T.C.
SOSYAL GÜVENLİK KURUMU
BAŞKANLIĞI
Sigorta Primleri
Genel Müdürlüğü
Tarih : 18.06.2020
Sayı : 51592363-010.06.01-E.7156781
Konu : İşveren
İşlemleri Genelgesi
GENELGE
2020/20
İÇİNDEKİLER
GENEL AÇIKLAMALAR
BİRİNCİ
KISIM
İŞYERİ, İŞVEREN, İŞVEREN VEKİLİ, GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ KURULAN
İŞVEREN VE ALT İŞVEREN KAVRAMLARI İLE 5510 SAYILI KANUNUN 4. MADDESİNİN BİRİNCİ
FIKRASININ (a) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİNİN TESCİL
İŞLEMLERİ ..................... 17
BİRİNCİ BÖLÜM
İŞYERİ,
İŞVEREN, İŞVEREN VEKİLİ, GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ KURULAN İŞVEREN VE ALT İŞVEREN KAVRAMLARI 17
1-İŞVEREN KAVRAMI ........................................................................................... 17
1.1-İşveren sayılmada temel unsurlar ..................................................................... 18
2-İŞVEREN VEKİLİ KAVRAMI ............................................................................... 19
3-GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ KURULAN İŞVEREN KAVRAMI ........................................ 20
4-İŞYERİ KAVRAMI ............................................................................................... 23
5-ALT İŞVEREN KAVRAMI ................................................................................... 25
5.1-İşyerinde sigortalı çalıştıran asıl işverenin varlığı ................................................ 25
5.2-Alt işverenin yapmayı üstlendiği iş için sigortalı çalıştırması
ve işin asıl işverenin
işyerinde yürütülmesi ............................................................................................... 25
5.3-Alt işverenin işyerinde asıl işverenin yapmış olduğu ana işin, bir bölümünde,
eklentilerinde, veya yardımcı işlerinde iş alması ...................................................... 26
İKİNCİ BÖLÜM
SİGORTALI ÇALIŞTIRAN İŞYERLERİNİN TESCİL İŞLEMLERİ ............................ 27
1-İŞYERİ BİLDİRGESİNİN GÖNDERİLMESİ VE TESCİL İŞLEMLERİ ..................... 27
1.1- Tescil edilecek
işyerlerinde işyeri bildirgesinin
gönderilmesinden sonra işverenler veya yetki verilen kişilerce yapılacak
işlemler ile işyeri bildirgesi ekinde verilecek belgeler....29
1.2-İşyeri bildirgesinin gönderilmesinden sonra ünite
tarafından yapılacak işlemler ...... 29
2- İŞYERİNİN RESEN TESCİLİ .................................................................................... 30
2.1-Resen yapılan işyeri tescillerinde diğer hükümler .................................................... 30
3. KENDİLİĞİNDEN
VERİLEN İŞYERİ BİLDİRGESİ VEYA RESEN İŞYERİ TESCİLİ
HALİNDE ÜNİTECE YAPILACAK DİĞER İŞLEMLER ............................................... 31
3.1.- İş kolu kodunun belirlenmesi ve iş kolu kodunda değişiklik
işlemleri .................... 31
3.2- İşyeri
dosyasının açılması ve alt işverenlerin tescili ................................................ 37
4- İHALE KONUSU VEYA ÖZEL SEKTÖR TARAFINDAN TEKRAREN VERİLEN İŞLERDE
İŞYERİ DOSYASI TESCİL EDİLMEKSİZİN AYNI DOSYADAN İŞLEMLERİN YÜRÜTÜLMESİNİN USUL
VE ESASLARI 38
4.1- Aralarında yapılan sözleşme ile verilen veya 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunları dahil
olmak üzere ihale edilen güvenlik, temizlik, taşıma ve benzeri nitelikteki
hizmet alımı işinin yapıldığı bir işyeri dosyanın bulunması ....................................................................................................... 39
4.2- İşverenin yazılı talebinin olması ............................................................................... 39
4.3- İşin aynı işverene verilmesi .................................................................................... 40
4.4- Mevcut dosyadan yapılan iş ile söz konusu dosyadan yapılmaya devam edecek işin
iş kolu kodunun aynı olması 40
4.5- Yeni işin aynı işverene tekraren sözleşmeyle verilmiş veya ihale
edilmiş olması ve yeni iş için, eski işin bitim tarihini takip eden aya ait
aylık prim ve hizmet belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi verilmiş
olması 41
4.6- Mevcut dosyadan yapılmakta olan iş ile tekraren verilen veya ihale edilen işin
personel çalıştırılmasına dayalı güvenlik, temizlik, taşıma ve benzeri
nitelikteki hizmet alımı niteliğinde bir iş olması .... 41
4.7- Yukarıda
belirtilen şartları taşımamasına rağmen tekraren (4.2
numaralı bölümde belirtilen
şart hariç) verilen işlerin yeni
işyeri dosyası tescil ettirilmeksizin tamamlandığının sonradan anlaşılması 41
5- SOSYAL SİGORTA
İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİNİN 27 NCİ MADDESİNİN ON BİRİNCİ FIKRASINA İSTİNADEN
İŞYERİ DOSYALARININ BİRLEŞTİRİLMESİ....42
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İŞYERİ DOSYALARINDA BİRLEŞME, NEVİ DEĞİŞİKLİĞİ, KATILIM, ADİ
ŞİRKETLERE YENİ ORTAK ALINMASI İLE DEVİR, NAKİL, İNTİKAL İŞLEMLERİ .................................................. 42
1- ŞİRKETLERİN
BİRLEŞMESİ, NEVİLERİNİN DEĞİŞMESİ VEYA DİĞER BİR ŞİRKETE KATILMASI, ADİ
ŞİRKETLERDE YENİ ORTAK ALINMASI HALLERİNDE İŞYERİ DOSYASI TESCİL İŞLEMLERİ 42
2-İŞYERİ
DOSYALARINDA DEVİR, NAKİL, İNTİKAL VE BÖLÜNME İŞLEMLERİ 44
2.1-İşyerinin devri veya intikali .......................................................................................... 45
2.2-İşyerinin nakli ............................................................................................................... 48
2.3- İşyerinin bölünmesi .................................................................................................... 50
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İŞYERİ TESCİL,
İŞVERENLİK İŞLEMİNDE ÖZELLİKLİ KONULAR VE DİĞER HUSUSLAR 51
1-FARKLI ÜCRET ÖDEME DÖNEMLERİNDE VE KAMU KURUM VE KURULUŞLARINDA
FARKLI STATÜDE SİGORTA BULUNMASI HALİNDE İŞYERİ TESCİLİ ....................................................... 51
2- TEK İHALE İLE BİRDEN FAZLA ÜNİTENİN GÖREV ALANINA GİREN BİR İŞİN
YAPILMASI HÂLİNDE TESCİL İŞLEMİ ................................................................................................................................ 51
3-
AYNI
İŞVEREN TARAFINDAN YAPTIRILAN VE
BİRDEN FAZLA YAPI RUHSATI BULUNAN ÖZEL NİTELİKTEKİ BİNA İNŞAATI İŞYERLERİNDE
TESCİL İŞLEMİ 52
4- BELİRLİ YERDE YAPILMAYAN VE BELİRLİ BİR MERKEZDEN SEVK VE İDARE
EDİLEN İŞLERİN TESCİLİ 52
5- İNŞAAT, TESİSAT, TAMİRAT VE TADİLÂT İŞLERİNDE İŞVERENLİK VE
İŞYERİ TESCİLİ 53
5.1- İnşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin özel olarak
yapılması halinde işverenlik ve işyeri tescili 53
5.2- İnşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin ihale
suretiyle yaptırılması .......................... 54
6- KARA,
DENİZ VE HAVA ARAÇLARINDA İŞVERENLİK VE TESCİL İŞLEMİ 56
6.1- Kara taşıtlarında tescil işlemi ................................................................................ 56
6.2- Deniz taşıtlarında tescil işlemi .............................................................................. 56
6.3-Yabancı bandıralı gemilerde işyeri tescili .............................................................. 57
6.4- Aynı işkolunda bulunan birden çok kara veya deniz yahut hava
ulaştırma araçlarının tescil işlemi 58
7- RUHSATLARA VE TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜKLERİ TARAFINDAN YAPILAN BİLDİRİMLERE
İSTİNADEN YAPILACAK İŞYERİ TESCİLİ ................................................................................... 58
7. 1- Genel Açıklamalar .............................................................................................. 58
7.2- Ticaret sicili müdürlüklerince
tescil edilen şirket kuruluşlarına istinaden otomatik işyeri tescili 59
7.3- Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye
yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerince
verilen yapı ruhsatlarına istinaden otomatik işyeri tescili ................................................................................... 60
7.4- Diğer
Hususlar ..................................................................................................... 62
8- İHALE
KONUSU PERSONEL, ÖĞRENCİ VEYA DİĞER TAŞIMA İŞLERİNDE İŞYERİ DOSYASI TESCİL EDİLMESİ
................................................................................................................... 62
9- MADEN VE TAŞ
OCAĞI İŞYERLERİNİN TESCİLİ VE İŞVERENLİK İLİŞKİLERİ 63
10- NOTERLİK İŞYERLERİNİN TESCİLİ VE DEVRİ .............................................. 63
11- MÜMEYYİZ KÜÇÜKLERE VE SINIRLI EHLİYETSİZLERE AİT İŞYERLERİNİN
TESCİLİ 64
12- KONSORSİYUM VE İŞ ORTAKLIĞI ŞEKLİNDE ÜSTLENİLEN İHALE KONUSU İŞLERİN
TESCİLİ 64
12.1- Konsorsiyum ve
iş ortaklığında alt işverenlik .................................................... 65
13- KONUT
İŞYERLERİ İLE İŞHANI VE PASAJ
İŞYERLERİNDE İŞVERENLİK 65
14-OKUL AİLE BİRLİKLERİNDE İŞYERİ TESCİLİ .................................................. 67
15- AİLE HEKİMLİKLERİNDE İŞYERİ TESCİLİ ...................................................... 67
16- ÜLKEMİZLE ARASINDA SOSYAL GÜVENLİK SÖZLEŞMESİ OLMAYAN ÜLKELERDE
İŞ ÜSTLENEN İŞVERENLERE AİT İŞYERLERİNİN TESCİLİ ........................................................ 68
17- İSTİSNA AKDİ KAPSAMINDA ALMANYA’DA İŞ ALAN İŞVERENLERE AİT İŞYERLERİNİN
TESCİLİ 70
18- 5510 SAYILI KANUNUN
GEÇİCİ 20 NCİ MADDESİ KAPSAMINDA
İŞYERİ TESCİLİ 71
19- YED-İ EMİN, TASFİYE MEMURLARI VE KAYYUMLAR ............................ 71
20- LİBYA’DA İŞ ALAN TÜRK İŞVERENLERE AİT İŞYERLERİNİN TESCİLİ . 72
21- İŞSİZLİK ÖDENEĞİNDEN YARARLANAN KİŞİLER İLE TÜRKİYE İŞ
KURUMU TARAFINDAN DÜZENLENEN MESLEK EDİNME, GELİŞTİRME VE DEĞİŞTİRME EĞİTİMİNE
KATILAN KURSİYERLER İÇİN İŞYERİ DOSYASI TESCİLİ
72
BEŞİNCİ BÖLÜM
İŞYERİ
DOSYALARININ KANUN KAPSAMINDAN ÇIKARILMASI VE İZ İŞLEMLERİ 72
1-İŞYERİ DOSYALARININ KANUN
KAPSAMINDAN ÇIKARILMASI İŞLEMLERİ 73
1.1-En az iki yıllık süreden bu yana gayri faal olan işyerlerinin 5510
sayılı kanun kapsamından çıkarılması ve iz işlemleri
73
1.2-“İşyeri
teftişten sarfınazar tutanağı” ve “İşyerinin kanun kapsamından çıkarılma fişi 74
2- İŞYERİ DOSYALARININ İMHA İŞLEMLERİ ................................................ 74
3-KANUN KAPSAMINDAN ÇIKMIŞ
İŞYERLERİNDEN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİ/MUHTASAR
VE PRİM HİZMET BEYANNAMESİ VERİLMESİ 74
İKİNCİ
KISIM
SİGORTA PRİMİNE ESAS
KAZANÇLAR İLE SİGORTA PRİMİNE TABİ OLMAYACAK KAZANÇLAR 76
BİRİNCİ BÖLÜM
GÜNLÜK KAZANÇ
SINIRLARI VE PRİME ESAS KAZANCIN ÜST SINIRINI AŞAN PRİMLERİN İADE İŞLEMLERİ
1-GÜNLÜK KAZANÇ SINIRLARI ...................................................................... 76
2-PRİME ESAS KAZANCIN ÜST SINIRINI AŞAN PRİMLERİN İADE İŞLEMLER 76
İKİNCİ BÖLÜM
KANUNUN 4. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (a) BENDİ KAPSAMINDAKİ
SİGORTALILAR YÖNÜNDEN SİGORTA PRİMİNE ESAS OLAN VE OLMAYAN KAZANÇLAR İLE KISMEN
PRİME TABİİ TUTULACAK KAZANÇLAR ..................................................................................................... 78
1- KANUNUN 4.
MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (a) BENDİ KAPSAMINDAKİ SİGORTALILAR YÖNÜNDEN PRİME
ESAS KAZANÇLAR 78
1.1-Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar yönünden ücret ve ücret niteliğindeki kazançların prime tabii
tutulması ......................................................................... 79
1.2- Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar yönünden ücret dışı ödemelerin prime tabii tutulması ....................................................................................................... 80
1.3- Hizmet akdinin
feshinin geçersizliği halinde yapılacak ödemeler
............... 81
1.4. Sigortalıların idari yargı kararlarına istinaden görevlerine iade
edilmesi üzerine yapılacak işlem 82
2- KANUNUN 4.
MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (A) BENDİ KAPSAMINDAKİ SİGORTALILAR YÖNÜNDEN
KISMEN PRİME TABİ TUTULACAK KAZANÇLAR .................. 83
2.1- Yemek paraları ............................................................................................. 83
2.2- Çocuk zammı (yardımı) ................................................................................ 84
2.3- Aile zammı (yardımı) .................................................................................... 85
2.4- Özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine
ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin % 30 unu geçmeyen özel sağlık sigortası
primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları 86
3- KANUNUN 4.
MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (A) BENDİ KAPSAMINDAKİ SİGORTALILAR YÖNÜNDEN
PRİME TABİ TUTULMAYACAK KAZANÇLAR 86
3.1. Ayni Yardımlar .............................................................................................. 86
3.2. Ölüm, Doğum ve Evlenme Yardımları ......................................................... 86
3.3. Görev Yollukları ........................................................................................... 86
3.4. Seyyar Görev Tazminatı, Kıdem Tazminatı, İş Sonu Tazminatı veya
Kıdem Tazminatı Mahiyetindeki Toplu Ödemeler ve Keşif Ücreti ................................................................................... 87
3.5. İhbar Tazminatı ............................................................................................ 87
3.6- Kasa Tazminatı (Mali Sorumluluk Tazminatı) ............................................. 88
3.7. Kanunda İstisna Olarak Sayılmayan Diğer Ödemeler ................................ 88
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
KANUNUN 4. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (A) BENDİ KAPSAMINDAKİ
SİGORTALILAR YÖNÜNDEN PRİME ESASLARIN KAZANÇLARIN BELİRLENMESİNDE DİĞER HUSUSLAR 89
1-İŞVERENLERE YÖNELİK OLARAK AÇILAN ALACAK DAVALARINDA ALINAN KARARLARA
İLİŞKİN YAPILACAK İŞLEMLER 89
1.1-Alacak davaları yönünden ........................................................................... 89
1.2-Bahsekonu mahkeme kararlarına istinaden sosyal güvenlik il müdürlüklerince/sosyal güvenlik merkezlerince yapılacak diğer işlemler 90
2-657 SAYILI KANUNUN 4.
MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (B) BENDİ UYARINCA İSTİHDAM EDİLEN SÖZLEŞMELİ PERSONELE
YAPILAN EK ÖDEMELERDEN SİGORTA PRİMİ KESİNTİSİ YAPILIP YAPILMAYACAĞI
.............................................................................................................................. 90
3-ALTIN BEDELLERİNİN PRİME TABİ OLUP OLMAYACAKLARI 91
4- İŞ
AKDİNİN İKALE (BOZMA) SURETİYLE SONLANMASI HALİNDE YAPILACAK ÖDEMELERİN SİGORTA
PRİMİNE ESAS KAZANCA DAHİL EDİLİP EDİLMEYECEĞİ VE
İKALE (BOZMA) TAZMİNATI ADI ALTINDA YAPILAN ÖDEMELERİN KIDEM TAZMİNATI
MAHİYETİNDEKİ TOPLU ÖDEMELER KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLİP DEĞERLENDİRİLMEYECEĞİ 92
5- ALIŞVERİŞ VEYA HEDİYE ÇEKİ/KARTI/FİŞLERİ İLE ÇALIŞANLAR İÇİN
AYNI YARDIM ADI ALTINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE YAPILAN DİĞER ÖDEMELERİN PRİME TABİ.............. TUTULUP TUTULMAYACAĞI 92
6- 6331 SAYILI İŞ SAĞLIĞI VE GÜVENLİĞİ KANUNUN 8 İNCİ MADDESİNİN 7 NCİ
FIKRASI KAPSAMINDA YAPILAN ÖDEME İLE 5947 SAYILI KANUNUN 10. MADDESİ İLE 657
SAYILI KANUNUN EK 33. MADDESİNDE DÜZENLENEN; SÖZLEŞMELİ PERSONELE ÖDENEN NÖBET
ÜCRETİNİN PRİME TABİ TUTULUP TUTULMAYACAĞI ............................................................................................... 93
7- HUZUR HAKKI ÖDEMELERİNİN PRİME TABİ OLUP OLMADIĞI .............. 94
8-ASGARİ GEÇİM İNDİRİMİNİN PRİME TABİ OLUP OLMADIĞI ................... 94
9-5746 SAYILI ARAŞTIRMA
VE GELİŞTİRME FAALİYETLERİNİN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN İLE 4691 SAYILI
TEKNOLOJİ GELİŞTİRME BÖLGELERİ KANUNUN DESTEKLENMESİ HAKKINDA KANUN UYARINCA
NET ÜCRET ALAN SİGORTALILARIN PRİME ESAS KAZANCININ HESAPLANMASI..95
ÜÇÜNCÜ
KISIM
AYLIK PRİM HİZMET BELGELERİNİN/ MUHTASAR VE PRİM HİZMET BEYANNAMELERİNİN
SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNA VERİLMESİNE DAİR USUL VE ESASLAR ......... 103
BİRİNCİ BÖLÜM
5510 SAYILI KANUNUN 4. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (A) BENDİ
KAPSAMINDA SİGORTALI SAYILANLAR YÖNÜNDEN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGESİNİN
DÜZENLENMESİ KURUMA VERİLMESİ VE İŞLEME ALINMASI ................. 103
1- AYLIK PRİM
VE HİZMET BELGELERİNİN DÜZENLENMESİ ..................... 103
1.1-İşveren ve işyerine ilişkin bilgiler .................................................................... 103
1.2- Sigortalılara ilişkin bilgiler ............................................................................... 104
1.3-Belgeye ilişkin bilgiler .................................................................................... 120
1.4- Belgeyi düzenleyen kişiye ilişkin bilgiler ....................................................... 121
2- AYLIK PRİM
VE HİZMET BELGELERİNİN KURUMA VERİLMESİ ............ 121
2.1- Fiili hizmet süresi
zammı kapsamında çalışan sigortalılarla ilgili yapılacak bildirimler
.............................................................................................................................. 125
2.2 Aylık prim ve
hizmet belgesinin sonradan verilmesi ve belgenin işleme alınma usülleri 127
3-E-SİGORTA
UYGULAMASINA BAŞVURULMASI, E-SİGORTA SÖZLEŞMESİNİN E-DEVLETTEN
ONAYLANMASI VE AKTİVASYON İŞLEMLERİ 129
3.1- Başvuru ......................................................................................................... 129
3.2. E-Bildirge başvurusunda vekaletname ........................................................ 130
3.3- E-Bildirge başvurusunda istisnai durumlar ................................................... 131
3.4. E-Bildirge şifre başvurusuna istinaden e-devlet üzerinden şifrenin
alınması . 131
3.5- Ünite tarafından yapılacak işlemler ............................................................... 133
3.6- Şifrenin iptali .................................................................................................. 133
3.7- Şifrenin çalınması, kaybolması, unutulması ................................................... 134
3.8-E-sigorta
uygulamasına ilişkin diğer hususlar ................................................. 134
4-MUHTASAR VE PRİM HİZMET BEYANNAMESİNİN DÜZENLENMESİ, VERİLMESİ VE İŞLEME ALINMASI 134
4.1- Muhtasar ve prim
hizmet beyannamesinin verilmesi .................................... 134
4.2- Muhtasar ve prim
hizmet beyannamesinin düzenlenmesi ............................ 135
4.3-Diğer Hususlar ................................................................................................ 137
DÖRDÜNCÜ
KISIM
5510 SAYILI KANUNUN 4. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (A) BENDİ KAPSAMINDA
SİGORTALI SAYILANLAR YÖNÜNDEN PRİMLERİN ÖDENMESİNE İLİŞKİN İŞLEMLER 139
BİRİNCİ BÖLÜM
KANUNUN 4.
MADDENİN BİRİNCİ FIKRASININ (A) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI OLANLAR YÖNÜNDEN PRİMLERİN ÖDENME SÜRELERİ VE USULLERİ 139
1- KANUNUN 4. MADDENİN BİRİNCİ FIKRASININ (A) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI
OLANLAR YÖNÜNDEN PRİMLERİN ÖDEME YÜKÜMLÜLERİ VE PRİM ÖDEME SÜRELERİ 139
2- PRİM
BORÇLARININ KATMA DEĞER VERGİSİ İADE ALACAĞINDAN MAHSUP SURETİYLE ÖDENMESİ 142
3- PRİMLERİN ÖDENMESİ GEREKEN SÜRENİN SON GÜNÜNÜN TATİLE RASTLAMASI
145
4- PRİM BORÇLARINA HALEF OLMA VE DİĞER HÜKÜMLER ................... 145
5- GECİKME CEZASI VE ZAMMI UYGULAMASI .......................................... 146
5.1- Prim ve diğer alacaklar yönünden hesaplama ............................................ 146
5.2- İdari para cezaları yönünden ....................................................................... 148
6-Prim iade işlemleri .......................................................................................... 149
BEŞİNCİ KISIM
AFET VE DİĞER MÜCBİR SEBEP HALLERİNDE BELGELERİN VE BEYANNAMELERİN
VERİLME SÜRESİ VE PRİMLERİN ERTELENMESİNE İLİŞKİN İŞ VE İŞLEMLER .................. 152
GENEL AÇIKLAMALAR ................................................................................. 152
BİRİNCİ BÖLÜM
YANGIN, SU BASKINI,
SEL, KURAKLIK, YER KAYMASI, DEPREM GİBİ
AFETLERLE AĞIR HASTALIK, AĞIR KAZA, TUTUKLULUK VE SABOTAJ GİBİ NEDENLERLE
BAKANLIK VE MALİYE BAKANLIĞINCA MÜŞTEREKEN BELİRLENEN VAKA, AFET VEYA MÜCBİR
SEBEP HÂLLERİNDE BELGELERİN VERİLME SÜRESİ VE PRİMLERİN ERTELENMESİ ..................................................... 153
1.BORÇLARIN DURUMUNA
GÖRE YAPILACAK ERTELEME İŞLEMLERİ 153
1.1- Vaka, afet veya Bakanlık
ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen vaka, afet veya mücbir sebep tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut
borçlar 153
1.2. Vaka, afet
Bakanlık ve Maliye Bakanlığınca müştereken
belirlenen vaka, afet veya mücbir sebebin meydana geldiği tarihi takip eden
üçüncü ayın sonuna kadar tahakkuk edecek borçların tespiti 154
1.3- Vaka veya afetin
belgelenmesi ................................................................ 154
1.4- Prim ödeme aczine düşüldüğünün belgelenmesi ..................................... 155
1.5. Erteleme döneminde gecikme zammı hesaplanması ................................ 155
1-6- Vaka, afet veya Bakanlık ve Maliye Bakanlığınca
müştereken belirlenen vaka, afet veya mücbir sebep durumunda aylık prim ve
hizmet belgesi/muhtasar prim ve hizmet beyannamesinin verilme süresi 155
İKİNCİ BÖLÜM
YETKİLİ MAKAMLARCA GENEL HAYATI ETKİLEDİĞİNE DAİR KARAR VERİLEN
VAKA, AFET VEYA MÜCBİR SEBEP HÂLLERİNDE YAPILACAK İŞLEMLER ........................ 156
ALTINCI KISIM
PRİMLER VE İDARİ
PARA CEZALARININ TERKİN VE ZAMANAŞIMI
158
BİRİNCİ BÖLÜM
SİGORTA PRİMİ,
İŞSİZLİK SİGORTASI PRİMİ VE İDARİ PARA CEZASI ALACAKLARININ TERKİNİ 158
1.ÖDEME VADESİNE GÖRE YAPILACAK TERKİN İŞLEMLERİ .............. 159
1.1- ÖDEME VADESİ 31.12.2015 VEYA ÖNCEKİ BİR TARİHTE SONA ERMİŞ
OLAN ALACAKLAR YÖNÜNDEN TERKİN İŞLEMLERİ ....................................................................................... 159
1.2- ÖDEME VADESİ 31.12.2015 TARİHİNDEN SONRA SONA ERMİŞ
ALACAKLAR YÖNÜNDEN TERKİN İŞLEMLERİ ...................................................................................................... 160
1.3- ÖDEME VADESİ HEM 31.12.2015 TARİHİNDEN ÖNCE HEM DE 31.12.2015
TARİHİNDEN SONRA SONA ERMİŞ ALACAKLAR YÖNÜNDEN TERKİN İŞLEMLERİ ............................ 161
1.4- TERKİN YETKİSİ ..................................................................................... 161
1.5- TERKİN EDİLEN ALACAKLARIN SAYIŞTAY BAŞKANLIĞINA BİLDİRİLMESİ 161
İKİNCİ BÖLÜM
1.EĞİTİME
KATKI PAYI, ÖZEL İŞLEM VERGİSİ VE DAMGA VERGİSİ ALACAKLARININ TERKİNİ 161
1.1- 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılmış işyeri dosyalarında mevcut
eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi alacaklarının zamanaşımı
nedeniyle terkini ............................................... 162
1.2-Zamanaşımına
girmiş olması nedeniyle terkin edilmesi uygun görülen eğitime katkı payı, özel
işlem vergisi, damga vergisi alacaklarına ilişkin “Bütçe Gelirleri Tahakkuk
Artıklarından Zamanaşımına Uğramış Olanlara İlişkin Ayrıntı Cetvel”inin
düzenlenmesi 163
1.3- 5510 sayılı
Kanun kapsamından çıkarılmış işyeri dosyalarında mevcut eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi alacaklarının
zamanaşımına uğramamış olmasına rağmen,
tahsil imkansızlığı veya alacağın tahsili için
yapılacak giderlerin alacaktan fazla olması
nedeniyle terkini 164
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
1. SİGORTA
PRİMİ VE İŞSİZLİK SİGORTASI PRİMLERİNDE ZAMANAŞIMI 165
1- İşverenlerce kendiliğinden düzenlenen ve yasal süresi içinde
Kuruma verilen veya yasal süresi dışında verilmekle birlikte incelemeye sevk
edilmeksizin işleme alınan prim belgelerinden/beyannamelerinden dolayı tahakkuk
eden sigorta primi ve işsizlik sigortası primlerinin tahsilinde dikkate
alınacak zamanaşımı süresi 166
2- Mahkeme kararına, denetim ve kontrolle görevli memurlarca yapılan
tespitlere veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile
kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelere istinaden
düzenlenen prim belgelerinden dolayı tahakkuk eden primlerin tahsilinde dikkate
alınacak zamanaşımı süresi 168
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İDARİ PARA CEZALARINDA ZAMANAŞIMI .............................................. 169
1. İDARİ PARA CEZALARINDA ZAMANAŞIMI SÜRESİ .............................. 169
1.1- İdari para cezalarında tahakkuk zamanaşımı süresi ................................. 169
1.2- İdari para cezalarında tahsil zamanaşımı süresi ........................................ 171
BEŞİNCİ BÖLÜM
1.ZAMANAŞIMI SÜRESİNİN KESİLMESİ VE DURMASI ............................ 173
1.1- Zamanaşımının kesilmesi ......................................................................... 173
1.2. Zamanaşımının durması (işlememesi) ...................................................... 175
ALTINCI BÖLÜM
ORTAK HÜKÜMLER .................................................................................... 176
1.ZAMANAŞIMINA İLİŞKİN ORTAK HÜKÜMLER ....................................... 176
1.1- 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre zamanaşımı .................................... 176
1.2. Zamanaşımına giren borç ile ilgili olarak ünite tarafından yapılacak işlemler 177
1.3. Posta
veya memur eliyle tebliğ edilemeyen borçların tebliğ edilme usulü 178
1.4- Terkin edilen alacakların, borcu yoktur yazısının verilmesine etkisi 178
1.5. Alacağın terkin edilmesi durumunda yapılacak
işlem 178
1.6. İşsizlik sigortasının terkin edilmesi durumunda yapılacak işlem 178
1.7. Muhasebe İşlemleri
................................................................................... 178
YEDİNCİ KISIM
5510 SAYILI KANUNUN
EK-9. MADDESİ KAPSAMINDA EV HİZMETLERİNDE
SİGORTALI ÇALIŞTIRAN GERÇEK KİŞİLERE AİT TESCİL, PRİM TAHAKKUK VE TAHSİLAT
İŞLEMLERİ 179
BİRİNCİ BÖLÜM
5510 SAYILI KANUNUN
EK-9. MADDESİNİN KAPSAMI ........................... 179
1-5510 SAYILI KANUNUN
EK-9. MADDESİ KAPSAMINDA ÇALIŞANLAR 179
İKİNCİ BÖLÜM
EV HİZMETLERİNDE
AYDA AYNI KİŞİ YANINDA 10 GÜN VE DAHA FAZLA SÜRE İLE SİGORTALI ÇALIŞANLAR 180
1. EV HİZMETLERİNDE AYDA AYNI KİŞİ YANINDA 10 GÜN VE DAHA FAZLA SÜRE
İLE SİGORTALI ÇALIŞANLARIN DURUMU ............................................................................ 180
1.1- EV HİZMETLERİNDE 10 GÜN VE DAHA FAZLA SÜRE İLE SİGORTALI ÇALIŞTIRANLARIN
İŞVERENLİK UYGULAMALARI ............................................................................................ 182
1.2- EV HİZMETLERİNDE 10 GÜN VE DAHA FAZLA SÜREYLE SİGORTALI ÇALIŞANLARIN
BİLDİRİMİ VE TESCİL İŞLEMLERİ ........................................................................................ 182
1.3- EKSİK GÜN BİLDİRİMİ/BEYAN DEĞİŞİKLİĞİ ....................................... 184
1.4- SİGORTALILIĞIN SONA ERMESİ .......................................................... 186
1.5- EV HİZMETLERİNDE 10 GÜN VE FAZLA SÜRE İLE ÇALIŞANLARIN PRİM
ORANLARI 186
1.6- DAMGA VERGİSİ .................................................................................... 187
1.7- İDARİ PARA CEZASI ................................................................................. 187
1.8. GENEL SAĞLIK SİGORTALILIĞI VE YARARLANMA ŞARTLARI .......... 187
1.9. İŞ KAZASI VE MESLEK HASTALIĞI BİLDİRİMİ VE SAĞLANAN
YARDIMLAR 188
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
EV HİZMETLERİNDE
AYNI KİŞİ YANINDA AYDA 10 GÜNDEN AZ SÜRE İLE SİGORTALI ÇALIŞANLAR 188
1.EV HİZMETLERİNDE AYDA AYNI KİŞİ YANINDA 10 GÜN VE DAHA AZ SÜRE İLE
SİGORTALI ÇALIŞANLARIN DURUMU ................................................................................ 188
1.1- Ev hizmetlerinde 10 günden az süreyle sigortalı çalışanların bildirimi .......... 188
1.2- Ev hizmetlerinde 10 günden az çalışanların uzun vadeli sigorta kolları ve genel
sağlık sigortası 189
1.3- Ev hizmetinde 10 günden az süre ile sigortalılığı bulunanların diğer
statülerdeki sigortalılığı 190
1.4- Ev hizmetlerinde 10 günden az çalışanların prim oranları ............................ 191
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
EV HİZMETLERİNDE
ÇALIŞTIRILANLARA İLİŞKİN DİĞER
HUSUSLAR 192
1- 1.4.2015 TARİHİNDEN
ÖNCE EV HİZMETLERİNDE SİGORTALI ÇALIŞTIRAN GERÇEK KİŞİLER HAKKINDA YAPILACAK İŞLEMLER
192
2-1.4.2015 TARİHİNDEN
SONRA İŞVEREN SİSTEMİNDE YAPILACAK İŞLEMLER 192
3-EV HİZMETLERİNDE KANUNUN EK-9. MADDE KAPSAMINDA ÇALIŞANLARIN
ÜNİTELERCE TAKİBİ 192
BEŞİNCİ BÖLÜM
5510 SAYILI KANUNUN EK-9. MADDESİ KAPSAMINDA KONUT KAPICILIĞI İŞYERLERİNDE ÇALIŞANLAR 193
1.GENEL AÇIKLAMALAR ......................................................................................... 193
2.KONUT KAPICILIĞI KAPSAMINDA OLANLAR .................................................... 194
3.KONUT KAPICILIĞI
İŞYERLERİNİN İŞVERENLİK VE TESCİL UYGULAMALARI....194
4.1/3/2019 TARİHİNDEN
İTİBAREN KOLAY İŞVERENLİK KAPSAMINA ALINAN KONUT KAPICILIĞI
İŞYERLERİNDE İŞYERİ VE SİGORTALI TESCİL İŞLEMLERİ 194
5.TAHAKKUK VE PRİMLERİN ÖDENMESİ ............................................................. 195
6.SİGORTALILIĞIN SONA ERMESİ VE BİLDİRİMİ ................................................. 197
7.KONUT KAPICILIĞI İŞYERLERİNDE ÇALIŞANLARIN PRİM ORANLARI ......... 197
8.DİĞER DÜZENLEMELER VE ORTAK HUSUSLAR ............................................. 197
8.1-YABANCI UYRUKLULARIN EK 9. MADDE KAPSAMINDA KONUT KAPICILIĞI İŞYERLERİNDE ÇALIŞMASI 197
8.2-KONUT KAPICILIĞI
İŞYERLERİNDE ÇALIŞTIRILACAKLARA İLİŞKİN İDARİ PARA CEZALARI 197
8.3.-KOLAY İŞVERENLİK
KAPSAMINDA KONUT KAPICILIĞI İŞYERLERİNDE ÇALIŞANLARIN İŞ KAZASI VE MESLEK
HASTALIĞI BİLDİRİMLERİ VE BU KAPSAMDA YAPILACAK YARDIMLAR 198
8.4-KOLAY İŞVERENLİK
KAPSAMINDA KONUT KAPICILIĞI İŞYERLERİNDE PRİM TEŞVİK,
DESTEK VE İNDİRİM UYGULAMALARI 198
8.5-İŞE GİRİŞİ
SİSTEMDE KAYITLI OLMAYAN SİGORTALILARA İLİŞKİN YAPILACAK İŞLEMLER 198
SEKİZİNCİ KISIM
DİĞER HUSUSLAR ............................................................................................... 199
1.YOL VE YEMEK PRİM İADELERİ ...................................................................... 199
2.KAMU SEKTÖRÜNE İLİŞKİN MAHİYET KODUNUN BELİRLENMESİ ........... 204
3. E-SİGORTA
SÖZLEŞMELERİNİN İMHA SÜRESİ 207
4. MAHKEMELERDEN İNTİKAL EDEN MÜZEKKERE YAZILARI ...................... 208
5. 5510 SAYILI KANUNUN
EK-10. MADDESİ KAPSAMINDA OLANLARDAN İŞSİZLİK
SİGORTASI KESİLMEMESİ ........................................................................................................ 208
6. HİZMET AKDİNİN FESHİNİN GEÇERSİZLİĞİ HALİNDE YAPILACAK
ÖDEMELERE İLİŞKİN BELGELERİN VERİLMESİ VE PRİMLERİN ÖDENMESİ İŞLEMLERİ 210
7.ARABULUCULUK SÖZLEŞMELERİNİN
MAHKEME İLAMI OLARAK SAYILIP SAYILMAYACAĞI 211
8.DAMGA VERGİSİNDEN MUAF OLAN BU İŞVERENLER ADINA TAHAKKUK ETMİŞ DAMGA
VERGİLERİNİN TERKİN EDİLİP EDİLEMEYECEĞİ, BU VERGİLERİN ÖDENMİŞ OLMASI HALİNDE
İADE EDİLİP EDİLEMEYECEĞİ VE SAHTE İŞYERİ TESCİL ETTİRDİĞİ TESPİT EDİLEN
KİŞİLERCE, SAHTE TESCİLLİ İŞYERLERİNDEN BİLDİRİLEN AYLIK PRİM VE HİZMET BELGELERİNDEN
DOLAYI TAHAKKUK ETMİŞ VE ÖDENMEMİŞ DAMGA VERGİLERİNİN TERKİN EDİLİP EDİLEMEYECEĞİ 212
9.MALİ TATİL UYGULAMASI .................................................................................. 213
10.BELGE, BİLDİRGE
VE BEYANNAMELERİN KASTEN GERÇEĞE AYKIRI OLARAK DÜZENLENMESİ
213
10.1-Aylık prim ve hizmet belgeleri ile sigorta primleri yönünden ............................. 214
10.2-4857 sayılı
İş kanununa göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin olmadığının tespiti halinde yapılacak işlemler 215
11.ALACAKLARIN ZAMANAŞIMINA
UĞRATILMAMASI .................................................................................................... 216
12. SOSYAL SİGORTA
İŞLEMLERİ YÖNETMELİĞİNİN EK-4. MADDESİNİN UYGULANMASI 217
13.İDARİ PARA CEZALARINA VE KURUM
ALACAKLARINA İLİŞKİN YAPILACAK BAZI İŞLEMLER 219
14.APARTMAN VE SİTE YÖNETİMLERİNİN DEFTER TÜRÜ HAKKINDA .......... 219
15.MAHSUP İŞLEMLERİ .......................................................................................... 220
15.1-İşyeri dosyası ve borç türleri seçimi ................................................................... 220
15.2-Rızaen yapılan ödemelerde mahsup .................................................................. 220
16.ARABULUCULUK FAALİYETİ SONUCU ANLAŞMA SAĞLANMASI HALİNDE FESİH TARİHİNİN
BELİRLENMESİ ......................................................................................................... 221
Genel Açıklamalar
Kurumumuz merkez teşkilatında İşverenler Daire Başkanlığının görev alanı içinde
düzenlenmiş olan işlemler taşra birimlerimizde işyeri tescil ve e-sigorta
servisleri ile prim tahakkuk ve tahsilat servislerince yerine getirilmektedir.
İşverenler
Daire Başkanlığının görev alanı içinde düzenlenen ve taşra birimlerimizde
işyeri tescil ve e-sigorta servisleri ile prim tahakkuk ve tahsilat
servislerince yerine getirilen iş ve işlemlere ilişkin olarak uyulacak usul ve
esaslar ile dikkate alınacak hususlar bu genelgede açıklanmıştır.
BİRİNCİ
KISIM
İŞYERİ,
İŞVEREN, İŞVEREN VEKİLİ, GEÇİCİ İŞ İLİŞKİSİ KURULAN İŞVEREN VE ALT İŞVEREN KAVRAMLARI İLE 5510 SAYILI KANUNUN 4. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (a) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI ÇALIŞTIRAN
İŞYERLERİNİN TESCİL İŞLEMLERİ
BİRİNCİ
BÖLÜM
İşyeri,
İşveren, İşveren Vekili, Geçici İş İlişkisi Kurulan İşveren ve Alt İşveren
Kavramlar
1- İşveren kavramı
5510 sayılı
Kanunun 12. maddesinin birinci fıkrasında;
“4.
maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan
kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum
ve kuruluşlar işverendir.”
Üç,
dört ve beşinci fıkralarında ise sırasıyla;
“4.
maddenin ikinci fıkrasının (a) bendine tâbi olanlar hakkında, işverenlerin bu
Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları çalıştıran işçi sendikaları ve
konfederasyonları veya işveren tarafından; 4. maddenin dördüncü fıkrasına tâbi
olanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri, bunları
çalıştıran kamu idareleri veya eğitim gördükleri okullar tarafından yerine
getirilir.”
“2.7.1941
tarihli ve 4081 sayılı Çiftçi Mallarının Korunması Hakkında Kanuna göre
çalıştırılanlar hakkında, işverenlerin bu Kanunda belirtilen yükümlülükleri,
bunları çalıştırmaya yetkili makam tarafından yerine getirilir.”
“Ceza
infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri
ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların işvereni, Ceza İnfaz Kurumları
ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, işveren vekilleri ise Ceza İnfaz Kurumları
ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumunun sorumlu müdür ve amirleridir.”
Hükümleri
yer almıştır.
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında hizmet
akdine istinaden çalışan sigortalılar ile aynı fıkranın (c) bendine göre kamu
görevlisi, memur olarak tanımlanan sigortalıları çalıştıran gerçek veya tüzel
kişiler ile adi ortaklık, iş ortaklığı, apartman kapıcılığı, ortak aile sağlığı
merkezleri, bakanlıklar, ticaret sicil müdürlükleri, valilikler, kaymakamlıklar
gibi tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak nitelenecektir.
5510 sayılı
kanunun bu tanımına göre işverenlik sıfatının kazanılması için Kanunun 4.
maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan
kişileri çalıştırmak yeterli olduğundan, işverenin gerçek veya tüzel kişi
olması veya tüzel kişiliğinin olmaması işverenlik sıfatını etkilemeyecektir.
Kanuna göre
işveren sayılmak için sigortalı vasfında birilerini çalıştırmak yeterli
olduğundan işyerinin maliki olmayan kiracısı, işleteni de 4. maddenin birinci
fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri çalıştırması
halinde işveren sayılacaktır.
Sigortalı
çalıştıran işyerindeki amacın ekonomik olması zorunlu olmadığından amacı sosyal
ve kültürel olan işyerlerinde de belirtilen niteliklerde sigortalı
çalıştırılması halinde sigortalı-işveren ilişkisi kurulmuş olacaktır.
1.1- İşveren sayılmada temel unsurlar
1.1.1- Hizmet akdine göre sigortalı sayılan birini çalıştırma
5510 sayılı
Kanun uygulamasında işveren sayılmada en önemli unsur olarak 4. maddenin
birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan kişileri
çalıştırmak esas alınmıştır. Bu doğrultuda işverenlik sıfatı Kanunda belirtilen
sigortalı sayılan kişileri çalıştırmanın bir sonucu olarak ortaya çıkmakta olup
bu nitelikte birini çalıştırmayan kişiler Kanun uygulamasında işveren olarak
tanımlanmayacaklardır.
Öte
yandan Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen Toplum Yararına Çalışma
Programlarından yararlananlar ve Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek
edindirme, geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler için Türkiye
İş Kurumu prim ödeme yükümlüsü olmakla birlikte 5510 sayılı Kanun kapsamında
işveren sayılmayacaktır.
Yine iş
kaybı tazminatından yararlananlar için Türkiye İş Kurumu prim ödeme yükümlüsü
olmakla birlikte 5510 sayılı Kanun kapsamında işveren sayılmayacaktır.
Ev hizmetlerinde bir veya birden fazla
gerçek kişi tarafından çalıştırılan ve
çalıştıkları kişi yanında ay içinde çalışma saati süresine göre hesaplanan
çalışma gün sayısı 10 günden az olanları çalıştıran kişiler de işveren
sayılmayacaktır. Bir işin veya işyerinin sahibi olmak ile işvereni olmak
arasında anlam farkı bulunmakta olup hukuken malik sıfatında olan kişi her
zaman işveren olarak tanımlanamayabilecektir. Bu kapsamda sigortalı çalıştıran
kişi ister işyerinin maliki, ister kiracısı olsun sigortalı çalıştırdığı sürece
5510 sayılı Kanuna göre işveren sayılacaktır.
Örnek
1: Bir işyeri olan ve tek başına
çalışan terzi yanında hizmet akdi ile çalışan kişi bulunmadığı için işveren
sayılmayacaktır.
Örnek
2: 1 nolu örnekte yer verilen terzi, en
az bir sigortalı çalıştırmaya başladığı takdirde işveren olarak tanımlanır ve
5510 sayılı Kanundan doğan yükümlülükleri yerine getirmesi gerekir.
Tüm
sigorta kolları kapsamında olmayan ve bazı sigorta kolları bakımından sigortalı
sayılan kimseleri çalıştıran kişiler de işveren sayılacaktır.
Örnek
3: Ceza İnfaz Kurumları ile Tutukevleri
İş Yurtları Kurumu; ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan
tesis, atölye ve benzeri ünitelerde çalıştırılan ve iş
kazası ve meslek hastalığı ile analık sigortası kapsamında olan hükümlü ve
tutukluların işvereni sayılmaktadır.
5510 sayılı
Kanunun 6. maddesinde sigortalı sayılmayan kişiler düzenlenmiştir. Bu
doğrultuda, maddede belirtilen kişileri çalıştıranlar işveren olarak
nitelendirilmeyeceklerdir.
Örnek
4: İşverenin işyerinde sadece ücretsiz
çalışan eşi sigortalı sayılmadığından bakkal işyeri işleten ve ücretsiz olarak
eşini çalıştıran kişi işveren olarak nitelenmeyecektir.
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre
işveren-sigortalı ilişkisinin kurulabilmesi için sigortalının işverenle
arasında Kanunun 3. maddesinde tanımlanan hizmet akdi bağının bulunması,
işveren veya işveren vekili ya da alt işveren tarafından işe alınıp, hizmet
akdine tabi çalıştırılması gerekmekte olup hizmet akdinin unsurları ve
oluşumunda 2013-11 sayılı Kurum genelgesinde hizmet akdine ilişkin açıklanan
hususlar dikkate alınacaktır.
Kanunda yer alan tanıma istinaden Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamındaki sigortalıyı hizmet akdine istinaden çalıştıran gerçek ve
tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar işveren olarak
nitelendirilecek olup hizmet akdinden başka türlü bir akdi bağ ile (istisna
akdi ve vekalet akdi gibi) bir iş yapan kişiye iş
yaptıran kişi işveren sayılmayacaktır.
Örnek
5: Bir inşaat firması yaptığı bir belirsiz
süreli iş sözleşmesiyle bir inşaat mühendisini istihdam etmiştir. Söz konusu
mühendis belirlenen ücret karşılığında işverenin emir, talimat ve direktifleri
ile hareket etmekte olup söz konusu ilişki, hizmet akdi olarak ortaya çıkmakta
ve sigortalılık işverenlik ilişkisi kurulmaktadır.
Söz konusu örnekteki inşaat firması tarafından bir proje
serbest çalışan bir inşaat mühendisine sipariş edilir ve söz konusu mühendis
tarafından kendine ait işyerinde yapılarak teslim edilirse burada hizmet
akdinin bağımlılık unsuru oluşmayacak, iş, sahibine karşı bağımsız olarak bir
emek sonucu meydana getirilmiş olacağından bu durumda istisna akdi söz konusu
olacak ve işverenlik ilişkisi kurulmayacaktır.
2-İşveren vekili kavramı
5510 sayılı
Kanunun 12. maddesinin ikinci fıkrasına göre işveren adına ve hesabına, işin
veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan kimse işveren vekili
olarak tanımlanmakta ve Kanunda geçen işveren deyiminin, işveren vekilini de
kapsadığı belirtilmektedir.
4857 sayılı
İş Kanununun 'tanımlar' başlıklı 2. maddesinde de, "İşveren adına hareket
eden ve işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev alan kimselere işveren
vekili denir. İşveren vekilinin bu sıfatla işçilere karşı işlem ve
yükümlülüklerinden doğrudan işveren sorumludur.
Bu Kanunda işveren için öngörülen her çeşit sorumluluk ve zorunluluklar
işveren vekilleri hakkında da uygulanır. İşveren vekilliği sıfatı, işçilere
tanınan hak ve yükümlülükleri ortadan kaldırmaz." hükmüne yer verilmiştir.
Buna göre
işveren vekili sayılmak için işin veya görülen hizmetin bütününü yönetmek ve
işveren ad ve hesabına hareket etmek unsurlarının birleşmesi gerekmektedir. Bu
durumda işin bütününü yönetmek koşulu gerektiğinden uygulamada gerekli
görevlendirme yapılması halinde bir fabrikanın genel müdürü işveren vekili
sayılabilecekken aynı fabrikanın pazarlama, insan kaynakları, üretim
birimlerinin olması ve her birimin müdürünün olması halinde söz konusu birim
müdürleri işveren vekili sayılmayacaktır.
Ceza infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve
benzeri ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutukluların işveren vekili, Ceza
İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumunun sorumlu müdür ve amirleri
olacaktır.
İşveren
vekili Kanunda belirtilen yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte
müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaktır. İşveren vekili bu doğrultuda,
Kanunda belirtilen ve işverenin sorumlu kılındığı belgelerin, beyannamelerin
verilmesi, primlerin ödenmesi yükümlülüklerinden dolayı işverenle birlikte müştereken
ve müteselsilen, mali ve hukuki anlamda sorumlu sayılacaktır. Yine işveren
vekili ödenmeyen prim borcu ve buna bağlı olan borçlardan tıpkı işveren gibi
sorumlu olacaktır. Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş memurlarınca
yapılan tespitlerde ve işyerinde tutulan tutanaklarda işveren hazır değilse
işveren vekili muhatap tutulacaktır.
Öte
yandan işverenin aynı anda birden çok kişiye çeşitli konularda vekâlet vermesi
mümkündür. Vekâlet verilen bu kişilerden biri işveren vekili
olarak atanabileceği gibi, bu kişiler dışında başka bir kişinin de işveren
vekili olarak görevlendirilmesi mümkün olup, işverenin herhangi bir işi kendi
adına yerine getirmesi için vekâletle yetkilendirdiği her kişi işveren vekili
olarak addedilemez, işveren vekiline işveren tarafından verilen temsil yetkisi;
işin, işyerinin ve işletmenin yönetiminde görev almayı kapsamalıdır. Yönetimde
bir görev verilmemiş ise salt temsil yetkisi verilen kişiler işveren vekili
olarak kabul edilemez. Örneğin; bir işçisine, muhasebecisine ya da herhangi bir
kişiye sadece bankadan para çekme, e-Sigorta kullanıcı kodu ve şifresi alma ve
kullanma veya noterde işlem yapma vb. gibi verilen vekâletname tek başına o
kişiyi “işveren vekili” yapamayacaktır.
Bu itibarla; ünitelerimizde işverenler tarafından işveren vekili yetkisi
verilmediği halde, sadece e-sigorta kullanıcı kodu almaya ve kullanmaya vekaletname ile görevlendirilmiş kişilerin işveren vekili
olarak yapılan kayıtlarının yukarıda yer verilen mevzuat hükümleri ile yapılan
açıklamalar gereğince düzeltilmesi gerekmekte ve yukarıda açıklanan hususlara
dikkat edilmesi gerekmektedir.
Diğer
yandan gerçek veya tüzel kişi bir işverenin aynı vergi/T.C. numarası adı
altında 5510 sayılı Kanun kapsamında birden fazla işyeri bulunması halinde her
bir işyerinin sorumlusu işveren vekili kabul edilemez. İşveren vekili işveren
adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini yapan
kimse olduğundan, işveren adına tescilli bütün işyerlerinden sorumlu olan kişi
işveren vekili olarak kabul edilecektir.
Örnek
1: A bankasının Türkiye genelindeki
ayrı tescil edilmiş her şubesinin müdürü işveren vekili olmayıp A Bankasının
yönetim kurulunca işveren vekili olarak yetkilendirilmiş kişisi yetkilendirilen
kişi yoksa genel müdürü veya yönetim kurulu başkanı işveren vekili olarak kabul
edilecektir.
3-Geçici iş ilişkisi kurulan işveren kavramı
4857 sayılı
İş Kanunun 7. maddesinde,
" Geçici iş ilişkisi, özel istihdam bürosu aracılığıyla ya da
holding bünyesi içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir
işyerinde görevlendirme yapılmak suretiyle kurulabilir.
Özel
istihdam bürosu aracılığıyla geçici iş ilişkisi, Türkiye İş Kurumunca izin
verilen özel istihdam bürosunun bir işverenle geçici işçi sağlama sözleşmesi
yaparak bir işçisini geçici olarak bu işverene devri ile;
a)
Bu Kanunun 13. maddesinin beşinci fıkrası ile 74. maddesinde belirtilen hâllerde,
işçinin askerlik hizmeti hâlinde ve iş sözleşmesinin askıda kaldığı diğer
hâllerde,
b) Mevsimlik tarım işlerinde,
c) Ev hizmetlerinde,
d) İşletmenin günlük işlerinden sayılmayan ve aralıklı olarak
gördürülen işlerde,
e) İş sağlığı ve güvenliği bakımından acil olan işlerde veya
üretimi önemli ölçüde etkileyen zorlayıcı nedenlerin ortaya çıkması hâlinde,
f) İşletmenin ortalama mal ve hizmet üretim kapasitesinin geçici
iş ilişkisi kurulmasını gerektirecek ölçüde ve öngörülemeyen şekilde artması
hâlinde,
g) Mevsimlik işler hariç dönemsellik arz eden iş artışları hâlinde,
kurulabilir.
Geçici
işçi sağlama sözleşmesi ikinci fıkranın (a) bendinde sayılan hâllerin devamı
süresince, (b) ve (c) bentlerinde sayılan hâllerde süre sınırı olmaksızın,
diğer bentlerde sayılan hâllerde ise en fazla dört ay süreyle kurulabilir.
Yapılan bu sözleşme ikinci fıkranın (g) bendi hariç toplam sekiz ayı geçmemek
üzere en fazla iki defa yenilenebilir. Geçici işçi çalıştıran işveren,
belirtilen sürenin sonunda aynı iş için altı ay geçmedikçe yeniden geçici işçi
çalıştıramaz.
Bu Kanunun 29. maddesi kapsamında toplu işçi çıkarılan işyerlerinde sekiz ay süresince,
kamu kurum ve kuruluşlarında ve yer altında maden çıkarılan işyerlerinde bu
maddenin ikinci fıkrası kapsamında geçici iş ilişkisi kurulamaz.
Geçici
işçi çalıştıran işveren, grev ve lokavtın uygulanması sırasında 18.10.2012
tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununun 65. maddesi
hükümleri saklı kalmak kaydıyla geçici iş ilişkisiyle işçi çalıştıramaz.
İkinci
fıkranın (f) bendi kapsamında geçici iş ilişkisi ile çalıştırılan işçi sayısı,
işyerinde çalıştırılan işçi sayısının dörtte birini geçemez. Ancak, on ve daha
az işçi çalıştırılan işyerlerinde beş işçiye kadar geçici iş ilişkisi
kurulabilir. İşçi sayısının tespitinde, kısmi süreli iş sözleşmesine göre
çalışanlar, çalışma süreleri dikkate alınarak tam süreli çalışmaya
dönüştürülür. Geçici işçi sağlama sözleşmesi ile çalışan işçi, 30. maddenin
uygulanmasında özel istihdam bürosu ve geçici işçi çalıştıran işverenin işçi
sayısına dâhil edilmez.
Geçici
işçi çalıştıran işveren, iş sözleşmesi feshedilen işçisini fesih tarihinden
itibaren altı ay geçmeden geçici iş ilişkisi kapsamında çalıştıramaz.
Geçici
işçi, geçici işçi çalıştıran işverenden özel istihdam bürosunun hizmet bedeline
mahsup edilmek üzere avans veya borç alamaz.
Geçici
işçi çalıştıran işveren;
a)
İşin gereği ve geçici işçi sağlama
sözleşmesine uygun olarak geçici işçisine talimat verme yetkisine sahiptir.
b) İşyerindeki açık iş pozisyonlarını geçici işçisine bildirmek
ve Türkiye İş Kurumu tarafından istenecek belgeleri belirlenen sürelerle
saklamakla yükümlüdür.
c)
Geçici işçinin iş kazası ve meslek hastalığı hâllerini özel istihdam
bürosuna derhâl, 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanununun 13. ve 14. maddelerine göre ilgili mercilere
bildirmekle yükümlüdür.
d) Geçici işçileri
çalıştıkları dönemlerde, işyerindeki sosyal hizmetlerden eşit muamele ilkesince
yararlandırır. Geçici işçiler, çalışmadıkları dönemlerde ise özel istihdam
bürosundaki
eğitim ve çocuk bakım hizmetlerinden yararlandırılır.
e)
İşyerindeki geçici işçilerin
istihdam durumuna ilişkin bilgileri varsa işyeri sendika temsilcisine
bildirmekle yükümlüdür.
f)
20.6.2012
tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği
Kanununun 17. maddesinin altıncı fıkrasında öngörülen eğitimleri vermekle ve iş
sağlığı ve güvenliği açısından gereken tedbirleri almakla, geçici işçi de bu
eğitimlere katılmakla yükümlüdür.
Geçici
işçinin, geçici işçiyi çalıştıran işverenin işyerindeki çalışma süresince temel
çalışma koşulları, bu işçilerin aynı işveren tarafından aynı iş için doğrudan
istihdamı hâlinde sağlanacak koşulların altında olamaz.
Geçici
iş ilişkisinde işveren özel istihdam bürosudur. Özel istihdam bürosu
aracılığıyla geçici iş ilişkisi, geçici işçi ile iş sözleşmesi, geçici işçi
çalıştıran işveren ile geçici işçi sağlama sözleşmesi yapmak suretiyle yazılı
olarak kurulur. Özel istihdam bürosu ile geçici işçi çalıştıran işveren
arasında yapılacak geçici işçi sağlama sözleşmesinde; sözleşmenin başlangıç ve
bitiş tarihi, işin niteliği, özel istihdam bürosunun hizmet bedeli, varsa
geçici işçi çalıştıran işverenin ve özel istihdam bürosunun özel yükümlülükleri
yer alır. Geçici işçinin, Türkiye İş Kurumundan veya bir başka özel istihdam
bürosundan hizmet almasını ya da iş görme edimini yerine getirdikten sonra
geçici işçi olarak çalıştığı işveren veya farklı bir işverenin işyerinde
çalışmasını engelleyen hükümler konulamaz. Geçici işçi ile yapılacak iş
sözleşmesinde, işçinin ne kadar süre içerisinde işe çağrılmazsa haklı nedenle
iş sözleşmesini feshedebileceği belirtilir. Bu süre üç ayı geçemez.
İkinci
fıkranın (f) bendi kapsamında kurulan geçici iş ilişkisinde, geçici işçi
çalıştıran işveren işyerinde bir ayın üzerinde çalışan geçici işçilerin
ücretlerinin ödenip ödenmediğini çalıştığı süre boyunca her ay kontrol etmekle,
özel istihdam bürosu ise ücretin ödendiğini gösteren belgeleri aylık olarak geçici
işçi çalıştıran işverene ibraz etmekle yükümlüdür. Geçici işçi çalıştıran
işveren, ödenmeyen ücretler mevcut ise bunlar ödenene kadar özel istihdam
bürosunun alacağını ödemeyerek, özel istihdam bürosunun alacağından mahsup
etmek kaydıyla geçici işçilerin en çok üç aya kadar olan ücretlerini doğrudan
işçilerin banka hesabına yatırır. Ücreti ödenmeyen işçiler ve ödenmeyen ücret
tutarları geçici işçi çalıştıran işveren tarafından çalışma ve iş kurumu il
müdürlüğüne bildirilir.
Sözleşmede
belirtilen sürenin dolmasına rağmen geçici iş ilişkisinin devam etmesi hâlinde,
geçici işçi çalıştıran işveren ile işçi arasında sözleşmenin sona erme
tarihinden itibaren belirsiz süreli iş sözleşmesi kurulmuş sayılır. Bu durumda
özel istihdam bürosu işçinin geçici iş ilişkisinden kaynaklanan ücretinden,
işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden sözleşme süresiyle
sınırlı olmak üzere sorumludur.
Geçici
işçi, işyerine ve işe ilişkin olmak kaydıyla kusuru ile neden olduğu zarardan,
geçici işçi çalıştıran işverene karşı sorumludur.
İşverenin,
devir sırasında yazılı rızasını almak suretiyle bir işçisini, holding bünyesi
içinde veya aynı şirketler topluluğuna bağlı başka bir işyerinde iş görme
edimini yerine getirmek üzere geçici olarak devretmesi hâlinde de geçici iş
ilişkisi kurulmuş olur. Bu fıkra kapsamında geçici iş ilişkisi, yazılı olarak
altı ayı geçmemek üzere kurulabilir ve en fazla iki defa yenilenebilir.
İşçisini geçici olarak devreden işverenin ücret ödeme yükümlülüğü devam eder.
Geçici iş ilişkisi kurulan işveren, işçinin kendisinde çalıştığı sürede
ödenmeyen ücretinden, işçiyi gözetme borcundan ve sosyal sigorta primlerinden,
devreden işveren ile birlikte
sorumludur. Dördüncü, beşinci, onuncu ve on
dördüncü fıkralar ve dokuzuncu fıkranın (a) ve (f) bentleri ile (d) bendinin birinci
cümlesinde düzenlenen hak ve yükümlülükler bu fıkraya göre kurulan
geçici iş ilişkisinde de uygulanır."
Hükümleri
bulunmaktadır.
5510 sayılı Kanunun 12. maddesinde 4857 sayılı İş Kanununda
tanımlanan geçici iş ilişkisi kurulan işverenin bu kanunda belirtilen
yükümlülüklerinden dolayı işveren ile birlikte müştereken ve müteselsilen
sorumlu olduğu hükme bağlanmış olup, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin
alt işveren ve sigortalıyı geçici olarak devir alanın yükümlülüğü başlığını
taşıyan 31. maddesinde de, sigortalıyı geçici iş ilişkisi çerçevesinde devralan
işverenin, müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğu yükümlülüklerini
sigortalıyı devir aldığı işverenle yapmış olduğu sözleşmeyi Kuruma ibraz etmesi
kaydıyla kendisine verilecek numara ile sigortalıyı devir aldığı işverene ait
işyeri dosyası üzerinden yerine getirebileceği, sigortalıyı geçici iş ilişkisi
çerçevesinde devralan işveren adına işyeri dosyası açılmayacağı öngörülmüştür.
İşçisini geçici iş ilişkisi çercevesinde başka bir işverene
devreden işverenin bu kanundan doğan yükümlülüklerini yerine getirmemesi,
Kanunun ve yönetmeliğin yukarıda belirtilen hükümleri karşısında geçici iş
ilişkisine istinaden işçi çalıştıran işverenin de (devralan) 5510 sayılı
kanundan doğan yükümlülüklerden dolayı müştereken ve müteselsilen
sorumluluğunun bulunduğu dikkate alınarak, işçiyi devralan işverence müracaat
edilmesi halinde işçiyi devralan işveren adına işyeri dosyası açılmayarak tıpkı
alt işverende olduğu gibi asıl işverenin işyeri dosyası üzerinden verilecek
numara ile yükümlülükleri yerine getirmesi sağlanacaktır.
4-İşyeri kavramı
5510 sayılı Kanununun 11. maddesinde işyeri tanımlanmış olup; söz
konusu tanımlamaya göre işyerinin, sigortalı sayılanların maddî olan ve olmayan
unsurlar ile birlikte işlerini yaptıkları yerler olduğu, işyerinde üretilen mal
veya verilen hizmet ile nitelik yönünden bağlılığı bulunan ve aynı yönetim
altında örgütlenen işyerine bağlı yerler, dinlenme, çocuk emzirme, yemek, uyku,
yıkanma, muayene ve bakım, beden veya meslek eğitimi yerleri, avlu ve büro gibi
diğer eklentiler ile araçların da işyerinden sayıldığı belirtilmiştir.
Kanununda yer alan ilgili hükme istinaden bir yerin işyeri olarak nitelenmesi için o
yerde sigortalı sayılan birinin varlığı gerekmektedir.
Örnek
1: Merkezi Ankara’da bulunan ve burada
6 sigortalı istihdam eden firma, İzmir ve İstanbul’da iki şubeye sahip ve her
bir şube de 5 kişi çalıştırmaktadır. Firma İzmir ve Ankara’da iki depoya
sahiptir ancak buralarda sigortalısı bulunmamaktadır. Söz konusu firmanın
sigortalı sayılanları çalıştırdığı merkezi ve iki şubesi Sosyal Güvenlik Kurumu
açısından işyeri niteliğine sahip olacak iken sigortalı çalıştırmadığı iki
deposu işyeri sayılmadığından Sosyal Güvenlik Kurumu açısından işyeri
niteliğine sahip olmayacaktır
Örnek
2: Kanunun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı olan ve hizmet akdiyle kimseyi
çalıştırmayan bir büfe sahibinin işini yaptığı dükkanı
da Kanun açısından işyeri sayılmaktadır ancak söz konusu yerde ilgili kişi
tarafından sigortalı çalıştırılmadıkça ilgili kişi işveren sayılmayacak, işyeri
bildirgesi vermesi ve Kanunun işverene yüklediği diğer yükümlülükleri yerine
getirmesi gerekmeyecektir.
Diğer
yandan Kanunda yer alan tanıma istinaden işyerine bağlı yerler, eklentiler ile araçlarda işyeri kavramı içinde değerlendirilecek olup işyerine
bağlı yerler, eklentiler ile araçlara ilişkin açıklamalar aşağıda
yer almaktadır.
İşyerine
bağlı yer: Asıl işin ayrıntısı ve tamamlayıcısı
olan yerlerdir. Bir yerin işyerine bağlı yer olarak
nitelenmesi için bu yerin tatili halinde diğer işlerinde sekteye uğraması ve
işyerinde gaye olan amacın meydana gelmemesi, bu işlerin ve görüldüğü yerlerin
birbirine sıkı sıkıya bağlı ve tabi olması, her birinin müstakilen aynı ana
gaye ve neticeyi meydana getirememesi, ancak hep birlikte bütünü teşkil etme
şartları aranacaktır.
Örnek
3: Bir iplik fabrikasında iplik boyama,
apreleme, paketleme kısımları gibi tamamlayıcı kısımlar bulunmakta olup bu
kısımlar bir bütün olarak işin ayrıntılarını oluşturmakta ve bütün olarak
işyerinde amaç olunan iplik üretimini meydana getirmektedirler.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27. maddesinin altıncı fıkrasına
istinaden esas işin ayrıntısı veya tamamlayıcısı niteliğinde olan ve
sigortalıları birbirine karışmayan işlerin ayrı ve bağımsız olarak yürütüldüğü
yerler de bağımsız işyeri sayılacaktır.
Öte
yandan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27. maddesinin altıncı fıkrasına
istinaden esas işin ayrıntısı veya tamamlayıcısı niteliğinde olan ve sigortalıları
birbirine karışmayan işlerin ayrı ve bağımsız olarak yürütüldüğü yerlerin
bağımsız işyeri olarak nitelendirilmesi için bu işlerin farklı mekanlarda veya yerlerde görülmesi gerekecek olup aynı
mekanda veya yerde yapılan işler bağımsız işyeri sayılmayacaktır.
Örnek
4: Bir iplik fabrikasında iplik boyama,
apreleme kısımları yer almakta olup paketleme işlemi farklı bir yerde
yapılmaktadır. Söz konusu iplik paketleme işinin yapıldığı yer ayrı bir işyeri
olarak tescil edilecektir.
Eklentiler: İşyerine fiziki olarak bağlı olan dinlenme yerleri, kreş,
avlu, yemekhane, uyku, yıkanma, muayene, büro gibi yerler eklentileri
oluşturmaktadır. Bu gibi yerlerde Kanunun uygulamasında işyeri kapsamı
içerisinde değerlendirilecektir.
Ancak bu yerlerdeki işler de ayrı ve bağımsız bir şekilde yürütülüyorsa ve
buralarda çalışan sigortalılar esas işyerinde çalışan sigortalılarla
karışmıyorlarsa buralar da ayrı ve bağımsız işyeri sayılacaktır.
Örnek
5: Bir fabrikanın yemekhanesi
fabrikanın kurulu bulunduğu alanda bulunmayıp, farklı bir yerde yer alıyor,
işler ayrı ve bağımsız bir şekilde yürütülüyor ve burada çalışan sigortalılar
esas işyerinde çalışan sigortalılarla karışmıyorsa, söz konusu yemekhane ayrı
ve bağımsız işyeri sayılacak ve ayrı bir dosya tescil edilecektir.
Araçlar: İşyerindeki her
türlü otobüs, otomobil, kamyon gibi taşıt aracının yanı sıra, vinç, buldozer,
dozer, forklift gibi her türlü seyyar veya sabit araçlar da işyeri olarak
sayılacaktır.
Araçların
işyerinden sayılması için aynı yönetim altında örgütlenmesi gerekecek olup
işyerinde bulunan ve farklı bir kişiye, işverene ait olan araç işyerinden
sayılmayacaktır.
Devamlı
bir işyerinde bu işyerinde görülen işin ayrıntısı ve tamamlayıcısı olmayan bir
iş yapılması ve bu işin ayrı bir işvereni olması halinde söz konusu işin
yapıldığı yer ayrı bir işyeri sayılacaktır. Bu gibi durumlarda iç içe girmiş
işyerleri söz konusu olacağından, ayrı ayrı işverenler tarafından sigortalı
çalıştırılması halinde bu yerler bağımsız işyeri olacaktır.
Örnek
6: Bir sinemada bulunan kantin, bir
gemide bulunan büfe, bir oteldeki berber işyeri gibi yerlerde ayrı ayrı
işverenler tarafından sigortalı çalıştırılması halinde bu yerler bağımsız
işyeri sayılacaktır.
Öte
yandan Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen Toplum Yararına Çalışma Programlarından
yararlananlar ve Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edindirme,
geliştirme ve değiştirme eğitimine katılan kursiyerler için Türkiye İş Kurumu
da prim ödeme yükümlüsü olmakla birlikte 5510 sayılı Kanun kapsamında işyeri
sayılmayacaktır.
Yine iş
kaybı tazminatından yararlananlar için Türkiye İş Kurumu prim ödeme yükümlüsü
olmakla birlikte 5510 sayılı Kanun kapsamında işyeri sayılmayacaktır.
5-Alt işveren kavramı
Kanunun 12.
maddesinin altınca fıkrasında, bir işverenden,
işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine ilişkin bir işte veya bir işin
bölüm veya eklentilerinde iş alan ve bu iş için görevlendirdiği sigortalıları
çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denileceği, sigortalılar, üçüncü bir
kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme yapmış olsalar dahi, asıl
işverenin, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden dolayı alt işveren
ile birlikte sorumlu olacağı, belirtilmiştir.
Kanunun söz konusu hükmüne istinaden asıl işveren-alt işveren
ilişkisinden söz edebilmek için;
- İşyerinde sigortalı çalıştıran asıl işverenin varlığı,
- Alt işverenin yapmayı üstlendiği iş için sigortalı çalıştırması,
- İşin asıl işverenin işyerinde yürütülmesi,
-Alt işverenin
işyerinde asıl işverenin yapmış olduğu ana işin bir bölümünde, eklentilerinde
veya yardımcı işlerinde iş alması,
şartlarının
aynı anda gerçekleşip gerçekleşmediğine bakılacaktır. Söz konusu şartlara
ilişkin olarak aşağıda belirtilen açıklamalara göre ilgilinin alt işveren olup
olmadığı yönünde işlem yapılacaktır.
5.1- İşyerinde
sigortalı çalıştıran asıl işverenin varlığı
Asıl
işveren-alt işveren ilişkisinin doğabilmesi için, işyerinde sigortalı
çalıştıran bir asıl işverenin bulunması gerekmektedir. Sigortalı çalıştırmayan
işverenlik sıfatını kazanamayacağı için bu durumdaki kişilerden iş alanlar da
alt işveren sayılmayacaktır.
Bu doğrultuda
asıl işveren-alt işveren ilişkisinin varlığı için öncelikle işin başka bir
işverenden alınmış olması, diğer bir deyişle asıl işverenin işverenlik sıfatına
devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan
yerlerde kendi adına sigortalı çalıştırıyor olmasına dikkat edilecektir.
Diğer
yandan asıl işverenin işverenlik sıfatını koruması adına, işyerinde sigortalı
çalıştırarak işin bütününü başka bir işverene devretmemiş olması gerekmektedir.
Bu kapsamda işin bütünün bir başka işverene bırakıldığı durumlarda alt
işverenlik söz konusu olmayacaktır. Bu doğrultuda işin belli bir bölümünde
değil de tamamının bir bütün halinde bir başkasına devredildiği, işten bu yolla
tamamen el çekildiği, dolayısıyla sigortalı çalıştırılmadığı için işverenlik
sıfatına haiz olunmadığı durumlarda işi devralan kişi alt işveren, devreden de
asıl işveren olarak nitelendirilmeyecektir.
5.2- Alt işverenin
yapmayı üstlendiği iş için sigortalı çalıştırması ve işin asıl
işverenin işyerinde yürütülmesi
Kanuna istinaden asıl işveren- alt işveren ilişkisinin kurulması için alt
işverenin yapmayı üstlendiği işte çalıştırdığı sigortalıların, o iş için
alınmış ve çalıştırılmış olması gerekmektedir. Esasen iş alanın söz konusu işi
var olan ve 5510 sayılı Kanun kapsamında bulunan işyerinin (devamlı işyeri)
sigortalı işçileri ile yapması durumunda, iş alan alt işveren olarak kabul
edilmeyecektir.
Örnek
1: Bir fabrikaya yemek pişirilmesi
işini kendine ait müstakil işyerinde yapan ve burada çalıştırmış olduğu
işçileri ile yemekleri fabrikaya getirip servis yapan kişi yardımcı hizmetler
olarak nitelendirilecek olan söz konusu işi fabrika işyerinde
, bölüm veya eklentilerinde yapmamış olduğundan, sosyal sigorta
yükümlülüklerini fabrika işyeri dosyası üzerinden alt işveren olarak değil,
kendi adına açılmış olan devamlı işyeri dosyası üzerinden yerine getirecek ve
alt işveren olarak nitelenmeyecektir.
Bu doğrultuda yapılan işin devamlı işyerinden yapılabilecek
mahiyette bir iş olup olmadığına dikkat edilecek olup bir işyerinin,
faaliyetine devam etmesinin taahhüt edilen işe bağlı olmaması, taahhüt konusu
işten bağımsız olarak faaliyetini devam ettirmesi, dolayısıyla taahhüt konusu
iş olmasaydı dahi mevcut olacak olan bir işyeri olması halinde, devamlı
mahiyette bir işyerinin varlığı kabul edilerek işi üstlenen kişi alt işveren
olarak değil işveren olarak işlem görecektir.
Ayrıca
işin tamamının yürütümü ile sorumlu olan işverenden iş alan, ancak sigortalı
çalıştırmayanların da alt işverenliği söz konusu olmayacaktır. Bu anlamda,
alınan işte sigortalı çalıştırmayıp tek başına ya da ortakları ile işi yürüten
kişi alt işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
Örnek
2: Bir inşaat işine ilişkin olarak müteahhitten inşaat işinde sıva işini alan ve sigortalı
çalıştırmaksızın söz konusu işi tek başına yapan kişi alt işveren
sayılmayacaktır.
5.3- Alt işverenin işyerinde asıl işverenin yapmış olduğu ana işin bir
bölümünde, eklentilerinde veya yardımcı işlerinde iş alması
Kanunun 12. maddesinin altıncı fıkrasında yer alan düzenlemeye istinaden alt işverenin
asıl işverene ait işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin bir
işte veya işin bölüm veya eklentilerinde iş alması gerekmektedir.
İşyerinde
yapılan ana işin ne olduğu hususu, işyerinin ne amaçla tesis edilmiş olduğuna
bakılarak tespit edileceğinden, ana işin bir bölümünden iş alarak kendi adına
ve hesabına işçi çalıştıran kişi alt işveren olarak nitelendirilecektir. Bölüm
tabiri değişik ürün çeşitlerinin üretildiği yerleri ifade edebileceği gibi aynı
ürünün değişik üretim aşamalarını da ifade edebilecektir.
Örnek
3: Bir bisküvi fabrikasında bisküvi
üretimi yapılan veya gofret yapılan kısımlar işin ayrı bir bölümü olabileceği
gibi tüm ürünlerin paketlendiği kısım da işin bir bölümü olarak kabul edilecek
olup söz konusu paketleme işini müstakilen alan ve kendi adına sigortalı
çalıştıran kişi alt işveren olarak nitelendirilecektir.
Diğer
yandan Kanunda yer alan alt işverenin “işyerinde yürütülen mal veya hizmet
üretimine ilişkin bir işte veya işin bölüm veya eklentilerinde iş alması”
ibaresinde Kanunda verilecek işin yapılan asıl işle ilgili olacağına ilişkin
bir belirleme yapılmamıştır. Bu doğrultuda Kanunda verilecek
işin; “asıl işin tamamlayıcısı/ayrıntısı” mı yoksa asıl işin ifasına yardımcı
olacak “yardımcı iş” (işyerinde yürütülen mal veya hizmet üretimine ilişkin
olmakla beraber doğrudan üretim organizasyonu içerisinde yer almayan, üretimin
zorunlu bir unsuru olmayan ancak asıl iş devam ettikçe devam eden ve asıl işe
bağımlı olan iş) mi olduğu hususunda sınırlandırma yoluna gidilmediğinden,
verilecek işin; her ikisini de kapsadığı değerlendirilecektir. Bu
doğrultuda Kanunda belirtilen ve eklenti olarak belirtilen yerlerde görülen
işin de asıl işle ilgili olan veya ona yardımcı olan işler olması halinde işi
alan kişi alt işveren olarak değerlendirilecektir.
Örnek
4: Bir tekstil fabrikasına bir bölüm
eklenmesi için yapılacak olan inşaat işinin dokuma işinden farklı nitelikte iş
olduğu dikkate alındığında, inşaat işini yüklenen kişinin dokuma işvereninin
alt işvereni sayılması mümkün olmayacaktır.
Örnek
5: Bir fabrikanın güvenliğinin
sağlanması veya çalışanlarının yemek ihtiyacının karşılanması ya da
çalışanların işyerine getirilip götürülmesi amacıyla yaptırılan işler işyerinin
yardımcı işleri olarak kabul edileceğinden bu gibi işleri üstlenenler 5510
sayılı Kanun karşısındaki yükümlülüklerini fabrika işyerine ait işyeri dosyası
üzerinden alt işveren olarak yerine getirebileceklerdir.
Bir işverenden
iş alan alt işveren, aldığı işin bölüm veya eklentilerini sözleşme ile başka
birine verse dahi alt işverenden işi alan kişi alt işverenin alt işvereni
olmayacaktır. Ancak asıl işverenin muvafakatı olursa asıl işverenin alt
işvereni olabilecektir. Keza ilgili Kanun maddesinde de görüldüğü üzere alt
işveren olarak nitelenmenin temeli o işyerinde işi yürüten asıl işverenden iş
almaya dayandırılmıştır.
Örnek
6: Bir tekstil fabrikasında kumaş
boyama işi asıl işveren tarafından alt işverene verilebilecek olup söz konusu
boyama işinin ilgili alt işveren tarafından kendi içinde daha alt bölümlere
ayrılıp alt işveren niteliğindeki başka kimselere verilme imkanı
bulunmamaktadır. Ancak asıl işverenin muvafakatı olması halinde işin alt
işveren tarafından bölünerek başka alt işverenler verilmesi mümkün bulunmakta
olup bu durumda söz konusu alt işverenler asıl işverenin işyeri dosyasından
işlem göreceklerdir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Sigortalı
Çalıştıran İşyerlerinin Tescil İşlemleri
1- İşyeri bildirgesinin gönderilmesi ve tescil işlemleri
5510 sayılı
Kanunun 11. maddesinin üçüncü fıkrasında yer alan düzenlemeye istinaden
işverenler, örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı
çalıştırmaya başladığı tarihte, Kuruma vermekle yükümlü tutulmuşlardır.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğin 27. maddesinin birinci fıkrasında yer
alan düzenlemeye istinaden işyerinde, Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran, sigortalı çalıştırılan bir işyerini
devir alan ya da bu nitelikte işyeri kendisine intikal eden işveren, Kanunun 11.
maddesinde belirtilen sürelerde vermekle yükümlü olduğu örneği Sosyal Sigorta
İşlemleri Yönetmeliği eki Ek-6' da bulunan işyeri bildirgesini Kuruma
elektronik ortamda göndermekle zorunlu tutulmuştur.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında ilk defa
sigortalı çalıştırmaya başlayacak olan işyerleri dışında devir, nakil, intikal,
birleşme, nevi değişikliği ve katılım durumlarında işyeri bildirgesi verilmesi
gereken hallerde de işyeri bildirgesi düzenlenerek Kuruma verilecektir.
Örnek
1: Kurumumuzda tescilli bulunan ve
Bursa ilinde faaliyet gösteren işyerinin İstanbul iline 7.9.2018 tarihi
itibariyle nakledilmesi halinde söz konusu nakil işlemine ilişkin işyeri
bildirgesi ilgili işyerinin İstanbul’da nakledildiği yeri içine alan sosyal
güvenlik merkezine nakil tarihini takip eden 10 gün içinde gönderilecektir.
İşyeri
bildirgesinin en geç sigortalı çalıştırılmaya başlanılan tarihte Kurumun ilgili
ünitesine gönderilmesi gerekmekle birlikte Kurumumuzun başka bir ünitesine
intikal etmesi halinde
de işyeri bildirgesinin yanlış üniteye
ulaştığı tarih üzerinde durulmaksızın, söz konusu belgenin yasal süresi içinde verilmiş olduğu kabul edilecektir.
Örnek 2: 11.09.2018
tarihinde sigortalı çalıştırılmaya başlanılan bir işyeri ile ilgili olarak
düzenlenen işyeri bildirgesinin Eskişehir Yunus Emre Sosyal Güvenlik Merkezine
verilmesi (gönderilmesi) gerekirken aynı tarihte Bursa Osmangazi Sosyal
Güvenlik Merkezine verilmesi (gönderilmesi) halinde işyeri bildirgesinin anılan
üniteye ulaştığı tarih üzerinde durulmaksızın, söz konusu belgenin yasal süresi
içinde verilmiş olduğu kabul edilecektir.
İşyeri
bildirgesinin düzenlenmesi sırasında ilgili sosyal güvenlik merkezinin hatalı
seçilmesi halinde, tescil işlemi yapılmamış olmak ve işyeri bildirgesinin
verilmesi gereken yasal süre geçirilmemiş olmak kaydıyla bildirgeyi düzenleyen
kişiler tarafından da ilgili sosyal güvenlik merkezi düzeltilebilecektir.
Ayrıca işyeri bildirgesi gönderildikten sonra, işyeri tescil işlemi yapılmamış
olmak kaydıyla bildirgenin verilmesi gereken yasal süresinin son gününe kadar
(son gün dahil) bildirgeyi düzenleyen kişiler
tarafından işyeri bildirgesinin iptal edilmesi veya hatalı girilen bilgilerin
düzeltilmesi de mümkün bulunmaktadır.
Örnek
3: (A) gerçek kişi işvereni tarafından 16.10.2018
tarihinde sigortalı çalıştırılmaya başlanılacak işyerine ilişkin işyeri
bildirgesi 10.10.2018 tarihinde Kuruma gönderilmiştir. Söz konusu işyerinde 16.10.2018
tarihinde çalıştırılmaya başlanılacak sigortalı sayısı 2 olmasına karşın çalıştırılmaya
başlanılacak sigortalı sayısı alanına 3 olarak girilmiştir. Söz konusu (A)
işvereni tarafından 16.10.2018 tarihine kadar (bu tarih dahil
olmak üzere) hatalı girilen sigortalı sayısı düzeltilebilecektir.
Öte
yandan işyeri bildirgesinin düzenlenmesi sırasında bildirgenin gönderileceği
sosyal güvenlik merkezinin hatalı seçildiğinin bildirge verme süresi sona
erdikten sonra fark edilmesi halinde, bildirgeyi düzenleyen ve gönderen
kişilerce işlem yapılamayacak, bildirgenin hatalı gönderilmiş olduğu ilgili
sosyal güvenlik merkezince nakil veya transfer işlemi yapılacaktır.
Dolayısıyla,
-İşyerinin
aynı il içinde aynı Ana SGM’ye bağlı başka bir Alt SGM’ye gönderilecek olması
halinde dosya transfer işlemi
-İşyerinin
aynı il içinde farklı Ana SGM’ye bağlı başka bir Alt SGM’ye gönderilecek olması
halinde işyeri nakil işlemi
yapılacaktır.
İşyeri
bildirgesinde çalıştırılmaya başlanılacak sigortalı sayısı alanında belirtilen
sigortalı sayısının altında bildirimde bulunulduğunun tespit edilmesi halinde
konuya ilişkin ihbar ve şikayet olmaması halinde
herhangi bir işlem yapılmayacaktır.
Örnek
4: (B) Ltd. Şti. tarafından 03.09.2018
tarihinde sigortalı çalıştırılmaya başlanılacak işyerine ilişkin işyeri
bildirgesi aynı tarihte Kuruma gönderilmiştir. Söz konusu işyerinde
çalıştırılmaya başlanılacak sigortalı sayısı 2 olmasına karşın çalıştırılmaya
başlanılacak sigortalı sayısı alanına 3 olarak girilmiştir. Söz konusu durumun
ilgili ünite tarafından tespit edilmiş olması halinde konuya ilişkin bir ihbar
ve şikayet olmaması halinde herhangi bir işlem
yapılmayacaktır.
Diğer
yandan işyeri bildirgesinde çalıştırmaya başlanılacak sigortalı sayısı
belirtildiği halde Kuruma sigortalı işe giriş bildirgelerinin verilmeyerek
sigortalı çalıştırılmaması halinde ise konuya ilişkin bir ihbar ve şikayet olmaması kaydıyla işverenin Kuruma yazılı olarak
müracaat etmesi şartıyla işyeri dosyası işlemden kaldırılacaktır.
1.1- Tescil edilecek işyerlerinde işyeri bildirgesinin gönderilmesinden sonra
işverenler veya yetki verilen kişilerce yapılacak işlemler ile işyeri
bildirgesi ekinde verilecek belgeler
Bilindiği
üzere Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 29. maddesi “İşyeri bildirgesi
ile birlikte verilecek diğer belgeler” başlığını taşımakta olup söz konusu
madde kapsamında işyeri bildirgesi ile birlikte verilecek belgeler
düzenlenmiştir.
Bu doğrultuda
işyeri bildirgelerinin gönderilmesinin ardından, Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliğinin 29. maddesinde yer alan belgelerden verilmesi gerekenler 7 iş
günü içerisinde işyeri bildirgesinin gönderildiği Kurum ünitesine posta yoluyla
gönderilecek veya elden ibraz edilecektir. İşyeri bildirgesinin Kuruma
gönderilmesinin ardından Kuruma verilecek belgeler arasında Kuruma gönderilmiş
olan işyeri bildirgesinin çıktısı yer almayacak olup işyeri bildirgesinin
çıktısı istenilmeyecektir.
7 iş
günlük sürenin hesaplanmasında işyeri bildirgesinin gönderildiği gün hesaba
katılmayacak olup sürenin hesaplanmasına takip eden günden itibaren
başlanacaktır.
Örnek
1: (A) gerçek kişi işvereni tarafından 4.10.2018
tarihinde sigortalı çalıştırılmaya başlanılacak işyerine ilişkin işyeri
bildirgesi 3.10.2018 tarihinde Kuruma gönderilmiştir. İşyeri bildirgesinin
gönderilmesinin ardından Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 29. maddesinde
sayılan belgelerden verilmesi gereken belgelerin bulunması halinde en geç
işyeri bildirgesinin Kuruma gönderildiği 3.10.2018 tarihini takip eden 7 iş
günü içinde (en geç 12.10.2018 tarihine kadar) ilgili sosyal güvenlik merkezine
ibraz edilecektir.
Kurumlarca elektronik ortamda Kurumumuza
çeşitli bilgiler aktarılmakta ve bu
bilgiler Kurum ünitelerimizce elektronik ortamda görüntülenebilmekte, yine
Kurumumuza özel olarak aktarılmayan bilgiler de (tüzel kişilerin; hükmi
şahsiyetin tescil edildiği Ticaret Sicil Gazetesi gibi) ilgili Kurum
uygulamalarından sorgulanabilmektedir. Bu doğrultuda Kurum ünitelerimizce
elektronik ortamda ulaşılabilecek belge ve bilgiler için belge/bilgi talep
edilemeyecektir.
Öte
yandan ek belgeler ilgili üniteye bizzat başvurarak verilebileceği gibi
taahhütlü, iadeli taahhütlü, acele posta servisi, PTT Alo Post veya PTT Kargo
ile gönderilebilecektir.
Adi posta veya Kuruma
doğrudan yapılan başvuru ve
bildirimlerde, başvuru veya bildirimin Kurumun gelen evrak kayıtlarına intikal
tarihi; taahhütlü, iadeli taahhütlü, acele posta servisi, PTT Alo Post veya PTT
Kargo ile yapılan başvuru ve bildirimlerde ise başvuru veya bildirimin postaya
veya kargoya verildiği tarih; başvuru veya bildirim tarihi olarak kabul
edilecektir.
1.2-İşyeri bildirgesinin gönderilmesinden sonra ünite tarafından
yapılacak işlemler
İşyeri
bildirgesinin gönderilmesinden sonra ünite tarafından tescil işlemi yapılacak
olup Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 29. maddesinde sayılan ve Kuruma
verilmesi gereken belgelere istinaden yapılacak işyeri tescillerinde ise söz
konusu maddede sayılan ve işyeri tesciline esas belge ve/veya belgelerin
Üniteye ibrazından sonra tescil işlemi yapılacaktır.
Kuruma gönderilen
işyeri bildirgelerinde belgenin gönderildiği tarih ve referans numarası yer
aldığından bahse konu bildirgelere ilgili sosyal güvenlik merkezince ayrıca
tarih ve sayı verilmeyecektir.
Bildirgenin gönderildiği tarih Kuruma verildiği tarih kabul edilecektir.
İşyerinin tescil tarihi ise(kanun kapsamına alınış tarihi) sigortalı
çalıştırılmaya başlanılan tarih olacaktır. Sigortalı çalıştırılmaya başlanılan
tarih işyeri bildirgesinin verildiği tarihten önceki bir tarih ise işyeri
bildirgesi süresinde verilmemiş kabul edilecektir.
2-
İşyerinin resen tescili
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin “Tespit veya resmî belgelere
istinaden tescil” başlıklı 32. maddesinde;
“
İşveren tarafından işyeri bildirgesinin verilmemiş olması hâlinde, işyeri;
a)
Kurumun
denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen
yapılan denetimler sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlere,
b)
Kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları soruşturma,
denetim ve incelemeler neticesinde veya Kanunun 8. maddesinin yedinci fıkrasına
göre kamu idareleri ile 5510 sayılı Kanunun 100. maddesine göre 5411 sayılı
Kanun kapsamındaki kuruluşlar, döner sermayeli kuruluşlar, diğer gerçek ve
tüzel kişilerden, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve kuruluşlardan,
Kanunun 90. maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarına göre Kuruma yapılacak
bildirimlerden veya ruhsat vermeye yetkili mercilerden alınan ve sadece beyan
esasına dayanmayan bilgilere,
c) Mahkeme kararlarına,
istinaden re’sen tescil edilir.”
Düzenlemesi yer almaktadır.
Söz
konusu düzenleme doğrultusunda sigortalı niteliğinde kişileri çalıştıran
işverence, işyerinin 5510 sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen süreler
içerisinde bildirilmemesi ve tescil işlemi yapılmaması halinde, Sosyal Sigorta
İşlemleri Yönetmeliğinin 32. maddesinde belirtildiği şekilde resen tescil
işlemi yapılacaktır.
2.1-Resen yapılan işyeri tescillerinde diğer hükümler
İşyeri tescil ekranında resen tescil kısmında daha önceden
işverene ait T.C. Kimlik No/ Vergi Kimlik No girilmesi zorunlu değilken,
Kurumumuza verilmesi gereken “Aylık Prim ve Hizmet Belgesi" ile vergi
kanunlarına göre vergi dairesine verilmesi gereken “Muhtasar Beyannamesi” nin
birleştirilmesi kapsamında resen işyeri tescil işlemlerinde de, işverene ait
T.C. Kimlik Numarasının/ Vergi Kimlik Numarasının girilmesi zorunlu hale
getirilmiştir.
İşyeri
işverenine ait T.C. Kimlik Numarasının/ Vergi Kimlik Numarasının, bildirimi
yapan Kurum ve Kuruluşlarca eksik bildirilmesi veya hiç bildirilmemesi
nedeniyle resen tescil işleminin gerçekleştirilememesi halinde;
Kamu idarelerinin
denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya Kanunun 8.
maddesinin yedinci fıkrasına göre kamu idareleri ile Kanunun 100. maddesine
göre 5411 sayılı Kanun kapsamındaki kuruluşlar, döner sermayeli kuru1uş1ar,
diğer gerçek ve tüzel kişi1erden, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum ve
kuru1uş1ardan, Kanunun 90. maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarına göre
Kuruma yapılacak bildirimlerden veya ruhsat vermeye yetkili mercilerden alınan
ve sadece beyan esasına dayanmayan bilgiler ve Mahkeme kararlarına, istinaden
tescil edilmesi gereken işyerleri için işverenlere ait eksik olan T.C. Kimlik
No/Vergi
Kimlik No bilgileri öncelikle ve ivedilikle bildirimi
yapan Kurum ve Kuruluşlardan
temin edilecek, sonuç alınamaması halinde ise ilgisine göre ilgili Kurum ve
Kuru1uşlardan
(Vergi Daireleri, Nüfus Müdürlükleri vs.) temin edilerek tescil işlemi
yapılacaktır.
3- Kendiliğinden verilen işyeri bildirgesi veya resen işyeri tescili
halinde ünitece yapılacak diğer işlemler
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 28. maddesi uyarınca sigortalı
çalıştırmaya başlandığı işyeri bildirgesi verilmek suretiyle anlaşılan veya
Kurumca tespit olunan Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
gereğince sigortalı çalıştırılan işyerine; Kurumca ‘Mahiyet kodu’, ‘İşkolu
kodu’, ‘Ünite kodu’, ‘Sıra numarası’, ‘İl kodu’, ‘İlçe kodu’ ve ‘Kontrol
numarası’nı ihtiva eden bir işyeri sicil numarası verilecek ve bu numara
işverene tebliğ edilecektir.
Mahiyet kodu; yapılan işin özel veya kamu sektörüne ait daimi veya geçici
olduğunu belirtmeye yönelik olup tek hane rakamdan ibarettir. Özel sektöre ait devamlı işyerlerine, ‘2’ ve özel sektöre ait
geçici işyerlerine ‘4’ mahiyet kodu verilir.10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı
Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununun 3. maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinde belirtilen kamu idareleri ve kamu iktisadi teşebbüsleri ile bunların
bağlı idare, ortaklık, müessese ve işletmeleri ve yukarıda belirtilenlerin
ödenmiş sermayesinin % 50’sinden fazlasına sahip oldukları ortaklık ve
işletmeler, özel kanunlarına göre personel çalıştıran diğer kamu kurumlarına
ait devamlı işyerlerine ‘1’, geçici işyerlerine ‘3‘ mahiyet kodu verilir.
İşkolu
kodu; yapılan işin İş Sağlığı Ve Güvenliğine İlişkin İşyeri Tehlike Sınıfları
Tebliğine göre hangi iş koluna girdiğini belirtmeye yönelik olup dört hane
rakamdan,
Ünite
kodu; işyerinin işlem gördüğü üniteyi belirtmeye yönelik olup iki hane
rakamdan,
Sıra
numarası; her işyerine ilgili ünite tarafından iller itibarıyla ve sıra takip
etmek suretiyle verilen bir numara olup yedi hane rakamdan,
İl
kodu; işyerinin hangi ilde olduğunu belirtmeye yönelik olup il trafik kod
numarasından
İlçe
kodu; işyerinin hangi ilçede olduğunu belirtmeye yönelik olup iki hane rakamdan
Kontrol numarası; işyeri sicil numarasının doğru kullanılmasını sağlamaya
yönelik olup iki hane rakamdan,
ibaret olacaktır.
3.1.- İş kolu kodunun belirlenmesi ve iş kolu kodunda değişiklik
işlemleri
Bilindiği
üzere 10.1.2013 tarihli ve 6385 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 9. maddesi ile
5510 sayılı Kanunun 81. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendi; “Kısa vadeli
sigorta kolları prim oranı, sigortalının prime esas kazancının % 2’sidir. Bu
primin tamamını işveren öder. Bu oranı % 1,5 oranına düşürmeye ya da % 2,5
oranına artırmaya Bakanlar Kurulu yetkilidir.” şeklinde değiştirilmiş, 10.
maddesi ile de 83 ve 84. maddeleri yürürlükten kaldırılmıştır.
Diğer
yandan 5510 sayılı Kanunun Ek-1. maddesinde;
“İşverenler
tarafından 8., 9. ve 11. maddelere göre Kuruma yapılan
sigortalı ve işyerlerine ilişkin bildirimler; 5953 sayılı Basın Mesleğinde
Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanunun 3.
maddesi, 2821 sayılı Sendikalar Kanununun 62. maddesi, 4447 sayılı İşsizlik
Sigortası Kanununun 48. maddesi ve 4857 sayılı İş Kanununun 3. maddesi
hükümleri uyarınca Bakanlık ile ilgili bölge müdürlüklerine ve Türkiye İş
Kurumuna yapılması gereken bildirimlerin yerine geçer.”
Hükmü
yer almaktadır.
Öte
yandan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamındaki iş güvenliği
hizmetleri ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu kapsamında
sendika üye sayılarının belirlenmesi işlemleri 6’lı iş kolu kodu baz alınarak yapılmakta olup söz konusu bilgiler tarafımızca
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının ilgili birimlerince
kullanılmaktadır. Bu doğrultuda işyeri bildirgesinin e-sigorta kanalıyla
gönderilmesi veya tespit tutanağına istinaden ünite tarafından resen
düzenlenmesi aşamasında işyeri sicil numarasının oluşturulmasında ve
verilmesinde iş kolu kodunun doğru olarak verilmesi önem arz etmektedir.
Bu kapsamda üniteler tarafından ilk tescil aşamasında yeni tescil edilen
işyerlerinde ve sonrasında işverenler tarafından yapılan iş kolu kodu
değişiklik taleplerinde aşağıda belirtildiği şekilde işlem yapılacaktır.
3.1.1.- Yeni kısa vadeli sigorta kolları prim oranının yürürlük tarihi
5510 sayılı
Kanunun 81. maddesinin birinci fıkrasının 6385 sayılı Kanunun 9. maddesi ile
değişik (c) bendi 1.9.2013 tarihi itibariyle yürürlüğe girdiğinden, KVSK (kısa
vadeli sigorta kolları) prim oranının sigortalının prime esas kazancının % 2’si
olduğuna dair hüküm;
-Ayın
1’i ila 30’u arasındaki çalışmaları karşılığında ücret alan sigortalılar
bakımından 1.9.2013-30.9.2013 ayından;
-Ayın
15’i ila takip eden ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığında ücret alan
sigortalılar bakımından 15.9.2013-14.10.2013 döneminden,
itibaren uygulamaya konulmuştur.
Dolayısıyla, gerek 2013/Eylül ayından önce tescil edilmiş gerekse
2013/Eylül ayı ve sonrasında tescil edilen işyerleri için 2013/Eylül ayına
ilişkin aylık prim ve hizmet belgelerinden başlanılarak kısa vadeli sigorta
kolları prim oranı % 2 esas alınarak (Kanunun 81. maddesinin birinci fıkrasının
(d) bendinde belirtilen sigortalılar hariç) tahakkuk ve tahsil olunacaktır.
2013/Eylül
ayı öncesine ilişkin geriye yönelik düzenlenecek aylık prim ve hizmet
belgelerinde ise (toplu iş sözleşmelerine istinaden düzenlenen belgeler de dahil) bu belgelerin ilişkin olduğu aylarda/dönemlerde
geçerli olan kısa vadeli sigorta kolları prim oranları esas alınacaktır.
3.1.2.- Yeni tescil edilecek işyerlerinde iş kolu kodunun belirlenmesi
İşyeri
tescil işlemleri sırasında işkolu kodlarının hatalı verilmesinin, dolayısıyla
işverenlerce sonradan düzeltilmesine yönelik başvuruda bulunulmasına neden
olunmamasını teminen yeni tescil edilecek işyerleri için gönderilen işyeri
bildirgelerindeki işkolu kodlarının ve işin mahiyetinin uyumlu olup olmadıkları
tescili istenilen işyerinin vergi mükellefiyeti olup olmamasına göre ünite
tarafından kontrol edilecektir;
İşyeri
işvereninin vergi mükellefiyetinin bulunması durumunda;
a. “www.gib.gov.tr/İnternet Vergi Dairesi/ Sık
Kullanılanlar/e-Vergi Levhası Sorgulama” adresinden “e-vergi levhası” görüntülenerek
işyeri bildirgesinde belirtilen işyeri adresi ile e-vergi levhasında yer alan
işyeri adresinin aynı olması durumunda e-vergi levhasında yer alan iş kolu
kodu,
b. “www.gib.gov.tr/İnternet Vergi Dairesi/ Sık
Kullanılanlar/e-Vergi Levhası” adresinden “e-vergi levhası” görüntülenerek
işyeri bildirgesinde belirtilen işyeri adresinin, e-vergi levhasında yer alan
işyeri adresinden farklı olması durumunda işyeri bildirgesi verilen işyerinin
bağlı olduğu vergi dairesinden işkolu kodunu gösteren resmi yazının ibraz
edilmesi istenilerek, bu belgede belirtilen işkolu kodu, tescil işleminde esas
alınacaktır.
İlgili
vergi dairesinden alınan yazıda belirtilen işkolu kodunun veya “e-vergi
levhası” ekranından yapılan sorgulama sonucunda ekrana gelen iş kolu kodunun,
işyeri bildirgesi verilen işyerinin iş kolu kodundan farklı olduğunun
anlaşılması halinde ilgili vergi dairesince işkolu kodu değiştirilmediği sürece
vergi dairesinin kayıtları esas alınacaktır.
İşyeri
işvereninin vergi mükellefiyetinin bulunmaması durumunda (“e-vergi levhası”
ekranında kaydı bulunmayan işverenlerce); İşyeri bildirgesi verilen işyerinin
iş kolu kodu ve yapılan işin uyumlu olup olmadığı ünite tarafından
değerlendirilecek ve herhangi bir ihbar, şüphe ve şikayet
olmaması halinde işyeri bildirgesinde belirtilen iş kolu kodu esas alınacak
ihbar, şüphe ve şikayet olması halinde ise iş kolu kodunun belirlenmesi
amacıyla işkolu kodunun tespiti amacıyla durum denetim ve kontrolle görevli
memurlara intikal ettirilecektir.
3.1.3.- İşkolu koduna yapılan itirazlar üzerine yapılacak
değerlendirmeler
İşyeri
tescil işlemlerinin bitirilmesinden, dolayısıyla işverenler tarafından iş kolu
koduna sonradan itirazda bulunulması halinde, işverenin talebi üzerine
yapılacak işkolu kodu değişikliklerinde,
İşyeri
işvereninin vergi mükellefiyetinin bulunması durumunda;
a. “www.gib.gov.tr/İnternet Vergi Dairesi/ Sık
Kullanılanlar/e-Vergi Levhası Sorgulama” adresinden “e-vergi levhası”
görüntülenerek talepte bulunulan işyeri adresi ile e-vergi levhasında yer alan
işyeri adresinin aynı olması durumunda e-vergi levhasında yer alan iş kolu kodu
esas alınarak,
b. “www.gib.gov.tr/İnternet Vergi Dairesi/ Sık
Kullanılanlar/e-Vergi Levhası” adresinden “e-vergi levhası” görüntülenerek
talepte bulunulan işyeri adresinin, e-vergi levhasında yer alan işyeri
adresinden farklı olması durumunda talepte bulunulan işyerinin bağlı olduğu
vergi dairesinden işkolu kodunu gösteren resmi yazının ibraz edilmesi istenilerek,
bu belgede belirtilen işkolu kodu esas alınarak,
İşkolu
Kodu İtiraz Komisyonunca karar alınmak suretiyle işyeri tescil ve e-sigorta
servisince gerekli işlemler yapılacaktır.
İlgili
vergi dairesinden alınan yazıda belirtilen işkolu kodunun veya “e-vergi
levhası” ekranından yapılan sorgulama sonucunda ekrana gelen iş kolu kodunun,
işverenin talep ettiği iş kolu kodundan farklı olduğunun anlaşılması halinde
ilgili vergi dairesince işkolu kodu değiştirilmediği sürece vergi dairesinin
kayıtları esas alınacaktır.
İşyeri işvereninin vergi mükellefiyetinin bulunmaması
durumunda (“e-vergi levhası” ekranında kaydı bulunmayan işverenlerce) talep
edilecek işkolu kodu değişikliklerinde işyeri dosyasında yer alan işyeri
bildirgesi, denetim raporu, tutanak, resmi yazı, varsa işyeri açma ve çalışma
ruhsatı v.b. belgelere bakılarak, İşkolu Kodu İtiraz Komisyonunca işkolu kodu
belirlenecek ve alınan karar doğrultusunda işyeri tescil ve e-sigorta
servisince gerekli işlemler yapılacaktır. İşkolu kodunun Komisyonca belirlenememesi halinde ise işkolu
kodunun tespiti amacıyla durum denetim ve kontrolle görevli memurlara intikal
ettirilecektir.
3.1.4.- İşkolu kodu değişikliğinin 2013/Eylül ayı öncesine hüküm
ihtiva etmesi halinde yapılacak işlemler
Bilindiği
üzere 5510 sayılı Kanunun mülga 83. maddesinde;
“Kısa
vadeli sigorta kolları primi, yapılan işin iş kazası ve meslek hastalığı
bakımından gösterdiği tehlikenin ağırlığına göre tespit edilir. İş kolları
tehlikenin ağırlığına göre sınıflara, bu sınıflar da özel iş şartlarına ve
tehlikeyi önlemek için alınmış olan tedbirlere göre derecelere ayrılır. Hangi
iş kollarının hangi tehlike sınıfına girdiği, tehlike sınıf ve derecesine ait
prim oranlarının ve tehlike derecelerinin belirlenmesinde uygulanacak esaslar,
ilgili bakanlıkların görüşleri de alınarak Bakanlığın teklifi üzerine Bakanlar
Kurulu kararıyla yürürlüğe konulacak bir tarife ile tespit edilir. Prim
tarifesi gerekli görülürse aynı usûlle değiştirilebilir.
Yapılan
işin birinci fıkrada belirtilen tarifeye göre hangi tehlike sınıf ve derecesine
girdiği ve ödenecek kısa vadeli sigorta kolları primi oranı Kurumca
belirlenerek işverene ve 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre
sigortalı sayılanlara tebliğ edilir. İş kazasını ve meslek hastalığını
önleyecek tedbirler hakkındaki mevzuat hükümlerine uygun bulunmadığı tespit
edilen işler, Kurumca daha yüksek primli derecelere konulabilir.
Kurum, işyerinin
tespit edilmiş bulunan tehlike sınıf ve derecesini yaptıracağı incelemelere
dayanarak kendiliğinden veya işverenin ya da 4. maddenin birinci fıkrasının (b)
bendine göre sigortalı sayılanların isteği üzerine değiştirebilir. Kurumca
yapılacak değişikliklere ilişkin kararın takvim yılından en az bir ay önce
işverene, işveren tarafından değişiklik isteğinin de takvim yılından en az iki
ay önce Kuruma bildirilmesi şarttır.
Böylece
karara bağlanacak değişiklikler, karar veya istekten sonraki takvim yılı
başında yürürlüğe girer.
İşverenler
ile 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlar,
tehlike sınıf ve derecesi ile prim oranı hakkında Kurumca yapılacak yazılı
bildirimi aldıktan sonra bir ay içinde Kuruma itiraz edebilir. Kurum, bu
itirazı inceleyerek en geç üç ay içinde karara bağlayarak sonucunu itiraz edene
bildirir. İlgililer, Kurumun kararı üzerine, kararın tebliğ tarihinden itibaren
bir ay içinde yetkili mahkemeye başvurabilir. Kuruma itiraz edilmesi veya
mahkemeye başvurulması, primlerin takip ve tahsilini durdurmaz.
İşverenin veya 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine
göre sigortalı sayılanların itirazı; işyerinin tehlike sınıfı ve derecesi ile
kısa vadeli sigorta kolları prim oranının tebliğine ilişkin yazının işverence
veya 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanlar
tarafından tebellüğünden itibaren bir ay içinde yapılmış ise, değiştirilen iş
kolu kodu ve tehlike sınıfı ile tehlike derecesinin hatalı uygulandığı
tarihten, bir aylık süre dışında yapılmış ise, itirazın Kurum kayıtlarına
intikali tarihini izleyen yılbaşından, üçüncü fıkrada belirtilen sürelerin
aşılması durumunda ise, Kurumca yapılacak değişikliğe ilişkin kararın tebliğini
izleyen takvim yılı başından geçerli olarak uygulanır.
Bu değişiklik nedeniyle tehlike sınıf ve derecesinin yükselmesi
halinde, kararın işverene veya 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre
sigortalı sayılanlara tebliğ edildiği tarih ile yürürlük tarihi arasındaki
süreye ilişkin kısa vadeli sigorta kollarına ait prim farkının tebliği tarihini
takip eden bir ay içerisinde Kuruma ödenmesi halinde, fark prim için gecikme
cezası ve gecikme zammı alınmaz. Aksi
takdirde, fark primi 89. madde uyarınca gecikme cezası ve gecikme zammı ile
birlikte tahsil olunur. Tehlike sınıf ve derecesinin düşmesi halinde ise, kısa
vadeli sigorta kolları sigortası prim farkı, işverenin varsa borçlarına mahsup
edilir, yoksa iade edilir. Bir ay içinde iade edilmesi halinde faiz ödenmez.”
Hükmü
yer almaktadır.
Bu doğrultuda
Kurumca yapılacak değişiklik veya işverenlerce yapılan itirazlar ile işin
mahiyetinde sonradan meydana gelen değişiklikler üzerine yapılacak işlemlerin
2013/Eylül ayından önceki sürelere ilişkin olması halinde 5510 sayılı Kanunun
mülga 83 ve 84. maddelerine ve yapılacak değişiklik sonrasında KVSK prim
oranının yükselmesine, düşmesine veya değişmemesine bakılarak işlem
yapılacaktır.
Bu doğrultuda;
a- Tehlike sınıfı ile prim oranının değişmemesi halinde;
İşkolu kodunda değişiklik talebinde bulunan işyerleri ile
ilgili olarak, işveren servisince yapılan incelemelerde işkolu kodunun hatalı
verilmiş olduğunun tespitinin ardından, hatalı işkolu koduna ilişkin tehlike
sınıf ve prim oranı ile doğru işkolu koduna ilişkin tehlike sınıf ve prim
oranının aynı olduğunun anlaşılması durumunda, bu nitelikteki işyerlerinin,
işkolu kodunun değiştirilmesi amacıyla konu işyeri tescil servisine
bildirilecektir.
İşkolu
kodu değiştirilmesi gereken işyerlerinin eski işkolu kodu ile yeni işkolu
koduna ait tehlike sınıfının aynı olup olmadığı işyeri tescil servis
şefi/yetkilisi tarafından kontrol edildikten sonra, işyeri tescil servisinde
çalışan personel tarafından sistem üzerinde gerekli düzeltme işlemleri aynı gün
içerisinde yapılacaktır.
b- Tehlike sınıfı ile prim oranının yükselmesi halinde;
İşkolu kodunda değişiklik talebinde bulunan işyerleri ile
ilgili olarak, işveren servisince yapılan incelemelerde işkolu kodu hatalı
verilmiş olduğu tespit edilen işyerlerinin, işkolu kodlarının, tehlike sınıfı
ve prim oranı daha yüksek olan bir işkolu kodu ile değiştirilmesine karar
verilmesi durumunda, değişiklikler 5510 sayılı Kanunun mülga 83. maddesinde
belirtilen esaslar çerçevesinde yapılacak ve 7201 sayılı Kanuna göre
işverenlere tebliğ edilecektir.
c- Tehlike sınıfı ile prim oranının düşmesi halinde;
İşkolu kodunda değişiklik talebinde bulunan işyerleri ile
ilgili olarak Sigorta Primleri Servisince yapılan incelemede, işkolu kodunun
hatalı verilmiş olduğu tespit edilen işyerlerinin, işkolu kodlarının, tehlike
sınıfı ve prim oranı daha düşük olan bir işkolu kodu ile değiştirilmesi yönünde
değerlendirmede bulunmaları halinde, söz konusu değişikliğin yapılmasının uygun
olup olmayacağının tespiti için durum incelenmek üzere Kurumun denetim ve
kontrolle görevli memurlarına aktarılacaktır.
Bu bakımdan, sigorta primleri servisince, işyeri dosyasındaki
belgelere göre, işyerinin tehlike sınıfının daha düşük bir tehlike sınıfındaki
işkolu kodu ile değiştirilmesi yönünde değerlendirmede bulunmaları halinde, durum
mevcut işkolu kodu ve prim oranı ile değiştirilmesi uygun görülen işkolu kodu
ve prim oranı da belirtilerek gerekli belgelerle birlikte (işyeri bildirgesi
veya işyeri açma ve çalışma ruhsatı, rapor, resmi yazı v.s. belgeler) Kurumun
denetim ve kontrolle görevli memurlarına intikal ettirilecektir.
Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca işyerinde yapılan incelemeler sonucunda
düzenlenecek raporlarda, işyerinin işkolu kodunun değiştirilip
değiştirilmeyeceği, değiştirilecek ise hangi işkolu kodunda ve hangi tarih
itibariyle tasnif edilmesi gerektiği hususlarına
yer verilecektir.
Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca düzenlenen raporlara istinaden, işkolu
kodunun değiştirilmesine karar verilmesi halinde, değişiklik 7201 sayılı Kanuna
göre işverenlere tebliğ edilecektir.
3.1.5.- İşkolu kodu değişikliğinin 2013/Eylül ayı ve sonrasına hüküm
ihtiva etmesi halinde yapılacak işlemler
İşkolu
koduna yapılan itirazlar üzerine değişikliğin 2013/Eylül ayı ve sonrasına hüküm
ihtiva etmesi halinde yeni işkolu kodunda,
-
Değişiklik talebi 2013/Eylül ayından önce yapılmış ise
değişiklik 1.9.2013 ya da 15.9.2013 tarihi itibariyle,
-
Değişiklik talebi 2013/Eylül ayı ve sonrasında yapılmış ise
değişiklik, talepte bulunulan tarih itibariyle,
gerçekleştirilecektir.
Örnek 1: 23.6.2009
tarihinde 5510 sayılı Kanun kapsamına alınmış (C) Limited Şirketine “1073-
Makarna, şehriye, kuskus ve benzeri unlu mamullerin imalatı” işkolu kodunun
verildiği, ancak işyeri tescil işlemleri sırasında işkolu kodunun hatalı
verildiği gerekçesi ile anılan işveren tarafından 20.3.2013 tarihinde işkolu
kodunun “1072- Peksimet ve bisküvi imalatı; dayanıklı pastane ürünleri ve
dayanıklı kek imalatı” olarak değiştirilmesi için talepte bulunulduğu ve talep
edilen işkolu kodunun da İşkolu Kodu İtiraz Komisyonunca uygun görüldüğü
varsayıldığında değişiklik 1.9.2013 tarihi itibariyle gerçekleştirilecektir.
Örnek 2: 17.5.2010
tarihinde 5510 sayılı Kanun kapsamına alınmış (D) Limited Şirketine “2052-
Tutkal imalatı” işkolu kodunun verildiği, anılan işveren tarafından 11.10.2017
tarihinde işkolu kodunun “2053- Uçucu yağların imalatı” olarak değiştirilmesi
için talepte bulunulduğu ve talep edilen işkolu kodunun da İşkolu Kodu İtiraz
Komisyonunca uygun görüldüğü varsayıldığında değişiklik 11.10.2017 tarihi
itibariyle gerçekleştirilecektir.
3.1.6- 2013/Eylül
ayı öncesine ilişkin geriye doğru tescil edilecek işyerleri
Mahkeme kararı, Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarının
tespiti, diğer kamu kurum ve kuruluşlarının denetim elemanlarının raporları,
bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulan kurum
ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden veya işverenler tarafından
kendiliğinden verilen işyeri bildirgesine istinaden 2013/Eylül ayı öncesine
ilişkin tescil edilecek işyerleri için mülga prim tarifelerinin yürürlükte
olduğu dönemler ve hükümler dikkate alınarak işlem yapılacaktır.
3.1.7- İş
kolu kodu belirlenmesi ve değişiklik işlemlerinde diğer hususlar
3.1.7.1- Bilindiği
üzere alt işverenler yükümlülüklerini asıl işverene ait işyeri sicil numarasına ilave olarak verilecek üç haneli alt işveren numarası
ile asıl işverenin işyeri dosyası üzerinden yerine getirmektedirler. Diğer
yandan Kanun uygulaması kapsamında asıl işverenler ve alt işverenler her zaman
aynı iş kolu kodunda değerlendirilmekle birlikte, 6331 ve 6356 sayılı Kanun
uygulamaları bakımından kullanılmak üzere alt işverenlerin faaliyet konularına
uygun olarak seçtikleri altılı NACE kodu bilgisi ayrıca tutulacaktır.
Bu bakımdan
6331 ve 6356 sayılı Kanun uygulamaları bakımından alt işverenlerinin tehlike
sınıflarının tespitinde alt işverenlerce altılı NACE kodu girilmesi sırasında
asıl işverene ait faaliyet konusu işe ilişkin iş kolu bilgileri değil, kendi
yapmış oldukları faaliyet konusu işe ilişkin iş kolu bilgileri girilecektir.
Alt işveren işlemlerini asıl işverene ait işyeri dosyasından yerine
getirdiğinden alt işverenin iş kolu kodunun asıl işverenden farklı olması
halinde asıl işverenin iş kolu kodu bilgilerinde herhangi bir değişiklik
yapılmayacağından alt işverenin kendi yapmış olduğu işe ilişkin iş kolu kodu
bilgileri sisteme girilecektir.
Örnek 3: “Madencilik
işkolunda” faaliyet gösteren (A) Ltd.Şti. tarafından işletilen maden işyerinde
hizmet alımı yoluyla değişik işkolu kollarında faaliyet gösteren alt işverenlerin
işe alındığı varsayıldığında söz konusu alt işverenler için asıl işverene ait
faaliyet konusu işe ilişkin iş kolu bilgileri değil, kendi yapmış oldukları
faaliyet konusu işe ilişkin iş kolu bilgileri girilecektir.
3.1.7.2-
İşkolu koduna
ilişkin itirazların denetime intikal etmesi durumunda denetim gerekçeleri
işyerinde yerel denetim yapılarak sonuçlandırılacaktır. Ancak, sadece yerel
denetim yapılarak konuyla ilgili kanaat oluşturulamaması durumunda işyeri kayıt
ve belgeleri de incelenecektir.
3.1.7.3-
Dereceleme işlemleri 5510 sayılı Kanunun 83. maddesine istinaden
yayımlanan Kısa Vadeli Sigorta Kolları Prim Tarifesinin 11. maddesine istinaden
yürütülmekte olup, anılan maddenin yürürlükten kaldırılmış olması ve kısa
vadeli sigorta kolu prim oranının % 2’ye sabitlenmesi nedeniyle kısa vadeli
sigorta kolları priminin binde 2 oranında artırılması veya eksiltilmesi söz
konusu olamayacağından 2013 ve müteakip yıllarda dereceleme işlemleri
yapılmayacaktır.
3.1.7.4-
İşyeri tescil
işlemlerinin ardından altılı işkolu kodu sisteme girilmeden işlemler
sonuçlandırılmayacaktır. Yine işyeri tescil işlemleri sırasında birden fazla
faaliyet yürütülen işyerlerine ilişkin olarak bu bölümün 3.1.2 numaralı Yeni
tescil edilecek işyerlerinde iş kolu kodunun belirlenmesi başlığında yapılan
açıklamalar doğrultusunda yalnızca bir tane işkolu kodu verilecektir.
3.1.7.5-
Ayrıca Web tabanlı işyeri tescil
programından e-Sigorta kanalıyla işkolu kodu değişiklik talebinde bulunan
işverenlerin listesi alınarak gerek kağıt ortamında
gerekse e-Sigorta kanalıyla yapılan işkolu kodu değişiklik talepleri ivedilikle
sonuçlandırılacaktır.
3.1.7.6-Ayrıca aynı dörtlü işkolu kodunun altındaki altılı işkolu
kodlarının farklı tehlike sınıflarına girmesi (Örneğin 0311.01’in
tehlikeli, 0311.02’nin çok tehlikeli sınıfta yer alması) mümkün olduğundan,
dörtlü işkolu kodu aynı olsa dahi altılı işkolu kodunun değiştirilmesine
ilişkin talepler de bu bölümün 3.1.2, 3.1.3, 3.1.4 numaralı başlıklarında
belirtildiği şekilde işlem yapılacaktır.
3.1.7.7-İşkolu kodu değişikliklerinin ardından yeni altılı işkolu
kodu örneği bu genelge eki Ek-1 ve Ek-2’de yer alan matbu formlar kullanılmak
suretiyle, posta yoluyla 7201 sayılı Kanuna göre işverenlere tebliğ
edilecektir.
3.2- İşyeri dosyasının açılması ve alt işverenlerin tescili
Kanun kapsamına alınacak nitelikteki her iş veya işyerine yukarda
belirtilen esaslara göre bir işyeri sicil numarasının verilmesinden sonra, bu
numara işyeri bildirgesinin özel hanesine veya tespit tutanağı bahis konusu
ise, bu tutanağın başına yazılacak ve bir işyeri dosyası açılıp, bu dosyaya
işyeri bildirgesi veya tutanak konacaktır. Tescili yapılan işyerinin işyeri
dosyasının kapağına işyeri sicil numarası, işyeri adresi, işyeri unvanı,
işverenin işe başlama tarihi vb. yazılacaktır. Bu belgelerdeki bilgiler dosya
kapağının üzerindeki ilgili hanelere okunaklı ve itinalı bir şekilde
yazılacaktır.
Mahiyet ve işkolu kodlarında, tehlike sınıf ve derecesinde, işverenin ve
işyerinin isim, ünvan ve adres değişikliklerinde bu bilgiler dosya
kapaklarındaki hanelerine muntazaman ve vaktinde işlenecektir.
Asıl
işverenlerden iş alan alt işverenler için asıl işverene ait işyeri sicil
numarasına ilave olarak verilecek üç haneli alt işveren numarası verilerek, alt
işverenlerce çalıştırılan sigortalılara ilişkin bildirimlerin bu işyeri sicil
numarası üzerinden yapılması sağlanacak olup, alt işverenler için ayrıca işyeri
dosyası açılmayacaktır.
Diğer yandan uygulamada asıl işverenlerce alt işverenlerin
sözleşmelerinin sona erdiği hususunun ilgili sosyal güvenlik merkezine yazılı
olarak bildirildiği durumlarda; alt işverenin işini bitirdiği tarihin işyeri
tescil kütüklerine kaydedilmesi gerekirken e-Sigorta şifresinin askıya
alındığı, dolayısıyla e-sigorta şifresi askıya alınan işverenin sigortalı işten
ayrılış bildirgelerini de gönderemeyerek idari para cezasına maruz
bırakıldıkları gibi durumlarla karşılaşılabilmektedir.
Bu durumda web tabanlı işyeri tescil programlarında mevcut “Tescil Değ.
İşlemleri”, “Aracı İşlemleri” seçenekleri işaretlenmek suretiyle erişilen
ekranda yer alan “Aracı Bitirme Tar.” alanına, alt işverenin işinin sona erdiği
tarih yazılacak olup, e-Bildirge şifrelerinin askıya alınması işlemi kesinlikle
yapılmayacaktır.
Dolayısıyla,
alt işverenin işinin bitirildiği tarihin işyeri tescil kütüklerine kaydedilmesi
halinde, işin sona erdiği tarihten sonraki aylara ilişkin aylık prim ve hizmet
belgesi gönderilmesine e-Bildirge programlarınca izin verilmeyecek olmakla
birlikte, e-Sigorta kullanıcı kodu ve şifresi aktif olacağından alt
işverenlerin işten ayrılış bildirgelerini göndermeleri mümkün olacaktır.
Öte
yandan özellikle ihale konusu işler bakımından alt işverenin tescilinin
yapılmasını müteakip durumdan ihale makamına bilgi verilecek olup işverenden
ihale makamından temin edilecek ve asıl işverenin alt işveren çalıştırmasında
mahsur olup olmadığına ilişkin herhangi bir belge getirmesi veya ibrazı
istenmeyecektir.
4- İhale konusu veya özel sektör tarafından tekraren verilen
işlerde işyeri dosyası tescil edilmeksizin aynı dosyadan işlemlerin
yürütülmesinin usul ve esasları
Bilindiği
üzere Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrasının
ikinci cümlesinde;
“İşverenin
talebi üzerine aynı işverene, aynı iş kolunda olmak üzere işin bitiminden
itibaren bir ay içerisinde tekraren verilen veya ihale edilen güvenlik,
temizlik, taşıma ve benzeri nitelikteki hizmet alımı işlerinde yeni bir işyeri
bildirgesi verilmeksizin söz konusu işlerin yürütüldüğü işyeri dosyası
üzerinden işlemler yürütülebilir. Bu fıkranın uygulanmasına ilişkin usul ve
esaslar Kurumca belirlenir.”
Hükmü
yer almaktadır.
Yapılan
düzenlemeyle önceki işin tekrarı niteliğinde olan sözleşme veya ihale konusu
yeni iş için, işyeri dosyası açılmaksızın iş ve işlemlerin mevcut işyeri
dosyasından yürütülebilmesi amaçlanmaktadır.
İlgili
hüküm kapsamında yeniden işyeri dosyası tescil ettirilmeksizin mevcut olan
işyeri dosyasından işlemlerin yürütülebilmesi için;
a)
Aralarında yapılan sözleşme ile verilen veya 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunları dahil
olmak üzere ihale edilen güvenlik, temizlik, taşıma ve benzeri nitelikteki
hizmet alımı işinin yapıldığı bir işyeri dosyanın bulunması,
b) İşverenin yazılı talebinin olması,
c) İşin
aynı işverene verilmesi,
ç)
Mevcut dosyadan yapılan iş ile söz konusu dosyadan yapılmaya devam edecek işin
iş kolu kodunun aynı olması,
d) Yeni işin aynı işverene tekraren sözleşmeyle verilmiş veya ihale
edilmiş olması ve yeni işe eski işin bitim tarihinden itibaren en geç bir ay
içerisinde başlanacak olması,
e) Mevcut dosyadan
yapılmakta olan iş ile tekraren verilen
veya ihale edilen işin personel çalıştırılmasına dayalı adam/gün sayısı belli
hizmet işi niteliğinde bir iş olması,
şartlarının
bir arada gerçekleşmesi gerekmektedir.
4.1- Aralarında yapılan sözleşme ile verilen veya 2886 sayılı Devlet
İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunları dahil
olmak üzere ihale edilen güvenlik, temizlik, taşıma ve benzeri nitelikteki
hizmet alımı işinin yapıldığı bir işyeri dosyanın bulunması
İşveren
tarafından tekraren alınan veya ihale suretiyle yüklenilen iş için işyeri
dosyası tescil edilmeksizin işlerin yürütülmesine ancak bu konuda daha önce
açılmış geçici mahiyette bir işyeri dosyasının bulunması şartıyla izin
verilecektir.
4.2 - İşverenin yazılı talebinin olması
İşveren
tarafından tekraren alınan veya ihale suretiyle yüklenilen iş için işyeri
dosyası tescil edilmeksizin daha önce açılmış mevcut işyeri dosyası üzerinden
işlemlerin yürütülmesinde işverenin konuya ilişkin yazılı talebinin olması
şartı aranacaktır.
Bu doğrultuda
işverenlerin veya yetki verilen kişilerin konuya ilişkin olarak taleplerini
içeren ve bu Genelge eki Ek-3'te yer alan başvuru formu ile birlikte yeni işin
sözleşme tarihiyle yeni işe başladığı tarih (bu tarih dahil)
arasında işyerinin işlem gördüğü sosyal güvenlik il müdürlüğüne/ sosyal
güvenlik merkezine başvurmaları gerekmektedir.
Öte yandan söz konusu uygulamadan yararlanmak amacıyla
işverenin yazılı talebi aranmakla birlikte işverenin ilgili uygulamadan
yararlanmak amacıyla üniteye yazılı talebi olmaksızın mevcut işyeri dosyasından
sona eren ihalenin bitim tarihini takip eden aydan itibaren bildirimde
bulunmaya devam etmesi halinde iradesini bu yönde ortaya koyduğu kabul
edilerek, bu genelgenin “4- İhale konusu veya özel sektör tarafından tekraren
verilen işlerde işyeri dosyası tescil edilmeksizin aynı dosyadan işlemlerin
yürütülmesinin usul ve esasları” başlığında düzenlenen diğer şartların
sağlanmış olması koşuluyla da ihale konusu veya özel sektör tarafından tekraren
verilen işlerde işyeri dosyası tescil edilmeksizin aynı dosyadan işlemlerin yürütülmesine
izin verilecek ve 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendi kapsamında idari para cezası uygulanmayacaktır.
Önceden
beri süre gelen işin tekraren üstlenilmesi ve 1 aylık süreden sonra işe
başlanması/sigortalı çalıştırmaya başlanacak olması halinde, bahse konu yeni
alınan işe ilişkin işyerinin tescilinde 5510 sayılı Kanunun 11. maddesi ile
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27. maddesi hükümlerine göre yeni
işyeri dosyası tescil edilecektir.
Örnek
1: (X) Firması tarafından (A) şirketine
31.12.2017 tarihine kadar verilen temizlik işi tekraren 2018 yılı içinde aynı
şirkete verilmiştir. Söz konusu işe ilişkin sözleşme 14.12.2017 tarihinde
imzalanmış olup (A) şirketi tarafından söz konusu işe 2.1.2018 tarihi
itibariyle başlanılmıştır. (A) şirketi tarafından tekraren
alınan temizlik işine ilişkin işlemlerin işyeri dosyası tescil edilmeksizin
konuya ilişkin olarak daha önce açılmış mevcut işyeri dosyası üzerinden
yürütülmesinin istenilmesi halinde ilgili şirketin yetkili kişileri tarafından
işin bitim tarihi olan 31.12.2017 ila 31.1.2018 arasında bu Genelge eki Ek-3'te
yer alan başvuru formu ile işyerinin işlem gördüğü sosyal güvenlik il
müdürlüğüne/ sosyal güvenlik merkezine başvurulması gerekmektedir.
Örnekte yer alan (X) firması tarafından 31.1.2018 tarihine
kadar yazılı başvuru olmamasına rağmen tekraren verilen işte 2018 yılı Ocak
ayında sigortalı çalıştırıldığına dair aylık prim ve hizmet belgesinin/muhtasar
ve prim hizmet beyannamesinin Kuruma verilmesi halinde işverenin mevcut işyeri
dosyasından bildirimine izin verilecek ve yazılı başvuruda bulunulmama
nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında idari para cezası uygulanmayacaktır.
Söz
konusu Ek-3 Başvuru Formu ekinde işi veren/ihale eden kurum ve kuruluş
tarafından düzenlenen ve işin söz konusu işverene verildiğine/ihale edildiğine
ilişkin belge de yer alacaktır.
4.3- İşin
aynı işverene verilmesi
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27. maddesinin ikinci fıkrasının
ikinci cümlesinde yer verilen düzenleme doğrultusunda yeniden işyeri dosyası
tescil ettirilmeksizin mevcut olan işyeri dosyasından işlemlerin
yürütülebilmesine izin verilebilmesi için işin aynı işverene verilmesi şartı
aranacaktır.
Örnek
2- (A) kamu kurumu tarafından ihale
suretiyle ve 2017 yılı için (B) işverenine verilen temizlik işinin 2018 yılı
için de (B) işverenine verilmesi halinde yeni işyeri dosyası tescil
edilmeksizin mevcut işyeri dosyasından bildirimlere devam edilecek, (C)
işverenine verilmesi halinde mevcut olan işyeri dosyasından işlemler
yürütülmeyecektir.
Örnek
3- (A) kamu kurumu tarafından ihale
suretiyle ve 2017 yılı için (B) işverenine verilen temizlik işi ilgili idarenin
uygun görmesiyle 2017 yılı Mayıs ayında (C) işverenine devredilmiş ve (C) işvereni
adına işyeri dosyası açılmıştır. 2018 yılı için söz konusu işin (C) işverenine
verilmesi halinde işlemlerin (C) işverenin adına tescil edilmiş işyeri
dosyasından yürütülebilmesine izin verilecektir.
4.4- Mevcut dosyadan
yapılan iş ile söz konusu dosyadan
yapılmaya devam edecek işin iş kolu kodunun aynı olması
Yeniden işyeri dosyası tescil ettirilmeksizin mevcut olan işyeri
dosyasından işlemlerin yürütülebilmesi için tekraren alınan iş ile ünitede
bulunan mevcut dosyada yapılan işin iş kolu kodunun aynı olması gerekmektedir.
Bu doğrultuda tekraren işi üstlenen işveren tarafından Genelge
ekinde yer alan Ek-3 başvuru formu ve eki belgelerin verilmesini müteakip
ilgili ünite tarafından mevcut işyeri dosyasında yer alan bilgiler ve belgeler
ile verilen belgelerdeki bilgiler karşılaştırılacak olup iş kolu kodlarının
aynı olması halinde tekraren alınan iş için mevcut dosyadan bildirimde
bulunulmasına izin verilecek iş kolu kodlarının farklı olması halinde ise
mevcut dosyadan bildirimde bulunulmasına izin verilmeyecektir.
Örnek
4- (B) kamu kurumuna ilişkin temizlik
işi 2017 yılı için (A) Ltd.Şti. tarafından ihale suretiyle yüklenilmiş olup söz
konusu işe ilişkin geçici işyeri dosyası 8121- Binaların genel temizliği iş
kolu kodundan tescil edilmiştir. 2018 yılı için aynı şirket tarafından (B) kamu
kurumuna ait özel güvenlik işinin yüklenilmesi halinde ise söz konusu işe
ilişkin özel güvenlik faaliyet kodu 8010 olacağından mevcut işyeri dosyasından
bildirimde bulunulmasına izin verilmeyecektir.
4.5- Yeni işin aynı işverene tekraren sözleşmeyle verilmiş veya ihale
edilmiş olması ve yeni iş için, eski işin bitim tarihini takip eden aya ait
aylık prim ve hizmet belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi verilmiş
olması
Yeniden işyeri dosyası tescil ettirilmeksizin mevcut olan işyeri
dosyasından işlemlerin yürütülebilmesine izin verilebilmesi için yeni işin aynı
işverene tekraren sözleşmeyle verilmiş veya ihale edilmiş olması ve yeni iş
için, eski işin bitim tarihini takip eden aya ait aylık prim ve hizmet
belgesinin/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin verilmiş olması
gerekmektedir.
Bununla birlikte eski işin bitim tarihini takip eden aya ait aylık prim ve hizmet
belgesinin/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin verilmemesi halinde mevcut
dosyadan bildirim yapılmayacaktır.
Diğer yandan eski işin bitim tarihini takip eden aya ait aylık
prim ve hizmet belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin yasal süresi
dışında mevcut dosyadan verilmesi halinde işlemlerin mevcut dosyadan
yürütülmesine devam edilecek ve 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamında idari para cezası uygulanmayacak ancak aylık
prim ve hizmet belgesinin /muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin geç
verilmesinden dolayı idari para cezası uygulanacaktır.
Örnek
5- (A) firmasına ait temizlik işi 2017
yılı için 1 yıllık olarak (B) firmasına verilmiş olup söz konusu iş 2017 yılı
sonu itibariyle bitecektir. 2017 yılı Kasım ayında (A) firması ile (B) firması
arasında imzalanan sözleşme ile mevzubahis temizlik işi tekraren (B) firmasına
verilmiştir. 31.12.2017 itibariyle mevzubahis dosyadan bildirilen iş
tamamlanmış olup (B) firması tarafından tekraren alınan iş için işyeri dosyası
tescil edilmeksizin mevcut bulunan dosyadan bildirimde bulunulmasına izin
verilebilmesi için 2018 yılı Ocak ayı aylık prim ve hizmet belgesinin /
muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin verilmiş olması gerekmektedir.
4.6- Mevcut dosyadan
yapılmakta olan iş ile tekraren verilen
veya ihale edilen işin personel çalıştırılmasına dayalı güvenlik, temizlik,
taşıma ve benzeri nitelikteki hizmet alımı niteliğinde bir iş olması
Yeniden işyeri dosyası tescil ettirilmeksizin mevcut olan işyeri
dosyasından işlemlerin yürütülebilmesine izin verilebilmesi için tekraren
verilen veya ihale edilen işin personel çalıştırılmasına dayalı güvenlik,
temizlik, taşıma ve benzeri nitelikteki hizmet alımı niteliğinde bir iş olması
gerekmekte olup yapım işleri bu kapsamda değerlendirilmeyecektir.
4.7- Yukarıda belirtilen şartları taşımamasına rağmen tekraren (4.2 numaralı bölümde belirtilen şart hariç) verilen işlerin
yeni işyeri dosyası tescil ettirilmeksizin tamamlandığının sonradan anlaşılması
Yukarıda
belirtilen şartları taşımamasına rağmen tekraren (4.2
numaralı bölümde belirtilen şart hariç) verilen işlerin yeni işyeri dosyası
tescil ettirilmeksizin tamamlandığının sonradan anlaşılması halinde her bir
sözleşmeyle veya ihaleyle verilen iş için ayrı ayrı işyeri tescil edilmesi
gerekmekteyse de söz konusu işlerin bitmiş olması, Kurumun, işverenlerin ve
sigortalıların zararı olmaması nedeniyle gereksiz emek ve zaman kaybına yol
açmamak adına her bir işyeri için işyeri dosyası tesciline gidilmeyecek ancak,
işyeri bildirgesi verilmesi gerektiği halde verilmeyen her bir iş için ayrı
ayrı 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında idari para cezası uygulanacaktır.
5- Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27. maddesinin on birinci fıkrasına
istinaden işyeri dosyalarının birleştirilmesi
Bilindiği
üzere Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 27. maddesinin on birinci
fıkrasında;
“Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında sigortalı çalıştıran kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyeri
işverenleri tarafından yazılı olarak talep edilmek kaydıyla, devamlı mahiyette
işlem gören veya görecek olan aynı kamu kurum ve kuruluşu işverenine ait iş
kolu kodu aynı olan ve birden fazla Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü sınırları
içindeki tüm işyeri dosyalarının birleştirilmek suretiyle tek dosyada işlem
görmesine istihdam teşvik ve desteklerinden yersiz yararlanmaya mahal
vermeyecek şekilde Kurumca izin verilebilir.”
Düzenlemesi
yer almaktadır.
Bu doğrultuda;
Kamu kurum ve kuruluşlarına ait işyeri işverenleri tarafından yazılı olarak
talep edilmek kaydıyla;
-
Aynı ilde devamlı mahiyette işlem gören veya görecek iş kolu
kodu aynı olan ve Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı çalıştıran tüm işyerlerinin birleştirilmek suretiyle il bazında iş
kolu koduna göre ayrı ayrı işyeri tescil edilmesi,
-
Devamlı mahiyette işlem gören veya görecek olan iş kolu kodu aynı
olan birden fazla Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü sınırları içindeki tüm işyeri
dosyalarının iş kolu kodları dikkate alınarak bölge/ülke çapında
birleştirilmesi,
işlemleri
yapılacaktır.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
İşyeri
Dosyalarında Nevi Değişikliği, Birleşme, Katılım, Adi Şirketlere Yeni Ortak
Alınması
İle Devir, Nakil, İntikal İşlemleri
1- Şirketlerin birleşmesi, nevilerinin değişmesi veya diğer bir
şirkete katılması, adi şirketlerde yeni ortak alınması hallerinde işyeri
dosyası tescil işlemleri
5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11. maddesinin 4.
fıkrasında yeralan;
“29.6.1956 tarihli ve 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu
hükümlerine tâbi şirketlerin nevilerinin değişmesi, birleşmesi veya diğer bir
şirkete katılması durumunda, bu hususların ticaret siciline tesciline ilişkin
ilân tarihini; adi şirketlerde şirkete yeni ortak alınması durumunda ise en geç
yeni ortağın alındığı tarihi takip eden on gün içinde, işyeri bildirgesi ile
Kuruma bildirilmek zorundadır.”
Hükmü uyarınca; bu durumlarda ticaret sicilindeki kayıtların
değişmesini gerektiren başka bir deyişle nevisi değişen, katılan veya birleşen
şirkete ait kaydın bir defterden başka bir deftere taşınmasını ve eski kaydın
kapanmasını gerektiren bir işlem söz konusu olduğundan bu gibi durumlarda
işveren ve işverene esas olan vergi kimlik numarası da değiştiğinden söz konusu
durumların gerçekleşmesini takip eden 10 günlük süre içerisinde Kuruma işyeri
bildirgesi gönderilecektir.
Diğer
yandan Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği gereği bu işyeri bildirgeleri
elektronik ortamda verilecektir.
Adi şirketlerde
(adi ortaklıklarda) şirkete (ortaklığa) yeni ortak alınması durumunda ise en
geç yeni ortağın alındığı tarihi takip eden on gün içinde, işyerinin işlem
gördüğü Kurumun ilgili ünitesine işyeri bildirgesi gönderilecektir.
Adi ortaklıkta (adi şirketlerde) ortaklardan ayrı bir hukuki süje yani
tüzel kişilik olmadığından, şirket adına yapılan işlemlerden ötürü tüm ortaklar
sorumluluk altına girmektedir. Ayrıca adi ortaklıklar bağımsız işletme
birimleri olarak görülmekte olduğundan, iki kişilik adi ortaklıkta ortaklardan
birinin çıkması adi ortaklığın sona ermesi sonucunu doğuracaktır. Bu durumda adi ortaklık tarafından işletilen işyeri üzerindeki
ortaklığın müstakil yapısının kalkması ve ortaklığın sona ermesiyle işyerinin
tek kişi adına tescil edilmesi gerekmekte olup müstakil yapısı kalkan
ortaklığın işlettiği işyerinin yeni işvereninin gerçek kişi olması sebebiyle,
bu durum işyerinin devri mahiyetinde değerlendirilerek ortaklığın sayısının
bire düştüğü tarihi takip eden 10 gün içinde işyerinin devrine ilişkin işyeri
bildirgesi verilecektir.
Örnek
1: 2 gerçek kişiden oluşan (B) adi
ortaklığının ortaklarından (A)’nın 23.10.2018 tarihi
itibariyle ortaklıktan ayrılması durumunda, adi ortaklık niteliği ortadan
kalkacağından ortaklıktan ayrılma tarihini takip eden 10 gün içinde işyeri
bildirgesinin işyerinin bulunduğu yerdeki sosyal güvenlik merkezine
gönderilmesi gerekecektir.
Şirketlerin
nevilerinin değişmesi, birleşmesi veya bir şirketin diğer bir şirkete katılması
ya da adi şirketlerde yeni ortak alınması veya adi ortaklığın gerçek kişiye
dönüşmesi durumunda yeni işyeri dosyası tescil edilmeyecek, mevcut dosya
üzerinden değişiklikler işlenmek suretiyle işlemler devam ettirilecektir.
Örnek
2 : (A) İmalat Ltd. Şti. unvanıyla
Ulucanlar Sosyal Güvenlik Merkezinde 3.4.2017 tarihinde bir işyeri açılmış ve
bu işyerine ………… 1234567.06 sicil numarası
verilmiştir. (A) İmalat Ltd. Şti'nin nevi değiştirerek (A) İmalat A. Ş'ye
dönüşmesi ve durumunda 4.9.2018 tarihinde ticaret sicili gazetesinde ilan
edilmesi halinde ilan tarihini takip eden on gün içinde (en geç 14.9.2018
tarihine kadar) işyeri bildirgesi ile Kurum'a bildirilmesi zorunludur. Kurum
söz konusu nevi değişikliğine dair işyeri bildirgesini aldığında işyeri sicil
numarasını değiştirmeyecek ancak işveren ile ilgili kayıtlarını
güncelleyecektir.
Birleşme işlemi 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 136 ila 148.
maddelerinde düzenlenmiş olup, söz konusu Kanunun 136. maddesinin ikinci
fıkrasında 136 ilâ 158. maddelerin uygulamasında, kabul eden şirketin
“devralan”, katılan şirketin“ devrolunan” diye adlandırılacağı, dördüncü
fıkrasında da, birleşmeyle, devralan şirketin devrolunan şirketin malvarlığını
bir bütün hâlinde devraldığı ve birleşmeyle devrolunan şirketin sona ererek ve
ticaret sicilinden silineceği belirtilmiştir.
Bu doğrultuda
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tâbi şirketlerin birleşmesi halinde yeni dosya
açılmaksızın iş ve işlemler devreden şirkete ait işyeri dosyası/dosyaları
üzerinden devralan şirket adına gerçekleştirilecektir.
Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tâbi şirketlerin nevilerinin
değişmesi, birleşmesi veya diğer bir şirkete katılması durumunda, bu hususların
ticaret siciline tesciline ilişkin ilân tarihini; takip eden 10 gün içinde
işyeri bildirgesi verilmesine ilişkin olarak; ticaret sicilinde yapılan
değişikliklerin üçüncü kişiler nezdinde hüküm ifade edebilmesi ancak
değişikliğin ilanı ile mümkün olduğundan, yapılan değişikliğin ilan edilmemiş
olması durumunda değişiklik bu durumu bilmeyenler bakımından bir hüküm ifade
etmeyecektir. Bu doğrultuda, ilan tarihinden kasıt
ticaret sicili gazetesinin yayınlanmış olduğu tarih olup; şirketin ticaret
sicilindeki kayıt - tescil tarihi, başvuru tarihi, ticaret sicil gazetesindeki
karar tarihi vs. ilan tarihi olmamaktadır.
Buna göre,
şirketlerin birleşmesi, nevilerinin değişmesi veya katılımı hallerinde bu
değişikliğin ticaret sicil gazetesinde yayınlandığı tarihi takip eden 10 gün
içinde işyeri bildirgesi ile Kurumumuza bildirilmiş olması halinde, işyeri
bildirgesini verme yükümlülüğü yasal süresi içerisinde yerine getirilmiş
sayılacaktır.
Öte
yandan nevi değişikliği, birleşme ve katılım hallerinin ticaret sicil
gazetesinde ilan tarihini takip eden 10 gün içinde işyeri bildirgesiyle
bildirilip bildirilmediği hususu ünite tarafından ticaret sicil gazetesinden de
sorgulanacaktır.
Örnek
3 : (B) Limited Şirketi 2.5.2018
tarihinde nev’i değiştirmiş olup; söz konusu nev’i değişikliği 15.5.2018
tarihinde ticaret sicil gazetesinde yayınlanmıştır. Bu durumda, işyeri
bildirgesinin 15.5.2018 tarihini takip eden 10 gün içerisinde (25.5.2018 tarihi
dahil olmak üzere bu tarihe kadar) Kuruma verilmesi
gerekmektedir.
Şirketlerin,
unvan değişikliklerinde işyeri bildirgesi verilmeyecek, bu değişikliğin yer
aldığı Ticaret Sicil Gazetesinin de ekli olduğu bir yazı ile Kuruma
bildirilmesi yeterli kabul edilecektir.
Öte
yandan kurumsal işlemlerden yada tescil
düzeltmelerinden dolayı nevi değişikliği yapılması durumunda oluşacak idari
para cezası iptal edilecektir.
2- İşyeri dosyalarında devir, nakil, intikal ve bölünme
işlemleri
5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 11. maddesinin 5.
fıkrasında;
“İşyerinin faaliyette bulunduğu adresten başka bir ildeki
adrese nakledilmesi, sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin başka bir
işverene devredilmesi veya intikal etmesi halinde, işyerinin nakledildiği, yeni
işverenin işi veya işyerini devraldığı tarihi takip eden on gün içinde,
işyerinin miras yoluyla intikali halinde ise mirasçıları, ölüm tarihinden
itibaren en geç üç ay içinde, işyeri bildirgesini Kuruma vermekle yükümlüdür. İşyerinin aynı il sınırları içinde Kurumun diğer bir
ünitesinin görev alanına giren başka bir adrese nakledilmesi halinde, adres
değişikliğinin yazı ile bildirilmesi yeterlidir. Bu işlerde çalışan
sigortalıların, sigorta hak ve yükümlülükleri devam eder.”
Hükmü
yer almaktadır.
Yine 5510 sayılı Kanunun 89. maddesinin birinci fıkrasında;
“Sigortalının
çalıştırıldığı işyeri aktif veya pasifi ile birlikte devralınır veya intikal
ederse ya da başka bir işyerine katılır veya birleşirse eski işverenin Kuruma
olan prim ile gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan
borçlarından, aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen
sorumludur. Bu hükme aykırı sözleşme hükümleri Kuruma karşı geçersizdir. Bu
fıkranın uygulanmasına ilişkin usûl ve esasları belirlemeye Kurum yetkilidir.”
Düzenlemesi
yer almıştır.
Söz
konusu durumlara ilişkin olarak dikkat edilecek hususlar aşağıda sayılmıştır.
2.1- İşyerinin devri veya intikali
2.1.1-
İşyerinin devri
İşyerinin
devrinden bahsedilebilmesi için faaliyet halinde iken bütün tesisat ve işçileri
ile birlikte diğer bir işveren tarafından devir alınması veya o işverene
intikal etmesi şartı aranacaktır.
Bir işyerinin
devri demek onun bütün hukuki neticeleriyle birlikte, yani aktifi ve pasifi,
işçisi ve tesisatı ile birlikte faaliyet halinde bir başkasına geçmesi demek
olup bu şartlarla yapılan bir devir anlaşması, çalışanların hizmet akitlerinin
kesintisiz olarak devamı, yani yeni işverenin bu akitleri tanımasını
kapsayacağından el değiştirme sayılacaktır. Aksi halde, ilk işveren kendi
işçilerinin akdini feshederek faaliyetini tatil etmişse ortada 5510 sayılı
Kanunun tarifine uygun bir işyeri kalmamış olacaktır. Böyle bir işyerini sadece
binası, tesisatı, makina ve sair demirbaşları ile başkasına satmak veya
kiralamak hukuken mülkiyetin veya kullanma hakkının devredilmesi demektir ki,
bu durum el değiştirmenin varlığına yeterli sayılmayacaktır.
Bu kapsamda işyerinin devir edilmesinin unsuru, 5510 sayılı Kanunun 4.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalışan kişiler ile birlikte
diğer maddi ve maddi olmayan unsurların başkasına geçmesi olduğundan bu durumda
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
çalışan kişiler bulunmaksızın yapılan bir devir nedeniyle işyeri bildirgesi
verme yükümlülüğü bulunmayacaktır.
İşyeri
bildirgesi, sigortalı çalıştırılan bir işin veya işyerinin devri halinde, yeni
işveren tarafından, en geç işin veya işyerinin devralındığı tarihi takip eden
on gün içinde işyerinin işlem gördüğü Kurumun ilgili ünitesine gönderilecektir.
10 günlük
süre;
Devir işleminin
ticaret sicil gazetesinde yayımlanmaksızın sözleşme ile yapılması halinde ise
sözleşme tarihini,
Devir işleminin
ticaret sicil gazetesinde yayımlanması halinde ilan tarihini,
takip eden günden itibaren başlayacaktır.
Örnek
1: (A) Ltd. Şti. ne ait olan tekstil
fabrikası içinde yer alan makineler ve sigortalılar ile birlikte yapılan
sözleşme ile 7.5.2018 tarihi itibariyle (B) Ltd. Şti. ne devredilmiştir. Söz
konusu sözleşmenin akdedildiği tarihi izleyen 10 gün içinde işyerinin devrine
ilişkin işyeri bildirgesi (B) Ltd. Şti. tarafından ilgili üniteye
gönderilecektir.
Öte
yandan yapılan sözleşme kapsamında sadece fabrikanın içindeki makinalar ile
devredilmesi çalışan sigortalıların işten çıkış işlemlerinin sözleşmenin
imzalanmasından önce yapılmış olması halinde ise sosyal güvenlik uygulaması
noktasında devir söz konusu olmayacağından işyerinin devrine ilişkin işyeri bildirgesi
verilmeyecektir.
Diğer taraftan bir işyerinin devredilmesi durumunda yeni
işveren eski işverenin Kuruma olan borçlarından sorumlu olmakla birlikte hile,
muvaaza, salt prim borçlarından kurtulma veya üçüncü kişileri yanıltma amacına
yönelik olarak işyerinin devir veya satış gösterilmesi halleri hariç olmak
üzere; söz konusu sorumluluğun alanını daha önceki veya daha sonraki
işverenlere yüklemek, sorumluluk kapsamını uzatmak mümkün olmayacaktır.
Örnek
2: (A) işverenine ait işyeri
sigortalıları ile birlikte 4.9.2018 tarihinde (B) işverenine devrolmuş (B)
işvereni tarafından da yeni işyeri bildirgesi verilerek tescil edilmiştir.
Sonrasında ise işyeri (B) işvereni tarafından sigortalıları ile birlikte 3.12.2018
tarihinde (C) işverenine devrolmuş ve (C) işvereni tarafından da yeni işyeri
bildirgesi verilerek tescil edilmiştir. Söz konusu olayda
hile, muvaaza, salt prim borçlarından kurtulma veya üçüncü kişileri yanıltma
amacına yönelik olarak işyerinin devir veya satış gösterilmesi halleri hariç
olmak üzere; (A) işvereni ile (B) işvereni arasında yapılan devir işleminin
sonucu (A işverenine ait olan Kuruma olan borçlar) (C) işverenine
yansıtılmayacaktır, (C) işvereni yalnızca (B) işvereniyle yaptığı sözleşmesinin
sonuçlarından, (B) işvereninin kuruma olan borçlarından sorumlu olacaktır.
İşyerinin
devrine ilişkin sürelerin kanıtlanması ve bildirime esas sürelere uyulup
uyulmadığının belirlenmesi noktasında öncelikli olarak işverenler tarafından
yapılan beyanlar kabul edilecek olup ihbar veya şikayet
olması halinde devire ilişkin noter onaylı sözleşme, resmi kurumlara ait
kanıtlayıcı belgeler gibi unsurların işverenden istenmesiyle devrin yapıldığı
tarih ve buna ilişkin işyeri bildirgesinin süresinde verilip verilmediğinin
kontrolü yapılabilecektir.
Diğer
yandan tüzel kişiliklerin üçüncü kişiler nezdinde borçlara ve haklara ehil
olabilmeleri kurulduklarının tescil ve ilan edilmesi ile birlikte mümkün
bulunmaktadır. Tüzel kişiliğin ticaret siciline tescil edilerek ilan edilmesi
ile birlikte artık kurucularından ayrı, bağımsız, hukuk düzeninin kabul ettiği
bir kişiliğin varlığı kabul edilmektedir. Tüzel kişiliklerin sigortalı vasfında
kişi çalıştırmaları durumunda sigortalının çalıştırıldığı yer işyeri,
sigortalıyı çalıştıran tüzel kişilik de işveren olarak nitelendirilmektedir.
Bu doğrultuda
işverenin değişmesi, işyerinde işveren sıfatının taşıyan gerçek ya da tüzel
kişinin değişmesidir. Tüzel kişiliği olan ortaklıklarda, ortaklardan birinin,
daha fazlasının veya tamamının hisselerini başka birine/birilerine devretmesi,
şirketteki hakim durumu değiştirse bile, şirketin
tüzel kişiliğinde bir değişiklik oluşturmayacağından, hisse devri işveren
değişikliği olarak nitelendirilemeyecek işyeri tescil kütüğündeki bilgiler
güncellenecektir.
Örnek 3: Bir
limited şirketin ortaklarının hisselerini başka gerçek veya tüzel kişilere
satmaları tüzel kişiliği sona erdirmediğinden başka bir ifade ile tüzel
kişiliğin hissedarları değişmiş olsa dahi ticaret sicilinde o tüzel kişilik
adına kayıt devam ettiğinden bu şekildeki hisse devri işveren değişikliği
olarak görülmeyecek ve hissedar değişikliği nedeniyle işverenden işyeri devir
bildirgesi istenilmeyecektir. Söz
konusu durumda yeniden işyeri dosyası tescil ettirilmeyecek ancak işyeri
dosyası üzerinde gerekli değişiklikler yapılacaktır.
Örnek
4: Bir limited şirketin tek gerçek kişi
ortağı bulunmaktadır. Söz konusu ortak tarafından hisselerin tamamı (%100’lük
kısmı) bir başkasına satılmıştır. Hisselerin başka gerçek kişiye satılması
tüzel kişiliği sona erdirmediğinden başka bir ifade ile tüzel kişiliğin
hissedarı değişmiş olsa dahi ticaret sicilinde o tüzel kişilik adına kayıt
devam ettiğinden bu şekildeki hisse devri işveren değişikliği olarak
görülmeyecek ve hissedar değişikliği nedeniyle işverenden işyeri devir
bildirgesi istenilmeyecektir. Söz konusu durumda yeniden işyeri dosyası tescil
ettirilmeyecek ancak işyeri dosyası üzerinde gerekli değişiklikler
yapılacaktır.
Örnek
5: İki ortaklı (A) limited şirketinde
ortakların ayrı ayrı % 50 lik hisseleri bulunmaktadır. Ortaklardan birisi hisselerini
diğer ortağa satmıştır. Hisselerin diğer ortağa satılması tüzel kişiliği sona
erdirmediğinden başka bir ifade ile tüzel kişiliğin hisse sahibi değişmiş olsa
dahi ticaret sicilinde o tüzel kişilik adına kayıt devam ettiğinden bu
şekildeki hisse devri işveren değişikliği olarak görülmeyecek ve hissedar
değişikliği nedeniyle işverenden işyeri devir bildirgesi istenilmeyecektir. Söz
konusu durumda yeniden işyeri dosyası tescil
ettirilmeyecek ancak işyeri dosyası üzerinde gerekli değişiklikler yapılacaktır.
2.1.1.1- Bazı iş ve işyerlerinde devir ve devri gerektirmeyen haller
2.1.1.1.1- Apartman,
iş hanı ve pasaj gibi işyerlerinde
Kapıcılık,
kalorifercilik, odacılık gibi hizmetlerin görülmesi sebebiyle 5510 sayılı
Kanunun uygulandığı apartman, iş hanı ve pasaj gibi işyerlerinin tamamının
gerçek veya tüzel kişiye ait olması durumunda tüm olarak başka gerçek veya
tüzel kişilere devir veya intikal etmesi halinde diğer devamlı işyerlerinde
olduğu gibi devir işlemi uygulanacaktır.
Kat Mülkiyeti
Kanununa tâbi bir apartmanın bağımsız bölümlerinden bir veya birkaçı sahip
değiştirirse, işyerinin tümü ile devri bahis konusu olmadığı için, sadece kat
malikleri listesinde isim değişikliği yapılması yeterli olacaktır.
2.1.1.1.2- İcra tarafından satılan işyerlerinde
İcra
dairesi tarafından haczedilen işyerinin başka bir kişi tarafından icradan
alınması halinde, bu işyerinin bütün hukukî neticeleriyle ve anlaşma ile devri
bahis konusu olmadığından devir işlemi yapılması mümkün değildir. Bu itibarla
icradan satın alarak sigortalı çalıştıran işveren adına ayrı bir işyeri dosyası
açılacaktır.
2.1.2- İşyerinin intikali
Bir işyerinin
işvereni gerçek kişi ise, onun ölümü ile bu işyerinin mirasçısına kalması
halinde hukuken intikalden söz edilir. Böyle bir işyeri mirasçı tarafından
reddedilmeyip kabul edilmişse, çalışmakta olan işçilerin akdi bağları da
intikal etmiş olacağından intikal hali meydana gelecektir.
İşyeri
bildirgesi, gerçek kişi olan işverenin ölümü halinde ise, mirasçılarınca, ölüm
tarihinden itibaren en geç üç ay içinde işyerinin işlem gördüğü Kurumun ilgili
ünitesine verilecektir. Mirasın reddi halinde bu üç aylık süre içerisinde
mirasın reddine ilişkin belgenin verilmesiyle işyeri bildirgesi vermeye ilişkin
yükümlülük ortadan kalkacaktır.
Öte
yandan Medeni Kanunun 606. maddesine göre; “Miras, üç ay içinde reddolunabilir.
Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri
ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış
mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği
tarihten işlemeye başlar.” Yine Medeni Kanunun 610. maddesinde de; “ Yasal süre
içinde mirası reddetmeyen mirasçı, mirası kayıtsız şartsız kazanmış olur.”
Hükmü yer almaktadır.
Bu itibarla, işyeri bildirgesi murisin ölüm tarihinden itibaren 3 aylık
sürenin sonuna kadar Kuruma verilebileceği gibi 3 aylık süre dolmadan da
verilebilecektir.
Örnek
1: A gerçek kişi işvereni 8.5.2018
tarihinde vefat etmiştir. Söz konusu işverenin 2 mirasçısı bulunmaktadır.
İlgili mirasçıların vefat tarihinden itibaren 3 ay içinde (8.8.2018 tarihine
kadar) sulh hukuk mahkemesinden alacakları reddi miras kararını ilgili üniteye
ibraz etmeleri halinde işyeri bildirgesi verilmeyecektir. Söz konusu mirasçılar
tarafından 3 ay içinde herhangi bir red işlemi yapılmaması halinde ise miras
kabul edilmiş sayılacak olup 3 aylık sürenin sona erdiği 8.8.2018 tarihinde
intikale ilişkin işyeri bildirgesi verilmesi gerekecektir. Diğer yandan 3 aylık
süre dolmadan 8.6.2018 tarihinde işyeri bildirgesi verilmesi halinde ise bu
tarihte (8.6.2018 tarihinde) işyerinin intikali yapılacaktır.
Öte
yandan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 550. maddesi gereği vasiyeti yerine
getirme görevlisinin işyeri bildirgesi verme yükümlülüğü bulunmadığından,
işyerinin miras yoluyla intikali halinde mirasçılar, ölüm tarihinden itibaren
en geç üç ay içinde, işyeri bildirgesini vermekle yükümlüdür.
Diğer
taraftan devir veya intikal nedeniyle düzenlenen işyeri bildirgesine istinaden
ayrıca işyeri dosyası tescil edilmeyecek, işlemlerin eski işyeri numarasından
devam ettirilebilmesi için, devir veya intikale ilişkin gerekli değişiklikler
tescil kütüklerine kaydedilecektir.
2.2-İşyerinin nakli
İşyerinin
faaliyette bulunduğu ilden başka bir ile nakledilmesi halinde, işyeri
bildirgesi, işyerinin nakledildiği adresin bağlı bulunduğu üniteye, en geç
işyerinin nakledildiği tarihi takip eden on gün içinde verilecektir.
Diğer
yandan işyerinin, başka bir ildeki adrese nakledilmesi nedeniyle düzenlenen
işyeri bildirgesine istinaden yeni işyeri dosyası tescil edilecektir.
Öte
yandan yeni tescil edilen işyeri dosyasından dolayı işverenlerce yeni e-sigorta
kullanıcı kodu ve şifresi alınması icap etmekte olup gerekli işlemler yeni
alınan e-sigorta şifresi ile yapılacaktır.
İşyerinin
nakli dolayısıyla yapılan tescil işleminin ardından işyeri sicil numarası
değiştiğinden, nakil tarihi itibariyle hizmet akdi devam eden sigortalılar için
eski işyeri dosyasından sigortalı işten ayrılış bildirgesi, yeni işyeri
dosyasından sigortalı işe giriş bildirgesi düzenlenmesi gerekmektedir.
Aylık prim ve hizmet belgelerinin/muhtasar ve prim hizmet
beyannamelerinin düzenlenmesi sırasında, nakil tarihi itibariyle hizmet akdi
devam eden sigortalıların işyerinin nakledildiği tarihten önceki sürelere
ilişkin hizmetlerinin ve kazançlarının eski işyeri dosyası için verilmiş olan
e-Sigorta şifresi ile işyerinin nakledildiği tarihten sonraki sürelere ilişkin
hizmetlerinin ve kazançlarının ise yeni işyeri dosyası için verilmiş e-Sigorta
şifresi ile bildireceklerdir.
Örnek
1: (A) Ltd. Şti. unvanlı işyeri,
Tekirdağ ilinden 14.5.2018 tarihi itibariyle Edirne iline nakledilmiştir.
- İşyerinin nakline ilişkin işyeri bildirgesi en geç 24.5.2018
(dahil) tarihine kadar Edirne Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğüne verilecek,
- 2018/Mayıs ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin
düzenlenmesi sırasında, sigortalıların nakil tarihinden önceki 13 günlük
hizmetlerinin eski e-Sigorta şifresi ile nakil tarihinden sonraki hizmetleri
yeni e-Sigorta şifresi ile bildirilecek,
-
Hizmet
akdi devam eden sigortalılar için eski işyeri dosyası
üzerinden sigortalı işten ayrılış bildirgesi, yeni işyeri dosyası üzerinden
sigortalı işe giriş bildirgesi düzenlenecek,
-
Yeni
işyeri dosyasından dolayı 14.5.2018
tarihinden sonraki hizmetlere ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin düzenlenmesi
sırasında ayın kalan gün sayısının 18 olduğu dikkate alınacaktır.
Diğer
yandan işyerinin nakline ilişkin sürelerin kanıtlanması ve bildirime esas
sürelere uyulup uyulmadığının belirlenmesi noktasında öncelikli olarak
işverenler tarafından yapılan beyanlar kabul edilecek olup ihbar veya şikayet olması halinde nakle ilişkin sözleşme, resmi
kurumlara ait kanıtlayıcı belgeler gibi unsurların işverenden istenmesiyle
nakil işleminin yapıldığı tarih ve buna ilişkin işyeri bildirgesinin süresinde
verilip verilmediğinin kontrolü yapılabilecektir.
İşyerinin
aynı il içinde başka bir ünitenin görev bölgesine nakledilmesi hâlinde işyeri bildirgesi
verilmeyecektir. Nakil tarihini takip eden 10 gün içinde durum, işverence eski
ve yeni üniteye bir yazı ile bildirilecek, yapılan yazılı bildirim üzerine yeni
işyeri dosyası tescil edilecektir. Yeni ünite, nakil bilgilerine dayanarak
işverene işyeri sicil numarasını bildirecek, eski ünitede bulunan işyeri
dosyasındaki tescile esas bilgi ve belgelerin birer örneği yeni ünitedeki
dosyasına konulacaktır.
İşyerinin
başka bir ünitenin görev alanına giren adrese nakledilmesi halinde, durum yeni
ünite tarafından bildirimin kendisine yapıldığı tarihten itibaren 15 gün içinde
eski işyeri dosyasının bulunduğu üniteye yazılı olarak bildirilecek ve yapılan
bildirim üzerine eski işyeri dosyası Kanun kapsamından çıkartılacaktır.
Öte
yandan Ankara’da Rüzgarlı ve Ulucanlar Sosyal Güvenlik
Merkezleri, Hatay’da Hatay Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ve İskenderun Sosyal
Güvenlik Merkezi, Mersin’de Mersin Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü ve Tarsus
Sosyal Güvenlik Merkezi, İstanbul’da Bağcılar, Beşiktaş, Beyoğlu, Fatih,
Gaziosmanpaşa, Kadıköy, Pendik, Küçükçekmece Sosyal Güvenlik Merkezleri ile
Kocaeli’nde İzmit Sosyal Güvenlik Merkezi ve Gebze Sosyal Güvenlik Merkezi ile
Türkiye genelindeki diğer sosyal güvenlik il müdürlükleri ana sosyal güvenlik
merkezi olarak işlem görmektedirler. Yukarıda belirtilen sosyal güvenlik
merkezleri ve sosyal güvenlik il müdürlükleri dışındaki sosyal güvenlik merkezleri
de alt sosyal güvenlik merkezi olarak işlem görmektedirler.
Bu kapsamda il içinde yapılan işyeri nakillerinde ana sosyal güvenlik
merkezi (SGM) ve alt sosyal güvenlik merkezi ayrımına göre yapılacak işlemler
aşağıda açıklanmıştır.
2.2.1- İşyerinin aynı il içinde aynı ana sosyal güvenlik merkezine
bağlı başka bir alt sosyal güvenlik merkezinin görev alanına giren adrese
nakledilmesi
İşyerinin
aynı il içinde aynı ana SGM’ye bağlı başka bir alt SGM’nin görev alanına
nakledilmesi halinde dilekçe ile yapılacak başvuruya istinaden, işyeri dosyası,
eski adresin bağlı bulunduğu alt SGM tarafından ana SGM’ye, ana SGM tarafından
da yeni adresteki işyerinin bağlı bulunduğu alt SGM’ye transfer edilecektir. Bu
doğrultuda nakil işlemi değil dosya transfer işlemi gerçekleştirilmektedir.
Eski işyeri dosyasına ait sicil numarasının yalnızca ilçe kodu ve SGM numarası
değiştirildiğinden, nakil tarihinden sonraki işlemleri, eski işyeri dosyasından
verilen e-Sigorta kullanıcı kodu ve şifresi ile yapılmaya devam edilecektir.
Mevcut sigortalılar için sigortalı işe giriş ve işten ayrılış bildirgesi
verilmeyeceği gibi, transfer işlemin yapıldığı ayda hizmet akdi devam eden
sigortalılar için düzenlenecek olan aylık prim ve hizmet belgeleri/ muhtasar ve
prim hizmet beyannameleri işyerinin hangi tarih itibariyle nakledildiği
üzerinde durulmaksızın 30 gün üzerinden düzenlenerek tek bildirge/beyanname
halinde Kurum’a gönderilebilecektir.
Örnek
2: İşyeri 15.5.2018 tarihinde, Gölbaşı SGM’nin görev alanına giren adresten Çankaya Sosyal Güvenlik
Merkezinin görev alanına giren bir adrese nakleden bir işveren tarafından,
- Hem Gölbaşı SGM’ ye, hem de Çankaya SGM’ye dilekçe ile
başvurulacak
- Gölbaşı SGM tarafından işyeri dosyası ana SGM olan Ulucanlar
SGM’ye, Ulucanlar SGM tarafından da Çankaya SGM’ ye transfer edilecek,
- İşyerinde çalışan sigortalıların hizmetleri ve kazançları
mevcut e-Sigorta kullanıcı kodu ve şifresi ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na
gönderilecektir.
2.2.2- İşyerinin aynı il içinde ve aynı alt sosyal güvenlik
merkezinin görev alanına giren başka bir adrese nakledilmesi
İşyerinin
aynı ünitenin görev alanına giren başka bir adrese nakledilmesi halinde, yeni
adres, işyerinin nakledildiği tarihten itibaren 10 gün içinde işyerinin işlem
gördüğü üniteye yazı ile bildirilecektir. Bu durumda yeni işyeri dosyası tescil
edilmeyecek, işyeri dosyası için herhangi bir transfer işlemi yapılmayacak
sadece işyerinin adresi güncellenecektir. Söz konusu durumda e-sigorta
kullanıcı kodu ve şifresi alınmasına gerek olmadığı gibi, hizmet akdi devam eden
sigortalılar yönünden sigortalı işten ayrılış ve işe giriş bildirgesi
düzenlenmesine de gerek bulunmayacaktır.
2.2.3-İşyerinin aynı il içinde farklı ana sosyal güvenlik
merkezine bağlı, başka bir alt sosyal güvenlik merkezinin görev alanına giren
adrese nakledilmesi yapılacak işlemler
İşyerinin
aynı il içinde farklı ana SGM’ye bağlı, başka bir alt SGM’nin görev alanına
giren bir adrese nakledilmesi halinde, 10 günlük süre içinde ve dilekçe ile
yapılacak başvuruya istinaden yeni adresteki işyerinin bağlı bulunduğu alt SGM
tarafından, nakil dolayısıyla yeni bir işyeri dosyası tescil edilecektir.
Yeni tescil edilen işyeri dosyasından dolayı yeni bir e-Sigorta kullanıcı kodu
ve şifresi alınması ve nakil tarihi itibariyle hizmet akdi devam eden
sigortalılar için eski işyeri dosyasından sigortalı işten ayrılış bildirgesi,
yeni işyeri dosyasından sigortalı işe giriş bildirgesi düzenlenmesi icap
etmektedir.
Bu durumda, aylık prim ve hizmet belgelerinin düzenlenmesi sırasında, nakil
tarihi itibariyle hizmet akdi devam eden sigortalıların işyerinin nakledildiği
tarihten önceki sürelere ilişkin hizmetlerinin ve kazançlarının eski işyeri
dosyası için verilmiş olan e-Sigorta şifresi ile işyerinin nakledildiği
tarihten sonraki sürelere ilişkin hizmetlerinin ve kazançlarının ise yeni
işyeri dosyası için verilmiş e-Sigorta şifresi ile bildirilmesi gerekmektedir.
2.3- İşyerinin bölünmesi
6102 sayılı
Türk Ticaret Kanunun ‘nun Bölünme başlıklı 159. Maddesinde;
“
a) Tam bölünmede, şirketin tüm malvarlığı bölümlere ayrılır ve diğer şirketlere
devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin paylarını ve
haklarını iktisap ederler. Tam bölünüp devrolunan şirket sona erer ve unvanı
ticaret sicilinden silinir.
b) Kısmi
bölünmede, bir şirketin malvarlığının bir veya birden fazla bölümü diğer
şirketlere devrolunur. Bölünen şirketin ortakları, devralan şirketlerin
paylarını ve haklarını iktisap ederler veya bölünen şirket, devredilen
malvarlığı bölümlerinin karşılığında devralan şirketlerdeki payları ve hakları
elde ederek yavru şirketini oluşturur.”
Hükümleri
yer almaktadır.
Bu doğrultuda Türk Ticaret Kanununa tabi olan şirketlerin
bölünmeleri ve bölünme sonrasında bölünen şirketin tüzel kişiliği ortadan
kalktığı için ve şirketin ikiden fazla farklı şirkete devrolması durumu ortaya
çıktığından bölünen şirkete ait işyeri dosyasının bölünme sonrası ortaya çıkan
yeni şirketlerden birine devredilmesinin talep edilmesi halinde, yapılan işlem
işyerinin devri olarak nitelendirilmeyecek olup bölünme sonrasında ortaya çıkan
işyerleri için en geç sigortalı çalıştırılmaya başlanılan tarihte işyeri
dosyası tescil edilecektir.
Örnek
1: A Anonim Şirketi 7.1.2020 tarihinde
ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğünün onayı ile B, C ve D anonim şirketleri olarak
üçe bölünmüştür. Söz konusu A Anonim Şirketinin vergi kimlik numarasının altında Kurumumuzda
işlem görmekte olan 1 adet işyeri dosyası bulunmakta olup söz konusu işyeri dosyasında
150 sigortalının bildirimi yapılmaktadır. Söz konusu durumda 150 sigortalının
bölünme sonrasında ortaya çıkan yeni şirketlere dağıtılması halinde A Anonim
Şirketine ait işyeri dosyasından kaynaklanan tüm aktif ve pasifleri ile
sigortalıların aktarımı yapılamayacağından bölünme sonrasında ortaya çıkan yeni
şirketler için en geç sigortalı çalıştırılmaya başlanılan tarihte işyeri
dosyası tescil edilecektir.
Diğer yandan Türk Ticaret Kanununa tabi olan şirketlerin
bölünmeleri, bölünme sonrasında birden fazla yeni şirketin ortaya çıkması ve
bölünen şirketin vergi kimlik numarası altında Kurumda işlem gören işyeri
dosyalarının sayısının da bölünme sonucunda ortaya çıkan şirketlerle aynı
olması halinde; mevcut işyeri dosyalarından kaynaklanan tüm aktif ve pasifler
ile sigortalıların, bölünme sonrasında ortaya çıkan şirketlere aynen aktarımı
yapılması durumda Kanunun öngördüğü şekilde devir işlemi yapılarak işlemler
mevcut işyeri dosyalarından yerine getirilecek olup devir tarihini takip eden
10 gün içinde işyeri bildirgesi verilecektir.
Örnek
2- B Anonim Şirketi 8.1.2020 tarihinde
ilgili Ticaret Sicil Müdürlüğünün onayı ile C, D, E ve F anonim şirketleri
olarak dörde bölünmüştür. B Anonim Şirketinin vergi kimlik numarası altında
Kurumumuzda işlem görmekte olan 4 adet işyeri dosyası bulunmakta olup bir
numaralı işyeri dosyasından 35, iki numaralı işyeri dosyasından 75, üç numaralı
işyeri dosyasından 80 ve dört numaralı işyeri dosyasından ise 45 sigortalının
bildirimi yapılmaktadır. Söz konusu durumda bölünme
sonrasında 1 numaralı işyerinin tüm aktif ve pasifi ile sigortalıları C
şirketine, 2 numaralı işyerinin tüm aktif ve pasifi ile sigortalıları D
şirketine, 3 numaralı işyerinin tüm aktif ve pasifi ile sigortalıları E
şirketine ve 4 numaralı işyerinin tüm aktif ve pasifi ile sigortalıları F
şirketine aktarılması halinde 5510 sayılı Kanun kapsamında bir devir söz konusu
olacağından devir tarihini takip eden 10 gün içinde işyeri devir bildirgesi
verilecektir.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
İşyeri
Tescil, İşverenlik İşleminde Özellikli Konular ve Diğer Hususlar
1-Farklı
ücret ödeme dönemlerinde ve kamu kurum ve kuruluşlarında farklı statüde
sigortalı bulunması halinde işyeri tescili
Tescili yapılacak işyerinde, hem ayın 1’i ila 30’u arasında, hem de
ayın 15’i ila müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmalarına istinaden ücret alan
sigortalıların bulunması halinde, her iki çalışma döneminden dolayı iki ayrı
işyeri bildirgesi düzenlenerek ayrı ayrı işyeri tescili yapılacaktır.
Aynı
kamu kurum ve kuruluşunda, Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (c)
bentleri kapsamına giren sigortalıların çalıştırılması halinde, (a) bendi
kapsamına giren sigortalılar için ayrı, (c) bendi kapsamına giren sigortalılar
için ayrı işyeri bildirgesi düzenlenerek ayrı ayrı işyeri dosyası tescil
edilecektir.
2- Tek ihale ile birden fazla ünitenin görev alanına giren bir işin yapılması hâlinde
tescil işlemi
Tek ihale ile birden fazla ünitenin görev alanına giren bir işin yapılması hâlinde, istihkaklarının
bir ödenmesi ve teminatlarının tek olması şartıyla, işe ilk başlanılan yeri
çevresine alan ünitece tek işyeri sicil numarası verilebilecektir. Aynı anda
birden fazla ünitenin görev alanlarında işe başlanılması halinde, hangi
üniteden tek işyeri sicil numarası alınacağı işverenin talebine göre
belirlenecek, işverence, ilgisi bulunan diğer ünitelere yazılı olarak bilgi
verilecektir.
Örnek
1: (A) kamu kurumuna ait olan ve söz
konusu kamu kurumunun 5 ayrı ilde bulunan birimlerinin temizlik işi (B) Ltd.
Şti ne ihale edilmiştir. Söz konusu işte istihkaklarının bir ödenmesi ve
teminatlarının tek olması şartıyla, işe ilk başlanılan yeri çevresine alan
ünitece tek işyeri sicil numarası verilebilecektir.
Örnek
2: 1 numaralı örnekteki ihale konusu
işe 5 ilde aynı gün başlanılması halinde, hangi üniteden tek işyeri sicil
numarası alınacağı işverenin talebine göre belirlenecek, işverence, ilgisi
bulunan diğer ünitelere yazılı olarak bilgi verilecektir.
3- Aynı işveren tarafından yaptırılan ve birden fazla yapı ruhsatı
bulunan özel nitelikteki bina inşaatı işyerlerinde tescil işlemi
Aynı
işveren tarafından yaptırılan ve birden fazla yapı ruhsatı bulunan özel
nitelikteki bina inşaatı işyerlerinde, parsellerinin bitişik ya da yakın olması
ve sigortalıların birbirine karışması şartıyla inşaatların tek sicil
numarasında yürütülmesine ünitece izin verilebilecektir.
4- Belirli yerde yapılmayan ve belirli bir merkezden sevk ve idare edilen
işlerin tescili
Sigortalı
çalıştırılmaya başlanılan, devir alınan veya başka bir işverene intikal eden
işin belirli bir yerde yapılmaması hâlinde işyeri bildirgesi işverenin
ikametgâhının bulunduğu, yeri çevresine alan üniteye gönderilecektir.
Örnek
1: Bir durağa bağlı olmaksızın şoför
çalıştırılan taksi işyerlerinde işyeri bildirgesi işverenin ikametgâhının
bulunduğu, yeri çevresine alan üniteye verilecektir.
Sigortalı
çalıştırılmaya başlanılan, devir alınan veya başka bir işverene intikal eden
işin bir ‘il’den diğer bir ‘il’e geçmesi ve devam etmesi hâlinde işin başladığı
yeri çevresine alan üniteye, birden farklı ilde yapılan işin aynı zamanda
başlaması durumunda işverenin talebine göre belirlenecek olan üniteye işyeri
bildirgesi verilecektir.
Büro, yazıhane gibi belli bir merkezden sevk veya idare
edilmeyen ve faaliyeti belirli bir yere bağlı olmayan işler, belirli yerde
yapılmayan işler olarak kabul edilecek ve belirli bir yerde yapılmayan işlerde
işverenin ikametgâhı ile işin görüldüğü yerler Kuruma ait ayrı ünite bölgelerinde
bulunuyorsa, sigorta işlemlerinin işverenin yazılı başvurusu üzerine, işin
yapıldığı yeri çevresine alan ünite veya ünitelerinden biri tarafından
yürütülmesine Kurumca izin verilmesi durumunda işyeri bildirgesi o üniteye
verilecektir.
Örnek
2: Kendine ait aracıyla Ankara ili
içinde seyyar olarak tekstil ürünleri satışı yapan (A) işvereninin söz konusu
işte çalıştırdığı 2 sigortalısı bulunmaktadır. (A) işvereni Keçiören Sosyal
Güvenlik Merkezi dahilinde ikamet etmekte olup işyeri
bildirgesi Keçiören Sosyal Güvenlik Merkezine verilerek işyeri tescil
edilebileceği gibi sigorta işlemlerinin işverenin yazılı başvurusu üzerine,
işin yapıldığı yeri çevresine alan ünite veya ünitelerinden biri tarafından
yürütülmesine Kurumca izin verilmesi durumunda işyeri bildirgesi o üniteye de
verilebilecektir
Faaliyeti belirli bir yere bağlı olmamakla beraber, büro, yazıhane gibi belirli bir
merkezden sevk ve idare edilen işler, belirli bir yerde yapılmış sayılacak ve
işyeri bildirgesi, işin sevk ve idare edildiği yeri çevresine alan üniteye
verilecektir.
5- İnşaat, tesisat, tamirat ve tadilât işlerinde işverenlik ve
işyeri tescili
5.1-
İnşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin özel olarak yapılması halinde
işverenlik ve işyeri tescili
İnşaat ruhsatlarına istinaden yapılan gerçek veya tüzel
kişilere ait inşaatlar ile mülkiyeti (tapusu) gerçek veya tüzel kişilere ait
bina ve diğer inşaatlar ile tamirat, tadilat ve tesisat işyerlerinde yapılan
işler, bizzat mülkiyet sahipleri tarafından sigortalı çalıştırılmak suretiyle
yapılıyor ise belirtilen kişiler işveren kabul edilecek ve işyeri dosyası bu
kişiler adına tescil edilecektir.
Örnek
1: Arsa sahibi (A) şahsı, arsası
üzerine yaptıracağı dükkan inşaatını sigortalı
çalıştırmak suretiyle tamamlaması halinde, işveren (A) şahsının kendisi olacak
ve işyeri dosyası söz konusu kişi adına açılacaktır.
Diğer
yandan inşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin ruhsatsız yaptırılmış
olması işverenlik sıfatını etkilemediğinden Kurumumuz işlemleri ruhsatlı
işlerde olduğu gibi yapılacaktır.
İnşaat,
tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin sahipleri tarafından herhangi bir
sigortalı çalıştırılmaksızın tümüyle (inşaat uygulamasındaki deyimle anahtar
teslimi olarak) yaptırılmak üzere başka bir gerçek veya tüzel kişiye verilmesi
halinde; mülkiyet sahibi ile yapımı üstlenen arasında istisna akdi
bulunacağından, işlerin yapımını üstlenen kişi müteahhit
sıfatı ile işveren olarak kabul edilecektir.
Belirtilen işlerin malzemeli veya malzemesiz yapılması işverenlik
durumlarını değiştirmeyecektir.
Bu hallerde işyeri bildirgesi işlerin yapımını üstlenen kişi tarafından
verilerek işyeri dosyası söz konusu kişi adına açılacaktır. Söz konusu durumda
inşaatın yapımını yüklenen kişilerin işi malzemeli veya malzemesiz yapmış
olmaları işverenlik sıfatlarında değişiklik yapmayacaktır.
Örnek
2: (A) isimli şahıs kendi arsasına
yaptıracağı fabrika binası için belediyeden ruhsat almıştır. Fabrikanın inşası
işi (B) ye (anahtar teslimi şartıyla) verilmiştir. 5510 sayılı Kanun kapsamında
(B) şahsı işveren olarak esas alınacaktır.
Öte
yandan inşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin yapımını sigortalı
çalıştırarak gerçekleştiren kişi (mülkiyet sahibi veya müteahhit),
yapılan işlerin bir kısmını sair şahıslara yaptırdığı takdirde, işin
kısımlarını yapan bu kişi veya kişiler bu işte sigortalı çalıştırdıkları
takdirde alt işveren sayılacaktır.
Diğer
yandan mülkiyet sahibi veya müteahhit tarafından,
sigortalı çalıştırılarak yapılan işlerin bir kısmının sair şahıslara
yaptırılması aşamasında, söz konusu şahıslar, yanlarında Kurumdan tescilli
devamlı işyerlerinin işçileri dışında sigortalı çalıştırarak işi yapmaları
halinde alt işveren sayılacak olup devamlı işyerlerinin işçileri ile işi
yapmaları halinde ise alt işveren sayılmayacaklardır.
Örnek
3: (A) isimli şahıs kendi arsasına
yaptıracağı fabrika binası için belediyeden ruhsat almıştır. Fabrikanın inşası
işi (B) ye (anahtar teslimi şartıyla) vermiştir. (B) şahsı yapılmasını sahibine
karşı taahhüt ettiği işin bazı kısımlarını ayrı anlaşmalarla, (C), (D) ve (E)
işverenlerine verirse aralarında istisna akdi doğmuş olacağından, bu işverenler
Kurumdan tescilli devamlı işyerlerinin işçileri dışında sigortalı
çalıştırdıkları takdirde "alt işveren" sayılacaklardır.
5.1.1-Özel olarak yapılan inşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin
devri
Özel
bir bina inşaatını tümü ile yapmak üzere (yani anahtar teslimi şartıyla)
sahibinden, alan müteahhit, akdin feshedilmesi,
inşaatın mühürlenmesi gibi sebeplerle inşaatı yarım bırakır veya bıraktırırsa,
kalan işlerin mülk sahibi tarafından çalıştırılan işçilerle tamamlanması veya
başka müteahhitlere verilmesi halinde, bir işverenden diğerine hukukî
neticeleriyle devir bahis konusu olmayacağından, işe devam eden veya işi ikmal
eden adına ayrıca işyeri dosyası açılacaktır.
Kurumumuz mevzuatı açısından bir işyerinin devri, onun bütün hukuki
neticeleriyle birlikte, yani aktifi veya pasifi, işçisi ve tesisatı ile
birlikte faaliyet halinde bir başkasına geçmesi demektir. Bu şartlarla yapılan
bir el değiştirme, çalışanların hizmet akitlerinin kesintisiz olarak devamı,
yani yeni işverenin bu akitleri tanımasını kapsayacağından, Kurumumuz
uygulamaları bakımından devir sayılacaktır. Aksi halde, ilk
işverenin kendi işçilerinin akdini feshederek faaliyetini geçici veya sürekli
olarak durdurmak suretiyle işyerini sadece binası, tesisatı, makina ve sair
demirbaşları ile başkasına satmak veya kiralamak istemesi durumunda ortada 5510
sayılı Kanunun tarifine uygun bir işyeri kalmamış olacağından bu şekilde
yapılacak işlemler Kurumumuz uygulamaları açısından devir olarak
nitelendirilmeyecektir.
Yukarıda
belirtildiği şekilde akdin feshedilmesi, inşaatın mühürlenmesi gibi sebeplerle
inşaatın yarım bırakılması veya bıraktırılması, kalan işlerin mülk sahibi
tarafından çalıştırılan işçilerle tamamlanması veya başka müteahhitlere
verilmesi halinde yapılan işin faal haldeyken diğer bir müteahhite veya
işverene devredilmemiş olmasından dolayı söz konusu durum devir olarak
tanımlanmayacak ve yeni işyeri dosyası tescil edilecektir.
Öte yandan özel olarak yaptırılan inşaat, tamirat, tadilat
ve tesisat konusu işler işçi çalıştırılırken başka bir ifade ile faal haldeyken
bütün tesisat ve sigortalıları ile birlikte bir işverenden başka bir işverene
devredilirse kanunun öngördüğü şekilde bir devir işlemi var olduğundan devir
işlemi yapılacak olup işlemler mevcut işyeri dosyasından devam ettirilecektir.
Tamamı ikmal edilmemiş aynı ada ve parseldeki inşaatın yarım
bırakılması ve başka bir işverence tamamlanması hususunda ikinci bir işyeri
dosyası açılmak üzere üniteye müracaat edilmesi halinde, inşaatın bitiminden
sonra seviye tespiti hususunda, gerek işverenler (işi yarım bırakan ve
tamamlayan) arasında gerekse ünitelerimizce yapılacak işlemlerde sorun
yaşanmamasını teminen, inşaatın seviye tespitini gösteren nitelikte bir belge
istenilecektir.
Özel
nitelikteki inşaatın devamı sırasında işverenin vefat etmesi üzerine işin
varislerine intikal etmesi halinde; varislerin, mirası reddetmedikleri sürece
intikal durumundan dolayı 5510 sayılı Kanunun 11. maddesi hükmüne istinaden
işyeri bildirgesi vermesi gerekmektedir. Bu durumda varisler adına yeniden
işyeri dosyası açılması yoluna gidilmeyecek, varisler tarafından işyeri
bildirgesi verilmesi suretiyle aynı işyeri dosyası üzerinden işlemlere devam
edilecektir.
5.2- İnşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işlerinin ihale
suretiyle yaptırılması
İhale
suretiyle işin yapımını üzerine alan gerçek veya tüzel kişi müteahhit
sıfatını alacak ve 5510 sayılı Kanun karşısında işveren olacaktır.
Ancak, ihale yolu ile bir işin yapımını yüklenen müteahhidin 5510 sayılı Kanuna göre
işveren sayılabilmesi için, ihale suretiyle aldığı işin yapımı dolayısıyla
sigortalı çalıştırması ve bu işçilerin ihale konusu işte çalıştırılmak üzere
işe alınmış olması gerekmektedir. Taahhüt edilen işin ayrıca sigortalı
alınmaksızın müteahhidin esasen mevcut olan aynı mahiyette devamlı işyeri
sigortalılarıyla yapılmış olması halinde, ihale konusu işten dolayı ayrıca
işverenlik sıfatı söz konusu olmayacağından, taahhüt edilen işin ayrı bir
işyeri olarak tesciline gerek bulunmayacaktır.
Yine, bir müteahhidin ihale yolu ile almış olduğu işin mahiyeti icabı
mevcut işyeri dışında yapılması gerekmeyen (malzeme satımı, mal teslimi, proje
çizimi ve buna benzer) işlerden olması halinde de, ihale konusu işin ifası
sırasında işçi alınmış olsa dahi, ihale konusu işin yapıldığı ayrı ve bağımsız
bir işyeri mevcut olmadığından, başka bir ifade ile alınan işçi devamlı
işyerine alınmış olduğundan ihale konusu işten dolayı tescili gereken bir
işyeri ve işverenlik durumu söz konusu olmayacaktır.
5.2.1- İhale konusu inşaat, tamirat, tadilat ve tesisat işleri veya
hizmet işlerinin devri
4735 sayılı
Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun Sözleşmenin devri başlıklı 16. maddesinde;
“Sözleşme,
zorunlu hallerde ihale yetkilisinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir.
Ancak, devir alacaklarda ilk ihaledeki şartların aranması zorunludur. Ayrıca,
isim ve statü değişikliği gereği yapılan devirler hariç olmak üzere, bir
sözleşmenin devredildiği tarihi takibeden üç yıl içinde aynı yüklenici
tarafından başka bir sözleşme devredilemez veya devir alınamaz. İzinsiz
devredilen veya devir alınan veya bir sözleşmenin devredildiği tarihi takibeden
üç yıl içinde devredilen veya devir alınan sözleşmeler feshedilerek, devreden
ve devir alanlar hakkında 20, 22 ve 26. madde hükümleri uygulanır.”
Hükmü
yer almıştır.
2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 66. maddesinde ise;
"Sözleşme,
ita amirinin yazılı izni ile başkasına devredilebilir. Ancak, devir alacaklarda
ilk ihaledeki şartlar aranır. İzinsiz devir yapılması halinde sözleşme bozulur
ve müteahhit veya müşteri hakkında 62. madde hükümleri
uygulanır."
Düzenlemesine
amirdir.
Bu doğrultuda
4735 ve 2886 sayılı Kanunlara tabi müesseselerden ihale sözleşmesi ile bir
inşaatın yapımını üzerine alan müteahhitin ihale makamının izni olmaksızın işi
başkasına devretme imkanı bulunmamaktadır. Dolayısıyla
işlemler, ihale edilen işe ilişkin ilk tescil edilen işyeri dosyası üzerinden
yapılacaktır.
İhale uhdesinde kalan işverenler tarafından işin bölümlere
ayırılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği ve
sigortalı çalıştırılmadığı durumlarda yanında sigortalı çalıştırmayan yüklenici
işveren sıfatını taşımadığından iş alanlar ile arasında asıl işveren- alt
işveren ilişkisi oluşmayacak yanında sigortalı çalıştıran ve ihale konusu
işteki mal ve hizmetlerin yürütülmesini sağlayan işverenler bağımsız işveren
olarak kabul edilip adlarına işyeri dosyası açılacaktır.
Yukarıda
belirtilen hususlar kapsamında her halükarda ana işverenin sigortalı
çalıştırması halinde söz konusu işveren adına işyeri dosyası açılacak ana
işverenden iş alan ve bu iş için görevlendireceği sigortalıları çalıştıran
işverenler ise alt işveren olarak tescil edilebilecektir.
Diğer
yandan ihale makamları, zaman zaman ihale konusu işi üstlenen müteahhidin işin
belli bir bölümünü yaptıktan sonra (işi tamamlamadan) eksik kalan kısmının
başka bir müteahhit tarafından tamamlanmasına yönelik anlaşmalara muvafakat
etmekte olup eksik kalan
işlerin yapılması hususunda
düzenlenen sözleşmede öngörülen teminatları da almaktadır.
Bu doğrultuda
ihale konusu işin eksik kalan kısmının sonradan düzenlenen sözleşmeye istinaden
işi devir alan tarafından yapılması ve üstlenilen bu kısım için ayrıca teminat
alınması halinde, işin devrine idarece muvafakat edildiğine ilişkin yazılı
sözleşmenin ibraz olunması kaydıyla, bu nitelikteki sözleşmede, işin önceki
kısımlarından dolayı işi devir alanın sorumluluğunun bulunduğu hususunda
herhangi bir hükme yer verilip verilmediği üzerinde durulmaksızın, işi devir
alan adına ayrıca işyeri dosyası açılarak eksik kalan kısımlar ile ilgili
işlemler açılacak yeni dosyadan yürütülecek, taahhüt edilen ihale konusu işin
ihale makamının muvafakatı ile yüklenicisinin değişmesi durumunda işyeri
dosyasında devir işlemi yapılmayarak yeni müteahhit
adına ayrıca bir işyeri dosyası açılacaktır.
Öte
yandan söz konusu durumda işyeri dosyası tescil ettirilmemesi halinde ise;
devir tarihi itibariyle devralan adına yeni işyeri dosyası açılacak, devir
tarihinden sonraki bildirimler bu işyeri dosyasına aktarılacak ayrıca işyeri
bildirgesinin verilmemesi nedeniyle idari para cezası uygulanacaktır. Asgari
işçilik işlemlerine ilişkin işlemler ise her bir işyeri dosyasından ayrı ayrı
yapılacaktır.
6- Kara, deniz ve hava araçlarında işverenlik ve tescil işlemi
Bir yerden diğer yere karadan, denizden veya havadan, insan, hayvan veya
eşya taşıyan motorlu veya motorsuz araçlar ile çekme, kazma, kaldırma, yükleme
gibi işleri yapan müteharrik makinalar (dozer, grayder, ekskavatör, loder,
traktör, vinç gibi) ve ilaçlama işi yapan araçlarda (ilaçlama uçakları)
sigortalı çalıştırıldığı takdirde, bunlar birer işyeri sayılmaktadır.
6.1- Kara taşıtlarında tescil işlemi
Kara taşıt
işyerlerinde sigortalıları hizmet akdiyle çalıştıran kişiler işveren olarak
nitelendirilecektir. Araçların hukuken maliki durumunda olan kimseler bu
işyerlerinde 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında belirtilen sigortalı tarifine uygun kişileri çalıştırmadıkça,
kanunen işveren sayılmayacaklar ve işyeri dosyası tescil ettirmeyeceklerdir.
Araçları sahibinden kiralayan veya sair şekilde fiilen elinde bulunduran kişi
bunları sigortalı çalıştırmak suretiyle işletiyorsa işveren sayılacak ve bu
kişi tarafından işyeri bildirgesi verilerek ilgili taşıt işyeri olarak tescil
edilecektir.
Diğer
yandan uygulamada, taksi, minibüs, kamyon, otobüs gibi araçların sahipleri
tarafından mülkiyeti muhafaza kaydıyla, plakanın kiralanması gibi yollarla
başkalarının kullanımına bırakıldığı durumlar söz konusu olabilecek olup bu
durumlarda sahibinden mülkiyeti muhafaza kaydıyla kiralayan ve kendi namına
işleten kişi;
-
Aracı bizzat kullanıyor ve yanında başka bir kimseyi
çalıştırmıyorsa ortada 5510 sayılı Kanunun hükmüne uygun nitelikte bir işyeri
bahis konusu olamayacağından, ne maliki ne de kendisi işveren sayılamayacak ve
işyeri dosyası tescil edilmeyecektir.
-
Aracı bizzat kullansın ya da kullanmasın her iki halde de
yanında hizmet akdine dayanarak başkalarını çalıştırıyorsa, mülkiyetine sahip
olan kişi değil, mülkiyeti muhafaza kaydıyla aracı kiralayan kişi doğrudan
doğruya kendisi işveren olacak ve işyeri dosyası bu kişi adına tescil
edilecektir.
6.2- Deniz taşıtlarında tescil işlemi
Gerek Ticaret Kanununa, gerekse Deniz İş Kanununa göre deniz ve göllerde yolcu ve yük nakleden, kurtarma, arama, sondaj, söndürme, temizleme
gibi işleri yapan ve genel olarak tekne denilen (gemi, yat, motor, römorkör, vinç, mavna, şat, kayık gibi) işyerlerinde iş
akdine (hizmet akdine)
dayanılarak çalıştırılan kişiler gemi
adamı ismini almaktadır.
Ticaret Kanunu hükümlerine göre gemisini deniz ticaretinde kullanan gemi
sahibine donatan, gemiyi sevk ve idare eden kişiye kaptan denilmektedir.
5510 sayılı
Kanun karşısında, sahibi bulunduğu gemide hizmet akdiyle gemi adamı (yani
sigortalı) çalıştıran donatan işveren sayılacak, donatan gemisini, işletilmek
üzere başkasına kiralamışsa gemiyi işleten kişi işveren olacaktır.
Öte
yandan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 946. maddesinde;
“
Bir geminin bağlama limanı o gemiye ait seferlerin yönetildiği yerdir.”
955. maddesinde ise;
“
Gemi, bağlama limanının tabi olduğu sicil müdürlüğünce tescil olunur.
Bir geminin seferleri yabancı bir limandan veya bir kara kentinden yahut bizzat gemiden
yönetildiği takdirde, malik, gemisini dilediği yer siciline tescil ettirebilir.
Malikin, Türkiye’de yerleşim yeri veya ticari işletmesi yoksa, bu Kanunda yazılı hakları kullanmak ve görevleri
yerine getirmek üzere, sicil müdürlüğüne o bölgede oturan bir temsilci
göstermesi gereklidir.”
Hükümleri
yer almaktadır.
Bu doğrultuda gemi, yat, motor, römorkör, vinç, mavna, şat, kayık
gibi deniz taşıtlarına ilişkin tescil işlemine ilişkin olarak işyeri bildirgesi
öncelikli olarak deniz taşıtının bağlama limanının tabi olduğu sicil
müdürlüğünün bulunduğu yer sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik
merkezine, geminin seferleri yabancı bir limandan veya bir kara kentinden yahut
bizzat gemiden yönetildiği takdirde ise işverenin gemisini tescil ettirdiği
sicil müdürlüğünün bulunduğu yer sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik
merkezine gönderilecektir.
6.3-Yabancı bandıralı gemilerde işyeri tescili
5510 sayılı
Kanunun 11. maddesinin ikinci fıkrasında;
‘İşveren,
örneği Kurumca hazırlanacak işyeri bildirgesini en geç sigortalı çalıştırmaya
başladığı tarihte, Kuruma vermekle yükümlüdür. Şirket kuruluşu aşamasında,
çalıştıracağı sigortalı sayısını ve bunların işe başlama tarihini, ticaret
sicili memurluklarına bildiren işverenlerin, bu bildirimleri Kuruma yapılmış
sayılır. Ticaret sicili memurlukları, kendilerine yapılan bu bildirimi en geç
on gün içinde Kuruma bildirmek zorundadır.’
Hükmü
yer almaktadır.
Bu bağlamda,
bir gemi adına işyeri dosyası tescil edilebilmesi için işverenin o gemi de 5510
sayılı kanuna tabi sigortalı çalıştırması ve işyeri bildirgesini en geç
sigortalı çalıştırmaya başladığı tarihte kuruma vermesi gerekmektedir.
Öte
yandan maliki yabancı olan ve ülkemiz arasında sosyal güvenlik sözleşmesi olan
bir ülkenin bayrağını taşıyan gemide, Türk vatandaşı olarak çalışan gemi
adamları hakkında ve işyeri dosyasının tescilinde de ilgili sözleşme
hükümlerine göre işlem yapılacaktır.
Maliki yabancı olan, yabancı bir ülkenin bayrağını taşıyan ve ülkemiz ile
arasında bir sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan gemide, Türk gemi
adamlarının çalışması halinde;
a) Türk
vatandaşları veya Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş tüzel
kişiliklerce yabancı bayraklı bir geminin gemi adamları ile birlikte
kiralanması halinde, bu gemide
çalışan Türk personel 5510 sayılı
kanunun 5. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi kapsamında sigortalı sayılacak,
b) Geminin maliki
yabancı bir firma olduğu halde, Türkiye
Cumhuriyeti kanunlarına göre kurulmuş bir firmanın gemi adamları ile birlikte
bu gemiyi kiralaması durumunda, söz konusu gemi Türk Ticaret Kanununun 941.
madde çerçevesinde Türk bayrağı altında tescil edilmiş ise bu gemide çalışan
gemi adamları 5510 sayılı kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında sigortalı sayılacak,
ve işyeri dosyası 6.2- Deniz taşıtlarında tescil işlemi başlıklı
bölümde belirtildiği şekilde tescil edilecektir.
6.4- Aynı işkolunda bulunan birden çok kara veya deniz yahut hava
ulaştırma araçlarının tescil işlemi
Aynı
işverene ait olup, aynı işkolunda bulunan birden çok kara veya deniz yahut hava
ulaştırma araçları için tek işyeri dosyası tescil edilecektir. Aynı işkolunda
birden fazla nakil aracı bulunan işverence nakil araçlarının kayıtlı olduğu
ilgili idareyi gösterir belge ibraz edilerek tek işyeri bildirgesi düzenlenecek
ve işyeri, idarenin bulunduğu bölgeyi içine alan Kurum ünitesince tescil
edilecektir.
İstanbul
ilinde bulunan deniz ulaşım araçları için dosya tescil işlemi Beyoğlu Sosyal
Güvenlik Merkez Müdürlüğünce yapılacaktır.
7-
Ruhsatlara ve Ticaret Sicil müdürlükleri tarafından yapılan bildirimlere istinaden
yapılacak işyeri tescili
7.
1- Genel açıklamalar
Bilindiği
üzere, 10.3.2018 tarihli ve 30356 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 7099 sayılı
Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunun 18. ve 19. maddesi ile 5510 sayılı Sosyal Sigortalar
ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 11. maddesinin üçüncü fıkrasının ikinci
cümlesi;
“Şirket
kuruluşunun ticaret sicil müdürlüklerine bildirilmesi halinde yapılan bu
bildirim Kuruma yapılmış sayılır ve ilgililerce ayrıca işyeri bildirgesi
düzenlenmez.” şeklinde değiştirilmiş,
Aynı
maddenin altıncı fıkrasına “Bu bildirimlerden hangisinin işyerinin bildirilmesi
yerine geçeceği Kurumca belirlenir, belirlenenlerle ilgili ayrıca işyeri
bildirgesi düzenlenmez” hükmü eklenmiş,
Anılan Kanunun 100. maddesinin üçüncü fıkrası “Kurum, bu Kanun
gereği verilecek her türlü belge veya bilginin internet, elektronik ve benzeri
ortamda gönderilmesi hususunda, gerçek veya tüzel kişiler ile yazılı sözleşme
ile yetki verilmiş gerçek veya tüzel kişilere izin vermeye, bu kişileri aracı
kılmaya veya zorunlu tutmaya, Kuruma verilmesi gereken her türlü belge,
bildirge ve taahhütnamenin gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan
kurum ve kuruluşlara verilmesini mecbur kılmaya, söz konusu belgeleri diğer
kamu idarelerine ait formlarla birleştirmeye ve bu belgeleri kamu idarelerinin
elektronik bilgi işlem ortamından almaya, bu kişilere yapılacak bildirimleri
Kuruma verilmiş saymaya, bu Kanunun uygulaması ile ilgili işveren, sigortalı ve
diğer kurum, kuruluş ve kişilerin talepleri üzerine veya re’sen düzenleyeceği
her türlü bilgi ve belgeyi bilgi işlem ortamında oluşturmaya, bu şekilde
hazırlanacak olan bilgi ve belgelerin sadece internet ve benzeri iletişim
ortamından ilgili kişilere verilmesini kararlaştırmaya yetkilidir.” şeklinde
değiştirilmiştir.
Buna göre, 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalı çalıştırılmasa dahi ticaret sicil
müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşları ile Kuruma verilen yetki
doğrultusunda yalnızca yapı ruhsatına istinaden Kurumca otomatik işyeri tescili
yapılacağı, bu durumda ilgililerce ayrıca işyeri bildirgesi düzenlenmeyeceği ve
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği 29. maddesinde belirtilen belgeler ile
genelge ekinde yer alan formlardan Ek-4'ün ve Ek-5’in valilikler, belediyeler
ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerine, Ek-5’in
ticaret sicil müdürlüklerine verilerek Kurumca ayrıca söz konusu belgelerin
istenmeyeceği hüküm altına alınmıştır.
Bu doğrultuda,
işyerinin otomatik tescil işlemi sırasında yapılacak işlemler aşağıda
açıklanmıştır.
7.2- Ticaret Sicili Müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşlarına istinaden
otomatik işyeri tescili
7.2.1- Genel açıklamalar
Bilindiği
üzere, 5510 sayılı Kanunun 11. maddesinin üçüncü fıkrasında yapılan değişiklik
ile sigortalı çalıştırılmasa dahi ticaret sicil müdürlüklerince tescil edilen
şirket kuruluşlarına istinaden işyeri tescilinin otomatik yapılmasına karar
verilmiştir. Ticaret sicil müdürlüklerince tescil edilen şirketlerin otomatik
olarak işyeri tescilinin yapılabilmesi için ticaret sicil müdürlüklerine
yapılan şirket kuruluşu başvurularında verilen bilgiler Ticaret Sicil
Müdürlüklerince Kuruma on-line olarak aktarılacaktır. Bu aktarma sonucunda
ticaret sicil müdürlüklerince tescil edilen şirketin otomatik işyeri tescil işlemi
ve e-Sigorta aktivasyon işlemi yapılacak ve işveren Kuruma müracaat etmeden
e-Sigorta işlemlerini yapabilecektir.
Ayrıca,
ticaret sicil müdürlükleri şirket kuruluş dilekçesi ve bildirim formu ekinde
kendisine verilen belgeleri Kurumca istenilmesi durumunda ibraz etmek üzere
muhafaza edecektir.
Yukarıda
anlatılan süreç ticaret sicil müdürlüklerince tescil edilen şirketlerin
otomatik işyeri tescili ile alakalı olup; otomatik tescil işlemi yapıldıktan
sonra işverenin işyerini devretmesi, kapatması, yeni bir e-Sigorta kullanıcısı
belirlenmesi gibi diğer bütün işlemlerde Kuruma verilmesi gereken belgelerin
ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğüne/ sosyal güvenlik merkezine verilmesi
gerekmektedir.
7.2.2- Ticaret Sicili Müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşlarına istinaden otomatik
işyeri tescili
Ticaret sicili müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşuna istinaden
Kurum tarafından işyeri tescilinin otomatik olarak oluşturulması aşağıda
belirtilen aşamalar göz önünde bulundurularak yapılacaktır.
-Ticaret sicili müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşuna istinaden
yapılacak otomatik tescillerde sigortalı çalıştırılıp çalıştırılmadığı önem arz
etmediğinden, sigortalı çalıştırılmaya ilişkin şirket kuruluş dilekçesi ve
bildirim formunda bir bilgi bulunmasa dahi işyeri dosyası otomatik olarak
tescil edilecektir. Bu durumda ayrıca işyeri bildirgesi verilmeyecektir.
-Şirket
kuruluş dilekçesi ve bildirim formunda sigortalının çalıştırılmaya
başlanacağına dair tarih bulunması halinde dosyanın kapsama alınma tarihi
olarak bu tarih, müracaat tarihi olarak şirketin kuruluş tarihi; sigortalı
çalıştırılmaya başlanacağına dair tarihin bulunmaması halinde ise dosyanın
kapsama alınma tarihi ve müracaat tarihi olarak şirketin kuruluş tarihi esas
alınacaktır.
-Ticaret sicili müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşuna istinaden
işyeri dosyası otomatik oluşturulacak ve işyeri tescil ekranında listeleme
menüsünde yer alan işyerine ilişkin bilgileri içeren bu genelge ekinde yer alan
EK-6 formunun dökümü alınarak işverene tebliğ edilecektir.
-Sigortalı çalıştırılmasa dahi otomatik tescil yapılan işyerinde daha
sonra işveren tarafından sigortalı çalıştırılmaya başlanılması halinde,
işyerinin kanun kapsamına alınış tarihi sigortalı çalıştırılmaya başlanılan
tarih esas alınarak güncellenecektir. Ancak bu durumda işyeri bildirgesi
istenilmeyecek ve işyeri bildirgesinin verilmemesinden dolayı 5510 sayılı
Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca idari para cezası
uygulanmayacaktır.
-Ticaret sicili müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşuna istinaden
otomatik işyeri tescili yapıldıktan sonra otomatik tescil edilen şirket adına
aynı adres için işyeri bildirgesi verilmesi halinde işyeri tescil edilmeyecek
ve işlemler otomatik tescil edilen dosya üzerinden yürütülecektir.
-Otomatik işyeri tescili şirketlerin ilk kuruluşu için söz konusu
olduğundan, işyeri bildirgesi verilmesini gerektiren işlemler (şube açılışı,
devir, nev’i değişikliği, işyerinin nakli gibi) için işyeri bildirgesi verme
yükümlülüğü bulunmaktadır.
-Otomatik tescil edilen şirketin ihale konusu iş alması, bina inşaatı, şirket
kuruluş adresinden faklı bir adreste yeni bir işyeri açması gibi nedenlerle
sigortalı çalıştırmaya başlanması halinde işyeri bildirgesi verilecek,
verilmemesi halinde 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (b)
bendi uyarınca idari para cezası uygulanacaktır.
-Sigortalı çalıştırılmasa dahi otomatik tescil yapılan işyerinde
tescil tarihinden itibaren 2 yıl içinde sigortalı çalıştırılmaması halinde
oluşturulan dosya sistem tarafından kapsamdan çıkarılacaktır. Ancak 2 yıllık
süreden sonra sigortalı çalıştırılması halinde dosya yeniden aktif hale
getirilebilecek ve işlemler bu dosya üzerinden yürütülecektir.
-Ticaret sicili müdürlüklerince tescil edilen şirket kuruluşuna istinaden
otomatik tescil edilen işyerlerinden, e-sigorta başvuru sözleşmesi ilgililere
e-devlet üzerinden gönderilecek olup ilgililerin onaylaması durumunda e-Sigorta
kullanıcı adı ve şifresi aktif hale getirilecektir.
7. 3- Valilikler, belediyeler ve ruhsat vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerince verilen yapı
ruhsatlarına istinaden otomatik işyeri tescili
7.3.1-
Genel açıklamalar
Bilindiği
üzere, 5510 sayılı Kanunun 11. maddesinin altıncı fıkrasında yapılan değişiklik
ile Kuruma verilen yetki doğrultusunda Kurum; valilikler, belediyeler ve ruhsat
vermeye yetkili diğer kamu ve özel hukuk tüzel kişilerince verilen yapı
ruhsatlarına istinaden otomatik işyeri tescili yapılmasına karar vermiştir.
Yapı ruhsatlarına istinaden otomatik işyeri tescili yapılabilmesi için yapı
ruhsatına başvuranlar tarafından ruhsat vermeye yetkili mercilere yapılan yapı
ruhsatı başvurularında verilen bilgiler ruhsat vermeye yetkili merci Kuruma
on-line olarak aktarılacaktır. Bu aktarma sonucunda yapı ruhsatına istinaden
işyerinin otomatik tescil işlemi ve e-Sigorta aktivasyon işlemi yapılacak ve
işveren Kuruma müracaat etmeden e-Sigorta işlemlerini yapabilecektir.
Ayrıca,
ruhsat vermeye yetkili merci yapı ruhsatı ekinde kendisine verilen belgeleri
Kurumca istenilmesi durumunda ibraz etmek üzere muhafaza edecektir.
Yukarıda
anlatılan süreç yapı ruhsatlarının verilmesinde otomatik işyeri tescili ile alakalı olup tescil işlemi yapıldıktan sonra işverenin işyerini
devretmesi, kapatması, yeni bir e-Sigorta kullanıcısı belirlenmesi gibi diğer bütün işlemlerde Kuruma
verilmesi gereken belgelerin
ilgili Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğü/Sosyal Güvenlik
Merkezine verilmesi gerekmektedir.
7.3.2- Yapı ruhsatına istinaden işyeri tescili
İşyeri
tescilinin otomatik olarak oluşturulması aşağıda belirtilen aşamalar göz önünde
bulundurularak yapılacaktır.
-Yapı
ruhsatına istinaden yapılacak otomatik tescillerde sigortalı çalıştırılıp
çalıştırılmadığı önem arz etmediğinden sigortalı çalıştırılmaya ilişkin yapı
ruhsatında bir bilgi bulunmasa dahi işyeri dosyası tescil edilecektir. Bu
durumda ayrıca işyeri bildirgesi verilmeyecektir.
-Yapı
ruhsatında sigortalının çalıştırılmaya başlanacağına dair tarih bulunması
halinde dosyanın kapsama alınma tarihi olarak bu tarih, müracaat tarihi olarak
ruhsatın onay tarihi, sigortalı çalıştırılmaya başlanacağına dair tarihin
bulunmaması halinde ise dosyanın kapsama alınma tarihi ve müracaat tarihi
olarak ruhsatın onay tarihi esas alınacaktır.
-Yapı
ruhsatında yapı sahibi ve yapı müteahhidi bölümlerinde belirtilen kişilerin
aynı olması halinde yapı sahibi adına, farklı olması halinde ise yapı
müteahhidi adına dosya tescili yapılacaktır.
-Yapı
ruhsatına istinaden işyeri dosyası otomatik oluşturulacak ve işyeri tescil
ekranında listeleme menüsünde yer alan işyerine ilişkin bilgileri içeren bu
genelge eki Ek-6 formunun dökümü alınarak işverene tebliğ edilecektir. Yapı
ruhsatına ilişkin işyeri tescili otomatik olarak oluşturulduğundan, inşaat
ruhsatıyla birlikte Üniteye bizzat gelerek başvuran ruhsat sahibi adına ayrıca
işyeri tescili yapılmayacaktır.
-Sigortalı çalıştırılmasa dahi otomatik tescil yapılan işyerinde daha
sonra işveren tarafından sigortalı çalıştırılmaya başlanılması halinde
işyerinin kanun kapsamına alınış tarihi sigortalı çalıştırılmaya başlanılan
tarih esas alınarak güncellenecektir. Ancak bu durumda işyeri bildirgesi
istenilmeyecek ve işyeri bildirgesinin verilmemesinden dolayı 5510 sayılı
Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca idari para cezası
uygulanmayacaktır.
-Yapı
ruhsat onay tarihinden önceki bir tarihte sigortalı çalıştırıldığının tespit
edilmesi durumunda işyeri bildirgesi verme yükümlülüğünün bulunması nedeniyle,
sigortalı çalıştırılmaya başlanılan tarih esas alınarak işyeri tescili
güncellenerek 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
uyarınca idari para cezası uygulanacaktır.
-Sigortalı çalıştırılmasa dahi otomatik tescil yapılan işyerinde
tescil tarihinden itibaren 2 yıl içinde sigortalı çalıştırılmazsa oluşturulan
dosya sistem tarafından kapsamdan çıkarılacaktır. Ancak 2
yıllık sürenin sonunda kapsamdan çıkarılan işyeri dosyasının oluşturulmasına
esas olan yapı ruhsatının geçerli olduğuna dair veya söz konusu yapı ruhsatına
ilişkin yenileme ruhsatı ile başvurulması halinde dosya yeniden aktif hale
getirilebilecek ve asgari işçilik tespitine ilişkin 5510 sayılı Kanunun 85.
maddesi uyarınca ünitece yapılacak araştırma işlemi bu dosya üzerinden
yürütülecektir.
-Yapı
ruhsatına istinaden otomatik işyeri tescili yapıldıktan sonra yapı sahibi/yapı
müteahhiti adına ilçe bazında aynı T.C./Vergi Kimlik, ada ve parsel numarasıyla
işveren tarafından işyeri bildirgesi verilmesi halinde işyeri tescil
edilmeyecek ve işlemler otomatik tescil edilen dosya üzerinden yürütülecektir.
-Yapı
ruhsatına istinaden otomatik tescili yapılan kişi tarafından herhangi bir
sigortalı çalıştırılmaksızın anahtar teslimi suretiyle işin yaptırılması ve işi
alan müteahhit tarafından işyeri dosyası açılmak üzere
başvuru yapılması durumunda, otomatik tescil edilen işyeri dosyası üzerinden
işlemler yürütülecektir. Ancak bu durumda, dosyanın tescil edildiği sosyal
güvenlik il müdürlüğü/ sosyal güvenlik merkez müdürlüğü tarafından dosyada müteahhit adına güncelleme işlemleri gerçekleştirilecektir.
-Kurum tarafından otomatik tescil edilen işyeri dosyasından hiç
bildirimde bulunulmamasına karşın asgari işçilik miktarının tespiti için
başvuru yapılması halinde ünitece yapılacak araştırma işlemi, Sosyal Sigorta
İşlemleri Yönetmeliğinin 112. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca otomatik tescil
edilen dosyadan yapılacaktır.
-
Yapı ruhsatına istinaden otomatik tescil edilen işyerlerinden,
e-sigorta başvuru sözleşmesi ilgililere e-devlet üzerinden gönderilecek olup
ilgililerin onaylaması durumunda e-Sigorta kullanıcı adı ve şifresi aktif hale getirilecektir.
-
Yapı ruhsatı dışında kalan diğer tüm ruhsatlar bakımından
sigortalı çalıştırılması halinde işyeri dosyası tescil edilebilmesi için işyeri
bildirgesi verme yükümlülüğü bulunmaktadır.
7.4- Diğer hususlar
Bu genelgenin 7- Ruhsatlara ve Ticaret
Sicil müdürlükleri tarafından yapılan
bildirimlere istinaden yapılacak işyeri tescili başlıklı kısmında belirtilen
hükümler 7099 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 18. ve 19. maddesinin yürürlüğe girdiği 10.3.2018
tarihinde uygulanmaya başlanır.
8- İhale konusu personel, öğrenci veya diğer taşıma işlerinde
işyeri dosyası tescil edilmesi
Taşımalı eğitim kapsamında il veya ilçe milli eğitim
müdürlüklerince öğrenci taşınması, kamu kurum ve kuruluşlarının personelinin
taşınması ya da yük nakline veya yükleme boşaltma işlerinin ihale kapsamında
gerçek veya tüzel kişiler ile kooperatif veya birlikler tarafından üstlenilerek
ikmal edilmesi halinde işyeri dosyalarının kimlerin adına açılması gerektiği
ile asıl –alt işveren hususlarında yürütülecek olan işlemler yapılan işe ve
işleri yapanların sigortalılık durumları birlikte değerlendirilerek aşağıda
açıklanmıştır.
İhale
konusu olan söz konusu işlerin gerçek veya tüzel kişilerce ya da birlik ve
kooperatiflerce üstlenilmesi durumunda;
8.1- Yüklenicilerin gerçek kişi, kooperatif, birlik veya şirket
olmaları ve ihale konusu işi 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştırmaksızın gerek kendilerinin, veya üyelerinin ya da ortaklarının
vasıtasıyla, gerekse sözleşme yaptığı araç sahiplerinin araçlarında bilfiil
çalışarak yapmaları halinde işyeri dosyası açılmayacaktır.
8.2-Yüklenicilerin, kooperatif, birlik veya şirket olmaları ve
ihale konusu işi kendilerinin veya üyeleri ya da ortakları vasıtasıyla 5510
sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
çalıştırmaksızın yapmaları halinde, ihale konusu iş nedeniyle işi yapanlar ile
kooperatif, birlik veya şirket arasında hizmet akdi bulunmadığı dikkate
alınarak ihale konusu iş nedeniyle işyeri dosyası açılmayacaktır.
8.3- Söz konusu işlerin gerçek kişi, kooperatif, birlik veya
şirket olarak üstlenilerek 4/1-(a) kapsamında sigortalı çalıştırılarak
yapılması halinde, işi üstlenen kişi veya kooperatif, birlik veya şirket
işveren sayılacak dolayısıyla işyeri dosyası işi üstlenen bu kişiler adına
açılacak işin bölümünden iş alıp kendi adına sigortalı çalıştıran kişiler ise
alt işveren olarak aynı dosyadan yükümlülüklerini yerine getireceklerdir.
8.4- Gerçek kişi, kooperatif, birlik veya şirket olarak üstlenilen
ihale konusu işlerin tümünün yüklenicinin devamlı işyeri işçileri vasıtasıyla
yapılması veya söz konusu işlerin kısmen devamlı işyeri sigortalıları kısmen de
yüklenicilerin kendisi (şirket ortakları, kooperatif, birlik üyeleri
tarafından) tarafından yapılması durumunda da ihale konusu iş nedeniyle Kanunun
4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
çalıştırılmadığı dikkate alınarak ihaleli iş nedeniyle işyeri dosyası
açılmayacaktır.
9- Maden ve taş ocağı işyerlerinin tescili ve işverenlik ilişkileri
3213 sayılı
Maden Kanunu uyarınca maden ruhsatını alan gerçek veya tüzel kişinin ruhsata
konu işi 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında işçi çalıştırarak fiilen kendisinin yapması durumunda işyeri dosyası
ruhsatı alan kişi adına açılarak 5510 sayılı kanunda belirtilen yükümlülükler
bu kişilerce yerine getirilecektir.
Diğer
yandan 3213 sayılı Maden Kanunu uyarınca maden arama ruhsatının, ön işletme
ruhsatı ve işletme ruhsatı hakkının bazı şartlar yerine geldiği takdirde gerçek
veya tüzel kişilere devri mümkün olmaktadır.
Bu bakımdan
adına işyeri tescil edilmiş ve Kurumda işveren olarak kayıtlı olan kişilerin bu
haklarını başkalarına tamamen devrettikleri resmen tevsik ve tespit olunduğu ve
devralan kişilerin ruhsatlı işyerinde sigortalı çalıştırdıkları beyan ve tespit
edildiği takdirde, bu kişiler yeni bir işyeri dosyası açılmaksızın işyeri devir
alan işveren olarak işlem göreceklerdir.
Söz
konusu ruhsatları uhdesine bulunduran kişiler, maden arama ve işletme
sahalarını, kendileri herhangi bir sigortalı çalıştırmaksızın başka özel veya
tüzel kişilere (işletilmesinden elde edilecek maden cevherinden ton başına
belli bir hisse almak, veya şahıstan belli bir
nispette kâr almak, rödavans gibi yol ve usullerle) devretmişlerse işyerini
fiilen işleten ve sigortalı çalıştırdığını Kuruma beyan eden kişiler işveren
sıfatını haiz olacaklardır.
Sosyal güvenlik
kanununun uygulanmasında, açılması ve işletilmesi için diğer Kanunların aradığı
ruhsat ve sair şartları haiz olan ile olmayanlar arasında işverenlik sıfatı
bakımından fark gözetilmemiştir. Ancak, maden işletmesini ruhsat sahibinden
çeşitli şekillerde alıp çalıştıran kişiler Kuruma kendi adına işyeri bildirgesi
vermemiş ve madeni fiilen kimin işlettiği muteber bir belge, sözleşme ile veya
mahalli inceleme ile tespit edilememiş ise, bu takdirde sigortalı çalıştırılan
bu gibi işyerlerinin resmî ruhsat sahibi işveren olarak işlem görecektir.
Maden işyerlerinin ruhsat sahipleri, maden işletmesini başkalarına
devretmiş olmakla beraber, Maden Kanunun ilgili maddeleri uyarınca madendeki
teknik faaliyetin tanzim ve kontrolünü kendi adına yürütmek üzere birtakım
kişileri hizmet akdi ile çalıştırıyorsa, bu takdirde bu işyerinin esas işvereni
kendisi olacak, fiilen işleten kişiler ise 5510 sayılı Kanunun 12. maddesi
uyarınca alt işveren addedileceklerdir.
10- Noterlik işyerlerinin tescili ve devri
Noterlik görevine ataması yapılan noterin noterlik faaliyetlerini yanında
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
çalıştırması halinde noter adına işyeri dosyası tescil edilerek
5510 sayılı kanundan doğan her türlü yükümlülükler bu dosya üzerinden yerine getirilecektir.
Diğer
yandan noterin atanması, emekli olması veya ölümü halinde noter işyerlerinin
belirtilen nedenlerle boş kaldığı dönemde, noterin ayrılmasıyla boşalan
noterlik işyerinde işlemler noter vekilleri tarafından yürütülmektedir. Bu
doğrultuda noter işyerlerinin vekaleten yürütüldüğü
dönemlerle sınırlı olmak üzere, noter vekillerinin noterliği vekaleten yürütmüş
olduğu dönemlerde kendi vergi kimlik numaraları üzerinden
işverenlik/mükellefiyet yükümlülüklerini yerine getirdikleri, işyerinde çalışan
sigortalılarla arasındaki ilişkinin çalıştıran ile çalışan konumunda olması
yani hizmet akdine dayanması, Noterler Birliği ile noter vekili olarak kabul
edilen kişilerin 5510 sayılı Kanun karşısındaki tüm yükümlülükleri nedeniyle
mahkeme kararlarından da anlaşılacağı gibi kendilerinin sorumlu tutulmaları
karşısında işveren olarak addedilmesi uygun görüldüğünden, noterlik
işyerlerinin boşta kalmış olduğu dönemlerde noterliğin işlemlerini yürütmekle
görevli noter vekilleri mevcut noterlik dosyalarında isim tashihi yapılarak
işveren olarak kaydedilecektir.
Ayrıca
noterliğe yeni noter atanıncaya dek noterliğin tüm işlemlerini yürütmekle
görevli olan noter vekillerinin bu dönemdeki işverenliğinin yasal zorunluluktan
kaynaklandığı dikkate alınarak, noterlik işyerindeki işverenliğinin öncesinde başlamış
olan 4/a kapsamındaki sigortalılığının devam ettirilmesi, dolayısıyla kendi
işyerinden 4/a kapsamındaki sigortalılığının bu dönem zarfında kabul edilmesi
gerekmektedir.
Diğer
taraftan Adalet Bakanlığınca noterlik görevinden ayrılan şahsın yerine yeni bir
noterin atanması halinde, 5510 sayılı Kanunun 11. maddesi bakımından bir devir
keyfiyeti yani işyerinin sigortalıları ve bütün hukuki sonuçları ile birlikte
başka bir şahsa devri söz konusu olmayacağından devir bildirgesi
verilmeyecektir. Ancak bu durumda, yeni atanan noter göreve başlama tarihi
itibariyle 5510 sayılı Kanuna göre sigortalı çalıştırır ise en geç sigortalı
çalıştırmaya başladığı tarih itibariyle işyeri bildirgesi verilecektir.
11- Mümeyyiz
küçüklere ve sınırlı ehliyetsizlere ait işyerlerinin tescili
İşverenin
18 yaşından küçük olması halinde, işyeri bildirgesinin işverene ait
bölümlerinin “18 yaşından küçük kimseye velayeten velisinin adı” ibaresi ile
doldurularak imzalanmasını müteakip, veli işveren vekili sayılarak işyeri
tescil edilecektir. Söz konusu durumda kendisine veli atanan kişi (çocuk)
işveren olacaktır.
İşverenin,
Medeni Kanuna göre sınırlı ehliyetsiz olması nedeniyle kendisine vasi atanması
halinde, işyeri bildirgesinin işverene ait bölümlerinin “Sınırlı ehliyetsiz
kimseye vesayeten vasisinin adı” ibaresi ile doldurularak imzalanmasını
müteakip, vasi işveren vekili sayılarak işyeri tescil edilecektir. Söz konusu
durumda kendisine vasi atanan kişi (sınırlı ehliyetsiz kimse) işveren
olacaktır.
12- Konsorsiyum ve iş ortaklığı şeklinde üstlenilen ihale konusu işlerin tescili
4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun 14. maddesinde; ortak girişimlerin iş ortaklığı ve
konsorsiyumlardan oluştuğu, iş ortaklığı üyelerinin; hak ve sorumluluklarıyla
işin bütününü yapmak üzere, konsorsiyum üyelerinin
ise, hak ve sorumluluklarını ayırarak işin kendi uzmanlık alanlarını yapmak
üzere bir araya geldikleri; iş ortaklığı anlaşma ve sözleşmesinde, iş
ortaklığını oluşturan gerçek veya tüzel kişilerin taahhüdün yerine
getirilmesinde müşterek ve müteselsilen sorumlu oldukları; konsorsiyum anlaşma
ve sözleşmesinde ise, gerçek veya tüzel kişilerin işin hangi kısmını taahhüt
ettikleri ve taahhüdün yerine getirilmesinde koordinatör ortak aracılığıyla
koordinasyonun sağlanacağı belirtilmiştir.
Bu doğrultuda
ihale yoluyla yapılan işlerin konsorsiyum şeklinde
üstlenilmesi hâlinde, konsorsiyumu oluşturan üstlenicilerin her birine
müstakilen istihkak ödenmesi ve bu üstleniciler tarafından idareye ayrı ayrı
teminat verilmiş olması kaydıyla üstlenicilerin her birine, verecekleri işyeri
bildirgelerine istinaden Kurumca ayrı ayrı işyeri sicil numarası
verilebilecektir. İhale konusu işin iş ortaklığı şeklinde üstlenilmesi
durumunda ise, işyeri, iş ortaklığı adına ve tek işyeri sicil numarası
verilerek tescil edilecektir.
12.1- Konsorsiyum ve iş ortaklığında alt işverenlik
Öte
yandan 5510 sayılı Kanununun 12. maddesinin birinci fıkrasında; "4.
maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bentlerine göre sigortalı sayılan
kişileri çalıştıran gerçek veya tüzel kişiler ile tüzel kişiliği olmayan kurum
ve kuruluşlar işverendir."
hükmü yer
almaktadır.
Yine bilindiği üzere, 5510 sayılı Kanununun 12. maddesinin altıncı
fıkrasında "Bir işverenden, işyerinde yürüttüğü mal veya hizmet üretimine
ilişkin bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde, iş alan ve bu iş için
görevlendirdiği sigortalıları çalıştıran üçüncü kişiye alt işveren denir.
Sigortalılar, üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bunlarla sözleşme
yapmış olsalar dahi, asıl işveren, bu Kanunun işverene yüklediği yükümlülüklerden
dolayı alt işveren ile birlikte sorumludur. "
hükümleri
yer almaktadır.
Kanunun söz konusu hükmüne istinaden asıl işveren-alt işveren
ilişkisinden söz edebilmek için;
- İşyerinde sigortalı çalıştıran asıl işverenin varlığı,
- Alt işverenin yapmayı üstlendiği iş için sigortalı çalıştırması,
- İşin asıl işverenin işyerinde yürütülmesi,
-Alt işverenin
işyerinde asıl işverenin yapmış olduğu ana işin bir bölümünde, eklentilerinde
veya yardımcı işlerinde iş alması,
şartlarının
aynı anda gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu itibarla; her ne
kadar 5510 sayılı Kanunun alt işverenlikle ilgili
maddesinin lafzında üçüncü kişi ibaresi yer alsa da; ilgili maddede üçüncü kişi
ile kastedilen husus, sigortalı çalıştıran gerçek veya tüzel kişi yahut tüzel
kişiliği olmayan kurum ve kuruluşlar olduğundan; İş Ortaklıklarını oluşturan
işverenlerin her birinin ayrı ayrı iş ortaklığından bağımsız ve ayrı şekilde
işverenlik sıfatı bulunması nedeniyle, asıl işveren-alt işveren ilişkisinin
ortaya çıkması bakımından yukarıda söz edilen şartların gerçekleşmesi şartıyla,
iş ortaklığını oluşturan işverenlerden her biri iş ortaklığının alt işvereni
olarak tescil edilebilecektir.
Örnek
1 : (A) A.Ş ve (B) A.Ş İş ortaklığı
tarafından taahhüt edilen yol yapım işi dolayısıyla iş ortaklığını oluşturan
ortaklardan A A.Ş nin alt işveren olarak tescil edilmesi talep edilmiştir. Asıl
işveren olan (A) A.Ş ve (B) A.Ş iş ortaklığından iş alan (A) A.Ş nin bağımsız
ve ayrı şekilde işverenlik sıfatı Bulunması nedeniyle, asıl işveren-alt işveren
ilişkisinin ortaya çıkması bakımından yukarıda söz edilen şartların
gerçekleşmesi şartıyla, alt işveren olarak tescil edilmesi mümkün olacaktır.
13- Konut işyerleri ile işhanı ve pasaj işyerlerinde işverenlik
Kapıcı
ve kaloriferci gibi hizmetlilerin çalıştırıldığı konutlar (apartmanlar) işyeri sayılacaktır.
634 sayılı
Kat Mülkiyeti Kanununun 34. maddesinin 1. ve 2. fıkrası hükümlerine göre;
“Kat
malikleri, ana gayrimenkulün yönetimini kendi aralarından veya dışardan
seçecekleri bir kimseye veya üç kişilik bir kurula verebilirler; bu kimseye
(Yönetici), kurula da (Yönetim kurulu) denir.
Ana gayrimenkulün sekiz veya daha fazla bağımsız bölümü varsa, yönetici
atanması mecburidir.”
Hükümleri
yer almıştır.
Aynı
Kanunun 38. maddesine göre de; yöneticinin, kat maliklerine karşı aynen bir
vekil gibi sorumlu olduğu, 40. maddesinde de, yöneticinin, kaide olarak vekilin
haklarına sahip olduğu açıklanmıştır.
Bu doğrultuda
yukarıda belirtilen hükümler çerçevesinde kat malikleri kurulu işveren,
yönetici ise işveren vekili sayılacaktır.
Öte
yandan işyeri tescil aşamasında işyeri dosyasının karar defterinde yöneticinin
kim olduğu ve işyeri tescili hususunda yetkilendirildiği hususuna ilişkin karar
alınmış olması koşuluyla apartmanda ikamet edenlere ait bir liste de alınmak
suretiyle işyeri dosyası kat malikleri kurulu adına tescil edilecektir.
Diğer yandan 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun, yukarıda
belirtilen hükmü gereğince yönetici tayininin isteğe bağlı bıraktığı 8'den az
bağımsız bölümü olan apartmanlarda bir yönetici seçilmemiş ancak aralarından
veya dışarıdan bir kişiye yönetim görevini vermişlerse yönetim görevi verilen
kişiler 5510 sayılı Kanun uyarınca işveren vekili sayılacaklar kat malikleri
kurulu da işveren sayılarak işyeri dosyası kat malikleri kurulu adına tescil
edilecektir.
Kat mülkiyetinin
bahis konusu olmadığı ve tamamı bir kişiye ait bulunan apartmanlarda, kapıcı ve
kaloriferci çalıştırılması halinde bunları hizmet akdi ile işe alan ve
çalıştıran kişi kim ise işveren o olacaktır. Böyle bir apartmanda oturan
kiracılar tarafından alınıp çalıştırılan kapıcı ve kalorifercinin işvereni
apartmanın sahibi değil, kiracılar olacaktır.
Tek mesken olarak kullanılan bir evde (mesela bir villa veya köşkte) kapıcı,
kaloriferci, bahçıvan çalıştırılıyorsa, bunların sigortalı sayılması suretiyle
bahse konu evin işyeri ve bunları çalıştıran kimse de işveren olarak esas
alınacaktır.
İhtiva
ettiği bir çok oda veya dairelerde çeşitli işyeri
(büro, atölye, ticarethane gibi) bulunan iş hanı, pasaj ve benzeri toplu işyeri
binalarında temizlik, bekçilik, odacılık, kâtiplik, asansör ve kalorifer işleri
gibi müşterek hizmetlerin yürütülmesi amacıyla sigortalı çalıştırılması halinde
söz konusu yerler işyeri sayılacaktır.
Bu gibi iş hanı ve pasajların gerçek veya tüzel kişiliği haiz
sahipleri, bahsi geçen hizmetler için sigortalı çalıştırdıkları takdirde
işveren sayılacaklardır.
İşhanı
veya pasajın yönetimi (bekçi, odacı, temizlikçi, kaloriferci, v.s. gibi
şahısların çalıştırılması gibi işler için) malikler dışından (kiracılar dahil) atanan bir yönetici veya müdüre verildiği takdirde,
yöneticilik görevi yapan bu şahıslar işveren vekili konumunda olacaklar, iş
hanı ve pasaj yönetim kurulu adına işleri yönetecekleri için iş hanı ve pasaj
adına dosya tescil edilecektir.
İş
hanı ve pasajlar, dini bir kuruluşa veya cemaate veya hayır kurumuna ait ise, buraları her bakımdan temsil eden yönetim kurulu veya mütevelli
heyeti işveren olarak işlem görecektir.
Tamamı bir gerçek veya tüzel kişiye, dini bir kuruluşa veya
cemaate veya hayır kurumuna veya tüzel kişiliği olmayan kurum ve kuruluşa ait
olan ve kiracıların bulunduğu han ve pasajlarda, malik (mülk sahibi) işveren
sayılmayacak, sigortalı olması gereken temizlikçi, odacı, bekçi, kaloriferci
vs. gibi şahısları işe alan kiracılar, işveren olarak kabul edilecektir.
14- Okul aile birliklerinde işyeri tescili
Okul aile birliklerinin işyeri olmayı gerektiren yerleri kendilerinin işletmeleri
veya herhangi bir şekilde kendilerinin sigortalı çalıştırmaları halinde,
işveren ilgili birlik, aksi durumda yani işyeri olmayı gerektiren yerlerin
kiralama usulü ile işlettirilmesi halinde ise işveren, ilgili kira sözleşmesine
taraf olan kiracı kişi veya kuruluş olacaktır. Dolayısıyla okul aile birliğinin
bizatihi söz konusu işyerini kendisinin işletmesi veya herhangi bir şekilde sigortalı
çalıştırması halinde mahiyet kodu “2” olarak, kiralama yoluyla işlettirildiği
durumlarda ise kiracı kişi veya kuruluş adına tescil edilen işyerinin mahiyet
kodu“4” olarak verilerek işyeri dosyası tescil edilecektir.
15- Aile hekimliklerinde işyeri tescili
5258 sayılı Kanunun 8. maddesine dayanılarak 25.5.2010 tarih ve
27591 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin
18. maddesinin dördüncü fıkrasında, aile hekimlerinin, sağlık hizmetlerine
yardımcı olmak amacıyla ebe, hemşire, sağlık memuru, tıbbi sekreter gibi ilave
sağlık hizmetleri personeli ile güvenlik, temizlik, kalorifer, sekretarya vb.
hizmetler için ferden veya müştereken personel çalıştırabileceği ya da hizmet
satın alabileceği belirtilmiş, 29. maddesinde ise aile sağlığı merkezinin, aile
hekimlerinin ve aile sağlığı elemanlarının, mevzuat ve sözleşme hükümlerine
uygunluk ile diğer konularda Bakanlık, ilgili mülkî idare amirleri ve yerel
sağlık idare amirleri veya bunların görevlendireceği personelin denetimine tâbi
olduğu belirtilmiştir.
Aile sağlığı
merkezlerinde aile hekimi, aile sağlığı elemanı ve aile hekiminin isteği
halinde çalıştırabileceği yardımcı personel (güvenlik, temizlik, sekreterya
vb.) olmak üzere üç türlü personelin istihdamı söz konusudur. Yukarıda
açıklanan mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere aile hekimleri ve aile
sağlığı elemanları ilgili kanun ve yönetmeliklerinde sayılan merciler ile
sözleşme imzalamış ve sözleşme ücreti karşılığı çalışan sağlık görevlileridir.
Aile hekimi, aile sağlığı elemanının 5510 sayılı Kanundan kaynaklanan
yükümlülükleri Sağlık Bakanlığının ilgili birimi tarafından yerine
getirilecektir. Aile hekimleri tarafından istekleri halinde çalıştırılacak
yardımcı personel hakkında (güvenlik, temizlik, sekreterya vb.) ise Bakanlık,
ilgili mülkî idare ve sağlık idaresinin 5510 sayılı Kanun açısından herhangi
bir sorumluluğu bulunmamaktadır. Aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının
işvereni ilgili il sağlık müdürlüğüdür ve işyeri mahiyet kodunun “ 1” olarak
verilerek tescil edilmesi gerekmektedir. Aile hekiminin ihtiyari olarak
çalıştırdığı yardımcı personelin işvereni ise aile hekimidir ve bu durumdaki
işyerinin mahiyet kodu “2” olarak verilerek tescil edilecektir.
Bu doğrultuda
sözleşme yapılarak çalıştırılan aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının
bildirimleri, 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) veya (c)
bendi kapsamındaki sigortalılık statüsüne bakılarak Sağlık Bakanlığının ilgili
birimi adına tescilli/tescil edilecek işyeri dosyalarından yapılacak,
Buna karşın, aile hekimleri tarafından sağlık hizmetlerine yardımcı
olmak amacıyla hizmet akdine istinaden ebe, hemşire, sağlık memuru, tıbbi
sekreter gibi ilave sağlık hizmetleri personeli ile güvenlik, temizlik,
kalorifer, sekretarya vb. hizmetler için sigortalı çalıştırılması halinde, bu
sigortalıların, aile hekimleri tarafından düzenlenecek olan işyeri
bildirgelerine istinaden “Gerçek Kişi İşyeri Tescil” ekranından “2” mahiyet
kodu ve “8621-Genel Hekimlik Uygulama Faaliyetleri” işkolu kodu ile aile hekimi
adına tescil edilecek olan işyeri dosyasından bildirilecektir.
Diğer
taraftan, Sağlık Bakanlığınca, birden fazla aile hekiminin, aile sağlığı
merkezlerinde çalıştırılabildiği, dolayısıyla, bu merkezlerde aile hekimleri
tarafından işe alınan yardımcı personel için tescil edilecek işyeri
dosyalarının ne şekilde tescil edileceği söz konusu olabilmektedir.
25.1.2013 tarihli ve 28539 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Aile Hekimliği Uygulama
Yönetmeliğinin 26. maddesinde;
“Aile
sağlığı merkezinde birden çok aile hekimi hizmet veriyor ise, aile hekimleri
kendi aralarında bir yönetim planı oluşturarak yönetici belirler ve yönetici
ismini müdürlüğe bildirirler. Yönetici seçimi zorunlu haller dışında yılda bir
kez yapılır. Yönetim tarafından alınan kararlar karar defterine işlenir.
Yönetici, aile sağlığı merkezinin işletilmesinden birinci derecede sorumlu
olduğu gibi bu merkezin müdürlük ve toplum sağlığı merkezi ile koordinasyonunu
sağlamakla da görevlidir. Yöneticinin diğer aile hekimleri ve aile sağlığı
elemanları üzerinde herhangi bir idari görev ve sorumluluğu bulunmaz.”
Hükmü
yer almaktadır.
26.8.2010 tarihli ve 27684 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 275 Seri Nolu Gelir Vergisi
Genel Tebliğinde ise;
“Gelir Vergisi Kanununun 94. maddesinin son fıkrasının Maliye
Bakanlığı'na verdiği yetkiye istinaden, aynı maddenin birinci fıkrasında
tevkifat yapacaklar arasında sayılmayan aile hekimlerinin, aile hekimliği
hizmetlerinin verilmesiyle ilgili olarak temizlik, sekreterlik, şoförlük gibi
hizmetler için yanlarında çalıştıracakları hizmet erbabına yapılacak ücret
ödemeleri, serbest meslek işleri dolayısıyla yapılan ödemeler ile işyerine
ilişkin kira ödemeleri ve esnaf muaflığından yararlananlardan mal ve hizmet
alımları karşılığında yapılan ödemelerden maddede belirtilen oranlarda tevkifat
yapmaları uygun bulunmuştur. Birden
çok aile hekiminin görev yaptığı aile sağlığı merkezlerinde ise bu yükümlülük
yönetici olarak belirlenen aile hekimi tarafından yerine getirilecektir.”
Düzenlemesi
yer almaktadır.
Söz
konusu hükümler doğrultusunda birden fazla aile hekiminden oluşan aile sağlığı
merkezlerinde aile sağlığı merkezi işveren, yönetici konumunda olan aile hekimi
ise işveren vekili olarak esas alınacak olup aile hekimliğindeki yönetici
hekimin T.C. kimlik numarası görev süresi ile sınırlı olmak kaydıyla aile
hekimliği ile ilişkilendirilecektir.
Her yıl
gerçekleşen yönetici değişikliğine istinaden karar defteri ilgili üniteye ibraz
edilecek olup ünite tarafından yeni işveren vekili olan aile hekimine ilişkin
bilgiler işyeri tescil kütüğüne görev süresi ile sınırlı olmak kaydıyla
işlenecektir.
16- Ülkemizle arasında sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan
ülkelerde iş üstlenen işverenlere ait işyerlerinin tescili
5510 sayılı
Kanununun 5. maddesinin birinci fıkrasının (g) bendinde;
“Ülkemiz
ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt
dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçileri 4. maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılır ve bunlar hakkında
kısa vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası hükümleri uygulanır. Bu
sigortalıların uzun vadeli sigorta kollarına tabi olmak istemeleri halinde, 50.
maddenin ikinci fıkrasındaki Türkiye’de yasal olarak ikamet etme şartı ile aynı
fıkranın (a) bendinde belirtilen şartlar aranmaksızın haklarında isteğe bağlı
sigorta hükümleri uygulanır. Bu kapsamda, isteğe bağlı sigorta hükümlerinden
yararlananlardan ayrıca genel sağlık sigortası primi alınmaz. Bu bent
kapsamında yurt dışındaki işyerlerinde çalışan sigortalıların, bu sürede
ödedikleri isteğe bağlı sigorta primleri 4. maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında sigortalılık sayılır.”
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 87. maddesinde;
“Ülkemiz
ile uluslararası sosyal güvenlik sözleşmesi bulunmayan ülkelerde iş üstlenen
işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk
işçileri, Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı sayılır ve bunlar hakkında kısa vadeli sigorta kolları ile genel
sağlık sigortası hükümleri uygulanır.
Yurtdışına
sigortalı götürecek işverene ait işyeri, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına göre
kurulu ve tescilli olmalıdır. Yabancı ülke mevzuatına göre kurulan firmalarca
yurtdışında gerçekleştirilen işlerde çalıştırılan Türk vatandaşları hakkında bu
madde hükümleri uygulanmaz.
İşverenler,
yurt dışında yapacakları işi, yeni tescil edecekleri işyeri dosyasından
bildirilecek sigortalılarca gerçekleştireceklerse; işletme merkezlerinin bağlı
olduğu üniteye işyeri dosyası tescil ettirerek, sosyal sigorta yükümlülüklerini
bu dosyadan yerine getireceklerdir. İşyeri bildirgesi ekine, bu Yönetmeliğin 29.
maddesinde sayılan belgelerden ayrı olarak işin alındığını belgeleyen sözleşme
örneği ile ilgili ülkedeki Türkiye Cumhuriyeti Dış Temsilciliği yazısı veya
Ticaret Bakanlığınca düzenlenecek belge eklenir. Aynı ülkede kısa vadeli
sigorta kolu prim oranı aynı olan başka bir iş üstlenilmesi halinde, bu
işyerinde çalışan sigortalılarla ilgili sosyal sigorta yükümlülükleri de, daha
önce tescil edilmiş olan işyeri dosyası üzerinden yerine getirebileceklerdir. ”
Hükümleri
yer almakta olup ülkemizle arasında sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan
ülkelerde iş üstlenen işverenlere ait işyerlerinin tescilinde Yönetmelikte
belirtildiği şekilde işlem yapılacaktır.
Diğer
yandan ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde çalıştırılmak
üzere götürülen Türk işçilerin sosyal güvenliklerinin sağlanması ve prime esas
kazançlarının tespiti konusunda 24.11.2016 tarih ve 15865092 sayılı Başkanlık
OLUR'u ile;
1-
Ülkemiz ile sosyal güvenlik
sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki
işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçiler ve işverenleri
tarafından düzenlenerek Türkiye İş Kurumunca onaylanan Yurt Dışı Hizmet
Akdindeki işe başlama tarihi esas alınarak işyerlerinin tescilinin sağlanması,
2-
Ülkemiz
ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt
dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçilerin çalışma
süresinin tespitinde; adlarına işten ayrılış bildirgesi verilmeyenler ile aylık
prim ve hizmet belgesinde işten çıkış tarihi belirtilmeyenler hakkında başkaca
bilgi ve belge olmaması halinde, işçi ve işverenleri tarafından düzenlenerek
Türkiye İş Kurumunca onaylanan Yurt Dışı Hizmet Akdinde belirtilen
''sözleşmenin süresi ve sona erdirilmesi'' maddesinde belirtilen tarihler
arasındaki sürelerin tamamında (konunun incelenmesi yoluna da gidilmeden)
sigortalı sayılması,
3- Ülkemiz ile sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş
üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen
Türk işçilerin ücretlerinin tespitinde; işçi ve işverenleri tarafından
düzenlenerek Türkiye İş Kurumunca onaylanan Yurt Dışı Hizmet Akdinde belirtilen
aylık ücretin, (5510 sayılı kanunun 82. maddesini birinci fıkrasındaki alt ve
üst sınır arasında kalmak üzere) aylık prime esas kazanç tutarının tespitinde
esas alınması,
gerektiğine karar verilmiş
olup yapılan işlemlerin buna göre yapılmasına dikkat edilecektir.
17- İstisna akdi kapsamında Almanya’da iş alan işverenlere ait
işyerlerinin tescili
Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Almanya Federal Cumhuriyeti Hükümeti arasında
imzalanan Türk firmaları işçilerinin istisna akdi çerçevesinde istihdamına
ilişkin anlaşma 20 Aralık 1991 tarih ve 21087 sayılı Resmi Gazete’de
yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
Söz
konusu anlaşma gereğince Türk işverenleri ile Almanya’da
kurulu firmalar arasındaki ilişki istisna akdine, bu anlaşma
çerçevesinde Almanya’da çalıştırılan işçiler ile bunları Almanya’ya götüren
Türk işverenler arasındaki ilişki ise hizmet akdine dayanmaktadır.
Bu nedenle Türk firmalarınca bu anlaşma uyarınca Almanya’ya götürülen
işçilerden dolayı firmaların Türkiye’de bulunan merkez işyerleri için
Almanya’daki işe uygun işkolu kodu ve tehlike sınıfı verilmek suretiyle devamlı
nitelikte olmak üzere işyeri dosyası açılarak sigortalıların tüm sigorta
işlemleri bu dosyalardan yürütülecektir.
Diğer
yandan söz konusu uygulamaya ilişkin olarak çıkarılan ve yürürlükte bulunan 24.4.2004
tarih ve 25142 sayılı Resmi Gazetede yayımlanana “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile AFC Hükümeti Arasında Türk Firmaları İşçilerinin İstisna Akdi Çerçevesinde
İstihdamına İlişkin Anlaşmanın Uygulanması Hakkında Tebliğ”in Primlerin
Ödenmesi başlıklı 12. maddesi;
“Firmalar tarafından AFC’ne çalışmak üzere gönderilen
işçilerin sigorta primleri, bu işçilerin AFC’nde bulunduğu süre için 506 sayılı
Sosyal Sigortalar Kanununun 78. maddesine göre belirlenen sigorta primine esas
kazancın alt sınırının iki katından az olmamak kaydıyla bu miktar ile üst sınır
arasındaki kazanç üzerinden ve işe başlama ve işten ayrılma tarihlerinin ayın
birinci ve otuzuncu günleri dışındaki bir tarihe rastlaması halleri hariç, her
ay otuz gün çalıştığı kabul edilmek suretiyle ödenir.
Prim ödeme
gün sayıları ile sigorta primleri hesabına esas kazanç tutarının SSK’na
yukarıda belirtilen alt sınırın iki katından az bildirilmesi halinde, eksik
bildirimin işçinin kusurundan veya yasal zorunluluklardan kaynaklandığının ve
bildirimin fiili duruma uygun olduğunun firma tarafından kanıtlanması koşuluyla
bu bildirimler geçerli sayılır.
Firmalar tarafından Türkiye’deki işyerine aldıkları işçilerin AFC’ne
götürüldüğü tarihe kadar geçen sürede işyerinde fiilen çalıştırılmaması veya
kendilerine ücret ödenmemesi halinde, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun
değişik 79. maddesinin ikinci ve üçüncü fıkraları da nazara alınarak gerekli
işlem yapılır.”
Hükmünü
amirdir.
Bu doğrultuda söz konusu istisna akdi anlaşması kapsamında
firmalar tarafından Almanya’ya çalışmak üzere gönderilen işçilerin sigorta
primleri, bu işçilerin Almanya’da bulunduğu süre için 5510 sayılı Kanununun 82.
maddesine göre belirlenen sigorta primine esas kazancın alt sınırının iki
katından az olmamak kaydıyla bu miktar ile üst sınır arasındaki kazanç
üzerinden ve işe başlama ve işten ayrılma tarihlerinin ayın birinci ve otuzuncu
günleri dışındaki bir tarihe rastlaması halleri hariç, her ay otuz gün
çalıştığı kabul edilmek suretiyle ödenecektir.
18- 5510 sayılı kanunun geçici 20. maddesi kapsamında işyeri tescili
5510 sayılı
Kanunun geçici 20. maddesi kapsamında sandık statüsüne tabi personelin
çalıştırıldığı yerler, 5510 sayılı Kanunun 11. maddesi kapsamında tescili
yapılan işyeri kapsamına girmemektedir.
Diğer
yandan, geçici 20. madde kapsamında sandık statüsüne tabi personelin
çalıştırıldığı yerler 4857 sayılı İş Kanunu uyarınca işyeri olarak kabul
edildiğinden, sandık statüsüne tabi personel çalıştırmaya başlayan bankaların,
sigorta ve reasürans şirketlerinin, ticaret
odalarının, sanayi odalarının, borsaların veya bunların teşkil ettikleri
birliklerin Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerince tescil edilmesi
gerekmektedir.
Ancak, 12.10.2009 tarih ve 2009/121
sayılı Genelgede de açıklandığı üzere,
5510 sayılı Kanunun Ek-1'inci maddesi ile 1.8.2009 tarihinden itibaren geçerli
olmak üzere, Kanunun 11. maddesine göre yapılan işyeri bildirimleri aynı
zamanda Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne de yapılmış sayıldığından, yeni
açılan ve sandık statüsüne tabi personel çalıştırmaya başlayan bankalar,
sigorta ve reasürans şirketleri, ticaret odaları,
sanayi odaları, borsalar veya bunların teşkil ettikleri birlikler bu hususu
Kurumumuza bildirmekte, Kurumumuzca da bu bilgiler elektronik ortamda Çalışma
ve İş Kurumu İl Müdürlüğüne aktarılmaktadır.
Bu itibarla, sandık statüsüne tabi personelin çalıştırıldığı yerler 5510
sayılı Kanun uyarınca tanımı yapılan işyeri kapsamına girmemekle birlikte, 4857
sayılı Kanun uyarınca işyeri olarak kabul edildiğinden, 1.8.2009 tarihinden
itibaren sandık statüsüne tabi sigortalı çalıştırmaya başlanılan yerlerin
Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine bildirilebilmesi amacıyla, sandık
statüsüne tabi personel çalıştırmaya başlayan kurum, kuruluş ve bankaların,
işyeri bildirgesi düzenlenmek suretiyle durumu Kurumumuza bildirmeleri
gerekmektedir.
Diğer taraftan, sandık statüsüne tabi çalışan sigortalılar
dolayısıyla Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine bildirilmek amacıyla tescil
edilen işyerlerinden, sigortalı işe giriş bildirgesi veya aylık prim ve hizmet
belgesi gönderilmesi gibi bir durum söz konusu olamayacağından, bahse konu
işyeri dosyalarının tescil işlemi yapıldıktan sonra, tescil tarihi itibariyle
5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılarak ize ayrılması gerekmektedir.
Öte
yandan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun Geçici 20. maddesi kapsamında
sigortalılıkları sağlanan iştirakçilerin, 4447 sayılı Kanunun 46. maddesi hükmü
gereğince İşsizlik Sigortası kapsamında olmaları nedeniyle bunların
çalıştırıldıkları işyerlerinin de tescil edilmesi gerekmektedir.
19- Yed-i emin,
tasfiye memurları ve kayyumlar
Yed-i Emin: Bir malın muhafazası veya idaresi adli mercilerce tayin suretiyle
kendisine verilen şahıs veya şahıslara,
Tasfiye Memuru: Bir mameleke (borç-alacak dahil) alacakların
tahsili, borçların ödenmesi ve bakiyenin müstehliklere (kullanıcılara)
verilmesi işlerini yapmak üzere adli mercilerce tayin edilen şahıs veya
şahıslara,
Kayyum: Belli bir malın belli bir süre yönetilmesi ya da belli bir işin yapılması
için resmi makamlarca yetkili olarak görevlendirilmiş şahıslara denilmektedir.
a)
Yed-i
emin, tasfiye memurları ve kayyumlar yargı kararı ile
işveren adına hareket etmek üzere atandıkları için, yed-i emin ve tasfiye
memurları ve kayyumlar görevlerini atamaya istinaden yerine getirdiklerinden,
işverenin serbest iradesi ile yapılmış bir görevlendirmede olmadığından
işverenle aralarında hizmet akdi ilişkisi doğmayacaktır.
b) Yed-i emin, tasfiye
memurları ve kayyumlar görevleri sırasında
işyerinde sigortalı olmaları gereken kişiler çalıştırıldığı takdirde, yed-i
emin ve tasfiye memurları ve kayyumlar adına işyeri dosyası tescil edilmeyecek,
işyerinin sahibi olanlar adına tescilli bulunan veya tescili sağlanacak işyeri
dosyalarından çalıştırılan kişilerin bildirimleri yapılacaktır.
20- Libya’da iş alan Türk işverenlere ait işyerlerinin tescili
Türkiye
Cumhuriyeti ile Libya Arap Halk Sosyalist Cemahiriyesi
arasında 13.9.1984 tarihinde imzalanan sosyal güvenlik sözleşmesi ile bu
sözleşmenin uygulamasına ait idari anlaşma 1.9.1985 tarihinde yürürlüğe
girmiştir. Bu sözleşmenin yürürlük tarihi itibariyle 20.8.1976 tarihli eski
sosyal güvenlik sözleşmesi yürürlükten kaldırılmıştır.
Yeni sözleşmenin yürürlüğe girmesi ile birlikte Libya’da iş
yapmakta olan Türk işverenlerin yanında çalışan Türk işçileri ile Türkiye’de iş
yapmakta olan Libyalı işverenlerin yanında çalışan Libya’lı işçiler daimi işçi
statüsünde sayılmış ve bu işçiler uzun vadeli sigorta kolları (malüllük,
yaşlılık ve ölüm) bakımından ana ülke, kısa vadeli sigorta kolları (iş kazaları
ile meslek hastalıkları ve analık) bakımından ise hem ana ülke hem de çalışılan
ülke mevzuatına tabi tutulmuşlardır.
Libya’da
Libyalı işveren veya üçüncü bir ülke işvereni nezdinde çalışan Türk işçileri
ile Türkiye de Türk işveren veya üçüncü bir ülke işvereni nezdinde çalışan
Libyalı işçiler geçici işçi sayılmış ve bunlar çalıştıkları ülke mevzuatına
tabi kılınmışlardır.
Söz
konusu kapsamda yer alan sigortalılar için işletme merkezlerinin bağlı olduğu
üniteye, yapılacak işe uygun işkolu kodu ve tehlike sınıfı verilmek suretiyle
işyeri dosyası tescil ettirilecek ve sosyal sigorta yükümlülükleri bu dosyadan
yerine getirilecektir.
21- İşsizlik ödeneğinden yararlanan kişiler ile Türkiye İş
Kurumu tarafından düzenlenen meslek edinme, geliştirme ve değiştirme eğitimine
katılan kursiyerler için işyeri dosyası tescili
4447 sayılı
İşsizlik Sigortası Kanunu gereğince işsizlik ödeneğinden yararlanan kişiler ile
Türkiye İş Kurumu tarafından düzenlenen meslek edinme, geliştirme ve değiştirme
eğitimine katılan kursiyerler için Türkiye İş Kurumunun ilgili il
müdürlüklerince, Kurumumuzun ilgili ünitesinde işyeri dosyası tescil
ettirilecektir.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
İşyeri
Dosyalarının Kanun Kapsamından Çıkarılması ve İz İşlemleri
Bilindiği üzere işyeri dosyalarının kanun kapsamından çıkarılması
ve iz işlemlerinin zamanında yapılmaması, ünitelerde gerçekte ne kadar faal, ne
kadar gayri faal işyeri dosyasının bulunduğunun bilinmesini engellendiği gibi
borçlarının bulunmadığı hususunda talepte bulunan işverenlerle ilgili olarak
yapılan sorgulamaların gecikmeli sonuçlandırılması, faal durumda bulunan ve ödeme
yükümlülüklerini yerine getirmeyen işverenlerin borçlarının zamanında takip
edilememesi gibi olumsuzluklara yol açabilmektedir.
Bu doğrultuda
yukarıda belirtilen olumsuz durumların ortaya çıkmasının önlenmesi için işyeri
dosyalarının kanun kapsamından çıkarılması, ize ayrılması ve imha işlemlerinin
zamanında yapılması önem arz etmekte olup söz konusu işlemler aşağıda
belirtildiği şekilde yapılacaktır.
1-İşyeri dosyalarının kanun kapsamından çıkarılması işlemleri
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin işyeri dosyalarının işlemden
kaldırılması başlığını taşıyan 34. maddesinde “özel nitelikteki inşaat
işyerleri ile ihale konusu işyerleri hariç olmak üzere, kapanma, terk veya
tasfiye olmadığı hâlde, işyerinde en az iki yıl süre ile sigortalı
çalıştırılmadığı, işverenler tarafından bildirilen veya Kurumca tespit edilen
işyeri dosyaları, sigortalı çalıştırılmaya son verilen tarih itibarıyla ünitece
Kanun kapsamından çıkarılır." hükmü yer almıştır.
Buna göre
işyeri dosyalarının kanun kapsamından çıkarılmasına ilişkin işlemler aşağıda
belirtildiği şekilde yapılacaktır.
1.1-En az iki yıllık süreden bu yana gayri faal olan işyerlerinin 5510
sayılı kanun kapsamından çıkarılması ve iz işlemleri
Yönetmeliğin
yukarıda belirtilen hükmü uyarınca, en son aylık prim ve hizmet belgesinin
verilmiş olduğu tarihten itibaren üzerinden iki yıl geçmiş olan işyeri
dosyaları sistem tarafından otomatik olarak en son bildirim yapılan ay sonu
itibariyle 5510 sayılı kanun kapsamından çıkartılmaktadır.
Ancak gerek özel bina inşaatı ile ihale konusu işlerin bitirilmesi,
gerekse devamlı nitelikteki işyerlerinin kapanma, terk veya tasfiye olduğunun
bildirilmesi veya tespit edilmesi halinde, bu nitelikteki işyeri dosyaları iki
yıllık süre beklenilmeksizin bildirime veya tespite esas belgelerin işveren
servisine intikal ettiği tarihten sonra sigortalı çalıştırılmaya son verilen
tarihten itibaren 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılacaktır.
"Otomatik Kanun
Kapsamından Çıkış" menüsü vasıtasıyla
kapsamdan çıkış işleminin yapıldığı tarih itibariyle iki yıllık süreden bu yana
aylık prim ve hizmet belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi girişi
yapılmamış olan tüm işyerlerinin, 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkış işlemi
otomatik olarak yapılacak ve bu şekilde 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılmış
işyeri dosyalarının listeleri alınacaktır.
Özel bina inşaatlarına ait işyeri dosyaları işin bitiş
tarihi 2011/13 sayılı Kurum genelgesinin aşağıda belirtilen “8.1-Özel
bina inşaatlarında işin başlama ve bitiş tarihlerinin tespiti” başlıklı
bölümünde belirtildiği şekilde belirlenerek kanun kapsamından çıkartılacaktır.
8.1-Özel
bina inşaatlarında işin başlama ve bitiş tarihlerinin tespiti
“Gerektiğinde,
inşaatın başladığı ve bitirildiği tarihin işverence resmî makamlardan alınacak
belgelerle kanıtlanması istenebilir. İnşaatın başladığı ve bittiği tarihin
resmî belge ile kanıtlanamaması, aksine bir tespit olmadıkça, yapı ruhsat
tarihi inşaatın başladığı tarih, inşaatın bitiş tarihi ise işverence Kuruma
yapılan başvuruda dilekçe tarihi beyan edilen tarihten itibaren bir ay
içerisinde ise beyan edilen tarih, değilse dilekçenin Kuruma intikal
ettirildiği tarih olarak kabul edilir. Söz konusu tarihlere işverenlerce itiraz
edilmesi durumunda inşaatın başlama ve bitiş tarihleri ile ilgili Kurumun
denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılacak tespit sonucuna göre işlem
yapılacaktır.
İhale
konusu işyeri dosyalarında ise işin bitiş tarihi aynı genelgenin aşağıda
belirtilen “8.2- İhale konusu işlerde işin başlama ve
bitiş tarihlerinin tespiti” başlıklı bölümünde belirtildiği şekilde
belirlenerek kanun kapsamından çıkartılacaktır.
8.2- İhale
konusu işlerde işin başlama ve bitiş tarihlerinin tespiti
Fiilen işin
başlangıç ve bitiş tarihlerinin, işverence ihale makamlarından alınacak belgelerle
kanıtlanması istenebilir. Bu tarihlerin resmî belge ile kanıtlanamaması
hâlinde, aksine bir tespit olmaması durumunda yüklenici tarafından Kuruma
müracaat tarihi işin başlama tarihi olarak kabul edilir. İşverence Kuruma
yapılan başvuruda dilekçe tarihi beyan edilen tarihten itibaren bir ay
içerisinde ise beyan edilen tarih, değilse dilekçenin Kuruma verildiği tarih
işin bitiş tarihi olarak kabul edilir.
Diğer
yandan otomatik olarak kanun kapsamından çıkarılmış işyeri dosyaları veya gerek
özel bina inşaatı ile ihale konusu işlerin bitirilmesi, gerekse devamlı
nitelikteki işyerlerinin kapanma, terk veya tasfiye olduğunun bildirilmesi veya
tespit edilmesi halinde kanun kapsamından çıkış işlemi yapılan işyeri
dosyalarının Kuruma borcunun bulunmaması halinde iz işlemi de yapılacaktır.
1.2-“İşyeri teftişten sarfınazar tutanağı” ve “İşyerinin kanun
kapsamından çıkarılma fişi”
5510 sayılı
Kanun kapsamından çıkış işlemlerinin hangi tarih itibariyle yapıldığı, kanun
kapsamından çıkış tarihi, nedeni ve işlemi yapan personelin kullanıcı kodu
sistemde kayıtlı tutulduğundan söz konusu bilgilerin istenildiği zaman
görüntülenmesi mümkün bulunmaktadır.
Bu nedenle, işyerlerinin gerek otomatik gerekse de ayrı ayrı kanun
kapsamından çıkartılması sırasında “işyeri teftişten sarfınazar tutanağı” ve “işyerinin
kanun kapsamından çıkarılma fişi” düzenlenmeyecektir.
2- İşyeri dosyalarının imha işlemleri
İşyeri
dosyalarının imha işlemlerinde 18.10.2019 tarihli ve 30922 sayılı Resmi
Gazetede yayımlanan Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin 17 ila 22.
maddeleri uyarınca işlem yapılacaktır.
Diğer
yandan işyeri dosyalarına ilişkin yapılacak ayıklama ve imha işlemlerinde
uyulacak saklama süreleri, Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı Saklama Süreli
Standart Dosya Planı ve Devlet Arşivleri Başkanlığınca yayımlanan ortak alanlar
için düzenlenmiş, Kamu Kurum ve Kuruluşları Danışma, Denetim ve Yardımcı Hizmet
Birimleri Tespit ve Değerlendirme Formu'ndaki süreler olacaktır.
3- Kanun kapsamından çıkmış işyerlerinden aylık prim ve hizmet
belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi verilmesi
Bilindiği gibi Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin işyeri
dosyalarının işlemden kaldırılması başlığını taşıyan 34. maddesinde “özel
nitelikteki inşaat işyerleri ile ihale konusu işyerleri hariç olmak üzere,
kapanma, terk veya tasfiye olmadığı hâlde, işyerinde en az iki yıl süre ile
sigortalı çalıştırılmadığı, işverenler tarafından bildirilen veya Kurumca
tespit edilen işyeri dosyaları, sigortalı çalıştırılmaya son verilen tarih
itibarıyla ünitece Kanun kapsamından çıkarılır."
hükmü yer almıştır.
Yönetmeliğin
yukarıda belirtilen hükmü uyarınca, en son aylık prim ve hizmet belgesinin
verilmiş olduğu tarihten itibaren üzerinden iki yıl geçmiş olan işyerine ait
işyeri dosyaları sistem tarafından otomatik olarak en son bildirim yapılan ay
sonu itibariyle kanun kapsamından çıkarılmaktadır.
Diğer
yandan kanun kapsamdan çıkışı yapılmış ancak henüz ize ayrılmamış olan
işyerlerinden aylık prim ve hizmet belgesinin verilmek istenilmesi durumunda
“işyeri dosyanız kanun kapsamından çıkmış olması nedeniyle giriş yapılamaz.
Bağlı bulunduğunuz sosyal güvenlik merkezine müracaat ediniz” uyarısı verilerek
işverenlerin işyeri dosyalarının işlemlerinin yürütüldüğü sosyal güvenlik
merkezlerine müracaat edilmesi sağlanarak, kapsamdan çıkan işyeri dosyalarının
kapsamdan çıkış kaydının kaldırılarak yeniden aylık prim ve hizmet belgesi
verilmesi mümkün bulunmaktadır.
Bu kapsamda kapsamdan çıkmış ancak henüz iz yapılmamış olan işyeri dosyaları ile
ilgili olarak işverenlerce aylık prim ve hizmet belgelerinin verilmesi
hususunda müracaat edilmesi halinde kapsamdan çıkan işyeri dosyalarının
kapsamdan çıkış kaydının kaldırılarak yeniden aylık prim ve hizmet belgesi
verilmesi sağlanacaktır.
İKİNCİ
KISIM
SİGORTA
PRİMİNE ESAS KAZANÇLAR İLE SİGORTA PRİMİNE TABİ OLMAYACAK KAZANÇLAR
BİRİNCİ
BÖLÜM
Günlük
Kazanç Sınırları ve Prime Esas Kazancın Üst Sınırını Aşan Primlerin
İade
İşlemleri
1-Günlük kazanç sınırları
İşverenlerin
ve sigortalıların ödeyecekleri primler sigorta primine esas günlük kazanç
sınırları baz alınarak belirlenmekte olup söz konusu
kazanç sınırları 5510 sayılı Kanunun 82. maddesinde belirlenmiştir.
Buna göre;
Sigortalının
bir günlük prime esas tutulacak kazancının alt sınırı, sigortalıların yaşlarına
uygun asgarî ücretin otuzda biri, üst sınırı ise 16 yaşından büyük
sigortalıların günlük kazanç alt sınırı 1.1.2017 tarihinden önce 6,5 bu
tarihten sonra ise 7,5 katı olarak alınacaktır.
1.10.2008 tarihinden öncesine ait olan iş ve işlemlerde ise 506 sayılı Kanunun
mülga 78. maddesine göre işlem yapılacaktır.
Sosyal güvenlik
sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurtdışındaki
işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçiler için günlük prime esas
kazanç üst sınırı, günlük asgari ücretin 1.10.2014 tarihinden itibaren 3 katı
olarak uygulanacaktır.
Ayrıca ülkemiz ile arasında sosyal güvenlik sözleşmesi olmayan
ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurt dışındaki işyerlerinde çalıştırılmak
üzere götürülen Türk işçilerinin ücretlerinin tespitinde; işçi ve işverenleri
tarafından düzenlenerek Türkiye İş Kurumunca onaylanan Yurt Dışı Hizmet Akdinde
belirtilen aylık ücret, 5510 sayılı kanunun 82. maddesinin birinci fıkrasındaki
alt ve üst sınır (3 kat) arasında kalmak üzere aylık prime esas kazanç
tutarının tespitinde esas alınacaktır.
Günlük
kazançları alt sınırın altında olan sigortalılar ile ücretsiz çalışan
sigortalıların günlük kazançları alt sınır üzerinden, günlük kazançları üst
sınırdan fazla olan sigortalıların günlük kazançları da üst sınır üzerinden
hesaplanacaktır.
Sigortalının
kazancı alt sınırın altında ise bu kazanç ile alt sınır arasındaki farka ait
sigorta primleri ile ücretsiz çalışan sigortalılara ait sigorta primlerinin
tümünü işveren ödeyecektir.
Örnek
1: İşverenin 18 yaşından büyük olan
çocuğu ücret almadan işyerinde çalışmaktadır. Bu kişinin 5510 sayılı Kanun
kapsamında sigortalı olması gerektiğinden sigorta primlerinin tümünü işveren
ödeyecektir.
2-Prime esas kazancın üst sınırını aşan primlerin iade işlemleri
Bilindiği üzere Kanunun 82. maddesinin dördüncü fıkrasında,
“Sigortalıların bu Kanunun 53. maddesine göre belirlenen aynı sigortalılık
haline tâbi olacak şekilde birden fazla işte çalışması nedeniyle Kuruma ödenen
primler toplamı, bu sigortalılık hali için belirlenen prime esas kazanç üst
sınırı üzerinden hesaplanacak miktarı aşarsa, aşan kısmın tamamı, sigortalının talebi üzerine en geç talep tarihini takip
eden ay içinde hissesi oranında
sigortalıya defaten geri
ödenir. Geri verilen primler için ayrıca gecikme cezası ve gecikme
zammı ile faiz
ödenmez.”
hükmü yer
almaktadır.
Bu doğrultuda
sigortalıların Kuruma bildirilecek sigorta primine esas kazanç tutarı, prime
esas kazanç altı sınırının 7,5 katını aşmayacaktır. Söz konusu 7,5 kat sosyal
güvenlik sözleşmesi olmayan ülkelerde iş üstlenen işverenlerce yurtdışındaki
işyerlerinde çalıştırılmak üzere götürülen Türk işçiler için günlük prime esas
kazanç üst sınırı, günlük asgari ücretin 3 katı olarak uygulanacaktır.
Örnek
1: (A) sigortalısının 2017 yılı Mart
ayında prim gün sayısı 30 olmuş ve 14.000,00 TL ücrete hak kazanmıştır.
2017 yılında
günlük asgari ücretin alt sınırı 59,25 TL
Günlük
kazanç üst sınırı: 59,25 TL x 7,5 :444,38 TL
olacaktır.
Aylık
kazanç üst sınırı: 444,38 TL x 30 : 13,331.40 TL
ilgili sigortalı için 2017 yılı Mart ayı için Kuruma bildirilecek prime esas
kazanç tutarının üst sınır olacaktır.
Diğer
yandan bilindiği üzere e-Bildirgede sigortalıların gün ve kazançları
bildirilirken prime esas kazanç üst sınırının üstünde bildirim yapılmasına izin
verilmemektedir. Ancak gerek part-tıme çalışmaları nedeniyle, gerekse aynı
sürelerde birden fazla işyerindeki çalışmaları nedeniyle, aynı ayda birden
fazla işyerinde çalışan ve birden fazla işyerinden bildirilen sigortalıların
prime esas kazançlarının toplamı prime esas kazanç üst sınırını (tavanı) zaman
zaman aşabilmektedir.
Örnek
2: (A) sigortalısı 2017 yılı Ocak
ayında (B) işyerinde 20 gün çalışmış ve 7.000,00 TL (C) işyerinde ise 30 gün
çalışmış ve 8.000,00 TL ücrete hak kazanmıştır.
Söz
konusu sigortalının prim gün sayısı her ne kadar 50 olsa da 30 gün olarak kabul
edilecek olup bu durumda sigortalının, ay içindeki 30 güne karşılık gelen
toplam kazancı;
8.000,00 TL + 7,000,00
TL = 15.000,00 TL
30 günlük
üst sınırı (13.331,40 TL’yi) aşmış olacaktır.
Kanunun yukarıda yer alan hükmü doğrultusunda sigortalıların birden fazla
işte çalışması nedeniyle Kuruma ödenen primler toplamının, prime esas kazanç
üst sınırını aşması halinde, aşan kısım iade edilebilecek olup söz konusu iade
işlemi sigortalının talebi halinde yapılacaktır.
Örnek
3 : 2017 yılı Ocak ayında (A) işyerinden 20 gün 5.500,00 TL (B)
işyerinden 20 gün 8.500,00 TL bildirim yapılmış bir sigortalının 14.000,00 TL-
13.331,40 TL : 668.60 TL’ye isabet eden sigortalı hissesinin iadesi için SGK’ya
müracaat etmesi gerekir
Öte
yandan prime esas kazanç üst sınırı aşan kazancı bulunan sigortalıların, üst
sınırı aşan kazançların iadesi hususunda talepte bulunmaları halinde, iade en
geç talep tarihini izleyen ayın sonuna kadar yapılacaktır. Ayrıca tavanı aşan
kazançların iadesi sırasında işveren hissesine ait primlerin iadesi söz konusu
olmadığı gibi, sigortalı hissesine isabet eden tutarlar için kanuni faiz de
ödenmeyecektir.
Tavanı
aşan kazançlarının iadesi hususunda talepte bulunmuş sigortalılara; tavanı aşan
kazancının; % 14 oranındaki sigorta priminin( % 9 MYÖ Primi ve % 5 GSS Primi )
ve % 1 oranında işsizlik sigortası priminin iadesi yapılacaktır.
Öte
yandan Sosyal Güvenlik Destek Primi kapsamında çalışan sigortalıların tavanı aşan kazançlarının iadesi hususunda talepte bulunmuş olması halinde ; tavanı aşan kazancının;
% 7,5 oranındaki prim tutarı iade edilecektir.
Örnek
4 : 2017 yılı Ocak ayında (A) işyerinden 20 gün 5.500,00 TL (B)
işyerinden 20 gün 8.500,00 TL bildirim yapılmış bir sigortalının, toplam spek
tutarı olan 14.000,00 TL-spek 13.331,40 TL = 668.60 TL’ye isabet eden sigortalı
hissesinin iadesi için 668,60 TL’ye isabet eden sigortalı hissesinin iadesi
için SGK’ya müracaat etmesi halinde kendisine ;
668,60 TL x 15/100: 100,29 TL iade yapılacaktır.
Aynı
ayda birden fazla işyerinde çalışan ve prime esas kazançlarının toplamı prime
esas kazanç üst sınırını (tavanı) aşan sigortalılara ilişkin işyerlerinin
birden fazla ünite bölgesinde olması halinde iade başvurusu müracaat edilen
ünite tarafından yapılacak, muhasebe işlemleri Kurumunun ilgili birimleri
arasında yazışma yapılarak sonuçlandırılacaktır.
Öte
yandan aynı ayda birden fazla işyerinde çalışan ve prime esas kazançlarının
toplamı prime esas kazanç üst sınırını (tavanı) aşan sigortalılara ilişkin
işyerlerinin birden fazla ilde bulunması halinde de iade başvurusunun gereği
müracaat edilen ünite tarafından yapılacak olmakla birlikte ,
farklı illerdeki aynı ayda birden fazla hizmetin olması durumunda bu
hizmetlerin doğruluğunun araştırılması gerekecek ve bu hizmetler
doğruluklarının incelenmesi amacıyla Kurumun denetim ve kontrolle görevli
memurlarına intikal ettirilecektir.
Diğer
yandan aynı ayda birden fazla işyerinde çalışan ve prime esas kazançlarının
toplamı prime esas kazanç üst sınırını (tavanı) aşan sigortalılara ilişkin
işyerlerinin birden fazla ilde bulunması halinde yapılacak prim iade
işlemlerinde mükerrer prim iadesinin önlenmesi amacıyla diğer illerle mutlaka
yazışma yapılarak işlemler sürdürülecektir.
İKİNCİ
BÖLÜ
Kanunun
4. Maddesinin Birinci Fıkrasının (a) Bendi Kapsamındaki Sigortalılar Yönünden
Sigorta Primine Esas Olan ve Olmayan Kazançlar ile Kısmen Prime Tabii Tutulacak
Kazançlar
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalıların prime esas olan ve olmayan kazançları ile kısmen prime tabii
tutulacak kazançlarına ilişkin esaslar Kanunun 80. maddesi, Sosyal Sigorta
İşlemleri Yönetmeliğinin 97. maddesinde belirtilmiş olup söz konusu hususlara
ilişkin açıklamalar aşağıda yer almıştır.
1- Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar yönünden prime esas kazançlar
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalıların prime esas alınacak olan kazançları Kanunun 80. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinin bir, iki ve üç numaralı alt bentlerinde
açıklanmıştır. Buna göre;
“Kanunun
4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların prime
esas kazançları aşağıdaki şekilde belirlenir.
a) Prime esas kazançların hesabında;
1) Hak edilen ücretlerin,
2) Prim, ikramiye ve bu
nitelikteki her çeşit istihkaktan o ay içinde yapılan
ödemelerin ve işverenler tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına
ve bireysel emeklilik sistemine ödenen tutarların,
3) İdare veya yargı mercilerince verilen karar gereğince
yukarıdaki (1) ve (2) numaralı alt bentlerde belirtilen kazançlar niteliğinde
olmak üzere sigortalılara o ay içinde yapılan ödemelerin,
brüt toplamı esas
alınır.”
1.1-Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar yönünden ücret ve ücret niteliğindeki kazançların prime tabii
tutulması
5510 sayılı
Kanunun 3. maddesinin birinci fıkrasının on iki numaralı bendinde ücret, 4.
maddenin birinci fıkrasının (a) ve (c) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara
saatlik, günlük, haftalık, aylık veya yıllık olarak para ile ödenen ve
süreklilik niteliği taşıyan brüt tutar olarak tanımlanmıştır.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalıların
yukarıda açıklanan ücretlerinin prime esas kazanca dahil
edilebilmesi için Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine göre
hak edilmesi yeterli olup, sigortalıların ay içindeki prime esas kazanç
tutarlarının hesaplanması sırasında, söz konusu ücretlerin ödenip ödenmediğine
veya ne zaman ödendiğine bakılmaksızın, hak edildiği ayın prime esas kazancına
dahil edilmek suretiyle prime tabi tutulacaktır.
Örnek 1: 5510
sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki (D)
sigortalısının 2018/Eylül ayına ait aylık brüt ücretinin 3.000,00 TL olduğu,
söz konusu ayda yapmış olduğu fazla çalışmaya istinaden 200,00 TL tutarında
fazla mesai ücretine hak kazandığı ve 3.000,00 TL tutarındaki ücretin
2018/Kasım ayında, 200,00 TL tutarındaki fazla mesai ücretinin ise 2018/ Aralık
ayında ödendiği varsayıldığında, bahse konu sigortalının aylık ücreti ile fazla
mesai ücretinin hangi tarihte ödendiği üzerinde durulmaksızın, 2018/Eylül ayına
ilişkin olarak düzenlenecek aylık prim ve hizmet belgesinde, prime esas kazanç
tutarı 3.200,00 TL olarak Kuruma bildirilecektir.
4857 sayılı
Kanunun 59. maddesinde iş sözleşmesinin, herhangi bir nedenle sona ermesi
halinde işçinin hak kazanıp da kullanmadığı yıllık izin sürelerine ait ücretin,
sözleşmenin sona erdiği tarihteki ücreti üzerinden kendisine veya hak
sahiplerine ödeneceği öngörülmüştür.
Bu doğrultuda,
sigortalıların hak kazanıp da kullanmadıkları yıllık izin sürelerine ait
ücretlerin hizmet akdinin feshinden sonra ödenmesi halinde, 4857 sayılı Kanunun
59. maddesine göre akdin feshedildiği tarihte hak kazanıldığı nazara alınarak,
bu nitelikteki yıllık izin sürelerine ilişkin ücretler akdin feshedildiği ayın
kazancına dahil edilecektir. Akdin feshedildiği ayda
çalışılan gün sayısına tekabül eden günlük prime esas kazancın, prime esas
günlük kazanç alt sınırının 7,5 katından fazla olması halinde, aşan kısım prime
esas kazanca dahil edilmeyecektir.
Diğer
yandan iş akdinin askıda olduğu bir dönemde fiili çalışması olmayan bir
sigortalıya yıllık izin ücretinin ödenmesi halinde yıllık izin ücreti prime
esas kazanç bildirimi yapılan en son ayın kazancına dahil
edilecektir. Aynı şekilde istirahat nedeniyle iş akdi askıda
olan bir sigortalının akdin askıda olduğu dönemde hizmet akdinin feshedilmesi
ve yıllık izin hakkının da kullanılmamış olması halinde izin ücretinin de
hizmet akdinin feshedilmesi ile birlikte ödenecek olması nedeniyle yıllık izin
ücreti prime esas kazanç bildirimi yapılan en son ay için
verilecek aylık prim ve hizmet belgesiyle tahakkuk ettirilerek prim
kesilecektir.
Diğer
taraftan,
-
Toplu iş
sözleşmeleri uyarınca veya kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve toplu iş
sözleşmesi dışında kalan personel ile toplu iş sözleşmesine tabi olmakla
birlikte sendikalara üye olmamaları nedeniyle özel sektöre ait işyerlerinde
sözleşme kapsamında bulunmayan personele geriye yönelik olarak ücret farkı
ödenmesine karar verilmesi halinde, söz konusu ücret farkları, ilişkin
oldukları ayların,
-
Toplu
iş sözleşmesi hükümlerinin
uygulandığı işyerlerinde, bir aydan fazla istirahat alan sigortalılara,
Kurumumuzca ödenen geçici iş göremezlik ödeneğinin yanı sıra işverenlerce de
toplu iş sözleşmelerine dayanılarak istirahatli bulunan süre için ayrıca ücret
ödenmesi durumunda, bu ücretler istirahatli bulunulan ayların,
-
Kamu
kurumlarında Kanunun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında çalışan sigortalılar için mahkeme kararları
veya idarece verilen kararlar gereğince geriye yönelik ücret ödenmesi halinde
bu ücretler ilişkin oldukları ayların,
kazancına dahil edilerek
prime tabi tutulacaktır.
Örnek
2: Özel nitelikteki bir işyerinde
2018/Mayıs ayında imzalanan toplu iş sözleşmesine istinaden ücretlere Ocak
ayından itibaren 250 TL tutarında zam yapılması halinde geriye yönelik olarak
2018 Ocak ila Mayıs dönemi aylarına ilişkin her bir ay için ödenecek olan
250,00 TL ücret farkı 2018 Ocak ila Mayıs dönemi prime esas kazançlarına dahil edilecektir.
1.2- Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar yönünden ücret dışı ödemelerin prime tabii tutulması
Sigortalıların
prime esas kazanç tutarlarının hesaplanması sırasında, ücret dışındaki diğer
ödemeler öncelikle ödendiği ayın kazancına dahil
edilecektir.
Ücret
dışında sigortalılara ödenmekte olan prim, ikramiye gibi her türlü ödemeler,
ödemenin yapıldığı ayın kazancına dahil edilerek prime
tabi tutulmaktadır. Ancak, sözü geçen ödemelerin ücret ile birleştirilerek
prime tabi tutulması durumunda, bazı sigortalıların aylık prime esas kazançları
tutarı, prime esas kazancın üst sınırını aşabilmektedir.
Bu durumda, sigortalılara, ücretinin yanı sıra prime esas kazanca dahil edilebilecek nitelikte ücret dışında ödeme yapılması
halinde, bu nitelikteki kazançlar, prime esas günlük kazanç üst sınırının otuz
katı aşılmamak kaydıyla prime tabi tutulacak, buna karşın her iki kazanç
toplamının üst sınırı aşması halinde, ücret dışındaki ödemenin üst sınırı aşan
kısmı, Kanunun 82. maddesi hükmü de dikkate alınarak en fazla takip eden iki
ayın prime esas kazanç tutarına dahil edilecektir.
Örnek
1: Aylık brüt ücreti 10.000,00 TL olan
(D) sigortalısının 2017/Ocak ayında ücretsiz izinli olduğu ve ilgili ayda brüt
10.000,00 TL ikramiye ödendiği varsayıldığında, 1.1.2017 ila 31.12.2017
tarihleri arasında aylık kazanç üst sınırının 13.331,40 TL olduğu nazara
alınarak bahse konu sigortalının, Ocak ayında prim ödeme gün sayısı
bulunmadığından ücret dışındaki ikramiye Şubat ve Mart aylarının prime esas
kazançlarına dahil edilecektir.
2017 /Ocak ayındaki prime esas kazancı=0 TL
2017/Şubat
ayındaki prime esas kazancı 10.000,00 TL ücret + 3.331,40 TL ikramiye =
13.331,40 TL
2017/ Mart ayındaki prime esas kazancı 10.000,00 TL ücret + 3.331,40 TL
ikramiye = 13.331,40 TL
olarak Kuruma bildirilecek,
3.331,40 TLX 2=6.662,80 TL prime esas
kazanca dahil edilen ikramiye,
10.000,00 TL- 6.662,80 TL =3.337,20 TL
tutarındaki ikramiye ise prime esas
kazanca dahil edilmemiş olacaktır.
Toplu iş
sözleşmelerine tâbi işyerleri ile kamu idareleri veya yargı mercilerince
verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki ödemeler de yine
ödendiği ayın kazancına dahil edilecektir.
Sigortalılara
çeşitli nedenlerle (ücretsiz izin, istirahat gibi) ay içinde çalışmasının bulunmadığı
ve ücret ödenmediği aylarda prime esas kazanca dahil
olacak nitelikte ücret dışında bir ödeme yapılması halinde, ücret dışındaki bu
ödemeler, ödemenin yapıldığı ayda sigortalının prim ödeme gün sayısının
bulunmaması nedeniyle ödemenin yapıldığı tarihi takip eden iki ayı geçmemek
üzere ilgili ayların prime esas kazancına dahil edilecektir. Ancak ödemenin
yapıldığı tarihi takip eden iki ayda da ücret ödemesine hak kazanılmadığı
durumlarda, ücret dışındaki bu ödemeler prime esas kazanca dahil
edilemeyecektir.
Diğer
taraftan, toplu iş sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu
idareleri veya yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen
ücret dışındaki ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu
bir tarihte ödenmesi durumunda bu ödemeler 5510 sayılı Kanunun 82. maddesi
hükmünde belirtilen prime esas kazanç alt ve üst sınırları da nazara alınmak
suretiyle prime esas kazancın tâbi olduğu en son ayın kazancına dahil edilecektir.
1.3- Hizmet akdinin feshinin geçersizliği halinde yapılacak ödemeler
İş
Kanununun uygulandığı otuz veya daha fazla işçi çalıştırılan işyerlerinde en az
altı aylık kıdemi bulunan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesinin geçerli
sebep gösterilmeden veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı iş mahkemesince
veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar
verilmesi halinde;
İşçiyi başvurusu halinde bir ay içinde işe başlatmayan
işverence işçiye ödenen ve mahkeme veya özel hakemce belirlenen en az dört, en
çok sekiz aylık ücreti tutarındaki tazminatın, niteliği itibariyle ücret
sayılabilecek bir kazanç durumunda olmaması ve işe başlatılmayan sigortalının
sigortalılık niteliğinin de kalmaması nedeniyle anılan tazminat tutarı prime
tabi tutulmayacaktır.
Feshin geçersizliğine dair mahkeme veya özel hakem kararının
kesinleştirilmesine kadar işçiye çalıştırılmadığı süre için en çok dört aya
kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer hakların da işverenin işçiyi işe başlatması
veya başlatmamasına bakılmaksızın ödeneceğinden, bu düzenleme ile, feshin geçersizliğine dair karar alan işçiyi, işe
başlatıp başlatmama konusunda işverene verdiği inisiyatife karşılık işçiye en
çok dört aya kadar doğmuş bulunan ücret ve diğer haklarının ödenmesini hüküm
altına alarak korumuş, sözleşmenin fesih tarihini, en çok dört aya kadar ileri
bir tarihe atmış bulunmaktadır.
Buna göre,
işçinin işe iadesi için kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının kendisine
tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak üzere başvurmuş olması
kaydıyla, işe başlatılsın veya başlatılmasın bu nitelikteki işçilere
çalıştırılmayan süre için ödenen en çok dört aya kadar ücret ve diğer haklar,
akdin feshedildiği aydan başlanılarak ilgili ayların prime esas kazançlarına dahil edilerek işsizlik sigortası primi de dahil olmak üzere
tüm sigorta kollarına ait primler kesilecek ve bu süreler hizmetten
sayılacaktır.
Öte yandan, işçi işe başlatıldığında bildirim süresine ait
(ihbar) ücreti ile kıdem tazminatı peşin olarak ödenmiş ise işçiye ödenecek en
çok dört aya kadar olan ücret ve diğer alacaklarından mahsup edileceğinden,
5510 sayılı Kanunun değişik 80. maddesi uyarınca bildirim süresine ait (ihbar)
ücret ile kıdem tazminatının prime tabi tutulmaması nedeniyle işçiye işe
başlatılması halinde ödenecek en çok dört aya kadar olan ücret ve diğer hakları
mahsup edilmemiş haliyle prime tabi tutulacak ve bu süreler prim ödeme gün
sayısından sayılacaktır.
Bu doğrultuda,
4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesi uyarınca işçiye ödenecek olan en çok dört
aya kadar ücret ve diğer alacaklardan (haklardan) prim alınarak bu süreler prim
ödeme gün sayısı olarak değerlendirilecektir.
1.4. Sigortalıların idari yargı kararlarına istinaden görevlerine iade
edilmesi üzerine yapılacak işlem
Anayasa ile tanınan, kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevleri
yürütmek üzere “diğer kamu görevlilerinin” çalıştırılması, bu kişilerin
“atanma, görev, yetki, her türlü özlük hakları ile hukuki durumlarının
kanunlarla düzenlenmesi” esasının sonucu olarak bazı kişiler; toplu iş
sözleşmesi ile istihdam edilen ve iş hukuku kurallarına bağlı bulunan
işçilerden farklı olarak idare hukuku içinde yer almaktadırlar.
Bu nedenle, bazı işyerlerinin hukuki statüleri, hangi istihdam şeklinde
personel çalıştırılacağını belirtmekte ve bunlardan bir kısmı, memur ya da işçi
statüsünde olmayan sözleşmeli personel niteliğini taşımaktadır. Kamu hizmeti
görevi yapan bu durumdaki personel ile işveren arasındaki ilişkiden doğan
uyuşmazlıklar da idari yargının görev alanına girmektedir.
Bu durumdaki personelin görevlerine işverenlerince son verilmesi veya işten
uzaklaştırılması üzerine görevlerine iadesi amacıyla idari yargı nezdinde
açılan davalar üzerine anılan mahkemelerce yürütmenin durdurulmasına karar
verilmesi durumunda, esas hakkında karar verilinceye kadar eski, yani idari işlemin
tesisinden önceki durumun devamı sağlanmaktadır. İdareler bu kararların
gereklerine göre ve gecikmeksizin işlem yapmaya veya eylemde bulunmaya
mecburdur. Bu konudaki ana kural, yürütmenin durdurulması kararının geriye
yürür biçimde sonuç doğurması, dava konusu işlemin yapıldığı andan önceki
durumun geri gelmesidir.
Aynı
şekilde, kamu personeli durumunda olan bir kimsenin işverence görevine son
verilmesi üzerine işveren (idare) aleyhine açtığı iptal davası sonucunda
mahkemece işlemin iptaline karar verilmişse, idarece yapılmış idari işlem ve
buna bağlı olarak yapılmış diğer işlemlerin eski durumuna getirilmesi
gerekmektedir.
İptal
davası sonucunda iptal veya göreve iade kararı verilmesiyle yasa gereği,
kişinin görevde olmadığı sürelerdeki hakları kendisine verilmekte, ücreti
ödenmekte ve kişinin bu idari davadan önceki durumu işverence (idarece)
sağlanmaktadır.
İdari
yargı tarafından verilen kararlara istinaden sigortalılara fiilen
çalışmadıkları süreler için ücret ve benzeri nitelikte ödeme yapılması halinde;
ücretler, ilişkin olduğu aylara mal edilmek, ücret dışındaki diğer ödemeler ise
ödendiği ayın kazancına dahil edilmek suretiyle prime
tabi tutulacaktır.
Öte
yandan İdare Mahkemesi kararlarına göre görevlerine iade edilen sigortalı personel ile ilgili
olarak ödenmesine karar verilen ücretlere
ilişkin düzenlenmesi gereken ek nitelikteki aylık
prim ve hizmet belgelerinin;
1)
17/4/2012 tarihine kadar
kesinleşen mahkeme kararının idareye tebliğ
edildiği tarihini takip eden günü,
2)
17.4.2012
tarihinden sonra mahkeme kararının idareye
tebliğ edildiği tarihini takip eden günü,
takip eden ayın 23’üne kadar, Kuruma, e-sigorta kanalıyla gönderilmesi
veya kağıt ortamında verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş kabul
edilecektir.
Aynı
şekilde İdare mahkemesi kararlarına göre görevlerine iade edilen sigortalı ile
ilgili olarak, ödenmesine karar verilen ücretlere ilişkin sigorta primlerinin,
mahkeme kararının idareye tebliğ edildiği tarihi takip eden günü, izleyen
ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödenmesi halinde yasal süresi içinde ödenmiş
kabul edilecektir.
2- Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar yönünden kısmen prime tabi tutulacak kazançlar
2.1-
Yemek paraları
Sigortalılara
yemek parası adı altında yapılan ödemelerin, işyerinde veya müştemilatında
işveren tarafından yemek verilmemesi şartıyla, fiilen çalışılan gün sayısı
dikkate alınarak 16 yaşından büyükler için belirlenen günlük asgari ücretin %
6'sının, yemek verilecek gün sayısı ile çarpılması sonucunda bulunacak miktarı,
prime esas kazançların tespitinde dikkate alınmayacak, dolayısıyla bu tutardan
prim kesilmeyecektir.
Bu durumda, yemek parası adı altında yapılan ödemelerden prime esas kazanca dahil
edilecek tutar,
Brüt
Günlük Asgari Ücret x % 6= X(Günlük istisna tutarı)
Yemek Parası Verilen Gün Sayısı (Ay içinde fiilen çalışılan gün sayısı)
X (Günlük istisna tutarı) = Aylık İstisna Tutarı,
Ödenen
Yemek Parası – İstisna Tutarı = Prime Esas Kazanca Dahil Edilecek Yemek Parası,
formülü
vasıtasıyla hesaplanacaktır.
Öte
yandan, sigortalılara ay içinde yemek parası olarak nakit ödeme yapılmaksızın,
çalıştıkları işyerinin dışında yemek üretimi yapan başka firma veya şahıslar
tarafından (örneğin yemek kuponu, yemek kartı, yemek çeki karşılığında) gerek
işyerinde, gerekse işyerinin dışında yemek verilmesi halinde, işverenlerce bu
firma veya şahıslara fatura karşılığında yemek bedeli olarak ödenen fatura
bedelleri prime esas kazanca dahil edilmeyecektir. Ancak hayatın olağan akışına
aykırı muvazaalı uygulamaların tespit edilmesi durumunda yemek kuponu, yemek
kartı, yemek çeki gibi araçlara yüklenen bu tutarlar prime esas kazanca dahil
edilecektir.
Örnek
1 : Aylık brüt ücreti 3.000,00 TL olan
sigortalıya 2017/Mayıs ayında 250 TL tutarında yemek parası ödenmiştir.
Sigortalının ilgili ayda hafta sonları fiilen çalışmadığı göz önüne alındığında
yemek parası adı altında yapılan ödemelerden prime esas kazanca dahil edilecek
tutar;
Brüt
Günlük Asgari Ücret x% 6= Günlük İstisna Tutarı
Günlük
İstisna Tutarı x (Ay içinde Fiilen Çalışılan gün sayısı) Yemek Parası Verilen
Gün Sayısı = İstisna Tutarı
59,25
TL x % 6= 3,56 (Günlük İstisna tutarı)
3,56
x 22 Gün= 78,32 TL (İstisna Tutarı)
250
TL – 78,32 TL= 171,68 TL (Prime Esas Kazanca dahil edilecek yemek parası)
2.2- Çocuk zammı (yardımı)
Sigortalının
hizmet akdinin devam etmesi şartıyla ve fiilen çalışmasının olup olmadığı
üzerinde durulmaksızın sigortalı veya isteğe bağlı sigortalı sayılmayan, kendi
sigortalılığı nedeniyle gelir veya aylık bağlanmamış olan çocuklarından 18
yaşını, lise ve dengi öğrenim veya 5.6.1986 tarihli ve 3308 sayılı Meslekî
Eğitimi Kanununda belirtilen aday çırak, çırak ya da işletmelerde meslekî
eğitim görmesi halinde 20 yaşını, yüksek öğrenim görmesi halinde 25 yaşını
doldurmamış ve evli olmayan çocukları ile yaşına bakılmaksızın Kanuna göre
malûl olduğu tespit edilen evli olmayan çocuklarından en fazla iki çocuk (iki
çocuk dahil) için çocuk zammı adı altında yapılan ödemelerin, çocuk başına 16
yaşından büyükler için belirlenen aylık asgari ücretin %2'si,
657 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendi kapsamında çalışan
sigortalıların aynı şartları haiz her bir çocuğu için % 4’ü oranındaki tutarı,
Aylık
prime esas kazançların hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.
Örnek
1: Özel sektörde çalışan ve aylık brüt
ücreti 2.000,00 TL olan (E) sigortalısına 2017/Eylül ayında 3 çocuğu göz önüne
alınarak çocuk başına 100 TL çocuk zammı verilmiştir.
Sigortalı
(E)'nin prime esas kazancına dahil edilecek tutar;
Brüt
Aylık Asgari Ücret X%2=Aylık İstisna Tutarı (Tek çocuk için)
Aylık
İstisna Tutarı (Tek Çocuk için) X Çocuk Sayısı (İki çocuğa kadar) = İstisna
Tutarı,
1.777,50 x % 2= 35,55 TL (Tek çocuk için istisna Tutarı)
35,55 x 2 = 71,10 TL (İki Çocuk için istisna tutarı)
200 - 71,10 = 128,90 TL ( İki çocuk için prime esas kazanca dahil edilecek çocuk
zammı)
Diğer
taraftan üçüncü çocuk için verilen 100 TL lik tutar için istisna söz konusu
olmadığından bu tutarın tamamı prime esas kazanca tabii tutulacaktır.
Örnek
2- Özel sektörde çalışan ve aylık brüt
ücreti 3.000,00 TL olan (E) sigortalısına 2017/Eylül ayında 3 çocuğu göz önüne
alınarak çocuk başına 30 TL çocuk zammı verilmiştir.
Sigortalı
(E)'nin prime esas kazancına dahil edilecek tutar;
Brüt
Aylık Asgari Ücret X%2=Aylık İstisna Tutarı (Tek çocuk için)
Aylık
İstisna Tutarı (Tek Çocuk için) X Çocuk Sayısı (İki çocuğa kadar) = İstisna
Tutarı,
1.777,50 x % 2= 35,55 TL (Tek çocuk için istisna Tutarı)
35,55 x 2 = 71,10 TL (İki Çocuk için istisna tutarı)
İki
çocuk için verilen çocuk yardımı, iki çocuk için belirlenen istisna tutarının
altında olduğundan prime esas kazanca tabi tutulmayacak ancak üçüncü çocuk için
verilen çocuk yardımı (30 TL ) için istisna söz konusu olmadığından bu tutarın
tamamı prime esas kazanca tabi tutulacaktır.
2.3- Aile zammı (Yardımı)
Sigortalılara
aile zammı adı altında yapılacak ödemelerin, sigortalının hizmet akdinin devam
etmesi şartıyla fiilen çalışmasının olup olmadığı üzerinde durulmaksızın,
sigortalının eşinin Kanuna tabi zorunlu sigortalı olmayı gerektirecek şekilde
çalışmaması ve Kurumdan gelir veyahut aylık almaması durumunda, 16 yaşından
büyükler için belirlenen aylık asgari ücretin %10'u,
657 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (C) bendi kapsamında çalışan
sigortalıların aynı şartları haiz eşi için % 20’si oranındaki tutar aylık prime
esas kazançların hesaplanmasında dikkate alınmayacaktır.
Bu durumda, aile zammı adı altında yapılan ödemelerden prime esas kazanca dahil
edilecek tutar;
Brüt
Aylık Asgari Ücret X % 10 = İstisna Tutarı,
Ödenen
Aile Zammı – İstisna Tutarı = Prime Esas Kazanca Dahil Edilecek Aile Zammı,
Formülü
vasıtasıyla hesaplanacaktır.
Örnek
1: Aylık brüt ücreti 2.000,00 TL olan (E) sigortalısına 2017/Eylül ayında 400
TL tutarında aile zammı verilmiştir. Sigortalı (E) nin prime esas kazancına
dahil edilecek tutar;
1.777,50 X %10 = 177,75 TL ( istisna
Tutarı)
400 TL –
177,75 TL = 222,25 TL (Prime esas kazanca dahil edilecek aile zammı)
Diğer
taraftan, sigortalılara yemek parası ile çocuk ve aile zamlarının yıllık olarak
bir defada ödenmesi halinde, bu defa ödemenin yapıldığı tarihteki 16 yaşından
büyükler için belirlenen asgari ücret üzerinden,
Yemek parası için;
Brüt
Günlük Asgari Ücret X % 6= Günlük İstisna tutarı
Yemek Parası Verilen Gün Sayısı (Yıl içinde fiilen çalışılan gün
sayısı) X Günlük İstisna tutarı = Yıllık İstisna Tutarı,
Yıllık
Olarak Ödenen Yemek Parası – Yıllık İstisna Tutarı = Yıllık Prime Esas Kazanca
Dahil Edilecek Yemek Parası,
Çocuk
zammı için;
Brüt
Aylık Asgari Ücret X % 2 = Aylık İstisna Tutarı (Tek çocuk için)
Aylık
İstisna Tutarı(Tek Çocuk için) X Çocuk Sayısı (İki çocuğa kadar) X 12 Ay =
Yıllık İstisna Tutarı,
Yıllık
Olarak Ödenen Çocuk Zammı – Yıllık İstisna Tutarı = Yıllık Prime Esas Kazanca
Dahil Edilecek Çocuk Zammı,
Aile zammı için ise,
Brüt
Aylık Asgari Ücret X % 10 = Aylık İstisna Tutarı
Aylık İstisna
Tutarı X 12 Ay= Yıllık İstisna Tutarı
Yıllık
Olarak Ödenen Aile Zammı – Yıllık İstisna Tutarı = Yıllık Prime Esas Kazanca
Dahil Edilecek Aile Zammı,
Formülü
vasıtasıyla ödemenin yapıldığı ayın kazancına dahil edilecektir.
2.4- Özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine
ödenen ve aylık toplamı asgarî ücretin % 30'unu geçmeyen özel sağlık sigortası
primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları
Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde, “… işverenler tarafından sigortalılar
için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik sistemine ödenen ve aylık
toplamı asgarî ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık sigortası primi ve
bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas kazanca tâbi tutulmaz.”
denilmektedir.
Sigortalı
adına ay içinde özel sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payı
adı altında işverence yapılan ödemeler toplamının aylık asgari ücretin % 30’una
isabet eden kısmı prime esas kazanca dahil edilmeyecek, kalan tutar ise
ödendiği ayın prime esas kazancına dahil edilecektir.
Özel
sağlık sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payı adı altında
işverenlerce yapılan ödemelerden prime esas kazanca dahil edilecek tutar;
Brüt
Aylık Asgari Ücret X % 30 = İstisna Tutarı,
Özel
Sağlık Sigortası Primi + Bireysel Emeklilik Katkı Payı – İstisna Tutarı = Prime
Esas Kazanca Dahil Edilecek Özel Sağlık Sigortası Primi ve Bireysel Emeklilik
Katkı Payı Tutarı,
Formülü
vasıtasıyla hesaplanacaktır.
Buna karşın,
sigortalının özel sağlık sigortası ve bireysel emeklilik katkı payının ödendiği
aydaki prime esas kazancının, 82. maddeye istinaden belirlenen prime esas
kazanç üst sınırının üzerinde olması halinde, söz konusu özel sağlık sigortası
ve bireysel emeklilik katkı payları takip eden iki ayda üst sınır aşılmamak
kaydıyla sigortalının prime esas kazancına dahil edilecektir.
Sigortalı
adına işveren tarafından yalnızca özel sağlık sigortası primi veya yalnızca
bireysel emeklilik katkı payı ödenmiş olması durumunda ise, prime esas kazanca
dahil edilecek tutar, ödenen özel sağlık sigortası primi veya bireysel
emeklilik katkı payı üzerinden %30 oranındaki istisna tutarının düşülmesi
suretiyle hesaplanacaktır.
3- Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılar yönünden prime tabi tutulmayacak kazançlar
3.1- Ayni yardımlar
İşverenlerce
sigortalılara ayni (mal) olarak yapılan yardımlar, tutarları üzerinde
durulmaksızın, prime esas kazançlara dahil edilmeyecektir. Ancak, ayni
yardımların sigortalılara nakden ödenmesi halinde (örneğin yağ parası, un
parası, ayakkabı parası, giyim yardımı gibi) prime tabi tutulması
gerekmektedir.
3.2- Ölüm, doğum ve evlenme yardımları
Ölüm,
doğum ve evlenme hallerinde işverenlerince sigortalılara yapılan nakdi
yardımlar, miktarı ne olursa olsun prime esas kazançların hesabında dikkate
alınmayacaktır.
Sigortalının
anne ve babası, eşi veya çocuğunun ölümü halinde sigortalıya verilen ölüm
yardımı ile sigortalının evlenmesi veya çocuğunun olması halinde işveren
tarafından yapılan doğum ve evlenme yardımları prime esas kazançların hesabına
dahil edilmeyecektir.
3.3- Görev yollukları
6245 sayılı
Harcırah Kanununun 3. maddesinde belirtilen yol masrafı, gündelik, aile masrafı
ve yer değiştirme masrafı niteliğinde yapılan ödemeler yolluk kapsamındadır.
Bu bakımdan,
sigortalılara bireysel iş sözleşmesine veya toplu sözleşmeye dayanılarak ve
işveren tarafından sigortalının geçici bir görevle başka yere gönderilmesi veya
görev yerini değiştirmesi dolayısıyla verilen ve yolluk kavramına giren
ödemeler prime esas kazanca dahil edilmeyecektir.
1.9.2012 tarihli 28398 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren İşveren
Uygulama Tebliğinin 7.8-Prime Tabi Tutulmayacak Kazançlar” başlıklı maddesinin
“7.8.3-Görev Yollukları” başlıklı alt maddesinde yapılan açıklamada 6245 sayılı
Harcırah Kanununa atıfta bulunulmuş ise de yapılan atıf, görev yolluğu kavramı
kapsamına giren ödemelerin neler olduğunun belirtilmesinden ibaret olup,
sigortalının görevli bulunduğu yerden geçici bir görevle başka yerlere
gönderilmesi veya görev yerinin değiştirilmesi dolayısıyla yol masrafı,
gündelik (yevmiye), yer değiştirme masrafı olarak duruma bağlı yapılan
ödemelerdir ve “görev yolluğu” olarak yapılan bu ödemelerin belge ile
kanıtlanması halinde prime esas kazanca dahil edilmemesi gerekmektedir.
Yol yardımı
ya da yol parası ise sigortalıya işe gidip gelebilmesinde destek olarak verilen
ek bir ödeme olup; söz konusu ödemenin 5510 sayılı Kanunun 80. maddenin birinci
fıkrasının (c) bendinde belirtildiği şekilde "(b) bendinde belirtilen
istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım
yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur.”
hükmü gereği prime esas kazanca dahil edilmesi gerekmektedir.
Bu kapsamda işe gelip gitmek amacıyla sigortalıya ödenen yol paraları bu
kapsama alınmayacak olup bu ödemelerin tamamı prime esas kazanca dahil
edilecektir.
Diğer
taraftan, sigortalıya yapılan bir ödemenin görev yolluğu mahiyetinde olduğunun
belge ile kanıtlanması gerektiğinden, bu durumu ispatlayacak görev yolluğu ile
ilgili evrakların işveren tarafından muhafaza edilmesi ve Kurumumuzca
istenildiğinde ibraz edilmesi gerekmektedir.
3.4- Seyyar görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya
kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödemeler ve keşif ücreti
6245 sayılı
Kanunun 1. maddesinde sayılan daire ve müesseselerde çalışan sigortalılardan,
arazi üzerinde seyyar olarak vazife gören işçilere ilgililerin belediye
hudutları haricinde ve belirli bir görev sahası dahilinde, seyyar olarak
yaptıkları vazifenin gerektirdiği masrafların karşılığını teşkil etmek üzere
6245 sayılı Kanunun 49. maddesine göre ödenen seyyar görev tazminatı, sigorta
primine esas kazanca dahil edilmeyecektir.
İş
akdinin feshi veya çeşitli sebeplerle işten ayrılan işçilere işveren tarafından
bir defaya mahsus olmak üzere ödenen kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya
kıdem tazminatı mahiyetindeki toplu ödemeler ve keşif ücreti; prime esas
kazancın hesaplanması sırasında dikkate alınmayacaktır.
Ancak, yukarıda belirtilen ödemeleri kanıtlayıcı nitelikteki belgeler,
gerektiğinde denetim elemanlarına ibraz edilecektir.
3.5- İhbar tazminatı
4857 sayılı
Kanunun 17. maddesinde, belirsiz süreli iş sözleşmelerinin feshinden önce
durumun diğer tarafa bildirilmesi gerektiği, işçinin kıdemine göre değişen süreler
sonunda iş sözleşmesinin feshedilmiş sayılacağı, bildirim şartına uymayan
tarafın, bildirim süresine ilişkin ücret tutarında tazminatı (ihbar tazminatı)
ödemek zorunda olduğu belirtilmiştir. Bu durumda sigortalının işyeri ile hukuki
ilişkisi iş sözleşmesinin feshi ile sona ermiş
olduğundan, ödenen tazminat, ücret niteliğinde olmadığı için prime esas kazanca
da dahil
edilemeyecektir.
Ayrıca,
işverenin bildirim şartına uymaması veya bildirim süresine ait ücreti peşin
ödeyerek sözleşmeyi feshetmesi, 4857 sayılı İş Kanununun 18, 19, 20 ve 21.
maddeleri hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceğinden, İş Kanununun
18. maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 18, 19, 20 ve 21. maddelerinin
uygulama alanı dışında kalan işçilerin iş sözleşmesinin, fesih hakkının kötüye
kullanılarak sona erdirildiği durumlarda işçiye bildirim süresinin üç katı
tutarında tazminat ödenmesi gerekmektedir. Bu durumda da işçinin işyeri ile
olan hukuki bağı, iş sözleşmesinin feshi ile sona erdiğinden, işçiye ödenen
kötü niyet tazminatı prime esas kazanca da dahil edilemeyecektir.
Ancak, işçiye
bildirim süresince iş araması için belli bir süre izin verilmesi İş Kanununun
gereği olup, bu süre zarfında işçi-işveren arasındaki hukuki bağ sona
ermediğinden bildirim süresi içinde işçinin aldığı ücretler prime esas kazanca
da dahil edilecektir.
Aynı
şekilde 4857 sayılı Kanun dışında 6098 sayılı Borçlar Kanunu ve diğer Kanunlara
tabi çalışanlara kendi mevzuatlarında yer alan düzenlemeleri uyarınca yapılacak
benzer nitelikteki ihbar tazminatı ödemeleri de ücret niteliğinde olmadığı için
prime esas kazanca dahil edilemeyecektir. Ancak bu Kanunlara göre işçiye
bildirim süresince iş araması için belli bir süre izin verilmesi ve bu süre
zarfında işçi-işveren arasındaki hukuki bağ sona ermediğinden bildirim süresi
içinde işçinin aldığı ücretler prime esas kazanca da dahil edilecektir.
3.6- Kasa tazminatı (Mali sorumluluk tazminatı)
İşyerlerinde
para veya kıymetli evrak ya da eşya muhafazası ile görevli bulunan
sigortalılara muhtemel açıkları kapatmak amacıyla işverenler tarafından ödenen
kasa tazminatları, ücret niteliğinde sayılamayacağından, prime esas kazançtan
istisna tutulması gerekmektedir.
Ancak, kasa tazminatı niteliğinde olan ödemelerin para ve kıymetli evrak veyahut
eşya muhafazası ile görevli bulunan sigortalıya ödenmesi gerektiğinden, bu tür
sorumluluğu bulunmayan sigortalılara bu nitelikte bir ödemenin yapılması
halinde söz konusu ödemeler prime esas kazanca dahil edilecektir.
3.7- Kanunda istisna olarak sayılmayan diğer ödemeler
5510 sayılı
Kanunun değişik 80. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendinde, (b) bendinde
belirtilen istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemelerin
prime tabi tutulacağı ve diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine
dair muafiyet ve istisnaların 5510 sayılı Kanunun uygulanmasında dikkate
alınmayacağı öngörüldüğünden, sigortalılara yakacak, temizlik, aydınlatma ve
benzeri nitelikte yapılan giderler yahut tahsil veya mesken yardımı gibi
kanunda ismen sayılmayan bu tür ödemelerin tamamı, (ödeme her ne adla yapılırsa
yapılsın) ödendiği ayın kazancına ilave edilmek suretiyle prime tabi
tutulacaktır.
Öte
yandan, Kanundaki “diğer kanunlardaki prime tabi tutulmaması gerektiğine dair
muafiyet ve istisnaların 5510 sayılı Kanunun uygulanmasında dikkate
alınmayacağı “hükmüne istinaden 6772 sayılı “Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde
Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkında Kanun”a istinaden ödenmekte
olan ikramiyeler prime tabi tutulacağı gibi, İş Kanununun 61. maddesindeki
istisnai hüküm üzerinde durulmaksızın yıllık
izin ücretlerinin tamamı da sigorta ve genel sağlık sigortası primine esas
kazançlara
dahil edilecektir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Kanunun
4. Maddesinin Birinci Fıkrasının (a) Bendi Kapsamındaki Sigortalılar Yönünden
Prime Esasların Kazançların Belirlenmesinde Diğer Hususlar
1-İşverenlere yönelik olarak açılan alacak davalarında
alınan kararlara ilişkin yapılacak işlemler
Bilindiği
üzere Kurumumuzun taraf olduğu hizmet tespit davalarında karara bağlanan
süreler sigortalılık hizmeti olarak işleme alınmakta olup, işverenlere yönelik
olarak açılan alacak davalarında alınan kararlara ilişkin aşağıdaki şekilde
işlem yapılacaktır.
1.1-Alacak davaları yönünden
Alacak davasına konu olan dönemlerde sigortalı bildirimi yoksa: Mahkeme kararlarında, alacak davasına konu olan dönemlerde
sigortalılık bildiriminin bulunmadığının anlaşılması halinde mahkemede karar
verilen alacak tutarları için her hangi bir işlem yapılmayacak, başka bir ifade
ile dava konusu sürelerde davacı kişinin sigortalılık bildiriminin bulunmadığının
tespiti halinde, işverenlerden aylık prim ve hizmet belgesi istenmeyecek veya
bu belgeler ünitelerimizce re’sen düzenlenmeyecektir. Öte yandan mahkeme
kararlarında her ne kadar alacak davasına konu olan dönemlerde sigortalılık
bildiriminin bulunmadığı anlaşılmış olsa da ilgili dönem veya dönemler için
karar verilen alacak tutarları alacak davasına konu olan kişler arasında bir
çalışma ilişkisinin bulunabileceğine karine oluşturduğundan gerekli incelemenin
yapılması amacıyla konu Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarına havale
edilecek ve düzenlenecek rapora göre işlem yapılacaktır.
Alacak davasına konu olan dönemlerde sigortalı bildirimi varsa: İşverenler tarafından sigortalı bildirimi yapıldığı halde,
kazançlarının eksik ödendiğini ileri süren sigortalılarca, işverenleri aleyhine
açılan alacak davalarında, mahkemelerce alacak tutarına ilişkin kararların
verilmiş olması halinde alacak davalarına ilişkin mahkeme kararları, prime esas
kazanca tabi olan ücret ve ücret dışı alacaklar yönünden işleme alınacaktır.
Alacak davasına konu olan dönemlere ilişkin kazançların ücret olması
halinde:
Öncelikli
olarak mahkeme kararında dönemler belliyse ücret kazançları ilgili aylara mal
edilecektir. Ücretin dönemi belli değilse mahkemeden konu hakkında bilgi
alınacaktır. Söz konusu ücret alacaklarının dönemleri mahkemeden temin edilmesi
halinde ilgili aylara temin edilememesi halinde ise alacak davasına konu olan
dönemdeki sigortalılık bildirimi yapılan son ayın, kazancına mal edilecektir.
Alacak davasına konu olan dönemlere ilişkin kazançların ücret dışı
olması halinde:
5510 sayılı
Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasının (d) bendi gereği, toplu iş
sözleşmelerine tabi işyerleri işverenlerince veya kamu idareleri veya yargı
mercilerince verilen kararlara istinaden, sonradan ödenen ücret dışındaki
ödemelerin hizmet akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte
ödenmesi durumunda, 82. madde hükmü de nazara alınmak suretiyle prime esas
kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edileceğinden, alacak davasına
konu olan ücret dışı ödemelerin öncelikli olarak hizmet akdi devam ediyorsa ödendiği ayın kazancına, hizmet akdi askıdaysa veya devam
etmiyorsa prime esas
kazancın tabii olduğu en son ayın
kazancına mal edilecektir.
Mahkeme kararındaki ücret ve ücret dışı ödemenin birlikte bildirilmesi(
ayrıştırılmaması) halinde:
Mahkemeden ücret ve ücret dışı ödemelerin ayrı ayrı miktarları ve hangi
aylara ait olduğu istenecek, bildirilmesi halinde ücret ve ücret dışı
alacaklara uygulanan işlemler yapılacak, bildirilmemesi halinde ise ücret ve
ücret dışı ödemelerin toplamı alacak davasına konu olan dönemde prime esas
kazanç bildirimi yapılan en son ayın kazancına mal edilecektir.
1.2-Bahsekonu mahkeme kararlarına istinaden sosyal güvenlik il müdürlüklerince/sosyal
güvenlik merkezlerince yapılacak diğer işlemler
Kuruma eksik bildirim yapıldığı mahkeme kararınca tespit edilen sigortalılara ilişkin
prime esas kazanca ait prim belgelerinin bir aylık süre içinde düzenlenerek
Kuruma verilmesine ilişkin yazı 7201 sayılı Kanuna göre işverenlere tebliğ
edilecek,
İşverenlerce,
söz konusu belgelerin bir aylık süre içinde Kuruma verilmemesi halinde, bir
aylık sürenin bitimini müteakip ünitece ilgili belgeler re’sen düzenlenecek ve
muhteviyatı sigorta prim borçları 7201 sayılı Kanuna göre işverenlere tebliğ
edilecek,
Tebliğin
alındığı tarihten itibaren bir aylık süre içinde itirazda bulunulması halinde
ise, itiraz Ünitedeki “Prim Tahakkuk İtiraz Komisyonu” tarafından
değerlendirilecek,
Komisyonca alınan karar 7201 sayılı Kanuna veya 5510 sayılı Kanunun 88.
maddesinin yirmi üçüncü fıkrasında yer alan hükümler dikkate alınarak
işverenlere tebliğ edilecektir.
2-657 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
uyarınca istihdam edilen sözleşmeli personele yapılan ek ödemelerden sigorta
primi kesintisi yapılıp yapılmayacağı
Bilindiği
üzere, 209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme
(Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5.
maddesinin 2.10.2011 tarihli, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5. maddesi
ile değişik ikinci fıkrasında;
“
(…) Sözleşmeli olarak istihdam edilen personele yapılacak ek ödemenin tutarı
ise, aynı birimde aynı unvanlı kadroda çalışan ve hizmet yılı aynı olan emsali
personel esas alınarak belirlenir ve bunlara yapılacak ek ödeme hiçbir şekilde
emsaline yapılabilecek ek ödeme üst sınırını geçemez. Bu fıkra uyarınca
personele her ay yapılacak ek ödeme net tutarı, 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnamenin Ek-9'uncu maddesi uyarınca kadro ve görev unvanı veya pozisyon
unvanı itibarıyla belirlenmiş olan ek ödeme net tutarından az olamaz. Bu madde
uyarınca yapılacak ödeme sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz."
666 sayılı
Kanun Hükmünde Kararnamenin 1. maddesi ile 375 sayılı Kanun Hükmünde
Kararnameye eklenen Ek-9'uncu maddesinin dokuzuncu fıkrasında ise;
“Kadro
karşılığı sözleşmeli personel ile 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye ekli
(II) sayılı Cetvele dahil pozisyonlarda istihdam edilen sözleşmeli personel
hariç olmak üzere, çeşitli statülerde istihdam edilen sözleşmeli personele,
çalıştıkları birim ve bulundukları pozisyon unvanı itibarıyla aynı veya benzer
unvanlı memur kadrosunda çalışan, hizmet yılı ve öğrenim durumu aynı olan
emsali personel için belirlenmiş olan ek ödeme oranını aşmamak üzere, statüleri
ile mali haklar kapsamında yapılan her türlü ödemeler dahil almakta oldukları
toplam ödeme tutarları gibi kriterler birlikte veya ayrı ayrı dikkate alınarak
bu madde hükümleri çerçevesinde ek ödeme yapılıp yapılmayacağını, yapılacak ek
ödeme oranını sözleşme ücreti ile ilişkilendirilmeksizin belirlemeye, Maliye
Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulu yetkilidir. Bu ödeme tutarı damga
vergisi hariç herhangi bir vergi ve sigorta prim kesintisine tabi tutulmaz.”
hükümleri
yer almaktadır.
Diğer
taraftan, 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 8. maddesinin (e) bendinde; bu
kanun hükmünde kararnamenin diğer hükümlerinin (diğer bentlerde sayılan
hükümleri hariç olmak üzere) 15.1.2012 tarihinde yürürlüğe gireceği, hükme
bağlanmış bulunmaktadır.
Bu bağlamda,
gerek 666 sayılı Kanun hükmünde Kararnamenin 5. maddesi ile 209 sayılı Kanunun
5. maddesinin ikinci fıkrasında yapılan değişiklik gerekse de 1. maddesi ile
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye eklenen Ek-9. maddenin 9. fıkrası 15.1.2012
tarihinden itibaren hüküm ifade ettiğinden çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarında
657 sayılı Kanunun 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli olarak istihdam edilen
personele yukarıda belirtilen kanunun ve kanun hükmünde kararnamenin ilgili
maddeleri gereğince yapılan ek ödemeler anılan tarihten itibaren sigorta
primine tabi tutulmayacaktır.
Bu tarihten sonra sigorta primine tabi
tutulan ve işverenlerince iadesi talep edilen
sigorta primleri için işverenlerin günsüz ek/iptal aylık prim ve hizmet
belgeleri, ilgili personele aylık ücretlerin ayın 1’i ila 30’u arasında
ödeniyor olması halinde 15.1.2012 tarihinden, ayın 14-15’i arasında ödeniyor
olması halinde 2012/Ocak ayından itibaren düzenlenecek, kesinti yapılan
primlerin sigortalı hissesi sigortalılara, işveren hissesi ise öncelikle
işverenin (varsa) borçlarına mahsup edilecek yoksa iade edilecektir.
3-Altın bedellerinin prime tabi olup olmayacakları
Ayni yardım yiyecek, giyinme, ısınma vb. doğrudan sigortalının
ihtiyacını gidermeye yönelik para olarak değil de mal veya hizmet olarak
yapılan yardımlardır. Sigortalısına giyim yardımı adı altında nakit ödeme yapan
işverenin bu yardımı ayni yardım değil nakdi yardım olacağından sigorta primine
tabi tutulması gerekmektedir. Ayni yardımları diğer yardımlardan ayıran bir
diğer özellik de işçiye sağlanan bir menfaat olmasına karşılık bordroya dahil
olmamasıdır. Dolayısıyla ayni değil nakdi olarak yapılan bir yardımın bordroda
gösterilmesi prime tabi tutulmasını gerektiren bir diğer gerekçe olarak
gösterilmektedir.
Altının
günlük değerinin belli olması ve her an piyasasında kolayca nakde
dönüştürülebileceği ve bu sayede satın alma alternatifi sağlayacağı göz önüne
alındığında altın olarak yapılan ödemeler nakit yardım olarak değerlendirilmesi
sonucunda hatıra altınlarının sosyal veya kişisel bir ihtiyacın karşılanması
maksadıyla verilmemiş olması, hatıra altınlarının tıpkı para gibi alışverişte
kullanılabilecek bir ödeme aracı olması nedeniyle, hatıra altın tutarlarının
ücret ödeme bordrolarına yansıtılmış olan bedeller üzerinden ilgili ayda
sigorta primine esas kazanç tutarına dahil edilmesi, sigortalılara hatıra altın
verildiğinin tespit edilmesi ancak ödeme bordrosunda gösterilmediği durumlarda
altının verildiği ayın son günündeki Merkez Bankası satış fiyatı üzerinden
hesaplanacak miktarının sigorta primine esas kazanç tutarına dahil edilmesi
gerekmektedir.
Bu itibarla sigortalılara işverenlerince 1.6.2016 tarihinden sonra, bayram,
yılbaşı, 25.,
30. veya 50. hizmet yılı gibi nedenlerle verilen
altınların bedelleri sigorta primine esas kazanç
olarak kabul edilerek sigorta primine tabi tutulacaktır.
4- İş akdinin ikale (bozma) suretiyle sonlanması halinde
yapılacak ödemelerin sigorta primine esas kazanca dahil edilip edilmeyeceği ve
ikale (bozma) tazminatı adı altında yapılan ödemelerin kıdem tazminatı
mahiyetindeki toplu ödemeler kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği
İkale
sözleşmesi bozma ya da fesih sözleşmesi olarak değerlendirilmekte ve
“Sözleşmeyi ortadan kaldırma sözleşmesi” veya “Taraflar arasındaki mevcut bir
borç ilişkisinin, kısmen veya tamamen ortadan kaldırılması amacıyla yapılan
sözleşme” şeklinde tanımlanabilmektedir.
5510 sayılı
Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasında (b) bendinde sayma yolu ile bir kısım
ödemelerin prime esas kazanca tabi tutulmayacağı düzenlenmiş, (c) bendinde ise
bu istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemelerin ve ayni
yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemelerin prime esas kazanca tabi
olacağı kabul edilmiştir.
Bu itibarla, 5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasında (b) bendinde,
kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, iş sonu tazminatı, veya kıdem tazminatı
mahiyetindeki toplu ödemelerin, prime esas kazanca tabi tutulmayacağı, ancak
kanunda sayılan istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm
ödemelerin ve ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi ödemelerin prime
esas kazanca tabi olacağı düzenlendiğinden, iş akdinin ikale(bozma) ile sona
ermesi durumunda; Bozma Sözleşmesi ile kararlaştırılan ikale bedelinin hangi
kalem alacakları/ tazminatları kapsadığının belirtilmesi ve bu
alacaklar/tazminatlar Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde
istisna tutulan ödemeler arasında yer alıyorsa sigorta primine esas kazanca
dahil edilmeyecek, bu istisnalar dışında her ne adla yapılırsa yapılsın tüm ödemeler
prime esas kazanca dahil edilecektir. Ancak ikale sözleşmesi ile
kararlaştırılan ikale bedelinin hangi kalem alacakları/tazminatları kapsadığına
yer verilmemesi başka bir deyişle ayrım yapılmaması halinde bu defa ikale
bedeli adı altında yapılan tüm ödemeler sigorta primine tabi tutulacaktır.
5- Alışveriş veya hediye çeki/kartı/fişleri ile çalışanlar için
ayni yardım adı altında üçüncü kişilere yapılan diğer ödemelerin prime tabi
tutulup tutulmayacağı
Alışveriş/hediye
çekleri, hamiline üzerinde yazılı tutar kadar alışveriş yapma imkânı sağlayan
bir ödeme aracı olup, bu çekler sigortalılara, gördükleri işe karşılık
olmaksızın, belli ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik olarak işverenler
tarafından yardım amaçlı verilmekte ve sadece ayakkabı, giyim, erzak v.b. gibi
çekte belirtilen ihtiyaca karşılık çek hamiline alışveriş yapma imkanı
sağlamaktadır. Dolayısıyla alışveriş/hediye çeklerinin ücret ya da ücret
niteliğinde kazanç kavramı içinde yer almadıkları dikkate alınarak,
işverenlerin sigortalılara vermiş oldukları alışveriş/hediye çekleri prime esas
kazanç kapsamında değerlendirilemeyecektir.
Bu doğrultuda
işverenlerce sigortalıları için üçüncü kişilere yapılan ödemeler sonucunda
sigortalısının paradan gayrı maddi olarak yararlanmış olduğu alışveriş çekleri,
kira ödemeleri, okul öğrenim tutarları, kreş gibi kalemlere ilişkin ödemelerin
bulunması halinde söz konusu ödemeler sigortalıya doğrudan yapılan bir ödeme
olmadığından 5510 sayılı Kanunun 80. maddesi kapsamında prime tabi
tutulmayacaktır. Ancak hayatın olağan akışına aykırı muvazaalı uygulamaların
tespit edilmesi durumunda yukarıda niteliği belirtilen bu ödemeler prime esas
kazanca dahil edilecektir.
Örnek 1: (A) firması tarafından çalışan sigortalıların çocuklarına
firmanın bulunduğu yerde kreş hizmeti verilmekte olup söz konusu eğitim hizmeti
(B) okulundan fatura karşılığı alınmakta ve ilgili okulun banka hesabına
doğrudan firma tarafından yatırılmaktadır. Bu itibarla, çalışanların çocukları için
işveren tarafından okula yapılan ödemeler, sigortalıya doğrudan yapılan bir
ödeme olmadığından prime esas kazanç kapsamında değerlendirilemeyecektir.
6- 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 8. maddesinin 7. fıkrası
kapsamında yapılan ödeme ile 5947 sayılı Kanunun 10. maddesi ile 657 sayılı
Kanunun Ek-33. maddesinde düzenlenen; sözleşmeli personele ödenen nöbet
ücretinin prime tabi tutulup tutulmayacağı
6331 sayılı
İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 8. maddesinin 7. fıkrasında; "Kamu kurum
ve kuruluşlarında ilgili mevzuata göre çalıştırılan işyeri hekimi veya iş
güvenliği uzmanı olma niteliğini haiz personel, gerekli belgeye sahip olmaları
şartıyla asli görevlerinin yanında, belirlenen çalışma süresine riayet ederek
çalışmakta oldukları kurumda veya ilgili personelin muvafakati ve üst
yöneticinin onayı ile diğer kamu kurum ve kuruluşlarında görevlendirilebilir.
Bu şekilde görevlendirilecek personele, görev yaptığı her saat için (200)
gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı tutarında ilave ödeme,
hizmet alan kurum tarafından yapılır. Bu ödemeden damga vergisi hariç herhangi
bir kesinti yapılmaz. Bu durumdaki görevlendirmeye ilişkin ilave ödemelerde,
günlük mesai saatlerine bağlı kalmak kaydıyla, aylık toplam seksen saatten
fazla olan görevlendirmeler dikkate alınmaz."
Hükmünü
içermektedir.
Diğer
yandan 5947 sayılı Kanunun 10. maddesi ile 657 sayılı Kanunun Ek 33. maddesinde
yapılan düzenlemeyle;
“
Yataklı tedavi kurumları, seyyar hastaneler, ağız ve diş sağlığı merkezleri,
aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri ve 112 acil sağlık hizmetlerinde
haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya branş nöbeti tutarak, bu
nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile
sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir nöbet saati için
(nöbet süresi kesintisiz 6 saatten az olmamak üzere), aşağıda gösterilen
gösterge rakamlarının aylık katsayısı ile çarpılması sonucu hesaplanacak
tutarda nöbet ücreti ödenir. Bu ücret yoğun bakım, acil servis ve 112 acil
sağlık hizmetlerinde tutulan söz konusu nöbetler için yüzde elli oranında
artırımlı ödenir. Ancak ayda aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezlerinde 60
saatten, diğer yerlerde ve hiçbir şekilde 130 saatten fazlası için ödeme
yapılmaz. Bu ücret damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi
tutulmaz.”
Hükmü
getirilmiştir.
Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentlerinde sırasıyla
“b)
Ayni yardımlar ve ölüm, doğum ve evlenme yardımları, görev yollukları, seyyar
görev tazminatı, kıdem tazminatı, iş sonu tazminatı veya kıdem tazminatı mahiyetindeki
toplu ödeme, keşif ücreti, ihbar ve kasa tazminatları ile Kurumca tutarları
yıllar itibarıyla belirlenecek yemek, çocuk ve aile zamları, işverenler
tarafından sigortalılar için özel sağlık sigortalarına ve bireysel emeklilik
sistemine ödenen ve aylık toplamı asgari ücretin % 30’unu geçmeyen özel sağlık
sigortası primi ve bireysel emeklilik katkı payları tutarları, prime esas
kazanca tabi tutulmaz.
c) (b) bendinde belirtilen istisnalar
dışında her ne adla yapılırsa
yapılsın tüm ödemeler ile ayni yardım yerine geçmek üzere yapılan nakdi
ödemeler prime esas kazanca tabi tutulur. Diğer kanunlardaki prime tabi
tutulmaması gerektiğine dair muafiyet ve istisnalar bu Kanunun uygulanmasında
dikkate alınmaz.”
Düzenlemeleri
yer almaktadır.
Bu doğrultuda
5510 sayılı Kanunun 80. maddesinin (b) bendinde, sigorta primine esas kazanca
dahil edilmeyecek ödemeler ayrı ayrı ve sınırlı olarak belirtildiğinden ve (c)
bendinde de anılan bentde sayılan ödemeler dışında kalan ve her ne ad altında
yapılırsa yapılsın ödenen tutarların tamamının sigorta primine esas kazanca
ilave edilmesi hükmüne istinaden 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunun 8.
maddesinin 7. fıkrası kapsamında sigortalılar yapılan ödemeler ile 5947 sayılı
Kanunun 10. maddesi ile 657 sayılı Kanunun Ek 33. maddesinde düzenlenen;
sözleşmeli personele ödenen nöbet ücretleri prime esas kazanca dahil
edilecektir.
7- Huzur hakkı ödemelerinin prime tabi olup olmadığı
Uygulamada bazı görevlerin komisyon, komite, idare heyeti gibi organların
toplantılarına iştirak edilmek suretiyle yapıldığı ve iştirak edenlere toplantı
veya saat başına huzur hakkı adı altında para ödendiği durumlar ortaya
çıkabilmektedir.
Bu kapsamda huzur hakkı adı altında yapılan ödemelerin prime tabii olup olmadığı
hususu sigortalıların statüsüne göre belirlenecek olup huzur hakkı ödenen veya
ödenecek yerde 5510 sayılı Kanunun 4-1/a maddesi kapsamında hizmet akdine bağlı
olarak çalışıyorlarsa, bu kişilere yapılan huzur hakkı ödemeleri sigorta
primine tabi tutulacaktır.
8-Asgari geçim indiriminin prime tabi olup olmadığı
Asgari geçim indirimi (AGİ) uygulaması, sigortalının brüt ücreti
üzerinden kesilen sigorta primi (sigortalı hissesi) tutarı düşüldükten sonra
kalan vergiye esas tutardan (matrahtan) kesilmesi ve maliyeye ödenmesi gereken
gelir vergisinden, aylık bazda mahsup edilmesi gereken asgari geçim indirimi
tutarının düşülmesini ve kalanın (olması halinde) maliyeye ödenmesini öngören
bir uygulamadır.
Asgari geçim indirimi devletin, bir işçinin kendisi ve bakmakla
yükümlü olduğu kişiler için uyguladığı gelir vergisi indirimidir. Diğer bir
tanımla AGİ on altı yaşını doldurmuş her çalışanın kazanılan gelirinin bir
kısmının vergiden muhaf tutulmasıdır. AGİ hesaplanırken çalışanın medeni
durumu, varsa eşin çalışma durumu, çocuk sayısı ve çocukların yaşları dikkate
alınır. Bu indirim her sene yeniden hesaplanarak yayınlanır.
AGİ
işçinin yasal hakkıdır. İşverenin işçiye AGİ vermemesi söz konusu olamaz. Yani
bu tutar işverenin ödediği değil işçinin gelirinden maliyeye ödenmesi gereken
gelir vergisinin tutarından mahsup edilen kısmının işçiye iadesi olduğundan, bu
tutarın işverence yapılan bir ödeme olarak değerlendirilmemesi gerekmektedir.
Dolayısıyla
işçiye kendi ödeyeceği gelir vergisinden mahsup edilerek iade edilen AGİ nin
zaten brüt ücreti üzerinden sigorta primi kesintisi yapılmış olan sigortalının
prime esas kazancına ayrıca bir kez daha ilave edilerek prime tabi tutulması
mükerrer sigorta primi tahakkukunu gerektirecektir.
9-5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi
Hakkında Kanun ile 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunun
Desteklenmesi Hakkında Kanun uyarınca net ücret alan sigortalıların prime esas
kazancının hesaplanması
Bilindiği
üzere, 12.3.2008 tarihli, 26814 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren
5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi Hakkında
Kanunun 3. maddesinde;
(2) Gelir vergisi stopajı teşviki:
Kamu personeli hariç olmak üzere teknoloji merkezi işletmelerinde, Ar-Ge
merkezlerinde, kamu kurum ve kuruluşları ile kanunla kurulan veya teknoloji
geliştirme projesi anlaşmaları kapsamında uluslararası kurumlardan ya da kamu
kurum ve kuruluşlarından Ar-Ge projelerini desteklemek amacıyla fon veya kredi
kullanan vakıflar tarafından veya uluslararası fonlarca desteklenen ya da
TÜBİTAK tarafından yürütülen Ar-Ge ve yenilik projelerinde, teknogirişim
sermaye desteklerinden yararlanan işletmelerde ve rekabet öncesi işbirliği
projelerinde çalışan Ar-Ge ve destek personeli ile bu Kanun kapsamında yukarıda
sayılan kurum ve kuruluşlar tarafından desteklenen tasarım projelerinde ve
tasarım merkezlerinde çalışan tasarım ve destek personelinin; bu çalışmaları
karşılığında elde ettikleri ücretlerinin doktoralı olanlar ile temel bilimler
alanlarından birinde en az yüksek lisans derecesine sahip olanlar için yüzde
doksan beşi, yüksek lisanslı olanlar ile temel bilimler alanlarından birinde
lisans derecesine sahip olanlar için yüzde doksanı ve diğerleri için yüzde
sekseni gelir vergisinden müstesnadır. (Ek cümleler: 16.2.2016-6676/28 md.) Hak kazanılmış hafta tatili ve yıllık ücretli izin
süreleri ile 17.3.1981 tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller
Hakkında Kanunda belirtilen tatil günlerine isabet eden ücretler de bu istisna
kapsamındadır. Haftalık kırk beş saatin üzerindeki ve ek çalışma sürelerine
ilişkin ücretler bu istisnadan faydalanamaz. Ar-Ge veya tasarım merkezlerinde
çalışan Ar-Ge veya tasarım personelinin bu merkezlerde yürüttüğü projelerle
doğrudan ilgili olmak şartıyla, proje kapsamındaki faaliyetlerin bir kısmının
Ar-Ge veya tasarım merkezi dışında yürütülmesinin zorunlu olduğu durumlarda,
Ar-Ge veya tasarım merkezi yönetiminin onayının alınması ve Bilim, Sanayi ve
Teknoloji Bakanlığının bilgilendirilmesi kaydıyla, merkez dışındaki bu
faaliyetlere ilişkin ücretlerin yüzde yüzünü aşmamak şartıyla Cumhurbaşkanınca
ayrı ayrı veya birlikte belirlenecek kısmı ile Ar-Ge veya tasarım merkezlerinde
en az bir yıl süreyle çalışan Ar-Ge veya tasarım personelinin yüksek lisans
yapanlar için bir buçuk yılı, doktora yapanlar için iki yılı geçmemek üzere
merkez dışında geçirdiği sürelere ilişkin ücretlerin yüzde yüzünü aşmamak
şartıyla Cumhurbaşkanınca ayrı ayrı veya birlikte belirlenecek kısmı gelir
vergisi stopajı teşviki kapsamında değerlendirilir.
06.07.2001 tarihli, 24454 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4691 sayılı
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunun Desteklenmesi Hakkında Kanunun Geçici 2.
maddesinin üçüncü fıkrasında;
Bölgede
çalışan; AR-GE, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri
31.12.2023 tarihine kadar her türlü vergiden müstesnadır. Gelir vergisi stopajı
ve sigorta primi işveren hissesine ilişkin teşviklerden yararlanacak olan
destek personeli sayısı, AR-GE ve tasarım personeli sayısının yüzde onunu
aşamaz. Hak kazanılmış hafta tatili ve yıllık ücretli izin süreleri ile 17.3.1981
tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda
belirtilen tatil günlerine isabet eden ücretler de bu istisna kapsamındadır.
Haftalık kırk beş saatin üzerindeki ve ek çalışma sürelerine ilişkin ücretler
bu istisnadan faydalanamaz. Yönetici şirket, ücreti gelir vergisi istisnasından
yararlanan kişilerin Bölgede fiilen çalışıp çalışmadığını denetler. Ancak,
Bölgede yer alan işletmelerde çalışan AR-GE ve tasarım personelinin bu
Bölgelerde yürüttüğü projelerle doğrudan ilgili olmak şartıyla, proje
kapsamındaki faaliyetlerin bir kısmının Bölge dışında yürütülmesinin zorunlu
olduğu durumlarda Bölge dışındaki bu faaliyetlere ilişkin ücretlerinin yüzde
yüzünü aşmamak şartıyla Cumhurbaşkanınca ayrı ayrı veya birlikte belirlenecek
kısmı ile Bölgede yer alan işletmelerde en az bir yıl süreyle çalışan AR-GE ve
tasarım personelinin yüksek lisans yapanlar için bir buçuk yılı, doktora
yapanlar için iki yılı geçmemek üzere Bölge dışında geçirdiği sürelere ilişkin
ücretlerin yüzde yüzünü aşmamak şartıyla Cumhurbaşkanınca ayrı ayrı veya
birlikte belirlenecek kısmı, gelir vergisi stopajı teşviki kapsamında
değerlendirilir. Bu kapsamda teşvikten yararlanılması için Bölge yönetici
şirketinin onayının alınması ve Bakanlığın bilgilendirilmesi zorunludur.
Yönetici şirketin onayı ile Bölge dışında geçirilen sürenin Bölgede yürütülen
görevle ilgili olmadığının tespit edilmesi halinde, ziyaa uğratılan vergi ve
buna ilişkin cezalardan ilgili işletme sorumludur.
hükümlerine
yer verilmiştir.
Bu kapsamda, gerek 5746 sayılı Kanun, gerekse 4691 sayılı Kanun uyarınca gelir teşviki
uygulaması söz konusu olduğundan, net ücret sistemine göre çalıştırılan
sigortalıların 5510 sayılı Kanuna göre prime esas kazancının hesaplanmasına
ilişkin usul ve esaslar aşağıda açıklanmıştır.
9.1-5746 sayılı Araştırma ve Geliştirme Faaliyetlerinin Desteklenmesi
Hakkında Kanun uyarınca prime esas kazancın hesaplanması
Araştırma,
Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin Desteklenmesine İlişkin Uygulama ve
Denetim Yönetmeliğinin “Gelir vergisi stopajı teşviki uygulaması” başlıklı 10.
maddesinin ikinci fıkrasına göre 5746 sayılı Kanunun 3. maddesinin ikinci
fıkrasında belirtilen Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin ücretlerine ilişkin
teşvik, Gelir Vergisi Kanununun geçici 75. maddesinde yer alan düzenlemeye
göre, 31.12.2023 tarihine kadar vergiden müstesna tutulması yerine, muhtasar
beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden asgari geçim indirimi uygulandıktan
sonra terkin edilerek uygulanmaktadır.
Aynı
şekilde, 5746 Sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanun Genel Tebliğinin “Uygulama esasları” başlıklı 3.
maddesinin onaltıncı fıkrasına göre, Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin
Ar-Ge, yenilik veya tasarım faaliyeti kapsamında fazla mesai dahil çalıştığı
süreye ilişkin ücret üzerinden hesaplanan vergi tutarına öncelikle 4.12.2007
tarihli ve 26720 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Gelir Vergisi Genel
Tebliği’nde belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde asgari geçim indirimi
uygulanacak olup asgari geçim indirimi mahsubu yapıldıktan sonra kalan gelir
vergisi tutarının doktoralı olanlar ile temel bilimler alanlarından birinde en
az yüksek lisans derecesine sahip olanlar için yüzde 95’i, yüksek lisanslı olanlar
ile temel bilimler alanlarından birinde lisans derecesine sahip olanlar için
yüzde 90’ı ve diğerleri için yüzde 80’i her bir personel bazında muhtasar
beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkine konu
edilecektir.
Bu madde hükümlerine, 5746 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge, tasarım ve
destek personelinin Ar-Ge, yenilik veya tasarım faaliyeti kapsamındaki
kazançları üzerinden gelir vergisi hesaplanmakta ancak hesaplanan bu tutar
muhtasar beyanname üzerinden tahakkuk eden vergiden indirilmek suretiyle terkin
edilmektedir.
Diğer
taraftan sigortalının net ücreti, brüt ücretinden kanunen yapılması gereken kesintilerin
çıkarılması suretiyle bulunmaktadır. Dolayısıyla bir sigortalının net ücreti;
Net Ücret: Brüt Ücret-
Sosyal Sigorta Primi (İşçi payı) – İşsizlik Sigortası Primi (İşçi Payı) - Gelir
Vergisi-Damga Vergisi formülüyle ifade edilir..
Bu formül
vasıtasıyla net ücret sistemine göre çalıştırılan bir sigortalının brüt
ücretinin de hesaplanması mümkün bulunmaktadır. Buna göre;
Brüt Ücret: Net
Ücret+ Sosyal Sigorta Primi (İşçi payı) + İşsizlik Sigortası Primi (İşçi Payı)
+ Gelir Vergisi + Damga Vergisi formülüne göre hesaplanmaktadır.
5746 sayılı
Kanun kapsamında Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin için için gelir vergisi
istisnası uygulanmadığından, net ücret sistemine göre çalıştırılan
sigortalıların brüt ücretleri (prime esas kazançları) hesaplanırken gelir
vergisi ve damga vergisi dikkate alınacaktır. Dolayısıyla, bu kapsamdaki
sigortalının brüt ücreti hesaplanırken;
Brüt
Ücret: Net Ücret+ Sosyal Sigorta Primi (İşçi payı) + İşsizlik Sigortası Primi
(İşçi Payı) + Gelir Vergisi + Damga Vergisi formülü esas alınacaktır.
Bu durumda,
A= Brüt Ücret
B= Net Ücret
Sigorta Primi İşçi Payı Toplam Tutarı=
(A x 15 ) = 15A
100 100
Gelir Vergisi Matrahı= A- 15A =
85A
100
100
Gelir Vergisi Tutarı = 85A x 15 = 1275A
100
100 10000
Damga Vergisi Tutarı = A x 759 = 759A
100000 100000
B= A- 15A - 1275A
- 759A
100
10000 100000
B= 100000A- 15000A- 12750A- 759A
100000
100000 B= 71491A
A= 100000B
71491
formülü
ile net ücretten brüt ücret hesaplanabilir.
*Asgari
Geçim İndirimi göz önünde bulundurulmamıştır.
**Vergi
dilimi %15 olarak dikkate alınmıştır.
Örnek
1: 5746 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge
çalışması olan ve net ücret sistemine göre çalışan sigortalının net ücretinin
8.000,00 TL olduğu varsayıldığında;
5746 AR-GE ÇALIŞANI İÇİN NET ÜCRETTEN BRÜT ÜCRET HESAPLAMA
Net Ücret |
8.000,00 |
Sigorta Primi İşçi
Payı(%14) |
1.566,63 |
İşsizlik Sigortası
Primi İşçi Payı (%1) |
111,90 |
Gelir Vergisi
Matrahı |
9.511,69 |
Gelir Vergisi (%15) |
1.426,75 |
Damga Vergisi |
84,93 |
Brüt Ücret (Prime
Esas Kazanç) |
11.190,22 |
*Asgari Geçim İndirimi göz önünde bulundurulmamıştır.
**Vergi
dilimi %15 olarak dikkate alınmıştır.
9.2-4691 sayılı Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Kanunun Desteklenmesi
Hakkında Kanun uyarınca prime esas kazancın hesaplanması
Teknoloji Geliştirme Bölgeleri Uygulama Yönetmeliğinin “Muafiyet, indirim
ve istisnalar” başlıklı 35. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine göre;
-Bölgede
çalışan; Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile ilgili
ücretlerinin 31.12.2023 tarihine kadar her türlü vergiden müstesna olduğu
-Hak kazanılmış hafta tatili ve yıllık ücretli izin süreleri ile 17.3.1981
tarihli ve 2429 sayılı Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanunda
belirtilen tatil günlerine isabet eden ücretlerin de bu istisna kapsamında
olduğu,
-Haftalık
kırk beş saatin üzerindeki ve ek çalışma sürelerine ilişkin ücretlerin bu
istisnadan faydalanamadığı,
-Bölgede
çalışan personelin istisna kapsamı dışındaki net ücret ödemelerinin brüte iblağ
edilecek vergisinin hesaplanmasında Kanunla sağlanan vergi teşviklerinin
dikkate
alınmaması
gerektiği,
-Destek personelinin bu Kanun kapsamında elde ettiği ücret, prim, ikramiye ve benzeri ödemelerin
de istisna kapsamına dâhil olduğu,
Belirtilmiştir.
Bu madde hükümlerine, 4691 sayılı Kanun kapsamında teknoloji
geliştirme bölgesinde (Teknopark ya da Teknokent) çalışan Ar-Ge, tasarım ve
destek personelinin bu görevleri ile ilgili ücretleri 31.12.2023 tarihine kadar
her türlü vergiden müstesna olduğundan herhangi bir vergi kesintisi
yapılmamaktadır.
Dolayısıyla,
4691 sayılı Kanun kapsamında teknoloji geliştirme bölgesinde (Teknopark ya da
Teknokent) çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin bu görevleri ile
ilgili ücretleri için gelir vergisi istisnası uygulandığından, net ücret
sistemine göre çalıştırılan sigortalıların brüt ücretleri (prime esas
kazançları) hesaplanırken gelir vergisi ve damga vergisi dikkate
alınmayacaktır.
Bu
bakımdan, 4691 sayılı Kanun kapsamında teknoloji geliştirme bölgesinde (Teknopark
ya da Teknokent) çalışan Ar-Ge, tasarım ve destek personelinin brüt ücreti hesaplanırken;
Brüt Ücret: Net
Ücret+ Sosyal Sigorta Primi (İşçi payı) + İşsizlik Sigortası Primi (İşçi Payı)
formülü esas alınacaktır.
Bu durumda;
A= Brüt Ücret
B= Net Ücret
Sigorta Primi İşçi Payı Toplam Tutarı= (A
x 15 ) =15A
100 100
B= A- 15A = 85A
100 100
100B= 85A
A= 100B
85
formülü
ile net ücretten brüt ücret hesaplanabilir.
*Asgari Geçim İndirimi göz önünde bulundurulmamıştır. **Vergi dilimi
%15 olarak dikkate alınmıştır.
Örnek
2: 4691 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge
çalışması olan ve net ücret sistemine göre çalışan sigortalının net ücretinin
8.000,00 TL olduğu varsayıldığında;
4961
AR-GE ÇALIŞANI İÇİN NET ÜCRETTEN BRÜT
ÜCRET HESAPLAMA (GELİR VERGİSİNDEN MUAF) |
|
Net Ücret |
8.000,00 |
Sigorta Primi İşçi
Payı(%14) |
1.317,65 |
İşsizlik Sigortası
Primi İşçi Payı (%1) |
94,12 |
Gelir Vergisi
Matrahı |
0 |
Gelir Vergisi (%15) |
0 |
Damga Vergisi |
0 |
Brüt Ücret (Prime
Esas Kazanç) |
9.411,76 |
*Asgari Geçim İndirimi göz önünde bulundurulmamıştır.
**Vergi
dilimi %15 olarak dikkate alınmıştır.
Diğer
taraftan, teknoloji geliştirme bölgesinde çalışan personelin vergi istisnası
kapsamı dışında net ücret ödemelerinin söz konusu olması halinde, bu
nitelikteki kazançlar bakımından gelir vergisi ve damga vergisi dikkate
alınacaktır. Dolayısıyla, bu kapsamdaki sigortalının brüt ücreti hesaplanırken;
Brüt Ücret: Net
Ücret+ Sosyal Sigorta Primi (İşçi payı) + İşsizlik Sigortası Primi (İşçi Payı)
+ Gelir Vergisi (İstisna Olmayan Kazanç)+ Damga Vergisi formülü esas
alınacaktır.
Bu formülde
gelir vergisinden istisna olmayan kazanç için gelir vergisi matrahı
hesaplanırken, istisna olmayan brüt kazanç üzerinden sosyal sigorta primi (işçi
payı) + işsizlik sigortası primi (işçi payı) hesaplanacak ve söz konusu
kazançtan bu şekilde hesaplanan sigorta primi toplamı düşülecektir.
Aynı
şekilde damga vergisi de istisna olmayan brüt kazanç üzerinden hesaplanacaktır.
Bu durumda istisna
olan kazanç için;
A=
Brüt Ücret (İstisna Olan)
B=
Net Ücret (İstisna Olan)
Sigorta Primi İşçi Payı Toplam Tutarı= (A
x 15 ) =15A
100 100
B= A- 15A = 85A
100
100
100B= 85A
A= 100B
85
formülü
ile istisna olan net ücretten istisna olan brüt ücret hesaplanabilir.
*Asgari Geçim İndirimi göz önünde bulundurulmamıştır.
**Vergi
dilimi %15 olarak dikkate alınmıştır.
İstisna olmayan kazanç için;
A=
Brüt Ücret (İstisna Olmayan)
B=
Net Ücret (İstisna Olmayan)
Sigorta Primi İşçi Payı Toplam Tutarı= (A
x 15 ) =15A
100 100
Gelir Vergisi Matrahı= A- 15A = 85A
100 100
Gelir Vergisi Tutarı =
85A x 15 = 1275A
100 100 10000
Damga Vergisi Tutarı = A x 759 = 759A
100000
100000
B= A- 15A - 1275A - 759A
100 10000 100000
B= 100000A- 15000A- 12750A- 759A
100000
100000 B= 71491A
A= 100000B
71491
formülü
ile istisna olmayan net ücretten istisna olmayan brüt ücret hesaplanabilir.
*Asgari
Geçim İndirimi göz önünde bulundurulmamıştır.
**Vergi
dilimi %15 olarak dikkate alınmıştır.
Örnek
3: 4691 sayılı Kanun kapsamında Ar-Ge
çalışması olan ve net ücret sistemine göre çalışan sigortalının gelir
vergisinden muaf net ücretinin 7.000,00 TL, istisnaya tabi olmayan net
ücretinin 1.000,00 TL olduğu varsayıldığında;
4961 AR-GE
ÇALIŞANI İÇİN NET ÜCRETTEN BRÜT ÜCRET HESAPLAMA (İSTİSNAYA
TABİ OLMAYAN KAZANCI OLAN) |
|
Net Ücret İstisna
Olan |
7.000,00 |
Net Ücret İstisna
Olmayan |
1.000,00 |
Sigorta Primi İşçi
Payı(%14) İstisna Olan |
1.152,94 |
İşsizlik Sigortası
Primi İşçi Payı (%1) İstisna Olan |
82,35 |
Sigorta Primi İşçi
Payı(%14) İstisna Olmayan |
195,83 |
İşsizlik Sigortası
Primi İşçi Payı (%1) İstisna Olmayan |
13,99 |
Gelir Vergisi
Matrahı (İstisna Olmayan Kazanç İçin) |
1.188,96 |
Gelir Vergisi (%15) |
178,34 |
Damga Vergisi |
10,62 |
Brüt Ücret İstisna
Olan |
8.235,29 |
Brüt Ücret İstisna
Olmayan |
1.398,78 |
Toplam Brüt Ücret |
9.634,07 |
Görüldüğü
üzere aynı kazanç miktarlarına sahip olunmasına karşın; kısmen gelir vergisine tabi kazancı olan teknoloji geliştirme bölgesinde çalışan personelin
brüt ücreti, kazancının tamamı gelir vergisi istisnasına tabi olan personele
göre daha yüksek olmaktadır.
ÜÇÜNCÜ
KISIM
AYLIK
PRİM HİZMET BELGELERİNİN/ MUHTASAR VE PRİM HİZMET BEYANNAMELERİNİN SOSYAL
GÜVENLİK KURUMUNA VERİLMESİNE DAİR USUL VE ESASLAR
BİRİNCİ
BÖLÜM
5510
sayılı Kanunun 4. Maddesinin Birinci Fıkrasının (a) Bendi Kapsamında Sigortalı
Sayılanlar Yönünden Aylık Prim ve Hizmet Belgesinin Düzenlenmesi Kuruma
Verilmesi ve İşleme Alınması
1- Aylık prim ve hizmet belgelerinin düzenlenmesi
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran
işverenler, sigortalının durumuna uygun aylık prim ve hizmet belgesine,
İşveren/alt işveren/geçici iş ilişkisi kurulan işverenin;
- Adı soyadı/unvanını,
- İşyerinin adresini,
- İşyeri telefon numarasını ve e-Posta adresini,
- Vergi kimlik numarası/Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarasını, Çalıştırdıkları
sigortalıların;
- Sosyal güvenlik sicil numaralarını,
- Ad ve soyadları ile ikinci soyadı almış olan sigortalıların ilk soyadlarını,
- Prim ödeme gün sayılarını,
- Prime esas kazanç tutarlarını (hak edilen ücretler ile prim, ikramiye ve bu
nitelikteki ödemeler olarak ayrı ayrı)
- İşe başlama ve işten çıkış tarihlerini,
-Ayın
bazı günlerinde çalışmamış olmaları halinde, eksik gün sayısını ve eksik
çalışma nedenlerini,
- Ay içinde işten ayrılmış olmaları halinde, işten çıkış
nedenlerini,
- Sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve aylık sosyal güvenlik destek
primlerini, Belgenin;
- İlişkin olduğu yılı ve ayını,
- Mahiyetini (asıl, ek veya iptal nitelikte olduğunu),
- Türünü,
- Varsa düzenlenmesine esas kanun numarasını,
- Toplam sayfa sayısını, kaydetmeleri gerekmektedir.
1.1-İşveren ve işyerine ilişkin bilgiler
Aylık
prim ve hizmet belgelerinin e-Sigorta kanalıyla Kuruma gönderilmesi sırasında, belgeyi
gönderecek olan işveren/alt işveren/geçici iş ilişkisi kurulan işverenlere
ilişkin ad soyad/unvan, işyeri adresi, telefon numarası, e-posta adresi ve
vergi kimlik numarası/Türkiye Cumhuriyeti Kimlik Numarası bilgileri, Kurumumuz
işyeri tescil kütüklerindeki kayıtlarına bakılarak,
sistem tarafından aylık prim ve hizmet belgelerine kaydedilmekte olup, söz
konusu bilgilerde
herhangi bir değişiklik olması halinde, durumun
işyerinin bağlı bulunduğu üniteye müracaat
edilmek suretiyle düzeltilmesi gerekmektedir.
Aylık
prim ve hizmet belgelerinin kağıt ortamında düzenlenerek Kuruma elden verilecek
veya posta kanalıyla gönderilecek olması halinde ise, işyerine ilişkin
bilgiler, ilgililerce yazılacaktır.
1.2- Sigortalılara ilişkin bilgiler
1.2.1- Sigortalıların sosyal güvenlik sicil numaraları ve ad/soyad
bilgilerinin girişi
1.10.2008 tarihinden itibaren sosyal güvenlik sicil numarası olarak sigortalıların Türkiye
Cumhuriyeti Kimlik Numaraları esas alınacağından, aylık prim ve hizmet
belgesinin “Sosyal Güvenlik Sicil Numarası” bölümüne, sigortalıların 11 haneli
T.C. kimlik numaraları kaydedilecektir. Sigortalının yabancı uyruklu olması
halinde ise, söz konusu bölüme, bu kişiler için İçişleri Bakanlığınca verilecek
olan kimlik numarası girilecektir.
Yabancı
uyruklu sigortalıların aylık prim ve hizmet belgesine kaydedilmesi sırasında bu
kişilerin kimlik numaralarının Kurum veri tabanında kayıtlı bulunmaması
halinde, öncelikle kimlik numaralarının İçişleri Bakanlığından öğrenilmesi,
ardından söz konusu numaraların sigortalı tescil kütüklerine kaydedilmesi
amacıyla işyerinin bağlı bulunduğu üniteye müracaat edilmesi gerekmektedir.
Aylık
prim ve hizmet belgelerinin e-Sigorta kanalıyla gönderilmesinde, sosyal
güvenlik sicil numarasının kullanıcı tarafından sisteme girilmesinin ardından,
sigortalının ad/soyad ve varsa ilk soyad bilgisi sigortalı tescil kütüklerine
bakılarak sistem tarafından ekrana getirilecek olup, sosyal güvenlik sicil
numarası girilen sigortalının ad soyad bilgisinin doğru olup olmadığı
kullanıcılar tarafından kontrol edilecek, sosyal güvenlik sicil numarasının
hatalı girilmiş olduğunun anlaşılması halinde, doğru sicil numarası sisteme
yeniden girilecektir.
Aylık
prim ve hizmet belgesinin kağıt ortamında düzenlenerek Kuruma elden verildiği
veya posta kanalıyla gönderildiği durumlarda ise, sigortalıların sosyal
güvenlik sicil numaraları ve ad/soyad/ilk soyadı bilgileri aylık prim ve hizmet
belgesine ilgililerce yazılacaktır.
1.2.2- Sigortalıların prim ödeme gün sayılarının girişi
Sigortalıların;
ay/dönem içinde ücret almaya hak kazandıkları süreler “Prim Ödeme Günü”
bölümüne, hak ettikleri ücretleri “Prime Esas Kazanç” bölümüne, ay içinde
ödenen prim, ikramiye ve bu nitelikteki istihkaklar ise “Prim, İkramiye ve Bu
Nitelikteki İstihkak” bölümüne kaydedilecektir.
1.2.2.1- Ay/dönem içindeki çalışmaları tam olan sigortalıların prim ödeme
gün sayılarının hesaplanması
Ay/dönem
içindeki çalışmaları tam olan sigortalıların prim ödeme gün sayıları,
ay/dönemin kaç gün olduğuna bakılmaksızın (ay/dönemin 28, 29, 30 veya 31 gün
çektiği üzerinde durulmaksızın) 30 gün olarak sisteme girilecektir.
Örnek
1: (A) sigortalısının, özel sektöre ait
bir işyerinde 2016/Mart ayının tamamı için ücret almaya hak kazanmış olduğu
varsayıldığında, 2016/Mart ayındaki prim ödeme gün sayısı, Mart ayının 31 gün
olduğu üzerinde durulmaksızın 30 olarak, 2016/Şubat ayının tamamı için ücret
almaya hak kazanmış olduğu varsayıldığında ise, 2016/Şubat ayındaki prim ödeme
gün sayısı, Şubat ayının 29 gün olduğu üzerinde durulmaksızın yine 30 olarak sisteme
girilecektir.
Öte
yandan Şubat ayı içinde sigortalının aynı işverene ait başka bir işyerinde
naklen ve hizmet akdi sona ermeden çalışmaya başlaması veya işyerinin başka bir
sosyal güvenlik merkezine nakli halinde, sigortalının hizmetlerinin kesintisiz
olması, başka bir ifade ile aylık tam ücrete hak kazanmış olması halinde, Şubat
ayı içindeki nakil tarihinden önceki ve sonraki sürelere ilişkin prim gün
sayılarının toplamının 30 olması gerekmektedir.
İşyerinin
veya sigortalının nakli nedeniyle Şubat ayı içinde aynı işveren tarafından aynı
sigortalı için işyeri sicil numarası farklı iki ayrı aylık prim ve hizmet
belgesi ile bildirim yapılacağı durumlarda, nakil öncesi ve nakil sonrası
sürelerdeki prim gün sayısının 30 güne tamamlanması için gerektiğinde,
Eski işyerindeki
prim gün sayısına Şubat ayının 29 çektiği yıllarda 1 gün, 28 çektiği yıllarda 2
gün ilave edilecek ve e-Bildirgede işten ayrılış tarihi seçilmeksizin arta
kalan günler için “DİĞER” kodu ile eksik gün bildirilecektir.
Ancak, 28 çeken Şubat ayları için, ayın 26’sı ile 27’sinde eski
işyerinden çıkıldı ise ilave 2 gün eski işyerine eklenemeyeceğinden yeni
işyerindeki prim gün sayısına eklenecek ve e-Bildirgede işe giriş tarihi
seçilmeksizin arda kalan günler için “DİĞER” kodu ile eksik gün bildirilecektir.
Yine, 29 çeken Şubat ayları için ayın 28’inde eski işyerinden çıkıldı
ise ilave 1 gün eski işyerine eklenemeyeceğinden yeni işyerindeki prim gün
sayısına eklenecek ve e-Bildirgede işe giriş tarihi seçilmeksizin arda kalan
günler için “DİĞER” kodu ile eksik gün bildirilecektir.
Örnek
2 - (A) Limited Şirketinin işyerini 2.2.2018
tarihinde kapatarak 3.2.2018 tarihinde Kastamonu ilimizden Ankara ilimize
taşıdığı ve nakil dolayısıyla Ankara ilimizde 3.2.2018 tarihi itibariyle yeni
bir işyeri dosyası tescil ettirdiği varsayıldığında, şubat ayı içindeki
çalışmaları tam olan ve aylık tam ücrete hak kazanan sigortalıların her iki
işyerinden bildirilecek prim ödeme gün sayılarının toplamının 30 olabilmesi
için;
-Eski e-Bildirge şifresi ile 2+2 =4 gün (24 gün “DİĞER” neden ile eksik gün
bildirilecek) üzerinden
-Yeni e-Bildirge şifresi ile 26 gün üzerinden
bildirim yapılabilecektir.
Örnek
3- (B) Limited Şirketinin işyerini 27.2.2018
tarihinde kapatarak 28.2.2018 tarihinde İzmir ilimizden İstanbul ilimize taşıdığı
ve nakil dolayısıyla İstanbul ilimizde 28.2.2018 tarihi itibariyle yeni bir
işyeri dosyası tescil ettirdiği varsayıldığında, şubat ayı içindeki çalışmaları
tam olan ve aylık tam ücrete hak kazanan sigortalıların her iki işyerinden
bildirilecek prim ödeme gün sayılarının toplamının 30 olabilmesi için;
-Eski e-Bildirge şifresi ile 27 gün üzerinden
-Yeni e-Bildirge şifresi ile 1+2=3 gün (25 gün “DİĞER” neden ile eksik gün
bildirilecek) üzerinden
bildirim yapılabilecektir.
Örnek
4- (C) Limited Şirketinin işyerini 28.2.2016
tarihinde kapatarak 29.2.2016 tarihinde Aydın ilimizden Trabzon ilimize
taşıdığı ve nakil dolayısıyla Trabzon ilimizde 29.2.2016 tarihi itibariyle yeni
bir işyeri dosyası tescil ettirdiği varsayıldığında, şubat ayı içindeki
çalışmaları tam olan ve aylık tam ücrete hak kazanan sigortalıların her iki
işyerinden bildirilecek prim ödeme gün sayılarının toplamının 30 olabilmesi
için;
-Eski
e-Bildirge şifresi ile 28 gün üzerinden
-Yeni e-Bildirge şifresi ile 1+1=2 gün (27 gün “DİĞER” neden ile eksik gün
bildirilecek) üzerinden
bildirim yapılabilecektir.
1.2.2.2- Ay/dönem içinde işe başlayan sigortalıların prim ödeme gün
sayılarının hesaplanması
Ay/dönemin
ilk gününde işe giren ve o ayda tam çalışan sigortalılar hariç, ay/dönem içinde
işe giren sigortalıların prim ödeme gün sayıları, işe giriş tarihleri ve
ay/dönemin kaç gün olduğuna bakılarak parmak hesabı yapılmak suretiyle
hesaplanacaktır.
Ay/dönemin
ilk gününde işe başlamış ve ayın tamamı için ücret almaya hak kazanmış olan
sigortalıların, ilgili ay/dönemdeki prim ödeme gün sayıları, bu genelgenin
üçüncü kısmının birinci bölümünün 1.2.2.1 numaralı bölümünde açıklandığı gibi
olacaktır.
Örnek
1: (D) sigortalısının, özel sektöre ait
bir işyerinde 20.3.2017 tarihinde işe başladığı ve işe başladığı tarihten
itibaren ayın kalan günlerinin tamamı için ücret almaya hak kazanmış olduğu
varsayıldığında, söz konusu sigortalının 2017/Mart ayındaki prim ödeme gün
sayısı 12 gün olarak, işe başlama tarihi ise 20.3.2017 olarak sisteme
girilecektir.
1.2.2.3- Ay/dönem içinde işten ayrılan sigortalıların prim ödeme gün
sayılarının hesaplanması
Ay/dönemin
son gününde çalıştıktan sonra işten ayrılan sigortalılar hariç olmak üzere, ay
içinde işten ayrılan sigortalıların prim ödeme gün sayıları, işten çıkış
tarihleri ve ay/dönemin kaç gün olduğuna bakılarak parmak hesabı yapılmak
suretiyle hesaplanacaktır.
Ay/dönemin
son gününde çalıştıktan sonra işten ayrılmış ve ayın tamamı için ücret almaya
hak kazanmış olan sigortalıların ilgili ay/dönemdeki prim ödeme gün sayıları
ise, bu genelgenin üçüncü kısmının 1.2.2.1 numaralı bölümünde açıklandığı gibi
olacaktır.
Örnek
1: (K) sigortalısının, özel sektöre ait
bir işyerinde 20.2.2017 tarihinde çalıştıktan sonra işten ayrıldığı ve işten
ayrıldığı tarihe kadar olan sürelerin tamamı için ücret almaya hak kazanmış
olduğu varsayıldığında, söz konusu sigortalının 2017/Şubat ayındaki prim ödeme
gün sayısı 20 olacak ve işten çıkış tarihi olarak 20.2.2017 tarihi sisteme
girilecektir.
1.2.2.4- İşe başladığı ay/dönem içinde işten ayrılan sigortalıların
prim ödeme gün sayılarının hesaplanması
İşe
başladığı ay/dönem içinde işten ayrılan sigortalıların ilgili ay/dönemdeki prim
ödeme gün sayıları (ay/dönemin ilk günü işe başlayıp son günü işten ayrılanlar
hariç), sigortalının işe giriş tarihi ve işten çıkış tarihleri dahil kaç gün
olduğuna bakılarak, parmak hesabı yapılmak suretiyle hesaplanacaktır.
Ay/dönemin
ilk günü işe başlayıp son günü işten ayrılan ve ayın tamamı için ücret almaya
hak kazanmış olan sigortalıların ilgili ay/dönemdeki prim ödeme gün sayıları
ise, bu genelgenin üçüncü kısmının birinci bölümünün 1.2.2.1 numaralı bölümünde
açıklandığı gibi olacaktır.
Örnek
1: (B) sigortalısının, özel sektöre ait
bir işyerinde 17.3.2017 tarihinde işe başlayıp 28.3.2017 tarihinde işten
ayrıldığı ve işe başlayıp ayrıldığı sürelerin tamamı için ücret almaya hak
kazanmış olduğu varsayıldığında, söz konusu sigortalının işe başlama tarihi 17.3.2017 olarak, işten ayrılış tarihi 28.3.2017 olarak, 2017/Mart ayındaki
prim ödeme gün sayısı ise 12 olarak sisteme kaydedilecektir.
1.2.2.5- Ay/dönem içinde bazı günlerde çalışmamış ve çalışmadığı günler
için ücret almamış sigortalıların prim ödeme gün sayılarının hesaplanması
1.2.2.5.1- Ay/dönem içinde işe girişi veya işten çıkışı bulunmayan
sigortalılar yönünden
Ay/dönem
içinde işe girişi veya işten çıkışı bulunmayan, çeşitli nedenlerle (istirahat,
ücretsiz izin, disiplin cezası gibi) ay/dönemin bazı günlerinde çalışmayan ve
çalışmadığı günler için de ücret almayan sigortalıların ilgili ay/dönemdeki
prim ödeme gün sayıları, ilgili ay/dönemdeki gün sayısından, ücret almaya hak
kazanılmamış gün sayısı çıkartılmak suretiyle hesaplanacaktır.
Örnek
1: Özel sektöre ait bir işyerinde
çalışan (A) sigortalısının, 2017/Şubat ayında 10 gün ücretsiz izinli olduğu ve
ayın kalan günlerinin tamamı için ücret almaya hak kazanmış olduğu
varsayıldığında, söz konusu ayda 28 gün bulunması ve sigortalının 10 gün eksik
çalışmış olması nedeniyle, bahse konu sigortalının 2017/Şubat ayındaki prim
ödeme gün sayısı 18 olacaktır.
1.2.2.5.2- Ay/dönem içinde işe girişi veya işten çıkışı bulunan
sigortalılar yönünden
Ay/dönem
içinde işe başlayan veya işten ayrılan sigortalıların, aynı zamanda çeşitli
nedenlerle (istirahat, ücretsiz izin, disiplin cezası gibi) ay/dönem içinde hak
kazanılmış hafta tatili dışında, çalışmadığı ve çalışmadığı günler içerisinde
ücret almadığı günlerin bulunması durumunda, ilgili ay/dönemdeki prim ödeme gün
sayısı, ücret alınan gün sayısı esas alınmak suretiyle, başka bir ifade ile
ilgili ay/dönemdeki gün sayısından, işe başladığı tarihten önceki gün sayısı,
işten ayrıldığı tarihten sonraki gün sayısı ve ücret alınmayan gün sayısı
çıkartılmak suretiyle hesaplanacaktır.
Örnek
1: Özel sektöre ait bir işyerinde 8.3.2017
tarihinde işe başlamış olan sigortalının, 2017/Mart ayında işe başladığı
tarihten sonra 3 gün istirahatlı bulunduğu ve hak kazanılmış hafta tatili
dışında söz konusu ayın diğer günlerinin tamamında çalışmış olduğu
varsayıldığında, ilgili aydaki prim ödeme gün sayısı 31 - 7 - 3 = 21 olacaktır.
Hak kazanılmadığı halde kullanılmış olan hafta tatili için ücret
ödenmesi halinde, bu sürelere ilişkin ücretler de prime esas kazanca dahil
edileceğinden, bu durumda bahse konu süreler prim ödeme gün sayısına dahil
edilecektir.
1.2.2.6- İşverenlerce kurumumuzdan geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalılara
istirahatli oldukları süreler için ücret ödenmesi halinde prim ödeme gün sayısının
hesaplanması
İşverenlerce
Kurumumuzdan geçici iş göremezlik ödeneği alan sigortalılara, Kurumumuzca
ödenen geçici iş göremezlik ödeneği ile normal günlük kazançları arasındaki
fark ücretleri veya Kurumumuzca ödenen geçici iş göremezlik ödeneği dikkate
alınmaksızın ayrıca normal günlük ücretlerinin ödendiği durumlarda, geçici iş
göremezlik ödeneği alan sigortalılara istirahatlı bulundukları süreler için
işverenlerince yapılan bu ödemeler, Kanunun 80. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında değerlendirilerek prime tabi
tutulacaktır.
Kurumumuzdan geçici iş göremezlik ödeneği alan (ay/dönem içinde istirahatli
olan) sigortalıların prim ödeme gün sayıları, bu genelgenin üçüncü kısmının
1.2.2.5 numaralı bölümünde açıklandığı üzere ücret aldığı günler dikkate
alınmak suretiyle hesaplanmaktadır.
Dolayısıyla
prime tabi tutulan bu ödemelerin sigorta primine esas günlük kazanç alt
sınırının altında kalması halinde, Kanunun 82. maddesi gereğince prime esas
günlük kazanca tamamlanarak, iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi de
dahil olmak üzere prime tabi tutulması ve bu primlerin ilişkin olduğu sürelerin
aylık prim ve hizmet belgesinde prim ödeme gün sayısına ilave edilmesi
gerekmektedir.
Örnek
1: Özel sektöre ait bir işyerinde
çalışmakta iken 17.3.2017 - 24.3.2017 döneminde istirahatli olması nedeniyle
Kurumumuzdan geçici iş göremezlik ödeneği alan bir sigortalı için, işvereni
tarafından bu süreler için Kurumumuzca ödenen geçici iş göremezlik ödeneği
dikkate alınmaksızın tam ücretinin ödendiği varsayıldığında, söz konusu
sigortalının 2017/Mart ayındaki prim ödeme gün sayısı 30 olacaktır. İstirahatli
sürelerde işverence ücret ödenmemesi halinde ise sigortalının 2017/Mart ayı
prim ödeme gün sayısı 31-8=23 olacaktır.
1.2.2.7- Hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanılmamasına göre prim ödeme gün
sayısının hesaplanması
394 sayılı
Hafta Tatili Hakkında Kanunda, hafta içindeki çalışma süresi altı gün olarak
belirlenmiş ve her altı günlük çalışma sonucu işçinin yirmidört saatten az
olmamak üzere dinlendirileceği,
4857 sayılı
İş Kanununda ise, genel bakımdan haftalık çalışma süresinin haftada en çok
kırkbeş saat olduğu, aksi kararlaştırılmamış ise bu sürenin işyerinde haftanın
çalışılan günlerine eşit ölçüde bölünerek uygulanacağı, 4857 sayılı Kanun
kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63. maddeye göre
belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman
dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili)
verileceği, çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş
karşılığı olmaksızın o günün ücretinin tam olarak ödeneceği,
öngörülmüştür.
Buna göre,
sigortalıların işe başladığı ay/dönemdeki prim ödeme gün sayılarının ve prime
esas kazanç tutarlarının hesaplanması sırasında, 394 ve 4857 sayılı Kanunlarda
öngörülen hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususu da göz önüne
alınacak ve hak kazanılan hafta tatili prim ödeme gün sayısına dahil
edilecektir.
Diğer
taraftan, hafta tatiline hak kazanmadıkları halde hafta tatili yapan
sigortalılara, kullanmış oldukları hafta tatili için ücret ödenmesi zorunlu
olmadığından, bu sürelerin prim ödeme gün sayısının hesaplanması sırasında
dikkate alınması mümkün bulunmamaktadır. Buna karşın, hak kazanılmadığı halde
kullanılmış olan hafta tatili için ücret ödenmesi halinde, bu sürelere ilişkin
ücretler de prime esas kazanca dahil edileceğinden, bu durumda bahse konu
süreler prim ödeme gün sayısına dahil edilecektir.
1.2.3-Eksik gün nedenlerinin bildirilmesi
5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86. maddesinin 4. ve 5.
maddelerinde sırasıyla;
"Ay içinde bazı işgünlerinde çalıştırılmayan ve ücret ödenmeyen
sigortalıların eksik gün nedeni ve eksik gün sayısı, işverence ilgili aya ait
aylık prim ve hizmet belgesinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesiyle
beyan edilir. Sigortalıların otuz günden az çalıştıklarını gösteren eksik gün
nedenleri ile bu nedenleri ispatlayan belgelerin şekli, içeriği, ekleri, ilgili
olduğu dönemi, saklanması ve diğer hususlar Kurumca çıkarılan yönetmelikle
belirlenir.
Sigortalıların
otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin Kurumca istenilmesine rağmen
ibraz edilmemesi veya ibraz edilen bilgi ve belgelerin geçerli sayılmaması
halinde otuz günden az bildirilen sürelere ait aylık prim ve hizmet belgesi
veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi, yapılan tebligata rağmen bir ay
içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde Kuramca re'sen düzenlenir ve
muhteviyatı primler, bu Kanun hükümlerine göre tahsil olunur.''
Hükümleri
yer almaktadır.
Yine 12.5.2010 tarihli Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 102. maddesinin on üçüncü ve on
dördüncü fıkralarında eksik gün nedenlerine ve yapılacak işlemlere ilişkin
açıklamalar yer almış olup eksik günlerin bildirimi ve kontrolüne ilişkin
işlemlerde uyulacak usul ve esaslar aşağıda açıklanmıştır.
1.2.3.1- Eksik gün nedenleri
Ay içinde
bazı iş günlerinde çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen
sigortalıların eksik çalışma nedenleri aylık prim ve hizmet belgesine/muhtasar
ve prim hizmet beyannamesine kaydedilecektir.
Sigortalının
eksik çalışma nedenleri Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 9 nolu ekinde
yer alan aylık prim ve hizmet belgesinin arka sayfasında açıklanmış olup,
e-Bildirge sistemi üzerinden aylık prim ve hizmet belgesinin/ e-beyanname
sistemi üzerinden muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin gönderilmesi esnasında
sistemde bulunan ve sigortalının durumuna uygun eksik gün nedeni seçilecek
ayrıca ay içindeki eksik gün sayısı da girilecek olup eksik gün nedenlerinde
aşağıda belirtilen kodlar esas alınacaktır.
Eksik Gün Kodları
01- İstirahat 13-
Diğer Nedenler
03- Disiplin cezası 15-
Devamsızlık
04- Gözaltına alınma 16-
Fesih tarihinde çalışmamış
05- Tutukluluk 17-
Ev hizmetlerinde 30 günden az çalışma
06- Kısmi istihdam 18-
Kısa çalışma ödeneği
07- Puantaj kayıtları 19-
Ücretsiz doğum izni
08- Grev 20-
Ücretsiz yol izni
09- Lokavt 21-
Diğer ücretsiz izin
10- Genel hayatı etkileyen olaylar 22- 5434 SK ek 76, gm 192
11- Doğal afet 23-
Yarım Çalışma
12- Birden fazla 24-Yarım Çalışma ve Diğer Nedenler
25-Diğer Belge/Kanun
Türlerinden Gün Tamamlama
26-Kısmi
İstihdama İzin Verilen Yabancı Uyruklu
27-Kısa Çalışma
Ödeneği ve Diğer Nedenler
28-Pandemi
Ücretsiz İzin (4857 GEÇ.10.MD)
29-Pandemi
Ücretsiz İzin ve Diğer Nedenler
Söz
konusu eksik gün nedenlerine ilişkin sigortalıların eksik çalıştıklarını
ispatlayan belgeler ise Kurumca istenilmesi halinde ibraz edilecektir.
Örnek
1: Ankara Rüzgarlı Sosyal Güvenlik
Merkezinde işyeri dosyası bulunan ve 7 sigortalısı bulunan işyerinde çalışan 2
sigortalı 2018 Nisan ayında 6 gün ücretsiz izin kullanmış diğer 5 sigortalının
prim ödeme gün sayıları ise 30 gündür. Söz konusu işyerine ilişkin olarak
Kuruma gönderilecek 2018/ Nisan ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin
düzenlenmesi sırasında ücretsiz izin kullanan 2 sigortalı için 21- Diğer
ücretsiz izin kodu seçilecek ve yine bu 2 sigortalının eksik gün sayısı 6
olarak sisteme girilecektir.
İlgili
işyerine ait 2018 Nisan ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesi 23.5.2018
tarihine kadar elektronik ortamda gönderilecek olup, eksik güne ilişkin
belgeler ise işveren tarafından saklanacak ve Kurum tarafından istenilmesi
halinde ibraz edilecektir.
1.2.3.2- Eksik gün bildiriminde esas alınacak belgeler
Yönetmeliğinin
102. maddesinin onüçüncü fıkrasında düzenlenmiştir. Eksik gün bildirimi yapılan
sigortalının durumuna uygun olan belge veya belgeler ibraz edilmesinin talep
edilmesi halinde Kurum’a elden verilecek veya taahhütlü, iadeli taahhütlü,
acele posta servisi, PTT Alo Post veya PTT Kargo ile gönderilecektir.
Ay içinde
otuz günden az çalışan veya eksik ücret ödenen sigortalılara ilişkin;
a)
Kurumca
elektronik ortamda alınabilenler hariç Kurumca
yetkilendirilmiş sağlık hizmeti sunucularından veya işyeri hekimlerinden
alınmış istirahatli olduğunu gösteren rapor,
b)
Sigortalı ve işverenin imzasını taşıyan ücretsiz veya aylıksız
izinli olduğunu kanıtlayan izin belgesi,
c) Sigortalıya tebliğ edilen disiplin cezası uygulamasına ilişkin
belge,
ç) Gözaltına alınma ile tutukluluk hâline ilişkin belgeler,
d) Kısmi süreli çalışmalara ait sigortalı ve işverenin imzasını
taşıyan yazılı iş sözleşmesi,
e) Sigortalının imzasını taşıyan puantaj kayıtları,
f)
Grev,
lokavt, genel hayatı etkileyen olaylar, doğal afetler
nedeniyle işyerinde faaliyetin durdurulduğunu veya işe ara verildiğini gösteren
ilgili resmî makamlardan alınan yazı örneği,
g)
İşe devamsızlığa ilişkin belgeler,
ğ)
İş sözleşmesinin fesih edildiği tarihte çalışılmadığına dair belge,
h) Kısa
çalışma ödeneği alındığına dair ilgili resmî makamlardan alınan belge,
ı)
5434 sayılı Kanunun Ek 76 ve Geçici 192. maddesine tabi olunduğunu gösterir belge,
i) Yarım
çalışma ödeneği alındığına dair ilgili resmî makamlardan alınan belge,
j) İş
Sağlığı ve Güvenliği Kayıt, Takip ve İzleme Programı İSG-KATİP üzerinden alınan sözleşmeler,
eksik çalışmaya
ilişkin belgelerdendir.
Ay
içinde otuz günden az çalışan veya eksik ücret ödenen sigortalılara ilişkin
olarak yukarıdaki paragrafın (a), (c), (ç), (f), (h), (ı), (i) ve (j)
bentlerinde belirtilen belgeler her zaman düzenlenebilir nitelikte olmayan
belgeler olup diğer belgeler ise her zaman düzenlenebilir nitelikte olan belge
olarak işlem görecektir.
Sosyal
Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 102. maddesinin on üçüncü fıkrasında sayılan
belgelerin eksik çalışmaya ilişkin belgelerden olduğu belirtilmiş olup sayılan
belgeler dışında kalan durumların dışındaki otuz günden az çalışılan sürelere
ait eksik gün belgeleri belirlemeye Kurum Yönetim Kurulu yetkili olacaktır.
1.2.3.3-Eksik gün bildiriminde ücretsiz izin belgeleri ve işe devamsızlığa
ilişkin belgeler
5620 sayılı
Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına veya
Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Ek-1. maddesi, 4857
sayılı İş Kanunun 56. ve 74. maddelerinde ücretsiz izin uygulamasına ilişkin
hükümler yer almaktadır. Bunun haricinde sigortalı ve işverenin anlaşması
dolayısıyla serbest iradeleri ile ücretsiz izin verilmesi/kullanılması mümkün
bulunmaktadır.
Ücretsiz
izin uygulamasında tarafların irade beyanının aranılması gerektiğinden
Kurumumuzca ibrazı istenilen ücretsiz izin belgelerinde işveren veya işveren
vekilinden birisinin imzası ile birlikte sigortalının da imzasının bulunması
gerekmektedir. Ayrıca sigortalıların bir aydan fazla süreyle ücretsiz izin
almaları halinde ücretsiz izin belgesinde ücretsiz iznin geçerli olacağı
sürenin belirtilmesi kaydıyla tek belge olarak ibraz edilen ücretsiz izin
belgesi/belgeleri de kabul edilecektir.
Sürücü
kursu, etüt merkezi gibi bazı dönemlerde faaliyette bulunulmayan işyerlerinde,
ücret hak edilmeyen ve iş akdinin sona ermediği dönemlerin olması mümkün
bulunmaktadır. Söz konusu sigortalılar için de birden fazla ay için
düzenlenecek ücretsiz izin belgesi için, ücretsiz iznin geçerli olacağı sürenin
belirtilmesi kaydıyla tek seferde ibraz edilen belge kabul edilecek ve takip
eden aylar için talep edilmeyecektir.
Örnek
1: Gebze Sosyal Güvenlik Merkezinde
işyeri dosyası bulunan (B) işyeri sigortalısı (A) 2018 yılı Nisan ayının 23’ü
itibariyle ücretsiz izne ayrılmış ve söz konusu sigortalıya 2018 yılı Mayıs
ayının tamamını da içine alacak şekilde 23 Nisan-31 Mayıs arası ücretsiz izinli
olduğuna dair tek belge verilmiştir. Kurumca talep edilmesi halinde 2018 yılı
Nisan ve Mayıs ayları için eksik gün belgesi olarak ilgili tek belge esas
alınacaktır.
Devamsızlık
tutanağı, sigortalının işyerine gelmemesi durumunda düzenlenen ispatlayıcı
niteliği bulunan işe devamsızlığa ilişkin belgelerdir. Devamsızlık
tutanaklarında işveren veya işveren vekilinden birisinin imzası ile varsa
şahitlerle birlikte imzalanan ve işçinin devamsızlık yaptığı tarihten itibaren
her gün için ayrı ayrı düzenlenen devamsızlık tutanakları geçerli kabul
edilecektir.
Gözaltına
alınan veya tutuklanan sigortalıların görevden uzaklaştırılmış oldukları
dönemde hizmet akitlerinin askıda olduğu dikkate alınarak ücret ödenmemesi
halinde, sigortalıların soruşturma tamamlanıp görevlerine son verilinceye/iş
akitleri fesh edilinceye/ işe fiilen tekrar başlayıncaya kadar geçen süre için
aylık prim ve hizmet belgeleri “0” gün ve “0” kazanç olarak, eksik gün nedeni
ise “4- Gözaltına alınma” veya “5- Tutukluluk” olarak bildirilecektir.
1.2.3.4-Eksik gün nedenlerine ilişkin bilgi ve belgelerin kuruma
verilmemesi veya verilmesine rağmen kurumca geçerli sayılmaması
Yukarıda
belirtildiği üzere eksik gün nedenlerine ilişkin hükümler 5510 sayılı Kanunun
86. maddesinin dördüncü ve beşinci fıkralarında belirtilmiştir.
Bu doğrultuda
eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet belgesinde/muhtasar ve
prim hizmet beyannamesinde belirtilmesi yeterli olacaktır. Eksik çalışmaya
ilişkin belgeler ilgili ayda düzenlenecek ancak Kuruma verilmeyecektir. Söz
konusu belgeler Kanunun 86. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen süreyle
işverence saklanacaktır. Eksik çalışmaya ilişkin bilgi ve belgelerin Kurumca
istenilmesi halinde, on beş günlük süre içinde ibraz edilmesi zorunlu
olacaktır. İlgili bilgi ve belgelerin Kurumca yapılan tebligata rağmen on beş
gün içinde ibraz edilmemesi veya verilen bilgi ve belgelerin yukarıda
belirtilen usul ve esaslara uygun düzenlenmemiş olması halinde Kurumca geçersiz
sayılarak, Kanunun 86. maddesinin beşinci fıkrasına göre işlem yapılacaktır.
Bu itibarla, eksik gün nedenlerine ilişkin bilgi ve belgelerin Kurumca yapılan
tebligatla onbeş gün içinde ibraz edilmesinin talep edilmesine rağmen
tebligatın alındığı tarihi takip eden 15 günlük süre içinde verilmemesi veya
verilmesine rağmen Kurumca geçerli sayılmaması halinde, işverenden/ alt
işverenlerden eksik bildirilen günlere ilişkin ek nitelikteki aylık prim ve
hizmet belgelerinin bir aylık süre içinde verilmesi 7201 sayılı Kanuna göre
tebliğ edilecek yazı ile istenilecek, ek nitelikteki aylık prim ve hizmet
belgelerinin söz konusu yazının tebliğinden itibaren bir aylık süre içinde
verilmemesi halinde, bahse konu prim belgeleri ilgili ünitece re’sen
düzenlenerek, tahakkuk eden primler yazı ile işverene/alt işverenlere tebliğ
edilecektir.
Eksik bildirilen günlere ilişkin ek nitelikteki aylık prim ve hizmet
belgelerinin Kuruma verilmesine ilişkin yapılan tebligat üzerine, işverene/alt
işverenlere, ek nitelikte aylık prim ve hizmet belgesi yerine söz konusu
belgede kayıtlı sigortalıların eksik çalışma nedenlerine ilişkin her zaman
düzenlenebilir nitelikte olmayan belge ibraz edilmesi halinde söz konusu
belgelere de itibar edilecek ancak her zaman düzenlenebilir nitelikte olan
belge ibraz edilmesi halinde ise konu Kurumun denetim ve kontrolle görevli
memurlarına intikal ettirilecektir.
Eksik gün
nedenlerine ilişkin bilgi ve belgeleri Kuruma vermekle yükümlü tutuldukları
halde vermeyen veya vermelerine rağmen Kurumca geçerli sayılmayan işverene/ alt
işverenlere gönderilecek olan tebligatlarda, ek nitelikteki aylık prim ve
hizmet belgelerinin hangi sigortalılar için düzenlenmesi gerektiği, prim ödeme
gün sayısı ve prime esas kazanç tutarı da belirtilecektir.
İşverenden/alt
işverenlerden istenilecek olan ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgesindeki
prime esas kazanç tutarının ne kadar olacağı, sigortalının ilgili ayda Kuruma
bildirilmiş olan prime esas kazanç tutarının prim ödeme gün sayısına bölünmesi
suretiyle bulunan günlük kazanç tutarının eksik bildirilen gün sayısı ile
çarpılması suretiyle hesaplanacaktır.
Örnek
1: Nevşehir Sosyal Güvenlik İl
Müdürlüğünde işlem gören (A) işyerinde 2018 yılı Nisan ayında 8 sigortalı
istihdam edilmiş olup, (B) sigortalısı 25-30 Nisan 2018 tarihleri arasında 6
gün ücretsiz izin almıştır. İşverenden söz konusu eksik günlere ilişkin belge
veya belgelerin ibrazının istenilmesine rağmen tevsik edici herhangi bir belge
ibraz edilememesi veya ibraz edilmesine rağmen kabul edilememesi halinde
işverenden ek aylık prim ve hizmet belgesi talep edilecektir. İşverenin bir
aylık süre içerisinde ek aylık prim ve hizmet belgesini Kuruma vermemesi
halinde ilgili belge re’sen düzenlenecek ve 6 günlük prime esas kazanç tutarı
1-24 Nisan tarihleri arasında bildirilen prime esas kazanç tutarının ortalaması
baz alınarak belirlenecektir.
1.2.3.5-Eksik gün bildiriminde kısmi zamanlı çalışma
İşyerlerinde
kısmi zamanlı (part-time) olarak çalışan sigortalılar için düzenlenmiş olan
yazılı sözleşmenin noterden tasdikli olması zorunlu değildir. Kısmi süreli
çalışmalara ait iş sözleşmesi noterden onaysız ve yasal süresi dışında verilmiş
ise, verildiği ay ve sonrası için hüküm
ifade edecektir.
6098 sayılı
Borçlar Kanunu'nun "Sözleşmelerin Şekli" başlıklı bölümünde yer alan
12. maddesinde, sözleşmelerin geçerliliğinin, kanunda aksi öngörülmedikçe,
hiçbir şekle bağlı olmadığı, Kanunda sözleşmeler için öngörülen şeklin, kural
olarak geçerlilik şekli olduğu ve öngörülen şekle uyulmaksızın kurulan
sözleşmelerin hüküm doğurmayacağı belirtilmiştir.
Söz
konusu Kanunun yazılı şeklin unsurlarını düzenleyen 14. maddesinde ise; yazılı
şekilde yapılması öngörülen sözleşmelerde borç altına girenlerin imzalarının
bulunmasının zorunlu olduğu hüküm altına alınmıştır. Dolayısıyla ibraz edilen
kısmi süreli iş sözleşmelerinde hem sigortalının hem işveren veya alt işveren
veya işveren vekilinin imzalarının aranılması gerekmektedir. Sadece bir tarafın
imzası bulunan sözleşmeler kabul edilmeyecektir.
5510 sayılı
Kanunun 80. maddesinde, işveren ve sigortalı arasında kısmî süreli hizmet
akdinin yazılı olarak yapılmış olması kaydıyla, ay içerisinde günün bazı
saatlerinde çalışan ve çalıştığı saat karşılığında ücret alan sigortalıların ay
içindeki prim ödeme gün sayılarının, ay içindeki toplam çalışma saati süresinin
4857 sayılı İş Kanununa göre belirlenen haftalık çalışma süresine göre
hesaplanan günlük çalışma saatine bölünmesi suretiyle bulunacağı öngörülmüştür.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 102. maddesinin onüçüncü fıkrasında
“
Kısmi süreli çalışmalara ait yazılı iş sözleşmesi” ibaresi kullanılarak eksik
günü kanıtlayan kısmi çalışmaya ilişkin belgenin yazılı olması gerektiği hüküm
altına alınmıştır. Süresi bir yılı aşsın veya aşmasın sigortalıların eksik gün
bildirimlerine kanıt oluşturan ve ünitelere ibraz edilen kısmi süreli iş
sözleşmelerinin yazılı olarak düzenlenmiş olması gerekmekte olup yazılı olarak
ibraz edilen sözleşmelere itibar edilecektir.
Ünitelere
ibraz yazılı kısmi süreli iş sözleşmelerinde 6098 sayılı Kanunun yazılı
sözleşmeler için öngördüğü imza şartına uyulup uyulmadığı, sözleşmenin süresi,
çalışma saatlerinin kısmi süreli iş sözleşmesine uygunluğu öncelikli olarak
kontrol edilecek olup sayılan hususlardan en az birisinin sözleşmede
bulunmaması veya eksik olması halinde, ibraz edilen sözleşme geçerli sayılmayacaktır.
4857 sayılı
İş Kanunun 13. maddesinde;
“
İşçinin normal haftalık çalışma süresinin, tam süreli iş sözleşmesiyle çalışan
emsal işçiye göre önemli ölçüde daha az belirlenmesi durumunda sözleşme kısmî
süreli iş sözleşmesidir.
İş
Kanununa İlişkin Çalışma Süreleri Yönetmeliğinin; “Kısmi Süreli Çalışma”
başlıklı 6. maddesinde, “İşyerinde tam süreli iş sözleşmesi ile yapılan emsal
çalışmanın üçte ikisi oranına kadar yapılan çalışmanın kısmi süreli çalışma
olduğu”
Açıklanmaktadır.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 101. maddesinin, üçüncü fıkrasında;
iş sözleşmesi saat ücreti karşılığı yapılmış ise kısmi süreli çalışan
sigortalıların ay içinde çalıştığı toplam sürenin, 4857 sayılı İş Kanununa göre
günlük olağan çalışma süresi olan 7,5 saate bölünmesiyle, sigortalı için
bildirilmesi gereken prim ödeme gün sayısının hesaplanacağı, bu şekilde
yapılacak hesaplamalarda 7,5 saatin altındaki çalışmaların 1 güne
tamamlanacağı, öngörülmektedir.
Haftalık
çalışma süresi 45 saat, günlük çalışma süresi 7,5 saat olduğundan bir
sözleşmenin kısmi süreli iş sözleşmesi olarak kabul edilebilmesi için haftalık
çalışma süresinin 45 saatlik çalışma süresinin üçte ikisi veya bunun altı olan
30 saat ve altında olması gerekmektedir. Bu doğrultuda ünitelere ibraz edilen kısmi
süreli iş sözleşmelerinde çalışma sürelerinin (saat ve gün sayısı olarak)
belirtilmesi gerekmekte olup çalışma süresi belirtilmeyen veya eksik belirtilen
sözleşmeler ile haftalık 30 saatin üzerinde çalışma süreleri belirlenmiş
sözleşmeler geçerli kabul edilmeyecektir. Kısmi süreli sözleşmelerde, çalışma
süresi açısından uygunluğun ölçüsü haftalık çalışma süresidir.
Bu hesaplama yapılırken o ay içindeki her haftanın Pazar hariç her iş
gününde çalışılacak gün sayısı günlük çalışma saati olan 7,5 ile çarpılarak
haftalık çalışma saati bulunacaktır. Ayın her haftası bu şekilde hesap edilerek
aylık toplam çalışma saati bulunacaktır. Bulunacak toplam çalışma saatinin 2/3
alınarak, sigortalı ile işveren arasındaki sözleşmedeki aylık toplam çalışma
saati ile karşılaştırılacaktır. Sözleşmeye göre hesap edilecek toplam çalışma
saati, aylık toplam çalışma gün sayısının 2/3 ünden fazla ise bu sözleşme tam
süreli sözleşme kabul edilerek, sigortalının aylık 30 gün üzerinden
bildirilmesi gerekmektedir.
Örnek
1: (A) işçisi (B) işvereni ile günlük 6
saatten 2018 Mart ayı içerisinde 22 gün çalışacağına dair sözleşme
imzalamıştır. (A) işçisinin aylık toplam çalışma süresi: 22x6= 132 saattir. Bu
işçinin çalışmasının kısmi süreli olup olmadığının belirlenmesi için öncelikle,
her haftanın Pazar günü hariç diğer çalışılan günleri toplanacak ve 7,5 ile
çarpılacaktır. Bulunan haftalık çalışma süreleri toplanarak, toplam aylık
çalışma saati belirlenecektir.
Bulunan toplam aylık çalışma saatinin(202,5) 2/3’ü alınarak, toplam ay içerisindeki
çalışmasının kısmi süreli olarak değerlendirilebilmesi için, çalışabileceği
azami saat hesaplanmış olur. 202,5x 2/3= 135 saat
Sözleşmede
belirtilen aylık toplam çalışma süresi(132 saat), ay içerisinde çalışılabilecek
toplam çalışma saat sayısının üçte ikisinden(135 saat) küçük olduğu için
sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında değerlendirilecektir.
Sigortalının bildirilecek gün sayısı ise aylık toplam çalışma süresinin, 7,5’a
bölünmesi sonucu hesaplanacak olup, küsüratlı çıkan sonuçlar yukarı
yuvarlanacaktır.
-Örneğe
ilişkin bildirilecek gün sayısı: 132/7,5=17,6… olup 18 gün olarak bildirim
yapılacaktır
Örnek
2: (A) işçisi (B) işvereni ile günlük 5
saatten 2018 Eylül ayı içinde 20 gün çalışacağına dair sözleşme imzalamıştır.
(A) işçisinin aylık toplam çalışma süresi 100 saattir. Bu çalışma süresinin
kısmi veya tam süreli olarak kabul edilebilmesi için şu hesaplama yapılacaktır.
(2018 Eylül ayı içerisinde Pazar günü hariç toplam çalışılabilecek azami süre
25 gündür.)
-Öncelikle
ay içerisinde toplam çalışılabilecek maksimum saat sayısı hesaplanır:
25x7,5=187,5 saat
- Ay içerisinde
çalışılabilecek toplam saat sayısının üçte ikisi alınır: 187,5 x 2/3 = 125 saat
Sözleşmede
belirtilen aylık toplam çalışma süresi(100 saat), ay içerisinde çalışılabilecek
toplam çalışma saat sayısının üçte ikisinden (125 saat) küçük olduğu için
sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında değerlendirilecektir.
Sigortalının bildirilecek gün sayısı ise aylık toplam çalışma süresinin, 7,5’a
bölünmesi sonucu hesaplanacak olup, küsüratlı çıkan sonuçlar yukarı
yuvarlanacaktır.
-Örneğe
ilişkin bildirilecek gün sayısı: 100/7,5=13,33… olup 14 gün olarak bildirim
yapılacaktır.
(A) işçisi
(B) işvereni ile günlük 7 saatten 2018 Eylül ayı içinde 20 gün çalışacağına
dair sözleşme imzalamış olsaydı, aylık toplam çalışma süresi (140 saat), ay
içerisinde çalışılabilecek toplam saat sayısının üçte ikisinden (125 saat)
fazla olacağı için, sözleşme kısmi süreli iş sözleşmesi kapsamında
değerlendirilmeyecek olup, tam süreli sözleşme kabul edilerek, sigortalının
aylık 30 gün üzerinden bildirilmesi gerekecekti.
İşveren-işveren
vekili ile sigortalılar arasında akdedilen kısmi süreli iş sözleşmelerinin
müstakil bir sözleşme olarak düzenlenmeyip, Yönetim Kurulu Karar Defteri, Genel
Kurul Toplantı ve Müzakere Defteri, Ortaklar Kurulu Karar Defterleri gibi
defterler üzerinde akit yapıldığı durumlar ile şantiye şefi sözleşmesi, özel
öğretim kurumlarında görev alan eğitim personeline ait sözleşme gibi akitlerde,
kısmi süreli iş sözleşmesinin yazılı olma şartı bulunmakla birlikte ilgili
sözleşmenin ayrı veya müstakil olarak düzenleneceğine dair bir hüküm
bulunmadığından bu tür sözleşmeler genelgede belirtilen kısmi süreli çalışma
sözleşmesinin şekil şartlarına uyulmuş olması şartıyla kabul edilecektir.
1.2.3.6- Eksik gün bildiriminde puantaj usulü çalışma
Eksik gün
nedeni olarak 07-Puantaj kayıtları seçeneğini kodlayan işverenlerin, kısmi
süreli bir iş sözleşmesi olmaksızın yalnızca puantaj kayıtlarındaki giriş çıkış
saatlerini baz alarak ve toplam çalışma saati sayısını yedi buçuk saate bölmek
suretiyle prim gün sayısı tespit etmeleri durumunda, bu bildirimlerin
doğruluğunun kabulüne imkan bulunmamakta olup, kısmi süreli iş sözleşmesinin
olmaması sigortalıların puantaj cetvelindeki çalışma süresi bir saat bile olsa
prim gün sayısı bir gün olarak kabul edilecektir.
Dolayısıyla
kısmi süreli sözleşme olmaksızın sigortalıların puantaj cetvellerindeki çalışma
sürelerini toplayarak yedi buçuğa bölen ve bu şekilde bulduğu sayıyı
sigortalıların prim gün sayısı olarak Sosyal Güvenlik Kurumuna bildiren
işverenlerin -eksik güne ilişkin belgelerin ibrazının istenilmesi halinde-
bildirimleri kabul edilmeyecek, sigortalıların günde kaç saatlik çalışmasının
bulunduğu üzerinde durulmaksızın puantaj kayıtlarında sigortalının imzası
bulunduğu her gün bir tam gün olarak kabul edilerek, bu şekilde haftanın altı
gününde çalışması bulunan sigortalıların yedinci günde de hafta tatiline hak
kazandıklarını kabul edilerek, eksik sürelerin ayın 28, 30 veya 31 gün çektiği
üzerinde durulmaksızın 30 güne tamamlatılması gerekecektir.
Örnek
1: Tam süreli iş sözleşmesi imzalanmış
(A) sigortalısının puantaj cetvelinde haftanın altı gününde 3 saatlik
çalışmasının bulunduğu varsayıldığında, sigortalının o haftadaki prim gün
sayısı 7 gün olarak kabul edilecektir.
Örnek
2: Tam süreli iş sözleşmesi imzalanmış
(A) sigortalısının, puantaj cetvelinde Pazar günleri hariç ayın tamamında her
gün 2 saatlik çalışması bulunan bir sigortalının prim gün sayısı ayın kaç gün
olduğuna bakılmaksızın 30 gün kabul edilecektir.
1.2.3.7-İşe devamsızlığa ilişkin belgeler
Devamsızlık
tutanaklarının ne şekilde düzenleneceği konusunda gerek 4857 sayılı İş
Kanununda gerekse de 5510 sayılı Kanun ile Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliğinde herhangi bir şekil şartı bulunmamaktadır.
Devamsızlık
tutanaklarında işveren/işveren vekili/alt işverenden birisinin imzası ile varsa
şahitlerle birlikte imzalanan ve işçinin devamsızlık yaptığı tarihten itibaren
her gün için ayrı ayrı düzenlenen devamsızlık tutanakları Kurumumuzca geçerli
sayılacaktır.
1.2.3.8- Eksik gün nedenlerinin sonradan değiştirilmesi
İşverenler
tarafından çeşitli sebeplerle daha önce süresinde veya süresi dışında
belirtilmiş olan eksik gün nedenlerinin değiştirilmesinin istenilmesi halinde;
önceden bildirilmiş olan eksik gün nedeninin, yanlış olduğunun Kurumumuz
tarafından somut ve açık bir şekilde anlaşılması halinde, işverenin talebine
gerek kalmaksızın ve herhangi bir süre sınırlaması gözetmeksizin eksik gün
bildirim kodu değiştirilecektir.
Örnek
1: 7 sigortalı çalıştıran (A) işyeri
işvereni tarafından 2018 yılı Ekim ayı aylık prim ve hizmet belgesinin
verilmesi gereken süre içinde ilgili dönemde çalışan bir sigortalıya ilişkin iş
göremezlik raporu alınmıştır. Söz konusu döneme ilişkin eksik gün kodu ise
sisteme 06-Kısmi İstihdam olarak girilmiştir. Ünite tarafından yapılan
kontrolde söz konusu husus 2019 yılı Nisan ayı içinde tespit edilmiş olup
işverene herhangi bir tebligat çekilmeksizin, aylık prim ve hizmet belgesinin
verildiği ünite tarafından gerekli düzeltme işlemi yapılacaktır.
İşveren
tarafından Kuruma bildirimi yapılan eksik gün kodunun değiştirilmesinin
istenildiği ancak eksik gün nedeninin, yanlış olduğunun Kurumumuz tarafından
somut ve açık bir şekilde anlaşılmadığı durumlarda ise; gün sayısında değişiklik
olmamak kaydıyla eksik gün nedeninin, bildirildiği aylık prim ve hizmet
belgesinin yasal olarak verilmesi gereken son günü izleyen 6 ay içinde
değiştirilmesinin talep edilmesi halinde söz konusu istek kabul edilecektir.
Eksik gün
nedeninin bildirildiği aylık prim ve hizmet belgesinin yasal olarak verilmesi
gereken son günü izleyen 6 aydan sonra değiştirilmesinin talep edilmesi halinde
ise değişiklik talebinin her zaman düzenlenebilir nitelikte olmayan belge ile
kanıtlanması istenilecek, kanıtlanamaması halinde ise değişiklik
yapılmayacaktır.
Örnek
2: 3 sigortalı çalıştıran (A) işyeri
işvereni tarafından 2018 yılı Ekim ayı aylık prim ve hizmet belgesi yasal
olarak verilmesi gereken son gün olan 23.11.2018 tarihine kadar Kuruma verilmiş
ve 3 sigortalı için de eksik gün kodu
07-puantaj olarak seçilmiştir.
2019 yılı
Mart ayında söz konusu işveren tarafından ilgili üniteye dilekçe ile yapılan
başvuruda 2018 yılı Ekim ayı aylık prim ve hizmet belgesinde belirtilen puantaj
kaydının geçerli sayılmaması ve eksik gün kodunun 21-Diğer Ücretsiz izin kodu
olarak güncellenmesinin istenilmesi halinde daha önce puantaj kodu ile
bildirilen sigortalıların gün sayılarında değişiklik olmamak kaydıyla eksik gün
değişiklik talebi kabul edilecektir.
Söz
konusu işveren tarafından 2019 yılı Haziran ayında ilgili üniteye dilekçe ile yapılan başvuruda 2018 yılı Ekim ayı aylık prim ve hizmet
belgesinde belirtilen puantaj kaydının geçerli
sayılmaması ve eksik gün kodunun 21-Diğer Ücretsiz izin kodu olarak güncellenmesinin istenilmesi halinde ise değişiklik talebinin
her zaman düzenlenebilir nitelikte
olmayan belge ile kanıtlanması istenilecek,
kanıtlanamaması halinde ise değişiklik yapılmayacaktır.
1.2.3.9- Eksik gün belgelerinin saklanması
5510 sayılı
Kanunun 86. maddesinin ikinci fıkrasında;
“
İşveren, işyeri sahipleri; işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu
yılı takip eden yılbaşından başlamak üzere on yıl süreyle, kamu idareleri otuz
yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi memurları ise görevleri süresince,
saklamak ve Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca
istenilmesi halinde onbeş gün içinde ibraz etmek zorundadır.”
Hükmü
yer almaktadır.
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 107. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendinde ise işverenler, işyeri sahipleri ve alt işverenlerin işyeri ile
ilgili tüm defter ve belgeleri, istenilmesi hâlinde, Kurumun denetim ve
kontrolle görevlendirilmiş ilgili memurlarına göstermek üzere, ilgili
bulundukları yılı takip eden takvim yılından başlayarak 10 yıl süreyle, Kamu idarelerinin
30 yıl süreyle, tasfiye ve iflas idaresi memurları ise görevleri süresince
saklamak zorunda oldukları belirtilmiştir.
Söz
konusu düzenlemeler doğrultusunda özel sektör işverenleri tarafından
çalıştırılan sigortalıların eksik çalışmalarına ilişkin belgeler ve eksik gün
bildirim formları, kesinleşmemiş dava ve ihtilaf konusu olan haller hariç olmak
ve gerekli kontrollerin de yapılmış olması kaydıyla, ait olduğu ay/dönemleri
takip eden ayın sonundan başlanılarak 10 yıl, kamu idareleri tarafından 30 yıl,
tasfiye ve iflas idaresi memurları tarafından ise görevleri süresince
saklanacaklardır.
1.2.3.10- Hafta
tatili ve resmi tatil günlerinin eksik
gün olarak gösterilmesi
4857 sayılı
İş Kanununun 47. maddesinin birinci fıkrasında;
“
Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde çalışan işçilere, kanunlarda ulusal
bayram ve genel tatil günü olarak kabul edilen günlerde çalışmazlarsa, bir iş karşılığı
olmaksızın o günün ücretleri tam olarak, tatil yapmayarak çalışırlarsa ayrıca
çalışılan her gün için bir günlük ücreti ödenir.”
Hükmü
yer almaktadır.
Bu kapsamda ulusal bayram ve genel
tatil günü olarak kabul edilen günlerde
ücretlerin tam olarak ödeneceği belirtildiğinden hafta tatili ve resmi tatil
günleri eksik gün olarak bildirilmeyecektir.
1.2.3.11- Eksik gün bildiriminde geçiş dönemleri ve hükümleri
Eksik gün
belgelerine ilişkin olarak çeşitli dönemlerde yapılan düzenlemeler kapsamında
Ek-10 Sigortalıların "Eksik Gün Bildirim Formu" ve eki belgeleri
Kuruma vermekle yükümlü tutulan işyerleri yönünden çeşitli tarihlerde bazı
değişikliklere gidilmiştir. Bu bağlamda,
1) 2000/Ocak ila
2011/Ocak ayları arasında, Kamu idareleri ile toplu
iş sözleşmesi imzalanan işyerleri hariç tüm işyerleri,
2) 2011/Şubat ayı ve sonrasında,
a) Genel bütçeye dahil dairelerin, özel bütçeli idarelerin, döner
sermayelerin, fonların, belediyelerin, il özel idarelerinin, belediyeler ve il
özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmelerin, bütçeden yardım alan
kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve
kuruluşların, kamu iktisadi teşebbüslerinin ve bunların bağlı ortaklıkları ile
müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan
diğer ortaklıklarının, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve üst
kuruluşlarının işyerleri,
b) Sendikaların işyerleri,
c) Vakıfların işyerleri,
d) 5411 sayılı Bankacılık Kanunu kapsamındaki kuruluşların işyerleri,
e) Toplu iş sözleşmesi yapılan işyerleri,
ile;
2011/Şubat
ila 2012/Mart ayları arasında 50 ve üzerinde, 2012/Nisan ila 2013/Haziran
aylarında 30 ve üzerinde, 2013/Temmuz ayı ve sonrasında 10 ve üzerinde
sigortalının çalıştırıldığı aylara ilişkin özel sektör işyerleri,
Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 10 nolu ekinde yer alan
“Sigortalıların Eksik Gün Bildirim Formu” ve eki belgeleri Kurumumuza vermekten
muaf sayılmıştır.
Diğer
yandan bilindiği üzere 7103 sayılı Vergi Kanunları İle Bazı Kanun Ve Kanun
Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 67. maddesiyle
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 86.
maddesinin dördüncü ve beşinci fıkraları değiştirilmiştir.
Yapılan
düzenlemeyle;
“Ay
içinde bazı iş günlerinde çalıştırılmayan ve ücret ödenmeyen sigortalıların
eksik gün nedeni ve eksik gün sayısı, işverence ilgili aya ait aylık prim ve
hizmet belgesinde veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesiyle beyan edilir.
Sigortalıların otuz günden az çalıştıklarını gösteren eksik gün nedenleri ile bu
nedenleri ispatlayan belgelerin şekli, içeriği, ekleri, ilgili olduğu dönemi,
saklanması ve diğer hususlar Kurumca çıkarılan yönetmelikle belirlenir.
Sigortalıların
otuz günden az çalıştığını gösteren bilgi ve belgelerin Kurumca istenilmesine
rağmen ibraz edilmemesi veya ibraz edilen bilgi ve belgelerin geçerli
sayılmaması halinde otuz günden az bildirilen sürelere ait aylık prim ve hizmet
belgesi veya muhtasar ve prim hizmet beyannamesi, yapılan tebligata rağmen bir
ay içinde verilmemesi veya noksan verilmesi halinde Kurumca re’sen düzenlenir
ve muhteviyatı primler, bu Kanun hükümlerine göre tahsil olunur."
Hükümleri
getirilmiştir.
7103 sayılı
Kanunun eksik güne ilişkin değişiklikler getiren ilgili maddesinin Kanunun
yayım tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiş ve söz konusu Kanun 27.3.2018
tarihli ve 30373 sayılı (2. Mükerrer) Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Bu doğrultuda
maaş ödemeleri ayın 15'i ila takip eden ayın 14'ü arasında olan işyerleri için
15 Mart -14 Nisan süresine ait 2018 yılı Mart ayına, maaş ödemeleri ayın 1'i
ila 30'u arasında olan işyerleri için 1 Mart- 31 Mart süresine ait 2018 yılı
Mart ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinden/muhtasar ve prim hizmet
beyannamesinden başlamak üzere eksik gün bildirim nedenlerinin aylık prim ve hizmet
belgesinde/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde belirtilmesi yeterli olarak
kabul edilecektir. Eksik çalışmaya ilişkin belgeler ilgili ay/aylar için
düzenlenecek ancak Kuruma verilmeyecektir. Söz konusu belgeler Kanunun 86.
maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen süreyle işverence saklanacaktır. Eksik
çalışmaya ilişkin bilgi ve belgelerin Kurumca istenilmesi halinde ibraz
edilmesi zorunludur. İlgili bilgi ve belgelerin Kurumca yapılan tebligata
rağmen ibraz edilmemesi veya ibraz edilen bilgi ve belgelerin Kurumca
belirlenecek usul ve esaslara uygun düzenlenmemiş olması halinde geçersiz
sayılarak, Kanunun 86. maddesinin beşinci fıkrasına göre işlem yapılacaktır.
Eksik gün
bildiriminde bulunan işverenlerin eksik gün bildirim formu ve eki belgeleri
vermekle yükümlü olup olmadıklarının tespiti sırasında, yukarıda belirtilen
dönem aralıklarına bakılarak, işverenlerin eksik gün belgelerini vermekle
yükümlü olup olmadıkları belirlenecektir.
Örnek
1: 2012/Kasım ayına ilişkin Ek-10
"Sigortalıların Eksik Gün Bildirim Formu" ve eki belgelerin
incelenmesi sırasında (A) Limited Şirketinin 15 sigortalı çalıştırdığı halde,
ay içinde eksik çalışması bulunan sigortalılara ilişkin Ek-10 ve eki belgeleri
Kurumumuza vermediği varsayıldığında, 2012/Nisan ila 2013/Haziran aylarında 30
ve üzerinde sigortalı çalıştıran özel sektör işverenlerinin Sigortalıların
Eksik Gün Bildirim Formunu vermekten muaf tutulduğu, bahse konu işverenin ise
2012/Kasım ayında 15 sigortalı çalıştırdığı, dolayısıyla eksik gün bildirim
formu verme yükümlüsü olduğu nazara alınarak, anılan işverenden eksik
bildirilen sürelere ilişkin ek nitelikte aylık prim ve hizmet belgesi verilmesi
istenilecektir.
Örnek
2: 4 sigortalı çalıştıran (A) gerçek
kişi işvereni tarafından 2018 yılı Şubat ayına ilişkin Kuruma verilen aylık
prim ve hizmet belgesi yasal süresi içinde Kuruma verilmiş ve çalıştırılan
sigortalılardan tamamı için 07- Puantaj Kodu bildirilmiştir. Söz konusu işveren
tarafından puantaj kodu ile bildirilen sigortalıların puantaj kayıtları da
ek-10 formu içinde yasal süre içinde Kuruma verilecek/gönderilecektir.
Söz
konusu işveren tarafından çalıştırılan 4 sigortalı için 2018 yılı Mart ayına
ilişkin Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgesi yasal süresi içinde Kuruma
verilmiş ve çalıştırılan sigortalılardan tamamı için 07- Puantaj Kodu
bildirilmiştir. İlgili işveren tarafından puantaj kodu ile bildirilen
sigortalıların puantaj kayıtlarının aylık prim ve hizmet belgesinin verilmesi
gereken yasal süresi içinde Kuruma verilmesi/gönderilmesi yükümlülüğü bulunmayacaktır.
Diğer
yandan 21.8.2013 tarihli ve 28742 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal
Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 14.
maddesi ile Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 102. maddesinde yapılan
düzenleme ile puantaj kayıtlarında işverenin veya sigortalının imzasının olması
uygulaması değiştirilerek söz konusu kayıtlarda sadece sigortalının imzasının
olması kabul edilmiştir.
Buna göre,
2013/Ağustos ayına ilişkin düzenlenen aylık prim ve hizmet belgelerinden başlanılarak;
1 ila 9 (dahil) sigortalının bildirildiği aylara ilişkin özel sektör işyerleri,
eksik gün bildirim nedenlerini aylık prim ve hizmet belgelerinde “07-Puantaj
Kayıtları” olarak kodlamaları halinde; “Sigortalıların Eksik Gün Bildirim
Formu” ekinde verilecek puantaj kayıtlarında sigortalının/sigortalıların
imzasının bulunması gerekmektedir.
1.2.4- İşten çıkış nedenlerinin bildirilmesi
Sigortalının
ay içinde işten ayrılması halinde, işten çıkış tarihi sisteme girildikten sonra,
işten ayrılma nedenin de aylık prim ve hizmet belgesine kaydedilmesi
gerekmektedir. İşten ayrılma nedenleri Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğin 9
nolu ekinde yer alan aylık prim ve hizmet belgesinin arka sayfasında açıklanmış
ayrıca e-Bildirge sisteminde söz konusu nedenler tanımlanmış olup aylık prim ve
hizmet belgesinin düzenlenmesi sırasında sigortalının durumuna uygun işten
çıkış nedeni de seçilecektir.
1.3-Belgeye ilişkin bilgiler
Aylık
prim ve hizmet belgesinin e-Sigorta kanalıyla gönderilmesi sırasında, belgenin
ilişkin olduğu yıl ve ay, sigortalıların niteliklerine uygun belge türü ve
varsa düzenlenmesine esas Kanun numarası, ilgililerce seçilecektir. Belge
türleri Yönetmeliğin 9 nolu ekinde yer alan aylık prim ve hizmet belgesinin
arka sayfasında açıklanmıştır.
Aynı işyerinde
çalışmakla birlikte, farklı nitelikteki sigortalılar, farklı belge türü
seçilmek suretiyle Kuruma bildirilecektir.
Kanunun 4. maddesinin ikinci fıkrasının (a), (b), (d), (e) ve (f)
bentlerinde belirtilenlerden hizmet akdine istinaden çalışmayanlar için 13 nolu
belge türü seçilecektir.
Örnek
1: (B) Limited Şirketinin 2017/Mart
ayında çalıştırmış olduğu toplam 11 sigortalıdan,
- 6’sının tüm sigorta kollarına tabi,
- 3’ünün sosyal güvenlik destek primine tabi,
- 2’sinin tüm sigorta kollarına tabi olmakla birlikte 60 gün
fiili hizmet süresi zammına tabi,
olduğu
varsayıldığında, her bir belge türüne giren sigortalı grubu, ilişkin oldukları
belge türleri seçilmek suretiyle ayrı ayrı düzenlenecek olan aylık prim ve
hizmet belgeleri ile Kuruma bildirilecektir.
İşyerinin
ve sigortalıların çeşitli teşvik kanunları kapsamına girmesi halinde, söz
konusu kanunlar kapsamına giren sigortalılar ayrı ayrı belge türü ve kanun
numarası seçilmek suretiyle düzenlenecek olan aylık prim ve hizmet belgeleri
ile Kuruma bildirilecektir.
Örnek
2: Kurumumuza yasal ödeme süresi geçmiş
prim ve idari para cezası borcu bulunmayan (A) işvereninin 2017/Mart ayında
çalıştırdığı toplam 103 sigortalıdan;
- 3’ünün, 4857 sayılı Kanunun 30. maddesine istinaden kontenjan
dahilinde tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan engelli sigortalı,
- 7’sinin, 4857 sayılı Kanunun 30. maddesine istinaden
kontenjan haricinde tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan engelli
sigortalı,
- 10’unun 4447 sayılı Kanunun Geçici 10. maddesine istinaden tüm
sigorta kollarına tabi olarak çalışan sigortalı,
- 6’sının herhangi bir teşvik kanunu kapsamına girmeyen sosyal
güvenlik destek primine tabi olarak çalışan sigortalı,
- 77’sinin
de yine herhangi bir teşvik kanunu kapsamına girmeyen tüm sigorta kollarına
tabi olarak çalışan sigortalı,
olduğu
varsayıldığında,
-
4857
sayılı Kanunun 30. maddesine istinaden
kontenjan dahilinde tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan engelli
sigortalılar, 1 nolu belge türü ve 14857 nolu kanun numarası,
-
4857
sayılı Kanunun 30. maddesine istinaden
kontenjan haricinde tüm sigorta kollarına
tabi olarak çalışan engelli sigortalılar, 1 nolu belge türü ve 14857 nolu kanun
numarası,
- Sosyal güvenlik destek primine tabi olarak çalışan sigortalılar 2
nolu belge türü,
- 4447 sayılı Kanunun Geçici 10. maddesine istinaden tüm sigorta
kollarına tabi çalışan sigortalılar, 1 nolu belge türü ve 06111 nolu Kanun
numarası,
- Tüm sigorta kollarına tabi olarak çalışan diğer sigortalılar
ise, 1 nolu belge türü ve 05510 sayılı Kanun numarası,
seçilmek
suretiyle Kuruma bildirilecektir.
1.4- Belgeyi düzenleyen kişiye ilişkin bilgiler
Aylık
prim ve hizmet belgeleri, e-Sigorta kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi
verilmiş olan kişilerce Kuruma gönderilebilecek olup, bu kişiler sistemde
kayıtlı tutulmaktadır. Aylık prim ve hizmet belgelerinin e-Sigorta kanalıyla
gönderilmesi sırasında, belgeyi gönderen kişinin ayrıca kaydedilmesine gerek
bulunmamaktadır. Ancak, aylık prim ve hizmet belgelerinin kağıt ortamında
Kuruma verildiği durumlarda, varsa, 3568 sayılı Kanuna tabi olan meslek mensubunun
adı ve soyadı ile bunların meslekî oda kayıt numarasının, işverenin kamu
idaresi olması hâlinde tahakkuk veya tediye görevlisinin ad ve soyadının
belgeye kaydedilmesi gerekmektedir.
2- Aylık prim ve hizmet belgelerinin kuruma verilmesi
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı sayılanlar için cari aya ilişkin düzenlenecek asıl, ek veya iptal
nitelikteki örneği Ek-9’da bulunan aylık prim ve hizmet belgesini;
a)Özel
nitelikteki işyeri işverenleri, en geç belgenin ilişkin olduğu ayı izleyen ayın
23’ünde,
b)Resmî
nitelikteki işyeri işverenleri ise, en geç belgenin ilişkin olduğu ayı takip
eden ayın 23’ünde,
c) Bazı
özel nitelikteki işyeri işverenleri ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasında;
bazı resmî nitelikteki işyeri işverenleri ise ayın 1’i ile 30’u arasında ücret
alan sigortalılar çalıştırdığından, bu nitelikteki işyeri işverenlerince;
1)
Ayın 1’i ile 30’u arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan
sigortalılar için en geç belgenin ilişkin olduğu ayı izleyen ayın 23’ünde,
2)
Ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları
karşılığı ücret alan sigortalılar için en geç belgenin ilişkin olduğu ayı takip
eden ayın 23’ünde,
saat 23.59’a kadar e-Sigorta kanalıyla Kuruma göndermek zorundadırlar.
Ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan
sigortalıların bildiriminde esas alınacak ay, 15. günün içinde bulunduğu aydır.
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı sayılanları çalıştıranlar yönünden, bu maddenin üçüncü fıkrasında
öngörülen sürelerde verilmemiş olmakla beraber;
a) 18.10.2012 tarihli ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanununa göre toplu iş
sözleşmesi akdedilen işyerlerinde;
1) Toplu iş sözleşmesi nedeniyle geriye yönelik ödenmesine karar verilen
ücret farklarına ilişkin düzenlenmesi gereken ek aylık prim ve hizmet
belgelerinin, toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihi,
2)
Yüksek Hakem Kurulu kararı nedeniyle geriye yönelik
ödenmesine karar verilen ücret farklarına ilişkin düzenlenmesi gereken ek aylık
prim ve hizmet belgelerinin ise işverenin, toplu iş sözleşmesinin dolayısıyla
Yüksek Hakem Kurulu kararının tarafı olan sendikaya üye olması halinde, Yüksek
Hakem Kurulu kararının taraf sendikaya tebliğ edildiği tarihi, işverenin
herhangi bir sendikaya üye olmamakla birlikte, toplu iş sözleşmesinin
dolayısıyla Yüksek Hakem Kurulu kararının tarafı olması halinde, Yüksek Hakem
Kurulu kararının işverene tebliğ edildiği tarihi,
3)
İşveren ile işyeri sigortalıları
arasında akdedilen ve uygulanan iş sözleşmesinin mahkemelerce anılan Kanuna
aykırı bulunması ve toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanmasına karar
verilmesi nedeniyle geriye yönelik ödenmesi gereken ücret farklarına ilişkin
düzenlenmesi gereken ek aylık prim ve hizmet belgelerinin, mahkeme kararının
işverene tebliğ edildiği tarihi,
b)
Kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışan ve toplu iş
sözleşmesi dışında kalan sigortalı personel ile özel sektöre ait işyerlerinde
sendikalara üye olmamaları sebebiyle toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında kalan
sigortalılara, geriye dönük ödenmesine karar verilen ücret farklarına ilişkin
düzenlenmesi gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin, alınan
karar tarihini,
c)
Aylık veya ücretleri Maliye Bakanlığının vizesine tabi olması
sebebiyle ödenmesine sonradan karar verilen sigortalı personel için vizenin
gecikmesine bağlı olarak aylık veya ücretlere ilişkin düzenlenmesi gereken ek
nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin yasal süresi dışında, ancak vize
işleminin gerçekleştiğine ilişkin yazının ilgili idareye tebliğ tarihini,
ç)
Bir aydan fazla istirahat alan sigortalılara Kurumca ödenen geçici iş
göremezlik ödeneğinin yanı sıra işverenlerince toplu iş sözleşmesine
dayanılarak istirahatli bulunulan süre için ücret ödenmesi hâlinde, bu
ücretlere ilişkin düzenlenmesi gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet
belgelerinin istirahat süresinin sona erdiği tarihi,
d) 4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesine istinaden;
1)
İş mahkemelerince veya özel hakem
tarafından verilen kararlar uyarınca göreve iadesine karar verilen sigortalı
için verilmesi gereken asıl veya ek nitelikteki aylık prim ve hizmet
belgelerinin; sigortalının kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının
tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak üzere işverene başvuruda
bulunması ve işverenin usulüne uygun daveti üzerine işe başlaması halinde,
davete ilişkin tebligatın alındığı tarihin veya işverenin işçiyi işe
başlatmaması halinde ise, sigortalı personelin işe başlamak için işverene
yaptığı başvurusuna ilişkin tebligatın alındığı tarihin içinde bulunduğu ayı,
2)
Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğinde
bulunan anlaşma belgesi uyarınca sigortalı için verilmesi gereken asıl veya ek
nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin arabuluculuk anlaşma belgesinin
ilam niteliğini kazandığı tarihi,
e) İdare mahkemesi kararlarına göre görevlerine iade edilen
sigortalı personel ile ilgili olarak ödenmesine karar verilen ücretlere ilişkin
düzenlenmesi gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin;
1)
17.4.2012
tarihine kadar kesinleşen mahkeme kararının idareye tebliğ
edildiği tarihini takip eden günü,
2)
17.4.2012
tarihinden sonra mahkeme kararının idareye
tebliğ edildiği tarihini takip eden günü,
f)
Kamu kurumlarında çalışan sigortalılar için;
1)
Mahkeme
kararları veya idarece verilen kararlar
gereğince geriye yönelik ücret ve ücret niteliğinde ödeme yapılması halinde, bu
ücretlere ilişkin düzenlenmesi gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet
belgelerinin mahkeme kararının idareye tebliğ edildiği tarihi takip eden günü
veya idarenin karar tarihini,
2)
Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğinde
bulunan anlaşma belgesi uyarınca geriye yönelik ücret ve ücret niteliğinde
ödeme yapılması halinde, bu ücretlere ilişkin düzenlenmesi gereken ek
nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin arabuluculuk anlaşma belgesinin
ilam niteliğini kazandığı tarihi,
g) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (B) bendi
kapsamında bulunanlardan Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülenlere enflasyon farkı veya
başka ad altında geriye yönelik olarak yapılan ödemelere ilişkin düzenlenmesi
gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin, ödemenin yapıldığı
tarihi,
ğ)
Toplu iş sözleşmelerine tabi işyeri işverenlerince veya kamu idarelerince ya da
yargı mercilerince verilen kararlar ile arabuluculuk faaliyeti sonunda tanzim
edilen ve ilam niteliğinde bulunan anlaşma belgesine istinaden, hizmet akdinin
mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenen ücret dışındaki ödemelere
ilişkin düzenlenmesi gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin
prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilmek üzere
belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihlerini veya arabuluculuk
anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi,
h) Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçları, aylık prim ve
hizmet belgesinin Kuruma verilme süresi içinde Türkiye’ye dönmemişse bu
araçlarda çalıştırılan sigortalıya ait aylık prim ve hizmet belgesi, bu
maddenin üçüncü fıkrasında belirtilen verilme süresinin sona erdiği tarihten
itibaren bir ayı geçmemek şartıyla araçların Türkiye’ye dönüş tarihini,
ı)
4046 sayılı kanunun 21. maddesine istinaden iş kaybı tazminatı ödenen sigortalı
personel ile 4447 sayılı kanunun Ek 5. maddesi kapsamında doğum ve evlat edinme
sonrası yarım çalışma ödeneği ödenenlere ilişkin aylık prim ve hizmet
belgelerinin ödemenin yapıldığı tarihi,”
takip eden ayın 23’üne kadar, Kuruma, e-sigorta kanalıyla gönderilmesi
veya kağıt ortamında verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş kabul
edilir.
Yasal süresi
içinde verilmiş kabul edilen belgelerin verilmesi sırasında aşağıda belirtilen
belgeler ile işyerinin tescilli bulunduğu Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne/Sosyal
Güvenlik Merkezine başvuruda bulunulması gerekmektedir. Buna göre;
1) 18.10.2012 tarihli ve
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununa göre toplu iş sözleşmesi akdedilen işyerlerinde toplu iş
sözleşmesi nedeniyle geriye yönelik ödenmesine karar verilen ücret farklarında
işveren, Toplu İş Sözleşmesinin onaylı bir nüshasını dilekçe ekinde Kuruma
ibraz edecektir.
2) 18.10.2012 tarihli ve
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununa göre toplu iş sözleşmesi akdedilen işyerlerinde Yüksek
Hakem Kurulu kararı nedeniyle geriye yönelik ödenmesine karar verilen ücret
farklarında, işverenin herhangi bir sendikaya üye olmaması halinde Yüksek Hakem
Kurulu kararının işverene tebliğ edildiği tarihi gösterir belge ile Yüksek
Hakem Kurulu kararı işveren tarafından dilekçe ekinde Kuruma ibraz edilecektir.
3) 18.10.2012 tarihli ve
6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununa göre toplu iş sözleşmesi akdedilen işyerlerinde, işveren
ile işyeri sigortalıları arasında akdedilen iş sözleşmesinin mahkemelerce,
anılan Kanuna aykırı bulunması ve toplu iş sözleşmesi hükümlerinin
uygulanmasına karar verilmesi halinde geriye yönelik ödenmesi gereken ücret
farklarında, işveren dilekçe ekinde söz konusu Mahkeme Kararını, bu kararın
kendisine tebliğ edildiği tarihi gösterir belgeyi ve davaya konu olan Toplu İş
Sözleşmesi örneğini Kuruma verecektir.
4) Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan ve toplu iş sözleşmesi dışında kalan
sigortalı personel ile özel sektöre ait işyerlerinde sendikalara üye olmamaları
sebebiyle toplu iş sözleşmesi kapsamı dışında kalan sigortalılara, geriye
yönelik ödenmesine karar verilen ücret farklarında, işveren söz konusu kararın
bir örneğini dilekçe ekinde Kuruma verecektir.
5) Maliye Bakanlığının vizesine tabi olması sebebiyle aylık veya
ücretlerinin ödenmesine sonradan karar verilen sigortalı personel için işveren,
İdareden aldığı vize işleminin gerçekleştiğine ilişkin yazının örneğini ve bu
yazının İdarenin evrak kayıtlarına giriş tarihini gösterir belgeyi dilekçe
ekinde Kuruma verecektir.
6) Bir aydan fazla
istirahat alan sigortalılara Kurumca ödenen geçici iş
göremezlik ödeneğinin yanı sıra işverenlerince toplu iş sözleşmesine
dayanılarak istirahatli bulunulan süre için ücret ödenmesi halinde, istirahatli
olunan süre için ücret ödenmesini içeren toplu iş sözleşmesinin bir örneği ve istirahat
belgesi (Kurumca elektronik ortamda görülememesi halinde) işveren tarafından
dilekçe ekinde Kuruma verilecektir.
7) 4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesine istinaden iş mahkemelerince
veya özel hakem tarafından verilen kararlar uyarınca göreve iadesine karar
verilen sigortalı personel için:
a) İşçi işe başlatılır ise; İşveren/Sigortalı tarafından,
kesinleşen mahkeme kararı veya özel hakem kararı, sigortalının kesinleşen
kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on işgünü içinde işe
başlamak için işverene başvuruda bulunduğunu gösterir belge ve tebliğ edildiği
tarihi gösterir belge, işverenin sigortalıya usulüne uygun yaptığı daveti
gösterir belge ile davetin tebliğ edildiği tarihi gösterir belge dilekçe ekinde
Kuruma verilecektir.
b) İşçi işe başlatılmaz ise; İşveren/Sigortalı tarafından,
kesinleşen mahkeme kararı veya özel hakem kararı, sigortalının kesinleşen
kararın kendisine tebliğ edildiği tarihten itibaren on işgünü içinde işe
başlamak için işverene başvuruda bulunduğunu gösterir belge ve tebliğ edildiği
tarihi gösterir belge dilekçe ekinde Kuruma verilecektir.
c) Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğinde
bulunan anlaşma belgesinin bulunması halinde bu belgede dilekçe ekinde Kuruma
verilecektir.
8) İdare mahkemesi kararlarına göre görevlerine iade edilen
sigortalı personele ödenmesine karar verilen ücretler ile ilgili olarak mahkeme
kararı ve kararın idareye tebliğ edildiği tarihi gösterir belge işveren
tarafından dilekçe ekinde Kuruma ibraz edilecektir.
9) Kamu kurumlarında çalışan sigortalılar için;
a)
Mahkeme
kararları veya idarece verilen kararlar
gereğince geriye yönelik ücret ve ücret niteliğinde ödeme yapılması halinde
mahkeme kararı veya idarece alınan karar ile mahkeme kararının idareye tebliğ
edildiği tarihi veya idarenin karar tarihini gösterir belgeler işveren
tarafından dilekçe ekinde Kuruma ibraz edilecektir.
b)
Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğinde
bulunan anlaşma belgesi uyarınca geriye yönelik ücret ve ücret niteliğinde ödeme yapılması halinde bu belge de dilekçe ekinde Kuruma ibraz
edilecektir.
10) 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4. maddesinin (B) bendi kapsamında
bulunanlardan Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına
girenler gibi sigortalı olması öngörülenlere enflasyon farkı veya başka ad
altında geriye yönelik olarak ödeme yapılması halinde; işveren dilekçe ekinde,
enflasyon farkı veya başka ad altında geriye yönelik olarak yapılan ödemelere
ilişkin kararı ve ödeme emrini gösterir belgeleri Kuruma ibraz edecektir.
11) Toplu iş sözleşmelerine tabi işyeri işverenlerince veya kamu
idarelerince ya da yargı mercilerince verilen kararlara istinaden, hizmet
akdinin mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ücret dışında ödeme
yapılması halinde;
a)
Toplu
iş sözleşmelerine tabi işyeri
işverenlerince verilecek dilekçe ekinde, toplu iş sözleşmesinin onaylı bir
nüshası Kuruma ibraz edilecektir.
b) Kamu idarelerince
verilecek dilekçe ekinde, Kamu idaresince verilen
Kararın bir nüshası Kuruma ibraz edilecektir.
c)
İşveren/Sigortalı tarafından verilen
dilekçe ekinde kesinleşmiş mahkeme kararı Kuruma ibraz edilecektir.
d) Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğinde
bulunan anlaşma belgesinin bulunması halinde bu belge de dilekçe ekinde Kuruma
ibraz edilecektir.
12) Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçları, aylık prim ve
hizmet belgesinin verilme süresi içinde Türkiye’ye dönmemişse bu araçlarda
çalıştırılan sigortalıya ait muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin internet
üzerinden gönderilmesinden önce, şube tarafından yapılacak olan tanımlama
sırasında; işveren dilekçe ekinde yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma
aracının ülkeden çıkış tarihini gösterir belge ile ülkeye giriş yaptığı tarihi
gösterir belgeyi Kuruma ibraz edecektir.
2.1- Fiili hizmet süresi zammı kapsamında çalışan sigortalılarla ilgili
yapılacak bildirimler
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında çalıştırılan
sigortalılar için, tabi oldukları sigortalı kolu ve prim oranlarına bakılarak
farklı belge türleri geliştirilmiş ve söz konusu belge türleri Sosyal Sigorta
İşlemleri Yönetmeliğinin 9 nolu ekinde yer alan aylık prim ve hizmet belgesinin
arka sayfasında açıklanmıştır.
5510 sayılı
Kanunun 40. maddesinde sayılan işyerlerinin yine anılan madde kapsamında çalıştırılan
işlerinde çalıştırılan sigortalılar için, 60, 90 veya 180 günlük fiili hizmet
süresi zammından hangi süreye tabi çalıştıklarına, işsizlik sigortasına tabi
olup olmadıklarına, ayrıca 3713 ve 2330 sayılı Kanunlara göre vazife malullüğü
aylığı alıp almadıklarına göre bildirim yapılabilmesi için kurumca değişik
belge türleri geliştirilmiştir. Örneğin: 31.12.2017 tarihi itibariyle 4, 5, 6,
29, 30, 31, 32, 33, 34, 35, 36, 37, 53, 54, 55 nolu belge türleri
oluşturulmuştur. İhtiyaç duyulması halinde yeni belge türleri de üretilebilir.
Sigortalıların
fiili hizmet süresi zammı kapsamında bildirilebilmesi için, 5510 sayılı Kanunun
40. maddesinin ikinci fıkrasındaki tablonun birinci sütununda yer alan
işyerlerinde çalışması ve söz konusu tablonun ikinci sütununda belirtilen
işleri yaparak söz konusu işlerin risklerine maruz kalması gerekmektedir.
Bu amaçla
hangi iş kolu kodunda tasnif edilmiş işyerlerinin 40. maddede sayılan işyerleri
arasına girdiğinin tespiti yapılarak hangi iş kolu kodunda tescil edilmiş işyerlerinin
hangi sürelerdeki fiili hizmet süresi zammı kapsamında bildirim yapabileceği
belirlenmiştir.
Örnek
1: “5224- Kargo yükleme boşaltma
hizmetleri” iş kolu kodunda tescil edilmiş işyeri işverenlerine, bahse konu
işlerin 40. maddede sayılmaması nedeniyle 4, 5, 6, 29, 30, 31, 32, 33, 34, 35
ve 36, 37,53,54,55 nolu belge türlerinin seçilmesine izin verilmeyecektir.
Örnek
2: “2561- Metallerin işlenmesi ve
kaplanması” iş kolu kodunda tescil edilmiş işyerlerinde 60 ve 90 gün fiili
hizmet süresi zammı kapsamında çalışma yapılması mümkün olduğundan 2561 iş kolu
kodunda tasnif edilmiş işyeri işverenlerine 29, 30, 31, 32 ,33 ve 34 nolu belge
türlerini seçmelerine izin verilecek, buna karşın 4, 5, 6, 35 ve 36 nolu belge
türleri 180 gün fiili hizmet süresi zammı kapsamında çalışan sigortalılar için
seçilebileceğinden, 2561 iş kolu kodunda tasnif edilmiş işyeri işverenlerinin
180 güne ilişkin 4, 5, 6, 35 ve 36 nolu belge türlerini seçmelerine izin
verilmeyecektir.
Öte
yandan, gerek 506 sayılı Kanun uygulandığı tarihlerde verilen iş kolu
kodlarının 5510 sayılı Kanuna geçiş süreci içinde yeni iş kolu kodlarına
dönüşümünden kaynaklanan nedenlerden dolayı, gerekse işverenlerce işyeri
bildirgelerinde faaliyet konusunun hatalı beyan edilmesinden ya da doğru beyan
edilmesine rağmen iş kolu kodunun ilgili sosyal güvenlik merkezince hatalı
verilmesinden dolayı gerçekte fiili hizmet süresi zammı kapsamında faaliyet
gösterdikleri halde ilgili belge türünü seçemediklerini beyan eden işverenlerle
ilgili iş kolu kodu değişiklikleri, bu genelgenin birinci kısmının ikinci
bölümünün 3.1 başlığında belirtildiği şekilde yapılacaktır. İhale konusu
işlerle özel bina inşaatlarının iş kolu kodlarının hatalı verilmiş olması
halinde ise, bahse konu işlerle ilgili iş kolu kodu değişiklik işlemleri
sözleşme veya ruhsatta yer alan bilgiler doğrultusunda ilgili sosyal güvenlik
merkezince gerçekleştirilecektir.
Diğer
taraftan, esas işe göre verilmiş olan iş kolu kodu fiili hizmet süresi zammı
ile ilgili belge türlerine tanımlanmamış işyerlerinde, fiili hizmet süresi
zammına girmeyen işlerin yanı sıra yardımcı işler kapsamında fiili hizmet
süresi zammına giren işler de yapılabilmektedir.
Bu nitelikteki işyerlerine, esas işe ilişkin iş kolu kodundan farklı bir iş
kolu kodu verilmesi mümkün olmamakla birlikte, bu işyerlerinde fiili hizmet
süresi zammı kapsamında çalışan sigortalılar için de fiili hizmet süresi zammı
ile ilgili belge türlerinin seçilmesine izin verilmesi icap etmektedir.
Dolayısıyla,
iş kolu kodu fiili hizmet süresi zammı belgesiyle ilişkilendirilmemiş
işyerlerince fiili hizmet süresi zammı kapsamında sigortalı çalıştırıldığının
belgelenerek, (fiili hizmet süresi zammı kapsamında çalışan sigortalıların
diploma, sertifika v.s belgeleri ile) ilgili sosyal güvenlik merkezine müracaat
edilmesi halinde, bu sigortalıların çalışmalarının fiili hizmet süresi zammı
kapsamına girip girmediği, girmesi halinde kaç günlük fiili hizmet süresi
zammına tabi olduğu 5510 sayılı Kanunun 40. maddesinde öngörülen hükümlere
bakılarak araştırılacak, uygun görülmesi halinde ilgili sosyal güvenlik
merkezince 5510 sayılı Kanunun 40. maddesinde belirtilen süreye ilişkin
tanımlama, Sigorta Primleri Servislerince işveren intra programlarında mevcut
İşveren - Kanun no ve belge türü tanımlama seçeneğinin altında yer alan “Fiili
Hizmet Süresi Zammı Belgeleri” seçeneği vasıtasıyla yapılacaktır.
Diğer
taraftan, işverenlerce fiili hizmet süresi zammı kapsamında sigortalı
çalıştırıldığının dilekçe ile beyan edilmesine rağmen kanıtlayıcı belge
sunulamaması halinde söz konusu tanımlama yine Prim Tahakkuk Servislerince
derhal yapılacak, ancak işyerinde fiili hizmet süresi zammı kapsamında çalışma
olup olmadığının, olması halinde kaç günlük süreye
tabi olunduğunun Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca tespiti
cihetine gidilecektir.
Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca bu şekilde denetime sevk edilen
işyerlerinde fiili hizmet süresi zammı kapsamında çalışma olmadığı veya farklı
sürelere ilişkin bir çalışma olduğunun tespiti halinde evvelce yapılan
bildirimler iptal edilecektir/düzeltilecektir.
Öte
yandan sigortalıların, fiili hizmet süresi zammı kapsamında çalışmış olmalarına
rağmen bildirimlerinin bu kapsamda yapılmadığı yönünde ihbar ve şikayetlerinin
olması halinde konu kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarına intikale
ettirilecek ve düzenlenen rapora göre işlem yapılacaktır.
2.2 Aylık prim ve hizmet belgesinin sonradan verilmesi ve belgenin
işleme alınma usulleri
Yasal süresi
geçirildikten sonra düzenlenecek olan aylık prim ve hizmet belgeleri Kuruma elden
verilir ya da internet ortamında veya posta kanalıyla gönderilir.
İşverenlerimizin
yasal verilme süresi geçmiş aylık prim ve hizmet belgelerini internet
ortamından göndermelerine olanak sağlayacak e-Bildirge v.2 programları
tamamlanarak Kurumumuz internet sayfasında bulunan “e-SGK-İşveren-e-Bildirge
v.2” menusu üzerinden işletime alınmış bulunmaktadır.
Bu kapsamda, işverenlerimiz yasal süresi dışında düzenlemiş oldukları
aylık prim ve hizmet belgelerini kağıt ortamında düzenlemeksizin e-Bildirge v.2
uygulaması üzerinden Kurumumuza gönderebileceklerdir.
Söz
konusu uygulama 2008/10. Ay aylık prim ve hizmet belgesi ve sonrası dönemlere
ilişkin olarak kullanılabilecek olup, işverenlerimizce (B)-Yasal Süresi Dışında
Verilmiş APHB” kodu ile bu kapsamdaki belgelerini gönderebileceklerdir.
İşverenlerimizce
sisteme kaydedilen belgeler gerekli incelemenin yapılarak onaylanabilmesi
amacıyla işyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüğünün/sosyal
güvenlik merkezinin onay ekranlarına düşecek ve ilgili ünite tarafından
onaylanmasının ardından tahakkuk ve hizmet kayıtları oluşacaktır. (B)-Yasal
Süresi Dışında Verilmiş APHB” kodu ile işverenlerce sisteme kaydedilen belgeler
için toplu onay yapılamayacaktır.
Ancak, işverenlerce
sisteme yüklenip ünite tarafından denetime gönderilen belgelerin tahakkuk kısmı
denetime sevkle birlikte oluşacak ve işverenlerce oluşturulan tahakkuk
ödenebilecek olmakla birlikte bu tür belgelerin hizmet kayıtları denetim
neticesine göre oluşturulacaktır.
İşverenler
sisteme kaydetmiş oldukları belgelerin ne aşamada olduğuna ilişkin bilgiye
e-Bildirge v.2 ekranlarında bulunan “Şube Onayı Gerektiren Belge Durumları”
menüsü üzerinden ulaşabileceklerdir.
Ünite
tarafından yapılan inceleme neticesinde, işverence sisteme kaydedilen belgenin
tamamının işleme alınmayacağı yada kısmi olarak işleme alınmaması gereken bir
kısmının olduğu durumlarda belge ünite personelince reddedilecek, reddedilen
belgeler işveren ekranlarına düşecek ve işverenlerce sistemden silinebileceği
gibi düzeltme yapılmak suretiyle (denetim neticesinde işlem yapılan belgeler
hariç) tekrar onaylanabilecektir.
Diğer
Kanunlara göre defter tutmakla yükümlü bulunan işveren, alt işveren ve
sigortalıyı devir alanlar tarafından Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara ilişkin yasal süresi geçirildikten
sonra Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgeleri, doğruluğu, fiilen yapılan
denetimler sonucu veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden anlaşılması
hâlinde işleme konulur. Aylık prim ve hizmet belgesinin fiilen yapılan
tespitler ile sadece alınan ifadeler sonucunda işleme alınmasında, tespitin
yapıldığı tarihten geriye doğru en fazla bir yıllık süreye ilişkin olan kısmı
dikkate alınır. Diğer Kanunlara göre defter tutmakla yükümlü olmayan işveren,
alt işveren ile sigortalıyı devir alanlar tarafından Kanunun 4. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılanlara ilişkin yasal
süresi geçirildikten sonra Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinin
doğruluğunun fiilen yapılan denetimler, araştırmalar, soruşturmalar ve
incelemeler sonucu anlaşılması hâlinde işleme konulur; ancak fiilen yapılan
tespitler ile sadece ifadelere dayanılarak geriye doğru verilen hizmetlerin en
fazla bir yıllık süreye ilişkin olan kısmı dikkate alınır.
Defter tutmakla yükümlü olup olmadığına bakılmaksızın yasal olarak verilmesi
gereken son günü takip eden günden başlanarak takip eden üçüncü ayın sonuna
kadar çalıştırılan sigortalıların prime esas kazanç ve hizmetlerine ilişkin
verilen iptal hariç, asıl veya ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgeleri
(fiili hizmet süresi zammı kazandırılması hali dahil)
-Aksine bir tespit veya işyerinin kontrollü ve otomatik şüpheli işyeri tanımlamasının
bulunması gibi şüpheli bir durumun olmaması
-Aylık
prim ve hizmet belgesinde kayıtlı olan sigortalıların sigortalı işe giriş
bildirgelerinin yasal süresi içinde veya aylık prim ve hizmet belgesinin
ilişkin olduğu aydan önceki bir tarihte verilmiş olması,
şartlarının
birlikte gerçekleşmesi durumunda aylık prim ve hizmet belgesinin tahakkuk ve
hizmet kısmı, ayrıca incelemeye gidilmeksizin işleme alınacaktır.
Örnek
1 : Defter tutmakla yükümlü olmayan (B)
gerçek kişisince, 2017/Kasım ayına ilişkin olarak düzenlenen ve 2 sigortalının
kayıtlı olduğu aylık prim ve hizmet belgesinin 26.3.2018 tarihinde Kuruma
verildiği varsayıldığında, belgede kayıtlı sigortalıların her ikisine ilişkin
işe giriş bildirgelerinin yasal süresi içinde verilmiş olması veya aylık prim
ve hizmet belgesinin ilişkin olduğu aydan önceki bir tarihte verilmiş olması ve
aksine yapılmış bir tespitin bulunmaması halinde, bahse konu prim belgesi
ayrıca incelemeye sevk edilmeden işleme konulacaktır. Buna karşın, söz konusu
prim belgesinde kayıtlı sigortalılardan birinin veya ikisinin işe giriş
bildirgesinin yasal süresi dışında verilmiş olması veya belgede kayıtlı
sigortalıların işe giriş bildirgelerinin yasal süresi içinde verilmiş olmasına
rağmen, söz konusu belgenin yasal verilmesi gereken sürenin sonundan itibaren
üç aylık süre geçirildikten sonra (örnek yönünden 1.4.2018 veya sonraki bir
tarihte) Kuruma verilmiş olması halinde, söz konusu prim belgesi, incelemeye
sevk edilecektir.
İşveren,
alt işveren ile sigortalıyı devir alanlar tarafından, yasal olarak verilmesi
gereken son günü takip eden günden başlanarak takip eden üçüncü ayın sonuna
kadar verilmesine karşın belirtilen şartları birlikte taşımaması veya takip
eden üçüncü ayın sonuna kadar verilmemesi nedeniyle incelemeye sevk edilen
aylık prim ve hizmet belgeleri dolayısıyla tahakkuk eden primlerin işverenlerce
inceleme sonucu beklenilmeksizin gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte
ödenmek istenilmesi halinde, incelemeye sevk edilen aylık prim ve hizmet
belgelerinin tahakkuk kısmı, inceleme sonucu beklenilmeksizin, hizmet kısmı
(sigortalıların yer aldığı bölüm) ise yapılacak incelemenin ardından uygun
görülmesi halinde işleme alınacaktır.
Sonradan düzeltme amaçlı verilen aylık prim ve hizmet belgesi ile
fiili hizmet süresi zammı kazandırılması halinde; düzeltme amaçlı olarak
verilen asıl ve ek nitelikteki belgenin yasal olarak verilmesi gereken sürenin
sona erdiği tarihten itibaren üç aylık süre dışında Kuruma verilmiş olması
halinde ise belgede kayıtlı sigortalıların çalışmalarının fiili hizmet süresi
zammı kapsamında olup olmadığı, fiili hizmet süresi zammı kapsamında olması
halinde kaç günlük fiili hizmet süresi zammı kapsamında olduğu hususu Kurumun
denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılacak incelemeler neticesinde
tespit edildikten sonra, uygun görülmesi halinde işleme alınacaktır. Bu durumda
incelemeye sevk edilen aylık prim ve hizmet belgeleri dolayısıyla tahakkuk eden
primlerin işverenlerce inceleme sonucu beklenilmeksizin gecikme cezası ve
gecikme zammı ile birlikte ödenmek istenilmesi halinde, incelemeye sevk edilen
aylık prim ve hizmet belgelerinin tahakkuk kısmı, inceleme sonucu
beklenilmeksizin işleme alınacak, hizmet kısmı (sigortalıların yer aldığı
bölüm) ise yapılacak incelemenin ardından uygun görülmesi halinde işleme
alınacaktır.
Daha önce
sigortalıların prime esas kazanç ve hizmetlerine ait belge türü veya kanun
numarası hatalı seçilerek verilmiş olan belgelere ilişkin düzeltme amaçlı
olarak yasal süresi dışında verilen belgeler düzeltme ile fiili hizmet süresi
zammı kazandırma hali hariç, belgede kayıtlı sigortalılar ve bu sigortalıların
prim ödeme gün sayısı ile prime esas kazanç tutarının aynı olması kaydıyla,
ayrıca incelemeye gerek kalmaksızın işleme alınır. Bu nitelikte verilen
belgelere idarî para cezası uygulanmaz.
Sigortalıların
prime esas kazanç ve hizmetlerinin fiilen yapılan tespitler ile sadece ifadeler
sonucunda işleme alınmasında, tespitin yapıldığı tarihten geriye doğru en fazla
bir yıllık süreye ilişkin olan kısmı dikkate alınır.
İptal
niteliğindeki aylık prim ve hizmet belgeleri 3 aylık süre içinde verilip verilmediğine
bakılmaksızın incelemeye sevk edilecektir. Ancak sonradan düzenlenebilir
niteliğinde olmayan belgelerle birlikte iptal gerekçesinin kanıtlanması halinde
aylık prim ve hizmet belgesi incelemeye sevk edilmeksizin işleme alınacaktır.
Örnek
2: (A) sigortalısının 2018 Mart ayında
Kuruma bildiriminin yapıldığı ancak söz konusu dönemde yurt dışında bulunduğu
gerekçesiyle söz konusu sigorta için 27.8.2018 tarihinde iptal nitelikte aylık
prim ve hizmet belgesi verilmesi halinde söz konusu sigortalının 2018 Mart
ayında yurt dışında bulunduğuna dair kanıtlayıcı belgenin bulunması halinde
aylık prim ve hizmet belgesi inceleme gidilmeksizin işleme alınacaktır.
3-E-Sigorta uygulamasına başvurulması, e-sigorta sözleşmesinin e-devletten
onaylanması ve aktivasyon işlemleri
Bilindiği
üzere işverenler tarafından Kuruma olan yükümlülüklerin yerine getirilmesi
Kurumdan alınan e-Sigorta kullanıcı adı ve şifresi üzerinden yapılmaktadır.
e-Sigorta şifresine başvuru, başvuru yetkisi ve şifrenin alınmasına ilişkin
esaslar aşağıda açıklanmıştır.
3.1- Başvuru
Bilindiği
üzere Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin “İşyeri Bildirgesi” başlıklı 27.
maddesinde,
“İşyerinde,
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi veya (c) bendi kapsamında
sigortalı çalıştıran, sigortalı çalıştırılan bir işyerini devir alan ya da bu
nitelikte işyeri kendisine intikal eden işveren, Kanunun 11. maddesinde
belirtilen sürelerde vermekle yükümlü olduğu örneği Ek-6 ve Ek-6/A’da bulunan
işyeri bildirgesini Kuruma elektronik ortamda göndermek zorundadır.”
denilmek suretiyle, gerek yasal süresi içerisinde gerekse yasal süresi dışında kuruma
gönderilen işyeri bildirgelerine ilişkin bildirimlerin elektronik ortamda
yapılması zorunlu hale getirilmiştir.
Yapılan
düzenlemeye paralel olarak, e-sigorta kullanıcı kodu ve şifresi alınması
amacıyla yapılacak başvurular işyeri bildirgesinin gönderilmesi sırasında
işyeri tescil ekranlarında yer alan “e-Sigorta Kullanıcısı Bilgileri” kısmının
doldurulmasıyla yapılabilecek ve gerekli şartları taşıyan işverenler için
e-Bildirge aktivasyon işlemleri “e-Sigorta Sözleşmesi”nin ilgililerce e-Devlet
üzerinden onaylanması suretiyle otomatik olarak gerçekleştirilecektir.
e-Bildirge aktivasyon işlemlerinin sözleşmenin e-Devlet üzerinden onaylanması
suretiyle gerçekleştirildiği durumlarda e-Bildirge hizmetleri internet
kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi başvuru formu, vekaletname ve e-Sigorta
Sözleşmesi başvuruda bulunan kişilerden ayrıca istenilmeyecektir.
3.2. E-Bildirge başvurusunda vekaletname
İşverenin
gerçek kişi olması durumunda kullanıcı kodu ve şifresi almak için yapılacak
başvurular, gerçek kişi işveren adına yapılabileceği gibi, gerçek kişi
işverenlerin yetki verilmesini talep ettikleri kullanıcılar adına da
yapılabilmekte,
Yine, işverenin
özel hukuk tüzel kişisi olması halinde, kullanıcı kodu ve şifresi almak için
yapılacak başvurular, tüzel kişiliği temsil ve ilzama yetkili bulunan kişiler
adına (yönetim kurulu başkanı, şirket müdürü, kooperatif, dernek, oda, vakıf
başkanları ve benzeri) ya da bu kişilerin yönetim kurulu kararı veya noterden
onaylı vekâletname ile yetkilendirdiği kişiler adına veya apartman
yöneticiliklerince (kat malikleri kurullarınca) yapılacak olan başvuru
sırasında farklı bir kişi adına yapılabilmektedir.
Bu doğrultuda
işveren haricindeki kişiler adına e-sigorta hizmetleri internet kullanıcı kodu
ve kullanıcı şifresi alınabilmesi amacıyla yapılan başvurular sırasında yetki
verilmesi talep edilen kullanıcı için düzenlenmiş vekaletnamenin aslı veya
noter onaylı sureti ya da ilgili idarelerce onaylı sureti aranılmayacak ancak
ihtiyaç duyulması halinde ünitece istenecektir
Söz
konusu vekaletnamelerde işveren vekili veya işvereni temsil ve ilzama yetkili
olunması ya da işveren adına; Sosyal Güvenlik Kurumuna her türlü başvuruyu
yapmaya, Kurumdan her türlü belgeyi teslim almaya ve Kuruma her türlü belgeyi
vermeye yetkili olunduğuna veya e-sigorta hizmetleri internet kullanıcı kodu ve
kullanıcı şifresi başvurusu yapmaya, kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi teslim
almaya, Kuruma e-sigorta kanalıyla aylık prim ve hizmet belgesi göndermeye
yetkili olunduğuna dair hususların bulunması icap edecektir.
İşverence
yetki verilmesi talep edilen kişinin, serbest muhasebeci veya serbest
muhasebeci mali müşavir olması durumunda da yine aynı yol izlenecektir.
Ayrıca;
İşverenin
kamu kurum veya kuruluşu olması halinde, ilgili kurum ve kuruluş tarafından
kullanıcı kodu ve şifresi verilmesi yönünde düzenlenmiş görevlendirme yazıları,
Apartman Yöneticiliklerince (kat malikleri kurullarınca) yapılacak
olan başvuru sırasında kullanıcı kodu ve şifresinin yönetici adına veya yetki
verilmiş olan kişi adına verilmesine yönelik noter onaylı karar defterinin;
- Binaya ilişkin bilgilerin yer aldığı ilk sayfasının,
- Yönetici seçimine ilişkin kat malikleri kurul kararının yer
aldığı sayfanın,
- Yetki verilmesi
talep edilen kullanıcı için çıkartılmış vekâletnamenin
aslı veya noter
onaylı sureti ya da ilgili idarelerce
onaylı sureti de istenilmeyecek olup ünite tarafından gerektiğinde ibrazı istenebileceğinden ilgililerce söz konusu belgeler
de düzenlenerek saklanacaktır.
3.3- E-Bildirge başvurusunda istisnai durumlar
Bilindiği
üzere alt işverenler adına işyeri dosyası açılmamakta, alt işverenlerce ibraz
edilen sözleşmeye istinaden asıl işverenin işyeri dosyası üzerinden
yükümlülükleri yerine getirilmektedir.
Bu doğrultuda
alt işverenler e-sigorta kullanıcı kodu ve şifresi alınması amacıyla kendileri,
başvuruda bulunacaklardır. Diğer yandan alt işverenler tarafından yapılacak
başvurular işyeri bildirgesiyle yapılamayacağından, e-Bildirge hizmetleri
internet kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi başvuru formu ve e-Sigorta
sözleşmesi imzalanarak ilgili üniteye verilecek veya posta yoluyla
gönderilecektir.
Bu kapsamda alt işverenler adına yapılacak başvurularda da vekalet verilen
kişiler başvurabilecek olup düzenlenen vekaletnamelerde bu genelgenin bu
bölümünün 3.2 numaralı e-Bildirge başvurusunda vekaletname başlığında
belirtilen esaslar aranacaktır.
e-Bildirge onay işlemlerinin e-Devlet vasıtasıyla yapılabilmesi için, tüzel
özel işyerleri yönüyle sisteme kaydedilen tüm yöneticilerinin, adi ortaklık/iş
ortaklığı işyerleri yönüyle sisteme kaydedilen tüm işverenlerin/ortakların
gerçek kişi olması gerekmekte olup aksi halde aktivasyon işlemleri e-Bildirge
hizmetleri internet kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi başvuru formu ve
e-Sigorta sözleşmesinin imzalanarak ilgili üniteye verilmesi suretiyle
yapılmaya devam edilecektir.
3.4. E-Bildirge şifre başvurusuna istinaden e-devlet üzerinden şifrenin
alınması
e-Bildirge aktivasyon işlemlerinin sistem üzerinden yapılarak e-Bildirge kullanıcı
kodu ve şifresinin ilgiliye e-Devlet vasıtasıyla gösterilebilmesi aşamasında
aşağıda belirtilen hususlar dikkate alınacaktır.
1-İşyeri
tescil işleminin gerçekleştirilmesini müteakip kullanıcı kodu ve şifrenin
ilgiliye verilmesinden önce;
-Gerçek
kişi işyerleri için işverenin,
-Tüzel
kamu işyerleri için yöneticinin,
-Tüzel
özel işyerleri için tescil aşamasında sisteme kaydedilmiş tüm yöneticilerin
-Adi ortaklık/İş ortaklığı işyerleri için İşverenlerin/Ortakların
-Apartman yönetimi işyerleri için yöneticinin,
e-Devlet ekranlarında “e-Sigorta Sözleşmesi” gösterilecek ve onaylanıp kabul
edilmesi halinde kullanıcı kodu ve şifre yetkilendirilen kullanıcının e-Devlet
ekranında gösterilecektir. Bunların ayrıca Kurumumuza herhangi bir belge ibraz
etmelerine gerek olmayacaktır.
2- İşverence/Yetkilice onay işlemi sonrasında şifre talep
edilen e-Bildirge kullanıcısının e-Devlet ekranlarına “e-Sigorta Sözleşmesi”
gösterilecek ve ilgili tarafından onaylanıp kabul edilmesi halinde şifreye
erişim sağlanacaktır.
3- Şifre talep edilen e-Bildirge kullanıcısının işveren ya da
yönetici ile aynı kişi olması durumunda bu kişilerden yalnızca kullanıcı kodu
ve şifrenin gösterilmesi sırasında “e-Sigorta Sözleşmesini onaylamaları
istenilecek, ayrıca işveren ya da yönetici olarak onay istenilmeyecektir.
Birden fazla yöneticisi/ortağı olan işyerlerinde
onay mesajı e-Bildirge kullanıcısı olan yöneticinin/ortağın dışındaki diğer
yöneticilere/ortaklara gönderilecektir.
4-“e-Sigorta
Sözleşmesi” onaylanması amacıyla ilgililerin e-Devlet ekranlarına düştükten
sonra, onaylayacak yöneticilerden/ortaklardan herhangi birinin onaydan
çıkarılması ya da işyeri bildirgesi ile bildirilen e-Bildirge kullanıcısının
değiştirilmek istenildiği durumlarda, itiraz işyerinin bağlı bulunduğu sosyal
güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine yapılacak ve gerekli
incelemenin ardından uygun görülmesi halinde talep gerçekleştirilecektir.
Söz
konusu işlemler, işyeri tescil programlarında bulunan “Tescil Değişiklik
İşlemleri” menusu altındaki “e-Bildirge Yetkili Onay Değişiklik” ve “e-Bildirge
Kullanıcı Değişiklik” bölümlerinden yapılabilecektir. Onay işlemlerinin
tamamlanarak e-Bildirge kullanıcı kodu ve şifresinin verilmesinin ardından bu
ekranlar vasıtasıyla onaydan yönetici çıkarılması ya da kullanıcı değişikliği
yapılması mümkün olmayacaktır.
Yine, Ünite
kullanıcılarımız onay aşamalarını bu menüler vasıtasıyla takip
edebileceklerdir.
5- “e-Sigorta
Sözleşmesinin” onaylanmayarak reddedilmesi halinde kayıt kullanıcıların onay listelerinde
görüntülenmeye devam edecektir.
6- Onaylayacak işveren/ortak/yönetici e-Devletin ilgili menüsünden giriş
yaptığında onayını bekleyen kayıtlar liste halinde karşısına çıkacak, işlem yap
butonuna bastığında “e-Sigorta Sözleşmesi” metnini inceleyerek, “Onay” ya da
“Reddet” işlemini yapabilecek, onayladığında ilk sayfadaki işlem yap butonu
yerinde "onaylı" ibaresi görüntülenecektir.
7- İşverenler, yöneticiler ve e-Bildirge Kullanıcıları onay
aşamalarını “Göster” butonu vasıtasıyla e-Devlet ekranlarından takip
edebileceklerdir.
8- Onaylama işlemi kullanıcı tarafından onay sonrasında iptal
edilemeyecektir.
9-
Onay gittikten sonra itiraz neticesinden onay mekanizmasındaki herhangi bir kişinin Ünitece onaydan çıkarılması
durumunda onaydan çıkarılan kişilerin dışındakiler e-devletten onay işlemini
yaptıklarında şifre kullanıcıya gidecektir.
10- e-Devletten
e-Bildirge aktivasyon işlemleri sürerken işveren ayrıca
manuel olarak müracaat etmişse, önce hangi taraftan şifre üretildiyse o geçerli
olacak ve Ünite kullanıcımıza "Bu işyeri için e-Bildirge kullanıcısı
tanımlanmıştır." mesajı verilecektir.
11-e-Bildirge kullanıcısının e-Devlet üzerinden gönderilen onayı reddetmesi
halinde ve işverenin yeni bir kullanıcı belirlemesi durumunda bunu işyerinin
bağlı bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine
bildirecek ve Ünitenin yeni kullanıcıyı sisteme tanımlamasıyla birlikte
yöneticiler için onay mekanizması baştan başlayacaktır.
12-Belirtilen işlemlerin yapılması sürecinde “e-Sigorta Sözleşmesinin”
gönderilme, görüntülenme, onay, reddedilme tarih ve saatleri, işlem yapılan IP
numaraları gibi veriler Kurumumuz veri tabanında kayıt altına alınacaktır.
13-
İşyeri
tescilinin tamamlanmasının ardından gerekli şartları taşıyan ve e-Bildirge
kullanıcı kodu ve şifresi oluşturulacak işyerleri için Ünite kullanıcısına ve
gönderilecek tebligatla işverene mesajla gerekli bilgilendirme yapılacaktır.
14-
İşyeri
tescilinin tamamlanmasının ardından gerekli şartları taşımaması nedeniyle
e-Bildirge kullanıcı kodu ve şifresi mevcut aktivasyon programı vasıtasıyla
oluşturulacak işyerleri için Ünite kullanıcısına ve gönderilecek tebligatla
işverene mesajla gerekli bilgilendirme yapılacaktır.
Diğer
taraftan, söz konusu işlemlerin e-Devlet vasıtasıyla yapılabilmesi için, tüzel özel
işyerleri yönüyle sisteme kaydedilen tüm yöneticilerinin, ile adi ortaklık/iş
ortaklığı işyerleri yönüyle sisteme kaydedilen tüm
işverenlerin/ortakların gerçek kişi olması gerekmekte olup aksi halde aktivasyon işlemleri e-Bildirge hizmetleri internet kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi başvuru formu ve e-Sigorta sözleşmesi
imzalanarak ilgili üniteye verilmek suretiyle yapılmaya
devam edilecektir.
3.5- Ünite tarafından yapılacak işlemler
e-Sigorta kullanıcı kodu ve şifresi alınması işyeri bildirgesiyle yapılacak
olup başvurulara istinaden ilgililerden herhangi bir form veya belge
istenilmeyecektir.
Öte
yandan alt işverenler veya alt işverenlerce yetki verilen kişiler adına ve
tüzel özel işyerleri ile adi ortaklık/iş ortaklığı işyerleri için işyerinin tüm
yöneticilerinin/ortaklarının gerçek kişi olmaması halinde yetki verilecek
kişiler adına yapılacak başvurular e-Bildirge hizmetleri internet kullanıcı
kodu ve kullanıcı şifresi başvuru formu ve e-Sigorta sözleşmesi imzalanarak
ilgili üniteye verilecek veya posta yoluyla gönderilerek yapılacağından söz
konusu kişilerden gelen başvuru formu ve sözleşme ünite tarafından
saklanacaktır. Ancak söz konusu durumda da bu nitelikteki işverenler tarafından
yapılacak başvurularda ilgili belgeler tek nüsha olarak düzenlenecek işverene veya
ilgili kişilere e-Bildirge hizmetleri internet kullanıcı kodu ve kullanıcı
şifresi başvuru formunun bir nüshası gönderilmeyecektir.
İşyeri
bildirgesindeki e-Sigorta şifresine ilişkin bilgilerin ve varsa gönderilmiş
olan e-Bildirge hizmetleri internet kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi başvuru
formunun kontrolü yapılmasını müteakip görevli memur tarafından sistemden
aktivasyon işlemi yapılarak işverenin e-sigorta şifresi e-devlete
yönlendirilecektir.
İşyerinin
devri, intikali, şirketlerin birleşmesi, bölünmesi veya diğer bir şirkete
katılması gibi durumlarda ilgililerin işyeri bildirgelerini elektronik ortamda
verebilmeleri için işlem yapılan işyerinin e-Bildirge kullanıcısı olmaları
gerektiğinden, söz konusu hususları (devir,intikal vs) kanıtlayıcı belgelerle
başvuran kişiler için işyeri bildirgesini elektronik ortamda gönderebilmelerini
teminen e-Bildirge kullanıcısı tanımlama işlemleri yapılabilecektir.
3.6- Şifrenin iptali
E-Sigorta sözleşmesinin 8. maddesinde;
“
İşyerinin başka ünite bölgesine nakli, devri, intikali, kapanması, terki,
tasfiyesi, tescil işleminin iptali veya işverenin ölümü, fiil ehliyetinin
sınırlanması, iflası, gaipliğine karar verilmesi ya da yetkili kişinin;
değişmesi, fiil ehliyetinin sınırlanması, gaipliğine karar verilmesi, yetkisinin
kaldırılması ya da ölümü gibi durumlarda Kurumun ilgili ünitesine yapılan
yazılı bildirim üzerine, işverene ve/veya yetkili kişiye verilen kullanıcı kodu
ve kullanıcı şifresi iptal edilir. İşbu sözleşme; işverenin kullanıcı kodu ve
kullanıcı şifresinin iptal edilmesi halinde, işverene, sözleşmenin fesh
edildiği iadeli taahhütlü yazı ile bildirilir. Kurumca kullanıcı kodu ve
kullanıcı şifresinin iptal edildiği veya sözleşmenin fesih edildiğinin işverene
tebliğ tarihine kadar geçen sürede, yasa ve yönetmeliklerle öngörülen
yükümlülüklerden doğan sorumluluk işverene aittir.”
Düzenlemesi
yer almaktadır.
Bu kapsamda sayılan sebeplerden herhangi birinin varlığı halinde, durum
yazılı olarak ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğüne/ sosyal güvenlik merkezine
yazılı olarak bildirilecek ve e-Sigorta servisinde görevli memur tarafından
işverene veya yetkili kişiye verilen kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresi, işveren veya yetkili kişinin belge verme
yükümlülüğünün yasal olarak
sona erdiği tarih itibariyle iptal edilecek,
ayrıca bu durum ile sözleşmenin fesh edildiği,
işveren ve/veya yetkili kişiye bir yazı ile bildirilecektir.
Diğer
yandan iflas eden işyerlerinin yönetiminin iflas masasına devrinden sonra
kullanıcı kodu ve kullanıcı şifreleri ilan tarihinden sonrası için
kullanılamayacak hale getirilecek, iflas masasının sigortalı çalıştırıyor
olması halinde ise kendi adına kullanıcı kodu ve şifresi için dosyanın bağlı
bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüğüne/ sosyal güvenlik merkezine müracaat
edilecektir.
3.7- Şifrenin çalınması, kaybolması, unutulması
E-sigorta şifrelerinin bloke edilmesi, unutulması veya kaybolması
halinde yeni şifre verilmeyecek olup, e-Devlet şifresi üzerinden ulaşılan e
-bildirge şifresi yeniden kullanılacaktır.
3.8- e-Sigorta uygulamasına ilişkin diğer hususlar
E-sigorta kullanıcı kodu ve şifresi alınması amacıyla yapılacak başvurularda
genelge eki ek-5 de yer alan form kullanılacaktır.
Diğer
yandan e-sigorta sözleşmesinin Kullanıcı Kodu ve Kullanıcı Şifresinin Kullanım
Sorumluluğunun Başlaması başlıklı 6. maddesinde;
“Kullanıcı
kodu ve kullanıcı şifresinin işveren ve/ veya yetkili kişi dışındaki kişiler
tarafından kullanılması yasak olup, kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresinin her
ne şekil ve suretle olursa olsun, üçüncü kişiler tarafından kullanılmasından
doğacak her türlü hukuki, mali ve cezai sorumluluk işverene aittir. Bu nedenle
işveren, kullanıcı kodu ve kullanıcı şifresinin üçüncü şahısların eline
geçmesini engelleyecek her türlü önlemi almakla yükümlüdür.”
Düzenlemesi
yer almaktadır.
Bu doğrultuda
işverenin e-sigorta şifresi yalnızca kendisine verilecek olup alt işverenlerin
şifreleri hiçbir şekilde asıl işverenlere verilmeyecektir.
Ruhsatlara ve Ticaret Sicil müdürlükleri tarafından yapılan bildirimlere istinaden
gerçekleştirilen otomatik tescillerde de “e-Sigorta Kullanıcısı Bilgileri”
kısmının doldurulması halinde e-sigorta işlemleri yukarıda açıklanan kurallar
çerçevesinde gerçekleştirilecektir.
4- Muhtasar ve prim hizmet
beyannamesinin düzenlenmesi, verilmesi ve işleme
alınması
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi,
vergi kanunlarına göre verilmesi gereken muhtasar
beyanname ile 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel
Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca verilmesi gereken aylık prim ve hizmet
belgesinin birleştirilerek, kesilen vergilerin matrahlarıyla birlikte
sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamı ile prim ödeme gün
sayılarının bildirilmesine mahsustur.
4.1- Muhtasar ve prim hizmet
beyannamesinin verilmesi
Bilindiği
üzere, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi, vergi kanunlarına göre verilmesi
gereken muhtasar beyanname ile 31.5.2006 tarihli ve 5510 sayılı Sosyal
Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu uyarınca verilmesi gereken aylık
prim ve hizmet belgesinin birleştirilerek, kesilen vergilerin matrahlarıyla birlikte
sigortalının sigorta primleri ve kazançları toplamı ile prim ödeme gün
sayılarının bildirilmesine mahsus beyannameyi ifade etmektedir.
Bu kapsamda;
a)
Vergi
kanunlarına göre vergi kesintisi yapmak
zorunda olanlar, bir ay içinde yaptıkları ödemeleri veya tahakkuk ettirdikleri
kârlar ve iratlar ile bunlardan kestikleri vergileri,
b)
5510
sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı sayılan kişileri (Ek 9. maddesi
kapsamındaki sigortalılar hariç) bildirmekle yükümlü olanlar ile geçici 20.
maddesi kapsamındaki sandıklar, sigortalıların cari aya ait prime esas kazanç
ve hizmet bilgilerini,
içeren
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini ertesi ayın 26. günü saat 23.59’a kadar
yetkili vergi dairesine elektronik ortamda göndermek zorundadırlar.
Diğer
taraftan, içinde bulunulan ayın 15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki
çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet
bilgilerini içeren Muhtasar Prim ve Hizmet Beyannamesi en geç beyannamenin
ilişkin olduğu ayı takip eden ayın 26'sı saat 23.59’a kadar, elektronik ortamda
yetkili vergi dairesine verilecektir.
Ayrıca,
biten özel bina inşaat ve ihale konusu işler ile çalıştırılan tüm
sigortalıların işten ayrılış bildirgesi verilmiş olan işyerleri için, sadece prime
esas kazanç ve hizmet bilgilerini ihtiva eden Muhtasar ve Prim Hizmet
Beyannamesi, işlemlerin gerçekleşmiş olduğu ay içerisinde de verilebilir. Söz
konusu işlemlere ilişkin sigortalıların bir önceki aya ait prime esas kazanç ve
hizmet bilgilerinin beyan edilmesini gerektiren bir durum olması halinde, bu
beyannamenin de verilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, aynı döneme ait olup
kanuni süresi içerisinde verilmesi gereken Muhtasar ve Prim Hizmet
Beyannamesinin, söz konusu işlemlere münhasır olarak verilen Muhtasar ve Prim
Hizmet Beyannamelerinde yer alan bilgileri de kapsar şekilde, düzeltme
beyannamesi seçeneği kullanılarak gönderilmesi gerekmektedir.
4.2- Muhtasar ve prim hizmet
beyannamesinin düzenlenmesi
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
çalıştıran özel nitelikteki işyeri işverenleri/aracı/sigortalıyı geçici olarak
devir alanlarca, çalışan sigortalılara ait hizmet ve prim bilgilerinin
gösterileceği bölümdür. SGK Bildirimleri kulakçığı, Sigortalı Çalışan Bilgileri
(Kapsar Nitelikli) ve SGK Bildirge Değişiklikleri (Önceki Beyannameden Farklar)
tabloları olarak 2 bölümden oluşmaktadır.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
çalıştırılan işyeri için
- İşkolu Kodu
- Yeni / Eski Ünite Kodu
- İşyeri Sıra Numarası
- İl Kodu
- İlçe Kodu
- Kontrol Numarası
-Varsa "Geçici İş İlişkisi Kurulan İşveren Numarası (Alt
İşveren(Aracı) Numarası) içeren eden bir sicil numarası verilir.
Sigortalıların
prime esas kazanç ve hizmet bilgileri, Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi ile
elektronik ortamda gönderilirken beyannameyi gönderen tarafından beyannamenin ilgili
alanlarında yer alan “asıl/ek/iptal”
seçeneklerinden işverenin durumuna uygun olanı
her bir işyeri için sigortalı bazında belirtilecektir.
Bu işlemler
sonucunda, her bir işyeri için sigortalı bazında kanun türü ve/veya belge türü
seçilerek verilen beyannamedeki prime esas kazanç ve hizmet bilgileri için ayrı
ayrı tahakkuk fişleri oluşturulacaktır.
Belge Türü:
Sigortalıların çalışmalarının niteliğine uygun belge türlerinden biri
seçilmelidir.
Düzenlemeye
Esas Kanun No: Bu alandan ilgili işyeri ve sigortalılar için, varsa
uygulanabilecek sigorta primi işveren hissesi desteği seçilebilmektedir.
Herhangi bir teşvikten yararlanılmıyorsa “Kanun türü yoktur.” seçilmelidir.
Yeni Ünite
Kodu : 26 karakterli işyeri SGK numarasının 6. ve 7. Karakterleridir.
Eski Ünite
Kodu : 26 karakterli işyeri SGK numarasının 8. ve 9. Karakterleridir.
İşyeri
Sıra Numarası : 26 karakterli işyeri SGK numarasının 10-16. karakterleridir.
İl
: 26 karakterli işyeri SGK numarasının 17-19. karakterleridir.
Alt İşveren
Kodu : 26 karakterli işyeri SGK numarasının 24-26. karakterleridir.
SSK Sicil No: Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından sigortalıya verilen 7 haneli
numaradır.
SG No (T.C. Kimlik No): T.C.
Uyruklular için T.C. kimlik numarası, yabancı
uyruklu sigortalılar için NVİGM'den verilen ve 9 ile başlayan 11 haneli
numaradır.
Adı /
Soyadı : Çalışanın adı SGK kayıtlarına uygun olarak doldurulmalıdır. Farklı bir
şekilde yazılması durumunda bildirim hatalı kabul edilir.
Prim Ödeme
Günü: Sigortalıların ay içinde prim almaya hak kazandıkları gün sayıları
yazılır. Ay içinde tam çalışılması halinde, ay içindeki gün sayısına
bakılmaksızın, 30 gün olarak dikkate alınmalıdır. Ay içinde tam çalışılmamışsa
buraya yazılan gün sayısı ile eksik gün sayısı toplamı 30 olmalıdır.
Ayın/dönemin
ilk gününde işe giren ve o ayda tam çalışan sigortalılar hariç, ay/dönem içinde
işe giren sigortalıların prim ödeme gün sayıları, işe giriş tarihleri ve
ayın/dönemin kaç gün olduğuna bakılarak parmak hesabı yapılmak suretiyle
hesaplanır. Yani, sigortalının işe girdiği günden önceki gün sayısı, o aydaki
toplam gün sayısından düşülür. Örneğin; sigortalının işe girdiği ay 30 gün
çekiyorsa ve sigortalı ayın beşinde işe girmişse, 30 – 4 = 26 gün üzerinden
bildirilir. Eğer ay 31 gün çekiyorsa ve ayın ikisinde işe girmişse, 31 – 1 = 30
gün olarak bildirilir.
Ayın/dönemin
son gününde çalıştıktan sonra işten ayrılan sigortalılar hariç olmak üzere, ay
içinde işten ayrılan sigortalıların prim ödeme gün sayıları, işten çıkış
tarihleri ve ayın/dönemin kaç gün olduğuna bakılarak parmak hesabı yapılmak
suretiyle hesaplanır. Sigortalı o ayın ilk gününden beri işyerinde çalışıyor ve
ay bitmeden işyerinden ayrılmışsa, ayın kaç gün çektiğine bakılmaksızın,
ayrıldığı gün ayın kaçıncı gününe tekabül ediyorsa o kadar gün üzerinden
sigortalı olarak bildirilecektir. Örneğin; ayın beşinde ayrılmışsa 5, ayın
yirmi üçünde ayrılmışsa 23 gün üzerinden prim ödeme gün sayısı girilir.
Hak Edilen Ücret : Sigortalının ay içinde çalışması karşılığında hak
ettiği ücret yazılacaktır. En fazla asgari ücretin 7.5 katı yazılabilir.
Prim, İkramiye
ve Bu Nitelikteki İstihkak : Prim, ikramiye gibi istihkaklardan ilgili ay
içinde yapılan ödemelerin brüt toplamı yazılacaktır.
İşe
Giriş Gün/Ay: Sigortalının ay içinde işe başlaması durumunda doldurulacaktır.
İşten
Çıkış Gün/Ay : Sigortalının ay içinde işten çıkması durumunda doldurulacaktır.
İşten
Çıkış Nedeni : Sigortalı işten çıkmış ise, durumuna uygun işten çıkış nedeni
seçilecektir. İşten çıkılmamışsa boş bırakılmalıdır.
Eksik Gün
Sayısı : Ay içinde bazı iş günlerinde çalışılmayan ve çalışılmayan bu günler
için ücret alınmayan günler yazılacaktır.
Eksik Gün
Nedeni : Sigortalının eksik günü varsa nedeni listeden seçilmelidir. Eksik gün
yoksa boş bırakılmalıdır.
Meslek Kodu : Sigortalının tabi olduğu meslek kodu yazılacaktır.
İstirahat
Süresinde Çalışmamıştır (E/H) : Evet veya hayır seçilecektir.
Tahakkuk Nedeni : Tahakkuk
nedenlerinden çalışanın durumuna uygun olan
seçilecektir. Farklı tahakkuk nedenleri için farklı tahakkuk fişleri oluşur.
Hizmet Dönem
Ay / Yıl: Hizmetin ait olduğu dönem normal yasal süresindeki beyannameler için
tahakkuk dönemi ile aynı olmalıdır. Hizmetin ait olduğu dönem beyannamenin döneminden
sonra olamaz.
Gelir Vergisinden Muaf: Sigortalı gelir vergisinden muaf ise “evet” seçilecektir. Bu durumda
gelir vergisi matrahı ve gelir vergisi kesintisi boş bırakılacaktır.
Asgari Geçim İndirimi : Sigortalı için hesaplanacak asgari geçim
indirimi tutarı bu bölüme yazılacaktır. Burada belirtilen asgari geçim indirimi
toplamları vergi bildirimi bölümünde belirtilen asgari geçim indirimi ile
tutarlı olmalıdır.
İlgili
Döneme Ait Gelir Vergisi Matrahı : Sigortalının gelir vergisine tabi olması
durumunda bu bölüme gelir vergisi matrahı yazılacaktır. Bu bölümde yer alan
tutarların toplamı ile vergi bildirimi bölümünde ilgili kod altında yer alan
toplam gelir vergisi matrahının tutarlı olması gerekmektedir.
Gelir Vergisi Engellilik Oranı : Sigortalı engellilik indirimine tabi ise engellilik
oranı belirtilecektir.
Gelir Vergisi Kesintisi : Sigortalının gelir vergisi kesintisi tutarı yazılacaktır. Bildirilen
tüm sigortalıların bu alanda yer alan toplamları ile vergi bildirimi bölümünde
çalışanlardan yapılan kesintilere ilişkin beyanların toplamı tutarlı olmalıdır.
Örneğin: Asgari ücretle çalışan sigortalıların bu bölümde yer alan tutarlarının
toplamı ile vergi bildirimi bölümünde 011 kodundan yapılan beyanın tutarlı
olması gerekmektedir.
4.3-Diğer hususlar
-Muhtasar ve prim hizmet beyannamesi
Hazine ve Maliye Bakanlığınca www.gib.gov.tr adresi üzerinden elektronik ortamda alınacak olup kağıt
ortamında verilemeyecektir.
-Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini
vermekle yetkili olanlar;
Elektronik Ortamda Göndermek Üzere Aracılık Yetkisi Verilen Gerçek ve Tüzel
Kişiler;
3568 sayılı
Kanun uyarınca yetki almış olup bağımsız çalışan Serbest Muhasebeci, Serbest
Muhasebeci Mali Müşavir ve Yeminli Mali Müşavirler ,
Basit usulde vergilendirilen üyelerinin alış ve satışlarına ilişkin belgelerin
kayıtlarını tutan meslek odaları,
İşletme
hesabı esasına göre defter tutan mükelleflerin üyesi olduğu 5362
sayılı Esnaf ve Sanatkarlar Meslek Kuruluşları Kanununa göre kurulan meslek
odaları ve birliklerdir.
Kendileri gönderebilecek gerçek ve tüzel kişiler ile tüzel kişiliği
bulunmayan kurum ve kuruluşlar;
Beyannamelerini elektronik ortamda
bizzat gönderme şartlarını taşıyan
mükellefler,
Vergi kesintisi yapmak zorunda olan
ancak kurumlar vergisi mükellefiyeti olmayan tüzel kişiler,
Vergi kesintisi yapmak zorunluluğu olmayan ancak 5510 sayılı Kanun uyarınca çalıştırdıkları
sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerini beyan etme zorunluluğu
bulunan işverenlerdir.
-Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesinin
elektronik ortamda gönderilebilmesi için şifre verilmesi
ve kullanılmasına ilişkin işlemler Gelir İdaresi Başkanlığınca yapılacaktır.
Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesi dışında kalan Sosyal Güvenlik Kurumuna karşı elektronik
ortamda yerine getirilmesi gereken yükümlükler için Kurumumuzdan e-sigorta
şifresi alınmaya devam edilecektir.
- Muhtasar ve prim hizmet beyannamesi
Hazine ve Maliye Bakanlığı kanalıyla alınmasına karşın
sigorta primlerinin ödemeleri 5510 sayılı Kanun hükümleri çerçevesinde
yapılacaktır.
-Hazine ve Maliye Bakanlığına verilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde
Hazine ve Maliye Bakanlığına ait tevkifat ve Kurumumuza ait sigortalıların
hizmet ve prime esas kazançlarına ilişkin bölümler bulunmakta olup Hazine ve
Maliye Bakanlığına ilişkin bölümün boş olması ancak Kurumumuza ilişkin bölümde
bildirime esas kazanç ve hizmet bulunması halinde de muhtasar ve prim hizmet
beyannamesi gönderilecektir.
Onaylama işlemi tamamlanan beyannameye ait tahakkuk fişi/fişleri
düzenlenerek mükellefe/işverene veya aracılık yetkisi verilmiş gerçek/tüzel
kişiye elektronik ortamda iletilecektir. Bu ileti tahakkuk fişinin/fişlerinin
mükellefe/işverene tebliği yerine geçecektir.
Yasal süresi
dışında verilen muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin sigortalıların prime
esas kazanç ve hizmet kısmı Kurumca, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin
103. maddesine istinaden incelenerek uygun görülmesi halinde işleme
alınacaktır.
DÖRDÜNCÜ
KISIM
5510
SAYILI KANUNUN 4. MADDESİNİN BİRİNCİ FIKRASININ (a) BENDİ KAPSAMINDA SİGORTALI
SAYILANLAR YÖNÜNDEN PRİMLERİN ÖDENMESİNE İLİŞKİN İŞLEMLER
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalıların primlerin ödenmesine ilişkin hususlar 5510 sayılı Kanunun 88.
maddesinde açıklanmış ve yine ilgili Kanunun 87. maddesinde prim ödeme
yükümlüleri belirlenmiştir. Ayrıca Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 108.
maddesinde de söz konusu sigortalıların prim ödemelerine ilişkin hususlar yer
almış olup konuya ilişkin açıklamalar aşağıda yer almıştır.
Öte
yandan hakediş ödemelerinden prim borçlarının mahsup edilmesine ilişkin
işlemler Sosyal Güvenlik Kurumu Prim Ve İdari Para Cezası Borçlarının
Hakedişlerden Mahsubu, Ödenmesi Ve İlişiksizlik Belgesinin Aranması Hakkında
Yönetmelik ve Prim ve İdari Para Cezası Borçlarının Hakedişlerden Mahsubu,
Ödenmesi ve İlişiksizlik Belgesinin Aranılması Hakkında 2008-88 sayılı Genelge
kapsamında yapıldığından prim borçlarının hak edişlerden mahsubu ve ödenmesine
ilişkin işlemler ilgili Yönetmelik ve Genelge kapsamında yapılacaktır.
BİRİNCİ
BÖLÜM
Kanunun
4. Maddesinin Birinci Fıkrasının (a) Bendi Kapsamında Sigortalı Olanlar
Yönünden Primlerin Ödenme Süreleri ve Usulleri
1- Kanunun 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı
olanlar yönünden primlerin ödeme yükümlüleri ve prim ödeme süreleri
5510 sayılı
Kanunun 87. maddesi hükmüne istinaden;
- 4.
maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı olanlar için işverenleri,
-
Hizmet
akdi kapsamında çalışmamakla birlikte, ceza
infaz kurumları ile tutukevleri bünyesinde oluşturulan tesis, atölye ve benzeri
ünitelerde çalıştırılan hükümlü ve tutuklular için Ceza İnfaz Kurumları ile
Tutukevleri İş Yurtları Kurumları,
-
5.
maddenin (b) bendinde belirtilen aday çırak,
çırak ve işletmelerde meslekî eğitim görenler ile meslekî veya teknik
ortaöğretimde okumakta iken staja tâbi tutulan öğrenciler ile tamamlayıcı
eğitim ya da alan eğitimi gören öğrenciler için Milli Eğitim Bakanlığı veya bu
öğrencilerin eğitim gördükleri okullar veya kurumlar, kamu kurum ve kuruluşları
tarafından desteklenen projelerde görevli bursiyerler için projenin yürütüldüğü
kamu kurum ve kuruluşları, özel sektör kuruluşları ve üniversiteler, yüksek
öğrenim sırasında staja tâbi tutulan veya işletmelerde meslekî eğitim gören
öğrenciler için öğrenim gördükleri yüksek öğretim kurumu,
prim ödeme
yükümlüsü olarak sayılmışlardır.
Kanunda belirtilen sigorta primleri,
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendi kapsamında sigortalı sayılanlar yönünden;
a) Ayın
1’i ile 30’u arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalılar için en
geç belgenin ilişkin olduğu ayı izleyen ayın son gününe kadar,
b) Ayın
15’i ile müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan
sigortalılar için en geç belgenin ilişkin olduğu dönemi izleyen takvim ayının
14’ü ne kadar,
işverenlerce
Kuruma ödenir.
Ödeme
süresinin son gününün resmi tatile rastlaması halinde ise, prim tutarları, en
geç son günü izleyen ilk iş günü içinde Kuruma ödenecektir.
Örnek
1: Özel nitelikteki (A) Limited
Şirketi, 2017/Şubat ayında çalıştırmış olduğu sigortalıların primlerini en geç 31.3.2017
tarihine kadar, 2017/Mart ayında çalıştırmış olduğu sigortalıların primlerini
ise 30.4.2017 tarihinin Pazar’a rastlaması nedeniyle 1.5.2017 Pazartesi günü
ödeyecektir.
Örnek
2: Resmi nitelikteki (B) Kamu Kurumu, 15.12.2016-14.1.2017
döneminde çalıştırmış olduğu sigortalıların primlerini en geç 14.2.2017
tarihine kadar, 15.3.2017-14.4.2017 döneminde çalıştırmış olduğu sigortalıların
primlerini ise 14.5.2017 tarihinin Pazara rastlaması nedeniyle 15.5.2017
Pazartesi günü ödeyecektir.
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı sayılanlar yönünden sigorta primleri, Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliğinin 108. maddesinin dördüncü fıkrasında belirtilen süreler dışında
ödenmekle beraber;
a) 18.10.2012 tarihli
ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş
Sözleşmesi Kanununa göre toplu iş sözleşmesi akdedilen işyerlerinde;
1)
Toplu
iş sözleşmesi nedeniyle geriye
yönelik ödenmesine karar verilen ücret farklarına ilişkin sigorta priminin
toplu iş sözleşmesinin imzalandığı tarihi,
2)
Yüksek Hakem Kurulu kararı nedeniyle geriye yönelik
ödenmesine karar verilen ücret farklarına ilişkin sigorta priminin ise
işverenin, toplu iş sözleşmesinin dolayısıyla Yüksek Hakem Kurulu kararının
tarafı olan sendikaya üye olması halinde, Yüksek Hakem Kurulu kararının taraf
sendikaya tebliğ edildiği tarihi, işverenin herhangi bir sendikaya üye
olmamakla birlikte, toplu iş sözleşmesinin dolayısıyla Yüksek Hakem Kurulu
kararının tarafı olması halinde, Yüksek Hakem Kurulu kararının işverene tebliğ
edildiği tarihi,
3)
İşveren ile işyeri sigortalıları
arasında akdedilen ve uygulanan iş sözleşmesinin mahkemelerce anılan Kanuna
aykırı bulunarak toplu iş sözleşmesi hükümlerinin uygulanması nedeniyle geriye
yönelik ödenmesine karar verilen ücret farklarına ilişkin sigorta priminin
mahkeme kararının işverene tebliğ edildiği tarihi,
b)
Kamu
kurum ve kuruluşlarında çalışan ve toplu iş
sözleşmesi dışında kalan sigortalı personel ile toplu iş sözleşmesine tabi
olmakla beraber sendikalara üye olmamaları sebebiyle özel sektöre ait
işyerlerinde sözleşme kapsamında bulunmayan personele yapılan geriye dönük
ücret artışlarına ilişkin sigorta primlerinin, kararların alındığı tarihleri,
c)
Aylık veya ücretleri Maliye Bakanlığının vizesine tabi olması
sebebiyle ödenmesine sonradan karar verilen kamu sektöründe görevli
sigortalılar için vizenin gecikmesine bağlı olarak yasal süresi dışında
verilmek zorunda kalınan ek prim belgelerine ilişkin sigorta primlerinin, vize
işleminin gerçekleştiğine ilişkin yazının ilgili kuruluşa intikal tarihini,
ç)
Bir aydan fazla istirahat alan sigortalılara Kurumca ödenen geçici iş
göremezlik ödeneğinin yanı sıra işverenlerince toplu iş sözleşmesine
dayanılarak istirahatli bulunulan süre için ücret ödenmesi hâlinde, bu
ücretlere ilişkin sigorta primlerinin, istirahat süresinin sona erdiği tarihi,
d) 4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesine istinaden;
1)
İş mahkemelerince veya özel hakem
tarafından verilen kararlar uyarınca göreve iadesine karar verilen sigortalı
için verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk
edecek sigorta primlerinin, sigortalının kesinleşen mahkeme veya özel hakem
kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe başlamak için işverene
başvuruda bulunması ve işverenin usulüne uygun daveti üzerine işe başlaması
halinde, davete ilişkin tebligatın alındığı tarihin veya işverenin sigortalıyı
işe başlatmaması halinde, sigortalının işe başlamak için işverene yaptığı
başvurusuna ilişkin tebligatın alındığı tarihin içinde bulunduğu ayı,
2)
Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğine
haiz bulunan anlaşma belgesi uyarınca sigortalı için verilmesi gereken aylık
prim ve hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk edecek sigorta primlerinin
arabuluculuk anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi
e) İdare
mahkemesi kararlarına göre görevlerine iade edilen sigortalı ile ilgili olarak,
ödenmesine karar verilen ücretlere ilişkin sigorta primlerinin, mahkeme
kararının idareye tebliğ edildiği tarihi takip eden günü,
f ) Kamu kurumlarında çalışan sigortalılar için;
1)
Mahkeme
kararları veya idarece verilen kararlar
gereğince geriye yönelik ücret ve ücret niteliğinde ödeme yapılması halinde,
ödemeye ilişkin sigorta primlerinin mahkeme kararının idareye tebliğ edildiği
tarihi takip eden günü veya idarenin karar tarihini,
2)
Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğinde
bulunan anlaşma belgesi uyarınca sigortalı için verilmesi gereken aylık prim ve
hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk edecek sigorta primlerinin arabuluculuk
anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi,
g) 657 sayılı Kanunun 4. maddesinin (B) bendi kapsamında bulunanlardan
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına girenler gibi
sigortalı olması öngörülenlere enflasyon farkı veya başka ad altında geriye
yönelik olarak yapılan ödemelere ilişkin sigorta primlerinin, ödemenin
yapıldığı tarihi,
ğ)
Toplu iş sözleşmelerine tabi işyeri işverenlerince veya kamu idarelerince ya da
yargı mercilerince verilen kararlar ile arabuluculuk faaliyeti sonunda tanzim
edilen ve ilam niteliğinde bulunan anlaşma belgesine istinaden, hizmet akdinin
mevcut olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenen ücret dışındaki ödemelere
ilişkin sigorta primleri belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme
tarihleri veya arabuluculuk anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı
tarihi,
h) Yabancı ülkelere sefer yapan ulaştırma araçları, aylık prim ve
hizmet belgesinin Kuruma verilme süresi içinde Türkiye’ye dönmemişse bu
araçlarda çalıştırılan sigortalılara ilişkin tahakkuk ettirilecek sigorta
primleri bu maddenin dördüncü fıkrasında belirtilen ödenme süresinin sona
erdiği tarihten itibaren bir ayı geçmemek şartıyla araçların Türkiye’ye dönüş
tarihini,
ı)
4046 sayılı kanunun 21. maddesine istinaden iş kaybı tazminatı ödenen sigortalı
personel ile 4447 sayılı kanunun Ek 5. maddesi kapsamında doğum ve evlat edinme
sonrası yarım çalışma ödeneği ödenenlere ilişkin sigorta priminin ödemenin
yapıldığı tarihi
izleyen ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödenmesi halinde yasal süresi içinde
ödenmiş kabul edilecektir.
Diğer
taraftan, Kurum Yönetim Kurulunun almış
olduğu 3.12.2010 tarihli ve 2010/282 sayılı kararla, Libya’da daimi işçi
çalıştıran işverenlerin, 5510 sayılı Kanun hükümlerine göre her ay için
sigortalılardan kesecekleri sigorta primlerini kendilerine ait prim tutarlarına
da ekleyerek en geç ilgili olduğu ayı takip eden üç ay içinde ödemelerine karar
verilmiştir.
Bu nedenle, Libya’da iş yapan Türk işverenlerin çalıştırdıkları işçilerden
5510 sayılı Kanuna göre her ay kesecekleri sigorta primlerini, kendilerine ait
prim tutarlarını da ekleyerek en geç ilgili olduğu ayı takip eden üç ay içinde
Kuruma ödemeleri gerekmekte, bu süre içinde ödenmeyen primlere 5510 sayılı
Kanunun 89. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen gecikme cezası ve gecikme
zammı uygulanması gerekmektedir.
Buna göre,
Libya’da daimi işçi çalıştıran işverenlerce, örneğin; 2015/Haziran ayı sigorta
priminin en geç 30.9.2015 tarihine kadar ödenmesi gerekmekte olup söz konusu
primlerin vadesinde ödenmemesi halinde, ödenmeyen primlere 5510 sayılı Kanunun
89. maddesinin ikinci fıkrasında öngörülen gecikme cezası ve gecikme zammı
uygulanacaktır.
2- Prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup
suretiyle ödenmesi
5510 sayılı
Kanunun 88. maddesinin on üçüncü fıkrasında;
“
Prim borçları katma değer vergisi iade alacağından mahsubu suretiyle de
ödenebilir. Bu takdirde katma değer vergisi iade hakkı sahibi kendisinin, mal
veya hizmet satın aldığı veya iştirak veya ortaklık ilişkisi içinde bulunduğu
işverenlerin prim borçları için de mahsup talep edebilir. Bu işverenlerin
mahsup talebinde bulundukları ayda muaccel olan prim borçlarının birinci
fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen on beş gün içinde mahsup suretiyle
ödenmesi halinde, yasal süresi içinde ödendiği kabul edilir. Ancak prim
borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesi
talebinde bulunulduğu halde, süresinde mahsup edilemeyen veya eksik mahsup
edilen prim borçları için birinci fıkrada belirtilen ödeme sürelerini izleyen
günden başlanarak gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanır. Kurum, Hazine ve
Maliye Bakanlığının uygun görüşü ile bu uygulamadan faydalanacak işverenleri;
iştigal konusu, işletme türü ve işletme büyüklüğü itibarıyla belirlemeye ve
lehine mahsup talebinde bulunulan işverenlerin prim borcu ödeme süresini otuz
günü aşmamak üzere uzatmaya yetkilidir.”
Düzenlemesi
yer almaktadır.
Öte
yandan 1.9.2012 tarihli İşveren Uygulama Tebliğinde yapılan ve 21.8.2013
tarihinden itibaren uygulamaya geçilen düzenlemeyle;
“Prim
borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin
talep edilmesi durumunda, primin en geç ödenmesi gereken yasal süre; Kanunun 4.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı çalıştıran
işverenlerden; sigortalılara ait ücretleri her ayın 1’i ila sonu arasına
ilişkin olarak ödeyen işverenler yönünden, primin ilişkin olduğu ayı takip eden
ayın sonu (vade) yerine, vadeyi izleyen yirminci, sigortalılara ait ücretlerin
her ayın 15’inden, ertesi ayın 14’üne kadarki döneme ilişkin olarak ödendiği
işverenler yönünden ise, primin ilişkin olduğu dönemi takip eden dönemin sonu
(vade) yerine, vadeyi takip eden yirminci gün olacaktır.”
Hükmü
getirilmiştir.
Bu doğrultuda,
prim borçlarının katma değer vergisi iade alacağından mahsup suretiyle
ödenmesinin talep edilmesi durumunda, primin, en geç ödenmesi gereken yasal
süre; Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı
çalıştıran işverenlerden;
a)
Sigortalılara ait ücretleri her ayın 1’i ila sonu arasına ilişkin
olarak ödeyen işverenler yönünden, primin ilişkin olduğu ayı takip eden ayın
sonu (vade) yerine, 21.8.2013 tarihine kadar vadeyi takip eden 15. gün, 21.8.2013
tarihinden itibaren vadeyi takip eden yirminci gün,
b)
Sigortalılara ait ücretlerin her ayın 15’inden, ertesi ayın 14’üne
kadarki döneme ilişkin olarak ödendiği işverenler yönünden ise primin ilişkin
olduğu dönemi takip eden dönemin sonu (vade) yerine, 21.8.2013 tarihine kadar
vadeyi takip eden 15. gün, 21.8.2013 tarihinden itibaren vadeyi takip eden yirminci
gün,
olacaktır.
Örnek
1: Ücretlerin her ayın 1’i ila sonu
arasında geçen süreye ilişkin ödendiği özel sektöre ait bir işyerinde
çalıştırılan sigortalılara ilişkin bulunan 2017/Nisan ayına ait prim borcunun,
katma değer vergisi (KDV) iadesi alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep
edilmesi halinde, KDV iadesi alacağından mahsup talep edilmemiş olması
durumunda prim borcu en geç ait olduğu 2017/Nisan ayını takip eden 2017/Mayıs
ayı sonuna, diğer bir ifadeyle 31.5.2017 tarihine kadar ödenmesi gerekmekte
iken, prim borcunun KDV iadesi alacağından mahsubu suretiyle ödenmesinin talep
edilmiş olması nedeniyle söz konusu sigorta primine denk gelecek iade
tutarının, ilgili vergi dairesince 20.6.2017 tarihine kadar (bu tarih dahil)
Kuruma aktarılması halinde, bahse konu aya ait primler yasal süresi içinde
ödenmiş kabul edilecektir. Yirminci günün resmi tatile rastlaması ve bu nedenle
prim borçlarının yirminci günü takip eden ilk iş günü içinde mahsup edilmesi
halinde de yine primler yasal süresi içinde ödenmiş kabul edilecektir.
Örnek
2: Kanunun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran resmi nitelikteki (B) Kamu
Kurumu, 15.1.2017-14.2.2017 döneminde çalıştırmış olduğu sigortalıların
primlerini en geç 14.3.2017 tarihine kadar ödemesi gerekmekte iken, prim
borcunun KDV iadesi alacağından mahsubu suretiyle ödenmesinin talep edilmiş
olması halinde, söz konusu sigorta primine denk gelecek iade tutarının ilgili
vergi dairesince 3.4.2017 tarihine kadar (bu tarih dahil) Kuruma aktarılması
halinde, bahse konu döneme ait primler yasal süresi içinde ödenmiş kabul
edilecektir.
Diğer
yandan cari aya ilişkin prim borçlarının yasal ödeme süresinin sona erdiği
tarihi izleyen yirmi günlük süre içinde katma değer vergisi iade alacağından
mahsup suretiyle ödenmesi sırasında, mahsup edilen tutarın prim borcunun
tamamını karşılamaması durumunda, mahsup edilen kısım yasal süresi içinde
ödenmiş sayılacak, buna karşın ödenmemiş kısmı, yirmi günlük süre dikkate
alınmaksızın, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihten ödemenin yapılacağı
tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmak suretiyle ödenecektir.
Cari aya ilişkin prim borçlarının yasal ödeme süresinin sona erdiği
tarihi izleyen yirmi günlük süre geçirildikten sonra katma değer vergisi iade
alacağından mahsup suretiyle ödenmesi halinde ise, söz konusu borçlara, yine
yirmi günlük süre dikkate alınmaksızın, yasal ödeme süresinin sona erdiği
tarihten ödemenin yapılacağı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı
uygulanacaktır.
Örnek
3: Ücretleri her ayın 1’i ila 30’u
arasında ödenen özel sektöre ait bir işyerinde çalıştırılan sigortalılara
ilişkin 2017/Ocak ayına ait prim borcunun, katma değer vergisi (KDV) iadesi
alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi halinde, söz konusu sigorta
primine denk gelecek iade tutarının, ilgili vergi dairesince 20.3.2017 tarihine
kadar Kuruma aktarılmaması halinde, bahse konu aya ait primler yasal süresi
içinde ödenmiş kabul edilmeyeceğinden, yasal ödeme süresinin sona erdiği 28.2.2017
tarihini takip eden günden, ödemenin yapıldığı tarihe kadar gecikme cezası ve
gecikme zammı hesaplanacaktır.
Ayrıca
Mayıs ayına ilişkin prim borçlarının KDV İadesi alacağından mahsup suretiyle
ödenmesinin talep edilmesi halinde ödeme süresi Mali Tatile denk geldiğinden
son ödemenin süresi Temmuz ayının 27 si olacaktır.
Örnek
4: 2017 yılı Mayıs ayına ilişkin aylık
prim ve hizmet belgesinden kaynaklanan prim borcunun KDV İadesi alacağından
mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi halinde prim borcunun son ödeme süresi
20.7.2017 tarihine denk geldiğinden söz konusu prim borcunun ödeme süresi 5604
sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun birinci maddesinin ikinci
fıkrasına göre 7 gün uzayacağından 27.7.2017 tarihine kadar mahsup suretiyle
ödenmesi halinde yasal sürede ödenmiş sayılacaktır.
Öte
yandan mali tatilin sona erdiği tarihi izleyen yedinci günün hafta sonuna veya
resmi tatil gününe denk gelmesi halinde süre ilk iş günü sonuna kadar
uzayacaktır.
Örnek
5: 2019 yılı Mayıs ayına ilişkin aylık
prim ve hizmet belgesinden kaynaklanan prim borcunun KDV İadesi alacağından
mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi halinde prim borcunun son ödeme
süresi 20.7.2019 tarihine denk geldiğinden söz konusu prim borcunun ödeme
süresi 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun birinci
maddesinin ikinci fıkrasına göre 7 gün uzayacak olup 7. günün sonu (27 Temmuz
2019) Cumartesi gününe rastladığından, 29 Temmuz (dahil) tarihine kadar yerine
getirilmesi halinde yasal süresi içinde yerine getirilmiş olduğu kabul
edilecektir.
Diğer
yandan 15 Nisan -14 Mayıs dönemine ait aylık prim ve hizmet belgesinden
kaynaklanan prim borcunun KDV İadesi alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin
talep edilmesi halinde prim borcunun son ödeme süresi Mali Tatile denk
geldiğinden son ödeme süresi Temmuz ayının 27 si olacaktır.
Örnek
6 : 15 Nisan -14 Mayıs 2017 dönemine
ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinden kaynaklanan prim borcunun KDV İadesi
alacağından mahsup suretiyle ödenmesinin talep edilmesi halinde prim borcunun
son ödeme süresi 14.6.2017 tarihine denk geldiğinden mahsup suretiyle de
ödenmesi halinde yirminci günün de mali tatile denk gelmesi nedeniyle söz
konusu prim borcunun ödeme süresi 5604 sayılı Mali Tatil İhdas Edilmesi
Hakkında Kanunun birinci maddesinin ikinci fıkrasına göre 7 gün uzayacağından 27.7.2017
tarihine kadar mahsup suretiyle ödenmesi halinde yasal sürede ödenmiş
sayılacaktır.
Cari aylara ilişkin prim borçlarında olduğu gibi cari aylara ilişkin damga
vergisi borçlarının da KDV iadesinden mahsup suretiyle ödenecek olması halinde,
yasal ödeme süresinin sonuna 20 gün ilave edilecektir.
Dolayısıyla
cari aylara ilişkin prim borçlarını KDV iade alacağından mahsup suretiyle
ödemek amacıyla başvuran işverenlere verilecek borç döküm formlarına damga
vergisi borçları da kaydedilerek gerekli mahsup işlemleri de bu doğrultuda
yapılacaktır.
Öte
yandan sigorta primi borçlarını KDV iade alacağından mahsup suretiyle ödeyen
işverenlerin, sigorta primlerinin yasal ödenmesi gereken sürenin bitiminden
itibaren mahsup için geçecek olan ilave 20 günlük süre içinde ihalelere
katılmak için Kurumumuzdan borcu olmadığına ilişkin yazı talep etmeleri
halinde, KDV iade alacağı mahsubuyla ödenecek olan sigorta primi tutarı henüz Kurum hesaplarına intikal etmemiş olduğundan,
kendilerine borcu olmadığına ilişkin belge verilememektedir.
İşverenlerin
Kurumumuza olan borçlarını KDV alacağından mahsup yoluyla ödemeleri ve cari ay
haricinde borçlarının bulunmaması halinde KDV alacağından yapılacak sigorta
primi ödemelerinin vergi dairelerince en geç ayın 20 sinde hesaplarımıza
aktarıldığı dikkate alınarak, cari aya ilişkin sigorta primleri için yasal
ödeme süresinin bittiği tarihten itibaren takip eden ayın 1"i ila
20"si arasında geçecek süre içinde borcu yoktur yazısı talep eden işverenlerin,
iadeyi yapacak ilgili vergi dairesinden/ saymanlıktan alacakları "mükellef
....nın ...ayına ait ....tutarındaki sigorta primi borcu tutarı KDV alacağından
mahsup suretiyle ....tarihinde Kurumunuz hesaplarına aktarılacaktır"
şeklinde düzenlenmiş ıslak imzalı bir yazı ile ünitelerimize müracaat etmeleri
ve “vade tarihinde KDV mahsubuyla ödenecek olan sigorta priminin Kurum
hesaplarına intikal etmemesi halinde verilmiş olan borcu yoktur yazısının
hükümsüz olacağına dolayısıyla ihale tarihi itibariyle borçlarının olduğunu
kabul edeceklerine” dair taahhütname vermeleri koşulu ile söz konusu süre
zarfında kendilerine borcu olmadığına ilişkin yazı verilebilecektir.
Bu kapsamda işveren tarafından bu genelge eki EK-7'de örneği yer alan ve
ekinde ilgili vergi dairesinin yazısı yer alan taahhütname kullanılacak olup
ilgili işverene yine bu genelge eki Ek-8' de yer alan “KDV mahsubuyla sigorta
primi ödeyenler için verilecek borcu yoktur belgesi” konulu yazı verilecektir.
Diğer
yandan KDV Mahsubu amacıyla gelen paranın işverenin borcundan fazla olması
halinde artan tutar öncelikli olarak 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin
onaltıncı fıkrası hükmüne istinaden Kuruma olan borçlarına mahsup edilecek
Kuruma olan borçlarına mahsubundan sonra artan tutar olması halinde ise Hazine
ve Maliye Bakanlığına bağlı tahsil dairelerine iade yapılacaktır.
3- Primlerin ödenmesi gereken sürenin son gününün tatile rastlaması
Primlerin ödenmesi gereken sürenin son gününün resmî tatile rastlaması
halinde, primlerin ödenmesi gereken süre tatil bitimini takip eden gün
itibariyle sona ereceğinden, bu zamana kadar ödenmiş olan primlerin kanunî
süresi içinde ödendiği kabul edilecektir.
15 Mayıs
-14 Haziran dönemine ait prim borcunun son ödeme tarihi mali tatile denk
geldiğinden söz konusu prim borcunun son ödeme süresi Temmuz ayının 27'si
olacaktır.
Örnek
1: 15 Mayıs -14 Haziran 2017 dönemine
ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinden kaynaklanan prim borcunun ödeme süresi
14.7.2017 tarihine denk geldiğinden ve söz konusu sürenin mali tatile denk
gelmesi nedeniyle prim borcunun ödeme süresi 5604 sayılı Mali Tatil İhdas
Edilmesi Hakkında Kanunun birinci maddesinin ikinci fıkrasına göre 7 gün
uzayacağından 27.7.2017 tarihine kadar ödenmesi halinde yasal sürede ödenmiş
sayılacaktır.
4- Prim borçlarına
halef olma ve diğer hükümler
Sigortalının
çalıştırıldığı işyeri aktif veya pasifi ile birlikte devralınır veya intikal
ederse ya da başka bir işyerine katılır veya birleşirse eski işverenin Kuruma
olan prim ile gecikme cezası, gecikme zammı ve diğer ferilerinden oluşan
borçlarından, aynı zamanda yeni işveren de müştereken ve müteselsilen sorumlu
olacaktır. Bu hükme aykırı sözleşme hükümleri Kuruma karşı geçersiz olacaktır.
Bu hükme
göre, işyerinin devir veya intikali suretiyle el değiştirmesi halinde, yeni
işveren durumundaki kimse de eski işverenin Kurumumuza olan borçlarından
müteselsilen sorumlu olacaktır.
Daha önce
sigortalı çalıştırıldığı için tescil edilen ve borcu olan bir işyerinin
sigortalı çalıştırılmayan dönemde aktif ve pasifiyle devir alınmış veya intikal
etmiş olması halinde eski işverenin kuruma olan borçlarından yeni işveren
sorumlu tutulacaktır.
Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının
tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun 51.,
102. ve 106. maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanacaktır. Kurumun prim ve
diğer alacaklarının tahsilinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü
Hakkında Kanunun uygulamasından doğacak uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Kurumun
alacaklı biriminin bulunduğu yer iş mahkemesi yetkili olacaktır.
Ayrıca
Kuruma fiilen ödenmeyen prim tutarları, gelir vergisi ve kurumlar vergisi
uygulamasında gider yazılamayacaktır.
5- Gecikme cezası ve zammı uygulaması
5510 sayılı
Kanunun 89. maddesinin ikinci fıkrasında;
“Kurumun
prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse, ödenmeyen kısmı
sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir ay için % 3 (% 2)
oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Ayrıca, her ay için bulunan
tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç ödeninceye kadar
her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir önceki aya ait
Yeni Türk Lirası cinsinden iskontolu ihraç edilen Devlet iç borçlanma
senetlerinin aylık ortalama faizi bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı
hesaplanır. Ancak, ödemenin yapıldığı ay için gecikme zammı günlük hesaplanır.
Cumhurbaşkanı, ilk üç ay için uygulanan gecikme cezası oranını iki katına kadar
artırmaya veya bu oranı % 1 oranına kadar indirmeye, yeniden kanunî oranına
getirmeye ve uygulama tarihini belirlemeye yetkilidir. Dava ve icra takibi
açılmış olsa bile, prim ve diğer Kurum alacaklarının ödenmemiş kısmı için
gecikme cezası ve gecikme zammı tahsil edilir.”
Hükmü
yer almaktadır.
Bu doğrultuda
Kurumun prim ve diğer alacakları süresi içinde ve tam olarak ödenmezse,
ödenmeyen kısmı, sürenin bittiği tarihten itibaren ilk üç aylık sürede her bir
ay için % 3 oranında gecikme cezası uygulanarak artırılır. Bu oran, 1.3.2010
tarihli ve 2010/260 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararı Eki Kararın 1. maddesiyle 28.4.2010
tarihini takip eden aybaşından geçerli olmak üzere %2 olarak belirlendiğinden, 1.5.2010
tarihinden sonraki aylar için bu oran %2 olarak uygulanacaktır. Ayrıca her ay
için bulunan bu tutarlara ödeme süresinin bittiği tarihten başlamak üzere borç
ödeninceye kadar, her ay için ayrı ayrı Hazine Müsteşarlığınca açıklanacak bir
önceki aya ait TL cinsinden ıskontolu ihraç edilen Devlet İç Borçlanma
Senetlerinin aylık ortalama faizi, bileşik bazda uygulanarak gecikme zammı
hesaplanacaktır.
Bu itibarla, yasal süresi içinde ve tam olarak ödenmemesi halinde, ödenmeyen
sigorta primi, genel sağlık sigortası primi, işsizlik sigortası primi, idari
para cezası, damga vergisi, özel işlem vergisi, eğitime katkı payı
alacaklarında gecikme cezası ve zammı hesaplanacaktır.
5.1- Gecikme cezası ve zammının prim ve diğer alacaklar yönünden hesaplaması
5510 sayılı
Kanunun 88. maddesinin on altıncı fıkrasında;
“
Kurumun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde, 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usûlü Hakkında Kanunun 51., 102. ve 106.
maddeleri hariç, diğer maddeleri uygulanır. Kurum, 6183 sayılı Kanunun
uygulanmasında Maliye
Bakanlığı ile diğer kamu kurum ve
kuruluşları ve mercilere verilen yetkileri kullanır.”
Hükmü
yer almıştır.
Yine Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin 108. maddesinin dördüncü ve beşinci
fıkralarında kanunda belirtilen prim alacaklarının ödenme süreleri
düzenlenmiştir.
Bu itibarla Kanunda belirtilen prim
alacakları ile diğer alacakların belirtilen
süreler içinde ödenmemesi halinde ödeme vadesinin sona erdiği tarihi takip eden
ilk günden itibaren gecikme cezası ve zammı uygulanacaktır.
Örnek
1 : (A) Limited şirketince 2017/Şubat
ayına ilişkin olarak düzenlenen asıl nitelikteki aylık prim ve hizmet
belgesinden dolayı tahakkuk eden 3.000,00 TL sigorta priminin 10.4.2017
tarihinde ödendiği varsayıldığında, toplam borç aşağıda gösterildiği şekilde
hesaplanacaktır.
2017 Mart DİBS Oranı:0,92
3.000,00 TL x % 2: 60 TL (gecikme
cezası)
3.000,00 TL + 60 TL: 3.060,00 TL
(gecikme cezalı borç)
3.060,00 TL x 0.92 x10 : 9,38 TL(10 günlük
gecikme zammı)
3000
3.060,00 TL + 9,38 TL: 3.069,38 TL (Ödenecek toplam alacak tutarı) olacaktır.
Örnek
2 : Yukarıda belirtilen örnekteki borcun
28.7.2017 tarihinde ödenmesi halinde; D.İ.B.S. oranları;
2017 Mart: 0,92
2017 Nisan: 0,92
2017 Mayıs:
0,92
2017 Haziran: 0,89 olarak gerçekleşmiştir. Toplam alacak tutarı aşağıdaki şekilde
hesaplanacaktır.
2017/Nisan ayı için: 3.000,00
TL x % 2: 60 TL (gecikme cezası)
3.000,00 TL + 60 TL:
3.060,00 TL (gecikme cezalı borç)
3.060,00 TL x % 0.92 ( 2017 Mart ayı
DİBS faizi) :28,15TL
3.060,00 TL +28,15 TL :3.088,15TL
2017/Mayıs
ayı için: 3.088,15 TL x % 2 : 61,76
TL (gecikme cezası)
3.088,15 TL +61,76
TL: 3.149,91 TL (gecikme cezalı borç)
3.149,91 TL X %
0.92 ( 2017 Nisan ayı DİBS faizi): 28,98 TL
3.149,91 TL +
28,98 TL: 3.178,89 TL
2017/ Haziran ayı için: 3.178,89 TL x % 2 : 63,58 TL (gecikme cezası)
3.178,89
TL+ 63,58 TL: 3.242,47 TL (gecikme cezalı borç)
3.242,47
TL x % 0.92 ( 2017 Mayıs ayı DİBS faizi):29,83 TL
3.242,47
TL+ 29,83 TL :3.272,30 TL
2017/ Temmuz ayı için: İlk üç aylık sürede gecikme cezası uygulanmış
olduğundan bu süreden sonra gecikme cezası uygulanmayacak borç ödeninceye kadar
DİBS faiz oranı üzerinden gecikme zammı uygulanacaktır.
.
.
3.272,30 TL x 0,89( 2017 Haziran ayı DİBS faizi) x 28 :
27,18 TL
3000
3.272,30 TL + 27,18 TL: 3.299,48 TL ödenecek toplam tutar olacaktır.
5.2- Gecikme cezası ve zammının idari para cezaları yönünden hesaplanması
Bilindiği
üzere 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinde idarî para cezalarının, Kuruma itiraz
edilmeden veya yargı yoluna başvurulmadan önce tebliğ tarihinden itibaren onbeş
gün içinde peşin ödenmesi halinde, bunun dörtte üçünün tahsil edileceği ve
peşin ödemenin idari para cezasına karşı yargı yoluna başvurma hakkını
etkilemeyeceği açıklanarak, Mahkemeye başvurulmasının idari para cezasının
takip ve tahsilini durdurmayacağı, tebliğ tarihinden itibaren onbeş gün içinde
ödenmeyen idari para cezalarının, 89. madde hükmü gereğince hesaplanacak
gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte tahsil edileceği belirtilmiştir.
Söz
konusu hüküm doğrultusunda idari para cezalarının, tebligatın alındığı günü
izleyen 15 günlük süre içinde ödenmemesi halinde ve 16. günden itibaren gecikme
cezası ve zammı uygulanmaya başlanacaktır.
Örnek:
İlk defa 13.10.2016 tarihinde sigortalı çalıştırmaya başlayan ve bilanço
esasına göre defter tutmakla yükümlü olan (B) Anonim Şirketi firmasının işyeri
bildirgesini 20.10.2016 tarihinde (yasal süresi dışında) Kurumumuza vermiş
olması nedeniyle uygulanan 4,941,00 TL tutarındaki idari para cezası 3.11.2016
tarihinde ilgili firmanın yetkilisine tebliğ edilmiştir. Söz konusu cezanın 2.2.2017
tarihinde ödendiği varsayıldığında söz konusu cezanın yasal ödeme süresi 18.11.2016
tarihinde sona erdiğinden, 19.11.2016 tarihinden 2.2.2007 tarihine kadar olan
süre için gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanacaktır.
Bu durumda, tahsil edilecek toplam borç aşağıdaki şekilde olacaktır.
2016 Ekim DİBS Oranı:% 0,69
2016 Kasım
DİBS Oranı: %0,79
2016 Aralık DİBS Oranı: % 0,79
19.11.2016- 18.12.2016 Dönemi: 4,941,00 TL x %
2: 98,82 TL (Gecikme cezası)
4,941,00 TL + 98,82 TL :5.038,82
TL(gecikme cezalı borç)
5.038,82 TL x :% 0,69: 34,77 TL
+5.038,82 TL:5.073,59 TL
19.12.2016- 18.1.2017 Dönemi: 5.073,59 TL x%
2:101,47 TL (Gecikme cezası)
5.073,59
TL +101,47 TL: 5.175,06 TL (gecikme cezalı borç)
5.175,06
TL x %0,79: 40,88 TL + 5.175,06 TL: 5.215,94 TL
19.1.2017-2.2.2017
Dönemi: 5.215,94 TL x% 2:104,32 TL(Gecikme
cezası)
5.215,94
TL+104,32 TL:5.320,26 TL(gecikme cezalı borç)
5.320,26 TL x%0,79x 15 : 21,02 TL
3000
5.320,26 TL + 21,02 TL: 5.341,28 TL ödenecek toplam tutar olacaktır.
Öte
yandan yasal süresi içinde ödenmiş gibi kabul edilen Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliğinin 108. maddesinde sayılan haller için ödemelerin söz konusu
sürelerin sonuna kadar yapılmaması halinde gecikme cezası ve gecikme zammı
yasal olarak ödenmesi gereken son günü takip eden günden itibaren
başlayacaktır.
Örnek
1: 1:23/1/2018 Tarihinde imzalanan 2017
Ocak ila Aralık aylarına ait ücret farklarına ilişkin toplu iş sözleşmesine ait
aylık prim ve hizmet belgelerinin en geç 23.2.2018 tarihine kadar verilmesi
primlerin ise en geç 28.2.2018 tarihine kadar ödenmesi gerekmekte olup söz
konusu primlerin en geç 28.2.2018 tarihine kadar ödenmemesi halinde gecikme
cezası ve gecikme zammı vadeyi takip eden günden itibaren (1.3.2018)
uygulanacaktır.
Ayrıca
borcun son ödeme süresinin tatile denk gelmesi nedeniyle bu günü takip edip
tatil olmayan ilk gün yasal ödeme süresi olacağından bu sürede borcun
ödenmemesi halinde gecikme cezası ve gecikme zammı vadenin bittiği tarihi takip
eden günden itibaren işlemeye başlayacaktır.
Örnek
2: Ayın 1 i ila 30 u arasındaki
çalışmaları karşılığı ücret alan ve Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran işyerinin 2018 yılı Şubat ayına
ilişkin prim tutarını ödemesi gereken son gün 31.3.2018 dir.
Söz konusu tarih Cumartesi gününe rastlamakta olup primin ödenmesi gereken son
gün 2.4.2018 tarihine uzayacaktır. Söz konusu prim tutarının 2.4.2018 tarihinde
ödenmemesi halinde gecikme cezası ve gecikme zammı resmi tatil olmasına
bakılmaksızın vadenin bittiği tarihi takip eden günden itibaren (1.4.2018
tarihinden itibaren) işlemeye başlayacaktır.
6- Prim iade işlemleri
Bilindiği
üzere 5510 sayılı Kanunun 89. maddesinin üçüncü fıkrasında;
“
Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primler, alındıkları tarihten
on yıl geçmemiş ise, hisseleri oranında işverenlere, sigortalılara, isteğe
bağlı sigortalılara veya genel sağlık sigortalılarına veya hak sahiplerine
kanunî faizi ile birlikte geri verilir. Kanunî faiz, primin Kuruma yatırıldığı
tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar geçen süre
için hesaplanır. Ancak Borçlar Kanununun 65. maddesi hükmü saklıdır.”
Düzenlemesi
yer almaktadır.
Bu doğrultuda
söz konusu primlerin ilgililere iade edilebilmesi için,
Primlerin tahsil edildiği tarihten talep tarihine kadar 10 yıllık sürenin geçmemiş
olması ve İşyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüğüne/ merkezine
yazılı talepte bulunulması gerekecektir.
Bu doğrultuda
herhangi bir talep olmaksızın iade işlemi yapılmayacaktır.
Yanlış
veya yersiz olarak 1.10.2008 veya sonrasında tahsil edilmiş olan primlerin
iadesi sırasında ödenecek kanuni faiz, primin Sosyal Güvenlik Kurumu'na
yatırıldığı tarihi takip eden ay başından, iadenin yapıldığı ayın başına kadar
geçen süre için hesaplanacaktır.
Ayrıca,
ödeme tarihi 1.10.2008 ve sonrası olan primlerin iadesi sırasında, hem sigortalı
hissesi için, hem de işveren hissesi için kanuni faiz ödenecektir.
506 sayılı
Kanunun mülga 84. maddesi gereğince yanlış veya yersiz tahsil edilen primlerin
iadesi sırasında, yalnızca işveren hissesine kanuni faiz ödeneceği
öngörüldüğünden, 30.9.2008 veya öncesinde tahsil edilmiş olan primlerin iadesi
sırasında,
-
Sigortalı hissesine, 1.10.2008 tarihinden iadenin yapıldığı ayın
başına kadar geçen süre için,
-
İşveren hissesine ise, primin
Kurum'a yatırıldığı tarihi takip eden aybaşından, iadenin yapıldığı ayın başına
kadar geçen süre için kanuni faiz ödenecektir.
Hal böyle
olmakla birlikte, 5510 sayılı Kanunun 53. maddesi hükmü gereği sigortalılık
statülerinde meydana gelen çakışma sonucu, çakışan hizmet süreleri iptal
edilmesi gereken 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi
kapsamında ödenen primlerin sigortalı ile işveren arasında kurulan hizmet akdi
karşılığında zorunlu olarak ödenmekte olması nedeniyle işverenlerin Kurumumuza
ödemiş oldukları bu kapsamındaki çakışan hizmet sürelerine ilişkin primler
yanlış veya yersiz tahsil edilen primler kapsamında bulunmamaktadır.
Aynı
şekilde, sigortalı bildirimlerine dair belge türü değişikliği sonucu oluşan
fark tutarlar da yanlış veya yersiz tahsil edilen primler kapsamında
değerlendirilmemesi icap etmektedir.
Buna göre
çakışan hizmet süreleri nedeniyle iptal edilmesi gereken 5510 sayılı Kanunun 4.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki geçersiz sigortalılık
statüsünden Kurumumuza ödenen primler (geçerli sigortalılık statüsüne olan prim
borcuna ilişkin aktarımı yapıldıktan sonra ya da her iki statü içinde prim
ödendiğinin tespit edilmesi durumunda) ile belge türü değişikliği sonucu oluşan
fark tutarlar faiz uygulanmaksızın ilgililere iade edilecektir.
İade
esnasında ilgililerin Kurumumuza borcunun bulunması halinde, borcuna mahsubu,
borcunun bulunmadığının anlaşılması durumunda, 5510 sayılı Kanunun 88.
maddesinin onaltıncı fıkrası gereği ilgililerin varsa Maliye Bakanlığına bağlı
tahsil dairelerine olan muaccel borçlarına mahsup edilmesi, mahsup edilecek
borcunun bulunmaması halinde ise iade edilmesi gerekmektedir.
Bu Genelgenin yayımlandığı tarihten itibaren çakışan hizmet süreleri
nedeniyle iptal edilmesi gereken 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamındaki geçersiz sigortalılık statüsünden ödenen
primler ile belge türü değişikliği sonucu oluşan fark tutarların iade işlemleri
yukarıda belirtilen usul ve esaslar doğrultusunda yapılacaktır.
Öte
yandan yanlış veya yersiz tahsil edilmesi nedeniyle iadesine karar verilen
primlerin, yasal süresi dışında gecikme cezası ve gecikme zammı ile birlikte
tahsil edilmiş olması halinde, gecikme cezası ve gecikme zammının işveren
tarafından ödenmiş olması nedeniyle, yanlış veya yersiz tahsil edilmiş prime
ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammının tamamı, kanuni faizi ile birlikte
işverene iade edilecektir.
Diğer
yandan yanlış ve yersiz alınmış primler dışında idari para cezaları da istem
konusu olabilecektir. Söz konusu hallerde yanlış ve yersiz alınmış idari para
cezaları noktasında da;
İdari
para cezalarının tahsil edildiği tarihten talep tarihine kadar 10 yıllık
sürenin geçmemiş olması ve İşyerinin bağlı bulunduğu sosyal güvenlik il
müdürlüğüne/ merkezine
yazılı talepte bulunulması
gerekecektir.
5510 sayılı
Kanun'da, yanlış veya yersiz tahsil edilmiş idari para cezalarının iadesi
sırasında kanuni faiz ödeneceğine ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamakla
birlikte; yanlış ve yersiz alınmış idari para cezalarının iadesi sırasında
iadeye konu olan bir mahkeme ilamı bulunması ve bu ilamda da kanuni faize
hükmedilmesi halinde yanlış ve yersiz alınmış idari para cezaları da kanuni
faizi ile birlikte iade edilecektir. Yanlış ve yersiz alınmış idari para
cezalarının iadesi sırasında iadeye konu olan bir mahkeme ilamında idari para
cezasına kanuni faiz ödenmesine ilişkin bir hüküm bulunmaması halinde ise idari
para cezaları kanuni faiz olmaksızın iade edilecektir.
BEŞİNCİ
KISIM
AFET
VE DİĞER MÜCBİR SEBEP HALLERİNDE BELGELERİN VE BEYANNAMELERİN VERİLME SÜRESİ VE
PRİMLERİN ERTELENMESİNE İLİŞKİN İŞ VE İŞLEMLER
1-Genel
açıklamalar
31.5.2006 tarih ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunun 91.
maddesinde;
“Yangın,
su baskını, sel, kuraklık, yer kayması, deprem gibi afetlerle ağır hastalık,
ağır kaza, tutukluluk ve sabotaj gibi nedenlerle ticari veya ekonomik kayıplara
uğrayan işverenler, bu Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamındaki sigortalılar ile bu Kanuna göre primlerini kendileri ödeyen
sigortalılar, bu durumu belgelemeleri kaydıyla vakanın veya afetin meydana
geldiği tarihten itibaren üç ay içinde talepte bulunmaları ve prim ödeme aczine
düştüklerinin, yapılacak inceleme sonucu anlaşılması hâlinde, yukarıda
belirtilen vaka veya afet tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut Kuruma
olan borçlar ile vaka veya afetin meydana geldiği tarihi takip eden üçüncü ayın
sonuna kadar tahakkuk edecek Kuruma olan borçları, vaka veya afetin meydana
geldiği tarihten itibaren bir yıla kadar Kurumca ertelenebilir.
Birinci fıkrada belirtilen durumlar ile Bakanlık ile Hazine ve Maliye
Bakanlığınca müştereken belirlenen vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde
Kuruma verilmesi gereken her türlü bilgi ve belge ile yapılması gereken
başvuruların vakanın, afetin veya mücbir sebebin meydana geldiği tarihi takip
eden üç ay içinde Kuruma verilmesi veya yapılması hâlinde, süresinde verilmiş
veya yapılmış sayılır.
Yetkili makamlarca genel hayatı etkilediğine dair karar verilen vaka, afet veya mücbir
sebep hâllerinde, genel hayatın etkilendiği bölge, il, ilçe veya mahalde
doğrudan veya dolaylı olarak zarar gören işverenlerle sigortalı ve hak
sahiplerince bu Kanuna göre Kuruma verilmesi gereken her türlü bilgi ve belge
ile yapılması gereken başvuruların, ödenmesi gereken primlerin ve diğer Kurum
alacaklarının ödeme sürelerini bu Kanundaki sürelere bağlı olmaksızın, genel
hayatın etkilendiği bölge, il, ilçe veya mahaldeki şartları ve gelişmeleri göz
önünde tutarak belirlemeye ve ertelemeye Kurum yetkilidir.
Kuruma olan borçların ertelendiği sürede zamanaşımı işlemez ve ertelenen
kısmına gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmaz.”
hükümlerine
yer verilmiş bulunmaktadır.
Sosyal sigorta primi, genel sağlık sigortası primi, emeklilik keseneği ve kurum karşılığı,
işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, idari para cezası,
damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı, bunlara ilişkin
gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî borçlar gibi borçlar bu kapsamda yer
almaktadır.
Buna göre,
söz konusu madde hükümlerine ilişkin belgelerin verilme süresi ve primlerin
ertelenmesi hususları ile ilgili olarak yapılacak işlemler aşağıda
açıklanmıştır.
BİRİNCİ
BÖLÜM
Yangın,
Su Baskını, Sel, Kuraklık, Yer Kayması, Deprem Gibi Afetlerle Ağır Hastalık,
Ağır Kaza, Tutukluluk ve Sabotaj Gibi Nedenlerle Bakanlık ile Hazine ve Maliye
Bakanlığınca Müştereken Belirlenen Vaka, Afet veya Mücbir Sebep Hâllerinde
Belgelerin Verilme Süresi ve Primlerin Ertelenmesi
5510 sayılı
kanunun 91. maddesinin birinci fıkrasına göre yapılacak iş ve işlemler Sosyal
Güvenlik İl Müdürlüklerinde veya Merkez Müdürlüklerinde yerine getirilecektir.
5510 sayılı
Kanunun 91. maddesinin birinci fıkrasının incelenmesinden de anlaşılacağı
üzere; bu madde hükmüne göre yapılan taleplerin değerlendirilebilmesi için
işverenlerin ;
- Bu durumu belgelemeleri,
- Vakanın
veya afetin meydana geldiği tarihten itibaren üç ay içinde talepte bulunmaları,
- Prim ödeme
aczine düştüklerinin yapılacak inceleme sonucunda anlaşılması,
Aynı
şekilde, 5510 sayılı Kanunun 91. maddesinin ikinci fıkrasının incelenmesinden
anlaşılacağı üzere; bu madde hükmüne göre yapılan taleplerin
değerlendirilebilmesi için;
- Vakanın, afetin veya mücbir sebebin Bakanlık ile Hazine ve Maliye
Bakanlığınca müştereken belirlenmesi,
- Kuruma verilmesi
gereken her türlü bilgi ve belge ile yapılması
gereken başvuruların vakanın, afetin veya mücbir sebebin meydana geldiği tarihi
takip eden üç ay içinde Kuruma verilmesi veya yapılması,
gerekmektedir.
Bu durumda; Kanunun 91. maddesinin
birinci fıkrası kapsamında yapılacak işlemler
aşağıda sırasıyla açıklanmıştır.
1-Borçların durumuna göre yapılacak erteleme işlemleri
1.1- Vaka, afet veya Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen
vaka, afet veya mücbir sebep tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut borçlar
Yangın,
su baskını, sel, kuraklık, yer kayması, deprem gibi afetlerle ağır hastalık,
ağır kaza, tutukluluk ve sabotaj gibi nedenlerle ticari veya ekonomik kayıplara
uğrayan veya Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen
vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde Kanunun 4. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendi kapsamında sigortalı çalıştıran işverenler yönünden, afet
tarihinden önce ödeme süresi dolmuş mevcut Kuruma olan borçları (sigorta
primleri, işsizlik sigortası primi, sosyal güvenlik destek primi, idari para
cezası, damga vergisi, özel işlem vergisi ve eğitime katkı payı, bunlara
ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı gibi ferî borçlar vb.) erteleme
kapsamındadır.
Örnek
1: (A) Limited Şirketi’ne ait işyerinin
20.7.2017 tarihinde afete uğradığı, bunu belgelediği ve yapılan inceleme
sonucunda prim ödeme aczine düştüğünün anlaşıldığı varsayıldığında, 20.7.2017
tarihinde ödeme süresi dolmuş borçlar “mevcut borç” olarak
değerlendirilecektir.
Örnek
2: (B) Limited Şirketi’ne ait işyerinin
21.9.2017 tarihinde afete uğradığı, bunu belgelediği ve yapılan inceleme
sonucunda prim ödeme aczine düştüğünün anlaşıldığı varsayıldığında, 2017/Temmuz
ayı aylık prim ve hizmet belgesinin en son verilmesi gereken tarih 23.8.2017,
primlerinin ödenmesi gereken en son tarih de 31.8.2017 olduğundan afetin
meydana geldiği tarihte ödeme süresi dolmuş borçlarına, 2017/Temmuz ayına
ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinden kaynaklanan borçlar ve öncesi dahil
edilecektir.
Örnek
3: 2 nolu örnekteki afetin Bakanlık ile
Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlendiği varsayıldığında; aynı
şekilde, 2017/Temmuz ayı aylık prim ve hizmet belgesinin en son verilmesi
gereken tarih 23.8.2017, primlerinin ödenmesi gereken en son tarih de 31.8.2017
olduğundan afetin meydana geldiği tarihte ödeme süresi dolmuş borçlarına,
2017/Temmuz ayına ilişkin Aylık Prim ve Hizmet Belgesinden kaynaklanan borçlar
ve öncesi dahil edilecektir.
1.2- Vaka, afet
Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca
müştereken belirlenen vaka, afet veya mücbir sebebin meydana geldiği tarihi
takip eden üçüncü ayın sonuna kadar tahakkuk edecek borçların tespiti
Vaka, afet veya Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen
vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde tarihinden önce ödeme süresi dolmuş
mevcut borçlara ilaveten, “vaka veya afetin meydana geldiği tarihi takip eden
üçüncü ayın sonuna kadar tahakkuk edecek Kuruma olan borçlar” da erteleme
kapsamına dahil edildiğinden; vaka, afet veya Bakanlık ile Hazine ve Maliye
Bakanlığınca müştereken belirlenen vaka, afet veya mücbir sebebin meydana
geldiği tarihte ödenmesi gereken borçlardan başlanarak bu tarih ile birlikte
takip eden üç ayın sonuna kadar tahakkuk edecek borçlar da ertelenecek borçlar
kapsamında değerlendirilecektir.
Örnek
4: İşyerinin 20.7.2017 tarihinde sel
baskınına uğradığı, bunu belgelediği ve yapılan inceleme sonucunda işverenin
prim ödeme aczine düştüğünün tespit edildiği varsayıldığında, vaka veya afetin
meydana geldiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonuna kadar(31.10.2017) tahakkuk
edecek Kuruma olan borçlar kapsama girdiğinden; 2017/Haziran, Temmuz, Ağustos
ve Eylül aylarına ilişkin borçlar erteleme kapsamına dahil edilecektir.
Vaka veya afetin meydana geldiği tarihte tahakkuk etmiş ancak ödeme süresi dolmamış Kurum
alacakları ödeme vadesi dolmuş borçlara değil tahakkuk edecek borçlara dahil
edilecektir.
Örnek
5: 4 numaralı örnekte 20.7.2017
tarihinde meydana gelen afetin Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca
müştereken belirlendiği varsayıldığında; aynı şekilde, vaka veya afetin meydana
geldiği tarihi takip eden üçüncü ayın sonuna kadar(31.10.2017) tahakkuk edecek
Kuruma olan borçlar kapsama girdiğinden; 2017/Haziran, Temmuz, Ağustos ve Eylül
aylarına ilişkin borçlar erteleme kapsamına dahil edilecektir.
Örnek
6: 4 numaralı örnekteki afetin 28.7.2017
tarihinde meydana geldiği varsayıldığında ise, 2017/Haziran, Temmuz, Ağustos ve
Eylül aylarına ilişkin olarak düzenlenen aylık prim ve hizmet belgelerinden
dolayı tahakkuk eden borçlar ertelenen borçlara dahil edilecektir.
1.3- Vaka veya afetin
belgelenmesi
5510 sayılı
Kanunun 91. maddesinin birinci fıkrası kapsamında işverenlerin Kuruma olan
borçlarının ertelenmesine ilişkin taleplerini mahkeme kararı veya ilgili
Bakanlıkların İl/İlçe Müdürlüklerinden veya ilgili Kamu kurum ve
kuruluşlarından alacakları belgeler ile de belgelendirmeleri icap
etmektedir.
Buna göre,
vaka veya afetin mahkeme kararı veya belediyeden, Afet ve Acil Durum Yönetimi
Başkanlığının ilgili il müdürlüğünden, tarım il/ilçe müdürlüğü veya benzeri bir
başka kamu kurumundan belgelendirilmesi gerekmektedir.
Diğer
taraftan, Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen
vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde ayrıca işverenlerin bu durumu
belgelendirmelerine gerek bulunmamaktadır.
1.4- Prim ödeme aczine düşüldüğünün belgelenmesi
5510 sayılı
Kanunun 91. maddesinin birinci fıkrası hükmüne göre ilgililerin prim ödeme
aczine düştüklerinin yapılacak inceleme sonucunda tespit edilmesi
gerekmektedir.
Bu bağlamda,
bu husustaki incelemenin, sosyal güvenlik denetmenlerince yapılması icap
etmekte olup, incelemeyi yapacak Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurunun
işyerinin ve işverenin mali, sosyal durumunu değerlendirerek düzenlenecek
raporlarda ilgililerin “prim ödeme aczine düştüklerini” belirtilecektir.
İşverenlerin
süresinde Kuruma gerekli belge ve bilgilerle başvurmalarına karşın Kurumun
denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından düzenlenen raporlarda prim
ödeme aczine düşmediklerinin belirtilmesi halinde ise belgelerin verilme süresi
ve primlerin ertelenmesi söz konusu olmayacaktır.
Diğer
taraftan, Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen
vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde ayrıca işverenlerin “prim ödeme aczine
düştüklerini” belgelendirmelerine gerek bulunmamaktadır.
1.5- Erteleme döneminde gecikme zammı hesaplanması
Bilindiği
gibi, 5510 sayılı Kanunun 91. maddesinin dördüncü fıkrasında Kuruma olan
borçların ertelendiği sürede zaman aşımının işlemeyeceği ve ertelenen kısmına
gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmayacağına yer verilmiştir.
Bu bağlamda;
afet, vaka veya Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken
belirlenen vaka, afet veya mücbir sebep tarihine kadar gecikme cezası ve
zammıyla hesaplanan ödeme süresi dolmuş mevcut borçlar ile afetin, vakanın veya
Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen vaka, afet
veya mücbir sebebin meydana geldiği tarihten sonra tahakkuk edecek borçlara,
erteleme süresi boyunca gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmayacak ve
erteleme süresince zaman aşımı işletilmeyecektir.
Diğer
taraftan, ertelenen borçların erteleme süresinin sonuna kadar ödenmemesi
durumunda erteleme süresinin bittiği tarihten itibaren gecikme zammı ve cezası
tahakkuk ettirilecek, gecikme zammı işletilmesi durdurulan ödeme süresi dolmuş
mevcut borçlara tekrar gecikme zammı işletilmeye devam edilecektir.
1.6- Vaka, afet veya
Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca
müştereken belirlenen vaka, afet veya mücbir sebep durumunda aylık prim ve
hizmet belgesi/muhtasar prim ve hizmet beyannamesinin verilme süresi
5510 sayılı
Kanunun 91. maddesinin ikinci fıkrasında; birinci fıkrada belirtilen durumlar
ile Bakanlık ile Hazine ve Maliye Bakanlığınca müştereken belirlenen vaka, afet
veya mücbir sebep hâllerinde Kuruma verilmesi gereken her türlü bilgi ve belge
ile yapılması gereken başvuruların vakanın, afetin veya mücbir sebebin meydana
geldiği tarihi takip eden üç ay içinde Kuruma verilmesi veya yapılması hâlinde,
süresinde verilmiş veya yapılmış sayılacağı
öngörülmüştür.
Bu durumda, mücbir sebebin meydana geldiği tarihte verilmesi gereken
aylık prim ve hizmet belgesinden/Muhtasar Prim ve Hizmet Beyannamesinden,
mücbir sebebin meydana geldiği tarihte verilme süresi sona ermemiş aylık prim
ve hizmet belgesi /muhtasar Prim ve Hizmet Beyannamesinin anlaşılması
gerekmektedir.
Mücbir
sebebin meydana geldiği tarihi takip eden üç ayın tespitinde ise, mücbir
sebebin meydana geldiği tarihi takip eden üçüncü aydaki aynı gün dikkate
alınacaktır. Diğer taraftan, sürenin bittiği ayda, başladığı güne karşılık
gelen bir günün olmaması halinde, sürenin bittiği ayın son günü beyannamenin
verilmesi gereken son tarih olacaktır.
Örnek
7: (A) Limited Şirketi’ne ait işyerinin
22.5.2017 tarihinde afete uğradığı, bunu belgelediği ve yapılan inceleme
sonucunda prim ödeme aczine düştüğünün anlaşıldığı varsayıldığında, 2017/Nisan
ayına ait belge/ beyanname ile 2017 yılı Mayıs ve 2017/Haziran aylarına ilişkin
belgelerin/ beyannamelerin 22.8.2017 tarihine kadar Kuruma verilmesi
gerekmektedir. Ancak 2017/Temmuz ayı belge/ beyannamesinin erteleme kapsamında
olmasına rağmen, kanunen bu belgenin/beyannamenin 23.8.2017 tarihinde verilmesi
gerektiğinden, 2017/Temmuz ayının belge/beyannamesinin ertelemesine gerek
yoktur.
Örnek
8: 7 nolu
örnekteki işyerinde 31.3.2017 tarihinde afetin meydana geldiği varsayıldığında,
afetin meydana geldiği ayda verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesi
/Muhtasar Prim ve Hizmet Beyannamesi 2017/Mart ayına ait belge/ beyanname ile
2017/ Nisan ve Mayıs aylarına ilişkin belgelerin/ beyannamelerin afetin meydana
geldiği tarihi takip eden üçüncü ayda aynı gün bulunmaması sebebiyle 30.06.2017
tarihine kadar Kuruma verilmesi gerekmektedir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Yetkili
Makamlarca Genel Hayatı Etkilediğine Dair Karar Verilen Vaka, Afet veya Mücbir
Sebep Hâllerinde Yapılacak İşlemler
5510 sayılı
Kanunun 91. maddesinin üçüncü fıkrasında “Yetkili makamlarca genel hayatı
etkilediğine dair karar verilen vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde, genel
hayatın etkilendiği bölge, il, ilçe veya mahalde doğrudan veya dolaylı olarak
zarar gören işverenlerle sigortalı ve hak sahiplerince bu Kanuna göre Kuruma
verilmesi gereken her türlü bilgi ve belge ile yapılması gereken başvuruların,
ödenmesi gereken primlerin ve diğer Kurum alacaklarının ödeme sürelerini bu
Kanundaki sürelere bağlı olmaksızın, genel hayatın etkilendiği bölge, il, ilçe
veya mahaldeki şartları ve gelişmeleri göz önünde tutarak belirlemeye ve
ertelemeye Kurum yetkilidir.” hükmü yer almaktadır.
Bu hükme
göre; genel hayatı etkileyici nitelikte vaka, afet veya mücbir sebep hâllerinde
bu Kanuna göre Kuruma verilmesi gereken her türlü bilgi ve belge ile yapılması
gereken başvuruların, ödenmesi gereken primlerin ve diğer Kurum alacaklarının
ödeme sürelerini bu Kanundaki sürelere bağlı olmaksızın, belirlemeye ve
ertelemeye Kurum Yönetim Kurulu yetkilidir.
Dolayısıyla,
yetkili makamlarca genel hayatı etkilediğine dair karar verilen vaka, afet veya
mücbir sebep hâlleri dolayısıyla Kuruma verilmesi gereken her türlü bilgi ve
belge ile yapılması gereken başvuruların, ödenmesi gereken primlerin
ertelenmesinde Kurum Yönetim Kurulu yetkili olduğundan, muhtasar ve prim hizmet
beyannamesinin sigortalıların prime esas kazanç
ve hizmet bilgilerine ilişkin kısmının verilmesine ve primlerin ödenmesine
ilişkin Kurum
Yönetim Kurulu kararı ile erteleme
yapılabilecektir.
Aynı
şekilde, yetkili makamlarca genel hayatı etkilediğine dair karar verilen vaka,
afet veya mücbir sebep hâlleri dolayısıyla aylık prim ve hizmet belgesinin
verilmesi ve primlerin ödenmesine de ilişkin Kurum Yönetim Kurulu kararı ile
erteleme yapılabilecektir.
Diğer
taraftan, 15.5.1959 tarihli ve 7269 sayılı Umumi Hayata Müessir Afetler
Dolayısiyla Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanun uyarınca genel
hayatı etkilediğine karar verilen afetler nedeniyle, afet bölgesinde doğrudan
veya dolaylı olarak zarar gören işverenlerle sigortalı ve hak sahiplerinin,
afetin olduğu tarihten afetin olduğu tarihi takip eden ayın sonuna kadar Kanuna
göre vermekle yükümlü oldukları belgelerin ve bu belgelere bağlı olarak
ödemekle yükümlü oldukları primlerin, afetin meydana geldiği tarihi izleyen
ayın sonuna kadar verilmesi ve primlerin de aynı süre içinde ödenmesi halinde;
belgeler süresi içinde verilmiş, primler ise süresi içinde ödenmiş sayılır.
Bu durumda, afetin olduğu tarihten afetin olduğu tarihi takip eden ayın sonuna
kadar verilmesi gereken aylık prim ve hizmet belgesi ile muhtasar ve prim
hizmet beyannamesinin sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerine
ilişkin kısmının afetin meydana geldiği tarihi izleyen ayın sonuna kadar
verilmesi ve primlerin de aynı süre içinde ödenmesi halinde; belgeler süresi
içinde verilmiş, primler ise süresi içinde ödenmiş sayılacaktır.
Örnek
10: Mihalıççık İlçesine bağlı Süleler Köyü’nde 6.9.2018 tarihinde meydana gelen yangın
afetinin sonucu genel hayata etkili sayıldığına ilişkin Başbakanlık Afet ve
Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Makam Oluru dolayısıyla, Mihalıççık İlçesine
bağlı Süleler Köyü’nde 6.9.2018 tarihinde meydana
gelen yangın afeti dolayısıyla bahse konu yerleşim yerinin afet bölgesi
sayılması nedeniyle afet bölgesindeki işverenlerin, 6.9.2018 tarihi ile 31.10.2018
tarihleri arasında Kurumumuza vermeleri gereken 2018/Ağustos ve 2018/Eylül
dönemine ait aylık prim ve hizmet belgesi ile muhtasar ve prim hizmet
beyannamesinin sigortalıların prime esas kazanç ve hizmet bilgilerine ilişkin
kısmını ve bu belgelere/beyannamelere bağlı olarak ödemekle yükümlü oldukları
primleri; 31.10.2018 tarihine kadar vermesi ve muhteviyatı primleri ödemesi
halinde, bahse konu borçlar için gecikme cezası ve gecikme zammı ile afet
nedeniyle verilen belgeler/beyannameler için idari para cezası uygulanmaması
gerekmektedir.
ALTINCI KISIM
PRİMLER
VE İDARİ PARA CEZALARININ TERKİN VE ZAMANAŞIMI
15.7.2018 tarihli Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum Ve Kuruluşlar İle Diğer
Kurum Ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında 4 numaralı Cumhurbaşkanlığı
Kararnamesinin 409. maddesinin birinci fıkrasının (ı) bendinde; “Kurum
yararının bulunması halinde; yılı merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen
miktara kadar olan hak ve alacakların terkinine karar vermek, …” Yönetim Kurulumuzun
görevleri arasında sayılmıştır. Bu doğrultuda, Yönetim Kurulumuzun 9.4.2010
tarihli ve 2010/69 sayılı kararı ile her bir işyeri bazında ayrı ayrı olmak
üzere, 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılan işyerlerine ilişkin olup,
1)Yılı
merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen miktara kadar olan, zamanaşımına
uğramış veya tahsili imkansız hale gelmiş sigorta primi, idari para cezası ile
bunlara ilişkin gecikme cezası, gecikme zammı ve bunların tahsili için yapılan
masraflar toplamından oluşan,
2)Zamanaşımına
uğramamış olmakla birlikte tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla
olduğu anlaşılan sigorta primi, idari para cezası ile bunlara ilişkin gecikme
cezası ve gecikme zammı toplamı 20 TL’ye (20 TL dahil) kadar olan,
Kurum alacaklarının terkini için sosyal güvenlik il müdürlüklerine yetki
verilmesine karar verilmiştir.
Dolayısıyla
Yönetim Kurulumuzca alınan Kararın (1) numaralı maddesinin uygulanması ile
ilgili olarak anılan cetvelde ilgili yıllar için belirlenmiş olan tutar esas
alınacaktır.
7143 sayılı
Kanunun 10. maddesinin dördüncü fıkrasında,“5510 sayılı Kanun kapsamından
çıkarılan işyerlerine ilişkin olup işyerine ait borcun tamamının ödeme süresi 31.12.2015
veya önceki bir tarihe ilişkin olduğu hâlde ödenmemiş sigorta primi, işsizlik sigortası
primi, sosyal güvenlik destek primi ve idari para cezası asılları toplamı 100
Türk lirasını aşmayan alacaklar ile tutarına bakılmaksızın bu alacaklara bağlı
gecikme cezası ve gecikme zammı gibi fer’ilerinin ve aslı ödenmiş olan fer’i
alacaklardan tutarı 200 Türk lirasını aşmayanların tahsilinden
vazgeçilir.”hükmü yer almaktadır.
Buna göre,
gerek Yönetim Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Karara ve 7143 sayılı Kanunun
10. maddesinin dördüncü fıkrasına istinaden yapılacak olan sigorta primi,
işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacaklarının terkin işlemleri,
gerekse takip ve tahsil görevi Kurumumuza verilmiş olan diğer kamu
alacaklarının (işsizlik sigortası primi, eğitime katkı payı, özel işlem vergisi
ve damga vergisi alacaklarının) terkin işlemleri ile ilgili olarak yapılacak
işlemler aşağıda açıklanmıştır.
BİRİNCİ
BÖLÜM
Sigorta
Primi, İşsizlik Sigortası Primi ve İdari Para Cezası Alacaklarının Terkini
Sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacaklarının
terkin edilip edilemeyeceği, 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılmış olan
işyerlerinden kaynaklanan borçların ödeme vadesinin 31.12.2015 tarihinden önce
veya sonra olduğuna bakılarak belirlenecektir.
1-Ödeme vadesine göre yapılacak terkin işlemleri
1.1- Ödeme vadesi 31.12.2015 veya önceki bir tarihte sona ermiş
olan alacaklar yönünden terkin işlemleri
Ödeme
vadesi 31.12.2015 veya önceki bir tarihte sona ermiş olan sigorta primi,
işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacaklarının terkin edilip
edilemeyeceği hususu, 7143 sayılı Kanunun 10. maddesinin dördüncü fıkrasında
veya Yönetim Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Kararda belirtilen şartların
oluşup oluşmadığına bakılarak tespit edilecektir.
Buna göre,
ödeme vadesi 31.12.2015 veya önceki bir tarihte sona ermiş olan alacakların;
a) 7143 sayılı Kanunun 10. maddesinin dördüncü fıkrasına istinaden
terkin edilebilmesi için,
- İşyerinin 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılmış olması,
- İşyerinden
kaynaklanan alacakların tamamının ödeme vadesinin 31.12.2015 veya önceki bir
tarihte sona ermiş olması,
- Ödeme
vadesi 1.1.2016 tarihinden sonraki sürelere tekabül eden borcun bulunmaması,
-Sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacak aslı
toplamının 100 TL’yi (bu tutara bağlı fer’i alacağın miktarına bakılmayacaktır)
ve aslı ödenmiş olan fer’i alacak olması halinde 200 TL’yi aşmaması,
b) Yönetim
Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Kararın 1. maddesine istinaden terkin
edilebilmesi için,
- İşyerinin
5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılmış olması,
-Alacakların zamanaşımına uğramış olması veya tahsilinin imkansız hale
gelmiş olması,
-Sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacak aslı,
bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı ve bunların tahsili için
yapılan masraflar toplamının, terkin işleminin yapılacağı tarih itibariyle,
yılı merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen miktarda veya bu miktarın
altında olması,
c) Yönetim
Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Kararın 2. maddesine istinaden terkin
edilebilmesi için,
- İşyerinin
5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılmış olması,
- Zamanaşımına
uğramamış olmakla birlikte, tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla
olduğu anlaşılan sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacak
aslı ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı toplamının, terkin
tarihi itibariyle 20,00 TL veya bu miktarın altında olması,
gerekmektedir.
Dolayısıyla,
ödeme vadesi 31.12.2015 veya önceki bir tarihte sona ermiş olan sigorta primi,
işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacaklarının terkin edilebilmesi
için yukarıda öngörülen üç durumdan birinin gerçekleşmiş olması icap
etmektedir.
Örnek
1- 5510 sayılı Kanun kapsamından
çıkartılmış olan bir işyerinin, 7.3.2018 tarihi itibariyle, 2012/Ekim ve Kasım
aylarına ilişkin 90,00TL sigorta prim aslı ile 64,47TL gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun ve 9,00 TL işsizlik sigortası
prim aslı ile 6,44
TL gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun
bulunduğu varsayıldığında,
- Söz konusu işyerinin 5510 sayılı Kanun kapsamından
çıkartılmış olması,
- Alacakların ödeme vadesinin 31.12.2015 tarihinden önce sona ermiş
olması, 1.1.2016 tarihinden sonraki sürelere ilişkin borcun bulunmaması,
- Alacak aslı toplamının 100,00 TL’nin altında olması,
nedeniyle söz konusu alacaklar, zamanaşımına uğrayıp uğramadığı
üzerinde durulmaksızın 7143 sayılı Kanunun 10. maddesinin dördüncü fıkrasına
göre terkin edilecektir.
Örnek
2- 5510 sayılı Kanun kapsamından
çıkartılmış olan bir işyerinin, 27.4.2018 tarihi itibariyle, 2005/Haziran ayına
ilişkin 65,00 TL sigorta prim aslı ile 230,94 TL gecikme cezası ve gecikme
zammı borcunun, 6,5 TL işsizlik sigortası prim aslı ile 23,09 TL gecikme cezası
ve gecikme zammı borcunun ve 16.12.2004 tarihi itibariyle tebliğ edilmiş 25,00
TL idari para cezası aslı ile 100,47TL gecikme cezası ve gecikme zammı borcunun
bulunduğu ve bunların tahsili için toplam 15,00 TL masraf yapıldığı
varsayıldığında,
- Söz konusu işyerinin 5510 sayılı Kanun kapsamından
çıkartılmış olması,
- Alacakların tamamının zamanaşımına uğramış olması,
- Alacak aslı ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı
toplamının 2018 yılı için 473,00 TL’nin altında 65,00 +230,94 + 6,5 + 23,09 +
25,00 + 100,47 +15,00 = 466,00TL) olması, nedeniyle söz konusu alacaklar,
Yönetim Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Kararın 1. maddesi uyarınca terkin
edilecektir.
1.2- Ödeme vadesi 31.12.2015 tarihinden sonra sona ermiş
alacaklar yönünden terkin işlemleri
Ödeme
vadesi 31.12.2015 tarihinden sonra sona ermiş olan sigorta primi, işsizlik
sigortası primi ve idari para cezası alacaklarının terkin edilip edilemeyeceği
hususu, Yönetim Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Kararda belirtilen şartların
oluşup oluşmadığına bakılarak tespit edilecektir.
Buna göre,
ödeme vadesi 31.12.2015 tarihinden sonra sona ermiş olan alacakların;
a) Yönetim Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Kararın 1. maddesi
uyarınca terkin edilebilmesi için;
- İşyerinin 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılmış olması,
- Alacakların zamanaşımına uğramış olması veya tahsilinin imkansız hale
gelmiş olması,
- Sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacak aslı ve
bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı ile bunların tahsili için
yapılan masraflar toplamının, terkinin yapılacağı tarih itibariyle, yılı
merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen miktarda veya bu miktarın altında
olması,
b) Yönetim
Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Kararın 2. maddesi uyarınca terkin edilebilmesi
için;
- İşyerinin
5510 sayılı Kanun kapsamından çıkartılmış olması,
- Zamanaşımına
uğramamış olmakla birlikte, tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla
olduğu anlaşılan sigorta primi, işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacak
aslı ile bunlara ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı toplamının terkin
tarihi itibariyle 20,00 TL veya bu miktarın altında olması,
gerekmektedir.
Dolayısıyla,
ödeme vadesi 31.12.2015 tarihinden sonra sona ermiş olan alacakların terkin
edilebilmesi için, yukarıda öngörülen iki durumdan birinin gerçekleşmiş olması
gerekmektedir.
1.3- Ödeme vadesi hem 31.12.2015 tarihinden önce hem de 31.12.2015
tarihinden sonra sona ermiş alacaklar yönünden terkin işlemleri
Aynı
işyerinde ödeme vadesi hem 31.12.2015 tarihinden önce, hem de 31.12.2015
tarihinden sonra sona eren sigorta primi, işsizlik sigortası primi veya idari
para cezası alacaklarının bulunması halinde, bu alacakların terkin edilip
edilemeyeceği Yönetim Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Kararda belirtilen
şartların oluşup oluşmadığına bakılarak 1.2 nolu bölümde belirtildiği şekilde
yapılacaktır.
1.4- Terkin yetkisi
Yönetim
Kurulumuzun 9.4.2010 tarihli ve 2010/69 kararı ile Kurum alacaklarının terkin
yetkisi sosyal güvenlik il müdürlüklerine verilmiştir.
Bu bağlamda,
Yönetim Kurulumuzun kararına istinaden, sosyal güvenlik il müdürlüklerince
terkin işlemlerine onay verilebilmesi için öncelikle, terkin edilecek Kurum
alacakları sosyal güvenlik merkezlerince sosyal güvenlik il müdürlüklerine
bildirilecek, sosyal güvenlik il müdürlüklerince uygun görülmesi halinde terkin
işlemlerinin yapılması hususu sosyal güvenlik merkezlerine bildirilecektir.
Diğer
taraftan, 7143 sayılı Kanunun 10. maddesinin dördüncü fıkrasına istinaden
yapılacak terkin işlemleri yönünden, sosyal güvenlik il müdürlüklerince sosyal
güvenlik merkezlerine herhangi bir yetki devrine gerek olmaksızın, söz konusu
terkin işlemlerinin sosyal güvenlik merkezlerince yapılması mümkün
bulunmaktadır.
1.5- Terkin edilen
alacakların Sayıştay Başkanlığına
bildirilmesi
Gerek Yönetim
Kurulumuzca alınan 2010/69 sayılı Karar uyarınca, gerekse 7143 sayılı Kanunun
10. maddesinin dördüncü fıkrasına uyarınca terkin edilen sigorta primi,
işsizlik sigortası primi ve idari para cezası alacaklarının Sayıştay
Başkanlığına bildirilmesi gerekmektedir.
Dolayısıyla,
sosyal güvenlik merkezlerince terkin edilen Kurumumuz alacakları, ilgili sosyal
güvenlik il müdürlüğüne, ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğünce de her yılın
Aralık ayında Sayıştay Başkanlığına ek 9’da yer alan yazı ile bildirilecektir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Eğitime
Katkı Payı, Özel İşlem Vergisi ve Damga Vergisi Alacaklarının Terkini
1-Eğitime
katkı payı, özel işlem vergisi, damga vergisi ve bunlara ilişkin gecikme zammı
borçlarının terkinine ilişkin işlemler 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil
Usulü Hakkında Kanun hükümleri doğrultusunda yürütülecektir.
Bu bağlamda,
zamanaşımına uğramış veya zamanaşımına uğramamış olmakla birlikte tahsili
imkansız veya alacağın tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla olduğu anlaşılan eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga
vergisi borçları aşağıda belirtilen
usul ve esaslar çerçevesinde terkin edilebilecektir.
1.1-5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılmış işyeri dosyalarında mevcut
eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi alacaklarının
zamanaşımı nedeniyle terkini
6183 sayılı
Kanunun 102. maddesinde, amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını
takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl içinde tahsil edilememesi
halinde zamanaşımına uğrayacağı hüküm altına alınmıştır.
Bu nedenle, eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi
borçları, yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip eden takvim yılı
başından itibaren beş yıllık süre içinde tahsil edilemediği takdirde
zamanaşımına uğramış olacaktır.
Örnek
1: (A) Limited Şirketinin 16.3.2002
tarihinde Kurumumuza vermiş olduğu prim belgelerinden dolayı tahakkuk etmiş
eğitime katkı payı ve özel işlem vergisi borçlarının ödeme vadesi 31.3.2002
tarihinde sona erdiğinden, söz konusu alacaklar 31.12.2007 tarihinde
zamanaşımına uğramış olacaktır.
15.7.2018 tarihli ve 30479 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 4 numaralı Bakanlıklara
Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum Ve Kuruluşlar İle Diğer Kurum Ve Kuruluşların
Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 137. maddesinin birinci
fıkrasının l) bendine göre terkini gereken vergiler ile tahsili zamanaşımına
uğrayan Hazine alacaklarının kanunlar gereğince terkin edilmesiyle ilgili
işlemlerin yerine getirilmesini sağlamak Gelir İdaresi Başkanlığının görevleri
arasında sayılmıştır.
Bu itibarla, Kanun kapsamından çıkarılmış işyeri dosyalarında mevcut eğitime katkı
payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi alacaklarının zamanaşımı nedeniyle
terkin edilmesi halinde, bu nitelikteki alacaklardan 2.000.000 TL'ye
kadar (bu tutar dahil) olanların Kurum Başkanlık Makamından veya Kurum
Başkanlık Makamınca yetki devri yapılan makamdan terkin izni alınmak üzere,
genelge eki Ek-10’da yer alan yazı 1 asıl 2 suret olarak tanzim edilerek sosyal
güvenlik merkezince ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğüne bildirilmesi, sosyal
güvenlik il müdürlüğünce de aylık periyotlarda Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü
İşverenler Daire Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir.
Kurum Başkanlık
Makamınca veya Kurum Başkanlık Makamınca yetki devri yapılan makamca terkin
izni verilen zamanaşımına uğramış eğitime katkı payı, özel işlem vergisi, damga
vergisi ve bunlara ilişkin gecikme zammı borçları, terkin işlemi yapılmak üzere
sosyal güvenlik il müdürlüklerine, sosyal güvenlik il müdürlüklerince de sosyal
güvenlik merkezlerine bildirilecektir.
2.000.000 TL'nin üzerinde olan eğitime
katkı payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi borçlarının terkin edilebilmesi
için, söz konusu alacaklara ilişkin Ek-10’da yer alan yazının 1 asıl 2 suret
olarak tanzim edilerek, Gelir İdaresi Başkanlığından terkin izni alınmak üzere,
sosyal güvenlik merkezince ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğüne bildirilmesi,
sosyal güvenlik il müdürlüğünce de aylık periyotlarda Sigorta Primleri Genel
Müdürlüğü İşverenler Daire Başkanlığına gönderilmesi gerekmektedir. Gelir
İdaresi Başkanlığınca terkin izni verilen zamanaşımına uğramış eğitime katkı
payı, özel işlem vergisi, damga vergisi ve bunlara ilişkin gecikme zammı
borçları, Kurumumuza bildirilmesini müteakip terkin işlemi yapılmak üzere
sosyal güvenlik il müdürlüklerine, sosyal güvenlik il müdürlüklerince de sosyal
güvenlik merkezlerine bildirilecektir.
Tahsil zamanaşımına uğraması nedeniyle kayıtlardan silinmesine izin
verilen damga vergisi,
eğitime katkı payı ve özel işlem
vergisi alacak tutarlarına ilişkin terkin cetvellerinin vergi dairelerince
denetim talep edildiğinde sunulmak üzere muhafaza
edilmesi gerektiğinden, söz konusu cetveller genelge eki Ek-11 form esas
alınarak şekilde düzenlenecek, ancak alacak tutarının 2.000.000 TL'nin altında veya üstünde olup
olmadığı göz önünde bulundurulmaksızın Sayıştay Başkanlığına bildirilmeyecektir.
1.2-Zamanaşımına girmiş olması nedeniyle terkin edilmesi uygun görülen
eğitime katkı payı, özel işlem vergisi, damga vergisi alacaklarına ilişkin
“Bütçe Gelirleri Tahakkuk Artıklarından Zamanaşımına Uğramış Olanlara İlişkin
Ayrıntı Cetvel”inin düzenlenmesi
Zamanaşımına
girmiş olması nedeniyle terkin edilmesi uygun görülen eğitime katkı payı, özel
işlem vergisi, damga vergisi alacaklarına ilişkin bu genelge eki 10 numaralı
“Bütçe Gelirleri Tahakkuk Artıklarından Zamanaşımına Uğramış Olanlara İlişkin
Ayrıntı Cetvel”i aşağıdaki açıklamalar doğrultusunda düzenlenecektir.
1.2.1- Her bir borç türü (eğitime katkı payı, özel işlem vergisi, damga
vergisi) için tek cetvel düzenlenecektir.
Cetvelin “Bütçe Gelirinin Ayrıntısı” bölümünde yer alan sütunların
her birine borç türleri sırayla ve her bir borç türü yalnızca bir sütunda yer
alacak şekilde yazılacaktır.
BÜTÇE GELİRİNİN AYRINTISI |
|||||
Eğitime Katkı Payı |
Özel İşlem Vergisi |
Damga Vergisi |
|||
TL |
Kr |
TL |
Kr |
TL |
Kr |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
1.2.2-- Eğitime katkı payı, özel işlem vergisi, damga vergisi borç
türlerine ilişkin gecikme cezası ve gecikme zammı “Bütçe Gelirinin Ayrıntısı”
bölümüne yazılmayacaktır.
Borç
aslı terkin edildiğinde borç aslına bağlı gecikme cezası ve gecikme zammı
kendiliğinden kalkacağı için terkin edilen borca ait gecikme cezası ve gecikme
zammının cetvelde gösterilmesine gerek bulunmamaktadır. Ancak aslı ödenmiş
borçlara ait gecikme zamlarının cetvelde gösterilmesi gerekmektedir.
1.2.3-
Zamanaşımına girmiş
olan alacaklar cetvelde dönem bazında değil yıl bazında toplu olarak
gösterilecektir. Bir takvim yılı içerisinde tahakkuk eden tüm alacaklar için
hangi ayda tahakkuk ederse etsin zamanaşımı, vadesinin rastladığı yılı takip
eden ertesi yılın takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar ve 5 yıl içinde
tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Bu nedenle zamanaşımına uğrayan
alacaklardan aynı yıla ait aynı türden olanlar tek kalemde yazılabilmektedir.
Ancak zamanaşımını kesen hallere dikkat etmek gerekmektedir. Bir takvim yılı
içinde tahakkuk eden aynı türden amme alacağı için zamanaşımını kesen durumun
tarihi farklı ise zamanaşımı aynı tarihte başlamayacağı için bu alacakların
toplamının aynı sütunda yazılması mümkün bulunmamaktadır.
1.2.4-
6183 sayılı Kanunun 102.
maddesinde “Amme alacağı vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim
yılı başından itibaren 5 yıl içinde
tahsil edilmezse
zamanaşımına uğrar…”, 103. maddesinde de “….. Kesilmenin
rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı
başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlar…” hükümleri yer almaktadır.
Buna göre
amme alacağının vadesini takip eden takvim yılı başında zamanaşımı işlemeye
başlar. Zamanaşımının işlemeye başladığı bu tarih “Zamanaşımını Tayine Esas
Olan Tarih” sütununda ilgili satıra yazılmalıdır. Ancak zamanaşımı kesilirse
kesildiği tarih “Zamanaşımı kesilmiş ise son defa kesildiği tarih” sütununa
yazılacaktır. Bu tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı
yeniden işlemeye başlayacağından bu tarih de “Zamanaşımını Tayine Esas Olan
Tarih” sütununa yazılacaktır.
1.2.5- Cetvelin “Açıklama”
bölümüne amme alacağına ilişkin yapılan takiplere ait evrakların numaraları
yazılacaktır.
1.2.6- Cetvelin “Muhasebe
biriminin adı-kodu” bölümünün terkin cetvelini düzenleyen birim tarafından
doldurulacak, “Yılı” bölümüne cetvelin düzenlendiği yıl yazılacaktır.
1.2.7- Cetvelin her bir sayfasının “Muhasebe Yetk. Yard. veya Şef” ile “Muhasebe Yetkilisi”
bölümleri imzalanacak ve mühürlenecektir.
1.3- 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılmış işyeri dosyalarında mevcut
eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi alacaklarının
zamanaşımına uğramamış olmasına rağmen, tahsil imkansızlığı veya alacağın
tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla olması nedeniyle terkini
6183 sayılı
Kanunun “Tahsil imkansızlığı sebebiyle terkin” başlıklı 106. maddesinde,
”Yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya tahsili için yapılacak
giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı
Kanun kapsamına giren amme alacaklarında 10 Türk Lirasına (10 Türk Lirası
dahil), diğer amme alacaklarında 20 Türk Lirasına (20 Türk Lirası dahil) kadar
amme alacakları, amme idarelerinde terkin yetkisini haiz olanlar tarafından
tahsil zamanaşımı süresi beklenilmeksizin terkin olunabilir. Bakanlar Kurulu,
bu tutarları topluca veya ayrı ayrı on katına kadar artırmaya yetkilidir.
Maliye ve Gümrük Bakanı, yukarıdaki fıkra hükmüne göre terkin edilecek amme
alacağının miktarını belirlemeye yetkilidir.
Terkin selahiyetini haiz olanlar bu
selahiyetlerin tamamını veya bir kısmını mahalli
makamlara bırakabilirler.”
hükmü
yer almaktadır.
13 Ocak 2018 tarihli ve 30300 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Muhasebat Genel Müdürlüğü
Genel Tebliği (Sıra No: 57) (Parasal Sınırlar Ve Oranlar)’nde, 6183 sayılı
Kanunun 106. maddesi gereğince, yapılacak takip sonunda tahsili imkansız veya
tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla bulunduğu anlaşılan 213
sayılı Kanun kapsamına giren amme alacaklarından tahsil imkansızlığı nedeniyle
muhasebe kayıtlarından çıkarılacak tutar Tebliğ eki Tablo IV’te 10 TL olarak
belirlenmiş olup, tutarda değişiklik yapılmamıştır.
6183 sayılı
Kanunda yer alan bu hükme istinaden, 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılmış
işyeri dosyalarında mevcut eğitime katkı payı, özel işlem vergisi ve damga
vergisi borçları ile bunlara ilişkin gecikme zammı toplamının her bir alacak
türü ve dönemi itibariyle 10,00 TL veya altında olması ve yapılacak takip
sonunda söz konusu alacakların tahsilinin imkansız veya tahsili için yapılacak
giderlerin alacaktan fazla olduğunun anlaşılması halinde, söz konusu alacaklar
ilgili ünitece terkin edilecektir.
Örnek 1: (D) Anonim
Şirketinin Kurumumuza vermiş olduğu prim belgelerinden dolayı tahakkuk etmiş
damga vergisi borçlarının 15.5.2018 tarihi itibariyle,
Dönemi Borç
aslı Gecikme zammı Toplam
2014/2 5,50 3,28 8,78
TL
2014/10 6,00 3,03 9,03
TL
şeklinde
olduğu varsayıldığında, her bir alacak türü ve dönem itibariyle borç aslı ve
gecikme zammı toplamının 10,00 TL’nin altında olduğu göz önüne alınarak, bahse
konu işyerinin 5510 sayılı Kanun kapsamından çıkarılmış olması ve söz konusu
alacakların tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla olması nedeniyle,
söz konusu alacaklar ilgili ünitece terkin edilebilecektir.
Tahsil imkansızlığı veya alacağın tahsili için yapılacak giderlerin
alacaktan fazla olması nedeniyle ilgili Ünitece terkin edilen eğitime katkı
payı, özel işlem vergisi ve damga vergisi alacaklarının Gelir İdaresi
Başkanlığına bildirilmesine gerek bulunmadığından, bahse konu alacakların
terkinine ilişkin bilgilerin Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü İşverenler Daire
Başkanlığına bildirilmesine de gerek bulunmamaktadır. Ancak, terkin edilen
alacaklara ilişkin bilgilerin Sayıştay Başkanlığına bildirilmesi gerektiğinden,
terkin edilen alacakları gösterir bilgiler ilgili sosyal güvenlik il
müdürlüğünce her yılın Aralık ayında Ek-11’de yer alan yazı ile Sayıştay Başkanlığına
bildirilecektir.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Sigorta
Primi Ve İşsizlik Sigortası Primlerinde Zamanaşımı
Zamanaşımı
süresi, işverenlerce kendiliğinden düzenlenen ve yasal süresi içinde Kuruma
verilen veya yasal süresi dışında verilmekle birlikte incelemeye sevk
edilmeksizin işleme konulan aylık sigorta primleri bildirgelerinden/aylık prim
ve hizmet belgelerinden/muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinden dolayı
tahakkuk eden primler için ayrı, mahkeme kararlarına, denetim ve kontrolle
görevli memurlarca yapılan tespitlere ya da kamu kurum ve kuruluşlarından
alınan yazılara istinaden düzenlenen aylık sigorta primleri
bildirgelerinden/aylık prim ve hizmet belgelerinden/muhtasar ve prim hizmet
beyannamelerinden dolayı tahakkuk eden primler için ayrı hesaplanacaktır.
Diğer
taraftan, 25.8.1999 tarihli ve 4447 sayılı İşsizlik Sigortası Kanununun
“İşsizlik sigortası primleri ile sosyal güvenlik primlerine ilişkin hükümler”
başlıklı 49. maddesindeki, “İşsizlik sigortası primleri ile ilgili olarak; 5510
sayılı Kanunun 80, 82, 86, 88, 89, 90, 91, 93 ve 100. madde hükümleri
uygulanır.” hükmüne istinaden, işsizlik sigortası primleri hakkında da sigorta
primlerinin tabi olduğu zamanaşımı hükümleri dikkate alınacaktır.
1- İşverenlerce kendiliğinden düzenlenen ve yasal süresi içinde
Kuruma verilen veya yasal süresi dışında verilmekle birlikte incelemeye sevk
edilmeksizin işleme alınan prim belgelerinden/beyannamelerinden dolayı tahakkuk
eden sigorta primi ve işsizlik sigortası primlerinin tahsilinde dikkate
alınacak zamanaşımı süresi
a) Ödeme
vadesi 30.9.2008 veya öncesinde sona eren prim alacakları yönünden işverenlerce
kendiliğinden düzenlenen ve yasal süresi içinde Kuruma verilen veya yasal
süresi dışında verilmekle birlikte incelemeye sevk edilmeksizin işleme alınan
aylık sigorta primleri bildirgelerinden/aylık prim ve hizmet belgelerinden
dolayı tahakkuk eden ve ödeme vadesi 7.12.1993 ve öncesinde sona
eren primler yönünden dikkate alınacak zamanaşımı süresi, söz konusu dönemde
506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda sigorta primlerinin zamanaşımı ile
ilgili özel bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle genel hükümlere tabi
bulunmaktadır. Dolayısıyla, ödeme vadesi 7.12.1993 ve öncesinde sona eren
alacakların zamanaşımı süresi mülga 818 sayılı Borçlar Kanunundaki hükümlere
göre hesaplanacaktır.
506 sayılı
Kanunun mülga 80. maddesinin 3917 sayılı Kanunla 8.12.1993 tarihi itibariyle
değiştirilmesi ile birlikte, Kurumumuzun süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer
alacakları yönünden 8.12.1993 tarihinden itibaren 6183 sayılı Amme Alacaklarının
Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerinin uygulamasına geçilmiş ve ödeme vadesi 8.12.1993
ve sonrasında sona eren Kurum alacakları, 6183 sayılı Kanunun 102. maddesinde
öngörülen zamanaşımı hükümlerine tabi tutulmuştur.
Ancak, 506 sayılı Kanunun mülga 80. maddesinde 6.7.2004 tarihinde
yürürlüğe giren 5198 sayılı Kanunla yapılan değişiklik ile 6183 sayılı Kanunun
102. maddesi hükmünün uygulanması hariç tutulmuş ve bu nedenle Kurum
alacaklarının zamanaşımı süresinin hesaplanmasında 6183 sayılı Kanun hükümlerinin
dikkate alınmasına ilişkin uygulamaya ödeme vadesi 5.7.2004 tarihi itibariyle
sona eren alacaklarla birlikte son verilmiştir.
Dolayısıyla,
5198 sayılı Kanun ile 506 sayılı Kanunun mülga 80. maddesinde yapılan düzenleme
ile birlikte ödeme vadesi 6.7.2004 ila 30.9.2008 tarihleri arasında sona eren
alacakların zamanaşımı süresi yönünden, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununda
herhangi bir düzenlemenin bulunmaması nedeniyle yine genel hükümlerde yer alan,
başka bir ifade ile Borçlar Kanunundaki zamanaşımı süreleri uygulanır hale
gelmiştir.
Mülga
818 sayılı Borçlar Kanununda zamanaşımı ile ilgili olarak, 128. maddesinde,
“Müruru zaman alacağın muaccel olduğu zamandan başlar, alacağın muacceliyeti
bir ihbar vukuuna tabi ise müruru zaman bu haberin verilebileceği günden
itibaren cereyan eder.”
130. maddesinde,“Müddetlerin hesabında müruru zamanın başladığı gün nazarı
itibare alınmaz ve müruru zaman ancak müddetin son günü kullanılmaksızın
geçtiği surette vaki olmuş olur.”
6183 sayılı
Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasında ise, “Amme alacağı, vadesinin
rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde
tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki
zamanaşımı hükümleri mahfuzdur.” hükümleri yer almaktadır.
Buna göre,
ödeme vadesi 30.9.2008 veya öncesinde sona eren sigorta primi ve işsizlik
sigortası primlerinin zamanaşımı süresi, ödeme vadesi;
-
7.12.1993
ve öncesinde sona eren alacaklar için,
Borçlar Kanunu hükümlerine istinaden, ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip
eden günden itibaren on yıl,
-
8.12.1993
ila 5.7.2004 tarihleri arasında sona eren
alacaklar için, 6183 sayılı Kanun hükümlerine istinaden, alacağın ödeme
süresinin sona erdiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl,
-
6.7.2004
ila 30.9.2008 tarihleri arasında sona eren
alacaklar için, Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine istinaden, ödeme
süresinin sona erdiği tarihi takip eden günden itibaren on yıl, olarak dikkate
alınacaktır.
Örnek
1- Özel nitelikteki işyeri işverenlerince
2002/Ağustos ayına ilişkin yasal süresi içinde düzenlenen aylık sigorta
primleri bildirgelerinden dolayı tahakkuk eden primlerin ödeme süresi 30.9.2002
tarihinde sona ermektedir. Ödeme süresi 30.9.2002 tarihi itibariyle sona eren
alacaklar, 6183 sayılı Kanuna göre ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip
eden takvim yılı başından itibaren beş yıllık zamanaşımı süresine tabi
olduğundan, beş yıllık zamanaşımı süresi 1.1.2003 tarihinde başlayıp,
zamanaşımını kesen veya durduran hallerin bulunmaması halinde 31.12.2007
tarihinde sona ermiş olacaktır.
Örnek
2- Özel nitelikteki işyeri
işverenlerince 2005/Haziran ayına ilişkin yasal süresi içinde düzenlenen aylık
prim ve hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk eden primlerin ödeme süresi 31.7.2005
tarihinde sona ermektedir. Ödeme vadesi 31.7.2005 tarihi itibariyle sona eren
alacak, Borçlar Kanununa göre ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip eden
günden itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğundan, on yıllık
zamanaşımı süresi, 1.8.2005 tarihinde başlayıp zamanaşımını kesen veya durduran
hallerin bulunmaması halinde 31.7.2015 tarihinde sona erecektir.
b) Ödeme
vadesi 1.10.2008 veya sonrasında sona eren prim alacakları yönünden 5510 sayılı
Kanunun 93. maddesinin,
İkinci
fıkrasında; “Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi
takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımına tâbidir. … Bu
alacaklar için 89. madde gereğince hesaplanacak gecikme cezası ve gecikme
zammı, 88. maddede belirtilen ödeme süresinin son gününü takip eden günden
itibaren uygulanır.” Dördüncü fıkrasında; “Zamanaşımından sonra yapılan
ödemeler kabul edilir. Ancak, 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine tâbi
sigortalıların zamanaşımı nedeniyle prim ödenmeyen süreleri, sigortalılık
süresinden sayılmaz ve bu süreye ilişkin sigortalılık hak ve yükümlülükleri
düşer.”
hükümleri
yer almaktadır.
Buna göre,
işverenlerce kendiliğinden düzenlenen ve yasal süresi içinde Kuruma verilen
veya yasal süresi dışında verilmekle birlikte incelemeye sevk edilmeksizin
işleme alınan aylık prim ve hizmet belgelerinden/muhtasar ve prim hizmet
beyannamelerinden dolayı tahakkuk eden ve ödeme vadesi 1.10.2008 veya sonraki
bir tarihte sona eren sigorta primi ve işsizlik sigortası primi alacakları,
yasal ödeme süresinin sona erdiği tarihi takip eden takvim yılı başından
itibaren on yıllık zamanaşımı süresine tabi tutulacaktır.
Örnek
3- Özel sektör işverenlerince
2017/Mayıs ayına ilişkin olarak düzenlenen ve yasal süresi içinde Kuruma
kendiliğinden verilmiş olan aylık prim ve hizmet belgesinden dolayı tahakkuk
eden sigorta primi ve işsizlik sigortası prim borçlarının ödeme vadesi 30.6.2017
tarihinde sona ermektedir. Dolayısıyla, 2017/Mayıs ayına ilişkin olarak
işverenlerce yasal süresi içinde kendiliğinden düzenlenerek Kuruma verilmiş
olan aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk eden prim alacağı,
ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on
yıllık zamanaşımına tâbi olduğundan, söz konusu alacağın tahsilinde dikkate
alınacak zamanaşımı süresi, 1.1.2018 tarihinde başlayıp, (zamanaşımını kesen ve
durduran haller hariç) 31.12.2027 tarihinde sona erecektir.
Örnek
4- Resmi sektör işverenlerince 15.11.2016-14.12.2016
dönemine (2016/Kasım ayına) ilişkin olarak düzenlenen ve yasal süresi içinde
Kuruma kendiliğinden verilmiş olan aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı
tahakkuk eden sigorta primi ve işsizlik sigortası prim borçlarının ödeme vadesi
16.1.2017 tarihinde sona ermektedir. Dolayısıyla, 2016/Kasım ayına ilişkin
olarak resmi sektör işverenlerince yasal süresi içinde kendiliğinden
düzenlenerek Kuruma verilmiş olan aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı
tahakkuk eden prim alacağı, ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim
yılı başından başlayarak on yıllık zamanaşımına tâbi olduğundan, söz konusu
alacağın tahsilinde dikkate alınacak zamanaşımı süresi, 1.1.2018 tarihinde
başlayıp, zamanaşımını kesen ve durduran hallerin bulunmaması halinde 31.12.2027
tarihinde sona erecektir.
2- Mahkeme kararına, denetim ve kontrolle görevli memurlarca yapılan
tespitlere veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile
kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelere istinaden
düzenlenen prim belgelerinden dolayı tahakkuk eden primlerin tahsilinde dikkate
alınacak zamanaşımı süresi
5510 sayılı
Kanunun 93. maddesinin ikinci fıkrasında; “… Kurumun prim ve diğer alacakları;
mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden,
Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş
ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı
gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu
soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten
veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş
kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin
Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı on yıl olarak uygulanır.
….” hükmü yer almaktadır.
Buna göre,
sigorta primi ve işsizlik sigortası primi alacağı,
- Mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise zamanaşımı süresi, mahkeme kararının
kesinleşme tarihinden,
- Kurumun denetim ve
kontrolle görevli memurlarınca yapılan
tespitlerden doğmuş ise zamanaşımı süresi, rapor tarihinden,
- Kamu idarelerinin
denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince
yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise zamanaşımı süresi,
bu soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten,
- Bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla
kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise
zamanaşımı süresi, bilgi ve belgenin Kuruma intikal ettiği tarihten,
itibaren başlatılacaktır.
Dolayısıyla,
belirtilen şekilde tahakkuk eden sigorta primi ve işsizlik sigortası
primlerinin zamanaşımı süresi, alacağın ödeme vadesinin sona erdiği tarihe göre
değil, yukarıda belirtilen tarihler dikkate alınarak belirlenecektir.
Diğer
taraftan, mahkeme kararına, denetim ve kontrolle görevli memurlarca yapılan
tespitlere veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile
kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelere istinaden
düzenlenen aylık sigorta primleri bildirgelerinden/aylık prim ve hizmet
belgelerinden/muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinden dolayı tahakkuk eden
primlerin tahsilinde dikkate alınacak zamanaşımı süresi, alacağın ödeme
vadesinin 1.10.2008 tarihinden önce veya sonra sona erdiği üzerinde
durulmaksızın, mahkeme kararının kesinleştiği tarihte/rapor tarihinde/kamu
idarelerinin denetim elemanlarınca düzenlenen rapor sonuçlarının Kuruma intikal
ettiği tarihte veya
bankalar, döner sermayeli
kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan
bilgi ve belgelerin Kuruma intikal ettiği tarihte geçerli olan kanun hükümleri
dikkate alınarak, ilgili kanunlarda öngörülen zamanaşımı süreleri esas alınarak
belirlenecektir.
Örnek
1- Kurumun denetim ve kontrolle görevli
memurlarınca düzenlenen 16.3.2018 tarihli rapor ile (A) sigortalısının 2017/Temmuz
ayındaki hizmetlerinin ve kazançlarının Kuruma bildirilmediğinin tespit
edildiği varsayıldığında, sigorta primi ve işsizlik sigortası prim alacağı
denetim raporuna istinaden tahakkuk ettiğinden, söz konusu sigorta primi ve
işsizlik sigortası prim alacağı yönünden denetim raporunun düzenlendiği 16.3.2018
tarihinde 5510 sayılı Kanun hükümlerine ilişkin zamanaşımı süresi geçerli
olduğundan, söz konusu alacaklara ilişkin zamanaşımı süresi on yıl olarak
uygulanacak olup, bu on yıllık zamanaşımı süresi 16.3.2018 tarihinde başlayıp,
zamanaşımını kesen veya durduran hallerin bulunmaması halinde 15.3.2028
tarihinde sona erecektir.
Örnek
2- 24.8.2007 tarihli kesinleşen mahkeme
ilamıyla (B) sigortalısının 2000/Ocak, Şubat, Mart ve Nisan aylarındaki
hizmetlerinin ve kazançlarının Kuruma bildirilmediğine karar verildiği
varsayıldığında, sigorta primi ve işsizlik sigortası prim alacağı mahkeme
ilamına istinaden tahakkuk ettiğinden, söz konusu sigorta primi ve işsizlik
sigortası prim alacağı yönünden mahkemenin kararının kesinleştiği 24.8.2007
tarihinde mülga 818 sayılı Kanun hükümlerine ilişkin zamanaşımı süresi geçerli
olduğundan, söz konusu alacaklara ilişkin zamanaşımı süresi on yıl olarak
uygulanacak olup, bu on yıllık zamanaşımı süresi 24.8.2007 tarihinde başlayıp,
zamanaşımını kesen veya durduran hallerin bulunmaması halinde 23.8.2017
tarihinde sona erecektir.
Diğer
taraftan işverenlerce yasal süresi dışında Kuruma verilen ve işleme alınıp
alınmayacağının tespiti amacıyla denetime sevkedilen aylık prim ve hizmet belgelerinin/
muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinin yapılan denetim sonucunda işleme
alınmasına karar verilmesi halinde, bu nitelikteki aylık prim ve hizmet
belgelerinden/ muhtasar ve prim hizmet beyannamelerinden dolayı tahakkuk eden
primler için de zamanaşımı süresi rapor tarihinden itibaren başlatılacaktır.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
İdari
Para Cezalarında Zamanaşımı
1-İdari para cezalarında zamanaşımı süresi
1.1- İdari para cezalarında tahakkuk zamanaşımı süresi
İdari
para cezasına konu fiil, ilgili kanunlar ile verilen yükümlülük yerine
getirilmediği zaman işlenmiş sayıldığından, gerek 506, gerekse 5510 sayılı
Kanunda öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyenler, idari para cezasına
konu fiili, yükümlüklerini yerine getirmeleri gereken sürenin son günü itibariyle
işlemiş sayılmaktadır.
Örnek
1- (A) Gerçek kişisince 2017/Nisan
ayına ilişkin düzenlenen aylık prim ve hizmet belgesinin 29.9.2017 tarihinde
Kurumumuza verildiği ve söz konusu prim belgesinin ilgili sosyal güvenlik
merkezince işleme alınmasına karar verildiği varsayıldığında, idari para
cezasına konu fiil, aylık prim ve hizmet belgesinin Kuruma verildiği 29.9.2017
tarihinde değil, söz konusu belgenin Kuruma verilmesi gereken sürenin son günü
olan 23.5.2017 tarihinde işlenmiş sayılacaktır.
Diğer
taraftan, idari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk ettiğinden,
idari para
cezasına konu fiilin tahakkuk
zamanaşımına girip girmediği hususu, fiilin işlendiği tarihte geçerli olan Kanun hükümlerindeki zamanaşımı süresi dikkate
alınarak belirlenecektir.
Dolayısıyla,
idari para cezalarının tebliğe çıkartılmasından önce tahakkuk zamanaşımına
girip girmediği hususu, fiilin işlendiği tarihten cezanın tebliğe çıkartılacağı
tarihe kadar ilgili Kanunda öngörülen sürenin geçip geçmediğine bakılarak,
ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğünce/sosyal güvenlik merkezince
araştırılacaktır.
Tebliğe
çıkartılacağı tarihte zamanaşımına girmiş olduğu anlaşılan idari para cezaları
tebliğe çıkartılmayacağı gibi, tebliğe çıkartıldığı tarihte zamanaşımına
girmemiş olmakla birlikte tebliğ edildiği tarih itibariyle zamanaşımına girmiş
olan idari para cezaları da ilgili sosyal güvenlik il müdürlüğü/sosyal güvenlik
merkezi tarafından İdari Para Cezaları İtiraz Komisyonu kararı ile iptal
edilecektir.
Öte
yandan, idari para cezalarının tahakkuk zamanaşımına girip girmediği hususunun
tespiti sırasında, idari para cezasına konu fiilin işverenlerce kendiliğinden
verilen belge veya bildirgelere istinaden ya da mahkeme kararına/denetim ve
kontrolle görevli memurlarca yapılan tespitlere/bankalar, döner sermayeli
kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş kurum ve kuruluşlardan alınan
bilgi ve belgelere istinaden uygulandığı üzerinde durulmayacaktır.
Örnek
2- (B) Limited Şirketince, 2008/Mayıs
ayında çalışan sigortalılara ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin Kuruma
verilmediğinin 20.7.2011 tarihli mahkeme ilamından anlaşıldığı varsayıldığında,
idari para cezasına konu fiil, mahkemenin karar tarihi üzerinde durulmaksızın 30.6.2008
tarihinde işlenmiş sayılacaktır.
İdari
para cezalarının tahakkuk zamanaşımı süreleri, fiilin işlendiği tarihte geçerli
olan kanun hükümlerine göre aşağıda belirtildiği şekilde hesaplanacaktır.
1.1.1- 30.9.2008 veya önceki bir tarihte işlenen fiiller yönünden tahakkuk
zamanaşımı süresi
30.9.2008 veya önceki bir tarihte işlenen fiiller bakımından idari para
cezasına konu fiillerin tahakkuk zamanaşımı sürelerinin dolmuş olması
nedeniyle, bu tarih öncesi işlenen fiiller dolayısıyla idari para cezası
uygulanmayacaktır.
Diğer
yandan
-Ayın
1’i ila 30’u arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan sigortalıları
çalıştıran işverenlerce düzenlenen 2008/9. aya ilişkin aylık prim ve hizmet
belgelerinin,
- Ayın
15’i ila müteakip ayın 14’ü arasındaki çalışmaları karşılığı ücret alan
sigortalıları çalıştıran işverenlerce düzenlenen 2008/8 ve 9. aylara ilişkin
aylık prim ve hizmet belgelerinin
yasal süresi
geçirildikten sonra verilmesi halinde, bahse konu belgelerin yasal verilmesi
gereken sürenin 1.10.2008 tarihinden sonraki bir sürede sona ermiş olması
nedeniyle, bahse konu fiiller dolayısıyla uygulanan cezalar, 10 yıllık tahakkuk
zamanaşımı süresine tabi tutulacaktır.
Örnek
1- Özel sektör (A) işyerine ait 2008
yılı Eylül ayına ait asıl nitelikteki aylık prim ve hizmet belgesinin yasal
verilme süresi 23.10.2008 tarihinde sona erecektir. Söz konusu bildirgeye
ilişkin uygulanacak olan idari para
cezasının zamanaşımı süresi ise fiilin işlendiği
tarihten itibaren 10 yıl olarak uygulanacaktır.
1.1.2- 1.10.2008 veya sonraki bir
tarihte işlenen fiiller yönünden tahakkuk
zamanaşımı süresi
5510 sayılı
Kanunun 102. maddesinin yedinci fıkrasında, “İdarî para cezaları on yıllık
zamanaşımı süresine tabidir. Zamanaşımı süresi, fiilin işlendiği tarihten
itibaren başlar.” hükmü yer almaktadır.
Buna göre,
5510 sayılı Kanunda öngörülen yükümlülüklerini yerine getirmeyenler hakkında
uygulanacak olan idari para cezalarının, en geç fiilin işlendiği tarihten
itibaren on yıl içinde tebliğ edilmesi gerekmektedir.
Örnek
1- Özel sektör işverenince düzenlenen
2017/Ekim ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin Kuruma yasal süresi
dışında verildiği ve söz konusu belgenin Kurumca işleme alındığı
varsayıldığında, bahse konu prim belgesinin yasal verilme süresi 23.11.2017
tarihinde sona ermiş olduğundan, söz konusu fiil dolayısıyla uygulanacak idari
para cezası 22.11.2027 tarihine kadar tebliğ edilmediği takdirde zamanaşımına
uğrayacaktır.
Örnek
2- Kurumun denetim ve kontrolle görevli
memurlarınca düzenlenen 15.8.2018 tarihli raporda, özel nitelikteki işyerinde
çalışan (A) sigortalısının 2017/Şubat ayına ilişkin hizmetlerinin ve
kazançlarının Kuruma bildirilmediğinin tespit edildiği varsayıldığında,
2017/Şubat ayına ilişkin aylık prim ve hizmet belgesinin yasal verilme süresi 23.3.2017
tarihinde sona ermiş olduğundan, söz konusu fiil dolayısıyla uygulanan idari para
cezası 22.3.2027 tarihine kadar tebliğ edilmediği takdirde zamanaşımına
uğrayacaktır.
1.2- İdari para cezalarında tahsil zamanaşımı süresi
İdari
para cezalarının tahsilinde dikkate alınacak zamanaşımı süresi,
belgenin/beyannamenin, işverenlerce kendiliğinden verilip verilmediği veya
mahkeme kararlarına/denetim ve kontrolle görevli memurlarca yapılan
tespitlere/kamu kurum ve kuruluşlarından alınan yazılara istinaden işverenlerce
veya Kurumca re’sen düzenlenip düzenlenmediği üzerinde durulmaksızın, tebliğ edilen
idari para cezasının yasal ödeme süresinin son gününde geçerli olan kanun
hükümlerine göre tespit edilecektir.
1.2.1- Yasal ödeme süresinin son günü 30.9.2008 veya önceki bir tarihe
rastlayan idari para cezalarının tahsilinde dikkate alınacak zamanaşımı süresi
506 sayılı
Kanunun 140. maddesinde 6.8.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 4958 sayılı
Kanun ile değişiklik yapılmadan önce, idari para cezalarının tebliğ tarihinden
itibaren 7 gün içinde ödenmesi gerekmekte idi. Ancak 506 sayılı Kanunun 140.
maddesinde 4958 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonucunda idari para
cezalarının ödeme süresi tebliğ tarihinden itibaren 15 güne çıkartılmıştır.
Buna göre,
-
5.8.2003
veya önceki bir tarihte tebliğ edilmiş
olan idari para cezalarında yasal ödeme süresi, tebliğ tarihinden itibaren 7
gün,
-
6.8.2003
veya sonraki bir tarihte tebliğ edilmiş olan
idari para cezalarında yasal ödeme süresi, tebliğ tarihinden itibaren 15 gün,
olarak dikkate alınacaktır.
Bu bağlamda,
yukarıda belirtilen süreler dikkate alınmak suretiyle idari para cezalarının
ödeme süresinin sona erdiği tarihin,
- 7.12.1993 veya önceki bir tarihe rastlaması halinde, tahsil zamanaşımı
süresi, Borçlar Kanunu hükümlerine istinaden, ödeme vadesinin sona erdiği
tarihi takip eden günden itibaren on yıl,
- 8.12.1993 ila 5.7.2004
tarihleri arasına rastlaması halinde, tahsil
zamanaşımı süresi, 6183 sayılı Kanun hükümlerine istinaden, ödeme vadesinin
sona erdiği tarihi takip eden takvim yılı başından itibaren beş yıl,
- 6.7.2004 ila 30.9.2008
tarihleri arasına rastlaması halinde, tahsil
zamanaşımı süresi, Borçlar Kanunu hükümlerine istinaden, ödeme vadesinin sona
erdiği tarihi takip eden günden itibaren on yıl,
olarak dikkate alınacaktır.
Diğer
taraftan, idari para cezalarının tahsil zamanaşımında, tahakkuk zamanaşımında
olduğu şekilde lehe olan hükümlerin uygulanması gibi bir durum söz konusu
değildir.
1.2.2- Yasal ödeme süresinin son günü 1.10.2008 veya sonraki bir tarihe rastlayan
idari para cezalarının tahsilinde dikkate alınacak zamanaşımı süresi
Yasal ödeme
süresinin son günü 1.10.2008 veya sonraki bir tarihe rastlayan idari para
cezalarının tahsilinde dikkate alınacak zamanaşımı süresi 5510 sayılı Kanunun
102. maddesinin dördüncü fıkrasına göre idari para cezalarının tebliğ
tarihinden itibaren onbeş gün içinde ödenmesi gerekmektedir. Yasal ödeme
süresinin son günü 1.10.2008 veya sonraki bir tarihe rastlayan idari para
cezalarının tahsilinde dikkate alınacak zamanaşımı süresi, 5510 sayılı Kanunun
93. maddesinin ikinci fıkrasında yer alan; “Kurumun prim ve diğer alacakları
ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on
yıllık zamanaşımına tâbidir.” hükmüne istinaden, ödeme süresinin dolduğu
onbeşinci günü takip eden takvim yılı başından itibaren on yıl olarak dikkate
alınacaktır.
Örnek
1-17.4.2017 tarihinde sigortalı
çalıştırmaya başlayan, ancak işyeri bildirgesini yasal süresi dışında Kuruma
veren işveren hakkında uygulanan idari para cezasının, 25.5.2017 tarihinde
tebliğ edildiği varsayıldığında, idari para cezasının ödeme süresi 9.6.2017
tarihinde sona ermektedir. Dolayısıyla, bahse konu idari para cezasına ilişkin
on yıllık zamanaşımı süresi 1.1.2018 tarihinde başlayıp 31.12.2027 tarihinde
sona erecektir.
1.2.3- Ölüm halinde idari para cezaları hakkında yapılacak işlemler
Bilindiği
gibi, 6183 sayılı Kanunda idari para cezalarının amme borçlusunun ölümü halinde
terkin edilip edilmeyeceği hususunda herhangi bir düzenleme yer almamaktadır.
Ancak, Türkiye
Cumhuriyeti Anayasası’nın 38. maddesinin altıncı fıkrasında “Ceza sorumluluğu
şahsidir.” hükmü yer almaktadır.
Anayasanın
bu hükmü ile şahısların işledikleri idari veya adli suçlara istinaden gerek
adli, gerekse idari merciler tarafından verilen cezaların yalnızca o kişiye
yönelik olarak infaz edilmesi gerektiği hüküm altına alınmaktadır.
Diğer
taraftan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun;
- ‘Ceza sorumluluğunun şahsiliği’ başlıklı 20. maddesinin
birinci fıkrasında, “Ceza sorumluluğu şahsîdir. Kimse başkasının fiilinden
dolayı sorumlu tutulamaz.”
- ‘Sanığın veya hükümlünün ölümü’ başlıklı 64. maddesinin
ikinci fıkrasında ise, “Hükümlünün ölümü, hapis ve henüz infaz edilmemiş adlî
para cezalarını ortadan kaldırır. Ancak, müsadereye ve yargılama giderlerine
ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş bulunan hüküm, infaz olunur.”
hükmü
yer almaktadır.
Ayrıca,
mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanununun 96. maddesinde de 5237 sayılı Kanunun 64.
maddesine paralel hüküm yer almakta idi.
Bu itibarla, Anayasanın 38. maddesi hükmü ile mülga 765 sayılı Türk Ceza Kanunu
ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer verilen hükümler karşısında, cezaya
muhatap kişinin ölümü halinde mahkemeler tarafından verilen adli para
cezalarının tahsilinden vazgeçilmesi gerekmektedir. Ancak, yargılama
giderlerine ilişkin olup ölümden önce kesinleşmiş olan mahkeme kararlarının
infazı gerektiğinden, bu tutarlar gerek terekeden gerekse mirasçılardan tahsil
edilecektir.
İdari
para cezalarının düzenlendiği özel kanunlarda, cezaya muhatap olan kişilerin
ölümü halinde, idari para cezalarının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip
edilip edilmeyeceği yönünde ayrıca bir hüküm bulunmaması nedeniyle, Anayasanın
38. maddesinde yer verilen "Cezaların Şahsiliği" ilkesi ve 5237
sayılı Türk Ceza Kanununun 20. maddesi gereğince, bu idari para cezalarının
tahsilinden vazgeçilmesi icap etmektedir. Bu bağlamda, 5510 sayılı Kanun
uyarınca uygulanan idari para cezasının borçlusu olan gerçek kişi işverenin
ölümü halinde, bu amme alacağının mirası reddetmemiş mirasçılarından takip
edilip edilmeyeceği yönünde bir düzenleme bulunmadığından, kendisine idari para
cezası uygulanan amme borçlusunun ölümü halinde, bu alacağın (borçlunun
mirasçılarından takip edilmeksizin) tahsilinden vazgeçilecektir.
Buna karşın,
tüzel kişilere yönelik olarak verilen idari para cezalarının tüzel kişiliğin
mal varlığından tahsil edilememiş olması nedeniyle, 6183 sayılı Kanun
hükümlerine göre takibe geçilen sorumlu tutulan ortaklar ve/veya kanuni
temsilcilerin ölümü halinde, cezaya tüzel kişiliğin muhatap olması nedeniyle,
mirası reddetmemiş mirasçılardan bu alacakların takibine devam edilecektir.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
Zamanaşımı
süresinin kesilmesi ve durması
1- Zamanaşımı süresinin kesilmesi ve durması
Kurumumuzun yasal süresi içinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının
tahsilinde zamanaşımı süresinin kesilmesi ve durması ile ilgili olarak 3917
sayılı Kanunla yapılan düzenleme ile birlikte 8.12.1993 tarihinden itibaren
6183 sayılı Kanunun 103. maddesi hükümleri esas alınmaktadır.
1.1- Zamanaşımının kesilmesi
6183 sayılı
Kanunun 103. maddesinde, zamanaşımının hangi hallerde kesileceği
belirtilmiştir. Kurum alacağı için zamanaşımı işlemeye başladıktan sonra bu
maddede sıralanan işlemlerden en az birinin gerçekleşmesi durumunda,
zamanaşımının kesilmesinde geçmiş olan süre ortadan kalkar ve kesilmenin
rastladığı takvim yılını izleyen takvim yılı başından itibaren yeniden işlemeye
başlar.
Zamanaşımını
kesen haller aşağıda belirtilmiştir.
a) Ödeme:
Ödeme, hususi şekilleri uyarınca yapılmışsa, çekin tahsil dairesine veya
bankaya verildiği, paranın bankaya veya postaneye yatırıldığı, münakale emri
üzerine paranın Kurum hesabına geçtiği gün yapılmış sayılır ve zamanaşımı da o
gün kesilmiş olur. Çek veya münakale emrinin herhangi bir nedenle
ödenmemesi durumunda, Kurumun borçluya rücu hakkı
saklıdır. Bu durumda zamanaşımı kesilmez.
b) Haciz uygulanması: Borçlunun menkul ve gayrimenkul malları ile alacak ve
haklarına haciz uygulanması zamanaşımını keser.
c) Cebren tahsil ve
takip muameleleri sonucunda yapılan tahsilat:
Cebren tahsil ve şekillerini düzenleyen 54. madde uyarınca gösterilen teminatın
paraya çevrilmesi, kefilin takibi ve borçlunun iflasının istenmesi sonucu elde
edilen tahsilat ile borçlunun taşınır ve taşınmaz mallarının satılması sonucu
elde edilen paralar zamanaşımını keser.
d) Ödeme emri tebliği: Kurum alacağını vadesinde ödemeyenlere,
55. madde uyarınca tebliğ edilen ödeme emri zamanaşımını keser.
e) Mal bildirimi, mal
edinme ve mal artmalarının bildirilmesi: Kurum borçlusunun
59. madde gereğince mal bildiriminde bulunması zamanaşımını kesme nedenidir.
Borçlunun malının olup olmaması zamanaşımının kesilmesi bakımından önemli
değildir. Zamanaşımının kesilmesi için borçlunun mal bildiriminde bulunması
yeterlidir.
Ayrıca,
61. madde hükmünce mal edinme ve mal artmalarının, tahsil dairesine
bildirilmesi de zamanaşımının kesilmesi için yeterlidir.
f) Yukarıdaki sıralarda gösterilen muamelelerden herhangi birinin
kefile veya yabancı şahıs ve kurumların mümessillerine tatbiki veya bunlar
tarafından yapılması: Zamanaşımının kesilmesi yönünden yukarıda sayılan beş
işlemden herhangi birinin bu kişilere de yapılmış olması da zaman aşımını
keser.
g) İhtilaflı amme alacaklarında yargı organlarınca bozma kararı
verilmesi: Uyuşmazlık durumunda yargı organlarınca verilen bozma kararı,
zamanaşımını kesen nedenler arasındadır.
h) Alacağın
teminata bağlanması: Alacağın Kanunda öngörüldüğü şekilde herhangi bir teminata
bağlanması, zamanaşımını kesme nedenleri arasındadır.
ı)
Yargı organlarınca yürütmenin durdurulması kararı verilmesi: Yargı organlarınca
yürütmenin durdurulması kararının verilmesi zamanaşımını keser.
j) İki
kamu idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresince, borçlu
amme idaresine borcun ödenmesi için yazı ile başvurulması: Amme idareleri arasında
mevcut bir borç için alacaklı amme idaresince borçlu idareye yazı ile
başvurulara kalacağını istemesi zamanaşımını keser. Borçlu amme idaresine yazı
ile başvurulması, idarece tebellüğ edilmesi manasına gelmektedir.
k) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta
bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması: Alacağın özel kanunlara göre
ödenmesi için müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması da tahsil
zamanaşımını keser.
Zamanaşımını
kesen işlemlerinden an az birinin gerçekleşmiş olması halinde, işlemin
gerçekleştiği tarih itibariyle zamanaşımı kesilmiş olacaktır.
Bu durumda, zamanaşımının;
-
6183
sayılı Kanuna göre tayin edilmiş olduğu
durumlarda, yeni zamanaşımı süresi, zamanaşımının kesildiği tarihi takip eden
takvim yılı başından itibaren beş yıl olarak,
-
818
sayılı Kanuna göre tayin edilmiş olduğu
durumlarda, yeni zamanaşımı süresi, zamanaşımının kesildiği tarihi takip eden
günden itibaren on yıl olarak,
yeniden başlatılacaktır
Örnek
1- 2004/Mart ayına ilişkin prim
borcunun, 6183 sayılı Kanunun 102. maddesine istinaden 1.1.2005 tarihinden
itibaren beş yıllık süre içinde tahsil edilmesi gerekmektedir. Bahse konu prim
borcu dolayısıyla düzenlenen ödeme emrinin 18.6.2009 tarihinde ilgililere
tebliğ edildiği varsayıldığında, zamanaşımı süresi 18.6.2009 tarihi itibariyle
kesilmiş olacağından, 6183 sayılı Kanunun 103. maddesine istinaden 1.1.2010
tarihinden itibaren beş yıllık zamanaşımı süresi yeniden işlemeye
başlayacaktır.
Örnek
2- 2007/Temmuz ayına ilişkin prim
borcunun, Borçlar Kanununun 60. maddesine istinaden 1.9.2007 tarihinden
itibaren on yıllık süre içinde tahsil edilmesi gerekmektedir. Bahse konu prim
borcu dolayısıyla 21.2.2010 tarihinde kısmi ödeme yapıldığı varsayıldığında,
zamanaşımı süresi 21.2.2010 tarihi itibariyle kesilmiş olacağından ve Borçlar
Kanununun 133. maddesine istinaden zamanaşımı süresi, ödeme süresinin sona
erdiği tarihi takip eden günden itibaren başladığından, on yıllık zamanaşımı
süresi 22.2.2010 tarihinden itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır
Diğer
taraftan, zamanaşımının;
-
Yargı organlarınca bozma kararı ile kesilmesi halinde,
zamanaşımı süresi yeni vade gününün rastladığı,
-
Kurum
alacağının teminata bağlanması nedeniyle
kesilmesi halinde, zamanaşımı süresi teminatın kalktığı,
-
İcranın kaza (yargı) mercilerince
ertelenmesi/yürütmenin durdurulması kararlarıyla kesilmesi halinde, zamanaşımı
süresi durma süresinin sona erdiği, tarihi takip eden takvim yılı
başından/günden itibaren yeniden işlemeye başlayacaktır.
1.2. Zamanaşımının durması (işlememesi)
Zamanaşımının
işlememesi halini düzenleyen 6183 sayılı Kanunun 104. maddesi hükmü uyarınca
borçlunun yabancı bir memlekette bulunması, hileli iflas etmesi, terekesinin
tasfiye edilmesi gibi hakkında icra takibi yapılmasına imkan bulunmayan
hallerde, tahsil zamanaşımı işlemez. Sıralanan sebepler ortadan kalktıktan
sonra, duran zamanaşımı kaldığı yerden işlemeye devam eder.
Diğer
taraftan, 5510 sayılı Kanunun 91. maddesinin dördüncü fıkrasında, “Prim
borcunun ertelendiği sürede zamanaşımı işlemez ve ertelenen kısmına gecikme
cezası ve gecikme zammı uygulanmaz.” hükmü yer almıştır
Bu durumda, prim borçlarının 5510 sayılı Kanunun 91. maddesine istinaden afet
nedeniyle ertelenmesine karar verilmesi halinde, borçlu hakkında takip
yapılamayacağından dolayı, bu süreler içinde de zamanaşımı işlemeyecektir.
Zamanaşımı
süresinin kesilmesi halinde, süre yeniden tayin edilmekte; buna karşın,
zamanaşımı süresinin durması ya da prim borcunun ertelenmesi halinde yeni bir
süre tayin edilmeyip, zamanaşımı süresinin durduğu tarih ile işlemeye devam
ettiği tarih arasındaki süre, zamanaşımı süresinin hesaplanmasında dikkate
alınmamaktadır.
Örnek
1- (A) Limited Şirketinin ödeme vadesi
geçmiş 2007/Mart ve Nisan ayına ilişkin prim borçları ile ödeme vadesi gelmemiş
2009/Temmuz, Ağustos, Eylül aylarına ilişkin prim borçlarının 14.8.2009
tarihinde meydana gelen yangın felaketi dolayısıyla 14.8.2009 tarihinden 14.8.2010
tarihine kadar 1 yıl süre ile ertelenmesine karar verildiği varsayıldığında,
- 2007/Mart ayına
ilişkin prim borcunun, Borçlar Kanununun 128. maddesine istinaden 1.5.2007
tarihinden 1.5.2017 tarihine kadar on yıllık süre içinde tahsil edilmesi gerekmekle birlikte,
14.8.2009 ila 14.8.2010 tarihleri arasında
zamanaşımı süresi 1 yıl süre ile durduğundan, bahse
konu prim borcunun on yıllık zamanaşımı süresi 1.5.2018 tarihinde sona erecektir.
-
2007/Nisan
ayına ilişkin prim borcunun, Borçlar
Kanununun 128. maddesine istinaden 1.6.2007 tarihinden 1.6.2017 tarihine kadar
on yıllık süre içinde tahsil edilmesi gerekmekle birlikte, 14.8.2009 ila 14.8.2010
tarihleri arasında zamanaşımı süresi 1 yıl süre ile durduğundan, bahse konu
prim borcunun on yıllık zamanaşımı süresi 1.6.2018 tarihinde sona erecektir.
-
2009/Temmuz,
Ağustos, Eylül aylarına ilişkin prim
borçlarının, 5510 sayılı Kanunun 93. maddesine istinaden 1.1.2010 tarihinden 1.1.2020
tarihine kadar tahsil edilmesi gerekmekle birlikte, 14.8.2009 ila 14.8.2010
tarihleri arasında zamanaşımı süresi durduğundan, zamanaşımının işlemediği 1.1.2010
ila 14.8.2010 tarihleri arasındaki süre bahse konu prim borçlarına ilişkin on
yıllık zamanaşımı süresine eklenecek olup, bu durumda bahse konu prim borcunun
on yıllık zamanaşımı süresi 14.8.2020 tarihinde sona erecektir.
ALTINCI BÖLÜM
Ortak
Hükümler
1. Zamanaşımına İlişkin Ortak Hükümler
1.1- 1479 ve 2926 sayılı kanunlara göre zamanaşımı
- 1479 sayılı Kanunun mülga 26. ve 2926 sayılı Kanunun mülga 7.
maddesinde sigortalı sayılanların, sigortalı sayıldıkları tarihten itibaren üç
ay içinde Kuruma başvurarak kayıt ve tescillerini yaptırmak zorunda oldukları,
- 1479 sayılı Kanunun mülga 25. ve 2926 sayılı Kanunun mülga 6. maddesinde,
sigortalılığı sona erenlerin, sigortalılıklarının sona erdiği tarihten itibaren
üç ay içinde Kuruma başvurarak kayıtlarını sildirmek zorunda oldukları,
Bu sigortalıların sigortalılıklarının başlama ve sona ermesine ilişkin
bildirim yükümlülüklerini süresi içinde yerine getirmemeleri halinde,
haklarında 1479 sayılı Kanunun 24.7.2003 tarihli ve 4956 sayılı Kanunla yeniden
düzenlenen 80. maddesine istinaden 50,00 TL idari para cezası uygulanacağı ve
bu miktarın, her yıl Maliye Bakanlığınca 4.1.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi
Usul Kanununun mükerrer 298. maddesi gereğince belirlenen yeniden değerleme
oranında artırılacağı,
hükümlerine
yer verilmiştir.
Bununla birlikte, gerek 1479 sayılı Kanunda, gerekse 2926 sayılı Kanunda söz konusu idari
para cezalarının tahakkuk zamanaşımı süresine ilişkin bir hükme yer
verilmemiştir.
Diğer
taraftan, bahse konu hükümler, 5510 sayılı Kanunla 1.10.2008 tarihi itibariyle
yürürlükten kaldırılmıştır.
Bu itibarla, 1479 ve 2926 sayılı kanunlar gereğince, 1.10.2008 tarihinden önceki
sürelerde sigortalılıklarının başlama ve sona ermesine ilişkin bildirim
yükümlülüklerini yasal süresi içinde yerine getirmeyenler hakkında uygulanması
gereken idari para cezalarının tebliğ edilmemiş olması halinde, 1.10.2008
tarihinden itibaren söz konusu fiiller nedeniyle idari para cezası uygulanması
mümkün bulunmamaktadır.
1.2. Zamanaşımına giren borç ile ilgili olarak ünite tarafından
yapılacak işlemler
5510 sayılı
Kanunun 93. maddesinin ikinci fıkrasına göre, Kurumun prim ve diğer alacakları
ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on
yıllık zamanaşımına tâbidir. Zamanaşımını kesen sebepler 6183 sayılı Kanunun
103. maddesinde, durduran sebepler ise 6183 sayılı Kanunun 104. maddesi ile
5510 sayılı Kanunun 91. maddesinde sayılmıştır.
Kurum alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı konusu ile ilgili
olarak, Kurumumuz ile borçlular arasında oluşan anlaşmazlıklar bazen dava
konusu da yapılarak mahkemelerin iş yükünün artmasına neden olmaktadır.
Bu nedenle gerekli program çalışmaları bitene kadar, il müdürlükleri tarafından işyeri
dosyalarının ve sigortalıların borçları düzenli aralıklarla taranarak, en eski
borçtan başlamak üzere işyeri ve sigortalı borçları belirlenecektir. 6183
sayılı Kanunun 103. ve 104. maddelerinde ve 5510 sayılı Kanunun 91. maddesinde
sayılan zamanaşımını kesen ve durduran sebepler ile diğer gerekli araştırmalar
yapılarak, yapılan tarama sonucunda tespit edilen borcun zamanaşımına
girdiğinin anlaşılması halinde borçlulara genelge ekinde yer alan ek-12
"Borç Bilgilendirme Formu" gönderilmek suretiyle yazının tebliğinden
itibaren 15 gün içerisinde ödeme yapılması istenilecektir. Söz konusu Kurum
alacağı için yapılacak olan rızaen ödemeler kabul edilecektir. Borçlular
tarafından ödeme yapılmaması halinde herhangi bir mahkeme ilamı aranmaksızın zamanaşımına
girmiş borcun 6183 sayılı Kanun kapsamında takibi mümkün olmadığından, bu
borçlar icra servisine gönderilmeyecek olup muhasebe sisteminin ilgili
hesabında tutulacaktır.
Diğer
taraftan, 6183 sayılı Kanunun 58. maddesine göre ödeme emrine itiraz, ödeme
emrinin tebliğinden itibaren 15 gün içinde yapılması gerektiğinden, kendisine
ödeme emri gönderilen borçlu, borcunun zamanaşımına girdiği yönünde ödeme
emrinin tebliğinden itibaren 15 gün içinde alacaklı ünitemize itiraz etmesi
halinde; kişilerin yargıya gitmesine gerek duyulmaksızın söz konusu alacağın
zamanaşımına girip girmediği Prim Tahakkuk İtiraz Komisyonunca incelenecek,
zamanaşımına girdiği tespit edilen alacaklara ait icra takip dosyası alacaklı
servise iade edilecektir. Kuruma zamanaşımı defii iddiası ile itiraz edilmesi
mahkemeye dava açma süresini durduran veya kesen bir işlem olarak kabul
edilmeyecektir. İcra takip dosyasında birden fazla dönem bulunması ve bu
dönemlerden bazılarının zamanaşımına girdiğinin tespit edilmesi halinde sadece
zamanaşımına girdiği tespit edilen dönemin icradan iptali yapılacaktır.
Borcun zamanaşımına uğraması sonucunda söz konusu alacak için artık
borçlu hakkında icra ve haciz yoluna başvurulamamakta dolayısıyla zamanaşımına
uğramış olan alacak, alacaklı için alacak hakkını (borçlu için de borçluluk
niteliğini) sona erdirmeyip onu "eksik bir borç" haline
dönüştürdüğünden, diğer bir ifade ile ilgili kişilerin borçlarını ortadan
kaldırmadığından bu kişiler Kuruma karşı halen borçlu sayılmaktadır. Bu nedenle
zamanaşımına girmiş borçlar;
- Kurumca verilecek borcu yoktur yazılarında veya Kurum ve Kuruluşlarca yapılacak borç
sorgulamalarında,
-Kurumca uygulanan teşvik, destek ve indirimlerde,
- Primlerini kendileri ödeyen sigortalıların sağlık hizmetlerinden yararlanılmasında,
- KDV Mahsubu ile
prim ödenmesinde kullanılan "Borç
Döküm Formunda",
işverenin/sigortalıların borcu olarak dikkate alınacaktır.
Yine ihale konusu veya özel bina inşaatlarında yapılan araştırma işlemi sonucunda saptanan fark işçilik borçlarının işverene tebliği üzerine söz konusu
borçların işverence zamanaşımına girdiği ile ilgili itiraz edilmesi durumunda bahse
konu bu borçlar ödenmeden ihale konusu işlerde
teminatın iadesi ve özel bina inşaatlarında ise iskan için ilişiksizlik belgesi verilmeyecektir.
Ayrıca
6183 sayılı Kanunun 23. maddesine göre Hazine ve Maliye Bakanlığına bağlı
tahsil dairelerince reddiyat yapılması durumunda anılan maddenin birinci
fıkrasına göre yapılacak mahsuptan sonra Kurumun zamanaşımına girmiş prim
alacakları dahil prim ve diğer alacaklarından muaccel olanlara mahsup
yapılacaktır.
1.3. Posta veya memur eliyle tebliğ edilemeyen borçların tebliğ edilme usulü
5510 sayılı
Kanunda öngörülen yükümlülükleri yerine getirmeyenler hakkında uygulanacak
idari para cezaları 7201 sayılı Tebligat Kanunu veya 5510 sayılı Kanunun 88.
maddesinin 23. fıkrası hükümlerine göre tebliğ edilmektedir. 7201 sayılı
Kanunun 28. maddesine göre posta veya memur eliyle veya 5510 sayılı Kanunun 88.
maddesinin 23. fıkrası hükümlerine göre tebliğ edilemeyen yazıların ilanen
tebliğ edilebileceği öngörüldüğünden, belirtilen şekilde tebliğ edilemeyen
idari para cezaları tahakkuk zamanaşımına uğratılmaması bakımından ilanen
tebliğe çıkartılacaktır.
1.4- Terkin edilen alacakların, borcu yoktur yazısının verilmesine etkisi
Kurumca terkin işlemi yapılan işyeri dosyalarından dolayı borcu yoktur
yazısı istenildiği durumlarda, söz konusu alacaklar ters kayıt oluşturulmak
suretiyle terkin edildiğinden, işverenin terkin edilen alacaklar dışında başka
bir borcu da yok ise borcu yoktur yazısı verilecektir.
1.5. Alacağın
terkin edilmesi durumunda yapılacak işlem
Terkin işlemleri
ters kayıt oluşturulmak suretiyle yapılacağından, terkin edilecek borçlarla
ilgili olarak iptal tahakkuk işlemi yapılacaktır.
1.6. İşsizlik
sigortasının terkin edilmesi durumunda yapılacak işlem
Sosyal güvenlik
il müdürlüklerince/sosyal güvenlik merkezlerince bir takvim yılı içinde terkin
edilen işsizlik sigortası prim asılları takip eden yılın Mart ayı sonuna kadar
Sigorta Primleri Genel Müdürlüğü İşverenler Daire Başkanlığınca Türkiye İş
Kurumuna bildirilecektir.
1.7. Muhasebe İşlemleri
Kurumumuz prim ve idari para cezası alacaklarından zamanaşımına uğramış veya tahsili imkânsız
hale gelmiş ya da tahsili için yapılan giderlerin alacaktan fazla olduğu
anlaşılan alacaklar, muhasebe servislerine intikal ettirildiğinde, muhasebe
servislerince alacağın takip durumuna göre (121) Gelirlerden Takipli Alacaklar
Hesabı veya (128) Şüpheli Alacaklar hesabına alacak ve karşılığında (630)
Giderler Hesabına borç kaydı yazmak suretiyle terkin işlemine ait muhasebe
kayıtlarını gerçekleştirmiş olacaklardır. Takip ve tahsil görevi Kurumumuza
verilmiş olan diğer kamu alacaklarına ilişkin olarak nazım hesaplarda takip
edilenlerden (işsizlik sigortası primi) ise terkin edilecek tutarların muhasebe
servisine bildirilmesi durumunda (948) Başka Birimler Adına İzlenen Alacaklar
Hesabı ve (949) Başka Birimler Adına İzlenen Alacak Emanetleri Karşılığı Hesabı
ters çalıştırılarak terkin işlemi muhasebeleştirilecektir.
YEDİNCİ
KISIM
5510
SAYILI KANUNUN EK 9. MADDESİ KAPSAMINDA EV HİZMETLERİNDE SİGORTALI ÇALIŞTIRAN
GERÇEK KİŞİLER İLE KONUT KAPICILIĞI İŞYERLERİNDE ÇALIŞANLARIN TESCİL, PRİM
TAHAKKUK VE TAHSİLAT İŞLEMLERİ
Bilindiği
üzere, 11.9.2014 tarihli ve 29116 (Mükerrer) sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
6552 sayılı “İş Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde
Değişiklik Yapılması ile Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına Dair
Kanun” ile 5510 sayılı Kanuna 1.4.2015 tarihinden geçerli olmak üzere ek 9.
madde ilave edilmiştir.
“Ev
Hizmetlerinde 5510 sayılı Kanunun Ek 9. Maddesi Kapsamında Sigortalı
Çalıştırılması Hakkında Tebliğ” 1.4.2015 tarihli ve 29313 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanmış, ev hizmetlerinde ay içinde 10 günden az sigortalı çalıştıranların
internet üzerinden başvurularının alındığı www.turkiye.gov.tr adresinde yer alan “4A On Günden Az Süreli Ev Hizmetleri
İşveren Başvuru ve Sorgulama” menüsü ile kağıt ortamında yapılan başvurulara
ilişkin “Ev Hizmetlerinde Çalışanlar” programının “10 Günden Az Tescil
İşlemleri” 1.4.2015 tarihinden itibaren, ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha
fazla sigortalı çalıştıranlara ilişkin “10 günden fazla işveren tescil
işlemleri”, “10 Günden Fazla Sigortalı Tescil İşlemleri” menüleri 10.4.2015
tarihinden itibaren işletime açılmış olup 1.4.2015 tarihinden itibaren ev
hizmetlerinde çalışanların sigortalılığı hakkında yapılacak işlemler aşağıda
açıklanmıştır.
BİRİNCİ
BÖLÜM
5510
Sayılı Kanunun Ek 9. Maddesinin Kapsamı
1-5510 sayılı Kanunun ek 9. maddesi kapsamında çalışanlar
5510 sayılı
Kanunun 1.4.2015 tarihinden itibaren yürürlüğe giren ek 9. maddesi ile ev
hizmetlerinde çalışanlar, bir veya birden fazla gerçek kişi tarafından
çalıştırılan ve çalıştıkları kişi yanında ay içerisinde çalışma saati süresine
göre hesaplanan çalışma gün sayısı 10 gün ve daha fazla olanlar ile aynı veya
farklı gerçek kişi yanında 10 günden az çalışanlar şeklinde ikiye ayrılmış olup
bu kapsamdaki sigortalılar 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı sayılacaktır.
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesi uygulamasında; ev içerisinde yaşayanlar tarafından
yapılabilecek temizlik, ütü, yemek yapma, çamaşır, bulaşık yıkama, alışveriş ve
bahçe işleri ile çocuk, yaşlı veya özel bakıma ihtiyacı olan kişilerin bakım
işlerinin ev halkı dışındaki bireyler tarafından yapılması “ev hizmeti”,
aralarında aile bağı olup olmadığına bakılmaksızın bireylerin içinde yaşadığı
yapı ile bu yapının garaj, depo ve bahçe gibi bölüm ve eklentileri de “ev”
olarak dikkate alınacaktır. Çocuk, yaşlı veya özel bakım işi nedeniyle ev
hizmeti kapsamında sigortalı sayılanların bu işi kendi evinde ya da hastanede
yapmaları halinde sigortalıların çalıştığı yerler evin bölüm ve eklentisi
olarak değerlendirilecektir.
Ev içinde
yaşayanları evden alarak alışverişe, gezmeye götüren, boş zamanını evin bölüm
ve eklentilerinde geçiren şoförlük hizmeti ev hizmeti sayılacaktır.
Örnek
1- 5.10.2015 tarihinde hasta bakımı
nedeniyle işe alınan sigortalının ev hizmeti kapsamındaki hasta bakım işini
hastanede yaptığı anlaşılmış olup hastanın bakım işinin yapıldığı yer evin
bölüm ve eklentisi olarak değerlendirilecektir.
5510 sayılı
Kanunun 6. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi ile aynı konutta birlikte
yaşayan ve üçüncü derece dahil bu dereceye kadar hısımlar arasında ve aralarına
dışardan başka kimse katılmaksızın, yaşadıkları konut içinde yapılan işlerde
çalışanlar sigortalı sayılmadıklarından, aynı evde oturan üçüncü derece dahil
bu dereceye kadar hısımlar tarafından ev hizmeti işlerini yapanlar ek 9. madde
kapsamında sigortalı sayılmayacaktır. Ancak, üçüncü dereceye kadar olan
hısımlar dışından olup ev hizmeti nedeniyle işe alınan ve aynı evde yaşayanlar
ek 9. madde kapsamında sigortalı sayılacaktır. Bu kapsamdaki kişilerin tespiti
öncelikle Kimlik Paylaşım Sistemi (KPS) aracılığı ile aracılığıyla, ihbar ve
şikayet halinde Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurları tarafından
yapılacaktır.
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesine tabi çalışanlar “Entegre Tescil (4/a)” Programının
içinde yer alan “Ev Hizmetlerinde Çalışanlar” menüsü aracılığıyla takip
edilecek olup program ile KPS kontrolü sigortalının eşi, çocukları ana ve
babasına yönelik yapılmaktadır. Bu kişiler dışında üçüncü dereceye kadar hısım
olanların aynı adreste oturup oturmadıklarının kontrolü “Kimlik Paylaşım
Sistemi” programı ile sorgulanarak ünitelerce yapılacaktır.
Örnek
2- 28.4.2015 tarihinde ev temizliği
işlerinde sigortalı olarak çalıştığı bildirilen kişi hakkında KPS’de yapılan
incelemede, işverenin aynı konutta birlikte yaşadığı kardeşi olduğu anlaşılmış
olup, sigortalının ek 9. madde kapsamındaki sigortalılığı iptal edilecektir.
Örnek
3- 21.4.2015 tarihinde çocuk bakım işi
nedeniyle sigortalı çalıştırıldığı bildirilen kişinin KPS’de yapılan incelemede
işverenin teyzesi olduğu ancak aynı konutta birlikte yaşamadıkları anlaşılmış
olup, ek 9. madde kapsamındaki sigortalılığı geçerli sayılacaktır.
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesinden evinde sigortalı çalıştıran gerçek kişiler
yararlanacak olup, tüzel kişilerin ek 9. madde kapsamında sigortalı çalıştırma
talepleri kabul edilmeyecektir. Ev hizmeti kapsamında sayılan işlerin ticari
kazanç sağlanması amacıyla yapılması ek 9. madde kapsamında
değerlendirilmeyecektir.
Örnek
4- Gerçek kişi olarak kurduğu adi
şirket ile yanında çalıştırdığı kişilere ev/büro temizliği işi yaptıran
işverenin ek 9. madde kapsamındaki talebi kabul edilmeyecektir.
İKİNCİ
BÖLÜM
Ev
Hizmetlerinde Ayda Aynı Kişi Yanında 10 Gün Ve Daha Fazla Süre İle Sigortalı Çalışanlar
1-Ev hizmetlerinde ayda aynı kişi yanında 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı
çalışanların durumu
Ev hizmetlerinde işveren yanında ayda 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanlar,
5510 sayılı Kanunun ek 9. maddesinin birinci fıkrası gereğince 1.4.2015
tarihinden itibaren 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi
sigortalılara sağlanan haklardan aynı şekilde yararlanacaktır.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılar
bir veya birden fazla işveren yanında çalışabildiklerinden, 10 gün ve daha
fazla süreyle ev hizmetinde çalışan sigortalılar da gerek 4. maddenin birinci
fıkrasının (a) bendi gerekse ek 9. madde kapsamında aynı anda bir veya birden
fazla işveren yanında sigortalı olabilecektir.
Örnek
1- Ev hizmeti dışında bir işveren
yanında ayda 10 gün süre ile çalışan kişi, ev temizliği işi nedeniyle 21.4.2014
tarihinde 30 gün süre ile gerçek kişi işveren yanında çalışmak üzere işe
alınmış olup her iki işyerinde de sigortalı çalışabilecektir.
Örnek
2- 29.4.2014 tarihinde ev hizmetlerinde
ayda 12 gün süre ile ev temizliği işi nedeniyle sigortalı çalıştırmak üzere
yapılan müracaatın incelenmesinde ev olarak bildirilen adresin büro işyeri
olduğu ve büro temizliği işi olduğu anlaşıldığından işverenin ek 9. madde
kapsamındaki talebi reddedilecektir.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılığı
bulunanların ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla çalışması halinde 53.
maddeye göre öncelikle 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki
sigortalılığı geçerli sayılacak, (b) bendi kapsamındaki sigortalılık geçerli
sayılmayacaktır. Ancak, ev hizmetlerinde çalışma gün sayısı ayda 10 günden
fazla 30 günden az olanların ayın kalan günlerinde 4. maddenin birinci
fıkrasının (b) bendi kapsamındaki sigortalılıkları yeniden başlatılacaktır.
Sigortalının ay içindeki gün sayısı 22.2.2013 tarihli ve 2013/11 sayılı
Genelgenin dokuzuncu kısım, ikinci bölüm “5- Kısmi süreli olarak 30 günden az
çalışılan sürelerde hizmetlerin çakışması” başlıklı bölümde belirtildiği gibi
hesaplanacaktır.
Örnek
3- Tarımsal faaliyeti nedeniyle 5510
sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin (4) numaralı alt
bendine tabi sigortalılığı bulunan kişi 14.4.2015 tarihinde ev hizmeti
kapsamında ayda 30 gün süre ile çalıştırılmak üzere gerçek kişi yanında işe
başlamış olup tarım sigortalılığı 13.4.2015 tarihinde sona erdirilecektir.
Örnek
4- Örnek 3’deki kişinin ev
hizmetlerindeki çalışmasının ayda 10 gün olduğu varsayıldığında çalışmaya
başladığı ilk ay tarımsal faaliyeti 13.4.2015 tarihinde sona erdirilecek, 14.4.2015-23.4.2015
tarihleri arasında ev hizmetleri kapsamında, 24.4.2015-30.4.2015 tarihleri
arasında tarımsal faaliyet kapsamında, takip eden aylarda ayın 1 ila 10.
günleri arasında ev hizmetleri kapsamında 11 ila 30. günleri arasında tarımsal
faaliyet kapsamında sigortalılığı devam ettirilecektir.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (c) bendine tabi sigortalılığı olanlar
ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışmaları nedeniyle ayrıca sigortalı
sayılmayacaktır.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında isteğe bağlı
sigortalı olanların ek 9. maddeye göre 10 gün ve daha fazla süre ile
çalışmaları halinde isteğe bağlı sigortalılıkları sona erdirilecektir.
Çalışması sona erenler hakkında isteğe bağlı sigortalılığın devamında 22.2.2013
tarihli ve 2013-11 sayılı Genelgenin yedinci kısım, üçüncü bölüm “2- İsteğe
bağlı sigortalılığın devam ettiği tarihteki çakışmalar” başlıklı bölüm
doğrultusunda işlem yapılacaktır.
5510 sayılı
Kanunun ek 5. ve ek 6. maddelerine tabi sigortalılar ile 2925 sayılı Kanuna
tabi olanların ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalışması halinde
bu kapsamdaki sigortalılıkları sona erdirilecek, ek 9. madde kapsamında
sigortalılığı sona erenlerin ek 5. madde ile 2925 sayılı Kanuna tabi
sigortalılıkları herhangi bir talep alınmadan
yeniden başlatılacaktır.
1.1-Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı çalıştıranların
işverenlik uygulamaları
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süreyle sigortalı çalıştıran işverenlerin
kayıtları 1.4.2015 tarihinden itibaren kayıtları T.C. kimlik numarası ile takip
edilecek, işveren için işyeri numarası oluşturulmayacaktır. İşyeri tescili
“Entegre Tescil (4/a)” Programının içinde yer alan “Ev Hizmetlerinde Çalışanlar
- 10 Günden Fazla İşveren Tescil İşlemleri” menüsünden yapılacaktır.
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesi kapsamında ayda 10 gün ve daha fazla sigortalı
çalıştıranlar için e-Bildirge şifresi üretilmeyecektir. Bildirgedeki çalışma
gün sayısı ve prime esas günlük kazanç beyanına göre prim tahakkukları
gerçekleştirilecek olup, aylık prim ve hizmet belgesi de alınmayacaktır.
Prime esas kazanç beyanı 5510 sayılı Kanunun 82. maddesine göre belirlenen
prime esas kazancın alt ve üst sınırı arasında olmak üzere işverenin
sigortalıya ödediği brüt ücrete göre belirlenecektir.
Ev hizmetinde 10 gün ve daha fazla süreyle sigortalı çalıştıran işverenler
sigortalı ile ilgili herhangi bir değişiklik olmadığı sürece, sigortalı için
yaptıkları bildirime göre adlarına tahakkuk edecek sigorta primlerini sigortalı
çalıştırdıkları ayı takip eden ayın sonuna kadar Kuruma ödeyecektir. Yasal süre
içinde ödenmeyen primlere 5510 sayılı Kanunun 89. maddesi gereğince ödenme
tarihine kadar gecikme zammı ve gecikme cezası uygulanacaktır.
Ev hizmetlerinde işveren ve sigortalı bildirimi ve sigortalı tescili “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” (Ek-13)
ile yapılacak olup bunlar için ayrıca işyeri dosyası açılmayacak Bildirge aslı
sigortalı dosyasında muhafaza edilecektir. “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha
Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” işveren ve sigortalı tescili ile
prim tahakkuk ve durum değişikliklerinde kullanılan tek belge olup imha
edilmeyecektir. Ünite amirlerince Bildirgenin sigorta sicil dosyasında muhafaza
edilmesi ile ilgili her türlü önlemler alınacaktır.
1.2- Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süreyle sigortalı çalışanların bildirimi ve
tescil işlemleri
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalışanların bildirimi “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” ile
gerçek kişi işveren tarafından çalışmanın başladığı ayın sonuna kadar ikamet
edilen en yakın yerdeki sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik
merkezine yapılacaktır. Bildirgedeki işe giriş tarihi sigortalılık başlangıç
tarihidir. “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin
Bildirge” dışında yapılan bildirimler geçerli sayılmayacaktır.
Örnek
1- 29.4.2015 tarihinde “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” ile
müracaat eden gerçek kişi, ev temizliği işlerinde çalıştırdığı sigortalının işe
başlangıç tarihini 15.4.2015 tarihi olarak, çalışma gün sayısını ise 12 gün
olarak bildirmiş olup sigortalı işe girdiği tarih ve ev işyerinin 5510 sayılı
Kanun kapsamına alındığı tarih 15.4.2015 tarihi olacak, Bildirge yasal süre
içinde verildiğinden idari para cezası uygulanmayacaktır.
Diğer
yandan ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalışanların bildirimine
esas olan “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin
Bildirge” nin gerçek kişi işveren tarafından çalışmanın başladığı ayın sonuna
kadar ikamet edilen en yakın yerdeki sosyal güvenlik
il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine verilmeyerek bu tarihten sonra verilmiş olması halinde, söz konusu belgenin Kurumun denetim ve
kontrolle görevli memurlarınca yapılacak inceleme sonucu işleme alınıp alınmayacağına
karar verilecektir.
Ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı çalıştırılmasında
sigortalılığın başladığı ayda çalışma gün sayısı 10 günden az olabilecektir.
Örnek
2- Çocuk bakımı işi nedeniyle ayda 30
gün süreyle çalıştırılacak sigortalının “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla
Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”deki işe giriş tarihi 28.9.2015 olarak
bildirilmiş olup 2015 yılı Eylül ayında 3 gün, takip eden aylarda 30 gün
üzerinden hizmet oluşturulacaktır.
“Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”nin
sigortalıların bildirimi ve sigorta primlerinin ödenmesi ile ilgili belge olması
nedeniyle işveren ve sigortalı ile birlikte imzalandıktan sonra Kuruma müracaat
edilmesi gerekmektedir. İşverenin, 5510 sayılı Kanunun ek 9. maddesi ile
yapılacak işlemlerle sınırlı olarak vekalet verdiği kişiler de noter onaylı
vekalet ile işveren adına müracaat edebilecektir. İşveren adına vekalet eden
gerçek kişi hakkında 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinin ikinci fıkrası
gereğince işlem yapılacaktır.
Örnek
3- Hasta bakım işi nedeniyle ayda 30
gün süre ile çalıştırılacak sigortalının bakımını sağlayacağı kişinin işveren
olduğu varsayıldığında “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla
Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”de işverenin farklı ilde oturan kızının
noter onaylı vekaletle müracaat ettiği anlaşılmış olup Bildirge kabul
edilecektir.
Ev hizmetinde birden fazla kişi çalıştırılması halinde her bir sigortalı için “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”
düzenlenecektir.
Örnek
4- 10.4.2015 tarihinde ev temizliği işi
nedeniyle ayda 10 gün süreyle, 5.5.2015 tarihinde çocuk bakım işi nedeniyle
ayda 30 gün süre ile sigortalı çalıştırmak üzere müracaat eden gerçek kişi her
bir sigortalı için “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara
İlişkin Bildirge” ayrı ayrı düzenleyip Kuruma verecektir.
10 günden
az çalıştırma sebebiyle çalıştıran tarafından sadece iş kazası ve meslek
hastalığı primi ödenen sigortalının aynı ay içerisinde 10 gün veya daha fazla
süre ile çalıştırılacağının beyan edilmesi halinde sigortalının işe giriş
tarihi çalışmanın geçtiği aydaki en eski tarih olarak esas alınacaktır.
Örnek
5- 2-9-16-23.7.2015 tarihlerinde ev
hizmetlerinde 10 günden az çalıştırılan sigortalı hakkında “Ev Hizmetlerinde 10
Günden Az Sigortalı Çalıştırılacaklara İlişkin Başvuru Formu” ile müracaat
edilmiştir. Aynı gerçek kişi tarafından bu defa 27.7.2015 tarihinden itibaren
ayda 15 gün çalışma süresi beyan edilerek “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha
Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” ile 31.7.2015 tarihinde müracaat
edilmiş olup sigortalının aynı gerçek kişi yanında ayın 2’sinden itibaren
çalışması nedeniyle işe giriş tarihi 2.7.2015 tarihi olarak dikkate
alınacaktır.
Ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı çalışanların tescili
“Entegre Tescil (4/a)” Programının içinde yer alan “Ev Hizmetlerinde Çalışanlar”
“10 Günden Fazla İşveren Tescil” menüsünden işverenin T.C. kimlik numarası
üzerinden kaydı oluşturulduktan sonra “10 Günden Fazla Sigortalı Tescil”
menüsünden sigortalı tescili ve prim tahakkuk bilgileri oluşturulacaktır.
Sigortalılar için “4/a Tescil” Programından herhangi bir giriş yapılmayacaktır.
“10 Günden Fazla Sigortalı Tescil İşlemleri” menüsünden yapılacak sigortalı
tescili “29- Ek 9 10 günden fazla” sigortalılık kodu ile takip edilecektir.
Sigortalı
tescil ve tahakkuk kaydı yapıldıktan sonra “10 Günden Fazla Sigortalılık Müdür Onay İşlemleri” menüsünden işverenin T.C. kimlik
numarası üzerinden oluşan tahakkuk kaydı
müdür tarafından onaylandıktan sonra MOSİP programı aracılığıyla tahsilat yapılmak üzere bankaya gönderilecektir. Sigortalı tescili ve
tahakkuku oluşturulan işverene tebligat yazısı
(ek-14) gönderilecektir. Banka aracılığıyla yapılan tahsilatlarda “Ek 9 10 günden fazla” ödeme türü seçilecektir.
1.2.1-Ev hizmetlerinde çalışan yabancı uyruklular
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesi kapsamında yabancı uyruklu sigortalılar da
çalıştırılabilecektir. Yabancıların Ülkemizde çalıştırılması çalışma iznine
bağlı olduğundan gerçek kişi işverenler “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla
Sigortalı Olarak Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” ile müracaatlarında
sigortalıların çalışma iznini de bildirgeye ekleyeceklerdir.
Ev hizmetlerinde yabancı uyruklu sigortalılar kısmi süreli çalıştırılamayacak,
bunları çalıştıranlar hakkında 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı
çalıştıran işverenlere ilişkin hükümler uygulanacak olup ay içinde çalışma gün
sayısı 30 gün olarak alınacaktır. Ev hizmetlerinde çalışanlar hakkında 4857
sayılı Kanun hükümleri uygulanmamakla birlikte, yabancı uyrukluların çalışma
ilişkileri hakkında 6098 sayılı Kanunun 393 ila 447. maddeleri hükümleri
gereğince işlem yapılacaktır.
1.2.2-Kurumdan aylık ve gelir alanların ek 9. madde kapsamında çalışması
Yaşlılık
ve emekli aylığı alan sigortalılar 5510 sayılı Kanunun ek 9. maddesi kapsamında
ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla süreyle çalışabilecektir.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi çalışması nedeniyle
yaşlılık aylığı alanların ek 9. madde kapsamında çalışması halinde “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” ile
yapılacak müracaatlarda sigortalıların sosyal güvenlik destek primi ya da tüm
sigorta kollarına tabi olup olmayacaklarını tercih etmeleri gerekmektedir.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) ve (c) bentleri kapsamında
yaşlılık, emekli aylığı ve adi malullük aylığı alanların ek 9. madde kapsamında
çalışmaları halinde bunları çalıştıran işverenler tarafından sosyal güvenlik
destek primi hükümleri uygulanacaktır.
Sürekli
iş göremezlik geliri alanların ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile
çalışmaları halinde bağlanan gelir kesilmeyecek, sigortalılar hakkında “2- Ev
hizmetlerinde ay içinde 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanlar” başlıklı bölüm
doğrultusunda işlem yapılacaktır.
Malullük
aylığı alanların 5510 sayılı Kanunun ek 9. maddesi kapsamında ev hizmetlerinde
10 günden fazla çalışması halinde bağlanan malullük aylığı kesilecektir.
Kurumdan hak sahibi eş, çocuk, ana ve baba olarak gelir/aylık alanların 5510
sayılı Kanunun ek 9. maddesi kapsamında çalışması halinde ölüm gelirinin/aylığının
kesilip kesilmeyeceği hakkında 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi
olan sigortalılar gibi işlem yapılacaktır.
1.3- Eksik gün bildirimi/Beyan değişikliği
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalıştırılanların gün sayısının
“Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”de
beyan edilen gün sayısından daha az olması halinde bu durum işverenler
tarafından Bildirgenin “F- Sigortalının İşten Ayrılma/Durum Değişiklikleri”
kısmının “Eksik gün nedeni” bölümünün doldurularak Kuruma verilmesi
suretiyle yapılacaktır.
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalışanlar için “01-İstirahat”,
“04-Gözaltına alınma”, “05-Tutukluluk”, “10-Genel hayatı etkileyen olay”,
“11-Doğal afet”, “12- Birden fazla”, “14-Diğer”, “15- Devamsızlık”, “18- Kısa
çalışma ödeneği” eksik gün nedenleri kullanılacaktır.
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalı çalıştıran işverenlerce
beyan edilen kazancın değişmesi halinde beyan değişikliğinin aynı ay içinde “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”nin “F-
Sigortalının İşten Ayrılma/Durum Değişiklikleri” kısmının “SPEK” bölümünün
doldurularak Kuruma verilmesi gerekmektedir.
Eksik gün
nedeni ve beyan değişikliğinin, değişikliğin olduğu ay içinde Kuruma verilmesi
gerekmektedir.
5510 sayılı
Kanunun Ek 9. maddesi kapsamında on günden fazla süre ile ev hizmetlerinde
çalışan sigortalıların eksik gün giriş işlemleri,
1- "4/A Entegre
Tescil" programından "Tescil İşlemleri",
"Ev Hizmetlerinde Çalışanlar", "10 Günden Fazla"
"Eksik Gün Girişi" menüsü aracılığıyla yapılacaktır.
2- Ay içinde eksik çalışması bulunan sigortalıların prim ödeme gün
sayıları;
-Beyan
gününün 29 ve altında olması halinde, ay/dönemdeki beyan gün sayısından eksik gün sayısının çıkarılması ile,
-Beyan gününün
30 olması halinde, ay/dönemdeki gün sayısından eksik gün sayısının çıkarılması
ile,
-İşe
giriş/işten ayrılış yapılan aylar için ise, ay/dönemdeki işe giriş/işten
ayrılışa göre hesaplanmış gün sayısından eksik gün sayısının çıkarılması ile
belirlenecektir.
3- İşveren T.C. Kimlik Numarası girildikten sonra eksik gün
girişi yapılacak olan sigortalı kaydı seçilmek suretiyle "Eksik Gün
Nedeni" ve "Eksik Gün Başlangıç/Bitiş Tarihi" doldurulup müdür
onayına sunulacaktır.
4- Eksik gün girişi olan aylara ve öncesine ilişkin beyan değişiklik
işlemleri yapılamayacaktır. Gerekmesi halinde öncelikle Ek 9 tescilinin kurum
hatası seçeneği işaretlenmek suretiyle silinip yeniden oluşturulması, ardından
beyan değişikliğinin girilmesi, sonrasında eksik gün girişinin sisteme
işlenmesi gerekmektedir.
5- Eksik gün girişi olan aya sonlandırma işlemi yapılamayacaktır.
Gerekmesi halinde öncelikle Ek 9 tescilinin kurum hatası seçeneği işaretlenmek
suretiyle silinip yeniden oluşturulması, ardından sonlandırmanın girilmesi,
sonrasında eksik gün girişinin sisteme işlenmesi gerekmektedir.
6- Eksik gün girişleri için damga vergisi oluşturulmayacaktır.
7- Çeşitli Kanunlar uyarınca yapılandırılmış dönemleri
kapsayacak şekilde eksik gün girişi yapılmasına izin verilmeyecektir.
8- Geriye yönelik eksik gün girişlerinde işverenlerin asgari ücret
destekleri yalnızca eksik gün girilen ay için yeniden hesaplanacak, sonraki
ayların destek hesaplamalarında herhangi bir değişiklik yapılmayacaktır.
9- Programın işletime alınmamış olması nedeniyle geriye yönelik olarak
sisteme kaydedilecek eksik gün girişlerine ilişkin ödenmiş tutarlar
işverenlerin emanetlerine çıkılacak olup, söz
konusu tutarlar borç bulunmaması halinde işverenlere iade edilebileceği gibi sonraki ay borçlarına da mahsup edilebilecektir.
10- İçinde bulunulan ayı kapsayan eksik gün girişlerinde eksik
gün girişi sisteme takip eden ayın ilk gününden itibaren yapılacaktır.
Örnek
1 - 2018/Kasım ayı içerisinde 15.11.2018-21.11.2018
tarihleri arasında raporlu olan bir sigortalının eksik gün girişi sisteme 1.12.2018
tarihinde işlenecektir.
11- Takip eden yılı kapsayan eksik gün girişlerinde eksik gün girişi içinde
bulunulan yıl için girildikten sonra, takip eden yılı kapsayan kısmı yeni yılın
Şubat ayının ilk gününden itibaren ayrıca yapılacaktır.
Örnek
2- 2018/Aralık ayı içerisinde 15.12.2018-21.01.2019
tarihleri arasında raporlu olan bir sigortalının eksik gün girişleri sisteme 15.12.2018-31.12.2018
tarihleri için girilecek, 2019 yılının Şubat ayı başında ise 01.01.2019-21.01.2019
tarihleri arasını kapsayan eksik gün girişi sisteme ayrıca kaydedilecektir.
Öte
yandan, 5510 sayılı Kanunun Ek 9. maddesi kapsamında on günden az süre ile
çalışan sigortalıların hizmet tamamlama iptal işlemlerinin yapılmasına olanak
sağlayacak program düzenlemeleri de tamamlanarak işletime alınmıştır.
Söz
konusu iptal işlemleri "MOSİP- Ek 9 İşlemleri- Ek 9 Tahsilat İptal
Talebi" menüsü vasıtasıyla sigortalı TC kimlik numarası üzerinden hizmet
tamamlamaya ilişkin tahsilatın çıkışı yapılmak suretiyle gerçekleştirilecek
olup, ödenen tutar sigortalının emanet hesabına aktarılacaktır.
1.4- Sigortalılığın sona ermesi
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süreyle çalışanların sigortalılıkları bu
kapsamdaki çalışmalarının sona erdiğinin Kuruma bildirilmesi, aylık talebinde
bulunulması veya sigortalının ölümü halinde sona erdirilecektir.
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalıştırılan sigortalının işten
ayrılması halinde işten ayrılış bildirimi çalışmanın sona erdiği tarihi takip
eden on gün içerisinde “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla
Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”nin “F- Sigortalının İşten Ayrılma/Durum
Değişiklikleri” kısmının “İşten Ayrılış Tarihi” ve “İşten Ayrılış Nedeni”
bölümünün doldurulması suretiyle yapılmakta olup işten ayrılış nedeni olarak
“8-Emeklilik (yaşlılık) veya toptan ödeme nedeniyle”, “9- Malulen emeklilik
nedeniyle”, “10-Ölüm”, “11- İş kazası sonucu ölüm”, “12- Askerlik”, “13- Kadın
işçinin evlenmesi”, “14-Emeklilik için yaş dışında diğer şartların
tamamlanması”, “18- İşin sona ermesi”, “22- Diğer nedenler”, “36- Doğum
nedeniyle işten ayrılma” nedenlerinden biri bildirim yapılacaktır.
1.5- Ev hizmetlerinde
10 gün ve fazla süre ile çalışanların
prim oranları
Kanunun ek 9. maddesi kapsamında ayda 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalılığı
olanların % 34,5 oranındaki primleri gerçek kişi işverenler tarafından
ödenecektir. Bu primin % 20’si uzun vadeli sigorta kolları, % 12,5’i genel
sağlık sigortası, % 2’si iş kazası ve meslek hastalıkları sigortası primi olup
ayrıca 4447 sayılı Kanuna göre % 3 oranında işsizlik sigortası primi de
ödenecektir. Sigortalının ücretinden kesilecek prim oranı diğer sigortalılarda
olduğu gibi % 9 uzun vade sigorta kolları, % 5 genel sağlık sigortası, % 1
işsizlik sigortası primi olmak üzere % 15’dir.
Sigortalı
hakkında işverenin ödeyeceği prime esas kazanç brüt asgari ücrete göre
belirlenecek olup işverenlerin “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla
Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” günlük brüt ücret yazmaları gerekmektedir.
1.6- Damga vergisi
“Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”den 488
sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli (I) sayılı tablonun IV/2-e bendi kapsamında
bir defaya mahsus damga vergisi kesilecektir. Damga vergisi işverenin ilk prim
ödemesine ilave edilerek tahsil edilecektir. Prim tahakkuku “Ev Hizmetlerinde
10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” verildikten sonra her
ay Kurumca oluşturulacak olup bu sebeple ayrıca damga vergisi alınmayacaktır.
1.7- İdari para cezası
“Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”nin
işverence çalışmanın başladığı ayın sonuna kadar Kuruma verilmesi
gerekmektedir. Bildirgenin yasal süresinde verilmemesi halinde işverene her bir
sigortalı için 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (a)
bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında asgari ücret tutarında idari para
cezası uygulanacaktır.
Örnek
1- 28.4.2015 tarihinde hasta bakımı işi
nedeniyle ev hizmetlerinde çalıştırılmaya başladığı anlaşılan sigortalının “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”si 15.6.2015 tarihinde işvereni tarafından Kuruma
verilmiş olup bildirgenin geç verilmesi nedeniyle işverene asgari ücret
tutarında idari para cezası uygulanacaktır.
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalıştırılan sigortalının işten
ayrılması halinde “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara
İlişkin Bildirge”nin bu Genelgenin yedinci kısmının iki numaralı bölümünün
“1.4- Sigortalılığı Sona Ermesi” başlıklı bölümünde belirtilen sürede
verilmemesi halinde 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (j)
bendi uyarınca asgari ücretin onda biri tutarında idari para cezası
uygulanacaktır.
İdari
para cezaları “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin
Bildirge”nin verilmemesi ya da geç verilmesi halinde uygulanacak olup
bildirgesini zamanında vermiş ancak primlerini yasal süre içinde ödememiş
işverenlerden idari para cezası alınmayacak geç ödenen primden dolayı gecikme
zammı ve gecikme cezası alınacaktır.
Örnek
2- 17.6.2015 tarihinde çocuk bakımı
işi nedeniyle işe alınan sigortalının “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla
Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”si 30.6.2015
tarihinde yasal süresinde Kuruma verilmiş, 2015 yılı Haziran, Temmuz ve Ağustos
ayları primi ödenmemiş olup gerçek kişi işverene idari para cezası
uygulanmayacak, geç ödediği primler için gecikme zammı ve gecikme cezası
alınacaktır.
1.8. Genel sağlık sigortalılığı ve yararlanma şartları
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile sigortalılığı bulunanlar 5510
sayılı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt
bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı sayılacaktır. Ev hizmetlerinde
çalışanların sağlık yardımlarından yararlanılabilmesi için 67. maddede sayılan
diğer haller dışında sigortalının sağlık hizmeti sunucusuna başvurduğu tarihten
önceki son bir yıl içinde toplam 30 gün genel sağlık sigortası prim ödeme gün
sayısının bildirilmiş olması yeterlidir.
5510 sayılı
Kanunun 88. maddesinin dördüncü fıkrası gereğince Kanunun ek 9. maddesi
kapsamında 10 gün ve daha fazla süreyle çalışması bulunanlardan;
-30.9.2016 tarihine kadar; ay içerisinde 30 günden az çalışması olanlar,
-1.10.2016-31.3.2020 tarihleri arasında; Kanunun 3. maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında
bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde olmayanlardan ay içerisinde 20 gün ve
daha az çalışması olanlar,
kalan sürelerine
ait genel sağlık sigortası primlerini gelir testi sonucuna göre Kanunun 60.
maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi veya (g) bendi
kapsamında ödemeleri gerekmekte olup, bu şekilde çalışması olanların genel
sağlık sigortası tescil kayıtları “GSS 60. MADDE” programı aracılığı ile takip
edilecektir.
Kanunun 88. maddesinin dördüncü fıkrasında yapılan ve 1.4.2020 tarihinde yürürlüğe
giren değişiklik ile ek 9. madde kapsamında 10 gün ve daha fazla süreyle
çalışması bulunanların eksik günlerine ait genel sağlık sigortası primlerini
ödeme zorunluluğu kaldırılması nedeniyle bu durumdakiler için bu tarihten
itibaren 60. maddenin birinci fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi
veya (g) bendi kapsamında tescil kaydı oluşturmayacaktır.
Ay içinde
eksik kalan günlerini 5510 sayılı Kanunun 51. maddesinin üçüncü fıkrası
kapsamında isteğe bağlı sigortalı olarak tamamlayanlar hakkında eksik kalan
günler için ayrıca genel sağlık sigortası hükümleri uygulanmayacaktır.
1.9. İş kazası ve meslek hastalığı bildirimi ve sağlanan
yardımlar
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile çalıştırılacak sigortalılara
ilişkin iş kazası ve meslek hastalığı bildirimi 5510 sayılı Kanunun 13.
maddesinde belirtilen sürede Kuruma doğrudan Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliği ekinde yer alan “İş Kazası ve Meslek Hastalığı Bildirim Formu”nu
düzenleyerek ya da www.turkiye.gov.tr adresinin “e-hizmetler” menüsünün altında bulunan “Ev
Hizmetleri İş Kazası Bildirimi” aracılığı ile yapılacaktır.
ÜÇÜNCÜ
BÖLÜM
Ev
Hizmetlerinde Aynı Kişi Yanında Ayda 10 Günden Az Süre İle Sigortalı Çalışanlar
1-Ev hizmetlerinde ayda aynı kişi yanında 10 gün ve daha az süre ile sigortalı
çalışanların durumu
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesi kapsamında ev hizmetlerinde 10 günden az sigortalı olarak
çalışanlar 1.4.2015 tarihinden itibaren iş kazası ve meslek hastalığı yönünden
sigortalı sayılacaktır. Bu şekilde sigortalı çalıştıranlar 10 güne kadar
çalıştırdıkları sigortalılar nedeniyle işveren sayılmayacaklar, bu kapsamda
sigortalı çalıştırdıkları her gün için prime esas günlük kazanç alt sınırının %
2’si oranında iş kazası ve meslek hastalığı sigortası primi ödeyeceklerdir.
10 günden
az çalışmanın tespitinde günlük 7,5 saatin altındaki çalışmalar 1 gün olarak
kabul edilecektir. 10 günden az çalışılan süreler birbirini takip eden günler
olabileceği gibi ayın farklı günleri de olabilecektir.
1.1- Ev hizmetlerinde 10 günden az süreyle sigortalı çalışanların bildirimi
Ev hizmetlerinde 10 günden az sigortalı olarak çalışanların bildirimi “Ev
Hizmetlerinde 10 Günden Az Sigortalı Çalıştırılacaklara İlişkin Başvuru Formu”
(Ek-15) ile
yapılacaktır. Form çalışmanın geçtiği
ayın sonuna kadar ikamet edilen en yakın yerdeki üniteye yapılacaktır.
“Ev
Hizmetlerinde 10 Günden Az Sigortalı Çalıştırılacaklara İlişkin Başvuru Formu”
sigortalı çalıştırılan tarafından her bir çalışma için ayrı ayrı Kuruma verilecektir.
Ay içinde 10 günden az süren ev hizmetine ait çalışmanın takip eden aylarda da
devam etmesi halinde Formun “Çalışma devamlı mı?” kısmının işaretlenmesi
halinde ayrıca bir bildirim yapılması istenmeyecektir.
Sigortalıların
tescil “28- Ek 9 10 günden az” sigortalılık kodu üzerinden oluşturulacaktır.
1.1.1- İnternet yoluyla müracaat
Ev hizmetlerinde 10 günden az sigortalı olarak çalışanların bildirimi bu kişileri
çalıştıranlar yönünden internet aracılığı ile de yapılabilecektir. Sigortalı
çalıştıranlar www.turkiye.gov.tr adresinin “e-hizmetler” menüsünün altında bulunan “4/a 10
günden Az Süreli Ev Hizmetleri İşveren Başvuru Sorgulama” kısmını seçerek
bildirimde bulunabilecektir. İnternetten yapılan müracaatta ayrıca “Ev
Hizmetlerinde 10 Günden Az Sigortalı Çalıştırılacaklara İlişkin Başvuru
Formu”nun Kuruma verilmesi istenmeyecektir. Bu şekilde müracaat edenlerin SGK
Tescil ve Hizmet Dökümü Programında ünite kodu “9999” olarak görüntülenecektir.
1.2- Ev hizmetlerinde 10 günden az çalışanların uzun vadeli sigorta kolları ve genel
sağlık sigortası
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesi kapsamında 10 günden az sigortalı çalıştıranların iş
kazası ve meslek hastalığı yönünden yapacakları bildirim sonucunda sigortalılar
için ayrıca % 32,5 oranında uzun vadeli sigorta kolları ile genel sağlık
sigortası primi tescili de oluşturulacak olup bu tescil için herhangi bir
müracaat alınmayacak, tescil ve tahakkuk kaydı Kurumca elektronik ortamda
oluşturulacaktır.
Uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası primlerinin sigortalı tarafından
çalışmanın geçtiği ayı takip eden ayın sonuna kadar ödenmesi gerekmekte olup,
bu süre içinde ödenmeyen primlerin bir daha ödenme imkanı bulunmamaktadır.
Sigortalı adına oluşturulan uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık
sigortası tescil kaydı da kapatılacaktır. Sigortalılığın sona ermesinde ayrıca
sigortalılardan herhangi bir bildirim alınmayacaktır. Uzun vadeli sigorta
kolları ve genel sağlık sigortası tescili aylık olarak yapılacak, takip eden
ayda sigortalının ev hizmetlerinde ayda 10 günden az çalışmasının bulunmaması
halinde uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası tescili
oluşturulmayacaktır.
Diğer
taraftan bu kapsamdaki kişiler bakmakla yükümlü olunan kişi statüsünde
bulunmamaları halinde gelir testi sonucuna göre Kanunun 60. maddenin birinci
fıkrasının (c) bendinin (1) numaralı alt bendi veya (g) bendi kapsamında genel
sağlık sigortalısı olarak tescil edilmeleri gerekmektedir.
Ev hizmetlerinde 10 günden az çalışması nedeniyle iş kazası ve meslek hastalığı
tescili oluşturulan sigortalının takip eden ayın sonuna kadar da uzun vadeli
sigorta kolları ve genel sağlık sigortası primini ödemeleri halinde Kanunun 60.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında genel sağlık sigortalısı
sayılacaktır. Bu şekilde ödeme yapanlar için bu kısmın üçüncü fıkrası
uygulanmaz.
1.3- Ev hizmetinde 10 günden az süre ile sigortalılığı bulunanların diğer
statülerdeki sigortalılığı
Ev hizmetlerinde ayda 10 günden az süre ile çalışan sigortalıların ay içinde 5510
sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında 30 gün
sigortalılığının bulunması halinde uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık
sigortası yönünden ayrıca tescil ve tahakkuk kaydı oluşturulmayacaktır. Sigortalının
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında 30
günden az sigortalı çalışması halinde ise ev hizmetleri yönünden uzun vadeli
sigorta kolları ve genel sağlık sigortası yönünden yapılacak tescil 30 günden
az kalan süre için oluşturulacaktır.
Örnek
1- Üç farklı işveren yanındaki
sigortalı çalışması toplam 30 gün olan sigortalı hakkında www.e-turkiye.gov.tr üzerinden 10-17-24.4.2015 tarihleri için 10 günden az
süreyle çalışma bildirildiği anlaşılmış olup toplam çalışma gün sayısı 30 gün
olduğundan sigortalı ile ilgili uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık
sigortası tescili oluşturulmayacaktır.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalılığı
olanlar ile yaşlılık ve emekli aylığı alanların ev hizmetlerinde 10 günden az
çalışmaları halinde iş kazası ve meslek hastalığı sigortası yönünden tescil
kaydı oluşturulacak, uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası
tescili oluşturulmayacaktır.
Örnek
2- 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendine tabi sigortalılığı
bulunan kişi hakkında “Ev Hizmetlerinde 10 Günden Az Sigortalı
Çalıştırılacaklara İlişkin Başvuru Formu” ile 29.5.2015 tarihinde ev
hizmetlerinde çalışmaya ilişkin bildirim yapılmıştır. Bu sigortalı için uzun
vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası tescili oluşturulmayacak olup
4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendinin (2) numaralı alt bendi kapsamındaki
sigortalılığı sona erdirilmeyecektir.
Sürekli
iş göremezlik geliri alanların ev hizmetlerinde 10 günden az süre ile
çalışmaları halinde uzun vade ve genel sağlık sigortası tescili
oluşturulacaktır. 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendi kapsamında olanların tescil kaydı oluşturulmayacaktır.
5510 sayılı
Kanunun 50. maddesi gereğince 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendi
kapsamında isteğe bağlı sigortalı olanların ev hizmetlerinde ayda 10 günden az
çalışmaları ve uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası primini
ödemeleri halinde prim ödedikleri aya ait isteğe bağlı sigortalılığı
durdurulacaktır. İsteğe bağlı sigortalılığı durdurulanların ek 9. maddeye tabi
sigortalılığının sona erdiği tarihten itibaren 12 ay içerisinde prim ödemesinin
bulunması halinde isteğe bağlı sigortalılığı zorunlu sigortalılığın sona erdiği
tarihten bir gün sonra başlatılacaktır. 12 ay içerisinde prim ödemesi
bulunmayan sigortalılar isteğe bağlı sigortalı olmak için yeniden talepte
bulunacaklardır.
Örnek
3- 21.11.2008 tarihinden itibaren 5510
sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında isteğe
bağlı sigortalılığı devam eden kişi, 1-8-15-22-29.8.2015 tarihlerinde ve
sonraki aylarda ayda 4 gün süre ile ev hizmetleri nedeniyle iş kazası ve meslek
hastalığı yönünden tescil edilmiş olup bu sigortalılığı sebebiyle 2015 yılı
Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım ayı uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık
sigortası primini ödemiş, 2015 yılı Aralık ve Ocak ayı primini süresinde
ödememiş, 2016 yılı
Şubat ayı isteğe bağlı sigorta
primini ödemiştir. Bu sigortalının isteğe bağlı sigortalılığı 31.7.2015 tarihinde
durdurulacak olup isteğe bağlı sigorta primini 12 aylık
süre içinde ödediğinden 1.12.2015 tarihinden itibaren yeniden başlatılacaktır.
Ay içinde
kısmi olarak 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine
göre çalışıp aynı zamanda ek 9. madde kapsamında haklarında iş kazası ve meslek
hastalığı sigortası primi ödenen sigortalılar müracaatları halinde 51. maddenin
üçüncü fıkrası kapsamında isteğe bağlı sigortaya prim ödeyebileceklerdir. Bu
şekilde primi ödenen süreler zorunlu sigortalılığa ilişkin prim ödeme gün
sayısına otuz günü geçmemek üzere eklenecek olup 4. maddenin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında sigortalılık süresi olarak kabul edilecektir.
Örnek
4- Ev hizmetleri dışında işveren
yanında ayda 17 gün çalışan sigortalının, 2015 yılı Mayıs ayından itibaren
ayrıca ev hizmetleri kapsamında her ay 3 gün süre çalışması halinde ev
hizmetleri yönünden ödeyebileceği uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık
sigortası primi ayın geri kalan 13 günü üzerinde tahakkuk ettirilecektir.
Sigortalının 17.6.2015 tarihinde ay içinde kalan süreleri için Kanunun 4.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında isteğe bağlı sigortalı olmak
için müracaat etmesi halinde ev hizmetlerindeki çalışmasından dolayı ayrıca
uzun vadeli sigorta kolları ve genel sağlık sigortası tescili
oluşturulmayacaktır.
Ay içinde
kısmi süre ile 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine
göre çalışanların ev hizmetleri nedeniyle kalan sürelerine ait uzun vadeli
sigorta kolları ve genel sağlık sigortası primi ödenmemeleri halinde, bu
sürelerde 88. maddenin dördüncü fıkrasına göre başlatılan genel sağlık
sigortalılıkları devam ettirilecektir.
5510 sayılı
Kanunun ek 5. ve ek 6. maddelerine tabi sigortalılar ile 2925 sayılı Kanuna
tabi olanların ev hizmetlerinde 10 günden az çalışmaları halinde uzun vade ve
genel sağlık sigortası tescili oluşturulmayacak ve sigortalılıkları
durdurulmayacaktır.
1.4- Ev hizmetlerinde 10 günden az çalışanların prim oranları
Kanunun ek 9. maddesi kapsamında 10 günden az sigortalı olanları çalıştıranlar;
1.4.2015-30.6.2015 tarihleri arasında günlük asgari ücret üzerinden 40,05 x % 2 = 0,80 Krş,
1.7.2015-31.12.2015 tarihleri arasında günlük asgari ücret üzerinden 42,45 x % 2 = 0,85 Krş
iş
kazası ve meslek hastalığı sigortası primi ödeyecektir.
Uzun vade ve genel sağlık sigortası primi ödemek isteyen sigortalılar;
1.4.2015-30.6.2015 tarihleri arasında aylık 1.201,50 x % 32,5 = 390,49 TL,
1.7.2015-31.12.2015 tarihleri arasında aylık 1.273,50 x % 32,5 = 413,89 TL
prim ödeyeceklerdir.
Prime esas kazançlar yürürlükteki asgari ücrete göre belirleneceğinden asgari
ücretteki artışlara göre ödenecek prim tutarları değişecektir.
Tahsil edilmeyen primler hakkında Kanunun 89. maddesi kapsamında işlem yapılacaktır.
DÖRDÜNCÜ
BÖLÜM
Ev
Hizmetlerinde Çalıştırılanlara İlişkin Diğer Hususlar
1- 1.4.2015
tarihinden önce ev hizmetlerinde sigortalı
çalıştıran gerçek kişiler hakkında yapılacak işlemler
1.4.2015 tarihinden önce ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla süre ile
sigortalı çalıştıran işverenler işyeri dosyasını kapattıktan sonra 5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesinin birinci fıkrası kapsamında “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve
Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge” ile müracaat edebileceklerdir.
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesine müracaat etmeyen işverenler hakkında mevcut uygulama
doğrultusunda işlem yapılmaya devam edilecektir.
1.4.2015 tarihinden önce 5510 sayılı Kanunun 6. maddesinin (c) bendi kapsamında
ev hizmetlerinde ücretle ve sürekli 9 gün ve altına sigortalı çalıştıran
işverenler mevcut uygulama doğrultusunda aylık prim ve hizmet belgesi vermeye
devam edebilecektir. Bunlardan ev hizmetlerinde ayda 10 günden az sigortalı
çalıştırılması nedeniyle ek 9. madde kapsamında geçmek isteyenler işyeri
dosyasını kapatıp, işten çıkış bildirgesi ve aylık prim ve hizmet belgesini
yasal süre içinde Kuruma verecektir.
2- 1.4.2015
tarihinden sonra işveren sisteminde yapılacak işlemler
Ev hizmetlerinde çalıştırılmak üzere işe alınan sigortalıların bildirimiyle
ilgili işlemler 1.4.2015 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 5510 sayılı
Kanunun ek 9. madde hükümleri doğrultusunda yürütüleceğinden, 1.4.2015
tarihinden itibaren ek 9. madde kapsamında sigortalı çalıştıracak gerçek kişi
işverenler yönünden işyeri tescili yapılmayacaktır. İşveren tescil programına
gerekli kontrol 5.4.2015 tarihinde konmuş olup 1.4.2015-5.4.2015 tarihleri
arasında yersiz yapılan işyeri tescil işlemleri iptal edilecek, işverenlerle
irtibata geçilerek ek 9. madde kapsamında müracaat etmeleri sağlanacaktır.
3- Ev hizmetlerinde
Kanunun Ek 9. madde kapsamında
çalışanların ünitelerce takibi
Ev hizmetlerinde ayda 10 gün ve daha fazla süre ile çalışanların işlemleri prim
tahakkuk ve tahsilat servislerince, ayda 10 günden az çalışanların takibi
tescil ve hizmet servislerince yapılacaktır.
4- Ev hizmetlerinde 10 günden fazla çalışanlara ilişkin bildirim formu verilerek
tescili yapılmış sigortalının, 10 günlük süreden önce çalışmanın 1’inci ve
9’uncu günü(dahil) olmak üzere ölümü, işten ayrılması gibi nedenlerle
çalışmasının sona erdiği hallerde 10 günden fazla çalışanlara ilişkin bildirim
formuna ilişkin yapılan tescil iptal edilecek ve çalıştığı gün üzerinden 10
günden az çalışan sigortalı olarak tescil edilecektir.
Öte
yandan ev hizmetlerinde yabancı uyruklu sigortalılar kısmi süreli
çalıştırılamayacağından, bunları çalıştıranlar hakkında 10 gün ve daha fazla
süre ile sigortalı çalıştıran işverenlere ilişkin hükümler uygulanacağından ve
ay içinde çalışma gün sayısının 30 gün olarak dikkate alınması gerekmekle
birlikte çalışmanın 1’inci ve 9’uncu günü(dahil) olmak üzere ölüm, işten
ayrılma gibi nedenlerle çalışmasının sona erdiği hallerde fiilen çalışılan gün
üzerinden sigortalılık sağlanacaktır.
5-
Ev hizmetlerinde 10 gün
ve daha fazla süre ile çalıştırılan sigortalının işten ayrılması halinde “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”nin bu
genelgenin bu bölümünün “2.4- Sigortalılığı Sona Ermesi” başlıklı bölümünde
belirtilen sürede verilmemesi halinde 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin
birinci fıkrasının (j) bendi uyarınca asgari ücretin onda biri tutarında idari
para cezası uygulanacak olmakla birlikte “Ev Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla
Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”nin çalışmanın sona erdiği ayı takip eden
ayın sonuna kadar verilmesi halinde ilgili bildirge denetime intikal
ettirilmeyecek, söz konusu bildirgenin çalışmanın sona erdiği ayı takip eden
aydan sonra verilmesi halinde ise ilgili bildirgenin Kurumun denetim ve
kontrole görevli memurlarınca yapılacak inceleme sonucunda işleme alınıp
alınmayacağına karar verilecektir.
6-
Ev hizmetlerinde 10 gün
ve daha fazla sigortalı çalıştıran işverenin ölümü halinde aynı adreste ikamet
eden mirasçılarının ölüm tarihinden itibaren 3 ay içinde talepte bulunmaları ve
sigortalıyı çalıştırmaya devam edildiğinin bildirilmesi halinde mirasçılardan
sigortalıyı çalıştırmaya devam edecek olan kişi yeni işveren olarak sayılacak,
yeni işverene intikal gerçekleştirilecek ve yeni işverenin T.C. Kimlik Numarası
üzerinden sigortalılık devam ettirilecektir.
Ev hizmetlerinde 10 gün ve daha fazla sigortalı çalıştıran işverenin ölümü
halinde aynı adreste ikamet eden mirasçılarının ölüm tarihinden itibaren 3 ay
içinde talepte bulunmamaları ancak sigortalıyı çalıştırmaya devam etmeleri
halinde işverenin ölüm tarihi itibariyle tescil sonlandırılacak ve ölüm
tarihini takip eden gün itibariyle sigortalıyı çalıştırmaya devam eden kişinin
T.C. Kimlik Numarası üzerinden tescil yapılacaktır. Söz konusu durumda “Ev
Hizmetlerinde 10 Gün ve Daha Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge”nin
yasal sürede verilmemiş olması nedeniyle 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinin (1) numaralı alt bendi kapsamında asgari ücret tutarında
idari para cezası uygulanacaktır.
BEŞİNCİ
BÖLÜM
5510
sayılı Kanunun Ek-9. maddesi kapsamında konut kapıcılığı işyerlerinde
çalışanlar
1-Genel açıklamalar
5510 sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun ek 9. maddesinde 21.3.2018
tarihli ve 7103 sayılı Vergi Kanunları ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 68. maddesiyle yapılan
düzenleme ile konut kapıcılığı işyerleri de kolay işverenlik kapsamına dahil
edilmiştir.
Bu madde kapsamındaki işveren ve sigortalı işlemlerine ilişkin usul ve
esasların tespitine ise Kurum yetkili kılınmıştır.
Bu doğrultuda
konut kapıcılığı işyerlerine ilişkin uygulanacak usul ve esaslar aşağıda
açıklanmıştır.
2- Konut kapıcılığı işyeri kapsamında olanlar
Konut kapıcılığı, 3.3.2004 tarihli ve 25391 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan Konut Kapıcıları Yönetmeliğinde tanımlanmıştır. İlgili Yönetmelik
kapsamında konut kapıcısı;
"Ana taşınmazın bakımı, korunması, küçük çaptaki onarımı, ortak
yerlerin ve döşemelerin bakımı, temizliği, bağımsız bölümlerde oturanların
çarşı işlerinin görülmesi, güvenliklerinin sağlanması, kaloriferin yakılması ve
bahçenin düzenlenmesi ve bakımı ve benzeri hizmetleri gören kişiyi " ifade
etmektedir.
Konut kapıcılığı işyerlerinde çalışanlar 5510 sayılı Kanunun 4.
maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalılara sağlanan haklardan
aynı şekilde yararlanacaktır. Bu sigortalılar hakkında Kanunun uzun ve kısa
vadeli sigorta kolları ile genel sağlık sigortası ve 4447 sayılı Kanunun 46.
maddesine göre işsizlik sigortası hükümleri de uygulanacaktır.
5510 sayılı
Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamındaki sigortalılar
bir veya birden fazla işveren yanında çalışabileceklerinden, konut kapıcılığı
işyerlerinde çalışan sigortalılar da gerek 4. maddenin birinci fıkrasının (a)
bendi gerekse ek 9. madde kapsamında aynı sürede bir veya birden fazla işveren
yanında sigortalı olabilecektir.
Örnek
1-Konut kapıcılığı kapsamında bir
apartman yöneticiliği işyerinde ayda 9 gün süre ile çalışan kişi, 11.3.2019
tarihinde 20 gün süre ile çalışmak üzere bir fabrikada işe alınmış olup her iki
işyerinde de sigortalı olacaktır.
Diğer
yandan, konut kapıcılığı işyerlerinde çalıştırılan sigortalıların ek 9. madde
kapsamındaki çalışmalarında ay içinde 1 ila 9 gün veya 10 gün ve üzeri çalışma
şeklinde bir ayrım yapılmayacaktır.
3- Konut kapıcılığı işyerlerinin tescil ve işverenlik uygulamaları
Tescil tipi (faaliyette bulunulan sektör) konut kapıcılığı olarak tescil edilen ve edilecek olan
işyeri işverenleri, e-Sigorta kullanıcı kodu ve şifresiyle girecekleri işveren
sisteminde bulunan kolay işverenlik ekranında yapılacak işlemler vasıtasıyla
kolay işverenlik kapsamına alınacaktır.
Kolay işverenlik
kapsamına dahil olmak istemeyen işverenler, Kurumca belirlenen tarihe kadar
mevcut sistem üzerinden işlemlerini yapacaklardır. Ancak kolay işverenlik
kapsamına dahil olan işverenlerin yeniden eski sistemde olduğu gibi e-bildirge
sistemi üzerinden aylık prim ve hizmet belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi
vermeleri imkanı bulunmayacaktır.
İşverenlerin
kolay işverenliğe geçiş işlemlerini onaylayıp tamamladıkları tarihten sonra bu
genelge hükümlerine göre işlemler yürütülecek olup kolay işverenliğe geçişten
önceki dönemler için ilgili mevzuat uygulanacaktır.
4- 1.3.2019
tarihinden itibaren kolay işverenlik
kapsamına alınan konut kapıcılığı işyerlerinde işyeri ve sigortalı tescil
işlemleri
1.3.2019 tarihinden önce tescil edilmiş konut kapıcılığı işyeri işverenlerinin
kolay işverenlik kapsamına geçişte yeniden işyeri bildirgesi ve sigortalı işe
giriş bildirgesi
vermelerine gerek bulunmamaktadır. Ancak
tescilli işyerlerinde yeni bir sigortalı çalıştırılmaya başlanılması halinde
sigortalı işe giriş bildirgesi verilecektir.
1.3.2019 tarihinden itibaren konut kapıcılığı kapsamında ilk defa sigortalı çalıştırılması halinde
kolay işverenlik başvuru ve giriş programları işletime alınıncaya kadar Sosyal
Sigorta İşlemleri Yönetmeliği EK-6' da bulunan "İşyeri Bildirgesi"
ile EK-4' de bulunan "Sigortalı İşe Giriş Bildirgesi 4-A B" Kuruma
gönderilecektir. e-Sigorta başvuru ve şifre işlemleri ise genel hükümlere göre
e-Devlet üzerinden yapılacaktır.
Kolay işverenlik
kapsamında konut kapıcılığı işyerlerindeki sigortalıların işe giriş
bildirgeleri ile ilk işyeri tesciline ilişkin işyeri bildirgesi sigortalının
çalışmaya başlayacağı ayın sonuna kadar Kuruma gönderilecektir.
Örnek
1:11/3/2019 tarihinde işe alınan bir
sigortalıya ilişkin işyeri ve sigortalı işe giriş bildirgesinin en geç 1.4.2019
(31.3.2019 tarihi hafta sonu tatiline denk geldiğinden) tarihine kadar Kuruma
verilmesi gerekmektedir.
Örnek
2: 31.5.2019 tarihinde işe alınan bir
sigortalıya ilişkin işyeri ve sigortalı işe giriş bildirgesinin 31.5.2019
tarihinde Kuruma verilmesi gerekmektedir.
Konut kapıcılığı işyerlerinde birden fazla kişi çalıştırılması
halinde her bir sigortalı için ayrı işe giriş bildirgesi düzenlenecektir.
Kolay işverenlik
başvuru ve giriş programları işletime alındığında başvuru bilgilerine göre
işyeri ve sigortalı işe giriş bildirgeleri otomatik olarak oluşturulacak olup
işverenlerden işyeri ve sigortalı işe giriş bildirgesi alınmayacaktır.
Sigortalı
bildiriminin çalışmanın başladığı ayı takip eden ayın sonuna kadar yapılması
halinde ilgili bildirimler denetime intikal ettirilmeksizin işleme alınacaktır.
Ancak bu sürenin dışında Kurum kayıtlarına intikal ettirilen bildirimler
Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarına intikal ettirilerek
düzenlenecek rapora göre işlem yapılacaktır.
5- Tahakkuk ve primlerin ödenmesi
Konut kapıcılığı kapsamında çalıştırılanların beyan giriş/güncelleme,
teşvik tanımlama ve eksik gün giriş işlemleri https://uyg.sgk.gov.tr/IsverenSistemi linki üzerinden yapılacaktır.
Beyan edilen gün sayısının 30 günden az olması halinde eksik gün belgeleri
Kurumca istenilebileceğinden, bu belgelerin işverence saklanması gerekmektedir.
Prime esas kazanç, 5510 sayılı Kanunun 82. maddesine göre belirlenen prime
esas kazancın alt ve üst sınırı arasında olmak üzere işverenin sigortalıya
ödediği brüt ücrete göre beyan edilecektir.
5510 sayılı
Kanunun ek 9. maddesi kapsamında konut kapıcılığı işyerlerinde aylık prim ve
hizmet belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi Kuruma verilmeyecektir.
Konut kapıcılığı işyerlerinde sigortalı çalıştıran işverenler gün ve
kazanç beyanında değişiklik olmadığı sürece, sigortalı için yaptıkları
bildirime göre sistem tarafından tahakkuk ettirilecek sigorta primlerini ilgili
ayı takip eden ayın sonuna kadar ödeyeceklerdir. İşverenlerce beyan edilen gün ve
kazançlarda değişiklik yapılmadığı sürece, takip eden aylarda tahakkuk edecek
primler, sisteme kaydedilen son beyan gün ve kazanç üzerinden oluşturulmaya
devam edecektir. Beyan edilen gün/kazanç, işten ayrılış ya da eksik güne
ilişkin bir değişiklik yapıldığında tahakkuk buna göre içinde bulunulan aydan
itibaren sistem tarafından güncellenecektir.
Örnek 1-18.3.2019
tarihinde konut kapıcılığı işyerinde ayda 30 gün süreyle çalıştırılmak üzere
işe alınan (A) sigortalısının gün ve kazanç beyanı https://uyg.sgk.gov.tr/IsverenSistemi linkinden 30 gün ve 3.000.00 TL aylık kazanç olarak girilmiştir. Söz
konusu sigortalı için tahakkuk ettirilecek sigorta primleri beyan edilen gün ve
kazançlarına ilişkin değişiklik yapılmadığı sürece, 2019 Mart ve takip eden
aylarda sisteme kaydedilen gün ve kazanç üzerinden yapılmaya devam edecektir.
İlgili
sigortalının 12.9.2019 tarihinde ücretinin 3.250.00 TL olarak belirlenmesi
halinde, 2019 yılı Eylül ayı içinde işveren sistemine girilerek kazanç 3.250.00
TL olarak güncellenerek 2019 Eylül ve takip eden aylarda da beyan edilen bu
kazanç üzerinden prim tahakkuku yapılacaktır. Söz konusu sigortalının 2019 Mart
ayı primlerinin son ödeme süresi takip eden ayın sonu olan 30.4.2019 tarihidir.
Kolay işverenliğe
geçişle birlikte, çalıştırdığı sigortalılar için otomatik tahakkuk
oluşturulacaktır. İşverenin, otomatik oluşturulan bu tahakkukları, beyan giriş
ve teşvik tanımlama sistemine girip güncellemediği sürece, geçerli
sayılacaktır. Sigortalının bir önceki ayda bildirilen PEK ve gün sayısından
günlük kazancı bulunacak ve bulunan günlük PEK üzerinden hesaplanan 30 günlük
PEK, teşviksiz ve bir önceki ayda bildirim yapılan belge türü üzerinden
otomatik olarak tahakkuk edecektir.
Yasal süresi
içinde ödenmeyen primlere 5510 sayılı Kanunun 89. maddesi gereğince gecikme
zammı ve gecikme cezası uygulanacaktır. İşverenlerce bankalar kanalıyla
yapılacak ödemeler, yasal ödeme süresi geçmemiş prim borçları yönüyle
"25-SSK Prim Kodu" ile yasal ödeme süresi geçmiş prim borçları ise
"22-Geçmiş Dönem Kodu" ile ödenebilecektir.
Borç
tutarları, ilgili ayı takip eden ayın on beşinden itibaren banka borç
sorgusunda gösterilecektir.
Örnek
2- 15.3.2019 tarihinde konut kapıcılığı
işyerinde ayda 30 gün süreyle çalıştırılmak üzere işe alınan (A) sigortalısının
prim tahakkuklarına ilişkin borç tutarları, ilgili ayı takip eden Nisan ayının
15 inden itibaren banka borç sorgusunda gösterilecektir.
Geriye dönük
gün ve kazanç değişikliğine, denetim raporu, mahkeme kararı, kamu kurumlarından
alınan bilgi ve belgeler hariç olmak üzere izin verilmeyecektir.
Kolay işverenliğe
geçen konut kapıcılığı işyeri işverenlerine, damga vergisi tahakkuku
yapılmayacaktır.
Konut kapıcılığı işyerlerinde çalışanlar için ay içinde bazı iş günlerinde
çalıştırılmadığı ve ücret ödenmediği beyan edilen sigortalıların eksik çalışma
nedenleri ve gün sayıları e-SGK İşveren sistemi üzerinden çalışmanın geçtiği
ayı takip eden ayın onuncu gününe kadar girilecektir. Söz konusu durumda eksik
çalışmaya ilişkin bilgi ve belgeler Kuruma verilmeyecek ancak gerektiğinde
Kurumca istenebileceğinden ibraz edilmek üzere işverence saklanacaktır. Konut
kapıcılığı işyerleri için de mevcut eksik gün nedenleri esas alınacaktır.
Örnek
3: Prim gün sayısı 30 gün olarak beyan
edilen ve 31 gün çeken ayda 5 gün raporlu olan sigortalının;
Prim ödeme
gün sayısı 31-5=26,
Eksik gün
sayısı 5 olarak bildirilecektir.
Örnek
4: 31 gün çeken ayda 1 gün raporlu olan
sigortalının;
Prim ödeme
gün sayısı 31-1=30 olacağından,
Prim ödeme
gün sayısı “30” gün olarak bildirilecek ve eksik gün sayısı girilmeyecektir.
Eksik gün
ve nedeni işverence gün takvimden seçilmek suretiyle yapılacaktır.
Örnek
5- 2019 Nisan ayında 20 gün üzerinden
çalıştırılacağı beyan edilen sigortalının, 1.4.2019 - 5.4.2019 arasında
istirahat raporu aldığı durumda, daha önceden beyan girişi sırasında 10 gün
eksik gün bildirimi de yaptığı göz önüne alınarak beyan gününden, istirahat gün
sayısı düşülmek suretiyle 15 gün üzerinden tahakkuk oluşturulacaktır.
Diğer
taraftan aynı sigortalının istirahat raporunun 1.4.2019 - 20.4.2019 arasında
olduğu durumda, sigortalı adına, aktif gün sayısı olmadığından o ay tahakkuk
oluşturulmayacaktır.
Hesaplanan prim ödeme gün sayısı (-) ye düşemeyecek ancak 0 gün 0 kazanç
bildirimine izin verilecektir.
6- Sigortalılığın sona ermesi ve bildirimi
Konut kapıcılığı işyerlerinde çalışanların sigortalılıkları; bu
kapsamdaki çalışmaların sona erdiğinin Kuruma bildirilmesi, aylık talebinde
bulunulması veya sigortalının ölümü halinde sona erecektir.
Kolay işverenlik
başvuru ve giriş programları işletime alınıncaya kadar, konut kapıcılığı
işyerlerinde çalışanların işten ayrılışı, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliği
eki EK-5 te yer alan "Sigortalı İşten Ayrılış Bildirgesi 4-A B" ile
mevcut işten ayrılış programı vasıtasıyla yapılacaktır.
Bildirim çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden on gün içerisinde
yapılacaktır.
Konut kapıcılığı işyerlerinde çalışanların sigortalılığının sona
ermesinin bildiriminin belirtilen sürede verilmemesi halinde 5510 sayılı
Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (j) bendi uyarınca asgari ücretin
onda biri tutarında idari para cezası uygulanacak olmakla birlikte bildirgenin
çalışmanın sona erdiği ayı takip eden ayın sonuna kadar verilmesi halinde
ilgili bildirge denetime intikal ettirilmeyecek, ancak çalışmanın sona erdiği
ayı takip eden aydan sonra verilmesi halinde ise Kurumun denetim ve kontrolle
görevli memurlarına intikal ettirilerek düzenlenecek rapora göre işlem
yapılacaktır.
7-Konut kapıcılığı işyerlerinde çalışanların prim oranları
Konut kapıcılığı işyerlerinde çalışanların % 34,5 oranındaki sigorta
primleri işverenler tarafından ödenecektir. Bu primin % 20’si uzun vadeli
sigorta kolları, % 12,5’i genel sağlık sigortası, % 2’si kısa vadeli sigorta
kolları primi olup ayrıca 4447 sayılı Kanuna göre % 3 oranında işsizlik
sigortası primi de ödenecektir. Sigortalı hissesi, diğer sigortalılarda olduğu
gibi % 9 uzun vade sigorta kolları, % 5 genel sağlık sigortası, % 1 işsizlik
sigortası primi olmak üzere % 15’dir.
8- Diğer Düzenlemeler ve Ortak Hususlar
8.1- Yabancı uyrukluların ek 9. madde kapsamında konut kapıcılığı işyerlerinde
çalışması
Konut kapıcılığı işyerlerinde yabancı uyruklu sigortalıların
çalıştırılması halinde, 2013-11 sayılı Kurum genelgesinde belirtildiği şekilde
işlem yapılacaktır.
8.2- Konut kapıcılığı işyerlerinde çalıştırılacaklara ilişkin idari para
cezaları
Konut kapıcılığı işyerlerinde sigortalı bildiriminin, işverence
çalışmanın başladığı
ayın sonuna kadar Kuruma yapılması
gerekmektedir. Bildirimin yasal süresinde yapılmaması halinde işverene her bir sigortalı için Kanunun 102. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendinin
(1) numaralı alt bendi kapsamında asgari ücret
tutarında,
Sigortalının
işten ayrılması halinde ise sigortalı işten ayrılış bildirgesinin
sigortalılığın sona erdiği tarihi takip eden 10 gün içinde verilmesi gerekmekte
olup verilmemesi halinde 5510 sayılı Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının
(j) bendi uyarınca asgari ücretin onda biri tutarında,
idari para cezası uygulanacaktır.
İşverenlerin
yasal süresi dışında bildirim yapmaları halinde bildirim yapılan her bir ay
için, işveren hakkında ayrıca Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (c)
bendi veya (m) bendi uyarınca idari para cezası uygulanacaktır.
8.3- Kolay işverenlik kapsamında konut kapıcılığı işyerlerinde
çalışanların iş kazası ve meslek hastalığı bildirimleri ve bu kapsamda
yapılacak yardımlar
Kolay işverenlik
kapsamında konut kapıcılığı işyerlerinde çalışanların iş kazası ve meslek
hastalığı bildirimleri 5510 sayılı Kanunun 4/a maddesi kapsamında çalışanlara
ilişkin belirlenen usul ve esaslara göre yapılacak olup ilgili sigortalılar
yine 4/a kapsamında çalışan sigortalılara sağlanan yardımlardan
yararlanacaklardır.
8.4- Kolay işverenlik kapsamında konut kapıcılığı işyerlerinde prim
teşvik, destek ve indirim uygulamaları
Konut kapıcılığı işyerleri, daha önceki uygulamalarda olduğu gibi
prim teşvik ve desteklere ilişkin yasal düzenlemeler ile bu yasal düzenlemelere
ilişkin mer-i mevzuatlar çerçevesinde, ilgili kanunlarda öngörülen şartları
sağladığı prim teşvik, destek ve indirimlerden yararlanabileceklerdir.
8.5- İşe Girişi Sistemde Kayıtlı Olmayan Sigortalılara İlişkin
Yapılacak İşlemler
Kolay işverenliğe
geçiş aşamasında, işverenin bir önceki ay aylık prim ve hizmet belgesinde
kayıtlı aktif sigortalıları beyan girişi yapılması amacıyla işverenlere
gösterilecek olup, bu sigortalılardan sistemde işe girişi kayıtlı olmayanların
olması durumunda sigortalı işe girişler sisteme tanımlanmadığı sürece kolay
işverenliğe geçiş yapılamayacaktır. Bu durumda sigortalıları bulunan
işverenlerin gerekli işe giriş işlemlerinin yapılabilmesi amacıyla işyerinin
bağlı bulunduğu sosyal güvenlik il müdürlüğüne/sosyal güvenlik merkezine
müracaat etmeleri gerekmektedir.
SEKİZİNCİ
KISIM
DİĞER
HUSUSLAR
1-Yol ve yemek prim iadeleri
Bilindiği
gibi işverenlerce sigortalılara ödenen “yol paraları” ile “yemek paraları” nın
sigorta primi kesintisine tabi tutulmaması gerektiği hususunda ünitelerimize
müracaatlar yapılmakta olup, ünitelerimizce yol paralarının yolluk kavramı
içine girmemesi ya da başka bir ifade ile görev yolluğu olarak ödenmemiş olması
ve yemek paralarının da günlük asgari ücretin %6 sının sigorta priminden muaf
olması nedeniyle bu tutarı geçen kısmının prime tabi tutulması gerektiği
şeklinde verilen cevaplar üzerine Kurumumuz aleyhine İş Mahkemeleri nezdinde
davalar açılmaktadır.
Mahkemelerce yardım mahiyetindeki ödemelerin nakit olarak yapılmış olmasının
ödemenin mahiyetini değiştirmediği gerekçesiyle davalar Kurumumuz aleyhine
neticelenmekte, ayrıca Yargıtay’ca da söz konusu kararlar onanmaktadır.
Hukuk Müşavirliği’nin
30.10.2014 tarihli 902 sayılı 2014/30 sayılı Genelgesinin “b) Kesinleşmeden
İnfazı Mümkün Olan Kararlar Yönünden” başlıklı bölümünde 6100 sayılı Hukuk
Muhakemeleri Kanununun 367. maddesinde belirtilen kararlar ile hizmet tespiti
davaları sonucu verilen kararlar ve kendi özel kanunlarında kesinleşmeden infaz
edilemeyeceği açıkça belirtilen kararlar dışında kalan kararlar hakkında
ilgililerin talebinin müracaat tarihinden itibaren 30 gün süre içerisinde
yerine getirilmesi gerektiği düzenlenmiştir.
Diğer
yandan, mahkeme kararlarına istinaden davacı veya vekilince müracaat edilerek
ödeme yapılmasının istendiği, iade için iptal prim belgeleri istendiğinde karar
kesinleştiğinde verileceği şeklinde itiraz edilmesi üzerine 30 günlük süre
içinde kararın infazı gerektiğinden istenilen tutarın iadesinin yapıldığı
durumlar ortaya çıkabilmektedir.
Bu doğrultuda
iptale ilişkin prim belgeleri kararın infazı gereken 30 gün içinde
işverenlerden istenilecek, verilmemesi halinde resen düzenlenerek iptal ve iade
işlemi yapılacaktır. Dolayısıyla mahkeme kararlarına istinaden yapılacak
iadelerde, öncelikle yol ve yemek paralarına ilişkin işçi/ işveren hisselerinin
iptaline ilişkin iptal prim belgelerinin düzenlenmesi sonucunda iptal edilen
yol ve yemek paralarından işveren hissesine i1işkin tutarın iadesinin
yapılması, buna karşın sigortalı hissesinin emanete alınarak sigortalı
tarafından iadesine ilişkin karar getirilmediği sürece iade işleminin yapılmaması
gerekmektedir.
1.1-Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primlerin
iadesinde yapılacak işlemler usul, esaslar ve diğer hususlar
1.1.1-Sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan uyuşmazlıklarda dava
açılmadan önce kuruma başvuru şartı
Bilindiği
üzere, 11.09.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6552 sayılı Yasanın 64. maddesi ile 5521 sayılı İş
Mahkemeleri Kanununun 7. maddesine eklenen üçüncü fıkra ile getirilen
düzenlemeye göre hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık
sürelerinin tespiti talepleri hariç olmak üzere dava açılmadan önce Sosyal Güvenlik Kurumuna müracaat edilmesi
zorunlu olduğundan, yersiz alınmış olduğu iddia edilen prim iadesi taleplerine
ilişkin de dava açılmadan önce Kuruma müracaat zorunludur.
1.1.2- Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primlerin iadesi
Bilindiği
üzere, 5510 sayılı Kanununun 89. maddesinin üçüncü fıkrasına göre yersiz
alınmış olduğu iddia edilen yol ve yemek bedellerinden kesilen sigorta
primlerinin işverenlere iade edilebilmesi için;
-Söz
konusu primlerin bildirimlerinin yapıldığı işyerinin bağlı bulunduğu Sosyal
Güvenlik Merkezi'ne işverenlerce talepte bulunulması,
-Primlerin tahsil edildiği tarihten talep tarihine kadar 10 yıllık sürenin geçmemiş
olması,
-Yersiz alınmış olduğunun Kurumca tespit edilmesi,
gerekmektedir.
Ayrıca,
kanun maddesinde iadenin işveren ve sigortalılara hisseleri oranında olacağı
belirtilmiş olduğundan, taraflardan birinin her iki tarafa ait primlerin
tamamını talep etme hakkı bulunmamaktadır.
Diğer
taraftan, yanlış veya yersiz olarak tahsil edilmiş işsizlik sigortası
primlerinin iadesine ilişkin işlemler de, 5510 sayılı Kanunun 89. madde hükmüne
istinaden yapılacaktır.
1.1.3- Yanlış veya yersiz alınmış olduğu tespit edilen primlerin
iadesine ilişkin usul ve esaslar
1.1.3.1-Başvurunun yapılacağı yer
İşyerinde
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca çalışan
sigortalılarına ilişkin yükümlülükler o işyeri için Kurumdan alınan işyeri
sicil numarası esas alınarak yerine getirilmektedir.
Bu itibarla, yersiz alınmış olduğu iddia edilen yol ve yemek bedellerinden kesilen
sigorta primlerinin tek bir işyerinden değil de aynı veya farklı illerde birden
fazla tescilli işyerlerinden de yapılmış olması halinde, söz konusu primlerin
bildirimlerinin yapıldığı her bir işyerinin tescilli bulunduğu Sosyal Güvenlik
İl Müdürlüğüne/Sosyal Güvenlik Merkezine ayrı ayrı iade talebinde bulunulması
gerekmektedir.
1.1.3.2-Başvurunun şekli
Her bir işyeri için ayrı ayrı yapılacak söz konusu başvuru
dilekçelerinde;
a-Yersiz tahsil edildiği iddia edilen primlerin bildiriminin yapıldığı işyerine
ait sicil numarasının belirtilmesi,
b-Yersiz tahsil edildiği iddia edilen primlerin hangi mahiyetteki ödemelere
ilişkin olduğunun ve işveren hissesinin iadesine ilişkin gerekçesinin
belirtilmesi,
c-Prim iade talebinde bulunulan ayların hangi yıl ve aylara ilişkin olduğunun belirtilmesi,
ç-Başvuru
ekinde ilgili işyerinden iade talebinde bulunulan dönemlere ait iptal ve ek
aylık prim ve hizmet belgelerinin verilmesi
gerekmektedir.
Yersiz tahsil edildiği iddia edilen primlerin bildirimlerinin yapılmış olduğu
işyerinin işlem gördüğü Sosyal Güvenlik İl Müdürlüğüne/Sosyal Güvenlik
Merkezine her bir işyeri için ayrı ayrı yapılan başvuru dilekçelerinde yukarıda
belirtilen bilgi ve belgeler eksiksiz verilmiş ise başvuru Kuruma verildiği
tarih itibarıyla kesinleşmiş olacaktır.
1.1.3.3-Değerlendirme yapmaya imkan vermeyen şeklî eksikliklere
ilişkin yapılacak işlemler
İşveren
hissesinin iadesine ilişkin talebin bizzat işveren tarafından veya vekâletname
olması koşulu ile yetki verilen vekili tarafından yapılması gerektiğinden,
yapılan iade taleplerinin eksiksiz yapılmış olmasına rağmen yetkili kişiler
tarafından yapılmadığının tespiti halinde iade talebinin yetkisizlikten dolayı
red edildiği başvuru sahibine en geç bir hafta içerisinde yazı ile iadeli
taahhütlü olarak bildirilecektir.
Diğer
taraftan, başvurunun Kuruma verildiği tarihte reddedilen iade talebinin;
1.1.3.2 numaralı bölümünde belirtilen başvuru dilekçesinde yer alması
gereken bilgileri içermediği,
-Kurumumuzca değerlendirme yapmaya imkan verecek içerikte ve şekilde
yeniden başvuruda bulunulması halinde araştırma ve incelemeye alınabileceği,
-Usulüne
uygun yeniden yapılacak başvuru dilekçesi ile ekinde verilecek veya elektronik
ortamda gönderilecek iptal ve ek belgelerin doğruluğu Kurumumuzca araştırma ve
inceleme yapılarak sonucunun bildirileceği,
- Başvuruda
birden fazla işyerine ilişkin prim iade talebinde bulunulması halinde
başvurunun her bir işyeri bazında ayrı ayrı yapılması gerektiği,
başvuru
sahibine en geç bir hafta içerisinde yazı ile iadeli taahhütlü olarak
bildirilecektir.
1.1.3.4-Başvurunun kesinleşmesinden sonra yapılacak işlemler
İşverenlerce
yersiz tahsil edildiği iddia edilen primlerin iadesine ilişkin eksiksiz yapılmış
bulunan başvuru Prim Tahakkuk ve Tahsilat Servisince;
1-İadesi
talep edilen dönemler için Kurumumuza bildirim ve ödeme yapılıp yapılmadığının
kontrolü,
2-Zamanaşımı
yönünden kontrolü,
3-Başvuru
dilekçesinde belirtilen bilgilerin doğruluğunun tespiti bakımından denetime
sevk işlemi,
yapılacaktır.
1.1.3.4.1- İadesi talep edilen dönemler için Kurumumuza bildirim ve
ödeme yapılıp yapılmadığının kontrolü
Öncelikle
iade talebinde bulunulan her bir dönem için Kurumumuza bildirim yapılıp
yapılmadığı yapılmış ise bu bildirimlere ilişkin ödemenin yapılıp yapılmadığı
kontrol edilecektir.
İadesi
istenilen tüm aylar için yapılan kontrolde bildirim ve/veya bu bildirimlere
ilişkin ödeme yapılmamış dönem/dönemler var ise bu dönemler için yapılan iade
talepleri red edilecek ödeme yapılmış ise iadesi istenilen ve ödemesi yapılmış
olan her bir ayın zaman aşımı bakımından kontrolü yapılacaktır.
1.1.3.4.2- Zamanaşımı yönünden kontrol
Yanlış
veya yersiz olarak ödenen primlerin Kurumumuzdan geri istenme hakkı gerek 506 sayılı Kanunda gerekse 5510 sayılı Kanunda alındıkları tarihten
itibaren 10 yıllık zamanaşımına tabi tutulduğundan, primin tahsil tarihinden itibaren
10 yıllık zamanaşımı süresinin geçmemiş olması gerekmektedir.
Dolayısıyla,
başvurulan tüm dönemlerin veya bazı dönemlerin zamanaşımı nedeniyle red
edilmesi halinde, talebin zamanaşımına uğrayan söz konusu dönemler bakımından
(Kurumumuz denetim ve kontrolle görevli memurlarınca bordrolarda hak edilen
ücret dışında ayrıca belirtilen yol ve yemek yardımlarına dair ödemelerin
varlığının) araştırılmak üzere denetime sevk edilmesine de gerek
bulunmamaktadır.
Örnek
1- İadesi talep edilen prim hesaplama
tablosunun ünitece aşağıdaki şekilde oluşturulduğu varsayıldığında,
İADESİ TALEP EDİLEN PRİM HESAPLAMA TABLOSU |
||||||||
Dönem |
Kişi Sayısı |
Gün Sayısı |
SPEK |
SPEK |
İşveren Hissesi Tutarı **%21,5 |
Kuruma Ödenme Tarihi |
Ödeme Tarihinden İtibaren 10 Yıllık Sürenin
Dolduğu Tarih |
Zamanaşımı Var/Yok |
2008/06 |
100 |
3000 |
74.720,00 |
7.800,00 |
1.677,00 |
31.07.2008 |
30.07.2018 |
Var |
2008/07 |
100 |
3000 |
78.578,00 |
8.320,00 |
1.788,80 |
01.09.2008 |
30.08.2018 |
Var |
2008/08 |
100 |
3000 |
78.578,00 |
8.320,00 |
1.788,80 |
30.09.2008 |
29.09.2018 |
Var |
2008/09 |
100 |
3000 |
78.578,00 |
8.320,00 |
1.788,80 |
31.10.2008 |
30.10.2018 |
Var |
2008/10 |
100 |
3000 |
78.578,00 |
8.320,00 |
1.788,80 |
01.12.2008 |
30.11.2018 |
Var |
2008/11 |
100 |
3000 |
78.578,00 |
8.320,00 |
1.788,80 |
31.12.2008 |
30.12.2018 |
Var |
2008/12 |
100 |
3000 |
78.578,00 |
8.320,00 |
1.788,80 |
02.02.2009 |
01.02.2019 |
Var |
|
Kuruma
Yapılan Bildirim |
İadesi
İstenen Primin |
prim iadesi hususundaki talebin 8.12.2019
tarihinde yapılmış olması ve iadesi istenilen tüm
primlerin tahsilat tarihlerinin 7.12.2009 tarihi ve öncesinde olması nedeniyle
başvuru zamanaşımına uğramış bulunduğundan, başvurunun zaman aşımı nedeniyle
red edildiği başvuru sahibine iadeli taahhütlü yazı ile bildirilecektir.
Örnek
2- İadesi talep edilen prim hesaplama
tablosunun ünitece aşağıdaki şekilde oluşturulduğu varsayıldığında,
İADESİ TALEP EDİLEN PRİM HESAPLAMA TABLOSU |
|||||||||
Dönem |
Kişi Sayısı |
Gün Sayısı |
SPEK |
SPEK |
İşveren Hissesi Tutarı **%21,5 |
Kuruma Ödenme Tarihi |
Ödeme Tarihinden İtibaren 10 Yıllık Sürenin
Dolduğu Tarih |
Zamanaşımı
Var/Yok |
|
2009/09 |
100 |
3000 |
94.430,00 |
18.200,00 |
3.913,00 |
31.10.2009 |
30.10.2019 |
Var |
|
2009/10 |
100 |
3000 |
94.430,00 |
18.200,00 |
3.913,00 |
01.12.2009 |
30.11.2019 |
Var |
|
2009/11 |
100 |
3000 |
94.430,00 |
18.200,00 |
3.913,00 |
31.12.2009 |
30.12.2019 |
Yok |
|
2009/12 |
100 |
3000 |
94.430,00 |
18.200,00 |
3.913,00 |
02.02.2010 |
01.02.2020 |
Yok |
|
2010/01 |
100 |
3000 |
100.990,00 |
19.500,00 |
4.192,50 |
25.02.2010 |
24.02.2020 |
Yok |
|
2010/02 |
100 |
3000 |
100.990,00 |
19.500,00 |
4.192,50 |
30.03.2010 |
29.03.2020 |
Yok |
|
2010/03 |
100 |
3000 |
100.990,00 |
19.500,00 |
4.192,50 |
26.04.2010 |
25.04.2020 |
Yok |
|
|
Kuruma
Yapılan Bildirim |
İadesi
İstenen Primin |
|||||||
prim iadesi hususundaki talebin 3.12.2019
tarihinde yapılmış olması ve iadesi istenilen
primlerden 2009/Eylül ve Ekim aylarının tahsilat tarihlerinin 2.12.2019 tarihi
ve öncesinde olması nedeniyle bu aylara ilişkin başvuru zamanaşımına uğramış
bulunmaktadır. Diğer taraftan zamanaşımına uğramayan 2009/Kasım-Aralık ile
2010/Ocak, Şubat ve Mart ayları hakkında Sosyal Sigorta İşlemleri 103.
maddesinin birinci fıkrası kapsamında denetime gönderilecek ve denetim raporuna
göre işlem yapılacaktır.
Buna göre,
başvuru tarihi itibariyle zaman aşımına uğrayan 2009/Eylül ve Ekim ayları
bakımından iade talebinin red edildiği, buna karşın başvuru tarihi itibariyle
zamanaşımına uğramayan 2009/Kasım-Aralık ile 2010/Ocak, Şubat ve Mart ayları
hakkında Sosyal Sigorta İşlemleri 103. maddesinin birinci fıkrası kapsamında
araştırma ve inceleme işlemleri yapılmak üzere denetime sevk işleminin
yapıldığı ve denetimin sonucunun ayrıca bildirileceği başvuru sahibine iadeli
taahhütlü yazı ile bildirilecektir.
1.1.3.4.3- Denetime sevk
Bu başlığın
1.1.3.2 numaralı bölümünde belirtilen şartları taşıyan, zamanaşımına uğramadığı
anlaşılan, bildirimleri yapılmış ve primleri ödenmiş olan yol ve yemek
bedellerine ait primlerin iade edilebilmesi için, verilen aylık prim ve hizmet
belgelerinde belirtilen bilgilerin doğruluğunun tespiti için, konu denetime
aktarılacak ve denetim sonucu düzenlenecek rapora göre işlem yapılacaktır.
1.1.4-İlk derece mahkeme kararlarına karşı yapılacak işlemler
Bilindiği
üzere, 2014/30 sayılı genelgede, 6100 sayılı Kanunda yer alan kesinleşmeden
icra edilemeyen hususlara ilişkin kararlar ile hizmet tespiti davaları sonucu
verilen kararlar ve özel kanunlarında kesinleşmeden infaz edilmeyeceği açıkça
belirtilen kararlar icra edilemeyeceğinden; bu yöndeki kararlara ilişkin
başvuruların kararların kesinleşmesinden sonra yapılması gerekmektedir.
Bu bakımdan,
ilk derece mahkeme kararlarına istinaden prim iadesi için başvurulması halinde,
mahkeme kararının kesinleştiğine dair bir husus bulunmadıkça prim iadesi
işlemlerinin yapılmaması gerekmektedir.
Dolayısıyla,
ilk derece mahkemesi kararına göre yapılan başvurularda kesinleşmiş mahkeme
kararının bulunup bulunmadığına bakılacak ve kesinleşmiş mahkeme kararı
bulunmuyorsa, mahkeme kararının kesinleşmedikçe hükmün yerine getirilmesinin
mümkün olmadığına dair yukarıda belirtilen genelge hükmü belirtilerek başvuran
kimseye bilgilendirme yapılacaktır.
Diğer
taraftan, kesinleşmemiş ilk derece mahkemesi kararına göre icra takibine
başlanılması halinde, kararın kesinleşmediği belirtilerek şikayet yolu ile icra
takibinin iptalinin talep edilmesi gerekmektedir.
1.1.5-Oluşabilecek kamu zararı riskine karşı ihale makamlarının
bilgilendirilmesi
Yol ve yemek paralarının iadesine ilişkin taleplerin ve açılan davaların
incelenmesinden, işverenlerce talep edilen yol ve yemek bedellerine ait işlerin
ihale konusu personel hizmet alımı işlerinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu bakımdan
kamu ihale mevzuatının ilgili hükümlerine göre, ihale sözleşmesine veya teknik şartnamesine yol ve yemek paralarının kanunen
brüt tutar üzerinden ödeneceği yönünde hüküm konmakta olup; işverenin de ihale
makamından bu tutarları tahsil ettiğinin tespiti halinde aynı dönemlerdeki
yol-yemek paralarının Kurumumuzca işverene iade edilmesi durumunda mükerrer
ödemenin gerçekleşeceği ve dolayısıyla kamu zararına sebebiyet verileceği
değerlendirilmektedir.
Bu nedenle, dava konusu edilen prim
iadesinin talep edildiği her bir işyeri dikkate alınarak
bu işyerlerinin tescilli bulunduğu Prim Tahakkuk ve Tahsilat Servisleri
tarafından söz konusu işyeri dosyalarında kayıtlı ihale makamı olan idarelere
konu hakkında bilgilendirme yapılacaktır.
1.1.6- Diğer hususlar
Bu genelgenin yayımı tarihinden önce alınan ve henüz cevap verilmeyen
başvurular bu genelgede yapılan açıklamalara göre sonuçlandırılacaktır.
Ancak, araştırma ve inceleme devam ederken başvuru konusuyla ilgili
olarak dava açılması hâlinde, Kurum inceleme ve araştırmasına dava
sonuçlanıncaya kadar devam edecektir.
2- Kamu sektörüne ilişkin mahiyet kodunun belirlenmesi
Bilindiği
üzere, Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin “İşyeri Sicil Numarası” başlıklı
28. maddesinde;
(1) Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince sigortalı
çalıştırılan işyerine; Kurumca ‘Mahiyet kodu’, ‘İşkolu kodu’, ‘Ünite kodu’,
‘Sıra numarası’, ‘İl kodu’, ‘İlçe kodu’ ve ‘Kontrol numarası’nı ihtiva eden bir
işyeri sicil numarası verilir ve bu numara işverene tebliğ edilir.
a) Mahiyet kodu; yapılan işin özel veya kamu sektörüne ait daimi veya geçici
olduğunu belirtmeye yönelik olup tek hane rakamdan ibarettir. ‘1’ rakamı kamu
sektörüne ait devamlı işyerlerini, ‘2’ rakamı özel sektöre ait devamlı
işyerlerini, ‘3’ rakamı kamu sektörüne ait geçici işyerlerini, ‘4’ rakamı özel
sektöre ait geçici işyerlerini ifade eder.
Hükümleri
yer almaktadır.
İşyeri
sicil numarasında yer alan mahiyet kodu, yapılan işin özel veya kamu sektörüne
ait olup olmadığını ve ayrıca yapılan işin devamlı veya geçici olduğunu
belirtmektedir.
Bu bakımdan,
işyerinin mahiyet kodu 1 veya 3 olarak belirlenirken aşağıda belirtilen
işyerleri kapsamında olup olmadığı dikkate alınacaktır.
2.1-10.12.2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa göre uluslararası
sınıflandırmalara göre belirlenmiş olan merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idareleri: 5018 sayılı Kanuna ekli (I), (II) ve
(III) sayılı cetvellerde yer alan kamu idareleri, kamu sektörüne ait işyeri
olarak tescil edilecektir.
2.2-Sosyal güvenlik kurumları:
5018 sayılı Kanuna ekli (IV) sayılı cetvelde yer alan kamu kurumları kamu
sektörüne ait işyeri olarak tescil edilecektir.
2.3-Mahallî idareler: Yetkileri
belirli bir coğrafi alan ve hizmetlerle sınırlı olarak kamusal faaliyet gösteren
belediye, il özel idaresi ile bunlara bağlı veya bunların kurdukları veya üye
oldukları birlik ve idareler kamu sektörüne ait işyeri olarak tescil
edilecektir.
Mahallî idarelerin bağlı idareleri: Belediyelere bağlı, kanunla kurulan, ayrı bütçeli ve kamu
tüzel kişiliğine haiz su ve kanalizasyon, otobüs, ulaştırma ve benzeri
hizmetleri yürüten idareleridir. Örneğin; ASKİ, İSKİ, EGO, İETT gibi idareler
belediyelerin bağlı idareleridir.
Mahallî idarelerin kurdukları birlik ve idareler: Mahallî idare birliği; birden fazla mahallî idarenin (il
özel idaresi, belediye ve köy), yürütmekle görevli oldukları hizmetlerden
bazılarını birlikte görmek üzere kendi aralarında kurdukları kamu tüzel
kişiliğine haiz ve kendilerine özgü bütçeleri olan kamu idareleridir. Mahallî
idarelerin kurdukları birlik ve idarelerin tamamı kamu idaresidir. Örneğin ülke
düzeyinde kurulan Türkiye Belediyeler Birliği, Vilayetler Hizmet Birliği, Üye
Sayısı Yüzden Fazla Olan Marmara Belediyeler Birliği, Eğe Belediyeler Birliği,
Turizm Altyapı Hizmet Birlikleri, Köylere Hizmet Götürme Birlikleri, Çevre
Altyapı Hizmet Birliği, İçmesuyu Birliği, Köylere Hizmet Götürme Birliği
mahallî idarelerin kurdukları birliklerdir.
2.4-Kamu iktisadi teşebbüsleri: Kamu
iktisadi teşebbüsü "Teşebbüs"; iktisadi devlet teşekkülü ile kamu
iktisadi kuruluşunun ortak adıdır. İktisadi devlet teşekkülü
"Teşekkül"; sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari
esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, kamu iktisadi teşebbüsüdür.
Kamu iktisadi kuruluşu "Kuruluş"; sermayesinin tamamı Devlete ait
olup tekel niteliğindeki mal ve hizmetleri kamu yararı gözeterek üretmek ve
pazarlamak üzere kurulan ve gördüğü bu kamu hizmeti dolayısıyla ürettiği mal ve
hizmetler imtiyazlı sayılan kamu iktisadi teşebbüsüdür.
Bu bakımdan,
Kamu İktisadi Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan kamu
iktisadi teşekkülleri kamu sektörüne ait işyeri olarak tescil edilecektir.
2.5- Müessese: Sermayesinin
tamamı bir iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu iktisadi kuruluşuna ait olup
ona bağlı işletme veya işletmeler topluluğuna müessese denir.
Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan müesseseler kamu
sektörüne ait işyeri olarak tescil edilecektir.
2.6-Bağlı ortaklıklar:
Sermayesinin yüzde ellisinden fazlası iktisadi devlet teşekkülüne veya kamu
iktisadi kuruluşuna ait olan işletme veya işletmeler topluluğundan oluşan
anonim şirketlere bağlı ortaklık denir.
Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan bağlı ortaklıklar kamu
sektörüne ait işyeri olarak tescil edilecektir.
2.7- İşletme: Müesseselerin
ve bağlı ortaklıkların mal ve hizmet üreten fabrika ve diğer birimlerine
işletme denir.
Kamu İktisadi
Teşebbüsleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede yer alan işletmeler kamu
sektörüne ait işyeri olarak tescil edilecektir.
2.8-Bakanlıklara
Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların
Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde yer alan bağlı ilgili,
ilişkili kurum ve kuruluşlar ile diğer kurum ve kuruluşlar kamu sektörüne ait
işyeri olarak tescil edilecektir.
2.9- 1, 2 ve 3.
maddelerdeki genel yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinin ve 4. maddede yer alan kamu iktisadi teşebbüslerinin ödenmiş
sermayesinin % 50’den fazla sahibi oldukları ortaklık ve işletmeler kamu
sektörüne ait işyeri olarak tescil edilecektir.
2.10-Özel kanunlara göre kurulmuş ve bu kanunlara göre personel
çalıştıran diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları kamu sektörüne ait
işyeri olarak tescil edilecektir. Örneğin PTT A.Ş.
2.11-Döner sermayeli işletmeler: Genel yönetim kapsamındaki kamu idarelerine kanunlarla
verilen asli ve sürekli kamu görevlerine bağlı olarak ortaya çıkan ve genel
idare esaslarına göre yürütülmesi mümkün olmayan mal ve hizmet üretimine
ilişkin faaliyetlerin
sürdürülebilmesi için tahsis edilen
sermayenin tahsis amacını gerçekleştirmek üzere kurulan döner sermaye işletmeleri kamu sektörüne ait işyeri olarak
tescil edilecektir.
2.12-Fonlar: Kamuya ait fonlar
kamu sektörüne ait işyeri olarak tescil edilecektir.
Diğer
taraftan, bilindiği üzere 5335 sayılı Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde
Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 30. maddesinin
ikinci,üçüncü ve dördüncü maddelerinde sırasıyla;
“Herhangi
bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar bu
aylıkları kesilmeksizin; genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler,
döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il
özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik
kurumları, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu
kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların
bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden
fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi bir kadro, pozisyon veya
görevde çalıştırılamaz ve görev yapamazlar.
Diğer
kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık
aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya, çalıştırılmaya
veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti
Emekli Sandığı Kanununun ek 11. maddesine göre 1.1.2005 tarihinden önce alınmış
Bakanlar Kurulu kararları uygulanmaz.
Bu maddenin ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri;
a) Cumhurbaşkanlığına seçilenler,
b) Cumhurbaşkanı yardımcılığı veya bakanlığa atananlar,
c) Yasama Organı üyeliğine seçilenler,
d) Mahalli idareler seçimleri sonucuna göre görev alanlar,
e)
Sadece
toplantı veya huzur ücreti ya da hakkı
ödenen görevleri yürütenler ile yönetim ve denetim kurulu üyeliği ücreti
karşılığında görevlendirilenler,
f)
Yaş haddini aşmamış olmaları kaydıyla her derece ve türdeki
örgün ve yaygın eğitim kurumlarında ders ücreti karşılığı ders görevi
verilenler (üniversitelerde ders ücreti karşılığı ders görevi verilenler
hakkında yaş haddini aşmamış olmaları kaydı aranmaz.),
g)
Vakıf üniversitelerinde görev alanlar,
h) Özel
kanunlarında veya Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde emeklilik veya yaşlılık
aylığı kesilmeksizin çalıştırılma veya görev yapma hakkı verilenlerden
Cumhurbaşkanı tarafından atanan veya görevlendirilenler ve Türkiye Büyük Millet
Meclisince yapılan seçimler sonucunda görev verilenler,
i) 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 60. maddesinin (a) fıkrası
uyarınca Yasama Organı üyeliğinin bitiminden sonra öğretim üyesi olarak atanmış
olanlar,
j) (Ek: 31.10.2016-KHK-678/20 md.; Değiştirilerek kabul: 1.2.2018-7071/20 md.) 27.7.1967 tarihli
ve 926 sayılı Türk Silâhlı Kuvvetleri Personel Kanununun ek 36. maddesi
kapsamında istihdam edilen ihtiyat pilotlar ile Millî Savunma Bakanlığı ve
bağlı birimlerinde personel ve askeri öğrenci temin faaliyetine yönelik
hizmetlerin yürütülmesi için görevlendirilen emekli subay ve astsubaylar,
k) (Ek: 17.4.2017-KHK-690/34 md.;
Aynen kabul: 1.2.2018-7077/30 md.) 18.3.1924 tarihli ve 442 sayılı Köy Kanununun 74. maddesine göre görevlendirilen
güvenlik
korucuları,
Hakkında
uygulanmaz.”
hükümleri
yer almaktadır.
Bu doğrultuda
mahiyet kodunun 1 veya 3 olarak verilmesi işyerinin kamu sektörü olarak tescil
edilmesi ile ilgili olduğundan, yukarıda açıklanan idareleri ihtiva etmeyen
durumlar (örneğin sigorta prim teşvik uygulamalarında 5335 sayılı Kanunun 30.
maddesinin ikinci fıkrası kapsamında sayılan idarelerden olmama şartı veya
herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanlar
bu aylıkları kesilmeksizin 5335 sayılı Kanunun 30. maddesinin ikinci fıkrası
kapsamında sayılan idarelerde çalıştırılamama ve görev yapamama şartı) için
ilgili mevzuat hükümleri uyarınca işlem yapılacak olmakla birlikte yukarıda
belirtilen 5335 sayılı kanunun ilgili hükümleri de dikkate alınarak işyeri
tescil menüsünde 5335 sayılı kanuna ilişkin işaretlemelerin yapılıp
yapılmayacağı tescil aşamasında değerlendirilecek ve işyerinin 5335 sayılı
Kanunun 30. Maddesinin ikinci fıkrası kapsamında olduğuna karar verilmesi
halinde tescil menüsünde gerekli işaretleme yapılacaktır.
3- E-sigorta sözleşmelerinin imha süresi
Devlet Arşiv Hizmetleri Hakkında Yönetmeliğin; "İmha İşlemine
Tabi Tutulmayacak Malzeme" başlığını taşıyan 30. maddesi; "Cari
işlemlerde fiilen rolü bulunan, saklanmaları belli sürelerde kanun ve diğer
mevzuatla tayin olunanlar (özel mevzuat hükümlerine göre lüzumlu görülenler)
ile herhangi bir davaya konu olan malzeme, 31. maddede sayılan malzeme
içerisinde yer almış dahi olsalar, malzemede belirtilen süre ve mevzuatın tayin
ettiği zaman sınırı içerisinde ve/veya davanın sonuçlanmasına kadar ayıklama ve
imha işlemine tabi tutulamazlar."
Aynı
Yönetmeliğin, ek 1. maddesi; "Elektronik ortamlarda teşekkül eden bilgi ve
belgelerden arşiv malzemesi özelliği taşıyanların kaybını önlemek ve
devamlılığını sağlamak amacıyla bir kopyası cd, disket veya benzeri kayıt
ortamlarına aktarılmak suretiyle muhafaza edilir.
Bu tür
malzemelerin muhafaza, tasnif, devir vb. arşiv işlemlerinde diğer tür
malzemeler için uygulanan hükümler uygulanır."
hükümlerini
içermektedir.
Ayrıca
Sosyal Güvenlik Kurumu e-sigorta sözleşmesinin "Kurum Kayıtlarının Esas
Alınması" başlığını taşıyan 7. madde ise; "Elektronik veya bilgi
işlem ortamında yapılanlar dahil, her türlü işlemlerin, arşivlenen bilgilerin
tespit ve tevsikinde Kurumun kayıtları esas alınır. Bu bilgi ve belgeler adli
ve idari merciler nezdinde geçerlidir."
hükmünü
içermektedir.
Ayrıca
5510 sayılı Kanunun 86. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca; işverenlere, ve
işyeri sahiplerine; işyeri defter, kayıt ve belgelerini ilgili olduğu yılı
takip eden yılbaşından başlamak üzere on yıl süreyle, kamu idarelerine ise otuz
yıl süreyle, tasfiye ve iflâs idaresi memurlarının ise görevleri süresince, saklamak
ve Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilen memurlarınca istenilmesi
halinde on beş gün içinde ibraz etmek zorunluluğu getirilmiştir.
Bu doğrultuda
e-sigorta uygulamasının aylık prim ve hizmet belgesi ile sigortalı işe giriş ve
işten ayrılış bildirgelerini de içeriyor olması ve bu dokümanların işveren ile
sigortalılar veya işveren ile Kurum arasında meydana gelebilecek hukuki
ihtilaflarda,
açılacak ya da açılan davalarda delil
niteliğini taşıyor olması nedeniyle söz konusu sözleşmeler
Kanunda belirlenen süre boyunca saklanacak ve bu belgeler işyeri dosyaları ile birlikte imha
edilmeyerek, ayrıca klase edilecektir.
4- Mahkemelerden
intikal eden müzekkere yazıları
Bilindiği
üzere, dava konusu olmuş ve Kurumumuzca cevaplandırılması istenilen hususlarda
mahkemelerce Kurumumuzdan bilgi ve belge talebinde bulunulmaktadır.
4857 sayılı
İş Kanunun 21. maddesi uyarınca açılmış olan işe iade davalarında talebin
mahkemece dikkate alınabilmesi bakımından işverenin işyerinde çalışan sigortalı
sayısının asgari 30 kişi olması gerekmektedir.
Öte
yandan "Türkiye Genelinde İşveren Tescil Sorgulama" menüsü
vasıtasıyla unvan, ortak ve yönetici, adres, T.C. Kimlik Numarası, Vergi Kimlik
Numarası, Ticaret Sicil Numarası ve sicil bilgileri vasıtasıyla Türkiye
genelinde işveren-tescil sorgulaması yapılabilmektedir.
Bu doğrultuda,
işe iade davalarında işverenin Türkiye genelinde çalıştırmış olduğu sigortalı
sayısının mahkemelerce istenilmesi gibi mahkemelerden gelen müzekkere
yazılarında, ilgili mahkeme yazısının intikal ettiği ünite tarafından
"Türkiye Genelinde İşveren Tescil Sorgulama" menüsü vasıtasıyla
çapraz sorgulamalar yapılacak ve bilgi ve belgeler ilgili mahkemeye söz konusu
ünite tarafından gönderilecektir.
Bu kapsamda, sorgulama sonucunda
tespit edilen diğer ünitelere ve Türkiye genelindeki
diğer ünitelere mahkemelerden gelen
müzekkere yazıları gönderilmeyecektir.
5- 5510 sayılı Kanunun Ek 10 maddesi kapsamında olanlardan işsizlik
sigortası kesilmemesi
Bilindiği
gibi 4447 sayılı Kanunun 46. maddesinin ikinci fıkrasında; "Bu Kanun, 5510
sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 4. maddesinin
birinci fıkrasının (a) bendi ile ikinci fıkrası kapsamında olanlardan bir
hizmet akdine dayalı olarak çalışan sigortalıları, 4857 sayılı Kanuna göre
kısmi süreli iş sözleşmesi ile çalışanlardan 5510 sayılı Kanunun 52. maddesinin
birinci fıkrası kapsamında işsizlik sigortası primi ödeyen isteğe bağlı
sigortalılar ile aynı Kanunun ek 6. maddesi kapsamındaki sigortalıları ve 506
sayılı Sosyal Sigortalar Kanununun geçici 20. maddesinde açıklanan sandıklara
tabi sigortalıları kapsar."
hükmü
yer almaktadır.
Diğer
taraftan, 5510 sayılı Kanuna 23.4.2015 tarihli ve 29335 sayılı Resmi Gazetede
yayımlanan 4.4.2015 tarihli 6645 sayılı Kanunun 49. maddesi ile eklenen Ek 10. maddesinde;
"Kurumla sözleşmeli özel sağlık hizmeti sunucuları tarafından Kuruma
bildirilen hekimlerden Kurumca belirlenen yüzdelik oran içerisinde kalan ve
sözleşme kapsamı branşlarda fiilen hizmet sunan sağlık hizmet sunucusu
bünyesindeki hekimlerle sınırlı olmak üzere,
a) İl
Sağlık Müdürlüklerinden çalışma izni almak suretiyle ve 11.4.1928 tarihli ve
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanuna aykırı
olmayacak şekilde sözleşme ile çalıştırmış oldukları hekimlerden aynı zamanda
fatura karşılığı hizmet alımı yaparak,
b) Bir iş
sözleşmesine tabi olmamakla birlikte, İl Sağlık Müdürlüklerinden çalışma izni
almak suretiyle ve 1219 sayılı Kanuna aykırı olmayacak şekilde hekimlerden
fatura karşılığı hizmet alımı yaparak, genel sağlık sigortası kapsamındaki
kişilere vermiş oldukları sağlık hizmetlerini Kurumca belirlenmiş usul ve
esaslara uygun olarak fatura etmeleri hâlinde, verilmiş olan sağlık
hizmetlerinin bedeli Kurum tarafından karşılanır.
Şirket
ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta uzmanlık
mevzuatına göre uzman olan kişiler, özel hukuk kişileri ve/veya vakıf
üniversitelerine ait sağlık kurum ve kuruluşları bünyesinde hizmet vermeleri
hâlinde sözleşmelerinde aksine bir hüküm bulunmadıkça bu Kanunun 4. maddesinin
birinci fıkrasının (b) bendi kapsamında sigortalı sayılır. Ancak, bu maddenin
yayımı tarihinden önce 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında
sigortalı olarak çalışılan sürelere ilişkin haklar saklıdır.”
hükümleri
yer almaktadır.
Söz
konusu hüküm gereğince, 23.4.2015 tarihinden itibaren özel sağlık kurum ve
kuruluşları ya da vakıf üniversitelerinin, mesleğini serbest olarak icra eden
hekimlerden veya şirket ortağı olan hekimlerin şirketleri vasıtası ile fatura
mukabilinde hekimlik hizmeti satın almaları halinde bu hekimlerin sigortalılık
statüsünün belirlenmesinde, hekimin ortağı/sahibi olduğu şirket ile hastane
arasında yapılan hizmet alım sözleşmeleri esas alınarak, sözleşmede hekimin
5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine tabi sigortalı
olacağı yönünde hüküm bulunması halinde, bu hekimlerin 4. maddesinin birinci
fıkrasının (a) bendine göre sigortalı sayılacağı, aksi takdirde söz konusu
hekimlerin 4. maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılacakları
3.7.2015 tarihli ve 2015/19 sayılı Kurumumuz Genelgesinde açıklanmış olup,
ayrıca özel sağlık hizmeti sunucularında görev yapan hekimlerin
sigortalılığının belirlenmesinde dikkate edilecek usul ve esaslar
belirtilmiştir.
Yukarıda
yer verilen mevzuat hükümleri ve yapılan açıklamalar sonucunda; 4447 sayılı
Kanunun 46. maddesinin ikinci fıkrası uyarınca işsizlik sigortası primi
kesilebilmesi için sadece 5510 sayılı Kanunun 4. maddesinin birinci fıkrasının
(a) bendi kapsamında olmak tek başına yeterli olmayıp aynı zamanda hizmet
akdine dayalı olarakta çalışmak gerektiği dikkate alındığında, 23.4.2015
tarihinden itibaren özel sağlık hizmet sunucuları ya da vakıf üniversiteleri
ile hekimin ortak olduğu şirket arasında sağlık hizmeti verilmesi ve hekim
tarafından verilen sağlık hizmeti bedellerinin de şirket tarafından düzenlenen
fatura karşılığında sağlık hizmet sunucusu tarafından hekime değil hekimin
ortağı olduğu şirkete ödenmesi amacıyla yapılan hizmet alım sözleşmeleri ile
mesleğini serbest olarak icra eden hekimlerle özel sağlık hizmet sunucuları ya
da vakıf üniversiteleri arasında serbest meslek makbuzu karşılığı hizmet
alınmasına yönelik sözleşmelerin, Borçlar Kanunu ve İş Kanununda düzenlenmiş
olan hizmet sözleşmesi unsurlarını taşımaması bu sözleşmelere dayalı olarak
hizmet alınan hekim ile sağlık hizmet sunucusu arasında işçi işveren
ilişkisinin bulunmaması nedeniyle bu kapsamdaki hekimlerin söz konusu sağlık
hizmet sunucularındaki çalışmalarının hizmet akdine dayalı olmadığı
değerlendirilmiştir.
Bu bakımdan,
şirket ortağı olan veya mesleğini serbest olarak icra eden hekimler ile tıpta
uzmanlık mevzuatına göre uzman olan kişilerin, özel sağlık hizmeti sunucuları
tarafından 4. maddenin birinci fıkrasının (a) bendi kapsamında bildirimlerinin
yapılması halinde, 2015/19 sayılı Genelge uyarınca özel sağlık hizmet
sunucuları ile yaptıkları hizmet alım sözleşmesinin onaylı bir örneği sağlık
hizmet sunucusundan temin edilerek, sözleşme metninde çalışmanın Kanunun 4.
maddesinin birinci fıkrası (a) bendine tabi sigortalı sayılacağının düzenlenmesi nedeniyle bildirimlerinin (4/1-a)
kapsamında yapıldığı anlaşılan hekimlerden Kanunun Ek 10. maddesinin yürürlük
tarihi olan 23.4.2015 tarihinden itibaren işsizlik sigortası primi kesilmemesi
ve Kurumumuza olan bildirimlerinin 13 nolu belge türü ile yapılmasını teminen
sosyal güvenlik il müdürlükleri/ sosyal
güvenlik merkezlerine yapılacak müracaatlar üzerine gerekli tanımlamanın
yapılması icap etmektedir.
Buna göre
yukarıda açıklandığı gibi 5510 sayılı Kanuna 23.4.2015 tarihli ve 29335 sayılı
Resmi Gazetede yayımlanan 4.4.2015 tarihli 6645 sayılı Kanunun 49. maddesi ile
eklenen Ek 10. maddesi kapsamında 4/1-a kapsamında bildirilen hekimlerden 23.4.2015
tarihi itibariyle kesilen işsizlik sigortası primlerinin talep edilmesi
halinde; 5510 sayılı Kanunun 89. maddesinin ikinci fıkrası hükmü uyarınca
sigortalı hissesinin sigortalıya, işveren hissesinin ise varsa borçlarına yoksa
işverene iade edilmesi, iade edilen tutarların Türkiye İş Kurumu Genel
Müdürlüğüne aktarılacak işsizlik sigortası primlerinden mahsup edilmesi, bu
kapsamdaki hekimler için tahakkuk etmiş ancak ödenmemiş olan işsizlik sigortası
primleri var ise bahse konu tahakkukların da iptali yapılacaktır.
6- Hizmet akdinin feshinin geçersizliği halinde yapılacak ödemelere ilişkin belgelerin
verilmesi ve primlerin ödenmesi işlemleri
4857 sayılı
İş Kanununun 21. maddesine istinaden;
İş
mahkemelerince veya özel hakem tarafından verilen kararlar uyarınca göreve
iadesine karar verilen sigortalı personel için verilmesi gereken asıl veya ek
nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin, sigortalı personelin kesinleşen
mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde işe
başlamak için işverene başvuruda bulunması ve işverenin usulüne uygun daveti üzerine
işe başlaması halinde, davete ilişkin tebligatın alındığı tarihin veya
işverenin işçiyi işe başlatmaması halinde, sigortalı personelin işe başlamak
için işverene yaptığı başvurusuna ilişkin tebligatın alındığı tarihin içinde
bulunduğu ayı,
Arabuluculuk faaliyeti sonunda tanzim
edilen ve ilam niteliğinde bulunan anlaşma belgesi
uyarınca sigortalı personel için verilmesi gereken asıl veya ek nitelikteki
aylık prim ve hizmet belgelerinin arabuluculuk anlaşma belgesinin ilam
niteliğini kazandığı tarihi,
……………………………..
takip eden ayın 23’üne kadar, Kuruma, e-sigorta kanalıyla gönderilmesi
veya kağıt ortamında verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş kabul
edilir.
Yine 4857 sayılı İş Kanununun 21. maddesine istinaden;
İş
mahkemelerince veya özel hakem tarafından verilen kararlar uyarınca göreve
iadesine karar verilen sigortalı personel için verilmesi gereken aylık prim ve
hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk edecek sigorta primlerinin, sigortalı
personelin kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on
işgünü içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunması ve işverenin
usulüne uygun daveti üzerine işe başlaması halinde, davete ilişkin tebligatın
alındığı tarihin veya işverenin işçiyi işe başlatmaması halinde, sigortalı personelin
işe başlamak için işverene yaptığı başvurusuna ilişkin tebligatın alındığı
tarihin içinde bulunduğu ayı,
Arabuluculuk faaliyeti sonunda tanzim
edilen ve ilam niteliğine haiz bulunan anlaşma belgesi
uyarınca sigortalı personel için verilmesi gereken aylık prim ve hizmet
belgelerinden dolayı tahakkuk edecek sigorta primlerinin arabuluculuk anlaşma
belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi, izleyen ay/dönemin sonuna kadar
Kuruma ödenmesi halinde
yasal süresi içinde ödenmiş kabul
edilir. Bu doğrultuda;
6.1- İşe iade edilmesine karar verilen işçinin, dört aylık süreye
ilişkin ücret ve diğer haklarını alabilmesi için kesinleşen mahkeme kararının
kendisine tebliğinden itibaren on iş günü içinde işe başlamak üzere işverene
başvuruda bulunması gerekecektir.
İşçinin
bu süre içinde işverene başvurmaması halinde, mahkemece geçersiz kabul edilen
fesih yeniden geçerli hale geleceğinden işverenin dört aylık süreye ilişkin
ücret ve diğer haklarını ödeme yükümlülüğü bulunmayacağından, bu süreler için
aylık prim ve hizmet belgesi düzenleme ve prim ödenmesi gibi bir sorumluluğu da
bulunmayacaktır.
6.2- Kesinleşen mahkeme kararının tebliğinden itibaren on işgünü içinde
işe başlamak için işverene başvuruda bulunan işçinin;
-İşverenin
usulüne uygun daveti üzerine bir ay içinde işe başlaması halinde, dört aylık
süreye ilişkin aylık prim ve hizmet belgeleri, işverenin davet yazısının işçiye
tebliğ edildiği tarihi izleyen ayın 23’üne kadar verilecek, muhteviyatı primler
de aynı ayın sonuna kadar,
-İşe
başlatılmaması halinde, dört aylık süreye ilişkin aylık prim ve hizmet
belgeleri işçinin işe başlamak için işverene yaptığı başvurusuna ilişkin
tebligatın alındığı tarihi izleyen ayın 23’üne kadar verilecek, muhteviyatı
primler de aynı ayın sonuna kadar ödenecektir.
6.3- Mahkemece işe iadesine karar verilen işçinin mahkeme kararının
kesinleştiği tarihten itibaren on iş günü içinde işe başlamak üzere işverene
başvuruda bulunmasına rağmen, işverenin usulüne uygun davet yazısının tebliğ
tarihinden itibaren bir ay içinde işe başlamaması halinde mahkemece geçersiz
kabul edilen fesih yeniden geçerli hale geleceğinden, işverenin dört aylık
süreye ilişkin ücret ve diğer hakları ödeme ve aylık prim ve hizmet belgesi
düzenleme yükümlülüğü bulunmayacaktır.
7- Arabuluculuk sözleşmelerinin mahkeme ilamı olarak sayılıp sayılmayacağı
6325 sayılı
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun;
“Tanımlar”
başlıklı 2. maddesinin (b) bendinde, "arabuluculuk" sistematik
teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları
bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini
kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını
gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü
kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi
olarak tanımlanmıştır.
"Tarafların Anlaşması" başlıklı 18'inci maddesinin birinci ve
ikinci fıkrasında, “arabuluculuk faaliyeti sonunda varılan anlaşmanın kapsamı
taraflarca belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar
ve arabulucu tarafından imzalanır.
Taraflar arabuluculuk faaliyeti
sonunda bir anlaşmaya varırlarsa, bu anlaşma
belgesinin icra edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesini talep edebilirler.
Dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmuşsa, anlaşmanın icra
edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, asıl uyuşmazlık hakkındaki görev ve
yetki kurallarına göre belirlenecek olan mahkemeden talep edilebilir. Davanın
görülmesi sırasında arabuluculuğa başvurulması durumunda ise anlaşmanın icra
edilebilirliğine ilişkin şerh verilmesi, davanın görüldüğü mahkemeden talep
edilebilir. Bu şerhi içeren anlaşma, ilam niteliğinde belge sayılır.”
Hükümleri
bulunmaktadır.
12.10.2017 tarihli, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 24. maddesi ile 6325 sayılı Kanunun 18. maddesine eklenen dördüncü ve beşinci
fıkralarla, taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları
anlaşma belgesinin icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge
sayılacağı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde üzerinde
anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamayacağı hükümleri yer
almıştır.
Öte
yandan, aynı Kanunun 1'inci maddesinin ikinci fıkrasındaki; " Bu kanun,
yabancılık unsuru taşıyanlar da dahil olmak üzere, ancak tarafların üzerinde
serbestçe tasarruf edebilecekleri iş ve işlemlerden doğan özel hukuk
uyuşmazlıklarının çözümlenmesinde uygulanır..." hükmü ile arabuluculuk
yöntemi ile çözümlenebilecek uyuşmazlıkların kapsamı belirtilmiştir.
Bu tanımdan
da anlaşılacağı üzere, iş hukukuna ilişkin işçi ve işverenin, aralarındaki özel
hukuk uyuşmazlıklarına ilişkin arabulucuya başvurmaları mümkün bulunmaktadır.
Diğer
taraftan, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun "Dava şartı olarak
arabuluculuk " başlıklı 3. maddesinde,
"Kanuna, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya işveren alacağı ve
tazminatı ile işe iade talebiyle açılan davalarda, arabulucuya başvurulmuş
olması dava şartıdır.” hükmü yer almaktadır.
Bu itibarla, 6325 Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa istinaden işveren-işçi
ilişkisinden kaynaklanan, bireysel veya toplu iş sözleşmesine dayanan işçi veya
işveren alacağı ve tazminatı ile işe iade talebine ilişkin bir uyuşmazlığın
arabuluculuk süreci sonucunda anlaşma ile sona ermesi durumunda, taraflar ve avukatları
ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesinin icra edilebilirlik
şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılması gerektiğinden, imzalanan
arabuluculuk anlaşma tutanağının mahkeme kararı niteliğinde sayılarak Kurum iş
ve işlemlerinde mahkeme ilamı vasfında kabul edilerek işlem yapılacaktır.
Öte
yandan arabuluculuk sürecinin anlaşma ile sona ermesi halinde, taraflar ve
arabulucunun birlikte imzaladıkları ancak avukatların imzalarının bulunmadığı
anlaşma belgesinin icra edilebilir ilam niteliğinde belge sayılması için bu
nitelikteki belgenin ilam niteliğinde olduğuna dair mahkemeden şerh alınacak ve
ilgili mahkeme şerhi ile belge ilam niteliği kazanacaktır.
8- Damga vergisinden muaf olan işverenler adına tahakkuk etmiş damga vergilerinin terkin
edilip edilemeyeceği, bu vergilerin ödenmiş olması halinde iade edilip
edilemeyeceği ve sahte işyeri tescil ettirdiği tespit edilen kişilerce, sahte
tescilli işyerlerinden bildirilen aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı
tahakkuk etmiş ve ödenmemiş damga vergilerinin terkin edilip edilemeyeceği
Damga vergisinden muaf oldukları halde, damga vergisi muafiyet işlemleri sonradan yapılan
işverenlerce yersiz ödenen damga vergilerinin iadesinin talep edilmesi halinde,
ay içinde Kuruma verilen aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk
eden damga vergilerine ilişkin tahsil edilen paralar takip eden ayın 23’üne
kadar Maliye Bakanlığına beyan edildiğinden, söz konusu paraların Maliye
Bakanlığına beyan edildikten sonra iadesinin talep edilmesi durumunda iade
işlemlerinin vergi dairelerince yapılması gerekmektedir.
Bu bağlamda,
damga vergisinden muaf olan işverenlerce yersiz ödenen damga vergilerinin
iadesinin talep edilmesi halinde,
gerekli iade işlemlerinin yapılmasını teminen durum örneği ek-16’ da yer alan yazıyla (Konuyla ilgili Gelir
İdaresi Başkanlığının ek-17’de yer alan yazısı
da eklenerek) ilgili vergi dairesine bildirilebileceği gibi, söz konusu yazılar
ilgili
vergi dairesine verilmek üzere işverenlere elden de
verilebilecektir.
Diğer
taraftan, gerek damga vergisinden muaf olan işverenlerce, gerekse sahte işyeri
dosyası tescil ederek sahte bildirimde bulunan kişilerce Kurumumuza verilen
aylık prim ve hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk etmiş damga vergileri
ödenmemiş ise bu durumda yersiz tahakkuk etmiş damga vergilerinin terkini
cihetine gidilecektir.
Ancak, bahse konu vergilerin terkin
yetkisi Gelir İdaresi Başkanlığında olduğundan,
söz konusu vergilerin terkin işlemleri bu genelgenin altıncı kısmının “2-
Eğitime Katkı Payı, Özel İşlem Vergisi ve Damga Vergisi Alacaklarının Terkini”
başlıklı bölümde açıklanan usul ve esaslar çerçevesinde yapılacaktır.
9-Mali tatil uygulaması
5604 sayılı
Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanunun 1. maddesinin altıncı fıkrasında;
“
Malî tatilin sona erdiği günü izleyen beş gün içinde biten bu madde
kapsamındaki kanuni ve idari süreler, malî tatilin son gününü izleyen tarihten
itibaren beşinci günün mesai saati bitiminde sona ermiş sayılır.”
Düzenlemesi
yer almaktadır.
Bu doğrultuda
mali tatili takip eden 21 temmuz ila 25 temmuz tarihleri arasındaki
yükümlülüklerdeki son tarih 25 temmuz tarihi olduğundan, 21 ila 25 temmuz
tarihleri arasındaki yükümlülüklerin 25 temmuz (dahil) yerine getirilmiş olması
durumunda yasal süresi içinde yerine getirildiği kabul edilecektir.
Örnek
1- Haziran ayına ait aylık prim ve
hizmet belgesinin son verilmesi gereken tarih tatile denk gelmemesi durumunda
takip eden ayın 23’ ü olmasına rağmen, 5604 sayılı Kanunun 1. maddesinin
altıncı fıkrasına istinaden, mali tatilin sona erdiği günü izleyen beş gün
içinde biten kanuni ve idari sürelerin, tatilin son gününü izleyen tarihten
itibaren beşinci günün mesai saati bitiminde sona ereceği kabul edildiğinden,
söz konusu belgenin 25 Temmuz tarihinde verilmesi halinde yasal süresi içinde verildiği
kabul edilecektir.
Diğer
yandan 5604 sayılı Kanunun birinci maddesinin ikinci fıkrasında "son günü
malî tatile rastlayan sürelerin tatilin son gününü izleyen tarihten itibaren
yedi gün uzamış sayılacağı belirtilmiş olup söz konusu hükme istinaden 1 Temmuz
ila 20 Temmuz tarihleri arasında yerine getirilmesi gereken kanuni ve idari
yükümlülükler mali tatili izleyen 7. gün sonuna kadar yerine getirilirse yasal
süresi içinde yerine getirilmiş olduğu kabul edilecektir.
Örnek
2- 4.7.2018 tarihinde ilk defa
sigortalı çalıştırmaya başlanılan bir işyerinde işyeri bildirgesinin en geç
aynı tarihte verilmesi gerekmekte ise de, bu tarihin 1 ila 20 Temmuz tarihleri
arasına denk gelmesi dolayısıyla mali tatil süresine rastlaması nedeniyle “son
günü malî tatile rastlayan sürelerin tatilin son gününü izleyen tarihten
itibaren yedi gün uzamış sayılması” gerektiğine ilişkin uygulama aynen devam
ettiğinden işyeri bildirgesinin 27.7.2018(dahil) tarihine kadar verilmesi
halinde yasal süresi içinde verildiğinin kabul edilmesi gerekmektedir.
10- Belge, bildirge ve beyannamelerin
kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi
Bilindiği
gibi, 5 Aralık 2017 tarihli, 30261 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan
"Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinde Yapılan Değişikliğe İlişkin
Yönetmelik" ile Sosyal Sigorta İşlemleri
Yönetmeliğinde bazı düzenlemeler yapılmış olup, yapılan düzenlemeler kapsamında
anılan yönetmeliğin 28. maddesi ile yürürlükte bulunan yönetmeliğe "Belge,
Bildirge ve beyannamelerin kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlenmesi" başlıklı
Ek 7. madde eklenmiştir.
Yayımı
tarihinden itibaren uygulamaya konulan Ek 7. madde; "Kanuna göre Kuruma
verilmesi gereken belge, bildirge ve beyannamelerin, daha az prim ödemek,
yararlanamayacağı sigorta prim teşvik, destek veya indirimlerinden yararlanmak
veya daha fazla yararlanmak, özel nitelikteki inşaat işleri ve ihale konusu
işlerde asgari işçilik tutarını tamamlamak, iş kazası ve meslek hastalığı,
hastalık, analık, genel sağlık, malullük, yaşlılık ve ölüm sigortalarından
haksız menfaat sağlamak gibi amaçlarla kasten gerçeğe aykırı olarak
düzenlendiğinin tespit edilmesi halinde 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 204.,
206. ve 207. maddeleri kapsamında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda
bulunulur. Bu bildirimler sonucunda prim ödenmiş olduğunun tespiti halinde
primler Kuruma irat kaydedilir, primlerin ödenmemiş olması halinde ise tahsil
cihetine gidilmez. Bu maddeyle ilgili usul ve esaslar Kurumca belirlenir."
hükmünü içermekte olup, uygulanacak işlemler aşağıda açıklanmıştır.
10.1-Aylık prim ve hizmet belgeleri ile sigorta primleri yönünden
Aylık
Prim ve Hizmet Belgesini veya Muhtasar ve Prim Hizmet Beyannamesini,
-Daha az prim ödemek,
-Yararlanamayacağı sigorta prim teşvik, destek veya indirimlerinden
yararlanmak veya daha fazla yararlanmak,
-Özel
nitelikteki inşaat işleri ve ihale konusu işlerde asgari işçilik tutarını
tamamlamak,
-İş
kazası ve meslek hastalığı, hastalık, analık, genel sağlık, malullük, yaşlılık
ve ölüm sigortalarından haksız menfaat sağlamak,
gibi amaçlarla
kasten gerçeğe aykırı olarak düzenlendiğinin, Mahkeme kararları, Kurumun
denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen yapılan denetimler
sonucunda veya işyeri kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu
idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatları gereğince yapacakları
soruşturma, denetim ve incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları
ile bankalar tarafından düzenlenen belge veya alınan bilgilerden tespit
edilmesi halinde;
-Ünite
hukuk servislerince 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 204., 206. ve 207.
maddeleri kapsamında Cumhuriyet Savcılıklarına suç duyurusunda bulunulacak,
-Bu bildirimler sonucunda prim ödenmiş olduğunun tespiti halinde, ödenen primler Kuruma
irat kaydedilecek,
-Primlerin ödenmemiş olması halinde ise tahsil cihetine gidilmeyecektir.
Örnek
1- Yapılan bir denetim neticesinde, (Z)
işverenine ait bir işyerinden, beş kişinin fiilen çalışmadıkları halde, 2017/
Ocak, Şubat ve Mart aylarında Kurumumuza bildirildikleri tespit edilmiş ve
tespite dair düzenlenen denetim raporunda (veya mahkeme kararında) bu
bildirimlerin Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin ek 7. maddesinde
belirtilen hallerden dolayı haksız menfaat elde etmek amacıyla, kasten
yapıldığı ve iptal edilmesi gerektiği yönünde öneride bulunulması halinde;
bahse konu beş kişinin sigortalılıkları iptal edilerek varsa tahsil edilen
primlerin Kurumumuza irad kaydedilmesi sağlanacak, (tahsil edilmemesi halinde
tahsilinden vazgeçilecek) ve ilgili
birimler aracılığı
ile Cumhuriyet Savcılığına suç
duyurusunda bulunulacaktır.
Diğer
taraftan, haksız menfaat elde etme amacı güdülmeden, aynı işverene ait birden
fazla işyerinin bulunması ve sigortalıların fiilen çalıştırıldığı tespit edilen
işyerinden değil de aynı işverene ait (fiilen çalışmadığı) diğer bir işyerinden
bildirim yapıldığının tespit edilmesi ve düzenlenen raporda sigortalılara ait
belgelerin, fiilen çalıştırıldığı işyerine aktarılmasının önerilmesi halinde;
bildirim yapılan işyerinden yasal süresinde verilen belgeler ile bu belgelere
ilişkin tahsilatların aktarım işlemi yapılacaktır.
Örnek
2- (A) ve (B) işyerlerinin aynı
işverene ait olduğu, (A) İşyeri hakkında yapılan denetim sonucunda düzenlenen
raporda, (A) işyerinden bildirilen 3 sigortalının, (B) işyerinde fiilen
çalıştırıldığının muvazaalı bir durum söz konusu olmadan tespit edildiği ve bu
bildirimlerin (B) işyerine aktarılmasının önerildiği varsayıldığında;
sigortalılara ilişkin yükümlülüklerin (A) işyerinden yasal süreler içinde
yerine getirildiğinin anlaşılması halinde, her hangi bir idari para cezası,
gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmadan, sigortalı hizmetleri ile varsa bu
hizmetler karşılığında yapılan tahsilatlar (B) işyerine aktarılacaktır.
Örnek
3- (Y) Ltd. Şti. nin beş adet alt
işvereni olduğu, yapılan denetim sonucunda, (2) numaralı alt işverene ait
işyerinden bildirildiği tespit edilen (B), (C) ve (D) sigortalılarının aslında
asıl işverene ait işyerinden bildirilmelerinin gerektiği bu bağlamda, bu
sigortalılara ilişkin (2) numaralı alt işverenlik işyerinden yapılan
bildirimlerin asıl işverene ait işyeri dosyasına aktarılmasının önerildiği
varsayıldığında; bu sigortalılara dair yükümlülüklerin yasal süreler dahilinde
yerine getirildiğinin anlaşılması halinde, idari para cezası, gecikme cezası ve
gecikme zammı uygulanmadan, sigortalı hizmetleri ile varsa bu hizmetler
karşılığı yapılan tahsilatların asıl işverene aktarılması gerekecektir.
10.2. 4857 sayılı İş Kanununa göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin
olmadığının tespiti halinde yapılacak işlemler
4857 sayılı
İş Kanununa göre asıl işveren alt işveren ilişkisinin olmadığının yapılan
denetim sonucunda veya mahkeme kararları ile ortaya konması ve alt işverenin
işçilerinin başlangıçtan itibaren asıl işverenin işçisi olarak sayılması
halinde; bu sigortalılara ait yasal süresinde verilen belgelerin asıl işverene
ait işyerine aktarımı yapılacaktır.
Örnek
1- (X) asıl işvereni ile (Y) alt
işvereni, arasındaki asıl işverenlik alt işverenlik ilişkisinin 4857 sayılı İş
Kanununa göre olmadığının kesinleşen mahkeme kararıyla ya da denetim elemanları
tarafından düzenlenen raporla ortaya konulması ve sigortalıların başından
itibaren asıl işverenin sigortalıları olması gerektiği yönünde bir
hükmün/önerinin belirtilmesi durumunda; sigortalılara dair yükümlülükler (Y)
alt işvereni tarafından yasal süreler dahilinde yerine getirilmesi halinde
idari para cezası, gecikme cezası ve gecikme zammı uygulanmadan, sigortalı
hizmetleri ile varsa bu hizmetler karşılığı yapılan tahsilatların (X) asıl
işverenine ait işyerine aktarılması gerekecektir.
Diğer
taraftan, asıl işverene ait dosyaya hizmet aktarımı yapılan sigortalıların için
oluşan sigorta prim tahakkuklarının bu hizmetler karşılığı yapılan
tahsilatlardan fazla olması veya asıl işverene ait dosyaya hizmet aktarımı
yapılan sigortalılar için ek aylık prim ve hizmet belgesi/muhtasar ve prim
hizmet beyannamesi verilmesi gereken bir durumun ortaya çıkması nedeniyle borç
çıkması hallerinde, yasal olarak ödeme yapılması gereken son tarihten ödemenin
yapıldığı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı hesaplanacaktır.
Ayrıca,
asıl işverene ait dosyaya hizmet aktarımı yapılan sigortalılar için bu şekilde
verilen ek aylık prim ve hizmet belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi
için idari
para cezası uygulanacaktır.
Örnek
2: Örnek 1'deki sigortalıların
başlangıçtan beri asıl işverenin sigortalısı sayılması ve toplu iş
sözleşmesinde belirtilen haklardan faydalanmasının gerektiğinin belirtilmesi
nedeniyle oluşan ücret farkı için asıl işverenden ek aylık prim ve hizmet
belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi istenildiği varsayıldığında, ek
aylık prim ve hizmet belgesinin/muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin
verilmesinden kaynaklanan borç için yasal olarak ödeme yapılması gereken son
tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar gecikme cezası ve gecikme zammı
hesaplanacaktır. Ayrıca, bu şekilde verilen ek aylık prim ve hizmet
belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi için idari para cezası
uygulanacaktır.
Örnek
3: Örnek 1'deki sigortalıların
başlangıçtan beri asıl işverenin sigortalısı sayılması gerektiği nedeniyle asıl
işverenine ait işyerine aktarılmış ancak aktarımı yapılan dönemlerden 2018/Mart
ayına ait aylık prim ve hizmet belgesinden kaynaklanan borcun alt işveren
tarafından ödenmediği varsayıldığında, 2018/Mart ayından kaynaklanan borç yasal
olarak ödenmesi gereken son tarihten ödemenin yapıldığı tarihe kadar gecikme
cezası ve gecikme zammı hesaplanacak ve asıl işverenden tahsil edilecektir.
10.3-Ortak hükümler
Kurumun denetim ve kontrol ile görevlendirilmiş memurlarınca, fiilen veya işyeri
kayıtlarından yapılan tespitlerden ya da kamu idarelerinin denetim
elemanlarınca kendi mevzuatı gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve
incelemeler neticesinde veya kamu kurum ve kuruluşları ile bankalar tarafından
düzenlenen belge veya alınan bilgiler ile Mahkeme kararlarına istinaden, mer'i
mevzuat hükümlerinin uygulanmasına ek olarak, yukarıda belirtilen uygulamalar
nedeniyle kurumu zarara uğratan şahıslar, işveren, 3568 sayılı Kanun
kapsamındaki meslek mensubu ve varsa kurum personeli hakkında 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunun 204, 206 ve 207. maddeleri gereğince gerekli suç duyurusunda
bulunulabilmesi için konunun ünite Hukuk birimlerine bildirilmeleri
gerekmektedir.
11- Alacakların zamanaşımına uğratılmaması
5510 sayılı
Kanunun 93. maddesine göre, Kurumun prim ve diğer alacakları ödeme süresinin
dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından başlayarak on yıllık
zamanaşımına tâbidir. 5510 sayılı Kanunun 93. maddesine göre, Kurumun prim ve
diğer alacakları ödeme süresinin dolduğu tarihi takip eden takvim yılı başından
başlayarak on yıllık zamanaşımına tâbidir. Kurumun prim ve diğer alacakları;
mahkeme kararı sonucunda doğmuş ise mahkeme kararının kesinleşme tarihinden,
Kurumun denetim ve kontrolle görevli memurlarınca yapılan tespitlerden doğmuş
ise rapor tarihinden, kamu idarelerinin denetim elemanlarınca kendi mevzuatı
gereğince yapacakları soruşturma, denetim ve incelemelerden doğmuş ise bu
soruşturma, denetim ve inceleme sonuçlarının Kuruma intikal ettiği tarihten
veya bankalar, döner sermayeli kuruluşlar, kamu idareleri ile kanunla kurulmuş
kurum ve kuruluşlardan alınan bilgi ve belgelerden doğmuş ise bilgi ve belgenin
Kuruma intikal ettiği tarihten itibaren, zamanaşımı on yıl olarak
uygulanmaktadır. Zamanaşımını kesen sebepler ise 6183 sayılı Kanunun 103.
maddesinde sayılmıştır.
Prim ve diğer alacakların takip edilmesi ve süresinde tahsilatının
gerçekleştirilmesi İl Müdürlüklerinin sorumluluğundadır.
Bu doğrultuda
alacakların zamanaşımına uğratılmaması için il müdürlüklerince işyeri ve icra
takip dosyaları taranarak en eski borçtan başlamak üzere zamanaşımına girme
ihtimali
bulunan dosyalarda zamanaşımını kesecek şekilde işlem tesis
edilmesi, gerekiyorsa borçlularla iletişime geçilmesi konusunda gerekli özen ve
dikkat gösterilerek işlem yapılacaktır.
Diğer
yandan 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinde yer alan hükme istinaden prim
alacaklarının tahsili için muacceliyet tarihinden itibaren en geç bir yıl
içinde icra yoluna başvurmayan Kurum yetkili personeli hakkında genel hükümlere
göre kovuşturma yapılacaktır.
12- Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin ek 4. maddesinin uygulanması
Bilindiği
üzere Sosyal Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin Meslek mensuplarının sorumluluğu
başlıklı ek-4. maddesinde;
“Kanun
uyarınca düzenlenmesi ve verilmesi gereken muhtasar ve prim hizmet
beyannamesinin defter kayıtlarına veya bu defter ve kayıtların dayanağını
teşkil eden belgelere uygun olmamasından işverenlerle birlikte 3568 sayılı
Kanuna göre yazılı sözleşme ile yetki verilmiş meslek mensupları da müştereken
ve müteselsilen sorumludur.
Kanun uyarınca düzenlenmesi ve verilmesi gereken muhtasar ve prim
hizmet beyannamesinin Meslek mensupları tarafından düzenlenmesi ve verilmesi
amacıyla işverenler ve ilgili meslek mensupları arasında yazılı sözleşme
düzenlenir.
Bu maddenin ikinci fıkrasında belirtilen sözleşmede Kanunun 86. maddesinin on
üçüncü fıkrasına dayanılarak Maliye Bakanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı tarafından müştereken çıkarılan Tebliğ eki sözleşmeler esas alınır.
Meslek mensupları ile işverenler arasında düzenlenen sözleşmenin iptali halinde
yeni sözleşme bir aylık süre içerisinde Kuruma bildirilir.
Bu maddenin yürürlük tarihinden itibaren ilk defa tescil edilecek
işyerlerine ilişkin olarak işverenler ve meslek mensupları arasında düzenlenen
sözleşmenin bir örneği gerekli görülmesi halinde Kurumca istenir. Bu maddenin
yürürlük tarihinden önce tescil edilen işyerlerine ilişkin olarak Kanuna ait
hususların da yer aldığı yeni sözleşmenin bir örneğinin gerektiğinde ibrazı
istenir.
Yazılı
sözleşme ile yetki verilmiş meslek mensuplarının, Kanuna göre düzenledikleri
muhtasar ve prim hizmet beyannamesinde yer alan bilgilerin, defter ve kayıtlara
ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasına kendi
kusurlu davranışları ile sebebiyet verdiklerinin, Kurumca veya yetkili adli mercilerce
tespit edilmiş olması halinde meslek mensupları ortaya çıkan prim kaybından,
gecikme cezasından, gecikme zammından, idari para cezalarından ve Kanunun 96.
maddesi kapsamında fazla veya yersiz yapılan ödemelerden işverenlerle birlikte
müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulur.
Kanuna göre
düzenlenecek ve verilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin uygunluğuna
esas olan defter kayıtları ve belgelerin saklanmasından ve ibrazından
işverenler sorumludur.
Kanuna göre
düzenlenecek ve verilecek muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter ve
kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından
meslek mensuplarının sorumlu olması için, defter, kayıt ve belgelerin imza
karşılığı veya yazılı tutanak yoluyla, bilgilerin ise mail, kısa mesaj veya
yazılı tutanak gibi yollarla meslek mensuplarına intikali gerekir.
İşveren
veya işveren tarafından yetki verilen kişinin imzası olmayan veya bu kişiler
tarafından intikal ettirilmeyen bilgi ve belgelere istinaden meslek mensupları
tarafından
düzenlenen defter, belge ve bilgiler
için ilgili meslek mensupları sorumlu sayılacaktır.”
Hükümleri
yer almıştır.
Söz
konusu düzenleme kapsamında meslek mensuplarının işverenle birlikte
müteselsilsen sorumlu olabilmesi için aşağıdaki unsurların birlikte gerçekleşmesi
gerekecektir.
-
Meslek
mensuplarının sorumluluğunun muhtasar ve prim
hizmet beyannamesinin, işyeri kayıt ve belgelerine uygun olmamasından
kaynaklanması gerekmektedir. Söz konusu düzenlemeler doğrultusunda sigortalı
işe giriş, işten ayrılış bildirgeleri ile aylık prim hizmet belgesi veya Sosyal
Güvenlik Kurumuna verilen diğer belgelerden kaynaklanan hata, kusur veya
kasıttan dolayı meslek mensuplarının sorumluluğu olmayacaktır.
-
Muhtasar
ve prim hizmet beyannamesinde yer alan bilgilerin işyeri defter ve kayıtları ile bu kayıtların dayanağını
teşkil eden belgelere uygun olmaması nedeniyle ortaya prim kaybı, gecikme
cezası, gecikme zammı, idari para cezaları ve 5510 sayılı kanunun 96. maddesi
kapsamında fazla veya yersiz yapılan ödemeler(Geçici iş göremezlik ödeneği,
yersiz aylık bağlanması vs) çıkması gerekmektedir. Ortaya çıkan Sosyal Güvenlik
Kurumu alacağı olmaması halinde sorumluluk söz konusu olmayacaktır.
-
Sosyal
Sigorta İşlemleri Yönetmeliğinin Ek-4.
maddesinin ikinci ve üçüncü fıkrası uygulamasına ilişkin olarak; Muhtasar ve
prim hizmet beyannamesinin içerik ve şekline ilişkin düzenlemelere dair 18.2.2017
tarihli ve 29983 sayılı Resmi Gazete’de Muhtasar Ve Prim Hizmet Beyannamesi
Genel Tebliği yayımlanmıştır. İlgili Tebliğin ekinde yer alan “Ek-4 Elektronik
Beyanname Aracılık Sözleşmesi (Basit Usülde Vergilendirilen Mükellefler İçin)”,
“Ek-5 Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi (İşletme Hesabı Esasına Göre
Vergilendirilen Mükellefler İçin), “Ek-6 Elektronik Beyanname Aracılık ve
Sorumluluk Sözleşmesi”, “Ek-7 Elektronik Beyanname Aracılık Sözleşmesi”
formları Meslek Mensuplarıyla yapılan sözleşmelerde esas alınacak formlar
olacaktır. Bu kapsamda belirtilen formlar kullanılarak işveren ile meslek
mensubu arasında kurulan bir ilişki olması halinde meslek mensubunun
sorumluluğu ortaya çıkacaktır.
- Meslek mensubun işverenlerle birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulması
için meslek mensubunun kusurlu davranışının Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş
memurların raporunda veya yetkili adli mercilerce (mahkemelerce) tespit edilmiş
olması gerekmektedir. Bu doğrultuda Kurumun denetim ve kontrolle görevlendirilmiş
memurların raporunda veya yetkili adli merci (mahkemelerce) kararlarında açık
bir şekilde kusurlu davranışı olduğu belirtilmeyen meslek mensubunun
sorumluluğu mümkün olmayacaktır.
-Yazılı
sözleşme ile verilen yetkiyle birlikte muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin
düzenlenip Kuruma gönderilmesinde meslek mensubu sorumlu olarak adledilebilecek
olmakla birlikte muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin düzenlenmesine esas
defter ve kayıtları ile bunlara dayanak teşkil eden bilgiler saklanmasındaki ve
gerektiğinde ibrazındaki sorumluluk işverenlere ait olacaktır.
-İlgili
düzenleme kapsamında, muhtasar ve prim hizmet beyannamesinin defter ve
kayıtlara ve bu kayıtların dayanağını teşkil eden belgelere uygun olmamasından
meslek mensuplarının işverenlerle birlikte müştereken ve müteselsilen
sorumluluğu yoluna gidilmesi için defter, kayıt ve belgelerin imza karşılığı
veya yazılı tutanak yoluyla, bilgilerin ise mail, kısa mesaj veya yazılı
tutanak gibi yollarla meslek mensuplarına verilmiş, intikal ettirilmiş olması gerekmektedir. Meslek mensubuna verilmeyen veya
iletilmeyen hiçbir bilgi ve belgeden kaynaklanan prim kaybı, gecikme cezası, gecikme zammı, idari para cezalarından dolayı meslek mensupları sorumlu tutulmayacaktır.
13- İdari para cezalarına ve kurum alacaklarına ilişkin
yapılacak bazı işlemler
İdari
para cezalarının tahakkuk/tebliğ/sisteme kaydedilmesi işlemlerinde ve denetim
raporlarının değerlendirilmesi aşamasında gecikmeler yaşanabilmektedir.
Bu bağlamda,
idari para cezaları ilgiliye tebliğ edilmekle tahakkuk ettiğinden, idari para
cezasına konu fiilin tahakkuk zamanaşımına girip girmediği hususu, fiilin
işlendiği tarihte geçerli olan Kanun hükümlerindeki zamanaşımı süresi dikkate
alınarak;
a) Kurum sistemine kaydedildiği halde tebligat işlemleri yapılmamış idari para
cezalarının; "İŞVEREN İNTRA- LİSTELER İSTATİSTİKLER- İPC LİSTELERİ- KONTROL
EDİLECEK İPC LİSTELERİ" menüsü vasıtasıyla 6 ayda bir listelerin çekilerek
tahakkuk zaman aşımına girmemiş olanların en kısa sürede tebliğe çıkartılmak
suretiyle ilgililere tebliği sağlanarak, tebliğ tarihlerinin de sisteme
kaydedilmesi,
b)Yılı
merkezi yönetim bütçe kanununda gösterilen miktara kadar olan, zamanaşımına
uğramış veya tahsili imkansız hale gelmiş idari para cezaları ile zamanaşımına
uğramamış olmakla birlikte tahsili için yapılacak giderlerin alacaktan fazla
olduğu anlaşılan idari para cezası alacaklarının bu genelgenin altıncı kısmının
birinci bölümü kapsamında değerlendirilerek işlemlerin mevzuat hükümleri
doğrultusunda ivedilikle sonuçlandırılması ,
c) İşyeri
dosyalarının zamanında kontrol edilmemesi Kurumumuz alacakların tahsili
imkansız hale gelmesine sebep olduğundan, alacakların zaman aşımına
uğratılmaması dolayısıyla Kurumumuzun zarara uğramamasını teminen işyeri dosya
işlemlerinde gerekli tarama ve kontrollerin işverenlerin müracaatlarına
bırakılmayarak kısa periyodik aralıklarla taranması ve denetim raporlarının
geciktirilmeksizin işleme konularak mevzuatta belirtilen hususlar dahilinde
işlemlerin titizlikle yerine getirilerek, tahakkuk zamanaşımına girmemiş olan
idari para cezaları ile diğer Kurumumuz alacaklarının tebligat işlemlerinin en
kısa sürede yapılarak tebliğ tarihlerinin sisteme kaydedilmesi,
gerekmektedir.
14- Apartman ve Site Yönetimlerinin defter türü hakkında
Bilindiği
gibi, 5510 sayılı Kanunun 11. maddesinde belirtilen bildirgeyi Kuruma,
belirlenen süre, yöntem ve şekilde vermeyen ve 86. maddesinin ikinci fıkrasında
belirtilen yükümlülüğü yazılı ihtara rağmen 15 gün içinde mücbir sebep olmadan
tam yerine getirmeyenlere anılan Kanunun 102. maddesinin birinci fıkrasının (b)
ve (e) bentleri uyarınca tutmak zorunda oldukları defter türlerine göre idari
para cezası öngörülmektedir.
Diğer
taraftan, 213 sayılı Vergi Usul Kanunun 172. maddesinde; belirtilen gerçek ve
tüzel kişilerin (1-Ticaret sanat erbabı, 2-Ticaret şirketleri, 3-İktisadi kamu
müesseleri, 4-Dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler 5-Serbest meslek
erbabı, 6-Çiftçiler) bu kanun esaslarına göre defter tutmak zorunda oldukları,
iktisadi kamu müesseleriyle dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmelerin
defter tutma bakımından tüccarların tabi oldukları hükümlere tabi oldukları,
176.
maddesinde; I. sınıf tüccarların bilanço esasına göre; II. sınıf tüccarların
işletme hesabı esasına göre defter tutacakları, hükümlerine yer verilmiş olup,
634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununun 32. ve 41. maddelerinde ise; apartman ve
site yönetimlerinin Karar Defteri, Gelir-Gider Defteri ve Denetim Defterini
tutmakla mükellef oldukları belirtilmektedir.
Bu itibarla, apartman yöneticiliği (konut kapıcılığı) işyerlerinin tescilleri
sırasında tutmak zorunda oldukları defter türünün, “diğer defterler” olduğu
gözönünde bulundurularak tescil işlemlerinin yapılması gerekmektedir.
15- Mahsup işlemleri
6183 sayılı
Kanunun 47. maddesinde mahsup işlemlerinin esasları belirlendiğinden Kurum
üniteleri tarafından rızaen tahsil olunan paraların mahsup işlemleri aşağıda
açıklandığı şekilde yapılacaktır.
15.1- İşyeri dosyası ve borç türleri seçimi
15.1.1- İşverenin Kurumumuzda işlem gören birden fazla işyeri
dosyası varsa, işveren istediği işyeri dosyasına ödeme yapabilecektir. Bu
sırada işyeri dosyalarındaki borç türleri üzerinde durulmayacaktır.
Örneğin;
bir ünitede bir işverenin inşaat ve büro olmak üzere 2 tane işyerinden dolayı
borcu varsa (birinden prim ve tasarrufu teşvik kesintisi borcu, diğerinden
yalnızca tasarrufu teşvik kesintisi borcu olduğunu varsayalım), bunlardan ister
büro, isterse inşaat işyeri dosyasına para yatırılabilecektir.
15.1.2- Seçilen işyeri dosyasından yatırılan para; işveren tarafından
borç türü de seçilmişse, öncelikle seçilen borç türünün aslına, bunun gecikme
cezası ve zammına mahsup edilecek; borç türü seçilmemişse, öncelikle prim ve
gecikme cezası ve zammı borçlarından başlanılarak mahsup edilecek; artan tutar
olursa, bu kez sırasıyla, işsizlik sigortası primi, idari para cezası, damga
vergisi ve diğer borçlara mahsup yapılacaktır.
15.1.3-
İşveren, işyeri
dosyası seçmeden bir para yatırmışsa; paranın yatırıldığı ünitede işlem gören
işveren dosyalarından, prim borcu olan işveren dosyasına/dosyalarına öncelik
verilecek, sırasıyla işsizlik sigortası primi, idari para cezası, damga vergisi
ve diğer borçları bulunan işyeri dosyalarına mahsup yapılacaktır.
15.1.4-
Bu sıralamalarda
borç türlerine ilişkin gecikme zamları ve cezaları da ilgili oldukları borç
türleri gibi düşünülecektir.
15.1.5-
Aynı işverenin birden çok işyeri
dosyasındaki öncelikli olan borçları aynı borç türlerinden oluşmuşsa, bu kez en
eski borca ilişkin işyeri dosyasından başlamak suretiyle mahsup yapılacaktır.
15.1.6-Yukarıdaki açıklamalar hem rızaen ödemeler için hem de cebren
tahsilat için geçerlidir.
15.2- Rızaen yapılan ödemelerde mahsup
Bilindiği
üzere, ödeme emri gönderilmeden önce işverinin borcuna karşılık yaptığı
ödemeler rızaen ödemelerdir.
Yukarıda
açıklanan esaslar doğrultusunda, ister işveren tarafından, ister Kurumumuz
tarafından işyeri dosyası ve borç türü seçilmiş olsun, bu işyeri dosyasına
yatan paranın mahsubu aşağıdaki şekilde olacaktır.
15.2.1-
Yatan para, önce,
ödeme süresi başlamış, vadesi geçmemiş, dolayısıyla, henüz gecikme zammı ve
cezası doğmamış olan Kurumumuz alacağına mahsup edilecektir.
15.2.2-
Artan para olursa ya da ödeme
zamanı gelen ve vadesi geçmeyen alacak yoksa; bu para, bu kez, en eski borçtan başlanarak, borç aslı ve gecikme cezası ile zammına
orantılı
olarak
dağıtılacaktır.
Örneğin;
bir işverenin, bir işyeri dosyasından dolayı 2018 yılı Şubat, Mart ve Nisan aylarına ilişkin
aylık prim ve hizmet belgelerini verdiği halde primlerini ödemediğini ve
borçlarına karşılık 28.5.2018 tarihinde banka yoluyla 60.000- TL yatırdığını
varsayalım. Bu işverenin borç durumu aşağıdaki tabloda gösterildiği gibi olsun.
Belgenin
ait olduğu ay |
Prim
aslı |
Gecikme cezası
ve zammı |
Toplam |
2018-Şubat |
20.000 TL |
6.000 TL |
26.000 TL |
2018-Mart |
20.000 TL |
4.000 TL |
24.000 TL |
2018-Nisan |
20.000 TL |
- |
20.000 TL |
Bu durumda; Önce Nisan ayı borcu kapatılacaktır. Kalan 40.000,00 TL nin
26.000 TL'si ile 2018 yılı Şubat ayından kaynaklanan borç kapatılacaktır. Kalan
14.000,00 TL nin 2018-Mart ayına dağıtımı ise;
Mahsup Edilecek Tutar: Borç aslı veya ferileri x Mahsubu yapılacak tutar
Toplam borç
Formülüne
göre yapılacaktır. Buna göre;
Prime Mahsup Edilecek Tutar: 20.000 TL x 14.000 TL : 11.667,00 TL
24.000 TL
Gecikme Zammına Mahsup Edilecek Tutar: 4.000 TL x 14.000 TL : 2.333,00 TL
24.000 TL
Bu işlemler
sonucunda işverenin kalan borcu aşağıdaki gibi olacaktır.
Belgenin
ait olduğu ay |
Prim
aslı |
Gecikme cezası
ve zammı |
Toplam |
2018-Şubat |
- |
- |
- |
2018-Mart |
8,333.00 TL |
1.667.00 TL |
10.000 TL |
2018-Nisan |
- |
- |
- |
16- Arabuluculuk faaliyeti sonucu anlaşma sağlanması halinde fesih tarihinin belirlenmesi
6325 sayılı
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununa göre iş akdi feshedilen ve feshin
geçersiz olduğu iddiası ile arabulucuya başvuran sigortalı ile işveren ve
arabulucu tarafından imzalanan Hukuk Uyuşmazlıklarında Dava Şartı Arabuluculuk
Anlaşma Belgesinde, işçinin işe başlatılmaması hususunda tarafların anlaşması
halinde, iş akdinin fesih tarihinin arabuluculuk belgesinin imzalandığı tarih
mi yoksa sigortalının işten çıkış tarihi mi olacağı hususunda tereddütler
oluşabilmektedir.
Bilindiği
üzere 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun “Tanımlar”
başlıklı 2. maddesinin (b) bendinde, "arabuluculuk" sistematik
teknikler uygulayarak, görüşmek ve müzakerelerde bulunmak amacıyla tarafları
bir araya getiren, onların birbirlerini anlamalarını ve bu suretle çözümlerini
kendilerinin üretmesini sağlamak için aralarında iletişim sürecinin kurulmasını
gerçekleştiren, uzmanlık eğitimi almış olan tarafsız ve bağımsız bir üçüncü
kişinin katılımıyla ve ihtiyarî olarak yürütülen uyuşmazlık çözüm yöntemi
olarak tanımlanmıştır.
Aynı
Kanunun "Tarafların Anlaşması" başlıklı 18. maddesinin birinci ve
dördüncü fıkraları ise;
"(1)Arabuluculuk faaliyeti
sonunda varılan anlaşmanın kapsamı taraflarca
belirlenir; anlaşma belgesi düzenlenmesi hâlinde bu belge taraflar ve arabulucu
tarafından imzalanır
(4) Taraflar ve avukatları ile arabulucunun birlikte imzaladıkları anlaşma belgesi,
icra edilebilirlik şerhi aranmaksızın ilam niteliğinde belge sayılır."
Hükümlerini
amirdir.
4857 sayılı
İş Kanunun “Geçersiz sebeple yapılan feshin sonuçları” başlıklı 21. maddesinde,
" İşverence
geçerli sebep gösterilmediği veya gösterilen sebebin geçerli olmadığı mahkemece
veya özel hakem tarafından tespit edilerek feshin geçersizliğine karar
verildiğinde, işveren, işçiyi bir ay içinde işe başlatmak zorundadır. İşçiyi,
başvurusu üzerine işveren bir ay içinde işe başlatmaz ise, işçiye en az dört
aylık ve en çok sekiz aylık ücreti tutarında tazminat ödemekle yükümlü olur.
Mahkeme veya özel hakem feshin geçersizliğine karar verdiğinde, işçinin
işe başlatılmaması halinde ödenecek tazminat miktarını da belirler. Kararın
kesinleşmesine kadar çalıştırılmadığı süre için işçiye en çok dört aya kadar
doğmuş bulunan ücret ve diğer hakları ödenir.
Mahkeme veya özel hakem, ikinci fıkrada düzenlenen tazminat ile üçüncü
fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakları, dava tarihindeki ücreti esas alarak
parasal olarak belirler. İşçi işe başlatılırsa, peşin olarak ödenen bildirim
süresine ait ücret ile kıdem tazminatı, yukarıdaki fıkra hükümlerine göre
yapılacak ödemeden mahsup edilir. İşe başlatılmayan işçiye bildirim süresi
verilmemiş veya bildirim süresine ait ücret peşin ödenmemişse, bu sürelere ait
ücret tutarı ayrıca ödenir.
İşçi
kesinleşen mahkeme veya özel hakem kararının tebliğinden itibaren on işgünü
içinde işe başlamak için işverene başvuruda bulunmak zorundadır. İşçi bu süre
içinde başvuruda bulunmaz ise, işverence yapılmış olan fesih geçerli bir fesih
sayılır ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile sorumlu olur.
Arabuluculuk faaliyeti sonunda
tarafların, işçinin işe başlatılması
konusunda anlaşmaları hâlinde;
a) İşe
başlatma tarihini,
b)Üçüncü
fıkrada düzenlenen ücret ve diğer hakların parasal miktarını,
c) İşçinin
işe başlatılmaması durumunda ikinci fıkrada düzenlenen tazminatın parasal
miktarını,
belirlemeleri zorunludur. Aksi
takdirde anlaşma sağlanamamış sayılır ve son
tutanak buna göre düzenlenir. İşçinin kararlaştırılan tarihte işe başlamaması
hâlinde fesih geçerli hâle gelir ve işveren sadece bunun hukuki sonuçları ile
sorumlu olur.
Bu maddenin birinci, ikinci ve üçüncü fıkra hükümleri sözleşmeler ile hiçbir suretle
değiştirilemez; aksi yönde sözleşme hükümleri geçersizdir.”
denilmektedir.
Sayılan
hususlara istinaden; arabuluculuk faaliyeti sonunda işçinin işe başlatılmaması
hususunda tarafların anlaşmaya varması halinde anlaşma tarihi itibarıyla işçi
ve işveren arasında fesih geçerli hale gelecek ve bu şekilde iş akdinin sona
erdiğinin kabul edilmesiyle hukuki sonuç doğuracaktır.
Bilindiği
üzere, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılması hâlinde, üzerinde
anlaşılan hususlar hakkında taraflarca dava açılamaz Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk
Kanununun 18. maddesinin beşinci fıkrasında düzenlenmiştir. Arabuluculuk süreci
sonunda taraflar ve arabulucu tarafından imzalanan arabuluculuk anlaşmasının
akabinde, 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18.
maddesinin beşinci fıkrası hükmü gereğince, üzerinde anlaşılan hususlarda
herhangi bir dava açılması mümkün olmadığından, taraflarca aynı konuda açılan
bir dava olması halinde, mahkemece davanın esasına geçilmeyerek hukuki yarar
yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği yasa gereğidir.
Arabuluculuk sürecinin sonunda yapılan anlaşma maddi hukuk ilişkisi bakımından
taraflar arasındaki uyuşmazlığı tamamen sona erdiren bir anlaşmadır. Böyle bir
anlaşmaya rağmen anlaşılan hususlar ile ilgili dava açıldığında, açılan dava
hukuki yarar yokluğundan usulden reddedilecektir.
Arabuluculuk anlaşmalarında düzenlenen hususlara ilişkin olarak dava
açılmasının ve mahkemede esasa ilişkin bir inceleme yapılmasının mümkün
olmaması karşısında, 4857 sayılı İş Kanunun “Geçersiz sebeple yapılan feshin
sonuçları” başlıklı 21. maddesi uyarınca; arabuluculuk faaliyeti sonunda
işçinin işe başlatılmaması hususunda tarafların anlaşmaya varması halinde,
“arabuluculuk anlaşma belgesinin taraflar ve arabulucu tarafından imzalandığı tarihte”
fesih geçerli hale gelecektir ve fesih tarihinin, taraflar ve arabulucu
tarafından imzalanan arabuluculuk anlaşma belgesinde yer alan tarih olarak
kabul edilecektir.
Dolayısıyla,
işçinin iş sözleşmesinin fesih tarihi arabuluculuk anlaşma belgesinin taraflar
ve arabulucu tarafından imzalandığı tarih olduğundan iş akdinin feshinden
sonraki süre ile arabuluculuk anlaşma belgesinin taraflar ve arabulucu
tarafından imzalandığı tarih arasında işverenin Kurumumuza aylık prim ve hizmet
belgesi/muhtasar ve prim hizmet beyannamesi verme yükümlülüğü bulunmaktadır.
17- Kamu kurumlarında çalışan sigortalılar için;
1)
Mahkeme
kararları veya idarece verilen kararlar
gereğince geriye yönelik ücret ve ücret niteliğinde ödeme yapılması halinde, bu
ücretlere ilişkin düzenlenmesi gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet
belgelerinin mahkeme kararının idareye tebliğ edildiği tarihi takip eden günü
veya idarenin karar tarihini,
2)
Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğinde
bulunan anlaşma belgesi uyarınca geriye yönelik ücret ve ücret niteliğinde
ödeme yapılması halinde, bu ücretlere ilişkin düzenlenmesi gereken ek
nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin arabuluculuk anlaşma belgesinin
ilam niteliğini kazandığı tarihi,
takip eden ayın 23’üne kadar, Kuruma, e-sigorta kanalıyla gönderilmesi
veya kağıt ortamında verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş kabul
edilecektir.
Aynı
şekilde Kamu kurumlarında çalışan sigortalılar için;
1)
Mahkeme
kararları veya idarece verilen kararlar
gereğince geriye yönelik ücret ve ücret niteliğinde ödeme yapılması halinde,
ödemeye ilişkin sigorta primlerinin mahkeme kararının idareye tebliğ edildiği
tarihi takip eden günü veya idarenin karar tarihini,
2)
Arabuluculuk
faaliyeti sonunda tanzim edilen ve ilam niteliğinde
bulunan anlaşma belgesi uyarınca sigortalı için verilmesi gereken aylık prim ve
hizmet belgelerinden dolayı tahakkuk edecek sigorta primlerinin arabuluculuk
anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi,
izleyen ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödenmesi halinde yasal süresi
içinde ödenmiş kabul edilecektir.
18-Toplu iş
sözleşmelerine tabi işyeri işverenlerince veya kamu idarelerince ya da yargı
mercilerince verilen kararlar ile arabuluculuk faaliyeti sonunda tanzim edilen
ve ilam niteliğinde bulunan anlaşma belgesine istinaden, hizmet akdinin mevcut
olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenen ücret dışındaki ödemelere
ilişkin düzenlenmesi gereken ek nitelikteki aylık prim ve hizmet belgelerinin
prime esas kazancın tabi olduğu en son ayın kazancına dahil edilmek üzere
belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme tarihlerini veya arabuluculuk
anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi,
takip eden ayın 23’üne kadar, Kuruma, e-sigorta kanalıyla gönderilmesi
veya kağıt ortamında verilmesi halinde yasal süresi içinde verilmiş kabul
edilecektir.
Toplu iş
sözleşmelerine tabi işyeri işverenlerince veya kamu idarelerince ya da yargı
mercilerince verilen kararlar ile arabuluculuk faaliyeti sonunda tanzim edilen
ve ilam niteliğinde bulunan anlaşma belgesine istinaden, hizmet akdinin mevcut
olmadığı veya askıda olduğu bir tarihte ödenen ücret dışındaki ödemelere
ilişkin sigorta primleri belirtilen mercilerin kararlarının kesinleşme
tarihleri veya arabuluculuk anlaşma belgesinin ilam niteliğini kazandığı tarihi,
izleyen ay/dönemin sonuna kadar Kuruma ödenmesi halinde yasal süresi
içinde ödenmiş kabul edilecektir.
19- İlgililer
hakkında bu genelgede yer verilen hususlara ilişkin yapılacak tebligatlarda
7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümleri veya 5510 sayılı Kanunun 88. maddesinin
yirmi üçüncü fıkrasında yer alan hükümler dikkate alınacaktır.
20-Bu genelge ile yürürlükten kaldırılmayan veya bu genelgede düzenlenmeyen
hususlara ilişkin olarak ilgili ikincil mevzuat hükümlerinin bu genelgeye
aykırı olmayanların uygulanmasına devam edilir.
21-Bu genelge ile yürürlükten kaldırılan ikincil mevzuat hükümlerinin
yürürlükte bulunduğu dönemlere ilişkin iş ve işlem yapılması gerektiği
durumlarda söz konusu ikincil mevzuat hükümlerine göre işlem yapılacaktır.
22-Bu genelgenin yedinci kısmının beşinci bölümü 1.3.2019 tarihinden itibaren
yürürlüğe girer.
Bilgi edinilmesini ve gereğini rica ederim.
Ek : Ek Dizini (1 Sayfa)
EK-1: İşkolu Kodu ile Tehlike Sınıfı ve Prim Oranına İlişkin
Değişiklik Kararı
EK-2: İşkolu Koduna İlişkin Değişiklik Kararı
EK-4: Yapı
Ruhsatına İlişkin Bildirim Formu
EK-5: Sosyal Güvenlik
Kurumu E-sigorta Sözleşmesi
EK-8: Kdv Mahsubuyla Sigorta
Primi Ödeyenler İçin Verilecek Borcu Yoktur Belgesi
EK-10: Bütçe
Gelirleri Tahakkuk Artıklarından Zamanaşımına Uğramış Olanlara İlişkin Ayrıntı
Cetveli
EK-12: Borç
Bilgilendirme Formu
EK-13:Ev Hizmetlerinde On Gün Ve Daha
Fazla Çalıştırılacaklara İlişkin Bildirge
EK-14: Ev Hizmetlerinde On Gün ve Daha
Fazla Çalıştıracaklara İlişkin Bilgilendirme Formu
EK-15: Ev Hizmetlerinde On Günden Az
Çalıştırılacaklara İlişkin Form