IV- TASFİYE, BİRLEŞME, DEVİR, BÖLÜNME VE HİSSE DEĞİŞİMİ HALİNDE KURUM KAZANCININ VERGİLENMESİ
Tasfiye 5520 sayılı KVK’nın 17, birleşme 18, devir, bölünme ve hisse değişimi de 19 ve 20. maddelerinde düzenlenmiştir.
A- TASFİYE
Tasfiye bir tüzel kişiliğin faaliyetinin hitamıyla varlığının sona erdirilmesi işlemidir.Tasfiyeye giren kurumların vergilendirilmesinde, hesap dönemi yerine tasfiye dönemi kaim olur. Tasfiye; sermaye şirketlerinde TTK, kooperatiflerde Kooperatifler Kanunu, özel kanunla kurulmuş iktisadi kamu müesseselerinde kuruluş kanunundaki esaslara göre yapılır. Tasfiye döneminde oluşacak kâr, kurum kazancının tabi olduğu esaslar çerçevesinde vergilendirilir.(KVK md.17)
1- Tasfiye Dönemi
Tasfiye durumunda işletmenin büyüklüğüne göre bir veya birden çok tasfiye dönemi ortaya çıkar. Tasfiyeye başlandığı tarihten ilgili dönem sonuna kadar olan süre bir hesap dönemi, izleyen her takvim yılı ayrı bir hesap dönemi ve son takvim yılı sonundan tasfiye hitamına kadar geçen süre de son tasfiye dönemidir. Tasfiye, kurumun tasfiyeye girmesine ilişkin genel kurul kararının tescil edildiği tarihte başlar ve tasfiye kararının tescil edildiği tarihte sona erer.
2- Tasfiye Kârı
Tasfiye dönemlerinde kâr diğer dönemlerde olduğu gibi genel esaslara göre tespit edilir. Bilanço esasına göre defter tutan kurumlarda tasfiye kârı, tasfiye dönemi sonundaki servet değeri ile tasfiye dönemi başındaki servet değeri arasındaki olumlu farktır. Tespit edilen kazanç üzerinden genel esaslara göre vergi hesaplanır ve ödenir.
Tasfiye kârı; tasfiye döneminin sonundaki ve başındaki servet değerleri arasındaki olumlu farktır. Tasfiye döneminde ortaklar veya kurum sahipleri tarafından kuruma yapılan ödemeler ile vergiden müstesna bulunan kazanç ve iratlar tasfiye dönemi başındaki servet değerine eklenir. Bu süreçte kurum tarafından, ortaklar veya kurum sahiplerine yapılan ödemeler ise tasfiye dönemi sonundaki servet değerine eklenir.(KVK md. 17/4)
Hisselerine mahsuben ortaklara dağıtılan, satılan, devredilen veya kurum sahibine iade olunan iktisadî kıymetlerin değerleri, Kanunun 13. maddesine göre ve dağıtımın, satışın, devrin veya iadenin yapıldığı gün itibariyle belirlenir.
Tasfiye kârının tespitinde, daha önceki dönemlerde yararlanılan kazanç istisnalarından, kazancın belli bir süre işletmede tutulması şartı olanlarda bu süre şartının ihlal edilip edilmediğine bakılır. Eğer ihlal edilmişse, söz konusu kazançlar tasfiye dönemi kazancına eklenerek vergilenir.
3- Servet Değeri
Tasfiye döneminin başındaki ve sonundaki servet değeri, kurumun tasfiye dönemi başı ve sonundaki bilânçosunda görülen öz sermayesini ifade eder. Bir yıldan fazla süren tasfiyelerde izleyen tasfiye dönemlerinin başındaki servet değeri, bir önceki dönemin son bilânçosunda görülen servet değeridir.
Aşağıda belirtilenler dışında kalan her çeşit karşılıklar ile dağıtılmamış kazançlar sermayeye dahildir.
² Vergi kanunlarına göre ayrılmış olan her türlü amortismanlar ve karşılıklar ile sigorta şirketlerinin teknik karşılıkları.
² Hissedar veya sahip olmayan kimselere dağıtılacak olan kazanç kısmı.
4- Tasfiyeden Vazgeçilmesi
Tasfiyeden vazgeçilmesi halinde, kurum hakkında tasfiye hükümleri uygulanmaz. Böyle bir durumda, tasfiyeden vazgeçme kararı, bu kararın alındığı dönemin başından itibaren geçerli olur. Tasfiyeden vazgeçme kararının alındığı tarihe kadar verilen tasfiye dönemi beyannameleri, normal faaliyet beyannamelerinin yerine geçer. Tasfiyesinden vazgeçilen kurumun geçici vergiyle ilgili yükümlülükleri, tasfiyeden vazgeçilmesine ilişkin kararın alındığı tarihi kapsayan geçici vergilendirme dönemi başından itibaren başlar.
5- Tasfiye Sonucunun Kesin Olarak Saptanması ve Tasfiye Beyannamesi Verilmesi
Bir kurum, tasfiyeye başladığı yıl tasfiyeyi sonuçlandırır ve son bilanço veya hesabını çıkararak yetkili organlarına tasdik ettirmiş olursa, son bilanço veya hesabın kesinleşme tarihinden itibaren 30 gün içinde tasfiye beyannamesi verir ve bu beyannamede gösterilen kâr veya zarar üzerinden nihai olarak vergilendirilir.(KVK md. 17/2)
Tasfiyenin aynı takvim yılı içinde sonuçlanmaması halinde, her tasfiye dönemine ait kâr ayrı vergilendirilmekte ve bu dönemlere ilişkin beyannamelerin Kanunun 14. maddesinde belirtilen sürelerde verilmesi gerekmektedir. Durum böyle olmakla birlikte, KVK’nın 17/1. maddesi ile tasfiye kâr veya zararının nihai ve kati olarak, tasfiyenin nihayet bulduğu dönem sonu itibariyle tespit ve vergilendirileceği hüküm altına alınmıştır.
Son ve kesin tasfiye kârına göre hesaplanacak vergi, önceki dönemlerde ödenmiş vergilere göre fazla ise, aradaki fark vergi dairesine ödenir. Eksik ise, fazla ödenmiş olan vergi farkı kurum tarafından iade alınır.
Bir yıldan fazla yıl süren tasfiye dönemlerinde tarh zamanaşımı, tasfiyenin son bulduğu dönemi izleyen yıldan itibaren başlar.
B- BİRLEŞME
Kurumların birbirleriyle birleşerek, tüzel kişiliği haiz başka bir şirket kurmalarına veyahut bir veya birkaç kurumun diğer bir kuruma katılmalarına birleşme denir.
Birleşme nedeniyle infisah eden kurumlar da tasfiye edilir. Birleşme kârı, tasfiye kârının saptanmasındaki ilkelere göre hesaplanır. Birleşmede, tasfiyedekinin aksine, infisah eden kurumların mevcutlarının başka bir kuruma devri ve emtia, gayrimenkul, tesisat, demirbaş ve sair kıymetlere biçilen yeni değerler, dolayısıyla ortaya çıkan bir kâr veya zarar vardır. Birleşilen kurumdan peş-temallık ve buna benzer adlarla alınan paralar da birleşme kârına dahildir. Birleşilen kurumdan alınan değerler VUK’ta düzenlenen esaslara göre değerlenir. (KVK md. 18)
Birleşme kârına ait beyanname, birleşme bilançosunun kesinleştiği, yani infisah eden kurumların aktif ve pasif kıymetlerinin, birleşilen kurumun bilançosuna geçirilerek bu bilançonun kabul edildiği tarihten itibaren 30 gün içinde, infisah eden kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilir. Bu beyannameye göre tarh edilen vergiler de aynı süre içinde ödenir.
C- DEVİR, BÖLÜNME VE HİSSE DEĞİŞİMİ
Ticaret Hukuku’nda devralma suretiyle birleşme; bir şirketin diğer bir şirkete bütün aktif ve pasifi ile katılması ve bu katılma sonucunda kendi tüzel kişiliğini kaybetmesi şeklinde olur.
KVK’nın 19/1. maddesi uyarınca; aşağıdaki şartlar dahilinde gerçekleşen birleşmeler devir hükmündedir.
² Birleşme sonucunda infisah eden kurum ile birleşilen kurumun kanunî veya iş merkezlerinin Türkiye’de bulunması.
² Münfesih kurumun devir tarihindeki bilânço değerlerinin, birleşilen kurum tarafından bir bütün halinde devralınması ve aynen bilânçosuna geçirilmesi.
Devir tarihi, şirket yetkili kurulunun devire ilişkin kararının Ticaret Sicilinde tescil edildiği tarihtir. Kurumların yukarıdaki şartlar çerçevesinde tür değiştirmeleri de devir hükmündedir.
Örneğin, (A) Ltd. Şti.’nin 11/2/2009 tarihinde (A) A.Ş.’ye dönüşmesi halinde, münfesih (A) Ltd. Şti.’nin 1/1/2009 - 11/2/2009 tarihleri arası kıst dönemine ilişkin beyanname ile 2008 hesap dönemine ilişkin kurumlar vergisi beyannamelerinin birlikte devir tarihinden itibaren 30 gün içinde (13/3/2009 tarihine kadar) münfesih kurumun bağlı olduğu vergi dairesine verilmesi gerekmektedir.
Devirlerde, KVK’nın 20/1. maddesinde öngörülen koşullara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece devir tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilip, doğrudan doğruya devirden doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
Birleşilen kurum, münfesih kurumun tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarını ödeyeceğini ve diğer ödevlerini yerine getireceğini münfesih kurumun birleşme sebebiyle verilecek olan kurumlar vergisi beyannamesinin ekinde vereceği bir taahhütname ile taahhüt eder.
Tam bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin tasfiyesiz olarak infisah etmek suretiyle bütün mal varlığını, alacaklarını ve borçlarını kayıtlı değerleri üzerinden mevcut veya yeni kurulacak iki veya daha fazla tam mükellef sermaye şirketine devretmesi ve karşılığında devredilen sermaye şirketinin ortaklarına devralan sermaye şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisseleri verilmesi tam bölünmedir. Devredilen şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibarî değerinin % 10’una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin bölünme sayılmasını engellemez.
Tam bölünme işleminde, KVK’nın 20/2. maddesinde öngörülen koşullara uyulduğu takdirde, münfesih kurumun sadece bölünme tarihine kadar elde ettiği kazançlar vergilendirilip, doğrudan doğruya bölünmeden doğan kârlar hesaplanmayacak ve vergilendirilmeyecektir.
Kısmî bölünme: Tam mükellef bir sermaye şirketinin veya sermaye şirketi niteliğindeki bir yabancı kurumun Türkiye’deki iş yeri veya daimî temsilcisinin bilânçosunda yer alan taşınmazlar ile en az iki tam yıl süreyle elde tutulan iştirak hisseleri ya da sahip oldukları üretim veya hizmet işletmelerinin bir veya birkaçını, kayıtlı değerleri üzerinden, aynî sermaye olarak mevcut veya yeni kurulacak tam mükellef bir sermaye şirketine devretmesi kısmî bölünmedir. Ancak, üretim veya hizmet işletmelerinin devrinde, işletme bütünlüğü korunacak şekilde faaliyetin devamı için gerekli aktif ve pasif kalemlerin tümünün devredilmesi zorunludur.
Kısmî bölünmede devredilen varlıklara karşılık edinilen devralan şirket hisseleri, devreden şirkette kalabileceği gibi doğrudan bu şirketin ortaklarına da verilebilir. Taşınmaz ve iştirak hisselerinin bu kapsamda devrinde, devralan şirketin hisselerinin, devreden şirketin ortaklarına verilmesi durumunda, devredilen taşınmaz ve iştirak hisselerine ilişkin borçların da ortaklara devri zorunludur.
Hisse değişimi: Tam mükellef bir sermaye şirketinin, diğer bir sermaye şirketinin hisselerini, bu şirketin yönetimini ve hisse çoğunluğunu elde edecek şekilde devralması ve karşılığında bu şirketin hisselerini devreden ortaklarına, kendi şirketinin sermayesini temsil eden iştirak hisselerini vermesi hisse değişimidir. Hisseleri devralınan şirketin ortaklarına verilecek iştirak hisselerinin itibari değerinin %10’una kadarlık kısmının nakit olarak ödenmesi, işlemin hisse değişimi sayılmasını engellemez.
Bölünme işleminde aktifi ve pasifi düzenleyici hesaplar, ilgili olduğu aktif veya pasif hesapla birlikte devrolunur.
Kısmi bölünme ve hisse değişimi işlemlerinden doğan kârlar hesaplanmaz ve vergilendirilmez. Kısmî bölünme işlemlerinde, bölünen kurumun bölünme tarihine kadar tahakkuk etmiş ve edecek vergi borçlarından bölünen kurumun varlıklarını devralan kurumlar, devraldıkları varlıkların emsal bedeli ile sınırlı olarak müteselsilen sorumlu olurlar. (KVK md. 20/3)