç, ödemeler ve bankaya yatırılan para tutarları alacak kaydedilir.
Hesap daima borç bakiyesi verir veya sıfır olur. Hiçbir şekilde alacak bakiyesi
vermez.
BANKA BİLGİLERİ:
Banka bilgileri
kısmı borçlunun yurt içi ve yurt dışı banka ve benzeri finans kurumlarına
yatırılan ve çekilen paralarının izlenmesini kapsar. Bankalara para olarak veya
hesaben yatırılan değerler borç, çekilen tutarlar ile
üçüncü kişilerce tahsil edilen çek ve ödeme emirleri alacak kaydedildiğinden,
bu kısma, borçlunun bankalarda mevcut mevduat hesaplarının şube, banka hesap
numarası ve bakiyesi yazılacaktır.
KISA VADELİ ALACAKLAR:
Kısa vadeli
alacaklar, en çok bir yıl veya borçlunun normal faaliyet dönemi sonunda tahsil
edilmesi gereken alacaklarını kapsar.
KISA VADELİ BORÇLAR:
Kısa vadeli borçlar
çok bir yıl veya borçlunun normal faaliyet dönemi sonunda ödenecek yabancı
kaynakları kapsar. Mali borçlar, ticari borçlar, diğer borçlar, alınan avans,
ödenecek vergi ve diğer yükümlülükler, borç ve gider karşılıkları, gelecek
aylara ait gelirler ve gider tahakkukları ile diğer kısa vadeli borçlar gibi
alt başlıklardan oluşur.
Ek: 3
SERBEST MUHASEBECİ MALİ MÜŞAVİRLER
VEYA YEMİNLİ MALİ MÜŞAVİRLER TARAFINDAN DÜZENLENEN “ÇOK ZOR DURUM” HALİNİN
TESPİTİNE İLİŞKİN RAPOR T.C. SOSYAL GÜVENLİK
KURUMU BAŞKANLIĞI …………………………. Sosyal
Güvenlik İl Müdürlüğüne ………………………………. Sosyal
Güvenlik Merkezine …………….. 6183 sayılı
Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesi gereği
borçlarını tecil ve taksitlendirmek üzere başvuruda bulunan aşağıda adı geçen
borçlunun tarafımdan tespit edilen …/…/…. tarihi
itibariyle “çok zor durum” haline ilişkin bilgi ve belgelerden
“Kasa+Banka+Kısa Vadeli Alacaklar/Kısa Vadeli Borçlar” formülü sonucunda
bulunan (……………) oranının doğruluğunu kabul eder, rapor
muhteviyatının borçlunun işyeri defter ve belgelerine uygun olmadığının
anlaşılması halinde, hakkımda Türk Ceza Kanunu ve 3568 sayılı Kanunun ilgili
hükümlerine göre işlem yapılmasını kabul ve taahhüt ederim. …./…./…….. Meslek Mensubu Adı Soyadı- İmza-Kaşe Ekler: 1-
Ruhsat Belgeleri 2- Faaliyet Belgesi 3- Hesaplamalara Esas Belgeler |
Borçlunun T.C. Kimlik No
|
|
|||||
İşyeri Sicil
No |
|
|||||
Adı Soyadı ve Ünvanı |
|
|||||
Vergi Kimlik
No |
|
|||||
Ticaret Sicil
No |
|
|||||
İşyeri Adresi |
|
|||||
Telefon No,
Faks No, e-posta adresi |
|
|||||
Raporun Tarihi …/…/….
Sayısı : …….. Ruhsatname / Faaliyet Belgesi : ……………………. Mali Durumu Gösterir Değerler (Toplam)TL |
||||||
Kasa |
Banka |
Kısa Vadeli
Alacaklar |
Kısa Vadeli Borçlar |
RASYO |
||
|
|
|
|
|
||
Raporu Düzenleyen Meslek Mensubunun |
||||||
T.C. Kimlik No
|
|
|||||
Adı, Soyadı ve
Unvan |
|
|||||
Vergi Kimlik
No |
|
|||||
Kayıtlı Olduğu
Oda |
|
|||||
İşyeri Adresi |
|
|||||
Telefon, Faks, e-posta |
|
|||||
Ek:4/a
TECİL VE TAKSİTLENDİRME KOMİSYON
KARARI |
Karar No: .……./……..
Borçlunun
Adı-Soyadı / Ünvanı :..................................................................................................................
Takip Kartı No :..................................................................................................................
T.C. Kimlik No :..................................................................................................................
İşyeri Sicil No :..................................................................................................................
Vergi Dairesi ve
No :..................................................................................................................
Ticaret Sicil No :..................................................................................................................
Borcun Türü, Miktarı :..................................................................................................................
Borcun Ait
Olduğu Ay ve Yıllar :..................................................................................................................
Borçlu
Tarafından Gösterilmesi
Zorunlu Teminat
Tutarı :..................................................................................................................
Borçlu
Tarafından Sunulan Teminat :..................................................................................................................
Teminatın Değeri :
.................................................................................................................
Borçlunun “Çok
Zor Durum” Haline
Esas Rasyosu :..................................................................................................................
Talep Edilen
Tecil Taksitlendirme Süresi :..................................................................................................................
KARAR:
...........................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
Ek: 1- Ödeme
Planı
İcra Memuru |
Servis Şefi
/Yetkili |
Müdür
Yardımcısı |
|
|
|
|
OLUR …./…./…. Merkez Müdürü |
|
Ek:4/b
TECİL VE TAKSİTLENDİRME KOMİSYON
KARARI |
Karar No: .……./……..
Borçlunun
Adı-Soyadı / Ünvanı :..................................................................................................................
Takip Kartı No :..................................................................................................................
T.C. Kimlik No :..................................................................................................................
İşyeri Sicil No :..................................................................................................................
Vergi Dairesi ve
No :..................................................................................................................
Ticaret Sicil No :..................................................................................................................
Borcun Türü,
Miktarı :..................................................................................................................
Borcun Ait
Olduğu Ay ve Yıllar :..................................................................................................................
Borçlu
Tarafından Gösterilmesi
Zorunlu Teminat
Tutarı :..................................................................................................................
Borçlu
Tarafından Sunulan Teminat :..................................................................................................................
Teminatın Değeri :..................................................................................................................
Borçlunun “Çok
Zor Durum” Haline
Esas Rasyosu :..................................................................................................................
Talep Edilen
Tecil Taksitlendirme Süresi :..................................................................................................................
KARAR:
...........................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
...................................................................................................................................................................................................
Ek: 1- Ödeme
Planı
İcra Memuru |
Servis Şefi
/Yetkili |
Merkez Müdürü
/ İl Müdür Yardımcısı |
|
|
|
|
OLUR …./…./…. İl Müdürü |
|
Ek:5
T.C.
SOSYAL GÜVENLİK
KURUMU BAŞKANLIĞI
…………… Sosyal Güvenlik
İl Müdürlüğü
………. Sosyal Güvenlik
Merkezi
Sayı : B.13.2.SGK.4……………………./
Konu: Tecil ve
taksitlendirme talebiniz.
Sayın :……………………………………………..
………………………………………………
………………..
İl Müdürlüğümüze
/Merkezimize olan …/…/… tarihine kadar hesaplanmış gecikme cezası ve zammı
dahil ……………… TL tutarındaki …………….
borcunuzun;
1- Tecil
ve taksitlendirilen borçlarınızın toplamı 50.000 TL’sini aşmadığından teminat
göstermenize gerek olmadığı,
Tecil ve taksitlendirilen borçlarınızın
toplamı 50.000 TL’sini aştığından,aşan kısmın yarısı olan …………….TL
tutarında teminat gösterilmesi,
2- Bu borcunuza
taksitlendirme tarihinden itibaren yıllık %..... tecil faizi uygulanması,
3- Borca
karşılık her ay ödeme planında belirtilen aylık taksit tutarları ile birlikte
hesaplanacak faizlerinde ödenmesi,
4- Tecil ve
taksitlendirme süresi içinde tahakkuk edecek tecile konu borca ilişkin cari ay
borçlarının yasal süresinde ödenmesi,
5- Tecil ve
taksitlendirme şartlarına uyulmadığı takdirde tamamı muaccel olacak borç için
icra takibine devam edilerek teminatın derhal nakde çevrilmesi,
kayıt ve şartı ile,
6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 48. maddesi
uyarınca …./…./…. tarihinden
itibaren tecil ve taksitlendirilmesi ve ekte gönderilen ödeme planı
çerçevesinde tahsili uygun görülmüştür.
Bilgi
edinilmesini, yukarıdaki şartların kabul edildiğinin bir yazı ile
bildirilmesini rica ederim.
Ek: 1- Ödeme planı
Ek:6
TECİL VE
TAKSİTLENDİRME BİLGİ FORMU |
|
Borçlunun Adı Soyadı/Ünvanı |
|
Bağlı
bulunduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü/Merkezi |
|
Borcun Türü ve
Dönemi |
|
Borcun Miktarı |
|
Borçlu
tarafından talep edilen tecil ve taksitlendirme süresi |
|
Borçlu
tarafından gösterilen teminatın türü |
|
Gösterilen
teminatın değeri |
|
Teminatın
değer tespitinin kim tarafından yapıldığı |
|
Teminat üzerindeki
haciz ve ipoteklerin toplamı |
|
Gayrimenkule
ilişkin tapu takyidat belgesi |
|
Ünite görüşü |
|
Son iki yıl
içinde bozulan taksitlendirme sayısı |
|
İlk taksitin
ödenip ödenmediği |
|
Haciz kaldırma
taleplerinin olup olmadığı |
|
Tespit edilen rasyo |
|
Düzenleyen Adı Soyadı İmza - kaşe |
|
Ek:7
YÜRÜRLÜK
TARİHLERİNE GÖRE TECİL FAİZ ORANLARI |
||
Dönemler |
Faiz Oranları
(%) |
Resmi Gazete
Tarihi |
09.03.1994 -
06.09.1995 tarihleri arasında |
114 |
09.03.1994 |
07.09.1995 -
01.02.1996 tarihleri arasında |
96 |
07.09.1995 |
02.02.1996 -
21.10.1996 tarihleri arasında |
144 |
02.02.1996 |
22.10.1996 -
09.07.1998 tarihleri arasında |
120 |
22.10.1996 |
10.07.1998 -
24.01.2000 tarihleri arasında |
96 |
10.07.1998 |
25.01.2000 -
20.12.2000 tarihleri arasında |
48 |
25.01.2000 |
21.12.2000 -
30.03.2001 tarihleri arasında |
36 |
21.12.2000 |
31.03.2001 -
01.02.2002 tarihleri arasında |
72 |
31.03.2001 |
02.02.2002 -
11.11.2003 tarihleri arasında |
60 |
02.02.2002 |
12.11.2003
- 03.03.2005 tarihleri arasında |
36 |
12.11.2003 |
04.03.2005 -
27.04.2006 tarihleri arasında |
30 |
04.03.2005 |
28.04.2006 -
20.11.2009 tarihleri arasında |
24 |
28.04.2006 |
21.11.2009 -
20.10.2010 tarihleri arasında |
19 |
21.11.2009 |
21.10.2010 -
………… |
12 |
21.10.2010 |
Ek:8
6183 Sayılı
Kanun Çerçevesinde Bakanlar Kurulu Tarafından Belirlenen Gecikme Zammı
Oranları |
|||
Genel Tebliğ
No |
Uygulama
Tarihi |
Gecikme
Zammı Oranı (%) |
|
359 |
01.01.1981 - 29.02.1984 tarihleri arasında |
1.Ay |
10 |
|
|
Diğer Aylar için Aylık |
3 |
367 |
01.03.1984 - 31.08.1985 tarihleri arasında |
1.Ay |
10 |
|
|
Diğer Aylar için Aylık |
4 |
370 |
01.09.1985 - 31.05.1988 tarihleri
arasında |
1.Ay |
10 |
|
|
Takip Eden 5 Ay için Aylık |
7 |
|
|
Diğer Aylar için Aylık |
5 |
372 |
01.06.1988 - 31.12.1988 tarihleri
arasında |
İlk 3 Ay |
10 |
|
|
Takip Eden 3 Ay için Aylık |
8 |
|
|
Diğer Aylar için Aylık |
6 |
375 |
01.01.1989 - 31.12.1989 tarihleri
arasında |
İlk 4 Ay için Aylık |
10 |
|
|
Diğer Aylar için Aylık |
7 |
378 |
01.01.1990 - 29.12.1993 tarihleri
arasında |
Tüm Aylar için Aylık |
7 |
381 |
30.12.1993 - 07.03.1994 tarihleri
arasında |
Tüm Aylar için Aylık Her ay için |
9 |
383 |
08.03.1994 - 30.08.1995 tarihleri
arasında |
Tüm Aylar için Aylık |
12 |
389 |
31.08.1995 - 31.01.1996 tarihleri
arasında |
Tüm Aylar için Aylık |
10 |
391 |
01.02.1996 - 08.07.1998 tarihleri
arasında |
Tüm Aylar için Aylık |
15 |
403 |
09.07.1998 - 19.01.2000 tarihleri
arasında |
Tüm Aylar için Aylık |
12 |
408 |
20.01.2000 - 01.12.2000 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
6 |
411 |
02.12.2000 - 28.03.2001 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
5 |
415 |
29.03.2001 - 30.01.2002 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
10 |
422 |
31.01.2002 - 11.11.2003 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
7 |
429 |
12.11.2003 - 01.01.2004 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
4 |
5035 S.K.4.Md. |
02.01.2004 - 01.03.2005 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
4 |
434 |
02.03.2005-20.04.2006 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
3 |
438 |
21.04.2006-21.11.2009 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
2,5 |
Seri C Sıra 1 |
21.11.2009 – 19.10.2010 tarihleri
arasında |
Her Ay için |
1,95 |
Seri C Sıra
2 |
19.10.2010 tarihinden itibaren |
Her Ay İçin |
1,40 |
Ek: 9
5510 sayılı Kanuna Göre Gecikme Zammı Olarak Uygulanan
Devlet İç Borçlanma Senetlerinin Aylık Ortamla Faiz Oranları |
|||||||||
Aylık DİBS ORANLARI |
|||||||||
Ay/Yıl |
2003 |
2004 |
2005 |
2006 |
2007 |
2008 |
2009 |
2010 |
2011 |
Ocak |
- |
1.91 |
1.49 |
1.10 |
1,56 |
1,26 |
1,26 |
0,64 |
0,57 |
Şubat |
- |
1.81 |
1.36 |
1.10 |
1,45 |
1,30 |
1,17 |
0,64 |
0,65 |
Mart |
- |
1.84 |
1.32 |
1.09 |
1,52 |
1.35 |
1,12 |
0,67 |
0,71 |
Nisan |
- |
1.75 |
1.33 |
1.09 |
1,47 |
1,41 |
1,05 |
0,70 |
0,71 |
Mayıs |
- |
2.13 |
1.34 |
1.17 |
1,45 |
1.50 |
0,92 |
0,76 |
0,67 |
Haziran |
- |
2.05 |
1.22 |
1.40 |
1,43 |
1.64 |
0,96 |
0,70 |
|
Temmuz |
- |
1.97 |
1.25 |
1.64 |
1,36 |
1,57 |
0,88 |
0,66 |
|
Ağustos |
2,77 |
1.87 |
1.25 |
1.56 |
1,43 |
1,46 |
0,76 |
0,64 |
|
Eylül |
2.35 |
1.91 |
1.16 |
1.61 |
1,41 |
1,44 |
0,73 |
0,63 |
|
Ekim |
2.16 |
1.73 |
1.14 |
1,67 |
1,27 |
1,57 |
0,61 |
0,61 |
|
Kasım |
2.12 |
1.73 |
1.11 |
1,59 |
1,26 |
1,63 |
0,68 |
0,61 |
|
Aralık |
2.07 |
1.75 |
1.11 |
1,63 |
1,28 |
1,43 |
0,72 |
0,62 |
|
Kurumumuza
olan borçlarının takip ve tahsili için hakkında 6183 sayılı Kanun hükümleri
uyarınca cebri takip işlemlerine başlanılan …………..……………………
……………………………………………. nin
aşağıda icra takip numaraları yazılı dosyalarının birleştirilmesine karar
verilmiş olup, bundan sonra bütün haciz ve satış işlemleri ile yazışmalar
borçlu hakkında ilk önce açılan icra takip dosyası olan Tevhitli ………….. numaradan yapılacaktır.
İcra Memuru |
Servis Şefi
/Yetkili |
Müdür
Yardımcısı |
|
|
|
|
O L U R …../…../ Müdür |
|
Tevhit edilen icra takip dosya
numaraları
1 -..........................................................
2 -..........................................................
3 -..........................................................
4 -..........................................................
5 -..........................................................
6 -..........................................................
7 -..........................................................
8 -..........................................................
9 -..........................................................
10 -........................................................
Ek:11/a
SIRA NO |
GENELGENİN |
||
TARİHİ |
SAYISI |
KONUSU |
|
1 |
01.10.1994 |
16-93 Ek |
6183 sayılı Kanun gereğince
yürütülecek icra, takip ve haciz işlemleri |
2 |
10.11.1994 |
16-94 Ek |
Tecil ve taksitlendirme işlemleri, gecikme
zammı ve harcırahlar |
3 |
10.01.1995 |
16-103 Ek |
6183 sayılı Kanun uyarınca yürütülecek
icra takip, haciz ve satış işlemleri |
4 |
28.06.1995 |
16-108 Ek |
6183 sayılı Kanun uyarınca yürütülecek
işlemler |
5 |
11.07.1995 |
16-109 Ek |
6183 sayılı Yasanın uygulanması |
6 |
18.09.1995 |
16-113 Ek |
Tecil faizi mahsup ve Anayasa
Mahkemesi kararı |
7 |
08.11.1995 |
16-115 Ek |
3986 sayılı Kanun kapsamına giren prim
borçlarının tahsili |
8 |
02.02.1996 |
16-122 Ek |
Tecil faizi |
9 |
27.09.1996 |
16-131 Ek |
İcra takipleri |
10 |
31.10.1996 |
16-132 Ek |
Tecil faizi |
11 |
26.12.1996 |
16-134 Ek |
Tecil ve taksitlendirmede mahsup şekli |
12 |
29.07.1997 |
16-143 Ek |
Prim tutarlarının tam ve zamanında
ödenmesi |
13 |
11.08.1997 |
16-145 Ek |
Prim borçları |
14 |
22.12.1997 |
16-152 Ek |
Cüz'i Kurum alacakları |
15 |
22.04.1998 |
16-159 Ek |
Tecil ve taksitlendirme yetkilerinin
artırılması ve icra takiplerine ilişkin üç aylık çalışma raporlarının
gönderilmesi |
16 |
30.04.1998 |
16-160 Ek |
Mahsup işlemleri |
17 |
14.07.1998 |
16-164 Ek |
Tecil faizi |
18 |
10.08.1998 |
16-166 Ek |
6183 sayılı Yasada yapılan
değişiklikler |
19 |
13.08.1998 |
16-167 Ek |
Kurumumuz alacakları |
20 |
02.09.1998 |
16-170 Ek |
2925 sayılı Kanuna göre tahsil
edilecek primler |
21 |
18.09.1998 |
16-172 Ek |
6183 sayılı Kanuna göre yürütülen icra
takip işlemlerine ilişkin çalışma raporları |
22 |
02.12.1998 |
16-176 Ek |
Gayrimenkul mal satış ilanları |
23 |
29.12.1998 |
16-180 Ek |
Mahsup işlemleri |
24 |
15.01.1999 |
16-182 Ek |
Tecil ve taksitlendirme yetkilerinin
artırılması |
25 |
06.05.1999 |
16-188 Ek |
Kurum alacaklarının tecilinde teminat
alınmayacak tutar |
26 |
25.01.2000 |
16-208 Ek |
Kanuni faiz ve temerrüt faizi |
27 |
23.02.2000 |
16-211 Ek |
Tecil faizinin mahsubu |
28 |
01.09.2000 |
16-227 Ek |
Belediyelerden olan alacaklarımızın
tahsili |
29 |
25.09.2000 |
16-229 Ek |
Tecil ve taksitlendirme yetkilerinin
artırılması |
30 |
05.10.2000 |
16-231 Ek |
Belediyelerden olan alacaklarımızın
tahsili |
31 |
11.01.2001 |
16-236 Ek |
Tecil faizi |
32 |
09.04.2001 |
16-243 Ek |
Tecil faizi ve belediyelerin
borçlarından dolayı kademeli ödeme planı düzenlenebileceği |
33 |
30.04.2001 |
16-244 Ek |
Kurum alacaklarının yıllık %3 oranında
tecil faizi alınarak tecil ve taksitlendirilmesi hk. |
34 |
30.07.2001 |
16-247 Ek |
Kurum alacaklarının taksitlendirilmesi |
35 |
19.10.2001 |
16-250 Ek |
16-244 Ek ve 16-247 Ek sayılı Genelgeler
uyarınca yapılacak taksitlendirmeler |
36 |
12.02.2002 |
16-256 Ek |
Tecil faizi |
37 |
06.03.2002 |
16-257 Ek |
Gayrimenkul satış ilanları |
38 |
19.03.2002 |
16-259 Ek |
Kurum alacaklarının yıllık %3 oranında
tecil faizi alınarak yeniden tecil ve taksitlendirilmesi |
39 |
16.04.2002 |
16-261 Ek |
Kurum alacaklarının 18 ay taksitle
ödenmesinde geç ödenen taksitlere uygulanacak tecil faizi |
40 |
26.06.2002 |
16-266 Ek |
6183 sayılı Kanun uyarınca yürütülen icra
takip işlemleri |
41 |
20.08.2002 |
16-271 Ek |
Kanuni faiz |
42 |
05.09.2002 |
16-273 Ek |
Kurumumuz alacaklarının 18 aylık
taksitlendirme işlemlerinde ödenmeyen taksitler |
43 |
03.10.2002 |
16-274 Ek |
16-244, 16-247 Ek sayılı Genelgelere getirilen
ek kolaylıklar |
44 |
08.10.2002 |
16-275 Ek |
Kanuni faiz |
45 |
04.03.2003 |
16-284 Ek |
Kurum alacaklarının 18 ay
taksitlendirilmesi |
46 |
21.04.2003 |
16-286 Ek |
Taksitlendirme |
47 |
09.05.2003 |
16-288 Ek |
Kanuni faiz |
48 |
26.09.2003 |
16-298 Ek |
16-259 Ek ve 16-284 Ek sayılı
Genelgeler |
49 |
05.12.2003 |
16-304 Ek |
Tecil faizi oranı ile eğitime katkı
payı ve özel işlem vergilerinde katkı payı |
50 |
13.02.2004 |
16-308 Ek |
16-259 Ek, 16-284 Ek ve 16-298 Ek
sayılı Genelgelere göre yürütülen 18 aylık taksitlendirmeler |
51 |
27.04.2004 |
16-315 Ek |
İlan yoluyla tebliğ ve zaman aşımını
kesen haller |
52 |
29.04.2004 |
16-316 Ek |
Tecil, taksitlendirme yetkileri |
53 |
14.03.2005 |
16-333 Ek |
Tecil faizi oranı ile damga vergisi,
eğitime katkı payı ve özel işlem vergilerinde gecikme zammı oranı |
54 |
27.05.2005 |
16-345 Ek |
Prim ödeme yükümlülüğünü aksatan
işverenler |
55 |
03.08.2005 |
16-349 Ek |
Kanuni faiz |
56 |
02.05.2006 |
16-371 Ek |
Tecil faizi oranı ile damga vergisi,
eğitime katkı payı ve özel işlem vergilerinde gecikme zammı oranı |
57 |
21.08.2006 |
16-381 Ek |
Tecil ve taksitlendirme yetkilerinin
artırılması ve tecil ve taksitlendirme işlemlerinde dikkat edilecek hususlar |
58 |
05.01.2007 |
16-386 Ek |
Prime esas kazançların alt ve üst
sınırları, idari para cezaları, ilan yoluyla tebliğ edilecek tutarlar ve
damga vergisi |
59 |
06.02.2007 |
2007-10 |
Tecil, taksitlendirme yetkileri ile
usul ve esasları |
60 |
09.04.2007 |
2007-23 |
6183 sayılı Kanunun 79. maddesinde
yapılan düzenlemeler |
61 |
25.03.2008 |
2008-16 |
Tecil ve taksitlendirme usul ve
esasları ile satış süreçleri |
62 |
03.02.2009 |
2009-20 |
Tecil, taksitlendirme yetkileri ile
usul ve esasları |
63 |
05.03.2009 |
2009-36 |
Tecil, taksitlendirme yetkileri ile
usul ve esasları |
64 |
06.05.2010 |
2009-59 |
Hak alacak haczi yapılmış borçların
tecil ve taksitlendirilmesi |
65 |
03.12.2009 |
2009-147 |
Tecil faizi ile gecikme zammı oranları |
66 |
07.05.2010 |
2010-60 |
Fazlaya İlişkin hacizler |
67 |
07.05.2010 |
2010-61 |
İlan yoluyla tebliğ ve gayrimenkul
satış ilanı |
68 |
07.06.2010 |
2010-71 |
Alt işverenlerin borçları |
69 |
01.11.2010 |
2010-119 |
Tecil faizi ile gecikme zammı oranları |
Ek:11/b
YÜRÜRLÜKTEN
KISMİ OLARAK KALDIRILAN GENELGELER |
||||
SIRA NO |
GENELGENİN |
KALDIRILAN
BÖLÜM |
||
TARİHİ |
SAYISI |
KONUSU |
||
1 |
29.12.1998 |
16-180 Ek |
Mahsup işlemleri |
C-Cebri tahsilatta mahsup D-Tecilde mahsup E-Tecil bozulduğunda mahsup |
2 |
28.01.2000 |
16-209 Ek |
Gecikme zammı ve tecil faizi |
Tecil faizi |
3 |
25.10.2007 |
2007-81 |
Kurum alacaklarının otomatik olarak icra
havuzuna aktarımı, icra takip haciz ve satış servislerinin yeniden
yapılandırılması |
İcra takip haciz ve satış
servislerinin yeniden yapılandırılması |
4 |
03.01.2008 |
2008-1 |
Kurum alacaklarının icra takip
işlemleri |
Haciz ve satış işlemlerine ilişkin
süreler |
Ek:11/c
YÜRÜRLÜKTEN
KALDIRILAN GENEL YAZILAR |
|||
SIRA NO |
GENEL YAZININ |
||
TARİHİ |
SAYISI |
KONUSU |
|
1 |
08.07.1994 |
520783 |
6183 sayılı
Kanun uygulaması |
2 |
04.10.1994 |
735564 |
İcra takip
haciz ve satış işlemlerinde kullanılacak belgeler |
3 |
24.02.1995 |
151269 |
6183 sayılı
Kanun uyarınca yürütülen işlemler |
4 |
26.12.1996 |
909358 |
Prim ve
gecikme zammı alacakları |
5 |
15.05.1998 |
353027 |
Kurumumuz
alacakları |
6 |
10.06.1998 |
436671 |
Kurumumuz
alacakları |
7 |
18.05.1999 |
350502 |
Haciz
bildirileri |
8 |
25.06.1999 |
458127 |
İlan yoluyla
tebliğ |
9 |
24.09.1999 |
685261 |
Mahsup
işlemleri |
10 |
25.11.1999 |
872708 |
Teferruat
haczi |
11 |
07.02.2000 |
82660 |
Telefon
hacizleri |
12 |
09.02.2000 |
87390 |
Kanuni faiz |
13 |
18.02.2000 |
115719 |
Kurumumuz
alacaklarının tahsili |
14 |
10.03.2000 |
183722 |
Tecil faizi |
15 |
22.03.2000 |
194824 |
İcra
takiplerine ilişkin masraflar |
16 |
14.04.2000 |
269168 |
Kurumumuz
alacaklarının tahsili |
17 |
25.05.2000 |
381382 |
Kurum
alacaklarının takip ve tahsili |
18 |
20.07.2000 |
520198 |
Yediemin
depoları ve primlerini düzenli ödeyen işverenler |
19 |
08.09.2000 |
634752 |
Tecil ve taksitlendirme
işlemlerinde aranan hususlar |
20 |
25.10.2004 |
804165 |
6183 sayılı
Kanunun 41. maddesinin 7. fıkrasının iptali |
21 |
10.01.2005 |
17047 |
Fazlaya
ilişkin hacizler |
22 |
14.03.2005 |
178717 |
İlan yoluyla
tebliğler |
23 |
15.03.2005 |
181951 |
5272 sayılı
Belediye Kanunu |
(*) (Paragrafın değişmeden
önceki şekli) Buna göre; 01.01.2011 tarihinden itibaren, 6183 sayılı Kanun
uyarınca yürütülen işlemlerden dolayı tebliğe konu borç tutarının (borç aslı ile
gecikme cezası ve gecikme zammı) 1.600,00 TL’den az olması halinde, gazete
yoluyla ilanen tebliğ yapılmaksızın ilan yazısının (tebliğ evrakı) sosyal
güvenlik il/merkez müdürlüğünün ilan asmaya mahsus (ilan tahtası) mahallinde
asılması suretiyle ilanen tebliğ işlemi yapılacaktır
(*) (Paragrafın değişmeden önceki şekli)
İlan yoluyla tebliğ edilecek borç tutarının (borç aslı ile gecikme cezası ve
gecikme zammı) 1.600,00 TL (dahil) ile 160.000,00 TL
arasında olması halinde, ilanın sosyal güvenlik il/merkez müdürlüğünün
bulunduğu yerin belediye sınırları içinde çıkan bir veya daha fazla gazetede
yayınlanması, borç tutarının (borç aslı ile gecikme cezası ve gecikme zammı)
160.000,00 TL ve üzerinde olması durumunda ise mahalli gazetelerin yanı sıra
Türkiye genelinde yayın yapan günlük gazetelerden birinde de ayrıca
yayınlanması gerekmektedir.
(*) (Değişmeden
önceki şekli)
2.1. Tecil ve
taksitlendirme yetki tutarları
Sosyal güvenlik
merkezlerince takip edilen 1.000.000 TL’ye kadar olan Kurum alacaklarının tecil
ve taksitlendirilmesinde sosyal güvenlik merkezlerinin müdürü, 1.000.001-
2.000.000 TL arası Kurum alacaklarının tecil ve taksitlendirilmesinde ise
sosyal güvenlik il müdürü yetkilidir.
Ayrıca,
bünyesinde icra takip, haciz ve satış işlemlerinin yürütüldüğü sosyal güvenlik
merkezi kurulmayan sosyal güvenlik il müdürlüklerinde 2.000.000 TL’ye kadar
olan borçların tecil ve taksitlendirme yetkisini il müdürleri kullanmaya devam
edecektir.
Ünitelerce;
2.000.000 TL’yi aşan tutarlar için tecil ve taksitlendirme talepleri İhtilaflı
Prim İşleri ve İcra Daire Başkanlığına gönderilmekle beraber söz konusu borç
tutarları,
2.000.001-
3.000.000 TL arasında ise İhtilaflı Prim İşleri ve İcra Daire Başkanı,
3.000.001-
4.000.000 TL arasında ise Sosyal Sigortalar Genel Müdürü,
4.000.001-
5.000.000 TL arasında ise Kurum Başkanı,
5.000.001 TL ve
üzerinde ise Yönetim Kurulu,
tarafından
değerlendirilecektir.
Öte
yandan, söz konusu yetkilerin kullanılmasında borçlunun tahsilatla görevli o
ünitede (sosyal güvenlik il müdürlüğü ya da sosyal güvenlik merkezi bazında)
işlem gören tüm işyerlerinden kaynaklanan borçlarının, borç türü (sigorta
primi, işsizlik sigortası primi, idari para cezası vb.) bazında ayrı ayrı
değerlendirilmesi gerekmektedir.
Örnek: İstanbul
Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne bağlı sosyal güvenlik merkezlerinde işlem gören
işyerlerinden dolayı BH Ltd. Şti’nce,
Beşiktaş
Sosyal Güvenlik Merkezindeki işyerlerinden dolayı gecikme cezası ve zammı dahil 1.100.000 TL sigorta primi, 300.000 TL işsizlik
sigortası primi olmak üzere toplam 1.400.000 TL ve Fatih Sosyal Güvenlik
Merkezindeki işyerlerinden dolayı gecikme cezası ve zammı dahil 2.650.000 TL
sigorta primi, 450.000 TL işsizlik sigortası primi olmak üzere toplam 3.100.000
TL tutarındaki borcunun tecil ve taksitlendirilmesi için anılan sosyal güvenlik
merkezlerine yazılı talepte bulunulması halinde, söz konusu bu talepler borç
türü bazında değerlendirilerek;
Beşiktaş
Sosyal Güvenlik Merkezine olan 1.100.000 TL tutarındaki prim borcu için
İstanbul Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğünce, 300.000 TL işsizlik sigortası prim
borcu için ise Beşiktaş Sosyal Güvenlik Merkezince,
Fatih
Sosyal Güvenlik Merkezindeki işyerlerinden dolayı olan 2.650.000 TL sigorta
prim borcu için Sosyal Sigortalar Genel Müdürlüğü İhtilaflı Prim İşleri ve İcra
Daire Başkanlığınca, 450.000 TL işsizlik sigortası prim borcu için ise Fatih
Sosyal Güvenlik Merkezince,
karar alınarak tecil
ve taksitlendirme işlemi sonuçlandırılacaktır.
Tecil ve taksitlendirme işlemi borç türü bazında yapılacak olmakla birlikte, borçlunun sosyal güvenlik il müdürlüğünde/sosyal güvenlik merkezinde işlem gören icraya intikal etmiş ya da etmemiş, tecil ve taksitlendirme talebinde bulunduğu tarihe kadar muaccel olmuş borçların tamamının dikkate alınması gerekmektedir.
5510 sayılı
Kanunun 93. maddesi hükmü gereğince, Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme
süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık
zamanaşımına tabidir. Kurumun prim ve diğer alacakları;
mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden,
Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş
ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı
gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu
soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten
veya 5411 sayılı Kanun kapsamındaki kuruluşlar, döner sermayeli kuruluşlar,
kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve
belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin Kuruma intikal ettiği tarihten
itibaren zamanaşımı on yıl olarak uygulanır.
6183 sayılı
Kanunun 103. maddesinde, zamanaşımının hangi hallerde kesileceği belirtilmiştir.
Kurum alacağı için zamanaşımı işlemeye başladıktan sonra bu maddede sıralanan
işlemlerden en az birinin gerçekleşmesi durumunda, zamanaşımının kesilmesinde
geçmiş olan süre ortadan kalkar ve kesilmenin rastladığı takvim yılını izleyen
takvim yılı başından itibaren yeniden işlemeye başlar.
a) Ödeme: Ödeme, hususi
şekilleri uyarınca yapılmışsa çekin tahsil dairesine veya bankaya verildiği,
paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı, münakale emri üzerine paranın Kurum
hesabına geçtiği gün yapılmış sayılır ve zamanaşımı da o gün kesilmiş olur. Çek
veya münakale emrinin herhangi bir nedenle ödenmemesi durumunda Kurumun
borçluya rücu hakkı saklıdır. Bu durumda zamanaşımı kesilmez.
b) Haciz uygulanması: Borçlunun menkul
ve gayrimenkul malları ile alacak ve haklarına haciz uygulanması zamanaşımını
keser.
c) Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda
yapılan tahsilat: Cebren tahsil ve şekillerini
düzenleyen 54. madde uyarınca gösterilen teminatın paraya çevrilmesi, kefilin
takibi ve borçlunun iflasının istenmesi sonucu elde edilen tahsilat ile
borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarının satılması sonucu elde edilen paralar
zamanaşımını keser.
d) Ödeme emri tebliği: Kurum alacağını
vadesinde ödemeyenlere, 55. madde uyarınca tebliğ edilen ödeme emri
zamanaşımını keser.
e) Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının
bildirilmesi: Kurum borçlusunun 59. madde gereğince
mal bildiriminde bulunması zamanaşımını kesme nedenidir. Borçlunun malının olup
olmaması zamanaşımının kesilmesi bakımından önemli değildir. Zamanaşımının
kesilmesi için borçlunun mal bildiriminde bulunması yeterlidir.
Ayrıca, 61. madde
hükmünce mal edinme ve mal artmalarının, tahsil dairesine bildirilmesi de
zamanaşımının kesilmesi için yeterlidir.
f) Yukarıdaki sıralarda gösterilen muamelelerden
herhangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumların mümessillerine tatbiki
veya bunlar tarafından yapılması: Zamanaşımının
kesilmesi yönünden yukarıda sayılan beş işlemden herhangi birinin bu kişilere
de yapılmış olması da zaman aşımını keser.
g) İhtilaflı amme alacaklarında yargı organlarınca
bozma kararı verilmesi: Uyuşmazlık durumunda yargı
organlarınca verilen bozma kararı zamanaşımını kesen nedenler arasındadır.
h) Alacağın teminata bağlanması: Alacağın
Kanunda öngörüldüğü şekilde herhangi bir teminata bağlanması zamanaşımını kesme
nedenleri arasındadır.
ı) Yargı organlarınca yürütmenin durdurulması kararı
verilmesi: Yargı organlarınca yürütmenin
durdurulması kararının verilmesi zamanaşımını keser.
j) İki kamu idaresi arasında mevcut bir borç için
alacaklı amme idaresince, borçlu amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile
başvurulması: Amme idareleri arasında mevcut bir
borç için alacaklı amme idaresince borçlu idareye yazı ile başvurularak
alacağını istemesi zamanaşımını keser. Borçlu amme idaresine yazı ile
başvurulması idarece tebellüğ edilmesi manasına gelmektedir.
k) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere
müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması: Alacağın özel
kanunlara göre ödenmesi için müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına
bağlanması da tahsil zamanaşımını keser.
Zamanaşımının işlememesi halini düzenleyen Kanunun 104. maddesi hükmü uyarınca borçlunun yabancı bir memlekette bulunması, hileli iflas etmesi, terekesinin tasfiye edilmesi gibi hakkında icra takibi yapılmasına imkan bulunmayan hallerde, tahsil zamanaşımı işlemez. Sıralanan sebepler ortadan kalktıktan sonra duran zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye devam eder.