DÖNEM
SONU
İŞLEMLERİ
YAKLAŞIM
YAYINCILIK
OCAK 2020
Son yıllarda dünya ekonomisinde yaşanan hızlı değişim
ve dönüşüm süreci ivmesini korumaktadır. Buna bağlı olarak küresel ekonomide ve
ülkelerde çeşitli ekonomik dalgalanmalar yaşanmaktadır. Dünya ekonomisinden
yansıyan etkiler dışında, güneydoğu sınırımıza komşu ülkelerde yaşanan kaos ve Akdeniz havzasında gündem olan küresel enerji
projelerine ilişkin gelişmeler Ülkemiz ekonomisi üzerinde etkisini sürdürmektedir.
Geçtiğimiz yıl kurlarda yaşanan dalgalanma 2019
yılında yerini bir nebze durulmaya bırakmış olmakla birlikte ülke ekonomisinde
yaşanan daralma ve durgunluğun sona erdiğini ifade etmek bugün itibariyle mümkün
değildir. Yine de geleceğe dair olumlu beklentilerin dillendirilmesini faydalı bulmaktayız.
Türk Ticaret Kanunu, Ulusal Muhasebe Standartlarının geniş bir mükellef
kitlesince uygulanmasını öngörmekte, Kamu Gözetim Kurumu tarafından yapılan düzenlemeyle
bağımsız denetim kapsamına giren mükellef kitlesi her yıl biraz daha genişlemektedir.
Mali mevzuat, ticaret hukuku ve muhasebe ilkeleri,
süresiz kabul edilen işletme ömrünün kazanç tespiti açısından belli dönemlere bölünmesini öngörür. Dönem
sonları, işletme faaliyet
sonuçları ve mali tablolarının hazırlandığı dönemlerdir. Bu
dönemler itibariyle hazırlanan mali tablolar,
ilgililerin işletme performansını ölçmeleri ve geleceğe yönelik karar vermeleri açısından önemli bilgiler
içerir.
İşletmede dönem kazancının tespiti, işletme varlık ve kaynaklarının dönem sonu
itibariyle değerlemesini ve
dönemsel ayırımların yapılmasını gerektirir. Değerleme sürecinde uygulanması gereken
tahakkuk esası ve dönemsellik ilkesiyle,
işletme
varlık ve kaynaklarının hangi ölçüye
göre değerleneceği konusu VUK’da
düzenlenmiştir. Söz konusu
ilke ve esaslar çerçevesinde yapılacak dönem sonu değerleme işlemi bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
Çalışmada; işletme varlık ve kaynaklarının değerlemesiyle
ilgili olarak kanunlarda belirlenen genel ilkeler açıklanmış, özellikli durumlara
değinilmiş, tartışmalı konulara ilişkin çözümlere işaret edilmiştir.
İşletmelerin faaliyet sonuçları mali tablolar aracılığıyla ilgililere aktarılmaktadır. Mali tabloların oluşturulmasında en önemli işlem ise envanter ve değerlemedir. Özellikle ekonomik
belirsizlik dönemlerinde, işletmenin durumunu en iyi yansıtacak mali
tabloları hazırlamak zor olduğu kadar önemlidir de.
Eserde işletme varlık ve kaynaklarının envanter ve değerlemesine ilişkin açıklamalar Tekdüzen Hesap Planı ve mali tablo
kalemleri bazında yapılmıştır. Metinde ismen belirtilmeyen işletme varlık veya kaynakları, mahiyet itibariyle
en yakın varlık ve kaynak kalemine ilişkin envanter ve değerleme ölçülerine göre değerlenmelidir.
Bilanço varlık ve kaynak kalemlerinin
dönem sonu değerlemesine ilişkin olarak gerekli
görülen yerlerde ilgili gelir
tablosu ve maliyet hesapları belirtilmekle
yetinilmiş, maliyet ve gelir tablosu hesaplarına ilişkin (kazanç
tespitine yönelik) ayrıntılı
açıklama yapılmasına gerek duyulmamıştır. Temel değerleme konularına ilişkin
olarak yeri geldikçe örneklendirme yapılmıştır.
Eserin okuyucularına faydalı olması dileğimizle…
Aralık
2019
Muzaffer
KÜÇÜK
İÇİNDEKİLER
SUNUŞ........................................................................................................................... 3
İÇİNDEKİLER................................................................................................................ 5
BİRİNCİ BÖLÜM
ENVANTER, DEĞERLEME VE DEĞERLEME
ÖLÇÜLERİ
I-... GİRİŞ...................................................................................................................... 11
II-.. ENVANTER İŞLEMLERİ....................................................................................... 12
III-. DEĞERLEME......................................................................................................... 14
A-.. TÜRK TİCARET KANUNU’NDA DEĞERLEME.............................................. 15
B-.. SERMAYE PİYASASI KANUNU UYARINCA
DEĞERLEME........................... 17
C-. VERGİ KANUNLARI UYARINCA DEĞERLEME............................................. 18
1-.. Maliyet Bedeli.......................................................................................... 19
2-.. Borsa Rayici............................................................................................. 22
3-.. Tasarruf Değeri........................................................................................ 23
4-.. Mukayyet (Kayıtlı) Değer........................................................................ 24
5-.. İtibari (Nominal) Değer........................................................................... 24
6-.. Vergi Değeri............................................................................................. 25
7-.. Rayiç Bedel.............................................................................................. 25
8-.. Emsal Bedeli............................................................................................ 26
D-. DEĞERLEMEDEN AMAÇ VE DEĞERLEME ZAMANI.................................... 30
E-.. DÖNEMSELLİK İLKESİ VE TAHAKKUK ESASI.............................................. 32
1-.. Tahakkuk Esası....................................................................................... 32
2-.. Dönemsellik İlkesi................................................................................... 33
İKİNCİ BÖLÜM
İŞLETME VARLIKLARINA İLİŞKİN DEĞERLEME
VE
DÖNEM SONU İŞLEMLERİ
I-... HAZIR DEĞERLER............................................................................................... 37
A-.. NAKİTLER....................................................................................................... 37
1-.. Nakit Paralar............................................................................................. 37
2-.. Yurtdışından Getirilerek Sermaye Olarak
Konulan Paralar................ 39
B-.. ÇEKLER........................................................................................................... 40
C-. BANKALAR...................................................................................................... 41
D-. DİĞER HAZIR DEĞERLER............................................................................. 43
E-.. MUHASEBE KAYITLARI.................................................................................. 43
II-.. MENKUL KIYMETLER.......................................................................................... 46
A-.. MENKUL KIYMETLERİN ENVANTERİ........................................................... 47
B-.. MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ...................................................... 48
1-.. Alış Bedeli İle Değerlenecek Menkul Kıymetler................................... 48
2-.. Borsa Rayici İle Değerlenecek Menkul
Kıymetler................................ 50
3-.. Kısmi Kâr İlaveli Alış Bedeliyle
Değerlenecek Menkul Kıymetler...... 52
C-. MENKUL KIYMETLER DEĞERLEME MUHASEBE
KAYDI............................. 54
III-. TİCARİ ALACAKLAR........................................................................................... 55
A-.. ALICILAR......................................................................................................... 55
1-.. TL Alacakların Değerlemesi................................................................... 56
2-.. Dövizli Alacakların Değerlemesi............................................................ 57
3-.. Finansal Kiralama Alacaklarının Değerlemesi..................................... 58
a-.. Kiralayan Açısından Değerleme...................................................... 60
b-.. Kiracı Açısından Değerleme............................................................ 62
B- . ALACAK SENETLERİ ..................................................................................... 64
1-.. Alacak Senetlerinin Envanteri............................................................... 65
2-.. Milli Parayla Düzenlenmiş Senetlerde
Değerleme............................... 65
3-.. Döviz Bedelle Düzenlenmiş Senetlerde
Değerleme............................ 65
4-.. Alacak Senetlerinde Reeskont.............................................................. 66
5-.. Finansal Kiralama Alacağı..................................................................... 73
C-. VERİLEN DEPOZİTO VE TEMİNATLAR......................................................... 73
1-.. Depozito ve Teminatların Değerlemesi................................................ 74
2-.. Aktife Kayıtlı Kıymetlerin Depozitolu
Olarak Dolaşımı....................... 74
D-. VERİLEN AVANSLAR...................................................................................... 75
1-.. Avansların Dönem Sonu Değerlemesi................................................. 76
2-.. Avanslarda Şüpheli Alacak Uygulaması.............................................. 78
E-.. ŞÜPHELİ ALACAKLAR.................................................................................... 79
1-.. Şüpheli Alacak Uygulama Şartları......................................................... 80
2-.. Özellik Gösteren Haller........................................................................... 81
3-.. Değersiz Alacaklar................................................................................... 83
4-.. Muhasebe Kayıtları................................................................................. 85
IV-. DİĞER ALACAKLAR............................................................................................ 87
A-.. ORTAKLARDAN ALACAKLAR........................................................................ 88
B-.. İŞTİRAKLERDEN ALACAKLAR...................................................................... 90
C-. BAĞLI ORTAKLIKLARDAN ALACAKLAR....................................................... 90
D-. PERSONELDEN ALACAKLAR........................................................................ 91
E-.. DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR......................................................................... 91
F-.. ŞÜPHELİ DİĞER ALACAKLAR....................................................................... 92
V-.. STOKLAR.............................................................................................................. 92
A-.. DÖNEM SONU ENVANTERİ........................................................................... 92
B-.. DÖNEM SONU STOK DEĞERLEMESİ......................................................... 100
1-.. İlk Madde Malzeme................................................................................ 102
2-.. Yarı Mamuller......................................................................................... 102
3-.. Mamuller ................................................................................................ 103
4-.. Ticari Mallar............................................................................................ 104
5-.. Diğer Stoklar.......................................................................................... 108
6-.. Zirai Mahsuller ve Hayvanlar................................................................ 111
VI-. MADDİ DURAN VARLIKLAR
(SABİT KIYMETLER)........................................ 111
A-.. DURAN VARLIK ENVANTERİ....................................................................... 112
B-.. MADDİ DURAN VARLIKLARIN DEĞERLEMESİ.......................................... 112
1-.. Arazi ve Arsalar...................................................................................... 117
2-.. Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri................................................................. 117
3-.. Binalar.................................................................................................... 117
4-.. Tesis Makine ve Cihazlar...................................................................... 117
5-.. Taşıtlar.................................................................................................... 117
6-.. Demirbaşlar............................................................................................ 118
7-.. Diğer Duran Varlıklar............................................................................. 118
8-.. Yapılmakta Olan Yatırımlar................................................................... 118
C-. AMORTİSMAN UYGULAMASI...................................................................... 119
1-.. Fevkalade Amortisman........................................................................ 121
2-.. Amortisman Hesaplama Yöntemleri................................................... 121
3-.. Amortisman Yönteminin Değiştirilmesi............................................. 124
4-.. Muhasebe Kaydı.................................................................................... 124
D-. SABİT KIYMET YENİLEME FONU................................................................ 125
E-.. FİNANSAL
KİRALAMAYA KONU KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ............... 126
VII- MADDİ OLMAYAN DURAN
VARLIKLAR......................................................... 127
A-.. HAKLAR......................................................................................................... 128
B-.. ŞEREFİYE..................................................................................................... 128
C-. KURULUŞ VE ÖRGÜTLENME GİDERİ........................................................ 128
D-. ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME GİDERLERİ................................................. 129
E-.. ÖZEL MALİYETLER...................................................................................... 129
F-.. DİĞER MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR.......................................... 130
VIII- ÖZEL TÜKENMEYE TABİ DURAN VARLIKLAR............................................ 130
IX-. DÖNEMSEL AYIRIMLAR
(AKTİF GEÇİCİ KALEMLER).................................. 131
A-.. GELECEK DÖNEME İLİŞKİN GİDERLER..................................................... 132
B-.. GELİR TAHAKKUKLARI................................................................................ 133
X-.. YILLARA YAYGIN TAAHHÜT
İŞLERİ MALİYET VE HASILATI...................... 136
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
İŞLETME
KAYNAKLARINA İLİŞKİN DEĞERLEME VE
DÖNEM SONU İŞLEMLERİ
I-... MALİ BORÇLAR................................................................................................. 137
A-.. BANKA
KREDİLERİ....................................................................................... 138
1-.. Kredi Borçlarının
Değerlemesi............................................................ 138
2-.. Kredi Faizlerinin Gider
Kaydı............................................................... 139
3-.. İşletmeler Arası Kredi
Aktarımı............................................................ 140
4-.. Finansal Kiralama
Borçları................................................................... 140
B-.. ÇIKARILMIŞ
TAHVİLLER VE BUNLARA İLİŞKİN BORÇLAR....................... 141
1-.. Endeksli Tahviller.................................................................................. 141
2-.. Dönemsel Faiz Ödemeli
Tahviller........................................................ 142
C-. ÇIKARILMIŞ
BONO VE SENETLER.............................................................. 142
D-. ÇIKARILMIŞ
DİĞER MENKUL KIYMETLER................................................. 143
E-.. DİĞER
MALİ BORÇLAR................................................................................ 143
F-.. MUHASEBE
KAYITLARI................................................................................ 143
II-.. TİCARİ BORÇLAR.............................................................................................. 148
A-.. SATICILAR.................................................................................................... 149
1-.. TL Borçları Değerleme.......................................................................... 149
2-.. Dövizli Borçların
Değerlemesi............................................................. 149
B-.. BORÇ
SENETLERİ........................................................................................ 152
1-.. Borç Senetlerinin
Envanteri................................................................. 153
2-.. Dönem Sonu Değerlemesi................................................................... 153
3-.. Borç Senetlerinde
Reeskont................................................................ 154
C-. ALINAN
DEPOZİTO VE TEMİNATLAR......................................................... 158
1-.. Depozito ve
Teminatların Değerlemesi ............................................. 158
2-.. Aktife Kayıtlı
Kıymetlerin Depozitolu Olarak Dolaşımı..................... 159
D-. ALINAN
AVANSLAR...................................................................................... 160
E-.. DİĞER
TİCARİ BORÇLAR............................................................................ 161
III-. DİĞER BORÇLAR............................................................................................... 162
A-.. ORTAKLARA
BORÇLAR............................................................................... 163
1-.. Örtülü Kazanç Dağıtımı........................................................................ 164
2-.. Örtülü Sermaye...................................................................................... 175
B-.. İŞTİRAKLERE
BORÇLAR............................................................................. 180
C-. BAĞLI
ORTAKLIKLARA BORÇLAR.............................................................. 181
D-. PERSONELE
BORÇLAR............................................................................... 182
E-.. DİĞER
ÇEŞİTLİ BORÇLAR........................................................................... 182
IV-. KARŞILIKLAR.................................................................................................... 182
A-.. VERGİ
VE DİĞER YASAL YÜKÜMLÜLÜK KARŞILIKLARI........................... 183
B-.. KIDEM
TAZMİNATI KARŞILIĞI..................................................................... 185
C-. MALİYET
GİDERLERİ KARŞILIĞI................................................................. 186
V-.. DÖNEMSEL AYIRIMLAR (PASİF GEÇİCİ
KALEMLER)................................... 186
A-.. GELECEK
DÖNEME İLİŞKİN GELİRLER...................................................... 186
B-.. GİDER
TAHAKKUKLARI............................................................................... 188
VI-. DİĞER YABANCI KAYNAKLAR........................................................................ 189
VII- ÖZSERMAYE VE SERMAYE YEDEKLERİ......................................................... 189
A-.. ÖZSERMAYE................................................................................................. 190
B-.. SERMAYE
YEDEKLERİ................................................................................. 191
VIII- KÂRLAR VE KÂR
YEDEKLERİ........................................................................ 193
A-.. İŞLETME
KÂRLARI....................................................................................... 193
B-.. KÂR
YEDEKLERİ........................................................................................... 194
C-. ENVANTER
VE DEĞERLEME...................................................................... 195
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ENFLASYON DÜZELTMESİ VE TOPLUCA
DEĞERLEME ANAHTARI
I-... ENFLASYON DÜZELTMESİ............................................................................... 197
A-.. ENFLASYON DÜZELTMESİ SİSTEMİNİN TEMEL DENKLEMİ................... 197
B-.. SİSTEMİN
İŞLEYİŞİ....................................................................................... 198
C-. DÜZELTME
FARKININ HESABI................................................................... 199
D-. DÜZELTMEYE
BAŞLAMA VE SONLANDIRMA ŞARTLARI......................... 200
II-.. 7144 SAYILI KANUNLA GETİRİLEN GEÇİCİ
YENİDEN DEĞERLEME UYGULAMASI 200
III-. TOPLUCA DEĞERLEME ANAHTARLARI........................................................ 201
I- GİRİŞ
İşletmelerin süresiz olarak kabul edilen ömrü, faaliyet sonuçlarının tespiti amacıyla belli faaliyet dönemlerine bölünmektedir. Faaliyet sonuçlarının belli dönemler itibariyle tespiti, işletme sahip ve ortakları, işletme yöneticileri, işletmeyle ilişkide bulunan kişi ve kuruluşlar ile devlet açısından önem taşımaktadır.
İşletmelerin ömrünün belli faaliyet dönemlerine bölünmesi ve faaliyet sonuçlarının bu dönemler itibariyle tespit edilmesi, dönem sonu envanter ve değerleme işlemlerini zorunlu kılmaktadır.
Dönem sonu işlemleri, belli bir tarih itibariyle işletme mali tablolarının, işletme faaliyet sonuçlarını ve işletmenin mali yapısını tam olarak yansıtmasını sağlamak amacıyla, mali tabloda yer alacak bilgilerin gerçekliği ve doğruluğunun sağlanmasına yönelik işlemleri içermektedir. Bu işlem mali kanunlar uyarınca yılda en az bir kez mali yıl sonunda (normal hesap döneminde 31 Aralık tarihinde) yapılmak zorundadır. VUK’da değerleme günü “Bilanço Günü” olarak nitelenmektedir (Md. 185).
Bunun yanında mali kanunlar yönünden geçici vergiye tabi kazanç tespitine ilişkin olarak üçer aylık dönemler itibariyle dönem sonu işlemleri (kısmen) yapılması söz konusudur. Diğer taraftan halka açık şirketlerde üç aylık dönemler itibariyle değerleme yapılması ve bilanço çıkartılması sermaye piyasası mevzuatı uyarınca zorunludur.
Dönem sonu işlemleri esas itibariyle varlık ve kaynakların envanteri ve envanterde tespit edilen bu kıymetlerin değerleme işlemlerini kapsar.
II- ENVANTER İŞLEMLERİ
Envanter; iktisadi bir kıymetin mevcudiyetini tespit işlemidir. İktisadi kıymetlerin varlığının tespiti, hem miktar kontrolü açısından hem de değerleme açısından fonksiyon icra eder. Bir iktisadi kıymetin varlığının kayıt ve belgeler üzerinden tespit edilmesi kaydi envanter, fiili olarak tespit edilmesi de fiili envanter olarak adlandırılır.
Dönem sonu envanter işlemleri
çerçevesinde hem kaydi envanter, hem de fiili
envanter yapılmalıdır. Fiili envanter sonuçlarının kaydi envanter sonuçları ile birbirini teyit
etmesi gerekmektedir. Kaydi envanter
ile fiili envanter sonuçlarının birbirinden farklı olması halinde ise kaydi envanter
sonuçları fiili envanter seviyesine getirilmelidir. Yani mali tablo oluşturulmasında fiili envanter
sonuçları esas alınmalıdır. Bu durumda
kayıtlarda gerekli düzeltme yapılarak kaydi envanter sonuçları fiili envanter sonuçları ile uyumlu hale getirilir.
Gerek mali kanunlar gerek Tekdüzen Muhasebe
Sistemi kaydi ve fiili envanter
farklılığının mali tablo dipnotlarında açıklama yapılarak düzeltilmesi
veya açıklanmasını kabul etmez. Bunun nedeni mali tabloların açıklık ve anlaşılırlığını temin etmektir. Envanter farklarının düzeltilmesi ve uyumlaştırılması konusunda
gerekli işlemler ilgili
bölümde açıklanacaktır.
VUK uyarınca envanter çıkartmak, bilanço
günündeki mevcutları alacakları ve borçları saymak, ölçmek, tartmak ve değerlemek suretiyle
kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit
etmektir. Ticari teamüle göre tartılması, sayılması ve ölçülmesi mutat olmayan malların değeri tahminen tespit olunur. Bilanço, envanterde
gösterilen kıymetlerin parasal değerleriyle tasnifli
ve karşılıklı olarak
tertiplenmiş hülasasıdır (VUK md. 186, 192).
Ferdi işletmelerde kısmen kullanılan fabrika, atölye, ambar, dükkan, mağaza ve arazi envantere tamamı üzerinden geçirilir. Kısım kısım kullanılabilen gayrimenkullerin yarıdan fazlasının işletmede kullanılması halinde de bu kıymetler tam olarak envantere alınır (VUK Md. 187).
Envanter esas itibariyle yıllık olarak çıkartılır ve envanter defterine kaydolunur.
Ancak büyük mağazalar ve eczaneler fiili envanterlerini üç yılda bir çıkartabilirler. Fiili envanter yapılmadığı dönemlerde değerleme kaydi envanter üzerinden yapılır. Diğer taraftan işlerinde geniş ölçüde ve çeşitli mal kullanan büyük müesseseler envanterlerini listeler halinde çıkartabilirler. Ancak bu listelerin; sayfa numarası ile sıralanması, tarihin
belirtilmesi, işletme
yetkililerince imzalanması ve envanter defteri gibi saklanması gerekmektedir (VUK md. 185,
188).
Amortismana tabi kıymetlerin ayrı olarak envantere alınması gerekmektedir. Ayrı envantere alınmak, envanter defteri veya listesinin ayrı bir yerinde gösterilmesi şeklinde olabileceği gibi, ayrı amortisman defteri tutulması şeklinde de olabilir. Envanter kayıtlarında bu iktisadi kıymetler için yıllar itibariyle ayrılan amortismanlar ayrı olarak gösterilmelidir (VUK md. 189).
Envanter işlemleri TTK’da, vergi kanunlarında olduğundan daha ayrıntılı düzenlenmiştir. TTK’da envantere ilişkin hükümler 66 ve 67. maddelerde yer almaktadır.
III- DEĞERLEME
Değerleme, belirli bir iktisadi kıymetin belli bir zamandaki
kıymetinin belli bir para
cinsinden ifade edilmesi işlemidir.
Ekonomik ve sosyolojik olarak değer
biçme işlemine etki
eden birçok unsur vardır.
Bu nedenle genel kabul görmüş
anlayışa göre optimal değerin tespiti güçtür. Diğer yandan bir kıymetin
değeri her işletmeye göre farklılık gösterebilir.
Bir işletmenin mali tablolarını kullanan kesimleri (mali tablo kullanıcılarını) şöyle sıralayabiliriz;
§ İşletme sahip ve ortakları,
§ İşletme yöneticileri,
§ Kredi kurumları,
§ İşletme çalışanları, birlikler, sendikalar,
§ SPK, borsalar ve yatırımcılar,
§ İşletme alacak ve borçluları,
§ Hukukçular,
§ Mali analistler ve istatistik kuruluşları,
§ Değerleme kuruluşları,
§ Denetim kuruluşları,
§ Kamu idaresi.
İşletme ile ilgili farklı kesimlerin işletme varlıklarını değerlemeleri amaçlarına göre birbirinden farklı olabilecektir.
Bu nedenle işletme yönetimi değerleme işlemini yaparken;
farklı grupların gaye ve
hedeflerini işletme hedefleri ile birleştirerek mümkün olduğunca tarafsız davranmalıdır.
Yukarıda yer alan tanımdan da anlaşılacağı üzere değerleme iki aşamalı bir işlemdir. Birinci aşama değerlemeye konu
iktisadi kıymetin miktarının tespit edilmesidir (envanter çıkartılması). İkinci aşama ise miktarı tespit edilen
söz konusu kıymetin değerleme günü itibariyle belli bir para cinsinden değerinin bulunması işlemidir. Değerlemede
öncelikle kanunla belirlenmiş değerleme yöntemleri ve ölçüleri kullanılacaktır. Belirlenmiş bir ölçü ve
yöntem yoksa yukarıda belirtildiği üzere işletme
yönetimince objektif kriterler kullanılmalıdır.
A- TÜRK TİCARET KANUNUNDA DEĞERLEME
Türk Ticaret Kanunu(TTK)’nun
değerleme
hükümleri özünde; işletme
sermayesinin haksız yere işletme yöneticileri veya ortaklarına aktarılmasının önlenmesi ve
işletme ile ilişkisi bulunan üçüncü şahıslara ilişkin hak ve menfaatlerin
korunmasına özen gösterir.
Değerleme genel ilkeleri konusunda TTK’nın
78. maddesinde aşağıdaki düzenleme
yapılmıştır.
“(1)
Finansal tablolarında yer alan
varlıklar
ile borçlarla ilgili olarak, aşağıdakilerle sınırlı olmamak ve Türkiye Muhasebe Standartlarında öngörülen
ilkeler de dikkate alınmak üzere şu değerleme ilkeleri geçerlidir:
a) Bir
önceki dönemin kapanış
bilançosundaki değerler ile faaliyet döneminin açılış
bilançosundaki değerler birbirinin
aynı olmalıdır.
b) Fiilî
veya hukuki duruma aykırı olmadıkça, değerlemelerde işletme
faaliyetinin sürekliliğinden hareket edilir.
c)
Bilanço kapanış gününde, varlıklar ve
borçlar teker teker değerlendirilir.
d) Değerleme ihtiyatla yapılmalıdır; özellikle
de bilanço gününe kadar doğmuş bulunan bütün muhtemel riskler ve zararlar, bunlar bilanço günü ile yılsonu finansal tablolarının düzenlenme
tarihi arasında öğrenilmiş olsalar bile, dikkate
alınır; kazançlar bilanço günü itibarıyla gerçekleşmişlerse hesaba katılır. Değerlemeye ilişkin olumlu ve
olumsuz farkların dönem sonuçlarıyla ilişkilendirilmesinde Türkiye Muhasebe Standartlarındaki esaslara
uyulur.
e)
Faaliyet yılının gider ve
gelirleri, ödeme ve tahsilat tarihlerine
bakılmaksızın yılsonu finansal
tablolarına alınırlar.
f) Önceki
yılsonu finansal tablolarında
uygulanmış bulunan
yöntemler korunur.
(2)
Standartlarda öngörülen hâllerde ve istisnai durumlarda birinci fıkradaki ilkelerden ayrılınabilir.”
Duran varlıklar, dönen varlıklar, borçlar ve diğer bilanço kalemleri; tanım, değer ve kapsam olarak Türkiye Muhasebe Standartları (TMS)
uyarınca bu standartlarda gösterilen ölçülere göre değerlenir. Şartların gerçekleşmesi hâlinde TMS’de
öngörülen değerlemeyi basitleştirici yöntemler kullanılabilir. (TTK Md. 79, 80, 81)
Türkiye Muhasebe Standartlarında vergi
kanunlarındakinden farklı değerleme ölçüleri de zikredilmiştir. Bunlar; gerçeğe
uygun değer, net gerçekleşebilir değer, kullanım değeri, geri kazanım tutarı,
itfa edilmiş maliyet bedeli.[1]
TMS uygulamasında değerleme işleminde, işletme
sahip ve yöneticilerine önemli bir inisiyatif kullanma
alanı tanınmıştır. Bunun nedeninin; değerlemenin işletmeye göre farklılık arz
edebileceği, işletme ile ilgili detaylı bilgi ve öngörüleri işletme sahibinin
daha fazla bilebileceği kabulü olduğu düşünülmektedir. Mali mevzuat uyarınca
yapılacak değerlemede bu anlayışı görmek mümkün değildir.[2]
B- SERMAYE PİYASASI KANUNU UYARINCA DEĞERLEME
Sermaye Piyasası Kanunu (SPK); günümüz ekonomisinde etkin bir yere sahip olan sermaye
piyasaları ve dolayısıyla halka açık sermaye şirketlerinin uymaları gereken
kuralları düzenlemektedir.
Halka açık sermaye şirketlerinin
diğer
temel kanunlar yanında ayrıca uymak zorunda oldukları SPK’da yer
alan değerlemeye ilişkin düzenlemeler; TTK’da yer alan
düzenlemelerle paralellik gösterir. Bu düzenlemeler özellikle işletme
hissedarları ile diğer üçüncü şahısların
menfaatlerini korumaya yöneliktir.
Gerek TTK uyarınca, gerekse SPK uyarınca yapılacak değerlemeler “Ticari Bilanço” ve “Ticari Kâr-Zarar Tablosu” oluşturmaya yöneliktir. Dolayısıyla bu kanunlarda yer alan hükümler uyarınca yapılacak değerlemeler, mali kârın teşkilinde ikinci planda kalacaktır. Öyle ki mali kârın oluşturulmasında vergi kanunlarında (VUK) yer alan değerleme hükümlerinin esas alınması gerekmektedir.
TTK uyarınca, muhasebe ve finansal raporlama standartları, 660 sayılı Kanun
Hükmünde Kararname ile kurulan “Kamu
Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu” tarafından yayımlanmaktadır.
SPK’ya tabi halka açık şirketler, KGK tarafından yayımlanan standartlara uymakla
yükümlüdür.
C- VERGİ KANUNLARI UYARINCA DEĞERLEME
Vergi kanunları değerlemeye, işletmenin
ortakları ve diğer üçüncü kişilerin
menfaatlerini korumaya yönelik olarak değil, işletmelerin
gizli ortağı konumunda
olan devletin menfaatlerini koruma güdüsüyle bakar. Bu anlayış gereği vergi
kanunları değerlemeye ilişkin inisiyatifi mümkün olduğunca işletme yetkililerine bırakmak istemez.
Vergi hukukunda, ticaret hukukundaki prensibin aksine değerleme azami ölçüleri değil, değerleme asgari ölçüleri belirlenmiştir. Vergi hukukunda bu ölçüler konulurken de vergide eşitlik ve genellik prensibinin etkin bir şekilde uygulanabilmesi amacıyla son derece ihtiyatlı ve hassas davranılmıştır.
Bu anlayışın yansıması olarak değerleme hükümlerinin yer aldığı Vergi Usul Kanunu’nda değerlemenin tanımı da “değerleme, vergi matrahlarının hesaplanmasıyla ilgili iktisadi kıymetlerin takdir ve tespitidir” şeklinde yapılmıştır. (Md 258)
VUK uyarınca değerleme genelde “takdir” ve “tespit” olarak iki şekilde yapılabilir. Tespit mükelleflerce VUK’nda belirlenen değerleme ölçüleri kullanılarak yapılır. Mutat değerleme ölçülerinin kullanılamadığı durumlarda değerleme takdir (VUK md. 267) yoluyla, takdir komisyonunca yapılır.
Değerlemede, iktisadi kıymetlerin her biri tek başına dikkate alınır. Teamülen aynı cinsten sayılan mallar ile düşük kıymetli müteferrik eşya toplu olarak değerlenebilir (VUK md. 260).
VUK’da sayılan değerleme ölçüleri özet olarak aşağıda açıklanacaktır. İktisadi kıymetlerin hangi değerleme ölçüsü ile değerleneceği hususu ise çalışmanın ilerleyen bölümlerinde
iktisadi kıymet bazında ayrı ayrı belirtilmiştir.[3]
1- Maliyet Bedeli
Maliyet; satın alınan veya işletmede imal edilen mallarla ilgili olarak satın alma veya imalat maliyetini ifade eder.
Harcama,
bir iktisadi kıymet veya mal
teminine yönelik olarak nakdi, ayni ya da alacak vb. şekilde karşı tarafa menfaat sağlamaya
yönelik bir işlemdir. Maliyet
ise daha dar kapsamlı bir
ifade olup, işletmenin satışa konu iktisadi kıymetleri için tespit ettiği bir değerdir. Bu çerçevede yapılan harcama hemen maliyet niteliği kazanabildiği gibi (emtia alış bedeli), harcamanın maliyete dönüşmesi bir zaman dilimine de yayılabilir.[4]
Burada harcama ile maliyet arasındaki nüansa dikkat edilmelidir. Harcama terimi; maliyet teriminden daha geniş kapsamlı olup, işletmenin faaliyetini devam ettirebilmesi adına yaptığı direkt ve endirekt bütün gider ve maliyet unsurlarını içine alır.
Maliyetleri iki ana başlıkta toplamak mümkündür. Bunlar satın alma maliyeti ve üretim maliyetidir.
Satın Alma
Maliyeti: İşletmede imal
edilmeyen, doğrudan dışardan temin edilen iktisadi kıymetlerin edinilmesi
sırasında oluşan maliyeti
ifade eder. Satın alma
maliyeti şöyle formüle
edilebilir:
Alış Bedeli +
Direkt Alış Giderleri (Nakliye vb. )= Ham Alış Maliyeti;
+ Endirekt Alış Gideri (Komisyon vb.) = Alış Maliyeti;
+ Ticari Organizasyon (Pazarlama, Genel Yönetim
vb.) Giderleri
= Toplam Maliyet.
Üretim Maliyeti: İşletmenin faaliyet konusu ile ilgili mamul veya hizmetleri ortaya çıkarmak için sarf ettiği çeşitli üretim faktörlerinin para ile ifade edilen değerleri toplamı üretim maliyetini verir. Para birimi ile ifade edilmekten kasıt, bu değerin mutlaka para ile satın alınması olmayıp, işleme konu değerin maliyetin oluşumu safhasında ulusal para birimi ile değerinin maliyete dahil edilmesidir. Üretim maliyetini şu şekilde formüle edebiliriz:
İlk Madde + Direkt İşçilik = Ham Üretim Maliyeti;
+ İmalat Giderleri (Yardımcı Mad. Endirekt İşçilik vb.)
= Üretim Maliyeti;
+ Ticari Organizasyon (Genel Yönetim, Pazarlama vb.) Giderleri
= Toplam Maliyet.
Satın alma
maliyeti, dışardan temin
edilen iktisadi kıymetin işletme stoklarına girmesi anına kadar oluşan alış maliyeti ve giderler toplamını, üretim
maliyeti de işletme organizasyonu
içinde üretilen iktisadi değerlerin satış öncesi aşamaya (veya stoklara alınmasına) kadar oluşan gider ve maliyet toplamını ifade eder.
VUK’un 262. maddesinde maliyet bedeli; “ ...İktisadi bir kıymetin iktisap edilmesi veyahut değerinin artırılması münasebetiyle yapılan ödemelerle bunlara müteferri bilumum giderleri ifade eder.” şeklinde tanımlanmıştır. VUK’da yapılan bu tanım, dışarıdan iktisadi kıymet temin etmeye yönelik işlemleri içermekte ve bu işlemleri de iki gruba ayırmaktadır; İktisadi kıymet iktisap edilmesi veya değerinin artırılması.
İktisadi kıymetin iktisap/satmalına maliyeti yukarıda tanımlanmıştı. Bu tür işlemler genellikle iktisadi kıymetin mülkiyetinin elde edilmesi şeklinde olur. Menkul-gayrimenkul mal, alacak ve hakların mülkiyetinin elde edilmesi için yapılan direkt ve endirekt harcama ve giderler toplamı iktisap maliyetini oluşturur.
262. maddede değinilen iktisadi kıymetin değerinin artırılması, işletmenin aktifine dahil iktisadi kıymetlerin kullanım ömrünün uzatılması veya kullanım fonksiyonunun (faydasının, veriminin) artırılması veya her ikisinin birden yapılmasını ifade eder. İşletme aktifine dahil iktisadi kıymetlerin bu şekilde değerini artırmaya yönelik direkt ve endirekt gider ve harcamalar toplamı da söz konusu kıymetin maliyet bedeline dahil edilecektir.
İktisadi kıymetin değerini artırmaya yönelik
olmayan yani, kıymetin kullanım verimini artırmayan veya kullanım ömrünü uzatmayan normal bakım, tamir vb.
giderler maliyet bedeline dahil edilmez. Örneğin; işletme aktifinde kayıtlı bir kamyonun motorunun yenilenmesi veya kasasının yenilenmesi gideri değer artıcı nitelikte
olup maliyet bedeline dahil edilir. Ancak kamyonun
periyodik bakımının yapılması, boyatılması ve benzeri giderler
bu kapsamda değerlendirilmez.
Maliyet bedeline ayrıca iktisadi kıymetin edinilmesi veya değerinin artırılmasına müteferri (ilişkin) giderler de dahildir. İktisadi kıymetin edilmesi veya değerinin artırılmasına ilişkin dolaysız harcamaların tespiti kolay olmakla birlikte bu harcamalara bir sınır çizmek bazen güçlük yaratmaktadır. Buna rağmen maliyet bedeli ölçüsü oldukça kesinlik taşıyan bir değerleme ölçüsüdür.
Maliyet bedeli ölçüsünün tek dezavantajı, geçmişe yönelik harcamaları içermesi nedeniyle bazı durumlarda enflasyonist etkiyi bünyesinde barındıramamasıdır.
Üretim maliyetine ilişkin olarak VUK’un 275. maddesinde; “İmal edilen emtianın (tam ve yarı mamul mallar) maliyet bedeli aşağıda yazılı unsurları ifade eder:
1-
Mamulün vücuda getirilmesinde sarf olunan iptidai ve ham maddenin bedeli,
2-
Mamule isabet eden işçilik,
3- Genel imalat giderlerinden mamule düşen hisse,
4-
Genel idare giderlerinden mamule düşen hisse (bu hissenin mamulün maliyetine katılması ihtiyaridir.),
5- Ambalajlı olarak piyasaya arz edilmesi zaruri olan
mamullerde ambalaj malzemesinin bedeli.
Mükellefler, imal ettikleri emtianın maliyet bedellerini yukarıdaki unsurları ihtiva etmek şartıyla diledikleri usulde tayin edebilirler.” hükmü yer almaktadır.
Bu madde hükmü özellikle imalat muhasebesini ilgilendirmekte olup maddede imalat maliyetine girecek gider ve maliyet unsurları tereddüt doğurmayacak şekilde tek tek sayılmak suretiyle belirtilmiştir.
2- Borsa Rayici
Borsa rayici, değerlemeye konu iktisadi kıymetin değerleme günündeki resmi borsalarda oluşmuş fiyatını ifade eder. Resmi borsalarda değerleme günü fiyatlarının tespiti, gün boyunca oluşacak fiyatların ortalaması alınarak yapılır.
Borsa
rayicine ilişkin VUK’un
263. maddesi hükmü şöyledir; “Borsa
rayici, gerek menkul kıymetler
ve kambiyo borsasına,
gerekse ticaret borsalarına
kayıtlı olan iktisadi kıymetlerin değerlemeden evvelki son
muamele gününde borsadaki muamelelerin ortalama değerini ifade eder.
Normal
temevvüçler dışında
fiyatlarda bariz kararsızlıklar
görülen hallerde, son muamele günü yerine, değerlemeye takaddüm eden 30 gün içindeki
ortalama rayici esas olarak aldırmaya
Maliye Bakanlığı yetkilidir.”
Maddenin ikinci fıkrası ile verilen yetkiye istinaden; normal dalgalanmalar haricinde, fiyatlarda belirgin tutarsızlık ve büyük dalgalanmalar gerçekleşmesi halinde Maliye Bakanlığı değerlemeden önceki 30 gün içindeki ortalama fiyatı değerlemeye esas aldırabilecektir.
Yabancı paraların borsa rayici ile değerlenmesi öngörülmekle beraber, borsa rayici olmadığı için değerleme Maliye Bakanlığınca tespit olunan döviz kurları esas alınarak yapılmaktadır (VUK md. 280).
Borsa rayici, 4369 sayılı Kanun’la VUK’un 279. maddesinde yapılan değişiklikten sonra, bazı menkul kıymetlerin değerlenmesinde de kullanılır hale gelmiştir.
Borsa rayici ölçüsü objektif ve reel bir değerleme ölçütü olup, iktisadi kıymetin değerleme günündeki gerçek (tasarruf) değerini ifade eder. Bu değerleme ölçüsünün etkin ve yaygın bir şekilde kullanılması tamamen mevcut borsaların etkinliği ve büyüklüğü ile orantılıdır.
3- Tasarruf Değeri
Tasarruf değeri, VUK’un 264. maddesinde de düzenlendiği üzere “Bir iktisadi kıymetin değerleme gününde sahibi için arz ettiği gerçek değer”
olarak tanımlanabilir. Tasarruf değeri, iktisadi
bir kıymetin değerleme günü itibariyle işletme için
ifade ettiği değerdir.
Tasarruf değerinde kesin bir açıklık yoktur. Bir iktisadi kıymetin belli bir tarihte sahibi için arz ettiği değeri etkileyen direkt ve endirekt birçok etken vardır. Bu nedenle bir iktisadi kıymetin belli bir tarihte ifade ettiği değer kişilere göre farklılık gösterir ve değişkendir. Bu açıdan değerleme ölçüsü olarak çok belirgin bir kesinliğinden bahsetmek yanlış olacaktır. Ancak iktisadi kıymetin niteliğine göre, tasarruf değerini belirleyen bilimsel yöntemler de mevcuttur. Örneğin, vadeli ve faiz oranı belirlenmiş senetlerin belli tarihteki tasarruf değerini bilimsel yöntemle yaklaşık olarak tespit etmek mümkündür.
Tasarruf değeri değerleme ölçütünün mali bilançoların hazırlanmasında ve mali
kârın tespitinde sık uygulama alanı bulduğunu söylemek mümkün değildir. Bunun nedeni, tasarruf
değeri
ölçütünün bilimsel ve kesin sonuç
veren bir değerleme ölçütü olmayışıdır.
VUK’da tasarruf değeri, sadece alacak ve borç senetleri için kabul edilmiş değerleme ölçütüdür. Burada da tasarruf değerinin uygulaması sübjektif sonuçlar doğurmayacak şekilde objektif esaslara bağlanmıştır.
4- Mukayyet (Kayıtlı)
Değer
Mukayyet değer VUK’un 265. maddesinde; “Bir iktisadi kıymetin muhasebe
kayıtlarında gösterilen hesap değeri” olarak tanımlanmıştır. Değerleme ölçütü olarak mukayyet değerle değerlenen
iktisadi kıymetler; değeri defter ve hesap kayıtlarında bulunan
ve ancak buralardan hesaplanabilecek
nitelikte olan kıymetlerdir.
Mukayyet değer ölçütünün kullanılması, enflasyonist etkinin fazla olduğu ekonomilerde oldukça sübjektif sonuçlar doğurur. Bu da mali tablo içeriğinin muhasebe ve mali tablo ilkelerinden sapmasına neden olur. Bu değerleme ölçütü de enflasyonist ortamlarda reel ve anlamlı sonuçlar veren bir değerleme ölçütü olmadığından, kullanılmaları halinde enflasyonist etkiyi giderici tekniklerle desteklenmesi gerekmektedir.
Diğer taraftan uygulaması en kolay ve kesin sonuç veren bir değerleme ölçütüdür. Vergi kanunlarımız uyarınca mukayyet değerin değerleme ölçütü olarak kullanıldığı iktisadi kıymet sayısı fazla değildir. Kanun koyucunun değerleme ölçütü olarak mukayyet değeri vazettiği durumların bir kısmı da zaruretten[5] kaynaklanmaktadır.
5- İtibari (Nominal) Değer
İtibari değer VUK’un 266. maddesinde “Her nevi senetlerle, esham ve
tahvillerin üzerine yazılı olan değer” olarak tanımlanmıştır. İtibari değerin tamını yapılırken Kanunda, hangi tür iktisadi değerin bu değerleme ölçütü ile değerleneceği de düzenlenmiştir.
Değerleme ölçütü olarak nominal değerin, hem hukuk literatüründe, hem de VUK’da; her nevi senetlerle hisse senedi ve tahvillerin,
ulusal paranın ve benzeri nitelikteki kıymetli evrakın değerlemesinde kullanılacağı öngörülmüştür. Nominal değer ilgili kıymetli evrakın üzerinde yazılı olan değeridir. Nominal değer kıymetli
evraklar için oldukça objektif ve gerçekçi
bir değerleme ölçütüdür.
Vadesi geçtiği halde nakde tahvil edilememiş olan kıymetli evraklar bu ölçüt ile değerlendirildiğinde; enflasyonist etki, değerleme bedeline yansımayabilmektedir. Bu gibi durumlarda değerleme ölçüsünün telafi edici tekniklerle desteklenmesi gerekir.
6- Vergi Değeri
Vergi değeri VUK’un 268. maddesinde “Bina ve arazinin Emlak Vergisi
Kanunu’nun 29. maddesine göre tespit edilen değeri”
olarak tanımlanmıştır. VUK’da yer alan tanım fonksiyoneldir. Değerleme ölçütü tanımı hangi tür iktisadi kıymetin bu değerleme ölçütü
ile değerlendirileceği hususunu da
içerir. Anılan hüküm uyarınca vergi değeri rayiç bedeldir ve sadece maliyet bedeli bilinmeyen
bina ve arazi bu değerleme ölçütü
ile değerlenmektedir.
Vergi değeri yalnızca vergi hukukunda kullanılan bir değerleme ölçütüdür.
7- Rayiç Bedel
VUK’un Mükerrer 266. maddesi uyarınca rayiç bedel, bir iktisadi kıymetin değerleme günündeki normal alım-satın bedelidir. Bir değerleme ölçütü olarak rayiç bedel tanımı, vergi hukukumuza 2365 s. Kanunla girmiştir. Ancak vergi kanunlarımızda işletmeye dahil herhangi bir iktisadi kıymetin mutat değerleme ölçütü olarak rayiç bedel öngörülmemiştir. Bunun nedeni bu değerleme ölçütünün suistimale açık olmasıdır.
Vergi değeri değerleme ölçütünde yapılan değişiklik sonrası rayiç bedel, değerleme ölçütü olarak yalnızca maliyet bedeli bilinmeyen bina ve arazinin değerlemesinde kullanılmaktadır.
Rayiç bedel, değerleme ölçütü olarak objektif esasa dayanmasına karşın uygulanmasında her zaman reel sonuçlar vermez. Ticari hayatın gerekleri olarak mübadele piyasasına yansıyan konjonktürel etkiler değerleme ölçütünün bünyesinde etkisini gösterir. Öte yandan borsa vb. kamusal kurum piyasalarının olmadığı durumlarda normal alım satım bedelinin tespitinde de birtakım farklılıklar ortaya çıkabilmektedir.
8- Emsal Bedeli
Emsal
bedeli vergi hukukunda güvenlik müessesesi niteliğinde bir değerleme
ölçütüdür. VUK’un
267. maddesi uyarınca emsal bedel; “Gerçek
bedeli olmayan veya bilinmeyen veyahut doğru olarak tespit edilemeyen bir malın, değerleme gününde satılması halinde emsaline nazaran
haiz olacağı değerdir.”
Emsal bedeli değerleme ölçütü, değerlemeye konu malın emsali olan bir malın (misli malların) değerleme günündeki normal alım-satım bedelinin kıyaslanması suretiyle değerlemeye konu malın değerinin saptanması için kullanılır.
Emsal bedeli ölçütü vergi hukukunda çokça kullanılan bir değerleme ölçütüdür. Bu nedenledir ki emsal bedeli uygulanmasında zaman zaman ihtilaflar oluşmuştur. Bu ihtilaflar genellikle iki şekilde ortaya çıkmaktadır;
- Emsal bedeli ölçütünün hangi hallerde uygulanacağı,
- Ölçütün uygulanmasında VUK’un 267. maddesinin hangi sırasının uygulanacağı.
Emsal bedelin hangi hallerde uygulanabileceğini madde metninden çıkartmak mümkündür. Birinci olarak emsal bedeli, gerçek değeri belli olmayan veya bilinmeyen mallara uygulanabilir. Değeri bilinen bir iktisadi kıymetin değerlemesinde bu ölçü kullanılamaz.
Emsal bedeli uygulamasını gerektiren ikinci neden, iktisadi kıymetin gerçek değerinin doğru olarak tespit edilememesidir. İktisadi kıymetin gerçek değerinin başka bir değerleme ölçüsü ile bulunabildiği durumlarda, emsal bedeli ile değerleme yapılamayacaktır. Örneğin, üstüpü ve deşelerin değerlemesinde olduğu gibi iktisadi kıymetin bedeli emsal bedel dışında bir değerleme ölçüsü ile tespit edilemiyorsa, değerlemede bu ölçü kullanılacaktır.
Emsal bedelinin değerleme ölçüsü olarak kullanılmasına ilişkin VUK’un 289. maddesinde; “Bu bölümde yazılı olmayan veyahut yazılı olup da kendi ölçüleriyle değerlenmesine imkân bulunmayan iktisadi kıymetlerden bina ve arazi vergi değeriyle, diğerleri, varsa borsa rayici, yoksa mukayyet değerleri, o da yoksa emsal bedelleriyle değerlenir.” hükmü yer almaktadır.
Değeri düşen mallar dışında kalan iktisadi kıymetlerin emsal bedel ile değerlenebilmesi için VUK’un 289. maddesi gereğince, borsa rayici ve mukayyet değerlerinin bulunmaması gerekmektedir.
Özetle, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin emsal bedeli ölçütü ile değerlendirilebilmesi için öncelikle değerlemeye konu kıymetin gerçek değerinin olmaması, bilinememesi veyahut doğru olarak belirlenememesi (malın borsa rayicinin ve mukayyet değerinin bulunamaması) gerekmektedir.
*
Emsal Bedeli Uygulamasında
Sıra
Emsal bedeli uygulaması VUK’un 267. maddesi uyarınca üç sıra çerçevesinde yapılır:
Birinci sıra ortalama fiyat esasıdır. “Aynı cins ve nevideki mallardan sıra ile değerlemenin yapılacağı ayda veya bir evvelki veya bir daha evvelki aylarda satış yapılmışsa, emsal bedeli bu satışların miktar ve tutarına göre mükellef tarafından çıkarılacak olan ortalama satış fiyatı ile hesaplanır. Bu esasın uygulanması için, aylık satış miktarının, emsal bedeli tayin olunacak her bir malın miktarına nazaran %25’ten az olmaması şarttır.” (VUK md. 267/1)
Örneğin, 31 Aralık gününde mevcut 1 ton imalat artığının emsal bedeli ile değerleneceğini
düşünelim. Aralık
ayında bu tür artıklardan
Emsali alınacak malın satışında aranan asgari %25’lik miktar aylıktır. Bu nedenle her üç ayın toplam satış miktarının %25’i geçmesiyle, bu sıraya göre değerleme için gerekli şart gerçekleşmiş olmamaktadır. Böylece, üç ayda da istenilen miktarda satış yoksa; birinci sıra olan ortalama satış fiyatı esasının, emsal bedelinin tespitinde uygulanması mümkün olmayacaktır. Bu durumda ikinci sıraya geçmek gerekmektedir.
İkinci sıra maliyet bedeli esasıdır. “Emsal bedeli belli edilecek malın, maliyet bedeli bilinir veya çıkarılması mümkün olursa, bu takdirde mükellef, bu maliyet bedeline, toptan satışlar için %5, perakende satışlar için %10 ilave etmek suretiyle emsal bedelini bizzat belli eder.” (VUK md. 267/2)
Bu usulde emsal bedeli, değerlenecek olan malın maliyet bedeli esas alınarak tespit edilir. Bir malın kıymeti bilinmemekle birlikte, maliyet bedeli bilinir veya maliyet bedelinin hesaplanması mümkün olursa mal kıymeti, maliyetten yola çıkılarak tespit edilebilecektir. Bu esasa göre maliyet bedellerine toptan veya perakende satış olmasına göre %5 veya %10 ekleme yapmak suretiyle emsal bedeli bulunur.
Yukarıda açıklanan birinci ve ikinci sıralardaki usullere göre emsal bedeli bizzat mükellefler tarafından hesaplanır. Emsal bedelinin bu usullere göre de tespitinin mümkün olmaması halinde ise; artık emsal bedeli takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir.
Üçüncü sıra takdir esasıdır. “Yukarıda yazılı esaslara göre belli edilmeyen emsal bedelleri ilgililerin müracaatı üzerine takdir komisyonunca takdir yolu ile belli edilir...” (VUK md. 267/3)
Takdirler, maliyet bedeli ve piyasa kıymetleri araştırılmak ve kullanılmış eşya için ayrıca yıpranma dereceleri dikkate alınmak suretiyle yapılır. Takdir edilen bedellere mükellef itiraz edebilir. Ayrıca yukarıdaki esaslarla mukayyet olmaksızın kaza mercilerinin re’sen biçtikleri değerler ile zirai kazanç ölçülerini tespit eden kararnamelerde yer alan tutarlar emsal bedeli yerine geçer.
Özetle, işletmeye dahil iktisadi kıymetlerin değerlemesinde, emsal bedeli tespitinde prensip olarak VUK’un 267. maddesindeki esaslara ve sıraya uyulur. İlk iki sıraya göre tespit bizzat ödevli tarafından, üçüncü sıraya göre ise takdir komisyonu tarafından yapılır.
VUK’da yer alan bu değerleme ölçülerine ek olarak; ticari hayatta etkin ve bilimsel olarak uygulanmasa da “İkame Değeri”, “Alış Bedeli”, “Satış Bedeli” ve “Verim Değeri” gibi değerleme ölçüleri de vardır.[6]
Alış bedeli bir malın yalnızca alış bedelini, satış bedeli de bir malın sadece satış bedelini ifade
eder. Bu değerleme ölçüleri alış ve satış bedellerinin
yalın halini esas alır.
İkame (yerine koyma) değeri; değerlemeye konu bir iktisadi kıymetin değerleme gününde yeniden edinilmesi halinde işletme için ortaya çıkacak maliyet bedelini ifade etmektedir. Bu tanıma, ikame değeri ölçütünün maliyet bedeli ve cari (piyasa) değeri ölçütlerinden farklı olduğu hususunun da eklenmesi uygundur.
Verim değeri de değerlemeye konu iktisadi kıymetin verimi, diğer bir deyimle artı değerinin kapitalize edilmesi ile bulunan bir değerleme ölçütüdür.
D- DEĞERLEMEDEN AMAÇ VE DEĞERLEME ZAMANI
VUK uyarınca değerlemeden amaç vergi matrahının tespitine yönelik
olarak iktisadi kıymet bedellerinin tespit edilmesidir. Daha
geniş anlamda değerlemeden amaç, işletme faaliyetleri ile
ilgili işlemler ve bu işlemler
sonucu oluşacak kârlılığın tespiti, işletme performans ve
verimliliğinin
tespiti, işletme
hedef ve politikalarının belirlenmesi, işletme bilanço, kâr-zarar
tablosu ve diğer
mali tablolarının işletme hakkında reel, açık, anlaşılır ve tam bilgi vermesini sağlamaya
yönelik olarak işletme
varlıkları, alacak ve borçlarının gerçek değerinin tespit edilmesi
ve bu değerle kayıtlara yansıtılmasıdır. Bu anlamda,
yapılacak
bir değerleme işleminde ortaya
çıkacak bir hata, hem işletme yönetimini hem de işletme ile ilgili diğer kişi, kurum ve
kuruluşları yanıltacak, işletmeyi olduğundan kötü
veya olduğundan iyi
gösterebilecektir.
Değerleme işleminin bu amaca uygun olarak yapılması, işletme üst yönetiminin daha rasyonel karar vermesini sağlayacağından, değerleme işleminin sağlıklı ve tam yapılması öncelikle işletmenin devamı açısından önem arz etmektedir.
Profesyonel yöneticilerin en büyük destekleri, işletmeyi tam olarak yansıtabilen veriler ile mali tabloların oluşturulması ve bunun zamanında hazırlanmasıdır. Bütün bunlar göstermektedir ki değerleme, işletmeler için en önemli işlemlerden biridir.
İşletmeye dahil iktisadi kıymetlerin değerleme zamanı “bilanço günüdür.” Bilanço günü “Türk Ticaret Kanunu’nda” işletmenin açılış tarihi ve on iki aydan çok olmayan iş yılı sonu (TTK md. 68), Vergi Hukukunda da; işe başlama tarihi ve hesap dönemi sonudur. Hesap dönemi normal olarak bir takvim yılıdır (VUK md. 185, 259). Kanunda geçen “işletmenin açılış tarihi” ve “işe başlama tarihi” deyimlerinin aynı anlama geldiği kabul edilirse, TTK ve vergi kanunlarına göre değerleme ve bilanço günü işin başlama tarihi ve mali yılsonlarıdır. Faaliyeti devam eden işletmeler için değerleme en az yılda bir kez yapılacaktır.
Bir yıldan daha kısa sürelerle de envanter çıkartıp değerleme yapılabilir. Bu tür kararlar işletme yetkililerinin yönetim anlayışları doğrultusunda işletme yöneticilerince verilecektir. 4369 sayılı Kanun’la getirilen mevcut geçici vergi sisteminde envanter ve değerleme işlemleri yıl sonu beklenmeksizin, geçici vergi dönemi sonlarında da (kısmen de olsa) yapılmaktadır.
E- DÖNEMSELLİK İLKESİ VE TAHAKKUK ESASI
Belirtildiği üzere değerleme işlemi belli dönemler itibariyle yapılmaktadır ve bu dönemler en fazla bir yıllık süreyi kapsamaktadır. İşletme faaliyetinin sürekliliğine karşın, belli tarihler itibariyle değerleme yapılmasının bir takım güçlükleri söz konusudur. Bu güçlüklerin başında da dönemsel ayırımların yapılması gelir. Dönemsel ayırımların yapılmasında iki unsur ön plana çıkmaktadır; tahakkuk esası ve dönemsellik ilkesi.
1- Tahakkuk Esası
Ticari kazancın tespitine ilişkin olarak GVK’nın 39. maddesinin 2. fıkrasında “Elde edilen hasılat, tahsil olunan paralarla tahakkuk eden alacakları; giderler ise, tediye olunan ve borçlanılan meblağları ifade eder” parantez içi hükmü yer almaktadır. Anılan maddenin izleyen fıkralarında ise ticari kazancın tespiti sırasında VUK’da yer alan değerleme hükümlerinin dikkate alınması gerektiği düzenlenmiştir.
VUK’un 194. maddesinde gider; “satın alınan mallar
veya yaptırılan hizmetler karşılığında ödenen
veya borçlanılan paralar ve işletme ile
ilgili diğer bütün
giderler”, hasılat; “satılan mal bedeli veya yapılan hizmetler
karşılığı olarak tahsil edilen paralarla tahakkuk eden alacaklar ve işletme faaliyetinden elde edilen diğer bütün hasılat” olarak tanımlanmıştır.
Bu hükümlerden kanun koyucunun ticari kazancın tespitinde (gerek gelirin elde edilmesinde gerek giderlerin oluşmasında) ilke olarak, fiili ödeme veya tahsil yerine tahakkuk esasını benimsediği anlaşılmaktadır. Diğer bir ifadeyle, ticari kazancın tespitinde tahsil olunan hasılat ve ödenen giderlerle birlikte tahakkuk eden hasılat ve giderler de dikkate alınacaktır.
Tahakkuk esası ile ilgili olarak vergi kanunlarında ayrı bir tanımlama yoktur. Ancak genel kabul görmüş anlayışa göre tahakkuk; gelirin ve giderin mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Bir işlemde bir tarafın geliri, diğer taraf ın giderinin tahakkuk etmesi için, gelir ve gideri ortaya çıkaran muamelelerin eksiksiz olarak tekemmül etmiş olması gerekli ve yeterlidir.
Tahakkuk eden hasılat veya gider, yapılmış (kısım kısım da olsa tamamlanmış) bir hizmet ifası veya mal teslimi karşılığı olmalıdır. Mal teslimi gerçekleşmemiş veya hizmet ifasının henüz tamamlanmamış (sonuçlanmamış) olması halinde VUK’un 194. maddesi uyarınca tahakkuktan bahsedilemeyecektir.
Doktrinde ve içtihatlarda yerleşmiş bulunan anlayışa göre tahakkuktan
maksat, gelir veya giderin miktar ve mahiyet itibariyle kesinleşmesidir. Bunun için gelir veya gideri doğuran işlemin
tamamlanmasının yanı sıra, miktarının ve işlemden
kaynaklanan alacak veya borcun ödeme
şartlarının da belirlenmiş olması gereklidir. Bunlar bir alacak veya borcun varlığını belirleyen
temel unsurlardır.
2- Dönemsellik İlkesi
İşletmelerin süresiz olarak kabul edilen ömrünün, faaliyet sonuçlarının tespiti yönünden belli faaliyet dönemlerine bölünmesi, işletme sahip ve ortakları, işletme yöneticileri ve işletmeyle ilişkide bulunan kişi ve kurumlar kadar devlet açısından da önem taşımaktadır. Zira devletin de işletmelerin faaliyet sonuçlarına göre alacağı vergi için süresiz olarak beklemesi mümkün değildir. Bu nedenle muhasebedeki dönemsellik ilkesine
benzer şekilde vergi
kanunlarında da
faaliyet dönemleri belirlenmiştir.
VUK’un 174. maddesine göre defterler hesap dönemi itibariyle tutulur. Kayıtlar her hesap dönemi sonunda kapatılır ve ertesi dönem başında yeniden açılır. Hesap dönemi normal olarak takvim yılıdır. Takvim yılı dönemi, faaliyet ve muamelelerinin mahiyetine uygun bulunmayanlar için, bunların müracaatı üzerine Maliye Bakanlığı 12’şer aylık özel hesap dönemleri belirleyebilir. Ayrıca yeni işe başlama, işi bırakma, tasfiyeye giriş ve tasfiyenin sona ermesi birleşme ve devir hallerinde bir tam yıldan daha kısa süreli dönemler de hesap dönemi sayılır.
GVK’nın kurumlar vergisi açısından da
geçerli olan 38 ve 39. maddelerinde ve KVK’nın 6. maddesinde kazancın hesap dönemleri itibariyle tespit
edileceği düzenlenmiştir. Keza gerçek kişilerin bir takvim yılında elde
ettikleri kazanç ve iratlar gelir
vergisinin konusunu oluşturur.
Dönemsellik ilkesi bir dönemin hasılat, gelir ve kârlarının aynı dönemin gider ve maliyetleriyle karşılaştırılmasını gerektirir. Bu nedenle hasılat, gelir ve kârlarla, gider ve maliyet unsurları ait oldukları dönemlerde dikkate alınmalıdır.
Hasılat ve gider unsurlarının hangi döneme ait oldukları tahakkuk esasına göre belirlenir. Tahakkuk, bir hasılat veya gider unsurunun mahiyet ve tutar itibariyle kesinleşmesini ifade eder. Bu nedenle bir hasılat unsurunun elde edilmiş sayılması için tahsil edilmesi, bir gider unsurunun kazançtan indirilmesi için ödenmiş olması şartı aranmaz. Bir hasılatın alacak olarak, bir gider unsurunun da borç olarak tahakkuk etmesi gelir veya gider kaydolunma açısından yeterlidir.
Dönemsellik
ilkesi ile tahakkuk esasının birlikte uygulanmasında öncelikle
tahakkuk esasına bakılır. Ancak bazı
hallerde dönemsellik ilkesi tahakkuk esasının
önüne geçer veya bazı
gider ve hasılat
unsurlarının dönem kazancının tespitinde dikkate alınması
tahakkuk değil, tahsil
veya ödeme şartına bağlanmış olabilir.
Dönemsellik ilkesinin etkilediği değerleme işlemlerine şunları örnek verebiliriz:
§ Tahakkuk etmiş, hatta ödenmiş olsa bile peşin ödenen giderler (gelecek döneme ait olan giderler) aktifleştirilerek bilançoda gösterilir. Bu giderler ait oldukları dönem gelinceye kadar aktifleştirildikleri hesapta bekletilirler. Görüldüğü üzere bu halde, dönemsellik ilkesi tahakkuk esasının önüne geçmektedir.
§ Tahakkuk etmiş hatta tahsil edilmiş olsa bile, gelecek döneme ait olan gelirler (peşin tahsil edilen gelirler) pasifleştirilerek bilançoda gösterilir. Bu gelirler ait oldukları dönem gelinceye kadar pasifleştirildikleri hesapta bekletilirler. Peşin ödenmiş veya peşin tahsil edilen gider veya gelirlerin en tipik örneği kira gelirleri veya giderleridir.
§ Hesap dönemi sonuçlarının tespiti için, bilanço günüdeki mevcutlar, alacak ve borçlar sayılmak, ölçülmek, tartılmak ve değerlenmek suretiyle kesin bir şekilde ve müfredatlı olarak tespit edilir.
§ Senetli alacak ve borçlar reeskont işlemine tabi tutularak bilanço günündeki değerine indirgenir. Böylece reeskontun yapıldığı döneme ait olmayan hasılat veya maliyet unsurları ilgili oldukları döneme mal edilmiş olur.
§ VUK’un 279. maddesi uyarınca, bazı menkul kıymetlerin borsa rayici ile veya menkul kıymetin alış bedeline vadesinde elde edilecek gelirin iktisap tarihinden değerleme gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi suretiyle bulunacak bedelle değerlenmesi de, menkul kıymet gelirlerinin hesap dönemleri itibariyle dikkate alınmasını sağlamaktadır.
§ Amortisman uygulaması da dönemsellik ilkesinin bir sonucudur. Amortismana tabi iktisadi kıymetler işletmede birden fazla yıl kullanılır. Amortisman ayrılması, bu kıymetler için katlanılan maliyetlerin, kullanıldıkları yıllara yayılmasını sağlar.
§ Finansal kiralama işlemlerine ilişkin faiz gelir ve giderlerinin gelecek hesap dönemine ilişkin kısmı da dönemsellik ilkesi gereği bilanço aktif ve pasifinde gösterilir.
§
Vadeli
mevduat ve kredi değerlemesinde dönem
sonu itibariyle işlemiş faizler de dönemsellik ilkesi gereği ilgili dönem
kazancının tespitinde
dikkate alınır.
I- HAZIR DEĞERLER
Hazır değerler işletme
varlıklarının en likit olanlarıdır. Bu varlıkların en önemli özelliği herhangi bir değer kaybına uğramaksızın her an nakde çevrilebilme imkanlarının bulunmasıdır. Bu grup içinde aşağıdaki
varlıklar yer alır;
§ Nakitler
§ Çekler
§ Bankalarda
Bulunan Değerler
§ Diğer Hazır Değerler
Menkul
kıymetler her an nakde
çevrilebilme özelliği
taşısalar dahi bu grup
içinde yer almaz.
Hazır değerlerin envanter ve değerlemesi aşağıdaki esaslara göre yapılır.
Açıklamalar yukarıda yer alan gruplamaya göre
yapılacaktır.
A-
NAKİTLER
1- Nakit Paralar
İşletme nakitlerinin dönem sonu değerlemesinde öncelikle fiili envanter yapılır. Fiili envanter
kaydi envanterle farklılık
gösterirse gerekli düzeltme kaydı
yapılarak kaydi envanter sonuçları fiili envanter seviyesine getirilir. Düzeltme esnasında; farklılığın nedeni tespit edilmişse ilgili hesaplara kayıt yapılır, farklılığın nedeni henüz tespit edilememişse sayım
ve tesellüm fazlaları hesabı (397) veya sayım ve tesellüm noksanlıkları (197) hesabı
kullanılır. Kasa sayım noksanı, giderleştirmeye ilişkin başka bir veri olmadan doğrudan gider ve maliyet olarak dikkate
alınamaz.
Örneğin; bir işletmede dönem sonu envanterinde
kasa noksanı çıkmışsa ve noksanlığın
kasa mutemedinin zimmetine para geçirmesinden kaynaklandığı tespit edilmişse kasa mutemedi noksanlık kadar işletmeye borçlandırılır
karşılığında kasadan çıkış yapılır, noksanlığın nedeni tespit edilememişse noksanlık 197 no.lu hesaba kaydedilir.
Nakit
paraların değerlemesinde iki ayırım yapılır. Türk Lirası paralar itibari kıymetle değerlenir. Döviz bedelli paralar ise
Maliye Bakanlığınca
yayımlanmış (ilgili yabancı paraya ilişkin) efektif alış kuru ile değerlenir
(VUK mad. 280, 284). Yabancı
para değerlemesinde döviz
alış kuru yerine efektif alış kuru dikkate alınır. Yabancı
paraların kur değerlemesi sonucu ortaya çıkacak olumlu fark ilgili aktif değerine eklenecek karşılığında 646 no.lu hesaba gelir kaydı yapılacaktır.
Halen
uygulanmakta olan dalgalı (serbest)
kur sisteminde, kur değerlemesi
sonucunda olumsuz değerleme
farkları da ortaya çıkabilmektedir. Bu durumda,
değerleme sonucunda
oluşan olumsuz farkın ilgili aktif değerden düşülmesi, karşılığında da 656 no.lu hesaba gider kaydı yapılması
gerekir.
Döviz
mevcutlarındaki envanter noksanlığının kayıtlara alınmasında öncelikle kur değerlemesi yapılacak,
değerlenmiş tutar üzerinden düzeltme kayıtları yapılacaktır.
2-
Yurtdışından Getirilerek Sermaye Olarak Konulan Paralar
Yurtdışından getirilip sermaye
olarak konulan yabancı paraları değerlemesi konusunda kanun koyucu, 7103 sayılı
Kanunun 11. maddesiyle VUK’un 280/A maddesine aşağıdaki
hükmü koymak suretiyle özel bir belirleme yapmıştır.
“Yatırım
teşvik belgesi kapsamında yatırım yapacak tam mükellef sermaye şirketlerine,
işe başladıkları hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar
yurtdışından getirilerek sermaye olarak konulan yabancı paraların, söz konusu
dönem zarfında yatırım teşvik belgesi kapsamında sarf olunan kısmı nedeniyle
oluşan kur farkları pasifte özel bir fon hesabına alınabilir. Bu durumda
olumlu kur farkları bu hesabın alacağına, olumsuz kur farkları ise bu hesabın
borcuna kaydedilir.
Sermaye
olarak konulan bu yabancı paraların, işe başlanılan hesap dönemini takip eden
hesap dönemi sonuna kadar herhangi bir suretle sarf edilmeyen kısmı; bu hesap
dönemlerine ait vergilendirme dönemlerinin sonuna kadar mukayyet değeriyle, işe
başlanılan hesap dönemini takip eden hesap döneminin sonu itibarıyla bu Kanunun
280 inci maddesine göre değerlenir.
Birinci
fıkra uyarınca oluşan fon hesabı, sermayeye ilave edilme dışında, herhangi bir
suretle başka bir hesaba nakledildiği veya işletmeden çekildiği takdirde, bu
işlemlerin yapıldığı dönemlerin kazancı ile ilişkilendirilmeksizin, bu dönemde
vergiye tabi tutulur. Kurumlar Vergisi Kanununa göre yapılan devir ve bölünme
işlemleri hariç, şirketin tasfiyesi halinde de bu hüküm uygulanır.
Mükelleflerin,
bu madde hükmünden yararlanabilmeleri için ticaret siciline tescil tarihini
izleyen üçüncü ayın sonuna kadar yatırım teşvik belgesi almak için başvuruda
bulunmuş ve işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap dönemi sonuna kadar
bu belgeyi almış olması gerekir. Söz konusu yabancı paralar; başvurunun süresi
içinde yapılmaması halinde müteakip ilk vergilendirme dönemi, yatırım teşvik
belgesinin alınamaması halinde ise işe başlanılan hesap dönemini takip eden hesap
dönemi sonu itibarıyla bu Kanunun 280 inci maddesine göre değerlenir.
Maliye
Bakanlığı bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esasları belirlemeye
yetkilidir.”
Madde hükmü
Kanunun yayım tarihi olan 27.03.2018 tarihinden sonra tescil edilen sermaye
şirketlerine uygulanmak üzere yürürlüğe girmiştir.
Konuya ilişkin olarak Maliye
bakanlığı tarafından 495 seri no.lu VUK GT yayımlanarak uygulamaya yönelik
açıklama ve yetkisi çerçevesinde belirlemeler yapılmıştır.
VUK’un
280/A maddesinde yer alan uygulama ihtiyari bir uygulama mahiyetinde olmakla
birlikte, bu maddeden yararlanılmaya başlanılmasını müteakiben, izleyen dönemlerde
farklı işlem tesis edilmesi mümkün değildir. [7]
B- ÇEKLER
Çeklerin
dönem sonu değerlemesinde
öncelikle fiili envanter
yapılır. Fiili envanterin kaydi envanterle farklılık göstermesi durumunda, karşı işletmelerle
mutabakat sağlanmak
kaydıyla nakitlere ilişkin başlıkta açıklandığı şekilde işlem
yapılarak kaydi envanter sonucu fiili envanter
seviyesine getirilir.
Envanter işlemleri sırasında ayrıca vade içeren çekler gerekli kayıt yapılarak, bilançonun alacaklar ve borçlar kalemi içine
aktarılmalıdır. Hukuken mümkün bulunmamakla birlikte, fiiliyatta keşide tarihi ileriki bir tarih yazılmak suretiyle çeklere vade konulmaktadır. Çok yaygın olarak yapılan bu işlem vadeli çeklerde dönem sonu gerçek değerine indirgenme (reeskont)
uygulamasını gündeme getirmektedir.
İleride[8] açıklandığı şekilde vadeli çekler de reeskont
işlemine
tabi tutulabilmektedir.
Çekler,
alınan ve verilen
çekler olarak iki ayrı kalemde
bilançoda yer alır. Her iki
çek grubu da mukayyet/itibari değerle
değerlenir. Nakitlerde
olduğu gibi döviz bedelle
düzenlenmiş çekler de
Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan
(ilgili döviz) efektif alış
kuru üzerinden Türk Lirasına
çevrilerek kayıtlar
düzeltilmelidir.
C-
BANKALAR
Bilançoda
yer alacak bankalar kaleminin envanteri ilgili banka
ile mutabakat sağlanarak yapılır. Mutabakat esnasında kayıtlarda
eksiklik tespit edilmesi halinde bunlar düzeltilir. İlgili banka ile yaşanacak mutabakatsızlık
hallerinde işletme kayıtları esas alınır ancak, gerekirse şüpheli alacak hükümleri uygulanır.
Değerleme, öncelikle TL ve yabancı para ayırımına göre yapılır. TL cinsinden banka mevcutları mukayyet değerle değerlenir. Döviz
bedelli banka mevcutlarının dönem sonu kur değerlemesinde Maliye Bakanlığı’nca
yayımlanan ilgili döviz efektif alış kuru[9]
esas alınır.
# Vadeli
Mevduatlarda Değerleme
Repo
işlemleri eskiden menkul kıymetler içinde gösterilmekteydi.
67 Seri No.lu KVK Genel Tebliği
ile bu uygulama kaldırılmış, repo işlemlerinin
de vadeli mevduat olarak değerlendirileceği düzenlenmiştir. Bu nedenle dönem sonu
itibariyle geri dönmeyen repo bedelleri de mukayyet bedeli ile bilançonun
Bankalar kalemi içinde (vadeli mevduat gibi) gösterilecektir.
VUK’un
281. maddesinin 1. fıkrasında,
vadeli mevduatların değerlemesine ilişkin aşağıda yer
verilen özel bir belirleme
yapılmıştır.
“Alacaklar
mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit alacaklar
değerleme gününe kadar
hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.”
Bu hüküm uyarınca vadeli mevduatların dönem sonu değerlemesinde,
değerleme gününe kadar işlemiş olan vade kısmına karşılık olarak mevduata
ilişkin faiz oranı kullanılarak faiz
hesaplanacak ve söz konusu faiz tutarı bir yandan
mevduat değerine eklenirken diğer yandan cari dönemde “faiz
geliri” olarak dikkate alınacaktır. Aynı uygulama
finans kurumlarının kredi alacakları için de yapılacaktır.
Bu uygulama ile mevduat faizlerinin ilgili
oldukları dönemde gelir hesaplarına intikal
ettirilmesi sağlanmış olmaktadır. Vadeli
mevduat faizleri üzerinden, faizin ödenmesi
anında
yapılacak stopajlar, stopajın yapıldığı dönemin kazanç
vergisinden mahsup edilebilecektir.
Ayrıca dönem sonunda değerleme hükümleri uyarınca gelir yazılan faize ilişkin dönem kapandıktan sonra yapılan stopaj,
stopaj tahakkukunun, söz konusu gelir yazılan faizin dahil edildiği dönem beyannamesinin verilmesi
tarihinden önce yapılması kaydıyla faizin dahil edildiği beyanname üzerinden tarh edilecek
kazanç vergisinden mahsup edilebilecektir. Stopaj tahakkukunun beyanname
tarihinden sonra gerçekleşmesi
halinde, mahsup işlemi
stopajın yapıldığı yıl
kazancı üzerinden
hesaplanan vergiden yapılacaktır.
Vadeli
mevduata ilişkin anılan değerleme hükmünün bir benzeri kredi
borçları için de (285.
maddede) düzenlenmek suretiyle değerleme işleminde
paralellik sağlanmıştır.
D-
DİĞER HAZIR DEĞERLER
Diğer hazır değerler içinde nakit para, çekler ve bankadaki paralar
dışında kalan hazır değerler yer alır.
Bu hazır değerlerin en önemlileri;
§ Henüz
bedeli tahsil edilmemiş kredi
kartı slipleri
§ Henüz
bedeli tahsil edilmemiş
menkul kıymet kuponları
§ Henüz
işletmeye ulaşmamış yoldaki paralar
Diğer hazır kıymet kalemleri mukayyet bedelle değerlenir. Dövizli kıymetlerde mukayyet bedel,
efektif alış kuru ile yapılacak kur değerlemesi sonuçlarına göre düzeltilir.
E-
MUHASEBE KAYITLARI
Hazır değerlerin dönem sonu işlemlerinin muhasebe kaydını üç
örnek yardımıyla gösterelim:
ÖRNEK 1:
Bir
işletmenin 31.12.2019
tarihli kasa mevcudu 900 TL olarak sayılmıştır. Ancak kayıtlara
göre kasa mevcudunun 1.050 TL olması gerekmektedir. Kasa noksanlığının nedeni araştırılmış,
noksanlığın alıcı borçları
için hesaplanan vade farkı
gelirinin kasa hesabına
kaydedilmesinden kaynaklandığı
tespit edilmiştir. Bu
işleme ilişkin
muhasebe kayıtları aşağıdaki
gibi olacaktır;
(1.050
-900)= 150 TL
–––––––––––––
31.12.2019 –––––––––––––
197 SAYIM VE TESELLÜM
NOKSANLARI 150
197.02.001 Merkez TL
Kasası
Noksanlığı
100 KASA 150
100.02.001 Merkez TL Kasası
Açıklama: Kasa mevcudunun fiili envantere
göre düzeltilmesi kaydı
––––––––––––– 31.12.2019 –––––––––––––
120 ALICILAR 150
197 SAYIM VE TESELLÜM
NOKSANLARI 150
197.02.001 Merkez TL
Kasası Noksanlığı
Açıklama: Kasa
mevcudunun düzeltilmesi kaydı
–––––––––––––––– / –––––––––––––––––
ÖRNEK 2:
Bir işletmenin döviz bedelli kasa mevcudu için;
Maliye Bakanlığınca yayımlanan döviz
efektif alış kuru üzerinden 3.500 TL
lehte kur farkı hesaplandığını varsayalım. Bu işlemin muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır:
––––––––––––– 31.12.2019 –––––––––––––
100 KASA 3.500
X Döviz Kasası
646 KAMBİYO KÂRLARI 3.500
Açıklama: Dönem sonu döviz kasası
kur değerlemesi kaydı
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––––
Söz
konusu kur değerlemesi
sonucunda 1.400 TL aleyhte kur farkı hesaplandığını varsayalım. Bu durumda kayıt aşağıdaki
gibi olacaktır.
––––––––––––– 31.12.2019–––––––––––––
656 KAMBİYO ZARARLARI 1.400
100 KASA 1.400
X Döviz Kasası
Açıklama: Dönem sonu döviz kasası
kur değerlemesi kaydı
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––––
ÖRNEK 3:
Bir
işletmenin 1 Kasım 2019 tarihinde A Bankasında 3 ay vadeli 20.000 TL mevduat
hesabı açtırdığını ve
vadede 900 TL faiz geliri elde edeceğini varsayalım
(stopaj oranı % 15’dir).
İşletme söz konusu mevduat
hesabını dönem sonunda aşağıdaki gibi değerleyecektir.
31.12.2019’da hesaplanacak faiz = 900 x 2/3 = 600
TL
–––––––––––––
31.12.2019–––––––––––––
102 BANKALAR 600
102.07.099 A Bankası Vadeli Mevduatı (Faiz)
642 FAİZ GELİRLERİ 600
Açıklama: Dönem sonu
faiz hesaplanması
––––––––––––––––
/ ––––––––––––––––
Vadede
faiz tahakkukunda şu kayıt yapılacaktır.
––––––––––––– 31.01.2019–––––––––––––
102 BANKALAR 20.765
102.01
193 PEŞİN ÖDENEN VERGİ VE FONLAR 135
102. BANKALAR 20.600
102.07.099
642 FAİZ GELİRLERİ 300
Açıklama: Faiz
tahakkuk ettirilmesi
––––––––––––––––
/ ––––––––––––––––
İlgili
dönem faizinin 2/3’ü 2019 yılı kazançlarına dahil
edilmiş olduğundan, 31.01.2020 tarihinde yapılan stopajın
2/3’ü (90 TL) 2019 yılı kazanç vergisi beyannamesi
üzerinden hesaplanan kazanç vergisinden mahsup edilebilecektir.
II- MENKUL KIYMETLER
Vergi
kanunlarımızda menkul kıymetlerle ilgili düzenlemeler
yapılmasına rağmen menkul kıymetin ne olduğuna dair bir tanıma yer verilmemiştir.
Menkul
kıymetler; Sermaye
Piyasası Kanunu’nun 3.
maddesinde, ortaklık veya
alacaklılık sağlayan, belli bir bedeli temsil eden, yatırım aracı
olarak kullanılan, dönemsel
gelir getiren, misli nitelikte, seri halinde çıkartılan
ve ibareleri aynı olan
kıymetli evrak olarak
tanımlanmıştır. Menkul
kıymetlerin çoğu herhangi bir değer kaybına uğramaksızın her an nakde çevrilebilir nitelikte
olmasına rağmen hazır değerler içinde gösterilmez.
Menkul
kıymetler, hisse senetleri,
borçlanma araçları ve
karma nitelikli menkul kıymetler
olarak üç ana grupta toplanmaktadır. Bu gruplara göre menkul kıymet türleri aşağıdaki gibidir:
Hisse
Senetleri:
§ Nama
ve hamiline yazılı hisse senetleri
§ Adi
ve imtiyazlı hisse senetleri
Borçlanma
Araçları:
§ Devlet
tahvilleri
§ Özel
sektör tahvilleri
§ Tahvil
türevleri
§ Hazine
bonoları
§ Banka
bonoları
§ Banka
garantili bonolar
§ Finansman
bonoları
§ Varlığa dayalı menkul kıymetler
§ Gayrimenkul
sertifikaları
§ Gelir
ortaklığı senetleri
Karma
Nitelikli Menkul Kıymetler:
§ Hisse
senedi ile değiştirilebilir tahvil
§ Katılma intifa senedi
§ Kâr-zarar
ortaklığı belgesi
Menkul kıymetler işletme bilançolarının aktifinde, işletmenin
edinme amacına da bağlı olarak dönen varlıklar
veya duran varlıklar içinde yer alır. Menkul kıymetlerin değerlemesi açısından menkul kıymetin bilançonun
hangi kalemi içinde yer aldığının önemi bulunmamaktadır. Açıklanacağı üzere önemli
olan menkul kıymetin niteliğidir. Bilançonun dönen veya duran varlıkları içinde yer
alan menkul kıymet kalemleri şunlardır.
Dönen Varlıklar |
Duran Varlıklar |
110 Hisse Senetleri |
240 Bağlı Menkul Kıymetler |
111 Özel Kesim Tahvil Senet ve Bonoları |
242 İştirakler |
112 Kamu Kesimi Tahvil Senet ve Bonoları |
245 Bağlı Ortaklıklar |
118 Diğer Menkul Kıymetler |
248 Diğer Mali Duran Varlıklar |
A-
MENKUL KIYMETLERİN ENVANTERİ
Menkul kıymetlerin dönem sonu fiili envanteri menkul
kıymet
portföyü sayılmak ya da
menkul kıymet işletmenin
portföyünde bulunmuyorsa ilgili işletmelerle mutabakat sağlanmak suretiyle yapılır ve kaydi envanterle uygunluğu kontrol edilir. Menkul kıymetlerde envanter fazlası pek olmaz.
Noksanlık gösteren
menkul kıymetlerden başkaları tarafından kullanılabilecek (örneğin, hamiline yazılı menkul kıymetler) niteliktekiler, menkul kıymet hesabından çıkartılarak 197
no.lu Sayım ve Tesellüm
Noksanları hesabına, noksanlığın nedeni
tespit edilene kadar geçici olarak aktarılır. Dönem sonu
bilançosu da bu şekilde çıkartılır.
B-
MENKUL KIYMETLERİN DEĞERLEMESİ
Menkul kıymetlerin değerlemesine ilişkin olarak VUK’un 279. maddesinde yapılan düzenlemede menkul kıymet türüne göre farklı değerleme ölçüleri
belirlenmiştir. VUK’un anılan maddesi uyarınca menkul kıymetlerin bir kısmı alış bedeliyle, bir
kısmı borsa rayiciyle bir kısmı da dönemsel kâr ilaveli alış bedeliyle değerlenecektir. Şimdi bu menkul kıymetleri ayrı ayrı belirtelim.[10]
1- Alış Bedeli İle Değerlenecek Menkul Kıymetler
VUK’un 279. maddesi uyarınca alış
bedeli ile değerlenecek
menkul kıymetler şunlardır:
§ Hisse
senetleri,
§ Fon
portföyünün en az %51’i Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden
oluşan yatırım fonu katılma
belgeleri,
§
Borsa rayici
bulunmayan, getirisi, ihraç edenin kâr ve zararına bağlı olarak doğan ve değerleme günü
itibariyle hesaplanması mümkün olmayan menkul kıymetler. Bu menkul kıymetler ise şunlardır;
²
Kâr-Zarar Ortaklığı Belgeleri
²
Gelir Ortaklığı Senetleri
²
Geçici İlmühaberler
Söz
konusu menkul kıymetlerin
borsa rayiçlerinin bulunması
halinde değerleme
borsa rayiçlerine göre yapılacaktır.
Menkul
kıymetin alış bedeline henüz vadesi gelmemiş kuponlar için ödenen tutarlar
da dahildir.[11]
Ancak menkul kıymetin vadesi
gelmiş kuponları hazır değer
statüsünde olduğundan
bunlar için ödenen bedeller menkul kıymetin alış
bedeline dahil edilmeyecektir. Söz konusu
kuponlar alış bedeli ile 108
no.lu hesapta muhasebeleştirilecektir.
Dönem içinde vadesi gelen kuponlar kullanılarak tahsil edilen değerler ilgili menkul kıymetin alış bedelinden düşülmeyecek doğrudan gelir kaydedilecektir. Bu kuponlardan vadesi gelmiş olmakla beraber henüz tahsil edilmemiş olanlar da itibari değerle gelir kaydedilecektir.
Örneğin, bir
işletmenin 15.08.2019 tarihinde 150.000 TL’ye özel kesim tahvili aldığını ve bu tahvilin beraberinde 30.12.2019 tarihli 10.000 TL
tutarında kuponu bulunduğunu kabul edelim.
Bu işlemlere ilişkin
alış muhasebe kaydı şöyle olacaktır:
––––––––––––– 15.08.2019–––––––––––––
111 ÖZEL KESİM TAHVİL SENET
VE BONOLARI 150.000
111.01.009- A işletmesi Tahvili
100 KASA 150.000
Açıklama: Kuponlu tahvil alımı
––––––––––––––––– /
––––––––––––––––
İşletme tarafından tahvil kuponu ilgili
tarihte tahsil edilirse şu
kayıt yapılacaktır:
–––––––––––––– 30.12.2019––––––––––––
100 KASA 10.000
642 FAİZ GELİRLERİ 10.000
642.09 Menkul kıymet kupon
gelirleri
Açıklama: Menkul kıymet kuponu satışı
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
İşletme tahvil kuponunu ilgili
tarihte tahsil etmemiş olursa dönem sonunda aşağıdaki kayıt yapılacaktır:
––––––––––––––
31.12.2019––––––––––––
108 DİĞER HAZIR DEĞERLER 10.000
642 FAİZ GELİRLERİ 10.000
642.09-Menkul kıymet kupon gelirleri
Açıklama: Vadesi gelen menkul
kıymet
kuponu gelir kaydı
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
2- Borsa Rayiciyle Değerlenecek
Menkul Kıymetler
VUK’un 279. maddesi çerçevesinde alış bedeli ile değerlenmesi gereken menkul kıymetler dışında kalan menkul kıymetler borsa rayici ile değerlenecektir. Bu menkul kıymetler şunlardır:
§ Tahviller
§ Finansman
Bonoları
§ Banka
Bonoları
§ Banka
Garantili Bonolar
§ Hazine
Bonoları
§ Devlet
Tahvilleri
§ Fon
portföyünün %51’i, Türkiye’de kurulmuş bulunan şirketlerin hisse senetlerinden oluşmayan yatırım fonu katılma
belgeleri
§ Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler
§ İpotekli Borç Senetleri
§ Konut
Sertifikaları
§ Gayrimenkul
Sertifikaları
Borsa rayici ile değerlenecek menkul kıymetlerde dönem
sonu itibariyle ortaya çıkacak değerleme farklarının ilgili yıl geliri ile ilişkilendirilmesi
gerekmektedir. Yukarıda yer alan
menkul kıymetlerden bir kısmı borsada işlem görmekte bir kısmı ise borsada işlem görmemektedir.
Borsa rayici ile değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin borsa
rayiçlerinin bulunmaması ya da borsa rayicinin oluşmasında muvazaa
olduğunun anlaşılması halinde değerlemeye esas bedel; menkul kıymetin alış bedeline, vadesinde elde edilecek gelirin (kur farkları dahil) iktisap tarihinden
değerleme
gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmının eklenmesi
suretiyle hesaplanacaktır.
Dönem
sonu değerlemesine ilişkin muhasebe kaydını bir örnek üzerinde gösterelim. Bir işletmenin elinde 2020 vadeli
22.000 TL tutarında Hazine
Bonosu ve 27,121 TL/Adet bedelle aldığı 100 adet yatırım fonu katılma belgesi bulunduğunu; hazine bonosunun dönem sonu
borsa rayicinin 24.000 TL olduğunu,
birim fon değerinin de
31,561 TL olduğunu
kabul edelim.
Bu durumda dönem sonu değerlemesi şöyle yapılacaktır:
Hazine
bonosu değer artışı;
(24.000
-22.000 =) 2.000 TL
Fon
değer artışı;
[(31,561
-27,121 =4,44)x100=] 444 TL
Dönem
sonu değerleme muhasebe kaydı şöyle olacaktır.
–––––––––––––
31.12.2019––––––––––––
112 KAMU KESİMİ TAHVİL SENET
VE BONOLARI 2.000
112.03.002-... tarihli
Hazine Bonosu
111 ÖZEL KESİM TAHVİL
SENET
VE BONOLARI 444
111.01.000- A Bank.
Yat. Fon. Kat. Belg.
642 FAİZ
GELİRLERİ 2.444
Açıklama: Dönem sonu menkul kıymet değerlemesi
––––––––––––––––– / –––––––––––––––––
3- Kısmi Kâr İlaveli Alış Bedeliyle Değerlenecek Menkul
Kıymetler
Borsa rayici ile değerlenmesi gereken menkul kıymetlerin borsa rayicinin mevcut olmaması ya da borsa
rayicinin oluşmasında muvazaa olması halinde değerlenmiş tutar alış bedeline cari
dönem içinde kalan süreye isabet eden kâr kısmının eklenmesiyle bulunacaktır. Bu kapsamda değerlendirilecek
menkul kıymetin değerlemesi dövize
vb. bir değere endeksli olmasına göre farklılık arz etmektedir.
Borsa
rayici ile değerlenmesi
gereken dövize endeksli bir menkul kıymetin borsa rayicinin mevcut olmaması ya da borsa rayicinin muvazaalı olması halinde, menkul kıymet değerleme günü itibariyle endeksli
olduğu dövizin kuru
ile değerlenecektir.
Ayrıca değerlenen menkul kıymet tutarına, vadesinde elde edilecek gelir
varsa bunun değerleme
gününe kadar geçen süreye isabet eden kısmı
(dövize endeksli olanlarda kur değerlemesi yapılarak)
da eklenecektir. Değerleme
günü döviz kurları Maliye
Bakanlığı tarafından tespit ve ilan olunmaktadır.
Borsa rayici değerleme ölçüsü ile değerlenmesi gereken
enflasyona endeksli bir menkul kıymetin borsa rayicinin mevcut olmaması ya da borsa
rayicinin muvazaalı olması halinde değerleme dövize endeksli
menkul kıymetlerde olduğu gibi yapılacaktır. Menkul kıymet değeri enflasyon oranında artırılacak, ayrıca vadede elde edilecek gelirin iktisap tarihinden değerleme gününe
kadar geçen süreye isabet eden kısmı hesaplanan
menkul kıymet değerine eklenecektir.
Dönemsel
gelir getiren, kamu veya özel kesim tarafından çıkartılan menkul kıymetlerde değerleme, dönem sonu itibariyle; en
son faiz alınan tarihten
değerleme gününe
(31.12.2019) kadar geçen süre için senet
üzerinde yazılı faiz oranı ile hesaplanacak faizin alış bedeline eklenmesi suretiyle yapılacaktır.
Örneğin, bir işletmenin elinde bulunan (2020
yılında itfa edilecek) özel kesim
tahvili ile ilgili olarak üç ayda bir 315 TL faiz aldığını ve en son faizin 15.10.2019
tarihinde tahsil edildiğini
kabul edelim. Bu tahvil dönem sonunda şu şekilde
değerlenecektir.
Günlük faiz: (315 / 90 gün=) 3,5 TL
/gün
Dönemsel faiz tahakkuku:
[(15.10.2019-31.12.2019=76
gün) x 3,5=] 266 TL
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
111 ÖZEL KESİM TAHVİL SENET
VE BONOLARI 266
642
FAİZ
GELİRLERİ 266
Açıklama: Dönem sonu menkul kıymet değerlemesi
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
C-
MENKUL KIYMETLER DEĞERLEME
MUHASEBE KAYDI
Bu
bölümde kısmi kâr ilaveli
menkul kıymet değerlemesine örnek verelim.
Bir işletmenin portföyünde 40.000 TL tutarında yılda
bir kez %20 faiz ödemeli özel kesim tahvili bulunmakta olup en son faiz
01.07.2019 tarihinde alınmıştır. İşletme portföyünde ayrıca dövize endeksli 88.400 TL
tutarında (17.000 $
karşılığı) özel kesim tahvili bulunmaktadır. Tahvil 20 Şubat 2020 (yılda bir) tarihinde %10 faiz ödemelidir.
Dönem sonu $ kuru 5,70 TL’dir.
Bu
tahvillerin dönem sonu değerlemeleri
borsa rayiçleri bulunmadığı
için kısmi kâr ilaveli
alış bedeli (kur değerlemesi dahil)
ölçüsüne göre yapılacak
olup hesaplamalar aşağıdaki gibi olacaktır.
TL tahvil faizi: 2019 yılında geçen gün sayısı, 180 gün(1/2 yıl)
40.000
x 0,20 x 1/2= 4.000 TL
Dövize endeksli tahvil:
Tahvil dönem sonu emsal değeri (17.000 x 5,7 =)
96.900 TL
Tahvil değer artışı (96.900-88.400 =) 8.500 TL
$
endeksli tahvil faizi: 2019 yılında geçen gün sayısı (21 Şubat-31Aralık 2019), 314 gün
17.000$
x 0,10 x 314/365=1.462,4 $
1.462,4
$ x 5,7 = 8.335,68 TL
Şimdi muhasebe kayıtlarını yapalım.
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
111 ÖZEL KESİM TAHVİL SENET
VE BONOLARI 16.835,68
111.02.007 A İşletmesi $ Endeksli Tahvili
642 FAİZ GELİRLERİ 8.335,68
646 KAMBİYO KÂRLARI 8.500,00
Açıklama: $
endeksli tahvil dönem sonu kur değerlemesi
–––––––––––––––
/ ––––––––––––––––
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
111 ÖZEL KESİM TAHVİL SENET
VE BONOLARI 4.000
111.01.009-B İşletmesi %20 Faizli Tahvili
642 FAİZ GELİRLERİ 4.000
Açıklama: Yıllık faiz ödemeli tahvil
dönem sonu değerlemesi
–––––––––––––––
/ ––––––––––––––––
III- TİCARİ
ALACAKLAR
İşletme varlıkları içinde yer alan ve ticari alacak olarak nitelendirilen
alacaklar, işletmelerin
ticari işlemleri sonucu
oluşan alacaklardır. Ticari faaliyetle ilgili olmakla
birlikte bir ticari işlem
sonucu oluşmayan
alacaklar işletme bilançosunun bu kalemi içinde gösterilmez. Bu tür
alacaklar diğer alacaklar
grubu içinde gösterilir.
Ticari alacaklar vadelerine göre kısa ve uzun
vadeli olmak üzere ikiye ayrılır. Kısa vadeli olanlar bilançonun dönen varlıkları, uzun vadeli
olanlar da duran varlıkları içinde
gösterilir. Ticari alacaklar şu alacak kalemlerinden
oluşur:
§ Alıcılar (alıcıların senetsiz borçları)
§ Alacak
Senetleri
§ Verilen
Depozito ve Teminatlar
§ Verilen
Avanslar
§ Şüpheli Ticari Alacaklar
Ticari
alacakların değerlemesini
alacak türleri itibariyle belirtelim.
A-
ALICILAR
Bu
tür alacaklar ticari işlem yapılan (mal satılan) kişi ve kurumlardan olan alacakları ifade eder. TTK uyarınca düzenlenmiş Poliçe ve Bono ile temsil
edilmeyen tüm alacaklar, arada bir sözleşme[12] dahi olsa, bu grupta değerlenir. Cari hesap usulü ile çalışılan müşterilerin dönem sonu itibariyle
borçları da bilançonun
bu kalemi içinde gösterilir.
Finansal
kiralama işleminden doğan senetsiz alacaklar da bu
grupta değerlendirilir.[13]
Alacakların dönem sonu fiili envanterinin
çıkartılması ilgili
(borçlu) işletmelerle mutabakat sağlanarak yapılır. Dönem sonu
itibariyle nedeni bulunamayan envanter farklılıkları 197 veya 397 no.lu geçici hesaplara kaydedilir. Alacaklardan tahsili şüpheli hale
gelenler bilançonun Şüpheli
Alacaklar kalemine aktarılır. Dövizli alacaklar döviz pozisyonunun izlenmesi için
döviz bedelleri ile ayrıca Nazım Hesaplarda izlenir.
1- TL Alacakların Değerlemesi
Alacaklar, VUK’un 281.
maddesi uyarınca mukayyet değeri ile değerlenir. Alacakların envanter ve değerlemesinde cari hesaplarla ilgili olarak dönemsel
gelir tahakkuklarının yapılması sağlanmalıdır.[14]
Diğer taraftan alacakların nemalandırılması
hususu dikkatle değerlendirilmeli;
emsaline göre düşük tutarda
veya hiçbir neması
olmadan işletme
kaynaklarının ortaklar dahil
başkalarına (alacak
olarak) kullandırılmasının
iktisadi ve teknik icaplara uymadığı, bu işlemin
örtülü sermaye veya örtülü kazanç dağıtımı[15]
olarak değerlendirilebileceği hususu unutulmamalıdır.
2- Dövizli Alacakların
Değerlemesi
Dövizli
alacaklar da mukayyet değerle
değerlenir. Ancak VUK’un
280. maddesi uyarınca dövizli
alacakların mukayyet değerine,
değerleme günü itibariyle
Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan
döviz alış kuru üzerinden
yapılacak kur değerlemesi
sonuçlarının da ilave edilmesi gerekmektedir.
Alacakla ilgili olarak lehte hesaplanacak kur farkları 646 no.lu, aleyhte hesaplanacak
kur farkları da 656
no.lu gelir tablosu hesabına
kaydolunur. Dönem sonu değerleme işleminde hesaplanacak kur
farkı için fatura
düzenlenmesi ve KDV hesaplanması
gerekmez.
İhracat kaynaklı yurt dışı alacakları da dönem sonu
itibariyle kur değerlemesine
tabi tutulur. İhracatta kambiyo takibi kaldırılmış, 32 sayılı Karar’ın 8. maddesinde yapılan değişiklikle;
ihracat bedellerinin tasarrufu serbest bırakılmıştır. Ancak
Hazine Müsteşarlığı’na, ihtiyaç duyulması halinde
ihracat bedellerinin yurda getirilmesine ilişkin düzenleme yapma konusunda yetki verilmiştir. Bu nedenle
ihracat alacaklarının dönem sonu değerlemesi konusunda Hazine Müsteşarlığı tarafından yayımlanan tebliğ ve sirkülerler ile açıklamalar izlenmelidir.[16]
Dövizli alacak değerlemesine bir örnek verelim. Bir işletmenin 31.12.2019 tarihi itibariyle
10.000 $ (54.000 TL kayıtlı) dövizli
alacağı mevcuttur.
Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan dönem
sonu $ kuru 5,70 TL/$’dır.
Bu verilere göre söz konusu alacak dönem sonunda şöyle değerlenecektir:
Değerlenmiş tutar [(10.000
x 5,7 =) 57.000 TL
Kayıtlı Değer 54.000
TL
Kur
Farkı (Geliri) (57.000
– 54.000=) 3.000 TL
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
120 ALICILAR 3.000
120.07
646 KAMBİYO
KÂRLARI 3.000
Açıklama: Dönem sonu
kur değerlemesi
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––––
3-
Finansal Kiralama Alacaklarının Değerlemesi
VUK’nun mükerrer 290. maddesinde finansal kiralama işlemlerinde değerleme, farklı esaslara bağlanmıştır. Söz konusu madde ile belirlenen esaslar Finansal Kiralama
Kanunu’nda belirlenen esaslardan farklıdır.
VUK değerleme hükümleri açısından bir alacağın finansal
kiralamadan kaynaklanan alacak olarak değerlenmesi
için, söz konusu alacağı doğuran işlemin mutlaka
Finansal Kiralama Kanunu’na tabi olması gerekmemektedir. VUK’un mükerrer 290.
maddesiyle düzenlenen finansal kiralama uygulamasının genel çerçevesi aşağıdaki gibidir.
Genel Çerçeve
Kira
süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya devredilip devredilmediğine bakılmaksızın, bir iktisadi kıymetin mülkiyetine sahip olmaktan
kaynaklanan tüm riskler ile yararların
kiracıya bırakılması
sonucunu doğuran kiralamalar finansal kiralamadır.
Ayrıca,
§
İktisadi
kıymet mülkiyetinin
kira süresi sonunda kiracıya devredilmesi,
§
Kiracıya
kira süresi sonunda iktisadi kıymeti
düşük bedelle alma
hakkı tanınması,
§
Kiralama süresinin, iktisadi kıymet ömrünün % 80’inden daha
büyük bir bölümünü kapsaması,
§
Kira ödemelerinin bugünkü değeri toplamının, iktisadi kıymetin
rayiç bedelinin % 90’nından
daha büyük bir kısmını oluşturması hallerinden biri veya daha
fazlasını taşıyan kiralamalar da finansal kiralama sayılır.
Doğal kaynakların araştırılması veya kullanılmasına yönelik kiralama sözleşmeleri ile sinema filmleri, video kayıtları, patentler, kopyalama hakları gibi kıymetlerle
ilgili lisans sözleşmeleri
finansal kiralama konusu olmaz.
Arazi,
arsa ve binalarla ilgili kiralama sözleşmeleri,
sadece, sözleşmede
kira süresi sonunda mülkiyet hakkının kiracıya
devri öngörülmüşse
veya kiracıya kira süresi sonunda kiralama konusu gayrimenkulü düşük bir bedelle satın alma hakkı tanınmışsa
bu madde kapsamında değerlendirilir.
Kira Ödemeleri: Sözleşmeye göre, kira süresi boyunca
yapılması gereken kira ödemeleridir. Kira
süresi sonunda, kiralama konusu iktisadi kıymetin kalan değerine ilişkin bir taahhüt olması halinde bu değer
de kira ödemesi kabul edilir.
Kira süresi sonunda kiracıya düşük bir bedelle iktisadi kıymeti satın alma hakkı tanındığı ve sözleşme tarihinde
bu hakkın kullanılma olasılığının yüksek olduğu durumda[17] kira ödemeleri, kira süresi boyunca yapılan kira
ödemeleri ile satın alma hakkının kullanılması durumunda ödenmesi gereken bedelin toplamı olarak dikkate alınır.
Kira Ödemelerinin Bugünkü Değeri:
Kira ödemelerinin, sözleşme
tarihinde, kiralamada kullanılan
faiz oranının dikkate alınması suretiyle hesaplanan bugünkü değerlerinin toplamıdır.
Kiralamada
kullanılan faiz oranı tespit edilemiyorsa, kiracının kiralamaya konu iktisadi kıymeti satın
olmak için aynı vade
ile alması gereken bir
borç için katlanacağı faiz oranı kullanılır.
Kiralamada Kullanılan Faiz Oranı:
Kira ödemeleri ile garanti edilmemiş
kalan değer toplamının bugünkü değerini,
kiralamaya konu iktisadi kıymetin
rayiç bedeline eşitleyen
iskonto oranıdır.
a- Kiralayan Açısından
Değerleme
Finansal
kiralamaya konu varlık, kiralayanın aktifinde faiz ve anaparadan oluşan bir alacak olarak yer alır. Ayrıca iktisadi kıymet, iktisadi kıymetin net bilanço aktif değerinden
kira ödemelerinin bugünkü değerinin
düşülmesi suretiyle değerlenir. Bu şekilde bulunacak tutarın sıfır
veya negatif olması halinde
iktisadi kıymet iz
bedelle değerlenir ve
aradaki (negatif) fark iktisadi kıymet satış
kârı olarak sonuç
hesaplarına intikal ettirilir.
Kiralayanın finansal kiralamaya konu iktisadi
kıymetin üretimini veya
ticaretini yapması durumunda,
iktisadi kıymetin
rayiç bedeli, net bilanço aktif değeri yerine geçer. Rayiç bedelle maliyet bedeli arasındaki fark satış kârı olarak sonuç hesaplarına intikal ettirilir.
Kiralayanın bilançosunda yer alacak iktisadi
kıymet, genel
hükümler uyarınca amortismana tabi tutulur. Yatırım indirimi uygulamasından kiralayan
yararlanır.
Kiralayan tarafından aktifleştirilen alacak tutarı ile söz konusu
kira alacaklarının bugünkü değeri arasındaki fark “gelecek dönemlere ilişkin faiz geliri” olarak (-) değerle bilanço aktifinde
yer alır. Söz konusu tutar 11 Seri no.lu
MSUGT uyarınca 124 no.lu Kazanılmamış Finansal Kiralama
Gelirleri (düzenleyici) hesabına kaydolunur. Bu durumda
kiralayan işletme
bilançosunun aktifinde söz konusu
finansal kiralama alacağı bugünkü değeri ile yer
almış (değerlenmiş) olur.
Kiralayan tarafından gelecek dönemlere ait faiz gelirleri, kiralanan iktisadi kıymetin
finansal kiralama sözleşmesinin yapıldığı tarihteki rayiç bedelinden, her bir dönem (taksit) sonunda anapara geri ödemelerinin
düşülmesi sonucu kalan tutar üzerinden sabit bir
dönemsel faiz oranı yaratacak şekilde
hesaplanması suretiyle tahakkuk ettirilir ve gelir kaydedilir.
Finansal kiralama alacakları reeskont uygulamasına konu edilmez.
Örneğin: Bir işletme aktifte kayıtlı diğeri 50.000 TL
olan bir iktisadi kıymeti 4 yılda eşit taksitle
ödenmek kaydıyla 30.09.2019
tarihinde 96.000 TL’ye kiralamıştır. Kira ödemelerinin
bugünkü değeri 60.000 TL’dir. İşletme
bu kıymeti aşağıdaki şekilde değerleyecektir.
İktisadi kıymet değeri = 1 TL
Toplam Alacak = 96.000 TL
Kazanılmamış Fin. Kiralama Geliri= (96.000–60.000=)
=
36.000 TL
İktisadi Kıymet Satış Kârı =(60.000–50.000=) 10.000 TL
KDV’yi
ihmal ederek muhasebe kaydını yapalım.
–––––––––––––30/09/2019––––––––––––
120/220 ALICILAR HS. 96.000
253 TESİS MAK. VE CİHAZLARI HS. 50.000
649 DİĞ. OLAĞAN GEL. VE KÂR. HS 10.000
124/224 KAZANILMAMIŞ FİN. KİR FAİZ
GELİRLERİ 36.000
Açıklama: Finansal kiralama yapılması kaydı
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
İşletme 31.12.2019
tarihine kadar üç ayda toplam 6.000 TL[18] tahsilat yapmış olup yapılan bu tahsilatın 1.500 TL’lik kısmı anaparadır (KDV oranı % 1’dir). Tahsilat kaydı (üç aylık işlemi tek kayıtla gösterilecek olursa) şöyle olacaktır.
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
100 KASA 6.045
124 KAZANILMAMIŞ FİN. KİR.
FAİZ GELİRİ 4.500
120 ALICILAR 6.000
642 FAİZ
GELİRLERİ 4.500
391 HESAPLANAN KDV 45
Açıklama: Finansal
kiralama taksit ödemesi
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
Bu
durumda işletmenin dönem sonu
itibariyle finansal kiralama alacağı net [(96.000-6.000) – (36.000– 4.500)] = 58.500 TL tutarında olacak ve mukayyet bedelle
değerlenecektir.
b- Kiracı Açısından Değerleme
Kiracı iktisadi kıymeti, bilançosunda hak
olarak gösterecektir. Söz konusu iktisadi kıymet kullanma hakkı ve sözleşmeden
doğan borç, kiralama
konusu iktisadi kıymetin rayiç bedeli veya yapılacak kira ödemelerinin bugünkü değerinden küçük olanı ile değerlenir. Aktifleştirilen bu
hak, VUK’un mükerrer 298. maddesi ve kiralamaya konu
iktisadi kıymetlere ilişkin hükümler çerçevesinde amortisman uygulamasına
konu edilir.[19]
İktisadi kıymetin kiracı tarafından devralındığı dönemde bu
hak hesabı kapatılarak iktisadi kıymet alış bedeli ile işletme
aktifine kaydolunur.
Kiracı tarafından yapılan kira ödemeleri, borç anapara
ödemesi ve faiz gideri olarak ayrıştırılır. Ayrıştırma işlemi her bir dönem (taksit) sonunda
kalan borç tutarına sabit bir dönemsel faiz oranı uygulanmasını sağlayacak şekilde
yapılır.[20]
Finansal
kiralama konusu iktisadi kıymet
kiracının aktifinde duran varlık (hak), pasifinde ise borç
olarak gözükecektir.
Finansal
kiralama borçları reeskont uygulamasına konu edilmez.
Örneğin: Yukarıdaki örnekte
yer alan iktisadi kıymet rayiç bedelinin
60.000 TL olduğunu kabul edelim. Bu durumda kiracı işletmenin,
finansal kiralama muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––––
265 FİNANSAL KİRALAMA KONUSU
KIYMETLER 60.000
302/402 ERTELENMİŞ FİN. KİR.
BORÇLANMA MALİYETLERİ 36.000
301/401 FİNANSAL KİRALAMA
İŞLEMLERİNDE BORÇLAR 96.000
Açıklama: Finansal kiralama yapılması kaydı
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––––
Dönem
sonuna kadar yapılmış olan ödemelere ilişkin olarak (üç aylık işlemi tek kayıtla
gösterirsek) şu kayıt yapılacaktır.
––––––––––––––––– / –––––––––––––––––
301 FİN. KİR. İŞL. BORÇLAR 6.000
780 FİNANSMAN GİD. 4.500
191 İNDİRİLECEK KDV 45
100 KASA 6.045
302 ERT. FİN. KİR. BORÇ. MAL. 4.500
Açıklama: Finansal
kiralama taksit ödemesi
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––––
İşletmenin bu finansal kiralama işlemine ilişkin borçlarının dönem sonu bilançosunda yer alacak net tutarı [(96.000-6.000) – (36.000 -
4.500) =] 58.500 TL olacaktır.
İşletme 265 no.lu hesapta yer alan
finansal kiralama hakkı
için 31.12.2019 tarihinde VUK hükümleri uyarınca amortisman ayırabilecektir. Uygulanacak amortisman oranı, finansal kiralamaya konu kıymet için
öngörülen amortisman oranı olacaktır.
B- ALACAK SENETLERİ
İşletmenin ticari faaliyeti ile
ilgili olarak edindiği
(müşterileri tarafından verilen) senetler karşılığı alacakları bilançonun bu kaleminde gösterilir. Senede bağlı alacaktan kasıt
TTK uyarınca
düzenlenmiş, lehtarı işletme olan Bono ve Poliçelerdir.
TTK
uyarınca Çek bir ödeme aracı olup vade içermez. Vade konulması halinde de çek senet niteliği kazanmaz. Ancak uygulamada
düzenlenmiş olan vadeli
çeklerin ilgili hazır
değerler kalemi
yerine bilançonun bu kaleminde gösterildiği olmaktadır.[21]
Bu uygulama işlemlerin
gerçek mahiyetine daha uygundur.[22]
1- Alacak Senetlerinin Envanteri
Alacak
senetlerinin fiili envanterinde;
tüm alacak senetleri sayılır, tahsile
verilen senetlerin tahsil edilme durumu
kontrol edilir, vadeleri bazında ayırım yapılır ve vadesi geldiği halde tahsil
edilememiş olanlar (şüpheli alacak olarak) takibe alınır.
Dönem
sonu itibariyle nedeni tespit edilememiş
envanter
farklılıkları 197 ve 397 no.lu hesaplar kullanılmak suretiyle düzeltilir. Envanter
noksanı 197
no.lu hesaba, envanter fazlası da 397 no.lu hesaba geçici olarak kaydolunur.
Envanter farklılığının nedeni tespit edildiğinde gerekli düzeltme kaydı yapılarak
197 ve 397 no.lu hesaplar kapatılır.
2- Milli
Parayla Düzenlenmiş Senetlerde Değerleme
Senetli senetsiz tüm alacaklar, VUK’un 281. maddesi uyarınca mukayyet değeri ile değerlenir.
Vadesi geldiği halde henüz
tahsil edilememiş olan senetlerden, aşağıda açıklanan şüpheli alacak şartlarını taşıyanlar için VUK
uyarınca karşılık ayrılabilir. Diğer bir ifadeyle anılan şartları taşıyan alacaklar
değerleme
günü tasarruf değeriyle değerlenebilir.
3- Döviz
Bedelle Düzenlenmiş Senetlerde Değerleme
Döviz bedelli olarak düzenlenmiş alacak
senetleri de mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’un 280. maddesi uyarınca döviz bedelli alacakların mukayyet değeri, değerleme günü
itibariyle Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış kuru üzerinden yapılacak kur değerlemesi
sonuçlarına göre
düzeltilir. Alacak senedi kur değerlemesinde lehte hesaplanacak kur farkları 646 no.lu,
aleyhte hesaplanacak kur farkları da 656 no.lu gelir tablosu hesabına kaydolunur.
Kur değerlemesi sonunda işletme lehine oluşan kur farkları için 121 Alacak Senetleri hesabına borçlu, işletme aleyhine oluşan kur farkları için de alacaklı kayıt yapılır.
Değerlemeye ilişkin muhasebe
kaydını bir örnek üzerinde gösterelim. Örneğin, bir işletmenin bilançosunda bulunan
dövizli alacak senetleri için dönem sonunda 1.600 TL tutarında kur farkı hesapladığını, vadesi gelen 14.000 TL tutarında bir alacağını
da ileri (15 ay) vadeli 14.700 TL tutarında
yeni bir alacak senedi ile değiştirdiğini (vade farkına ilişkin %18 KDV’nin peşin olarak tahsil edilmiş
olduğunu) kabul edelim.
Söz konusu işlemler şu şekilde muhasebeleştirilecektir:
Hesaplanacak
KDV: (700 x 0,18=) 126 TL.
–––––––––––––
31.12.2019––––––––––––
121 ALACAK SENETLERİ 1.600
121.09.070 A İşletmesi Senedi
646 KAMBİYO KÂRLARI 1.600
Açıklama: Dövizli senet dönem sonu kur değerlemesi
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
221 ALACAK SENETLERİ 14.700
221.02.010-B İşletmesi Senedi
100 KASA 126
121ALACAK SENETLERİ 14.000
121.02.009
602 DİĞER GELİRLER 700
391 HESAPLANAN KDV 126
Açıklama: Senet yenileme (vade uzatımı) kaydı
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––
4- Alacak Senetlerinde Reeskont
Reeskont;
işletme aktif ve
pasifinde bulunan alacak ve borç senetlerinden değerleme günü itibariyle vadeleri henüz gelmemiş olanların değerleme günü cari değerine indirgenmesi işlemidir. Bu işlem, değerleme gününden sonraki döneme
isabet eden vade kısmına ilişkin vade farkı tutarının hesaplanarak, bu tutar kadar gider veya gelir yazılması suretiyle gerçekleştirilir. Cari dönem reeskont
hesapları izleyen dönemde
kapatılır.
Reeskont
işleminden amaç, senede bağlı alacak ve borcun değerleme günü itibariyle net değerinin tespiti ve dolayısıyla
dönem kâr-zararının hesaplanmasında, tespit edilen net değerin dikkate alınmasını sağlamaktır.[23]
Diğer bir ifade ile reeskont, dönemsellik ilkesi gereği, alacak ve borç senetleriyle
ilgili cari döneme ait olmayan kâr veya zarar tutarlarının kanunun öngördüğü şekilde
hesaplanarak ilgili olduğu
vergilendirme döneminde dikkate alınmasının
sağlanması işleminden ibarettir.
Reeskont
işlemiyle, ilgili döneme
aktarılan kazanç veya
maliyet tutarları; vadeli alış nedeniyle borçlanılan vade farkı gideri veya vadeli satış nedeni ile alacaklanılan vade farkı gelirinin süre ve faiz oranı dikkate alınmak suretiyle değerleme gününden sonraki zaman
dilimine isabet eden kısmıdır.
Reeskont
uygulamasının VUK ve tebliğleri ile düzenlenmiş birtakım şartları
vardır. Bunlar
şöyle sıralanabilir:
§ Alacak
ve borç, senede (TTK’da düzenlenmiş bono ve poliçeye) bağlanmış olmalıdır.
§ Senede
bağlı alacak ve borç ticari bir ilişkiden kaynaklanmış, yani dönem kâr-zararının tespitine etki etmiş olmalıdır.
§ Reeskonta
tabi tutulacak senedin bir vade içermesi ve dönem sonu itibariyle vadesinin
dolmamış olması gerekmektedir.
§ Alacak
ve borç senedinin işletme
bilançosunda yer alması
gerekmektedir.
Bu şartları taşımayan senetler mali kârın hesaplanması açısından reeskont işlemine tabi
tutulamayacaktır. Diğer bir ifade
ile bu şartları taşımayan alacak ve borç için hesaplanan reeskont
gelir veya gideri dönem mali kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır.[24]
Bu noktada vadeli çeklerin durumu özellik arz
etmektedir. TTK’da düzenleniş şekli ile Çek bir ödeme aracı olup, bono ve poliçe niteliğinde değildir. Uygulamada,
çekin üzerine (düzenleme tarihi olarak) ileriki bir tarih yazılmak suretiyle,
çek vadeli hale getirilmektedir. Çekin
vadeli hale getirilmesi, alacaklıya güven vermekte,
borçluyu da damga vergisi yüklerinden kurtarmaktadır.
Çek, senet niteliğinde olmayıp bir ödeme aracıdır. Ayrıca, VUK’un 281 ve 285. maddeleri senetlere ilişkindir. Bu
nedenle vadeli çeklerin mali mevzuat
uyarınca reeskonta tabi tutulma olanağı bulunmamaktaydı. Ancak Gelir İdaresi 30/4/2013 tarih ve 64 seri no.lu VUK
Sirküleriyle bu konudaki görüşünü değiştirmiş, vadeli
çeklere reeskont uygulanabileceği görüşünü benimsemiştir.[25]
SPK mevzuatı uyarınca, SPK’ya tabi şirketler, vadeli çekleri reeskonta
tabi tutmak durumundadır.
Teminata
veya tahsile verilen senetler:
Teminata veya tahsile verilen senetler de anılan şartları taşımak kaydıyla reeskont işlemine tabi
tutulabilir. Reeskont açısından senedin
fiilen işletme portföyünde bulunması gerekmemektedir.
Şüpheli alacaklarda reeskont: Şüpheli alacaklar genel olarak vadesi geçmiş olan alacaklardır. Vadesi
geçmemiş olsa dahi şüphelilik halinin kesinleşmesi ile birlikte senet muaccel hale geleceğinden bu tür
senetler için dönem sonunda reeskont hesaplanmaz. Şartları taşıması kaydıyla şüpheli alacak karşılığı ayrılır.
Avans
niteliğindeki alacak
senetlerinde reeskont: Dönem
ticari kazancının tespitinde
dikkate alınmayan (hasılat yazılmayan) senetlere dönem sonu itibariyle reeskont hesaplanamayacaktır. Hatır senetleri de bu kapsamdadır. Bu tür senetlere reeskont hesaplanması reeskont işleminin mantığı ile bağdaşmaz.
Senetsiz alacaklarda reeskont:
Senede bağlanmamış alacaklar için mali kanunlar açısından reeskont hesaplanamayacaktır. Bu tür alacaklar için hesaplanan reeskont
giderleri KKEGd niteliğinde değerlendirilmelidir.
Vade
içermeyen senetler: Vade içermeyen
senetler için reeskont işlemi yapılamayacaktır. Vade, reeskont hesaplanmasında teknik bir
gerekliliktir.
Yıllara
Yaygın İş kapsamında Düzenlenen Senetler: Bu kapsamda düzenlenen senetlerin maliyet veya hasılata yansıtılması
işin bittiği dönemde gerçekleşmektedir. Dolayısıyla bu tür senetler üzerinden
hesaplanan reeskontlar, işin bitti dönem dışındaki
dönemlerde mali kazancın tespitinde dikkate alınmamalıdır.
KDV
alacakları: KDV, tahsil eden işletme için bir hasılat veya gelir unsuru değildir. İşletmenin fonksiyonu burada vergi tahsiline aracılıktır. Ancak
mevzuatta, reeskont uygulamasında, içinde yer alan KDV
esas alınarak alacağın ayırıma tabi tutulmasını gerektiren bir düzenleme yer
almamaktadır. Bu nedenle alacak senetleri, içinde KDV alacağı yer alsa dahi,
senet tutarının tamamı için reeskont uygulamasına konu
edilebilecektir.[26]
Reeskont oranı olarak; eğer senette faiz oranı belirtilmişse bu oran, senette faiz oranı belirtilmemişse TC Merkez
Bankası tarafından uygulanan kısa vadeli avans
faiz oranı dikkate alınacaktır[27].
Reeskont şu formülle hesaplanacaktır:
F= A-[A x
360/360+(M x T)]
F=Reeskont tutarı, A=Nominal değer, M=Faiz oranı
T=Vade (vadeye kalan gün sayısı)
Dövizli senetlerde reeskont
tutarı önce döviz bedel üzerinden hesaplanır. Daha sonra
bu tutar kur değerlemesine tabi tutularak reeskont
tutarına ulaşılır. Açıklandığı üzere senet
reel değeri de, kur değerlemesi sonunda tespit edilmektedir.
Dönem sonunda hesaplanarak dönem kazancının tespitinde dikkate alınan reeskont faiz giderleri izleyen dönemin başında reeskont
faiz geliri yazılarak (122 veya
222 no.lu) hesap kapatılır. Ancak, vergi
kanunları uyarınca reeskonta
tabi tutulması mümkün bulunmayan kıymetlere ilişkin reeskont gelir ve gideri dönem mali kazancının tespitinde (ticari kazanca olan etkisi ortadan kaldırılmak suretiyle)
dikkate alınmaz.
Alacak senedi reeskontu
hesaplanması ve yapılacak muhasebe
kaydını bir örnek üzerinde gösterelim. Bir işletmenin aktifinde 31.12.2019 tarihi itibariyle 100 gün vadeli 5.000
$ (26.000 TL olarak kayıtlı) tutarında alacak senedi (senette faiz oranı % 10 olarak belirtilmiştir) ve 10.000 TL tutarında 40 gün vadeli
çeki bulunduğunu varsayalım. TC Merkez Bankası avans işlemleri reeskont oranı % 18,25’tir. Dönem
sonu $ kurunun 5,70 TL/$ olduğunu kabul edelim. Bu durumda reeskont
tutarı şöyle hesaplanacaktır.
Dövizli
senet değerlemesi:
Senet değeri: 5.000 x 5,70 =28.500 TL
Kur farkı geliri: (28.500-26.000 =) 2.500 TL
F= 5.000-[5.000 x 360/360+(100 x 0,1)]
F=5.000-[1.800.000/370]
F=5.000-4.864
F=136 $ =136 x 5,2 = 775,2 TL
Vadeli
çek değerlemesi:
F=10.000 -[10.000 x 360/360+(40 x 0,1825)]
F=10.000 -[3.600.000 /367,3]
F=10.000 -9.801,25
F= 198,75
TL
Muhasebe kayıtları şöyle olacaktır:
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
121ALACAK SENETLERİ 2.500
121.07.000 Dövizli Senetler
646 KAMBİYO
KÂRLARI 2.500
Açıklama: Dövizli
senet dönem sonu değerlemesi
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
657 REESKONT FAİZ GİDERLERİ 973,95
657.01
Gider niteliğinde 775,2
657.03
KKEG niteliğinde
198,75
122 ALACAK SEN. REESKONTU 973,95
Açıklama: Dönem sonu reeskont hesaplanması
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
–––––––––––––
01.01.2020 ––––––––––––
122 ALACAK SENETL. REESKONTU 973,95
647 REESKONT FAİZ GELİRLERİ 973,95
647.01 Mali gelir niteliğinde
775,2
647.03 Ticari gelir niteliğinde 198,75
Açıklama: Önceki yıl ayrılan reeskontların
iptali
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
Gelir
tablosu hesapları (690
no.lu) Dönem Kâr-Zararı Hesabına aktarılarak
söz konusu reeskont giderleri dönem ticari
kazancının tespitinde dikkate alınacak
ancak dönem mali kazancının tespitinde çeklere ilişkin olan kısım beyanname üzerinde ticari kazanca eklenecektir.
Reeskont
işlemiyle alacak senedi değerleme günü gerçek değerine indirgenmiş olacaktır. Hesaplanan alacak senedi reeskont tutarı
bilançonun Ticari Alacaklar grubu içinde (122 veya 222 no.lu hesapta) negatif
değer olarak gösterilecek,
ilgili alacak da bilançoya mukayyet değeri
ile geçirilecektir. Gerek alacak senedi değerinin hesabında
gerek reeskont tutarının
hesabında döviz üzerinden
düzenlenmiş senetlerde kur değerlemesi yapılacağı açıktır.
5- Finansal Kiralama Alacağı
Finansal
kiralama kapsamında değerlendirilen alacaklardan
senetli olanlar Alacak Senetleri içinde değerlenir. ALICILAR’a ilişkin bölümde açıklandığı üzere finansal kiralama
alacakları dönem sonunda reeskont işlemine
konu edilemez. Diğer
taraftan bu alacaklara ilişkin
kazanılmamış finansal kiralama faizi gelirleri
negatif unsur olarak bilançoda mukayyet değeri ile yer alacaktır.
C-
VERİLEN DEPOZİTO VE TEMİNATLAR
Depozito
ve teminat; işletmenin üçüncü
kişilere karşı bir mal teslimi, hizmet
ifası veya başka bir taahhüt altına girmesi durumunda söz konusu işlemin gerçekleşmesini temin amacıyla iş bitiminde veya belli bir süre
sonunda geri alınmak
üzere taraflardan biri tarafından
verilen iktisadi kıymettir.
Depozito
ve teminat bir güvence olup asıl
işlemden ayrı olarak veren işletme için alacak, alan işletme için de özünde bir borç niteliğindedir. Bu nedenle işletme bilançolarının alacak ve borç kalemleri içinde gösterilir. Ancak
banka teminat mektubu verilmesi, mevcut bir menkul kıymetin teminat olarak verilmesi gibi hallerde bu tür işlemler, nazım hesaplarda izlenir ve bu kapsamda
(alacak olarak) değerlendirilmez.
Depozito ve teminat alacağından
bahsetmek için fiilen bir iktisadi değerin (para, mal, sabit kıymet gibi) karşı
tarafa verilmiş (tasarrufuna
bırakılmış) olması
gerekir.
Verilen
depozito ve teminat alacaklarının dönem sonu fiili envanterinde karşı
işletmelerle mutabakat
sağlanır. Mutabakatsızlık hallerinde 197
ve 397 no.lu hesaplar geçici olarak kullanılır.
Envanter işlemleri sırasında depozito ve teminatların vadelerine göre ayırımı da
yapılır.
1- Depozito ve Teminatların
Değerlemesi
Verilen
depozito ve teminatlar diğer
alacaklar gibi mukayyet değeriyle
değerlenir. Döviz
üzerinden bir bedelle verilmiş
olan depozito ve teminatın
mukayyet bedeli, dönem sonu itibariyle Maliye Bakanlığınca yayımlanacak döviz alış kuru ile yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilecektir.
Lehte hesaplanan kur farkları
646 no.lu hesap, aleyhte hesaplanacak kur farkı 656 no.lu hesap aracılığıyla
muhasebeleştirilecektir.
Depozito ve teminat alacakları
için hesaplanan kur farkı
mali kazancın
tespitinde gelir veya gider olarak dikkate alınabilecektir.
Depozito ve teminatın bir iktisadi kıymet olarak verilmesi
halinde ise dönem sonu itibariyle herhangi bir değerleme farkı (fiyat farkı vb. olarak)
hesaplanmayacaktır. Değerleme mukayyet bedele göre yapılacaktır.
2- Aktife Kayıtlı
Kıymetlerin Depozitolu Dolaşımı
Bazı aktif kıymetler satılan malların kabı olarak depozito karşılığı alıcı işletmelere verilmektedir. Bu tür depozitolar da diğer depozitolar gibi depozito
veren işletme açısından 126 veya 226 no.lu hesaplarda izlenmektedir. Bu tür depozitoların dönem sonu envanterinde;
eldeki kıymetler fiili
miktarı, dışarıdaki kıymetler
de kayıtlı değeri ile dikkate alınır.
Bu alacakların dönem sonu değerlemesi de kayıtlı değerle yapılacaktır. Depozitolu
kaplardan işletme bünyesinde kırılanlar için
verilmiş olan depozito
ve teminatlar, cari dönemde zarara
dönüşecektir. Zarara dönüştürme işlemi aşağıdaki muhasebe
kaydıyla yapılacaktır.
–––––––––––––
/ –––––––––––––––
689 DİĞER OLAĞAN DIŞI GİDER
VE
ZARARLAR XXX
126 VERİLEN DEPOZİTO
VE TEMİNATLAR XXX
Açıklama: Depozitolu malların kırılması
––––––––––––– /
–––––––––––––––
Depozitolu
malların dönem sonu envanter noksanlığı varsa ve bunun kırılmadan
kaynaklandığı tespit
ediliyorsa yukarıdaki
kayıt yapılarak farklılık düzeltilir. Ancak kırılmaların varlığı takdir komisyonu marifetiyle
tespit ettirilmelidir. Bu tespit kanaatimizce dönem sonlarında bir defada da yaptırılabilir. Takdir komisyonu kararının
mevcut olmaması
halinde gider, mali mevzuat açısından KKEGd
olarak değerlendirilir.
D-
VERİLEN AVANSLAR
Avans;
belirli veya belirsiz bir iktisadi kıymeti
veya hizmeti belli bir zamanda belli kişiden almak veya kişiye satmak amacıyla
alım-satım bedeline mahsuben alıcı tarafından
verilen satıcı tarafından da alınan ön ödeme niteliğinde bir bedeldir. Sipariş avansı; vasıfları ve miktarı
önceden belirlenmiş bir
iktisadi kıymet teslimine
veya hizmet ifasına
ilişkin avanslardır.
Avanslar
mal teslimi ve hizmet ifasından
önce alınan ve verilen
(ön ödeme niteliğinde)
bir bedeldir. Bir başka
ifade ile avans, alış
ve satış bedelinin bir
unsuru olup satıcı işletme için ön finansman mahiyetindedir. Avansa konu mallar
henüz teslim, hizmetler ifa edilmemiş olduğu için söz konusu avanslar; işlemin bir tarafı
için alacak diğer
tarafı için de borç
niteliği taşır.
Alınan ve verilen avanslar gelir tablosu hesaplarına kaydedilmeyip bilanço hesaplarında izlenir.
Dolayısıyla dönem kazancının tespitinde,
alınan avanslar satış hasılatı, verilen
avanslar da alış maliyeti/gider olarak değerlendirilmez,
bilançoda yer alır. Verilen avanslara
ilişkin aktif hesaplar (dönen ve
duran varlık olarak) çeşitli hesap grupları içinde yer alır. Bunlar; 159, 195, 196, 259, 269 ve 279 no.lu hesaplardır.
1- Avansların Dönem Sonu Değerlemesi
Verilen
avanslarda işletmenin alacağı, diğer parasal alacaklardan farklı olarak özünde, bir iktisadi kıymetin teslimi veya bir hizmetin ifasını içerir. Ancak bu nüans, verilen sipariş avansının finansman sağlama durumunu değiştirmediğinden
bu alacağın değerleme olarak diğer alacaklardan ayrılmaması gerekmektedir.
Başka bir anlatımla parasal alacak;
vadesinde belli bir parayı
(ve varsa faizini) tahsil etmeyi içermekte, avans alacağı ise, belli bir tarihte belli bir
malın alımını ve
avans alacağının mal alış bedeline mahsubunu içermektedir.
Bu anlamda avans alacağı da
her halükarda parasal bir alacağı
ifade eder. Nitekim sipariş
edilen malın herhangi
bir nedenle teslim alınamaması halinde, avans alacağı diğer alacaklar gibi sadece parasal bir alacak haline dönüşür.
Bu
açıdan bakıldığında avansların,
alacaklar/borçlar başlığı altında mı,
yoksa aktif/pasif geçici hesap kıymetleri
başlığı altında mı
değerlendirileceği sorusunun net bir cevabı yoktur. Esasen alacak-borç değerlemesine ve aktif/pasif geçici
hesap kıymetlerin değerlemesine ilişkin değerleme ölçüleri aynıdır. Her iki kıymet
de mukayyet değerle değerlenecektir.
Aktif
geçici hesap kıymetlerinin değerlemesine ilişkin olarak VUK’un 283.
maddesi hükmü uyarınca; “Gelecek bir hesap dönemine ait olarak peşin
ödenen giderler ile cari hesap dönemine ait olup da henüz tahsil
edilmemiş olan hasılat, mukayyet değerleri
üzerinden aktifleştirilmek suretiyle değerlenir.
Zirai işletmelerde henüz idrak edilmemiş
olan mahsuller için yapılan giderler (hazırlık
işleri gideri gibi) de bu madde hükmüne göre aktifleştirilerek
değerlenir.”
Pasif
geçici hesap kıymetlerinin değerlemesine ilişkin olarak VUK’un 287.
maddesi hükmü uyarınca; “Gelecek hesap dönemlerine ait olarak peşin
tahsil olunan hasılat ile cari hesap dönemine ait
olup henüz ödenmemiş olan giderler mukayyet değerleri
üzerinden pasifleştirilmek suretiyle değerlenir.”
Aktif/pasif
geçici hesap kıymetleri ile alacak ve borçların değerleme ölçütlerinin aynı olması nedeniyle VUK’un anılan 283 ve 287. maddeleri, söz konusu kıymetlerin değerlemeyi
müteakip bilanço aktifine/pasifine kaydedilmesi gerektiği yönünde fonksiyoneldir. Bu, aktif/pasif geçici hesap kıymetlerinin bir alacak/borç olduğu ve bilançoda
varlıklar/kaynaklar (yabancı) arasında gösterilmesi gerektiği, gider/gelir olarak kaydedilmemesi gerektiğini ifade eder.
Verilen TL avanslar mukayyet bedelle değerlenir. Döviz
olarak verilen avansların mukayyet
bedeli, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan kur
üzerinden yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilecektir.
Kur değerlemesinde
tespit edilecek lehte kur farkları gelir (656 no.lu hesap), aleyhte kur farkları da gider (646 no.lu hesap) kaydolunacaktır.[28]
VUK’da alacak ve borçlardan ayrı olarak aktif
ve pasif geçici kıymetlere ilişkin değerleme hükmü
yer almakla beraber, avansların diğer alacak ve borçların tabi olduğu genel
hükümlere de tabi tutulması gerekmektedir. Konuya ilişkin mevcut yargı kararlarının çoğunluğu da bu doğrultudadır.[29] Ancak, yargının aksi yönde
kararları da mevcuttur.[30]
2- Avanslarda Şüpheli Alacak Uygulaması
Yukarıda açıklandığı üzere avans; belli veya belirsiz
bir iktisadi kıymeti
veya hizmeti belli bir zamanda belli kişiden almak veya kişiye satmak amacıyla alım-satım bedeline mahsuben alıcı tarafından
verilen satıcı tarafından da alınan ön ödeme niteliğinde bir bedeldir.
Verilen
avansları iki gruba ayırmak mümkündür. Birincisi;
sipariş yöntemi ile mal alan
işletmelerin, sipariş ettikleri belli nitelikteki iktisadi
değerin üretiminde finansman
amacıyla kullanılmak üzere verilen avanslar. Bu
avansların verilme
nedeni sipariş edilen
malın üretilmesini
sağlamak, kolaylaştırmak veya hızlandırmaktır.
İkincisi ise bir pazarlama yöntemi
olarak uygulanan avanslar. Bir pazarlama yöntemi olan avans alımı (ön ödeme kabulü) söz konusu iktisadi kıymetin satış fiyatını düşük
tutmak ve satış
garantisi sağlamak
içindir. Bu uygulama, genellikle bayilik ve acentelik ilişkileri çerçevesinde yapılır. Bu tür işlemlerde
verilen avanslar çoğunlukla
belli bir mala ilişkin olmaz.
Dolayısıyla bu avans alacağının diğer
ticari alacaklardan farkı
yoktur. Diğer yandan
avanslar ticari işlem
gerçekleştirmek
amacıyla verilir.
Avanslar
VUK’un aktif ve pasif geçici kıymetlerin değerlemesine ilişkin hükümleri çerçevesinde
değerlenir. Aktif ve pasif
geçici kıymetlerin değerlemesine ilişkin değerleme ölçütü ile borç ve alacakların değerlemesine ilişkin
değerleme
ölçütü aynıdır. Bu nedenle, aktif ve pasif
geçici hesap kıymetlerinin
değerlemesine ilişkin olarak VUK’da ayrı
bir maddede düzenleme yapılması aktif ve pasif geçici hesap kıymetlerinin bilançoda gösterilmesinin
sağlanılmasına
yönelik olduğunu düşündürmektedir. Bu da
avansların bir nevi borç veya
alacak olduğunun kabulü
anlamına gelmektedir.
Şüpheli alacak uygulaması izleyen bölümde açıklanmıştır. VUK’un 323. maddesinin “Ticari
ve zirai kazancın
elde edilmesi ve idame ettirilmesi ile ilgili olmak şartıyla”; şeklindeki birinci fıkrası 2365 sayılı
Kanunla getirilmiştir. Maliye
İdaresi bu hükmün uygulaması
ile ilgili olarak çıkardığı
tebliğlerde (148 ve
284 Seri no.lu VUK Genel Tebliği)
şüpheli alacak işlemine konu edilecek alacakların daha önce hasılat yazılmış olmasının
gerekliliğine işaret etmektedir. Diğer bir ifade ile gelir idaresi bu
hükmün sadece satış
hasılatına dahil
alacaklara uygulanacağını kabul etmektedir.
VUK’un 323. maddesinde yapılan düzenlemenin yeterince geniş kapsamlı
olduğu, ticari
alacakların satış hasılatı
alacakları ile sınırlandırılamayacağını, ticari işlemlerin bir gereği olarak ortaya çıkan avans alacağının da şüpheli alacak uygulamasına konu edilmesi gerektiğini
savunan uzmanlar bulunmaktadır.
Gelir idaresinin görüşü
avans alacağına ayrılan karşılık giderinin KKEGd niteliğinde olduğu yönündedir.
E- ŞÜPHELİ ALACAKLAR
Şüpheli alacak; belli karinelerin
varlığıyla değerleme gününde tahsilinin şüpheli hale geldiği kabul edilen alacaklardır. Şüpheli alacaklar bilançoya diğer alacaklardan ayrı olarak aktarılır. Şüpheli alacağın
senetli veya senetsiz olmasının önemi yoktur. Şüpheli alacakların envanteri
genellikle kayıtlar üzerinden
yapılır. Çünkü bu alacaklarda
karşı işletmelerle zaten bir mutabakat sağlanamaz.
Ticari
kazancın tespitinde uygulanan
tahakkuk esasının
sonucu olarak; işletme
bünyesinde satılan mal
ve hizmet bedelleri, henüz tahsil edilmeden hasılata intikal ettirilmekte ve matrahın oluşumunu olumlu yönde etkilemektedir.
Bu nedenle mal ve hizmet bedelinin, tahsil edilme ihtimalinin kesin olarak
kaybolduğu veya şüpheli hale geldiği anda zarar yazılması esası
getirilmiştir. Buradaki
zarar daha önceden yazılmış hasılat (kâr) iptaline yöneliktir.
Değerleme ölçüleri açısından ifade etmek gerekirse şüpheli alacaklar tasarruf değeri ile değerlenir.
Şüpheli alacaklar bilançoya
mukayyet değeriyle
(kur değerlemesi dahil) kaydedilmekte ancak, tasarruf değerine indirgeyecek tutarda
karşılık ayrılmakta ve bu karşılık da bilanço aktifine negatif unsur olarak
kaydedilmektedir. Böylece söz konusu alacaklar bilançoda tasarruf değeri ile yer almış olmaktadır.
1- Şüpheli Alacak
Uygulama Şartları
VUK’un 323. maddesinde düzenlenen şüpheli alacakların
uygulama şartlarını şöyle
özetleyebiliriz:
§
Şüpheli
alacaklar karşılık ayrılmak
suretiyle ve sadece bilanço esasına göre defter tutan mükellefler tarafından gider
kaydedilebilir. Ayrılacak karşılık alacağın tasarruf değeri ile kayıtlı değeri arasındaki fark
kadar olacaktır. Şüpheli alacaklardaki giderleştirme geçici olup
şüphelilik durumunun
sonucuna göre kesin kayıtlar yapılacaktır. Şüpheli alacağın kısmen veya
tamamen tahsil edilmesi halinde karşılık gideri (kısmen veya
tamamen) tahsilatın yapıldığı dönemde iptal edilecektir. Aksi halde alacağın tahsil edilemeyeceğinin ortaya çıkması ile söz konusu
gider kesinleşecek, şüpheli alacak
kayıtlardan çıkartılacaktır. Şüpheli alacağın şüphelilik durumunun takibi
ancak bilanço usulü uygulaması ile sağlanabildiğinden, işletme hesabı esasında defter tutan işletmelerde şüpheli alacak
karşılığı ayrılamaz.
§ Karşılık ayrılabilmesi
için alacağın tahsili şüpheli hale gelmelidir. Anılan kanun maddesinde şüpheli hale gelmeye ilişkin iki unsur belirtilmiştir. Bunlar; 1)
Alacağın dava ve icra
safhasında bulunması,
2) Alacağın dava ve
icra takibine değmeyecek derecede
küçük olması ve yapılan
protesto veya yazıyla bir defadan fazla istenilmesine rağmen borçlu tarafından ödenmemiş olmasıdır. Dava takibinin ciddi ve inandırıcı olması ve davaya devam edilmesi
gerekmektedir. Ancak prensip itibariyle
dava açılmış olması gerekli ve yeterlidir. Diğer taraftan küçük alacak
ölçüsü işletmelere göre farklı değerlendirilebilecek niteliktedir.
§
Şüpheli
alacaklar için alacağın şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılabilir. İşletme aleyhine
olmakla beraber alacağın şüpheli hale geldiği dönemden
sonra karşılık ayrılması Maliye İdaresince kabul edilmemektedir.[31] Kabul edilmeme gerekçesi
de; bu uygulamanın mükellefe tercih hakkı tanıyacağı, kanuni
düzenlemede ise mükellefe böyle bir tercih hakkı bırakılmadığı ve
dönemsellik ilkesinin bunu gerektirdiğidir[32].
Şüphelilik halinin varlığı ise değerleme günü (31.12.2018) itibariyle mevcut durum ve
şartlara
göre belirlenir.
2-
Özellik Gösteren Haller
Teminatlı Alacaklar: Teminatlı alacaklar şüpheli alacak uygulamasına konu olmazlar. Ne zaman teminatlardan
yeterli tahsilat yapılamayacağı anlaşılırsa bu dönemde tasarruf değerine göre şüpheli
alacak karşılığı ayrılabilecektir. Teminat çözdürülmeden teminatlı alacak kısmı için şüphelilik
hali ortaya çıkmayacaktır.
Dönem
içinde şüpheli hale gelen
alacaklar için dönem sonuna kadar haciz işlemi yapılmışsa yine şüphelilik ortadan kalkmış olacaktır. Ancak daha önceki dönemlerde
karşılık ayrılmış olan alacaklarla ilgili olarak bu dönem içinde haciz işlemi yapılsa dahi ayrılmış olan karşılık düzeltilmez. Söz konusu karşılık tahsilat aşamasına
kadar bekletilir.
Kamu Kuruluşundan Alacaklar: Kamu
idare ve müesseselerinden olan alacağın
tahsil edilememesi ve bu yüzden bir zararın oluşması ihtimali olmadığından bu tür alacaklar için prensip
olarak şüphelilikten bahsedilemeyecektir. Ancak,
alacağın miktarı konusunda bir ihtilaf varsa tasarruf
değerine göre değerleme yapılarak karşılık ayrılabilir.
Grup İçi Şirketlerden Alacak: Grup içi kuruluşlarla (kardeş kuruluşlar) olan ilişkilerin diğer kuruluşlarla olan ilişkiden farkı bulunmaması gerekir. Bu
nedenle grup içi firmalardan olan alacaklar için de şartların mevcudiyeti
halinde şüpheli alacak uygulaması yapılabilecektir.
Aciz Vesikasına Bağlanan
Alacaklar: Aciz vesikasına bağlanan alacaklar için de şüpheli alacak karşılığı ayrılabilir.
Ancak bu alacakların
değersiz alacak olduğundan bahsedilmez.
KDV Alacaklarında Durum:
Gelir İdaresi KDV
alacakları için, bu alacağın işletme hasılatlarına dahil
edilmiş bir alacak
olmadığından hareketle şüpheli
alacak karşılığı ayrılamayacağı
görüşündeydi. Ancak İdare bu görüşünü değiştirmiş, 334 Seri no.lu VUK Genel
Tebliği ile bu alacak kısımları
için de şüpheli alacak
karşılığı ayrılabileceği
yönünde açıklama yapmıştır. Anılan
tebliğle yapılan açıklamada
KDV alacaklarında şüpheli alacak karşılığı ayrılması için ayrıca; alacağa konu KDV’nin ilgili dönem
KDV beyannamesi ile beyan edilmiş
olması şartının
aranacağı belirtilmiştir.
Borçlunun İflası:
Borçlunun iflası (iflasın açılması)
halinde borçlunun tüm borçları
muaccel hale gelecektir. Dolayısıyla iflas eden bir tacirden
olan alacak vadesi gelmemiş,
dava konusu edilmemiş
dahi olsa kendiliğinden
şüpheli alacak haline
gelir.
Konkordato[33] ilan
etmiş kuruluşlardan olan alacaklar için, alacağın ödenme vadesi konusunda
taraflarca anlaşma yapılmış olacağından şüpheli alacak karşılığı ayrılma
durumu, alacağın yeni vadesi esas alınarak VUK hükümleri çerçevesinde belirlenecektir.[34]
Ticari İşle İlgili
Olmayan Alacaklar: İşletmenin
ticari faaliyeti ile ilgili olmayan alacaklar şüphelilik şartlarını taşısa dahi, bu alacaklar
için ayrılan karşılıklar mali kazancın
tespitinde gider olarak dikkate alınmaz.
Perakende Satış Yöntemine Göre
Karşılık Ayrılması: Bu yöntemle, önceki yıllar şüpheli
alacaklarından hareketle cari
yıla ilişkin tahmini olarak şüpheli alacak hesaplanmaktadır. Bu şekilde hesaplanan şüpheli alacaklar için karşılık ayrılması
halinde, karşılık giderinin mali kârın tespitinde KKEGd
olarak dikkate alınması gerekmektedir. Çünkü mali
mevzuatta şüpheli
alacak uygulama şartları yukarıda açıklandığı üzere ayrıca belirlenmiştir.
3- Değersiz Alacaklar
Değersiz alacaklar VUK’un 322.
maddesi uyarınca; kaza-i bir
hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre artık tahsiline olanak kalmayan alacaklardır. Şüpheli alacaklar ile değersiz alacaklar arasındaki fark, şüpheli
alacağın aksine değersiz alacağın ileride de tahsil edilme imkânının bulunmamasıdır. Bu nedenle şüpheli alacak ile değersiz alacak farklı esaslara göre
muhasebeleştirilir. Şüpheli
alacaklar işletme bilançosunda
gösterilirken değersiz
alacaklar işletme
bilançosunda gösterilmez. Değersiz
alacaklar, bu vasfı
kazandıkları dönemden itibaren artık takip edilmez ve kayıtlardan çıkartılır.
Değersiz alacaklar
daha önce şüpheli alacak uygulamasına konu edilerek
karşılık ayrılmışsa, şüpheli alacak
hesabı ile karşılık hesabı karşılaştırılarak kapatılmak
suretiyle söz konusu alacak kayıtlardan çıkartılır. Şüpheli alacak
uygulaması yapılmamışsa ilgili alacak değersiz hale geldiği dönemde doğrudan gider kaydedilir.
Değersiz alacak uygulamasının esasları
kısaca şöyle özetlenebilir:
§
Şüpheli alacak
uygulamasının aksine bütün mükellefler
değersiz
alacak uygulamasından yararlanabilir. İşletme esasında defter tutan mükellefler
değersiz
alacakları doğrudan gider kaydederler. Değersiz alacak olarak gider yazılan bir alacağa ilişkin olarak ileride yapılan tahsilâtın doğrudan gelir
yazılması gerekmektedir.
§ Alacak,
kaza-i bir hükme veya kanaat verici bir vesikaya göre değersiz hale gelmelidir. Kanunda geçen
kanaat verici vesikalardan ne anlaşılması gerektiği hususu açık değildir. Kanaat verici vesika, alacağın tahsilinin imkânsızlığını
gösteren ve herkes tarafından
kabul edilebilecek nitelikte bir delildir. Aşağıdaki
belgeler kanaat verici vesika olarak kabul edilir.
Ø Konkordato
Anlaşması (anlaşma ile alacaklının borçluyu
ibra ettiği tutar),
Ø Alacaktan
vazgeçildiğine ilişkin
mahkeme tutanağı,
Ø Malvarlığı bulunmayan borçlunun öldüğünü ve mirasçıların mirası
reddettiğini gösteren
belgeler,
Ø Sulh
anlaşması ile alacaklının alacağından
vazgeçtiğini gösteren
belgeler. Alacaklının tek taraflı irade beyanı ile alacaktan vazgeçmesi hali değersiz alacak yazma açısından yeterli kabul edilmemektedir (VUK md. 325). Bu anlaşmanın karşılıklı irade beyanı
ile gerçekleşmesi
gerekmektedir.
4- Muhasebe Kayıtları
Şüpheli ve değersiz alacaklara ilişkin dönem sonu muhasebe kayıtlarını bir
örnek üzerinde gösterelim.
Bilanço esasına göre defter tutan bir gelir vergisi
mükellefinin yıl içinde dava konusu
yapılmış 19.000 TL değerinde senetli
alacağı vardır. Değerleme gününde
(dönem sonunda) söz konusu alacağın tahsilinin tamamen şüpheli hale geldiği, yani işletme için
tasarruf değerinin olmadığı anlaşılmış ve karşılık ayrılmasına karar verilmiştir. Bu işleme ilişkin şu muhasebe kayıtları yapılacaktır.
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 19.000
121 ALACAK SENETLERİ 19.000
Açıklama: Alacağın şüpheli hale gelmesi
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
654 KARŞILIK
GİDERLERİ 19.000
129 ŞÜPHELİ TİCARİ
ALACAKLAR KARŞILIĞI 19.000
Açıklama: Şüpheli alacak için karşılık ayrılması
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
690 DÖNEM KÂRI VEYA ZARARI 19.000
654 KARŞILIK
GİDERLERİ 19.000
Açıklama: Dönem sonu
kaydı
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
Karşılık ayrılarak
gider kaydedilen söz konusu alacağın 12.000 TL’lik kısmının daha sonra (izleyen dönemlerde)
tahsil edilmesi halinde aşağıdaki kayıt yapılacaktır.
–––––––––––––––– / ––––––––––––––––
100 KASA 12.000
129 ŞÜPHELİ TİCARİ
ALACAKLAR KARŞILIĞI 12.000
644 KONUSU KALMAYAN
KARŞILIKLAR 12.000
128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 12.000
Açıklama: Şüpheli alacakların tahsil edilmesi
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
644 KONUSU KALMAYAN
KARŞ. 12.000
690 DÖNEM KÂRI VEYA
ZARARI 12.000
Açıklama: Dönem sonu işlemleri
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
Karşılık ayrılarak
gider yazılan
alacaktan geriye kalan 7.000 TL’lik kısmın
tahsili imkânsız hale
gelmesi nedeniyle, değersiz
alacak niteliğini
kazanması halinde aşağıdaki kayıt
yapılacaktır:
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––––
129 ŞÜPHELİ TİCARİ
ALACAKLAR KARŞILIĞI 7.000
128 ŞÜPHELİ TİCARİ ALACAKLAR 7.000
Açıklama: Şüpheli alacakların değersiz hale gelmesi
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––––
Bu
alacak, daha önce karşılık ayrılmak suretiyle gider yazıldığı için yukarıdaki
kaydın yapılması yeterli olacaktır.
Söz konusu alacak, bu dönemde tekrar gider yazılamayacaktır.
Örnek 2: Bir işletmenin aktifine kayıtlı 9.500
TL tutarındaki senetsiz
alacakları, borçlusunun
ölmesi ve mirasçıların mirası reddetmeleri nedeniyle
20.12.2019 tarihinde değersiz
hale gelmiştir.
İşletme değersiz hale gelen bu alacaklarıyla ilgili şu kaydı yapacaktır.
––––––––––––– 20.12.2019 ––––––––––––
689 DİĞ. OLAĞANDIŞI GİD. VE ZAR. 9.500
120 ALICILAR 9.500
Açıklama: Alacağın şüpheli hale gelmesi
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
690 DÖNEM KÂRI VEYA ZARARI 9.500
689 DİĞER OLAĞANDIŞI GİDER
VE
ZARARLAR 9.500
Açıklama: Dönem sonu işlemleri
–––––––––––––––––/––––––––––––––––
IV- DİĞER ALACAKLAR
İşletme ticari faaliyetiyle ilgili
olan ancak bir ticari muamele sonucu doğmayan alacaklar diğer alacak olarak nitelendirilir ve bilançoda dönen veya
duran varlıklar içinde bu ad altında
gösterilir. İşletmelerin
tüm işlemleri
ticaridir. Ticari alacak ile diğer
alacak arasındaki en
önemli fark bir ticari muamele sonucu doğmuş
olmaktır. Diğer alacaklar ticari bir muamele
sonucu doğmazlar.
Diğer işletme alacakları
Tekdüzen Hesap Planında
da belirtildiği üzere
aşağıdaki alacak
unsurlarından oluşur. THP uyarınca diğer alacaklarda ayırım, borçlu kişi
veya kuruluş bazında yapılmıştır.
Ticari alacaklarda ise ayırım
alacak türüne göre yapılmıştı.
§ Ortaklardan
alacaklar
§ İştiraklerden alacaklar
§ Bağlı ortaklıklardan
alacaklar
§ Personelden
alacaklar
§ Diğer çeşitli alacaklar
§ Şüpheli diğer alacaklar
Diğer işletme alacaklarının envanteri
yukarıda açıklanan
ticari alacak envanteri gibidir. Envanter işleminde kaydi ve fiili mevcutlar karşı işletmelerle mutabakat da sağlanarak tespit edilir, envanter farklılıkları
fiili envanter sonucuna göre düzeltilir. Değerleme günü itibariyle nedeni tespit edilemeyen kaydi envanter farklılıkları
geçici olarak 197 veya 397 no.lu hesaplara kaydolunur.
Envanter işleminde dönemsel
faiz tahakkukları ve
vadeler bazında ayırım[35]
(kısa vadeli alacaklara
aktarma) yapılır.
Diğer alacak grubu içinde bulunan alacaklar dönem sonunda reeskont işlemine tabi tutulabilir. Mali kazancın tespiti açısından da kabul
edilen reeskont giderleri ticari alacakları değerleme bölümünde yapılan açıklamalar doğrultusunda tespit edilmelidir. KKEGd
niteliğindeki reeskont giderinin mali kazancın tespitinde ticari kazanca eklenmesi, izleyen yılda da bunun tam
tersi işlem yapılması gerektiği unutulmamalıdır.
A-
ORTAKLARDAN ALACAKLAR
Ortaklardan
alacakların bir ticari
işlem sonucunda oluşan kısmı bilançonun
ticari alacakları içinde
gösterilir ve orada değerlenir.
Ortaklardan alacakların
ticari işlemden kaynaklanmayan kısmı diğer alacaklar içinde gösterilir ve değerlenir.
Ortaklardan alacakların değerlemesinde ticari
alacak değerleme ölçüleri kullanılır. Alacaklar mukayyet bedeli ile değerlenir. Döviz cinsinden alacakların dönem sonu değerlemesinde mukayyet bedeli, Maliye Bakanlığı’nca
yayımlanan döviz alış kuruna göre
yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir.
Kur değerlemesinde lehte oluşan kur farkları 646 no.lu, aleyhte oluşan kur farkları da 656 no.lu
gelir tablosu hesaplarına kaydolunur.
Ortaklardan
alacaklar da şüpheli alacak
ve değersiz alacak işlemine konu edilir. Ancak
ortaklardan alacağın şüphelilik
durumunun tespitinde işletmedeki
sermaye payı da dikkate alınmalıdır.
İşletmedeki sermaye payı tutarı kadar alacak kısmının
tahsilinin şüpheli
olduğu kabul edilmez.[36]
Bu tutarı aşan alacak kısmı için ancak şüphelilik
veya değersizlikten
söz edilebilir.
Tahsili
şüpheli hale gelen alacak kısmı şüpheli
alacak kalemi içinde gösterilir ve orada değerlenir. Bu alacaklar, ticari işlemden doğmadıkları için şüpheli
alacak ve değersiz
alacak uygulaması, mali kârın tespitinde dikkate alınmaz.
Ortaklardan
alacaklar işletmeden çekişi ifade ediyorsa alacak
tutarı, işletmeden çekilen kıymetin emsal bedelle değerlenmesi sonucu bulunacaktır.
Ortaklardan
alacakların örtülü sermaye ve
transfer fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı[37]
açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Örneğin bir işletmenin, ortaklığı olan bir başka işletmeden finansal
amaçla verdiği 16.000
TL tutarında alacağı mevcuttur. İşletme söz konusu alacak için
2019 yılı sonunda, verilen finansman
hizmeti karşılığı ortağına 1.700 TL (+306 TL KDV)
tutarda fatura düzenlemiş, ortak da fatura KDV’sini peşin ödemiştir.
Bu alacak dönem sonunda mukayyet bedelle değerlenecek, dönemsel faiz tahakkuku da söz konusu
mukayyet bedele eklenecektir.
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
131 ORTAKLARDAN ALACAKLAR 1.700
131.01.005- Ortak A İşletmesinden Al.
100 KASA 306
642 FAİZ GELİRLERİ 1.700
391 HESAPLANAN KDV 306
Açıklama: Dönem sonu alacak faiz tahakkuku
––––––––––––––– /
––––––––––––––––
B- İŞTİRAKLERDEN ALACAKLAR
İşletmenin, sermayesinin %10 ile
%50 arasında bir payına sahip olduğu işletmelerden olan ve
ticari işlem sonucu doğmamış bulunan alacakları bu kalem içinde gösterilir ve değerlenir.
İştiraklerden alacakların envanter
ve değerlemesi ortaklardan
alacaklarla aynıdır. Alacaklar mukayyet bedeli
ile değerlenir. Döviz cinsinden
alacakların dönem sonu
değerlemesinde
mukayyet bedeli, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış
kuruna göre yapılacak
kur değerlemesi
sonucuna göre düzeltilir.
C-
BAĞLI ORTAKLIKLARDAN
ALACAKLAR
İşletmenin, sermayesinin %50’sinden
fazlasına sahip olduğu işletmelerden olan ve bir ticari işlem sonucu doğmamış bulunan alacakları bu kalem içinde gösterilir ve değerlenir.
Bağlı ortaklıklardan
alacakların envanter ve değerlemesi ortaklardan alacaklarla aynıdır. Alacaklar mukayyet bedeli ile değerlenir. Döviz cinsinden alacakların dönem sonu değerlemesinde mukayyet bedeli, Maliye
Bakanlığı’nca yayımlanan
döviz alış kuru ile
yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir.
Örneğin bir işletmenin bağlı ortaklık
A işletmesinden 5.000
$ tutarında alacağı bulunmaktadır ve bu alacağı için dönem sonunda Merkez
Bankası kuruna göre 990
TL lehte kur farkı hesaplanmıştır. Bu değerleme
işlemi aşağıdaki şekilde
kaydedilecektir.
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
133 BAĞLI ORTAKLIKLARDAN
ALACAKLAR 990
133.00.003
A İşletmesinden
Alacak
646 KAMBİYO GELİRLERİ 990
Açıklama: Dönem sonu alacak kur değerlemesi
–––––––––––––––– /
––––––––––––––––
D-
PERSONELDEN ALACAKLAR
Personelden
alacaklar vadelerine göre bilançonun (kısa
vadeli olanlar 135, uzun vadeli olanlar 235 no.lu hesap) bu kalemi
içinde gösterilir ve değerlenir.
Personelden alacaklar mukayyet bedeli ile değerlenir. Döviz cinsinden alacakların dönem sonu değerlemesinde mukayyet bedeli,
Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan
döviz alış kuru ile
yapılacak kur değerlemesine
göre düzeltilir. Kur değerlemesinde
lehte oluşan kur farkları 646 no.lu, aleyhte oluşan kur farkları da 656 no.lu gelir tablosu
hesaplarına kaydolunur.
E-
DİĞER ÇEŞİTLİ ALACAKLAR
İşletmenin ticari
işlemleri
sonucu doğmamış olan ve ortaklar, iştirakler, bağlı ortaklıklar, personel
dışında kalan kişi ve kurumlardan olan alacakları,
vadeleri bazında ayrılarak bilançoda bu kalem içinde gösterilir ve değerlenir. Bu alacaklar da mukayyet bedeli ile değerlenir. Döviz
cinsinden alacakların dönem sonu
değerlemesinde mukayyet bedeli, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış kuruna göre yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir. Kur değerlemesinde lehte oluşan kur farkları 646 no.lu, aleyhte oluşan kur farkları da 656 no.lu gelir tablosu hesaplarına kaydolunur.
F- ŞÜPHELİ DİĞER ALACAKLAR
Diğer işletme alacaklarından tahsili şüpheli hale gelenler
bilançoda bu kalem içinde gösterilir ve değerlenir. Şüpheli alacaklar (karşılık ayrılmak suretiyle) tasarruf değeri ile değerlenir. Şüpheli alacaklar ve değerlemesi konusunda açıklama ticari
alacaklara ilişkin bölümde
yer almaktadır.
V- STOKLAR
İşletmelerin
ticaretini yapmak için edindiği
veya ürettiği iktisadi
kıymetlerin
(malların) dönem sonu
itibariyle henüz satılmamış kısmı
ile henüz üretime sevk edilmemiş
ilk madde ve malzemeler işletme
stoklarını oluşturur. İşletme
stokları, her an satılabilecek veya üretime verilebilecek
kıymetlerden oluştuğundan sadece bilanço dönen varlıkları
içinde yer alır. İşletme stokları şu kalemlerden oluşur:
§
İlk
madde malzeme
§
Yarı
mamuller
§
Mamuller
§
Ticari mallar
§
Diğer
stoklar
§
Verilen sipariş avansları
A- DÖNEM SONU ENVANTERİ
İşletme dönem sonunda kayıtlar üzerinden (kaydi) envanter (mevcut) durumunu tespit eder. Üretim işletmelerinde kaydi
envanter,
tutulan imalat defterleri üzerinden tespit edilir. Dönem sonunda işletme stoklarının fiili envanteri çıkartılır ve kaydi
envanterle karşılaştırılır. Farklılık bulunması
halinde kaydi envanter
fiili envanter seviyesine getirilir. Değerlemede
fiili envanter
sonuçları dikkate alınır.
Kaydi envanter noksanlığı halinde noksanlığın nedeni araştırılır. Dönem sonu itibariyle noksanlığın nedeni tespit edilebiliyorsa
gerekli düzeltme kaydı
yapılır. Eğer noksanlığın
nedeni bulunamıyorsa
noksanlık tutarı doğrudan gider veya zarar yazılmayıp
geçici olarak 197 no.lu fark hesabına kaydedilir. Envanter fazlalığı halinde de fazlalık 397 no.lu hesaba kaydedilir. Ancak nedeni tespit edilemese
de kaydi envanter fazlası dönem sonu itibariyle gelir kaydedilir.
Bunun nedeni kaydi
envanter fazlalığının
her halükarda bir öz varlık artışını
ifade etmesidir.
Stok
sayım noksanlığının nedenleri şunlar
olabilir:
§ Fireler
§ Hırsızlık
olayları
§ Doğal afetler ve teknik yok olmalar
§ İşletmeden çekişler
§ Kaydi envantere herhangi bir
nedenle alınmama
§ Faturasız satış
§ Üretim
işletmelerinde, bozuk
ürünlerin yeniden üretime verilmesi
§ Promosyon
veya ayni ücret olarak verilme yada bağış yapılma durumlarının kayıtlara geçmemiş olması
Dönem
sonu itibariyle bir malda ortaya çıkan
envanter fazlası diğer
bir malda ortaya çıkan
envanter noksanlığı
ile karşılaştırılarak
envanter farkı netleştirilemez. Her mal grubu envanter sonuçları
açısından ayrı değerlendirilir. Ancak birbirine çok benzeyen ve karışma ihtimali yüksek olan mallarda
kayıtlara yanlış girildiğinin tespit edilmesi durumunda bir
maldaki noksanlık,
benzer diğer bir maldaki
fazlalıkla karşılaştırılabilecektir.
Örneğin züccaciye faaliyetinde bulunan işletmenin dönem sonu envanterinde
Sayım farkı aşağıdaki
şekilde muhasebeleştirilecektir.
Sayım noksanlığı; 200 x 15 = 3.000 TL
Sayım Fazlalığı; 150 x 16 = 2.400 TL
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
153 TİCARİ MALLAR 2.400
153.03
197 SAYIM VE TESELLÜM NOKSAN. 3.000
397 SAYIM VE TESELLÜM FAZLALARI 2.400
153 TİCARİ MALLAR 3.000
153.05
Açıklama: Envanter farklarına göre stok
hesabın düzeltilmesi
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––––
İşletme tarafından yapılan araştırmada tabaklarda ortaya çıkan envanter farkının mal karışmasından kaynaklandığı mal kodlarından anlaşılmıştır.
Burada
karışma sonucu oluşan envanter
farkı birbiri ile karşılaştırılacak, nedeni bulunamayan noksanlık da ortaklar cari hesabına aktarılacaktır.[38]
Söz konusu karışma nedeniyle satılan
ticari mal maliyeti fazla olup düzeltilmesi gerekmektedir.
Karşılaştırılacak noksanlık; 150 x 15 = 2.250 TL
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
397
SAYIM VE TESELLÜM FAZLALARI 2.400
197 SAYIM VE TESELLÜM NOKSAN. 2.250
621 SATILAN TİCARİ MALLAR MALİYETİ 150
Açıklama: Stok sayım noksanları düzeltme kaydı.
–––––––––––––––
/ ––––––––––––––––-
Kalan sayım noksanı emsal hasılatı; 50 ad. x 17 = 850 TL
Hesaplanan KDV; 850 x 0,18= 153 TL
50 ad. x 15 = 750 TL
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
131-ORTAKLARDAN
ALACAKLAR 1.003
600
YURTİÇİ SATIŞLAR 850
391
HESAPLANAN KDV 153
Açıklama: İşletmeden çekiş hasılat kaydı.
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
621-SATILAN
TİC. MALLAR MALİYETİ 750
197
SAYIM VE TESELLÜM NOKSANLARI 750
Açıklama: Sayım noksanı maliyet kaydı.
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
Envanter
farkının nedeni tespit edildiğinde, mal satış kârı tespit edilmiş durumdaysa, yukarıdaki kayıtlarda yer alan gelir hesapları yerine 649 Diğer Olağan Gelir ve Karlar, gider
hesapları yerine de 659 Diğer Gider ve Zararlar hesapları kullanılacaktır.
Diğer taraftan işletmede yıl içinde birden fazla sayım yapılmışsa her yeni sayım
sonucuna göre eski sayım
sonucu düzeltilmelidir. Başka
bir deyişle bir mala
ilişkin dönem içi sayım fazlalığı
ve sayım noksanlığı birbiri ile karşılaştırılarak netleştirilebilecektir.
Doğal Afetler ve Teknik Yok Olmalar:
İşletme varlıklarından bir kısmı dönem içinde yangın, deprem, su basması gibi afetler yüzünden veya
bozulmak, çürümek, kırılmak,
paslanmak gibi haller neticesinde yok olmuşsa bu tür yok olmalar ticari ve mali kazancın tespitinde gider olarak
dikkate alınabilecektir.
Ancak mali açıdan giderleştirme
yapılması için söz konusu yok olmanın takdir komisyonu kararı ile belgelenmesi
gerekmektedir. Stok sayım farkları bu tür yok olmalardan kaynaklanıyorsa, fark hesabı gider kaydı yapılmak suretiyle kapatılacaktır.
Hırsızlık
Olayları: İşletme stoklarında meydana gelen noksanlık hırsızlık vb. olaylardan kaynaklanabilir. Hırsızlığa konu olan şey nakit, menkul kıymet, taşınır mal vb. olabilir. Hırsızlığa konu kıymet gider olarak dikkate alınamaz.
İşletme için mal niteliğinde olan ve amortismana
tabi tutulamayan değerlerin
çalınmış olması halinde bizim düşüncemiz, çalınan malın maliyet bedeli ile değerlenmek suretiyle ortaklara
satış gibi (KDV hesaplanmak
suretiyle) işlem yapılması gerektiği
yönündedir. Hırsızlık konusu malın
daha sonra bulunmuş
olması halinde ortaklara
satış olarak gösterilen bedel
üzerinden, ortaklar tarafından
işletmeye satılan mal olarak değerlendirilmesi gerekmektedir.[39]
Hırsızlığa
konu mal işletme
aktifinde yer alan amortismana
tabi bir iktisadi kıymet ise
söz konusu iktisadi kıymetin
mülkiyetinin halen işletmede
olması nedeniyle (mal
hırsızın sadece zilyetliğindedir) işletme
aktifinden çıkartılması gerekmemektedir. Kanaatimize göre hırsızlık
tarihinden itibaren (kıst yapılmak suretiyle) iktisadi kıymetle ilgili olarak ayrılan amortismanlar
gider yazılacak ancak KKEG olarak ilgili dönem vergi matrahına eklenecektir. İktisadi kıymetin daha sonra bulunması halinde aradan geçen süreye isabet
eden kıst
amortismanı
KKEG olarak değerlenecektir.
Örneğin; bir
mükellefin 2016 takvim yılında iktisap ettiği bir ticari aracın 1 Şubat 2018 tarihinde çalındığını, 1 Mayıs 2019 tarihinde de bulunduğunu varsayalım. Bu durumda mükellef 31.12.2018
tarihinde söz konusu araca amortisman ayırmak suretiyle gider kaydedecek ancak
söz konusu amortisman giderinin 1 Şubat’tan-31
Aralık’a kadar olan döneme
isabet eden 11 aylık kısmı KKEGd olarak değerlendirilecektir. Aynı şekilde 31.12.2019 tarihinde de amortisman
ayrılmak suretiyle gider
kaydedilecek ancak söz konusu amortisman giderinin 1 Ocak’tan-30 Nisan’a
kadar olan döneme ilişkin 4
aylık kısmı KKEGd olarak değerlendirilecektir.[40]
İktisadi kıymetin itfa süresinin bitiminden
sonra bulunması halinde
herhangi bir işlem yapılması gerekmemektedir.
Hırsızlık
konusu mal veya iktisadi kıymetin
sigortalanmış olması halinde sigorta primlerinin
GVK'nın 40/1. maddesi hükmü uyarınca gider yazılacağı tartışmasızdır.
Öte yandan sigortalanmış
olan bir mal veya iktisadi kıymetin çalınması
neticesinde sigorta şirketinden
alınan tazminatın; mallarda ortaklara satış gösterilen (KDV dahil)
bedellerden, iktisadi kıymetlerde
KKEGd olarak yazılan amortismanlar toplamından arta kalan kısmının, ilgili dönemde işletme kazançlarına ilave edilmesi, dönem
kazancı olarak addedilmesi
gereklidir. Çalınan malın daha sonra bulunarak işletmenin eline geçmesi halinde
(sigorta şirketiyle
olan hukuki işlemler dikkate
alınmak kaydıyla) işletme kayıtlarına (iz bedelle) alınacağı
tabidir.
Aktife
kayıtlı demirbaşlar gibi işletme adına tescil olmayan sabit kıymetlerin çalınması durumunda bu kıymetler işletme aktifinden çıkartılabilir.
Bu durumda çalınma
olayının meydana geldiği dönem itibariyle henüz
amorti edilmemiş sabit kıymet bedeli giderleştirmeye konu olacak
ancak gider, açıklandığı üzere KKEGd
olarak dikkate alınacaktır.
Fireler: İşletme faaliyetine ilişkin üretim, taşıma, depolama vb. işlemlerde meydana gelecek fireler dönem
içinde gider veya maliyet unsuru
olarak dikkate alınabilir. Dönem
içinde firelerin dikkate alınmaması veya fire
miktarının tam olarak
tespit edilememesi halinde dönem sonunda azami fire oranlarına göre[41] tespit edilecek fireler diğer olağan gider ve zarar unsuru olarak (659 no.lu hesap) kayıtlara intikal ettirilir. Stok sayım farkının firelerden kaynaklanması halinde söz konusu gider kaydıyla birlikte
stok sayım farkı hesabı kapatılacaktır.
Örneğin, bir işletmenin buğday stoklarında % 4 noksanlık (10.000 TL) tespit edilmiş ve noksanlık 197 no.lu hesaba kaydedilerek
stok hesabı fiili envanter
seviyesine getirilmiştir.
Daha sonra yapılan araştırmada taşıma
ve depolama firelerinin (toplam % 2 olduğunu kabul edelim) dikkate alınmadığı
tespit edilmiştir. Bu
durumda stok sayım
farkına ilişkin düzeltme işlemi aşağıdaki şekilde
muhasebeleştirilecektir.
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
659 DİĞ. OLAĞAN GİD. VE ZARAR. 10.000
659.10 Mali Gider 5.000
659.90 Ticari
Gider (KKEGd) 5.000
197 SAYIM VE TESELLÜM NOKSANLARI 10.000
Açıklama: Sayım noksanlığının giderlere atılması
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
İşletmeden Çekiş:
İşletme tarafından çalışanlara veya müşterilere verilen bedelsiz
mallar (promosyon) ile ortaklar tarafından alınan iktisadi kıymetler işletmeden çekiş kabul edilir.
İşletmeden çekişler emsal bedelle değerlenerek hasılat
kaydedilir. Diğer yandan
gider niteliğindeki promosyon
vb. harcamalar nedeniyle yapılan
çekişler aynı bedelle gider kaydolunur. İşletmeden
çekişler nedeniyle
ilgili tarihte stok hesaplarından
çıkış yapılmazsa, bu işlem
dönem sonu envanterinde stok sayım noksanı olarak ortaya çıkar. Bu nedenle stok sayım noksanlıklarının, işletmeden çekişten kaynaklanıp kaynaklanmadığı araştırılmalıdır.
Örneğin; işletmenin ticaretini yaptığı ve birim maliyeti 18 TL,
ortalama satış fiyatı 22 TL olan bir malda dönem
sonunda 100 adet noksanlık
tespit edilmiş ve söz
konusu noksanlık
maliyet bedelleri ile ticari mallar hesabından (153) çıkartılarak 197 no.lu hesaba geçici
olarak borç kaydedilmiştir.
İşletme tarafından yapılan araştırmada söz konusu malların promosyon olarak dağıtıldığı
tespit edilmiştir. Bu
durumda aşağıdaki düzeltme kaydı yapılacaktır (KDV ihmal edilmiştir).
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
631 PAZARLAMA SATIŞ VE DAĞITIM
GİDERLERİ 1.800
197 SAYIM VE TESELLÜM NOKSANLARI 1.800
197.01.153 Ticari Mal Sayım Noksanı
Açıklama: Sayım
noksanlığının giderlere atılması
–––––––––––––––––
/ ––––––––––––––-
B-
DÖNEM SONU STOK DEĞERLEMESİ
Stok
kalemlerinin değerlemesi konusunda, muhasebe literatüründe
ve uygulamada çeşitli
yöntemler bulunmaktadır. Bu yöntemlerin her biri kendine özgü sonuçlar
doğurur. Dolayısıyla her birinin uygulama şartları
ve uygulama alanları
farklıdır. Genel kabul görmüş stok değerleme yöntemleri şunlardır:[42]
§ İlk giren ilk çıkar yöntemi (FİFO)
§ Son
giren ilk çıkar yöntemi (LİFO)
§ Gelecek
olan ilk çıkar (NİFO)
§ Ortalama
maliyet yöntemi (Bu yöntemin kendi içinde üç tipi vardır ve en çok kullanılanı ağırlıklı ortalama maliyettir)
§ Fiil
maliyet yöntemi
§ Belirli
mamullerin izlenmesi yöntemi
§ En
son alış fiyatı
yöntemi
VUK’un 274 ve 275. maddelerinde satın alınan
veya imal edilen emtianın,
maliyet bedeli ile değerleneceği hükme bağlanmıştır. VUK’a göre aşağıdaki değerleme
yöntemlerinin uygulanması
mümkün bulunmaktadır.
·
Fiili maliyet yöntemi
·
Ortalama maliyet yöntemi
·
İlk
giren ilk çıkar (FIFO)
yöntemi
VUK’a göre uygulanması mümkün olan değerleme
yöntemlerinde stok değeri ve satılan
mal maliyetleri aşağıdaki gibi oluşur:
Değerleme |
Satılan Mal Maliyeti |
Stok Maliyeti |
İlk
giren ilk çıkar (FİFO) |
Satılan
mal maliyeti elde mevcut en eski malların maliyetinden oluşur. Dolayısıyla
SMM düşük kalacağından karlılık yüksek çıkacaktır. |
Bu
yöntemde stok maliyeti en son elde edilmiş mal maliyetlerinden oluşacaktır.
Bu yöntemde stok değeri gerçek duruma oldukça yakındır. |
Ortalama
maliyet (Ağırlıklı ortalama maliyet) |
Satılan
mal maliyeti satış tarihi itibariyle elde mevcut malların ağırlıklı ortalama
maliyetinden oluşur. |
Bu
yöntemde stok birim maliyeti en son satılan mal maliyeti kadardır. Stok
maliyeti stokta bulunan malların ağırlıklı ortalama maliyet toplamından
oluşur. |
Fiili
maliyet |
Bu
yöntemde her bir mal kendi birim maliyetiyle değerlenir. Dolayısıyla satılan
malların maliyeti kendi fiili maliyetlerinin toplamıdır. |
Bu
yöntemde her bir mal kendi birim maliyetiyle değerlenir. Dolayısıyla stokta
yer alan malların maliyeti kendi fiili maliyetlerinin toplamından oluşur. |
Stok değerleme yöntemleri doğal olarak işletme mali
tablolarını da etkiler. Bu
etki stokların işletme varlıkları içindeki payına göre artar veya azalır. Enflasyonist ekonomilerde
FIFO yönteminde dönem kârı diğer yöntemlere oranla yüksek olur ve stoklar güncel değerlerle ifade
edilir.
İşletme stoklarının dönem sonu değerlemesini
iktisadi kıymet bazında belirtelim.
1- İlk Madde Malzeme
İşletmenin mal veya hizmet üretmekte kullandığı ilk madde ve malzemeler bilanço dönen varlıkları içinde bu
kalemde gösterilir. İlk madde;
imalat işletmelerinde kullanılan ve doğrudan doğruya üretilen mamulün
bünyesinde yer alan maddelerdir. Yardımcı madde; üretim işlemine
dahil olmakla birlikte ilk madde olarak değerlendirilmeyen maddelerdir. Malzeme ise, üretim işleminin bünyesine doğrudan
girmeyen fakat üretimi kolaylaştıran ve kullanılması zorunlu olan maddelerdir. İşletmenin ilk
madde malzeme stoku, stoklar için belirlenen değerleme yöntemine göre değerlenir. Envanter
ve değerlemede üretim birimlerinde bekleyen ilk
madde malzeme ile tekrar üretime
verilen hatalı ürünler de dikkate alınmalıdır.
2- Yarı Mamuller
Yarı mamuller üretim işletmesinde
bulunur. Yarı mamul; üretimine
başlanmış olmakla
beraber dönem sonu itibariyle henüz üretim işlemi tamamlanmamış olan, diğer bir ifade ile üretim bandında bulunan mamullerdir.
Süreklilik arz eden üretimde yarı mamul tespiti,
dönemsel ayırımdan kaynaklanan teknik bir zorunluluktur.
Kombine (birbirine bağlı) imalatta her imalat aşaması ayrı değerlendirilmeli, imalat birimleri arasında bekleyen
mamuller yarı mamul olarak
dikkate alınmamalıdır. Çünkü bu tür imalatta bir aşamanın ürünü (ara mamul) diğer aşamanın ilk maddesi olmaktadır.
Yarı mamuller,
mamullere ilişkin kısımda açıklanan “üretim maliyetine” göre değerlenir.
3- Mamuller
Mamuller;
üretim işletmelerinde üretim
işlemi tamamlanıp ürün ambarına alınan maddelerdir. Birbirine
bağlı (kombine) imalatta her imalat aşaması sonucu üretilen madde o aşamanın
ürünüdür. Bu ürünlere ara ürün denilir ve genellikle bu ara ürünler de esas
ürün gibi satış işlemine konu edilir. Dolayısıyla üretim işletmesinde
satışa konu edilen her
bir maddeyi ayrı bir mamul
olarak dikkate almak gerekmektedir. Bir aşamanın
ürününün diğer aşamanın ilk maddesi olması önemli değildir.
Mamuller
üretim maliyeti ile değerlenir.
Üretilen mamül birim maliyetinin tespiti işletme imalat muhasebesinin
görevidir. VUK’da mamul maliyetine girecek gider ve
maliyet unsurları 275.
maddede tek tek belirtilmiştir.
Söz konusu madde hükmü uyarınca
imal edilen emtianın
maliyet bedeli aşağıdaki unsurlardan oluşur:
·
Mamulün vücuda getirilmesinde harcanan (kullanılan) ilk madde malzeme
bedeli
·
Mamule isabet eden işçilik
·
Genel üretim giderlerinden mamule düşen pay
·
Ambalajlı
olarak piyasaya arz edilmesi zorunlu olan mamullerde ambalaj malzemesi bedeli
·
Genel idare giderlerinden mamule düşen pay
Anılan Kanun maddesi hükmü
uyarınca genel idare giderlerinden
mamul maliyetine pay verilmesi ihtiyaridir. Ancak mükellef
tercihini bütün üretim işlemi
için aynı doğrultuda kullanmalıdır. Genel idare gideri dışındaki diğer maliyet unsurlarından mamule pay verilmesi zorunludur.
Diğer bir anlatımla bu maliyet unsurları cari dönemde mükellef tarafından doğrudan gider kaydedilemez.
4- Ticari
Mallar
Ticari mallar yukarıda sayılan
değerleme ölçülerinden
herhangi biri kullanılarak değerlenebilir. Mükellef tarafından seçilen yöntem tüm ticari
mallara uygulanmalıdır.
VUK’un 274. maddesi
uyarınca satın alınan veya imal edilen emtia, maliyet bedeli ile değerlenir. VUK’un maliyet
bedeline ilişkin 262. maddesi
uyarınca maliyet bedelini
oluşturan unsurlar;
·
Satın
alma bedeli, ithal edilen mallarda CIF bedeli
·
Malın
işyerine getirilmesine
kadar ödenen sigorta gideri
·
Malın
işyerine getirilmesine
kadar ödenen nakliye, yükleme, boşaltma ve hamaliye giderleri
·
İthal
edilen mallara ilişkin
gümrük vergisi, gümrük komisyonu ve diğer ithalat giderleri
Ticari mal değerlemesinde özellik arz eden durumları başlıklar
halinde belirtelim.
Maniplasyona Tabi
Mallar: Malların satış öncesinde imalat niteliğinde olmamakla birlikte kalite bazında ayırımına maniplasyon denilmektedir. Bazı tahıl ürünlerinin büyüklüğüne göre ayırımı, pamuğun
kalitesine göre ayırımı bu işleme örnek olarak
verilebilir. Maniplasyona tabi mallarda değerleme, kalite farkları da dikkate alınarak aşağıdaki esaslara göre yapılmalıdır;
§
Emtia toplam maliyetine; mal alış bedeli, alışa ilişkin taşıma, sigorta vb. giderler ile maniplasyon nedeniyle katlanılan işçilik,
makine amortismanı vb.
giderler dahil edilmelidir.
§ Bulunan
toplam emtia maliyeti, maniplasyon sonrası ayrılan mallara kaliteleri itibariyle piyasa fiyatları da dikkate alınarak dağıtılmalıdır.
§
Mallar
bulunan bu maniplasyon sonrası maliyetle
stoklara alınmalı, dönem sonu değerlemesi de
yukarıda anılan yöntemlerden birine göre yapılmalıdır.
Konsinye Mallar: Konsinye mallar alıcı işletmelerde
emanet olarak tutulan mallardır.
Bir satış yöntemi olarak uygulanan konsinyasyon
usulünü uygulayan işletmeler
alıcılarda konsinye olarak duran malların envanterini
kayıtlar üzerinden çıkartacaklar ve değerleyerek bilanço aktifine
kaydedeceklerdir. Değerleme
diğer ticari mallara
uygulanan yönteme göre yapılacaktır.
Bünyesinde
başka işletmelerin konsinye malı bulunan işletmeler ise bu malları stoklarına dahil
etmeyecekler ve değerleme
konusu yapmayacaklardır.
Bu mallar her iki işletmenin
de nazım hesaplarında ayrıca izlenecektir.
Alış İskontosu
ve Ciro Primi: Alış
iskontosu, satıcı
tarafından mal bedelinden
yapılan indirimdir.
Alış iskontosu
mal alımı anında yapılabileceği gibi belli dönemler itibariyle
de yapılabilir. Mal alımı anında
yapılan alış iskontosu
faturada gösterilir ve alınan
mal bedelinden düşülür.
26
Seri No.lu KDVK GT’de belli dönemler itibariyle veya yıl sonlarında, alınan mal miktarına (ciroya) bağlı olarak satıcı tarafından işletme lehine yapılan iskontolar
(ciro primleri) mal alış
maliyetiyle ilişkilendirilmeyip
doğrudan gelir yazılacağı düzenlenmişti. Bu uygulama 116 Seri
No.lu KDVK GT’yle kaldırılmıştır.
116
Seri No.lu tebliğde konuya
ilişkin olarak “Fatura ve benzeri belgelerde ayrıca
gösterilmeyip, yılsonlarında,
belli bir dönem sonunda ya da belli bir ciro aşıldığında
(satış primi, hasılat primi, yılsonu iskontosu gibi adlarla) yapılan iskontolar esas itibariyle, asıl işleme
ilişkin KDV matrahının değişmesi
sonucunu doğurmaktadır.
Dolayısıyla, KDV matrahında değişiklik
vuku bulduğu bu gibi durumlarda KDV Kanunu’nun
35. maddesine göre düzeltme yapılması
gerekmektedir.” düzenlemesi yapılmıştır.
Yeni anlayışa göre, ciro primine ilişkin alıcı işletmede yapılacak uygulama, ilgili malın satılmış veya stokta bulunuyor
olmasına göre farklılık gösterecektir. Eğer mal satılmamış ve stokta
bulunuyorsa, ciro primi tutarının ilgili malın maliyet
bedelinden düşülmesi
gerekmektedir. Mal satılmışsa ciro primi dönem giderleri arasına alınacaktır.[43]
Ciro primine karşılık bedelsiz mal
gönderilmesi halinde ciro primi gelir
yazılır, bu tutar aynı zamanda bedelsiz
alınan
malın alış bedeli olarak kaydedilir. Söz konusu mallar işletme aktifinde bu bedelle gösterilir.
Örneğin, bir işletme lehine, mal aldığı işletme
tarafından dönem
sonunda 12.000 TL tutarında
ciro primi dekont etmiş ve karşılığında bedelsiz mal göndermiştir. KDV oranı %18’dir.
Ciro primi karşılığı işletme satıcı işletmeye fatura
düzenleyecek, satıcı işletme de
malları fatura ile gönderecek, alacak ve borç birbirine mahsup edilecektir.
Bu işlemlerin alıcı işletme nezdinde
muhasebe kaydı şöyle olacaktır.
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
320 SATICILAR 14.160
649 DİĞ.
OL. GELİR VE KÂRLAR 12.000
649.07 Ciro Primi Geliri
391 HESAPLANAN KDV 2.160
Açıklama: Satıcı tarafında ciro primi hesaplanması
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
153 TİCARİ MALLAR 12.000
191 İNDİRİLECEK KDV 2.160
320 SATICILAR 14.160
Açıklama: Ciro primine
karşılık satıcı
tarafından bedelsiz mal gönderilmesi
––––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
Vade Farkları: İşletmelerin vadeli mal alımları ile ilgili olarak satıcı işletme tarafından hesaplanacak vade
farkları alış faturasına dahil
edilecektir. Mal alımı borçlarının vadesinde ödenmemesi nedeniyle sonradan hesaplanan
vade farkları da satıcı işletme
tarafından fatura edilecek[44]
ancak bu fatura bedelleri alıcı işletme tarafından doğrudan gider (finansman gideri) yazılacaktır. Söz konusu vade farkları ilgili mal maliyetiyle ilişkilendirilmeyecektir.
Kredi Faizi ve Kur Farkı
Gideri: İşletme
stok kıymetlerinin alımında kullanılan kredilere ilişkin olarak hesaplanan kur farkları ile ödenen faizlerin iktisadi kıymet
maliyetine dahil edilmesi özellik göstermektedir.
238 Seri no.lu VUK Genel Tebliği uyarınca; emtia temini
amacıyla kullanılan kredilere ilişkin faiz giderlerinin emtia maliyetine eklenmesi
zorunlu değildir. Kredi kur farkı giderleri de aynı kapsamda değerlendirilecektir. Ancak ithal edilen emtiaya ilişkin olarak ortaya çıkan kur farklarından emtianın işletme stoklarına girdiği ana kadar
olan kısmın, ilgili
emtia maliyetine dahil edilmesi zorunludur. Emtia maliyetinin tespiti açısından bedelin ödenmesi önem taşımamaktadır.
Örneğin bir işletme 10.000 $ tutarında malı vadeli olarak ithal etmiştir. Mal alış bedeli alış tarihi itibariyle 55.800 TL’dir.
Malın işletme stoklarına girdiği andaki kur ise 5,60TL /$’dır. Bu durumda muhasebe kaydı şöyle olacaktır
(KDV ihmal edilmiştir).
10.000$
x 5,60= 56.000 TL
––––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
153 TİCARİ MALLAR 56.000
320 SATICILAR 56.000
Açıklama: Yurt dışından mal ithali
–––––––––––––––––– /
–––––––––––––––
Dönem sonu itibariyle satıcılara
borcun değerlemesi
dönem sonu kuru ile yapılacaktır. Mal bedelinin peşin ödenmemiş olduğu durumlarda, dönem sonu değerlemesinde ortaya çıkacak aleyhte kur farkı Kambiyo Zararı (656 no.lu hesap) olarak kayıtlara alınacaktır. Döviz kurunun düşmesi nedeniyle lehte hesaplanacak
kur farkı da kambiyo karı olarak dikkate alınacaktır.
5- Diğer
Stoklar
İşletmenin
ilk madde malzeme, yarı
mamul, mamul ve ticari mal dışında
satışa konu iktisadi kıymetleri bilançoya diğer stoklar adı altında aktarılmaktadır. Bu kapsamda değerlendirilecek stoklar, işletmenin normal ticari faaliyeti
çerçevesinde işleme konu
olmayan mallardır. Bu
kapsama giren mallar da genel olarak maliyet bedeli ile değerlenir. Bu iktisadi kıymetlerden değerlemesi özellik arz edenler
aşağıda belirtilmiştir.
İmalat Artıkları:
İmalat artıkları, imalat işletmelerinde
imalat faaliyetinin sonucu olarak ortaya çıkan ve imalat faaliyetinde kullanılma özelliğini kaybetmiş olan kıymetlerdir. Bunlar hurdalar,
üstüpüler, deşeler ve
benzerleridir. Bu kıymetlerden
belli bir değer ifade
edenler dönem sonu envanterinde gösterilir ve değerlenir. Herhangi bir değeri olmayanlar ise stoklarda gösterilmez.
İmalat artıkları emsal bedeli ile değerlenir. Emsal bedeli uygulamasında öncelikle işletme
içi emsaller dikkate alınır. Emsal bedeli uygulamasında maliyet bedeli esası uygulanmaz.
İmalat artıklarının değerleme sonucu bulunacak değerinin üretim maliyetinden
çıkartılması gerekmektedir. Bu anlamda anılan kıymetlerin
maliyet tespit dönemlerinde değerlenmesi
daha fonksiyonel olacaktır.
Defolu Ürünler: İmalat işlemi sonunda kalite kontrol
servisinde ayıklanan mallar
defolu ürün olarak adlandırılır. Bu ürünler de kendi aralarında kalite bakımından
ayrılır. Bu malların ürün statüsünde satılabilecek nitelikte (az defolu)
olanlarına imalat
maliyetinden pay verilebilir. Diğer
defolu ürünler ise maliyet bedeli esası hariç emsal bedelle değerlenecektir. Emsal bedeli uygulamasında öncelikle işletme içi emsaller dikkate
alınmalıdır. Bu kıymetlerin
değeri de üretim
maliyetinden düşülmelidir.
Kıymeti Düşen
Mallar: Ekonomik ve teknik icaplar gereği kıymetinde
önemli azalma meydana gelen mallar ayrılarak diğer
stoklar arasına alınır. Bu kıymetlerin
değerlemesi de
emsal bedelle yapılacaktır. Emsal bedeli uygulaması VUK’un 267.
maddesinde belirlenen sıra dahilinde
yapılmalıdır.
Emtiada
değer düşüklüğü;
§ Doğal afetlerden
§ Ticari
icaplardan (modasının geçmesi vb.)
§ Teknik
icaplardan (teknolojik eskime vb.)
kaynaklanabilir.
İmha Oranıyla Değerleme: İşletmeler bünyesinde yer alan mallarda
ortaya çıkan değer düşüklüklerinden doğrudan ve öncelikle imha edilecek mallara
ilişkin olanlar için VUK’un 278/A maddesinde 7103
sayılı Kanunla özel bir düzenleme yapılarak daha kolay uygulanabilir bir yöntem
getirilmiştir.[45]
Anılan maddeyle bozulma, çürüme veya son
kullanma tarihinin geçmesi gibi nedenlerle imha edilmesi gereken emtianın emsal
bedelinin, takdir komisyonu kararı olmaksızın mükelleflerce belirlenebilmesine
imkân sağlamıştır. Bu madde hükmünün uygulamasına ilişkin olarak Maliye Bakanlığınca
496 seri no.lu VUK Genel Tebliği ile açıklama ve yetki alanına ilişkin
belirlemeler yapmıştır. Tebliğin birinci bölümünde imha edilecek (değeri düşen)
malların değerlemesine ilişkin genel uygulama (yurtiçi / yurtdışı imha
süreçleri), değer düşüklüğünün gider kaydı zamanı ve ambalaj maddelerinin
durumu açıklanmıştır. Tebliğin ikinci bölümünde ise VUK madde 278/A kapsamında
yapılacak işlem ve değerleme açıklanmıştır.[46]
Satılmasına Karar
Verilen Sabit Kıymetler: İşletme sabit
varlıklarından bir kısmının,
çeşitli nedenlerle
kullanımdan kaldırılarak satışa
sunulması halinde bu kıymetler sabit kıymet özelliğini kaybederek dönen varlık (ticari mal) niteliği kazanacaktır. Bu kıymetlerden dönem içinde satılamayıp stokta yer alanlar mukayyet bedeliyle
değerlenecektir.
6- Zirai
Mahsuller ve Hayvanlar
Zirai mahsuller, kısmen veya
tamamen ziraat işiyle iştigal eden mükelleflerde bulunur. Zirai mahsuller VUK’un 276. maddesi
uyarınca maliyet bedeliyle değerlenecektir. Maliyet bedeli zirai mahsullerin hususiyetlerine
göre, imal edilen emtialarda maliyet bedeli tespitine
ilişkin 275'inci maddede yazılı unsurlara mütenazır olarak Maliye Bakanlığınca
tespit edilecek esaslar dairesinde hesaplanır.
Değerlemede, mamül cinsi, dönem başı ve dönem sonu stok değerleri ile
imalata ilişkin gider ve maliyetler dikkate alınacaktır. Gelir vergisine tabi
çiftçilerden sadece zirai kazançlarını bilanço usulüne göre tespit edenler
dönem başı ve dönem sonu zirai ürünlerini değerleyecektir.
Zirai işletmelere
dâhil hayvanlar da maliyet bedeli ile değerlenir (Md. 277). Maliyet bedelinin
tespiti mümkün olmayan hallerde maliyet bedeli yerine emsal bedeli esas alınır.
Bu hükmün tatbikinde emsal bedeli, işletmenin bulunduğu mahal (Gezici
hayvancılıkta kışlak) için zirai kazanç komisyonlarınca tespit edilmiş olan
ortalama maliyet bedelidir.
VI-
MADDİ DURAN VARLIKLAR (SABİT KIYMETLER)
İşletme faaliyetlerinin icrasında kullanılan ve faydası birden çok yıl süren kıymetler işletme duran varlıklarını oluşturur. Duran varlıklar birden çok yıl kullanılmaları sebebiyle bilanço aktifinin en
temel öğesi ve işletme varlık yapısının en
önemli parçasıdır. Duran varlıkların türü ve işletme
toplam varlıklarına oranı her sektör ve işletmede
farklılık gösterir.
Maddi
duran varlıklar THP’de
aşağıdaki şekilde gruplandırılmıştır:
§ Arazi
ve arsalar
§ Yeraltı ve yerüstü düzenleri
§ Binalar
§ Tesis,
makine ve cihazlar
§ Taşıtlar
§ Demirbaşlar
§ Diğer maddi duran varlıklar
§ Yapılmakta olan yatırımlar
A-
DURAN VARLIK ENVANTERİ
Duran varlıkların bir kısmı fiili envanter yapılmasını gerektirmez. Ancak demirbaşlar gibi belli bir yerde sabit olmayan, taşınması kolay kıymetlerin dönem sonu fiili envanterinin yapılması ve kaydi envanter sonuçları ile karşılaştırılması gerekir. Bu
tür varlıklarda kaydi envanter noksanlığı çıkması halinde
noksanlık geçici olarak 197 no.lu hesaba kaydolunur.
Sabit kıymet noksanlığı ya teknik yok olmadan ya da
hırsızlık vb. olaylarla kıymetin işletme
dışına çıkmış olmasından
kaynaklanır. Stoklara ilişkin bölümde envanter
farkına ilişkin olarak yapılan açıklama bu kıymetler için de geçerlidir.
Makine ve tesisatın kullanılması için montajı zorunlu ise bu kıymetler montajının tamamlandığı dönemde sabit kıymetler içine alınır. Bu aşamaya kadar oluşan maliyetler
yapılmakta olan yatırımlar içinde gösterilir. Bu husus envanter
kadar amortisman açısından da önem
taşır.
B-
MADDİ DURAN VARLIKLARIN DEĞERLEMESİ
VUK’un 269. maddesinde iktisadi kıymetlere ait bilumum gayrimenkullerin, gayrimenkullerin
mütemmim cüzü ve teferruatının, tesisat ve makinelerin, gemiler
ve diğer taşıtların, gayri maddi hakların maliyet bedeli ile değerleneceği
düzenlenmiştir.
Gayrimenkuller;
arsa, arazi, bina, yerüstü yapıları (yollar, köprüler, su kanalları vb.) ve yer altı yapılarından
(maden, taş ocağı gibi) oluşur. İktisadi ve hukuki bakımdan tek başına mülkiyet konusu olmayan ve
gayrimenkule dahil olan kıymetler de mütemmim cüzüdür. Teferruat
ise gayrimenkulü fonksiyonel hale getiren eklentilerdir. Tesisat, işletmeler tarafından, faaliyetlerinin yürütülmesi
amacıyla kurulan tesislerdir.
Üretimde kullanılan
makineler ise bağımsız birer sabit kıymettir. Gayri maddi haklar;
gayrimenkul olarak tescil edilen haklarla, imtiyaz, ihtira, telif,
alamet-i farika, ticaret unvanı,
marka gibi haklardan oluşur.
Maliyet
bedeli VUK’un 262. maddesinde; bir iktisadi kıymetin iktisap edilmesi veya değerinin artırılması
münasebetiyle yapılan
ödemelerle bunlara ilişkin
diğer giderlerin
toplamı olarak tanımlanmıştır. Gayrimenkullerde aşağıdaki
giderlerin de maliyet bedeline dahil olduğu VUK’un 270.
maddesinde düzenlenmiştir:
·
Makine ve tesisatta gümrük vergileri, nakliye ve
montaj giderleri
·
Mevcut bir binanın satın
alınarak yıkılmasından
ve arsanın tesviyesinden
doğan giderler
Bu
durumda maliyet bedelinin içine şu
harcamalar girmektedir;
Ø
Satın
alma bedeli
Ø
İthalatta
gümrük vergileri
Ø
Nakliye ve montaj gideri
Ø
Bina yıkım ve arsa tesviye gideri
Ø
Noter, mahkeme, kıymet takdiri, komisyon giderleri, emlak ve özel tüketim
vergileri, binek otomobili KDV’si (bunların maliyet bedeline ithali serbesttir, dilenirse doğrudan gider yazılabilir)
Kredi
Faizi ve Kur Farkları: VUK’un 163 ve 187 no.lu Genel Tebliğleri uyarınca yatırımların finansmanında kullanılan kredilere
ilişkin faiz ve kur farklarından yatırım dönemine ait olanlar yatırım maliyetine
eklenir ve amortisman yoluyla giderleştirilir, işletme dönemine ilişkin olanlar ise ister maliyetlere
eklenir ister doğrudan gider yazılır.
Yatırım dönemi, işletmenin
amortismana tabi iktisadi kıymeti aktife aldığı dönem sonuna kadar olan süreyi, işletme dönemi ise bu tarihten
sonraki süreyi ifade eder. Kredi faizi ve kur farklarının maliyete eklenmesi zorunluluğu sadece yatırımlar için değil, amortismana
tabi bütün iktisadi kıymetler
için söz konusudur.
Borçların değerlenmesine ilişkin
VUK’un
285. maddesinde 5228 sayılı Kanunla yapılan değişiklik sonrası
kredi borçları, değerleme gününe kadar işlemiş vadeye ilişkin
faiz dahil edilerek değerlenmektedir. Kredi değerlemesine ilişkin
açıklama ilgili bölümde
yer almaktadır.
Değerleme gününde VUK’un 285.
maddesi uyarınca borçlu işletme tarafından hesaplanan
kredi faizlerinin VUK’un anılan 163 ve 187 no.lu tebliğleri ile yapılan
açıklama kapsamında değerlendirilip değerlendirilmeyeceği hususunda İdarece bir açıklama yapılmamıştır. Kanaatimizce borçlu tarafından hesaplanan bu faizlerin de tıpkı ödenen faizler gibi (163 no.lu tebliğde yapılan açıklamalar çerçevesinde) işleme tabi tutulması gerekmektedir.
İşletme kredilerinden sabit kıymet maliyetine pay verilmesi
zorunluluğu yoktur.
İşletmede İmal
Edilen Kıymetler: İşletmede imal edilen kıymetler de yukarıda açıklanan esaslara göre maliyet bedeli
ile sabit kıymetler
arasına alınır ve dönem sonu itibariyle varsa kredi faiz ve kur farkları maliyet bedeline eklenir.
Gayrimenkullerde
Maliyet Bedelinin Artması: VUK’un 272. maddesine göre, normal bakım, tamir ve
temizleme giderleri dışında
gayrimenkulü veya elektrik üretim ve
dağıtım varlıklarını genişletmek veya
iktisadi kıymetini devamlı olarak artırmak maksadıyla yapılan
giderler, gayrimenkulün veya elektrik üretim ve dağıtım varlıklarının maliyet bedeline eklenir. İşletmelerin
bilançolarına kayıtlı bulunan anılan kıymetler için bu kapsamda yapılan harcamalar
aktifleştirilerek amortisman yoluyla itfa edilir. İlgili dönemde
doğrudan
gider yazılamaz.
VUK’da maliyet oluşumu ve maliyet bedeline ilave edilmesi
gereken giderler yönünden binalar,
gemiler ve diğer taşıtlarla tesisat
ve makineler paralel hükümlere konu
edilmiş olup, esasen bu tür kıymetlerin
hepsi gayrimenkuller gibi değerlenmektedir.
Bu nedenle maliyet bedelini artırıcı giderlerin
aktifleştirilmesi,
sadece gayrimenkuller için değil, gayrimenkuller
gibi değerlenen bütün
iktisadi kıymetler için zorunludur.
VUK’un 272.
maddesinde aktifleştirilecek
giderlere örnek olarak bir geminin iktisap tarihindeki hızını
fazlalaştırmak, yolcu, eşya yükleme ve barındırma tertibatını genişletmek
veya değiştirmek suretiyle iktisadi kıymetini devamlı olarak artıran giderlerle bir motorlu kara
nakil vasıtasının kasa veya motorunun yenisi ile değiştirilmesi veya alımında
mevcut olmayan yeni bir tertibatın
eklenmesi için yapılan
giderler gösterilmiştir.
Maliyet
bedeline eklenmesi gereken giderlerle ilgili olarak, normal tamir, bakım ve temizleme giderleri ile
aktifleştirilecek
giderlerin ayırımı önem taşımaktadır. Bu ayrım yapılırken aşağıdaki hususlar dikkate alınmalıdır.
§
VUK’un 272. maddesinde
belirtildiği üzere, gayrimenkuller
veya elektrik üretim ve dağıtım varlıkları için yapılan normal tamir, bakım ve temizleme giderleri yapıldığı dönemde gider kaydedilir. Kullanıma bağlı olarak, kırılan, çatlayan ve bozulan
yerlerin onarılması, kirlenen, normal görüntüsü
bozulan yerlerin eski haline getirilmesi gibi işlemler bu bağlamda
değerlendirilir.
§
Gayrimenkulün genişletilmesinden, kullanım alanının genişletilmesi anlaşılmalıdır.
Binaya ilave kat çıkmak
veya eklenti yapmak suretiyle kullanım alanı
genişletiliyorsa, bu
amaçla yapılan giderlerin
aktifleştirilmesi
gerekir.
§
Kiracının veya elektrik üretim ve
dağıtım şirketlerinin faaliyetini icra için vücuda getirdiği tesisata ait giderler bu
kapsamda değerlendirilir.
Gayrimenkuller veya elektrik üretim ve dağıtım
varlıkları için yapılan giderlerin hem tamir hem de kıymet artırma giderlerinden
oluşması halinde, mükellef bu giderlerden
maliyet bedeline eklenmesi gereken kısmı kayıtlarda ayrı
göstermek zorundadır.
§
Gayrimenkulün iktisadi kıymetinin devamlı
(kalıcı) olarak artırılması
kavramından da,
gayrimenkullerin kullanım
ömrünün uzatılması yada ömür
uzatıcı olmamakla birlikte, daha kullanışlı hale getirilmeleri anlaşılmalıdır.
§ Gayrimenkulün kullanım ömrünü artırıcı giderler, asıl sabit kıymetin amortisman süresinde (örneğin 5 yılda) fakat
aktifleştirildikleri yıldan başlayarak itfa edilir. Gayrimenkulün genişletilmesi için
yapılan giderler ise, asıl
gayrimenkulün kalan itfa süresinde
ve eşit tutarlarda itfa edilir. Aktifleştirilen harcama, fonksiyon ve yarar artırıcı nitelikte ise,
iktisadi kıymetin kalan
itfa süresi içinde ve eşit tutarlarla amortismana tabi
tutulur. Harcamanın niteliği olayına göre mükellef
tarafından belirlenir.
Bu
genel açıklamadan sonra, değerlemeyi, maddi duran varlık bazında ele alalım.
1- Arazi ve Arsalar
Arazi
ve arsalar maliyet bedeli ile değerlenir.
Boş arsa ve araziler amortismana
tabi tutulmaz. Arsa ve araziler, üzerine inşa edilen kıymetlerle
birlikte amortismana tabi tutulur.
2- Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri
Yeraltı ve yerüstü düzenleri maliyet
bedeli ile değerlenir.
Amortisman işlemine
konu edilir. Yeraltı ve yerüstü
yapıları için farklı (azami) amortisman
oranları belirlenmiştir.
3- Binalar
Binalar
maliyet bedeli ile değerlenir.
Binaların inşa edildiği arsa ve arazi maliyeti de
bina maliyetine dahil edilir. Binalar amortisman ve yenileme fonu uygulamasına konu edilebilir. Binalarda
normal amortisman oranı % 2’dir.
4- Tesis Makine ve Cihazlar
Tesis,
makine ve cihazlar maliyet bedeli ile değerlenir. Kullanımı için montajı zorunlu olan makineler,
montajının tamamlandığı dönemde maliyeti oluşturularak aktifleştirilir. Bunlar amortisman ve yenileme fonu uygulamasına konu edilebilir. Aşırı kullanılan
makineler fevkalade amortismana tabi tutulabilir.
5- Taşıtlar
Taşıtlar maliyet bedeli ile değerlenir. Binek otomobillerinin
alımında ödenen KDV
indirim konusu yapılmaz, gider veya maliyet olarak dikkate alınır. Binek
otomobillerinin ilk yıl amortismanı
kısıt esasa göre yapılır. Taşıtlar amortisman ve yenileme fonu uygulamasına konu edilebilir.[47]
6- Demirbaşlar
Demirbaşlar maliyet bedeli ile değerlenir, amortisman
ve yenileme fonu uygulamasına
konu edilebilir.
7- Diğer Duran Varlıklar
İşletme için duran varlık niteliğinde olan ve yukarıda anılanların dışında kalan varlıklar bu kalem içinde gösterilir.
Diğer duran varlıklar da maliyet bedeli ile değerlenir. Genel esaslar
çerçevesinde amortisman uygulamasına konu edilir.
8- Yapılmakta Olan
Yatırımlar
Yapımı süren ve dönem sonu itibariyle henüz tamamlanmamış bulunan sabit kıymetlere ilişkin harcamalar bilançonun
duran varlıklar bölümünde,
yapılmakta olan
yatırımlar içinde gösterilir. Yapılmakta olan yatırımların ilgili olduğu iktisadi kıymetlerin maliyet teşekkülü aktife alınma (tamamlanma) döneminde yapılır. İşletmenin
yaptığı birden çok yatırım varsa bunlara ilişkin maliyet unsurları bilançonun bu kalemi ayrıntısında ayrıca takip edilir.
İşletme tarafından yapılan yıllara sari
inşaat ve onarım işlerinden dönem sonu itibariyle henüz tamamlanmamış (geçici veya kesin kabulü yapılmamış) olanlar da yapılmakta olan
yatırımlar gibi bilanço aktifinde ayrıca gösterilir. Ancak bunlar
yapılmakta olan yatırımlar kalemi içinde gösterilmez. Bu tür aktifler dönen
varlıklar içinde 17 no.lu
hesap grubunda gösterilir. Yıllara
sirayet eden inşaat ve onarım
işlerinden henüz
tamamlanmamış olanlara
ilişkin hasılatlar da gelir yazılmayıp bilanço pasifinde (35 no.lu hesap grubu) borç olarak
gösterilir. Bu aktif ve pasif unsurları
gerçek bir aktif veya pasif kıymeti
ifade etmez[48]
ve dönem sonunda mukayyet bedeliyle değerlenir.
C-
AMORTİSMAN UYGULAMASI
İşletme aktifine kayıtlı duran varlıkların maliyetleri belli esaslar çerçevesinde
kullanım dönemleri
itibariyle gider ve maliyetlere intikal ettirilmektedir. Bu giderleştirme
sisteminin adı amortismandır.
Amortisman müessesesi temel
esprisini dönemsellik ilkesinden almaktadır. Dönemsellik ilkesi gereği, her dönemin gider ve maliyeti ilgili dönemin hasılatı ile karşılaştırılmalıdır.
Sabit kıymetlere ilişkin amortismanlar
bilanço aktifinde negatif değer
olarak gösterilir. Dolayısıyla ilgili sabit kıymet dönem sonu itibariyle işletme bilançosunda net değeri (amorti edilmemiş tutarı) ile gösterilmiş olmaktadır.
Amortismanın konusu, işletmede birden fazla yıl kullanılacak sabit kıymetlerdir. Sabit kıymetler
kullanım süreleri (faydalı ömürleri) dahilinde
eşit yüzdelerle amorti
edilir. Amortisman oranları VUK’un
315. maddesi uyarınca Maliye
Bakanlığı tarafından tespit ve ilan edilir.[49]
İktisadi ve teknik açıdan
bütünlük arz eden kıymetler oran,
yıl ve yöntem olarak aynı çerçevede amortismana tabi tutulur.[50]
Amortisman
ayırma koşulları şöyle sıralanabilir;
§ Kıymetin birden fazla yıl kullanılması
§ Envantere
dahil edilmiş
olması
§ Yıpranmaya ve aşınmaya maruz bulunması[51]
§ Değerinin belli tutarın (2019 yılı için 1.200 TL)[52]
üzerinde olması.
Amortisman
konusu kıymetlerin envantere
dahil olmasıyla ilgili olarak şu hususlar özellik arz eder;
§ Mülkiyeti
muhafaza kaydıyla yapılan satışlarda amortisman
mülkiyet sahibince ayrılır,
§ Kiralamalarda
amortisman kiralayan tarafından ayrılır,[53]
§ Reklam
panoları başkasının
mülkü üzerinde bulunsa dahi ilgili işletme tarafından
envantere alınır ve
amortismana konu edilir,
§ Genel
şartlar uyarınca amortisman yoluyla gider kaydedilmesi
gereken harcamalardan, binalarda ısı yalıtımı sağlanması amacıyla yapılan
yalıtım harcamaları yapıldığı yıl doğrudan gider olarak kaydedilebilir.[54]
1- Fevkalade Amortisman
Aşağıda belirtilen hallerde iktisadi kıymetler, belirlenen
fevkalade amortisman oranları üzerinden amortismana tabi tutulur (VUK Md. 317).
Fevkalade amortisman hesaplandığı durumlarda ayrıca normal amortisman hesaplanmaz.
·
Amortismana tabi iktisadi kıymette afet (yangın, deprem, su basması gibi) neticesinde değer kaybı oluşması,
·
Yeni icatlar nedeniyle teknik verim ve kıymetinin düşmesi,
·
Cebri çalışma nedeniyle normalden fazla yıpranmaya tabi olması,
Fevkalade amortisman
oranı, her olaya özgü olmak kaydıyla mükellefin
müracaatı üzerine
Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilmektedir.[55]
2- Amortisman Hesaplama Yöntemleri
Amortisman
hesaplama yöntemleri, amortisman konusu iktisadi kıymetin değerinin kullanım süresine nasıl dağıtılacağını gösterir. Teoride; normal amortisman, azalan miktarlarda amortisman, artan oranlarda
amortisman, verimle orantılı amortisman gibi pek çok yöntem
bulunmaktadır. VUK’da
normal ve azalan bakiyeler olmak üzere iki amortisman
yöntemi kabul edilmiştir.
Normal yöntemde amortisman
süresi 1 rakamının amortisman
oranına bölünmesi suretiyle bulunur ve küsuratlar tama iblağ edilir. Normal yöntemde kıymet, tespit edilen bu sürede amortisman
oranına göre hesaplanacak tutarlarda (eşit tutarda) amorti edilir. Azalan bakiyeler usulünde de
süre aynı şekilde hesaplanır ancak tutar,
oranın iki katına ve net değer esasına göre bulunur. Bu usulde son yıl kalan değerin tamamı amorti edilir.
Amortismanın herhangi bir yıl uygulanmaması
veya ilk uygulanan orandan daha düşük bir oranda hesaplanmasından dolayı amortisman süresi uzatılamayacaktır.
Örneğin, 1.000
TL tutarında bir kıymetin amortismanı
%18 oranı ile her iki
yönteme göre şöyle
hesaplanacaktır. Amortisman
süresi: 1/0,18= 5,55= 6 yıl olacaktır.
Normal
usulde ilk beş yıl 1.000 x 0,18=180 TL, son
yıl ise geriye kalan 100 TL
tutarında amortisman
ayrılacaktır.
Azalan bakiyeler usulünde
hesaplama şöyle olacaktır:
Yıl |
Amortisman Matrahı |
Amortisman Oranı |
Amortisman Tutarı |
1 |
1.000 |
0,36 |
360 |
2 |
(1.000-360=)
640 |
0,36 |
230,4 |
3 |
(640-230,4=)
409,6 |
0,36 |
147,456 |
4 |
(409,6-147,456=)
262,144 |
0,36 |
94,372 |
5 |
(262,144-94,372=)
167,772 |
0,36 |
60,398 |
6 |
(167,772-60,398=)
107,374 |
1 |
107,374 |
Amortisman
yıllık esasta hesaplanır. Bunun tek istisnası binek otomobilleridir. Binek
otomobillerinde amortisman
ilk yıl kısıt esasa göre hesaplanır. (VUK mad. 320) Kısıt esastan kasıt otomobilin alındığı ay tam ay sayılmak
suretiyle ilk yıl
kullanım ayına göre yıllık amortismanın azaltılmasıdır.
İlk yıla ilişkin ayrılmayan amortisman, normal usulde son yıl amortismanına eklenir.
Azalan bakiyeler usulünde ise,
izleyen yıllarda hesaplama yapılırken ilk yıl fiilen ayrılan amortisman tutarı dikkate alınır. Yukarıdaki örnekte kıymetin binek otosu olduğunu ve 11. ayda
alındığını (ilk yılda iki ay kullanıldığını) kabul edelim ve kısıt amortisman hesaplayalım.
Normal
usulde aylık amortisman 180 /12=15 TL’dir. Bu durumda ilk yıl kısıt amortismanı 2 x 15 = 30 TL
olacak, son yıl amortismanı da [100 +(180 -30)=] 250 TL
olacaktır.
Azalan
bakiyeler usulünde hesaplama şöyle
olacaktır:
Yıl |
Amortisman Matrahı |
Amortisman Oranı |
Amortisman Tutarı |
1 |
1.000 |
(0.36x 2/12) |
60 |
2 |
(1.000-60=)
940 |
0,36 |
338,4 |
3 |
(940-338,4=)
601,6 |
0,36 |
216,576 |
4 |
(601,6-216,576=)
385,024 |
0,36 |
138,609 |
5 |
(385,024-138,609=)
246,415 |
0,36 |
88,71 |
6 |
(246,415-88,71=)
157,705 |
1 |
157,705 |
Amortisman
ayırmada uygulanan genel yöntemler yukarıda açıklanmıştır. VUK’un
geçici 30. maddesinde yapılan düzenlemeyle belirli süre uygulanmak üzere bu
yöntemler dışında, hızlandırılmış sürelerde amortisman
uygulanmasına ilişkin özel bir belirleme yapılmıştır.
6948
sayılı Sanayi Sicili Kanunu’na göre sanayi sicil belgesini haiz mükelleflerce
münhasıran imalat sanayiinde veya 4691 sayılı Teknoloji Geliştirme
Bölgeleri Kanunu, 5746 sayılı Araştırma, Geliştirme ve Tasarım Faaliyetlerinin
Desteklenmesi Hakkında Kanun ve 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının
Desteklenmesine Dair Kanun kapsamında faaliyette bulunan mükelleflerce
münhasıran Ar-Ge, yenilik ve tasarım faaliyetlerinde kullanılmak üzere, 2019
takvim yılı sonuna kadar iktisap edilen yeni makina ve teçhizat
ile aynı tarihe kadar yatırım teşvik belgesi kapsamında iktisap
edilen yeni makina ve teçhizat için uygulanacak amortisman oran ve süreleri, Maliye Bakanlığınca bu
Kanunun 315. maddesine göre tespit ve ilan edilen faydalı ömür sürelerinin
yarısı dikkate alınmak suretiyle hesaplanabilir. Bu şekilde belirlenen oran ve
süreler izleyen yıllarda değiştirilemez.
Maliye
bakanlığı konuya ilişkin olarak 497 seri no.lu VUK Genel Tebliğiyle açıklama
yapmıştır. Tebliğde uygulamanın
kapsamı, uygulanacak oran ve sürenin
hesaplanması açıklanmıştır.[56]
3- Amortisman Yönteminin Değiştirilmesi
İşletmeler prensip olarak seçmiş oldukları amortisman usulünü değiştiremezler.
Ancak azalan bakiyeler usulünü uygulayan mükellefler bir defaya mahsus olmak
üzere normal usule geçebilir. Bu durumda yöntem değişikliğinden
sonra, henüz amorti edilmemiş
tutar kalan amortisman
süresinde eşit şekilde itfa edilir. Örneğin, yukarıdaki mükellefin azalan
bakiyeler usulünden üçüncü yılda
normal usule geçtiğini
kabul edelim. Bu durumda son dört yılda, yıllık (409,6 /4=) 102,4 TL
tutarında amortisman
ayıracaktır.
4- Muhasebe Kaydı
THP’nda duran varlık
hesaplarına ilişkin bir adet birikmiş amortisman
hesabı vardır.[57]
Bu nedenle birikmiş amortismanlar, hesap detayında iktisadi kıymet bazında ayrıştırılmalıdır.
Amortismanlara ilişkin muhasebe kaydını yukarıdaki örnek üzerinde gösterelim. Yukarıdaki iktisadi kıymetin binek
otosu olduğunu ve 2019 yılının 11. ayında alındığını kabul edelim. Yukarıdaki
hesaplamalara göre amortisman kaydı (azalan bakiyeler usulüne göre) şöyle olacaktır:
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
770 GENEL YÖNETİM GİDERİ 60
770.05
Binek otosu amortismanı
257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 60
257.01.254
Binek otosu
Açıklama: Taşıtlara amortisman ayrılması
–––––––––––––––––– /
–––––––––––––––
Yukarıdaki kayıt 7/A seçeneğine göre yapılmıştır. 7/B seçeneğinde gider
hesabı ‘796 Amortismanlar ve Tükenme Payları’ olacaktır.
D- SABİT KIYMET YENİLEME FONU
Satılan iktisadi kıymetin
yenilenmesi zaruri olur veya işletme yönetimince
yenilemeye karar verilir ve teşebbüse geçilirse[58] satıştan doğan kâr sonuç hesaplarına intikal ettirilmeyip
bilanço pasifinde üç yıl süreyle tutulabilir. Yenileme fonu sadece amortismana
tabi iktisadi kıymetlerde uygulanabilir. Yenileme fonu olarak ayrılacak kazancın işletmeden çekilmemiş olması gerekmektedir.
Diğer taraftan yenileme fonunun bilançoda izlenmesi gerektiğinden bu uygulamadan sadece bilanço usulüne göre defter tutan işletmeler
yararlanabilecektir.
Elden çıkarılan iktisadi kıymetin daha önce yeniden değerlemeye veya enflasyon düzeltmesine tabi tutulmuş olması yenileme fonu
ayrılmasına engel değildir.
Satış kârının tespitinde
birikmiş amortismanlar da dikkate alınacaktır. Ancak döviz bedelle satılan kıymetlere ilişkin olarak
sonradan (vadeli alacak nedeniyle)
hesaplanacak lehte kur farkları, yenileme fonuna alınmayıp doğrudan gelir yazılmalıdır. Yenileme fonu açısından satışın peşin, vadeli ya da trampa şeklinde olmasının önemi
bulunmamaktadır.
Yeni alınacak kıymetin hiç kullanılmamış olması yenileme fonu kullanımı için şart değildir. Yalnız alınan kıymetin cins ve vasıf olarak satılan kıymetle aynı olması zorunludur.
Yenileme fonu üç yıl içinde yeni alınan kıymetin amortismanına
mahsup edilir. Yeni kıymet alınmış dahi olsa üç yıl içinde bu şekilde kullanılmayan yenileme fonu üçüncü yılın sonunda gelir
yazılmalıdır.
Örneğin bir işletmenin
pasifinde iki yıl önce ayrılmış 23.000 TL tutarında yenileme
fonu bulunduğunu, işletmenin bu yıl içinde de 55.000 TL’ye yeni bir kıymet(makine) aldığını, bu kıymeti azalan bakiyeler
usulü ile % 40 oranında amortismana tabi tutacağını varsayalım. İşletmenin yapması gereken kayıtlar aşağıdaki gibi olacaktır. İşletme bu yıl kullanamadığı yenileme fonunu gelir yazmak zorundadır.
Cari
yıl amortisman
tutarı:
55.000
x 0,40= 22.000 TL
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––[59]
549 ÖZEL FONLAR 22.000
549.07
Yenileme Fonu
257 BİRİKMİŞ AMORTİSMANLAR 22.000
Açıklama: Amortisman ayrılması
––––––––––––– 31.12.2018 ––––––––––––
549 ÖZEL FONLAR 1.000
549.07
Yenileme Fonu
671 ÖNCEKİ DÖN. GEL. VE KÂRLARI 1.000
Açıklama: Özel fonların kapatılması
––––––––––––––––––
/ ––––––––––––––
E- FİNANSAL KİRALAMAYA KONU KIYMETLERİN DEĞER-LEMESİ[60]
Finansal
kiralamaya konu edilen iktisadi kıymetler,
bu kıymetlerin net bilanço
aktif değerinden finansal
kira ödemelerinin bugünkü değerinin
düşülmesi
suretiyle tespit edilen değerle
değerlenir. Bulunan
değer sıfır veya negatif ise bu kıymetler iz bedelle değerlenir.
İz bedelle değerlenmeyen
finansal kiralamaya konu edilmiş
iktisadi kıymetler de diğerleri
gibi amortisman uygulamasına konu edilebilir.
Örneğin, 5 yıl süre ile
finansal kiralamaya konu edilmiş bir makinenin
aktifleştirme bedeli kiralayan tarafından 5.000 TL
olarak tespit edilmiş olsun. Bu durumda
kiralayan bu makine için normal usulde veya azalan bakiyeler usulünde amortisman ayırabilecektir.
VII- MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR
Herhangi
bir fiziksel varlığı
bulunmayan ve işletmenin
belli ölçüde yararlandığı
ya da yararlanmayı
planladığı aktifleştirilen giderler ile belli koşullar altında hukuken himaye göre haklar
bilançonun maddi olmayan duran varlıkları
içinde gösterilir. Bu varlıklar
THP uyarınca şu şekilde ayırıma tabi tutulmuştur:
§ Haklar
§ Şerefiye
§ Kuruluş ve örgütlenme gideri
§ Araştırma ve geliştirme
gideri
§ Özel
maliyetler
§ Diğer maddi olmayan duran varlıklar
Maddi
olmayan duran varlıkların envanteri
kayıtlar üzerinden yapılır. Hakların
değerleri, kullanım sürelerine göre VUK’un
amortismana ilişkin hükümleri
çerçevesinde amortisman ayrılmak suretiyle gider veya maliyete
intikal ettirilir. Maddi olmayan duran varlıklara ilişkin
olarak ayrılan amortismanlar
bilanço aktifinde negatif değer
olarak gösterilir. Böylece maddi olmayan duran varlıklar net değer bilançosuna uygun olarak net değeri ile bilançoda yer almış olur.
A-
HAKLAR
Belli
konuda hukuki olarak kullanım
ve yararlanma özerkliği
sağlanması bir hakkı ifade eder. Haklara; marka,
ticaret unvanı, know-how, telif, ihtira beratı, lisans, royalty,
işletme, imtiyaz,
franchising örnek verilebilir. Haklar satın alma yoluyla veya ortaya çıkarma yoluyla edinilir. Haklar
duran varlık niteliğinde olup bilanço aktifine
maliyet bedeli ile kaydedilir.
İşletmenin aktifine kayıtlı haklar, dönem
sonlarında mukayyet bedeliyle değerlenir, genel
esaslara göre amortismana tabi tutulur.
# Finansal Kiralama Hakları
4842
sayılı Kanunla VUK’a mükerrer
290. madde eklenmek suretiyle düzenlenen finansal kiralamaya ilişkin hükümler uyarınca kiracılar, finansal kiralamaya konu
iktisadi kıymetleri
bilançonun ‘Haklar’a ilişkin bölümünde gösterecektir. Bu haklar,
iktisadi kıymete ilişkin rayiç bedel ile kira ödemelerinin
bugünkü değerinin düşük olanı ile aktifleştirilecek, dönem sonunda da
mukayyet bedelle değerlenecektir.
Finansal
kiralama hakları VUK’un
kiralamaya konu iktisadi kıymetlere
ilişkin hükümler uyarınca amortismana tabi
tutulabilir.
B- ŞEREFİYE
Şerefiye; devren alınan işletmenin devir
alım bedeli ile devir tarihi itibariyle
rayiç bedele göre hesaplanacak işletme değeri arasındaki farktır. Şerefiye bir nevi isim hakkı (itibar) karşılığıdır. VUK’un 313. maddesinde düzenlenen haddi (2018 yılı için 1.000 TL)
geçen tutardaki şerefiyenin aktifleştirilmesi zorunludur. Şerefiye maliyet
bedeli ile değerlenir ve
genel esaslara göre amortismana tabi tutulur.
C- KURULUŞ VE ÖRGÜTLENME GİDERİ
Yeni kuruluş veya işletme bünyesinin genişletilmesinde, bu işlemlere özgü giderler bir defada gider yazılabileceği gibi aktifleştirilerek amortisman
yoluyla da giderleştirilebilir.
Mükellefin bu konuda tercih hakkı vardır. Kuruluş ve örgütlenme
giderlerinde değerleme mukayyet bedeli ile yapılır. Amortisman VUK’un 326. maddesi
uyarınca 5 yılda ve eşit tutarlarda ayrılır.
D- ARAŞTIRMA VE GELİŞTİRME GİDERLERİ
Araştırma ve geliştirme giderleri yeni bir ürün veya ileri bir teknoloji
geliştirmek için yapılan araştırma giderleri ile
araştırma sonuçlarının yeni ürünler, varlıklar, üretim
yöntemleri, sistemler veya hizmetler için projeye dönüştürülmesinde
katlanılan geliştirme giderlerinden oluşur.
Bu giderlerin aktifleştirilmesi
zorunlu değildir. Tercih
edilirse aktifleştirme, maliyet
bedeli üzerinden yapılır, genel
esaslara göre amortisman ayrılır. KVK’nın 10/1-a maddesi
veya 5746 sayılı Kanun uyarınca AR-GE indiriminden yararlanılması bu harcamaların gider veya maliyet olma durumunu değiştirmez.
E- ÖZEL MALİYETLER
Kiralanan gayrimenkullerle ilgili olarak işletmeler tarafından yapılan değer artırıcı veya
gayrimenkulü genişletici
nitelikteki giderlerden kira süresi
sonunda kiralayanda bırakılacak olan kıymetler doğrudan gider yazılmayıp aktifleştirilir. (VUK mad. 272) Normal tamir bakım giderleri,
tutarı ne olursa olsun özel maliyet kapsamında değerlendirilmez. Özel maliyetler dönem sonunda maliyet
bedeliyle değerlenir.
Hangi
tür giderlerin özel maliyet uygulamasına
konu edileceği hususunda
vergi kanunlarında net
bir belirleme yoktur. İşletmeler
bu tür giderleri yukarıda
belirtilen esaslar dahilinde kendileri belirleyecektir.
Özel
maliyet bedelleri maddi duran varlıklara
ilişkin bölümde açıklanan esaslar çerçevesinde amortisman uygulamasına konu edilir. Özel maliyet bedelinin amortisman
süresi kira süresidir. Kira süresinin belirsiz olması durumunda amortisman beş yıllık
süre esas alınarak
hesaplanacaktır. (VUK
mad. 327)
Kira
süresinin bir yıl olması halinde duruma göre değerlendirme yapılacaktır. Örneğin, kira süresi bir yıl olmakla birlikte kira
mukavelesi her yıl yenileniyorsa
özel maliyetler bizce beş yıllık sürede amorti edilmelidir. Böyle bir durum yoksa, kira süresi bir yıl ise ve özel maliyet bedeli yüksek tutarda ise bu durumda söz
konusu kıymetin
kiracıya bedelsiz teslim
olarak (ayni kira) değerlendirilmesi
gerekecektir. Çünkü bir yıllık kiralamalarda özel maliyet
konusuna girecek harcamaların
yapılması mutat ve ticari icaplara uygun değildir.[61]
Özel
maliyet bedellerinin itfasında
kısıt yapılmayacak ve azalan bakiyeler usulü
kullanılmayacaktır.
Özel maliyet bedellerinin kiralayana bir bedel
karşılığı devredilmesi
durumunda iktisadi kıymet satışı yapılmış gibi işlem ve kayıt yapılmalıdır.
F-
DİĞER MADDİ OLMAYAN DURAN VARLIKLAR
Yukarıda belirtilenler dışında kalan fakat mahiyet itibariyle
bunlara benzeyen maddi olmayan duran varlıklar da yukarıda açıklanan
esaslar çerçevesinde değerlenerek
bilanço aktifinde gösterilecektir.
VIII- ÖZEL TÜKENMEYE TABİ
DURAN VARLIKLAR
Duran
varlık niteliğinde olmakla birlikte maddi ve
maddi olmayan duran varlık
kalemleri içinde değerlendirilmeyen
kıymetler de bilanço aktifine
özel tükenmeye tabi varlıklar
olarak kaydolunur.
Bu aktifler;
tüketime sunulması zaman ve
miktarı ile sınırlı
olan belli bir maddi varlıkla
ilgili olarak önceden yapılan
harcamaları ifade
eder. Bu kapsama giren aktifler de yıllara yaygın
inşaat ve onarım maliyet bedelleri gibi gerçek bir
aktif kıymeti ifade
etmeyebilir.
Bilanço
aktifinin bu grubunda genel olarak madenciliğe ilişkin;
§ Arama
giderleri
§ Hazırlık ve geliştirme
giderleri
§ Mahiyet itibariyle bunlara benzeyen
aktif değerler
yer alır.
Arama
giderleri; maden arama amacıyla
yapılan işlemlere
ilişkin giderleri, hazırlık ve geliştirme
gideri ise; bulunan madeni işlenebilir
hale getirmek için yapılan
giderleri ifade eder. Bu kıymetler
maliyet bedeli ile değerlenir
ve bu tutarla bilançoda gösterilir.
Aktifleştirilen bu tutarlar madenin çıkarılma ömrü ile mütenakıs olmak üzere amortismana tabi
tutulur. Ayrılan amortisman tutarları bilanço aktifinde (-) değer olarak gösterilir.
Maden
bulunamayan durumda arama giderinin aktifleştirilmesi zorunlu değildir.
Belli
bir bedel karşılığı edinilen madenler Maliye
Bakanlığı tarafından mükellefin müracaatı üzerine belirlenecek
oranlar çerçevesinde amortismana tabi tutulacaktır. Madenler de bilançoda maliyet
bedelleri ile özel tükenmeye tabi varlıklar içinde gösterilir.
IX- DÖNEMSEL AYIRIMLAR (AKTİF
GEÇİCİ KALEMLER)
Tahakkuk esası ve dönemsellik ilkesi gereği işletme
cari dönem kazancının tespitinde dikkate alınması gereken gelir tahakkukları ile cari dönemde ödenmekle birlikte gelecek dönemleri
ilgilendiren (cari dönemde gider veya maliyet yazılmayan) gider unsurları vadeleri bazında ayırım da
yapılmak
suretiyle bilanço aktifine kaydolunur. Bu tür varlıklar taahhüt işi maliyetlerinde olduğu gibi işletme için gerçek bir varlığı ifade etmez. Ancak kayıt tekniği ve dönemsellik ilkesi gereği bilançonun varlık kalemleri içinde
gösterilir.
A- GELECEK DÖNEME İLİŞKİN GİDERLER
Dönemsellik ilkesi, her dönemin faaliyet
sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız
olarak tespit edilmesini, gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesini, hasılat, gelir ve karların aynı döneme ait gider ve maliyetlerle
karşılaştırılmasını gerektirir.
Hasılatın ve giderlerin hangi döneme ait
olduğunun belirlenmesinde
ödeme ve tahsilat önem arz etmemekte olup, bu belirleme tahakkuk esasına göre yapılacaktır. VUK’un 283.
maddesinden hareketle, içinde bulunulan dönemde ödenen ancak gelecek yıllara ait olan giderler, mukayyet
değerleriyle aktifleştirilmek suretiyle ilgili oldukları yılda gider kaydedilecektir.
THP’da gelecek
dönemlere ait olarak peşin
ödenmiş giderler için
18 (kısa vadeli)
ve 28 (uzun vadeli) olmak üzere iki hesap grubu öngörülmüştür. Dönem sonu envanterinde
dönemsel ayırımlar kontrol edilerek gerekli
aktarmalar yapılır.
Gelecek yıllara
ait giderler nedeniyle yüklenilen KDV, giderin yapıldığı dönemde indirim konusu yapılır.
Bu giderlerin en belirgin olanları kira giderleri ve sigorta giderleridir. Kira giderlerinde
dönemsel ayırım ay bazında, sigorta giderlerinde
gün bazında yapılır. Bu ayırım giderin oluştuğu anda yapılabileceği gibi dönem sonu itibariyle de yapılabilir. Bu aktifler
mukayyet bedeli ile değerlenir.
Örneğin, bir işletmenin, binek otosu bir yıllık kasko sigorta bedeli olarak 12.11.2019 tarihinde 1.168
TL prim ödendiğini kabul
edelim. İşletme
dönemsel ayırımı gider tarihinde yapmıştır.
Muhasebe kaydı şöyle olacaktır (Vergiler ihmal edilecektir):
Cari
dönem gideri: [(1.168 /365) x 50 gün=] 160 TL
–––––––––––––
12.11.2019 ––––––––––––
770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 160
180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 1.008
100 KASA 1.168
Açıklama: Sigorta gideri kaydı
–––––––––––––––––– /
––––––––––––––
Dönemsel
ayırımının
dönem sonunda yapılması halinde; giderin tamamı ilk kayıtla cari dönem giderleri
arasına kaydedilecek ve yılsonunda ise aşağıdaki kayıt
yapılacaktır.
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 1.008
770 GENEL YÖNETİM GİDERLERİ 1.008
Açıklama: Sigorta gideri dönemsel aktarma kaydı
–––––––––––––––––– /
––––––––––––––
B-
GELİR TAHAKKUKLARI
VUK’un 283. maddesine göre, cari hesap dönemine ait olup,
henüz tahsil edilmemiş olan
hasılat, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmak üzere mukayyet değerleri üzerinden aktifleştirilir. Vadeli mevduatlara ilişkin[62]
faizler gibi bu dönemde başlayıp gelecek döneme devreden ya
da faturası gelecek yıllarda kesilecek süreklilik arz
eden hizmetlerin gelirlerinin bir kısmı
içinde bulunulan döneme ait olmasına karşın,
bu tür faiz ve gelirlerin nakden veya hesaben tahsili
gelecek dönemlerde yapılır.
Dönemsellik
ilkesi gereği bu tür
gelirlerin içinde bulunulan döneme isabet eden kısımlarının cari dönemin gelir hesaplarına intikal ettirilmesi gerekmektedir.
THP’de içinde bulunulan döneme ait olup tahsili veya
ilgili adına kesin borç kaydı gelecek
dönemlerde yapılacak gelirlerin
izlenmesi için 181 ve 281 no.lu hesaplar belirlenmiştir. Bilançoda
bu kaleme kaydolunacak
gelir tahakkukları mukayyet bedeli ile değerlenecektir. Döviz cinsinden
gelirlere ilişkin gelir tahakkuklarının mukayyet
bedeli dönem sonu itibariyle yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilmelidir.
Muhasebenin
dönemsellik ilkesi gereği olarak
tahakkuk ettirilen gelirlerin bir bölümü, mali kâr yönünden elde edilmiş sayılmaz. Örneğin
alış bedeli ile değerlenmesi gereken menkul
kıymetler için tahakkuk ettirilen gelirler. Bu tür gelirlerin dönem mali kazancının tespitinde beyanname üzerinde ticari kazançtan düşülmesi gerekmektedir.
# Ciro Primleri
Ciro
primleri genellikle yılsonu
itibariyle hesaplanmakta ve takip eden yılın ilk aylarında
kesinlik kazanarak belgelendirilmektedir.
Kapanan hesap döneminde alınan mal miktarı veya tutarına göre hesaplanan ve takip eden yılın tarihini taşıyan belgelerle
tevsik olunan ciro primlerinde, belgeleme
izleyen yılda olmakla beraber elde eden yönünden hasılat, sağlayan yönünden
gider kapanan yıla aittir ve dönemsellik
ilkesi gereği ait oldukları yılda gelir ve gider olarak dikkate alınmalıdır.
THP
açısından; elde eden yönünden 181 no.lu
Gelir Tahakkukları
Hesabına borç, 602
no.lu Diğer Gelirler
Hesabına alacak kaydı; sağlayan yönünden ise 611 no.lu Satış İskontoları Hesabına borç, 381 Gider Tahakkukları Hesabına alacak kaydı yapılmalı
ve takip eden yılda düzenlenen
belgelerle tahakkuk hesapları
kapatılmalıdır.[63]
Örneğin A işletmesi 30.12.2019 tarihinde
müşterisi B işletmesine 8.000 TL ciro
primi tahakkuk ettirdiğini bildirmiş ve karşılığında ciro primi faturası düzenlenmesini talep etmiştir. B işletmesi
de faturayı 15.1.2020
tarihinde düzenlemiştir. Bu işleme ilişkin muhasebe kaydı şöyle olacaktır.
(KDV oranı %18 olup peşin ödenmiştir)
Hesaplanacak
KDV; 8.000 x 0,18= 1.440 TL
A İşletmesi Kaydı:
–––––––––––––
30.12.2019 ––––––––––––
611 SATIŞ İSKONTOLARI 8.000
381 GİDER TAHAKKUKLARI 8.000
Açıklama: Ciro primi
tahakkuku
––––––––––––– 15.01.2020 ––––––––––––
381 GİDER TAHAKKUKLARI 8.000
191 İNDİRİLECEK KDV 1.440
120 ALICILAR 8.000
100 KASA 1.440
Açıklama: Ciro primi faturasının gelmesi
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––
B İşletmesi Kaydı:
–––––––––––––
30.12.2019 ––––––––––––
181 GELİR TAHAKKUKLARI 8.000
602 DİĞER GELİRLER 8.000
Açıklama: Ciro primi tahakkuku
––––––––––––––––– /
–––––––––––––––
–––––––––––––
15.01.2020 ––––––––––––
320 SATICILAR 8.000
100 KASA 1.440
181 GELİR TAHAKKUKLARI 8.000
391 HESAPLANAN KDV 1.440
Açıklama: Ciro primi faturasının düzenlenmesi
–––––––––––––––––– /
–––––––––––––––
Gelir
tablosu hesapları ilgili
dönem sonu itibariyle 690 no.lu Dönem Kâr Zararı Hesabına
aktarılarak kapatılacaktır.
X- YILLARA YAYGIN TAAHHÜT İŞLERİ
MALİYET VE HASILATI
Yıllara yaygın taahhüt işleri kazancı, GVK’nın 42-44.
maddeleri uyarınca işin bittiği (geçici kabulün yapıldığını
gösteren tutanağın
idarece onaylandığı
veya işin fiilen bırakıldığı/tamamlandığı)
yılda tespit edilir. Bu işlerden yıl içinde tamamlanamayanlara
ilişkin olarak; yapılan harcamalar bilanço aktifinde,
elde edilen hasılat da
bilanço pasifinde gösterilir. Bilanço pasifinde yer alacak yıllara yaygın taahhüt işleri hasılatı ile bilanço aktifinde yer alacak yıllara yaygın taahhüt işleri maliyeti mukayyet bedelleri
ile değerlenir.[64]
Henüz tamamlanmamış yıllara yaygın taahhüt işlerine ilişkin olarak bilançoda yer alan maliyet ve hasılat kalemleri
gerçek anlamda bir aktif veya pasif değer ifade etmez.
I- MALİ BORÇLAR
Mali
borçlar, işletmeler tarafından kredi kuruluşları ve mali piyasadan temin edilen borçları ifade eder. Bu tür işletme borçları, muhasebe kayıtlarında gösterilme ve bilançoya aktarılmasında vadelerine göre uzun vadeli ve kısa vadeli olmak üzere ayırıma tabi tutulur. Dönem sonu itibariyle bilançonun uzun vadeli
kaynaklarından kısa
vadeli hale dönüşenler
ilgili kısa vadeli
kaynak içine aktarılmalıdır. Vergi kanunları uyarınca
bu kıymetlerin değerlemesinde vade ayırımı
önem taşımaz.
Bu borçlar THP
ile borç türü bazında sınıflandırılmış olup bu çerçevede bilançoya
aktarılmaktadır. Dönem sonu işlemleri ve değerlemede mali borcun türü önem taşıdığından açıklamalar bu çerçevede yapılacaktır.
Bilançoda
yer alacak mali borçlar şunlardır;
§ Banka
Kredileri
§ Çıkarılmış
Tahviller ve Bunlara İlişkin Borçlar
§ Çıkarılmış
Bono ve Senetler
§ Çıkarılmış
Diğer Menkul Kıymetler
§ Diğer Mali Borçlar
Mali
borçların dönem sonu envanterinde alacaklı
banka veya finans kurumu ile mutabakat sağlanır.
Mutabakat sağlanamayan
hallerde envanter işletme kayıtlarına
göre çıkartılır, ihtilaf konusu olan borcun gerekli araştırmadan sonra nedeni tespit
edilemeyen kısmı geçici (197, 397 no.lu)
hesaplara alınır. İşletme için zarar niteliğinde olan farklar karşılık
tesis edilmek suretiyle gider yazılır.
Ancak bu zarar mali hukuk açısından kanunen kabul edilmeyen gider
niteliğindedir. Öte
yandan KKEGd olarak değerlendirilen bu farkın izleyen yıllarda
düzeltme işlemine konu
edilmesi halinde ise ilgili yıl
mali kazancına dahil edilmemesi gerektiği unutulmamalıdır.
Sözleşmeyle düzenlenen hallerde (cari
hesaplarda olduğu
gibi), dönem sonu itibariyle dönemsel gider tahakkukları yapılır.
Mali borçların değerlemesi borç türüne göre aşağıdaki gibi yapılacaktır.
A-
BANKA KREDİLERİ
İşletmelerin banka ve kredi kuruluşlarından temin ettikleri kaynaklar bilançonun kısa veya uzun
vadeli yabancı kaynakları içinde bu kalemde gösterilir. Banka kredisi borçlarından TL bedelli olanlar mukayyet değeri ile değerlenir. Döviz bedelli kredi borçlarının mukayyet bedeli ise Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan (ilgili yabancı paraya ilişkin) döviz alış kuru ile hesaplanacak kur farkı da dahil
edilerek tespit edilir. VUK’un 280. maddesi uyarınca,
yabancı paraların kur değerlemesi sonucunda
ortaya çıkacak olumsuz
fark kredi borç değerine eklenecek, karşılığında 660 veya
661 no.lu hesaba (780/797 no.lu hesap
aracılığıyla) gider
kaydı yapılacak; olumlu fark ise ilgili kredi borç değerinden düşülecek
karşılığında 646 no.lu
hesaba gelir kaydı yapılacaktır.
1- Kredi Borçlarının
Değerlemesi
VUK’un 5228 sayılı Kanunla değişik 285. maddesinin 1. fıkrasında aşağıdaki hüküm yer almaktadır.
“Borçlar
mukayyet değerleriyle değerlenir. Mevduat veya kredi sözleşmelerine müstenit borçlar
değerleme gününe kadar
hesaplanacak faizleriyle birlikte dikkate alınır.”
Kredi borçlarının dönem sonu değerlemesinde, değerleme gününe kadar işlemiş olan vade kısmına karşılık olarak krediye ilişkin faiz oranları kullanılarak faiz hesaplanacak ve bu
faizler bir taraftan kredi borcuna eklenirken diğer taraftan cari dönem finansman gideri olarak dikkate
alınacaktır.[65]
Açıklanan
bu uygulamayla kredi faizlerinin ilgili oldukları dönemde maliyet veya gider hesaplarına intikal ettirilmesi sağlanmış olacaktır.
İktisadi kıymet yatırım döneminde ödenmiş olan faizlerin, 163 Seri No.lu VUK Genel Tebliği uyarınca söz konusu kıymetin yatırım maliyetine eklenmesi zorunludur. Yatırım dönemi sonunda VUK’un 285. maddesi
hükmü uyarınca (mükellef
tarafından) hesaplanan faizlerin nasıl
işleme tabi tutulacağı konusunda idarece bir belirleme
yapılmamış olmakla birlikte, bu faizlerin de
163 Seri No.lu Tebliğ uygulaması çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz.
2- Kredi Faizlerinin Gider Kaydı
Kredi
faizleri bazı durumlarda doğrudan gider kaydedilmekte
bazı durumda ise aktif
kıymet maliyetine eklenmektedir.
163 Seri No.lu VUK Genel Tebliği
uyarınca amortismana tabi iktisadi kıymet ediniminde kullanılan kredilerin ilk yıl faizleri ile yatırım
kredilerinin yatırım
dönemi[66]
faizlerinin ilgili aktif kıymet
değerine eklenmesi
gerekmektedir. Bu tarihten sonra ilgili kredilere ilişkin olarak ortaya çıkan faizlerin ise maliyetlere eklenmesi ihtiyaridir. Bu
faizler istenirse doğrudan gider kaydedilebilir.
Değerleme hükümleri
çerçevesinde işletmeler tarafından
hesaplanan kısıt dönem faizlerinin gider veya maliyet niteliği konusunda İdarece bir
belirleme yapılmamıştır.
Kanaatimizce bu faizler de ödenmiş olan faizler
gibi 163 Seri no.lu VUK Genel Tebliği’nde yapılan açıklamalar çerçevesinde ayırıma tabi tutulmalıdır.
3- İşletmeler Arası
Kredi Aktarımı
Kredi kuruluşlarından kredi alan bazı işletmeler, söz konusu kredileri kısmen veya tamamen başka işletmelere
(özellikle kardeş kuruluşlara) kullandırabilmektedir.
Bu durumda, kredi maliyeti olan kredi
faizlerinin, kullanan işletme bazında dağıtıma tabi
tutulması gerekmektedir. Yani kredi kuruluşunun kredi
kullanan işletme adına tahakkuk
ettirdiği (veya değerleme gününde hesaplanan) faizler, bu işletme tarafından kredinin fiilen kullanımı oranında kredi aktarılan kuruluşa yansıtılmalıdır. Aktarılacak tutarın hesaplanmasında faiz oranı, kullanım süresi ve
kullanılan kredi tutarı dikkate alınacaktır. Kredi faiz aktarımı fatura ile yapılmalı, genel oranda KDV hesaplanmalıdır. Aksi yönde görüşler bulunsa da maliye idaresi dekontla faiz aktarımı yapılamayacağı görüşündedir.
Kredi
faiz aktarımında, faiz aktaran işletme faizle birlikte kredi
kullanan işletme aleyhine bir
miktar da gider payı hesaplayabilecektir.
Ancak bu şekilde aktarılacak gider payının, örtülü kazanç dağıtımı iddiasına konu olmaması için kredi kullanım tutarı ve faizle uyumlu olması gerekmektedir.
4- Finansal Kiralama Borçları
Finansal kiralama yapan işletmelerin bu
işlemlerinden doğan borçları da mukayyet
bedeli ile bilançonun bu bölümünde (301/401 no.lu hesap) izlenir. ALICILAR’a ilişkin bölümde açıklanan finansal kiralama işlemlerinde değerleme
uygulaması çerçevesinde;
finansal kira borçları içinde yer
alan Ertelenmiş Finansal
Kiralama Borçlanma Maliyetleri (302/402 no.lu hesap) yani kira ödemeleri içinde
yer alan faiz kısımları değerlemede (-) değer olarak
mukayyet bedeliyle dikkate alınır. Böylece bu borçlar bilanço pasifinde net değeriyle yer almış olur.
B- ÇIKARILMIŞ TAHVİLLER VE BUNLARA İLİŞKİN BORÇLAR
Çıkarılmış
tahviller uzun vadeli yabancı
kaynaklar içinde, tahvillere ilişkin
anapara ve faiz borçları
ise kısa vadeli yabancı kaynaklar içinde yer
alacaktır. Tahviller VUK’un 286. maddesi uyarınca itibari değerle
değerlenir.[67]
Döviz
üzerinden düzenlenmiş
tahvillerin itibari değeri
değerleme günü itibariyle,
Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan
ilgili döviz alış kuru
ile kur değerlemesi yapılması suretiyle tespit edilir. Aleyhte oluşan kur farkı tahvil borç değerine eklenir, lehte oluşan kur farkı da tahvil borç değerinden düşülür. Diğer taraftan hesaplanan lehte
kur fakı gelir (646
no.lu hesaba), aleyhte kur farkı
gider (780/797 no.lu hesaba) kaydedilir. Tahvillere ilişkin anapara ve faiz borçları da itibari değer ya da mukayyet bedelle değerlenir.
1- Endeksli Tahviller
İşletme tarafından çıkartılan tahviller enflasyona, dövize vb. bir değere endeksli ise dönem sonu değerlemesinde endeks nedeniyle oluşacak değer farkları da itibari kıymete yansıtılır.
Dövize endeksli tahvillerde kur farkı hesaplanır.
Enflasyona endeksli tahvillerde ÜFE veya TÜFE oranlarına göre değer farkı tespit edilir. Bu şekilde hesaplanan değer farkları tahvil borç tutarına dahil
edilmeyip tahakkuk hesaplarında
(geçici hesaplarda) gösterilir. Böylece tahvil bilanço değeri, tahvil hesabı ile ilgili tahakkuk hesabının toplamından oluşur.
Tahvil itibari kıymeti ile ilişkilendirilmeyecek olan endeksleme farkları dönem mali kazancının tespitinde dikkate alınmayacaktır. Bu şekilde endeks
değerlemesi
sonucu ticari kazanca eklenen gelirler mali kazancın tespitinde beyanname
üzerinde ticari kazançtan indirilir; ticari kazançtan düşülmüş olan giderler ise mali kazancın tespitinde ticari kazanca eklenir.
2- Dönemsel Faiz Ödemeli Tahviller
Belli dönemler itibariyle faiz ödemeli tahvillere
ilişkin olarak, yıl içinde
tamamlanan dönemlere ilişkin faizler[68] dönem mali kazancının tespitinde
gider olarak dikkate alınabilir. Ancak
yılsonu
itibariyle henüz dolmamış dönemlere ilişkin olarak
hesaplanan faizler ise dönem mali kazancının tespitinde gider olarak dikkate alınamaz. Ticari kazançtan
indirilmiş olan bu tür giderler KKEGd olarak dikkate alınır.[69]
C-
ÇIKARILMIŞ BONO VE SENETLER
İşletme tarafından çıkarılmış bono ve senetler, vadesi bir yılın altında olan sermaye piyasası araçlarıdır. İşletmenin borçlu sıfatı ile imza ettiği poliçe ve
bonolar bu kapsamda değerlendirilmez.
Bunlar sermaye piyasası aracı olmadığından borç
senetleri olarak değerlenir.
Çıkarılmış
bono ve benzerlerinin fiili envanteri alacaklı işletmelerle mutabakat yapılarak tespit edilir. Envanter farklılığının
nedeni bulunamayan kısmı değerleme günü itibariyle geçici hesaplarda gösterilir. Farklılığın nedeni tespit edildiğinde gerekli düzeltme kayıtları
yapılır.
Çıkarılmış bono ve senetlerin değerlemesi nominal bedel üzerinden yapılır. Tahvillerde
olduğu gibi bu menkul kıymetlerin bünyesinde taşıdıkları finansman yükü
bilançonun (308) Menkul Kıymetler İhraç Farkı kaleminde
gösterilir. Finansman yükünün cari dönemi ilgilendiren kısmı dönem sonu itibariyle finansman gideri olarak (780/797 no.lu hesap) dikkate alınır ve dönem kazancından
düşülür.
Döviz
bedelle düzenlenmiş bonoların nominal
bedeli; Maliye Bakanlığınca
yayımlanmış döviz alış kuru ile yapılacak kur değerlemesi sonucunun dahil
edilmesiyle tespit edilir. Diğer
taraftan bu menkul kıymetlere
ilişkin finansman yükünün
tespitinde de kur değerlemesi
yapılması gerekmektedir.
D-
ÇIKARILMIŞ DİĞER MENKUL KIYMETLER
Tahviller
ile çıkarılmış bono ve senetler dışında kalan ve işletme
tarafından çıkartılmış
olan diğer sermaye piyasası araçları bilançonun bu kalemi içinde
gösterilir. İşletme
tarafından çıkartılan ancak bir borçlanma senedinden öte sahibine ek
haklar tanıyan menkul kıymetler (yönetime katılma hakkı tanıyan Katılma
İntifa Senedi gibi) bu
kalem içinde gösterilmeyip öz sermaye içinde gösterilir.
Bilançonun
bu kaleminde yer alacak menkul kıymetlerin
envanter ve değerlemesi
tahvil ve bonolarda olduğu
gibidir.
E-
DİĞER MALİ BORÇLAR
İşletmenin kredi ve menkul kıymet borcu dışında diğer mali borçları bilançonun bu kalemi içinde
gösterilir. Bu borçların
değerlemesi ve envanteri
de diğer mali
borçlarda olduğu [mukayyet
değer veya itibari (nominal)
değer] gibidir.
F-
MUHASEBE KAYITLARI
Mali
borçların değerlemesine ilişkin dönem sonunda yapılacak
muhasebe kayıtlarını örnekler üzerinde gösterelim.
ÖRNEK 1:
Bir işletmenin
01.07.2019 tarihinde ihraç ettiği 3 yıl vadeli 100.000
TL bedelli 9 ayda bir 9.000 TL faiz ödemeli tahvili ve aynı tarihte ihraç
ettiği bir yıl vadeli 40.000 döviz bedelli
(kur= 4,375 TL/döviz) ve vadesinde 3.000 döviz birimi faiz ödemeli bonosu
bulunduğunu varsayalım. İşletmenin 30.12.2019
tarihinde bu işlemlere ilişkin hesap
bakiyeleri aşağıdaki gibi olacaktır:
İlgili
Hesap |
Bakiye |
Tutar |
405-
Çıkarılmış Tahviller (Döviz Bedelli) |
Alacak |
100.000 |
305-
Çıkarılmış Bonolar ve Senetler |
Alacak |
175.000 |
180-Gelecek
Aylara Ait Giderler |
Borç |
25.125 |
280-Gelecek
Yıllara Ait Giderler |
Borç |
24.000 |
481-Gider
Tahakkukları |
Alacak |
24.000 |
381-Gider
Tahakkukları |
Alacak |
25.125 |
Dönem
sonu kurun 5,20 TL/döviz olduğunu
kabul edelim. Dönem sonu değerlemesi
aşağıdaki gibi olacaktır.
§ Tahvil
ve bono nominal bedelle değerlenecektir. Bono nominal değeri, [(5,2–4,375 =0,825)x 40.000
döviz=] 33.000 TL tutarında
kur artışı nedeniyle
aynı tutarda artacaktır.
§ Tahvil
faizine ilişkin kur farkı: 3.000 döviz x (5,2–4,375 =)
0,825= 2.475 TL’dir.
§ Tahvillerin ilk dokuz aylık finansman
yükünün 6 ay karşılığı 2/3 kadarlık kısmı (9.000 x
2/3= 6.000 TL) ve bono faizinin altı ay karşılığı yarısı [(3.000 döviz x 5,2 = 15.600)/2= 7.800 TL] cari döneme ilişkin olup
dönem sonu itibariyle kâr-zarara intikal ettirilecektir. Şimdi bu işlemlerin
muhasebe kaydını yapalım. (Maliyet
hesapları yerine doğrudan gelir tablosu hesapları kullanılmıştır.)
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
660 KISA VADELİ BORÇLANMA GİD. 33.000
305 ÇIKARILMIŞ BONOLAR VE SENETLER 33.000
Açıklama: Bono kur değerlemesi
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 2.475
381 GİDER TAHAKKUKLARI 2.475
Açıklama: Bonoya ilişkin faiz tahakkuku
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
660 KISA VADELİ BORÇLANMA GİD. 13.800
660.01 Finansman Gideri 7.800
660.09 Finansman Gid. (KKEGd) 6.000[70]
180 GELECEK AYLARA AİT GİDER. 13.800
Açıklama: Tahvil ve
bono faizi cari dönem gider kaydı
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
180 GELECEK AYLARA AİT GİDERLER 6.000
481 GİDER TAHAKKUKLARI 6.000
280 GELECEK YILLARA AİT GİDERLER 6.000
381 GİDER TAHAKKUKLARI 6.000
Açıklama: 2020 yılında ödenecek tahvil
faizi
aktarma kaydı
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––
Bu işleme ilişkin hesapların 2019 yılı değerleme
sonrası bakiyeleri
şöyle olacaktır.
İlgili
Hesap |
Bakiye |
Tutar |
405-
Çıkarılmış Tahviller (Döviz Bedelli) |
Alacak |
100.000 |
305-
Çıkarılmış Bonolar ve Senetler |
Alacak |
208.000 |
180- Gelecek
Aylara Ait Giderler |
Borç |
19.800 |
280- Gelecek
Yıllara Ait Giderler |
Borç |
18.000 |
481- Gider
Tahakkukları |
Alacak |
18.000 |
381- Gider
Tahakkukları |
Alacak |
33.600 |
Gelir tablosu hesapları dönem kârının tespiti aşamasında kapatılacaktır.
ÖRNEK 2:
Bir işletmenin 1 Nisan 2019 tarihinde 1 yıl vadeli ve % 6 faiz ödemeli 20.000 $ kredi aldığını varsayalım. $ kurunun;
1 Nisan 2019 tarihinde 5,50 TL, 31.12.2019 tarihinde 5,70 TL ve 1 Nisan 2020
tarihinde 5,80 TL olduğunu ve kredinin vadesinde ödendiğini varsayalım (İşletme maliyet
muhasebesini 7/A seçeneğine göre tutmaktadır).
Bu işlemlere ilişkin değerleme ve muhasebe kaydı aşağıdaki
gibi olacaktır.
Kredi
tutarı: 20.000 $ x 5,5
= 110.000 TL
––––––––––––– 01.04.2019 ––––––––––––
100 KASA 110.000
300 BANKA KREDİLERİ 110.000
300.20.010 $ Kredisi
Açıklama:
Kısa
vadeli $ kredisi
alınması
––––––––––––– 01.04.2019 ––––––––––––
900 BORÇLU NAZIM HESABI 20.000
950.03 $ Kasası
950 ALACAKLI NAZIM HESAP 20.000
950.03 $ Kasası
––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
20.000
$’lık kısa vadeli banka kredisi borcunun 31.12.2019 tarihi itibariyle
değerlemesi:
Kur değerlemesi:
Değerlenmiş Tutar: 20.000 x 5,70.... : 114.000
TL
Kayıtlı Tutar..................................... : 110.000 TL
Kur Farkı.......................................... : 4.000
TL
Kısıt Dönem Faizi:
20.000
$ x % 6 = 1.200 $ yıllık faiz
1 Nisan – 31
Aralık dönemi 9 aylık faiz = 1.200 $ x 9/12 = 900
$
900 $
x 5,70 = 5.130 TL
–––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
780
FİNANSMAN GİDERLERİ 9.130
780.90
Kur Farkı Gideri
4.000
780.10
Faiz Gideri 5.130
300
BANKA KREDİLERİ 9.130
300.20.010
$ Kredisi 4.000
300.20.011
$ Kredisi Faizi 5.130
Açıklama: Dönem sonu değerleme kaydı
–––––––––––––––
/ –––––––––––––––
Söz konusu kredi, vadesinde 20.000 $ x 5,80 = 116.000
TL olarak bankaya ödenmiş, ayrıca 1.200 $ (% 6) faiz ödenmiştir (Vergiler ihmal edilecektir). Bu durumda vadede değerleme şöyle olacaktır:
Kredi Geri
Ödemesi: 21.200 $ x 5,80......... : 122.960
Kayıtlı
Tutar (114.000 +
5.130)............................. : - 119.130
Fark..................................................... : 3.830
- Dönem Faizi (1.200 – 900 =) 300 $ x 5,40......................... 1.740
- Kur Farkı............................................................................. 2.090
––––––––––––– 01.04.2020 –––––––––––
300
BANKA KREDİLERİ 119.130
300.20.010
$ Kredisi
300.20.011 $ Kredisi Faizi
780
FİNANSMAN GİDERLERİ 3.830
780.10
Faiz gideri 1.620
780.90
Kur Farkı 4.180
100
KASA 122.960
Açıklama:
Kredi geri ödeme kaydı
––––––––––––– 01.04.2020 –––––––––––
950
ALACAKLI NAZIM HESAPLAR 20.000
950.03
$ Kasası
900
BORÇLU NAZIM HESAPLAR 20.000
950.03
$ Kasası
–––––––––––--––– / –––––––––-––––––
II- TİCARİ
BORÇLAR
İşletme yabancı kaynakları içinde yer alan ve ticari borçlar
olarak nitelendirilen borçlar, işletmelerin ticari işlemleri çerçevesinde doğan borçlardır. Ticari faaliyetle ilgili olmakla
birlikte bir ticari işlem
sonucu oluşmayan
borçlar işletme
bilançosunun bu kalemi içinde gösterilmez. Bu tür borçlar diğer borçlar içinde gösterilir.
Ticari borçlar vadelerine göre kısa ve uzun vadeli olmak üzere ikiye
ayrılır. İşletme ticari borçları şu borç kalemlerinden oluşur.
§ Satıcılar (satıcılara senetsiz borçlar)
§ Borç
Senetleri
§ Alınan Depozito ve Teminatlar
§ Alınan Avanslar
§ Diğer Ticari Borçlar
Ticari borçların değerlemesini
borç türleri itibariyle belirtelim.
A-
SATICILAR
Bu
tür borçlar ticari işlem yapılan (mal alınan) kişi ve kurumlara olan borçları ifade eder. TTK uyarınca düzenlenmiş Poliçe ve Bono ile temsil
edilmeyen tüm ticari borçlar, arada sözleşme dahi olsa bu grupta değerlenir. Cari hesap usulü ile çalışılan satıcıların
dönem sonu itibariyle alacakları
da bilançonun bu kalemi içinde gösterilir.
Borçların dönem sonu fiili envanterinin çıkartılması ilgili (alacaklı) işletmelerle mutabakat sağlanarak yapılır. Dönem sonu itibariyle nedeni
bilinmeyen envanter farklılıkları
197 veya 397 no.lu geçici hesaplara kaydedilir. Dövizli borçlar borç envanteri açısından
döviz bedelleri ile ayrıca
Nazım Hesaplarda
izlenebilir.
1- TL Borçları Değerleme
Borçlar,
VUK’un 285. maddesi uyarınca mukayyet değeri
ile değerlenir.
Borçların envanter
ve değerlemesinde cari
hesaplarla ilgili olarak dönemsel gider tahakkuklarının yapılması sağlanmalıdır. Diğer
taraftan borçların işletmede kullanım süresi ve işletmeye maliyetleri hususu
dikkatle değerlendirilmeli;
emsaline göre yüksek tutarda veya oranda faizle borçlanılmasının
iktisadi ve teknik icaplara uymadığından hareketle bu işlemin örtülü sermaye veya örtülü kazanç dağıtımı
olarak nitelendirilebileceği
unutulmamalıdır.
2- Dövizli Borçların Değerlemesi
Döviz
üzerinden borçlar[71] da mukayyet değerle değerlenir. Ancak VUK’un 280.
maddesi uyarınca dövizli
borçların mukayyet değerine, değerleme günü
itibariyle Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış kuru üzerinden
yapılacak kur değerlemesi
sonuçlarının da eklenmesi
gerekmektedir.
Dövizli borçlarla ilgili olarak alehyte
hesaplanacak kur farkları 780/797 no.lu (Finansman
Giderleri) maliyet hesaplarına, lehte hesaplanacak
kur farkları da 646 no.lu gelir tablosu hesabına kaydolunur. Maliyet hesapları dönem sonu itibariyle gelir tablosu (660/661 no.lu hesap) hesaplarına aktarılarak kapatılır.
Dövizli borç değerlemesine bir örnek verelim. Bir işletmenin devamlı mal aldığı satıcıya 30.10.2019
vadeli 20.000 $ borcu bulunmaktadır. Bu borcun kayıtlı değeri 105.000
TL’dir. İşletme, vadesinde borcunun yarısını ödemiş yarısını ödeyememiştir. Ödenemeyen borç kısmı 20.02.2020 tarihinde 10.100 $ olarak ödenecektir. Borçta
meydana gelen artış için alacaklı işletme faiz faturası düzenleyerek işletmeye
göndermiş, işletme de KDV’yi peşin olarak ödemiştir. Bu borç kısmı vadesinde ödenmiştir. Dolar kurunun 30.10.2019 tarihinde 5,60 TL,
31.12.2019 tarihinde 5,70 TL, 20.02.2020 tarihinde 5,80 TL olduğunu kabul
edelim (İşletme maliyet
muhasebesini 7/A seçeneğine göre tutmaktadır)
30.10.2019 tarihli değerleme
ve işlemler:
Değerlenmiş borç tutarı: 20.000 $ x 5,60 = 112.000
TL
Borç kur farkı (değerleme
farkı):
(112.000
– 105.000 =) 7.000 TL
Yeni
borç tutarı: 10.100$ x 5,60 = 56.560 TL
Fatura edilen faiz:
100$
x 5,60 = 560 TL+ 100,8 TL (KDV)
––––––––––––– 30.10.2019 ––––––––––––
780 FİNANSMAN
GİDERLERİ 7.000
320 SATICILAR 7.000
320.02.015 Satıcı M’ye $ borçlar
Açıklama: Değerleme
kaydı
––––––––––––– 30.10.2019 ––––––––––––
320 SATICILAR 56.000
320.02.015-
100 KASA 56.000
Açıklama: Borç ödenmesi
–––––––––––––30.10.2019 ––––––––––––
780-FİNANSMAN
GİDERLERİ 560
191 İNDİRİLECEK
KDV 100,8
320 SATICILAR 560
320.02.015 Satıcı M’ye $ borçlar
100 KASA 100,8
Açıklama: Faiz karşılığı
borç vadesinin uzatılması
––––––––––––––––– / ––––––––––––––
Dönem sonu değerlemesi ve muhasebe kaydı:
Değerlenmiş borç tutarı: 10.100$ x 5,70 = 57.570 TL
Borç kur artışı (değerl.
farkı):(57.570–56.560=)1.010
TL
–––––––––––––31.12.2019 ––––––––––––
780 FİNANSMAN
GİDERLERİ 1.010
320 SATICILAR 1.010
320.02.015 Satıcı
M’ye $ borçlar
Açıklama: Dönem sonu değerleme
kaydı
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––
Borcun ödenmesi:
Borç ödeme tutarı; (10.100$ x 5,8=) 58.580 TL
Borç kur artışı; (58.580 – 57.570=)
1.010 TL
––––––––––––– 20.02.2020 ––––––––––––
320
SATICILAR 57.570
320.02.015-
780 FİNANSMAN GİDERLERİ 1.010
100
KASA 58.580
Açıklama:
Borç ödenmesi
––––––––––––––––– /
––––––––––––––
İşletme dönem içinde kayıt yapılan maliyet hesaplarını kısa
vadeli borçlanma gideri (660) hesabına aktararak kapatacak, gelir tablosu hesaplarını da 690 no.lu hesaba aktararak kapatacaktır.
B-
BORÇ SENETLERİ
İşletmenin ticari faaliyeti ile
ilgili olarak ortaya çıkan
senede bağlı borçları bilançonun uzun veya kısa vadeli yabancı kaynakları içinde bu kalemde gösterilir. Borç
senetlerinden kasıt
TTK uyarınca
düzenlenmiş ve borçlusu
işletme olan Bono ve
Poliçelerdir.
TTK uyarınca Çek bir ödeme aracı olup vade içermez.
Vade konularak da çek senet niteliği kazanmaz. Bu nedenle verilen çekler ve ödeme emirleri teknik
olarak bilanço aktifinde hazır değerler içinde
negatif unsur olarak gösterilir.
Yasal düzenlemeye uygun olmasa da vadeli çeklerin
kullanımı oldukça yaygındır. Uygulamada, düzenlenmiş olan vadeli çeklerin hazır değerler içinde
negatif unsur olarak gösterilmesi yerine bilançonun bu kaleminde (borçları arasında) gösterildiği olmaktadır.[72] Bu uygulama işlemlerin gerçek mahiyetine daha uygundur. Ancak işletme tarafından düzenlenen vadeli çeklerin bilançonun
borç senetleri kalemi içinde gösterilmesi reeskont işlemine senetler
gibi konu edilebileceği anlamına gelmez.
1- Borç Senetlerinin Envanteri
Borç senetlerinin fiili envanterinde
alacaklı işletmelerle mutabakat sağlanır ve vadeleri bazında ayırım yapılır. Dönem sonu itibariyle nedeni tespit edilememiş envanter farklılıkları 197 ve 397 no.lu
hesaplar kullanılmak suretiyle
düzeltilir. Envanter farklılığının nedeni tespit edildiğinde gerekli düzeltme kaydı yapılarak 197 ve 397 no.lu hesaplar kapatılır.
2- Dönem Sonu Değerlemesi
Senetli
senetsiz tüm borçlar, VUK’un 285. maddesi uyarınca mukayyet değeri ile değerlenir.
Döviz
üzerinden düzenlenmiş borç
senetleri de mukayyet değerle
değerlenir. Ancak VUK’un 280. maddesi uyarınca dövizli borçların mukayyet değeri,
değerleme günü
itibariyle Maliye Bakanlığınca
yayımlanan döviz alış kuru üzerinden yapılacak kur değerlemesi sonuçlarına göre düzeltilir. Borç senedi kur
değerlemesinde aleyhte
hesaplanacak kur farkları
780/797 no.lu (finansman giderleri) maliyet hesabına, lehte hesaplanacak kur farkları da 646 no.lu gelir tablosu hesabına kaydolunur.
Maliyet hesapları
dönem sonu itibariyle gelir tablosu (660, 661 no.lu) hesaplarına aktarılarak kapatılır.
Değerlemeye ilişkin muhasebe kaydını bir örnek üzerinde gösterelim. Bir işletmenin bilançosunda
bulunan dövizli borç senetleri için dönem sonunda 2.700 TL tutarında aleyhte kur farkı hesapladığını, kabul edelim. Bu değerleme işleminin
muhasebe kaydı 7/A
seçeneği uyarınca aşağıdaki gibi olacaktır:
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
780
FİNANSMAN GİDERLERİ 2.700
321
BORÇ SENETLERİ 2.700
321.02.003 Poliçeden $ borçlar
Açıklama:
Dönem sonu değerleme
kaydı
––––––––––––––––––
/ –––––––––––––
Döviz
kurunun düşmesi nedeniyle işletmenin dönem sonu borç senedi
değerlemesinde 2.000 TL
lehte kur farkı hesapladığını varsayalım.
Bu durumda değerleme
muhasebe kaydı aşağıdaki gibi yapılacaktır.
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
321 BORÇ SENETLERİ 2.000
321.02.003 Poliçeden $ borçlar
780 FİNANSMAN GİDERLERİ 2.000
Açıklama: Dönem sonu değerleme
kaydı
––––––––––––––––––
/ –––––––––––––
3- Borç Senetlerinde Reeskont
Alacak senetlerinin değerlemesine ilişkin bölümde açıklandığı üzere reeskont; işletme aktif ve pasifinde bulunan alacak ve borç senetlerinden değerleme günü itibariyle vadeleri henüz gelmemiş olanların değerleme günü
cari değerine
indirgenme işlemidir. Bu işlem, değerleme gününden sonraki döneme isabet eden vade kısmına ilişkin vade farkı tutarının
hesaplanarak, bu tutar kadar gider veya gelir yazılması suretiyle
gerçekleştirilir. Cari
dönem reeskont hesapları izleyen dönemde kapatılır.
Reeskont işleminden amaç, senede bağlı alacak ve
borcun değerleme günü
itibariyle net değerinin tespitini ve dolayısıyla dönem
kâr-zararının hesaplanmasında, tespit
edilen net alacak ve borç değerinin dikkate
alınmasını sağlamaktır. Diğer bir
ifadeyle reeskont, dönemsellik ilkesi gereği olarak alacak ve borç senetleri ile ilgili cari döneme
ait olmayan kâr veya zarar tutarlarının kanunun
öngördüğü şekilde hesaplanarak ilgili vergilendirme döneminde dikkate alınmasını sağlama işleminden ibarettir. Bu durum bilanço hazırlama
ilkesinin de bir gereğidir.
Reeskont
işlemiyle, ilgili döneme
aktarılan kazanç veya
maliyet tutarları; vadeli alış nedeniyle borçlanılan vade farkı gideri veya vadeli satış nedeni ile alacaklanılan vade farkı gelirinin süre ve faiz oranı dikkate alınmak suretiyle değerleme gününden sonraki zaman
dilimine isabet eden kısmıdır.
Reeskont
uygulamasına ilişkin şartları
taşımayan borçlar
için hesaplanan reeskont tutarının
ticari kazanca etkisi mali kazancın tespit edilmesi anında ters işlemle
ortadan kaldırılmalıdır.
Diğer taraftan VUK’un
285. maddesi hükmü uyarınca
alacak senetlerini reeskonta tabi tutan işletmeler borç senetlerini de
reeskonta tabi tutmak zorundadır.
Sadece borç senetlerinin reeskonta tabi tutulması mümkün olmakla birlikte, bu
uygulamanın dönem kazancını gerçek olmayan şekilde
artıracağı unutulmamalıdır.
Diğer bir husus mali kazancın tespiti esnasında KKEGd
olarak değerlendirilen
reeskont giderine karşılık
gelen reeskont gelirlerinin de dönem mali kazancının
tespitinde dikkate alınmaması
(Kanunen Kabul Edilmeyen Gelir olarak dikkate alınması)
ve işlemler arasında paralellik sağlanması gerekmektedir. Örneğin, vadeli çeklere ilişkin
hem gelir yazılan reeskontlar (verilen çekler reeskontu), hem de gider yazılan (alınan çekler reeskontu) reeskontlar
mali kazancın tespitinde dikkate
alınmamalıdır (iptal edilmelidir). Aksi halde vergilendirilecek
dönem kazancı haksız yere (varsayımsal
olarak) farklılaşmış olacaktır.
Dönem
sonunda açılan reeskont hesapları izleyen dönem başında kapatılmaktadır. Bu reeskont işleminin bir gereğidir. Ancak reeskont
hesaplarının kapatılmasında, mali kazancın tespitinde dikkate alınmayan reeskontların kapatıldığı dönem mali kazancının tespitinde de dikkate alınmaması
gerektiği unutulmamalıdır. Bu tür reeskontlar hesap detaylarında ayrı izlenerek kolayca
tespit edilebilir.
Reeskont
oranı senet üzerinde yazan
orandır. Eğer senette faiz oranı belirtilmemişse TC Merkez Bankası tarafından uygulanan kısa vadeli avans faiz oranı kullanılacaktır. Reeskont aşağıdaki formülle hesaplanacaktır.
F=
A-[A x 360/360+(M x T)]
F=Reeskont
tutarı
A=Nominal
değer
M=Faiz
oranı
T=Vade
(vadeye kalan gün sayısı)
Dövizli
senetlerde reeskont tutarı önce döviz bedel üzerinden hesaplanır. Daha sonra bu tutar kur değerlemesine tabi tutularak reeskont tutarına
ulaşılır. Yukarıda açıklandığı üzere senet reel değeri de kur değerlemesi sonunda tespit
edilir.
Borç
senedi reeskontu hesaplanması ve dönem sonu muhasebe kaydını bir
örnek üzerinde gösterelim. Bir işletmenin pasifinde 31.12.2019
tarihi itibariyle 150 gün vadeli 10.000 $ (55.000 TL kayıtlı) tutarında
borç senedi (senette faiz oranı
% 8 olarak belirtilmiştir)
ve 15.000 TL tutarında
60 gün vadeli satıcı borcu bulunduğunu varsayalım. İşletme her iki borcunu da reeskonta
tabi tutmak istemektedir. TC Merkez Bankası avans işlemleri
reeskont
oranı % 18,25’dir.
Dönem sonu $ kurunun 5,70 TL olduğunu kabul edelim. Bu durumda reeskont tutarı
şöyle hesaplanacaktır.
Dövizli senet değerlemesi:
Senet
değeri: 10.000$ x 5,70 = 57.000 TL
Kur
farkı gideri: (57.000 -55.000 =) 2.000 TL
Reeskont faiz geliri:
F=
10.000-[10.000 x 360/360+(150 x 0,08)]
F=10.000-[3.600.000/372]
F=10.000-9.677
F=323$
F=
(323$ x 5,20)= 1.679,6 TL
Satıcıya
olan borçların reeskontu:
F=15.000 -[15.000 x 360/360+(60 x 0,1825)]
F=15.000 -[5.400.000 /370,95]
F=15.000 -14.557
F= 443 TL
Muhasebe
kayıtları şöyle olacaktır:
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
780
FİNANSMAN GİDERLERİ 2.000
780.03-Ticari borç kur farkı
321
BORÇ SENETLERİ 2.000
Açıklama:
Dövizli senet dönem sonu kur değerlemesi
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
322 BORÇ SENETLERİ REESKONTU 1.679,6
323 SATICILAR REESKONTU[73] 443,0
647 REESKONT FAİZ GELİRİ 2.122,6
647.01 Mali
gelir niteliğinde 1.679,9
647.03 Ticari gelir niteliğinde 443,0
Açıklama: Dönem sonu reeskont hesaplanması
––––––––––––– 01.01.2020 ––––––––––––
657 REESKONT FAİZ GİDERİ 2.122,6
657.01 Mali
gider niteliğinde 1.679,6
657.03 Ticari
gider niteliğinde 443,0
322
BORÇ SENETLERİ
REESKONTU 1.679,6
323
SATICILAR REESKONTU 443,0
Açıklama:
Önceki yıl
ayrılan
reeskontların
iptali
––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
31.12.2019
tarihi itibariyle; maliyet hesapları
gelir tablosu hesaplarına
(660) aktarılacak,
gelir tablosu hesapları
da dönem kâr-zararına
aktarılarak söz konusu
reeskont gelirleri dönem ticari kazancının tespitinde dikkate alınacak ancak dönem
mali kazancının tespitinde (beyanname
üzerinde) satıcılara ilişkin
olan kısım ticari kazançtan düşülecektir.
İzleyen 2020 yılında da bu reeskontlar gider yazılacak ancak satıcı borçlarına ilişkin reeskont
KKEGd olarak dikkate alınacaktır.
Reeskont
işlemiyle borç senedi, değerleme günü gerçek değerine indirgenmiş olacaktır. Hesaplanan borç senedi reeskont tutarı
bilançonun Ticari Borçlar grubu içinde negatif değer olarak gösterilecek, ilgili borç
da bilançoya mukayyet değeri
ile geçirilecektir. Gerek borç senedi değerinin hesabında
gerek reeskont tutarının
hesabında döviz üzerinden
düzenlenmiş senetlerde
kur değerlemesi yapılacağı açıktır.
C-
ALINAN DEPOZİTO VE TEMİNATLAR
Depozito
ve teminat; işletmenin üçüncü
kişilere karşı bir mal teslimi, hizmet
ifası veya başka bir
taahhüt altına girmesi durumunda
söz konusu işlemin gerçekleşmesini temin amacıyla iş bitiminde veya belli bir süre
sonunda geri alınmak
üzere taraflardan biri tarafından
verilen iktisadi kıymettir.
Depozito
ve teminat bir güvence olup asıl
işlemden ayrı olarak veren işletme için alacak, alan işletme için de bir borç niteliğindedir. Bu nedenle depozito ve teminatlar işletme bilançolarının alacak veya borç kalemleri içinde gösterilir.
Alınan depozito ve teminat borçlarının dönem sonu fiili envanterinde
karşı işletmelerle mutabakat sağlanır. Mutabakatsızlık
hallerinde 197 ve 397 no.lu hesaplar geçici olarak kullanılır. Envanter işlemleri
sırasında depozito ve teminatların vadelerine göre ayırımı da
yapılır.
1- Depozito ve Teminatların
Değerlemesi
Alınan depozito ve teminatlar diğer borçlar gibi mukayyet değeri ile değerlenir. Döviz üzerinden bir
bedelle alınmış olan depozito ve teminatın mukayyet bedeli, dönem sonu
itibariyle Maliye Bakanlığı’nca yayımlanacak döviz alış kuru ile yapılacak
kur değerlemesi sonucuna
göre düzeltilir. Lehte hesaplanan kur farkları 646 no.lu hesaba, aleyhte hesaplanacak kur farkı 780/797 no.lu (finansman
gideri) maliyet hesabına
kaydedilir. Depozito ve teminat borçları için hesaplanan kur farkı mali kazancın
tespitinde de dikkate alınacaktır.
Depozito
ve teminatın bir iktisadi kıymet olarak alınması halinde ise dönem sonu itibariyle değerleme mukayyet bedele göre
yapılacak, herhangi bir değerleme
farkı hesaplanmayacaktır.
2- Aktife Kayıtlı
Kıymetlerin Depozitolu Olarak Dolaşımı
Bazı aktif kıymetler satılan malların kabı olarak depozito karşılığı alıcı işletmelere verilmektedir. Bu tür kıymetler için alınan depozitolar da diğer depozitolar gibi borç
(326 no.lu hesap) mahiyetindedir.
Depozito
karşılığı verilen mallar işletme aktifinde kayıtlı olup amortisman işlemine konu edilir. Depozitolu
malların alıcı işletmede
yok olması (geri dönmemesi)
halinde kırılan kıymete karşılık alınan
depozito iade edilmez, satış
hasılatı olarak dikkate alınır. Diğer
taraftan bu iktisadi kıymetler
aktiften düşülür.[74]
Bu işlemin muhasebe
kaydı aşağıdaki örnekte açıklanmıştır.
Bir işletme sattığı malların kabı olarak A işletmesine 10.000
TL depozito karşılığı (326 no.lu hesap) aktif kıymet (kap) vermiştir. Verilen kapların
aktif değeri (256 no.lu hesap) 10.000 TL olup % 60’ı amorti edilmiştir. Bu kapların 4.000 TL’lik kısmının işletmeye, kırıldığı gerekçesi ile iade edilmediğini, geri kalanının 30.12.2019
tarihi itibariyle iade edildiğini ve iade kaplara ilişkin depozito bedelinin nakden
ödendiğini kabul edelim. Depozito iade
kaydı şöyle olacaktır (KDV ihmal
edilmiştir).
Kırılan kaplar için ayrılmış amortisman tutarı (4.000 x 0,60=) 2.400 TL’dir
––––––––––––– 30.12.2019 ––––––––––––
326 ALINAN DEPOZİTO
VE TEMİNAT 10.000
257 BİRİKMİŞ
AMORTİSMANLAR 2.400
257.56.326 Depozitolu kaplar amortismanı
256 DİĞER MADDİ
DURAN VARLIKLAR 4.000
256.00.326 Depozitolu kaplar
679 DİĞER OLAĞANDIŞI
GELİR VE KÂRLAR 2.400
100 KASA 6.000
Açıklama: Depozitolu kaplara ilişkin, depozito iadesi
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
D-
ALINAN AVANSLAR
Avans;
belirli veya belirsiz bir iktisadi kıymeti
veya hizmeti belli bir zamanda belli kişiden almak veya kişiye satmak amacıyla
alım-satım bedeline mahsuben alıcı tarafından
verilen satıcı tarafından da alınan ön ödeme niteliğinde bir bedeldir.
Sipariş avansı; vasıfları ve miktarı
önceden belirlenmiş
iktisadi kıymet
teslimine veya hizmet ifasına
ilişkin avanslardır.
Avanslar
mal teslimi ve hizmet ifasından
önce alınan ve verilen
(ön ödeme niteliğinde)
bir bedeldir. Bir başka
ifade ile alış ve satış bedelinin bir unsuru olup satıcı işletme için ön finansman (borç) niteliğindedir. Avansa konu mallar henüz
teslim, hizmetler ifa edilmemiş
olduğu için söz konusu
avans; işlemin bir
tarafı için alacak diğer tarafı için de borç niteliği taşımaktadır.
Alınan ve verilen avanslar gelir
tablosu hesaplarına kaydedilmeyip
bilanço hesaplarında izlenir.
Dolayısıyla dönem kazancının tespitinde, alınan
avanslar satış hasılatı, verilen avanslar da alış maliyeti olarak değerlendirilmez, bilançoda
borç veya alacak olarak yer alır.
Alınan avanslara ilişkin
olarak bilanço pasifinde kısa
ve uzun vadeli olmak üzere iki (34 ve 44 no.lu) hesap grubu bulunmaktadır.
Alınan avanslarda işletmenin borcu, diğer parasal borçlardan farklı olarak özünde, bir iktisadi
kıymetin teslimi veya bir
hizmetin ifası borcunu
içerir. Ancak bu nüans,
alınan avansın finansman sağlama fonksiyonunu etkilemeyeceğinden, bu borcun değerleme yönünden diğer borçlardan ayrılmaması gerekmektedir.
Başka bir anlatımla parasal borç; vadesinde
belli bir parayı (ve varsa
faizini) ödemeyi içermekte, avans borcu ise, belli bir tarihte belli bir
malın teslimini ve avans borcunun
mal satış bedeline mahsubunu
içermektedir. Bu anlamda avans borcu da her halükarda parasal bir borcu
ifade eder. Nitekim işleme
konu malın herhangi
bir nedenle teslim veya hizmetin ifa edilememesi halinde, avans borcu
diğer borçlar gibi sadece
parasal bir borç niteliği
kazanır.
Bu
açıdan bakıldığında alınan
avansların, borçlar başlığı altında mı,
yoksa pasif geçici hesap kıymetleri
başlığı adı altında
mı değerlendirileceği sorusunun net bir cevabı yoktur. Verilen avansları değerleme bölümünde açıklandığı
üzere, esasen borç değerlemesine
ve pasif geçici hesap kıymetlerin
değerlemesine ilişkin değerleme ölçüleri aynıdır. Her iki kıymet
de mukayyet değerle değerlenecektir.
Özetle
alınan TL avanslar mukayyet
bedelle değerlenir.
Döviz olarak alınan avansların mukayyet bedeli, Maliye
Bakanlığınca yayımlanan kur üzerinden yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir.
Kur değerlemesinde
tespit edilecek lehte kur farkları
gelir (656 no.lu hesap), aleyhte kur farkları da gider (780/797 no.lu hesap) kaydedilecektir. Ancak sipariş avanslarına ilişkin finansman (kur
farkı) giderleri sonuç
hesaplarına intikal ettirilmeyip sipariş mal maliyetine eklenmelidir.
E-
DİĞER TİCARİ BORÇLAR
İşletme ticari faaliyeti çerçevesinde
ortaya çıkan ve bilançonun
satıcılar, borç senetleri ile alınan depozito ve teminat
kalemlerinde gösterilmeyen borçlar bu kalemde gösterilir. Bu borçların değerlemesi de satıcılara borçlarda olduğu gibi kur değerlemesi dahil
mukayyet bedeli ölçüsüne göre yapılacaktır.
III- DİĞER BORÇLAR
İşletme ticari faaliyetiyle ilgili
olan ancak bir ticari muamele sonucu doğmayan borçlar diğer
borç olarak nitelendirilir ve bilançoda kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar içinde bu isim altında gösterilir. Diğer borçlar ticari bir muamele sonucu doğmayan borçlardır.
Diğer işletme borçları
Tekdüzen Hesap Planında
da belirtildiği üzere
aşağıdaki borç unsurlarından oluşur. Bu hesap grubunda ayırım borçlu kişi
veya kuruluş bazında yapılmıştır. Ticari borçlarda ise ayırım borç türüne göre yapılmıştır.
§ Ortaklara
borçlar
§ İştiraklere borçlar
§ Bağlı ortaklıklara
borçlar
§ Personele
borçlar
§ Diğer çeşitli borçlar
Diğer işletme borçlarının
envanteri yukarıda açıklanan
ticari borç envanteri gibidir. Envanter işleminde kaydi ve fiili mevcutlar
alacaklı işletmelerle mutabakat da sağlanarak tespit edilir. Envanter
farklılıkları fiili envanter sonucuna göre düzeltilir. Değerleme günü itibariyle nedeni
tespit edilemeyen kaydi envanter
farklılıkları 197 veya 397 no.lu hesaplara geçici olarak kaydolunur.
Envanter işleminde dönemsel
faiz tahakkukları
hesaba işlenir ve
vadeler bazında ayırım[75]
(kısa vadeli borçlara
aktarma) yapılır.
Diğer borç grubu
içinde bulunan borçlar dönem sonunda reeskont işlemine tabi
tutulabilir. Mali kazancın tespiti açısından da kabul
edilen reeskont giderleri karşılığı olan reeskont
geliri (mali kazanca dahil edilmesi gereken)
ticari borçları değerleme
bölümünde yapılan açıklamalar doğrultusunda tespit edilmelidir.
KKEGd niteliğindeki reeskont gideri
karşılığı (aynı nitelikte olan) reeskont gelirinin mali kazancın tespitinde (beyanname
üzerinde) ticari kazançtan düşülmesi, izleyen
yılda
da tam tersi işlem yapılması gerekmektedir. Diğer alacaklarını reeskonta tabi tutan işletmeler VUK’un
285. maddesi uyarınca diğer borçlarını da reeskonta
tabi tutmak zorundadır.
A-
ORTAKLARA BORÇLAR
Ortaklara
borçlardan ticari işlem
sonucunda oluşanlar
bilançonun ticari borçları
içinde gösterilir ve orada değerlenir.
Ortaklara borçların
ticari işlemden doğmamış olan kısmı diğer borçlar içinde gösterilir ve burada değerlenir.
Ortaklara borçların değerlemesinde ticari borç değerleme ölçüleri aynen geçerlidir. Borçlar mukayyet bedeli
ile değerlenir. Döviz cinsinden
borçların dönem sonu değerlemesinde
mukayyet bedeli, Maliye Bakanlığınca yayımlanan döviz
alış kuruna göre yapılacak kur değerlemesi
sonucuna göre düzeltilir.
Kur değerlemesinde lehte oluşan kur farkları 646 no.lu gelir
tablosu, aleyhte oluşan kur farkları da 780/797 no.lu maliyet hesaplarına kaydolunur. Maliyet hesapları dönem sonunda gelir tablosu hesaplarına (660, 661 no.lu hesaplar) aktarılarak kapatılır. Gelir
tablosu hesapları da 690 no.lu
hesaba aktarılarak kapatılır.
Ortaklara
borçlar, ortağın işletmeden çekişini ifade ediyorsa borç tutarı, işletmeden çekilen kıymetin emsal bedelle değerlenmesi yoluyla bulunacaktır.
Ortaklara
borçların örtülü sermaye ve
örtülü kazanç dağıtımı açısından da değerlendirilmesi gerekmektedir.
Örtülü sermaye olarak değerlendirilebilecek
borçlara ilişkin finansman
giderleri ile ortaklara borçlara ilişkin olarak transfer fiyatlandırması
yoluyla örtülü olarak dağıtıldığı tespit edilen tutarlar
dönem mali kazancının tespitinde dikkate alınmamalıdır.
1- Örtülü Kazanç Dağıtımı
Örtülü
kazanç dağıtımına ilişkin
hüküm, KVK’nın
13. maddesinde ‘Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Kazanç Dağıtımı” başlığı altında
düzenlenmiştir.
Transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımının tanımı maddenin 1. fıkrasında
“kurumlar, ilişkili kişilerle
emsallere uygunluk ilkesine aykırı
olarak tespit ettikleri bedel veya fiyat üzerinden mal veya hizmet
alım ya da satımında bulunursa, kazanç
tamamen veya kısmen transfer fiyatlandırması
yoluyla örtülü olarak dağıtılmış
sayılır” şeklinde yapılmıştır.
Alım, satım, imalat ve inşaat işlemleri, kiralama ve kiraya
verme işlemleri, ödünç para
alınması ve verilmesi,
ikramiye, ücret ve benzeri ödemeleri gerektiren işlemler her hal ve şartta mal veya hizmet alım ya da satımı olarak değerlendirilecektir.
Transfer
fiyatlandırması yoluyla örtülü kazanç dağıtımı uygulaması;
kurumla sıkı ilişki içinde olabileceği öngörülen ilişkili
kişilerin, emsallere uygun
olmayan fiyatlarla işlem
yapmak suretiyle birbirine kazanç aktarabileceği genel kabulüne dayanır. Kanun söz konusu kazanç aktarımının, işlem fiyatlarının emsallere uygun hale getirilmesi
ile engelleneceği anlayışı ile düzenlenmiştir. Emsallere uygun fiyatı aşan fiyat kısmı örtülü olarak dağıtılan kazancı ifade etmektedir.[76]
Dolayısıyla anılan sistemin temel unsurları şunlardır;
·
İlişkili kişi
·
Emsallere uygunluk
·
Değerleme
yöntemleri
İlişkili Kişiler
KVK’nın 13. maddesinde yapılan ilişkili kişi belirlemesinde, örtülü
kazanç dağıtımına ilişkin
eski uygulamada yer alan ilişkili
kişi belirlemesi genel
olarak korunmuştur.
Maddede ilişkili kişi kavramı örtülü sermaye uygulamasından daha kapsamlı ve daha belirgin olarak düzenlenmiştir. Ayrıca bendin sonunda belli
ülkelerdeki gerçek ve tüzel kişilerin
tamamı ilişkili kişi kapsamına alınarak, özellikle vergi cenneti olarak tanınan ülkelere[77]
kazanç aktarılmak suretiyle,
vergilenecek kazancın aşındırılmasının önüne geçilmesi hedeflenmiştir.
Transfer
fiyatlandırması uygulamasında ilişkili
kişinin tanımı 13. maddenin 3. bendinde yapılmıştır. Örtülü kazanç dağıtımı
uygulamasında kurumla
ilişkili kişiler şunlardır:
·
Kurumların
kendi ortakları[78]
·
Kurumların
veya ortaklarının ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurumlar
·
İdaresi,
denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunduğu
ya da nüfuzu altında
bulundurduğu gerçek kişi veya kurumlar
·
Ortakların
eşleri, ortakların veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile
üçüncü derece dahil yansoy hısımları
ve kayın hısımları
·
Kazancın
elde edildiği ülke
vergi sisteminin, Türk vergi sisteminin yarattığı vergilendirme kapasitesi ile aynı düzeyde bir vergilendirme imkânı sağlayıp
sağlamadığı ve bilgi
değişimi hususunun göz önünde
bulundurulması
suretiyle Bakanlar Kurulunca ilan edilen ülkeler veya bölgelerde bulunan
gerçek veya tüzel kişiler
Emsallere Uygunluk
Uluslararası bir transfer fiyatlandırması standardı olan ‘Emsallere Uygunluk İlkesi’ transfer fiyatlandırmasına ilişkin KVK’nın anılan 13. madde hükmünde esas alınan temel unsurlardandır. Emsallere uygunluk ilkesi anılan maddenin 3. bendinde “…ilişkili kişilerle
yapılan mal veya hizmet alım ya da satımında
uygulanan fiyat veya bedelin, aralarında böyle bir ilişkinin
bulunmaması durumunda oluşacak
fiyat veya bedele uygun olmasını ifade eder...”
şeklinde tanımlanmıştır. Emsallere uygun fiyat ya da
bedel, aralarında
fiyat ya da bedeli etkileyecek herhangi bir bağ/ilişki olmayan kişilerle kurum arasında, arz, talep ve piyasa koşullarına
göre oluşan işlem tutarını ifade etmektedir. Emsal fiyat veya bedellerin hesaplanmasına ilişkin kayıt, cetvel ve belgeler ispat edici
kâğıtlar olarak
saklanmak ve talep halinde ibraz edilmek zorundadır.[79]
Fiyatlandırma Yöntemleri
Belirtildiği üzere transfer fiyatlandırmasında tam bir
emsal bulunması mümkün
olamayabileceğinden, emsal
fiyat veya bedelin tespitinde kullanılacak
yöntemlerin seçilmesi önemli hale gelmektedir. Pazarların, mal ve hizmetlerin,
vergileme alanlarının değişken olabildiği bir ortamda
doğru
transfer fiyatının tespit edilmesi çok güç olup bunun sağlanması ise mükellef
ve vergi idaresinin anlayışlı ve yapıcı diyaloğunu gerekli kılmaktadır. Bu nedenle transfer fiyatının tespitine ilişkin kanun metninde yöntem belirlenmesine ilişkin olarak
mükellefe esneklik sağlanmıştır. Mükellefler ve vergi idarelerinin her ikisini
de tatmin edecek fiyat veya bedelin belirlenmesi, transfer fiyatlandırmasıyla ilgili sistemin bütün unsurlarının göz önünde
bulundurulmasıyla sağlanabilecektir.
Emsallere
uygun fiyat ya da bedelin tespiti için, anılan 13.maddenin 4. bendinde mükelleflerin uygulayabileceği dört ayrı yöntem belirtilmiştir. OECD’nin Uluslararası Şirketler ve Vergi İdareleri İçin
Transfer Fiyatlandırması Rehberinde Geleneksel işlem yöntemleri olarak adlandırılan bu yöntemler, bağlantılı kuruluşlar arasındaki ticari ve mali işlemlerde emsallere uygun fiyatın belirlenmesinde en çok kullanılan yöntemlerdir.
Mükellefler,
ilişkili kişilerle yaptıkları işlemlerde fiyat ve bedeli bu yöntemlerden işlemin mahiyetine en uygun olanını seçip kullanmak suretiyle belirleyecektir. Bu yöntemler
arasında uygulama açısından herhangi bir öncelik sırası
bulunmamaktadır. Bu
yöntemler aşağıda kısaca açıklanmıştır.
# Karşılaştırılabilir
Fiyat Yöntemi
Karşılaştırılabilir fiyat yöntemi, mükellefin
uygulayacağı emsallere
uygun satış fiyatının, karşılaştırılabilir
nitelikteki mal veya hizmetlere ilişkin olarak, kurumla aralarında herhangi bir şekilde ilişki
bulunmayan gerçek ya da tüzel kişilerin yaptıkları işlemlerde uyguladığı piyasa fiyatı ile karşılaştırılarak
tespit edilmesini içermektedir.
Doğrudan karşılaştırma
yapılmasına imkan
veren bu yöntemin uygulanabilmesinin temel şartı, kurum tarafından yapılan mal teslimi veya hizmet ifasının,
emsal alınacak kişi
veya kurumun mal teslim veya hizmet ifası ile karşılaştırılabilir
nitelikte olmasıdır.
Karşılaştırılabilir nitelik kavramı, işleme konu mal veya hizmet
ile işlemin koşullarının gerek ilişkili
kişiler arasındaki işlemlerde, gerekse aralarında ilişki bulunmayan kişilerin arasındaki işlemlerde benzer nitelikte
olmasını ifade eder.
Söz
konusu işlemler arasında, ölçülebilir nitelikte küçük
farklılıkların olması
durumunda, bu farklılıkların düzeltilerek yöntemin uygulanması mümkündür. Ancak, farklılıkların
büyük olması ya da
farklılıkların somut bir biçimde tespit edilebilme olanağının mümkün olmaması
halinde yöntem uygulanabilir olmaktan çıkacaktır.
# Maliyet Artı Yöntemi
Maliyet
artı yöntemi, emsallere
uygun fiyatın, ilgili
mal ya da hizmet maliyet bedelinin, uygun bir brüt kâr oranı kadar artırılması
suretiyle hesaplanması
esasına dayanır. Uygun brüt kâr oranı, söz konusu mal ya da hizmetin
aynı dönemde ilişkisiz kişilere satılması halinde uygulanacak fiyatın tespitinde maliyete eklenen
kâr oranını ifade eder.
Eğer koşullar uygunsa, işlemi yapan mükellefin bu mal veya
hizmetlere ilişkin
olarak ilişkisiz
kişilerle yaptığı işlemlerde uyguladığı genel brüt kâr marjı (iç emsal) kullanılmalıdır.
Karşılaştırma için gerekli işlem sayısının
yetersiz olması
halinde uygun brüt kâr oranı, söz konusu mal veya hizmetin ilişkisiz kişilere satılması halinde uygulanacak fiyatın tespitinde dikkate alınan kâr oranı olacaktır.
Bu yöntem özellikle hammadde ve yarı mamullerle
üretim, montaj gibi aşamalardan
sonra satılan ürünlere
ilişkin işlemlerde uygulama alanı bulmaktadır. Söz konusu hammadde ya da yarı mamullerin
yaygın olarak piyasada işlem görmesi
ve oluşmuş bir piyasa fiyatının varlığı halinde öncelikle Karşılaştırılabilir Fiyat Yöntemi uygulanacaktır. Burada dikkat edilmesi gereken karşılaştırılabilirliğin olup olmadığıdır. Ürünün
kalitesi (üretim özelliği, markası gibi unsurlar)
karşılaştırmanın güvenilirliğini etkileyebilecektir.
Emsal ürünlerle arada tam bir karşılaştırılabilirlik yoksa Maliyet
Artı Yöntemi’nin
kullanılması daha doğru olacaktır.
Kurum
tarafından gerçekleştirilen maliyetler, ilişkili kurumlar ile gerçekleştirilen bir işleme tahsis edilebilen direk ve
endirekt maliyetler ile söz konusu tek bir işleme tahsis edilemeyen şirketin genel yönetim giderleri olarak iki gruba ayrılmaktadır. Emsal kurum kâr marjının tespitinde, kurumun maliyetlerine hangi grup
giderlerin dahil olduğuna bakılmalı, maliyet oluşumları arasındaki gerekli paralellik
kurulmalıdır.
Malların nitelikleri, kaliteleri, şirketlerin üretim süreçleri, verimlilikleri, maliyet yapıları, kaynak yapıları ve finansman giderleri, bütçeleri, kapasite kullanımları, kapasite aşım zararları gibi birçok
etken işletme maliyetleri ve karlılıkları üzerinde etkilidir. Bu etkenler nedeniyle işletme kârlılıklarının birbirinden farklı olması da son derece doğaldır. Bu nedenle
yöntemin uygulama alanı oldukça kısıtlıdır. Ancak bu yöntem, yarı-mamul malların ilişkili kurumlar arasında satışında, uzun dönemli satma ve satın alma anlaşmalarında ya da işletmelerin kontrolü altında gerçekleşen hizmetlerdeki transfer fiyatının tespitinde
kolayca kullanılabilecektir.
# Yeniden Satış Fiyatı
Yöntemi
Bu
yöntem, emsallere uygun fiyatın,
işlem konusu mal veya
hizmetlerin aralarında
herhangi bir bağlantı bulunmayan gerçek veya
tüzel kişilere yeniden
satılması halinde uygulanacak fiyattan
uygun bir brüt satış
karı düşülerek hesaplanması esasını içerir. Bu yöntemde emsallere uygun fiyat ya da bedele
ulaşmak için temel
alınan unsur, aralarında herhangi bir bağlantı bulunmayan gerçek veya tüzel
kişilere yapılan satışta uygulanacak fiyat ya da bedeldir.
Bağımsız üçüncü şahıslara mal satan ilişkili kurum tarafından gerçekleştirilen satış işleminin emsallere uygun fiyatını
hesaplayabilmek için, satılan
ürünün piyasa fiyatının brüt satış kârı tutarı
kadar düşürülmesi
gerekmektedir. Bilindiği
üzere brüt satış kârı; satış harcamaları ile satıcı tarafından
katlanılan diğer maliyetler ve uygun bir
kâr marjından oluşmaktadır.
Uygun
brüt satış kârı, işlem konusu mal ya da hizmet için işlem anında uygulanabilecek, piyasa
koşullarına göre belirlenen ya da belirlenebilecek
objektif nitelikte bir oran ile belirlenen kârı ifade eder. Burada dikkat edilmesi gereken husus, işletmenin pazarlama maliyet
yapısı ve bunun karşılığı olan kâr payı
kısmının tespit edilebilmesi ve işletmeler arası
bu tür maliyet farklılıkların uyumlaştırılabilmesidir.
Örneğin, İki dağıtıcı
firma, aynı pazarda,
aynı marka ile aynı ürünü satmaktadır. Dağıtıcı A,
sattığı ürünler için belli bir garanti
verirken, Dağıtıcı B herhangi bir garanti vermemektedir. Dağıtıcı A,
böylece ürünü Dağıtıcı B’den daha yüksek bir fiyatla satmakta, garanti maliyetlerini
hesaplamalarda dikkate almadığı için de brüt kâr marjı da
daha yüksek olmaktadır.
Düzeltme yapılmadığı sürece söz konusu bu iki kâr marjı karşılaştırılamayacaktır.
Bu
yöntem, gerçekleştirilen
işlevlerin değerini dikkate almaktadır. Bu yöntemin uygulandığı olaylarda genellikle yeniden satışı yapan kişi
ya da kuruluş, satmak
üzere aldığı mallara kendisi herhangi bir
şekilde değer artırıcı
bir katkıda bulunmamakta,
fiziksel olarak ürünün yapısını değiştirmemekte, söz konusu
ürünü aldığı şekliyle satmaktadır. Bu çerçevede paketleme, yeniden paketleme, etiketleme,
küçük çaplı montajlar;
değer artırıcı
katkı ya da fiziksel
değişim sayılmamaktadır. Bu yöntem, üründeki fiziksel
benzerliklere, karşılaştırılabilir
fiyat yöntemi ve maliyet artı yöntemine göre daha az bağımlıdır.
Ancak malın değerindeki önemli farklılıklar, doğrudan
maliyeti etkileyen hususlar ya da iş deneyimi/piyasa payı gibi konular karşılaştırmanın güvenilirliğini etkileyebilmektedir.
# İşlemsel Kâr Yöntemleri[80]
Bu
yöntemler, emsallere uygun fiyat veya bedelin tespitinde, ilişkili kişiler
arasındaki işlemden doğan kârı esas alan yöntemleri ifade eder. Bu yöntemler
ise, işleme dayalı net kâr marjı yöntemi ve kâr
bölüşüm yöntemidir.
İşleme
dayalı net kâr marjı yöntemi, mükellefin kontrol
altındaki bir işlemden; maliyetler, satışlar veya varlıklar gibi ilgili ve
uygun bir temele dayanarak tespit ettiği net kâr marjının incelenmesi esasına
dayanır.
Kâr
bölüşüm yöntemi ise ilişkili kişilerin bir veya daha fazla sayıdaki kontrol altındaki
işlemlere ilişkin toplam faaliyet kârı ya da zararının, üstlendikleri işlevler
ve yüklendikleri riskler nispetinde ilişkili kişiler arasında emsallere uygun
olarak bölüştürülmesi esasına dayanır.
# Mükelleflerce Belirlenecek Diğer
Yöntemler
Emsallere
uygun fiyata ulaşmada
5520 sayılı Kanunun anılan 13. maddesinde belirtilen yöntemlerin
hiç birisi uygulanamıyorsa
mükellef, transfer fiyatlandırmasına konu işlemlerine literatürde
uygulanan diğer bir
yöntemi veya kendi belirleyebileceği ve daha doğru
sonuç verdiğine
inandığı bir yöntemi uygulayabilir.
Diğer yöntemlerin kullanılmasıyla ilgili en önemli husus, bu yöntemlerin uygulanabilmesi
için; maddede ismen belirtilmiş olan dört yöntemin de uygulanma imkânının bulunmaması
gereğidir.
# Maliye Bakanlığı ile (Önceden)
Fiyatlandırma Anlaşması
Yapılması
Yukarıda değinilen transfer fiyatı tespit yöntemlerinin kullanılması birtakım
şartların gerçekleşmesine bağlıdır.
Bu şartların mevcudiyeti her zaman sağlanamayacağı gibi bazı mal veya hizmetin emsalinin
tespiti de güçlük gösterebilir. Diğer
yandan kanun, mükellefçe en uygun fiyatlandırma yönteminin seçilmiş olmasını gerekli kılmaktadır.
Bu nedenlerle olacak ki mükelleflere daha işin başında Maliye Bakanlığı ile bir
fiyatlandırma anlaşması yapma imkanı getirilmiştir.[81] Bu uygulamanın en belirgin özelliği, bu yöntemle yapılacak fiyatlandırmanın en uygun
fiyatlandırma yönteminin seçilmediği eleştirisini bertaraf etmesidir. Yani işletme için ceza riskini ortadan kaldırmasıdır. Bu alternatifin
idare için en büyük getirisi, eleştiri sürecinden
başlayarak yargı sürecine kadar taşınabilecek ek tarhiyat işleminin getirdiği zaman ve iş yükünden tasarruf
ile uygulamayı yönetebilme
yeteneğinin kazanılmasıdır.
Uygulayacağı yöntem
konusunda kararsız kalan mükellef, Maliye Bakanlığı’na başvurarak belli bir dönem için yöntem tespiti
talebinde bulunabilecektir.[82] Mükellef söz konusu talebine transfer fiyatı yöntemi tespitinde
kullanılabilecek tüm bilgi ve belgeleri de ekleyecektir. Anlaşma sağlanamaması halinde mükellef
emsallere uygunluk ilkesi açısından en iyi olduğunu düşündüğü yöntemi tercih ederek uygulayabilecektir.
Üzerinde
anlaşma sağlanan yöntem, üç yıl aşılmamak üzere anlaşmada belirlenen süre ve koşullar altında
kesinlik taşıyacaktır. Peşin fiyatlandırma anlaşması ile yalnızca “yöntem” konusunda bir anlaşma yapıldığı, uygulanacak transfer fiyatı konusunda bir belirleme yapılmadığı unutulmamalıdır. Bu şekilde
tespit edilen yöntem, varsayılan
koşullarda bir değişiklik ortaya çıkmadıkça maliye idaresi tarafından eleştiri konusu yapılamayacaktır.
KVK’nın 13. maddesinin konuya ilişkin 5. bendine, 6728
sayılı Kanunun 59. maddesiyle bazı ilave hükümler konulmuştur. Bu düzenlemeler
uyarınca; Mükellef ve Bakanlık, belirlenen yöntemin zamanaşımına uğramamış
geçmiş vergilendirme dönemlerine de tatbik edilmesini, Vergi Usul Kanunu’nun
pişmanlık ve ıslah hükümlerinin uygulanmasının mümkün olması ile anlaşma
koşullarının bu dönemlerde de geçerli olması hâlinde, anlaşma kapsamına almak
suretiyle sağlayabilir. Bu durumda, imzalanan anlaşma söz konusu hükümlerde yer
alan haber verme dilekçesi yerine geçer, beyan ve ödeme işlemleri buna göre
tekemmül ettirilir. Anlaşmanın geçmiş vergilendirme dönemlerine uygulanması
sebebiyle daha önceden ödenen vergiler mükellefe ret ve iade edilmez.
Mükerrer Vergilemenin Önlenmesi
Kurumlar Vergisi Kanunu’nda yapılan
düzenlemede örtülü kazanç dağıtımının
gerçekleştiği olaylarda örtülü olarak dağıtılan kazanç “dağıtılan kâr payı”
sayılmaktadır. Bunun sonucu olarak örtülü kazanç
elde eden taraf nezdinde “düzeltme” imkânı doğmaktadır.
13.maddenin konuya ilişkin
6.bent hükmü şöyledir.
“ Tamamen veya kısmen
transfer fiyatlandırması
yoluyla örtülü olarak dağıtılan kazanç, Gelir ve
Kurumlar Vergisi kanunlarının uygulamasında,
bu maddedeki şartların
gerçekleştiği hesap döneminin
son günü itibarıyla dağıtılmış
kâr payı veya dar mükellefler için
ana merkeze aktarılan tutar sayılır.
Daha önce yapılan vergilendirme işlemleri,
taraf olan mükellefler nezdinde buna göre düzeltilir. Şu
kadar ki, bu düzeltmenin yapılması
için örtülü kazanç dağıtan kurum adına
tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş
olması şarttır.”
Örtülü kazanç dağıtımına ilişkin olarak
eski uygulamada karşı işletmeye herhangi bir düzeltme hakkı verilmemekte
bu da mükerrer vergileme iddialarını gündeme taşımaktaydı. Bunun sonucu olarak da
örtülü kazanç uygulamasında zamanla hazine zararının aranması eğilimi artmıştı. Bu anlayış da örtülü kazanç dağıtımı müessesesini vergi toplama kaygısı kıskacına itmekte, müessesenin
kurum küçük ortaklarını korumak gibi
sosyal adalete hizmet eden yönünü
ortadan kaldırmaktaydı.
13. maddenin 6. bent hükmünün getirilmesindeki
temel amaç, transfer fiyatlandırması nedeniyle örtülü kazanç dağıtımı yapan
mükellef nezdinde bir eleştiri
getirildiği zaman,
örtülü kazanç dağıtılan mükellef nezdinde de bir
düzeltme yapılmasını sağlamaktır. Böylece mükerrer
vergileme iddiaları da
ortadan kalkmış
olacaktır. Örtülü
olarak dağıtılan kazancın kâr payı sayılması ile bu kâr payını elde eden mükellefler istisna hükümlerinden yararlanacak,
böylece bu kazanç kendi bünyelerinde tekrar vergilendirilmeyecektir.
Diğer taraftan anılan 13. maddeye 5766 sayılı Kanunla eklenen 7. bent uyarınca; Tam mükellef kurumlar ile yabancı kurumların Türkiye'deki işyeri veya daimi temsilcilerinin
aralarında ilişkili kişi kapsamında gerçekleştirdikleri yurt içindeki işlemler nedeniyle kazancın örtülü olarak dağıtıldığının kabulü Hazine zararının[83]
doğması şartına
bağlı hale getirilmiştir.
Transfer Fiyatlandırması Yoluyla Örtülü Olarak Dağıtılan Kazançlara
Uygulanacak Ceza
Bu
konuda 6728 sayılı Kanunla yeni bir anlayış getirilmiştir. Konu, anılan kanunun
59. maddesiyle KVK’nın 13. maddesinin 8 no.lu bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilerek düzenlenmiştir.
“(8)
Transfer fiyatlandırmasına ilişkin belgelendirme
yükümlülüklerinin tam ve zamanında yerine getirilmiş olması kaydıyla, örtülü
olarak dağıtılan kazanç nedeniyle zamanında tahakkuk ettirilmemiş veya eksik
tahakkuk ettirilmiş vergiler için vergi ziyaı cezası
(Vergi Usul Kanunu’nun 359. maddesinde yazılı fiillerle vergi ziyaına sebebiyet verilmesi hali hariç) %50 indirimli
olarak uygulanır.”
Bu
bendin eski halinde düzenlenen yetki hükümleri de aynı kanunla daha detaylı olarak
söz konusu maddenin 9 no.lu bendinde yeniden düzenlenmiştir.
Vergi
cezası konusunda yapılan bu ayrıştırıcı düzenlemenin, transfer fiyatlandırması
hükümlerinin uygulanmasında yaşanabilecek belirsizliklerden (güçlüklerden)
kaynaklandığı düşünülmektedir. Böylece, mükelleflerce anılan hükümlere
yeterince nüfuz edilememesi nedeniyle ortaya çıkacak hatalı uygulamaların ceza
riski önemli ölçüde düşürülmüş olmaktadır.
2- Örtülü Sermaye
Kurumlar
TTK uyarınca, öngörülen
ticari faaliyeti icra etmek amacıyla
tahsis olunan belirli bir sermaye ile kurulur. Kurum, tüzel kişiliğini bu sermayenin gücünden alır. Diğer
bir ifade ile kurumun öz sermayesi kurum faaliyetinin başarıya ulaşması açısından
oldukça önemlidir.
Kurumlar
faaliyetlerinin icrasında öz
sermaye yanında yabancı
sermayeye de ihtiyaç duyarlar. Faaliyetlerin tamamen öz sermaye veya
tamamen yabancı sermaye ile
finanse edilmesi rantabl olmayabilir. Genellikle, enflasyonist
aşındırmanın da etkisiyle her faaliyet için belirli oranda yabancı sermaye kullanılması daha avantajlıdır ve finansal kaldıraç etkisi yaratır.
Gerek işletme faaliyetinin
güvenilir bir şekilde yürütülmesi gerek se sermaye yeterliliği ve dış güven
açısından işletmelerin asgari belli oranda öz sermayeye sahip olması
gereklidir. Diğer bir ifadeyle
yabancı sermaye
kullanımının, sektörel olarak değişmekle birlikte belirli
bir oranda tutulması gereklidir.
İşletmeye konulan öz
sermayenin sermayedarlara bir maliyeti vardır. En önemli maliyet vazgeçilen ikame gelir imkânlarıdır. Öz sermayenin getirisi ise kurum tarafından dağıtılacak kâr payıdır. Diğer bir ifade ile öz sermaye
ancak kâr payı ile nemalandırılır.
Kâr payı da bilindiği üzere vergilendirilmiş kazanç üzerinden dağıtılır.
Gerek
sermaye tescilinin maliyeti, gerek öz sermayenin maliyeti ve tasfiye riski,
gerekse öz sermayenin vergisiz kazançla nemalandırılmak
istenmesi kurum ortaklarını
kuruma örtülü sermaye koymaya itmektedir. Örtülü sermaye, işletmeye öz sermaye olarak tahsis
edilmekle beraber ortak sermaye payının işletmenin borcu (ortağın alacağı) gibi gösterilmesidir. Diğer bir ifadeyle örtülü sermaye, işletme faaliyetlerinin
gerçekleştirilmesi için
ortaklar tarafından
tahsis edilen sermayenin yabancı
kaynak gibi gösterilmesidir.
KVK’nın 11/1-b maddesinde örtülü
sermaye üzerinden hesaplanan veya ödenen faiz, kur farkı ve benzerlerinin kurum kazancının
tespitinde gider olarak dikkate alınamayacağı
düzenlenmiştir. Bu
hüküm uyarınca
örtülü sermaye olarak değerlendirilebilecek
kaynaklara ilişkin
gider veya maliyet unsurları
mali kazancın tespitinde
KKEGd olarak dikkate alınmalıdır.
Örtülü
sermayeye ilişkin düzenleme KVK’nın 12. maddesinde yer almaktadır. Anılan kanun maddesinde örtülü
sermaye; “Kurumların,
ortaklarından[84] veya
ortaklarla ilişkili
olan kişilerden
doğrudan veya dolaylı olarak temin ederek işletmede kullandıkları borçların, hesap dönemi içinde herhangi bir
tarihte kurumun öz sermayesinin üç katını
aşan kısmı” olarak tanımlanmıştır.
Ortakla ilişkili kişi, ortağın doğrudan veya dolaylı olarak en az % 10 oranında ortağı olduğu veya ortak olmamakla birlikte en az bu oranda oy veya kâr payı hakkına[85] sahip olduğu bir kurumu ifade eder. Doğrudan veya
dolaylı olarak, ortağın veya ortakla ilişkili bu kurumun sermayesinin, oy veya kâr payı hakkına sahip hisselerinin
en az % 10'unu elinde bulunduran gerçek kişi veya kurum da ilişkili kişi kapsamındadır.[86] Kurumların Borsa
İstabulda işlem gören hisselerinin edinilmesi durumunda, söz konusu hisse
nedeniyle ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılanlardan temin edilen borçlanmalarda en az % 10 ortaklık payı aranır.
Karşılaştırmada
kullanılacak öz
sermaye, kurumun Vergi Usul Kanunu uyarınca tespit edilmiş hesap dönemi başındaki öz sermayesidir. Ayrıca karşılaştırma sırasında, sadece ilişkili şirketlere finansman temin eden
kredi şirketlerinden
yapılan borçlanmalar hariç
olmak üzere, ana faaliyet konusuna uygun olarak faaliyette bulunan ve ortak
veya ortakla ilişkili kişi
sayılan banka veya benzeri
kredi kurumlarından yapılan borçlanmalar % 50 oranında dikkate alınır.
Yukarıda belirtilen oranlar, borç veren
ortaklar ve ortakların
ilişkide bulunduğu kişiler için topluca
dikkate alınacaktır.
Aşağıda sayılan
borçlanmalar örtülü sermaye sayılmaz;
§ Kurumların ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin sağladığı
gayri nakdî teminatlar karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar.
§ Kurumların iştiraklerinin, ortaklarının
veya ortaklarla ilişkili
kişilerin, banka
ve finans kurumlarından ya da sermaye piyasalarından temin ederek aynı şartlarla
kısmen veya tamamen
kuruma aktardığı
borçlanmalar.
§ 5411
sayılı Bankacılık Kanunu’na göre faaliyette bulunan bankalar tarafından yapılan borçlanmalar.
§
3226 sayılı FKK kapsamında faaliyet
gösteren finansal kiralama şirketleri, 90
sayılı Ödünç Para
Verme İşleri Hakkında KHK kapsamında faaliyet
gösteren finansman ve factoring şirketleri ile ipotek
finansman kuruluşlarının bu faaliyetleriyle ilgili olarak ortak veya ortakla ilişkili kişi sayılan bankalardan
yaptıkları borçlanmalar.
Örtülü Sermayenin
Unsurları
Örtülü
sermaye belirlemesi yapıldıktan sonra bu sermaye üzerinden
hesaplanacak veya ödenecek borçlanma maliyetlerinin tamamı KKEGd
niteliğinde değerlendirilecektir.
Örtülü sermaye bulundurabilecek kurumlar, KVK’nın 2. maddesinde sayılan sermaye şirketleri, kooperatifler,
iktisadi kamu kuruluşları, dernek ve vakıflara ait iktisadi işletmeler ile iş ortaklıklarıdır.
Örtülü sermayenin mevcudiyeti için aşağıdaki
unsurların varlığı aranır.
# Borçlanma, kurumların
ortaklarından veya ortaklarla ilişkili
kişilerden temin edilmelidir. Borcun, doğrudan veya dolaylı temin edilmesi önem taşımamaktadır. Ancak kurumların ortaklarının veya ortaklarla ilişkili kişilerin
sağladığı gayri nakdi
teminatlar karşılığında üçüncü kişilerden yapılan borçlanmalar aynı maddenin 6. fıkrası gereği
örtülü sermaye sayılmayacaktır.
# Borçlanma, kurum öz sermayesinin üç katını
aşmalıdır. Bu sınırı aşan borçlanmalarda borcun tümü değil ancak öz sermayenin üç
katını aşan kısmı örtülü sermaye addolunacaktır.
Kurum
öz sermayesinden ne anlaşılması gerektiği, 1 seri no.lu KVK GT’nde açıklanmıştır. Tebliğde
öz sermaye, VUK’un 192. maddesine atıf yapılarak Bilanço aktif toplamı ile borçlar arasındaki fark olarak tanımlanmıştır. Buna göre kurum öz sermayesi; ödenmiş sermaye, geçmiş yıllar karı
ile sermaye ve kâr yedeklerinden oluşur. Öz sermaye kıyaslamasında kurumun dönem başı öz sermayesi dikkate alınacaktır.
# Borç ilgili dönemde işletmede
kullanılmalıdır.
KVK’nın 12. Maddesinin 6. bendi
gereği, kurumların iştiraklerinin, ortaklarının
veya ortaklarla ilişkili
kişilerin, banka ve
finans kurumlarından yada
sermaye piyasalarından temin
ederek aynı şartlarla kısmen veya tamamen kullandırdığı borçlanmalar örtülü sermayenin hesabında dikkate alınmayacaktır. Örtülü sermaye olarak nitelenecek
borç fiilen işletmede kullanılmış olmalıdır.
Karşı İşletmede
Düzeltme
Örtülü
sermaye üzerinden yapılan kur
farkı hariç, faiz ve benzeri
ödemeler veya hesaplanan tutarlar, Gelir ve Kurumlar Vergisi Kanunlarının uygulanmasında;
gerek borç alan gerekse borç veren nezdinde, örtülü sermaye şartlarının gerçekleştiği hesap döneminin son günü itibarıyla dağıtılmış kâr payı veya dar mükellefler
için ana merkeze aktarılan
tutar sayılır.
Bu işlemler nedeniyle yapılan vergilemeye ilişkin olarak, tam mükellef
kurumlar nezdinde yapılacak
düzeltmede örtülü sermayeye ilişkin
kur farkları da dikkate
alınır. Ancak, bu düzeltmenin yapılması için örtülü sermaye kullanan kurum adına tarh edilen vergilerin kesinleşmiş ve ödenmiş
olması şarttır.
Örtülü
sermaye uygulaması ve
sonuçları, uzun vadeli
diğer işletme borçlarının değerlemesinde
göz önünde bulundurulmalıdır.
Örneğin; (R) AŞ’nin % 90
hisseli ortağı işletmeye iki yıl önce 100.000 $ tutarında borç vermiştir. İşletme bu borcu henüz ödememiş olup söz konusu borç için her yılsonunda %5 faiz ödenmektedir. Borcun kayıtlı değeri 520.000 TL’dir. Dönem sonu $ kurunun 5,70 TL/$
olduğunu kabul edelim. Bu borcun dönem sonu değerlemesi aşağıdaki gibi olacaktır. İşletme bu borcu
örtülü sermaye olarak nitelendirerek işlem yapmaktadır. (KDV ihmal
edilmiştir.)
Borç
dönem sonu değerlemesi:
100.000$
x 5,70 = 570.000 TL
Borç
kur artışı: (570.000
-520.000 =) 50.000 TL
Borç faizi:
[(100.000 $ x 0,05=) x 5,7 =] 28.500 TL
Muhasebe
kaydı aşağıdaki gibi olacaktır:
––––––––––––– 31.12.2019 ––––––––––––
780
FİNANSMAN GİDERLERİ 178.500
780.09.431 KKEG Niteliğinde
Fin. Gid.
431
ORTAKLARA BORÇLAR 50.000
431.02.005 Ortak (K)’ya Borçlar
100
KASA 28.500
Açıklama:
Uzun vadeli borç
dönem sonu değerlemesi
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––
Borç
faizi ve kur farkı ticari
kazancın tespitinde
gider olarak hasılattan
düşülecek, mali kazancın tespitinde ise (beyanname
üzerinde) ticari kazanca eklenecektir.
B- İŞTİRAKLERE BORÇLAR
İşletmenin, sermayesinin %10
ile %50 arasında payına sahip olduğu işletmelere olan ve ticari işlem sonucu doğmamış bulunan borçları
bu kalem içinde gösterilir ve değerlenir.
İştiraklere borçların envanter
ve değerlemesi ortaklara
borçlarla aynıdır. Bu borçlar mukayyet bedeliyle
değerlenir. Döviz cinsinden
borçların dönem sonu
değerlemesinde
mukayyet bedeli, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış kuruna göre yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir.
Örneğin, bir işletmenin iştirak
ettiği (A) işletmesine 25.000 TL tutarında uzun vadeli borcu bulunmaktadır. İşletme borç sözleşmesi gereği bu borç için her yıl yıllık ÜFE oranında faiz ödemektedir. Ödeme,
dönem sonunu izleyen bir hafta içinde yapılmaktadır.
2019 yılı ÜFE artış oranının % 20 olduğunu
kabul edelim. Borcun dönem sonu değerlemesi ve muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.
2019
yılı faizi: 25.000 x 0,20= 5.000
TL
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
780 FİNANSMAN GİDERLERİ 5.000
780.09.432 İştiraklere
borç faizi
381 GİDER TAHAKKUKLARI 5.000
381.02.432 İştiraklere
borç faizi
Açıklama:
Uzun vadeli borç dönem sonu değerlemesi
–––––––––––––
07.01.20120 ––––––––––––
381 GİDER TAHAKKUKLARI 5.000
381.02.432
100 KASA 5.000
Açıklama:
Borç faizi
ödemesi
––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
C-
BAĞLI ORTAKLIKLARA BORÇLAR
İşletmenin, sermayesinin %50 sinden
fazlasına sahip olduğu işletmelere olan ve ticari
işlem sonucu doğmamış bulunan borçları
bu kalem içinde gösterilir ve değerlenir.
Bağlı ortaklıklara
borçların envanter ve değerlemesi ortaklara borçlarla aynıdır.
Döviz cinsinden borçların
dönem sonu değerlemesinde
mukayyet bedeli, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış
kuru ile yapılacak kur
değerlemesi sonucuna
göre düzeltilir.
D-
PERSONELE BORÇLAR
Personele borçlar bilançonun (335 no.lu hesap) bu
kalemi içinde gösterilir ve mukayyet bedeli ile değerlenir. Döviz cinsinden borçların dönem sonu değerlemesinde mukayyet
bedeli, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz alış kuru ile yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir.
Kur değerlemesinde lehte oluşan kur farkları 646 no.lu
gelir tablosu, aleyhte oluşan kur farkları da 780/797 no.lu maliyet hesaplarına kaydolunur.
Maliyet hesapları dönem sonunda gelir tablosu hesaplarına (660 no.lu hesap), gelir tablosu hesapları da 690 no.lu hesaba aktarılarak kapatılır.
E-
DİĞER ÇEŞİTLİ BORÇLAR
İşletmenin ticari işlemleri sonucu
doğmamış olan borçlarından; ortaklar,
iştirakler, bağlı ortaklıklar, personel dışında kalan kişi ve kurumlara
olanlar bilançoda bu kalem içinde
gösterilir ve mukayyet bedeli ile değerlenir. Döviz cinsinden borçların dönem sonu değerlemesinde mukayyet bedeli, Maliye Bakanlığı’nca yayımlanan döviz
alış kuru ile yapılacak kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir. Kur değerlemesinde lehte oluşan kur farkları 646 no.lu gelir tablosu, aleyhte oluşan kur farkları da 780/797
no.lu maliyet hesaplarına kaydolunur.
IV- KARŞILIKLAR
İşletmeler bilanço tarihi itibariyle
belirgin olarak ortaya çıkan
ancak tutarı tam
olarak kesinleşmeyen
veya henüz tahakkuk etmemiş
olan borçları için karşılık ayırabilir.
Bilançonun yabancı kaynakları içinde gösterilen karşılıklar gerçek anlamda bir
yabancı kaynak olmayıp hesaben
yapılan aktarmaları ifade eder.
İşletmelerce en çok ayrılan karşılık kıdem
tazminatı karşılığıdır. İzleyen dönemde ödenecek kazanç
vergileri için ayrılan
karşılıklar ile maliyet gider karşılıkları
da bu kapsamda değerlendirilir.
A-
VERGİ VE DİĞER YASAL YÜKÜMLÜLÜK KARŞILIKLARI
İşletmelerin cari dönemde kâr
elde etmeleri durumunda bu kârlar üzerinden izleyen yıl içinde beyan edilip ödenecek kazanç vergileri için THP
uyarınca vergi karşılığı tesis edilmesi ve dönem sonu bilançosunda (bilanço
pasifinde) gösterilmesi (370 no.lu hesap) zorunludur. Bu karşılık, kazanç vergisinin
tahakkuk ettirilmesiyle kapatılır.
Dönem kazancı üzerinden hesaplanacak kazanç vergilerinin tespitinde öncelikle vergi matrahının tespit edilmesi
gerekmektedir. Vergi matrahı olan mali kârın tespitinde bu kitapçıkta açıklanan değerleme
sonuçları ile KKEGd’ler de dikkate alınacaktır. Ayrıca işletmenin
yararlanabileceği indirim ve
istisnalar var ise bunlar da göz önünde bulundurulmalıdır.
Kazanç
vergileri; gelir vergisi mükellefleri için GVK’nın 103. maddesinde düzenlenen artan
oranlı tarifeye
göre hesaplanacak yıllık gelir vergisi toplamını, kurumlar vergisi mükellefleri KVK’nın 32. maddesinde düzenlenen
sabit orana göre hesaplanacak kurumlar vergisi toplamını ifade
eder.
Mükellef
tarafından hesaplanacak vergi
ve diğer yasal yükümlülük
karşılıkları mukayyet bedeli ile değerlenir ve bu bedelle bilançoya aktarılır. Bu işlem dönem sonunda yapılır. Cari yıl kazancına mahsuben peşin ödenen vergiler de bilanço
pasifinde, vergi ve diğer
yükümlülük karşılıklarının
altında (371 no.lu hesap)
negatif değerle gösterilir.
Böylece vergi karşılığı bilançoya gerçek (net) değeri ile aktarılmış olur.
Örneğin bir kurum 2019 yılında 19.000 TL tutarında geçici vergi ödemiştir. İşletmenin
cari yıl hesapladığı kurumlar vergisi karşılığı da 21.000 TL tutarındadır.
Bu işletmenin dönem
sonu vergi karşılığı değerleme kaydı
aşağıdaki gibi olacaktır.
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
691 DÖNEM KÂRI VERGİ VE DİĞER
YÜKÜML. KARŞ. 21.000
370 DÖNEM KÂRI VERGİ
VE DİĞER
YASAL YÜK. KARŞ. 21.000
Açıklama: Vergi karşılığı
ayrılması
–––––––––––––
31.12.2019 ––––––––––––
371 DÖNEM KÂRININ PEŞİN
ÖDENEN VERGİ
VE DİĞER
YÜKÜMLÜLÜKLER 19.000
193 PEŞİN
ÖDENEN VERGİ
VE FONLAR 19.000
Açıklama: Ödenen Geçici vergilerin dönem sonu
değerlemesi
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––
691 no.lu hesap 690 no.lu hesaba aktarılarak kapatılacaktır. 193 no.lu
hesap ise yukarıdaki kayıtla kapanmış olacaktır.
İşletmenin dönem içinde ödemiş olduğu
geçici vergi tutarı,
hesaplanacak kazanç vergisinden fazlaysa, kazanç vergisi kadarlık kısım 371 no.lu hesaba aktarılacaktır. Geriye kalan kısım 193 no.lu hesapta bekletilecek ve bilanço aktifinde
varlıklar arasında (alacak olarak) gösterilecektir.
Örneğimizdeki mükellefin kurumlar
vergisini 15.04.2020 tarihinde tahakkuk ettirdiğini varsayalım.
Bu işlemin muhasebe
kaydı aşağıdaki gibi olacaktır.
–––––––––––––
15.04.2020 ––––––––––––
370 DÖNEM KÂRI VERGİ
VE DİĞER
YASAL YÜKÜMLÜLÜK
KARŞILIĞI 21.000
371 DÖNEM KÂRININ PEŞİN
ÖDENEN VERGİ
VE DİĞER YÜKÜMLÜLÜKLERİ 19.000
360 ÖDENECEK VERGİ
VE FONLAR 2.000
Açıklama: Kurumlar vergisinin tahakkuku
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––
B-
KIDEM TAZMİNATI KARŞILIĞI
İşletme tarafından ilgili kanunlarda yer alan
esaslara göre hesaplanan kıdem
tazminatlarından dönem içinde ödenmeyen kısım
için karşılık ayrılır. Bu tazminatlardan bilanço tarihi itibariyle bir yıl içinde ödenmesi öngörülenler
kısa vadeli yabancı kaynaklar içinde, daha uzun
vadede ödenmesi öngörülenler ise uzun vadeli yabancı kaynaklar içinde gösterilir.
Karşılık ayrılma
esnasında ortaya çıkan karşılık giderlerinin KKEGd olarak
değerlendirileceği unutulmamalıdır. Kıdem
tazminatları vergi
kanunları uyarınca ancak ödendikleri
dönemde gider yazılabilir. Diğer taraftan cari dönemde ödenen
kıdem tazminatlarından daha önce karşılık ayrılmış olanların, söz konusu karşılık kadar olan kısmının da cari dönemde giderleştirilmesi[87]
gerektiği unutulmamalıdır.[88]
C-
MALİYET GİDERLERİ KARŞILIĞI
Standart
maliyet yöntemini kullanan işletmeler
ile fiili maliyet yöntemini kullanan işletmeler
bütün giderlerin fiilen ortaya çıkmasını beklemeden önceden giderlerini bütçeleyerek üretim maliyetlerini
oluşturur. Bütçeleme
işlemi maliyet gider karşılığı ayrılmak
suretiyle yapılır.
Bütçelenen
gider fiilen ortaya çıktıkça karşılık hesabı
kapatılır. Bu işlemden amaç üretim giderlerinin
üretim dönemi maliyetlerine doğru
intikal etmesini sağlamaktır. Dönem sonu itibariyle bu
şekilde ayrılmış olan maliyet gideri karşılıkları (373 no.lu hesap bakiyesi)
mukayyet bedeli ile değerlenerek
bilançoya kaydedilir.
V- DÖNEMSEL AYIRIMLAR (PASİF
GEÇİCİ KALEMLER)
Tahakkuk
esası ve dönemsellik ilkesi
gereği işletme cari dönem kazancının tespitinde dikkate alınması
gereken gider tahakkukları
ile cari dönemde tahsil edilmekle birlikte gelecek dönemleri ilgilendiren
(cari dönemde hasılat yazılmayan) gelir unsurları vadeleri bazında ayırıma tabi tutulmak suretiyle
bilanço pasifine yabancı
kaynaklar içine kaydolunur. Bu tür kaynaklar işletme için gerçek bir
yabancı kaynağı ifade etmez. Ancak kayıt tekniği ve dönemsellik ilkesi
gereği bilançonun yabancı kaynak kalemleri içinde gösterilir.
A-
GELECEK DÖNEME İLİŞKİN GELİRLER
Dönemsellik
ilkesi, her dönemin faaliyet sonuçlarının diğer dönemlerden bağımsız
olarak tespit edilmesini, gelir ve giderlerin tahakkuk esasına göre muhasebeleştirilmesini, hasılat gelir ve kârların aynı döneme ait gider ve maliyetlerle
karşılaştırılmasını gerektirir. Hasılat
ve giderlerin hangi döneme ait olduğunun belirlenmesinde ödeme ve tahsilat önem arz
etmemekte olup, bu belirleme tahakkuk esasına göre yapılmaktadır.
VUK’un 287. maddesinden hareketle, içinde bulunulan dönemde
tahsil edilen ancak gelecek yıllara
ait olan gelirler, mukayyet değerleriyle
pasifleştirilmek
suretiyle, ilgili oldukları
yılda gelir
kaydedilecektir. THP’da gelecek dönemlere ait
olarak peşin tahsil edilmiş gelirler için 380 (kısa vadeli) ve 480 (uzun vadeli)
olmak üzere iki hesap öngörülmüştür.
Dönem sonu envanterinde
dönemsel ayırımlar kontrol edilerek gerekli aktarmalar yapılmalıdır. Gelecek yıllara ait gelirler nedeniyle hesaplanan KDV gelirin
tahsil edildiği dönemde beyan edilir. Bu gelirlerin en belirgin olanları kira
gelirleri ve aidat gelirleridir. Bu gelirlerde dönemsel ayırım gelirin tahsil edildiği anda yapılabileceği gibi dönem
sonu itibariyle de yapılabilir. Gelecek yıllara ilişkin gelirler
mukayyet bedeliyle değerlenir.
Örneğin bir işletmenin 01.11.2019 tarihinde yıllık 36.000
TL tutarında kira geliri
tahsil ettiğini kabul
edelim. İşletme
dönemsel ayırımı tahsilat tarihinde
yapmıştır. Bu işleme ilişkin muhasebe kaydı aşağıdaki
gibi olacaktır.
Cari
dönem geliri; [(36.000 / 12) x 2 ay=] 6.000
TL
Hesaplanan
KDV; 36.000 x 0,18= 6.480 TL
––––––––––––– 01.11.2019 –––––––––––
371 KASA 42.480
602 DİĞER
GELİRLER 6.000
380 GELECEK DÖN. İLİŞKİN
GEL. 30.000
391 HESAPLANAN KDV 6.480
Açıklama: Kira geliri tahsili kaydı
–––––––––––––––– /
––––––––––––––-
Dönemsel
ayırımının
dönem sonunda yapıldığını varsayalım.
Bu durumda gelirin tamamı
ilk kayıtla cari dönem
gelirleri arasına kaydedilecektir.
Yılsonunda ise aşağıdaki kayıt
yapılacaktır.
––––––––––––– 31.12.2019 ––––-–––––––
602 DİĞER GELİRLER 30.000
380
GELECEK DÖN. İLİŞKİN GEL. 30.000
Açıklama:
Kira geliri dönem sonu değerlemesi
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––-
Gelecek dönem, söz konusu kira gelirine ilişkin olarak her
ay itibariyle aşağıdaki aktarma kaydı yapılacaktır.
––––––––––––– xx/xx/2020 –-––––––––––
380 GELECEK DÖN. İLİŞKİN
GEL. 3.000
602
DİĞER GELİRLER 3.000
Açıklama:
Kira geliri dönem sonu değerlemesi
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––-
B- GİDER TAHAKKUKLARI
VUK’un 287. maddesine göre, cari hesap dönemine ait olup,
henüz ödenmemiş olan
giderler, dönem kazancının tespitinde dikkate alınmak üzere tahakkuk ettirilerek
381 veya 481 no.lu hesaba kaydolunur. Bu giderlere;
elektrik, su, telefon, ısınma, Aralık ayı SSK primi giderleri örnek verilebilir. Söz konusu hesap
muhteviyatı yabancı kaynaklar mukayyet değeri ile bilançoda gösterilir. Dövizli
tahakkuklarda mukayyet bedel (dönem sonu) kur değerlemesi sonucuna göre düzeltilir.
Muhasebenin
dönemsellik ilkesi gereği
tahakkuk ettirilen giderlerin bir bölümü mali kâr yönünden gider kabul
edilmeyebilir. Bu tür giderlerin dönem mali kazancının
tespitinde (beyanname üzerinde) ticari kazanca ilave edilmesi gerekmektedir.[89]
Ciro
primleri de ilgili olduğu
dönemde ödeyecek olan işletme
tarafından tahakkuk
ettirilerek mukayyet bedeli ile bilançoda gösterilir.
VI- DİĞER YABANCI KAYNAKLAR
Yukarıda açıklananlar dışında kalan yabancı kaynaklarla, muhasebe
tekniği ve dönemsellik ilkesi
gereği hesaben ayrılan
ve izlenen tutarlar da genel borç değerleme hükümleri uyarınca mukayyet bedeli ile değerlenir.
Bu tür kaynaklara; yıllara yaygın inşaat ve onarım işleri hakediş
bedellerini (350 no.lu hesap),
ödenecek vergileri (360 ve 368 no.lu hesap), ödenecek sosyal güvenlik kesintilerini
(361 no.lu hesap), KDV borçlarını (391, 392,
492 no.lu hesaplar), sayım ve tesellüm
fazlalıklarını (397 no.lu
hesap), tesise katılma paylarını (493 no.lu hesap) örnek verebiliriz.
VII- ÖZSERMAYE VE SERMAYE YEDEKLERİ
İşletme sermayesinin ortaklar tarafından konulmuş olan kısmı öz sermayedir. Diğer bir ifade ile bilanço tarihindeki işletme varlıklarının işletme ortakları
tarafından sağlanmış olan kısmı öz sermayeyi ifade eder. Bir anlamda işletmenin dağıtılmamış
kârları da öz kaynak
niteliğindedir.[90]
Ancak bunlar THP uyarınca
sermayeden ayrı olarak
izlenir ve bilançoya da bu şekilde yansıtılır.
A-
ÖZSERMAYE
Muhasebe uygulamasında öz sermaye; işletmenin bilanço
tarihi itibariyle tescilli sermayesinden ortaklar tarafından ödenmiş olanları ifade eder. İşletme ortakları tarafından işletmeye tahsis
edilen veya artırılarak tescil edilen sermaye 500 no.lu hesapta izlenir. Bu
sermayeden, ortaklar tarafından henüz ödenmemiş olanlar 501 no.lu hesapta izlenir ve bilanço
pasifine negatif değerle aktarılır. Bu kayıt ve işlem sonucu işletme sermayesi bilanço pasifinde ödenmiş (net) tutarı ile yer almış olur.
Kurumlarda işletme öz sermayesi şu menkul kıymetlerle temsil edilir;
§ Hisse
senetleri
§ Hisse
senedi ilmühaberleri
§ İntifa senetleri
Mali
uygulamada öz sermaye daha geniş
anlamda kullanılmaktadır. Öz sermaye vergi kanunları uyarınca dönem kazancının tespitinde kullanılan bir araçtır.
GVK’nın
38. maddesi uyarınca
bilanço esasında
ticari kazanç, teşebbüsteki
öz sermayenin hesap dönemi sonunda ve başındaki değerleri
arasındaki olumlu
farktır. Bu açıdan öz sermaye unsurlarının tespiti önem taşımaktadır.
THP
uyarınca işletme kârı, öz sermaye kıyaslaması yerine gelir tablosu
hesapları aracılığıyla tespit edilmektedir. Bu nedenle halen işletme kârlılığının
tespitinde öz sermaye kıyaslama
yöntemi kullanılmamaktadır.
Hangi
yöntem kullanılırsa kullanılsın işletmenin
kâr rakamı aynı olacağından, bu uygulama ile vergi kanunları ihlal edilmiş olmamaktadır. Günümüzde öz sermaye bir kıyaslama aracı olarak örtülü sermaye uygulamasında
dikkate alınmaktadır.
Envanter ve Değerleme
İşletme öz sermayesinin envanterinde
apel alacaklarının zamanında ödenip
ödenmediği, ödemelerin
kayıtlara intikal ettirilip ettirilmediği kontrol
edilir. Apel alacaklarının geç ödenmesi durumunda ilgili ortaktan bu gecikme için faiz alınabilir. Bu durumda alınan faiz gelir olarak dikkate alınacak, öz sermaye unsuru olarak dikkate alınmayacaktır.
Öz
sermaye kalemleri (sermaye ve ödenmemiş
sermaye) mukayyet değerle
değerlenecektir.
B-
SERMAYE YEDEKLERİ
Sermaye
yedekleri; sermayenin bağlandığı varlıkların değerlemesi
sonucu ya da sermaye hareketleri nedeniyle ortaya çıkan fonlardır. Bu fonlar sermayeye eklenebilir,
sermayeye eklenmemiş olan kısım ise sermaye yedeği olarak bilançoya aktarılır.
Bunların belli başlıları
aşağıda açıklanmıştır.
# Hisse Senedi İhraç Primleri
Sermaye
artırımı nedeniyle çıkarılan kurum yeni hisse senetlerinin,
normal bedelinin üstünde bir bedelle satışından doğan
karlar hisse senedi ihraç primi (emisyon
primi)’dir.
Primli satışın nedeni
kurum işletme değerinin yüksek olmasıdır. Bu primler bilanço pasifinde sermaye yedeği olarak (520 no.lu hesap) gösterilir.
TTK uyarınca emisyon primleri işletmede yedek akçe olarak muhafaza edilmelidir.
# Hisse Senedi İptal Kârları
Hisse
senedi iptal kârları, herhangi bir nedenle iptal edilen
kurum hisse senetlerinin yerine çıkartılan hisse senetlerinin nominal bedelin üstünde bir bedelle ihraç edilmesinden kaynaklanan
fon olup emisyon primi gibi değerlenir.
Bu fon (ıskat kazancı) eğer işletme
sermayesine eklenmemişse
bilanço pasifinde (521 no.lu hesap) sermaye yedekleri içinde gösterilir.
# Envanter ve Değerleme
Sermaye
yedeklerinin dönem sonu envanterinde; yedeklerden sermayeye
eklenenler için kayıt yapılıp yapılmadığı kontrol edilir. Sermaye yedeklerinden
dönem sonu itibariyle işletmede
bulunanlar mukayyet bedelle değerlenerek
bilançoya aktarılır.
Sermaye
yedeklerinin sermayeye eklenmesine ait muhasebe kaydı aşağıdaki
gibidir. Örneğin, bir işletmenin bilançosunda 57.500
TL tutarında hisse senedi
iptal karı bulunmaktadır. İşletme dönem içinde bu karı sermayeye ekleme kararı vermiş
ve yasal işlemleri
12.05.2019 tarihi itibariyle tamamlamıştır.
Muhasebe kaydı aşağıdaki gibi olmalıdır.
–––––––––––––––––
/ –––––––––––––
501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE 57.500
500 SERMAYE 57.500
Açıklama:
Sermaye artırım
kararı
alınması
–––––––––––––12.05.2019 ––––––––––––
521 HİSSE SENEDİ
İPTAL
KARLARI 57.500
501 ÖDENMEMİŞ SERMAYE 57.500
Açıklama:
Sermaye artırımının
HS iptal karı
ile karşılanması
––––––––––––––––
/ –––––––––––––––
VIII- KÂRLAR VE KÂR YEDEKLERİ
İşletme tarafından elde edilen kârlardan;
yedeklere ayrılmayan
ve ortaklara dağıtılmayan kısımlar öz sermaye unsuru olmakla beraber sermaye içinde
gösterilmeyip bilanço pasifinde (kârlar olarak) gösterilir. İşletme kârları üzerinden hesaplanan (ayrılan) yasal ve ihtiyari yedekler de bilançoda
bu grup içinde ayrıca gösterilir.
A- İŞLETME KÂRLARI
İşletme kârları bir anlamda öz sermayedir,
işletme zararları ise olumsuz (negatif) öz sermayedir.
Bu nedenle bilançonun kâr/zarar kalemi her zaman olumlu bir varlığı ifade etmeyebilir.
İşletme kârları bilançoda geçmiş yıl (570 no.lu hesap) ve cari yıl (590 no.lu hesap) olmak üzere iki ayrı grupta gösterilir. İşletme zararları da bilanço pasifinde negatif unsur
olarak yine geçmiş yıl (580 no.lu hesap) ve cari yıl (591 no.lu hesap) bazında ayrı gösterilir. Geçmiş yıl zararları
vergi kanunları uyarınca yıl bazında da ayrı gösterilmek zorundadır. Bu ayırım genellikle bilanço dipnotlarında yer alır.
Geçmiş yıl zararları, yürürlükteki mevzuat uyarınca beş yıldan
fazla nakledilmemek kaydıyla
cari dönem kazancından
mahsup edilebilmektedir. Zarar mahsubu gelir ve kurumlar vergisi
mükelleflerinde farklı
zamanlarda yapılır. Kurumlarda ticari kazanç
tespit aşamasında, gelir
vergisi mükelleflerinde ise beyanname üzerinde yapılır. Her iki halde de geçmiş yıl
zararlarının cari yıl kârından mahsubu izleyen dönem açılış işlemleri çerçevesinde muhasebeleştirilir.
Örneğin, bir kurumun 31.12.2019 tarihi
itibariyle geçmiş yıl zararı (580 no.lu hesap) 11.000
TL, cari yıl net kârı (692 no.lu hesap) 33.000 TL
olduğunu varsayalım. Bu durumda zarar mahsubuna ilişkin aşağıdaki kayıtlar yapılacaktır.
–––––––––––––31.12.2019 ––––––––––––
692
DÖNEM NET KÂRI VEYA ZARARI 33.000
590
DÖNEM NET KÂRI 33.000
Açıklama:
Dönem sonu işlemleri
–––––––––––––01.01.2020 ––––––––––––
590
DÖNEM NET KÂRI 33.000
580
GEÇMİŞ YILLAR ZARARI 11.000
570
GEÇMİŞ YILLAR KÂRI 22.000
Açıklama:
Zarar mahsubu
–––––––––––––––– /
–––––––––––––––
31.12.2019
tarihli bilançoda cari dönem net kârı
mahsup öncesi tutarla, geçmiş
yıl zararı da mukayyet bedeliyle yer alacaktır.
B-
KÂR YEDEKLERİ
İşletme kârları üzerinden; kanun, ana sözleşme veya ortaklar kurulu kararınca ayrılan yedekler işletme bilançosunun
pasifinde, kârlardan ve öz sermayeden ayrı olarak gösterilir. THP uyarınca yapılan
ayırım (detaylandırma) aşağıdaki gibidir.
Yasal Yedekler: Bu kalem içinde TTK
uyarınca ayrılan
birinci ve ikinci tertip yedek akçeler gösterilir. Dönem içinde kullanılan yasal yedekler bu kalem
muhteviyatından düşülür.
Statü Yedekler: Bu kalem içinde kurum
ana sözleşmesi uyarınca ayrılan yedek akçeler gösterilir.
Bu akçelerden dönem içinde yapılan
kullanımlar, kalem muhteviyatından
düşülür.
Olağanüstü Yedekler: Bu kalemde şirket ortaklar kurulu (yetkili organlar) tarafından ayrılmasına karar verilen yedek akçelerden dönem sonu itibariyle kullanılmamış olanlar gösterilir.
Özel Fonlar: İşletmede bırakılması ve tasarrufu zorunlu olan fonlar ile diğer amaçlar için ayrılan fonlar bu kalem içinde
bilanço pasifinde gösterilir. Fonlardan dönem içinde kullanılan kısımlar, fon muhteviyatından düşülür.
Bu kalem içinde gösterilecek başlıca fonlar şunlardır;
§
Sabit kıymet
yenileme fonu
§
Finansman fonu
§
Sermaye itfa fonu
§
Vazgeçilen borçlar fonu
§
Gayrimenkul ve iştirak hissesi satış kazancı
fonu
§
Sermaye kur farkı fonu
C-
ENVANTER VE DEĞERLEME
Kârlar
ve kâr yedeklerinin dönem sonu envanterinde önceki dönemden
devreden fonlar, bu fonlardan dönem içinde yapılan kullanımlar,
cari dönemde ayrılan
fonlar, kârlara mahsup edilen geçmiş
dönem zararlarına ilişkin yasal kayıtların varlığı
ve doğruluğu kontrol edilir. Ayrıca yapılan hesaplamalar kontrol edilir.
Varsa dönem içinde yapılan
sermayeye ilavelerin fon muhteviyatından düşülmesi
ve sermaye kayıtları kontrol edilir.
Dönem
sonu itibariyle elde mevcut kâr yedekleri (fonlar) ve dönem kârı (veya zararı) ile geçmiş dönem kârı (veya zararı) mukayyet bedeli ile değerlenir ve bu değerle bilançoya aktarılır. Dönem kârı
izleyen yılın başında aşağıdaki kayıtla
geçmiş yıllar kârı hesabına aktarılır.
––––––––––––01/01/201x ––––––––––
590 DÖNEM NET KÂRI XXX
570 GEÇMİŞ YILLAR KÂRI XXX
––––––––––––––
/ –––––––––––––––
Dönem zararı da izleyen dönem başında şu kayıtla geçmiş yıllar zararı hesabına aktarılır.
––––––––––––01/01/201x ––––––––––
580 GEÇMİŞ YILLAR ZARARI XXX
591 DÖNEM NET ZARARI XXX
–––––––––––––– /
–––––––––––––––
I- ENFLASYON DÜZELTMESİ
Enflasyon düzeltmesi, enflasyon olarak tanımlanan paranın satın alma gücündeki (negatif yönlü) değişmeler nedeniyle zamanla işletmenin gerçek durumunu ifade etmekten uzaklaşan mali tabloların, düzenlendiği tarih itibariyle işletme mali durumunu tam olarak ifade eder hale getirilmesi işlemidir. Bu da bilanço kalemlerinin bünyesinde taşıdığı enflasyonist etkinin giderilmesiyle olacaktır. Nitekim, VUK’un 5024 sayılı Kanunla değişik mükerrer 298. maddesinin (A) fıkrasında enflasyon düzeltmesi, “mali tablonun ait olduğu tarihteki satın alma gücü cinsinden hesaplanması” olarak tanımlanmıştır.
A- ENFLASYON DÜZELTMESİ SİSTEMİNİN TEMEL DENKLEMİ
Enflasyon düzeltmesi sisteminin temel denklemi parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltme döneminde bünyelerinde oluşan enflasyonist yıpranmaların telafi edilmesi üzerine kurulmuştur. Bir anlamda enflasyon düzeltmesi parasal olmayan kalemlerin düzeltilmesi işlemidir. Dolayısıyla bu sistemin en önemli noktası parasal olmayan kıymetlerin ve bu kalemler üzerindeki enflasyonist etkinin tespitidir.
Anılan kanun hükmünde parasal olmayan kıymetler ‘parasal kıymetler dışında kalan kıymetler’ olarak dolaylı bir şekilde tanımlanmış ayrıca, bir kıymetin parasal
olup olmaması hususunda Maliye Bakanlığı’na tespit yetkisi verilmiştir. Bu anlamda Maliye Bakanlığı sistemin uygulanmasında temel
yönlendiricilik fonksiyonunu üstlenmiş olmaktadır.
Bilanço aktif ve pasifinde yer alan parasal olmayan kalemlerin enflasyon nedeniyle bünyelerinde oluşan değer aşınmalarını telafi etmek amacıyla, hesaplanan yıpranma tutarı kadar bilanço değerine ekleme yapılmakta, karşılığında da Enflasyon Düzeltmesi Fark Hesabı’na kayıt yapılmaktadır.
Enflasyon düzeltmesi fark hesabı düzeltme işlemine ilişkin bir torba hesaptır. Bu hesabın bakiyesi dönem kâr zararı hesabına aktarılarak kapatılacak, böylece dönem kâr/zararı hesabı da reel değerine getirilmiş olacaktır. Aktif kalemlere ilişkin düzeltme farkı hesabın alacağına, pasif kalemlere ilişkin düzeltme farkı hesabın borcuna kaydedilir. Bu kayıt tekniğinin bir sonucu olarak aktif hesapların düzeltme farkları dönem kazancını artırıcı, pasif hesapların düzeltme farkları da dönem kazancını azaltıcı yönde etki yapacaktır.
Enflasyon düzeltmesi uygulamasına ilişkin VUK’un anılan mükerrer 298/A. maddesinin 7. bendi uyarınca; enflasyon düzeltmesi uygulanmayan bir hesap
döneminden sonra enflasyon düzeltme şartlarının yeniden oluşması halinde;
enflasyon düzeltmesi yapılan en son
dönemden başlamak üzere enflasyon düzeltmesi yapılacak ancak bu şekilde belirlenen geçmiş yıl kârı vergiye tâbi tutulmayacak, geçmiş yıl zararı da mali zarar
olarak kabul edilmeyecektir. Vergi
matrahının tespitinde
geçmiş yıl malî
zararları mukayyet değerleri ile dikkate alınacaktır. Diğer bir anlatımla birden
fazla dönemi içine alan bir
enflasyon düzeltmesinde ancak son
döneme ilişkin enflasyon farkları dönem kazancını etkileyecektir.[91]
B- SİSTEMİN İŞLEYİŞİ
Enflasyon düzeltmesine ilişkin kanun hükmü Yeniden Değerlemeye ilişkin hükümlerin yer aldığı VUK’un mükerrer 298. maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin eski halinde yer alan yeniden değerleme ve buna benzer anti enflasyonist müesseseler (maliyet artış fonu uygulaması, stokların LİFO yöntemiyle değerlenmesi gibi) 5024 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılmıştır. Enflasyon düzeltmesi müessesesi, kaldırılan tüm bu sistemlerin yerini doldurmak üzere getirilmiştir.
VUK’un mükerrer 298/A. maddesinde yapılan tanım uyarınca enflasyon düzeltmesinin amacı işletme mali
tablolarının düzenlendiği tarih itibarıyla reel değerleri içerir
hale getirilmesidir. Bu da mali
tabloların, düzenleme tarihi itibariyle
ulusal paranın satın alma gücü
cinsinden ifadesi anlamına gelmektedir.
Anılan
kanun maddesinde öngörüldüğü şekilde bunun gerçekleşmesi amacıyla aşağıdaki hususlar sırayla yerine getirilecektir.
§ Mali tabloda yer alan kıymetlerden hangilerinin parasal olmayan kıymet olduğu tespit edilecektir.
§ Tespit edilmiş parasal olmayan kıymetlerin enflasyon düzeltmesinde dikkate alınacak tutarları bulunacaktır.
§ Bulunan bu tutarlar ait oldukları düzeltme veya taşıma katsayılarıyla çarpılacaktır.
§ Parasal olmayan kıymetler düzeltilmiş değerleriyle, parasal kıymetler ise düzeltmeye tabi tutulmaksızın mali tabloda gösterilecektir.
C- DÜZELTME FARKININ HESABI
Bilanço aktif ve pasifinde yer alan parasal olmayan kalemlerin enflasyon nedeniyle bünyelerinde oluşan değer aşınmalarını telafi etmek amacıyla, hesaplanan yıpranma tutarı kadar bilanço değerine ekleme yapılmakta, karşılığında da Enflasyon Düzeltmesi Fark Hesabı’na kayıt yapılmaktadır.
Enflasyon düzeltmesi fark hesabı düzeltme işlemine ilişkin bir torba hesaptır. Dolayısıyla bu hesabın bakiyesi dönem kâr zararı hesabına aktarılarak kapatılacak, böylece dönem kâr zararı hesabı da reel değerine getirilmiş olacaktır.
Enflasyon düzeltmesinin yapılmasında bir önceki düzeltilmiş bilançodan aynen gelen kalemler taşıma katsayısı, diğer parasal olmayan kıymetler ise düzeltme tarihi esas alınarak hesaplanacak düzeltme katsayısı kullanılarak düzeltilir.
D- DÜZELTMEYE BAŞLAMA VE SONLANDIRMA ŞARTLARI
Enflasyon düzeltmesinin başlaması ve devam eden uygulamanın sonlandırılmasının şartları VUK’un anılan mükerrer 298. maddesinin 1. fıkrasının birinci
bendinde “Kazançlarını bilanço esasına göre tespit eden
gelir ve kurumlar vergisi mükellefleri fiyat endeksindeki artışın, içinde bulunulan dönem dahil
son üç hesap döneminde %100'den ve içinde bulunulan hesap döneminde % 10'dan
fazla olması halinde malî tablolarını enflasyon
düzeltmesine tâbi tutarlar. Enflasyon
düzeltmesi uygulaması, her iki şartın birlikte gerçekleşmemesi halinde sona erer” olarak belirlenmiştir.
Son üç yılın enflasyon rakamları dikkate alındığında 2017 yılı kazanç tespiti ve mali tablolarının hazırlanmasında enflasyon düzeltmesi hükümleri uygulanmayacaktır.[92] Enflasyon düzeltmesi işlemi en son 31.12.2005 tarihinde uygulanmıştır.
2017 yılında enflasyon düzeltmesi işlemi uygulanmayacağından burada konuya ilişkin olarak özet bilgi verilmekle yetinilmiştir.
II- 7144 SAYILI KANUNLA GETİRİLEN GEÇİCİ
YENİDEN DEĞERLEME UYGULAMASI
Enflasyon düzeltmesi sisteminin uzun süredir uygulanamıyor olması nedeni ve bu sürede ortaya çıkan etkilerin kısmen telafi edilmesi amacıyla 7144 sayılı kanunla VUK’un geçici 31. maddesinde (bir defaya mahsus uygulanmak üzere) bir düzenleme yapılmıştır.
Söz konusu düzenleme uyarınca, bilanço esasına göre defter tutan tam mükellef gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerinin aktiflerinde yer alan taşınmazlarının değerlerinin Yİ-ÜFE değerindeki artış oranı dikkate alınmak suretiyle yeniden hesaplanması ve bu tutar üzerinden amortismana konu edilmesi uygulamasına ilişkin usul ve esaslar 500 seri no.lu VUK Genel Tebliğinde açıklanmıştır.
Uygulamadan ilgili mükellefin aktifine kayıtlı taşınmazlar yararlanabilecektir. Bu kıymetlerin bünyesine dahil edilmiş bulunan bütünleyici parça ve eklentilerin de bu kapsamda değerlendirilmesi gerekir.[93]
2018 yılında bu kapsamda yeniden değerleme yapan mükellefler, değerleme konusu yapılan kıymetleri için 2019 yılı sonunda değerlenmiş tutar üzerinden amortisman ayırabileceklerdir.
III- TOPLUCA DEĞERLEME ANAHTARLARI
İşletme bilanço aktifini oluşturan varlık ile bilanço pasifini oluşturan kaynak kalemlerinin değerleme ölçülerini; kıymetlerin ilgili oldukları THP hesapları ve değerleme ölçüsünün kanuni dayanağı da belirtilerek aşağıda bir tablo halinde gösterilmiştir.
Değerleme
anahtarları tablosunun oluşturulmasında varlık ve kaynak kalemleri alfabetik sıraya göre tasniflenmiştir.
Varlık veya
Kaynak Türü
|
Değerleme Ölçüsü |
İlgili Kanun (VUK) Maddesi |
İlgili Hesap |
Alacak
Senetleri (Döviz) |
Reeskont,
Kur Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
121-122-221-222 |
Alacak
Senetleri (TL) |
Reeskont,
Mukayyet Bedel |
265-281 |
121-122-221-222 |
Alıcılar
(Senetsiz Müşteri Borçları-Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
120-220 |
Alıcılar
(Senetsiz Müşteri Borçları-TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-281 |
120-220 |
Alınan
Avanslar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-285-287 |
340-440 |
Alınan
Avanslar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-285-287 |
340-440 |
Alınan
Depozito ve Teminatlar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-285 |
326-426 |
Alınan
Depozito ve Teminatlar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-285 |
326-426 |
Arama
Giderleri |
Mukayyet
Bedel |
265-283-316 |
271-278 |
Araştırma ve
Geliştirme Gideri |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
263-268 |
Arazi ve
Arsalar |
Maliyet
Bedeli |
262-269 |
250 |
Bağlı
Ortaklıklara Borçlar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-285 |
333-433 |
Bağlı
Ortaklıklara Borçlar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-285 |
333-433 |
Bağlı
Ortaklıklardan Alacaklar(Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
133-233 |
Bağlı
Ortaklıklardan Alacaklar(TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-281 |
133-233 |
Banka
Bonoları |
Alış
Bedeli+Dönemsel Kâr İlavesi |
279 |
111-112 |
Banka
Garantili Bonolar |
Alış
Bedeli+Dönemsel Kâr İlavesi |
279 |
111 |
Banka
Kredileri (Döviz) |
Kur
Değerlemeli-Kısıt Dönem Faiz İlaveli Mukayyet Bedel |
265-280-285 |
300-400 |
Banka
Kredileri (TL) |
Kısıt Dönem Faiz İlaveli Mukayyet Bedel |
265-285 |
300-400 |
Binalar |
Maliyet
Bedeli |
262-269-270-271-272 |
252-257 |
Birikmiş
Amortismanlar |
Mukayyet
Bedel |
265-313-330 |
257-268-278 |
Borç
Senetleri (Döviz) |
Reeskont,
Kur Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-285 |
321-322-421-422 |
Borç
Senetleri (TL) |
Reeskont-Mukayyet
Bedel |
265-285 |
321-322-421-422 |
Çekler
(alınan ve verilen) |
İtibari
Değer |
266-284 |
101-103 |
Çıkarılmış
Bonolar (Döviz) |
Nominal
Değer+Kur Değerlemesi |
266-280-286 |
305 |
Çıkarılmış
Bonolar (TL) |
Nominal
Değer |
266-286 |
305 |
Çıkarılmış
Tahviller (Döviz) |
İtibari
Değer+Kur Değerlemesi |
266-280-286 |
405 |
Çıkarılmış
Tahviller (TL) |
İtibari
Değer |
266-286 |
405 |
Defolu
Ürünler |
Üretim
Maliyeti veya Emsal Bedeli |
267-275-289 |
157 |
Değeri Düşen
Mallar |
Emsal
Bedeli |
267-278 |
157 |
Değersiz
Alacaklar |
Tasarruf
Değeri |
264-322 |
128-129-138-139-229-239 |
Demirbaşlar |
Maliyet
Bedeli |
262-269-271-273 |
255-257 |
Devlet
Tahvili |
Borsa
Rayici |
263-279 |
112 |
Dönem
Kârı/Geçmiş Dönem Kârı |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
570-590 |
Dönem
Zararı/Geçmiş Dönem Zararı |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
580-591 |
Emisyon
Primleri |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
520 |
Finansal
Kiralama Alacakları (TL) |
Mukayyet
Bedel |
Mük. 290 |
124-224 |
Finansal
Kiralama Alacakları (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
280-Mük.
290 |
124-224 |
Finansal
Kiralama Borçları (TL) |
Mukayyet
Bedel |
Mük. 290 |
301-302-401-402 |
Finansal
Kiralama Borçları (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
280-Mük.
290 |
301-302-401-402 |
Finansal
Kiralama Hakkı |
Mukayyet
Bedel |
Mük. 290 |
265 |
Finansman
Bonoları |
Alış
Bedeli+Dönemsel Kâr İlavesi |
279 |
111-112 |
Gayrimenkul
Sertifikaları |
Alış
Bedeli+Dönemsel Kâr İlavesi |
279 |
111 |
Geçici İlmuhaberler |
Alış
Bedeli |
279 |
111 |
Gelecek
Döneme İlişkin Gelirler |
Mukayyet
Bedel |
265-287 |
380-480 |
Gelecek
Döneme İlişkin Giderler |
Mukayyet
Bedel |
265-283 |
180-280 |
Gelir
Ortaklığı Senetleri |
Alış
Bedeli |
279 |
111-112 |
Gelir
Tahakkukları |
Mukayyet
Bedel |
265-283 |
181-281 |
Gider
Tahakkukları |
Mukayyet
Bedel |
265-287 |
381-481 |
Gayri Menkul
ve İştirak Hissesi Satış Kazancı Fonu |
Mukayyet
Bedel |
265-289-KVK
5/1-e |
549 |
Haklar |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
260-268 |
Hazine Bonosu |
Borsa
Rayici |
263-279 |
112 |
Hazırlık ve
Geliştirme Gideri |
Mukayyet
Bedel |
265-283-316 |
272-278 |
Hisse Senedi
İptal Kârları |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
521 |
Hisse
Senetleri |
Alış
Bedeli |
279 |
110-240-242-245 |
İlk Madde
Malzeme |
Maliyet
Bedeli |
262-274 |
150 |
İmalat
Artıkları (ıskarta, üstüpü, deşe…) |
Emsal
Bedeli |
267-289 |
157 |
İpotekli Borç
Senetleri |
Alış
Bedeli+Dönemsel Kâr İlavesi |
279 |
111 |
İştiraklerden
Alacaklar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
132-232 |
İştiraklerden
Alacaklar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-281 |
132-232 |
İştiraklere
Borçlar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-285 |
332-432 |
İştiraklere
Borçlar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-285 |
332-432 |
Kâr-Zarar
Ortaklığı Belgesi |
Alış
Bedeli |
279 |
111 |
Kıdem
Tazminatı Karşılığı |
Mukayyet
Bedel |
265-288 |
372-472 |
Konsinye
Mallar |
Maliyet
Bedeli |
262-274 |
152-153 |
Konut
Sertifikaları |
Alış
Bedeli+Dönemsel Kâr İlavesi |
279 |
111 |
Kredi Kartı
Slipleri |
Mukayyet
Bedel |
265-281 |
108 |
Kuruluş ve
Örgütlenme Gideri |
Mukayyet
Bedel |
265-282-326 |
262-268 |
Madenler |
Maliyet
Bedeli |
262-289-316 |
277-278 |
Makine ve
Cihazlar |
Maliyet
Bedeli |
262-269-270-271-272 |
253-257 |
Maliyet Giderleri Karşılığı |
Mukayyet
Bedel |
265-288 |
373 |
Mamuller |
Maliyet
Bedeli |
262-275 |
152 |
Maniplasyona Tabi Mallar |
Maliyet
Bedeli |
262-274 |
151-153 |
Menkul Kıymet
Kuponları |
Mukayyet
Bedel |
266-286 |
108 |
Mevduat
(Vadesiz -Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
102 |
Mevduat
(Vadesiz TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-281 |
102 |
Mevduat
(Vadeli-Döviz) |
Kur
Değerlemeli - Kısıt Dönem Faiz İlaveli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
102 |
Mevduat
(Vadeli TL) |
Kısıt Dönem Faiz İlaveli Mukayyet Bedel |
265-281 |
102 |
Nakit Paralar
(Döviz) |
İtibari
Değer+Kur Değerlemesi |
266-280-284 |
100 |
Nakit Paralar
(TL) |
İtibari
Değer |
266-284 |
100 |
Ortaklara
Borçlar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-285 |
331-431 |
Ortaklara
Borçlar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-285 |
331-431 |
Ortaklardan
Alacaklar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
131-231 |
Ortaklardan
Alacaklar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-281 |
131-231 |
Ödenecek
Vergi ve Fonlar |
Mukayyet
Bedel |
265-285 |
360-370-371 |
Özel
Maliyetler |
Maliyet
Bedeli |
262-272-327 |
264-268 |
Öz Sermaye |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
500-501 |
Personelden
Alacaklar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
135-235 |
Personelden
Alacaklar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-281 |
135-235 |
Personele
Borçlar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-285 |
335 |
Personele
Borçlar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-285 |
335 |
Satıcılara
Borçlar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-285 |
320-420 |
Satıcılara
Borçlar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-285 |
320-420 |
Satılacak
Sabit Kıymetler |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
157 |
Sayım ve
Tesellüm Fazlaları |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
397 |
Sayım ve Tesellüm Noksanları |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
197 |
Sermaye İtfa
Fonu |
Mukayyet
Bedel |
265-289-325 |
549 |
Şerefiye |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
261-268 |
Şüpheli
Alacaklar |
Tasarruf
Değeri |
264-281-323 |
128-129-138-139-229-239 |
Tahvil
Anapara ve Faiz |
İtibari
Değer, Mukayyet Bedel |
265-266-285-286 |
304 |
Tahviller
(aktif kıymet) |
Alış
Bedeli+Dönemsel Kâr İlavesi |
279 |
111-112 |
Taşıtlar |
Maliyet
Bedeli |
262-269-270-272 |
254-257 |
Tesisler |
Maliyet
Bedeli |
262-269-270-271-272 |
253-257 |
Ticari Mallar |
Maliyet
Bedeli |
262-274 |
153 |
Varlığa
Dayalı Menkul Kıymetler |
Alış
Bedeli+Dönemsel Kâr İlavesi |
279 |
111 |
Vazgeçilen
Borçlar Fonu |
Mukayyet
Bedel |
265-289-324 |
549 |
Vergi
Alacakları (Geçici V., KDV) |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
190-191-192-193-292 |
Vergi
Karşılığı |
Mukayyet
Bedel |
265-288 |
370-371 |
Vergi ve
Diğer Kamusal Borçlar (KDV, Kazanç V. SSK Primi) |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
360-361-391-392-492-493 |
Verilen
Avanslar (Döviz) |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-283-281 |
159-195-196-259-269-279 |
Verilen Avanslar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-281-283 |
159-195-196-259-269-279 |
Verilen Depozito ve |
Kur
Değerlemeli Mukayyet Bedel |
265-280-281 |
126-226 |
Verilen Depozito ve Teminatlar (TL) |
Mukayyet
Bedel |
265-281 |
126-226 |
Yapılmakta Olan Yatırımlar |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
258 |
Yarı Mamul |
Maliyet
Bedeli |
262-275 |
151 |
Yatırım Fonu Katılma Belgesi (A
tipi) |
Alış Bedeli |
279 |
111 |
Yatırım Fonu Katılma Belgesi (Diğer) |
Borsa Rayici |
263-279 |
111 |
Yedekler (Yasal, Statü, Olağanüstü) |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
540-541-542 |
Yenileme Fonu |
Mukayyet
Bedel |
265-289-328 |
549 |
Yeraltı ve Yerüstü Düzenleri |
Maliyet
Bedeli |
262-269-270-271 |
251-257 |
Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım
Hasılatı |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
350 |
Yıllara Yaygın İnşaat ve Onarım
Maliyeti |
Mukayyet
Bedel |
265-289 |
170 |
Yoldaki Paralar (Döviz) |
İtibari Değer+Kur Değerlemesi |
266-280-284 |
108 |
Yoldaki Paralar (TL) |
İtibari
Kıymet |
266-284 |
108 |
[1] Anılan
değerleme ölçülerinden ‘gerçeğe uygun değer’ en sık kullanılan ölçü olup bu ölçütün
uygulanmasına ilişkin olarak ayrı bir standart yayımlanmıştır.
[2] Çalışmamızda
mali mevzuat hükümleri işleneceğinden, TMS uyarınca yapılacak değerleme işleminin
ayrıntısına burada daha fazla girilmeyecektir.
[3] Ayrıntılı
açıklama ve örnekler için Bkz. M. Emin AKYOL- Muzaffer KÜÇÜK, Vergi ve Muhasebe Uygulamaları,
Yaklaşım Yayınları, Nisan 2016
[4] Örneğin, amortismana konu iktisadi
kıymet
alış bedelinin maliyete intikali belirli bir
zaman dilimine yayılmaktadır.
[5] Örneğin ilk tesis ve
yapılanma giderleri bunlardandır.
[6] VUK’un geçici 4 ve
5. maddelerinde, istisnai olarak bu ölçütün değerlemede kullanılabileceği
durumlar düzenlenmiştir.
[7] Bakınız; Muzaffer KÜÇÜK, Değerleme,
Maliye Hesap Uzmanları Derneği Yayınları, Kasım 2018, Sf.68
[8] Reeskont işlemine ilişkin açıklama Alacaklar’a
ilişkin bölümde yer almaktadır.
[9] Bu kur, banka
vadesiz döviz hesabı mevcutlarının değerlemesi için geçerlidir. Banklarda
bulunan vadesiz döviz hesabı muhteviyatı değerler nakit benzeridir ve bu
nedenle döviz cinsinden nakitlerin değerleme ölçüsüyle değerlenmelidir.
Bu konuda
farklı düşünen, söz konusu banka hesabı muhteviyatı dövizlerin ilgili dövize
ilişkin döviz alış kuru ile değerlenmesi gerektiğini savunan
maliyeciler bulunmaktadır.
[10] Türev
ürünleri; getirisi başka bir kıymetin getirisine bağlanmış, başka bir kıymetin
getirisinden türetilmiş mali araçlardır. Türev ürün niteliğindeki vadeli işlem
ve opsiyon sözleşmeleri menkul kıymet tanımına girmez.
[11] Menkul
kıymetler ve kuponları envanter açısından adet olarak
nazım hesaplarda izlenir.
[12] Faktoring işlemine konu edilen (faktöre devredilen) alacaklar
senetli de olsa bu hesap grubu içinde değerlendirilir. Alacak devir
işlemlerinde işletmenin faktoringe konu edilen alacaklarının
borçlusu faktör kuruluşu olmaktadır.
[13] VUK’un mükerrer 290. maddeyle finansal kiralama
işlemlerinde değerleme farklı esaslara bağlanmıştır. Konu ileride, ilgili
bölümde açıklanmıştır.
[14] Vadeli
mevduatların dönem sonu değerlemesine ilişkin açıklama hazır değerlere ilişkin
bölümde “Bankalar” başlığı altında yer almaktadır.
[15] Örtülü sermaye
ve örtülü kazanç dağıtımına ilişkin olarak KVK’da
benimsenen yöntem ortaklara borçlara ilişkin bölümde açıklanacaktır.
[16] Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 8. maddesi uyarınca, yurtdışı
ihracat alacaklarının yurda getirilmesine ilişkin olarak 4/9/2018
tarih ve 30415 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan
2018-32/48 sayılı tebliğle geçici süreli bazı düzenlemeler yapılmış, daha sonra
bu süreler uzatılmıştır. Konuya ilişkin olarak bakınız; M. Emin AKYOL, “İhracat
Bedellerinin Yurda Getirilmesine İlişkin Son Düzenleme”, Yaklaşım, Sayı; 310
[17] Bu olasılığın
yüksek olduğunu tespit edecek objektif bir ölçü bulmak güçtür.
[18] Aylık
Ödeme; [96.000/(12*4)=] 2.000 TL
[19] Bu kıymetlerde
genel amortisman uygulaması şöyledir. Kira süresi
sonunda mülkiyet kiracıya devredilecekse, iktisadi kıymetin faydalı ömrü ve
kira süresinden uzun olana göre amortisman hesaplanır.
Mülkiyet devri öngörülmemişse, amortisman kira
süresine göre hesaplanır. Mülkiyet devri sonradan ve bedel karşılığı
yapılmışsa, devir tarihindeki maliyet bedeli ve ekonomi ömre göre ayrıca amortisman ayrılır.
[20] Uygulamada bu
ayrıştırma genellikle sözleşme tarihinde yapılarak bir tablo halinde sözleşmeye
eklenmektedir.
[21] TMS uyarınca
(halka açık şirketlerde) bu uygulama gereklidir.
[22] 6273
sayılı Kanunla getirilen ve 7061 sayılı Kanunla süresi uzatılan
uygulamaya göre Çekler, 31.12.2020 tarihine kadar
üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce ödenmek için muhatap bankaya ibraz
edilemeyecektir. Bu uygulamanın amacı, çeke
vade konulması ya da ileri tarihli çek düzenlemesinin sağlanması olmayıp anılan
tarihe kadar çeklerin kullanılmasıyla
ilgili olarak ticari hayatta karşılaşılan sorunların ve bu sebeple yaşanan
mağduriyetlerin giderilmesidir. Ayrıntılı açıklama için Bkz. Muzaffer
KÜÇÜK, Değerleme, Maliye Hesap
Uzmanları Derneği Yayınları, Kasım 2018, s.99-104
[23] Bu işlemle
bilanço varlık kalemlerinin de bilanço tarihi itibariyle gerçek değeri ifade
etmesi sağlanmış olmaktadır.
[24] Ticari
kazançtan mali kazanca ulaşılırken söz konusu reeskont
faiz giderleri ticari kazanca eklenecek, reeskont faiz geliri ticari kazançtan
indirilecektir.
[25] Bkz. Muzaffer KÜÇÜK, “Vadeli
Çeklerde Reeskont Uygulaması”, Yaklaşım Dergisi, Şubat 2014,
Sayı: 254, Sf.88
[26] Bakınız, Maliye
Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğü’nün 10.08.2001 tarih ve 42547 sayılı Muktezası.
[27] Söz konusu
oran 11.10.2019 tarihinden geçerli olmak üzere % 18,25 olarak yeniden belirlenmiştir.
[28] Avans
alacağının gerçek bir alacağı ifade etmediğinden hareketle bazı maliyeciler
avans alacağına ilişkin kur farkı giderinin KKEGd
olarak değerlendirilmesi gerektiğini savunmaktadır. Her iki görüş yönünde de Danıştay
kararları mevcuttur.
[29] Örneğin Bkz.
Danıştay 4. Dairesinin 24.01.2011 tarih ve E. 2010/4673, K. 2011/297 sayılı
kararı, Danıştay 3. Dairesinin 04.06.1996 tarih ve E.1995/2225, K. 1996/2127 ve
22.05.1996 tarih ve E. 1996/1907, K. 1996/1920 sayılı kararları.
[30] Danıştay 4.
Dairesi 06.02.1997 tarih ve E. 1995/4701, K. 1997/486 sayılı kararında, alınan
avansın borç niteliği kazanmadığından hareketle dönem sonunda kur değerlemesine
tabi tutulamayacağına hükmetmiştir.
[31] Bkz: Danıştay Vergi Daireleri Genel Kurulu Kararı; E.
1999/102, K. 1999/480
[32] Buna karşılık Danıştay’ın farklı yönde kararları
bulunmaktadır. Danıştay 4. Dairesi 02.05.1991 tarih ve E:
1988/4658, K: 1991/1627 sayılı Kararı’nda 323. maddede, alacağın şüpheli hale
geldiği tarihte karşılık ayrılmasını zorunlu kılan bir hükmün yer almadığı;
alacağın maddede öngörülen şartlara sahip olup olmadığının önem taşıdığı,
dönemin değişmesi ile alacağın şüpheli hale geldiği dönemin değişmesinin yeni
değerleme günlerinde de tasarruf değerini koruyacak alacak için karşılık
ayrılmasını önlemeyeceği gerekçesi ile karşılığın alacağın şüpheli hale geldiği
dönemi izleyen dönemlerde de ayrılabileceği kararı verilmiştir.
Yine 4. Daire’nin 12.12.1994 tarih ve E:
1994/2943, K: 1994/5901 sayılı Kararı’nda, yukarıda belirtilen gerekçelere yer
verilmiş; “Şüpheli hale geldiği dönemde karşılık ayrılmamasının sonraki
dönemlerde karşılık ayırma hakkını bertaraf edemeyeceği” hükmüne varılmıştır.
[33]
Konkordato; bir borçlunun ticari durumunun sarsılmış olması
nedeniyle alacaklıların, alacaklarını belli bir plana göre almaları konusunda
kendi aralarında vardıkları ve mahkemece onaylanan anlaşmayı ifade eder.
[34] Kaldırılan iflas ertelemesi müessesesiyle de
konkordatodakine benzer bir amaç güdülmüştü. Gelir İdaresi Büyük Mükellefler
Vergi Dairesi Başkanlığı’nın 23/7/2009 tarih ve B.07.1.GİB.4.99.16.01/01-MUk-57
sayılı Özelgesinde “hakkında iflas ertelemesi kararı
bulunan şirketten olan vadesi gelmiş alacaklar için, alacaklının şüpheli alacak
karşılığı ayırabileceği yönünde görüşü bulunmaktadır. Bakınız, Muzaffer KÜÇÜK, “İflasın Ertelenmesi
Şüpheli Alacak Karşılığı Ayırmayı Engeller mi?”, Vergi
Dünyası Dergisi, Kasım 2009, Sayı: 339
[35] Cari
hesaplarda, hesap bakiyesine ve vadeye göre işlem yapılır.
[36] Ortağın
işletmedeki sermaye payı, ortaklardan alacak için bir nevi teminat olarak
değerlendirilir.
[37] Bu konuda
açıklama diğer borçlara ilişkin bölümde yapılmıştır.
[38] Bu tür
durumlarda ortaklar tarafından işletmeden çekiş yapılmış gibi işlem yapılması
önerilmektedir.
[39] Ortaklar adına
hesaplanan KDV bu düzeltme işleminde indirim KDV olarak dikkate alınabilmelidir.
Ancak bu duruma ilişkin olarak KDVK’da ve ikincil
mevzuatta herhangi bir düzenleme mevcut değildir.
[40] KKEGd kısmı gider hesabının detayında ayrıştırılmalıdır.
[41] Fire oranları
ilgili bölgenin sanayi ve ticaret odası tarafından tespit edilmektedir.
[42] Geniş açıklama
için Bakınız; Muzaffer KÜÇÜK, Değerleme, Maliye Hesap Uzmanları Derneği
Yayınları, Kasım 2018, Sf.184
[43] Ayrıntılı
açıklama için Bknz. Muzaffer KÜÇÜK; “Ciro Priminde KDV Uygulaması Değişti”
Vergi Dünyası Dergisi, Aralık 2012; “Ciro
Priminin Gelir Niteliği” Vergi Dünyası Dergisi, Ocak 2014
[44] İlgili mal KDV
oranı ne olursa olsun vade farkı KDV oranı genel oran olacaktır.
[45] 7103 sayılı Kanunun 10. Maddesiyle getirilen
uygulama, 27.03.2018 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
[46]
Ayrıntılı açıklama için bakınız; Muzaffer KÜÇÜK, Değerleme, Maliye Hesap Uzmanları Derneği
Yayınları, Kasım 2018, Sf.69
[47] GVK’nın giderlere ilişkin
40. maddesinin 1, 5 ve 7. bendinde 7194 sayılı Kanunla düzenleme yapılmak
suretiyle, 01.01.2020 tarihinden sonra elde edilecek gelirlere uygulanmak
üzere, işletmeye kayıtlı binek otomobillerinin gider ve amortismanları
ile binek otomobili kiralama bedellerinin gider kaydına ilişkin bazı
kısıtlamalar yapılmıştır.
Bu düzenleme uyarınca 01.01.2020 tarihinden sonra elde
edilecek kazançlara ilişkin matrahın tespitinde; işletme aktifine kayıtlı binek
otomobillerine ilişkin kullanıma bağlı olarak ortaya çıkan giderin belirli
oranı ile bunların amortismanlarında belirlenen haddin
üzerinde kalan kısımlar gider olarak dikkate alınamayacaktır.
Aktife kayıtlı olmayıp da kiralama yoluyla kullanılan
binek otomobillerinin kiralama giderlerinden, kanunla belirlenen had üzerinde
kalan kısımlar da gider olarak dikkate alınamayacaktır.
[48] Bu kalemlerin
bilanço aktif ve pasifine kaydedilmesi, vergileme sistemi kaynaklı bir zorunluluktan
doğmaktadır.
[49] 01.01.2004 tarihinden önce aktife
alınan kıymetler için, aktifleştirme döneminde yürürlükte olan hükümlere göre
belirlenecek sürede amortisman ayrılmaya devam edilir.
(VUK Geç. Md. 26)
[50] Yıllara sari işlerde kazanç tespiti farklı esaslara bağlanmıştır. Bu
işlerde kullanılan sabit kıymetler için dönem sonunda hesaplanacak amortismanlar, ilgili işlerin maliyetine, GVK’nın 43. maddesi uyarınca işlerde fiili kullanım esasına
göre dağıtılır.
[51] Örneğin boş
arsa ve araziler yıpranmaya tabi olmadığından, amortisman
kapsamına girmez.
[52] 504 Sıra
No.lu VUK Genel Tebliği
[53] ALACAKLAR’a ilişkin bölümde açıklandığı üzere finansal
kiralamalarda uygulama farklıdır.
[54] GVK’nın, ticari kazançta indirilecek giderlerin
düzenlendiği 40. maddesinin 7. bendine, 6728 sayılı Kanunun 14. maddesiyle “İşletmeye
dâhil olan gayrimenkulün iktisadi değerini artırıcı niteliği olan ısı yalıtımı
ve enerji tasarrufu sağlamaya yönelik harcamalar, yapıldığı yılda doğrudan
gider yazılabilir.” parantez içi hükmü
eklenmiştir. Bu hüküm uyarınca yapılacak anılan nitelikteki
harcamaların amortisman uygulamasına konu edilmeksizin
tek seferde doğrudan gider kaydı mümkün bulunmaktadır.
[55] Amortisman
süresi dolmadan hurdaya ayrılan kıymetlerde, kullanım sonlandırıldığından amortisman ayrılması da durdurulmalı ancak bu kıymetlerin
(takdir komisyonunca belirlenen) tasarruf değeri veya satılmışsa satış bedeli ile
kayıtlı net değerleri arasındaki değer farkı ticari kazançla
ilişkilendirilmelidir.
[56] Uygulamaya
ilişkin ayrıntılı açıklama için bakınız;
Muzaffer KÜÇÜK, Değerleme, Maliye
Hesap Uzmanları Derneği Yayınları, Kasım 2018, s.329
[57] İki tür amortisman kayıt yöntemi vardır; direkt yöntem ve endirekt
yöntem. THP endirekt yöntemi benimsediğinden kayıtlar buna göre yapılmalıdır.
[58] Teşebbüse
geçilmesi ifadesi yeterince açık değildir. Uygulamada işletmeler tarafından
karar alınması ve kararın karar defterine kaydedilmesi yenileme fonu uygulaması
için yeterli kabul edilmektedir.
[59] Bu kayıt
tekniğinde amortisman gideri maliyetlere intikal
etmez. Amortisman giderinin maliyetlere intikal etmesi için amortisman
ayırma ve özel fondan karşılama işleminin ayrı kayıtlarla yapılması
gerekmektedir. Geniş açıklama için bkz. M. Emin AKYOL - Muzaffer KÜÇÜK, Vergi ve Muhasebe
Uygulamaları, Yaklaşım Yayıncılık, Nisan 2016
[60] Finansal
kiralama işlemlerinde değerleme ALICILAR’a ilişkin
bölümde açıklanmıştır.
[61] Bir yıllık
kiralamalarda özel maliyet uygulaması konusunda henüz uygulama birliği oluşmamıştır.
[62] Vadeli
mevduatların değerlemesi hazır değerlere ilişkin bölümde BANKALAR başlığı
altında açıklanmıştır.
[63] 116 Seri no.lu
KDV Genel Tebliği ile getirilen anlayış gereği, ciro primine hak kazanan işletme
lehine hesaplanan ciro primini ticari mal maliyetinden mahsup edebilmelidir. Ancak,
anılan tebliğde bu konuda bir açıklama yapılmamıştır.
[64] Yıllara sari işlerde kazanç tespiti farklı esaslara bağlanmıştır. Bu
işlerde kullanılan sabit kıymetler için dönem sonunda hesaplanacak amortismanlar, ilgili işlerin maliyetine, GVK’nın 43. maddesi uyarınca işlerde fiili kullanım esasına
göre dağıtılır.
[65] Aynı uygulamayı finans kurumları, vadeli mevduat
borçları için yapacaktır.
[66] İlk yıldan
kasıt sabit kıymetin aktife alınma yılının, yatırım döneminden kasıt da
yatırımın tamamlandığı yılın son gününe kadar geçen süredir.
[67] Bu tür menkul
kıymetlerin bünyelerinde (itibari kıymet içinde) taşıdıkları finansman yükü
308-408 Menkul Kıymet İhraç Farkı hesaplarında gösterilir. Bu finansman yükü
her yıl söz konusu kaynağın kullanım günü oranında giderleştirilir.
Gider hesapları (780/797 no.lu hesap) karşılığı 308 no.lu Hesaba alacaklı kayıt
yapılır.
[68] Bu faizler
genellikle dönem sonları itibariyle ödenmektedir.
[69] Endeks
değerlemesi veya dönemsel değerleme nedeniyle ortaya çıkan fakat mali kazancın
tespitinde dikkate alınmayan farklar, ödendiği dönemde beyanname üzerinde ayrıca
indirim konusu yapılacaktır.
[70] Tahvil faizlerinde dönem sonu kısıt
yapılamadığından, burada hesaplanan faiz kısmı muhasebe üzerinde vadesinde
(ödeme anında) gider kaydı yapılacaktır. Ancak bu kayıt tekniğinde, vadede bu
kısım için muhasebe olarak gider kaydı yapılamayacağından, giderleştirmenin
beyanname üzerinde yapılması gerekecektir.
[71] 13.09.2018
tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 85 no.lu Cumhurbaşkanı Kararı ile Türk Parasının
Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı Kararın 4. maddesine “g” bendi eklenmek suretiyle;
Türkiye’de yerleşik kişilerin, bakanlıkça belirlenen haller dışında kendi
aralarında menkul ve gayrimenkul alım satım, taşıt ve finansal kiralama dahil her türlü menkul ve gayrimenkul kiralama leasing ile
iş, hizmet ve eser sözleşmesinde sözleşme bedeli ve bu sözleşmeden kaynaklanan
diğer ödeme yükümlülüklerin, döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırılamayacağı
düzenlenmiştir. Aynı Kararla 32 sayılı Karara eklenen geçici 8. maddeyle, bu
düzenleme öncesinde yapılmış sözleşmelerin de, 30 gün içinde bu düzenlemeyle
uyumlu hale getirilmesi gereği düzenlenmiştir. Borç doğuran sözleşmelerin düzenlenmesinde
bu hükümlere uyulması gerekmektedir.
[72] Esasen bu uygulama bilanço düzenleme ilkelerine
daha uygundur. Örneğin, işletmenin verilen vadeli çekler hesabı toplamı hazır
değerler veya bankalar hesabı tutarından daha fazla ise işletmenin hazır
değerleri bilançoda negatif değer olarak yer alabilecektir. Bu nedenle Tekdüzen
Muhasebe Uygulamasında da bu tür borçların işletme pasifinde gösterilmesi usulü
benimsenmiştir. TMS uyarınca (halka açık şirketlerde) bu uygulama zorunludur.
[73] Hesap numarası
mükellef tarafından serbestçe belirlenebilir.
[74] Depozito
karşılığı alıcıya verilen iktisadi kıymetlerin dönem sonu envanterinde,
bu fiili yok olmalar da dikkate alınır.
[75] Cari
hesaplarda hesap bakiyesine ve vadeye göre işlem yapılır.
[76] Ayrıntılı
açıklama için Bkz. M. Emin AKYOL- Muzaffer KÜÇÜK, age.
[77] Uluslararası ticarette
haksız vergi rekabeti yapan ülkelere yapılan ödemeler KVK’nın
30/7. maddesi uyarınca stopaja tabidir. Bu ülkelerin hangileri olduğu Bakanlar
Kurulunca belirlenecektir. BK’nca henüz bir belirleme
yapılmamıştır.
[78] 6728 sayılı Kanun’un 59. maddesiyle KVK 13. maddenin 2. bendine konuya
ilişkin olarak şu hüküm eklenmiştir. “İlişkinin
doğrudan veya dolaylı olarak ortaklık kanalıyla oluştuğu durumların örtülü
kazanç dağıtımı kapsamında sayılması için en az %10 oranında ortaklık, oy veya
kâr payı hakkının olması şartı aranır. Ortaklık ilişkisi olmadan doğrudan veya
dolaylı olarak en az %10 oranında oy veya kâr payı hakkının olduğu durumlarda
da taraflar ilişkili kişi sayılır. İlişkili kişiler açısından bu oranlar
topluca dikkate alınır.”
Bu düzenlemeyle şirketlerin
küçük ortakları ile yapılan işlemlerin önemli bir kısmı, transfer
fiyatlandırması uygulaması kapsamı dışına çıkartılmış olmaktadır.
[79] Emsallere uygunluk ilkesinin
işletilmesinde, özellikle uluslararası ticarette emsal tespitine ilişkin olarak
büyük sorunların yaşanması muhtemeldir. Her ticari işlemin kendine özgü koşulları
olacağından ve buna piyasa ve işlem farklılıkları da eklendiğinde söz konusu işleme
tam bir emsal bulunması çoğu zaman mümkün olmayacaktır. Bu durumda yapılacak en
akılcı uygulama uygun değerleme yönteminin seçilmesidir.
[80] Bu değerleme yöntemi, KVK’nın
13. maddesine 6728 sayılı Kanunun 59. maddesiyle eklenmiştir.
[81] Bu yöntem birçok gelişmiş ülke tarafından halen uygulanmaktadır.
Esasen bu yöntem sıra dışı mal ve hizmetlere ilişkin transfer fiyatı tespitinde
mükelleflere önemli bir uygulama esnekliği sağlamaktadır.
[82]
Peşin fiyatlandırma anlaşmasından tüm kurumlar
vergisi mükellefleri yararlanabilmektedir. (2007/12888 s. BKK mad. 15,
2008/13490 s. BKK mad.1)
[83] Hazine zararından
kasıt, emsallere uygunluk ilkesine aykırı olarak tespit edilen fiyat ve
bedeller nedeniyle kurum ve ilişkili kişiler adına tahakkuk ettirilmesi gereken
her türlü vergi toplamının eksik veya geç tahakkuk
ettirilmesidir.
[84] Ortaklık payı
önemli olmayıp bu ifade hem kurumun gerçek ve tüzel kişi ortaklarını hem de
kurumun ortağı olduğu kurumları kapsamaktadır. Diğer taraftan şirketten alacağı
olan bir kişinin sonradan şirkete ortak olması veya ortaklıktan çıkartılması
halinde değerlemenin nasıl yapılacağı ile ortak olmamakla birlikte şirketten
kâr payı hakkı olan kişilerin ortak kapsamında değerlendirilip
değerlendirilmeyeceği hususları belirsizdir.
[85] Birbirine
alternatif olarak belirlenen şartlardan birinin varlığı yeterlidir.
[86] Kanun koyucu
illiyet bağını bu aşamada kesmiş, daha ileriki aşamalarda olan ortaklık
ilişkisini bu kapsamda değerlendirmemiştir. Tüzel kişi ortağın kendi ortakları
için ilişkili kişi belirlemesi yapılırken kurumun tüzel kişi ortağının
ortakları için herhangi bir araştırma yapılmamaktadır.
[87] Burada giderleştirme beyanname üzerinde
yapılmalıdır. Çünkü karşılık ayrıldığı dönemde söz konusu kıdem tazminatı muhasebe
kayıtlarında giderleştirilmiş ancak gider mali kârın
tespitinde KKEGd olarak dikkate alınmış olacaktır.
Dolayısıyla karşılık ayrılan kısma ilişkin kıdem tazminatı ödendiği bu dönemde
muhasebe kaydıyla tekrar giderleştirilemeyecektir.
[88] Geniş açıklama
için Bakınız, M. Emin AKYOL- Muzaffer KÜÇÜK, Vergi ve Muhasebe Uygulamaları, Yaklaşım Yayınları, Nisan 2016
[89] Cari dönemde KKEGd olarak değerlendirilen bu tür giderlerin, izleyen
dönemde beyanname üzerinden indirim konusu yapılması gerekmektedir.
[90] Keza şahıs işletmelerinde öz sermaye ayırımı güçtür. Öz sermaye
kavramı ile muhasebe bilimindeki sermaye kavramının farklılığını belirtmek
gerekmektedir. Muhasebe biliminde sermaye olarak sadece ortaklar tarafından
işletmeye tahsis edilen kaynaklar dikkate alınır.
[91] Enflasyon düzeltmesine ilişkin ayrıntılı açıklama ve örnekler için
bakınız; M. Emin AKYOL-Muzaffer KÜÇÜK, “Vergi Yönüyle Birlikte Tekdüzen Hesap
Planı ve Mali Tablolar”, Cilt V, Yedinci Bölüm “Mali Mevzuat Yönünden Enflasyon
Düzeltmesi”, Yaklaşım Yayınları.
[92] VUK’un mükerrer 298. maddesinde düzenlenmiş olan,
enflasyon düzeltmesi sisteminin başlatılması ve durdurulmasına ilişkin
şartların yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunan maliyeciler
bulunmaktadır. Bunlar; Bakanlar Kurulunca anılan maddede yer alan oranların
(yıllık ve üç yıllık) aralarında uyum sağlanarak makul seviyelere indirmesini,
aksi halde sistemin uzun süre işletilemeyebileceğini, bu durumda ise işletme
mali tablolarında enflasyonist etkilerin birikeceğini ve bunun işletme
yöneticileri, yatırımcılar, alacaklılar ve diğer ilgilileri yanıltacağını
savunmaktadırlar.
[93] Ayrıntılı açıklama için bakınız; Muzaffer
KÜÇÜK, Değerleme, Maliye Hesap
Uzmanları Derneği Yayınları, Kasım 2018, Sf.627